Tip:
Highlight text to annotate it
X
Yürüyorum, gerçekten
Konuşuyorum, senden ve benden-
...ve umut ediyorum ki sen...
Sözcükler kuruyor değilim
Tökezledim, ama iyiyim.
Merdivenlerden iniyorum,
Merdiven çıkmaktan kolay.
Kayamadım.
Bu benim için kötü şans.
Hafif bir kalp krizi geçiriyor,
Ama iyileşiyorum.
Bana doğru gelen
Kafayı dumanlamış iki keş gördüm...
...bela çıkabilir.
- Çekil yolumuzdan!
- Öbür tarafa geç, bok herif.
Adam, polis!
Polis ise silahı nerede?
İtfaiyeci!
İkile bakalım tavuk.
- Tamam.
- Sağol, tuvalet kağıdı.
Bu gördüğüm en büyük...
Sakın söyleme.
Müthiş bir şapka süsü olur.
İşte...
3-boyutlu, üstümüze geliyor!
- Ayakkabılarınıza hayranım.
- Ne?
- Onlara bayıldım.
- Ne?
Düşünüyordum da...
...onlara bayılıyorum, tam onlar gibi
bir çift almayı öyle istiyorum ki.
Ama tam şu an ve yerde onları
giyiyor olmak istemezdim.
- Aslında karate bilmem.
- Sanmıyordum zaten.
- Öfkeden kudur Rich.
- Kuduruyorum!
On beş-Sıfır.
Bela mı arıyorsun? Bulacaksın.
Ah, hata.
Oyunu böyle oynamak istiyorsan...
Burnumu kırdın!
- Yetmedi mi?
- Otuz- Sıfır.
Sürpriz!... Kırk-Sıfır.
Eğlenmeye başladık mı?
Servis.
Oyun.
Bir ara yine oynayalım.
Grover?
Dixie?
Nerede bu?
İşte raketin.
Sağol.
Üstündeki şey ne?
Kan. Çayım nerede?
- Anlatacak mısın?
- Çok gençsin.
Buraya gel Grover.
Lanet olsun.
Pencerelerden biri açık
olsa iyi olur Grover.
Seni iğdiş ettireceğim.
Bir yere kaybolma.
Ön tarafa gideceğim.
Olamaz!
İnanamıyorum.
Tanrı aşkına,
işimiz yangını söndürmek!
- Çocuklar!
- Yine ne var?
Bir hayalim var, küçük bir hayal.
Hayalim şu,
umarım size çılgınca gelmez...
...bir yangın çıktığında,
buradaki insanların...
...itfaiyeyi aramanın iyi bir fikir
olduğunu düşünmeleri.
Evi yanmakta olan insanlar
şunu derse olmaz:
"Ne yaparsan yap,
sakın itfaiyeyi arama."
Bu kötü olur.
Lütfen temizleyin şurayı.
Açıklamak zorunda bırakmayın.
Buyurun...
Merhaba.
Kapım kitlendi, dışarıda kaldım.
Ben açarım. Aletlerimi alayım.
Üstümde hiçbir şey yok.
Pardösü ister misiniz?
Hayır, buz gibi soğukta çalıların
arasında çıplak kalmak istiyorum.
- Aletleri alayım.
- Sağolun.
- Kimdi o?
- Birinin kapısı kilitlenmiş.
- Yardım ister misin?
- Sıkıcı bir iş gibi, ben giderim.
- Pardösü yok muydu?
- İstemediğini söyledin.
- Neden istemeyeyim?
- Öyle dedin ama!
- Espri yapıyordum.
- Espri. Burada onu kullanmayız.
Burada esrar içerek üstsüz kayak
yapılır, espri pek rağbet görmez.
1983'ten beri burada espri yapılmaz.
Son ve tek yapan bendim...
...yüzüme aval aval bakılmasından
bıktığım için bıraktım.
Kapıda kalınca ışıkları
söndürmelisin...
...boşa elektrik harcıyorsun.
Çıplaklığını şuradaki çalıda
gizleyebilirsin.
Hiç dövmen olmadığını farkettim.
Akıllı seçim.
Jackie Onassis kolunda bir çapayla
o kadar yükselemezdi.
Her işin bir aleti vardır.
Master kart kabul etmiyor,
eski numarayı deneyeceğim.
Eski numara...
...derken, yalan söyledim,
çünkü bunu hiç denemedim.
İzlemek istemeyebilirsin.
Dikkat et.
Yüksekten nefret ediyorum.
- Ne yapıyorsun? Donuyorum.
- Tanrı aşkına, üstüne bir şey al!
Sağol.
Gir.
Sana bakmıyorum, nihayet.
Bak başıma neler açtın Grover.
- Girmek ister misin?
- Girdim zaten.
Acıkmışsındır, bize biraz
peynir ve sebze hazırladım...
...sade.
Burnunun...peynirin yanında
şarap ister misin?
Şarap iyi olur.
- Kamış var mı?
- Yok. Neden?
Özel bir nedeni yok.
Şerefe.
Parti gösterisi...
Bir başka deyişle burun.
"Ancak bu kadar tatlı kokar."
Adım C.D. Bales.
İtfaiye şefi. Bana Charlie de.
Ben Roxanne. Yardımın için sağol.
Bu evin sahibi bayanı tanıyorum.
Dixie'yi mi?
Yaz için iyi bir fiyat verdi.
- Eminim güzel ve ucuzdur.
- Buna değer.
Bu ev, bunun için harika bir yer.
- Hiç sormayacaksın sandım.
- Sormadım.
Ne bu, mumya mı?
Teleskop. Çok güzel.
- M31'i biliyorsundur.
- Evet.
Astronomik cisimlere isim
verilmesine bayılıyorum.
Andromeda, Satürn ve...
Sessizlik Denizi gibi.
Ad yerine rakam vermek
biz siviller için çok sıkıcı.
Gökte kaç cisim var,
biliyor musun?
50'den fazla olduğunu biliyorum.
Ad verecek o kadar çok cisim
var ki, haksızlık etme.
Peki ya Moo-on, Gluon, Quark?
Quark ne, biliyor musun?
Biliyordum, şu anda unuttum.
Her şeyi bilmiyormuşsun demek.
Otur, göstereyim.
Bugüne kadar hiç görülmedi,
ama var olduğunu biliyoruz.
En az 6 çeşit quark var:
Yukarı, Aşağı, Tuhaf,
Büyülü, Alt ve Üst.
Bunlar tatları.
Üst ve Alt en çok bulunanı.
Tuhaf ve Büyülü, alışılmamış
egzotik çarpmalarla oluşur.
Çok güzel, değil mi?
Evet. Bunlar ...
astronomik cisimler demek?
Hayır, alt-nükleer parçacıklar.
Tahmin etmiştim.
- Peki sen ne arıyorsun?
- Söyleyemem.
- Neden?
- Çünkü sır.
Benim de birkaç sırrım var.
Birkaç da önemli sır.
Aslında, bir tane çok önemli...
yani berbat sırrım var.
Aslında,
hiç sırrım yok.
Çok can sıkıcı.
- Adın Roxanne mi demiştin?
- Evet.
Alışılmadık; güzel bir ad.
Çok güzel bir galaksi adı olur.
