Tip:
Highlight text to annotate it
X
Çeviri: Pýnar Batum
Neye bakýyorsun Caroline?
Rüzgâra anne.
Fýrtýna çýkacaðýný söylediler.
Sürüklenen bir teknedeymiþim
gibi hissediyorum.
Senin için yapabileceðim
bir þey var mý anne?
Rahatlamaný saðlayacak bir þey.
Tatlým, yapýlacak bir þey yok artýk.
Neyse o iþte.
Gözlerimi açýk tutmakta zorlanýyorum.
Aðzým kupkuru oldu.
Yavaþ olun Bayan Daisy.
Bir yerinizi inciteceksiniz.
- Biraz daha ilaç ister misin anne?
- Hayýr.
Doktor, istediðin kadar
alabileceðini söyledi.
Kimsenin acý çekmesine gerek yok.
Bir arkadaþým...
...annesine veda etme
þansý olmadýðýný söylemiþti.
- Ýstiyorum ki...
- Tamam.
Benim için ne kadar deðerli olduðunu
söylemek istiyorum. Seni çok özleyeceðim.
Caroline.
- Korkuyor musun?
- Merak ediyorum.
Bundan sonra ne olacaðýný.
Bu tren istasyonunu
1918 yýlýnda yapmýþlar.
Açýlýþ gününde babam oradaymýþ.
Söylediðine göre açýlýþta
bir tuba orkestrasý varmýþ.
O olaðanüstü saati...
...Güney'in en iyi saatçisine yaptýrmýþlar.
Adý...
...Bay Gateau'ymuþ.
Bay Cake.
Evangeline Parish'ten Fransýz
asýllý bir kadýnla evliymiþ...
...ve bir oðullarý varmýþ.
Bay Gateau doðuþtan körmüþ.
Oðullarý yeterince büyüdüðünde
orduya katýlmýþ.
Onu korumasý için Tanrý'ya dua etmiþler.
Aylarca o saat üzerinde
çalýþmaktan baþka bir þey yapmamýþ.
Bir gün...
...bir mektup gelmiþ.
Bay Gateau kahrolmuþ
ve kalkýp yataðýna gitmiþ.
Nihayet, oðullarý eve dönmüþ.
Onu, zamaný geldiðinde
birlikte olacaklarý...
...aile mezarlýðýna gömmüþler.
Bay Cake, saatini bitirebilmek için...
...üzerinde çalýþmaya devam etmiþ.
Unutulmaz bir sabahmýþ.
Babam her yerden insanlarýn...
...hatta Teddy Roosevelt'in bile
geldiðini söylemiþti.
Bu saat ters çalýþýyor.
Onu böyle yaptým...
...çünkü belki bu sayede
savaþta kaybettiðimiz çocuklar...
...kalkýp eve dönebilirler.
Çiftçilik yapar, çalýþýr...
...çocuk sahibi olur...
...uzun bir hayat sürebilirler.
Belki benim oðlum da eve dönebilir.
Sizi üzdüysem özür dilerim.
Umarým saatimi beðenirsiniz.
Bir daha Bay Cake'i gören olmamýþ.
Bazýlarý, kalbi kýrýldýðý için öldüðünü...
...bazýlarý da denize açýldýðýný söylemiþ.
Affedersin. Bir telefon açabilir miyim?
Küçük oðlumu bakýcýya býraktým da.
Tabii.
Umarým seni hayal kýrýklýðýna
uðratmamýþýmdýr.
Sen beni hayal kýrýklýðýna uðratamazsýn.
Kendimi fazla gösteremediðimi biliyorum.
Koyu renk bavuluma bak.
Orada bir günlük olacaktý.
Bu mu?
- Onu bana okur musun?
- Ýstediðin buysa.
Yüzlerce kez onu okumaya çalýþtým.
Anne, bu pek günlük gibi deðil.
- Yüksek sesle oku tatlým.
- Tamam.
4 Nisan 1985 tarihli.
"New Orleans" yazýyor.
Bu benim son arzum ve vasiyetimdir.
Býrakacak fazla bir þeyim yok. Sadece
bir kaç mal mülk. Hiç param yok.
Bu dünyadan, geldiðim þekilde ayrýlacaðým.
Yalnýz ve hiçbir þeyim olmadan.
Sadece hikâyem var.
Hâlâ hatýrlayabiliyorken onu yazýyorum.
Adým Benjamin. Benjamin Button.
Sýra dýþý koþullar altýnda doðdum.
Birinci Dünya Savaþý'nýn sonunda.
Söylediklerine göre, dünyaya
gelmek için çok güzel bir geceymiþ.
Þükürler olsun bitti!
Savaþý kazandýk!
Dünya Savaþý bitti!
- Senin burada ne iþin var?
- Thomas...
- ...korkarým ölecek.
- Ne?
Yeter! Hepiniz çekilin.
Elimden geldiðince çabuk geldim.
Yollar çok doluydu.
- Thomas, bir yuvasý olacaðýna söz ver.
- Söz veriyorum.
Benim için hayatýný verdi...
...ve bunun için ona
sonsuza dek minnettar kalacaðým.
Bay Button!
Thomas!
Thomas.
Thomas! Nereye gidiyorsun?
Hey, ne yapýyorsun orada?
Elinde ne var?
- Haydi Queenie.
- Durun Bay Weathers!
Çalýþmam gerektiðini biliyorsunuz.
- Haydi, biraz mola verin.
- Kesin þu akýlsýzlýðý!
Hava çok güzel.
Bu gece çok güzelsiniz Bayan Queenie.
Sizi hiç bu kadar güzel görmemiþtim.
- Kahverengi, gözlerinize uymuþ.
- Susun bakayým.
Siz de fena gözükmüyorsunuz.
Hambert kasabaya döndü.
Bacaklarýný kaybetmiþ ama eve döndü.
Bir zamanlar ondan
hoþlandýðýnýzý biliyorum.
Gereðinden fazla hoþlanýyordum.
- Bayan Simone altýna yaptý.
- Yüce Tanrým!
Bunu yapmayý kesmezse altýný baðlayacaðým.
- Hemen geliyorum Bayan Jameson.
- Haydi gelin.
Queenie hemen gelecek.
Dýþarýsý çok güzel.
Gelin biraz çýkalým, burayý düþünmeyin.
Çok kötüsünüz.
- Bu da ne?
- Tanrým!
Tanrý'nýn iþine bakýn.
Umarým üzerine bastýðýmda
canýný yakmamýþýmdýr.
- Onu polise teslim etsek iyi olur.
- Zavallý bebek.
Ben giderim.
Kimsenin onu istemediði belli.
Gel bebeðim.
- Queenie, neredesin Queenie?
- Çiþini tut.
Tamam sen git, hemen geliyorum.
Queenie, Apple yine altýna yaptý.
Jane Childress, onu banyoya sok
ve siz kendi iþinize bakýn Bayan Duprey.
Sen de yakýnda altýna yaparsýn!
Biri kolyemi çaldý.
Tamam, hemen geliyorum
Bayan Hollister tamam mý?
Yukarýda bekleyin.
Eski bir çömlek kadar çirkin olabilirsin
ama yine de Tanrýnýn çocuðusun.
Queenie, Apple sen olmadan
banyoya girmiyor.
Ýnsaf!
Hemen geliyorum.
Beni burada bekle, tamam mý?
O incileri bana kýz kardeþim vermiþti.
Hiçbir yerde bulamýyorum.
- Biri mücevherimi çaldý.
- Ýþte buradalar Bayan Hollister.
Gördünüz mü, tam burada
o bembeyaz boynunuzdalar.
Gürültüyü kesin.
Dr. Rose daha gelmedi mi?
Bilmiyorum.
Kalbiniz güçlü ama
aþýrý tahrikten kaçýnmalýsýnýz.
Bayanlar, bu konuda
size güvenebilir miyim?
Hiç böyle bir þey görmemiþtim.
Neredeyse katarakttan kör olacak.
Duyabildiðinden de emin deðilim.
Kemiklerinde eklem iltihabý var.
Cildi tüm esnekliðini kaybetmiþ.
Elleri ve ayaklarý sertleþmiþ.
Yeni doðmuþ birinde deðil...
...80 yaþlarýnda, bir ayaðý
çukurda bir adamda olabilecek...
- ...tüm deformasyon ve hastalýklara sahip.
- Ölecek mi?
Hayata baþlayamadan vücudu iflas ediyor.
Nereden geldi?
Lafayette'teki kýz kardeþimin çocuðu.
Talihsiz bir macera yaþadý.
Zavallý çocuðun baþýna en kötüsü geldi.
Beyaz doðdu.
Böyle istenmeyen bebekler için
özel yerler var Queenie.
Burada bir kiþi için daha kalacak yer yok.
Nolan vakfýndakiler,
tüm iyi niyetlerine raðmen...
...burayý koca bir dert olarak görüyor.
- Bir bebek...
- Fazla vakti olmadýðýný söyledin.
Queenie, bazý kullarýn
yaþamamasý gerekir.
Hayýr, bu bebek kesinlikle bir mucize.
Sadece, görmeyi umut ettiðimiz
türden bir mucize deðil.
Dinleyin, beni dinleyin.
Kýsa bir süre bizimle kalacak
bir misafirimiz var.
Kardeþimin bir çocuðu oldu
ama ona bakamýyor.
Adý...
...Benjamin. Benjamin.
Saðlýklý bir çocuk deðil
bu yüzden ona çok iyi bakmalýyýz.
Benim on çocuðum var.
Bakamayacaðým bebek yoktur.
Dur ona bir bakayým.
Yüce Tanrým, ayný eski kocama benziyor.
Zamansýz yaþlandý.
Dr. Rose, bu dünyada fazla vakti
kalmadýðýný söyledi.
Aramýza hoþ geldin.
Gülümsüyor.
Hambert selam söyledi.
Aklýný mý kaçýrdýn sen?
Çocuðunun olamadýðýný biliyorum.
Ama buna sen bakmamalýsýn.
Ýnsan bile olmayabilir.
Bay Weathers, buraya gelin.
Lütfen.
Bizi neyin beklediðini asla bilemeyiz.
Anlaþýlan bir evim olmuþtu.
Bunlar gerçek mi?
Sesin öyle güzel ki.
Anne, bu eski bir tramvay jetonu.
O saat yýllar boyunca...
...çalýþmaya devam etti.
Çocuk olduðumu bilmiyordum.
Her gün ayný pislik.
Orada yaþayan herkes gibi...
...altýn yýllarýný yaþayan
yaþlý bir adam olduðumu sanýyordum.
Çatalýný vurmayý kes.
O yemek yemek için, oynamak için deðil...
...ve lütfen peçetenizi
kullanýn Bay Benjamin.
Queenie!
Selam evlat.
Her zaman çok meraklýydým.
Caddede ya da diðer köþede ne vardý?
Benjamin bu çok tehlikeli.
Buraya gel.
Uslu dur evlat.
Onu çok seviyordum.
O benim annemdi.
Anne, anne.
Bazen kendimi
önceki günden farklý hissediyorum.
Herkes kendini bir þekilde
farklý hisseder.
Ama hepimiz ayný yere gidiyoruz.
Sadece farklý yollardan yürüyoruz,
hepsi bu.
Senin de kendi yolun var Benjamin.
