Tip:
Highlight text to annotate it
X
Tuğgeneral Hopgood
Ordu İstihbarat Merkezi
Fort Bragg - Kuzey Carolina, 1988
-Boone?
-Emredin generalim?
Ben yandaki ofise geçiyorum.
Emredersiniz.
Kahretsin!
Filmdeki çoğu şey
inanamayacağınız kadar doğrudur.
Benim adım Bob Wilton.
Gazeteciyim.
İşimin bir bölümü de hikâyenin
nerede başladığını bulmak.
Benim hikâyemi izleseydiniz
her şeyin...
...Ann Arbor Gazetesi'nde
başladığını düşünebilirdiniz.
Ya da meslektaşım Debora ile
evlendiğim zaman başladığını.
Ama yanılırdınız.
Çünkü hayatımın gerçek hikâyesi
birkaç yıl önce...
...editörümün beni radyoda
duyduğu bir adamla...
...röportaj yapmaya
göndermesiyle başladı.
Adam bazı psişik güçlere
sahip olduğunu iddia ediyordu.
Güya zihnini istediği yere
gönderebiliyordu.
Bu olaya "Uzaktan İzleme" adını vermişti.
Adamın adı Gus Lacey'di
En son ne gördünüz?
En son İskoçya'daki
Loch Ness Canavarı'nı izliyordum.
Sağ ol anne.
Meğer...
Ben hallederim.
Anne, bana bırak.
Sağ ol.
Meğer...
...bir dinozorun hayaletiymiş.
Vay canına.
Ne zaman başladı, Gus?
Ben çocukken başladı.
Gus bana, seksenlerde ordu tarafından eğitilen
çok gizli bir birimin üyesi olduğunu anlattı.
Hükümetin en üst seviyeleri tarafından
desteklenen bir programın parçasıymış.
Birimin amacını sorduğumda bana:
Bizler Psişik Ajanlar'dık.
Başta görevimiz buydu.
Ellerindeki gücün farkına varınca...
...bizi hayvanları öldürmek üzere
eğitmeye başladılar.
-Ne? Yani...
-Aynen öyle. Zihnimizle.
Sadece bakarak.
Ne çeşit hayvanlar mesela?
Askerlerimizden biri
bir keçinin kalbini durdurdu.
İçimizdeki gücü ortaya çıkardılar.
Geçen hafta hamsterımı öldürdüm.
Görmek ister misin?
İşte! Bak!
Daha önce böyle davranan
hamster gördün mü hiç?
-Hiç hamsterım olmadı.
-İyi bak!
Bak, tekerine nasıl pürdikkat bakıyor.
Eminim hamster sahibi
okuyucularımız...
...bunun ne kadar
anormal bir davranış...
-Oha! Düştü!
-Evet, düştü.
Tam üç saattir ona bakıyordum.
Tuhaf, değil mi?
Ne bu şimdi? Ölmedi ki.
Hani öldürmüştün?
Evet, şey...
Annem gösterme dedi.
"Hamsterin ölümünü gösterme."
"Onun yerine tuhaf davrandığı
kaseti göster" dedi.
Sen asıl Skipper'ı göreceksin.
-Skipper kim?
-Lyn Cassady.
Bana göre Bill'den sonra
tanıdığım en yetenekli psişik.
Adamın sanki büyülü güçleri var.
Galiba şu an bir dans kursu işletiyor.
İçimdeki küçük adam Lacey'i
kaçık olarak kafamdan silmişti.
O küçük adamı bilirsiniz.
Hani sürekli:
"Başını aşağıda tut."
"Küçük semtinde, küçük işinde kal."
"Şanslı bir adamsın,
karın seni seviyor."
"İstediğin her şeye sahipsin."
"Macera peşinde koşma." diyen adam.
Ama sonra bir gün...
...hiç beklemediğiniz bir anda...
Macera sizi buluverir.
Ron'un ani ölümü herkesi
hüzne boğmuştu.
Sonra Debora bu olayın kendisi için
bir uyanış olduğunu söyledi.
Eskilerin dediği gibi
"Memento Mori."
Ron'un kalp krizi Deborah'ya
hayatın, gerçek mutluluğu...
...yakalama şansını harcamak için
çok kısa olduğunun hatırlattı.
Karımın her şeye başka bir
açıdan bakmasını sağladı.
Cenazeden bir hafta sonra
beni editörüm için terk etti.
O zamanlar tam bir
trajedi gibi görünüyordu.
Tarihin en büyük olayları
meydana gelirken...
...biz kendi küçük hayatlarımızdan
ötesini göremiyorduk.
Bir çocuk hatta Shire'da yaşayan
şımarık bir Hobbit gibiydim.
Ya da uzak, terk edilmiş
bir gezegende...
...onu, İyilik ve Kötülük
arasındaki çatışmanın kalbine...
...acımasızca gönderecek yolda
ilk adımlarını attığının...
...farkında olmayan
sarı saçlı bir köy çocuğu.
Amerikalılar zamanın her türlü zorluklarına
göğüs germiş dirençli insanlardır.
Zorluklar ülkemizin
karakterini dünyaya göstermiştir.
Yolun nereye varacağını biliyor muydum?
Geleceğimden gelen bir esinti
bana Bill Django adını fısıldasaydı...
...belki de o yola hiç çıkmazdım.
Uzun lafın kısası...
...tarihte kalbi bir kadın tarafından kırılan
birçok erkeğin yaptığını yapıp...
...savaşa gittim.
KEÇİLERE BAKAN ADAMLAR
Çeviri: DeaDy
-Hiç çatışma gördün mü?
-Evet, hayır yani öyle...
Yalan söylemeyeceğim Debora
ortam bayağı tehlikeli.
Evet. Biz de TV'den
takip ediyoruz.
Öyle şeyler gördüm ki, yani...
Oraya neden gittiğini
hiç anlamıyorum.
Bence insanların burada olanları
doğru bir şekilde öğrenmeye...
-Ne?
-Gitmeye hazır mısın?
...hakkı var, o bakımdan...
-Tamam.
-Kim o, Dave mi?
-Evet.
Selam söylüyor.
Eşyalarını ne zaman alacakmış?
Kapatmalıyım.
Gidiyoruz da, kuzeydeki
çatışmayı görüntüleyeceğiz.
Dur kapama, Bob. Ben...
-İşe yarar bir cümle söyler misin.
-La tutlek. Ana sahaffi.
-La tutlek. Ana sahaffi.
-Doğru.
-Anlamı ne?
-Ateş etmeyin. Ben muhabirim.
Sağ ol. Hatırlamaya çalışırım.
La tutlek. Ana sahaffi.
Aylardır Irak sınırından
geçmek için izin bekliyordum.
O zaman zarfında Irak'tan
gelen savaş muhabirlerinin...
...birbirlerine başlarından
geçenleri anlattıklarını gördüm.
Hepsi beni görmezden geldi.
Bir şekilde Irak'a girmeliydim.
Yoksa ne kendimin, ne karımın...
...ne de o sikkafalı Dave'in yüzüne
bir daha asla bakamazdım.
Dewitt İmalat.
Arkansas'ta değil mi orası?
Öyle. Çöp tenekesi imal ediyoruz.
Konferans için geldin galiba?
Müşteri mi arıyorsun?
-Öyle diyelim.
-Fiyat nasıl?
Çok ucuza satıyoruz.
-Bob Wilton.
-Skip.
-Sakıncası var mı?
-Hayır.
-Arkansaslı mısın?
-Hayır.
-Geleli çok oldu mu?
-Hayır.
Ne dilediğine dikkat edeceksin.
Kendimi kanıtlamak
ve hatalarımı düzeltmek istedim.
