Tip:
Highlight text to annotate it
X
- Ýyi misin?
- Ýyiyim, arkadaþ. Merak etme.
Ýyi misin?
L.A.'in tadýný çýkar.
Çevirmen:
Murat 'BANQUO' Coþkuner
O yaptý.
- Söyler misin, niye her þey hep sana oluyor?
- Her þey hep bana olmuyor.
O teknoloji manyaðý, alaycý olmaya
baþlamýþtý, bunu sen de biliyorsun.
- Üzgünüm, ben öyle anlamamýþtým.
- Saçmalýk.
Peki ya deðiþimle ilgili
o iðneli söz? Komikti.
Ne yapmamý istersin? O adamla
çalýþýyorum ben, Tanrý aþkýna...
...ve kendi bokunu kendin halledebilecek
yeteneðe sahip olduðunu biliyorsun.
Biliyor musun? Son býraktýðýmda,
benimle yatýyordun.
Yani onu becermeye baþlamayý
istemediðin sürece, önerim...
Selâm, arkadaþ. Buralarda nerede beni hava
alanýna götürecek bir uzay mekiði bulurum?
- Ýþte, þurada.
- Sað ol.
Þu altýn sarýsý Lexus'un içindeki
cep telefonlu olan oydu.
Hâlâ buluþma yerini
deðiþtirmek istiyorlar mý?
80'lerin baþýndaki kýdemliler
sayesinde, deðeri artýrýlabilir.
- Nereye?
- Þehir merkezine. 312, North Spring Caddesi.
Þehir merkezi.
Bak, sabah 7'ye kadar, kopyalarýn
tamamlanmýþ olmasý gerekiyor, tamam mý?
Bekle. Sepulveda'dan Slauson'a,
oradan da La Brea'ya geç.
Þehir merkezi, 6. caddeye kadar,
kuzeye doðru La Brea'dan git.
Ne olacak peki? Geç kalýrsýn.
Ben de bütün gece sürüneceðim,
yani hiç aðlama.
- 105'ten doðuya, 110'a geçeceðim. Daha hýzlý olur.
- Ne?
110'a giden 105,
sizi oraya daha çabuk ulaþtýrýr.
110, USC'nin oradaki park yerine
dolanýr.
Ama La Brea'nin kuzeydeki
Santa Monica kýsmý sýkýþýktýr.
10'un kuzeyindeki 110'da, Pasadena'ya
gidenler vardýr ve onlar yavaþ sürerler.
Evet, öyle, ama benim yaptýðým
Grand'de yoldan ayrýlýp, sonra...
Hey, sizin istediðiniz bildik yollar,
öyle yapalým o zaman.
Bahse giriyor muyuz?
- Giriyor muyuz?
- Peki ya yanýlýrsan?
Yanýlacaðýmý sanmam,
ama eðer yanýlýrsam...
...yolculuðunuz bedava.
Tamam, bir anlaþman oldu.
- Durma, söyle hadi.
- Ne söyleyeyim?
- Devam et.
- Iþýklarda þanslýydým.
Þanslý deðildin.
Haklýydýn aslýnda.
Ben yanýldým...
...Max.
Þunun sesini açman mümkün mü?
Klasikleri seviyorsunuz.
- Severim. Lisedeyken çalardým.
- Tahmin edeyim. Ahþap nefesli.
Hayýr. Telli. Nefesli aletler için
ciðerlerim asla uygun olmadý.
O cep telefonuna nefesinizi boþaltýþ
þeklinizle beni kandýrabilirdiniz.
Farklý bir alet.
Beni dinlemiþ olsaydýn, þu anda
çoktan trafiðe saplanmýþ olacaktýk...
...sen de fazladan beþ papel
daha kazanmýþ olacaktýn.
Evet, ama, 5 papeliniz sizde kalsýn.
Kendinize özel bir þey alýrsýnýz. Kafanýza göre.
Gerçekten, büyük bir miktar deðil bu.
Burada hiçbir þey büyük deðil.
Paraný korumak için seninle tartýþan
kaç taksi þoförü biliyorsun?
Bizden iki tane vardý.
Diðerini öldürmek zorunda kaldým.
Rekabeti sevmem.
Yaptýðýn iþte iyi olmaktan
gurur duyuyor musun?
Ne, bu mu?
Hayýr, bu yarý zamanlý bir iþ.
Bu, boþluk doldurma iþi.
Faturalarý ödetiyor.
Ama yaptýðým iþte en iyi olacaðým.
O, baþka bir þey ama.
- Ne peki?
- Bazý þeylere þekil vermek.
Örneðin..?
Söylesene.
Limuzin þirketi kuruyorum.
'Ada Limuzinleri'.
Tekerlekli bir ada gibi olacak.
Farklý bir tarz, kulüp ortamý gibi.
Hava alanýna varýnca,
limuzinimden inmek istemeyeceksin.
Yani bu yarý zamanlý iþi,
Benz'imi kiradan kurtarmak...
...ekip kurmak, doðru müþteri listesini oluþturmak
için yapýyorum. Anlarsýnýz, bunun gibi þeyler.
Ya sizin avukatlýk nasýl gidiyor?
- Nesin sen, medyum mu?
- Birazcýk.
Koyu renk çizgili elbise.
Þýk, ama fazla gösteriþli deðil.
Bu tanýnmayý önler.
Ayrýca, sayesinde hayatýnýzý kazandýðýnýz
birinci sýnýf bir çanta.
Ve el çantasý. Bir Bottega.
Arabama kýlýçlý bir adam binsin,
suþi þefi olduðunu þýp diye anlarým.
Siz?
Clarence Darrow.
Þey, hayýr, sayýlmaz. O, savunmadaydý.
Ben, savcýyým.
- Büyük dava mý?
- Evet.
- Çabuk getirdin bizi.
- Elbette.
Ama soruma cevap vermediniz.
Yaptýðýnýz iþi seviyor musunuz?
Evet.
Ama bugün deðil.
Hayýr, seviyorum.
Hatta, sabýrsýzlanýyorum.
O duruþma salonunda dikilmeye
bayýlýyorum.
Ayný zamanda,
ilk günden önceki gece...
...þu kaçýnýlmaz gerçeði anladým.
Kaçýnýlmaz mý? Nasýl?
Kaybeceðim sanýrým.
Bence dava kabak tadý veriyor,
delillerim uygun deðil...
...yeterince hazýrlýklý deðilim, insanlar
ne yaptýðýmý bilmediðimi anlayacaklar...
...ve bütün bu yýllar boyunca
bir saçmalýk uðruna çabalamýþým.
Adalet Bakanlýðý'ný temsil
ediyorum ben...
...en önemli noktada
açýlýþ cümlem baþarýsýz olacak...
...ve jüri bana gülecek.
Ýþte o zaman, aðlarým.
Kusmam.
Çoðu insan, kusar.
Benim güçlü bir midem var.
Sonra da, kendimi toplayýp,
açýlýþ cümlemi baþtan yazar...
...delillerimi iþletirim, iþte gecenin
geri kalanýnda yapacaðým þey bu.
Ýþ programým bu.
Sabahtan baþlýyor ve ben iyiyim.
Bir tatil lâzým size.
Biraz önce, Liman Çevre Yolunda
bir tatil yaptým ben.
Takside olmaz.
Kafanýz dingin olmalý.
Kendinizi tek parça hâlinde toplayýn.
Uyumunuzu yakalayýn, anlarsýnýz...
- Sen en son ne zaman ara vermiþtin?
- Ben her zaman tatil yapýyorum.
- Ne sýklýkta?
- Günde on iki kez.
En sevdiðim yer:..
...Maldiv Adalarý.
Bu benim özel kaçýþ yerim.
Ýþler aðýr gelmeye baþlayýnca, beþ
dakika mola verip, buraya giderim hemen.
Ve tamamen hiçliðe
konsantre olurum sadece.
- Ýþte. Alýn.
- Bunu yapamam.
Alýn, çünkü benden çok
size lâzým o.
Size yardýmý olacaktýr.
Garanti veririm.
Sað ol, Max.
Gidip onlarý gebertin.
Selâm.
Bilmiyorum, eh...
Belki servet yüklü þirketleri...
...araþtýrmak istersin,
ya da...
...taksi güzergâhlarýný tartýþmak.
Selâm.
Gel, dostum, özür dilerim.
Seni duymadým, dostum. Hadi, gel.
Bendesin.
- Nereye?
- 1039 Güney Union Caddesi.
Anlaþýldý.
- Sence yol ne kadar sürer?
- Yedi dakika.
Yedi. Sekiz deðil mi?
Ya da altý?
110'dan Normandie'ye iki dakika.
Normandie'den Venice'a, üç dakika.
Oradan Union'a bir,
bir de 'boktan durumlar' için.
