Tip:
Highlight text to annotate it
X
SON DURAK 5
Günaydın, Presage çalışanları.
Hepinizin bu heyecanlı ekip ruhu
gezimize hazır olduğunuzu umarız.
Lütfen kahvaltınızın tadını çıkarın ve
birazdan kalkacak otobüse yönelin.
Hey, Sam? Gezi için kahvaltı
hazırlar mısın derken...
...birkaç bayat çörek,
biraz kahve kastetmiştim.
Bu müthiş.
Sağ ol, dostum. Geçen ayki satış
raporumu görünce bunu hatırla.
Geçen gece gördüm.
Kahretsin. Dennis gördü mü?
Henüz değil.
Bir karar vermen gerek.
"Aşçı" mı olacaksın,
"satış elemanı" mı?
Bunu dostun olarak söylüyorum çünkü
patronun olarak seni kovmaya hazırım.
- Dostun olarak, bu öğüdüne minnettarım.
- Güzel.
Dur, dostum, hemen dönerim.
Molly. Biletin iptal edilmiş.
Bir hata olduğunu söyle.
Bu hafta sonundan sonra
söyleyecektim.
Neyi?
Pek iyi bir fikir olduğunu
sanmıyorum.
Ne, gezinin mi?
Ağabeyimin düğünü.
Ne oluyor burada?
Bunu sonra konuşmalıyız. Şimdi...
İki gün boyunca bunu görmemiş gibi mi
davranayım? Hayır, şimdi konuşalım.
Yürümüyor, Sam.
İlişkimiz yürümüyor.
Selam.
Selam. Sen Candice'sin, değil mi?
Komik değil.
Affedersin, bu bir tatil değil.
Bu bir iş gezisi.
Önümüzdeki iki gün
tamamen iş arkadaşı olacağız.
Üzgünüm.
Seni seviyorum ama bu hala stajyer
olduğun gerçeğini değiştirmez.
Aa, ama bu geceki 12:30 kuralını
çiğnemeyi planlasan iyi olur.
Neden?
Çıplak ekip ruhu için.
Hey, Olivia.
Bunları unutma.
Aa, evet.
Unutmamaya çalışıyorum.
Hoşuma gitti. Çok Lisa Loeb tarzı.
Ya, aslına bakarsan...
...çok Olivia olmayı tercih ederim.
Pazar günü bir sahnemiz var.
Evet, orada olacağım.
Günaydın, Peter.
- İyi görünüyorsun.
- Selam.
Olivia. Şehirdeki bütün havalılarla
yattın mı?
Candice. Stajdan para alıyor musun,
yoksa baban harçlığını mı artırdı?
Dinle, şu yağlardan kurtulmak
istiyorsan spor salonunu dene.
Sırtüstü yatarak kullanılan
spor aletlerinden var.
O konuda iyisin.
Tatlım, bunlar yağ değil.
Bunlara meme denir.
Pek mutlu görünmüyorsun,
Moll-surat.
Ya, sağ ol.
Erkek arkadaşının yaptığı reçelli ekmeği
denedin mi? İnan bana, o bir...
İşte bu, değil mi?
Yarana mı dokundum?
Beni rahat bırak, Isaac.
Moll? Bana bak.
Konuşacak birini ararsan, pek çok kadın
çok iyi bir dinleyici olduğumu söyledi.
Dur, konuşma.
Geçen Salı günkü Kimber olduğunu
söyle. Pardon, hangi Kimber...
Hey, otobüste yan yana oturalım.
Hayır, hatırlıyorum seni.
Daha iri olan kızdın, değil mi?
Ne yapmalısın biliyor musun?
Özür dilemelisin.
- Neden?
- Fark etmez.
Hiçbir zaman.
Şunu de yeter: "Özür dilerim, ben..."
Olamaz.
Hey, Stan, nasıI gidiyor?
Sam, efendim.
Hatamı mı düzelttin?
Hayır.
Bana bak.
- Adım ne?
- Dennis.
Başka yöne bak.
Her şey hazır mı, Pete?
Evet, efendim.
Sadece Nathan'ı bekliyoruz.
Geri dönüşüm yapamadığımız
tek şey ne, Pete?
Zaman, efendim.
Aynen. 90 saniye içinde
yola çıkmış olmak istiyorum.
Arabasını gördüm,
gidip onu bulayım.
İnisiyatif almış olursun, Stan.
Güzel bir gün olacak.
- Selam, çocuklar.
- Selam.
Ne oldu?
Durumu anlamaya çalışıyorum.
Seni üç hafta önce tesis müdür yardımcısı
olarak aldılar ve bugün izinli misin?
İzinli değilim. Ge...
Ge-ne? Geri zekalı mı?
Gezi.
Geziymiş.
Gitmek bile istemiyorum, Roy.
Emirlere uyuyorum.
- Hoşuna gitmiyorsa...
- Ne?
Ne? Gitmiyorsa ne?
Nathan, hey.
Yürü, hepimiz seni bekliyoruz.
- Peki, tamam.
- Dur bakalım. Ne diyecektin?
Ne diyeceksin?
Senden en az 15 yıI kıdemliyim.
Sen ne yaptın, dört yıI okula mı gittin?
Dinle, ahbap, burada oturup...
İyi fikir değil, Roy.
İyi fikir değil.
Bugün hallederiz.
Buna niye göz yumuyorsun?
Mecburum. Sendika temsilcisi.
Onu kovarsam karşımda
bir fabrika dolusu Roy bulurum.
Ama onu kazanacağım,
ne pahasına olursa olsun.
Senden ne haber? Restorandaki
kalıcı işi ne zaman teklif edecekler?