Anne, daha ne kadar yaþayacaðým?
Sadece yaþadýðýn süreye þükret.
Olmasý gerekenden daha uzun yaþadýn zaten.
Bazý geceler yalnýz uyumam gerekiyordu.
Buna aldýrmýyordum.
Evdeki nefes seslerini dinliyordum.
Herkes uyurken,
kendimi güvende hissediyordum.
Her þeyin rutin olduðu bir yerdi.
Her sabah 5:30'da
hava nasýl olursa olsun...
...Amerikan Ordusu emeklisi
General Winslow bayraðý çekerdi.
Bir zamanlarýn ünlü opera solisti
Bayan Sybil Wagner...
...Wagner söylerdi.
Tamam bebeðim haydi.
Þu yaþlý çubuklarýna biraz hayat verelim.
Biraz yürüyebilsen iyi olurdu.
Mevsim ne olursa olsun
akþam yemeði 17:30'da servis edilirdi.
- Pek..tez.
- Pekmez.
Pekmez.
Ben okumayý beþ yaþýndayken öðrenmiþtim.
Büyükbabam, ünlü bir
aktörün kostümcüsüydü.
Tüm oyunlarý okumam için eve getirirdi.
"Güçsüz düþen yaþýmýn
iyi kalpli koruyucularý...
...Mortimer'ýn ebedi istirahatýna
yatmasýna izin verin."
"Ýþkenceden yeni salýnmýþ
bir adam gibi...
...uzun süren esaretten
böyle kurtuluyor kollarým."
"Ve bu gri bukleler, ölümün uþaklarý...
...bildiriyor sonunu Edmund Mortimer'ýn."
Cahil biri olduðumu sanýyordun deðil mi?
Büyükbabamýn çalýþtýðý aktör
John Wilkes Booth'du.
Abraham Lincoln'u öldürdü.
Bizi neyin beklediðini asla bilemeyiz.
Cumartesi geceleri annem beni
kiliseye götürürdü.
Benjamin!
Amin!
Nasýl yardýmcý olabilirim kardeþ?
Ýçindeki organlar düðüm olmuþ,
çocuk sahibi olamýyor.
Tanrým, bu kadýnýn günahlarýný affet ki...
...rahminde çocuðunu taþýyabilsin.
Lanet çýksýn içinden!
Yüce Tanrým.
Þükürler olsun!
Bu yaþlý adamýn sorunu nedir?
Þeytan ensesine yapýþtý...
...onu vaktinden önce
mezara sokmaya çalýþýyor.
- Çýk dýþarý iblis, çýk dýþarý þeytan!
- Evet.
- Kaç yaþýndasýn?
- Yedi ama daha yaþlý görünüyorum.
Tanrý seni kutsasýn.
Yedi yaþýndaymýþ!
- Bu, kalbi iyimserlikle dolu bir adam.
- Evet.
- Ruhunda inanç var.
- Evet.
- Tanrýnýn gözünde hepimiz çocuðuz.
- Evet.
Seni o sandalyeden kaldýracaðýz...
...ve seni yürüteceðiz.
Sorun yok.
Tanrý adýna ayaða kalk!
Haydi.
Tanrý bunu baþarmaný saðlayacak.
Bu küçük yaþlý adamýn koltuk deðneði
ya da baston olmadan yürümesini saðlayacak.
Ýnançla ve Tanrýnýn emriyle
kendi baþýna yürüyecek.
Þimdi yürü.
Dokunmayýn ona!
Ayaða kalk yaþlý adam.
Lazarus gibi kalk!
Ayaða kalk dedim!
Evet, haydi.
- Þükürler olsun deyin.
- Þükürler olsun!
Devam et, yürü.
Þimdi düþünüyorum da,
bu bir mucizeydi.
Ama ne derler bilirsiniz:
"Tanrý verir, Tanrý geri alýr."
Yüce Tanrýya þükürler olsun!
Pek çok doðum günü kutlardýk.
Çabuk bitmesin diye
mumlarý idareli kullanýrdýk.
Doðum günlerini ve pastalarý
sevmediðimi biliyorsunuz.
Ölüm de sýk sýk ziyaretimize gelirdi.
Ýnsanlar gelir ve giderdi.
Birinin gittiðini her zaman anlardýnýz.
Evde bir sessizlik olurdu.
Büyümek için harika bir yerdi.
Hayatýn tüm tutarsýzlýklarýný...
...bir yana býrakmýþ
insanlarla beraberdim.
Sadece, hava durumunu...
...banyonun sýcaklýðýný...
...gün batýmýný merak ederlerdi.
Her ölenin yerine bir baþkasý gelirdi.
Beþ kez evlendim.
Ýlk eþimle beni
bir yamyam kabilesi yakaladý.
Nehire atlayarak kaçtýk.
Karým yüzme bilmiyordu,
bu yüzden maalesef onu yediler.
Aman Tanrým.
Ýkinci karým bir kobranýn
üzerine basýp öldü.
Benimle evli olmak kötü þans demekti.
Bu Bay Oti.
Bir tanýdýðýmýn tanýdýðý.
- Sonraki yaz altý arkadaþýmla birlikte...
- Pigmey kabilesinden.
...Baschiele kabilesine yakalandým.
Bizi domuz, ayakkabý
ve bira karþýlýðýnda...
..tuhaf bir Amerikalýya sattýlar.
Göründüðün kadar yaþlý
olmadýðýný duydum.
Herkesi kandýrýyormuþsun.
Ne oldu, Madjembe mi kaptýn?
- Madjembe nedir?
- Baðýrsak kurdu.
Baðýrsak kurdum olduðunu sanmýyorum.
Ben böyleyim iþte.
Gel, soðuk birer alkolsüz bira alalým.
- Yastýðýn altýnda ilaç buldum.
- Bunu yapmamalýyým, çok tehlikeli.
Kim demiþ? Haydi gel küçük adam.
Çabuk ol.
Dur lütfen.
Sonra Philadelphia Hayvanat Bahçesi'nde
maymunlarýn kafesine koydular.
Ýlk gün beni görmeye üç bin insan geldi.
Bak.
- Kafeste yaþamak nasýl bir þey?
- Berbat.
Ama maymunlarla bazý numaralar yapýyordum.
Mýzrak fýrlatýyor, Kowali ile güreþiyordum.
Kowali bir orangutandý.
Maymunlarla oynamadýðým zaman...
...kafesin parmaklýklarýna doðru koþup
diþlerimi göstermemi istiyorlardý.
- Peki sonra ne yaptýn?
- Sonra hayvanat bahçesinden ayrýldým.
Çoðu zaman
oraya buraya gidip dolaþtým.
Yalnýz mýydýn?
Sen de çok yalnýz kalacaksýn.
Bizim gibi, diðerlerinden farklýysan
hep böyle olur.
Ama sana küçük bir sýr vereyim.
Þiþmanlar, sýskalar, uzunlar, beyazlar...
...en az bizim kadar yalnýzlar.
Ama çok korkuyorlar.
Kýyýsýnda büyüdüðüm nehir aklýma geldi.
Tekrar nehir kýyýsýnda oturmak güzel olurdu.
Gel, bir randevum var.
Ýþte benim küçük adamým.
Hazýr mýsýn tatlým?
Her zaman hazýrým. Her zaman hazýrým.
Filamena, Bay Benjamin.
- Tanýþtýðýmýza memnun oldum bayým.
- Ben de memnun oldum bayan.
Eve kendi baþýna dönebilirsin deðil mi?
St. Charles - Napoleon hattýna bin.
Nerdeydin sen?
Buraya gel!
Korkudan aklýmý kaçýracaktým!
Tanrým, seni çok merak ettim.
Hayatýmýn en güzel günüydü.
- Nefesi ne durumda?
- Çok yavaþ.
Birkaç saat içinde fýrtýnanýn
buraya ulaþacaðýný söylüyorlar.
Bebeðimi alýp kýz kardeþime býrakacaðým.
Hastanede endiþelenecek
bir þey olmadýðýný söylediler.
Ýhtiyacýn olursa hemþireler
hemen yanýnýzda olacak.
- Sen iyi misin?
- Evet, iyiyim. Okuyordum.
Bir saatten fazla sürmez.
Az önce burada biri mi vardý?
Sadece Dorothy gidiyordu.
Devam et Caroline.
Pazar günleri aileler ziyarete gelirdi.
1930 yýlý þükran günüydü.
Hayatýmý sonsuza dek deðiþtiren
insanla tanýþtým.
Benjamin, þaþýrtýcý derecede genç
göründüðünü söylemeliyim.
Ýyi günler Bayan Fuller.
Tek bir baston. Sýrtýn ok gibi dik.
Hangi iksiri içiyorsun?
- Teþekkür ederim bayan.
- Büyükanne, bana bak!
Gerçekten çok güzeldi.
Buraya gel bakalým.
Bu benim torunum Daisy.
Bu Bay...
Benjamin, maalesef soyadýný bilmiyorum.
Sadece Benjamin yeterli.
O mavi gözleri asla unutmadým.
Dostlar, yemek servisimiz baþladý.
Bize saðladýðýn nimetler
ve dostlarýmýz için þükürler olsun.
Amin.
Amin...
Hindilerin aslýnda kuþ olmadýðýný
biliyor muydunuz?
- Neden böyle söyledin?
- Sülün familyasýndanlar.
Uçamazlar. Üzücü bir þey deðil mi?
Uçamayan bir kuþ.
Uçamayan kuþlarý severim.
- Öyle nefisler ki.
- Bu acýmasýzlýk.
Size söylemem gereken bir þey var.
Hazýr Tanrýya þükranlarýmýzý sunarken.
Bir mucize gerçekleþti.
Tanrý dualarýma karþýlýk verdi.
Dualarýna karþýlýk vermekle
ne demek istedi?
Çok teþekkür ederim.
Teþekkür ederim.
Bebeði olacak sersem.
Küçük kardeþim olacaðý zaman
annem de böyle söylemiþti...
...ama çok fazla yaþamadý.
Çünkü nefes alamýyordu.
Yüce Tanrý Ngog'un vaat ettiði...
...o güzel arka bacaklara kavuþtuðunda...
...saatin beþ olduðunu görebilirsiniz.
Çünkü Yüce Tanrý Ngog'un saati
öyle söylüyor. Güzeldi deðil mi?
- Tekrar oku.
- Tekrar oku lütfen.
Tamam ama bundan sonra yatacaksýnýz.
Söz veriyorum.
Uyuyor musun?
- Kimsin?
- Benim, Daisy.
- Merhaba.
- Gel.
- Nereye gidiyoruz?
- Bunun altýna gel.
- Al sen yak.
- Kibritle oynamamam gerekiyor.
Ödlek olma, yak hadi.
Bana bir sýrrýný söylersen
ben de sana söylerim.
Tamam.
Annemi baþka bir adamý öperken gördüm.
Utançtan yüzü kýzarmýþtý.
Sýra sende.
Göründüðüm kadar yaþlý deðilim.
Tahmin etmiþtim.
Büyükannem gibi
diðer yaþlýlara benzemiyorsun.
- Deðilim.
- Hasta mýsýn?
Tizzy ve annemi fýsýldaþýrken duydum.
Yakýnda öleceðimi söylüyorlardý ama...