Kader de bana bir ders verdi.
Lyn Cassady?
Lyn Cassady?
Bana göre Bill'den sonra
tanıdığım en yetenekli psişik.
Gus Lacey'i tanıyor musun?
Skip?
Kimse var mı?
Lyn?
Şapkan bende.
Skip?
-Hooper'ın adamı mısın?
-Hooper mı? Hayır.
-Ann Arbor gazetesinde çalışıyorum.
-Lacey'i nereden tanıyorsun?
Birkaç ay önce gazete için
röportaj yapmıştım.
Hıyar.
Gel benimle.
Sana bir soru sorayım.
Otelin barındaki
sandalyeler ne renkti?
Saatlerce orada oturdun.
Sandalyeler ne renkti?
-Yeşil.
-Bej.
Bu odada kaç lamba var?
Bir Süper Asker'in bakmasına
gerek yoktur. O bilir.
-Süper Asker mi?
-Jedi Savaşçısı.
Kaç ışık olduğunu bilir. Odada şöyle
bir yürüse kaç priz olduğunu söyler.
İnsanlar etrafta
gözleri kapalı dolaşır.
Seviye 1'de çevredeki detayları
algılama eğitimi alırız.
-Kimdir bu Jedi Savaşçıları?
-Şu an bir tanesine bakıyorsun.
-Sen Jedi Savaşçısı mısın?
-Aynen öyle.
Ben anlamadım.
Ben Özel Kuvvetler'den Kıdemli Başçavuş
Lyn Cassady. Ama emekli oldum.
Seksenlerde, Fort Bragg'da "Jedi Projesi"
kod adlı gizli bir birimde eğitildim.
Projenin amacı
Süper Askerler yaratmaktı.
Süper güçlere sahip askerler.
Biz Yeni Dünya Ordusu'nun ilk nesliydik.
-Süper güçlerin mi var?
-Aynen öyle.
Dur bir dakika.
Yani Lacey gibi Psişik Ajan
olduğunu mu söylüyorsun?
"Uzak İzleyici" terimini
tercih ederiz.
-Nasıl oluyor peki?
-Her Jedi'nin farklı teknikleri vardır.
Mesela Mel Landau, zihnini temizlemek
için tüm sorunlarını hayalindeki...
...küçük bir bavula doldururdu.
Steve Cuttle, İncil'den ayet okurdu.
Ya sen?
Alkol almak işe yarıyor.
Bazen de klasik rock dinlemek.
-Öyle mi? Kimi mesela?
-Boston'u severim. Genelde işe yarar.
Başka ne tür güçler
üzerinde çalıştın?
Görünmezlik.
-Görünmezlik mi?
-Evet. Ama o Seviye 3'tür.
-Harbi görünmezlik mi?
-Şey evet. Amaç oydu tabii.
Tabii biz bunu, görünmemenin bir yolunu
bulmak şeklinde biraz değiştirdik.
Ama gözlem ve gerçeklik
arasındaki bağı anladığın zaman...
...görünmezlik çocuk oyuncağıdır.
-Kamuflaj gibi mi?
-Hayır. Kamuflaj gibi değil.
Geçirgenlik üzerine de çalıştık.
Parçacıktan dalgaya,
maddeden enerji haline dönüşme.
Katı nesnelerin içinden
geçebilme durumu yani.
Önce nefes egzersizleriyle başlıyorsun.
Sonra siyahı düşünüyorsun.
Yani hiçliği. Çaktın mı?
Ne diyeceğimi...
Açık konuşayım mı, Lyn?
Söylediklerinden hiçbir şey anlamadım.
Ne diyeceğimi de bilemiyorum.
İnanılmaz bir şey bu.
-Bu konuyu haber yapabilir miyim?
-Hayatta olmaz.
Çünkü uzun zamandır
yazacak bir şeyler arıyorum.
Yeniden yapılanma sözleşmelerini haber
yapacaktım ama bu çok daha iyi.
-Hayatta olmaz.
-Yarın buluşup...
Yarın ayrılıyorum.
-Ne? Eve mi dönüyorsun?
-Irak'a gidiyorum.
El Kaim'deki bir fabrikayla
ortaklık yapma planlarım var.
-Ben de geleyim.
-Ne?
-Ben de gelebilirim belki...
-Bak haber olmak istemiyorum.
-Dikkatleri üzerime çekesim yok.
-İsimleri filan değiştiririz...
Dışarıda savaş var, Bob.
Farkında mısın?
Savaş! Sana göz kulak olacak değilim.
Olmak zorunda değilsin.
Ben başımın çaresine bakarım.
Ben de tehlikeler atlattım.
Ben bir muhabirim, Lyn.
Anladın mı?
Muhabir.
Haber neredeye ben oraya.
Nedir bu?
Hiç. Öyle karalıyordum.
Ne oldu?
Yok bir şey.
ABD Ordusu'nun mükemmel olmak
dışında başka bir alternatifi yoktur.
Mevcut durumlar ABD Ordusu'nun
asıl pozisyonunu göstermemektedir.
Bill Django.
Bill Django da kim?
Kitabı yazan adam.
Her şeyin Vietnam'da helikopterden
düştüğü zaman başladığını söyler.
Atlayın!
Devam edin!
İlerleyin!
Koşun! Koşun!
Kodumun şerefsizi!
-Kes şunu!
-Ateşi kes!
Chris! Ateş etme!
Kes şunu dedim!
Tanrım!
-Sıhhiye!
-Tamam iyiyim.
Pekâlâ!
Daha ne bekliyorsunuz?
Ne oluyorlar lan?
Neden kimse ateş etmiyor?
Ateş!
Bill'in adamlarının hepsi
yukarı doğru ateş eder.
İçgüdüsel olarak başkasının
vurulmasını istemezler.
Bill'in daha sonra yaptığı
bir araştırma...
...sadece %15 ile 20 arası acemi askerin
öldürmek için ateş ettiğini ortaya çıkarır.
Gerisi ya yukarı ateş etmiş
ya da hiç etmemiştir.
Sanki başka bir işle meşgulmüş
gibi davranırlar.
Geldim, komutanım.
Kendinizi bırakmayın.
Yanınızdayım.
Dayanın.
Güçleri nezaketlerinden gelir.
Bill, hastanede tedavi görürken
ordu kurmay başkan vekiline...
...alternatif savaş taktikleri üzerine
araştırma yapmak amacıyla...
...dış göreve gitmek istediğini
bildiren bir mektup yazar.
Pentagon maaşını ve diğer
harcamaları ödemeyi kabul eder.
Ama Bill, Pentagon'a asıl amacının...
...hayalinin ne anlama geldiğini
öğrenmek olduğunu söylemez.
Nasıl olur da adamlarının nezaketi...
...adam öldürmeye meyilli olmamaları
güce dönüştürülebilirdi?
Sevgi ve barış bir savaşı
nasıl kazandırabilirdi?
Bill sorunun cevabının
nerede bulacağını biliyordu.
Çıplaklar Banyosu Tanışma Toplantısı
Santa Rosa, California
Bilek Güreşi
Sacramento
Koşu Ötesi Topluluğu
Stockton
Yüksek Esanslı Kalın Bağırsak
Yıkama Terapisi
Erkeklik Kanıtlama Topluluğu
Bill Yeni Çağ Hareketi'ne katılarak
altı yıl ortadan kaybolur.
Kendinden önceki her şaman gibi
kendisini doğanın kollarına bırakır.
Sonra da halkının yanına
farklı biri olarak döner.
Adına "Yeni Dünya Ordusu El Kitabı" dediği
çok gizli raporunu da yanında getirir.
