Tip:
Highlight text to annotate it
X
O orospu çocuğuyla konuşmak istiyorum.
Duydun mu?
O orospu çocuğuyla şimdi konuşmak istiyorum.
O orospu çocuğuyla konuşmak istiyorum.
O piçi hemen şimdi bulacaksın. Yoksa ben şimdi...
Çocuğu vururum.
Joe, sakin ol. Sakin ol. Zeki arkadaşını arıyoruz.
- Onları bulacağım, tamam mı?
- Yardım etmeyecek misin?
Önce hangisini vurayım?
Önce orospuyu mu yoksa orospunun oğlunumu vurayım?
Bana yardım et Jeff.
Hayır, Joe, burda kimse silah sesi
duymak istemiyor. Bu herkesi korkutur.
Şimdi, bak.
Bütün gün sana yardımcı olmaya çalıştım, değilmi?
Sana yardım etmemi istiyorsan,
sen de bana yardımcı olmalısın.
Bu nasıl birşey bilmiyorsun, adamım.
Nasıl birşey olduğu hakkında hiçbir fikrin yok.
Neler yaşadığım hakkında hiçbir fikrin yok.
Nerden gelip nereye gittiğimi bilmiyorsun.
İşe yaramaz herifin teki
- Öyle olmadığını biliyorum, Joe.
Ekip 2 yerini aldı!!
Yapamam sanıyorsun değil mi?
Joe, silah sende. Ne yapmak istersen onu yap.
Dinle, çok yorgunum, artık uyumak istiyorum...
- Yorgun olduğunu biliyorum Joe.
''- Bugün hiç kimse ölmeyecek.''
- Bütün gece oradaydın.
Hadi, bırak da geleyim, böylece sen de uyursun.
Hayır! Hayır, hayır! Siktir git!
Sen iyi misin?
Bu adamdan nefret ediyorum.
Jeff, ben girişe doğru gidiyorum.
Şu an çocuğun odada olduğunu biliyoruz.
Eğer şimdi harekete geçersek,
onu kurtarma şansımız yüzde yüz.
Annesinden umudu kestik mi?
En iyi ihtimalle yüzde 20.
Jeff çocukla uğraşmamız lazım. Tek seçimimiz bu.
Ama bu adam bunu anlayamıyor.
Ben burda değilmişim gibi konuşmayın!
- 16 saattir burdayız!
- Elinizde ne var şu an?
Böyle giderse bu durum daha 5 gün sürer!
Pekala, herkes sakin olsun. Hepimiz yorgunuz.
Bu seçim işinden vazgeçmesi lazım. Birini seçmek.
- Olmayacak şeyler söylüyorsun! Yeter be!
Bekle, bekle.
Bir ağlama sesi duyuyorum.
Çocuğu yatak odasında tutması gerekiyordu.
Kes sesini Sean! Kes sesini.
Hey, Joe, benim, Jeff. Geri döndüm.
Dinle, izin ver de Sean'in annesi
onunla biraz ilgilensin.
Nesine izin vereceğim, sürekli acıkıyor,
birşeyler istiyor,
Tanrım, neden neden neden!
Sana bir iyilik yapayım.
Sean'in ne yemek sevdiğini öğren,
ben de size göndereyim.
Sen ve ben bu konuyu hallederken,
Çocuk ve annesi yatak odasında yemek yiyebilir.
Ne dersin?
Sean! Polisler zaten senin orda olduğunu biliyorlar.
Çocuk yatak odasından çıkıyor.
Burda kal!
Yüzde seksen ihtimal onu vurdu. 60.
30.
Alo.
Sean, hey, ben Jeff Talley.
Evlat, yatak odasına geri dönmeni istiyorum,
tamam mı? Hemen şimdi.
- Bay Talley?
- Evet?.
- Bizi kurtaracak mısınız?
Evet, Sean. Kurtaracağım.
Şimdi, neden seçim yapamadığını biliyorum..
Çünkü Tanrı çoktan herşeyin kararını verdi.
O ve orospu cehennemi boylayacak.
Hayır, Joe, dinle, sakin ol, rahatla biraz.
Ya da belki çocuk cennete gider. Üzgünüm Jeff.
Joe, dinle.
Telefonu aç. Telefonu aç.
Çalıyor.
- Telefonu aç.
- Açmıyor mu?
Aç şunu Joe.
Jeff. Birşeyler diyor.
Kahretsin. Nerden görüş alıyorsunuz?
- Görüş açısını kaybettik.
- Nerde bekliyorsunuz?
- İkinci pencerenin altında.
- Onu oraya çekeceğim..
Tanrım, gerçekten sana minnettarım.
Sana şükran duyuyorum...
İşlediğim bütün günahlarımdan
dolayı özür dilerim.
Oh Tanrım, lütfen beni affet.
Lütfen beni cennetine kabul et.
Tanrı'nın azizleri lütfen benim için dua edin.
Pencereye gelip benimle konuş.
Benim Jeff. Hadi.
Joe, kimin ölüp kimin yaşayacağına
sadece Tanrı karar verebilir.
ve o henüz..
Joe, böyle bitmesi gerekmiyor,
beni duyabiliyorsun biliyorum.
Joe, sadece pencereye gelip benimle konuş.
Hadi, benimle dua et, seninle dua edeceğim.
Hadi ama, hadi. Onları değil beni vur. Beni vur.
Hadi işte burdayım. Sadece pencereye çık.
Hadi. Bu duayı ben de biliyorum.
Affet beni sevgili Tanrım...
Joe.
Kahretsin.
Sean?
Sean?
Doktor!
Bir yıl sonra.
Saçmalama anne. O bunu seviyor.
Daha sonra konuşalım mı? Hayır anne!
Neden Los Angeles'dan geri döndüğünde
bana söylemedin?
Onun işi burda, Amanda. Burası onun evi.
Ama benim evim değil
ve hiçbir zaman da olmayacak!
Anne, anlamıyor musun? Burdan nefret ediyorum!
Benimle bu şekilde konuşma. Sesini yükseltme.
- Peki ben ne olacağım?
- Banyoda işim bitti.
Siz neden boşanmıyorsunuz?
Brisey, hadi.
Tamam gerek yok. Henüz bitirmedim.
- Bağrışmalar için üzgünüm.
- Bana çok kızgın, değil mi?
- Bu gittikçe daha zor oluyor biliyorsun değil mi?
Benimle konuşmanı isterdim.