Affedersin, kafanı
şişirmek istemedim.
Gideyim, geç oldu.
İşlerim var.
Tamam, ama bana şans dile.
- Ne için?
- Sadece şans dile.
Hayır, şansa inanmam.
Bir şey olmasını dile.
- Anlıyorum. Hoşça kal.
- Güle güle.
İyiyim.
Roxanne.
Burası parti şehridir maestro.
Bayılacaksın.
- Gafornasemano.
- Ne?
Haziran '85 Playboy
güzeli değil miydin?
Hayır.
Garip, çünkü iç çap eğimin
hiç yabancı gelmedi.
O ne?
Bacağının, iç uyluk kemiğine
eğilen kısmı.
Her zaman işe yarar maestro.
Maestro diyorum, çünkü
piliçlerle aran çok iyi, değil mi?
Beyler, gidelim.
Hazır mısınız?
Ne?
Ne oluyor?
Talim.
"Stil kokan aksiyon" yazmalı.
Bir Erkekçe itfaiyecisi.
Bu Chris, yeni profesyonelimiz.
Gerçek bir itfaiyeci.
Hoş geldin, Başkan Deebs.
Pazartesiden önce beklemiyorduk.
- Formda başlamak için erken geldim.
- O da bir piliç delisi.
Bu Dean, Trent,
ve özel terzim Sam.
Odanı göstereyim.
- Sence manşetli mi iyi?
- Bence hortumun üstünden in.
Teleskopu merdivenden
çıkarmam çok zor olacak.
C.D.'den rica ederim.
Ansiklopediden başını kaldırırsa.
- Ansiklopedi mi okur?
- Kendisi bir ansiklopedi.
- Esprilidir.
- Harikadır.
Vaftiz abim.
Üniforma işe yarıyor...
Belli.
- Erkek arkadaşın ne oldu?
- Richard.
- Ne zaman geliyor?
- Gelmiyor.
Ne oldu?
Benzinimiz bitti.
Galiba seksi aşk sandım.
Bir kez ben de sandım, harikaydı.
Sandy çok derin biridir.
Tanrım, şu da kim?
Gecemi harika kılacağı kesin.
Kim o?
Sandy ...
Şu kim?
Roxanne.
Astronomi veya astroloji okuyor.
İkisinin farkı ne?
Bak, biri seni kesiyor.
O seni neşelendirir işte.
Yerinde olsam,
bir şey yapardım.
Belki ... Belki sonra, belki de değil.
Bu işi iyi biliyorsun.
- İzninle ben deneyebilir miyim?
- Keyfine bak.
Sağol maestro.
Seni Nelson geleneği olan
sıcak banyoya davet etmek isterim.
Efendim?
Gelenektir.
Baharatlı şarap içip...
...dışarıda sıcak banyo yaparız.
100 yıl önce buraya yerleşenler
sıcak banyo mu yapıyormuş?
Ne?... Evet.
Akıllısın, hoşuma gitti.
Egosu Brezilya kadar büyük.
- Artık konuşmasak iyi olur.
- Tamam, sorun değil.
Şurada olacağım.
Fikrini değiştirirsen, gel.
Eminim gelirsin.
Fikrimi değiştirirsem, anlarsın.
Çünkü göğüslerim kalkmış ve
terden ıslanmış olacak.
- Hoşça kal seksi şey.
- Güle güle.
- Bak! Sadece bir içkilik.
- Bekar olmak böyle işte.
- Poposu bir harika.
- Ama ne yazık ki omuzlarının üstünde.
Şirindi.
Şirinleri severim, ama bu kez
biraz beyni olan birini istiyorum.
İyi şanslar.
Okula gitmeden önce
yukarı çıktı, inmiyor.
Pekâlâ...Bir bakalım.
Adım Bales. B-a-l-e-s.
Daha önce de çıktı ama
bu kadar uzun kalmadı.
Her şey düzelecek tatlım.
Derdin ne Peter?
Söyle hadi, sorun ne?
Okulda bana domuz diyorlar.
Bunu neden yaparlar sanki,
lanet olasıcalar...
Bunu senin önünde dememeliyim.
Annene söyledin mi?
Denedim. Önce tabağımdakini
bitirmemi söyledi.
Bak ne güzel. Seninle alay eden
çocuklardan daha iyisin.
Akıllı ve esprilisin.
- Uydurabiliyorsun.
- Uydurmadım. Doğru.
Adiler!
Bunu senin önünde dememeliyim.
- Aşağı inmek zorunda mıyım?
- Hayır.
Burada biraz daha kalalım.
Yeni bilgisayarımız. Onunla
her yangını tespit edebiliriz.
Görebiliyorum.
Bizim için mükemmel...
Biz itfaiyeyiz.
Bu mükemmel.
- Ben Andy.
- Memnun oldum.
Sana hoş geldin demek istedim.
Bir şey daha ...
Şefle tanıştın mı?
Hayır.
Komik görünüşlüdür.
Bunu ona söylememelisin.
Söylemem.
Söylemeyeceğini tahmin ettim.
Ama bazen, bilirsin...
...kazara ağzından kaçabilir.
İşte o zaman...
O basamağa dikkat et.
Bu merdiveni kim yapmış?
Markiz de Sade mı?
Neden bu kadar ağır?
Çoğu hava.
Ve cam. Dikkat.
Halam bunlardan bir tane örmüştü.
Çok daha hafifti.
- Şu sırrın bununla ilgili mi?
- Sayılır.
Ne yapıyorsun Charlie?
Tek başıma tutamam!
Söylemek zorunda değilsin.
Tamam, söyleyeceğim.
Pekâlâ. Konuşmaya başla.
Galiba bir kuyruklu yıldız keşfettim.
O kadar önemli değil,
bir sürü kuyruklu yıldız var.
Ama bir ödev yapıyordum...
...ork bulutu hakkındaydı...
Cebirsel bir kuralsızlık keşfettim.
Çin Seddi'ne çıktığımdan beri
bu kadar merdiven çıkmadım.
On kuyruklu yıldız dizisinden olabilir.
Bu köşeye dikkat.
Ya da bu yaz geçecek büyük bir
kuyruklu yıldızın habercisi.
Bununla mı bulacaksın?
Hayır, onu amcam Arizona'da
büyük bir teleskopla arıyor.
Buraya boşuna mı çıkardım bunu?
Hayır.
Şu ayağı, anahtarlı kola takar mısın?
- Haklıysan eline ne geçecek?
- Hiçbir şey.
Mezun olacağım kesin ama.
Ve ona ad verebileceğim.
Çok güzel. Tarihi bir şey.
Kowalski kuyruklu yıldızı.
Neden? Güzel bir ad verebilirsin.
- Bu, soyadım.
- Sahi mi? Roxanne Kowalski mi?
Affedersin.
Yıldızı ne zaman buldun?
Artı-eksi 10 gün.
- Çok önemli bir şey bu.
- Evet.
Sakın bakma ama
Viking içeri girdi.
Belediye başkanıyla el sıkış.
Önemli görünürsün.
Heykeli dikilmeli.
Duyduğuma göre hızlı,
etkili ve zekiymişsin...
...kadınlarla.
Kendine iyi bak, sana bir şey
olursa C.D. başımın etini yer.