- Peki ya saat tutarsam?
- Kendini devirirsin.
Yanýlýrsan ne kazanacaðým?
Bedava yolculuk mu?
Kusura bakma. Bugünkü bedava
yolculuðumu baþkasýna önerdim.
- Kime?
- Bir kýza.
Buluþma kopardýn mý ondan?
L.A.'e ilk geliþin mi?
Hayýr. Sana doðruyu söyleyeyim, ne zaman
buraya gelsem, gitmek için sabýrsýzlanýyorum.
Fazla daðýnýk burasý, kopuk.
Anlýyor musun? Benim fikrim.
- Sen seviyor musun?
- Benim evim burasý.
17 milyon insan.
Dünya üzerindeki beþinci en büyük ekonomi,
ama kimse birbirini tanýmýyor.
Buradaki trene binen þu herifi
okuyorum, ölmüþ.
Ah.
Kimse cesedini fark etmeden,
metroda altý saat dolaþmýþ...
...L.A.'yi dolanýp durmuþ,
insanlar yanýna oturup kalkarken.
Kimse fark etmemiþ.
Bu, þimdiye dek bindiðim
en temiz taksi.
Düzenli mi çalýþýrsýn?
Evet, gündüzcü arkadaþla
paylaþýyoruz.
Sen geceleri mi tercih ediyorsun?
Evet, insanlar daha sakin. Daha az stres,
daha az trafik, daha iyi bahþiþ.
- Kazancý nasýl?
- Bu, öyle bir iþ deðil.
Bu iþte uzun vadeli çalýþmýyorum.
Boþluk dolduruyorum sadece.
Bir þeyleri þekillendirene dek,
geçici olarak.
Bu, tamamen geçici.
- Ne kadardýr araba kullanýyorsun?
- 12 yýldýr.
Öyle mi?
Yoluna koyduðun diðer þeyler ne?
Þey...
Yani, o konuda konuþmak istemiyorum.
Sadece ufak bir iþ tasarýsý.
- Yanlýþ anlama. Ben sadece...
- Üzerime alýnmadým.
Sen, þu konuþmak yerine
yapan adamlardan birisin.
Hoþ bir þey bu.
Yedi dakika.
Dostum, iyisin sen.
- Iþýklarda þanslýydým.
- Evet, tabiî.
Sen muhtemelen ýþýk
zamanlamasýný da biliyorsundur.
Dinle, saðlam bir gayrimenkul anlaþmasý
için þehirdeyim, bir gecede bitecek.
Gitmem gereken beþ durak var.
Ýmza toplayacaðým, bazý arkadaþlarý göreceðim,
sonra da LAX'den sabah 6 uçaðýna bineceðim.
- Neden benimle takýlmýyorsun?
- Araba kiralýk deðil. Kurallara aykýrý.
Kurallara mý?
Hastalýk izninde para ödemiyorlar sana.
Bir vardiyada ne kadar çekiyorsun?
- Ne kadar?
- 350, 400.
Peki, bak ne diyeceðim,
ben 600 veririm.
Dostum, bilemiyorum.
Beni LAX'e götürmen için de fazladan bir
yüzlük, uçak için koþuþturmam böylece.
- Ben bu iþleri bilmem.
- Evet, bilirsin.
- Bilmem, dostum.
- Evet, bilirsin.
- 600...
- Güzel. Anlaþtýk.
Ýþte, 300'ü þimdi.
Adýn ne?
- Max.
- Max, ben Vincent.
Tamam.
Çift sýra park etmiþ kalamam burada.
Binanýn arkasýndaki dar sokakta
bulurum ben seni.
Buralý olmadýðý muhakkak.
Hadi bakalým.
Ah, hayýr! Kahretsin!
Ne oluyor be?!
Lânet olsun!
Dostum, iyi misin?
Ah, kahretsin. Siktir.
Taksinin üzerine düþtü.
Oradan, yukarýdan anasýný
siktiðimin taksisinin üstüne düþtü.
Kahretsin. Ölmüþ galiba.
Ýyi tahmin.
Sen mi öldürdün onu?
Hayýr, ben vurdum.
Mermiler ve düþüþ öldürdü.
Siktir git, dostum.
- Kýrmýzý ýþýk, Max.
- Dur, dur.
Ellerini indir.
- Ýndir ellerini.
- Peki, peki.
- Yardým et bana. Bagajý aç.
- Ne?
Bagajý aç.
- Yapma, dostum.
- Kýpýrda.
Yapma. Ne yapýyorsun?
Tavandan aþaðý yuvarlayacaðýz onu.
Burada býrakamayýz, tabiî sen tam
tepende kalmasýný istemiyorsan...
- ...ama o zaman hijyeni unut.
- Ah, kahretsin.
Sadece ölü bir herif o.
Ellerinden tut.
- Yapamam.
- Bileklerinden tut.
- Tuttun mu?
- Seðiriyor ve pis.
Tamam. Gayet iyi.
Gidelim.
Neden sadece taksiyi almýyorsun?
- Taksiyi mi alayým?
- Evet, al götür.
Ben titrerim.
Durmadan titrerim.
Bunlarý kimin kullandýðýný
çoðu zaman bilmezler bile, dostum.
Hiç kontrol etmezler.
Tamam, yani al git.
Sen, ben...
- Kimseye söylemeyeceðine söz veriyorsun, öyle mi?
- Tabiî. Tabiî. Tabiî.
Söz.
Bin þu siktiðimin arabasýna.
Arabaya bin.
Ramone?
Ramone?
Siktir.
- Ýstihkâm Gözetleme Kumandaný.
- Ben, Dedektif Fanning, Narkotikten.
1039, Güney Union'a iki siyah-beyaz,
bir de gece dedektifi gönder.
Özel Keþif Birimini de ara.
Bir olay yerim var.
Anlaþýldý. 1039, Güney Union.
- Ne yapýyorsun?
- Temizlemem gerek. Çöplük burasý.
Bayan Macbeth, biz burada oturuyoruz,
ama ýþýk yeþil. Býrak oturmayý.
Göt herif!
Harikalar Diyarýnýn en temiz taksisine
sahip deðilsin artýk.
Bununla yaþamak zorundasýn.
Ýþe odaklan. Sür.
7565, Fountain. Biliyor musun orayý?
- Batý Hollywood.
- Ne kadar sürer sence?
Bilmem, 17 dakika.
Neden?
Ah, hayýr. Dur bakalým, dostum.
- Bu gece baþka duraklarýmýz olduðunu söylemiþtim sana.
- Arkadaþlarýný ziyaret etmen gerektiðini söylemiþtin.
Onlar, baþkasýnýn arkadaþlarý.
Sen taksiyi sürüyorsun,
ben ziyaretlerimi yapýyorum.
Bu geceyi bu þekilde çýkarabilirdin,
ucunda 700 papel var.
Seni siktir etmeye çalýþmýyorum...
...ama insanlarý öldürmen için seni oradan
oraya taþýyamam. Benim iþim bu deðil.
Bu gece, bu.
Bak, anlamýyorsun.
Ciddiyim ben.
Ciddi.
Bu... Bundan ben sorumlu deðilim.
- Hey, hey, hey, hey! Gerginsin.
- Evet, öyleyim.
Gerginsin.
Bunu anlýyorum.
Þimdi, sadece nefes almaya
devam et ve sakin kal.
- Nefes alýyor musun?
- Kahretsin.
- Nefes alýyor musun?
- Evet.
Tamam, iyi.
Bak þimdi!
Anlaþma þu.
Bu gece arabayla beni gezdirecektin
ve hiçbir þeyden haberin olmayacaktý...
...ama "þiþko Ýspanyol" pencerenin
önüne geçip, uzun bir dalýþ yaptý...
B planýna geçiyoruz.
Hâlâ nefes alýyor musun?
En iyisini becermeliyiz.
Doðaçlama. Çevreye uyum.
Darwin. Kötü kader. Çin falý. Her neyse.
Ayak uydurmak zorundayýz.
"Çin Falý" mý? Sen ne diyorsun, dostum?
Adamýn birini pencereden attýn.
Ben atmadým.
O düþtü.
- Peki sana ne yapmýþtý?
- Ne?
- Sana ne yapmýþtý?
- Hiçbir þey. Onunla bu gece tanýþmýþtým.
Onunla yeni tanýþtýn
ve onu öldürdün mü?
Yani insanlarý sadece iyi
tanýdýktan sonra mý öldürmeliyim?
- Hayýr, dostum.
- Max! Tüm gezegende 6 milyar insan var...
...ama sen bir þiþko herif için
kendini yiyorsun.
- Kimdi o?
- Sana ne?
- Ruanda'yý hiç duymuþ muydun?
- Evet, Ruanda'yý biliyorum.