- Nasıl yani seninle konuşmuyorum? Şu an
konuşuyorum işte.
- Ne düşündüğünü bilmek isterdim.
- Düşündüğüm şey,
işe yarım saat kadar geç kaldığım.
Kızına neden bu işi tekrar
aldığını açıklaman gerekiyor.
Haftaya görüşürüz.
Hey.
Neden bu kadar kızdığını biliyorum.
Ben ve benim keçi inadım...
Amanda.
Amanda.
Aman...
Senin miydi?
Polisler.
Sakin. 200 dolarlık....
Kes sesini.
- 200 doların var mı?
- Kes sesini.
Gazla.
- 12 dolar eksik. Ödünç almam gerekiyor.
- Eğer ödünç almayı düşünüyorsan,
ne kadar alacağına karar vermen gerekiyor.
- Hoşçakal. Bu akşam partiye gidebilir miyim?
- Bugün?
- Evet, sadece arkadaşlarım olacak. Ve ailesi.
- Yiyecek birşeyler alabilir miyiz?
- Biraz susabilir misin?
- Biraz sessiz olabilir misiniz?
- Karnım aç.
- Konuşuyorum.
- Alo, evet. Sipariş vermek istiyorum.
- Ödevler ne alemde?
- Bitti.
Pekala, neredeyse inanıyordum.
Şimdi, şey istiyoruz...Ne istiyoruz?
Git bir Dude-menü al. Süper boy.
Neden hep ben gitmek zorundayım?
Almak için arabadan inmek gerekiyor.
Abinin sözünü dinle.
- O zaman bana biraz para ver.
- Torpido gözünde.
- Bu ne için?
- Şu arabaya bak. Şu arabaya bak Moris.
- Hey bu kızı tanıyorum.
Yani tanımıyorum ama sürekli görüyorum.
- Nerde yaşadığını biliyor musun?
- Hayır.
- Siktir git.
- Komik mi sence?
Zengin orospu babasıyla araba gezisine çıkmış.
Siktir git.
Bristo Carmino Polis İstasyonu.
Ventura Şehri. CA.
- Selam, Louis.
- Tünaydın, şef.
- Kimler burada?
Louis ve ekibi TSO üzerine çalışıyorlar.
- İki birim mi? Umarım 18'i geçmiştir.
Selam şef.
Mikey, Dynamic Wheels mı takılıyorsun?
Nedir bu? Sivil giyinme günümü?
- Bak, şef, ben... -Spor ayakkabıyla işe gelirsen
seni bir polis olarak nasıl ciddiye alırım?
- Üzgünüm şef bir daha olmaz.
- Aynı şeyi daha pazar günü söylemiştin.
- Ama play-off lar vardı. Evet.
- Bugüne diyelim ki: Suçsuz Pazartesi.
Ve bunu ne takip ediyor?.
- Suçsuz Salı.
- Doğru.
- Düşük Suç Oranlı Salı...
15 dosya şifreleme için hazır.
- Evet, diyebilirim ki firma çok iyi görünüyor.
- Dosyalar şifreleniyor.
- Güzel.
- Baba.
- Bir saniye bekler misin? Oğlum geldi.
- Elimde ne var?.
- Cep telefonu.
- Neden elimde?
- Çünkü telefonda biriyle konuşuyorsun.
- Bu da demek oluyor ki?
- Konuşmanı bölüyorum?
- İşte benim dahi oğlum. Tamam, bay dahi,
senden istediğim şey,
ödevini bitirip masama getirmen,
daha sonra televizyon izleyebilirsin.
Kulağa nasıl geliyor?
Biliyorum. Çıkarken kapıyı kapatır mısın?
Teşekkür ederim. Önce biri sonra?
- Diğeri.
- Teşekkürler Jeff.
- Tamam.
Sana "Cennet bekleyebilir"
DVD'sini vermeye hazırım.
Saat kaç gibi bırakmamı istersin? Tamam.
Oldu.
- Hoşuma gitti.
- Hadi bir filme gidelim.
Filme gidebiliriz.
Önce yapmamız gereken 'baba'nın arabasını alma
Hayır, adamım.
Dennis bunu kızı taciz etmekten daha kötü.
Arabada bekle tamam mı?
- Baba, bir dinozor gibi davranıyorsun.
- Hayır, diyorum ki,
orda seni bekleyen bir erkek mi var?
- Erkek mi? Okuldaki çocuklar değil yani?
Diyorum ki, erkekler,tamam mı?
Erkekler, böyle bir kıyafeti, sekse davet
olarak algılar.
Söylediğim tek şey bu.
- Birşey mi arıyorsun?
- E boş?
- Oh, nasıl olmuş?
- Pekala, şuna ne dersin?
Üstümü değiştirirsem, bu gece izin verirmisin?
- Bu bana anneni hatırlatmadı. Peki şu nasıl?
Önce üstünü değiştir, daha sonra
40 dolar için konuşuruz.
Tekrar selam, orospu.
Siktir git demiştin değil mi?
Tommy? Tommy, ne...
- Hey kıpırdama, sakın kıpırdama.
- Evde başka kim var?.
- Hiçkimse.
Anneleri nerde? Ha? Anne nerede?
- Karım öldü.
- Moris. Kapı!
- Gerçekten, abinin sözünü dinlemelisin.
- Ne yapıyorsunuz?
- Kahretsin! Sana arabada kal demiştim.
- Dennis, bunu yapamazsın.
- Neyi? Adımı söyleme!
- Anahtarlar nerde?
- Hangi anahtarlar?.
- Arabanın anahtarları nerde?
- Ofisimde.
- Ofis güzel. Yürü gidelim.
- Tamam.
Sorun olmayacak.
- Tişörtünü beğendim.
Tamam. Biraz destek isteyelim. Alanda görüşürüz.
- Bristol 2,3 ve 2,9,1,5 destek istiyor.
- Lütfen, cevap verin, orda mısınız?
Bristol 2,3 ve 2,9,1,5 destek istiyor.
Bristol 2,3 ve 2,9 destek istiyor.
Tamam uğraşma. Ben gidip kendim bakarım.
- Baba, anahtarları ver gitsin.
- Anahtarları vereceğim, canım,
sadece emin olmam gerekiyor.
- Bu ne? Bu da ne?
- Girişten geliyor.
- Polis! Bu bir polis!
- Sorun değil.
- Kahretsin!!!
