Tip:
Highlight text to annotate it
X
çeviri:TRÝOLOGY
TRÝOLOGY PRODUCTION ÝYÝ SEYÝRLER DÝLER
2
00:02:07,652 --> 00:02:11,360
Vagner bilim adamlarý arasýnda küçümsense de,
teorisi, dünyanýn gerçek
halinin nasýl olduðunu göstermiþtir.
Babana gel..
Hey, Leonard.
Hey, dostum.
-Dostum, mutlu olmayacaksýn.
-Neden?
Görürsün.
Bakalým.
Merhaba, Trevor.
Ýþte en sevdiðim iþ arkadaþým.
Naber?
-Ýyiyim. Dersler nasýl gidiyor?
-Ýyi.
O kadar az öðrenciyle zor olmuyor mu?
Pekala, bugün ne diyeceksin?
Meþgulüm.
Ne kadar meþgul olduðunuzu görebiliyorum.
Elimden geldiðince çabuk olacaðým.
Üniversite kardeþinin laboratuvarýný kapatýyor.
Kapatýyor mu?
En sonunda ihtiyacýmýz olan
depo alanýný alacaðýz.
Birþeyleri açýklýða kavuþturalým.
Bu üniversitenin kaynaklarý,
Maxwell Anderson'ýn araþtýrmalarýna dayanýr
ve volkanik kaynaklarýn tekrar...
Ve hiç kanýtlanmadý.
Yani, kaç tane
aðabeyin hala
görevde? 1, 2?
3!
Eskiden 29'du.
Kapatmak için kötü bir zaman.
Belivia'da araþtýrmalar devam ediyor.
Moðolistan'da 33 kiþi çalýþýyor...
Allen, bizi kapatamazsýn.
Laboratuvar açýk kalsýn.
Max'ten geriye kalan tek þey...
Max gideli 10 sene oldu Trevor.
Üzgünüm. Gerçekten.
Trevor, oradamýsýn? Ben Elizabeth!
Aç lütfen.
Pekala. Biz 95'teyiz ve geliyoruz.
Amcana merhaba demek istermisin, Sean?
Hayýr.
-Merhaba de!
-Ýstemiyorum.
Olamaz.
Hey, yine kýzkardeþin.
Sadece unutmayacaðýndan emin olmak istedim.
Saat altý gibi orada olacaðýz.
Pekala, telefonum açýk.
Sean seni görmek için sabýrsýzlanýyor.
Evde deðilim, mesaj býrakýn.
Trevor, geldik. Evinin önündeyiz.
Trevor, içerdemisin?
-Hey!
-Elizabeth!
-Evdesin.
-Seni görmek muhteþem. -Seni de.
Nasýlsýn? Mesajlarýný az önce aldým.
Unuttun, deðil mi?
Ben... unutmadým.
Nasýl unutabilirim?
Unutmadýn mý?
Unuttum.
Ama bu yeðenimi
görmek istemediðim anlamýna gelmiyor.
Onu 9 yaþýndan beri görmüyorum.
-7.
-Pekala...
-Pekala, ne kadar kalacak demiþtin?
-10 gün.
Öyle mi dedin?
Hey, Sean.
Nasýlsýn?
Ýyi görünüyorsun.
-GameBoy mu oynuyorsun?
-PSP.
Harika.
Sean, kalk. Amcana merhaba de.
Merhaba amca.
Seni son gördüðümde...
boyun bu kadardý.
Aferin.
Pekala, bütün numaralarýmý biliyorsun.
Biletlerin ve pasaportlarýn çantada.
Hava alanýnda takýlýrsan gelirim.
Babam bize ev bulmuþ olacak,
ve yeni maceramýza baþlayabileceðiz.
-Heyecanlý, ha?
-Evet, harika.
Kanadalý olacaðýz.
Gerçekten.
Evinde hisset.
Seninle olmak ona iyi gelecektir.
Kim bilir, belki sana da iyi gelir.
-Bu senin için.
-Sean'ýn eþyalarý mý?
Hayýr. Max'in.
-Max mi?
-Evet.
Bu eðlenceli olacak.
Birkaç gün takýlacaðýz.
Beþ gün. Belki bir hafta.
Erkek erkeðe takýlacaðýz.
Beyzbol severmisin?
Bence gidip izlemeliyiz.
Evet, tamam. Dinle. Ben de
senin kadar bunu sevmiyorum.
Bu yüzden buzdolabý dolu olduðu sürece,
ve televizyonda Family Guy olduðu sürece
iyi anlaþýrýz.
Tabi.
Vay be. Harika koleksiyon.
Biraz...
-sermaye gibi.
-Harikaymýþ.
Teþekkürler.
Açmýsýn? Sipariþ verebiliriz.
Pizza...
belki çin yemeði. Thai falan.
Öyle þeyler.
O nedir?
Bu tutkularla dolu bir kutu.
Harika bir adama ait. Babana.
Eldiven.
Annem pek bahsetmez.
Benim lafýma güvenebilirsin.
