Tip:
Highlight text to annotate it
X
Bu yolda köpek gibi ölmeme izin
verme. Ölmeme izin verme!
İbne olacağım.
İbne olacağım.
Kendimi Tanrı'ya emanet ediyorum.
Kendimi sana vereceğim.
Sik beni. Yardım et bana.
Yardım et bana!
Sevgilin burada. Bütün aileyi
yanında getirmiş.
Gidiyor.
Canikom, lütfen yatıya kal. Aşkım!
- İlk ayinini berbat ettin.
- Konuşuruz diye umut etmiştim.
Seni soylu sınıfına yükseltmek
için hukuk eğitimine gönderdik.
Sana benim elde edemediğim şansı
vermek için 20 yıl boyunca didindim.
Emirleri bu şekilde mi
yorumluyorsun?
- Beni Tanrı buraya getirdi. - Şimşeğin
kıçını yakmasına Tanrı mı diyorsun?
İblis hukuk.
Baba!
İyi olacağım. iyi olacağım.
Hatalarımı burada hiç bilmeyecekler.
Her şeyle başa çıkabilirim.
İnan bana.
Kendine bu kadar yüklenme,Martin pezevengi.
Şeytanla tartışmak hiçbir şey kazandırmaz.
En azından 5000 yıldan beri pratik
yapıyor. Bütün zayıf noktaları biliyor.
- Bugün için özür dilerim. - Buraya
seni azarlamak için gelmedim, Martin.
Papaz olamayacak kadar
günahlarla doluyum.
İki yıl boyunca seni hiç bir şeyi
itiraf ederken duymadım.
Hükmün korkusu içinde yaşıyorum.
Ve kendi kendini tehdit etmenin
seni kurtaracağını düşünüyorsun.
Hiç Tanrı'nın tam olarak adil
olmadığını düşündünüz mü?
Günahlarla lekelenmiş.
O yüzden hayatımız boyunca
yaptığımız hatalar için bize kızgın.
Bizi lanetleyen adil yargıç. Bizi
cehennemin ateşiyle tehdit ediyor.
Biliyorum, biliyorum, bunları düşünmek
beni günahkar yapıyor.
Sen günahkar değilsin, sadece
dürüst değilsin.
Tanrı sana kızgın değil, sen
ona kızgınsın.
- Keşke Tanrı olmasaydı.
- Martin, aradığın ne?
Merhametli bir Tanrı. Sevebileceğim
bir Tanrı.
Beni seven bir Tanrı.
Hassiktir lan O zaman İsa'dan yardım iste.
Kendini İsa'ya bağla.
O zaman Tanrı'nın sevgisini
fark edeceksin.
Ona "Seninim. Kurtar beni" de şerrefsiz.
Seninim. Kurtar beni.
Seninim. Kurtar beni.
Seninim. Kurtar beni.
Kardeşlerimiz kararınızdan memnun
değiller. Mektubunuzu Roma'ya...
...iletmek için daha uygun kişilerin
olduğunu düşünüyorlar.
Martin'in iki payesi var ve Roma'ya
gitmek için uygun kişi.
Ayrıca dışarıdaki dünyaya açılmak
ona iyi gelecek.
Orospu ister misin, kardeşim?
Köre yardım edin.
- Hadi. - Hayır.
- İçeri gel.
Bütün sevdiğin sürtükler burada.
Aziz Cecilia.
Aziz Paul ayaklarını emer, kardeşim.
- Aziz Joan. Bakire.
- Orospunun evladı Papa Julius geliyor.
Papa geliyor.
Papayı bekleyin. Papanın
önünde diz çökün.
- Bu kadar yeter. 500 yıl kazandın.
- İzninizle.
Yeter!
- Ölünün ismi, yakınlık derecen?
- Hendrick luther, büyükbabam.
Merdivenlerin tepesine vardığında...
...Henrick Araf'tan çıkacak ve
cennete gidecek.
- Ölünün adı, yakınlık derecesi?
- Wolfram Escher.
Merdivenlerin tepesine vardığında,
Wolfram Araf’tan çıkacak ve...
Roma'dan döneli neredeyse iki
hafta oldu.
İki hafta ve sen günah çıkarmada
bile konuşmadın.
Pederin olarak, sana konuşmanı
emrediyorum.
Roma rezalet bir yer.
Lağım gibi.
Her şeyi satın alabilirsin; seks, kurtuluş.
Sırf rahipler için genelevler var.
Muhtemelen çok fazla
olduklarındandır.
Bir kilisede İsa'ya ulaşmak
için paralar var.
Her birini öpmek için Araf'ta
geçen 100 yıl.
Sen Roma'nın eşsiz olduğunu ve kutsal
emanetleri incelediğini mi düşünüyordun?
Papanın kendisiyle ilgili bile söylentiler
var ama onun gücü var.
- Hadi dışarı çıkalım.
- Buranın nesi var?
Bu zemin. Rengi. Renkli şeyleri severim
ama kardeşlerini zor bir ikilemde bıraktın.
Ya senin gibi olacaklar, ya da senin yolunu
daha az parlak yapmanın yolunu bulacaklar.
Yavaşça. İneği sağar gibi.
Eskiden arılara kölelerinden
daha çok değer verirlermiş.
- Yeni Ahit'i okudun mu, Martin?
- Hayır, peder.
Çoğu kişi okumamıştır, ama
Wittenberg'de okuyacaksın.
- Wittenberg mü?
- Teoloji doktorası için.
- Beni öğrenim görmem için mi
gönderiyorsunuz? -Seni...
...kutsal metinleri, İsa'nın kendisini
incelemen için gönderiyorum.
Burada inancımı kaybediyorum. Dua ederken
bile kendimi aptal gibi hissediyorum.
Bir de beni başka bir yere mi
gönderiyorsunuz? -Vaaz vereceksin.
- Sahtekarlık yapmış olurum.
- En iyi vaazı, öğrenmeye en çok...
...ihtiyacımız olan konuda veririz.
- Beni yanından gönderme.
Tanrı sana bu yeteneği bir amaç için verdi.
Wittenberg'de insanların fikirlerini...
...değiştirme, gözlerini açma fırsatın
olacak. Senin de istediğin bu, değil mi?
Bir şeyleri değiştirmek.
Wittenberg'e hoş geldiniz, peder Martin.
Ben Ulrich Wanda.
Size yardım edeceğim. Gunter'le birlikte,
ilk yemeğiniz için balık yakaladık.
- Bu bir Hollanda ismi.
- Utrecht'te doğdum.
Hanna'ya uğramamız gerek. O biraz...
Ormanda bir çocukla birlikte yaşıyor.
- Ormanda yaşayan bir çocuk mu?
- Sakat bir çocuk.
Biz odun almasak, çocuk
kilo alamayacak.
- Odun mu alacaksınız? Yarım mı, tam mı?
- Bu ne kadar alırsa.
Bu yeni papazımız. Peder Martin.
- Merhaba, Hanna.
Teşekkürler, Hanna.
Günaydın, Otto. Bu yeni vaizimiz
Peder Martin. - Peder.
Ayininize katılmak için
sabırsızlanıyorum.
İyi şanslar.
İşine geri dön, Thomas.
- Doğum yaptırdığımı sandılar.
- Tahsil etmeye geldiğinizi düşündüler.
- Onların paralarını istediğimi mi sandılar?
- Hayır, papanın para istediğini düşündüler.