- Tamam sorun değil. Ben..
- Kapa çeneni! - Sakinleş, tamam mı?
- Burdan polisle konuşup herşeyin
yolunda olduğunu söyleyeceğim.
- Ve gider. Ve sonra da siz gidebilirsiniz.
- Merhaba. - İyi günler.
- Bristol Polis İstasyonu'na çağrı göndermişsiniz.
- Anladım, efendim. Olur böyle şeyler.
- Ama evin önünde bir araç var.
- Evet biliyorum.
- Klimayı kontrol etmek için birileri geldi.
- Eminim herşey yolundadır.
- Kapıya gelir misiniz lütfen?
- Memur hanım, oğlum bir baygınlık geçiriyor.
- Durumu biraz ciddi.
- Gerçekten gelmem gerekiyor mu?
- 1.5 lütfen cevap ver.
- Bristol evet, 1.5. Dinliyorum.
- Bir araba hırsızlığı bildiriyorum...
Kahretsin...
- Ateş açıldı. Ateş açtılar.
- Sussana Allahın belası herif. Düşünmem gerek.
- Bak, masamda, avukat ve hakimlerin listesi var.
- Bu işten sıyrılmanız için size yardımcı olabilirim.
- Siktir git neden bahsediyorsun sen!
- Baba! Hayır! Baba!
- Siktir git.
- Sen iyi misin?
- Tanrı aşkına, ne yapıyorsun sen?
- Arabanı tanıdılar, araba çaldığımızı biliyorlar.
- Ben Bristol Polis Departmanı'ndan Jeff Talley.
Arabamı yaralı polis memuru için yakınlaştırıyorum.
- Eve gelmiyorum. Tekrar ediyorum.
- Eve gelmiyorum. Bana ateş etme
- Tanrım!
- Carol, hadi, bin. Hadi, hadi.
- Hey. Şunu arabaya koy. Hadi.
- Uzlaşmacılar gelecek.
- Komşular 2 ergen olduğunu söyledi.
Dennis ve Kevin.
Ve Dennis'in hapis geçmişinden bahsettiler.
- Hapse gireceksiniz. Hepiniz hapse gireceksiniz.
- Tamam. Yeter.
- Neden bizi rahat bırakmıyorsunuz?
- Süre doldu. Yukarı çık.
- Babamın yanından ayrılmayacağım.
Bak Carol, aspirin ve bir yastık al. Herşey yolunda.
- Hadi. Gidelim. Gidelim.
- Evet?.
- Telefonu açtığına göre,
senin Dennis olduğunu varsayıyorum.
- Bunu bir evet olarak kabul ediyorum.
Ben Jeff Talley, Dennis. Yerel polistenim.
- Evet, baskı altındayım.
- Polis arkadaşımı kimin vurduğunu söyleyebilirmisin?
- Sen miydin yoksa Kevin mi?
- Hayır. Hayır. Bunu üzerimize atmayın.
- Bay Smith'le konuşmak istiyorum.
Ondan, evde olduğunu duymak istiyorum.
- Siktir git. Burda patron benim.
Benimle konuşacaksın.
- Pekala, Dennis, patron sensin.
Öyleyse, diğer adamlar senin sorumluluğun altında
- Siktir git. Beni kandırmaya çalışma.
Buraya bir helikopter istiyorum.
- Biz sadece yerel polisiz Dennis.
- İnsanları vurmaya başlamadan önce
bir helikopter getirin!
- Sakin ol, Dennis, sakin ol.
Silah sesi duymak istemiyorum.
Bana polisimi kimin vurduğunu söyle,
ben de sana inanayım.
- Eğer insanlara zarar vermeye başlarsanız,
kimse size yardım edemez
- Bana istediğim şeyi ver.
- Aile evin içinde. 2 şüpheli var. Belki de 3.
- İster misin?
Peki.
Şu tarafı kontrol edin. Bu tarafı da.
- Dennis. Dennis.
- Ne var?.
- Polis. Önce Morse ateş açtı.
- Biliyor musun Kevin?
Morse'un iyi bir nedeni vardı.
- Sebep mi?
- Evet.
- Dennis, bu adamı sadece 3 haftadır tanıyorsun.
Ve o bir polisi vurdu.
- Kevin. Ha?
- Belki de arabada kalmalıydın.
Böylece bizi uyarabilirdin.
- Burdan çıkış yok.
- Şu boku görmeye gelecek misin?
- Mutfak, giriş yolu, ve herşey burdan görünüyor.
- Yüce Tanrım.
Allahın cezası zenginler.
- Geri al.
- Klostrofobik misin?
- Fobiyi boşver.
- Morse. Morse. Kevin.
Şuna bir bakın.
- Selam, sesli mesaj servisi. Lütfen mesaj bırakın.
- Bir sorunumuz var. Hesaba ulaşamıyorum.
- Biliyorum. Televizyondan izliyorum.
Durumu kontrol altına almalıyız.
Teslime kadar dokuz saatimiz var.
- Kendi polis departmanımızda yeterli adam yok,
bu yüzden diğer departmanlardan yardım istedik.
Kısa zamanda burda olacaklar.
- Şunu keser misin?
- Babama yardım etmemiz gerek.
- Kes sesini. Televizyonu izle.
Bunlar polis. Yardım edecekler.
- İpi kesmemiz lazım.
- Kes sesini.
İkimiz beraberiz tamam mı? Yatağın altına geçeriz.
Sonra yatağın altındakileri kullanabiliriz.
- Yatağın altındakileri mi?
Yatağımın altında ne var ki?
- Onu kırabiliriz.
- Ne? Odamı mı karıştırıyorsun?
-Hadi daha hızlı ol.
- Deniyorum.
Ne yapıyorsunuz orada
Tama şimdi kavga etmeliyiz
Beni zorlama küçük pislik
Tanrım, bu bir şaka olmalı
Şaka mı bu?
Kes hadi kes
Zaman doldu tamam mı?
Götür onu burdan, lütfen, hemen
Kızı sen al.
-Kardeşim ne olacak
-Endişelenme
- Üşüdün mü?
- Hayır.
- Ben Marshall. Senin adın ne?
- Jennifer.
- Lütfen.
- Lütfen.
- Herşey kontrol altında.
- Jeff Talley. Şef Polis.
- Kule
Helikopter geldi ha?
Başkan sağolsun.
- Konuştun mu?
- Bobby. Telefon hattını kurduk mu?