Yaptýðý her iþte özel olan...
..birkaç insandan biriydi.
Bunu görüyormusun? Babanýn
PSP'siydi bu.
-Bir yoyo mu?
-Sadece yoyo deðil.
Fizikle alakalýdýr.
Yerçekimi ve bilek hareketlerinde
kullandýðýn kuvvet... Ve biliyormusun,
bu bir dönem av silahý olarak kullanýldý.
-Deneyeyim.
-Evet, muhtemelen almalýsýn.
Bunun ne olduðu hakkýnda hiçbir fikrim yok.
Þuna bakýn.
En sevdiði kitap.
Jules Verne.
"Dünyanýn Merkezine Yolculuk."
Sanýrým yazýn okumak için onu ödev vermiþlerdi.
Hiç okumadým.
Bu çok kötü.
Güzel kitaptýr.
Sadece bilimsel de deðildir.
Ýlham kaynaðýdýr.
Çocukken okurduk.
Bu notlar nedir?
Dikkat et!
Sean, laboratuvarýma gidelim.
Yarýna kadar bekleyemezmiydik?
Baban derdi ki, fizik bugünün bilimidir.
Yarýný beklemez.
Sayýlar neredeyse Temmuz 1997'dekiyle ayný.
1997'de ne oldu ki?
Babanýn bunlarla uðraþtýðý yýl.
Bu koloni numaralarýna bak.
Buradaki 753, eðer
buradaki gibi 752 olsaydý...
...tamamen ayný.
Bu noktalar nedir?
Hiçbirþeye dokunma.
O üç nokta yerleri gösteriyor.
Aslýnda burada 4 nokta var.
3. 3 nokta.
1, 2, 3... 4.
Ýzlanda.
Bu çok mantýklý.
Max 10 sene önce
araþtýrmaya gitmiþti.
Þimdi üç noktadan fazlasý var.
Neler olduðunu bulma þansým olabilir.
Pasaportunu al.
Ne için?
Üzgünüm ama Kanada'ya erkenden dönmelisin.
Ne diyorsun?
Bundan bahsediyorum.
Dünya'nýn Merkezine Yolculuk.
Hepsi Ýzlanda'da olmuþ.
Bu yüzden gitmiþ olmalý.
Bunlar babamýn notlarý mý?
Bak.
Max ve..
Baban ve ben, volkanik
tüplerin varlýðýný araþtýrdýk.
Volkanýn dibine girip dünyanýn merkezine inebiliyorlar.
Bence bunu aramaya gitti.
Üzgünüm ama seni sabah uçaða bindirmeliyim.
Ýzlanda'ya gideceðim.
Hayýr...
Buraya yeni geldim.
Beni ekemezsin.
Ayrýca o noktayý bulan ilk bendim.
-Burada kardeþimden bahsediyoruz.
-Benim de babam.
Bana 10 gün bakacaksýn.
Seninle geliyorum.
Ýki kiþilik bilet ne kadara
patlar, biliyormusun?
Bence halledersin.
Ne yapýyorsun?
Babanýn kitaba yazdýðý
notlarý temize çekiyorum.
Sanýrým bir kod var.
Araþtýrmamýzda önemli bir
rol oynayacaðýný hissediyorum.
SA, IS, GG...
Bence PB periyodik cetvelde var...
-Sigurbjörn Asgeirsson.
-Ne?
Burada yazýyor. Aþaðýya doðru.
Sigurbjörn Asgeirsson.
Sigurbjörn Asgeirsson.
Bu bir...
Bu bir delil!
Bir yer olabilir. Ya da bir eþya.
Ne yapýyorsun?
9 kilometre yukarýdan google'a giriyorum.
Bunu yapabiliyormuyuz?
21. yüzyýla hoþgeldin.
Ýþte burada.
Bir insan.
Sigurbjörn Asgeirsson.
Asgeirsson Volkanik Araþtýrma
Merkezi'nin kurucusu.
Max bu adamý tanýyor olmalýydý.
Seni getirmenin iyi bir
fikir olduðunu biliyordum.
Bu araþtýrma merkezi ilk duraðýmýz.
Henüz varmadýk mý?
Eðer sinir etmeye gidiyorsak, evet. Geldik.
-Yavaþ mý gidiyoruz biraz?
-Güvenli gidiyoruz biraz.
Bir inek gördüm az önce.
Þu macera bölümü ne zaman baþlayacak?
Ýþte sana eðlenceli bir bölüm.
Yol bulma.
Neredeyiz?
Az önce....
Havamsigh'i geçtik.
-Havamsigh mi?
-Evet.
Bilmiyorum.
-Ingaschtardir'i geçtik mi?
-Bilmiyorum.
-Kesinlikle kaybolduk.
-Kaybolmadýk.
-Araþtýrma merkezi gibi birþey ara.
-Nasýl birþeydir?
Bilmiyorum! Büyük ve
araþtýrma merkezi gibidir.
Orada bir ev var.
Belki yön sorabiliriz.