Günbatýmýndan önce
onbinlerce insan öldürülmüþtü.
Nagazaki ve Hiroþima'dan beri,
kimse insanlarý bu kadar hýzlý öldürememiþti.
- Kýlýn kýpýrdamýþ mýydý, Max?
- Ne?
Uluslararasý Af Örgütü'ne
veya Oxfam'a katýlmýþ mýydýn...
...ya da Balinalarý Kurtarýn'a,
Yeþil Barýþ'a filân? Hayýr.
Ben bir þiþko Angeleno'yu temizliyorum
diye sinir krizlerine giriyorsun.
Hiç Ruandalý tanýmýyorum ben.
Bagajdaki herifi de tanýmýyorsun.
Dostum.
Daha iyi hissetmeni saðlayacaksa,
o bir suçluydu...
...devam eden bir suç giriþimine
bulaþmýþ.
Sen ne yapýyorsun?
Çöpü dýþarý mý çýkarýyorsun?
Evet! Onun gibi bir þey.
- Saða çek
- Sýçtýk.
- Kurtul onlardan.
- Nasýl?
Sen taksi þoförüsün.
Cezalardan yakýn.
- Lütfen bir þey yapma.
- Köþeye sýkýþmama izin verme o zaman.
- Bagajýnda yer kalmadý.
- Buna inanamýyorum.
- Ýnan.
- Yapma. Ben onlarla konuþurum.
Mahallî bir rahatsýzlýk.
Takviye birime gerek yok.
Muhtemelen evli.
Diðerinin çocuklarý var.
Karýsý da muhtemelen hamile.
Ben hallederim. Anladým.
Tamam! Bir saniye.
- Nasýl gidiyor?
- Selâm.
O yandaki arkadaþým
sana yardýmcý olacak.
- Ehliyet, ruhsat.
- Ah, evet.
Seni çevirdim,
çünkü ön camýn kýrýlmýþ.
- Hepsi tarihinde mi?
- Evet, memur bey.
Hey, dostum! Sen ne...
Yemek savaþý mý yaptýn burada?
Tamam. Hemen temizlerim.
Hey, ön camýndaki bu þey,
kan mý?
Evet, þey...
Evet, þey, ben...
- Bir geyiðe çarptým.
- Bir geyiðe mi çarptýn?
Evet, þeyde...
- Slauson'daydým.
- Bir Güney Merkez geyiði mi?
Orada geziniyorlar. Arabanýn önüne
fýrladý, ben de duramadým.
Peki neden hâlâ yolcun var?
Duraða dönüyorum, onu da býrakabilirim.
Ýneceði yer yolumun üzerinde.
Evet, ama taksin güvenli deðil
ve baðlamak zorundayýz.
O yüzden de,
araç kontrolü yapmamýz gerek.
Bagajý açýp, arabadan in. Bayým, üzgünüm,
ama baþka bir taksi çaðýrmanýz gerekecek.
Bütün bunlar þart mý, Memur Bey?
800 metrelik yolum kalmýþtý.
Evet, bayým, korkarým ki, þart.
Araçtan inin lütfen. Ýkiniz de. Hadi.
- O bagajý açarsan, onlar da oraya girer.
- Biliyor musun? Uzun bir gece olmuþtu.
Ayrýca, bizim ahýr hemen þurada.
Bana biraz fýrsat tanýyýn.
Bu benim ilk cezam.
Taksiden çýk.
Bagajý aç. Hadi.
Çýk dýþarý.
Siz de, bayým. Lütfen.
Ýstihkâm Masasý raporudur.
82. Cadde ile Hoover'da, ateþ açýlmýþ.
Bütün müsait 26. Bölge birimleri
cevap versin. Tamam.
- Hey, ortak, gitmemiz gerek.
- Anlaþýldý. Yoldayýz.
Direkt garaja git.
Ýyi geceler, bayým.
Burada dur.
- Eller direksiyona, 10'u 10 geçe pozisyonunda.
- Neden?
Çünkü ben öyle diyorum.
Max... Max... orada mýsýn,
seni orospu çocuðu?
Kim bu?
Lenny. Müþteri içindir.
Orada olduðunu biliyorum.
Cevap ver þu lânet çaðrýya.
- Cevap vermezsen, ne olur?
- Aramaya devam eder sadece.
Max, cevap ver.
Sakýn içine etme.
- Evet, Lenny, ne var? Benim.
- Polisten gelen telefonu þimdi kapattým.
Nöbetçi polis, taksiyi getirip
getirmediðini kontrol etmek için aradý.
Evet, yani?
Yani, polislerle konuþmaktan
nefret etmezmiþim gibi...
...bir de, lânet taksiyi çarptýðýný
söylediler.
Hayýr. Hayýr, bana çarpýldý.
Ben çarpmadým...
Ne, nerede, niye, benim
umurumda mý sence? Sen ödeyeceksin.
Bir kazaydý.
Sen hatalý deðilsin.
Bir kazaydý.
Ben hatalý deðilim.
Ben seni hatalý sayýyorum.
Senin cebinden çýkacak.
Bu taksiyi o koca kýçýna
sokmasýný söyle ona.
- Bunu yapamam. O, benim patronum.
- Yani?
- Ýþim bana lâzým.
- Hayýr, deðil.
Hâlâ orada mýsýn? Seninle
konuþuyorum. Max... Max...
Sana günahýný bile ödemeyecek.
Sen de kimsin?
Albert Riccardo,
Birleþik Devletler Baþsavcý Yardýmcýsý.
Bu takside yolcuyum ve seni
Motorlu Taþýtlar Dairesi'ne þikayet ediyorum.
Aslýnda hepsi bu deðil.
Heyecan yapmayalým.
Heyecan yapmayalým mý? Çalýþan bir adamý gasp
ediþini dinleyip, heyecan yapmamak mümkün mü?
Eþek gibi biliyorsun ki,
kaza poliçen...
...ve genel mesuliyet sigortan
zararý karþýlar.
Peki daha ne koparmaya çalýþýyorsun,
seni kendini beðenmiþ hýyar?
- Ama benim istediðim sadece...
- Ona anlat.
Hadi, ona bir göt olduðunu söyle.
Durma.
Sen bir götsün.
Bu boku bir daha karþýna çýkarýrsa, bu sarý
taksiyi onun o koca kýçýna sokacaðýný söyle.
Ve... ve bir daha karþýma
böyle bir bokla gelirsen, ben...
...bu sarý taksiyi, o koca kýçýna
sokmak zorunda kalýrým.
Manyak.
Kahretsin!
...bir kocanýn karýsýný geri istemesi ya da
erkek-kýz arkadaþlýðý konularýndaki gibi.
Hep duyarýz,
"Koruyucu yöntemini saðla."
Koruyucu yöntem,
kullandýðýmýz bir araçtýr...
...ama çoðu zaman usta avcýnýn önüne
gerilmiþ kâðýttan bir duvar gibidir.
Evet!
- Bay Clarke, burada sizi görmek isteyen bir noter var.
- Dur bakalým. Kendini noter olarak mý tanýttý?
Evet, öyle tanýttý.
Peki, tabiî, yukarý yolla.
Yoksa onlarý vurur mu?
Bu çok sýk oluyor.
Ama onu bir araç olarak kullanýyoruz.
Defalarca söylediðim gibi,
bu gibi durumlarda...
...yabancýlar yazabilir
ya da arayabilirler.
Ama ne sýklýkla, yani, bu avcýlarý...
...bu etkilere yatkýn olanlar
tanýyabilir?
Hey, taksinin içindeyim!
Hey!
Kahretsin.
Burada, ara sokaktayým!
Kahretsin.
Hey, bir durun.
Ah, dostum, evet.
Hey, evet, tam buradayým.
Taksinin içindeyim, dostum, baðlýyým.
Teþekkür ederim.
Teþekkür ederim.
Hey, dostum.
Hey, bak, buradan çýkmam gerek.
Ne var, dostum?
Neler oluyor?
Bak, baðlýyým ve
beni o herif baðladý...
...ama þimdi þu binada ve o, boktan þeylerle uðraþýrken,
biz iþimizi görebiliriz. Buradan çýkmam gerek.
- Orada tamamen baðlýsýn, ha?
- Evet, kapanda gibiyim, yani...
- Hadi beni çýkaralým, böylece polis çaðýrabiliriz.
- Bana kahrolasý cüzdanýný ver.
- Dalga mý geçiyorsun?
- Dalga geçiyora benziyor muyum?
Dinlesene, ellerimin direksiyona baðlý
olduðunu görmüyor musun?
Neye baðlý olduklarýndan banane.
Seni benzeteceðim.
- Ateþ etme, dostum.
- O zaman kaldýr kýçýný.
Siktir.
Burada baþka ne bok varmýþ?
Ah, büyük ikramiye.