Ettiler bile.
Dostum, bu harika.
Bilmiyorum.
Beni kim bilir ne kadar süre Paris'teki
ana lokantaya göndermek istiyorlar.
Altı ay da olabilir, bir yıI da.
Arkamda çok şey bırakacağımı
düşündüm.
Ama şimdi o kadar emin değilim.
Dinle, Paris'e gidersen
bana bir iyilik yap.
- Ne?
- Roy'u da götür.
Asla.
ADIMINIZA DİKKAT EDİN
Hey, Sam.
Geliyor musun?
Evet.
DİKKAT
ÇALlŞMA VAR
180 Kurumsal Danışma'da
yeni bir maceraya hazır olun.
İki gün boyunca fiziksel ve zihinsel
olarak test edileceksiniz.
Kurumsal ekibinizle çalışarak...
...gerçek potansiyelinizi
ortaya çıkaracaksınız.
Bu hafta sonu bir profesyonel
rehberliğinde iyi sonuçlar almak için...
Onlar ne için?
Rahatlamak için yaptığım bir şey.
Ve uğur için.
Bu konularda jimnastikçiler
beyzbolculardan daha kötü.
BatıI inançları var.
Hey, Katrina, nasıIsın?
Yok, ofisteki salaklarla gittiğimiz
şu aptal gezi işte.
Hayır, siz değil, efendim. Onlar.
Bekle bir saniye,
tenha bir yere geçeyim.
Kellik yeni moda, efendim.
Kellik yeni moda.
Evet, bir saniye, bebeğim.
Yeni özel ofisime geçeyim.
LAVABO
TAGERT
KERESTE
DİKKATLİ SEYRET
Sağ tarafa!
YAVAŞ
DUR
Kahretsin.
Yöneticilikte iyi bir lider olmak için
gereken değerli beceriler...
Öteki taraftan bağlayalım.
Hey! Ne oluyor?
- Peter, hissettin mi?
- Ne?
Bir terslik var.
Dikkat et!
- Molly, gel.
- Candice.
- İnin!
- İnin!
Candice! Candice!
Peter!
Peter! Peter!
Hayır, Candice!
Hayır!
Peter! Yürü, Peter, gidelim!
Molly, yürü!
Bu ne ya?
Olamaz! Hayır!
Hadi, gidelim!
Kahretsin!
Buradan! Korkuluğu görüyor musun?
Bunu yapabilirsin. Haydi.
Haydi. Geç!
Yapabilirsin. Aşağı bakma!
Güzel. İyi gidiyor.
Kaç!
Yardım edin!
- Sam!
- Olivia!
Olivia!
- Sam!
- Geldim, geldim. Tamam.
Kopuyor!
- Hissediyor musun? Tamam.
- Olivia, gel.
Korkma, güvenli. Sen sadece
Molly'nin sesine git, tamam mı?
Bana doğru gel. Hadi, az kaldı!
Gel.
Hadi.
- Hadi. Gel!
- Molly.
Hayır!
Olivia!
Sam! Bizi bekle!
Aman Tanrım!
Sam!
Sam, dikkatli ol!
Sam!
Peter! Acele et!
Sam! Sam!
Dayan!
Hadi, hadi.
Sam, dayan!
Hayır! Peter!
Kahretsin.
...kontrol ve prosedürleri de
tanımlayacağız.
Risk yönetim sürecini tanımlayarak
bir kurumsal etik kültürü...
...geliştirmenize yardım edeceğiz.
Hepimiz inmeliyiz.
Neden bahsediyorsun?
- Köprü yıkılacak.
- Ne?
- Hepimiz öleceğiz.
- Ne saçmalıyorsun?
Bu köprüden hemen inmezsek
hepimiz öleceğiz!
Stan, sakin ol.
Sadece çalışma var.
Molly, lütfen.
Lütfen, Tanrım, beni takip et.
Kapıyı aç.
Bu büyük bir yükümlülük. Onlara bir şey
olursa bize patlar, anladın mı?
- Evet.
- O zaman git getir.
Evet. Evet, tamam.
Hey, Sam? Molly?
- Peter, lütfen gel.
- Çocuklar, hadi.
Pekala, herkes sakin olsun.
- Gidip yardım edeyim.
- Lütfen etme.
Hey, çocuklar, hadi!
Gidelim!
Sam, otobüse binin.
Bunu konuşabiliriz.
Molly, Sam, hadi, çocuklar.
Otobüse binerken
bir gariplik var mıydı?
- Hayır, iyiydi. Birden tuhaflaştı.
- Neler oluyor?
Neler dönüyor burada?
Binelim...
Kahretsin!
Otobüsten inin!
Kaçın!
NasıI bildin?
Büyük soru bu.
NasıI bildin?
İfadende şöyle yazıyor:
"YıkıIdığını gördüm.
Olacağını biliyordum."
Önceden planlanmış gibi.
Hayır. Öyle demek istemedim.
Bir hayal gördüm.
Tamam. Hayal.
Psişik olgular, hayaletler. Koca Ayak.
Bunlara gerçekten inanıyor musun?
Bilmiyorum.
Ben neye inandığımı söyleyeyim:
Her şeyin bir cevabı vardır.
Bu da köprünün yıkılacağı
konusunda herkesi uyarmanın...
...ve birkaç dakika sonra yıkıImasının
bir cevabı var demek.
Söyledim size, olacağını gördüm.
NasıI bilmiyorum.
Gördüm işte.
Başka kimse görmedi mi?
Dediğim gibi, durup dururken oldu.
Sam'in otoriteyle sorunu var mıydı?