Her yeni papaz gelişinde Roma'ya kutsal
imtiyaz için para ödemek zorundalar.
Bu tartışma 1400 yıldan fazla
zamandır sürüp gidiyor.
Ama şimdi 5. Lateran Konseyi, St.
Siprium'un meşhur hükmünü teyit etti.
Kutsal Roma kilisesi dışında,
kurtuluş yoktur.
Profesör Karlstadt. Peki ya Grek
Hıristiyanlar?
Grek Hıristiyanlar mı?
Eski kilise belgeleri açıkça gösteriyor
ki, Grek değil Romalı bir piskopos...
...varis olarak gönderilmişti.
Ve tabii, İsa'nın temsilci
yaptığı kişi Peter'dı.
Yani Grek kilisesinin azizlerine
şüpheyle bakmalıyız?
- Asıl noktayı kaçırıyorsun. - Ama
Supreum'un sözlerinden çıkan sonuç bu.
Grek Hıristiyanlar
kurtuluştan muaftırlar.
Yoksa bu iddia Matta'nın 16.bölümüne
dayanarak mı ortaya sürülüyor?
"Bu kayanın üstüne kilise inşa edeceğim ve
kötü güçler onu ele geçiremeyecek."
İki bölüm önce, 8. bölümde, inancımızın
kesin dayanağını buluruz.
"Sen Tanrı'nın oğlu İsa'sın".
Bu sözleri ne kadar evrensel hale...
...getirirsek, İsa'nın zihnine
o kadar yaklaşırız.
Kilise konseyinin otoritesini mi
sorguluyorsunuz? -Kesinlikle hayır.
4. Lateran Konseyi'nde Supreum'un
yanılabileceği söylenmişti.
Ve kurulun hariç tuttukları için de
kurtuluş olabilir.
Ama İsa'nın tuttukları için olamaz.
Ne düşünerek yaptı bunu?
Tanrı intihar için ne der, peder?
Cevapları bildiğimi hiçbir zaman
söylemedim. Sana meydan okuyorum, şeytan!
Senin kukla olduğunu biliyorum. Senin
ve berbat yalanlarının.
Bir çocuğa kendisini öldürmesini
söylediğin için utan.
O çocuk lanetlenmiş. Bunu yapamam.
- Burası kutsal topraklar. O intihar etti.
- Oğlunu getirmesini söyle. Hadi!
Bazıları, Tanrının adaletine göre,
intihar ettiği için bu çocuğun lanetli...
...olduğunu söylüyor. Bence sadece
şeytan tarafından kandırılmış.
Onu ele geçiren bu kötülük için
bu çocuğu suçlamak doğru mu?
Ve bir haydut tarafından öldürülen
masum bir adam.
Tanrı merhametli olmalı.
Tanrı merhamettir.
O senin. Kurtar onu.
Korkunç, bağışlayıcı olmayan.
Tanrı'yı böyle düşünmüştüm.
Bu dünyada bizi cezalandıran, öldükten
sonra Araf'a gönderen.
Günahkarları sonsuza dek yanması için
cehenneme mahkum eden.
Ama yanılmışım.
Tanrıyı öfkeli olarak görenler...
Onu hafife almayın.
Ama onun kara bulutların arkasında
kalan yüzünü görmeye çalışın.
Eğer İsa'nın gerçekten kurtarıcımız
olduğuna inanıyorsak...
...o halde sevgi dolu bir Tanrımız var.
Ve onu görmek sevgi dolu kalbini görmektir.
O yüzden şeytan size günahlarınızı
söyleyip cehennemde ölmeyi hakkettiğinizi...
...söylediğinde şöyle deyin: Cehenneme
gitmeyi hakkettiğimi kabul etsem ne çıkar?
Benim adıma sıkıntıya katlanan birini
biliyorum. Onun adı İsa ve...
...o neredeyse ben de orada
olacağım.
Prens Wilhelm onun susturulmasını istiyor.
Onu durdurmalı, yasaklamalısın.
Teoloji öğretmesini mi yasaklamalıyım,
Spalatin?
- Prensi zayıflatıyor. - Yapma, kutsal
emanetleri anlatmakta bir sakınca yok.
Rahip olduğumda, cüppemin beni
kutsal kıldığına inanıyordum.
Kendini beğenmiş bir aptal mıydım?
Şimdi de beni teoloji doktoru
yaptılar ve...
...bu eğitimin beni bilge yaptığına
inanmamı istiyorlar.
Tanrı bir keresinde bir eşeğin
ağzından konuştu.
Ama size ne düşündüğümü
açıkça söyleyeyim.
Aranızda Roma'ya giden var mı?
- Bağışlama satın aldınız mı?
- Hayır. -Ben aldım.
Gümüş bir florin karşılığında
büyükbabamı Araf'tan çıkardım.
İki mislini verseydim, büyükannemi ve
Marcus amcamı da çıkartabilirdim ama...
...üstümde para yoktu, o yüzden kalmak
zorunda kaldılar. Bana gelince...
...papaz benim kutsal hazinelere bakarak
Araf'taki zamanımı kısaltacağımı söyledi.
Şanslıyım ki, Roma'da Saksonya'daki
bütün atları nallayacak kadar mıh var.
Ama Hıristiyan dünyasında başka yerlerde
de kutsal emanetler var.
12 havariden 18'i İspanya'da gömülü.
Ve burada, Wittenberg'de de
bir şeyler var.
Son yemekten ekmek, Meryem'in
göğsünden süt var.
İsa'nın delinmiş alnının sureti ve daha
böyle 19.000 tane kutsal kemik.
Hepsi onaylanmış kutsal emanetler.
Johann Tetzel'in kendisi bile.
Polonya ve Saksonya Engizisyon
Mahkemesi üyesi, bağışlama belgesi satıyor.
Bizim koleksiyonumuzu kıskanıyor.
Onlara bir gece sahip olmak için
5 yıl boyunca acıya katlanır.
Ya da Araf'ta 500 yıla.
Wittenberg'ün iyi vatandaşları,
Saksonya Prensi Friedrich...
...sizi oyunlara katılmanız için
avlusuna davet ediyor.
Tıpkı eski günlerdeki gibi, Martin.
Ekselansları.
- Kurul üyesiyim.
- Prensin kurul üyesi.
Üyelerin ekselans olmak gibi bir
alışkanlıkları var. Hukuk eğitimi...
...sırasında bile senin büyük
işler yapacağını biliyordum, Spalatin.
Prens Friedrich kutsal emanetleriyle
gurur duyuyor.
O halde konuşmamı
duyamamasına üzüldüm.
O koleksiyonu oluşturmak için
20 yılını ve bir servet harcadı.
Ama birkaç hafta içinde binlerce inançlı
insan onları görmeye gelecek.
- Görmek için para ödeyecekler. - Bağışlar
kilise tarafından bağışlanmak için.
İtiraf çıkarmayla birlikte.
Öyle ya; doğru dualar, doğru
paralar karşılığında Araf'ta...
...1.900.202 yıl ve 27 gün
daha az geçirmek.
Seni besleyen eli ısırma, Martin.
Üniversitenizin parasını
prensimiz ödüyor.
Senin kürsünü o kalıntılar veriyor.
Kağıtların parasını kim veriyor?
Onu utandırma. Buradaki popülerliğinden
ondan daha fazla hoşnut olan kimse yok.