Sað ol, harbiden. Bap!
Hey, nonoþ.
- O benim çantam mý?
- Senin çantan mý?
Evet, senin.
Niye, geri mi istiyorsun?
Cüzdanýn ne âlemde?
Baþka neyin var benim için, ha?
Siktir!
Düðme nerede?
Konsolun altýnda mý?
Sakýncasý var mý?
Dikkat çekersen, hiç gerekmediði hâlde
insanlarýn ölmesine sebep olacaksýn.
Anlýyor musun?
- Evet.
- Evet mi?
Ama, hey, yeni haber...
Programýn ötesindeyiz.
- Caz sever misin?
- Pardon. Ne?
Caz.
Caz sever misin?
Fazla deðil.
Herif, bana Crenshaw'un dýþýndaki
þu yerden bahsetti.
Leimert Parký.
Bütün Batý Sahili yýldýzlarý orada çalmýþ.
Dexter Gordon, Charlie Mingus,
Chet Baker. Bunlar gibiler.
Hadi, bitir þu iþi.
Sana içki ýsmarlayacaðým.
Muhbirinin adý ne? Ramone mu?
Ramone Ayala. Dün gece Bellflower'da
onunla buluþmasý gerekiyordu.
Ortalýkta görünmeyince,
buraya koþtum, bunu buldum.
- Peki! Bu herifle ne zamandýr çalýþýyordun?
- Dört aydýr. Düþük seviyeli bir piyondu.
Felix'e uzanan daðýtým aðýnýn
bir parçasýydý.
Felix Reyes-Torrena'ya mý?
Federaller ona yoðunlaþmýþ,
bizi hiçbir þekilde yakýnýnda istemiyorlar.
LA Polisi ne zamandýr
gerzek Federaller için çalýþýyor?
Bu meseleyle çok ilgililer. Bizim malzememizi alýp,
kendi davalarýnda kullanarak, ödülü kapacaklar.
- Ne var ki bunda?
- Ne mi var? Adamým pencereden uçtu.
Yani eðer benim erkek güzelim pencereden
uçuyorsa, kýçýnda kesin Felix'in el izi vardýr.
Bu da, onu benim yapar.
Ortada bir suç var mý? Cinayet mi?
Ceset buldun mu?
- Sadece bir yýðýn cam kýrýðý.
- Ve kan.
Burada, camlarýn arasýnda.
Dahasý var...
...etrafa saçýlmýþ
bazý leke örnekleri var.
- Richard?
- Evet, benim.
Ramone þu pencereden fýrlayýp...
yere yapýþmýþ.
Burada cam var,
sonra da üzerlerinden lastik geçmiþ.
Belki de atlamýþtýr.
Tabiî. Morali o kadar bozuk ki, pencereden
kafasýnýn üstüne balýklama atlýyor.
"Eh, iyi geldi."
Kendini topluyor.
"Þimdi de günün geri kalanýný
yaþayayým bari."
- Yapma, dostum.
- Hey, Ray!
Yakala.
- Yeni mi?
- Barut kokusunu hâlâ alabilirsin.
Sokaðýn karþýsýnda TV izleyen yaþlý herif,
bu gece erken saatte bir taksi gördüðünü söylüyor...
- ...etrafta dolaþan iki herifin bindiði.
- Tarif var mý? Bir þey görmüþ mü?
Þöyle bir görmüþ.
Herifin kola þiþesi gibi gözlükleri varmýþ.
L.A. eyaletinde 4000 ticarî taksi var.
Baþka bir þey yok mu?
Bu kadar.
Peki. Kurcalamaya devam edin.
Kurcalamaya devam edelim.
Körfez Bölgesi olayýný hatýrlýyor musun?
Oakland'daki?
Taksici bütün gece etrafta dolaþýp,
üç kiþiyi öldürmüþ...
- ...sonra da silâhý kendi kafasýna dayamýþtý.
- O, aklýný kaçýrmýþtý. Ne olmuþ?
Yani Oakland polis dedektifi, adý her neyse,
bu numarayý asla yutmamýþtý.
Taksicinin sabýkasý ya da
zihinsel hastalýk kaydý yoktu.
Üç kiþiyi temizliyor,
sonra da kendini mi?
Yine de, o dedektif, takside
hep birinin daha olduðunu düþünmüþtü.
Caz dinlemeyi hiç öðrenemedim.
Melodisizdir. Aksak ritmli.
Beklenenin dýþýndadýr.
- Doðaçlama, bu geceki gibi.
- Bu geceki gibi mi?
Çoðu insan için, þu ana dek,
on yýldýr...
...ayný iþ, ayný yerler, ayný rutin.
Her þey ayný.
Elindekini korumak için, tekrar tekrar.
Þu ana dek, on yýldýr.
Dostum, on dakika sonra bile,
nerede olacaðýný bilemezsin.
Sen biliyor musun?
Þu trompet çalan kim?
O, Daniel, bebeðim,
buranýn sahibi.
Müthiþ. Parçasý bittikten sonra onu buraya
davet etme nezaketini gösterir misin?
- Ona bir içki ýsmarlamam gerek.
- Kesinlikle, sevgilim.
Bakýn þimdi, 19 yaþlarýndaydým,
buradaki masalarý temizlerdim.
Parasý bok gibi deðildi,
ama mesele de o deðildi.
Mesele, müzikle içiçe olmaktý.
Ben de öyleydim.
Ama o gece. 22 Temmuz 1964'te.
Sizce þu kapýdan kim girdi?
Hoþça kal, bebeðim.
Miles Davis.
- Bizzat mý?
- Aynen öyle.
Þu kapýlardan bahsediyorum,
gezegendeki en harika adam.
Yüce Ýsa.
Vine'daki Columbia'da bir stüdyo
kaydý mý ne yapýyormuþ.
Ve Miles o kapýdan giriyor.
Daha kimse anlamadan, sahneye çýkýp,
orkestrayla takýlmaya baþlýyor.
Yani, bu mecburen...
Ah, tüyler ürperticiydi. Yani, herif
kendini öyle kaptýrmýþtý ki, dostum.
Ayrýca, kendi de tüyler
ürpertici bir kedi gibi zaten.
Kimsenin ne kendi, ne de annesi buraya
gelip, Miles Davis'le konuþacaðýný bilemezdi.
Yani, soðuk davranýyormuþ gibi
görünüyordu belki, ama özümsenmiþti.
Þu genç modern çiftlerden biri
elini sýkmaya kalktý bir gün.
Herif þöyle dedi,
"Selâm, benim adým..."
...Miles ise, "Yýkýl karþýmdan,
seni geveze hergele."
"Þu gerzek orospunu da yanýnda götür."
Anladýnýz mý?
O, Miles'tý, dostum.
Müzik aralarýndayken öyle olurdu.
Vahþi.
- Peki sen konuþabildin mi onunla?
- O da bir þey mi?
Yaklaþýk 20 dakika birlikte çaldým.
Ýnanýlmaz.
- Nasýldýn?
- Nasýl mýydým?
Miles Davis'in yanýnda çalarken,
bir hiçsindir.
Ama kýçýmý o kurtardý.
Ne dedi?
Bir tek kelime söyledi:
Hoþ.
Hoþ mu?
- O kadar mý?
- Evet.
Anlamý, "Ýyi, ama hazýr deðil."
Anlamý, "Hazýr olunca, beni bul."
Buldun mu?
Hayýr. Askere yazýldým
ve baþka bazý þeylere bulaþtým.
Ve müziðe döndüðümde,
sezon kapanmýþtý.
Aslýnda, 1945 doðumluyum...
...ama o gece, benim anamýn
rahmine düþtüðüm andý.
- Tam bu mekânda.
- Kalabalýk deðil artýk.
Eh, caz eskisi kadar cazip
deðil artýk.
Ne harika bir hikâye.
Cualican ve Cartagena'daki insanlara
anlatmam gerek bu hikâyeyi.
Culiacan ve Cartagena
halkýný tanýr mýsýn?
Korkarým öyle.
Klas bir herif olduðunu
anlamýþtým zaten.
Para karþýlýðý yapmasý gereken
bir iþi olan klas bir herifim ben.
- Yapma, herife bir izin ver.
- Çalýþýyorum burada.
Doðaçlamadan bahseden sendin.
Herifi beðeniyorsun, çalýþýný.
Hadi biraz caz çalalým.
Doðaç...
Sen söyleyince komik oluyor.
Þu nasýl?
- Sana bir soru soracaðým.
- Ne sorusu?
Caz sorusu.
Bilirsen, gideriz.
Bu gece ortadan kaybolursun.
Bu gece buradan çýkarsam...
...o kadar uzaða giderim ki,
týpký ölmüþüm gibi olur.