- Cesaretini topla.
- Ya şimdi ya hiç.
- Hadi Roxanne.
- Öğrenmenin tek yolu var.
Tamam, oradan çıkınca...
...onu Nelson geleneği sıcak
banyoya davet ederim...
...baharatlı şarapla sarhoş edip
bol bol yıkarım onu.
- Şoke oldum.
- Ben olmadım.
Kendine güven, güven... Biraz su,
sonra onunla konuşmaya hazırsın.
Olamaz!
- Beni hatırlıyor musun?
- Unutmaya çalışıyorum.
- Senin dükkanın mı?
- Benim.
- Mükemmel.
- Teşekkür ederim.
- Seni yansıtıyor.
- Teşekkürler.
Gelip dondurulmuş, kurutulmuş
hayvanlara baksana. Canlı gibiler.
Belki başka zaman.
C.D., dün gece aklıma
birden geldi.
Ne?
Numara:
Nelson promosyon ineği!
Ona isim veririz:
Suzy, Bossy ...
Bira içmeyi öğretirken resmini
çekip posterlerimize koyarsın.
- Bunlar işe yarar.
- Bence inanılmaz bir fikir.
- Beğendin mi?
- Bayıldım, bence harika!
Mükemmel. Ne fikir ama!
Oradaydım, gördüm:
Ağaçtaki olgun fikri aldı.
Dalından kopardı ve cebine koydu.
Acaba... o bir dahi mi?
Hayır... ama belki öyle. Belki ben
bir dehanın huzurundaydım...
- C.D.'yle tanıştın mı?
- Henüz değil.
- Bilmen gereken bir şey var.
- Büyük bir burnu var, tamam mı?
- Sakın burnuna bakma.
- Tabii ki bakmam.
Hepimiz öyle der, sonra
bakmadığımızı hissederiz.
Bakmadığın çok belli olur,
bu yüzden bakarsın...
..."Bakıyorum." diye düşünürsün.
Saçma olduğunu düşünüp, daha
iyi bakarsın ve şunu düşünürsün:
"Yüzünü yıkarken sabunu kaybeden
bir adama bakıyorum."
- Sağolun.
- Seni uyarmadığımızı söyleme.
Sence insanlar Sun Valley'ye
itfaiyeyi görmeye mi gelir?
Hayır, benimle çalış.
Reklam kullanmak zorundayız.
Böylece kasaba da itfaiye de büyür.
Bir itfaiye 7 muz kardeşlerle
işletilmez,...
...profesyoneller gerek.
Burası ikinci bir Aspen olabilir.
Tonlarca para kazanıyorlar.
Şu Ekim Festivali biter bitmez,
sana yine fon ayırabiliriz.
İçki içersem rahatlarım
ve eğlenmeye başlarım.
Hayatımın bu noktasında
buna başlamak istemiyorum.
Sert adamsın diye duydum.
Öyleyim.
Ama yumuşatıcı kullanırsan,
pamuk gibi olabilirim.
Hergele.
Nereye, koca burun?
Ne dedin?
Duydun, koca burun.
- Hepsi bu mu?
- Evet.
Beni gerçekten köşeye
sıkıştırdın, değil mi?
Dur bir saniye...
İyi bir fırsatı harcıyorsun.
Karşında duran adamda
böyle bir şey var...
...ve tek aklına gelen
"koca burun" mu?
Sen daha iyisini düşün öyleyse.
Evet, daha iyisini düşünebilirim.
Gel buraya.
Bu dartla ... Aldığın sayı kadar
cümle söyleyeceğim.
20!
Üçte iki.
- 20.
- Dart Şampiyonu, Denver, 1987.
Hadi Charlie, yapabilirsin.
Pekâlâ, daha iyi yirmi şey.
"Bariz"le başlayacağım:
Bu burnunuz mu,
yüzünüze otobüs mü park etti?
Meteorolojik:
Şemsiyelerinizi açın, sümkürecek!
Moda: Burnunu daha az vurgulamak
için başına büyük bir şey tak...
...Amerika gibi.
Özel: İşte başbaşayız...
Sadece üçümüz.
Dakik: Burnun zamanında geldi,
ama sen 15 dakika geç kaldın.
İmrenme: Senin yerinde olmak isterdim...
...kendi kulağını koklayabiliyorsun!
Cinsel: Pardon, hanımlar şunu
gizlemenizi istiyor, utanmışlar.
Felsefi: Önemli olan burnun
büyüklüğü değil...
...içindekidir.
Esprili:
Güldü mü, bütün dünya onunla güler...
...hapşırırsa; elveda Seattle.
Reklam: Merhaba, ben Earl Scheib.
Burnunuzu $39.95'e boyarım!
Kibar: Lütfen kafanızı sallamayın.
Orkestra tempoyu değiştirip duruyor.
Melodik: Hep beraber.
"Burnunda tüm dünyayı taşıyor."
Acıyarak: Ne oldu? Ailen Tanrı'ya
karşı bahis mi kaybetti?
Övücü:
Kuşlara bayılıyorsundur.
Bu tüneği sunduğuna göre.
Bilimsel: Yüzündeki bu şey
gelgiti etkiliyor mu?
Mecazi: O biley taşını
görmek isterdim.
Düşünsenize.
Meraklı:
Çiçekleri koklamak için durduğunda...
...senden korkuyorlar mı?
Fransız: Domuzlar sen gidene
kadar yer mantarı aramayı...
...reddettiler.
Pornografik: Nihayet aynı anda
iki kadını tatmin edecek bir erkek.
- Kaç oldu?
- 14, Şef.
Tamam, dini: Tanrı verdi...
...ve vermeye devam etti, değil mi?
15.
İğrenç:
Burun kıllarını kim biçiyor?
16.
Paranoid:
Bu adamı kokainimden uzak tutun!
17.
Aromatik: Güzel olmalı sabah uyanıp
kahvenin kokusunu almak...
- ...Brezilya'dan.
- 18.
Takdir edici: Ne kadar orijinal.
Çoğu insan dişini altın kaplatır.
19.
Pekâlâ ...
Yapabilirsin C.D., bir tane kaldı.
Terbiyesiz:
Yüzündeki adınla kafiyeli, Dik!
Ukala orospu çocuğu!
Düz suratlı,
düz burunlu, düz kafalı.
Daha düşmedi mi?
"Varoluş ve Hiçlik" kitabı
geldi mi? Yazarı Jean Paul ...
Jean Paul Sartre? Evet, geldi.
Burada, parası ödenmiş.
- Harika, sağolun.
- De rien ... Il n'y a pas de quoi.
- Tamam.
- Bir şey değil ahbap.
"Bu nedenle, bedenim bilincimin
bilinçli bir yapısıdır."
Sağol Chris. Kendim istemeye
çok utanıyordum.
Biraz hafif bir kitap ha?
Bu yaz ev için 9,000 dolar aldım.
- Hangisinden?
- Rush Caddesi'ndeki.
- Roxanne'i 9,000 dolar kazıkladın mı?
- Hayır.
- Ondan hoşlanıyorsun.
- Nasıl hoşlanmayayım.
- Çıkma teklif etsene.
- Edemem.
Saat 3'te ve 5'te doluyum.