...belki de ölmem.
Çok tuhafsýn.
Tanýdýðým herkesten farklýsýn.
- Dokunabilir miyim?
- Tamam.
Orada ne yapýyorsunuz?
Hemen çýk ve yataðýna dön.
Gece yarýsýný geçti!
- Beraber oynamamalýsýnýz!
- Peki bayan.
Þimdi yataðýna dön genç bayan. Gece yarýsý
ortada dolaþmak için çok küçüksün.
Ve sen, kendinden utanmalýsýn!
Sen farklý bir çocuksun,
yetiþkin bir çocuk.
Bebeðim, insanlar senin ne kadar farklý
olduðunu anlayamýyor.
- Benim neyim var anne?
- Gel buraya.
Tanrý henüz bunu söylemedi bebeðim.
Þimdi yataðýna dön ve tebriyeli ol.
Haydi git.
Dua etmeyi unutma.
Beni yedi kez yýldýrým çarptýðýný
söylemiþ miydim?
Bir keresinde çatýyý onarýyordum.
Bir keresinde posta kutusuna
bakmaya gidiyordum.
Onun mavi gözlerini asla unutmadým.
Anne, Benjamin'in sana ilk görüþte
aþýk olduðunu anlamýþ mýydýn?
Böyle bir deneyimi çok insan yaþamaz.
Devam etmemi ister misin?
Buraya birþeyler karalamýþ.
Bebek doðduðunda herþey deðiþti.
Bebekler doðdu, insanlar öldü.
O evden çok insan gelip geçti.
Veda etmeye geldim. Gidiyorum.
Gidiyor musun, nereye?
Henüz bilmiyorum ama
gidince sana kart atarým.
Peki ya uzun boylu
bayan arkadaþýn ne olacak?
Artýk arkadaþ deðiliz.
Uzun boylu
insanlarla bazen böyle olur.
Peki...
...hoþçakal.
O yýl tek baþýma çok zaman geçirdim.
Merhaba.
- Merhaba.
- Bugün buraya yerleþiyorum.
Hoþ geldiniz.
Sizi bekliyorduk.
Lütfen hanýmefendiyi Bayan Rousseaunun
eski odasýna çýkarabilir misin?
Üzgünüm ama evin içinde
köpeðe izin vermiyoruz.
O çok yaþlý ve neredeyse kör.
Fazla canýnýzý sýkmaz.
Tamam ama ayak altýnda dolaþmayacak.
Bu taraftan bayan.
Ne kadar zorlasam da
adýný hatýrlayamýyorum.
Bayan Lawson ya da Bayan Hartford
yoksa Maple mýydý?
Bazen en az hatýrladýðýmýz insanlarýn...
...üzerimizde büyük etkisinin olmasý
çok tuhaf bir þey.
Elmaslar taktýðýný hatýrlýyorum...
...ve her zaman,
dýþarý çýkacakmýþ gibi þýk giyinirdi.
Oysa hiç çýkmadý ve
kimse onu ziyarete gelmedi.
Bana piyano çalmayý öðretti.
Ne kadar iyi çaldýðýn deðil
çalarken nasýl hissettiðin önemlidir.
Þunu dene.
Kendini müziðe kaptýrýverirsin.
Görülebilen ve görülemeyen
pek çok deðiþiklik oluyordu.
Çeþitli yerlerimden tüyler uzamaya baþladý.
Baþka þeylerle birlikte...
Þartlar düþünülürse,
kendimi çok iyi hissediyordum.
- Tatlým, aðrýyor.
- Tamam anne, hemþireyi çaðýrayým.
Bu büyük bir fýrtýna.
Ýyi hissetmiyor musunuz?
Kimse havanýn nasýl olacaðýný bilmiyor.
Þimdi aðrýnýzý geçireceðim. Ýþte.
Bu sizi çok daha rahatlatýr.
Veda edebildiniz mi?
Babam abimin Boger City'den gelmesi
için dört saat beklemiþti.
Onsuz gidemedi.
- Tatlý bir kadýna benziyor.
- Evet.
Onunla fazla zaman geçiremedim.
- Meþgul müsün?
- Müsaadenizle.
- Yardýmýn gerekiyor.
- Tabii.
Queenie, Bay Daws ile birlikte nehirde
gelip giden gemileri seyretmek için...
..Poverty limanýna gitmeme izin verirdi.
Zor günlerdi.
Beni yedi kez yýldýrým çarptýðýný
söylemiþ miydim?
Bir keresinde tarlada
ineklerime bakýyordum.
Dördüncü adamým gelmedi.
Bir gün çalýþarak iki dolar
kazanmak isteyen var mý?
Sorun ne?
Kimse dürüstçe çalýþarak
dürüst bir ödeme almak istemiyor mu?
Asla ödeme yapmaz.
- Kimse iþ istemiyor mu?
- Ben istiyorum.
Denize dayanýklý mýsýndýr yaþlý adam?
Sanýrým.
Benim için uygundur.
Gemiye bin, göreceðiz bakalým.
Bundan daha mutlu olamazdým.
Bir gönüllü gerekiyor.
Her þeyi yapardým.
Evet Kaptan.
- Þu kuþ boklarýný kazý.
- Hemen efendim.
Bedava yapabileceðim bir iþ için
para alacaktým.
Adý Kaptan Mike Clark'tý.
Yedi yaþýndan beri
römorkörlerde çalýþýyordu.
Kýpýrda haydi.
Buraya gel.
Hâlâ kaldýrabiliyor musun?
Her sabah kalkýyorum.
- Yaþlý çubuðun, hâlâ sertleþiyor mu?
- Sanýrým.
En son ne zaman
bir kadýnla beraber oldun?
- Hiç.
- Hiç mi?
Bildiðim kadarýyla hayýr efendim.
Dur bir dakika.
70 yýldan fazladýr yaþýyorsun
ve bir kadýnla...
...hiç beraber olmadýn mý yani?
Lanet olsun! Bu hayatýmda
duyduðum en üzücü þey.
Hiç mi?
Hayýr.
Tanrý aþkýna, benimle geliyorsun.
- Baban ne iþ yapýyordu?
- Babamý hiç tanýmadým.
Seni þanslý piç.
Babalar sadece baský kurmak isterler.
Ýki günde bir babamýn gemisinde çalýþýrdým.
O küçük þiþko pisliðe
"Ýrlanda Römorkörü" derlerdi.
Sonunda tepem attý ve ona dedim ki:
"Hayatýmýn kalanýný kahrolasý bir
römorkörde geçirmek istemiyorum!"
Ne dedim biliyor musun?
Hayatýnýn kalanýný bir
römorkörde geçirmek istemiyordun.
Kesinlikle, çok doðru!
Babam ne dedi biliyor musun?
Dedi ki:
"Sen kim olduðunu sanýyorsun?
Ne halt edebileceðini sanýyorsun?"
Ona dedim ki:
"Merak ediyorsan...
...sanatçý olmak istiyorum."
Güldü. "Sanatçý mý?...
...Tanrý týpký benim gibi
römorkörde çalýþmaný istiyor...
...ve sen de tam olarak
bunu yapacaksýn." dedi.
Ben de sanatçý oldum.
Dövme sanatçýsý.
Bunlarýn hepsini kendim yaptým.
Sanatýmý benden almalarý için
canlý canlý derimi yüzmeleri gerekir.
Öldüðüm zaman kolumu ona göndereceðim.
Bunu.
Kimsenin baþka bir þey
söylemesine izin verme...
...ne yapman gerekiyorsa onu yapmalýsýn.
- Benim lanet bir sanatçý olmam gerekiyor.
- Ama sen bir römorkör kaptanýsýn.
Kapta Mike,
siz ve arkadaþýnýz için hazýrýz.
Haydi ihtiyar, bekaretini boz.
- Merhaba bayanlar.
- Merhaba.
Selam.
Tüylerimi ürpertiyor.
Ben bunumla olmam.
Bu gece nasýlsýn büyükbaba?
Unutulmaz bir geceydi.
Nesin sen *** Tracy filan mý?
- Biraz dinlenmem lazým.
- Yapamam.
- Teþekkür ederim.
- Hayýr, ben teþekkür ederim.
- Ýyi geceler.
- Yarýn burada mýsýn?
Pazar dýþýnda her gece buradayým.
Bu, para kazanmanýn önemini
kesin olarak anlamamý saðladý.
Teþekkürler tatlým, yine gel.
Paranýn satýn alabileceði þeyleri.
Hava çok kötü.
Seni gideceðin yere býrakayým mý?
Çok naziksiniz bayým.
Adým Thomas, Thomas Button.
- Benim adým Benjamin.
- Benjamin, tanýþtýðýmýza memnun oldum.
Bir yerde durup
bir þeyler içmek ister misin?
Olur.
Ýyi akþamlar.
- Ne alýrsýnýz efendim?
- O ne alýrsa ondan alacaðým.
Birer Sazerac.
Viskili, konyak olmasýn.
- Ýçki içmiyorsun deðil mi?
- Bu gece ilklerin gecesi.
- Nasýl yani?
- Daha önce hiç geneleve de gitmemiþtim.
- Bu da bir deneyimdir.
- Kesinlikle öyle.
- Her þeyin bir ilki vardýr.
- Kesinlikle.
Ýçkileriniz.
Kabalýk etmek istemem ama
ellerin aðrýyor mu?
- Ben bir tür hastalýkla doðdum.
- Nasýl bir hastalýk?
- Yaþlý doðdum.
- Üzgünüm.
Üzülmene gerek yok.
Yaþlýlýk kötü bir þey deðil.
Karým yýllar önce öldü.
Çok üzüldüm.
Doðum sýrasýnda öldü.
- Çocuklara.
- Annelere.
- Hangi alanda çalýþýyorsunuz Bay Button?
- Düðmecilik.
Button Düðmeleri.
Yapamayacaðýmýz düðme yoktur.
En büyük rakibimiz B.F. Goodrich
ve berbat fermuarlarý.
Baþka bir þey ister misiniz efendim?
Son bir kadeh Benjamin?
Ancak ben ödersem olur Bay Button.
- Peki sen hangi alanda çalýþýyorsun?
- Römorkörde çalýþýyorum.
Seninle sohbet güzeldi.
Sizinle içmek güzeldi.
Benjamin, arada bir uðrayýp
merhaba dememin sakýncasý olur mu?
Her zaman gelebilirsiniz.
Ýyi geceler Bay Button.
Ýyi geceler Benjamin.
Gidelim.
Neredeydin?
Hiçbir yerde. Birileriyle tanýþtým,
biraz müzik dinledim.
Aman Tanrým, evlat!
Yaþlanmak tuhaf bir þey.
Sinsice geliyor.
Bir bakýyorsunuz tanýdýðýnýz birinin
yerini bir baþkasý alývermiþ.
O da artýk küçük bir kýz deðildi.
- Benjamin! Gel.
- Tamam.
Gelip geceyi büyükannesiyle geçirdiði
hafta sonlarýna bayýlýyordum.
Daisy! Daisy!
Bir þey görmek ister misin?
Bunu sýr tutmalýsýn.
Giyin, seni arkada bekliyorum.
Gel!
- Yüzme biliyor musun?
- Senin yaptýðýn her þeyi yapabilirim.