Bir þey daha: O insanlara ve onlarýn
buradaki temsilcisine, Felix'e...
...eh, onlara özür dilediðimi söyle.
Mecbur kaldýðýmý söyle onlara.
Bana dokunulmazlýk teklif etmiþlerdi.
Ya bu oyunu oynamaya, ya da
içeriye geri dönmeye zorlandým.
Ve içeriye geri dönmeyeceðim.
Evet.
Yolla bakalým.
Miles müziði nerede öðrenmiþti?
- Miles hakkýndaki her þeyi bilirim ben.
- Öyleyse cevabý alalým.
Müzik okulu.
Müzik okuluna gitmiþti, deðil mi?
Babasý diþçiydi,
doðu St. Louis'de.
Tarým araþtýrmalarý yapýp,
kucak dolusu para kazandý.
1945'te, Miles'ý New York'taki
Juilliard Müzik Okulu'na gönderdi.
Dostum.
Bir yýl dolmadan býraktý, 52. Cadde'deki
Charlie Parker'ýn peþine düþtü...
...sonraki üç yýl boyunca
ona, o yol gösterdi.
Hey.
- Hayýr, benden bu kadar. Kendine baþka taksi bul.
- Max.
Rahat býrak beni.
Ben soydaþýyým, ne de olsa.
Oyun oynamýyorum.
Ona oynadýn, dostum.
Cevabý doðruydu...
...onu býrakmayacak mýydýn?
102. 102. Max.
O heriften sana ne?
- Yine mi þoförüme zorluk çýkarýyorsun?
- Kimsin sen?
Geçen sefer konuþtuðun adam.
Max'in annesi beni çýldýrtýyor.
Lütfen onu verin bana.
Bekle biraz.
Dikkatli.
Evet?
Annen arýyor.
"Neden gitmemiþsin?"
- Ýyi miymiþsin? Neredeymiþsin?
- Niçin gidecekmiþim?
Ona bu gece yapamayacaðýmý söyle.
Benim göbeðim senle kesik deðil.
Ona kendin söyle.
Niçin gidecekmiþsin?
O, hastahanede.
- Her gece ziyaret mi ediyorsun?
- Evet. Ne fark etti?
- Gitmezsen, rutin bozulur.
- Yani?
Yani insanlar seni aramaya baþlar,
taksiyi de. Ýyi olmaz bu.
Seni annemi görmeye götürmeyeceðim.
Ne zamandan beri bunlar tartýþýlabilir oldu?
Ýki adým ileride, soldaki.
Çiçek?
Boþa masraf.
Onun için fark etmez.
Seni dokuz ay karnýnda taþýdý.
Çiçek alýnýr.
Çiçek al.
Affedersiniz.
Üstü kalsýn.
Asansörü tutun, lütfen.
- Kat?
- Beþ. Sað olun.
- Gece iyi geçiyor mu?
- Mezzo mezzo.
Sizin?
Affedersiniz.
Selâm, Anne.
Aradým da aradým.
- Ýþi býrakamadým.
- Niye bana bir telefon etmedin?
Sana kötü bir þey mi oldu diye
merak içinde burada yatýyorum.
- Sana çiçek getirdim.
- Ne iþime yarayacak o çiçekler?
- Neþelenmene.
- Nasýl?
Paraný solup ölecek þeylere harcadýðýn
için üzülerek mi?
Demek istediðimi anladýn mý?
Çiçekleri sana ben almadým.
O aldý.
Kim?
Neden bana misafirimiz
olduðunu söylemedin?
Adýnýz ne?
Oðlumun kabalýðý için özür dilerim.
Ziyaný yok, efendim.
Benim çiçeklerimin parasýný
siz mi ödediniz?
Çok güzeller.
Eee, Max?
Anne, bu Vincent.
Vincent, bu benim annem, Ida.
Sizinle tanýþmak büyük mutluluk,
Bayan Durocher.
Ah, bana sadece Ida diyin.
Ida. Çaðrý geldiðinde
Max'in yanýndaydým.
- Ve buraya beni görmeye mi geldiniz?
- Lâfý olmaz, efendim.
Onu oðluma anlatýn.
Ona bir þey yaptýrmak için
kafasýna silâh dayamanýz gerekir.
Siz, Max'in önemli müþterilerinden
biri olmalýsýnýz.
Müþteri mi? Ben... eee... aslýnda arkadaþý
olduðumu düþünmek daha hoþuma gider.
Max'in asla çok dostu olmamýþtýr.
Hep aynada kendiyle konuþur.
Çok saðlýksýz.
Bunu yapmamaný kaç kez
istemek zorunda kalmýþtým?
Neyi yapmamamý?
Sanki... sanki ben bu odada deðilmiþim
gibi hakkýmda konuþmamaný.
Ne diyor bu?
Bu odada olduðunu söylüyor.
Tabiî buradasýn.
Çok alýngandýr.
Biliyorum. Ama eminim,
onunla gurur duyuyorsunuzdur.
Tabiî ki, duyuyorum.
Sýfýrdan baþladý o, biliyor musunuz?
Ama bugün bir bakýn ona.
Burasý, Vegas...
Anne... Anne... Anne... Anne, bütün
bunlar onu ilgilendirmiyor, tamam mý?
- Seni görmeye geldim, gördüm, iyi görünüyorsun, gidelim.
- Hayýr, hayýr, hayýr.
Beni çok ilgilendiriyor, Ida.
Lütfen.
- Limuzin þirketleri.
- Ciddi mi?
Ünlü insanlarý gezdiriyor.
Ünlü insanlar.
Limuzin þirketleri.
Ýþte bu büyük bir baþarý.
- Adýnýz ne demiþtiniz?
- Adým Vincent, efendim.
Yine gelir misiniz?
Hayýr, sadece bu gecelik þehirdeyim.
- Döndüðünüzde o zaman.
- Elbette.
Max!
Yapma!
Bütün çalýþmam oradaydý.
Ýþimin içine sýçýyorsun.
Bakalým baþka neler yapabiliyorsun.
Evet, bu gece dört tane geldi.
Belki biri de sizinkidir.
Hayýr, Ramone deðil.
Þuna bakalým.
Hayýr, öteki.
Komik bir þey var ama.
Bu üçü birbirinin peþisýra
yarým saat arayla geldi, tamam mý?
Çocuk ile son herif...
...ayný katil tarafýndan
halledilmiþler bence.
Neden söylüyorsun bunu?
Yara örnekleri.
Ýkisi göðüs kemiðinde,
biri kafada.
Bu herif yakýn gruplar hâlinde
ateþ ediyor, tamam mý? Þuna bakýn.
Bir iki milimetre arayla
iki delik.
Þuna bakalým.
Demek istediðimi anladýnýz mý?
Tanrýnýn cezasý.
- Telefonunu kullanabilir miyim?
- Tabiî.
Hadi, hadi, uyan.
Alo.
Selâm, ben Fanning. Hâlâ burada,
Hayýrsever Rahibeler morgundayým.
John Does'dan haber yok, ama mezbahada
kim var, asla tahmin edemezsin.
Kim var?
Sylvester Clarke, aðýr ceza savcýsýndan
bozma suçlu avukatý.
Onun savunduðu ve hâlâ kayýp
olan Ramone dâhil.
Ýkisi beraber, egzotik maddeler
iþindeler.
Bir þeyler dönüyor ve federallerin
haberi olduðunu sanmýyorum.
Peki. Cebini açýk tut.
ASAC'ýn telefonunu buldum.
30 dakika içinde seninle
baðlantýya geçeceðim.
Güzel.
El Rodeo diye bir yere gidiyoruz.
Pico Rivera'da, Washington Bulvarý'nda.
- Washington'ýn neresinde?
- Haritadan bak.
Limuzin, ha?
Baþlama.
Annesine yalan söyleyen ben deðilim.
Duymak istediðini duyuyor o.
Hayallerini yýkmýyorum.
Evet, doðru. Ama belki senin
söylediklerini de duyar.
Ona ne söylersem söyleyeyim, asla yeterince
iyi deðildir. Hep böyle oldu.
El Rodeo'da ne var peki?
Sür sadece.
Kendi kusurlarýný sana yansýtýyorlar.
Kendileri, yaþamlarý ve her þeyleri
hakkýnda sevmedikleri ne varsa.
Kendileri yerine seni hizaya sokuyorlar.
Nereden biliyorsun?
Öyle bir babam vardý.
- Anneler daha kötüdür.
- Bilemezdim.
Annem, hatýrlayamayacaðým kadar
erken ölmüþ.
Babana ne oldu?
Yaptýðým her þeyden nefret ederdi.
Sarhoþ olup, beni dövdü, yetimhaneye verdi.
Ona geri döndüm. Öyle iþte.
Peki sonra?
Onu öldürdüm.
12 yaþýndaydým.