Kadınlar sıraya girdi.
O atasözü yüzünden.
Erkek burnunun şeyinin
büyüklüğüne oranıyla ilgili.
- Neyinin?
- Bunu herkes bilir ama.
Sophie. Erkeğin burnu hakkındaki
atasözünü bilir misin?
Burnunun şeyinin büyüklüğüne
oranıyla ilgili olan mı?
Aman Tanrım!
Bunu yapmaya bayılıyorum.
- Çayınız ... ve kürdanlarınız.
- Sağol.
Neden teklif etmiyorsun peki?
Bazen gece yürüyüşe çıktığımda,
el ele tutuşan çiftler görürüm.
Onlara bakıp "Neden ben değilim?"
diye düşünürüm.
Sonra duvardaki gölgemi görürüm.
- O ameliyatı yaptırsana.
- Yaptırdım.
Hayır, nedeni o sözcük: Rinoplasti.
O kadar sevimsiz ki.
Hemoroit gibi.
Bu iki sözcükle bir işin
olmasını istemiyorsun.
Ya kozmetik? Yanlarını, direğini,
biraz da ucunu gölgeleyebilirsin.
- Yararı olur.
- Bana göre değil. Makyaj yapamam.
Dün gece kalmalıydın.
Harikaydın, çok etkilendik.
Roxanne sürekli senden söz etti.
Sahi mi?
Bence aşık oluyor
ama farkında değil.
"Aşık oluyor" derken
ne demek istedi?
Böyle şeyler olur.
C.D., bu Chris McConnell.
Seninle tanışmak bir zevk. Üzgünüm,
birbirimizi hep kaçırdık.
İyi misin?
Çocuklarla tanışmışsın.
Odan nasıl?
Hipnotik, değil mi?
Çok büyük!
Kocaman, devasa ...
Büyük dediler ama,
BÜYÜK olmasını beklemiyordum.
Bilardo oynamak ister misin?
Hadi bir el oynayalım.
Beni öldürmeyecek misin?
- Normalde evet, ama bugün hayır.
- Niçin?
Çünkü o, dün değildi,
ama bugün ... öyle.
Nihayet burnun hakkında espri
kaldırır oldun mu?
Topları diz.
Hortumu açın. Hortumu taşımanın
sırrı ritminde gizlidir.
Sola:
Bir ve iki ve üç.
Sağa:
Bir ve iki ve üç.
Öne.
Geriye.
Buna dayanamıyorum.
Kapat! Ne yapıyorsun?
Kapat! Kapat!
Suyu bol akıt.
Öne eğil. Ona güven.
Unutma: Su, dostun.
Hortumu açmak için
işaretimiz ne?
Büyük bir kuş gibi.
Susam Sokağı'ndaki gibi.
Yine mi o?
İşte orada...
Geri al.
Yine Sophie ve Lydia'yla
flört mü ediyor?
Charlie, konuşabilir miyiz?
Şey ...
Tamam.
Haklı mıymışım?
- Evet, çirkin.
- Gerçekten öyle.
- Söyleyeceğim şey biraz cüretkar.
- İyi.
Daha iyi tanımam gereken biri var.
Galiba benden hoşlanıyor.
- Anlıyor musun?
- Evet.
Galiba konuşmak istiyor.
Uğraştığını görüyorum ama
konuşmuyor. Bundan hoşlandım.
Belki ilk adımı senin
atmanı istiyordur.
Bu yüzden sana söylüyorum.
Bu adam hakkında ne biliyorsun?
İlginç biri...
- Farklı.
- Evet.
Zeki.
Yakışıklı.
- Ne?
- Yakışıklı.
Birinden hoşlanınca onu yakışıklı
bulmak inanılmaz bir şey, değil mi?
- Herkes yakışıklı buluyor.
- Herkes değil, inan.
Neden söz ediyorsun?
Hiç. Tüm bunlara
sahip olması harika.
Onu ancak birkaç kez gördüm.
Hiç konuşmadık bile.
Birkaç kez aptalca
bakıştık sadece.
- Bana niçin söylüyorsun?
- Senin elemanın. Chris McConnell.
Nasıl biri? Hayır, söyleme.
Kendim öğreneyim.
Onunla çalıştığına göre, onu
teşvik edebilir misin?
Bütün yaz ağzını açmayabilir,
ben de gitmiş olurum.
- Konu açılırsa.
- C.D., teşekkür ederim.
Biliyorum, cüretkarım.
Geçen gece harikaydın.
İlk kez gerçekten cesur
olan birini gördüm.
Ondan beri çok daha cesurum.
Bu kez yapmanı istiyorum.
Kes gitsin!
Muhteşem, müthiş, ilginç
bir burundan bıktım.
Şirin, küçücük, minik
bir kalkık burun istiyorum.
- Amerikan güzelliğini ver.
- Yapamam, biliyorsun.
Yapabilirsin, bıçağı al. Kes şunu Dave.
Olmaz. Anesteziye alerji çok
tehlikeli. Komalara giriyorsun.
Biz de eski usulle yaparız.
Aptallaşma.
- Diana Ross'a benzemek istiyorum.
- İstediğin, psikoterapi.
Doktoru duyar gibiyim:
"Buna alış. 85 dolar, lütfen."
Bu burunla doğmanın bir amacı
olabileceğini düşündün mü?
Evet...
...kola şişesi açmak gibi.
Burun kartlarına bir kez
daha bakabilir miyim?
Elbette.
Merhaba hayatım.
Epeydir görüşmedik.
Öyle güzel ki.
Onu barda gördüm ...
- İlginçtir de.
- Bacaklarını gördün mü?
Ayrıca esprilidir.
Tanışmak mı istiyor?
İnanamıyorum. Geleli 3 gün oldu...
Akıllıymış da. Astroloji mi ne...
- Astronomi.
- Evet, ondan.
Sahiden tanışacak mıyız?
Ne yapacağım?
Nasıl buluşacağım?
Ona gidip merhaba demeye
ne dersin?
Olmaz, o zaman konuşmam gerekir.
Ne demek istiyorsun?
Sizin aranızda rahat ve doğalım...
Espriliyim, biliyorsun.
Ama kadınlarlayken biraz...
Onları sevmediğimden değil.
Biraz heyecanlanıyorum.
Tamam, telefonunu al ve ara.
O zaman konuşmam gerekir.
Konuşmayı fena halde istedim -
- ama konuşmadım. Çünkü onunla
böyle konuşurdum: fena.
Yani ne zaman çekici, akıllı ve
güzel bacaklı bir kadınla tanışsan...
...arkanı dönüp kaçacaksın.
Harika bir fikir. Mükemmel.
Bu aptal oyunu niçin oynarız bilmem.
- Zor bir oyun muydu?
- Daha yeni gidiyoruz.
- "Carpe diem" ne, biliyor musun?
- Balık veya balık yemi mi?
Latince "Günü yakala." demek.
Yarın hiç gelmeyebilir, şimdi yap.
Hayatı şimdi ara, şansın varken.
- Roxanne'in peşine mi düşeyim?
- Hayır. Ben olsam beklerdim.
Ona mektup at.
Yakın. Bakalım nasılsınız.
C.D., buraya gel, buldum.
İyi bulmuşsun. Neyi?