Yeni Dünya Ordusu, iyiliğin güçlerinin
altında toplanabileceği bir slogandır.
Savaşçıların cesaret ve soyluğunun
keşişlerin tinselliğiyle birleştiği bir oluşum.
Jedi Savaşçısı büyük kadim
düşünürlerin izinden gitmelidir.
Hz. İsa, Lao Tse Tung,
Walt Disney gibi...
Yeni Dünya Ordusu'nun görevi dünya
çapındaki çatışmaları sona erdirmektir.
Jediler paraşütle savaş alanına inip
parlayan göz tekniği...
...sembolik çiçekler ve hayvanlarla...
...yerel müzik eşliğinde
dünyada barış nidalarıyla...
Parlak göz tekniği nedir?
Hazır mısın?
-Anladın mı?
-Tamam.
-Gördün mü?
-Anladım sanırım.
Lyn yola devam ederken ben de kendime
burada ne işim var diye soruyordum.
Geri dönmek istedim.
Bana göre değildi. Bu delilikti.
Lyn de deliydi.
Ama sonra çok geç olduğunu fark ettim.
Sınırı çoktan geçmiştik.
O ne? Güçlerini
toplamanı mı sağlıyor?
Ne?
Huni diyorum. Psişik güçleri
yönlendirmeye mi yarıyor?
Hayır.
Yemek pişiriyor.
Güneş enerjili.
Evrenin gücünü kullanıyor.
Kirlilik yok. Tamamen yenilenebilir.
Yeni Dünya Ordusu teknolojisi.
İnsanın aklını başından alıyor, değil mi?
İlk gördüğümde...
..."Bu ne lan?" dedim.
-Evet. Ama...
Ama ne?
Pentagon'un buna ödenek
ayırmasını aklım almıyor.
Burada savaşmakla
ilgili hiçbir şey yok ki.
Yeni Dünya Ordusu'nun amacı
savaşmayı önlemektir.
Biz barış güçleriyiz, savaş değil.
Bill, dünyayı değiştirmek istiyorsan...
...işe orduları değiştirerek
başlaman gerektiğini biliyordu.
Ölümcül olmayan silah
araştırmasını o başlattı.
-Ölümcül olmayan mı?
-Şuna bir bak.
-Yırtıcı.
-Yırtıcı mı?
-Lyn, bu plastik...
-Artık elimdesin.
Yırtıcı %100 çevre dostudur.
Hem dünyaya zarar vermez
hem de canını yüz farklı şekilde yakabilir.
Siktir!
Bir savaşçının istediği her şeye
sahiptir ve görünüşü biraz acayiptir.
Tanrım! Yapma!
İnternetten satın aldım.
İşin ilginç tarafı, bu alet
ortada öylece durur...
...ve aslında ne kadar ölümcül
olduğunu farkında olmazsın.
Gözbebekleri.
Lanet olsun!
Artık gece oldu galiba.
Boktan alet.
Bağırsak iltihabım var da.
Steroid iyi geliyor.
Bazen ihtiyaç duyulur, Bob.
Bazen insanlar kendilerinin bile bilmediği
bir şey için yardım ister.
Sonra Bill gibi biri çıkagelir...
...çünkü çağrıyı duymuştur.
Biz görünmeyen bir orduyuz, beyler.
Vietnam içimizi yaktı.
Yeni bir Amerika'nın
hayalini kurmalıyız.
Doğal kaynakları sömürmeyen...
...tüketimi teşvik etmeyen
bir Amerika'nın hayalini.
Ama bu hayale ulaşmak için...
...önce kendimiz birer süper güç
olmayız ki süper gücü geliştirebilelim.
Savaşçı Keşişler yaratmalıyız.
Herkese âşık olabilen...
...bitkilerin kokusunu alabilen,
duvarlardan geçebilen...
...basmakalıp konuşmayan,
geleceği görebilen kadın ve erkekler.
Bu hayalin gerçekleşmesi için
bana katılmanızı istiyorum.
Olabileceğinin en iyisi ol.
Bill'i dinleyenler arasında Savunma
İstihbaratı'ndan bir tuğgeneral de vardı.
Dean Hopgood.
Sovyetler'in psişik güçler üzerine yaptığı
araştırmalar bu generalin ilgisini çekiyordu.
Bazı rivayetlere göre Sovyetler
"psikotronik jeneratörler" tasarlamıştı.
Başkanı negatif enerji
bombardımanına tutan makineler.
Hayvanların psişik güçleri olup olmadığını,
acaba yavrularının çektiği acıyı...
...telepatik olarak algılayabiliyorlar mı diye
***çe deneyler bile yapıyorlardı.
Manyak herifler.
Sovyetler bu araştırmalara
ne zaman başlamış?
Şöyle ki, komutanım...
Anlaşılan nükleer denizaltılarımızdan biriyle...
...telepatik bağlantı kurma
teşebbüsümüzü tespit etmişler.
Natilus, kutuplarda olduğu sırada.
-Ne teşebbüsü?
-Teşebbüs filan yoktu.
Olay meğer Fransızların
uydurmasıymış.
Ama Ruslar, olayın bir Fransız yalanı olma
olayını başka bir olay olarak değerlendiriyor.
Yani Ruslar, yapmadığımız halde
yapıyoruz sandıkları için mi...
...psişik araştırmalara başlamışlar?
-Evet, komutanım.
Ama artık onlar psişik araştırmalar
yaptığına göre biz de yapmalıyız.
Rusların doğaüstü olaylar alanında
lider konuma gelmesine göz yumamayız.
İki hafta sonra ordu, "Olabileceğinin
en iyisi ol" sloganını benimser.
Bill'i de ilk Yeni Dünya Ordusu
taburunu komutanı olarak atar.
Lyn?
Lyn?
Lyn?
Ne?
Hiç, ben...
-Ne yapıyorsun sen?
-Güneşi selamlıyorum.
Pekâlâ. Oscar Mike.
-"Harekete geçiyoruz." demek, asker.
-Tamam.
Ne yapıyorsun?
Bulut patlatıyorum.
Beni zinde tutuyor.
-Öyle mi? Hangisi?
-Şu.
-Şu mu?
-Hayır. Şu. Büyük olan.
-Çok uzakta değil mi?
-Hepsi çok uzaktadır.
Ve gitti.
Tanrım!
Koca çölde gidiyordun, Lyn.
Kusura bakma, Bob.
Galiba bir an için
yön duygumu kaybettim.
Kafana takma birazdan birileri geçer.
-Tura.
-Bildin.
-Tura.
-Bildin.
-Rekorun kaç?
-264. Yazı.
Bildin. İyiymiş...
Tanrı'ya şükür.
Lütfen! Lütfen!
Yardım edebilir misiniz?
Taşa çarptık da.
Acaba bizi bir kasabaya ya da
şehre götürebilir misiniz?
Binebilir miyiz? Teşekkürler.
Fattore diyor. Fattore.
Binebilirmişiz.
Gel hadi.
Bizi aldığınız için teşekkürler.
Hiç araba geçmedi.
Şehir ne kadar...
Lyn?
-Yoksa bu...
-Evet.
Bizi öldürecekler.
El Kaide bizi öldürecek.
-El Kaide olduklarını sanmıyorum.
-Sen nereden bileceksin?
Bilmiyorsun.
Bilmiyorsun!
Bir şey bildiğin yok!
Hepsi senin suçun.
Sana söylemem
gereken bir şey var.
Emekli olduğumu söylediğimde
yalan söylüyordum.
Görevdeyim. Dewitts gizlilik içindi.
Tekrar göreve çağrıldım.
Sana söyleyemezdim
çünkü bu gizli bir operasyon.