Burdan konuş.
- Evet. Ben Jeff Talley.
Yanımda şef departmanından Will Beckler.
- Adamımız o mu?
- Evet, Dennis. Adam bu. Biraz bekle. Görüşürüz.
Rehine operasyonu devam ediyor.
Bugün erken saatlerde bir...
- Hey, ne haber, benim. Aranız düzeldi mi?
- Aslına biz hala senin tavsiyeni bekliyoruz.
- Sen gittikten sonra Amanda'yla yine kavga ettik.
Televizyonu açtı ve herşeyi gördü.
- Yani artık orada değilim.
- Bak, meşgulsün biliyorum ama uğrayabilir misin?
- Evet gelebilirim, sanırım.
Carol'a gitmem gerekiyor. Bir kızı vardı.
- Ölmesi senin hatan değil Jeff.
Biliyorsun. Senin hatan değildi.
- Evet. Ne hakkında tartıştınız?
- Eh, biliyorsun, her zamanki konu.
Boşanacağımızdan korkuyor.
- Ne düşünüyorsun Jenny?
- Sence boşanacak mıyız?
- Birazdan görüşürüz.
- Tamam.
- Amanda'ya selam söyle.
- Peki. Seni seviyorum.
- Sür.
- Korktuğunu biliyorum.
Ama aptalca birşey yapmadığın sürece,
sana zarar vermeyeceğim. Anladın mı?
- Ne istiyorsun?
Ellerini arabanın tavanına koymanı istiyorum.
Şimdi, sol elini direksiyona koyar mısın lütfen?
Şimdi sağı. Güzel.
Arkadaki adam seninle ilgilenecek.
Lütfen zorluk çıkarma, bu senin iyiliğin için.
Aynaya bak. Şimdi.
Biliyorum, biliyorum, ama en azından
hala hayattalar.
Şu andan itibaren, onlara ne olacağı senin elinde.
Gitmene izin verebilirim, sakin olabilir misin?
İyi. İyi. Şimdi, beni dinle,
Walter Smith'in evine geri dönmeni istiyorum.
- Walter Smith'in evinde bana ait bir DVD var.
- Artık iş benden çıktı ama?
- Benim adamlarım işi bitirene kadar
bundan sen sorumlu olacaksın.
İçerden dışarı çıkılmasını istemiyorum.
Buraya kadar tamam mı?
- Bunu nasıl yapabilirim?
- Sen ünlü Jeff Talley'sin. 10 yıllık SWAT,
7 yıllık rehine uzlaşmacısı olarak tecrüben var.
Bir yolunu bulacaksın.
Bu beyaz telefon çaldığında arayan ben olacağım.
Daha sonraki talimatlar için,
eğer plandan azıcık bile saparsan, karını
ve çocuğunu da.
Ama istediğimi getirirsen, aileni geri alırsın.
İşte, kelepçeyi açmadan önce
biz gidene kadar bekle.
Bu işi halledelim Talley.
FİLM ARASI
Evet. - Hatta bir çocuk var ve
Tommy Smith olduğunu söylüyor.
Onu şerife aktaracaktım,
ama seni televizyonda gördüğünü ve
seninle konuşmak istediğini söylüyor.
- Tamam, Louis, bağla.
- Sen televizyondaki adam mısın?
- Evet Tommy, ben oyum.
- Danny denen adam, babamı bayılttı.
- Yavaş, yavaş, yavaş ol.
- Çok korkuyorum, bize yardım etmen gerek.
- Tamam, rahat ol biraz. Baban yaralandı mı?
- Şşşş, Tommy, Tommy
- Bir doktor gerekli.
- Alçak sesle konuşmanı istiyorum tamam mı?
- Biraz sakin ol.
- Tamam
- Peki.
- Güvenli bir yerde misin?
- Yatak odamdayım. Beni duyamazlar.
- Bekle, seni duyamayacaklarını nerden biliyorsun?
- Çünkü güvenlik kamerasından onları görebiliyorum.
- Bana kamerada gördüğün herşeyi anlat.
- Dennis, Kevin ve ağaçlar ve askerler.
- Moris'i görüyorum.
- Bekle, Tommy.
- Bana Moris'den bahset.
- Bayan Schumaker.
- Mümkün olduğunca çabuk,
çatıdan bağlantı sağlayın. Ben Schum
- Sizi dış kameralardan görebiliyorlar.
- Evin içinden mi?
- Şüpheliler evin içinde,
sizin bütün hareketlerinizi içeriden izleyebilir.
- Bu bilgiyi nasıl edindin?
- Siz orda dalga geçerken, ben bu bilgileri edindim.
- Mike, benim, beni dinle.
- Evet şef.
-Evet, pozisyonlara geçiyoruz.
- Louis, Louis cevap ver.
- Hadi Louis, bağlantı hazır mı?
- Denedim ama hat güvenli olduğu için
giremiyorum şef, kesmeme izin ver
- Peki ya Walter Smith'in cep telefonu?
Ulaşabildin mi? - Evet. Evet aldım.
- Tamam söyle.
- 805459.
ve çatıdan siktir olup uçup gitmek.
Anladın mı? Sik kafalı!
- Tamam, dinle ben..
- Selam, Smith'in sesli mesaj servisi.
Lütfen mesaj bırakın. - Kahretsin.
Hadi, Dennis, telefonu aç.
- Arayıp duruyor.
- Alo
- Dennis, ben Jeff Talley.
Beni dinle. Güvenlik kanalını izle.
- Dennis, beni duyabiliyor musun?
- Evet, ben zaten neden bahsettiğini biliyorum.
- Bir boktan haberin yok.
Kapa çeneni ve beni dinle.
Dış kameralara bakmaya devam et.
- Evet, ama ne göreceğim ki? - Kes sesini.
Kıçını kaldır ve kameraları izlemeye başla Dennis.
- İzliyorum, tamam mı? İzliyorum
- Ne?
Ne oluyor?
- Ne?
- Benimle konuş Dennis.
- Evet, evet burdayım.
- Dinle, dikkatli dinle. Orda 18 tane tetikçi var.
- Önce kameraları sonra da seni vuracaklar.
Anladın mı? - Sen neden bahsediyorsun?
- Hayatını kurtarmaya çalışıyorum!
- Ama ben....
- Kes. Hayatını kurtarmaya çalışıyorum!
- Ama sorumlu ben değilim demiştin.