Roxanne'le nasıl konuşacağımı.
Şansımı deneyeceğim.
Kız beni beğenmiş, neden korkayım?
Füze mühendisi değil ya.
Füze mühendisi aslında.
Ama onca erkekten beni beğendi.
Korkacak ne var? Hiçbir şey.
Dediğin gibi yapacağım...
Mektup yazacağım.
Sözcüklerle aram iyidir.
Bizim çocuklar etkileniyor.
Ne diyeceğimi planlarım.
Üstünde çalışırım.
Mektupta harbiden
köpürebilirim.
- Tutuşturamıyoruz.
- Hemen geliyorum.
- Andy, ceketin yanıyor.
- Ya.
Ne diyorsun?
- Ne?!
- Yanıyor, ceketini çıkarın!
Benzin olmaz!
Yardım edebilir miyim?
Arkadaşım kozmetik bir ürün
arıyor, varsa tabii.
Bir tür gölgelendirme malzemesi.
Gölgeleme reyonunuzda var mı?
Pek çok allık vesaire var.
Tam olarak ne için?
Vurgusunu azaltmak istediği
bir... özelliği var.
Ekstra büyük bir özelliği var ve
küçük görünmesini istiyor, öyle mi?
Koyu renk bir pudra işi görür.
Harika. Bu şeyi nasıl ...
uygulaması gerekiyor?
Sadece... o özelliğin bulunduğu
bölgeyi gölgelendirmesi yeter...
Böylece daha çok gölge ve
daha az büyüklük...olur.
- Yani özellik.
- Alıyorum.
- Arkadan yenisini alayım.
- Sağol.
Chris'le konuştum.
Harika.
Beni arayacak mı?
Mektup yazmak istiyor.
Mektup mu? Bu genellikle
ilişki biterken yazılmaz mı?
Hayır, aslında çok romantik.
Dışarıda açıklarım.
C.D., pudran hazır.
- Hediye paketi yapar mısın?
- Tamam.
Bunları beğenmedim.
- Kız arkadaşın mı var?
- Hayır, kardeşim için.
- Kardeşin mi var?
- Kardeşimin arkadaşı.
Chris.
Hayır, bir şey yapmıyorum.
Yumurta pişiriyordum.
Tabii, uğrayabilirsin.
Göndermeden önce okumanı
istedim.
Olur, bir bakarız.
- Bayağı iyi yemek yapıyorsun.
- Sağol.
- Şu mektuba bakalım.
- Bence çok iyi oldu.
"Sevgili Roxanne, nasıl gidiyor?
Bir ara içki içmek ister misin?
Evetse, bu kutuyu işaretle."
- Ne kadar zamanda yazdın?
- Bugün. Öğleden bu yana.
Bu çok uzun bir zaman.
Bunu gönderemezsin.
Nasıl yani?
Temanı sevdim,
ama daha ilginç olmalı.
Buna çok çalıştım ama!
Kalem al, otur, sana bir soru sorayım:
Onun için ne hissediyorsun?
- Ben, onun için?
- Onu ilk gördüğünde nasıl hissettin?
Azgın.
Azgın diyemezsin,
değiştirmelisin.
Şöyle de: "Duygulandım...
...canlandım...tutuştum."
Çok güzel.
Onunla ilk konuştuğunda
nasıl hissettin?
Gerzek gibi.
Bunu yazamazsın..
Şunu de: "Güneşe ilk kez çıkan
bir çocuk gibiydim...
...sadece ışığını hisseden."
"Işığın", çok güzel.
Altını çizeceğim.
Onu gördükten sonra ne yaptın?
Kustum.
"Seni gördükten sonra...
tek besinim sen oldun."
- C.D., sen yaz.
- Hayır, sen yaz.
Hislerimi anlatmayı biliyorsun.
Sen yaz, ben imzalarım.
Olmaz, bu...tehlikeli.
Yalan olur.
Hislerimi yazarsan olmaz.
Ben imzalarım, sen de hissettiğimi
düşündüğün şeyleri yaz.
- İşe yarayacak.
- Hissettiğini düşündüklerim?
Yarısı yazıldı bile.
Olmaz, o şiirsel saçmalığı
değiştirmeliyiz.
Bu çok güzel.
Roxanne için şaşırtıcı
birşeyler yazmalıyız...
...öyle garip olmalı ki, mantıklı
düşünmesini engellemeli.
- Yapabilir misin?
- Zor ama ilginç.
En sevdiğin kalemi al.
Bunlar iyi.
Mürekkebi iyi alan kaliteli
bir kağıt.
- Yemek!
- Ben ilgilenirim.
Sen acele etme.
Haydi çocuklar sıraya.
- 6 buçuk dakika, fena değil.
- Acele edelim haydi.
Gidelim.
Kartopu Operasyonu başlasın.
Kartopu!
Arabayı alın!
Kartopu.
Selam, nasılsın Şef?
Sonu iyi biten iyidir.
Çocuklar, merdiven açık!
Bekleyin. Merdiven açık!
Size çifte yıldız göstereyim,
bununla odaklayın.
Görürsün, sıra bende.
Roxanne, ışık yılı nedir?
Normal bir yılla aynı,
sadece kalorisi az.
Ne bu?
Birbiri çevresinde dönen iki yıldız...
...ama öyle uzaklar ki
tek gibi görünüyorlar.
- Onları bir arada tutan ne?
- Karşılıklı çekim.
Oldukça romantik.
" Olası hareket penceremde
birbirini çeken yabancılar."
Ne dedin?
"Tutkulu öpücükler.
Umarım dudaklarınla okursun."
- Roxanne?
- Affedersin.
Aldığım bir mektuptan...
İnanılmaz bir mektup.
- Hoşuna gitti mi?
- Hayır... Bayıldım.
- Kimin mektubu?
- Chris'in.
- Yazabiliyor mu?
- Eriyorum.
Dambıl nebulasına bakın.
Anlamadığım bir şey var...
Beni günlerce atlattı.
"Tamam, ilgilenmiyor." dedim.
C.D. mektuptan söz edince...
...benimle neden konuşmadığını
açıklayacak sandım.
Ama yanıldım.
Tuhaf ama... ilginç...
...ve cinsel.
Neden yazıyor?
Bir blok ötede oturuyor.
Charlie?
Senin adına ona
buluşma mı teklif edeyim?
Çıkmak mı istiyor?
C.D., hepsi senin sayende.
Neyin var?
Bu gece mi görüşmek istiyor?
Bu gece olmaz.
Şimdiden enkaz haldeyim.
Sakin ol.
Yardım etmelisin,
onunla konuşursam ölürüm.
Şöyle yaparız:
Sana bir şeyler ezberletirim.
- Ezberleyemem.
- Herkes ezberleyebilir.
Bağlılık Andını
ezberlemişsindir, değil mi?
Şöyleydi: "Bağlılık yemini ediyorum...
...hangi ülkeye, bilmiyorum."
Bir şey düşüneceğiz.
- Bu kez mektup yok, yüz yüze.
- Evet.
- Dışarıda oturmak ister misin?
- Dışarıda? Evet.
- Burası?
- Verandada, evet.
- Buraya oturabiliriz.
- Harika.
- Çok hoş bir gece.
