Tip:
Highlight text to annotate it
X
Selamlar uykucu Los Angeles halkı.
Hepinize günaydınlar.
Ben, dostunuz Romeo Midnight.
Biliyorum, biliyorum.
Normalde beni
gece yarısı dinliyorsunuz.
Ama bugün özel, Los Angeles.
Yılın en sevdiğim günü.
Bugün, Sevgililer Günü.
Bu yüzden bütün bir gün ve gece...
...sizlerle birlikte olup
sevdiğiniz şarkıları...
...ve sevdiklerinizin, sevdiği
şarkıları çalacağım.
Çeviri: HaDeS88
İyi Seyirler.
Merhaba.
Pekala.
Çocukken, babamın bana verdiği
öğütlerin çoğu saçmalıktı.
Söylediği şeylerden sadece bir
tanesi dahiceydi.
Dedi ki "Eğer her zaman tek
bir kızla birlikte oluyorsan...
...bu çok iyi bir şey...
...evlen onunla."
Bu yüzden...
Vay canına.
- Gerçekten mi?
- Sevgililer Günü'n kutlu olsun.
Sevgililer Günü'n kutlu olsun.
"Evet" dedi!
Julia, bunu duyar duymaz beni ara.
Haberlerim var. Büyük haberlerim.
- "Evet" dedi.
- Şaka yapıyorsun.
- Ne?
- Yani bu harika!
- "Hayır" diyeceğini düşünmüştün.
- Hadi ama dostum, beni tanırsın...
...her zaman en kötüsüne hazırlanırım.
Göçmen zihniyeti.
- Unut gitsin. "Evet" dedi. Bu iyi haber.
- Evet ve ayrıca...
…bugün havalı davranmak zorunda değilim.
Bütün gün genç aşıklar gibi...
...ay ışığının güzelliğinden bahsedebilirim
ve kimse benim gerizekalı olduğumu düşünmez.
Çünkü bugün Sevgililer Günü, değil mi?
Ve sevgililer gününde
herkes romantiktir.
Ellerini kıçından çek ve şu
lanet sinyal ışıklarını kullan...
...lanet olası gerizekalı.
Günaydın Los Angeles.
Ben, KVLA haberlerinden
Sherry Donaldson.
- Ve şimdi hava durumu.
- Günaydın.
Güneş ışıkları bu sabah gecikti
ve şu numaralara bakın.
Sıcaklık yüksek vadilerde artmakla
birlikte sahil şeridi biraz bulutlu...
...ta ki, öğlen vakti deniz
kıyısının sıcaklığı artana kadar.
Susan, bu ne böyle?
Patron bunun reytingleri
arttıracağını düşünüyor.
Ve kestik.
Şu salaktan bahsetmiyorum,
bundan bahsediyorum.
Ben spor muhabiriyim.
Yaşam şekliyle ilgili haber yapmam.
Sen benim iki numaralı muhabirimsin
Kelvin, bunun anlamı da...
...benim istediğim şeyleri yapacaksın
ve sporu unutacaksın.
Merkez daha fazla saçma haber istiyor.
Bazı takip haberleri yapıp, araştırma
raporlarını hazırlayıp...
...sana getireceğim, tamam mı?
Bugün sadece tek hikaye var, Kelvin.
Ve o da senin.
Çok zor değil.
Sokakta sıradan birisini yakalarsın.
"Söyleyin bana John Q, Jane Q,
Sevgililer Günü size ne ifade ediyor?"
Mide asidimi yükseltiyor.
İşte bana ifade ettiği şey bu.
Bir sürü para harcıyoruz. Kimse
umursamıyor. Gerçek bir tatil bile değil.
Spor gününü es geçemeyiz.
Hadi ama Susan.
Ve tekrar bağlanıyoruz,
beş, dört, üç...
Dinle, ben bir oyuncuyum...
...ama oyunculuğumu, sırf bugünü...
...kabul etmediğim için yeni yılın...