-Kaybolmadýk.
-Hayýr. Kesinlikle.
Bu nedir?
Tabela mý?
Asgeirsson Stofn fyrir framandbilmemne...
...Volkanik Araþtýrma Merkezi.
Sana söylemiþtim bulacaðýmý.
Özür dilerim, Ýzlandaca konuþmuyorum.
Merhaba, yardýmcý olabilirmiyim?
Merhaba.
Ben Hannah.
Nasýlsýnýz?
Merhaba. Ben Profesör Anderson.
Amerika'dan geldik...
Ve bu..
-Ben Sean.
-Yeðenim.
Merhaba Sean.
Merak ediyordum da,
þey... Sigurbjörn Asgeirsson ile konuþabilirmiyim?
-Sigurbjörn Asgeirsson öldü.
-Öldü mü?
Evet. Üç sene önce.
Merkezi siz mi yönetiyorsunuz?
Kimse yönetmiyor.
Merkez yok.
Ama tabela....
Evet, volkanik araþtýrmalar baþarýsýz olmuþtu.
Tüpler gibi...
Anlýyorum...
-Onunla birlikte mi çalýþtýnýz?
-Hayýr, o benim babamdý.
Evet.
Biliyorum. Ne olmuþ?
Bu kitap benim aðabeyim
Max'e aitti.
Max Anderson. Babanla konuþtuðunu
düþünüyorum.
Kardeþin bir Verneliydi.
-Verneli de nedir?
-Bazý insanlar
Jules Verne'ün gerçek olduðuna
inanýrdý.
Yani, adam hayal ürünü þeyler yazardý.
Ve bu örgüt onlarý gerçek sanardý.
Babam en büyükleriydi.
Kardeþim Verneli falan deðildi.
Bu babamýn kopyasý.
Bir bak.
Ýþaretlerin hepsi ayný.
Kardeþin Verneliydi.
Vay be.. Babam biraz...
uçmuþ.
-Onu tanýmýyordun, Sean.
-Bence sen de tanýmýyordun.
Gizli örgütlere üye falan deðildi.
Burada ne yapýyorsunuz?
Ben bilim adamýyým ve
profesörüm. Buradayýz çünkü
mantýklý açýklamalar öðrendim.
Bunu araþtýrmamýz gerektiðini
düþünüyoruz, bu yüzden buradayýz.
Bu kadar basit.
Tamam. Kuzey'e giden yol olmadýðýný biliyorsunuz.
Pekala...
Ben rehberim. Ýsterseniz götürebilirim.
-Profesör.
Harika!
-Bu çok güzel, teþekkürler.
-Takdir ederim. Teþekkürler.
-Bana Trevor de.
-Bana Sean diyebilirsin.
Oraya çýkmak 5.000 kaðýt tutar.
Günlük beþ bin mi? Sorun deðil.
Saati beþ bin.
Bozukluk kabul ediyormusun?
Hadi, beyler.
Güneþ batmadan orada oluruz.
Biraz yavaþlayamazmýyýz lütfen!?
-Midem bulandý.
-Ne?
Daða týrmanýnca midem bulanýr.
-13 yaþýndasýn.
-Üzgünüm.
-13 yaþýndakiler pek fazla daða çýkmaz.
-Aþ bunlarý!
-Yaklaþýyoruz.
-Kendinize dikkat edin.
Sniflos daðýnda baþýnýza çok þey gelebilir.
-Nasýl yani?
-Neden sen anlatmýyorsun?
Sniflos daðýn adý.
Kayadan oluþmuþtur.
Yüksektir. Epey.
Çok güzel anlattýn.
Ýþte orada! Evet!
Bu nedir?
Kayýt cihazý. Kara kutu.
10 yýldýr burada
olan biten bilimsel
aktiviteleri kaydediyor.
Max hakkýnda çok þey anlatabilir.
Ne yaptýðýný ve neden kaybolduðunu.
Gitmeliyiz.
Sýkýþmýþ olmalý.
Bence...
Korunmalýyýz. Hadi gel.
-Hemen dönerim.
-Sonra alýrsýn!
-Trevor amca!
-Buraya gel!
Acele et! Koþ!
Trevor, metal yýldýrýmý çekiyor!
Onu atmak zorundasýn!
Atamam! Bu çok deðerli!
Elektriði çekiyor!
Trevor?
Trevor!
Sean?
-Sean. Ýyimisin?
-Ýyiyim.
Herkes sakin olsun.
Hadi! Bana kazmamda yardým edin!
Unutun gitsin. Ýþe yaramaz.
Unutalým mý?
60-70 ton kadar kaya olmalý üzerimizde.
Buradan çýkmak aylarýmýzý alýr.
-Baþka yol bulmalýyýz.
-Ya baþka yol yoksa?
Her zaman baþka yol vardýr, Sean.
-Neler var?
-Sinyal fiþekleri, ilk yardým,
battaniyeler, su ve birkaç þekerleme.