- Evet... Enfes bir gece.
Gizemli habercilerle... dolu.
Sihir ve aşk.
- O şapkayı niye takıyorsun?
- Niye mi? Çünkü...
Panik yapma, sakin ol.
Çünkü bu gece... bir avcıyım.
Çünkü bu gece ... bir avcıyım.
Sözlerin avcısı.
Bu iyiydi, tamam.
Ben avın mıyım?
Evet, ama savunmasız değilsin.
Evet...ama savunmasız değilsin.
Tavşan değil.
Bir kaplansın sen.
Uyanık ve duyarlı...
Uyanık ve her yanlış adıma duyarlı.
Ona biraz yaklaş.
Bu yüzden sana yaklaşırken,
sessizce yaklaşmalıyım.
Elini uzat.
Elimi ...uzatıyorum ...
Ekip 3, 279'a ilerle.
Ne?
Teyit et ekip 3.
Neyi?
Duygularımı.
- Duygularımı teyit et.
- Evet.
Çünkü burada duygularını ...
bilmek isteyen bir kalp var.
- Main'de olası bir 502.
Main'e git, tamam mı?
Artık avcı değil misin?
Avcı değil mi? Hayır, yani...
Hava çok güzel, değil mi?
Evet, gerçekten, çok ...
Aradığım sözcük ne?
Güzel, evet, bu.
Şimdi de hava durumcusu musun?
Mektubuna bayıldım.
Çok güzeldi.
Böyle yazmayı nereden öğrendin?
- Orada burada.
- Doğaçlama gibi geldi.
Sağol.
Bir şey söyle.
Mektubundaki gibi harika bir şey.
- Bakalım.
- Geceden bahsedebilirsin.
Gece ... çok doğaçlama.
- Ne?
- Vahşi.
Evet... gece vahşi.
Aşkın gibi.
Aşk vahşi, vahşi ve doğaçlama.
Romantik bir şey söyle.
"Niçin kuşlar görünür aniden,
Yakın olduğun her an sen?"
- Bu şarkı sözü değil mi?
- Şarkı yaptılar.
Sen mi yazdın?
Hayır ... ama o şarkıyı severim.
Kendi sözlerini kullan.
Senin...
...vücudun harika.
Balkonların, yani göğüslerin,
karpuz gibiler...
Karpuz değil, yastık.
Yastıklarını kabartabilir miyim?
İçeri giriyorum.
Dur! ... Haziran '85 playboy
güzeli değil miydin?
- Yastıklarını kabartmak mı?
- Telaşlandım, panik yaptım.
Yardım et, işe yarıyordu.
Artık yardım edebileceğimi sanmam.
Bana benzeyen ama senin gibi
konuşan birini istiyor.
Hayır, gel.
Bana yaptırma.
Pencerenin altında dur,
ben görünmeyeceğim.
- Ne diyeceğini fısıldarım.
- Ya seni duyarsa?
Ona seslen.
Roxanne?
Bir kerecik sakin ol!
Lanet olsun, ne yapıyorsun?
Özür dilerim, gitme.
- Dinle, söyleyecek çok şeyim var.
- Defol!
- Şunu demek istiyorum...
- Güzel vücutlu olduğumu mu?
- Hayır, onu değil.
- Salaklık ettiğini söyle.
Salaklık ettim Roxanne.
Dur, geri gel!
Ben...C.D. yardım et-
- salaktım, bunu söylemek istiyorum.
Ben ...mutlu? Kör.
Susuz?
Bu aptalca.
Aptaldım!
Aptal ve aynı zamanda...
Sendeleyen? ...geveleyen...
Aptal, geveleyen bir... işarettim.
İşaret mi?
Hayır... kıçın tekiydim.
O şeyleri neden söyledin?
Korktuğunu söyle.
- Çünkü korktum.
- Benden mi? Neden korktun?
Sözcüklerden korktuğunu söyle.
- Ne?
- Sözcüklerden.
Böcüklerden korktum Roxanne!
Böcük mü?!
Ne diyorsun sen?
Böcük derken sözcük
demek istedim Roxanne.
Ceketini ver.
Sözcükler bitti, söylenmeleri zor,
hepsi boşa harcandı...
...şampuan reklamlarında,
ilanlarda, tatlandırıcılarda.
İçi boş, güzel sözler.
Yer cilasına aşık olunur mu?
Peki ya çocuk bezine?
Bir sos için kullanılan sözü
senin için nasıl kullanırım?
Aşkla dopdoluyum ama
bu sözcüğü kullanamam.
Seni duyamıyorum.
Çünkü sözlerimin yükselmesi gerek,
seni bulmakta güçlük çekiyorlar.
- Sen beni duyuyorsun.
- Çünkü seninki aşağı süzülüyor.
O yükseklikten gelen kötü
bir söz beni öldürüyor.
Şapkanı ver.
Sesin farklı.
Elbette, artık dikkat etmem gereksiz.
Beni gece koruyor.
Doğal olabilirim Roxanne.
Tanrım, sesin bıçak gibi.
Görebileceğim bir yerde dur.
- Olmaz!
- Neden?
Sesim yeter, beni görmek zorunda
değilsin, sadece dinle.
Sadece bir dakika konuşabiliriz.
Yazdıklarım seni etkiledi mi?
Evet.
Etkileyiciydi.
Etkileyici değil sadece dürüst.
Etrafında yörüngedeyim.
Üstünde ağırlıksız havadayım...
...Chagall'daki mavi adam gibi...
...çılgın bir öpücükte üzerinde asılı.
Dün sokakta ...adını duyduğuma
yemin edebilirdim.
Döndüm ve kimse yoktu.
Sadece yerden havalanan beş kuş...
...ve kanatları rüzgara çarptıkça
yine adını duydum.
Bir an için, onlardan biriydim,
adını çırpıyorduk: Roxanne.
Roxanne. Kafama hapsolmuş
iki heceli bir sözcük.
Ben şimdi ve daima...
...seni sınırsızca seven tek
kişi olacağım.
Ne diyorsun? Çok fazla oldu.
- Devam et.
- İşe yarıyor, devam.
Şu an tüm hayatıma değer.
Burada durup seninle konuşabilmek.
İsteyip de söyleyemediğim
şeyleri söylemek.
Neden söyleyemedin?
Güleceğini sandım.
- Saçma.
- Bilseydin, hayır.
Bir yıldıza uzanırsan,
düşecek çok mesafe vardır.
Neredeyse bu ana engel oluyordum.
Oysa şimdi bu anı
yaşayamayanlara üzülüyorum.
Seni seviyorum.
Seni içime çektim ve boğuluyorum.
Çılgınım, devam edemiyorum.
Bu çok fazla.
- Sersemlemiş gibiyim.
- Bense sarhoş olmuş gibi.
Çünkü seni orada titrettim, değil mi?
Daldaki yaprak gibi.
- Seninle sevişmek istiyorum.
- Kes sesini Chris.
Ne?
Kendime susmamı söylüyordum,
çünkü bu kez çok ileri gittim.
Ona ben karar veririm.
Bizi istiyor.
C.D., tamamdır. Er ya da geç.
Yapabilirsin.
Seni tanımadığımı ve altımda
hissetmediğimi sanma.