Ama bence senin de bir rolün var.
O yüzden buradasın.
Sen salaksın.
Neden geldim biliyor musun?
Tek istediğim Irak'a girmekti
böylece karıma...
...işe yaramaz biri...
Ama şimdi öleceğim.
Öleceğim ve karım haklı çıkacak.
Ben tam bir sikkafalıyım.
Hiç "Optimum Yörünge"
diye bir şey duydun mu?
Ne?
"Optimum Yörünge"
Hayat bir nehre benzer.
Kaderin olmayan bir hedef uğruna
akıntıya karşı yüzersin.
Mesela Gandi gençken ralli yarışçısı
olmak ister ama olamaz.
Küçük Anne Frank de öğretmen.
Bahtsız Anne. Ama bu senin kaderin değil.
Sen milyonların
kalbini ve aklını alacaksın.
Kaderinin ne olduğunu bul,
nehir seni oraya götürecektir.
Bazen hayatımızdaki bazı olaylar...
...kaderimizin nereden
olduğuna dair ipuçları verir.
Hani şu öylesine çizdiğin
karalama var ya.
Ona Ajna Chakra denir.
Üçüncü Göz.
Jedi sembolü.
O sembolü çizdiğini
görür görmez...
Evren böyle ipuçları verir.
Görmezden gelemezsin.
Burada olmak senin kaderin, Bob.
Bunu hisseden içindeki Jedi.
Bunlar FRL veya Mehdi Ordusu'ndan
değiller. Bence sıradan suçlular.
Yani bizi başka gruba satacaklar.
-Buna izin veremeyiz.
-Adamları nasıl durduracağız peki?
Üç kişiler ve silahları var.
Biz Jedi'yiz, Bob. Silahla savaşmayız.
Zihnimizle savaşırız.
Nasıl yani?
Bu adamlarla dövüşmekten başka
şansımızın olmadığını düşünelim.
Estetik bakma yöntemleri
kullanarak düşmanın zihnine...
...yavaş yavaş girip onu
saldırmaz hale getiririz.
Nasıl yani?
İçlerinden birini seçer,
gözlerinin içine bakmaya başlarsın...
...ve aynen şu şekil monoton bir sesle...
"Hayır. Sana saldırmayacağım!" dersin.
Nefes verir, vücudunu
serbest bırakırsın.
Sonra birden adamın gözünü oyarsın
ya da kalemi kapıp boynuna saplarsın.
Bir kan çeşmesi yaratmış olursun yani
kan çevredekilerin üzerine fışkırmaya başlar.
İşte buna psişik engelleme denir.
Kalemimiz yok ki.
Sen olayı anlamadın.
Gel buraya. Ayağa kalk.
Sana göstereyim.
-Beni boğmaya çalış.
-Boğmak istemiyorum.
-Boğ beni. Ne yapabilirim ki.
-İstemiyorum.
-Etraf keskin şeylerle dolu.
-Sorun değil. Bana "Saldırabilirsin".
O tırnak işareti
hareketi de ne oluyor?
"Sen anca böyle yalandan saldırırsın"
demeye mi çalışıyorsun?
Boğ beni.
-Boğmaya çalışırsam ne yapacaksın?
-Aklından geçeni engelleyeceğim.
Gördün mü?
Neredeyse hiç hareket etmedim.
Fiziksel tepki, başka bir şey değil.
Önemli olan fiziksel enerji. İyi misin?
Dediğim keskin şeyler.
-Tamam.
-Başta korku hissettin değil mi?
-Evet.
Sence bu seviyedeki
korku anormal mi?
Bilemiyorum.
Bayağı heyecanlandım...
...özellikle boğmaya geçme sırasında
değişik bir korku hissettim.
Neden biliyor musun? Çünkü kendinde
değildin. Kafandaki bendim.
Kafanın içindeydim.
Zihnimi kullanıyordum.
-Her zaman...
-Pekâlâ. Gidiyoruz.
Sinirlendiğim için
kusura bakma.
Ama bir şey öğrendin.
Korktuğun şeyin üzerinde
bir etkisi yoktur.
Etki, korkunun kendisindedir.
-Bill mi?
-Oprah.
-Yani sahiden de Dewitts'te çalışmıyorsun.
-Gizli kimliğim.
Gus Lacey dans kursun
olduğunu söylemişti.
-O da mı gizlilik için?
-Hayır. Dans kursum var gerçekten.
Dans etmeyi severim.
Ama şu an görevdesin?
Zamanı gelince görürsün, Bob.
"Senin içinde de bir Jedi var."
derken ciddi miydin?
Bizim gibileri tanımak için de eğitildik.
-Hiç kendini farklı hissettiğin olmadı mı?
-Evet, oldu.
Biz de aynı şekildeydik.
Çocukken ortama uyum
sağlayamayan hep bizdik.
-Güçlerin doğuştan mı?
-Sayılır.
Foxtrot-117 fırlatıldı.
Takip ediliyor.
Charlie-Oscar 31.8066667...
Bilgisayarları sen mi bozdun?
Evet, komutanım.
Vay anasını!
Nakil olmaya ne dersin, evlat?
Ben Yarbay Bill Django.
Bu testi geçerseniz psişik
birer silah olacaksınız.
Bir ölüm meleği.
Düşmanlarımızın kâbusu.
O vakte kadar birer hiçsiniz.
Hatta hiçten de beter.
-Anlaşıldı mı?
-Emredersiniz komutanım!
Her neyse, şakaydı.
Pekâlâ. Ne yapsak acaba?
Hadi dans edelim.
Dökün kurtlarınızı.
İşte böyle.
-Ö***ın ne, Cassady?
-Lyn, komutanım.
Zihninden önce ayaklarını
özgür bırakmalısın, Lyn.
Pek iyi dans edemem, komutanım.
Yalan söylüyorsun, değil mi?
Dans edebiliyorsun.
Ama biri sana etme demiş.
İbne gibi kıvırma lan!
Komutanın olduğuna göre sana
dans etmeni emrediyorum!
Hadisene, dans et!
Lanet olası!
Kendini serbest bırak!
Serbest bırak!
İşte bu!
Kahramanın Yolculuğu'na hoş geldin, Lyn.
Kimse aklıdan şunu çıkarmasın;
biz resmen var olmayan bir birliğiz.
Ve sakın unutmayın, ilk hafta
katı yiyecek yemek yok.
Kremalı turta, ginseng ve amfetaminler.
Suiistimal edin diye söylemiyorum
ama çok işe yararlar.
İşte bir açıklık.
Virajları hisset. Hissediyor musun?
İşte böyle!
Soğuğu düşün!
Aferin asker!
Ey Toprak Ana! Sen askerin
yaşam desteğisin.
Senin mavi suyun içer,
kızıl toprağında yaşar...
...yeşil derini yerim.
Bedenimi boşlukta ve zamanda koru.
Sen benim evrenle
diğer her şeyle olan tek bağımsın.
Ben seninim, sen de benim.
Seni selamlıyorum.
Yıllarca ot gibi yaşayan Lyn,
sonunda evini bulmuştur.
Farklılıklarıyla gurur duyan
insanlarla birliktedir.
Sola doğru, işte böyle.
Lyn altın günlerini yaşamaya başlar.
Bill'in fikirlerinde, Jediler'e.
kendilerini bir askerden...
...fazlası olduklarını hissettiren
çok asil ve saf bir şey vardır.
Açgözlülüğün ve nefretin
yıktığı bir dünyada...
...onlar barışı sağlamak için
iyiliğin gücü olacaklardır.
Hayatında ilk defa Lyn, gerçekten
mutlu olduğunu hisseder.