- Hayır benim.
- Adamları geri çek!
- Bu işi bu duruma sen getirdin!
- Ne bekliyorsun?
- Benim adamlarıma sen emir veremezsin.
Bir dakika önce arayıp kameraları vurmamı söyledin.
- Kameraları vurmak mı?
Bu onu delirtecek böyle birşeyi neden söyledin.
- Şimdi ne halt edeceğiz? - Sen bu işin dışındasın,
müdahale etmene izin vermeyeceğim.
Yetkilerimi kullanacağım tamam mı?
Dennis artık bana güvenmediğini söyledi.
Eğer Talley'le konuşmaz ise
vuracağını söyledi. Hemen şimdi.
- Evdeki tetikçinin adının
Moris olduğunu söylediler.
Burdan yola çıkarak hareket etmelisiniz.
Bir sonraki sorunuz bu bilgiyi nerden aldığım.
Evdeki küçük çocuk beni
kızkardeşinin cep telefonundan aradı.
- Hey iyi misin?
- İşinin başına geri dön.
- Hey, Dennis, ben Jeff, herkes iyi mi?
- Buraya sıkışıp kaldık adamım.
- Biliyorum, biliyorum. Yardım etmeye çalışıyorum.
- Dennis Walter Smith'le konuşmam gerekiyor.
- Smith konuşacak durumda değil.
- Yaşlı adamı bırakmamı istiyor.
- Peki.
- Öyle mi?
- Senin seçimin.
- Evet, iyi fikir.
Bu akıllıca bir hareket değil, yeterince bilgimiz yok.
Bak, sana yardım etmek istiyorum ama,
adamlarımı ateşe atacak
birşey yapmana izin vermem.
Bana yardım etmek istiyorsan, ışıkları söndür.
Lütfen.
Mikey, yönetim noktasının ordayım, buraya gel.
Ben kuralları yıkmak için burdayım.
- Eğer vurulursan, hepimiz..
- Bir hayat kurtarmaya çalışıyorum, Will.
Evet şef?.
MT'lerde kimler var, Mike?
- Yaklaşık 7 birim..
- İsimler, Mike, isimler.
Hoffman var, Latona var.
Ridley, Jackson.
- Ridley. Ridley'i buraya getir.
- Üstünü çıkarmasını söyle.
- Tamam.
Sen de.
- Ben de ne?
- Sen de üstünü çıkar. Sen süreceksin.
Gözcü 1'den kontrole.
Ambulansın girişe uzaklığı 20 metre.
Hareket yok.
Kahretsin.
Hadi.
Bilinci yerinde değil. Bindirelim ve gidelim.
- 3e kadar sayıyorum, hazır mısın?
- Evet.
- 1...2...
- 3
Pat.
Hadi.
Git Mikey git!
- Mike burda kal.
- Şef?. Ne?
Lanet ambulansı durdur!
- Herkes iyi mi?
- Ne yapıyorsun?
- Onu ayıltmamız gerek.
- Ne?
Onu ayıltacağız ve bu sen yapacaksın.
Adamın icabına bakmışlar, bayılmış durumda.
Bütün bildiğim, beyni zarar görmüş olabilir.
- Hastaneye gidiyoruz.
- Kalk, kalk Smith.
- Sen ne halt ediyorsun?
- Ellerini üzerimden çek!
Bunu rapor etmemi ister misin? İster misin?
- Bunu raporlayacağım.
- Lanet olsun!
Şu kokan tuzlardan ver o zaman ona. Ephonethrine
iğnesi yap.
Sadece 1 dakikalığına bana lazım. Ona tek bir
soru sormam gerekiyor.
- Sana cevap verebilecek durumda değil.
- O zaman ona ilaç ver.
Bu adama hiçbirşey vermiyorum.
Jeff! Jeff! Silahını al o zaman.
Silahını al ve tetiği çek.
Lanet olsun yardımına ihtiyacım var!
Onu öldürmek mi istiyorsun? Durma, öldür.
Hadi, hadi, istediğin bu mu?
Yardım etmeni istiyorum Bob.
Hayır, Jeff, hayır.
Bu yaptığın onu öldürebilir.
Şu an gördükleriniz birkaç dakika önce
çekildi. Kurtarılan rehinenin kim olduğundan
tam olarak emin değiliz, yetişkin bir erkek.
Eğer kaynaklarımız doğruysa, bu adam,
Walter Smith olabilir.
- Smith hastaneye gidiyor.
- Smith beni endişelendiriyor.
Zincirdeki yerini biliyor. İyi olacaktır.
Biz de öyle. Eğer o DVD'yi teslim edemezsen
o muhasebeciye canlı ihtiyacımız var.
Şimdi oraya birilerini gönder.
Ve onu kaybetmediğimizden emin ol.
Triess.
Birileri Walter Smith hakkında bilgi istiyor.
Alo
Şunu sormam gerek, Smith ailesinden biri misiniz?
Üzgünüm fakat size sadece
Bayan Smith'in yolda vefat ettiğini ve
ve bütün soruşturmaların yarın sabah
şehir yargıç birliği tarafından yapılacağını
söylemeye iznim var.
İsterseniz, size...
Alo?
Kahretsin.
- Sen iyi misin?
- Lanet olsun hayır, iyi değilim Jeff.
Bu adamın hastaneye gitmesi gerek.
Kahretsin, neler oluyor?.
Şu an sadece onun hayatını kurtarmıyorsun.
Telsizden uzak dur. Benimle temasa geçmek
istersen, cep telefonumdan ara.
- Ne?
- Evden içeri veya dışarı kimsenin
girip çıkmayacağını söylemedim mi? Smith öldü.
Smith öldüyse bundan sana ne?
Tek istediğinin DVD olduğunu söylemiştin
Aptal sikik. Benim adamlarımı bekle ya da
Kızının kalbini yerinden çıkartırım.
Siktir git.
Devam et, ailemi öldür, beni öldür
ama sen bunu yapmadan önce,
Smith'lerin evine gireceğim
O ölü puştun bütün DVD'lerini kutulayacağım
ve sen ve federaller E-bay'de
onun için teklif verebileceksiniz.
Buna ne dersin, zeki adam?
- Sanırım birbirimize ihtiyacımız var, değil mi?
- Evet.
Sanırım öyle.
Burası Los Angeles değil Jeffrey.
Başka bir çocuk için daha
vicdan azabı çekmek istemezsin.