Sen de hayal ettin, değil mi?
Benimle yatağına uzanmak.
Evet.
Bu gece bir daha olmayacak.
Nehirden içebilecekken, niçin
fincandan yudumlayalım?
Küçük bir sözcük var:
isim ya da fiil değil...
...sıfat da değil.
Ne olduğunu bilmiyorum.
Ama bu gece bana, tüm bu
karanlığın biteceğini söylersen...
Sen ve ben bir ışık tüneliyle
bağlanırız.
- Sözcük ne Chris?
- "Evet".
Evet.
Evet Chris.
Harika, başardık.
C.D., mükemmeldik.
Galiba aşığım.
Tanrım, yaptım!
C.D., iyi misin?
İncindin mi?
- Neredeyim?
- Nelson'da.
Nelson mı? Evdeyim.
Eve geri getirmişler.
- Günlerden ne?
- Cuma. "Dallas" var.
Cuma mı? Demek hiç sürmedi.
Zamanda varolmadı.
Birden bir uzay gemisi
tam karşımda iniş yaptı.
Okumuştum. Işıkları var mıydı?
Işık mı? O kadar ışığı bir arada
görmediniz. Broadway gibiydi.
Avucunda emiciler olan bir
yaratık çıktı, böyle yürüyordu.
Avuçlarıyla yüzümden tuttu...
...ve beni Roxanne'e götürdü,
beni gözlemek için.
Roxanne'nin evinde mi?
Bu saçma, "Dallas"ı kaçıracağız.
Gidelim.
- Deli olduğumu sanıyorsunuz.
- Hayır.
Bana yaşlı kadınları sordular.
Burada Nelson'da onlarla seks
yapmak istiyorlardı.
Yaşlı kadınlarla seks yapacak bir
süper erkek kolonisi kuracaklarmış:
"Çünkü ne yaptıklarını iyi biliyorlar."
Öyle uzun zaman oldu ki.
Yaşlı kadınlarla seks isteyen...
...yaratıklara inanıyor musun?
Gidip bir bakalım.
Dün gece çok gergindim.
Rahatsızdım.
Hiçbir şey demedim, bunun için -
- çok aptal, yani çok akıllıyım.
Gergin derken? Ne kadar gergin?
- Bayağı gergindim.
- Bayağı mı gergin?
Yani öyle gergindin ki, sen ...
Yapma, bu utanç verici.
Ben, yapamadım...
...üçüncüsünde.
Hepimizin beklediği an.
Ekim festivali ... başlasın!
Burada hiçbir şey yapılmaz!
C.D. içeride mi?
20 dakika sonra uçağım kalkıyor.
- Neden?
- Üniversiteden aradılar.
- Yıldız konusunda haklıymışım.
- Bu müthiş!
Önce sana söylemek istedim.
Tebrikler, bu harika. Ünlü oldun.
- Chris burada mı?
- Hayır, görmedim.
Ona nerede olduğumu söyler misin?
Bir haftalığına gidiyorum.
Adresim bu.
Bana yazsın.
Beni bayıltsın.
Havada yürüyordum, şimdi havada
tüyler, yastıklar üzerindeyim.
Bira?
- Soğuk?
- Evet ama kazağım var, giyerim.
İyi espriydi. Burada espri anlayışı
olmayan öyle çok erkek var ki.
Bence espri anlayışı önemli.
Bence de çok önemli.
- Bir içkisine bir el Kupa.
- O da ne?
En kötü eli olan kazanır.
Peki, bir kupa birasına bir el Kupa.
Şamatasın.
Vegas'ta krupiye olabilirsin.
Kız arkadaşımla Tahoe'ye gittik.
3 gün sonra oraya taşınıyoruz.
Orada genç garson kızlar tutuluyor.
Çok para var.
Bir kız, şanslı bir kumarbazdan
10,000 dolar bahşiş almış.
10 bin mi?
Güzel olurdu.
Yaşlanınca Reno'ya taşınırım.
Orada yaşlı garsonlar revaçta.
Sadece 60 mil uzakta ...
Neyin var?
Dokuzlu, yedili, beşli,
üçlü ve ikili.
Gördüğüm en kötü el.
Kazandın.
- Nerelisin?
- Albuquerque.
A-l-b-u-q-u-e-r-q-u-e ...
Eski bir bar numarası.
Nereye gitmek istiyorum,
biliyor musun?
San Fransisco'ya.
Ben gittim.
Harikaydı. Beysbol fanatiğiyim,
Giant'ları pek sevmem...
Ama Redwood'ları görmelisin.
Oraya gitmek istiyorum ve ...
Hep etli sandviç götürürüm.
Seyahat etmen müthiş.
İlginç birisin.
Olmaya çalışıyorum.
İlginç birini bulduğunda...
...o kişi için ilginç olursun.
- Roxanne'le görüşüyor musun?
- Gibi, ama...
Seninle konuşmamalıyım,
o arkadaşım.
Konuşabiliriz. Sorun değil.
Şimdi New York'u da anlatırsın.
- New York'a gittim.
- Şaka ediyordum, gerçekten mi?
- Adım Chris.
- Biliyorum.
Ben Sandy.
Memnun oldum.
Küçük kuşları çok seviyor olmalısın,
onlara bu tüneği verdiğine göre.
Yardımınız için sağolun hanımlar.
- Ne var?
- Hiç.
İçki ister misin?
Evet ama bir tane daha istersem...
ver.
Ralston, bize bir şişe
şarap verir misin?
Neyin üstüne oturur, üstünde
uyur ve dişlerini fırçalarsın?
Bilmiyorum.
Sandalye, yatak ve diş fırçası.
- Şarabınız.
- Sağol.
Ne demek istedin?
Bazen cevap o kadar açıktır ki,
göremezsin.
Yüzündeki burun kadar barizdir.
- Ona söylemelisin.
- Kime, neyi?
Roxanne'e onu sevdiğini.
- Aslında, söyledim bile.
- Sahi mi?
- Geçen hafta onunla seviştim.
- Çok iyi!
Aslında ben değildim,
ben sayılırdım ama...
Doğru şeyleri söyleyen,
doğru hissi veren bendim.
Sadece gerçek şerefe nail olan
... ben değildim.
Bu kadar ölü bir yer görmedim.
Dixie, yine o işkembe
çorbasını mı dağıttın?
Niçin bu gece kürkün yok?
Chris yerine bakmamı istedi.
Roxanne aramış, buraya gelmiş.
Ona mektupları söylemeliyim.
Geliyorum.
Bir saniye, hemen dönerim.
Burada ne işin var?
Kimse yoktu.
- Ne?
- Kimse yoktu.
Neler oluyor?
Bakayım.
Herhalde çocuklar ...
Çok yaramazlar.
- Neden erken geldim biliyor musun?
- Yine kapı.
Zil çalmadı.
Yine çaldı, duydum.
Kesin çocuklardır, ben bakarım.
- Zil çalmadı ki.
- Ben ilgilenirim.
Yine çaldı.
Mektuplardan söz edebilir.
Ona birkaç mektup yazdın.
- Kaç tane?
- Günde üç.
6 gün, 6 kere 3, 18 eder!
Şey, 20.
20 küsur...
Kimse yoktu.