Þaka yapýyorum.
Karaciðer hastalýðýndan öldü.
Üzüldüm.
Hayýr, üzülmedin.
Peki nedir bu "geçici taksi þoförlüðü"?
Tamamen palavra mý?
Palavra deðil.
12 yýl geçici bir süre deðil, Max.
Para biriktirmek zorundaydým.
Sigorta, taksitler, bakým, lastikler.
Ekibi kurmak, doðru müþteri
listesini bulmak gerekiyordu.
Arabayý alýp, kýçlarý koltuklara
oturtmak o kadar basit deðil.
Neden deðil?
Çünkü Ada Limuzinleri
bir gezinti deðildir sadece.
Meselâ, kulüp ortamý gibi bir þey.
Farklý bir tarz.
Bitmesini istemezsin.
Mükemmel olmak zorunda.
Mükemmel.
Burasý. Saða dön.
Bana cüzdanýný ver. Hadi.
Sana cüzdanýmý vereyim. Ne için?
Ýçeridekilerin seni araþtýrmasý durumunda
bende duruyor olacak.
- Kim araþtýracak?
- Ýçeridekiler.
Ýçeri girip, Felix'i sor.
Seni bekliyor.
- Felix. Nasýl bir tip?
- Bilmem, hiç tanýþmadým.
Kim o?
Beni kiralayan heriflerle
baðlantýsý var.
Anlayamýyorum.
Çalýþma listemi yok ettin.
Dört numarayý öðrenmem gerek.
Ne sanmýþtýn, gece bitti mi?
Yaðmur yüzünden ertelendi mi?
Ýçeri girip, ben olduðunu söyle.
Yedekleri iste.
- Parmak diskte ya da CD'de olacaklar.
- Dostum, nasýl oluyor da, sen...
Ben insanlarla tanýþmam. Tanýnmazlýk.
Kendimi koruyorum.
Bunun içine sýçmayacaksýn.
Benim anlaþmam patronlarýyla.
Bu herifler beni tanýmýyor,
ya da tipimi bilmiyor.
Eðer baþaramazsam,
o zaman...
Seni öldürürler.
10 dakikan var.
10.01'de, hastahaneye gidip, þehirden
çýkmadan önce, anneni idam ederim.
- Aldýrmýyormuþ gibi yapma.
- Bunu yapamam ben.
- Yapamam.
- Zaman senin. Tabiî ki, yapabilirsin, dostum. Hadi. Hey, hey.
Bak, dostum. Bunu yapmaya kalkarsam,
sadece bir sürü insanýn ölümüne yol açarým.
Seçeneðin yok, Max. Seçeneðin
olmadýðýný bilerek içini rahatlat.
- Bunu ne kadar zamandýr yapýyorsun?
- Niye sordun?
Bana sorarlarsa diye.
- Özel sektörde mi? Altý yýl.
- Peki. Tamam. Altý yýl.
Kârdan pay alýyor musun?
Ya da, meselâ, sigorta? Maaþ?
Hayýr. Ücretli hastalýk iznim de yok.
Oyalanmayý kes, çýk þu taksiden.
Dur bakalým, dostum.
Kim bu?
Zamaný iþaretle.
Tamam, temiz.
Ne vardý, Holmes?
Felix'i görmeye geldim.
Bana vereceði bir þey var.
Felix diye birini tanýmýyorum.
Ona diyin ki...
Vincent diyin.
Ben... ben... ben, Vincent'ým.
Tamam.
Girsin. Girsin hemen.
Dedektif Richard Weidner, L.A. Polisi,
Ana Narkotik Masasý.
- Dedektif Ray Fanning...
- Tamam, nasýlsýn? Ajan Frank Pedrosa.
- Bizi kabul ettiðin için sað ol, Frank.
- Evet! Rica ederim. Nasýl yardým edebilirim?
Ne var? Davamýz hakkýnda ne
bilmek istiyorsunuz?
- Bu gece beklenmedik bir þey oldu mu?
- Ne gibi?
Merkez Wilshire ya da Batý Hollywood'daki
seri cinayetlerle ilgili bir þey?
Batý cephesinde ortalýk süt liman.
Bazý insanlar uykuda.
Bazý insanlar deðil.
Arabalarla, kamyonetlerle,
taksilerle gelip gidiyorlar.
Gerisi, havacýva.
- Davamýza olan ilginiz nedir?
- Evet, ilgimiz... Bir durumla karþýlaþtýk. Ýki ceset.
Rastlantý olabilir,
ama olmayabilir de.
Deðilmiþ gibi geliyor sanki.
Elimizde bir avukat ile müþterisi var...
Tavaný berbat olmuþ.
Tavaný berbat olmuþ.
- Þuna yaklaþabilir misin lütfen?
- Neye?
Þuna.
- Þuna bak hele.
- Nedir o?
Evet.
5-Q-4-9-9-7-4.
5Q49974.
Daha uzun olacaðýný düþünmüþtüm.
Yani, Vincent...
- Adlarý ne?
- Ramone Ayala ve Clarke.
Sen bana Ramone Ayala ile Clarke'ýn bu gece
öldürüldüðünü mü söylüyorsun? Ýkisi de mi öldürüldü?
- Sylvester Clarke, kesin. Ramone'u bilmiyorum.
- Bir Ölüm Raporu daha aldým.
Merkez Güney, Leimert Parký'ndan
Daniel Baker.
Bu üçüncü.
- Üçüncü ne?
- Görgü tanýðý.
Vincent, onlarýn halkýyla tanýþýr...
...Culiacan ya da Cartagena'da.
Ama seninle tanýþmaz. Tamam.
Þimdiyse buradasýn.
Neden?
Malzemelerimi kaybettim.
Listeyi.
Beni can kulaðýyla dinlemeni istiyorum.
Dedo listesini özel gruplar hazýrlar.
- Dedo.
- Ýhbarcýlar. Muhbirler.
Ses tanýma yazýlýmlarýyla sinyal
yakalayýcýlar, göz hapsi.
Çok pahalý bir karþý istihbarat
geliþtirdi o listeyi.
Önemli bir liste.
Sence de öyle deðil mi?
Ve sen onu kaybettin?
Evet. Üzgünüm.
Özür dilerim.
Özür mü? "Özür", Rafadan Kafadan'ý
yeniden bir araya getiremiyor.
- Rafadan Kafadan'a inanýr mýsýn?
- Hayýr.
- Noel Baba'ya inanýr mýsýn?
- Hayýr.
Ben de.
Ben de inanmam, ama çocuklarým inanýyor.
Daha küçük onlar.
Ama Noel Baba'dan bile daha çok kimi
seviyorlar, biliyor musun? Yardýmcýsýný.
Pedro el ***.
Kara Peter.
Eski bir Meksika masalý þöyle der:
Noel Baba...
...iyi çocuklarla ilgilenmekle öylesine
meþgulmüþ ki...
...kötü çocuklarla ilgilenmesi için,
bir yardýmcý tutmak zorunda kalmýþ.
Böylece Pedro'yu kiralamýþ.
Ve Noel baba, içinde bütün kötü çocuklarýn
adlarýnýn olduðu bir liste vermiþ ona.
Pedro, her gece onlarý
yoklamaya gelecekmiþ.
Ve insanlarýn, yaramazlýk yapan
küçük çocuklarýn...
...duasýný etmeyenlerin pencerelerine...
...küçük oyuncak bir eþek
býracakmýþ Pedro.
Küçük bir merkep,
sonra da geri dönecekmiþ.
Çocuklar hâlâ yaramazlýk yapýyorlarsa da,
Pedro onlarý alýp götürecek...
...ve bir daha kimse onlarý görmeyecekmiþ.
Þimdi, eðer ben Noel Baba'ysam,
sen de Pedro'ysan...
...sence neþeli yaþlý Noel Baba
ne hissederdi...
...bir gün Pedro bürosuna girip,
"Listeyi kaybettim," deseydi?
Sence ne kadarcýk öfkelenirdi?
Söyle, Vincent.
Ne düþündüðünü söyle bana.
Ne?
Ben... Bence...
Bence arkamdaki herife...
...o silâhý...
...indirmesini söylemelisin.
Ne dedin sen?
Bence arkamdaki herife silâhýný
indirmesini söylemelisin, dedim...
...onu alýp, geberene dek yalama
olmuþ götüne sokmadan önce.
Peþime bir kuyruk takýldý.
- Federal mi?
- Bilmem, sen söyle.
Listeyi bu yüzden fýrlatýp attým.
Çalýþmalarý, bütün o pisliði.
Korumak için, kýsmen de olsa...
...senin o Hermes Façonnable götünü.
Ben buraya gelmeye
bayýlýyor muyum sence?
Ama, iþte...
...kötü kader.