Burada kalmanı tercih eder.
Luther kandırılmaya yatkın mı?
- Mümkün değil, prensim. O biraz...
- Katır gibi inatçı desene.
Beni papaya tavsiye ederek
bahşettiğiniz onurun...
...farkındayım, Kardinal Cajetan.
Ben de bundan 20 yıl önce bu
onuru taşıdım, Aleandro.
İlk liderim VI. Papa Alexander'dı.
Üç karısı, beş çocuğu ve boğa güreşine
karşı büyük bir düşkünlüğü vardı.
Papa Julius ikincisiydi. Bir ay önceye
kadar, tüm dünyanın ruhani lideriydi.
Oldukça vakur görünüyor, değil mi?
Ama Julius'un istediği bu değildi. O bir
savaşçı olarak hatırlanmak istiyordu.
Elinde kılıcıyla atının üstünde oturup,
Venediklileri kuşatmayı.
- Senin istediğin nedir, Aleandro.
- Tanrı'ya hizmet etmek.
Bütün kalbimle ona hizmet etmek.
O halde öyle görevlendirileceksin.
Umarım sen Roma'nın 10.
başpiskoposu olursun.
Aziz Peter'in varisi ve Roma
Katolik kilisesinin kutsal lideri.
Hıristiyan alemini kurtaracak birini
bekliyordum.
Gelişine dua edelim.
Namın sana eşlik ediyor, Aleandro.
O halde korkuyorum.
Kardinal Cajetan senin çok iyi bir öğrenci
olduğunu ve hizmet etmek istediğini söyledi.
- Benim de böyle yeteneklere
ihtiyacım var. -Ekselansları.
Brandenburg'den Albert, Mainz
başpiskoposu olmak istiyor.
O zaten iki Alman bölgesinin
başpiskoposu. -Doğru.
O halde üçüncü bir bölgenin
başpiskoposu olamaz.
Ayrıca, ilk bölgesini aldığında
yaşı küçük değil miydi? -Galiba.
Ben bile öyleydim.
Cajetan sana 13 yaşında kardinalliğe
getirildiğimi söylemedi mi?
Albert'ın ihtirası hala Tanrı'ya hizmet
edebilir. Türkler Viyana kapılarında.
Fransızlar tepelerimde cirit atıyor ve
Roma bir lağım haline geldi.
Gündüzleri vahşi köpek ve
kedilerle...
...geceleri ise zina işleyenlerle
dolu.
Ve bu Aziz Peter kilisesi sadece
bir bina değil, Aleandro.
İsa'nın kilisesini yeniden canlandırma
niyetimin bir göstergesi.
Ve Albert onun içinde
şükranlarını sunabilir.
Albert'ın gündeminde Mainz için
düşündüğü 10.000 iş var.
- Ama Albert iflas etmiş durumda.
- İyi istihbarat edinmişsin.
- Fuggerler ona borç verecek.
- İmparatorluk bankası mı?
Nasıl geri ödeyecek peki?
Johann Tetzel.
- Ateşi yakana kadar afişleri indirmeyin.
- Her şey talimatlarınıza...
...göre hazırlandı.
Wittenburg'ün iyi insanları...
Hiç ateşten eliniz yandı mı?
Alevler canınızı yakarken, tek bir
parmak bile kabarır, öyle değil mi?
Bütün vücudunuzun yandığını
düşünün bir de.
Sadece bir gece için değil.
Bir haftalığına değil.
Sonsuza dek.
Kıyamet gününde ateşlerden
kurtulacaklar arasında mıyız?
Bu gece, İsa'nın vekili olan papanız
size bir hediye gönderdi.
Sizi böyle ateşlerden kurtarmak
için bir hediye.
Roma'daki St. Peter's kilisesi için
kabul edilen özel bir bağışlama.
Havarilerin kemiklerinin
yattığı yer için.
Rüzgara, yağmura maruz kalmış, vahşi
hayvanlar tarafından saygısızlığa uğramış.
Papanın sözleri şöyle: "St.Peter's
için bir taş koyarsanız, cennetteki...
...mutluluğunuz ve kurtuluşunuz için de
bir taş koymuş olursunuz.
Nasıl mı? Bu bağışlamayla.
Ne zaman? Bu gece.
Ve sadece bu geceliğine. Tanrı'yı
yakınınızdayken arayın.
İşte kurtuluşunuz burada.
Onu elinize alın.
Cennette, içi mükafatla dolu bir
hazine sandığı var.
İsa'nın, Meryem Ana'nın ve hayatları
boyunca bizim,...
...ihtiyacı olan zavallı
günahkarlar, için erdem taşıyan...
...azizlerin mükafatları.
Bu gece o hazine size açık.
Seslerini duymuyor musunuz?
Haykıran seslerini. Ölmüş
anne babalarınız...
...büyük anneleriniz, büyük babalarınız,
amcalarınız, halalarınız...
..."Sevgili çocuğum, sevgili çocuğum"
diye bağırıyorlar.
Çünkü biraz para
karşılığında onları...
...cezalarından ve acılarından
kurtarabilirsiniz.
Dinleyin. Kulaklarınızı açın.
Baba oğluna, anne kızına
sesleniyor.
Sandıktan bir para çıkınca,
Araf’tan da bir ruh çıkar.
Tanrı'dan korkan adam, İsa için
paran var mı? -Evet.
Asil anne...
Zaman gelince, sakat çocuğunun İsa'ya
koşmasını garanti et.
Bu kağıtlara kendi adınızı veya...
...ölü ya da yaşayan bir sevdiğinizin
adını yazdırın.
Cennetin kutsal zevklerine
giriş pasaportunuz.
- İsim?
- Anna.
- İsim?
- Guntan.
- İsim?
- Grete.
Doktor Martin. Doktor Martin.
Bunu Grete için aldım.
Mainz başpiskoposu tarafından
yayınlanmıştır.
- Bunu nereden aldın?
- Kiliseden aldım.
Bunların hiçbir anlamı yok, Hanna.
- Bir işe yaramaz mı?
- Tanrı'nın sevgisine güvenmelisin.
Grete'yi besleyebilmek için
paranı sakla.
Mainz Prensi'ne, Baba, İsa ve
şerefli prensim.
Size yazmaya cesaret ettiğim
için beni bağışlayın.
Bunu yapıyorum çünkü size hizmet etmek
ve sizin adınızı kullanarak...
...doğru olmayan işler yapanlara
karşı sizi uyarmak benim görevim.
İsa, bağışlama senetlerinin değil
İncil'in yolunu izlememizi emretti.
Bunu Roma'ya gönder.
Hıristiyanlara fakirlere ya da ihtiyacı
olanlara yardım edenin, bağışlama...
...belgesi alanlardan daha iyi bir
iş yaptığı öğretilmeli.
Papa Araf'ı boşaltabilecekse, bunu neden
sevgi yerine para için yapıyor?
Tanrım, kim bu Martin Luther?
Martin Luther bunu herkesin görmesi için
astı. - Ve Herkes görecek.
Magdeburg'ün iyi insanları, hala
alabilecekken merhameti elinize alın.
Çok az paraya çok fazla merhamet.
- Alman kilisesi için Alman parası.
- Aziz Peter Alman kilisesinde yatıyor.
Ya da Aziz Paul. Veya Kutsal
Havarilerin herhangi biri.
Bu bağışlama belgesiyle, her
günahı affedebilirim.