Þunu giy, Acele etmeliyiz.
- O iyi mi?
- Kaptan.
Kaptan Mike!
Günaydýn Kaptan.
Bizi götürebilir misin?
- Bugün günlerden ne biliyor musun?
- Pazar.
Bu ne demek biliyor musun?
Dün gece çok içtim demek.
Sen her gece içiyorsun.
- O bir kýz mý?
- Yakýn arkadaþým.
Ona nehiri göstermek istiyorum.
Sivilleri dolaþtýramam.
Lisansýmý kaybedebilirim.
Ne bekliyorsunuz?
Tamir için gelen yaralý bir ördekti.
Artýk uçabiliyor!
Onlarla gidebilmemizi isterdim.
Bir þey mi dedin anne?
Hava gittikçe bozuyor.
Beni duyabiliyor musun anne?
Zaman su gibi akýp geçti.
Her þey çok çabuk deðiþiyordu.
Bu nasýl olabilir bilmiyorum
ama saçlarýn çoðalmýþa benziyor.
Ya sana, herkesin tersine,
yaþlanmak yerine...
...gittikçe gençleþtiðimi söyleseydim?
Þey, senin için üzülürdüm.
Sevdiðin herkesin senden önce
öldüðünü görmek zorunda kalmak...
...berbat bir mesuliyet.
Yaþamak ya da ölmek hakkýnda
daha önce hiç böyle düþünmemiþtim.
Benjamin, sevdiðimiz insanlarý
kaybetmemiz gerekir.
Bizim için ne kadar deðerli
olduklarýný baþka nasýl anlayabiliriz ki?
Ve bir sonbahar günü,
tanýdýk bir ziyaretçi kapýmýzý çaldý.
Benimle eczaneye gelmek ister misin?
- Bana piyano çalmayý öðretmiþti...
- Amin!
...ve birini özlemenin
ne demek olduðunu da öðretti.
Haydi gidelim.
Geneleve gittim, ilk içkimi içtim...
...bir arkadaþýma veda edip,
birini daha topraða verdim.
1936'da, bu hayattaki
17. yýlýmý doldurduðumda...
...eþyalarýmý toplayýp veda ettim.
Hayatýn nasýl bir þey
olduðunu biliyordum...
...muhtemelen bir daha onlarý
hiç göremeyecektim.
- Ýyi þanslar evlat.
- Teþekkürler.
- Seni seviyorum anne.
- Ben de seni seviyorum bebeðim.
Her gece dua etmeni istiyorum, duydun mu?
Kendine dikkat et!
Benjamin!
- Nereye gidiyorsun?
- Denize açýlýyorum.
Sana kart yollarým.
Her yerden.
Bana her yerden kart gönder.
Düþünebiliyor musun?
Gittiði her yerden bana kart gönderdi.
Çalýþtýðý her yerden.
Newfoundland, Baffin Bay,
Glasgow, Liverpool, Narvik...
Kaptan Mike ile birlikte gitmiþti.
Kaptan Mike, Moran Kardeþler Römorkör
ve Kurtarma ile üç yýllýk kontrat yapmýþtý.
Eski gemi, dizel motor
ve yeni vinç takýlarak onarýlmýþtý.
Florida'yý geçip
Atlantik Okyanusu'na vardýk.
Mürettebatýmýz yedi kiþiydi.
Kaptan Mike ve ben...
...aþçýmýz, Wilmington Delaware'den
Prentiss Mayes.
Brody ikizleri, Rick ve Vic.
Denizdeyken iyi anlaþýyorlardý ama...
...karaya çýkýnca nedense
birbirlerine tahammül edemiyorlardý.
Yeter!
Her sekiz gemiden biri
asla geri dönmez.
Bir de adý ona tam yakýþan
John Grimm vardý.
Denizde kaybolurlar.
Belvedere, South Dakota'dandý...
...ve Nashville'den Pleasant Curtis.
Kimseye tek kelime etmez
kendi kendine konuþurdu.
Ona sýk sýk yazdým.
New York'a
Amerikan Bale Okulu seçmelerine...
...davet edildiðimi söyledim.
Lütfen kalýn.
Teþekkürler, teþekkürler.
Kalabilirsiniz.
Ama bir alt sýnýftaki
dans grubuna kabul edildim.
Benjamin, bu nasýl oluyor?
Ýlk geldiðin zaman...
...bir ayaðý çukurda
bir iskele babasýndan büyük deðildin.
Þimdi, ya ben sandýðýmdan
çok daha fazla içiyorum...
...ya da sen gençleþtin.
Sýrrýn nedir?
Kaptan...
...çok fazla içiyorsun.
Çok güzel bir adý olan küçük bir
otelde kaldýk. "Kýþ Sarayý."
Sen neden bahsettiðini bilmiyorsun.
Sinekkuþu sýradan bir kuþ deðildir.
Kalbi dakikada 1200 kere çarpar.
Saniyede 80 kanat çýrpar.
Kanat çýrpmasýna engel olursanýz...
...on saniyede ölürler.
Sýradan bir kuþ deðil,
inanýlmaz bir mucize!
Aðýr çekimde
kanat çýrpýþlarýný incelemiþler...
...ve ne görmüþler biliyor musunuz?
Kanat uçlarý...
Matematik sembolü "8"i
biliyorsunuz deðil mi?
Sonsuzluk.
Sonsuzluk!
Dilleri, derilerinin rengi,
birbirinden ne kadar farký olursa olsun...
...herkesin ortak bir noktasý vardý:
Hepsi her gece içiyordu.
- Bekleyebilir misiniz lütfen?
- Çok teþekkür ederim.
Adý Elizabeth Abbott'tý.
Güzel deðildi.
Kaðýt gibi dümdüzdü.
Ama bana güzel görünüyordu.
Neye bakýyorsun?
Merak ediyorsan söyleyeyim.
Uzun zamandýr...
..yataða ayýk gitmemek konusunda bir
anlaþmamýz var. Deðil mi tatlým?
- Sen ne dersen sevgilim.
- Kocasý Walter Abbott...
...Murmansk'taki Ýngiliz
Ticaret Heyeti'nin baþkaný...
...ve bir casustu.
- Ýyi misin sevgilim?
- Evet.
Ayakkabýlarýmdan birinin topuðu kýrýldý.
Çorapla yürümek gibi bir adetim yoktur.
Günler uzun sürüyordu...
...gecelerse daha uzun.
Bir gece uyuyamadým.
Affedersiniz.
Uyuyamadým da.
Çay yapacaktým.
Siz de ister misiniz?
Hayýr, teþekkür ederim.
- Süt, bal?
- Biraz bal lütfen.
- Umarým sinekli baldan hoþlanýrsýnýz.
- Sanýrým hayýr.
Belki, biraz demlenmeye
býraksanýz iyi olurdu.
- Demlenmek mi?
- Çayý.
Bilmiyorum, yani çay yapmanýn
bir usulü vardýr.
Ben insanlarýn çayýn sadece sýcak
olmasýný istedikleri bir yerden geliyorum.
Þey, haklýsýnýz.
- Siz deniz adamýsýnýz.
- Denizci.
Umarým kabalýk etmiyorumdur
ama sormam gerekiyor...
...gemide çalýþmak için
biraz yaþlý deðil misiniz?
Ýþ yapabildiðiniz sürece yaþ sýnýrý yoktur.
Uyumakta zorluk mu çekiyorsunuz?
Teþekkür ederim.
Çektiðimi sanmýyordum.
Genelde bebek gibi uyurum.
Bir þey uykumu kaçýrdý.
Babam seksen yaþlarýndayken...
...uykusunda öleceðine
o kadar inanýyordu ki...
...sadece öðleden sonralarý
þekerleme yapýyordu.
Kefeni yýrtmaya kararlýydý.
- Öyle mi oldu?
- Ne öyle mi oldu?
Uykusunda mý öldü?
Favori koltuðunda oturmuþ...
...radyoda favori programýný
dinlerken öldü.
Bir bildiði vardý elbet.
Kocam Ýngiliz Ticaret Heyeti baþkaný...
...ve on dört aydýr buradayýz.
- Tanrým!
- Pekin'e gitmemiz gerekiyordu.
Ama bu problem asla çözülmedi.
Hiç Uzakdoðu'ya gittiniz mi?
Hayýr. Ben limanlar dýþýnda
hiçbir yere gitmedim.
- Nerelisiniz?
- New Orleans, Louisiana.
Bir baþkasýnýn
daha olduðunu bilmiyordum.
Sonra bana gittiði her yeri anlattý...
...ve gördüðü her þeyi.
Þafak sökene kadar konuþtuk...
...ve sonra kendi odalarýmýza,
farklý hayatlarýmýza döndük.
Ama her gece o lobide buluþtuk.
Gece yarýsýnda bir otel
büyüleyici bir mekana dönüþebilir.
Fare koþup durur.
Kalorifer týslar, perde sallanýr.
Sevdiðiniz insanlarýn,
kimsenin onlara zarar veremeyeceði...
...yataklarýnda uyuduðunu bilmek,
huzur verici, hatta rahatlatýcý bir þeydir.
Elizabeth ve ben gün aðarana kadar...
...bütün gece oturuyorduk.
Sanýrým sana yanlýþ bir izlenim
vermiþ olabilirim.
Pardon?
Evli kadýnlar genelde gece yarýsý...
...otellerde yabancý adamlarla oturmazlar.
Evli kadýnlarýn ne yapýp
ne yapmadýklarýný bilmiyordum.
Ýyi geceler.
Murmansk.
"Biriyle tanýþýp aþýk oldum."
Anne?
Bu 60 yýl önceydi.
- Ona aþýk mýydýn anne?
- Küçük bir kýz aþktan ne anlar ki?
"Sevgili Daisy, Rus limaný Murmansk'ta
çalýþýyorum. Burasý çok soðuk.
Biriyle tanýþýp aþýk oldum." Benjamin.
- Giyinmedim.
- Her zamanki gibi harika görünüyorsun.
Murmansk'ta þarap ve peynir için
vakit kaybetmeye gerek yoktur...
...çünkü son derece sýradanlar ama...
...havyar ve votka...
...olaðanüstüdür ve bolca var.
Öyleyse...
...tadýný çýkar ve hepsini bir seferde yeme.
Çünkü öyle yaparsan tadýný çýkaramazsýn.
Þimdi, o hala aðzýndayken
votkandan küçük bir yudum al.
Þerefe.
Çok fazla kadýnla
beraber olmadýn deðil mi?
Pazar günleri olmadým.
- Daha önce hiç havyar da yemedin deðil mi?
- Hayýr bayan.
19 yaþýmdayken...
...Manþ Denizi'ni yüzerek geçen
ilk kadýn olmayý denedim.
Sahi mi?
Ama o gün akýntý öyle güçlüydü ki...
...attýðým her kulaçta iki katý
geriye sürükleniyordum.
32 saat suda kaldým.
Calais'ten iki mil uzaklaþtýðýmda...
...yaðmur baþladý.
Daha fazla devam edemediðim zaman...
...durdum.
Öylece durdum.
Herkes tekrar deneyecek miyim diye sordu.
"Neden denemeyeyim ki?" dedim.
Ama bir daha hiç denemedim.
Ýþin doðrusu...
...ondan sonra hayatta
hiçbir þey baþaramadým.