Herhangi bir aşırı davranış
sergilediği oldu mu?
Hayır.
Durun. "Aşırı davranış" mı?
Terörist gibi mi?
O sabah kimseyle konuştu mu?
Cepten ya da ankesörlü telefondan?
Sadece kız arkadaşıyla.
Eski kız arkadaşı yani. Molly.
- Ama yüz yüzeydi.
- Molly.
Eski.
AyrıImanızdan bahset.
Üzülmüş müydü?
1 ile 10 arasında değer ver.
Bu özel bir konu.
Çok kızmış olmalısın, değil mi?
O şekilde terk edilince.
Bunun ne alakası var?
Bulmacanın parçalarını
toplamaya çalışıyorum.
Sonra yerlerini bulup
birleştirmeye başlayacağım.
Bakın, sadece kötü bir şey
olacağını sezdim. Hepsi bu.
İzninle.
Adli tıp analiz sonucunu bildirdi.
- Ve?
- Kuvvetli rüzgara...
...ve yol çalışmasından
doğan yapısal hasara bağlıyorlar.
"Kuvvetli rüzgar" mı?
Evet. Herkesi eve gönder.
Serbestsin.
İçimden bir ses
tekrar görüşeceğiz diyor.
Sezgi diyelim.
Köprü Faciasında 86 Ölü
Yetkililer North Bay Köprüsü'nün
yıkılmasının garip bir doğa olayı diyor.
Otoyol iyileştirme projesinin üst yapıyı
zayıflatmış olabileceğini söylüyorlar.
Kurtulanlar arasında Presage
Kağıt'ın iş gezisine giden...
...sekiz çalışanı vardı.
Diğer 17 çalışan olay sırasında öldü.
Kendilerine "Şanslı sekiz"
denmesine rağmen...
...kurtulan çalışanlar belirsiz
bir gelecekle karşı karşıya.
İŞ ARKADAŞLARIMIZ ANISINA
Sonsuza Dek Kalbimizdeler
Merhaba, çocuklar.
Merhaba.
Selam.
Ne zaman başlayacağını
bilen var mı?
Dennis gelince herhalde.
O ajan hala peşinde mi?
Hayır. Haberleri duydun,
doğal sebeplermiş.
Evet, daha çok doğaüstü.
NasıIsın? Aramaya çalıştım.
Evet, gördüm.
Sadece yorgundum.
Ee?
NasıI açıkladın?
Açıklamadım.
Açıklayamadım.
Sam, mutlaka bir nedeni vardı.
Ajan da aynen bunu deyip durdu.
Aradığınız cevap neyse, bende yok.
Sam haklı.
NasıI olduğu önemli değil.
Bunu geride bırakıp hala hayatta
olduğumuz için şükretmeliyiz.
Aksinden kesinlikle daha iyi, değil mi?
Bugün buradaki yüzlere bakıyorum...
...ve aileleri, dostları görüyorum.
Ama o gün bizi köprüde terk edenler
bundan daha fazlaydı.
Örneğin jennifer Alcott...
...Chris Boylan...
...David Buckler.
Belki onlarla yan yana çalıştınız.
Belki emirlerinde çalıştınız.
Ama hepimiz onlarla çalıştık.
Trevor Winn'in gülüşünü
kim unutabilir?
Ya da Isaac Palmer'ı.
Adımı mı söyledi?
- Komik değil.
- Biliyorum, affedersin.
Trajediler beni tuhaflaştırıyor,
özür dilerim.
Ölü insanlar görüyorum.
Çocuklar.
Ölüm...
...aldatıImaktan hoşlanmaz.
Pardon?
Ne demek bu?
Hepiniz dikkatli olun.
Peki. Tavsiye için sağ ol!
Ürkütücü biri.
Kaz ciğeri ne alemde, Sam?
Seni bekliyoruz.
Sağ ol.
Tatlım hazır mı?
Nesi var?
Yavan dediler. Tadı yokmuş.
- Başka bir şey istiyorlar mı?
- Evet.
Hesabı.
Tadına bakayım.
Müşteri hıyarın teki.
Burginyon iyi olmuş.
Bir dakika.
Girebilir miyim?
Evet. Tabii.
Sağ ol.
Bu gece çalışacağını sanıyordum.
Evet. İIk vardiyada çalıştım ama...
...yapmam gereken başka bir şey vardı.
İzin verirsen...
Evet. Tabii, git.
Sağ ol.
Dinle...
O köprüde her şey düşmeye
başladığında...
...düşündüğüm tek şey sendin.
Seni güvene almak.
Sen değer verdiğim
tek şeysin, Molly.
Hatam neyse düzeltebilirim.
Sen bir hata yapmadın.
O halde sorun ne?
Paris.
Bunu konuştuk.
O iş için hayatımı söküp atmayacağım,
seni terk etmeyeceğim.
Ama bu hep hayalini kurduğun
tek şeydi.
Hayat çok kısa, Sam.
Sevdiğin şeyin peşinden gitmelisin.
Gidiyorum.
İşi kabul etmelisin.
Paris'e git.
1994 jİMNASTİK
MİLLİ ŞAMPİYONLARI
- Selam.
- Selam.
Ne oldu?
Bilmiyorum, hazır değilim.
Hazır hissetmiyorum.
Tüm olanlardan sonra
konsantre olmak çok zor.
Ya, emin misin?
Çünkü bu şampiyonadan
önceki son antrenman.
Üniversite hayatının da
son antrenmanı.
Biliyorum ama...
Bence yapabilirsin.
- Sahi mi?
- Evet.
Sen orayı çok seviyorsun.