Acele etmeyelim. Ne kadar süre kalacaðýmýzý bilmiyoruz.
Ne? Ne yapacaðýz?
Merak etme. Sakin ol.
-Çekmiyor!
-Evlat, buradan sinyal alamazsýn.
Bunu kaldýr. Baþka bir yol bulacaðýz, tamam mý?
Bu iki yoldan birini seçmeliyiz.
Hangisi olduðunu nereden bileceðiz?
Hislerim saða gitmemizi söylüyor.
Merak etmeyin. Az sonra buradan çýkacaðýz.
Ýyi görünüyor...
Merak etmeyin. Yol bulma benim
altýncý hissim gibidir.
Dikkat et, Sean.
Burasý harika bir yer...
Dikkat et!
Laboratuvarýnda kaya araþtýrmasý yapmýyorsun.
Burada ölüm var.
-Teþekkürler.
-Bana borçlusun.
Ne yazýyor?
-Girmeyin yazýyor.
-Belki iyi bir tavsiyedir.
Hayýr. Bu harika.
Madenlere giden
yoldayýz. Çýkýþ yolumuz burasý olabilir.
-Ne olduðunu düþünüyorsun?
-Þu fiþeklerden bir tane var.
Sean, silahýný ver.
Bunu yakacaðým ve fýrlatacaðým. Yere
çarpana kadar ne kadar süre geçtiðine bakacaðýz.
Baþlýyoruz.
3, 2...
Bu da neydi?
Evet. Magnezyum.
Bütün duvarlarda var.
Magnezyum biraz yanýcý bir maddedir,
deðil mi profesör?
Evet.
Barut tozu yapýmýnda kullanýlýr.
Belki fiþekler pek iyi
fikir deðildir.
Teþekkürler.
Ayný malzeme.
Hazýrmýsýn, Sean?
Evet.
3, 2...
1...
2... Neredeyse üç.
-200 feet...
-Sorun deðil.
-Halatýn var mý?
-Her zaman vardýr.
-Ne için sorun yok?
-Oraya inmek için.
O derin karanlýða mý dalacaðýz?
Ne? Birþey mi oldu?
Sorun nedir?
Oraya inmemeliyiz.
Ne diyorsun?
Rehberin önünde korkaklýk
mý yapýyorsun? Biraz erkek gibi ol.
Beyler, beyler.
Kimse derine inmek istemez.
Ýneceðiz.
Yavaþ. Yavaþ.
Yavaþça indireceðim.
Ýyi görünüyor.
Burasý gayet güzel.
Epey derin.
Geleceksiniz, deðil mi?
Pekala, Sean. Seni yavaþça indireceðim.
Kendini geriye it ve
bacaklarýný yukarýda tut.
Merak etme. Hiçbirþey olmayacak.
Pekala.
Güzel.
Yürümeye devam et. Yürü.
Güzel!
Buradan gayet güzel görünüyor, Sean.
Daha önce yapmadýðýndan eminmisin?
Kapa çeneni!
-Adýmlarýna biraz dikkat edermisin?
-Hayatýmýz tehlikede burada!
-Sean, konuþ benimle.
-Buraya hep gelirmisin?
Hadi caným. Þu anda aklýna
baþka birþey gelmedi mi?
-Konuþuyorum!
-Hayýr, pek sýk gelmem.
Hazýrmýsýnýz?
-Þuraya bakýn.
-Ne?
Tozlu kayalar.
Fazla ýsýdan eriyorlar. Kaynak olmalý.
Kaynak.
Heryer öyle. Bakýn...
Trevor!
-Ýpe tutun, Trevor!
-Yapamam! Burasý yüksek!
Senin ipin benimkine
baðlý. Kesmekten baþka
bir çarem yok.
-Ne?
-Hayýr!
-Bekle!
Hey... burasý güvenli.
Lanet olsun. Bunu biliyordun, deðil mi?
Deðil mi?
Millet, bu nedir?
Sanýrým maden tüneli.
60 sene önce yapýldý burasý.
Büyük bir kaza oldu.
Kaza mý? Ne kadar büyük?
-81 kiþi öldü.
-Epey büyükmüþ.
Kitapta böyle bir maden varmýydý?
Hayýr, sanmýyorum.
-Hannah?
-Evet.
Sana birþey sorabilirmiyim?
Baban ve aðabeyim ya haklýlardýysa?
Þunu söyleyeyim. Ben babam deðilim.
Ve onun ait olduðu dünyanýn
benimle bir ilgisi yok.
Anlýyorum. Elbette.
Öyle olduðunu söylemedim....
-Kitapta birþeyler yazýyordur, deðil mi?
-Ýnanýyormusun?
Evimde güvenli bir þekilde
olana kadar inanýyorum.
Hannah?
O nedir?
Bu eski bir jeneratör.
Ona dokunmak istemezsin.
Ne yapýyorsun? Patlama olabilir, biliyorsun.
Ciddi bir jeneratör.
Hannah, ciddiyim.
Düðmelere dokunma.
Olamaz. Açma onu.