Ayak uydurmak zorundayým.
Uyum saðlamak.
Darwin. Çin Falý.
- Nasýl s...
- Þiþko adam, çatýdaki herif, cazcý.
Geriye iki kiþi kalýyor.
Bitirebilecek misin?
Altý yýldýr...
...ne zaman bitirmedim?
Vincent diyin.
Ben... ben... ben, Vincent'ým.
Vincent diyin.
Ben... ben... ben, Vincent'ým.
Vincent diyin.
Ben... ben... ben, Vincent'ým.
- Vincent mý?
- Benim duyduðum bu.
Ben... ben... ben, Vincent'ým.
Son ikin.
Bu arada,
minnettarlýðýmýn karþýlýðý olarak...
...sana bir indirim yapmak istiyorum.
Tüm hizmetlerim için,
yüzde 25.
Çok cömertçe.
Lânet olsun, 35 yapalým.
Ve bu arada...
...Daniel özürlerini iletti.
Ýlginç.
Fever'a git.
Bir aksilik olursa...
...öldür onu.
Bana ehliyetini e-postala.
Cep telefonuma.
Hayýr, hayýr, beklerim.
Hey, þu takside baþka biri var mý?
Vegas bahisleri bile oradan
çýkamayacaðýný iddia ederdi.
Evet, çok etkileyiciyim.
Alexandria yakýnlarýndaki Altýncý Cadde,
Fever diye bir kulüp. Biliyor musun?
Tanýðýmýz Peter Lim'i bulun.
Geride ve güvende tutun.
L.A. 101'den, takip birimlerine.
Afro-Amerikan, orta yapýlý.
- Harekât timi yerini alýr almaz, baskýný yapacaðýz.
- Emin misin?
Sakýn onu önceden ürkütmeyin. 450 metreden
koruma için hava desteði istiyorum.
Oldu.
Teþekkür ederim.
- Ne kadar?
- 12 dakika.
Taksi þirketinin daðýtým birimine göre,
bu herif 12 yýldýr o taksiyi kullanýyormuþ.
Yani?
Yani bana o herifin bir telefon
kulübesine girip...
...þipþak et yiyici süper bir
suikastçýya mý dönüþtüðünü söylüyorsun?
Nasýl yapýyor,
vardiya arasýna mý sýkýþtýrýyor?
Hayýr. Asýl taksi þoförü,
fýrtýnaya kapýlmýþ gidiyor.
Dýþarý çýkan herif,
buna benziyordu.
- Çünkü kendine benzeyen bir þoför mü seçmiþti?
- Evet, bilemiyorum.
Ben biliyorum. Zee?
Özel sektör güvenlik þirketlerinin
kartellere adam kiraladýklarýný biliyoruz...
...Kolombiya, Rusya,
Meksika'daki kartellere...
...eski Özel Uzmanlar, Doðu Alman gizli polisi,
eski KGB ajanlarý ve benzerleri, her zaman.
Tetik zamanlamasý, özel yetenekleri, pazarlýk
gücü olan adamlar, taksi þoförüne benzeyen.
Ne yapacaksýn?
Göt üstü oturtacaðým.
Tanýðýmýzý kurtaracaðým.
Ya bu herifler yanýlýyorsa?
Adýnýn Vincent olduðunu söyleyen herifi buldular.
Ýçeride kötü adamlarla konuþuyordu o.
- Baþka bir þeyler dönüyor.
- Ray, dönen baþka bir þey yok.
Var sanýyordum, ama yok.
Top onlarýn, oyun onlarýn.
- Burada bize göre bir þey yok.
- Sana göre yok.
Doðru!
Geç oldu, ben eve gidiyorum.
Saat kaç, biliyor musun?
Peter Lim'i buluyorlar mý?
- Karýsý hattaydý. Fever'dadýr diyor.
- Altýncý Cadde, Alexandria. Fýrla.
L.A. 101'den L.A. 103,
L.A. 105, L.A. 108'e.
Tanýk, Alexandria, Altýncý Cadde'de, Fever
adlý bir kulüpte. Vincent'ýn gittiði yer, orasý.
Harekât timiyle kalan birimler,
Vincent'ýn peþinde olacak.
Birinci birim,
tanýðý dýþarý çýkaracak.
L.A. 105'ten L.A. 101'e.
Tamam.
- Onu arayacak mýsýn?
- Kimi?
Bayan arkadaþýný.
Sana kartvizitini veren.
Bilmem.
Belki ararým, belki aramam.
Ne?
Et bir telefon.
Hayat kýsa.
Bir gün, bitiverir.
Sen ve ben bu iþten canlý çýkarsak,
onu aramalýsýn.
Benim fikrim bu.
Neyse...
Ýþte orada.
Yakala onu.
Hadi bakalým.
Takýldýðý yer,
arka taraftaki masa.
Wilke, saðý sen al.
Brian, kapýyý tut.
Temiz atýþ.
Etraftakilere dikkat edin.
4,5 metre ileri,
1 metre sola yürü.
Saçmalarsan, masum seyirciler
ilk kurþunlarý yer. Anlaþýldý mý?
Lim orada. Soldan ikinci kabin.
Çýkarýn onu buradan.
Dans pistinin ortasýnda.
Kýpýrdama, Vincent!
FBI! FBI! Ellerini havaya kaldýr!
Ellerini havaya kaldýr, Vincent!
- FBI! Eller havaya!
- FBI. Peter Lim nerede?
At þunu!
Kýpýrdama!
- Ben Vincent deðilim.
- FBI!
Hey, indir þu silâhý!
Yanlýþ adamý...
Pedrosa vuruldu.
Acil Yardým birimi yollayýn.
Hayýr, hayýr, hayýr!
Dur, dur!
Hey, hey! Dur.
Ben, Dedektif Fanning.
Ben, Max'im! Lânet olasý bir taksi þoförüyüm,
dostum! Lânet olasý bir taksi þoförüyüm ben.
Biliyorum, biliyorum. Seni buradan
çýkaracaðým. L.A. polisiyim ben. Hadi.
- Nasýl buldun beni?
- Ýyisin. Yürü sadece.
Yürümeye devam et.
Ýyisin, iyisin.
Ýyisin. Bir þeyin yok.
Gidelim!
Gidelim.
Hadi! Sür! Sür!
Tek eksik kalan,
Polonya süvarileriydi.
Hayattasýn.
Seni kurtardým.
Bir teþekkür bile yok mu? Hayýr.
Tüm yapabildiðin sus pus durmak.
Konuþmak ister misin?
Bana siktir git demek?
Siktir git.
Fanning'i öldürmek zorunda mýydýn?
- Fanning kim be?
- Fanning, aynasýz.
Neden onu öldürdün sanki?
Muhtemelen bir ailesi vardý.
Çocuklarý onsuz büyüyecek.
O bana inanmýþtý.
Yani sana inandýðý için onu
baðýþlamalýydým.
- Öyle deðil.
- Evet. Öyle.
Ne öyle? Evet, öyle.
Bunun nesi yanlýþ?
- Ben hayatýmý böyle kazanýyorum.
- Hayat denebilirse.
- Þehir merkezine sür.
- Hangi þehir merkezi?
Matematiðin nasýldýr?
Beþ vuruþ için tutuldum ben. Dört oldu.
Neden beni öldürüp
baþka bir taksi þoförü bulmadýn?
Çünkü sen iyisin. Bu iþte beraberiz.
Ýçiçe geçmiþ kaderler. Evrensel uyum.
- Ýçin bok dolu senin.
- Pisliðim ben. Ýçim bok dolu.
Sen içimdeki cevheri çýkarýyorsun.
Kendini kandýrmýþ olursun...
...eðer kötüleri öldürmemi, sadece çöpleri
temizlemek olarak görüyorsan.
- Sen söylemiþtin bunu.
- Bana inanýyor musun?
- Peki onlar ne yapmýþ?
- Nereden bileyim yahu?
Tüm yaptýklarý, "adli kovuþturma tanýðý"
olmak gibi geliyor bana.
Muhtemelen asla suçlanmak istemeyen biri
hakkýnda...
...büyük bir federal suçlama var.
Sebep bu mu yani?
"Gerekçe" bu.
Sebep yok.
Yaþamak ya da ölmek için
iyi ya da kötü bir sebep yoktur.
Sen nesin öyleyse?
Kayýtsýz.
Þunu anla.
Bir yanda, yüz milyonlarca yýldýzdan
oluþan milyonlarca galaksi var...
...bir yanda da bir göz kýrpýþý
kadar ufak, küçücük bir nokta.
O, biziz.
Boþlukta kaybolmuþuz.
Aynasýz, sen, ben...
Kim fark ediyor ki?
Eline ne geçiyor?
Ne konuda?
Biri kafana silâh dayayýp
þöyle dese:..