Peki. Haklısın.
Hem zaten koç beni öldürür.
Evet.
Al.
Sağ ol.
Buraya gel.
Hoşça kal.
Yapabilirsin.
Biraz daha hızlanman gerek.
Bir sonraki figürü doğru yap.
Pekala, ciddiyim, bu aptallık.
Daha serin olmazsa bayılacağız.
Üstünde çalışıyorlar.
Şu ana dek yapmış olmalıydılar.
İKLİM KONTROL
HATA
Klima Arızası
Tekrar Başlat
SORUN
Hadi, Candice. Sıra sende.
Hadi, Candice. Yapabilirsin.
Candice, şimdi.
Bunda değer çok yüksek.
Hey, koç! Bu nasıIdı?
Hareketleri baştan sona
bir kerede yaptığınızı göreyim.
Bu iyi.
Pekala, sırada janine. Hadi.
Hadi, bayanlar, su da için.
İşte bu.
Her zaman, Candice.
- AI bakalım.
- Sağ ol.
Aferin, Candice.
Tamam, paralel bara geç.
Hadi. Yere değin. Yapabilirsiniz.
Bu kez zorla, Candice.
İddialı olalım.
Başlıyoruz, Candice.
Rahat ol.
Tamam, Porter, sıra sende.
Odaklan.
Güzel.
İyi gidiyor, Candice.
Candice? Candice?
- Ne oldu?
- Dokunma ona.
Biri 911'i arasın.
Candice?
Peter.
Duyar duymaz geldim.
Çok iyi gidiyordu.
Tam rutinini bitirmek üzereydi ki...
Bu neden oldu?
Hiç anlamı yok.
Bilmiyorum, dostum.
Üzgünüm. Çok üzgünüm, Peter.
Gidelim, Sam.
Hey.
NasıI gidiyor?
Ürkütücü.
Burada olmak yani.
Çok sessiz.
Evet, Dennis bütün telefonları
kurumsala yönlendirdi.
Ya. Ama iç karartıcı.
Vay canına.
Yas ödemenizi aldınız mı?
Ne işi var burada?
Galiba zihnini meşgul etmek istedi.
Evet.
Evet, Candice olayı çok üzücü.
Sanırım hepimiz bunu
tahmin etmeliydik.
Ne?
O çıIgın figürleri görmediniz mi?
Daha sık olmamasına şaşıyorum.
E-postaları halledince...
...ölen elemanların tüm anahtar kartlarını
iptal etmen gerek.
Talimatlar klasöründe.
Bu işi tesis müdürünün
yapması gerekmez mi?
Tesis müdürü öldü.
Dennis, yukarı birini
yollayayım mı?
Hayır, ben hallederim.
Ah, Debbie.
Çok yaramazdın.
Boş ver.
Robert, dostum.
Kahretsin.
MING YUN SPA
Hediye Çeki
Zahmet etmeseydin, ahbap.
HICE
BİRA
Selam, burada ne işin var?
Fabrika katından çıkmak zorundaydım.
Roy beni deli ediyor.
Evet, kim bira ister?
Nereden aldın?
Roy'un kamyonetinden çaldım.
Güzel, değil mi?
Bende daha iyisi var.
Güzelmiş.
Evet, ben de varım.
Paylaşmak istediğine emin misin?
Paylaşmazsam tek başıma
içerim ki, bu da hazin.
Vay, gün çok eğlenceli oldu.
Hayır, seni aradım.
Elbette.
Şu anda aradım ya, değil mi?
Çünkü gerçekten seni yine
dışarı çıkarmak istiyorum.
Evet, evet. Güzel, romantik
bir akşam yemeği yeriz.
Belki şehir dışında bir yerde.
Dur biraz.
Biliyor musun? Kapatmam gerek.
Hayır, hayır. Seni ekmiyorum.
Hey, dinle.
Benim kızım kim, Kimber?
Amber, evet, ben de öyle dedim.
Affedersiniz.
LÜTFEN CEP TELEFONLARINI
KAPATIN
Amber? Amber, affedersin, bir saniye.
O tuhaf ses senden mi geliyor benden...
Özür dilerim. Kız kardeşim bazen
biraz geveze oluyor.
Pekala, stres atma
işleminden bahset.
Ve bu bana tam olarak ne sağlar?
Bu iki farklı fiziksel terapi
seansını kapsıyor.
Masaj terapisi gibi mi?
Erotik masaj mı?
Burası bir aile müessesesi.
Tüm personelimiz profesyoneldir.
Bu harika. Profesyonel tercih ederim.
Aslında profesyonel talep ederim.
Fakat şunu anlamaya çalışıyorum,
bu profesyonel deneyimin sonu...
...mutlu mu?
İhtiyacınız olanı çok iyi biliyorum.
Buna eminim.
- Beni izleyin, lütfen.
- Seve seve.
Hop. Yavaşla biraz.
Evet. Çok hoş bir yürüyüşün var.
Nefis nefis, dim sum.
Dur bir saniye.
Tamam, bunlar sağlam.
Emin olmak istedim.
Biraz gürültülü yaparım da,
anlarsın ya.
Hey, Buda. Pilavı biraz azalt.
Gözlerinizi kapatın.
Gevşeyin.
Birazdan size hizmet verecek
biri gelecek.
Ah, evet.
Ah, evet.
Muhteşem.
Hayır. Yanlış yerleri ovuyorsun,
küçük hanım.
Bir saniye, senin genç versiyonuna
ne oldu?
Peki, affedersin.
Altyazın var mı senin?
Ben de yardımcı olabilirim.
Belki gitsem iyi olur.