Tamam, geri aldým.
Ýþte bu, deðil mi? Yani,
bu kesinlikle bir yere gidiyordur.
Bizi dýþarý çýkabilir.
-Hannah, kaç tane madenci kurtuldu?
-Bir.
-Bence riske girmeliyiz.
-Ne?
Hayýr, hayýr. Hadi Sean.
Bunun çalýþýp çalýþmadýðýný bile bilmiyoruz.
Güvenli deðildir. Paslanmýþ olabilir...
Ýyi görünüyor. Atla.
Eminmisiniz? Güvenli görünmüyor..
Sanýrým birþey gördüm.
Lütfen gün ýþýðý olduðunu söyle.
Hayýr, gün ýþýðý deðil.
Olamaz...
-Bunda kemer falan yok mu?
-Ne kemeri!?
Dikkat et!
Hannah...
-Biliyorum.
-Frene bas! Fren!
Baþaracaðýz!
Harikaydý! Teþekkürler!
Öyle devam et, Sean!
-Trevor. Ýyimisin?
-Ýyiyim. Senin yolun bitiyor!
-Arabama atla.
-Ne?
Çabuk! Yapmak zorundasýn! Atla!
Bu yol da bitiyor!
-Ne yapýyorsun?
-Bu arabadan inme vakti geldi.
Hadi.
Hazýrmýsýn?
-Ýyimisin?
-Evet.
Güvenli bir þekilde indim.
-Sanýrým kemiklerim kýrýldý.
-Benim de öyle.
Bu... muhteþemdi!
-Size ne oldu?
-Sorma.
O nedir?
-Nereye gidiyorsun? Girme oraya.
-Çýkýþ yolumuz olabilir.
-Duvarda bir delik var.
-Þuna bir bakýn.
-Zümrütler.
-Yakutlar.
Taþlar.
Millet, fazlasý var.
Elmaslar...
Parlýyor.
Kristaller, genel olarak...
volkanik tüplerde oluþur ve bulunur.
Bu tüp bizi yukarý götürür, deðil mi?
Çok uzakta deðiliz.
Çýktýðýmýzda kendime Ferrari alacaðým.
Tek önemli olan þey
para deðil, Sean.
Ýnsanlar da önemli. Öyle birþey.
Ben araba alacaðým.
Bunu duydunuz mu?
Kimse kýpýrdamasýn.
Bu düþündüðüm þey deðil, deðil mi?
O nedir?
Çok ince bir kaya cinsidir.
-Nasýl yani.
-Aþýrý basýnçta
kayalarýn incelmesi sonucu olur.
Ve tam üzerinde duruyoruz.
Durdu.
Sean, geldiðimiz yere gitmeni istiyorum.
-Yavaþça. Harika.
-Ýyi gidiyorsun.
Çok yavaþ.
Ýþte böyle.
Harika..
Güzel.
Düþündüðümden kalýnmýþ.
Hala düþüyoruz!
Trevor, dipte ne var?
Eðer kitap doðruysa binlerce
mil boyunca göremeyeceðiz!
Doðru deðildi!
O zaman iþimiz bitti.
Dipte ne var!?
Birþey yok muhtemelen sadece dip var.
Dip mi? Baþka teori yok mu?
Pekala, bu tünelin
sonunda hala akan bir akarsu olmalý.
Düþüþümüzü epey bir
yavaþlatacaktýr. Su kayaðý gibi.
Su kayaðý. Tamam, teori bu.
Ama Trevor, hýzýmýz yüzünden su beton etkisi
yaratabilir.
-Paramparça oluruz!
-Bu da mümkün!
-Bu su mu?
-Evet. Su.
-Su kayaðý. Su kayaðý!
-Ýþte geliyor!
Hazýr olun!
-Ýyimisin?
-Kurtulduk.
Gidelim.
Hannah nerede?
Çantam çok aðýrdý...
Teþekkür ederim.
Þimdi ne diyeceksin?
Hiçbirþey.
-Millet. Neredeyiz?
-Bunlar yýldýz mý?
Bu sadece maðaranýn tavaný.
Ben mi öyle görüyorum, yoksa
tavan kýpýrdýyor mu?
Evet, kýpýrdýyor.
Kuþlar.
Elektrikli kuþlar mý?
Bunlar bilimsel bir devrim.
Ateþ böcekleri gibi parlýyorlar.
Ýnanýlmaz.
Harika... kuþlar.
Bunlarý daha önce gördün mü?
Evet, müzede.
Fosillerdi. Milyonlarca
yýl önce nesilleri tükendi.
Nereye gidiyorlar?
Çýkýþý gösteriyorlar!
Hadi!
Beni bekle, Sean.
Bayanlar baylar, size
dünyanýn merkezini sunuyorum.
Max haklýydý.
Haklýydý!
Max haklýydý!
Baban haklýydý.
Hannah, senin baban da haklýydý.
Ýkisi de herkesin
imkansýz olduðunu düþündüðü þeye inandýlar.
Haklýydý!