...Aziz Patrick Günü'nden
itibaren sona erdirdim.
Mutluluğa, romantizme ve aşka
ihtiyacım var...
...ve bunu senin yapmana
ihtiyacım var.
Senin İsa'ya ihtiyacın var.
Git. Şimdi git.
Ayçiçekleri! Güzel!
Günaydın!
- Merhaba, günaydın.
- Merhaba, merhaba.
Uğurlu bambu çiçeğimden istiyorum.
Aslında şuradakilerden de istiyorum ve...
Sizde hiç...? Aslında
bana hepsinden lâzım.
Hepsinden mi?
- Gerbara çiçeği de istiyor musun?
- Hayır, hayır. Hayır... Evet.
Alphonso daha sonra hepsini
almak için gelecek.
- Bay Reed, neden her zaman mutlusunuz?
- Neden olmayayım ki?
- Reed?
- Simon.
- Reed.
- Nasılsın dostum?
- Nasılsın.
- Fena değil.
- Neler oluyor?
- Televizyona çıkacağım.
- Şurada bir muhabir var.
- Gerçekten mi?
Harika! Dinle, seninle konuşmam gerek.
Morley "evet" dedi.
Evet mi dedi?
Herkesin derdi ne? "Evet" dedi.
Evleniyorum.
Bu harika bir haber.
Dinle, bana bir şey lazım, böyle
çok, nasıl desem...
...güller olmaz. Sıradışı
bir şey, anladın mı?
- Bu nedir?
- Hayır, hayır.
O özel an gelene kadar sakın açma.
Röportaja hazırız.
Ben, Kanal 13 KVLA'dan Kelvin Moore...
...şu anda şehir merkezindeki çiçek
pazarında Bay Simon Pham ile birlikteyiz...
...P-H-A-M şeklinde yazılıyor, F ile değil.
Bay Pham, Sevgililer Günü'nde
kaç tane kırmızı gül satıyorsunuz?
Kaptan ve Tennille, Sevgililer
Günü'nde evlenmişti.
Ne dediniz?
Kaptan ve Tennille, Sevgililer
Günü'nde evlenmişti.
110 Milyon kırmızı gül, Amerika'da
her Sevgililer Günü'nde satılan miktar.
- %60'ı Kaliforniya'da üretiliyor.
- Sizin için mi çalışıyor? Yani...
Ben bir çiçekçiyim.
2173 Rosewood'taki
Siena Bouquet'in sahibiyim.
- Ve adınız nedir?
- Reed Bennett.
- Merhaba. Nasılsınız? Spor muhabiri.
- Reed Bennett. Evet, Spor muhabiriyim.
- Tamam Santa Montica'nın sahibi...
- Siena Bouquet.
- Santa... Neydi adı? Siena Bouquet.
- Siena Bouquet.
Ventura'nın dışında.
Her şeye rağmen bir kusurun var.
- Öyle mi? Neymiş?
- İşin.
Kadınların, doktorlardan
hoşlandığını sanıyordum.
Laboratuar önlüğüyle takılanlar tamam,
ama oradan oraya sürekli uçanlar, hayır.
Sadece bir geceliğine
San Francisco'ya gidiyorum.
Başka birisi yapamaz mı?
Sadece bu gecelik.
Hayır, en iyisi benim.
Teselli olacaksan, o adamın
kalbiyle işim bittiğinde...
...sen de benim kalbime
sahip olacaksın.
Teşekkür ederim.
Ne yapıyorsun. Olmaz.
Uçağımı kaçıramam. Hayır.
Sevgililer Günü'nde beni yalnız
bıraktığına inanamıyorum.
- Yapacak bir işin olduğunu söylemiştin.
- Evet var.
Bir işim var. Sadece yapmak
istiyor muyum onu bilmiyorum.
- Arkadaşım Kara'yı biliyor musun?
- Hangisi, Kara?
Nörotik, ateşli ve dağınık olan.
Şu "Sevgililer Günü'nden Nefret Ediyorum"
yemeğinden düzenliyor.