Gevşeyin.
Bu ne demek bilmiyorum.
Hiç fikrim yok. Evet.
Lanet olsun!
Omuriliğiniz tamamen eğilmiş...
Hayır, sorun değil. Ben iyiyim.
Bu ne güç be.
Yardım edeyim.
Ne yapıyorsun?
Biraz saldırgan değil misin sence de?
Nefes alın...
"Kapey" ne?
Nefes verin...
"Fuhey" falan istemez.
"Fuhey" istemez.
- Şerefe.
- Şerefe.
Kahretsin, arabam geldi.
Gitmek zorundayım.
Payını bize bırakarak.
EN KORKUNÇ EĞLENCE TRENİ
Bana biraz daha.
Peki, hoşça kalın.
- Görüşürüz.
- Tamam.
Görüşürüz.
Bu sonu. Neye içiyoruz?
Yeni iş bulmaya.
Çünkü şirketin kapanması an meselesi.
- Katılıyorum.
- Yeniden başlamaya.
Peter?
Hiç anlamıyorum.
Hayatının son 15 yılında...
...hemen her gün yaptığı
bir şeyi yaparken ölüyor.
Yapmak istemediğini söylemişti.
Hazır olmadığını söylemişti.
Onu durdurmalıydım.
Bir şey yapmalıydım. Bir şey...
Peter, yapabileceğin bir şey yoktu.
Ne biliyorsun?
Özür dilerim. Özür dilerim.
Alo, Ajan Block? Ben Dennis.
Evet, az önce Peter bir şeye çok kızdı,
ne bilmiyorum.
Bunun bir anlamı var mı?
Garip bir şey görürsem
aramamı söylemiştiniz.
Henüz bilmiyorum ama sağ ol, Dennis.
Tuhaf bir şey görürsen beni ara.
Daha tuhaf.
Sizce birbirimize kod adlarıyla mı
hitap etsek, ne dersiniz?
AnlaşıIdı, tamam.
Pekala, nasıI olduğunu göster.
Gösteremem.
Ne demek bu?
Yüz kere denesem de burada olanları
asla tam olarak yeniden yaratamam.
Bu çok garip bir olay.
Tanrım!
Ah, aslında bu çok iyi geldi.
İşimiz henüz bitmedi, şişko.
Ah, evet. Müthiş.
Dur. O şeyler steril mi?
Hayır. Hak etmediğim hiçbir
hastalığı istemiyorum.
Dur bir saniye. Bunu anladın.
İngilizce biliyorsun.
Anlıyorum tabii.
Beni aptal mı sandın?
Sadece anlamıyor gibi yapıyorum.
Pekala, bak ne diyeyim. Yapalım bunu.
İki milyar çinçon yanılıyor olamaz.
Çinçon dedim. Anladın mı?
Anladın, Çinlisin.
Tamam, girdi. Kesinlikle. Ah!
Evet, girdi.
Bunlardan kaç tane batıracaksın?
Telefonu uzatır mısın?
Sağ ol.
Tedavi sırasında telefon yasak.
Hey.
Bu pek hoş değil ama.
Bu iğne sayesinde
başında saç çıkacak.
Şimdi 30 dakika uyu,
kendini çok iyi hissedeceksin.
Parmakların gözüme giriyor.
Ne yalan söyleyeyim,
biraz can sıkıcı.
Şimdi 30 dakika uyu,
kendini çok iyi hissedeceksin.
Yineliyorum Çinli bayan,
ne dediğini hiç anlamıyorum.
Otuz dakika. Uyu.
Uyu.
Hey! Yangın!
Kimse yok mu?
Hey!
Hey, burada yangın çıktı!
Hey, yangın var!
Buraya gelin!
Kahretsin.
Benimle gelmelisin.
Paris'e mi?
Evet, kendin söyledin.
Yeniden başlaman gerekecek.
Benimle başla.
Kaç içki içtin?
Yeterince.
Molly, ciddiyim.
Haklıydın.
İşi kabul etmezsem pişman olacağım.
Ama seni kaybetmek istemiyorum.
Neden birini seçmek zorunda olayım?
Sen yanımdayken daha iyiyim.
Çocuklar, buna inanmayacaksınız.
Çok tuhaf bir kaza dediler.
Buna inanıyorsan elini kaldır.
Masaj sırasında kim ölür?
Gerçekten.
Önce Candice, şimdi Isaac.
Tesadüf olamaz.
Değil.
Nereye gidiyorsun?
Şu acayip adam.
Neden bizi takip ediyorsun?
BAŞ TIBBİ MÜFETTİŞ
Kimsin sen?
Mezarlıktaydın, spor salonundaydın,
şimdi de buradasın.
Ne yapıyorsun?
İşimi.
TIBBİ TETKİK
Bize ne oluyor?
Bir şey bildiğimi nereden çıkardın?
Bizi uyardın.
Anma töreninde.
Ölüm aldatıImayı sevmez dedin.
Bunu daha önce gördüğüm için.
Neyi gördün?
Şanslı birkaç kişi
bir faciadan kurtulur.
Sonra teker teker,
Ölüm gelip hepsini alır.
Siz o köprüde durumu değiştirdiniz.
Gerçekte bir pürüz var.
O pürüz de sizsiniz.
Ne yani, ölmeye mahkum muyuz?
Bu mu?
Hayatımızı yeni kurtardık,
bu ne manyak bir karma?
Bunu durduramayacağımızı mı
söylüyorsun?
O köprüde ölmeniz gerekiyordu.
Burada olmamanız gerekiyor.
Ölüm'ü kandırdınız.