Neredeyse işi bitirdik. Sen ve ben.
- Yani dikkatli ol.
- Evet.
- Sen de.
Siktir.
Hey, Benjaminleri alıyoruz, ipi kullanıyoruz,
duvarların üstünden tırmanıyoruz.
- Bu çok aptalca. Helikopterleri var.
- Gece görüşleri ve bir sürü bokları.
- Tamam, götlük yapma.
Ön kapıdan çıkıp gidemeyiz, götlük yapıyorsun.
Benjaminleri duvardan yukarı nasıl çıkaracaksın?
Hiçbirşey yapmadın. Birşeyler yap.
Bunu dağdan yukarı mı çıkaracağız,
böyle mi düşünüyorsun?
Birşeyler yap. Herhangi birşey! Birşeyler yap Kevin!
Ha? Herhangi birşey!
Plan nedir öğrenmek istiyorum. Lütfen.
Planın nedir anlat, lütfen.
- Yakmak.
- Ne?
- Bu evi. Yakalım.
Heryer duman olur,
helikopterler de dumanın arasından bizi göremez.
Peki ya kızı ve kardeşini ne yapacağız?
Ya kız ve kardeşi?
Artık kimseyi öldürmeyeceksin.
Klasikfoster ürünü. 3 yaşında ve Marshall.
Crubchack babasının önce annesini öldürmesine
ve sonra intihar etmesine tanıklık ediyor.
Gerisini tahmin edebilirsin.
Şuna bak, o zaman henüz 17 yaşında.
Tezgahtar, birşeyler demeye çalışıyor.
- Yardım edin diyor.
- Evet.
Neden orda öylece duruyor?
Neden öyle dikilip duruyor?
Orda öylece durmuyor.
Adamın ölmesini izliyor.
Yanlış adamla konuşuyoruz.
Annem
Annem, sadece
Hayatımdan öyle çekip gitti...
Öyle, öldü.
Kırık bir kalple.
Korktuğunu biliyorum.
Ben de korkuyorum.
İster misin?
Hayatındaki en güzel gün hangisiydi?
Benimki bugün.
İşte benim kızım. Benim kızım.
- Evet Louise.
- Yine Tommy Smith arıyor.
Evet, bağla.
Tommy, Jeff Talley ile konuşuyorsun.
- Neredesin?
- Gizli yerimde.
- Gizli yerin nerede Tommy?
- Bu taştan evin içinde biryerde.
- Evin planlarını buldunuz mu?
- Tommy, Tommy, beni dinle
Gizli yerin tam olarak nerede?
- İçinden borular ve teller geçiyor mu?
- Evet.
- Havalandırma boşluğunda.
Gizli yerin nereye açılıyor Tommy?
Heryere, gibi.
- Jeff Talley.
- Evet hala burdayım Tommy.
Dennis, babamın Benjaminlerini bulmuş.
Benjamin nedir?.
Bir Benjamin 100 dolardır Tommy.
Babanın kaç tane Benjamini var?.
2 büyük çanta dolusu.
- Jeff Talley.
- Evet, Tommy.
Babam iyileşecek mi?
Evet, evlat, şu an iyi bir arkadaşım onunla beraber.
Tommy, odana geri dönmeni istiyorum.
- Hemen şimdi, tamam mı?
- Tamam.
Kızkardeşinin telefonunu sana söylediğim gibi
titreşime aldın mı?
- Evet.
- İyi çocuk. Seni geri aramamı bekle.
- Tamam mı?
- Tamam
- Güzel.
- Onları evden çıkarmamız gerek.
- Evet.
Schumaker nerede?
- Evet.
- Walter Smith'le ilgili.
- Ne oldu?
- Ayıldı.
- İğneyi yaptım.
- Tamam. Teşekkürler.
Bay Smith, benim adım Jeff Talley.
Bristow'da polis şefiyim.
Oğlunuz Tommy'yle konuştum.
Hala kardeşi Jennifer'la beraber
evin içindeler.
Uğraştığımız genç adamları biliyorsunuz.
O DVD'ye ihtiyacım var Bay Smith.
Neyi kastettiğimi biliyorsunuz.
Çocuklarımı kurtar.
Tabii ki ailenizi kurtarmak istiyorum.
Ama bunu yapmamın tek yolu,
o DVD'yi almam.
'Cennet bekleyebilir'
- Nerede?
- Ofisimde.
- Tommy, sen iyi misin dostum?
- Evet, iyiyim.
İyi.
Tommy, şimdi sana yetişkin bir soru sormam
gerekiyor, tamam mı?
- Tamam.
- Eğer güvenli bir şekilde yapabilirsen,
- ama sadece, güvenli bir şekilde yapabilirsen,
kimse seni görmeden,
babanın ofisine gidebilir misin?
- Sanırım.
Ama babam benim asla ve asla oraya girmemem
gerektiğini söyler.
Sesini yükseltme dostum, sesini yükseltme.
- Hatırladın mı?
- Tamam, tamam.
- Tommy, video oyunlarını sever misin?
- Evet.
Öyle mi? Ne tarz oyunlar oynuyorsun?
Canavar Jam'i severim. Bounty Hunter'i.
ve WilburZrog.
- WilburZorg, bunu biliyorum.
Bu oyunu biliyorum.
- Demek oluyor ki, Ajan Sıfır'ı tanıyorsun?
- Evet.
Sence Ajan Sıfır bu durumda ne yapardı?
Asla ve asla der miydi sence Tommy?
Hayır, asla demezdi. Kaptan Wilbur'a
Zenon gezegenini kurtarması için yardımcı olurdu.
Siz...Siz Kaptan Wilbur musunuz?
Ve benim evim de Zenon gezegeni?
ve Kaptan Wilburs da Zenon gezegenini kurtaracak.
Değil mi?
Evet Tommy.
Kaptan Wilbur Zenon gezegenini kurtaracak.
ama senin yardımına ihtiyacım var.
En etkin giriş noktası burası, havuz bölgesi.
4 kişilik birtakım halatlarla aşağı inecek,
yukarıdaki ışıkların yanından sessiz bir giriş.
- Tamam.
Morris ve iki çocuğu avluya çıkaracağım,
ve diğer ikisi evin içinde kalacak.
İki dakika. Ne kadar zamana ihtiyacınız var?
Diyelim ki,
rehineleri havuzun etrafına getirebildiniz,
3 şüpheliyi de evin bu tarafına nasıl çekeceksiniz?