Derken o bahçeye
bir yılan girer.
İzin ver bitireyim.
Larry Hooper, Coloradolu
başarısız bir bilim kurgu yazarıdır.
General Hopgood ile bir kaşık bükme
partisinde tanıştıktan sonra Jedi'liğe seçilir.
Tanrım!
Bunu sen mi yaptın?
Vay hergele!
İlk andan itibaren birliğin
en sevilmeyen adamı olmuştur bile.
Tebrikler, Scotty. Evliliğinizin
yürümeyecek olması çok kötü.
Larry, Jediler'in bir çoğunu
küçümsediğini açıkça herkese gösterir.
Aynı şey sana yapılsa
nasıl hissederdin?
Ama Lyn farklıdır.
-Uza!
-Ondan gerçekten nefret etmektedir.
K-9. Scotty?
Bu...
-Silindire benzer bir şey mi? Kalem mi?
-Pekâlâ. Larry?
Ben Larry'nin ruhani rehberi, Maud.
Hemen göze bakıyorum.
Ve gördüğüm şey...
Gördüğüm şey...
...metal bir bardak.
Lyn?
Sandalyede oturan bir adam.
Hayır, bir dakika.
A demiştiniz, K değil.
-A demişti.
-Aferin, Lyn. Çok iyiydin.
Bir yıllık eğitiminin ardından
Lyn ilk görevini alır.
Kıdemli bir NATO generali İtalya'daki
Kızıl Tugaylar tarafından kaçırılmıştır.
Bill'den gayri resmi olarak çok geç olmadan
generali bulma konusunda yardım istenir.
Verona'nın kuzeyi.
Gölün kıyısında küçük bir kasaba.
Bir sinema görüyorum.
Sinemanın karşısında bir dükkân var.
Hayır, bir kafe.
General kafenin üzerindeki apartmanda.
Kasabanın adı güzelliği çağrıştırıyor.
Dolce.
Kasabanın adı Dolce.
Bill daha önce bu denli psişik yeteneklere
sahip hiç kimseyle karşılaşmamıştır.
O andan itibaren Lyn'in
saygınlığı tavan yapar.
Rütbe, madalya...
Bir Jedi için bunlar önemsiz şeyler.
Ama ruhani, zihinsel ve psişik
güçler yönünden gelişim...
...bizim asıl saygı
duyduğumuz şeyler.
Amerikan yerlileri,
Kartal Tüy'üne sahip olan kişinin...
...aşka, gönlü zenginliğe
ve sonsuz saygınlığa...
...sahip olduğuna inanırdı.
Sadece insanlıktan nasibini gerçekten almış
kişiler Kartal Tüyü'nü taşıyabilir.
-Tebrikler, Lyn.
-Harikasın.
Fort Bragg'da, istenilen şeyi
nerede olursa olsun bulabilen...
...bir asker olduğu söylentileri
istihbarat içinde hızla yayılmaya başlar.
Lyn sanki hiç odasından ayrılmadan
dünyada istediği yere uçabilmektedir.
Bill'in dediği gibi:
Güç onunla daha kuvvetlidir.
Lyn?
Endişelenme.
O kamyona binmeyeceğiz.
Bizi istemiyorsunuz.
Bizi istemiyorsunuz.
Silahını indir.
Silahını indir.
Bob, kıpırdama.
Silahını indir.
Bob, kıpırdama.
Olduğun yerde kal, Bob.
Bob, dur!
Ateş etmeyin. Ben muhabirim.
O sırada Lyn'in gaza
geldiğini düşünsem de...
...sonradan aslında Echmeyer
tekniğini uyguladığını öğrendim.
Ben Echmeyer, Vietnam'da 63 kişiyi
öldürmüş eski muhariplerindendi.
Koreli olmadığı halde Usta Kwa Ra Do
ünvanını taşıyan tek kişiydi.
Anlatılanlara göre bir düzine adam
halat çekme oyununda...
...onu yerinden bir santim bile
oynatamazmış.
Ayrıca kancayla testislerine bağladığı
*** torbasını kaldırma yeteneğine sahipmiş.
Kendisi Fort Bragg'daki Jedi
hocalarından biriymiş.
Komutanım, bu eğitimin
uygulama alanı nereler?
Ben, tartışmalara yol açan
"şaşırt ve korkut" adını verdiği...
...bıçakla saldırı yöntemiyle
bayağı kafa karıştırmış.
Tarzı, bazı bıçak fanatikleri tarafından
devrimsel olarak nitelendirilse de...
...atlamak ve dönmek kazara kendini
bıçaklamaya sebebiyet vereceğini...
...düşünenler tarafından eleştirilmiş.
Ama görünen o ki Lyn Cassady
tarzı oldukça benimsemiş.
Tabii o sırada Lyn'in elinde bıçak yoktu.
Ama ben hâlâ Lyn'in yaptığı hareketin
şuursuz olduğunu düşünüyorum.
Salak herif!
Kahretsin! Neyse gelen yok!
Atlattık. Gelmiyorlar!
Kurtulduk.
Kahretsin!
İşte orada.
Bayım, korkmayın.
Biz Amerikalıyız.
Size yardım edeceğiz!
Bayım!
Hay aksi!
-Ne oldu?
-Galiba adamı ezdim.
Bayım?
İyi misiniz?
Bob yardım et.
Yardım et, kaldıralım!
Böyle getir!
Ha siktir!
Bunlar da kim?
Kıpırdamayın!
Ellerinizi kaldırın!
Hemen!
-Todd Nixon, Ordu Küçük İşler Bürosu.
-Mahmud Daash.
-Ne iş yaptığımı sor bana, Muhammed.
-Mahmud. Ne iş yapıyorsunuz?
Şu an yaşam kalitesini
arttırma işiyle meşgulüm.
Özgür olmak isteyen, kendileri için bir şey
yapmak isteyen 25 milyon Iraklımız var.
Satın almaya bayılıyorlar.
Cep telefonları, dijital kameralar,
takım elbise, aklına ne gelirse.
Boston'da satabiliyorsak
Bağdat'ta niye satamayalım.
Haksız mıyım, Muhammed?
O beni anlıyor.
Elimizde Halliburton, Parsons,
Perini var, hem de yüksek kalite.
Sonra McDonald's
ve Starbucks açacağız.
Vergi filan da yok.
Burası sanki altın madeni.
Bu arada, Fransızları sikeyim.
Haberi duydun mu?
Chirac Fransız müteahhitlerin de
gelmesini istiyormuş.
Hey, Phil! En bilinen Fransız
deyimi neydi? "Pes ediyorum."
Çok komik ya.
Milat, beyler. Milat.
Yerli topraklarındayız.
Arkanızı kollayın.
Benzin istasyonunda sıra var.
Bekler misiniz?
Olumsuz.
Açık alandayız.
İstasyona gidiyoruz.
Girip kontrolü ele alırız.
Güvenliği sağlayın!
-Benzini koysana, Eddy!
-Geçen sefer ben koydum.
-Atma.
-Geçen sefer o koydu, Gary.
Siz saygım soysuz efendim ama götünden
sallıyor. Geçen sefer ben koydum.
-Yalan söyleme.
-Hep aynı muhabbet. Şu işi bi' sıraya koysak.
Saldırı var!
Saldırı altındayız!
Kim ateş etti?
Daha sonra Ramadi Çatışması adı verilen
olayda, çoğu yerli halktan 12 kişi yaralandı.
Güvenlik şirketlerinin ikisi de ilk önce
Iraklıların ateş ettiğini iddia etti.
Tabii daha sonra anlaşıldığı üzere
aslında birbirlerine ateş açmışlardı.