Tanrı'nın annesine tecavüz eden birinin
bile ruhunu kurtarabilirim.
Her zamanki hasılatın beşte biri.
Bunu Roma'ya nasıl açıklayacaksın?
Lanet olası sapkın.
Cehennemde yanacak.
Bu sarhoş Alman rahip...
...kendi kendinden zehirlenmiş.
Ayıltın onu.
Niye yazdıklarını Prens Friedrich'e
değil de Mainz'e Albert'e gönderdin?
- Niye? - Başının belaya
girmesini istemedim.
Böylece prens yazdıklarım ya da
başpiskoposluk hakkındaki eleştirilerim...
...hakkında bilgisi olmadığına yemin
edebilir. - Başpiskoposluk hakkında mı?
Peki ya Roma hakkındaki eleştiriler? Bunun
Prens Friedrich için ne kadar...
...utanç verici olduğu hakkında bir fikrin
var mı? O değerli bir teoloji profesörü...
...ve papa tarafından kınanıyor.
Benim eleştirilerim papanın kendisine
değil, onu temsil ettiklerini...
...söyleyen adi insanlara karşıydı.
Roma'ya çağrılıyorsun.
Aforoz edilmekle tehdit ediliyorsun.
Ama ben kiliseye bağlıyım. Papanın böyle
bir çağrı gönderdiğine inanmıyorum.
Politika dünyasına hoş geldin.
Martin...
Saklan, ben bu işi toparlama fırsatı
yakalayana kadar kimseye bir şey yazma.
Açıklamalarımı "95 Tez" olarak
yayınladılar bile.
Bunu Papa Leo'ya ithaf ettim.
Papanın beni çağırdığıyla ilgili
söylentileri duymuşsunuzdur.
Bu doğru ve ben hiçbir kusur
bulamaması için delice dua ediyorum.
Ama ben yokken şunu düşünün.
Bizi zihnimizi sürekli...
...kutsal emanetlerle, bağışlama
belgeleriyle...
...kutsal yerlerle
meşgul ediyoruz.
Ama bütün bu zaman içinde,
her zaman İsa yanımızda.
İsa, İsa burada.
Her köşede, günün her saatinde.
O azizlerin kemiklerinin içinde...
...bulunmaz; ama burada,
birbirinize olan sevginizde.
Birinin ötekine olan sevgisinde.
Kutsal ayinlerde.
Tanrı’nın kutsal kelimelerinde. Eğer biz
inanç içinde, sevgi içinde...
...ve birbirimize yardım
ederek yaşarsak...
...hiç kimsenin adaletinden
korkmamıza gerek yok.
Sizi gördüğüme sevindim.
Martin, fakülte senin arkanda.
Bir protesto mektubu yazdım ve seni
tutuklarlarsa ilk imzalayacak kişi benim.
Teşekkürler Karlstadt. Teşekkürler.
- Peder.
- Başın dertte mi?
- Şimdi ne olacak?
- Gerçekten bilmiyorum.
Teşekkürler peder.
Koca çeneni kapalı tutmaya
çalış yeter.
Sizin için her gece dua ettiğini
bilmenizi istedi.
Peder.
- Sizin başınıza da bela açtım mı?
- Seni bundan kurtarmak için buradayım.
Tetzel'in vaaz vermesini engellediler.
Leipzig'e dinlenme evine gönderdiler.
Bu iyiye işaret, değil mi? Bu demektir ki,
Roma... - Bu sadece çok ileri gitti demek.
Martin, Martin, beni dinle.
Kardinal Cajetan seni buraya ona kutsal
kitapları öğretmen için getirmedi.
Sana Tanrı adına yalvarıyorum.
Uyumlu ol.
Konuşma, sadece dinle. Hayatın
buna bağlı olabilir.
Sizi bekliyor.
Ben Girolamo Aleandro, Kardinal
Cajetan'ı temsil ediyorum.
Görüşmemiz fazla uzun sürmeyecek. Sizi
bu geceye hazırlamak için buradayım.
Lütfen, oturun.
Niyetim hiçbir zaman...
...papanın şerefi veya saygınlığı...
...hakkında kötü bir şey
söylemek değildi.
Elbette değildi, Martin kardeş.
Bu durumda hepimiz barış
istiyoruz demektir.
Sadece birkaç kurala uyman
gerekiyor.
Kardinalle karşılaştığında kendini
yüzüstü bir şekilde yere atacaksın.
Her diz çöktüğünde Kardinal sana
ayağa kalkmanı söyleyecek.
Ve duymana rağmen diz çökmüş bir
şekilde durmaya devam et.
- Anladın mı?
- Evet.
Eğer kilise herhangi bir noktaya
itiraz ederse...
...hemen imza atacağım.
Ama eminim ki, Kardinal ve papa Leo
durumumu anlayınca...
...bende bir kusur olmadığını
görecekler.
Bir yanlış anlaşılma var.
Tartışma olmayacak.
Münazara yok.
Söyleyecek sadece bir kelimen var.
Sözümü geri alıyorum. Ve sorun
sona erecek.
Sanırım gerçekten bir yanlış anlaşılma
var. Buraya papayı bağışlayıcı...
...vaizlerin suiistimallerine karşı
uyarmak için geldim.
Hıristiyan alemi için neyin iyi neyin
kötü olacağına karar verecek kişi papadır.
Bu akşam, tek kelime.
Geri alıyorum.
Teşekkürler, Ekselansları.
Kardeş Martin...
İzninizle sizin için bir
banyo ayarlayacağım.
Teşekkürler, Ekselansları.
Oğlum, kilisenin inançlı bir hizmetlisi
olmak istediğini biliyorum.
Sana yardım etmek için buradayım.
Ayağa kalk, oğlum.
Söyleyecek neyin var?
- Neden bu kadar uzaklaştırıldım?
- Öğretilerini yaydığın için.
- Konuşmalarımdan hangisi Roma'nın aleyhine?
- Bağışlama kağıtlarıyla ilgili olan.
Papa Clement'in hükmü
şunu belirtiyor ki...
...İsa'nın mükafatları, bağışlama
kağıdı hazineleridir. -Ne gibi?
Özür dilerim, efendim.
Aslı şöyle sanırım: İsa'nın erdemleri,
bağışlama hazineleri sayılabilir.
- Seninle tartışmak için burada değilim.
- Haklısınız ama...
...bu 175 yıl önce yayınlanmıştı.
Bu hüküm kilise için bu kadar
utanç verici olmasa...
...belki de aşırılık olarak
adlandırılmazdı.
Kilise hukukunun çoğu
koleksiyonlarından hariç tutuldu.
Papa Leo Clement'in hükmüyle
aynı görüşte.
Ve konu burada kapanmıştır.
Bu şekilde papa korunmuş olmuyor.
Papanın güvenilirliği için...
...açık kaynak, ilahi
kutsal kitaptır.
- Papa kutsal metinleri yorumlar.
- Yorumlayabilir...
...ama kusursuz değil.
- Ne dedi?
İkimiz de biliyoruz ki, bağışlama
satmanın kitapta bir yeri yok.
Sıradan insanlar İncil'i
okuyabilseler...
...kilisenin yorumlarının ne kadar
yanlış olduğunu görürler.
Bu saçmalık. Kutsal kitaplar, bırak
sıradan insanı, ortalama bir rahibin...