Ellerin çok sert.
Yanaklarýndaki rüzgârý hissedebiliyorum.
Korkarým ayrýlýk vakti geldi.
Bir kadýnla ilk öpüþmemdi.
Bu unutulmaz bir þeydir.
- Benjamin!
- Kendimi daha genç hissettiriyorsun.
Sen de beni çok daha genç hissettiriyorsun.
Öyle olmayý isterdim.
Çok þeyi deðiþtirir,
tüm hatalarýmý telafi ederdim.
Ne hatasý?
Bekleyip durdum.
Hayatýmý deðiþtirecek bir þeyler
yapmayý düþünerek bekledim.
Bir þey yap iþte!
Asla geri gelmeyecek
boþa harcanmýþ bir hayat.
Boþa geçmiþ zaman.
Bir iliþkimiz olacaksa...
...gün boyunca bana asla bakmayacaksýn...
...ve daima gündoðumundan önce
ayrýlacaðýz...
...ve asla "seni seviyorum" demeyeceðiz.
Kurallar böyle.
- Üþüdün mü?
- Donuyorum.
Donmuþsun seni aptal. Ben de kürkle
dolaþýyorum, ne düþüncesizim.
Hayatýmda beni seven ilk kadýndý.
Birazýný atlamamý ister misin?
Hayýr, onu sýcak tutacak
birinin olmasýna sevindim.
Onu tekrar görmek için sabýrsýzlanýyordum.
Her gece görüþüyor,
hep ayný odayý kullanýyorduk.
Ama her seferi yeni
ve farklý gibi geliyordu.
Buraya gel.
Elizabeth...
...iyi geceler.
Ta ki bir geceye kadar.
7 Aralýk 1941 tarihi utançla anýlacak.
Bu toplantý yakýn geleceðinizi,
muhtemelen sonrasýný da etkileyecek.
Plânlarda deðiþiklik oldu baylar.
Bildiðiniz ya da bilmediðiniz gibi...
...Japonlar, dün Pearl Harbor'u bombaladý.
Frank D. Roosevelt hepimizden
üzerimize düþeni yapmamýzý istedi.
Chelsea, Amerikan Donanmasý'na
hizmet için görevlendirildi.
Onarým, kurtarma ve yardým için.
Savaþa katýlmak istemeyen varsa
bunu þimdi söylesin.
Bu gemiye adým attýðýnýz anda
donanmadasýnýz demektir dostlar.
Ben de seninle konuþmak istiyordum Mike.
Karým aðýr hasta.
Onu belki de son bir kez
görmek istiyorum.
Ýstediðiniz þekilde eve dönmekte
serbestsiniz Bay Mayes.
O giderse kim yemek piþirecek?
Besin zehirlenmesi denizde en sýk rastlanan
ölüm sebeplerinden biridir.
Yetersiz güvenlik ekipmanýndan sonra.
Ben yemek yapabilirim Kaptan.
Hayatým boyunca yemek yaptým.
Evet biliyorum. Sen savaþa katýlmak için
biraz fazla yaþlýsýn Benjamin.
Ne diyorum ben be.
Japonlarý ve Almanlarý tepelemek
isteyen herkesi alacaðým.
Pekâlâ, silahlarýnýzý kuþanýn.
Savaþa gidiyoruz baylar!
Bir not býrakmýþtý.
"Seni tanýmak güzeldi." yazýyordu.
Hepsi buydu.
Beklediðimiz gibi bir savaþ deðildi.
Sadece, metal yýðýnýna dönmüþ
hasarlý gemileri çekiyorduk.
Bir savaþ vardýysa bile, biz görmedik.
Görevde yanýmýza atanan topçu ustasý,
donanmayý çok seven bir adam vardý.
Ama her þeyden çok Amerika'yý seviyordu.
Dünyada baþka ülke yok!
Amerika'yý hecelediðinde...
Adý Dennis Smith'ti ve
safkan bir Cherokee yerlisiydi.
...özgürlüðü hecelersin.
Ailesi 500 yýldan uzun
zamandýr Amerikalýydý.
Savaþ karþýtlarý. Vicdanlarýnýn savaþa
elvermediðini söylüyorlar.
Herkes vicdanýna göre davranmaya
karar verse þimdi nerde olurduk?
Yavaþ ol biraz Þef!
Hey...
...seni izliyordum da,
güvenilir birine benziyorsun.
Bana bir þey olursa...
...bunu karýma verebilir misin?
Bütün kazancýný bana verdi.
Tek sentini bile harcamamýþtý.
Ailemin, onlarý düþündüðümü
bilmesini istiyorum.
Herkes güverteye!
Kaldýrýn kýçýnýzý tembel herifler!
Savaþ sonunda bizi bulmuþtu.
Tüm motorlarý durdurun!
Pleasant, þu ýþýða geç.
1300 adam taþýyan bir nakliye gemisi
torpille vurulmuþtu.
Olay yerine ilk varan bizdik.
- Motorlarý durdurun.
- Tüm motorlarý durdurun!
Sadece bizim sesimiz duyuluyordu.
Baylar!
Denizaltý!
O pisliklerden kaçamayacaðýmýz kesin.
Savaþ pozisyonu!
Teþekkürler Þef.
Ne var?
O sonuncu mu?
Kaptan!
Eserimi vurdular!
Elini ver.
Ýyi olacaksýn Kaptan Mike.
Cennette güzel bir yer seni bekliyor.
Güzel bir yer.
Olaylar karþýsýnda son derece kýzabilirsin.
Küfredebilir, kadere lanet okuyabilirsin...
...ama yolun sonuna geldiðinde...
...her þeyi býrakmak zorundasýn.
Kaptan.
O gün 1328 kiþi öldü.
Cherokee, Dennis Smith'e...
...orada öleceði konusunda haklý çýkan
John Grimm'e veda ettim.
Pleasant Curtis'in parasýný
karýsýna gönderdim.
Ýkizlerden Vic Brody'e...
...ve Chelsea römorkörünün kaptaný
Mike Clark'a veda ettim.
Kendi hayalleri olan diðer
bütün adamlara da veda ettim.
Sigortacý, doktor, avukat
ya da kabile þefi olmak isteyen...
...tüm o adamlara veda ettim.
Bu onarýlamaz.
Orada ölüm,
doðal bir þey gibi görünmüyordu.
Bu kadar açýk denizde
bir sinekkuþu hiç görmemiþtim.
Ne daha önce ne daha sonra.
Ve 1945 Mayýsý,
26 yaþýmdayken, eve döndüm.
Geliyorum!
- Queenie?
- Evet.
Yüce Tanrým, eve döndün!
Tanrým, geri döndün.
Dur sana bir bakayým!
- O kim anne?
- Evlat, bu senin abin Benjamin.
Abim olduðunu bilmiyordum.
Bilmediðin dünya kadar þey var.
Süpürmeyi bitir, ellerini yýka
ve masayý kurmama yardým et. Haydi!
Bana dön.
Yeniden doðmuþ gibi görünüyorsun!
Hayatýn baharýnda gibisin.
Bence sana dokunan o vaiz,
ikinci bir hayat verdi.
Seni ilk gördüðüm anda
özel biri olduðunu biliyordum.
Her gece diz çöküp Tanrýya
"Tanrým onu eve sað salim döndür." diye...
...dua etmekten dizlerim yara oldu.
Sana ne demiþtim hatýrlýyor musun?
- "Bizi neyin beklediðini asla bilemeyiz."
- Doðru, otur.
Anlatmaya deðecek bir þeyler öðrendin mi?
- Bir þeyler yaþadým tabii.
- Acý çekmiþsin.
- Mutlu da olmuþsun.
- Evet, oldum.
Evet, iþte bunu duymak istiyordum.
- Vay canýna.
- Tizzy nerede?
Bebeðim!
Bay Weathers geçen Nisan ayýnda
bir gece uykusunda öldü.
- Anne, çok üzüldüm.
- Üzülme bebeðim.
Eskilerden geriye bir iki kiþi kaldý.
Diðerleri hep yeni.
Onlar da herkes gibi
sýrasýný bekliyor sanýrým.
Eve dönmene öyle sevindim ki.
Þimdi sana bir eþ ve
yeni bir iþ bulacaðýz.
Gel, masayý kurmama yardým et.
Benjamin!
Vaktini boþa harcýyorsun bebeðim.
O duvar gibi saðýrdýr.
Sen, Bayan DeSeroux'un
eski odasýnda kalacaksýn.
Baþka biriyle oda paylaþamayacak
kadar büyüksün.
Eve dönmek çok tuhaf.
Ayný gözüküyor, ayný kokuyor,
ayný hissettiriyor.
Beni yedi kez yýldýrým
çarptýðýný söylemiþ miydim?
Bir keresinde kamyonumda
oturmuþ iþime bakýyordum.
Deðiþenin kendiniz olduðunu
fark ediyorsunuz.
Dönüþümden kýsa süre sonra bir sabah...
Affedersiniz, Queenie burada mý?
Daisy?
- Benim, Benjamin.
- Benjamin?
Aman Tanrým!
Tabii ki sensin. Benjamin!
Nasýlsýn?
Çok uzun zaman oldu.
Her þeyi bilmek istiyorum!
- Ne zaman döndün?
- Birkaç hafta önce.
Queenie ile konuþtum. Denizde,
bir yerlerde savaþta olduðunu söyledi.
- Senin için çok endiþelendik.
- Ben iyiyim.
Vay canýna, çok güzel görünüyorsun.
Yazmayý býraktýn.
Ben giderken o küçük bir kýzdý,
þimdiyse bir kadýn olmuþtu.
Hayatýmda gördüðüm
en güzel kadýndý.
Güzel.
En güzel.
- Büyükannem Fuller'ý hatýrlýyor musun?
- Elbette. - Öldü.
Duydum, çok üzüldüm.
Burada birlikte olduðumuza inanamýyorum.
Kader olmalý. Hayýr, hayýr
buna ne diyordu? Kýsmet.
- Medyum Edgar Cayce'u duymuþ muydun?
- Sanmýyorum.
Her þeyin önceden belirlendiðini
söylüyor ama...
...ben bunun kader olduðunu
düþünmek istiyorum.
Ne olduðundan emin deðilim
ama böyle olmasýndan memnunum.
Manhattan'a gittin mi? Yaþadýðým
yerde nehrin karþý kýyýsýnda kalýyor.
Yataðýmýn üzerine çýktýðýmda
Empire State Binasý'ný görebiliyorum.
Ya sen, nerelere gittin?
Her þeyi anlat bana.
Son yazdýðýnda Rusya'daydýn.
Rusya'ya gitmeyi hep istemiþimdir.
Söylendiði kadar soðuk mu?
- Ýki katý soðuk.
- Vay canýna.
Hep farklý olduðunu söylerdin.
Sanýrým gerçekten öylesin.
Biriyle tanýþtýðýný yazmýþtýn.
Yürümedi mi?
Kendi yoluna gitti.
Hey, bunu hatýrladýn mý?
Bu öðleden sonra beþteki
yaþlý kangurunun resmi.
Yemeðe çýkalým mý?
Ballenchine için dans ettiðimi
söylemiþ miydim?
Çok ünlü bir bale koreografýdýr.
Mükemmel dans ettiðimi söyledi.