Biri vuruldu!
Evim yakında.
Yürüme mesafesinde.
-İyi fikir, Muhammed.
-Mahmud.
O sırada kaçarken, aradığım şeyin
bu olduğunu düşündüm.
Nasıl bir şeyin içinde olduğumu
bilmesem de sonuçta bir görevdeydim.
Ama içimdeki küçük adamı
tekrar duyabiliyordum.
Küçük bir kız gibi bağırıyordu.
Krom 1! Krom 1! Burası Özgürlük Bölgesi!
Saldırı altındayız.
Çok kötü durumdayız!
Muhammed bizi evine aldı.
Ama yokluğunda evi soyulmuştu.
Çatışmalar sırasında da isabet almıştı.
Komşuları karsının gittiğini söyledi.
Ama nereye gittiğini bilmiyorlardı.
Arabayı üzerinize
sürdüğüm için özür dilerim.
Kazaydı.
Ayrıca emniyet birliği
için de özür dilerim.
Tüm Amerikalıların öyle
olduğunu düşünmenizi istemem.
Ben de sizi kaçıranlar için özür dilerim.
Sizin hatanız değildi.
Yani Amerika'da da
insan kaçıranlar var.
Çürük elmalar hep çıkar.
Lyn? Uyanık mısın?
Mahmud'u düşünüyordum.
Kendilerine biz düzen sağlamaya
çalışıyorlar. Uzun vadeli bir düzen.
Ama hep o düzeni yıkan birileri çıkıyor.
Lyn aslında Larry Hooper'ı
düşünüyordu.
Yeni Dünya Ordusu'nun yıkılmasında
Hooper'ın oynadığı rolü.
Ama dürüst olmak gerekirse
Jediler'in tuhaflıklarının...
...kendilerine çokça yandaş
kazandırdığı söylenemezdi.
Mesela Tim Kootz adında bir asker...
...kendisinden General Manuel Noriega'nın yerini
tespit etmesi istendiğinde, şu cevabı verir:
-Angela Lansbury'e sorun.
-Tekrar et, Tim.
Angela Lansbury'e sorun.
Mükemmel.
-Angela Lansbury'e sorduk.
-Ve?
General Noriega'nın nerede
olduğunu bilmediğini söyledi.
Tümgeneral Gilling
üssü ziyareti sırasında...
...stajyer Jedi Clifford Hickox'u...
...Siyu Kabilesi'nin Güneş Dansı'nı
yaparken görür.
Jediler'in bunun gibi
küçük skandallar atlattığı...
...Başkan Reagan’ın hep
onları koruduğu söyleniyor.
Malum kendisi de bir Yıldız Savaşları
ve doğaüstü olaylar hayranıydı.
Ama sonra, bir yaz günü,
genç, yakışıklı...
...Norman Pendleton adında bir teğmen
Yeni Dünya Ordusu'na seçilir.
Lyn ile çaresiz bir yarış
içinde olan Larry...
...kendi psişik güçlerini geliştireceğine inandığı
CIA'in MK-ULTRA adını verdiği...
...deneyler üzerine
araştırmalar yapmaktadır.
Tek ihtiyacı da üzerinde
denemeler yapabileceği...
...deneyin güvenliğini
sınayabileceği bir kobaydır.
Sonradan görüldüğü üzere
deney hiç de güvenli değildir.
Kaçın! Kaçın!
Norm?
Norm.
Silahı bana ver.
Norm'un, Pentagon'un üst seviyelerinde
görevli babası intikam istemektedir.
Jediler sorumluluğun Larry'de olduğunu
bilemelerine rağmen hiçbir şey ispatlanamaz.
Disiplin komitesinde
tanıklık etmesi istendiğinde...
...Larry'nin Bill'e çamur atmak için
elinden geleni yapacağı aşikârdır.
Yarbay Django birliğe hayat kadını
tedarik etmek için...
...projenin gizli bütçesini kullanmıştır.
-Yalan söylüyor.
Kendine ve askerlerine
uyuşturucu almak için de.
Bu...
Fahişe kısmı kesinlikle yalan.
Tuğgeneral Hopgood istifa eder
ve birkaç yıl sonra da ölür.
Bill, ordudan ihraç edilir.
Sen göreve devam et, Lyn.
Dünya'nın Jedilere her zamankinden
daha çok ihtiyacı var.
Bill gittikten sonra Özel Kuvvetler'den
Binbaşı Holtz, Jediler'in başına getirilir.
Bill'in alışılmadık eğitim teknikleriyle
pek ilgilenmez ve değişiklik yapar.
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
Size minnettarım.
Harita alsaydık bari.
Bedeviler yüzyıllar boyunca
çölde haritasız gezdi.
Kol saatini güneşe tutarak
yolunu bulabilirsin.
-O zaman?
-O zaman ne?
-Kol saatini kullan o zaman.
-Kol saatim yok.
Hey Allah'ım.
Al.
Ne?
-Bu dijital.
-Ee?
Kolları olan saatlerden lazım.
Ben bunu nereden bileyim?
Yön bulma uzmanı sensin.
Yolu bulabileceğini sen söyledin.
-Bulacağım, tabii sessiz olursan.
-Saatin bile yok.
-Saate ihtiyacım yok.
-Nasıl çıkacağız şimdi buradan?
-Seviye 2'yi kullanıyorum.
-O ne ya?
-Seviye 2. Önsezi.
Doğru kararları vermek
üzere de eğitim aldık.
Biri gelir der ki "Yol ikiye ayrılıyor.
Sağdan mı gidelim, soldan mı?"
"Sağdan gidiyoruz." dersin.
-Ne yani? Öyle birden mi?
-Aynen öyle, birden söylersin.
Yarım saattir burada oturuyoruz,
şu 'Birden'i kullansan?
-Yani bu taraftan mı?
-Evet.
Buldun sonunda demek.
Dayan.
Ne oldu?
-EYP.
-Ne?
-El Yapımı Patlayıcı.
-Tanrım!
Bir şeyin yok.
Hepsi geçer.
İnanmıyorum ya.
Önsezilerin inanılmazmış, Lyn.
Böyle olmaz. İndir beni.
Yürüyebilirim.
Tanrım!
-Galiba kan kaybından öleceğim.
-Ölmezsin. Şok geçiriyorsun sadece.
Şoktasın.
Çok sıcak.
Yanıyorum.
-Seni de sıcak basmadı mı?
-Bob.
Ağzını kapalı tutman çok önemli.
Ağzın açıkken daha fazla
su kaybedersin.
Arabada kalsaydık
bu hale düşmezdik.
-Şimdi ne suyumuz var...
-Hepsi geçer.
Şunu söyleyip durma.
Az daha havaya uçuyordum.
Şu an çölün ortasındayım.
-Geçeceği filan yok bunun.
-Şok geçiriyorsun, Bob.
Panik yaparsan kalbin durur.
Su lafın üzerine
sakinleşmem mi lazım?
Dur bir dakika.
Bu taraf batı.
El Kaim diğer tarafta.
Yanlış yöne gidiyoruz.
Görev El Kaim'de değil.
El Kaim yakınlarında bir yere gidiyoruz.
Nereye?
-Bilmiyorum.
-Ne?
Şaka mı bu?
Şaka yapıyorsun, değil mi?
1000 kilometre yol geldik
ve sen nereye gittiğimizi bilmiyor musun?
Hedefin yeri tam olarak bilinseydi
bulmak için Jedi'ye gerek olmazdı herhalde?
Sana bu görevi kim verdi, Lyn?
-Bill verdi.
-Ne?
2 ay önce karavanımda belirdi.