Bu yüzden Ölüm'ün yerinize
başkasını almasına izin verip...
...canlılar dünyasında siz onların
yerine geçersiniz.
Daha yaşayacakları günlerin
ve yıIların hepsini alırsınız.
Onlar da ölümde sizin yerinizi alır.
Böylece defterler kapanır.
Bir dakika. Birini öldürüp hayatını mı
alalım? Bunu mu demek istiyorsun?
Kuralları ben koymuyorum.
Ben sadece oyun bittikten sonra
ortalığı temizlerim.
Belki Candice ve Isaac
bu yüzden öldü.
Kurtulmamaları gerekiyordu.
Şimdi bizim peşimizde.
Hayır.
Hayır, hepimizin değil.
Molly kurtuldu, ölmedi.
Ne?
O hayali gördüğümde ya da
malum olduğunda, her neyse...
...köprü yıkıImadan önce
seni karşıya geçirdim.
Kurtuldun.
Onu kurtardın mı?
Neden, bizden daha fazla yaşamayı
hak ettiğine mi karar verdin?
Hayır, bunu demiyor. Kimseden fazla
yaşamayı hak etmiyorum.
Candice'den fazla yaşamayı
hak ettiğin belli.
Hop. Peter, dur.
Bakın, çocuklar, yapmayın.
Kool-Aid içmiyorsun, değil mi?
Ölümün listesinden çıkmak için
adam öldürmek. Ciddi misiniz?
Neler döndüğünü bilmeyebilirim
ama o herifin dediği şey değil.
Ya? Ne o zaman?
Kahretsin.
Olivia'ya söylemeliyiz.
Hadi.
Tüm formları imzaladım.
İIk muayenenin üstünden
epey zaman geçmiş.
Bugün bu adımı atmaya
nasıI karar verdin?
Hayatımda bir sürü şey oluyor.
Hiçbir şeyi kaçırmak
istemiyorum...
...önemli bir şeyi.
Ben de aynı nedenle yaptırmıştım.
- Arkaya gel. Başlayalım.
- Peki.
Hayatındaki Güzelliği Gör
GÖZLÜK BAĞlŞI
Evet, ilk adım bu.
Onlara bir daha ihtiyacın olmayacak.
Burası. Girsene.
Bunlar ne?
Aa, küçük hastalarımız için.
Bazen büyükler için de. Gel.
O neydi?
Sakin ol.
Gerçekte olduğundan
çok daha kötü görünür.
Tamam, başını nazikçe
konumlandıracağım...
...ve sıktığı zaman...
...bana söyle.
Başımı kımıIdatamıyorum.
Mükemmel.
Tam istediğimiz şey.
İşte böyle.
Tamam, sıra eğlenceli kısımda.
Bir damla geliyor.
Gözünde biraz uyuşma
hissedeceksin.
Bu iyi bir şey.
Derin nefes.
Sakin ol.
Çok iyi.
Aferin sana.
İşte.
O kadar kötü değil ha?
İyi görünüyor.
Bu neydi?
Sakin ol, Olivia.
Sadece birkaç veri gireceğim...
Dottie!
Dot...
Dinle. Asistanım bana
eksik dosya vermiş.
Hemen dönerim.
Dur, gidiyor musun?
SİSTEM DURUMU NOMİNAL
5mW'ı GEÇMEMELİ
LAZER SOĞUTUCU ARIZASI
Bunun olması normal mi?
LAZER SOĞUTUCU ARIZASI
ACİL DURUM BUTONU
İmdat!
Olivia Castle. Nerede?
Tehlikede olabilir.
Gayet iyi. Bu işlemi
her zaman yapıyoruz.
İmdat!
İmdat!
Bu daha önce hiç olmadı.
Sam.
Bu gece benimle kal, lütfen.
Tabii.
O lazerin bu derece bozulması için beş
ayrı sistemin arıza yapması gerekmiş.
Beş.
Bizden ne istiyorsun?
Sizce neler olduğunu
söylemenizi istiyorum.
İki ölüm? Tamam, peki. Tesadüf.
Üç? Bu bir düzen.
Şimdi...
...bunu sizin yapmadığınızı biliyorum.
Tamam mı?
Ama bir şey bildiğinizi sanıyorum.
Nedir o?
Hiçbir şey bilmiyoruz.
Tahminde bulunun.
O köprüde kurtulmamamız
gerektiğini sanıyoruz.
Ne?
Şimdi de bir şey
bunu düzeltmeye çalışıyor.
"Bir şey" mi?
Tek açıklamanız bu mu?
Şu anda evet.
Ama sen başka açıklamalar
bulursan bize de söyle.
Teşekkür ederim.
"Bir şey."
Hey.
Ne zaman uyandın?
Bilmiyorum. Uyuyamadım.
Köprüyü düşünüp durdum.
Sam, kendine bunu yapamazsın.
Hayır. Şunu düşünüyordum;
gördüğüm hayalde...
...hepimiz otobüsten çıktık ama
yer yarıIdı ve Candice düştü.
Sonra otobüs aşağı uçtu.
Ve Isaac, o otobüsten çıkmamıştı.
Onunla düştü.
Ne demek istiyorsun?
Biliyorum, bir sürü şey oluyordu...
Ama seni karşıya geçirdiğimi biliyorum.
Sonra Olivia'yı almak için uzandım.
Ama başaramadı. Düştü.
Yani önce Candice.
Sonra Isaac.
Sonra Olivia.
Sırayla ölüyorlar.
Olivia'dan sonra kim ölüyor?
CANIN CEHENNEME
Roy, kontrol odasına gelir misin, lütfen?
Aa, Roy, patron çağırdı.