Bir keresinde provada bir dansçý düþtü.
Bunu hemen gösteriye dahil etti.
Klasik balede böyle bir þeyi
düþünebiliyor musun?
Bilerek düþen bir dansçý!
Bu artýk, soyut dans denen
yeni bir tür oldu.
Sadece o yoktu tabii.
Lincoln Kirstein, Lucia Chase...
...Agnes DeMille...
...bütün gelenekleri yýktý...
...bütün o klasik zýplayýp yere inmeleri...
...dansýn tekniði deðil,
dansçýnýn duygularý önemliydi.
Bana o yeni büyük dünyadan bahsetti.
O isimlerin benim için bir anlamý yoktu...
...anlattýklarýnýn çoðunu duymadým bile.
Yeni, modern ve Amerikalý.
Gücümüzü ve bedenimizi keþfettiler.
Tanrým, konuþup duruyorum.
Hayýr, hayýr, dinlemek hoþuma gidiyor.
- Sigara içtiðini bilmiyordum.
- Yeterince büyüdüm.
Pek çok þey için yeterince büyüdüm.
New York'ta bütün gece oturup...
...binalarýn arasýndan doðan
güneþi izlerdik.
Orada her zaman yapacak
bir þeyler bulursun.
Yarýn geri dönmem gerekiyor.
- Bu kadar erken mi?
- Kalabilmek isterdim.
Dansçýlarýn artýk kostüme
ya da dekora ihtiyacý yok.
Çýrýlçýplak dans etmeyi düþünebiliyorum.
D.H. Lawrence'ý okudun mu hiç?
Kitaplarý yasaklandý.
Seviþmekten bahsediyordu.
Grubumuzda,
birbirimize güvenmek zorundayýz.
Seks de bunun bir parçasý.
Bir sürü lezbiyen dansçý tanýyorum.
Benimle yatmak isteyen bir kadýn vardý.
- Bu seni üzdü mü?
- Hangisi?
- Birinin benimle yatmak istemesi?
- Sen çekici bir kadýnsýn.
Pek çoðu seninle yatmak istiyordur.
Haydi eve dönelim...
...ya da bir yerden oda tutabiliriz.
- Ceketinin üzerine de uzanabilirsin.
- Bilmiyorum Daisy...
...istemediðimden deðil.
Seni hayal kýrýklýðýna uðratabilirim.
Benjamin, daha yaþlý adamlarla oldum.
Sabah New York'a dönüyorsun...
...arkadaþlarýnla beraber olmalýsýn.
- Bir kere genç olursun.
- Yeterince yaþlýyým.
Daisy, bu gece olmaz.
Gidip biraz müzik dinleyebiliriz.
Hayatýmýzý fýrsatlar belirler.
Hatta kaçýrdýðýmýz fýrsatlar da.
Çok yakýþýklý, çok farklý görünüyorsun.
Fýrtýnanýn buraya uðramadan
geçeceðini söylüyorlar.
- Bu harika.
- Annemle battaniyenin altýna girerim.
Bir þey olmaz dedi.
Benjamin?
Benim için durum deðiþmeye baþladý.
Otlar gibi uzayan saçlarýmda
çok az ak kalmýþtý.
Koku alma hissim artmýþ,
kulaklarým keskinleþmiþti.
Daha rahat ve hýzlý yürüyebiliyordum.
Herkes yaþlanýrken ben
gençleþiyordum. Tek baþýma.
Girin.
Benjamin!
- Beni hatýrladýn mý?
- Elbette Bay Button.
- Ne oldu size?
- Lanet ayaðým enfeksiyon kaptý.
Evine hoþ geldin dostum.
Hâlâ Sazerac'ýný viskiyle içiyorsun.
Alýþkanlýklarýmý býrakamýyorum.
Hâlâ Bourbon Caddesi'ndeki
eve gidiyor musun?
Uzun zamandýr gitmedim.
Ýlginç günlerdi.
Günde 40 bin düðme yaparken,
bir milyon tane yapar hale geldik.
On katý eleman çalýþtýrmaya baþladýk.
Tüm gün çalýþýyorduk.
Çok yazýk.
Savaþ düðme sektörünü iyi etkiledi.
Bak...
...hastayým. Ne kadar ömrüm
kaldýðýný bilmiyorum.
- Bunu duyduðuma üzüldüm Bay Button.
- Hayýr.
Hiç kimsem yok. Kendi baþýmayým.
Umarým sakýncasý yoktur ama...
...fýrsat buldukça
seninle arkadaþlýk etmek isterim.
Kesinlikle elimden geleni yaparým.
Benjamin, düðmelerden anlar mýsýn?
Button Düðmeleri,
124 yýllýk aile þirketimizdir.
Büyükbabam bir terziymiþ;
Richmond'ta küçük bir dükkâný varmýþ.
Ýþ savaþtan sonra New Orleans'a taþýnmýþ.
Orada babamýn aklýna
kendi düðmelerimizi üretmek gelmiþ.
Böylece onun yardýmýyla,
terzi dükkâný bu kadar büyümüþ.
Þimdiyse ben tek bir ilmek dikemiyorum.
Bu çok ilginç.
Siz de kendi iþinizde oldukça iyisiniz.
Size nasýl yardýmcý olabilirim Bay Button?
Benjamin, sen benim oðlumsun.
Sana daha önce söylemediðim için
çok üzgünüm.
1. Dünya Savaþý'nýn
sona erdiði gece doðdun.
Annen seni doðururken öldü.
Senin canavar olduðunu düþündüm.
Annene sana iyi bakacaðýma söz vermiþtim.
Seni asla terk etmemeliydim.
Annem?
Bu, Pontchartrain gölündeki yazlýk evimiz.
Çocukken herkesten önce uyanýp...
...göle koþarak
gün doðumunu seyretmeye bayýlýrdým.
Hayatta sadece ben varmýþým gibiydi.
Ona ilk görüþümde aþýk oldum.
Annenin adý Caroline Murphy'di.
Büyükbabanýn mutfaðýnda çalýþýyordu.
Dublinliydi.
1903'te, Caroline ve tüm kardeþleri...
...New Orleans'a taþýnmýþlar.
Onu görebilmek için...
...mutfaða gidecek bahaneler uydururdum.
25 Nisan 1918,
hayatýmýn en mutlu günüydü.
O gün annenle evlendim.
Bana neden söylemedin?
Her þeyimi sana býrakmayý plânlýyorum.
Gitmem gerek.
- Nereye?
- Eve.
Ne düþünüyor böyle?
Öylece ortaya çýkýp...
...her þeyin harika olmasýný...
...herkesin dost olmasýný mý bekliyor?
Baþka bir niyeti olduðundan eminim.
Tanrý þahidim olsun,
baþka bir niyeti var!
Seni bulduðumuz gece 18 dolar býrakmýþtý.
18 sefil dolar ve kirli çocuk bezi!
- Ýyi geceler anne.
- Ýyi geceler bebeðim.
Beni yedi kez yýldýrým çarptýðýný
söylemiþ miydim?
Bir keresinde yolda köpek dolaþtýrýyordum.
Tek gözüm görmüyor, aðýr iþitiyorum.
Birdenbire sallanmaya baþlýyorum.
Ne düþündüðümü sürekli unutuyorum...
...ama biliyor musun?
Tanrý, hayatta olduðum için ne kadar
þanslý olduðumu hatýrlatýp duruyor.
Fýrtýna geliyor.
Uyan.
Haydi giyin.
Olaylar karþýsýnda son derece kýzabilirsin.
Küfredebilir, kadere lanet okuyabilirsin...
...ama yolun sonuna geldiðinde...
...her þeyi býrakmak zorundasýn.
Çok güzel bir törendi.
Annenin yanýna gömülecek.
Benim annem sensin.
Bebeðim.
New York'u hiç görmemiþtim.
- Affedersiniz, Daisy'nin bir arkadaþýyým.
- Bu taraftan.
Daisy!
Evet, soyunma odasýndayým.
Biri beni mi arýyor?
- Benjamin!
- Merhaba.
- Burada ne iþin var?
- Ziyarete geldim.
Müsaitsen seninle
biraz zaman geçirmek isterim.
Arasaydýn keþke.
Bana sürpriz oldu bu.
- Hâlâ kýzgýn mýsýn?
- Hayýr. Teþekkür ederim, çok güzeller.
Gözlerimi senden alamýyorum.
Büyüleyici görünüyorsun.
Teþekkür ederim. Çok naziksin.
Üzerimi deðiþsem iyi olacak.
Bizim grupla partiye gideceðiz.
Gelmek ister miydin?
Birisi bana hoþuna gidebilecek
bir restorandan bahsetti.
Her ihtimale karþý
rezervasyon yaptýrdým.
Bütün dansçýlar gösteriden sonra
beraber çýkar.
Bizimle gelebilirsin.
Üzerimi deðiþtireceðim, tamam mý?
Bu David.
Bizim grupta dans ediyor.
Bu Benjamin.
Sana ondan bahsetmiþtim.
Evet, nasýlsýn?
Sana içki getireyim.
Büyükannesinin arkadaþýydýn deðil mi?
Ya da öyle bir þeydi.
- Öyle bir þey.
- Müsaadenle.
Hey!
Geleceðini hiç bilmiyordum!
Tanrým, Benjamin...
...ne bekliyordun ki?
Her þeyi býrakmamý mý istiyorsun.
Bu benim hayatým?
Hey, þehir merkezine geliyor musun?
Haydi.
Gel biraz eðlenelim.
Müzisyenler, ilginç insanlar olacak.
Bunu yapmana gerek yok.
Benim hatamdý.
Aramalýydým. Ben...
...gelip ayaklarýný yerden keseceðimi
filan sandým.
- Daisy, haydi!
- Hemen geliyorum.
Hoþ birine benziyor. Onu seviyor musun?
Sanýrým.
Senin adýna sevindim.
Belki evde görüþürüz.
Tamam.
Gösteriyi beðendim!
Babasýnýn öldüðünü söylemeye gelmiþti.
Bilemezdin ki.
23 yaþýndaydým. Onu önemsemedim.
- Sonra ne yaptýn?
- Fotoðraflar vardý sanýrým.
Çantamýn ön gözünde.
Son derece iyi bir dansçýydým.
Beþ yýl boyunca...
...her yerde dans ettim.
Londra, Viyana, Prag...
Bunlarý hiç görmemiþtim.
Anne, dans ettiðinden hiç bahsetmemiþtin.
Bolshoi'da dans etmek için
davet edilen tek Amerikalý bendim.
Muhteþemdi.
Ama Benjamin'i düþünmeden edemiyordum...
...ve kendimi...
..."Ýyi geceler Benjamin"
derken buluyordum.
- "Ýyi geceler, Daisy."
- Bunu O mu yazmýþ?
Hayat o kadar karýþýk deðildi.
Bir þeyler aradýðýmý da söyleyebiliriz.
Benjamin, Bayan La Tourneau vefat etti.
- Bay Benjamin Button'a posta var.
- Benim.
- Ýyi günler.
- Buyrun efendim.
- Bayan Daisy Fuller.
- Bir saniye.
- Lütfen oturun.
- Tabii.
Bazen çarpýþma noktasýndayýzdýr
ama farkýna varmayýz.