- Biraz moral bozucu aslında.
- Nefret edecek ne var ki?
Eğer yakışıklı ve boşanmış
bir doktorsan, bir şey yok.
Ama geri kalan bekar bayanlar için evrenden
kocaman bir tokat yiyormuşuz gibi oluyor.
Evren diyor ki,
"14 yaşında olduğun günleri hatırla...
...safra kesesi problemin vardı
ve pantolon askısı takardın...
...bir grupta saksafon çalardın...
...ve kimse seni resmi olarak
bir baloya davet etmezdi.
Eh, hiçbir şey değişmedi."
Seni bir baloya götürmek için
kırık camların üzerinde bile sürünürdüm.
Sonra da sana bir şey olmasın
diye bir reçete yazardım.
Bu yüzden sevgilimsin.
Yani yanımızda bir profesyonel var.
Eminim bir sürü Sevgililer Günü
hikayesi duymuşsunuzdur.
Peki hâlâ aşka inanıyor musunuz?
Tabii ki evet. Aşk, artık bu
gezegende insanı şok edebilen tek şey.
Eğer öyle diyorsa arkadaşlar
doğru olmalı, çünkü o bir çiçekçi.
Bu da ne?
Kalkmışsın.
- Güzel pozlar yakaladın mı?
- Bilmiyorum. Dön biraz.
Dün gece...
Eee?
- ...harikaydı.
- Tamam, teşekkür ederim.
- Eskiden jimnastik yapıyordum.
- Bu pek çok şeyi açıklıyor.
Canını yakmadım, değil mi?
- Çok tatlısın.
- Şair olmak istediğini sanıyordum...
- ...fotoğrafçı değil.
- Bir kız fikirlerini değiştirebilir Jason.
Aynı dün gece olduğu gibi.
- Tamam, bu fotoğrafı bastıramam.
- Tamam, evet.
Sanki burnum...?
Burnum biraz büyük gözüküyor.
Bence tam Los Angeles tipi.
Bana kalırsa burnun çok güzel.
Aman Tanrım. O saat doğru mu?
Ne? Ne? Hayır 3 dakika ileri.
Geç kalmayı sevmiyorum.
- Gitmem gerek. Benim...
- Bu kadar mı yani?
Evet, özür dilerim. Ben...
Eteğim nerede? Eteğim, eteğim.
Ne? Doğru. Bu nasıl oldu
galiba hatırlıyorum.
- 3 dakika mı? Neden 5 dakika değil?
- Çok istekli gözükmek istemiyorum.
Ama her neyse, biliyor musun?
Burada kal.
Takıl bir süre.
Belki kahvaltı falan ederiz.
- Biliyordum, biliyordum.
- Bu da ne, tekno mu?
- Ne?
- Melodi.
Hayır, sanırım daha eski bir şey.
1970'lerden bir şey galiba.
Dün gece için çok teşekkür ederim.
Çok rahatladım.
Mutfakta senin için
taze kahve var.
- Kahvem bitti sanıyordum.
- Öyleydi.
Ama komşudan rica ettim.
Karşı cinsten bir misafirin...
...olduğu için çok şaşırdı,
senin *** olduğunu sanıyormuş.
Merak etme, onu doğru yola soktum.
Hoşça kal.
Merhaba.
Bütün gece boyunca seni düşündüm.
Üzgünüm, ilk aradığında
cevap veremedim.
Benim hatam değildi.
Bana neler yapacağını düşünüyordum...
...ve sabredemedim.
Ellerim meşguldü.
Bebeğim. Katia'nın nasıl
sevdiğini biliyorsun.
Bugün Sevgililer Günü tatlım.
Özel bir şeylere ne dersin?
Ev arkadaşım yeni geldi.
Üçlü yapmaya ne dersin?
Eğer evet derse, üzerimi
değiştirmem sadece bir dakika alır.
Bence bu çok iyi bir fikir.
Edgar, bu yıl birbirimize
hediye almayacağız demiştik.