...bile anlayamayacağı kadar karışık.
Bağışlama bizim milyonlarca Hıristiyan’a
rahatlık sağlayan yerleşik geleneğimiz.
Rahatlık mı? Ben rahatlıkla
ilgilenmiyorum. Mesele rahatlık değil.
Yani rahatsızlığın Hıristiyanlığın
bekasından daha önemli mi?
- Ben kanıtlarla ilgileniyorum. - Kanıt mı?
Türkler doğu sınırlarına ordu yığıyorlar.
Daha önce İsa'nın adını hiç duymamış
insanlarla savaşın eşiğindeyiz.
Gerçek bu. Hıristiyanlık dağılıyor.
Ve tam birliğe ihtiyacımız olduğu
sırada, sen karışıklık yarattın.
Benim amacım papaya karşı gelmek değil,
sadece görüşlerimle onu korumak.
İncil insanoğlunun sözüne dayanarak
inkar edilemez.
Bu rahiple tartışmayı reddediyorum.
Onun bir ahmak olduğunu sen
söylemiştin.
Papanın otoritesini sorguladı.
Onu da dünyanın geri kalan kısmı gibi
sapkın olarak mı gösterelim? -O bir kafir.
Emirlerimiz gayet açık. Ya sözünü
geri alır...
Bana ders vermeye kalkma, Aleandro.
Emirlerin ne olduğunu ben de
gayet iyi biliyorum.
Sükunetimi korudum, gerçekten. Benden
hatalarımı göstermem istendi.
Sözünü geri almazsan, Engizisyon'a
gönderileceksin.
- Sözünü geri alacak mısın?!
- Niye?
O halde hayatını kurtarmanın
tek bir yolu var.
Diz çök. Diz çök!
Martin Luther, İsa adına seni Agustinyen
düzenine olan emirlerinden azat ediyorum.
Ve Tanrının merhameti üstüne olsun.
- Peder...-Ben artık senin pederin değilim.
Senin pederin olduğum sürece, kilise
hukukuna göre seni yetkililere...
...teslim etmekle yükümlüyüm.
Ama senin ruhani pederin olacağım.
Ölene dek.
Şimdi git, çabuk git!
Arka kapıda bir at var.
- Beni yalnız bırakma, peder.
Peder!
Prensim, nasıl cevap vereceğim?
Kardinal, Luther'ın Roma'ya teslimini ve
Saksonya’dan sürülmesini istiyor.
- Luther'ın yazdıklarını okudunuz mu?
- Evet.
Özgür düşüncelere sahip çok zeki
bir rahip, değil mi? -Evet, öyle.
Spalatin, onunla aynı hukuk
okulundaydınız, değil mi?
- Baskıya karşı teslim olacak birine
benziyor muydu? - Hayır.
Tek yaptığı ilginç bir konuyu
tartışmaya açmaktı.
Sonuçta bu herkesin iyi bir
profesörden bekleyeceği şey.
Kardinale ne diyeceğiz peki?
- Hiçbir şey. - Lordum,
cevap vermek zorundayız.
Spalatin, senden güçlü birine hayır
demenin iki yolu vardır.
İlki hiçbir şey söylememek.
Ve yaptığın şeyleri yapmaya
devam etmek.
Hiç duymamış gibi yapıp,
zamana bırakmak.
- Peki ikincisi? - İkincisi ise kibar
bir şekilde hayır demek ki...
...bu onları sersemletir.
İki strateji de başarısız olursa,
teslim etmekten başka çare yok.
Ya da savaşmak. Ve elbette
savaşmaya karar verirsen...
...aynı zamanda kazanmaya de
karar vermelisin.
Hayır, rahibimi Roma'ya
göndermeyeceğim.
Onu öldürürler. Bu çok sinir
bozucu.
Onlar kim oluyor ki, üniversitemi böyle
akıllı bir adamdan mahrum bırakıyorlar?
Sizin küçük Alman rahip hala
kontrol altına alınamadı.
Elden ele dolaşan yeni bir
çizimi var.
Size "harp çalan eşek Cajetan" diyor.
Konu şu ki, efendim, Luther
Latince yazmıyor.
- Almanca yazıyor.
- Gücü buradan geliyor.
Yani bir beyefendi gibi oynamıyor.
Sıradan Almanlar onun sözlerini
aktarabilir.
Beklersek, çok geç kalabiliriz.
Fazla büyütüyorsun. Ayrıca,
suiistimal listesine katıldığını...
...sen kendin söyledin, Cajetan.
Bazı endişelerini uzun zamandır
paylaşanlar var, evet.
Küçük rahibinizin kardinalin şapkasıyla
ilgilendiğini sanmıyorum.
Sanırım onu takmaya utanır, efendim.
Prens Friedrich'e daha fazla baskı
uygulamalıyız, Ekselansları.
Aleandro haklı. Friedrich Luther'a
ulaşmamızda kilit kişi.
Almanya kargaşanın eşiğinde ve
kiliseyi bölmek istemeyiz.
Bütünü görememenden
sıkıldım, Cajetan.
O yüzden Almanya'ya senin yerine
Calvin Milsted'ı gönderdim.
Lordum, papamızdan selam getirdim.
Ben de sizinle tanışmaktan şeref duydum.
Herkes sizin dine bağlılığınızı bilir.
Size papamızdan bir
hediye getirdim.
Lorluğunuza duyduğu saygının
bir ifadesi olarak.
Bildiğiniz gibi Lordum, bu kutsal
gül her yıl Papa Leo...
...tarafından kutsandı. Ve sadece en
sevdiği prense, kahramanca bağlılığının...
...ve kendisini kiliseye adamasının
takdiri olarak gönderdi.
Spalatin, seni bu saate kadar tuttuğum
için üzgünüm ama bu acil bir durum.
İlk olarak, 600 sikke bastır.
Minnettarlığımızı göstermek için.
- Lordum, bu güller çok değerli.
- Bilmez miyim.
Ve sonra onlara Luther'ı Roma'ya
teslim etmeyeceğimizi söyle.
Ve al şu gülü. Kutsal emanetlerin
arasına koy.
Hazır başlamışken, bütün kalıntıları
kaldır. Benim bilmeyeceğim bir yere kaldır.
Nerede olduklarını bilmek istemiyorum.
Ben bunu...Durma hadi.
Çocukken, çocuk gibi düşünüp
çocuk gibi oyunlar oynuyordum.
Ve şimdi, yetişkinler sayesinde,
yetişkinlerin dünyasına katılmak zorundayım.
Nasıl olur da bana bu kadar kolay
rüşvet verebileceklerini düşünürler?
Bizi durdurmanızı gerektirecek
kadar önemli olan nedir?
Saksonya Prensi Friedrich...
...Luther'ı size teslim etmeyi
reddediyor.
Vahşi bir domuz bağımızı
istila etti.
Lord'un arazisinde daha fazla
zarar vermesine katlanamayız.
Martin Luther'in kitapları,
gözden geçirilecek ve yakılacak.
Aforoz kararını ihlal eden herkes...
yüce Tanrı'nın ve Havariler
Peter ve Paul'ün huzurunda...
cezasını alsın.
Amin.
Kitapları yakabilirsiniz,
ama fikirleri yok edemezsiniz!
Çekin ellerinizi kitaplardan!
Kutsal emirle...
Martin Luther'in yazdıkları,
insanların zihninden silinecek!