Tesadüfen ya da
bilerek ayarlanmýþ da olsa...
...bu konuda yapabileceðimiz
bir þey yoktur.
Paris'te bir kadýn alýþveriþe gidiyordu.
Ama mantosunu unuttuðu için
onu almak üzere geri döndü.
Mantosunu aldýðýnda telefon çaldý...
...durup açtý ve bir kaç dakika konuþtu.
Kadýn telefonda konuþurken...
...Daisy, Paris Opera binasýnda
gösteri için prova yapýyordu.
O prova yaparken
kadýn telefonu kapatýp...
...dýþarý çýkarak taksiye bindi.
Önceki müþterisini býrakan taksi þoförü...
...bir fincan kahve içmek için
mola vermiþti.
Bütün bunlar Daisy prova yaparken oldu.
Önceki müþterisini býraktýktan sonra...
...kahve molasý veren taksi þoförü...
...þimdi bir önceki taksiyi kaçýran...
...alýþveriþe giden kadýný almýþtý.
Taksi, saatini kurmayý unuttuðu için...
...iþe gitmek üzere evden
her zamankinden 5 dakika geç çýkan adam...
...karþýdan karþýya geçtiði
için durmak zorunda kaldý.
Ýþe geç kalan adam
karþýdan karþýya geçerken...
...Daisy provayý bitip duþa girmiþti.
Daisy duþ alýrken, taksi de kadýný...
... tezgahtar kýzýn erkek arkadaþýndan
ayrýldýðý için hazýrlamayý unuttuðu...
...paketi almak için girdiði
butiðin önünde bekliyordu.
Paket hazýr olduðunda...
...taksiye dönen kadýnýn önüne
bir kamyon çýkmýþtý.
Bu sýrada Daisy giyiniyordu.
Kamyon yoldan çekildiðinde
taksi harekete geçti.
Bu sýrada Daisy, giyinmiþ...
...ayakkabýsýnýn baðý çözülen
bir arkadaþýný bekliyordu.
Taksi trafik ýþýðýnda durduðunda...
...Daisy ve arkadaþý
tiyatronun arka kapýsýndan çýktý.
Sadece bir þey farklý olsaydý...
...o ayakkabý baðý çözülmeseydi...
...o kamyon daha önce geçseydi...
...ya da o paket hazýr olsaydý...
...çünkü kýz erkek arkadaþýndan
ayrýlmamýþ olsaydý...
...ya da o adam saatini kurup
beþ dakika önce kalksaydý...
...ya da o taksi þoförü
kahve molasý vermeseydi...
...ya da kadýn mantosunu unutmasaydý...
...ve bir önceki taksiye binseydi...
...Daisy ve arkadaþý
karþýdan karþýya geçerken...
...taksi de onlarý geçip gidecekti.
Ama hayat...
...kimsenin kontrol edemediði...
...yaþamlarýn ve olaylarýn
kesiþiminden ibarettir.
O taksi geçip gitmedi...
...ve o þoförün bir anlýðýna
dikkati daðýldý...
Daisy!
- ...ve taksi Daisy'e çarptý...
- Daisy! Yardým edin!
...ve bacaðý kýrýldý.
Daisy.
- Sana kim söyledi?
- Arkadaþýn telgraf çekti.
Ýyi olduðumu görmek
için bu kadar yol gelmen çok hoþ.
Sen de benim için aynýsýný yapardýn.
Tanrým!
Haline bak, mükemmelsin.
Keþke gelmeseydin.
Beni böyle görmeni istemiyorum.
Bacaðý beþ yerden kýrýlmýþtý.
Terapiyle ve zamanla
tekrar yürüyebilecekti...
...ama asla dans edemeyecekti.
Seni eve götüreceðim.
Sana ben bakmak istiyorum.
New Orleans'a dönmem.
O zaman ben de Paris'te kalýrým.
Anlamýyor musun?
Yardýmýný istemiyorum.
Kendime acýdýðýmý biliyorum...
...ama seninle olmak istemiyorum.
New York'ta sana bunu söylemeye
çalýþtým ama dinlemedin.
Fikrini deðiþtirebilirsin.
Artýk çocuk deðiliz Benjamin.
Hayatýmdan çýk.
Çok acýmasýzca davrandým.
Beni öyle görmesine
dayanamayacaðýmý anlamadý.
Hemen gitmedim.
Ona göz kulak olmak için
bir süre Paris'te kaldým.
Bunu bilmiyordum.
Tatlým, hemþireyi çaðýrabilir misin?
Kendime yürümeyi tekrar öðrettim.
Trenle Lourdes'a gittim.
- Bir bakýn.
- Bu normal.
Nabzý yavaþlýyor.
Güç nefes alacak.
- Sorun yok deðil mi?
- Evet.
Tamam, diyor ki:
"Eve döndüm..."
Bundan sonraki çok sayfa yýrtýlmýþ.
"Evdeki nefes seslerini dinliyordum"
Bunu okumuþtum.
Evet.
Üzerine bir þey dökmüþ,
zor okunuyor anne.
Yelkenliyle ilgili bir þey
tanýdýk geliyor mu?
Babamýn göl evindeki eski
tekne ile yelkenli kullanmayý öðrendim.
Yalan söyleyemem.
Bir ya da iki kadýnla hoþ vakit geçirdim.
Belki de üç.
Merak etme Sam.
Yarýn yine burada olacak.
Anne.
Ve 1962 ilkbaharýnda...
...geri döndü.
- Nerede olduðumu bilmek ister misin?
- Hayýr.
Nasýl olur da hiç yazmazsýn?
Öylece ortadan kayboldun.
Kendi baþýma yapmam gereken bir þeydi.
Bencil biri olduðunu hiç düþünmemiþtim.
Umarým yanýlmýyorumdur.
Genelde insanlar hakkýnda yanýlmam.
- Ýyi geceler anne.
- Ýyi geceler bebeðim.
Ýyi eðlenceler.
- Tek kelime etmedin.
- Bu aný bozmak istemiyorum.
- Benimle yat.
- Kesinlikle.
Ondan benimle gelmesini istedim.
Florida Adalarý'nýn bulunduðu
körfez boyunca seyahat ettik.
26 yaþýmdayken baþka birilerini
bulmadýðýmýz için çok mutluyum.
- Neden böyle dedin?
- Çok gençtim.
Sen de çok yaþlýydýn.
Olmasý gereken zamanda oldu.
Seninle birlikte olduðum
her andan zevk alýyorum.
Bahse girerim burada
senden uzun süre kalabilirim.
Bahse girerim kalamazsýn.
Hiç kýrýþýðýn yok.
Ben her gün daha da kýrýþýyorum.
Hiç adil deðil.
Kýrýþýklarýný seviyorum.
Ýkisini de.
Gittikçe gençleþmek nasýl bir þey?
Tam olarak bilemiyorum. Hayata hep
kendi açýmdan baktým.
Cildim yaþlanýp sarktýðýnda
yine beni sevecek misin?
Aknelerim olduðunda
yine beni sevecek misin?
Yataðýmý ýslattýðýmda?
Merdivenin altýnda
ne olduðundan korktuðumda?
Ne?
Ne düþünüyorsun?
Hiçbir þeyin neden sonsuza dek
sürmediðini düþünüyordum...
...ve bunun ne kadar yazýk olduðunu.
Bazý þeyler sürer.
- Ýyi geceler Daisy.
- Ýyi geceler Benjamin.
Anne?
- Babamla ne zaman tanýþtýn?
- Bundan bir süre sonra.
Ona Benjamin'den bahsettin mi?
Yeteri kadarýný biliyordu tatlým.
Anne!
Queenie!
Merhaba?
Merhaba Bayan Carter. Benim, Benjamin.
Herkes nerede?
Benjamin. Queenie öldü.
Çok üzgünüm.
Baþýnýz saðolsun.
Harika bir kadýndý.
Onu sevgili eþi Bay Weathers'ýn
yanýnda topraða verdik.
Ve böylece kendi hayatýmýzý
yaþayabilmek için...
...babamýn Esplanade'deki evini sattýk.
Harika bir eski ev sevgilim.
Bence burada çok mutlu olacaðýz.
Ne kadar uzun bir aile geçmiþiniz var.
Onlarý da evle beraber veriyoruz.
Yatak odasýný görmemiz gerek.
Kendimize dubleks bir ev aldýk.
O evi çok sevdim.
Çýra gibi kokuyordu.
Durma tatlým.
Hayatýmdaki en mutlu anlardan biriydi.
Çok fazla mobilya almadýk.
Salonda piknikler yaptýk.
Ne zaman istersek o zaman yemek yedik.
Ýstediðimiz zaman
bütün gece uyumadýk.
Asla rutin bir hayat yaþamayýp...
...ayný saatte yatýp
kalkmayacaðýmýza ant içmiþtik.
O yataðýn üzerinde yaþadýk.
Komþumuz Bayan Van Dam, fizyoterapistti.
Halka açýk bir havuzdan
dört blok ötede oturuyorduk.
Sadece birkaç yýl daha dans edebilirdin.
Öyle özel, öyle eþsiz bir iþ
yapmayý seçtin ki...
...bunu yapabileceðin süre çok sýnýrlýydý.
Yani o kaza olmasaydý bile...
...þimdi bu durumda olacaktýn.
Yaþlanmaktan hoþlanmýyorum.
Bu havuza çok fazla klor koymuþlar.
Bir daha asla
kendime acýmayacaðýma söz veriyorum.
Sanýrým o anda...
...kimsenin sonsuza dek
mükemmel kalamayacaðýný anlamýþtý.
Kendisiyle barýþtý.
Bir stüdyo açýp
küçük kýzlara dans etmeyi öðretti.
Diðer taraftan dönün.
Mükemmel!
Ýyi geceler.
Seni seyretmek öyle güzel ki.
Dans etmek duruþunla ilgilidir.
Vücudunun duruþuyla.
Er ya da geç o duruþu kaybeder
ve bir daha asla yakalayamazsýn.
Düþündüm de...
...sen 1918'de doðmuþsun,
49 yýl önce...
...ben 43 yaþýndayým.
Hemen hemen ayný yaþtayýz.
Ortada buluþtuk.
Sonunda birbirimize yetiþebildik.
Dur. Bizi tam þu anki halimizle
hatýrlamak istiyorum.
Hamileyim.
Hemþire yanýlýp, oðlan olduðunu söyledi.
Ama bence kýz.
Korktuðunu biliyorum.
- Saklamýyorum ki.
- Tamam.
- En çok neden korkuyorsun?
- Bebeðin benim gibi doðmasýndan.
Onu daha da çok severim.
Tamam.
Diðer yöne doðru giderken
nasýl baba olabilirim ki?
Çocuk için bu hiç adil deðil.
Kimseye yük olmak istemiyorum.
Tatlým, eninde sonunda
hepimizin altý baðlanýr.
Bunu yapmak istiyorum.
Bunu seninle birlikte yapmak istiyorum.
Ýstediðin her þeye sahip olmaný istiyorum.
Arayý nasýl bulacaðýmdan
emin deðilim.
Kör bir adamýn asla çocuk sahibi
olamayacaðýný mý söylüyorsun?
Olabildiðin sürece baba olursun.
Sonuçlarýný biliyor ve kabul ediyorum.