Başın dertte, Roy.
Pekala, okul çocuğu,
ne konuşmak istiyorsun?
- Mesai kartın ne öyle?
- Evet, mesai kartımı konuşalım.
Mesaimi azalttın, yani paramı kestin!
Herkesin azalttım. Durum düzelene
kadar şirket%50'den az kapasitede...
...çalışmamızı istiyor.
- Bahisçim%50 kapasite çalışmıyor.
- Aptal çocuğum da öyle.
- Roy.
Kaltak eski karım da%50 çalışmıyor.
Ne yapacağımı söyleyeyim.
Hayır, gitmeliyiz.
- Ben bir yere gitmiyorum. Hey!
- Buradan gitmeliyiz!
Hemen buradan gitmeliyiz!
Roy! Orada iyi misin?
- Hey, Dennis?
- Hey.
Bizi kapatıyorlar.
Fabrikayı mı kapatıyorlar?
Fabrikayı değil, sadece bizi.
Satış ve yönetimi.
İnanabiliyor musun? Bizi?
Genelde fabrika işçiler işten çıkarılır.
Biz değil, biz güvende olmalıydık.
Evet, Dennis,
daha büyük sorunlarımız var.
Olivia ve Isaac öldü.
Isaac kim?
Isaac Palmer, teknik destek.
Zaten ölmemiş miydi?
Hayır, Dennis.
Dinle, bir şeyler yapmazsak
bizim de başımıza gelecek.
Anlıyorum. Buna kurtulanın
suçluluk duygusu denir.
Hayır. Suçluluk duygusu öldürmez.
Karımın ailesini tanımadığın belli.
Dalga geçmiyorum burada, Dennis.
Sıra herkeste olabilir.
Sen olabilirsin. Anlıyor musun?
Kimse güvende değil.
Ne saçmalıyorsun?
O yıkılan köprüden
kurtulmamamız gerekiyordu.
Bu yüzden şimdi
ya öldüreceğiz ya da öleceğiz.
Anladın mı, Dennis?
Her neyse.
Seni uyardım. Ne istersen onu yap.
Yapacağım.
Ajan Block, ben Dennis.
Pete az önce buradaydı
ve aklını hepten oynatmış.
"ÖIdür ya da öl" diye bağırıyor.
Evet, kesinlikle bir tehdide benziyordu.
Ne oldu?
Bilmiyorum. O kadar hızlı oldu ki.
- Nathan. İyi misin?
- Evet.
- Duyunca sandık ki...
- Hayır, ben iyiyim.
Onu öldürdün mü?
Ne?
Hayır. Ben...
Zamanlamaydı. Altında duruyordu ve...
ÖIdürdün, değil mi?
Kancanın geldiğini gördün ve onu
öldürdün. Altına sürdün onu.
Hayır, gerçekten bir şey yapmadım.
Doğruyu söyle:
Yaptın mı, yapmadın mı?
Peter, sakin ol.
Yaptın mı, yapmadın mı?
Yaptın mı, yapmadın mı?
Evet. Sanırım yaptım.
Onu öldürdüm.
Demek ki teori doğruysa
yer değiştirdin.
O senin ölümünü, sen de onun
yıIlarını almış olmalısın.
NasıI emin olacağız?
Bence bu ölümlerin bir sırası var.
Herkesin köprüde ölüş sırasını
yansıtıyor.
O zaman sıra kimde?
Bana burada ne olduğunu
kim önce söylemek ister?
Kimde, Sam?
Ne kimde?
Dennis!
Dennis'teydi.
Orası kesin.
Niye beni dinlemiyorsun?
Gerçekten işe gitmeyeceksin, değil mi?
Molly, Isaac masaj masasında öldü.
Ölüm beni almaya gelecekse
bulunduğum yeri umursamaz.
Bir şey yapmak zorundasın.
- Yaşamak için birini mi öldüreyim?
- Tabii ki hayır.
Başka bir şey bulmak zorundayız.
Ben buldum.
O köprüde bir şey beni kurtardı.
Belki ölmemi istemiyor.
Belki.
Korku içinde yaşayamayız, Moll.
Yani yarın da olsa, bundan
50 yıI sonra olsun.
Biz birlikte olduğumuz sürece...
...ben mutluyum.
- Tamam mı?
- Mesaim bitince uğrasana...
...sana güzel bir gece yemeği yapayım.
Tamam, ver şunu.
Affedersiniz.
Beklememiz gerekmiyor, değil mi?
- Size haber veririm.
- Tamam, sağ olun.
Dana eti hazır, götür.
Samuel. Burginyona başla.
Tava geliyor.
Hey! Dikkat et.
- Tamam. Et geldi. Şuraya koy.
- Tamam, efendim.
Çok kötü olabilirdi, ha?
Evet. Olabilirdi.
Vincent, hızlan.
Hop, dur!
Ocağı temizle.
Kız arkadaşınla tanıştım.
Ona bir şey yapmamda
sakınca olmadığına emin misin?
Bitince temizlemeyi unutma.
Temizlerim, tabii. Sağ ol.
Ve şef...
Yamaklık.
Teklif hala geçerliyse...
...kabul etmek istiyorum.
Senindir.
Tamam, başka gecikme yok.
Beklediğin şey.
- Yardım edeceksin, değil mi?
- Evet, tabii. İstersen...
Hayır mı? İstemiyor musun?
Fransızcan nasıI?
Güzel. Demek ki birlikte
berbat olabiliriz.
- Neden?
- Stajı kabul ettim.
Ne?
Sam, bu harika.
Seninle gurur duyuyorum.
- Peter.