Oradaki ýþýk nedir?
Bilmiyorum... sanýrým bir çeþit...
gaz karýþýmý olmalý.
Bilmiyorum.
Tureryum gibi birþey.
Dünyanýn binlerce mil içinde bir gaz bulutu.
Dünyanýn içinde baþka bir dünya.
Þelale uzun zamandýr akýyor ve duyuluyordu,
kanyon duvarlarýndan aktý.
Sonu olmayan kayada hiç durmuyordu.
Kitapta yazanýn aynýsý bu.
Yani o kitaptakilerin hepsi
gerçek mi diyorsun?
Biri buraya gelmiþ. Biri bütün
bunlarý görmüþ.
Bazýlarý çýkmýþ ve Verne'e söylemiþ.
Biri çýkmýþ mý?
Bu harika birþey!
Ve aklýný kaçýrtabilir.
Aklýmý kaçýrdým. Evet.
Dev mantarlar.
Kitapta var mý?
-Yani kitaptaki herþey doðru mu?
-Muhtemelen.
Tehlikeli bölümler?
Ben de bunu düþünüyordum.
Peki.
Trevor, hemen gel!
Sean?
Ýçeri giriyorum.
Ben de.
Yavaþla.
Ben hemen dönerim.
Biri burada yaþadý mý?
Yaþamýþ olmalý.
Kayanýn içinde yaþamýþ.
Eþyalara da bak.
Bütün bunlar...
Yüz yýl öncesine ait.
Trevor.
Sanýrým Verne'ün bir kitabý daha var.
Bak....
Þu aðaçlarý ve bir çeþit
okyanusu gösteriyor sanýrým.
Evet.
Onun el yazýsý olduðunu sanmýyorum.
Babamýn.
Trevor?
Trevor?
Bir dakika konuþabilirmiyiz?
Burada?
Bir dakika burada bekleyebilirmisin?
Sanýrým Max'i buldum..
Hiçbir zaman...
...onu tanýyamadým.
Yani..
keþke tanýyabilseydim.
Birþey yazmýþ.
Duymaný istiyorum.
14 Aðustos. 1997.
Bugün Sean'ýn üçüncü doðumgünü.
Altý hafta önce kendime eve zamanýnda
gidip ona ilk beyzbol eldivenini verme sözü vermiþtim.
Þimdi... endiþeleniyorum.
Asla þansým olmadý.
Trevor'la ve bütün dünyayla paylaþacaðým bir
keþif yapacaðýmý
söylemiþtim.
Ama þimdi,
hepsini býraktým.
Sadece senin büyümeni izlemek,
iyi bir adam olduðunu izlemek...
Öyle olacaðýndan eminim.
Mutlu yýllar, Sean.
Seni seviyorum.
Baban.
Hoþçakal, Max.
Max'in günlüðüne göre
buradayýz.
Büyük hava deliði varmýþ.
Ve arada bir sismik aktiviteler olurmuþ.
-Þimdiki gibi mi?
-Evet.
Etrafýmýzdaki maðma,
bölgeyi sürekli deðiþime uðratýyor.
Babama da mý öyle oldu?
Bak, çocuk olduðumu biliyorum
ama baþa çýkabilirim. Gerçekten.
Otur.
Max kaçmayý planlamýþ.
Isýnýn kolayca yükselebileceði notunda yazýyor.
Ýnsanlar bu ýsýda kanser olabilir.
Þu anda 95 derece.
Buraya geldiðimizde 82'ydi.
Kolayca artabiliyor.
Ne yapacaðýz?
Bence Max'in planýna devam edelim.
Þöyle yazmýþ.
Verne yazýsýndaki analizim,
okyanusun karþýsýnda bir pompa olduðuna
ve beni dünyaya geri döndüreceðine
inanmamý saðladý.
Yani okyanusun karþýsýna geçmeliyiz.
Ve pompayý bulup
yukarý çýkmalýyýz.
Kulaða hoþ geliyor.
O kadar basit deðil.
O kadar ýsýnabilir ki su bizi haþlar.
Ne kadar vaktimiz var?
48 saat. Belki biraz daha.
Asýl soru,
okyanusun karþýsýna nasýl geçeceðimiz.
Etrafýndan geçemeyiz.
Vaktimiz yok.
Kitapta var.
Ýyimisin?
Isý ne durumda?
100 derece.
Gücümüzü toparlamalýyýz, Sean. Ye.
Aferin.
Rüzgara yakalanmazmýyýz?
Hayýr, birþey olmaz.
Bizim istediðimiz rüzgar orada.
Sýcak.
Daha hýzlý gitmemizi saðlar.
Yelken bize iyi gelecektir.
Hey, sana birþey vereceðim.
-Bu nedir?
-Bir pusula.
Babanýndý.
Annenin ona verdiði günü hatýrlýyorum.
Babanýn eve dönüþ yolunu
bulacaðýndan emin olmak istemiþti.
Belki sen de yolunu bulursun.
-Teþekkürler.