Seni sevmek benim için her þeye bedel.
Ýþemem gerek.
Manþ Denizi'ni yüzerek geçen
en yaþlý kadýn...
...bugün Calais'e vardý.
Üstü kalsýn!
34 saat, 22 dakika ve 14 saniye yüzdü.
68 yaþýndaki Elizabeth Abbott,
saat 5:38'de buraya vardýðýnda...
...yorgun ama mutluydu.
Bayan Abbott, bu baþarýnýzý
nasýl tanýmlýyorsunuz?
Sanýrým, hiçbir þey imkânsýz deðildir.
Hazýr mýsýn?
Evet.
Ýlkbaharda, sýradan bir gündü...
Bir saatte dönerim!
Tatlým!
Ambulans çaðýrman gerek!
Bebek geliyor.
- Santral, ambulans gerekiyor!
- Bebek geliyor.
Her þey yolunda.
Son derece saðlýklý bir kýzýnýz oldu.
Tatlým.
2 kilo 400 gramlýk bir kýz dünyaya getirdi.
Ayak parmaklarýný saydýn mý?
Muhteþem.
"Ve ona annemin adýný verdik, Caroline."
Benjamin benim babam mýydý?
Bunu bana böyle mi söylüyorsun?
Affedersin.
...bütün koþullar muhtemelen
5. dereceye kadar çýkacak...
...büyük bir fýrtýnaya iþaret ediyor.
Hey, zor olduðunu biliyorum.
Burada sigara içilmez.
Fýrtýnanýn tam olarak nereleri
vuracaðýný kimse söyleyemiyor.
Doktorun söz verdiði gibi
normal ve saðlýklý olarak büyüyeceksin.
Ona gerçek bir baba bulmak zorundasýn.
Sen neden bahsediyorsun?
Yanýnda büyüyeceði birine ihtiyacý var.
Ne olursa olsun kabullenmeyi
öðrenecek. Seni seviyor.
Tatlým, babaya ihtiyacý var
oyun arkadaþýna deðil.
- Sorun ben miyim?
- Tabii ki hayýr.
Yaþým seni rahatsýz etmeye mi baþladý?
Bunu mu söylüyorsun?
Ýkimizi birden büyütemezsin.
Ýlk doðum günündü.
Senin için parti verdik.
Ev çocuklarla doluydu.
- Nasýlsýn?
- Selam dostum.
Göz açýp kapayana kadar
lisede flört ediyor olacaklar.
Pontchartrain gölündeki yazlýk evi sattým.
Button Düðmeleri'ni sattým.
Babamýn yelkenlisini sattým.
Hepsini tasarruf hesabýna yatýrdým.
Böylece, beni hatýrlayabilecek kadar
büyümeden önce gittiðimde...
...sen ve annen
yaþamýnýzý sürdürebilirdiniz.
Sadece üzerimdekilerle oradan ayrýldým.
Þu an bunu okumak istemiyorum.
Sadece nereye gittiðini söyler misin?
Gerçekten bilmiyorum.
Bu bana. 1970, ben iki yaþýmdayken.
"Doðum günün kutlu olsun."
"Sana iyi geceler öpücüðü
verebilmek isterdim."
Bunlarýn hepsi bana.
Beþ:
"Ýlk gününde seni
okula götürebilmek isterdim."
Altý:
"Orada olup sana piyano çalmayý
öðretebilmek isterdim."
1981, onüç yaþýmdayken:
"Bir oðlanla flört etmemeni
söyleyebilmek isterdim."
"Kalbin kýrýldýðýnda
sana sarýlabilmek isterdim."
"Baban olabilmek isterdim."
"Yaptýðým hiçbir þey bunun yerine tutmaz."
Sanýrým Hindistan'a gitmiþ.
Hiçbir þey için asla çok geç deðildir...
...ya da benim durumumda,
istediðin kiþi olmak için çok erken deðil.
Zaman sýnýrý yoktur,
istediðin zaman baþlayabilirsin.
Deðiþebilir ya da ayný kalabilirsin.
Bunun bir kuralý yoktur.
En iyisini ya da en kötüsünü yapabiliriz.
Umarým, sen en iyisini yaparsýn.
Umarým, seni þaþýrtacak þeyler yaþarsýn.
Umarým, daha önce hiç hissetmediðin
þeyler hissedersin.
Umarým, deðiþik bakýþ açýlarý olan
insanlarla tanýþýrsýn.
Umarým, gurur duyacaðýn bir hayatýn olur.
Öyle olmadýðýný anlarsan...
...umarým, en baþtan
baþlayacak gücü bulursun.
Uzun bir süre ortaya çýkmadý.
Gelecek perþembe görüþürüz.
- Ýyi geceler Bayan Daisy.
- Ýyi geceler tatlým.
Üzgünüm kapatýyoruz.
Yardýmcý olabilir miyim?
Birini almak için mi geldiniz?
Neden geri döndün?
Anne?
Anne!
Hazýr deðil misin hâlâ?
Anne, ne oldu?
Uzun zamandýr görmediðim
bir arkadaþýmla ilgili...
...üzücü bir haber aldým da.
Caroline, bu Benjamin.
Seni bebekliðinden tanýyor.
- Merhaba.
- Merhaba.
Hey!
Affedersin, iþin bitti sanýyordum.
Bu bir aile dostum, Benjamin Button.
- Bu, eþim Robert.
- Memnun oldum.
Ben de.
Tanýþtýðýmýza sevindim.
Arabada bekliyoruz sevgilim.
- Tamam.
- Hoþçakalýn.
Kilitleyip geliyorum.
Çok güzel, týpký annesi gibi.
- Dans ediyor mu?
- Pek iyi deðil.
Sanýrým bu yönü bana çekmiþ.
Çok tatlý bir kýz.
Biraz dalgýn ama
oniki yaþýnda kim dalgýn olmaz ki?
Pek çok yönden
bana seni hatýrlatýyor.
Kocam dul biri, yani duldu.
Son derece nazik,
zeki ve cesur bir adam.
- Mükemmel bir baba oldu.
- Güzel.
- Çok daha gençleþmiþsin.
- Sadece dýþ görünüþüm.
Haklýydýn.
Ýkinizi birden büyütemezdim.
O kadar güçlü deðilim.
Peki, nerede kalýyorsun?
Ne yapacaksýn?
Caddedeki Pontchartrain
Oteli'nde kalýyorum.
Ne yapacaðýmý bilmiyorum.
Beni bekliyorlar.
Bunu hatýrlýyorum. Oydu.
Fýrtýnanýn yönü deðiþmiþ.
- Çok yakýnda buraya da gelecek.
- Bir þey yapmalý mýyým?
Hastalarý taþýmak için düzenlemeler
yapýyoruz ama bu sizin isteðinize baðlý.
Hayýr, hayýr, biz kalýyoruz.
Bir deðiþiklik olursa haber veririm.
O gece oturmuþ...
...neden geri döndüðümü
düþünürken kapý çaldý.
Ýçeri gel.
Ýyi misin?
Üzgünüm,
burada ne iþim var bilmiyorum.
Hiçbir þey sonsuza dek sürmez.
Seni sevmekten asla vazgeçmedim.
Benjamin, artýk yaþlý bir kadýným.
Bazý þeyler asla unutulmaz.
Ýyi geceler Benjamin.
Ýyi geceler Daisy.
Bir daha görüþemeyeceðimizi bilerek...
...gidiþini seyrettim.
Yazdýðý son þey bu.
Baban öldükten bir süre sonra...
...telefon çaldý.
Alo?
Evet, buyrun.
Affedersiniz anlayamadým.
Köþedeki ev.
Girin!
- Ben Daisy Fuller.
- Ben David Hernandez...
...Orleans Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumu'ndan geliyorum.
Boþ bir binada yaþýyormuþ.
Polis bunu onun yanýnda bulmuþ...
...içinde adýnýz yazýyor.
Saðlýðý oldukça kötü.
Hastaneye götürüldü.
Kim olduðunu ya da nerede olduðunu
bilmiyor gibi. Kafasý çok karýþmýþ.
Bay Hernandez'e Benjamin'in
bizden biri olduðunu söylüyordum.
Kalacak bir yere ihtiyacý olursa
sorun deðil. Burada kalabilir.
Benjamin.
Çok güzel çalýyorsun.
Ona dokunulmasýndan hoþlanmýyor.
Hafýzasý gelip gidiyor.
Doktor, bildiði kadarýyla bunun...
...bunama baþlangýcý olduðunu söyledi.
Beni hatýrlýyor musun?
Ben Daisy.
Ben Benjamin.
Tanýþtýðýmýza memnun oldum Benjamin.
Seninle oturabilir miyim?
Çalmaný dinlemek çok hoþuma gider.
Seni tanýyor muyum?
Her gün uðrayýp
iyi olup olmadýðýna baktým.
Ne yaptýðýnýzý bilmediðimi sanmayýn!
Hepiniz kahrolasý yalancýlarsýnýz!
Az önce kahvaltý ettiðine inanmýyor.
Neden gidip sana yapacak
baþka bir þeyler bulmuyoruz?
Hatýrlayamadýðým çok þey
olduðunu hissediyorum.
Ne gibi tatlým?
Sanki, tüm hayatým gibi...
...neler yaþadýðýmý hatýrlayamýyorum.
Sorun yok.
Bazý þeyleri unutmak iyidir.
Çoðu zaman kim olduðunu
ya da nerede olduðunu unutuyordu.
- Hiç kolay deðildi.
- Benjamin!
Her þeyi görebiliyorum.
Koca nehri görebiliyorum!
Bu doðru. Her þeyi görebilirsin tatlým.
Annemin ve diðer insanlarýn gömülü
olduðu mezarlýðý görebiliyorum.
- Aþaðý inmeni istiyorum!
- Ya uçabilirsem?
Uçabilen bir adam tanýyorum.
Aþaðý gel de sana anlatayým.
Biri yukarý çýksýn.
Oraya taþýndýðýmda beþ yaþýndaydý.
Hemen hemen
onunla ilk tanýþtýðým yaþta.
Bu, öðleden sonra beþteki
yaþlý kangurunun resmi.
...o güzel arka bacaklara kavuþtuðunda...
Günler geçtikçe, onun yürümeyi...
...konuþmayý unutuþunu izledim.
Benim adým ne?
Ben Daisy.
Daisy diyebilir misin?
2002'de o tren istasyonuna
yeni bir saat astýlar.
2003 ilkbaharýnda...
...bana baktý...
...ve o an beni tanýdýðýný anladým.
Sonra sanki uyuyacakmýþ gibi
gözlerini yumdu.
Onu tanýmýþ olmayý isterdim.
Þimdi tanýyorsun.
Anne, gidip neler olduðuna baksam
iyi olacak galiba.
Ýyi geceler Benjamin.
Bazý insanlar,
nehir kýyýsýnda oturmak için doðar.
Bazýlarýna yýldýrým çarpar.
Bazýlarýnda müzik kulaðý vardýr.
Bazýlarý sanatçýdýr.
Bazýlarý yüzer.
Bazýlarý düðmelerden anlar.
Bazýlarý Shakespeare'ý bilir.
Bazýlarý annedir.
Ve bazýlarý, dans eder.
Çeviri: Pýnar Batum
pinar@divxplanet.com