Bunu zaten yapmak üzereyiz, değil mi?
- Evet.
- Oraya geliyorum.
- Ne?
- Sen ve ben konuşacağız.
Yalnız olduğundan emin ol.
Dennis, Dennis.
Ne istiyorsun?
Kendi başına mısın?
- Evet.
- Bir sorunumuz var Dennis.
- Öyle mi?
- Evet.
Walter Smith biraz önce öldü.
- Dediğimi duydun mu?
- Evet.
Polisimi Morris'in öldürdüğünü biliyorum.
Ama Smith'in ölümünden sen sorumlusun.
İş çok karıştı, değil mi, Dennis?
Helikopterlerin çok pahalı olduğu gerçeğini
bir kenara bırakıyorum.
Benzin parasını ödemek gerek, pilotu,
Polis şefini...
Polisler emekli oldukları zaman ne yaparlar
biliyor musun Dennis? Golf oynarlar.
Ben golf oynamak istemiyorum.
Siktiğimin golfünden nefret ederim ben.
Ben golf sahasında bir ev istiyorum.
Bunu istiyorum
Smith ölmeden önce benimle konuştu.
Parayı biliyorum.
Ben para hakkında hiçbir bok bilmiyorum.
Ne boktan bahsettiğini bilmiyorum.
Bir anlaşmadan bahsediyorum. Eğer bir helikopter
istiyorsan, ben de golf sahasında bir ev istiyorum.
50 bin.
Belki şeriflerle pazarlık yapabilirsin bu parayla.
Hayır, hayır, hayır.
Kahretsin.
Yarı yarıya. Sana yarısını vereceğim, tamam mı?
Yaklaşık 2 milyon.
Pekala, yarısı iyi.
- Tamam, ekibine anlat.
Jennifer ve Tommy evde kalacak.
3ünüz avluya geleceksiniz.
Ve ben parayla helikopteri değiştireceğim.
Pilotların beni vurmayacağını nerden bilebilirim?
Bırak da ben düşüneyim bunu.
Sen sadece çantanın hazır olduğundan emin ol,
anladın mı?
Evet.
Yarım saat içinde.
Burda esas olan benim tamam mı?
Anlaşmayı ben yaptım.
İyi. Herneyse işte. Dışarı çık.
Dışarı çıkıyoruz Kevin. Ne yaptığımı sanıyorsun?
- Herşeyi daha kötü hale getiriyorsun.
- Bak, her zaman seni kolladım.
Saçmalık.
Olması gereken buydu Kevin, her zaman böyle
oldu ve her zaman böyle olacak. Her zaman.
Ya sadece bizi vurmak için
dışarı çıkarmaya çalışıyorlarsa?
Bizi milyon kere öldürebilirlerdi, Kev.
Ama yapmadılar çünkü Talley paranın peşinde.
Evet, parayı alıp bizi öyle vuracak.
Gidiyoruz.
Bekle, nereye?
Helikopter gezisine çıkıyoruz.
Hayır. Hayır, ben...
Ben senin kızın değilim,
seninle hiçbiryere gitmiyorum.
Ben gelmiyorum...
Sen benim kızımsın.
Ve benim kızım benimle beraber gelir.
Kırmızı takım halatlara. Çıkışa doğru,
şuraya gidiyoruz, bu içerdeki havuzun çevresine.
Sorusu olan?
Hepsi burada, 2 milyon.
Tamam, gidelim, o nerede?
Bu da ne böyle? Anlaşmamız bu değildi.
Konuşmamız böyle değildi.
Helikopterde 3 kişi Dennis, bütün taşıyabileceğimiz
bu kadar.
İşi yönetenin sen olduğunu sanıyordum.
Böyle dememiş miydin? İşin başındaki benim
demiştin.
Benim. Ben yönetiyorum.
- Kanıtla.
- Morris, bırak onu.
Hiçbiryere gitmiyoruz.
Dennis, bu evin sahibi bir suçlu
Ve arkadaşları da öyle.Bu para onlara ait.
- Daha çok para mı istiyorsun?
- Seni öldürecekler.
- Daha çok mu para istiyorsun?
- Sen yanlış zamanda yanlış evi seçtin.
- Saçma.
- Sana Smith hakkında yalan söylediğim tek şey,
Ölmediği, sen kimseyi öldürmedin.
Bu da demek oluyor ki, sen, istersen,
burdan öylece çıkıp gidebilirsin.
Silahını yere koy ve çık git.
Hadi, işi berbat etmesine izin verme.
Onu dinleme, çıkışa vardığımız an
bizi vuracaklardır.
- Bana yalan söyledin.
- Vur onu.
- Be geri dönüyorum.
- Hayır, dönmüyorsun!
Geri dönüp dışarı çıkıyorum,
sana telefon açacağım.
- Yapma Dennis.
Vur onu.
Dennis, hayır.
- Gidebiliriz.
- İzin ver gitsin.
Siktir git.
- Hadi Kevin, benimle gel.
Çantaları al.
- Hadi.
Lanet çantaları al! Çantaları al.
Lanet olsun Dennis.
- Dennis hadi.
- İşin başında ben varım!
Lütfen, yardıma ihtiyacımız var, lütfen, lütfen
Geri çekilin, geri çekilin.
Çocuklar evin içinde.
Senden nefret ediyorum.
Gitmek istiyorum, lütfen.
Gitmek istiyorum.
Ben senin kardeşinim. Senin kardeşinim!
Yani bir seçim yapman gerek. Ben veya Morris.
Parayı seçiyorum.
Parayı seçiyorsun, Parayı seçiyorsun öyle mi?
- Buna ne dersin?
- Bitti mi?
Şef Talley, durum sizi aştı bu çok açık.
İhmaliniz protokolü gereksiz yere ihlal etti.
Kendinizi ve memurlarımı
boş yere ateş hattına soktunuz.
Benim fikrimce, emir vermeye devam ederseniz,
negatif sonuçlar olabilir.
Ne yapıyorsun?
İşi benim için kolaylaştırdın.
İşin bitti. Bittin artık.
Şef Talley, FBI burda ve
sizi görmek istiyorlar.
Şef Talley nerde?
- Schumaker, şerif departmanı.
- Talley sen misin?
Walter Smith ve ailesi federal koruma
altında. Şef, Birleşik Devletler hükümeti
hizmetiniz ve işbirliğiniz için
size teşekkür ediyor. Şef, şimdi buraya gel.