..."Buradaki bu adama neler olduðunu
söyleyeceksin bana, yoksa seni öldürürüm."
"Ne yönlendiriyor onu?
Ne düþünüyordu?"
Söyleyemezdin, biliyorsun,
deðil mi...
...canýna okumak zorunda kalýrlardý...
...çünkü baþkalarýnýn ne düþündüðünden
haberin bile yok.
Bence adisin sen, kanka.
Basitsin.
Ne sanýyordun kendini sanki?
Þu kurumlaþmýþ yüksek heriflerden biri mi?
Evde bekleyenin var mý?
Ýnsanlarda olmasý gereken standart
parçalar, sende...
...yok.
Peki beni niye hâlâ öldürmedin?
L.A.'deki tüm taksiler içinden, Max'i buluyorum:
Sigmund Freud, Dr. Ruth'a rastlýyor.
Soruya cevap ver.
Aynaya bak.
Kâðýt havlular, temiz taksi,
limuzin þirketi hayalleri.
- Ne kadar biriktirdin?
- Bu seni hiç ilgilendirmez.
Bir gün?
Bir gün rüyam gerçek olacak mý?
Bir gece uyanýp,
hiç olmadýðýný keþfedeceksin.
Yani her þey senin etrafýnda dönüyor.
Asla olmayacak. Aniden yaþlanacaksýn.
Olmadý. Olmayacak da, çünkü
bunu asla yapmayacaktýn zaten.
Onu anýlarýna gömüp,
televizyon koltuðuna gömülecek...
...geri kalan hayatýný günlük TV
tarafýndan uyuþturularak geçireceksin.
Bana cinayetten bahsetme.
Tüm götürüsü, bir Lincoln Þehir
Arabasý'nýn peþinatý kadardý.
Ya da þu kýz.
O kýzý bile arayamýyorsun.
Hâlâ ne bok yemeye
taksi sürüyorsun ki sen?
Çünkü hiç belimi doðrultup,
bakamadým ona, anlýyor musun?
Ben. Bakmalýydým.
Alttan kurtulmanýn yolunu kumarla bulmaya çalýþtým,
ama bu zaten kaybetmeye mahkum bir yöntemdi.
- Yavaþla.
- Mükemmel olmak zorundaydý.
Yürümesi için mükemmel olmak zorundaydý.
Bütün geri çevrilmiþ gücü riske etmeliydim.
Ýstediðim an yapabilirdim bunu.
Kýrmýzý ýþýk.
Ama bak ne diyeceðim?
Sana yeni bir haber.
Artýk hiç fark etmez.
Ne fark eder ki artýk?
Bu koca hiçlikte, hepimiz anlamsýzýz.
Alacakaranlýk Kuþaðý saçmalýðý.
Arka koltuðumdaki
belâlý sosyopat öyle diyor.
Ama bak ne diyeceðim? Sana teþekkür
borçlu olduðum tek þey bu, kanki.
Çünkü þimdiye kadar,
buna hiç bu þekilde bakmamýþtým.
Ne fark eder?
Etmiyorsa, siktir et. Bak icabýna.
Zaten kaybedecek neyimiz var,
öyle deðil mi?
Yavaþla.
Ne yani? Tetiði çekip
ikimizi de öldürecek misin?
- Durma, uçur beynimi.
- Yavaþla dedim.
Vuracak mýsýn beni?
Öldürecek misin bizi?
Tamam, uçur beynimi o zaman.
Vur beni.
- Yavaþla!
- Haklýsýn.
Bak ne diyeceðim, Vincent?
Git kendini becer!
Evet, bu dahiceydi.
Emniyet kemerini takmamýþ mýydýn?
1L-20, beni yaralýlarý olan bir kaza için
Olympic ile Figueroa'da meþgul gösterin.
Yeriniz anlaþýldý.
Ýyi misiniz? Ne oldu?
Bayým, bir kaza geçirdiniz.
Yardým için bir ambülans geliyor.
Size söylediklerimi anlýyor musunuz?
Oturup rahatlayýn, tamam mý?
Tamam. Taksi için endiþelenmeyin.
Size yenisini verirler.
Rahatlayýn ve nefes alýn.
Kaldýr ellerini!
Ellerini kaldýr. Yüzünü taksiye dön.
Dizlerinin üzerine çök!
- Tutukla beni.
- Ellerini kafanýn üzerine koy.
Hapse at beni.
L.A. Eyalet, harika olur.
Kýpýrdama!
Ellerini kafanýn arkasýna koy.
1L-20, bir 187 þüphelisi için
destek istiyorum.
Ah!
Silâhý býrak!
Ýndir ellerini!
Bak, gitmem gerek.
Kýpýrdanmayý kes!
Kýpýrdanmayý kes!
Bu ne zaman tartýþýlabilir oldu?
Ellerini birleþtir.
Ellerini birleþik tut.
Dinle, eðer hemen gitmezsem,
biri öldürülecek.
Þimdi, kelepçele kendini.
Fig'deki Altýncý Cadde'ye gidiyorum.
Aynasýzlarý çaðýr.
Ver þunu bana.
- Hey, hey! Hop!
- Siktir.
Kahretsin!
Hadi!
Hadi. Baðlan.
Hadi. Hadi. Aç.
Aç.
Hadi, yavrum.
Hadi, aç.
- Birleþik Devletler Baþsavcýsý'nýn bürosu.
- Annie! Ben, Max.
Taksi þoförü Max.
- Beni dinle, tamam mý? Vincent diye bir herif...
- Max.
- Dinle beni, Annie.
- Þey...
Aramak için biraz tuhaf bir zaman bu.
Dinle, dinle, Annie. Vincent diye
bir adam var. Seni öldürmeye geliyor.
- Neye geliyor?
- Öldürmeye! Seni öldürmeye geliyor!
Bak! O... seni býraktýðým sýrada,
o binanýn dýþýnda fýrsat kolluyormuþ.
Tamam! Aslýnda benim... Max...
Eðer bu bir çeþit þakaysa, hiç de komik deðil.
Þaka deðil.
Dinle beni, Annie. Dinle lütfen.
Felix tutmuþ onu. Tamam mý? Ya da... ya da...
ya da... ya da Felix'in çalýþtýðý adamlar.
Felix Reyes-Torrena.
Sen benim davamý nereden biliyorsun?
Neler oluyor, anlamýyorum.
Tüm bildiðim, þimdiden öldürdüðü
tanýklar var. Seni öldürmeye geliyor.
Seni indirdiðim anda,
nasýl oldu bilmiyorum...
...ama onu taksimde buldum.
Annie...
Annie, dinle.
Tek yapmaný istediðim...
Neler olduðunu anlayamýyorum.
- An... An... Annie... dinle, dinle.
- Max...
Lütfen dinle.
Binadan çýk. Annie. An...
- Peki, binadan hemen çýkýyorum.
- Hayýr... hayýr... hayýr, dur.
- Max.
- Dur, dur.
- Max.
- Dinle. Þu anda neredesin? Kaçýncý kat?
16. kattayým.
Yasa Kitaplýðý ve Arþivi'ndeyim.
Senden iki kat aþaðýda,
köþedeki büroda.
Benim büromda mý?
Dinle! Orada olduðunu bilmiyor.
Orada kal ve 911'i ara.
Max! 14. katta olduðundan emin misin?
Dinle! Sadece orada kal
ve polisi ara. Hemen polisi ara.
Max.
Kahretsin.
Max.
Kahretsin.
- Max.
- Annie, orada olduðunu biliyor. Hemen...
Ma... Seni duyamýyorum. Alo?
Annie. Annie, dinle beni.
Annie. Annie.
Kahretsin.
911. Santral.
Evet. Dinleyin. Bulunduðum binada
bir adam var ve o...
Alo?
Býrak onu.
Max?
Niye? Yoksa ne yapacaksýn?
Hadi.
Max!
Tanrým.
Felix Reyes-Torrena mý?
Evet. Onunla tanýþtým.
Ne demek onunla tanýþtým? Nasýl?
Bilmiyorum. Bak, seni býraktýktan sonra,
bir müþteri çýktý.
Adýnýn Vincent olduðunu söyledi.
- Dur, dur, dur.
- Sokak burasý.
Bu tarafa. Hadi.
Durma. Durma. Durma.
- Ne yapacaðýz?
- Dur, dur.
Dur, dur, dur. Dur.
Yerde kal.
Kahretsin!
Ýstasyon geliyor.
Max!
Ben hayatýmý böyle kazanýyorum!
Neredeyse...
...sonraki duraktayýz.
Hey, Max...
Herifin biri burada, L.A.'de
trene binip ölüyor.
Sence kimse fark ediyor mu?
Çevirmen:
Murat 'BANQUO' Coþkuner
SOYDAÞ