Martin Luther doğruyu söylüyor!
Bu ateşle yakın onları!
Bu...
kitap dedikleri şey!
Yapılabilecek tek şey var!
Evet, ateşi besle!
Ateşi besle!
Ateşi Roma'da yazılan
yalanlarla besleyin! Hadi besleyin!
İmparator...
Terfinizi tebrik etmeme izin verin.
Sizinle Martin Luther konusunda
konuşmak için gelmiştim.
Kutsal Babamız, yeni Kardinal'i bize
bu konuda tavsiye vermesi için göndermiş.
Roma'dan bu yolu, bize bu küçük
konuda tavsiye vermek için mi geldiniz?
İhanet küçük bir konu değildir Lordum.
Siz buradayken, bir dakika...
- İşiniz Martin Luther ise...
- İşim, vaaz vermektir...
ve istediğim de iyi dinleyicilerdir.
- Luther'i Roma'ya verin.
- Veremem.
Benim görevim, onun adil bir şekilde
yargılanmasını sağlamaktır.
Onun adil yargılanmasının
güvencesi verildi.
Roma, yargılamaz Lordum...
ölüm cezaları verir.
Ve bütün Almanya,
onu savunmanızı bekliyor.
Yargılanması gerekiyor.
Kutsanmış büyükbabanız,
yeni Alman kanununda...
kendi ülkesinde, adil bir
yargı olmaksızın, kimsenin...
mahkum edilmeyeceğini söylemişti.
O halde onu Almanya'da yargılayalım.
- Worms'ta. - Worms, Wittenberg'den
çok uzakta Lordum.
Ve Papa, Luther başına
ödül koydu.
her yerde onu arıyorlar...
benim naçiz mekanımda bile.
Ve sizin topraklarınızda bile.
O halde, Martin Luther'in güvenliğini
ben garanti ediyorum.
On eşlik etmesi için, bizzat ben
askerlerimi göndereceğim.
Söyleyeceğim, budur.
Martin Luther geliyor!
Benden vazgeçtiğini düşünmüştüm.
Bu dünyada yine
yapayalnız kaldığımı sanmıştım.
O, hala yanında.
İmparator'un çabalarıyla,
bir şans doğdu.
Sana hizmet etmek
için buradayım.
Böyle hissediyorum, çünkü
çok korkuyorum.
Mantık.
Umarım, Kilise reformu kabul eder.
Ama bütün günahlarıyla, Kilise,
hala Kilise'dir.
Bağışlanma parası olmayan
bir insan ne yapabilir?
Kendine nasıl bir hayat kurabilir?
Çaresiz, korkmuş.
Tüm hayatım boyunca, iyiyi sevdiğinden çok,
kötüden nefret eden bir dünya gördüm.
Sana yalvarıyorum, iyiyi gör.
Dünyayı parçalıyorsun.
Beni gönderdiğin o gün, ikimiz de
dünyayı değiştirmek istiyorduk.
Alışmak için elimizden geleni yapmıştık.
Kesinlikle, ölüm cezası.
Siz Martin Luther,
bu kitapları tanıyor musunuz?
Babil Tutsaklığı.
Hıristiyan Özgürlüğü.
Hıristiyan Özgürleşmesinde
Alman Hareketi.
Yazarları siz misiniz?
Hepsi benim.
Bu kitaplar, kutsal Kilisemiz'e karşı
hakaretler içeriyor.
Yazdıklarınızdan caydınız mı?
Ben...
Lütfen Tanrım, inkar etsin.
- Ben--
- Yüksek sesle!
- Zamana ihtiyacım var.
- Zamanınız vardı!
Ve cevaplamaya hazır olmalıydınız!
Tatmin edici bir cevap vermek istiyorum.
Kutsal dünyayı zedelemeden
ya da ruhumu incitmeden.
İçimizden biri...
buna tanık olmayı bekler miydi?
Bekler miydi?
Siz, ünlü deneyimli teologun davsına.
Sana bir gün veriyoruz.
Yarın cevap vereceksin!
Cehenneme gitmenin zamanı geldi!
Cehenneme, cehenneme!
Cehenneme gitmenin zamanı geldi!
Kapa çeneni! Kapa çeneni!
Kapa çeneni!
Nefesini ensemde hissediyorum. Beni
sessiz gördüğün için mutlu olmasın, şeytan.
Hedefteki bir hayvan gibi titrer.
Havariler nerede? Havariler nerede?
Havariler nerede?
Seninim. Kurtar beni.
Seninim.
Kurtar beni.
Seninim. Kurtar beni.
İyi şanslar Martin,
iyi şanslar.
Herkes sussun!
Sessizlik!
Sessizlik!
Martin Luther...
bu kitapların yazarı siz misiniz?
- Benim. - Yazdıklarınızdan
cayıyor musunuz?
Bütün kitaplarımı inkar ettiğimi söyleyemem,
çünkü aynı değiller.
Bu kitapların birinci grubunda,
Hıristiyan inancını ve yaşamını tasvir ettim.
Bu kitaplar dini gerçekleri
basit ifade etmeleriyle çok faydalılar.
Bu kitapları inkar etmem düşünülemez. Bu,
Hıristiyan inancını da inkar etmek demektir.
Buraya konuşma yapmaya değil,
cevap vermeye geldi.
İkinci grup kitaplarım, yaşayan
ve geçmiş Papaların...
kötü yaşayışlarına karşı
yazılmış öğretilerdir.
- Hayır!
- Evet! - Evet!
Papa'nın kötülüklerine karşı...
insanlığın öğretileri, inançlı insanın
bilinci zavallı şekilde mahkum edilmektedir.
Bu kitapları inkar edemem.
Bunların üstüne, bu büyük tanrısızlığı...
kapılardan ve camlardan kovalamamız
gerektiğini eklemekten başka bir şey yapamam.
- Kendini mahkum ettirdi.
- Üçüncü grubu...
benim savunduğum gerçek
öğretisine karşılık...
Roma Kilisesi'ni alkışlayanlara
karşı yazdım.
Çok sert bir dille yazdığımı
itiraf ediyorum.
Ben bir insan olarak...
savlarımın, sadece yazı yoluyla
çürütülmesini istiyorum.
- Kitaplarımın yakılmasını reddediyorum.
- Soruya cevap vermedin!
Sen Martin Luther...
Katolik Kilisesi'nin daha önceden
yargıladığı düşüncelerden şüphe edemezsin!
Yargılanmış, gözlenmiş ve
kullanılan düşüncelerden.
İsa'nın en mükemmel insanın
inancından....
atalarımızın kanlarıyla
ispatladıklarından.
İnanmak zorunda olduklarını
tartışmaya açamazsın!
Artık cevabını ver.
Evet mi, hayır mı?
Cayacak mısın, caymayacak mısın?
Siz Majesteleri basit bir
cevap istediğinize göre...
cevap vereceğim.
Kutsal Kitap tarafından
ikna edilmediğim sürece...
birbirleriyle çelişen Papalar tarafından,
ikna edilemem.
Bilincim, Tanrı'nın dünyasına aittir.
Sizin bilinciniz ne güvenlidir,
ne de doğru.
Cayamam.
Ve caymayacağım.
Burada duruyorum.
İstediğinizi yapabilirsiniz.
Tanrı, bana yardım eder.
- Evet!
- Evet Martin!
Durun!
Durun!
Durun!
Luther! Luther!