Psişik izdüşümü halinde.
Beni çağırdı.
Görev filan yok, Lyn.
Yani sen ses duydun diye mi
çölün ortasındayız biz şimdi?
Burada kimse yok.
Hem de hiç kimse yok!
Bill'in ihracının yankıları henüz dinmişken
sürpriz bir fatih ortaya çıkıverir.
Ne getirdin, çavuş?
Zamanında psişik saldırı olasılığına karşı
bilimsel bir rapor hazırlamıştım, komutanım.
Yarbay Django'ya da göstermiştim
ama o pek ilgilenmedi.
Eminim ilgilenmemiştir.
Bunu yapabilecek
adamlarımız var mı?
Aklımda biri var, komutanım.
Ama yeterli kaynağımız yok.
Keçi laboratuarı var, komutanım.
Binbaşı Holtz'un odasının 80 metre
ilerisinde terk edilmiş bir hastane vardı.
Fort Bragg’daki askerlerin hiçbirinin o binanın
ne amaçla kullanıldığı hakkında en ufak fikri yoktu.
Çünkü terk edilmiş olmasına rağmen
hastane boş değildi.
Keçiler gümrük vergisi ödememek için
Orta Amerika'dan gizlice getirilmişti.
Özel Kuvvetler, askerlerin keçi sesi
duymalarını dert etmiyordu...
...çünkü keçilerin meleme vasıfları yoktu.
Keçi Laboratuarı,
Özel Kuvvetlere bağlı askerleri...
...çatışma esnasında ameliyat üzerine eğitimi
amacıyla gizli olarak oluşturulmuştu.
Önce keçi bacağından
tabancayla vurulur...
...stajyerin biri de yarayı başarılı
bir şekilde kapamaya çalışırdı.
Keçi Laboratuarı 'na da aslında
Köpek Laboratuarı 'ydı.
Ama askerlerin köpeklere
kıyamadıkları anlaşılınca...
...ordu eğitime keçiler üzerinde
devam etmeye karar verdi.
Üzerlerinde nükleer silah bile denediler.
Gitti, Bob.
-Ne?
-Onu bulamıyorum.
Güçlerimi kaybettim.
-Bu bir lanet.
-Ne laneti?
İnşa etmeye çalıştığımız
o güzel şeyi bizden alıp...
...Yeni Dünya Ordusu'nu yok ettiler.
-Kim yok etti?
Ben.
Hooper ve Holtz benden
bir deney yapmamı istemişti?
Benden bir keçinin kalbini
durdurmamı istiyorlardı.
Keçi bana ne yapmıştı ki?
İstedikleri Jedi'liğin
tüm felsefesine aykırıydı.
Ben de deniyormuş gibi
yapmaya karar verdim.
Onlar da işe yaramadığını görecek
ve vazgeçeceklerdi.
Sonra oraya oturmamla birlikte
o nabız atışını hissettim.
İçimdeydi.
Durduramıyordum.
Belki de derinlerde bir şey...
...kötü bir parçam yapıp
yapamayacağımı görmemi istedi?
Vay anasını!
Başarmıştım. Güçlerimi kötü
bir amaç için kullanmış...
...ve böylece hepimizi
lanetlemiştim.
Tıpkı şu şiirde adamdan martıyı öldürüp
şal gibi boynuna dolamasını istemeleri gibi.
Her gece rüyamda o keçiyi görüyorum.
Ağzı ses çıkarmadan açılıp kapanıyor.
Keçilerin sessizliği.
Eğitimimi tamamlayıp, istifa ettim
ve oradan ayrıldım.
Bir daha da geri dönmedim.
Ama Lyn ayrılmadan önce
Larry ona bir veda hediyesi hazırlamıştı.
Ne isti...
Yaptığı hareket Dim Mak'tı.
-Dim Mak mı?
-Dim Mak.
Titreten Pençe.
Ölüm Dokunuşu.
Yeni Dünya Ordusu'nda yasaklanmıştı.
-Ölüm Dokunuşu'nu yersen ne olur?
-Ölürsün, Bob.
-Tek dokunuş yeter.
-Tanrım.
Büyük Çinli dövüş sanatları ustası
Wong Wifu'yle ilgili bir hikâye vardır.
Adamla dövüşür ve onu döver.
Sonra adam kalkar
ve ona hafifçe dokunur.
Wong adama bakar
adam başıyla selam verir.
O kadar.
Adam ölüm dokunuşunu yapmıştır.
-Wong ölür.
-Hemen oracıkta mı?
Hayır.
18 yıl sonra.
Dim Mak'ın olayı da odur zaten.
Ne zaman etki edeceğini bilemezsin.
İlginç bir şekilde Lyn'e imreniyordum.
Anlattığı şeye o kadar inanıyordu ki
o yüzden ölebileceğini bile düşünüyordu.
Uzun zamandır aradığım şey işte buydu.
İnanacak bir şey.
Hayatıma anlam katacak bir şey.
Böylece Lyn'in deli saçması
hikâyelerine inanır oldum.
Çölde peşinden gitmeye başladım.
Bak! Bak!
Hadi!
Kampımızın üyeleri arasında
tatlı bir rekabet var.
Böyle şeylerin çocuklar için olduğunu
düşünüyorsanız, tekrar düşünün derim.
Lyn? Nereye gidiyorsun?
Merhaba, Bill.
Merhaba, Lyn.
Bu Bob.
Merhaba, Bob.
Merhaba.
Ne güzel.
Çete yine bir arada.
Burası temelde bir
Psi-Operasyonları üssü.
-Psişiğin 'Psi'si mi?
-Psikolojinin 'Psi'si.
İronik oluşu benim suçum değil.
Radyo yayınları,
broşür dağıtımı falan filan.
Burada üzerimize attıkları bir
Irak Psi-Op broşürünü görebilirsin.
"Ey Amerikalı asker, eşin evinde...
...Bart Simpson ve
Bert Reynolds'la sevişiyor."
Derslerine iyi çalıştıkları
pek söylenemez.
-Bizi nasıl buldun, Lyn?
-Uzaktan izleme dedim ya.
Madem burası Psi-Op üssü
sizin burada ne işiniz var?
Temelde bir Psi-Op üssü dedim.
Mevcut yönetimde savaştaki teröre
yaratıcı çözümler arayan kişiler de var.
Önceki yönetimlerden
çok daha açık fikirliler.
Deneysel araştırmaları da
benim şirketime verdiler.
"Pişik" mi?
"Sayk" diye okunur.
Psychic Systems International Corp.
"PSIC". (Sayk)
Bazı önemli kişiler Yeni Dünya
Ordusu'nu duymuş olacak ki...
...eskiden yaptığımız bazı işlerle
bayağı ilgilendiler.
Beni buldular,
ben de Bill'i buldum.
Bill sana mı çalışıyor?
Bill, bilinçaltına gönderilen
gizli mesajlar üzerinde çalışıyor.
Mesela bu askerlerimiz çatışmaya girmeden
önce onlara dinlettiğimiz bir şey.
Çal bakalım.
Bunda gizli mesaj mı var?
Bunun adı...
"Ağır silahlarla sarhoş halde ateş etme."
Geliştirme aşamasında olan
birçok yeni fikrimiz var.
Yeni fikirlerimizden birini söyleyin.
-Hava yastığı mayını mesela.
-Hava yastığı mayını. Ölümcül değil.
Adamı doğruca havaya fırlatır.
Başka bir tane söyleyin.
Hedefi fenomon akımına maruz
bırakıp üzerine arıları salmak.
Mükemmel. Arılar.
Doğanın gücü.
-Başka.
-Akhilleus Projesi.
-Düşman cesetlerini parçalayıp...