Şef Talley artık görevde değil.
Bu federal bir mesele, bayan
İçeri gir.
Bu beyaz telefon olmalı.
- Evet
- Neredeyse yaptın Talley.
Yapman gereken tek şey, hareketsiz kalıp,
gerisini benim adamlarıma bırakman. DVD'yi
aldıkları zaman, ailene kavuşacaksın.
Federal Ajanlar.
Pahalı olmalı.
Belki gerçekler, belki de değiller.
Ne kadar az bilirsen senin için o kadar iyi.
Dokunma bana.
Bak, bütün bu bok bittiği zaman
yine sadece ikimiz olacağız, tamam mı Kev?.
Ve böyle bir şekilde..
Yani, zengin insanların her zaman çözümleri vardır.
Hadi, neyin var bir bakayım.
Kev.
Lanet olsun, o evin içinde çocuklar var.
Etrafı kırıp döküp içeri girerseniz,
birileri ölecek.
Senin kendi talimatların var, benim de.
Böyle bırakıyoruz.
Eve daha fazla yaklaşırsan ailen ölür.
Buraya kadar.
Onu alıp gidiyorum.
Tamam.
Gitmen gerekiyorsa git.
Kahretsin!
Onu vurdular, vurdular!
Üzgünüm Kev, üzgünüm, özür dilerim.
Lanet olsun Morris, Kevin'i vurdular!
- Dennis...
- Morris, lütfen birşeyler yap.
Lütfen, lütfen, lütfen.
- Yapıyorum.
- Ne?
Hadi, çabuk ol. Acele et, lütfen.
Hadi, acele et, hadi.
Acele et, çabuk.
Tommy, kaç Tommy, kaç
Vur onu Tommy, vur onu.
Vur onu!
Tommy, vur onu, vur onu. Vur onu Tommy.
Yap şunu. Lütfen. Yap hadi.
Önce güvenliği açman gerek.
Hadi.
Hadi, hadi, beni takip et.
Koş,koş,koş.
Hadi, Tommy, aç şunu evlat, hadi.
Hadi Tommy, aç şunu.
- Jeff Talley! Jeff Talley!
- Kiminle konuşuyorsun?
Tommy nerdesin?
Geliyor.
Tommy? Tommy? Beni duyabiliyor musun?
Cevap ver Tommy!
- Daha çabuk, daha çabuk.
- Hadi
Hadi.
Bu yönden.
Tanrım!
Hayır.
Daha çabuk olman gerek.
Tommy cevap ver. Bana cevap ver Tommy!
Tamam, bizi göremez.
Bizi göremez.
Oh Tanrım, oh Tanrım, hayır!
Tanrım!
Kahretsin!
Jennifer gel, gitmemiz gerek.
Hadi, şu duş başlığını al.
Hadi, şunu al ve birkaç havlu ıslat.
İyice ıslat. Tommy, hadi.
Özel filmlerin bende.
Çok cesursun, ama henüz iş bitmedi, değil mi?
Gidip ablana yardım et. Hala başımız belada.
Tamam, lütfen acele et.
Siktir!
Hadi, hadi.
Yere yat.
Yavaşça arkanı dön.
Ben istediğimi alana kadar kimse biryere gitmiyor.
Sadece onların ön kapıya çıkmasına izin ver.
Sadece, gitmelerine izin ver.
Yere yat!
Hadi!
Herşey için teşekkürler.
- Ne kadar kötü?
- Ölene kadar kan kaybedebilirsin,
ve farkına bile varmazsın.
Hastaneye gitmen gerek Jeff.
- Şimdi.
- Vaktim yok.
- Evet.
- İşi nasıl berbat ettin biliyor musun?
- Ailen öldü.
- Kes sesini.
- Hepsi öldü.
- Kes sesini.
- Kes sesini ve şunu dinle.
- Konuş
- Benim. Walter Smith.
Şimdi ne diyorsun?
- Pencereden bak.
- Beni dinle. Bu adamların kim olduğunu veya
ne yaptığını bilmiyorum. Ben sadece
hesapları tutuyorum, şirketlerin hesaplarını,
ve hepsini diske kaydediyorum.
Sonra da bir yere bırakıyorum.
Hiçbir zaman yüz yüze gelmedim.
Ailemi görmek istiyorum.
Jane. Manda.
Tamam, bebek.
Bir dakika içinde burdan çıkmış olacağız.
Şimdi, sadece ünlü Jeff Talley böyle bir
iş düzenleyebilirdi.
Ve görüyorum ki vurulmuşsun.
Walter, sen de onun kadar kötü görünüyorsun.
İstediğim şeyin
hala sende olduğunu nerden bileyim?
Trinidad..
- Bekle.
- Devam et.
- Trinidad Mercuntel, Dominik Cumhuriyeti.
Michaelangelo Sister Trust
Hesap numarası Brenda 65007265
- Hollanda Antille ulusal..
- Kes sesini.
Hollanda Antilles...
- Kes sesini Walter.
- İyisin
- Pekala, şimdi onları bırakman gerek, değil mi?
Ailemin gitmesine izin ver.
Kapıya doğru yürüsünler.
Ben onlarla gidiyorum, Smith burda kalır.
Herkes mutlu olur.
Yüzünü bile görmedim.
Hiçbirinizin yüzünü görmedim!
Sen kendi yoluna, ben kendi yoluma.
Pazarlık mı ediyorsun? Böyle mi oluyor, Talley?
- Beni punduna mı düşüreceksin?
- Ben sadece, ailemle evime gitmek istiyorum.
Walter'ı çöz, onu bana doğru gönder.
ve biz kaybolup gidelim.
Ailemin gitmesine izin ver, ben burda kalırım,
lütfen onlar gitsin.
Şunu anlamıyorsun, ben pazarlık etmem.
Ben söylerim, sen yaparsın, bu kadar.
İplerini kes.
İyi.
Eller yukarı.
Sen öldün! Sen ölü bir adamsın!
Çok teşekkürler, yüzünü görmedi mi?
- O benim yüzümü gördü!
- Ailem görmedi ama.
- Ne bekliyorsun? Öldür onu, hadi!
- Ailem Walter Smith'in yüzünü görmedi, onları
bırak gitsinler.
- Hadi, ne bekliyorsun?
- Onları bırak!
- Onları bırak artık!
- Lanet olsun, öldür onu!