Luther!
Hıristiyanlığın yüz karası!
- Bana karşı gelemez!
- Kendini mahkum ettirdi Ekselansları.
Bütün Almanya'ya bunu bulaştırmadan,
durdurulmalı.
Lordum, Luther'e güvenli bir
yargı sözü verdiniz.
Luther insan değil, şeytan.
Dine değil, kendine tapıyor.
Martin Luther, sizin konunuz.
- Siz ne diyorsunuz?
- Benim için çok cüretkar Lordum.
İnsanlar için öyle görünmese de.
Ya geri dönerken, bir şey olursa...
garip bir şey?
Tanrı seni kutsasın Martin!
Neden önümüzden gidiyorlar?
Martin.
Martin Luther ayağa kalk
ve kıpırdama!
- Luther benim.
- Ulrich, hayır!
Luther benim.
Spalatin.
Seni getirdiğim için özür dilerim.
Prens Friedrich, bunu herkesten önce
yapmak istiyordu.
Luther'i öldürmüş olabilirler,
ama başlattığımız şeyi durduramayacaklar.
Kutsal savaş yeni başladı.
Kendini diğerlerinin üstünde gören herkes,
prens, papa hatta profesör bile olabilir...
pişman olmalı, pişman olmalı,
yoksa ayrılmalı.
Bana, Profesör Karlstadt diyordunuz.
Artık değil.
Bugünden itibaren...
ben, Andreas kardeşim.
Ve hepiniz, siz de öyle.
Kendinizi, büyük savaşa hazırlayın.
Papalardan öğrenilen hiçbir
imgeyi kullanmayacağız!
Doğru bildiklerinizin arkasında durun,
ya da diğerleri gibi sürüklenin!
Ortası yok!
- Martin, asla haç takmaktan vazgeçmezdi!
- Martin Luther'i tanıyorum.
- Onu ben keşfettim.
- O, reform diyordu; sen isyan!
Sende onun başlattığını bitirecek yürek yok.
- Neden imgelerle savaşıyorsun?
- Senin, kendini bilmen için.
İncil'i istiyorum.
Doğru düzgün kitaplara ihtiyacım var,
bu çöplere değil!
Ve bir Almanca sözlüğe.
Bizi yalnız bırak.
Ve Yunanca-Latince sözlüğe!
- Bu, zamanı değil Martin.
- Nasılsa beni gömecekler.
Sen, hepimizi gömeceksin.
Bu delilik.
Almanca İncil'de sadece birkaç kişinin
anlayabileceği kelimler var mı?
Evet.
Bu, Roma'nın en istediği şey.
Bunun için, beni
suçlamamalısın.
- Daha fazla asker göndermeliyiz.
- Daha çok kan dökülsün diye mi?
Böyle dini bir ayaklanma çıkmazsa,
dünyanın diğer tarafları etkilenmezler.
Luther'i gönder.
Nasıl gidiyor?
Dikkat istiyor. Çocuk gibi kelimeler,
ne kastedildiğini tam olarak ifade etmek güç.
- Peki ya kadın?
- Bilmiyorum.
Şunu dinle; "Baba'nın isteği";
bizim dilimizde istek, güç ifade eder.
Ama aslındaki, üç harfli kelime
tutku ve arzu ifade ediyor.
Cinsel arzu olarak bile okunabilir.
- Etrafı dağıtmışsın.
- Dinlemiyorsun bile.
Önemli olan kelime değil,
Tanrı hakkında ne söylediği.
Burada uzun süre yalnız kaldın.
"Burada uzun süre yalnız kaldın."
Güzel Spalatin, söyleyeceğin buymuş, demek.
İnsanlarımızın arasında yaşamazken, nasıl
onlar için yazabilirim?
İncil'in dili, annenin çocuğuyla
konuşması gibi olmalı.
Martin Luther'in bu odada
kalmamasına karar verildi.
Bunları al, dışarı çıkma zamanı
geldi Martin.
Neden, neden öldürüldüler?
Sebebi yok, sadece yanlış yerdeydiler.
Bütün dünya Martin Luther
yüzünden tersine döndü.
"Her Hıristiyan’ın ihtiyacı olanı
güç kullanarak almaya hakkı vardır." demiş.
Luther gitti, ama lanet olası fikirleri
dünyayı ateşe veriyor.
Yakında bu ülke de elden gidecek.
Roma giysilerini çıkarın!
Onları yeterince gördük!
Dağılın! Dağılın!
Dağılın!
Nasıl yaparsınız?
Kendinize Hıristiyan mı diyorsunuz?
Hıristiyan mı? Sen!
Neden duruyorsun? Söndür ateşi!
- Martin, bunu kesmelisin. Benim kadar,
sen de biliyorsun! - Git buradan!
- Bu, senin için. Bırak yansın!
- Seni öldürmeden, git buradan!
Beni öldürmek mi? Seni savundum,
seni destekledim!
Tıpkı senin yapacağın gibi devam ettirdim!
Dediğimin bu olduğunu mu sanıyorsunuz?
Dediğim bu değildi!
Bu, insanların dediği!
İnsanların dediği!
Bu, insanların dediği!
İnsanların dediği!
Spalatin.
Orada mısın?
- O nasıl?
- Luther bırakıldı Lordum.
Dilin yokluğu, çalışmasını
engelliyordu.
Onlara katılacak.
- Luther, şiddete karşıdır.
- Ama o asilerle iyi anlaşıyor.
İnsanların ödedikleri
ağır vergiler karşısında...
cennetin satılmasına karşı gelmelerini
anlamak güç değil efendim.
Luther bir parmağını kaldırdığında....
Almanya'daki bütün hapishanelerin
ayaklanacağını biliyorsun.
Belki.
Luther; kalemiyle,
diliyle savaşır Lordum.
Kılıcı sevmez.
Sonunda, dünyayı yerinden oynattım.
İnsanları harekete geçirmeye çalıştım
ve bunu nasıl yaptılar.
İsyanın Tanrı'nın öğretisi
dışında olduğunu söyledim.
Dünyada hiçbir şeyin isyandan daha zehirli,
acı verici ve şeytanca olmadığını söyledim.
Durdurulmalılar.
Ve döktükleri kan, hiçbir şekilde
haklı çıkarılamaz.
Herkes gitti efendim.
Bitti.
Evet, bitti.
Kaç kişi?
- Kimse seni tanımıyor.
- Kaç kişi?
Bazıları elli bin diyor, bazıları yüz.
Yüz bin ölü insan.
İçlerinde iyi olanlar da vardı.
Bu insanlık değil, kasaplık.
Bir düşün Martin,
bu kasaplara ihtiyacın olabilir.
Doktor Luther'i arıyoruz.
Lütfen, kardeşlerim ve ben
üç gün önce kaçtık.
- Peki neden buraya geldiniz?
- Çünkü Doktor Luther burada yaşıyor.
Fıçıların içine saklandık.
İki gecedir, yemeksiz ve uykusuz
seyahat ediyoruz.
- Yani bana--
- Benim; Luther, benim.
- Katherina von Bora.
- Martin Luther.
Ama bunu zaten biliyorsunuz.
Sizi bir yere götüreyim.
Kim var orada?
Hayır.
- Martin Luther?
- Lordum.
Sonunda karşılaştık.
Bunu size adadım. Yani Ahdin,
dilimize tercümesi.
Almanca mı?