Biliyorum, yalan söyledim.
- Ben de öyle.
- Vay canına.
En çok parayı bugün kazanıyorum.
İnsanlara aşk mektuplarını götürüyorum.
Hatta ayrılık mektuplarını
bile götürüyorum.
Arkadaşlar, tombul haberci ve
aşkın kendisiyle birlikteydik...
...Sevgililer Günü aşk ile ilgilidir.
Romantizm ile alakalıdır.
Bu şekilde ticari anlayış...
- Tutkalı buldum büyükanne.
- Güzel.
Onun için çok zor olmalı...
...çünkü eskiden el işi kartlarını
birlikte yaparlardı.
Belki de ona birlikte
yapmayı önermeliyiz.
Önerdim.
Ama sadece annesiyle yaptığı
zaman eğlenceli olduğunu söyledi.
Edison...
- ...kahvaltıda ne yiyelim bugün?
- Yiyemem büyükbaba.
Kim demiş? Niye yiyemezmişsin?
Sorun ne?
Sorun ne, hasta mısın?
Evet. Aşk hastası.
Julia, ben Reed.
Sana ulaşmaya çalışıyorum.
Ara beni.
Vay canına.
- Selam.
- Merhaba.
Erkek arkadaşım bu sabah
bana mesaj attı.
Şey yazıyordu, "kapıdan dışarı bak."
Ve bilirsin, dışarı baktım...
...ama erkek arkadaşım
orada değildi.
Evet.
- Ama kocaman bir kutup ayısı vardı.
- Evet, şu ayı.
- Zeminde. Yerde.
- Anladım.
Sence de bu, en ama
en tatlı şey, değil mi?
Gelmiş geçmiş.
Burada mı yaşıyorsun? Bu binada?
Çünkü seni sürekli lobide görüyorum.
- Ben burada yaşıyorum.
- Hayır, ben sadece ziyaretçiyim.
Tamam, benim artık okula gitmem gerek.
Ayımı da yanıma alacağım.
- Umarım bugün bir sürü hediye alırsın.
- Teşekkürler.
Bayanlar, baylar.
Kaptanınız konuşuyor.
Şahsım ve uçuş mürettebatı adına...
...hepinizin mutlu bir Sevgililer
Günü geçirmenizi diliyoruz.
Umarım dinlenmek için
fırsat bulursunuz.
Ama buradaki dijital göstergelere göre,
son durağımız olan Los Angeles'e...
...varmamıza hâlâ 6 saatlik
bir yolumuz var...
...havanın, üç günlük bir yağmurdan
sonra güneşli ve sıcak olması bekleniyor.
- Merhaba.
- Selam.
- Reed burada mı yoksa dışarıda mı?
- Evet, içeride.
- Tamam. Selam millet.
- Merhaba Julia.
- Dün gece nasıldı vahşi?
- Evet.
- Bütün gece uyanık mıydınız?
- Merhaba.
- Bugün herkes burada.
- Bu kimin çocuğu? Merhaba?
- İşte annen.
- Lütfen tutun.
- Selam Nikki.
- Günaydın.
Bunlar sarı. Reed nerede?
Dostun, câfede.
Pastalar gecikti.
Evet. Kötü bir gün geçiriyor olabilir.
Merhaba, Siena Bouquet.
- Reed.
- Sadece...
...çançiçeklerine ihtiyacımız var.
İşte oradalar. Kusursuz. Harika.
- Mesajını aldım. Sen iyi misin?
- Evet.
- Ne oldu?
- Sesin sanki...
- ...sanki sana şey demiş gibi...
- "Evet."
- "Evet" dedi.
- Hayır.
Niye kimse bana inanç duymuyor?
- Evet mi dedi?
- Evet.
Aman tanrım. Tamam. Ben...
Nasıl oldu anlamadım ama tebrikler!
- Bana, Bay Nişanlı de.
- Evleniyorsun.
Merhaba, lâle sipariş etmiştim.