-Artık onu yapmıyoruz, salak herif.
Önemli olan, bir bütçemiz
ve destekçilerimizin olması.
Yeni Dünya Ordusu'nu tekrar kuruyorum.
Tek farkı hippi saçmalığının olmayışı.
-Nasıl gidiyor, Bill?
-Dondurma alacağım.
Ara sıra eskisi gibi oluyor ama
alkol onu bayağı tüketmiş.
Ama hala en iyisi.
Vay Twizzlers.
-İster misin?
-Hayır.
Bayılıyorum bunlara.
Ne? Ne var orada?
Karanlık Taraf.
Ne yapacaksın, Lyn?
Artık çok geç...
-Ben ölüyorum, Bob.
-Hayır, öldüğün filan yok.
Üfürükten Dim Sum'la öleceğine...
...hayatta inanmam.
-Dim Mak.
Dim Mak mı, neyse artık.
Omzuna dokundular diye...
Kanserim.
Ne?
Dim Mak'ın sebep olduğunu biliyorum.
Kanserim.
En azından doktorlar öyle diyor.
Bu farklı bir bakış...
Gerçeğe verdiğim
farklı bir isim de denebilir.
Bunu Bill'e ver.
Ben hak etmiyorum.
Al.
Lyn'i öldüren Dim Mak değildi.
Kanser de.
Kalbi kırıldığı için ölüyordu.
Ya da hakikaten kanser yüzünden.
Görevi başarısız olmuştu.
Ve başarısızlık iyi bildiğim bir şeydi.
Bill?
Lyn bu kartal tüyünü
hak etmediğini söylüyor.
Sana geri vermemi istedi.
-Zaten sahte.
-Ne?
Gerçek kartal tüyünün
maliyeti 20,000 dolardı.
Bu hindi tüyü.
Ucunu siyaha boyamıştık.
Sen yine de Lyn'e söyleme.
Gerçek değil.
Hiçbiri değildi.
Lyn bana lanetten bahsetti.
Keçi öldürerek hepinizi lanetlemiş.
Larry o keçilerle ne yapacak?
Kefarete inanır mısın, Bill?
Pardon. Uyandırmak istemedim.
-Bizi nasıl buldun?
-Dedim ya, uzaktan izleme.
Scotty Mercer mi söyledi?
Elbette, o söyledi.
Scotty'e buraya geleceğimizi
iş isteyip istemediğini sormuştuk.
Scotty'i görmedim.
İlginç çünkü bana belki iş çıkar diye
sana ulaşmaya çalışacağını söylemişti.
Buraya o yüzden gelmedin mi yani?
Geri dönmek istemiyor musun?
Bu mümkün.
Söylemen yeter.
Psişik araştırmaların altın çağı olabilir.
Sen, ben ve Bill tekrar bir arada.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Hemen karar verme.
Sabaha kadar düşün.
Ey Toprak Ana! Sen askerin
yaşam desteğisin.
Senin mavi suyun içer...
...kızıl toprağında yaşar,
yeşil derini yerim.
Kendimi dengelemede
bana yardım et.
Tıpkı yeryüzünü, denizleri
ve çevreyi dengelediğin gibi.
Evrenin beni beslemesi için
kalbimi açmama izin ver.
Postallarım hep yüzünü öpsün...
...adımlarım kalp atışlarına uysun.
Bedenimi boşlukta ve zamanda koru.
Sen benim evrenle
diğer her şeyle olan tek bağımsın.
Ben seninim, sen de benim.
Seni selamlıyorum.
Seni selamlıyorum.
İyi misin, Bill?
-Az önce Timothy Leary'i gördüm.
-Timothy Leary öldü ama.
Biliyorum.
Bir fikri vardı.
İyi akşamlar beyler.
Dondurma alacağım.
Yumurtayı yeme.
-Ne?
-Yumurtayı yeme.
-Neler oluyor?
-Yumurtalara LSD koyduk.
Bill bana Larry'nin LSD'yi
nerede sakladığını gösterdi.
Dün gece yumurtalara
LSD karıştırdık.
Suya da.
Ne?
-Ana su tankına da karıştırdım.
-Ama sudan biz de içtik.
Evet.
Evet. Bak şimdi.
Bence bugün hava çok sıcak olacak.
Yani bence öyle olacak.
Gidip alete bakmadım ama
bence acayip sıcak olacak.
Öyle mi? Başka?
Yani şaşırtıcı gelecek biliyorum
ama yine sıcak olacak.
Sudan içmesek daha iyi olmaz mıydı?
O zaman şüphe çekerdik.
Ama merak etme, onca yıl kullanınca
uyuşturucuya karşı dayanıklılık kazandım.
Girişe çarpacaksın!
Neyse sorun yok!
Girişi ıskaladın!
Yeni Dünya Ordusu ve insanlık adına
sizleri özgür bırakıyorum.
Bu üssü özgür bırakıyorum.
Hadi! Yürüyün!
Hadi! Çık! Çık!
Silahı indir, Larry.
Yapma.
Vay be! Çok acıktım.
Hadi! Yürüyün!
Benimle gelin.
Askerleri dert etmeyin.
Özgür olun!
Durun! Durun!
Beni de bekleyin!
Nereye gidiyorsunuz?
Görev ne olacak?
Görev sendin, Bob.
Olanları anlat.
Herkese ne olduğunu anlat.
Artık görevin bu.
O sırada Lyn beni yanına
almadığı için kırılmıştım.
Ama artık biliyorum. Bill ve Lyn
olacakları önceden biliyordu.
Kimse onlara ne olduğunu bilmiyor.
Resmi hikâyeye göre helikopter düşmüştü
çünkü ya roket atarla vuruldular ya da...
...kafan o kadar güzelken helikopter
kullanırsan olacağı budur.
Tek bildiğim o zamandan beri
ortalarda görünmedikleri.
Her şaman gibi gökyüzüne
geri döndüler herhalde.
Geri döndüğümde hikâyemi
her şeyiyle yazdım.
Lyn bana bir görev yüklemişti
ve ben de yerine getirmeliydim.
Olanları herkese anlatacaktım.
Artık kaderimde Debora'nın olmadığını
anladım. Bununla barışığım.
Eski hayatıma dönmek de
yazgımda yoktu.
Evrenin benimle ilgili
başka planları vardı.
Hikâyeyi gazete ve
televizyonlara gönderdim.
Yetkililerin hakkımda ne
yapacaklarını umursamadım.
Gerçek ortaya çıktığı sürece
hapse girmeye hazırdım.
Ama beni hapse atmadılar.
Daha da kötüsünü yaptılar.
Iraklı güçlerin direncini
kırmak için sıra dışı bir yöntem.
İnanın birçok ebeveyn de
bana hak verecek.
Bazı mahkûmlara Mor Dinozor
Barney'in söylediği...
..."Seni Seviyorum" adlı şarkı
24 saat kesintisiz dinletiliyormuş.
Bu kadardı.
Her yerde hikâyemin sadece
o ufacık kısmı geçiyordu.
Şaka gibiydi.
Karanlık Taraf'ın bir ulusun
güzelim hayallerini nasıl ele geçirip...
...çarpıttıktan sonra yok ettiğini
kanıtlayacak bir delile ihtiyacım olsaydı.
O da bu olurdu.
Ama durmayacağım.
Pes etmeyeceğim.
Çünkü dünyada olanlara baktıkça...
...artık her zamankinden
daha iyi biliyorum ki...
...hepimiz olabileceğimizin
en iyisini olmalıyız.
Artık her zamankinden daha çok...
...Jediler'e ihtiyaç var.
Çevir: DeaDy