Ama bu, bizi sonsuza dek
Roma'dan ayıracak.
Ben birliğine inanıyorum,
ama sizin rahipleriniz gibi değil.
Ben Tanrı'nın isteğine cevap verdim,
Roma'nınkine değil.
- Roma gerçekliktir.
- Ben İsa'nın gerçekliğine inanıyorum.
- Uzlaşmadan mı?
- Hayır.
- Bunu, bir tahrik olarak alacaklarının
farkındasın. - Evet.
-Ve karşılık vermekte tereddüt etmeyecekler.
- Evet, biliyorum.
Madem biliyorsun.
Hediyemi alabilir miyim şimdi?
Evet, tabi ki.
Kal, Ulrich lütfen.
Bu genç kadınlardan biriyle evlen.
- Tanrı'nın sözlerini vatanıma götüreceğim.
- Bu doğru zaman değil, seni korumayacaklar.
İnsanlarımın da, bu okuduklarımdan
haberdar olmalarını istiyorum.
Tanrı seninle olsun.
Ve seninle Martin.
- Çabuk ayrıldınız. Şarkım yüzünden sandım.
- Keşke öyle olsaydı.
Ona bakın. Bir damat gibi
inancına gidiyor.
Bütün damatlar böyle cesur değildir.
- Wittenberg'in bekarlarının mutlu olduğunu
sanmıyorum. - Doğru.
Diğer rahibelerle de konuştum. Evliliğin,
onurlu bir mevki olduğunda netsiniz...
- en azından başkaları için.
- Onları nasıl korkuttuğunuz anladım.
Üzüntüm, sizi korkutmamdır.
Müzik yaparken kalbinizi hissediyorum.
Ama müzik bittiğinde kaçıyorsunuz.
Kan beni içine aldı.
İnsanlara başkaldırttım.
Binlerce kişi öldü. Çoğu zaman,o kadar üzgün
oluyorum ki; yataktan kalkamıyorum.
İnsanlar beni yıldız yapmaya çalışıyorlar.
Ama değilim. Ben,
yörüngesiz bir gezegenim.
Kimse benden rehberlik beklememeli.
Size iki şey için söz veriyorum.
Birlikte neşeli müzikler yapacağız.
Ve düşmanlarınız size ulaşmak için,
cesedimi çiğnemek zorundalar.
Karşılığında, sizden tek bir şey
istiyorum.
Düşmanlarınızın hiçbirini
yatağımıza getirmeyeceksiniz.
Ne rahip, ne papa.
Tanrı sevgisi dışında hiçbir şey.
- Tanrı aşkına, bu mumlar da ne?
- Bunlardan başkası yok-- - Hayır.
Roma'yı tekrar inşa etmek için
çok harcadı.
İflas etti. Seksen bin kişi öldü.
Ve Vatikan bile
elden gidebilirdi.
Ama Papa olarak, dünyayı değiştirebilirdi.
Kilise'de reform yapabilirdi.
Onu yeniden inşa etmek yerine.
Ruhani bir cüceydi.
Luther gibi bir deve karşı koyamadı.
Luher evleniyor.
Kaçan rahibemizle.
Buna cüret edemez.
Vatikan'dan düğün hediyesi geldi desem,
ne derdin?
- Onu geri gönder.
- bunu yapamayacağımı...
şu anda meşgul olduğumu söylesem?
Martin!
Martin!
Ulrich'i yakacaklar.
Onu yakalamışlar.
- Ne oldu? - İmparator, Prensleri
Augsburg'a çağırıyor. - Neden?
Worms'ta başlattığını bitirmek için.
Gitmemelisin. Ölürsen,
savunduğun her şey de ölecek!
- Ne diyorsun, o zaman nasıl
değiştireceksin? - Bilmiyorum.
Ben bilmeliyim! Bilmeliyim.
Kathy, önce beni istediler.
Şimdi Avrupa'nın yarısını istiyorlar.
Savaşmalıyız.
Bırak başkaları savaşsın! Bırak başkaları
savaşsın da, bir domuz gibi yakılsın!
- Tek istediğim Luther.
- Prensleri getirirseniz, Luther de gelir.
Taktikleri geciktirmek.
Süreci yavaşlatmak.
Luther günah işliyor.
Konuyu basit tutmalısınız Ekselansları.
Tek Kilise olduğunu kabul etmeliler.
Bu hastalık yayılmaya devam ediyor.
Onu yakmalıydım!
Prenslerim, kardeşlerim...
bu korkaklık değil, cesaret zamanıdır.
Charles, ne sizden ne de kılıcınızdan
korkmuyor Doktor Luther.
Fransa'yı bozguna uğrattı.
Sadece Roma onun için bir tehdit.
Bütün dünya, evet dünyadaki bütün güçler...
bizi parça parça etmeye çalışıyor.
Ve bence, bunu yapmayı o da istiyor.
Lordlarım...
sessizlik bizi kurtaramaz.
Charles'a meydan okursak...
savaş olabilir.
Daha fazla kan dökülebilir ve ben dökülen
kanlar yüzünden ziyadesiyle rahatsızım.
Bence...
İmparator, kederimizi sunmaya davet ediyor,
inandığımızı sunmaya.
Bütün bunlar...
bir tuzak olabilir.
Ya da şimdiye kadarki
en büyük fırsatımız.
Ve unutmayın, sizinle Augsburg'a
gelmeyeceğime göre Charles yalnız olacak.
Seçiminiz basit.
Yapmazsanız, inancımız çökecek.
Ve bu karanlık evrende
iki ayrılmış parça olacağız.
Neden baba,
oğluyla buluşmak için kaçıyor?
Toprak sahipleri kaçmaz,
soylular kaçmaz...
prensler kaçmaz. Peki neden bu
zengin, toprak sahibi baba kaçıyor?
Çünkü korkuyor, çünkü oğlunun
o pis domuz çiftliğine dönmesinden korkuyor.
Kaçıyor, çünkü oğlunu seviyor.
Bunun için özel bir kelime var;
sevgi.
Şefkat, şefkat.
Bu kelimenin anlamını biliyor musunuz?
Sadece kilisenin çanı Martin.
Öyküye devam et.
İmparatorluğun sevgili Prensleri,
hemen konuya geleceğim.
Rahipleriniz, vaaz vermeyecek.
Buna karşı çıkarsanız...
vatan haini sayılacaksınız.
Rahiplerimizin vaaz vermesini,
burada ve hiçbir yerde engellemeyeceğiz.
Kabul etmeyin Lordum.
Yeni İncil'i yasadışı
ilan etmeyeceğiz Lordum.
Bana sadık kalacaksınız. Yarın,
hepiniz Katedral'de bunu beyan edeceksiniz.
Hepiniz.
Roma Kilisesi'ne de.
- Yapmayacağız, Lordum.
- Yapacaksınız!
- Bana karşı mı geliyorsunuz? - Tanrı'nın
sözünü inkar etmemi istiyorsanız...
karşı gelir ve kafamı kesmenize
izin veririm.
Yuhanna: İnancımızı sorgulamanıza
izin verdik, suçsuz bulduğunuzu sanıyorum.
Senin tarafından sevildiğim için
çok mutluyum Katherina von Bora.
Martin! Martin!
Başardık Martin! Başardık!
İmparator, kendi İncilimizi okumamıza
izin verdi. Prensler ona karşı geldi!
Bizi durduramazlar!