-Birþey deðil.
-Ciddiyim.
-Ben de.
Bilmen gereken birþey var.
Burada tam tersidir.
Kuzey Güney, Güney de Kuzey'dir.
Denizi geçmek için Kuzey'e gitmeliyiz.
Yani Güney'e.
Aynen.
Tamam, geliyor.
Tutun. Sýký durun.
Beni bekleyin!
Döndü.
Merhaba küçük adam.
-Doðru yoldamýyýz?
-Evet.
Yöne bakacak olursak belki
yelkeni indirmeliyiz.
Yapamayýz, 109 derece.
Isýnýyor.
Bütün rüzgara ihtiyacýmýz var.
Öyle kalsýn.
Bu sadece küçük bir fýrtýna!
Büyütülecek birþey deðil.
Birþeyler kýpýrdýyor.
Ýçeride durun. Sahildeki kadar güvenli deðil.
Bilmiyorum. Birþey yok gibi.
Güvenli deðil. Biraz geri çekil, tamam mý?
Sanýrým balýk gibi birþey.
-Heryerdeler!
-Sean! Beybol oynama vakti geldi!
Tamam. Bakalým neler yapabiliyorsunuz.
Güzel vuruþ!
Birþey duydunuz mu?
Anne?
Anne, seni duyamýyorum.
Neredesin?
Trevor ve ben...
Bir çeþit... balýk tutuyoruz.
Dur bakalým sapýk.
Anne, biraz büyük balýk tuttuk.
Telefonum!
Vurmaya hazýrlan!
Bir güzel vuruþ daha.
-Sean!
-Dikkat et! -Tamam, birþey yok.
Dikkatli olun! Kenarlardan uzaklaþýn.
Bizi istemiyorlar.
Balýklarý istiyorlar.
Sean, sen kuyruða geç.
Hannah, çek.
-Sean, bizi yöneteceksin.
-Ne?
Oraya!
Sen muhteþemsin!
Bunu senelerce duymayý bekledim!
Hannah!
Sean, bunu yapma!
Sean!
Tanrým!
Hayýr...
Trevor!
Trevor!
Hey, küçük adam. Neredeyiz?
Bana su bulabilirmisin?
Bir kuþla konuþuyorum.
Burasý yüzünden olmalý.
Onu kaybettik.
Hala Kuzey'e mi gidiyoruz?
Evet, hala Kuzey.
O zeki bir çocuk.
Planý biliyor.
Eminim yolu bulacaktýr.
Umarým.
Hey, beni bekle.
Nereye gittin?
Aferin!
Þimdi nerden?
Güney. Bu güzel. Demekki Kuzey.
Gel, onu alayým.
Hayýr, iyiyim.
-Olmaz.. Alayým.
-Trevor, iyiyim.
Duralým.
Hey. Onu bulacaðýz.
Bunu al.
Bu son suyumuz mu?
-Evet.
-Trevor, buna ihtiyacýmýz olacak...
Hannah. Ýç.
Eðil!
Bu nasýl bir bitki...?
Hannah?
Hannah?
Hannah?
Bana bir puan sanýrým, ha?
Devam edelim olur mu?
Anladým.
Manyetik alan.
Olamaz... Uçan kayalar mý?
Hayýr!
Bunu bir daha yapmayacaðým.
Ýþte nehir.
Pompa o maðaranýn içinde olmalý.
Sean!!!
Nerede?
Nerede?
Trevor?
Trevor?
Keþke o kitabý okusaydým.
Onu göremiyorum.
Trevor?
Bekle, beni bekle.
Ne yapýyorsun?
Yeðenimi bulacaðým.
Bunlar benim suçum.
Kendini kurtar.
Evine git.
Seni nehirde bekleyeceðim.
Elimden geldiði kadar.
Bu ne içindi?
Ne olur ne olmaz.
Sean!
Sean!
Tanrým! Seni görmek çok güzel!
Seni de!
Ýyimisin?
-Evet!
Gidelim.
Bekle. Pompa o mu?
Gittiðimiz yer orasý.
Kitapta böyle þeyler yazýyormuydu?
Epey yumuþatýlmýþ haliydi!
Çok hýzlý koþuyor!
Trevor, ne yapýyorsun?
Üzerinde olduðumuz þey ince kaya!
Ýlk geldiðimizde gördüðümüz!
Seni yakalayacak!
Önemli deðil! Sen koþ!
Trevor, hayýr!
Yakalayacak!
Koþmaya devam et!
Yaklaþtý!
Biliyorum! Sen devam et!
Trevor, iþe yarýyor!
Dikkat et!
Trevor!
Birþeyi hatýrladým.
Dýþarýda çalýþmaktan nefret ederim.
Trevor, hadi!
Sen þey yaptýn....
Evet, biliyorum.
Çok þanslýydým.
Tamam, þuradan. Orasý olmaz.
Burasý daha kötü.
Gidelim.
Nehir. Kaynarken geçemeyiz.
Kütük falan da iþe yaramaz.