Chris ... erken dönmemin
nedenini biliyor musun?
Her gün, her saat bana
yeni bir şey gönderdin.
Dayanamadım.
Seni görmek zorundaydım.
Sadece mektuptu onlar...
Yirmi tane falan.
- Ne yazdığını düşün.
- Gayret ediyorum.
- Dur. Gerçek seni tanımak istiyorum.
- Hayır!
Pencereden konuştuğum kişiyi.
Gerçek ben buyum,
her zamanki Chris.
Akşamları çıkmayı, ağırlık
kaldırmayı severim.
Benimle bunu yapman gerekmez.
Seni mektuplarından
tanıyor ve seviyorum.
Sevimli olmam yetmiyor mu?
Anlasana,
çirkin olsan da fark etmezdi.
Hayır!
- Bildiklerini öğret.
- Biraz gitar çalarım.
- Seyahat ederiz.
- Makarnadan nefret ederim.
- Seninle konsere gitmek istiyorum.
- Bugi dansı falan mı?
- Sadece konuşabiliriz.
- Konuşmak mı?
Roxanne, ben -
- biraz kötüyüm ...
İyi hissetmiyorum, gitmeliyim.
Ee? Geliyor musun?
Evet.
- Ona söyleyecek misin?
- Yapamam.
Chris, söylemelisin,
bu hoş değil.
Kağıdın var mı?
Ona yazarım.
Bu konuda deneyimliyim.
Torpido gözünde kağıt var.
Getireyim.
Roxanne aradı. Sesi çok garipti,
hemen gelmeni istiyormuş.
- Jerry, bu rövanş.
- Bana 50 papel borçlu.
Gir.
- Ne var?
- Oku.
"Sevgili Roxanne. Başka biriyle
tanıştım, o da çok sevimli.
Umarım seni incitmemişimdir,
ama herhalde incittim.
Seni tanımak çok hoştu, şimdi
Tahoe'da krupiye olacağım.
Sevgi ve...
...saygılarımla, Chris."
Sonra kapının altında bunu da buldum.
Oku ... yüksek sesle.
"Bütün gün düşünüyorum,
'O nerede, şimdi ne yapıyor?"
Ara sıra seni sokakta görüyorum.
Mideme kramplar giriyor...
...bir dalga kaplıyor her yanımı."
- Bu tam o.
- Devam et.
"Seninle ilgili her şeyi hatırlıyorum-
- ne kadar önemsiz görünse de,
her hareketini.
11 Temmuz, öğleden sonra 2:30.
Saçını değiştirmiştin ...
Fazla değil, ama farkettim.
Sanki güneşe uzun
süre bakmış gibiydim.
Gözlerimi kapayıp onu
tekrar tekrar görebiliyordum.
Saçının hareketini, yürüyüşünü,
elbiseni, baktığım her yerde."
Güzel, değil mi?
Sanki ... bu adeta ...
- Bitir.
- Bitti, üç nokta koymuş.
Arkasını çevir.
"Bunu C.D. yazmış. Beni ara.
Dixie."
Diğer bütün mektuplara baktım.
Hepsinin el yazısı aynı.
Balkonun altındaki senin sesindi.
Mektupları Chris değil, sen yazdın.
Evet.
Bunca zaman, gözlerimin önündeydin
ve ben seni göremedim.
Seni alçak!
Beni nasıl böyle kandırabildin?
İyi hissetmeni sağlamaya çalıştım.
- Benimle oynadın.
- Tahmin etmeliydin.
- Şimdi benim hatam mı?
- İmzalar mektuplarla uyuşmuyor.
Aşk mektubunda buna bakılmaz.
Çünkü inanmak istiyordun.
Güzel bir burun ve güzel bir
popoya sarılmış romantizm.
Beni yatağa bile attın!
- Evet, daha ilk randevunda!
- Çünkü beni baştan çıkardın.
Onunla hemen yatağa girdin.
Bir fırfırlı lafla yataya geçtin.
Onunla yatağa
girdiğimi sanmıyorum.
Orada biri vardı,
ben olmadığım kesin.
Kimdi peki?
Chris beni baştan çıkaramazdı.
- Ben de Dixie'ye böyle dedim.
- Dixie'ye mi anlattın?
Kısaca bahsettim, kötü niyetim yok...
Seni aşağılık herif! Alçak!
Nasıl yalan söyledin?
Sana olan hislerimi
anlatmaya çalıştım.
Berbat bir anlatış biçimiydi!
Çık dışarı!
Bir saniye, ben dışarıdayım.
Sen içeri gir!
- Hayır, çık!
- Gir!
- Git bu verandadan.
- Tamam.
Sakın şapkamı atmaya kalkma.
Mektubun altında ne diyordu, bil.
"Not: Şaka yaptım."
- 10'a kadar sayıp gidiyorum.
- Ne dedin?
10'a kadar sayıp, gidiyorum.
- Ne dediğimi sandın?
- Ona dar kayıp didiyorum.
- Bu da ne demek böyle?
- Bilmiyorum, bu yüzden sordum.
On ...
Dokuz ...
Sekiz ...
Yedi ...
Chris gelip eşyalarını aldı.
Bir yerde yangın var.
Acele edin.
Bossy'yi koyduğum yer.
Yangın var çocuklar.
Pompadan ateşe iki tane
2.5 inçlik hat çekin.
Yangın musluğundan pompaya
3 tane 1.5'luk hat.
İstasyona sıçrarsa,
bütün kasaba gider.
İki tarafa da geniş açıyla
su fışkırtmanızı istiyorum.
Bir, iki, üç ...
Yapabiliyoruz C.D.!
Sakin olun, başlıyoruz.
Hadi Bossy. Gidelim oğlum.
Artık hepiniz harbiden
iyi itfaiyecilersiniz.
Biz harbiden iyi itfaiyecilere.
Sayemizde kimse kızarmadı.
Bu yangını bir burunla yendik.
İyi konuştun.
Seni görmek istiyorum.
Kadeh kaldıralım.
Bu kasabanın insanlarıyla olmayı
dünyanın en iyi insanlarına...
...tercih ettiğimi söylemek
istiyorum.
Dostlar ne içindir?
Gözlerimi kapadığımda
seni tekrar tekrar görüyorum.
Gözlerin, yüzün...yürüyüşün.
Stilin, kıvrak zekan ...
Ve burnun Charlie.
Pek işe yaramıyor, değil mi?
İçeri girdim ve Chris'ten niçin
hoşlandığımı düşündüm.
Nedeni dış görünüşü değildi ... Şey,...
...başta dış görünüşüydü.
Ama beni nasıl hissettirdiğiydi.
Romantik hissediyordum.
Zeki, kadınsı.
Ama bunu yapan o değildi.
Sendin.
Tüm o diğer erkeklerin
düz, özelliksiz yüzleri var.
Karakter yok ...
Ateş yok... Burun yok.
Charlie, senin büyük bir burnun var.
Çok güzel, kocaman, büyük,
etli ve kemikli burnun.
Burnunu seviyorum.
Burnunu seviyorum Charlie.
Seni seviyorum Charlie.
- Evet?
- Şaka mı ediyorsun?
Eyvah, kapı kilitli! Kilitli!
Neyse ki, anahtar bende.