- Selam.
İyi misin?
Biraz üzgün görünüyorsun.
Evet, evet. Zor birkaç gün oldu.
Evet. Herkes için.
Özellikle bazıları için.
Girmemde sakınca var mı?
Evet, tabii. Gir.
Gel, otur.
Sağ ol.
Selam, Peter.
Selam, Molly.
Peter, yiyecek bir şey getireyim mi?
Makarna yapabilirim.
Hayır, tokum. Sağ ol.
Özür dilerim. Düşündüm ki...
Peter, burada olman iyi.
Şu anda yalnız kalmamalısın.
Biliyor musun,
burada olduğuma bile şaşıyorum.
Hayatta demek istiyorum.
Sıra bende, değil mi?
Ben ve sonra sen, değil mi?
Neyse, dün gece hiç uyumadım...
...gerçekten yapabilir miyim
diye düşündüm.
Neyi?
Birinin hayatını almayı.
Bir yabancıyı öldürüp
hayatını benimkiyle değiştirmeyi.
Bunu düşündüm ve...
...kendimi yapabileceğime...
...inandırdım.
Yürüyüşe çıktım.
Belli bir yere değil ama...
Her birkaç dakikada bir
bir fırsat kendini gösterdi.
Hiç şaşmadı.
Birini yakalayıp
bir sokağa çekebilirdim.
Ya da kaldırımdan aşağı
trafiğe itebilirdim.
Anlıyor musun?
Çok kolay olurdu.
Peter, ne yaptın?
- Yoksa...
- Hayır, yapmadım.
Yapamadım.
Anladım ki...
...ölmeyi hak etmeyen birini
öldüremezdim.
Sonra Candice'i düşündüm ve dedim ki:
Dur bir dakika.
Candice ölmeyi hak etmedi.
Olivia ya da Dennis de.
Ben de.
Ediyor muyum?
Hayır, elbette etmiyorsun.
Peki...
...hiçbirimiz ölmeyi hak etmiyorsa...
...sen neden yaşamayı
hak ediyorsun, Molly?
Kendin söyledin...
...hak etmiyorsun.
Kaç!
Tekrar ediyorum, ateş edildi.
Destek istiyorum. 1026 Washington.
Saklan, ben onu oyalarım.
Fırsat bulunca dışarı çık.
Henüz bitmedi, Sam.
Nerede o?
- Nerede o?
- Ona zarar vermene izin vermem, Peter.
Önce beni öldürmen gerekecek.
Bunun bana bir yararı yok.
Ölüm senin de peşinde.
Bu delilik, Peter. Yapma.
Bir dakika düşün, tamam mı?
Sen bir katil değilsin.
Kimseyi öldürmek istemiyorum, Sam.
Henüz ölmek de istemiyorum.
Vaktin henüz gelmedi.
Merak etme, Molly...
...onu öldürmedim.
Ama gerek yoktu, Molly...
...çünkü Ölüm bunu
benim yerime yapacak.
Bu ona yardım edemem
demek değil.
İşte bu.
- İyi misin? Neler oluyor?
- Peter. Silahı var.
Aman Tanrım.
Onu öldürdün.
Sıra Sam'de.
Peter, git.
Block'un hayatını aldın,
artık güvendesin.
Lütfen.
Üzgünüm, Molly.
Bir federal ajanın
öldürülmesine tanık oldun.
Yeni kazandığım hayatı
hapiste geçiremem.
Molly, kaç! Yardım getir!
Seni piç kurusu!
Candice'e onu sevdiğimi söyle.
Peter.
Gitti. Onu öldürdün.
Yani ben Block'un
hayatını mı aldım?
Evet.
Sanırım öyle.
İKİ HAFTA SONRA
Cam kenarına oturabilir miyim?
Şaka mı ediyorsun?
Ortada mı oturayım?
- Senden iki kat iriyim.
- Pek sayıImaz.
- Peki.
- Otur.
- Ben onu indiririm.
- Hadi be. Kendim inerim.
Dokunma ona!
Sakin olun!
- Hadi, Browning! Hadi, serseri!
- İn uçaktan!
İn uçaktan. Anlamıyorsun!
Herkes olduğu yerde kalsın.
Bu kavga neydi?
Hiçbir fikrim yok.
Bayanlar baylar, birazdan
kapıdan ayrılacağız ve...
Gidiyoruz.
Kalkış için kabin ışıkları karartıldı.
CDG FRANSA
VOLEE HAVAYOLLARI
13 MAYIS 2000
UÇUŞ NO 180
SİGARA YASAK
KEMERİNİZİ TAKIN
Kusura bakmayın.
Hayatındaki Güzelliği Gör
Affedersiniz.
Demin uçaktan inen yolcular,
sorun neydi?
Bir çocuk panik atak geçirdi
ve uçaktan inmek istedi.
Bir tür hayal gördüğünü söyledi.
Hayır.
Aman Tanrım!
Sam.
Seni tutuyorum!
Sam!
Molly, dayan!
Hayır!
Hayır!
Gelmen incelik, Nathan.
Roy'la çalışmak pek kolay değildi,
biliyorum.
Bilirsin.
Yine de öldüğüne inanamıyorum.
Evet. Şaka değil.
Herhalde en iyisi buydu.
NasıI yani?
Şirket sigorta için otopsi yaptırdı.
Anlaşılan Roy'un beyninde patlamak
üzere olan bir damar varmış.
Her an ölebilirmiş zaten.
Her an mı?
Hayat acımasız.
SON DURAK 5
Hepiniz dikkatli olun.
SON DURAK 5
[Turkish]
Rip By Senseman