Uçan birþey lazým.
Bu kimin fikriydi?
-Hadi, atlayýn.
-Dünyadaki en iyi rehber o.
Beni atlatabileceðini mi düþündün?
Bunun için daha çok uðraþmalýsýn.
Sanýrým sizden fazladan para keseceðim.
Hýzlanýyormuyuz?
Bu nedir?
Bu iyi deðil. Nehrin sonu.
Su bitiyor.
Olamaz, tutunsanýz iyi olur! Biraz
fazla þiddetli olacak!
Þiddetli.
-Ýyimisiniz?
-Evet.
Nerdeyiz?
O ýþýk nedir?
O lav.
Maðma.
Ve yükseliyor.
Burada su olmalý, belki
basýnçla onu indirebilir.
Bunun için çok geç kaldýk.
-Ne yapacaðýz?
-Tavsiyen var mý, Profesör?
Su olmadan basýnç olmaz.
Basýnç olmadan hiçbiryere gidemeyiz.
Burada iki üç saattir
hiç su olmamýþ.
Ama duvarlar ýslak.
-Bu imkansýz, 130 derece burasý...
-Trevor?
-Ne?
Arkanda.
Islak. Ve soðuk.
Arkada su var.
Kesinlikle su var. Patlatmalýyýz.
Trevor, yaklaþýyor.
Hey. Bu magnezyum.
Kayýyoruz.
Fiþek kaldý mý?
Üç tane var. Ne istiyorsun?
Magnezyuma kavuþturacaðým.
Bu sefer bilerek.
Hadi! Çok ýslak.
Biraz daha eðileceðim.
Bir tane daha ver.
Bacaklarýmý tutun.
Sonuncuyu deneyeceðim.
Bu sefer olacak.
Trevor, yaklaþýyor.
Bu sonuncu.
-Böyle nasýl?
-Biraz daha!
Biraz daha!
Hannah, hadi!
Hadi! Yan!
Hala ýslak. Patlatamýyorum.
Hayýr!
Trevor, gel!
-Çekin beni!
-Acele et!
Çekin!
Eðilin! Sýký tutunun!
-Bu þey ýsýnýyor!
-Biliyoruuuum!
Tutunun!
Ýnan bana tutunuyorum!
Bu gökyüzü mü?
Tutunun millet!
Þunu söylemeyi kes!
Kendiliðinden çýkýyor!
Burayý biliyorum.
Sean, annen haftasonu ne yaptýðýný sorarsa,
seni Ýtalya'ya götürdüðümü söyle.
-Ýtalya mý?
-Si.
Ne? Birkaç jeolojik örnek topladým.
Birkaç örnek mi?
Tamam, belki birkaç kilo örnek.
Ne bekliyorsun, ben bir bilim adamýnýn oðluyum.
Bakýn... bunu alýn siz.
Alýn. Üzgünüz.
Tekrar kayabilirsiniz.
Ýstediðiniz þeyi yapabilirsiniz.
Bu ne içindi?
Þimdi ödeþtik.
Ne yaptýðýný biliyorum.
Ne yapýyorum?
Ýþ arýyorsun.
Gerek yok.
Çünkü iþin var artýk.
Asgeirsson-Anderson Merkezinde araþtýrma þefisin.
Asgeirsson.... Ne?
Üzerinde çalýþýyorum.
Ama önemli olan, ilerleme kaydedeceðiz.
Bu harika!
-Yani, çalýþabilecekmiyim?
-Çalýþacaksýn.
Vay vay, neden bu kadar heyecanlýyýz?
Hey, Allen. Naber?
-Ýyiyim.
-Ne yapýyorsun?
Ben mi?
Yeni laboratuvarýma taþýnýyorum.
Sen neredeydin?
Pazartesi toplantýný kaçýrdýðýný duydum,
ve iki öðrencin de þikayet etti.
Çabukça bir tatile çýktým.
Harikaydý.
Çok heyecanlý.
Bana anlatacaðýna söz vermelisin.
Gerek yok, Bilimsel Amerikan dergisinde okuyabilirsin.
Bilimsel Amerikan mý?
Bak, sadece þunu söylemek istedim.
Þu laboratuvar taþýma iþi falan.
Zaten ben kendi binamý satýn alacaðým.
Bunu nasýl yapacaksýn?
Küçük bir hazine buldum diyelim.
Yarýn Kanada'lý olacaksýn.
Evet.
Öyle görünüyor.
Bence gayet güzeldi.
Eðlendik. Bir dahaki sefere iki hafta kalmasýný isterim.
Ýki hafta mý?
Baharda ne yapacaksýn?
Hiçbirþey. Boþum.
Bunu babanýn eþyalarýnýn arasýnda buldum.
Okursun.
Kayýp Þehir Atlantis.
Orada ne var?
-Hayvanýmý besliyorum.
-Ne hayvaný?
Onu besleyebilirmiyim?
Bilmiyorum. Burada kalmak isterse...
Hadi. Nereye gidiyorsun?