Hanımefendi, bebeğinizi tezgâha
koyamazsınız, çok tehlikeli.
- Ama parayı çıkartamam.
- Tezgâhta olmamalı. Teşekkürler.
- Verin ben tutayım.
- Teşekkür ederim.
- Söylemem gerek, biz Yahudi'yiz.
- Tanrı hepimizi seviyor.
- Teşekkür ederim.
- Merhaba, Siena Bouquet.
O, bu kadar uzun süre birlikte
olduğum ilk adam.
İyi gidiyor yani?
Çıkma olayından çok sıkıldım.
Sizi çok kıskanıyorum.
Şu hayalet doktor ile
ben ne zaman tanışacağım?
- Sanırım yakında.
- Bu gece için planınız var mı?
Hayır. San Francisco'ya gitmesi
gerekti, telefonda konuşacağız.
Ne yapman gerek, biliyor musun?
Oraya gidip, ona sürpriz yapmalısın.
- Öyle mi dersin?
- Evet. Neden olmasın?
- Hayır.
- Hadi ama.
Nerede kaldığını bilmiyorum...
Ararsın ve öğrenirsin.
Bu kadar büyütecek ne var?
- Tanrım, sence gerçekten gitmeli miyim?
- Neden olmasın?
Hadi ama, Sevgililer Günü'ndeyiz.
Düşünmezsin. Sadece yaparsın.
Git.
- Git buradan.
- Tebrikler.
- Merhaba canım.
- Merhaba.
Tatlım. Havaalanına şimdi vardım.
Seni yere indiğimde ararım, tamam mı?
Tamam, anladım. İyi uçuşlar.
Sonra konuşuruz. Hoşça kal.
Teşekkürler. Hoşça kal.
Merhaba. Günaydın. Eve döndüm.
- Merhaba baba.
- Selam, fıstık.
Merhaba tatlım.
- Kırılan kalplerin hepsini tamir ettin mi?
- Ettim.
- Ettim.
- Sevgililer Günü'n kutlu olsun.
Senin de Sevgililer Günü'n kutlu olsun.
- Ameliyat gecikti. Dairede kaldım.
- Tahmin etmiştim.
Baban iyi bir hokkabaz, değil mi?
Evet.
Ne yapıyorsun?
Özür dilerim. Affedersin.
Pencereyi kapatmaya çalışıyordum.
Özür dilerim.
Hayır. Omzumda uyuduğun için mi?
En azından 14 saatlik
yolculukta bunu yapabilirim.
Tanrım, böylesi daha iyi.
- Aktif görevde misiniz?
- Evet, efendim.
- İki çizgi. Bu üsteğmen mi?
- İki çizgi yüzbaşıdır.
Los Angeles'ta sevdiğin birisi var mı?
Eminim seni gördüğüne sevinecektir.
Ne zamandır?
Ne zamandır evinden uzaktasın?
11 aydır.
Burada ne kadar kalacaksın?
Yarına kadar.
Vay canına. Bir gece kalmak için
toplamda 28 saatlik yolculuk.
Vay canına, gerçekten romantik.
Sen romantiksin.
Bu yaptığın büyük jest doğrusu.
Tam bir bağlılık.
Facebook hesabın var mı?
- Kasımpatı istiyorum.
- Ne? İngilizce konuşmanız lâzım.
- Ben geldiğimde öğrenmiştim.
- Kasımpatı ve kallâ zambağı.
- Ne diyorsun hiç anlamı...
- Michael, sakin ol.
Hangi dili konuşuyorsunuz?
Normalde Bulgarca,
ama artık bir Amerikan vatandaşıyım.
Burada Bulgar aksanlı İngilizce
konuşan kimse var mı acaba?
- Evet. Ben varım.
- İşte oldu.
Çevir bakalım. İşte oldu.
İşte geldi!
Geleceğin Bayan Reed Bennett'i!
Kasımpatı diyorsunuz.
- Merhaba tatlım.
- Merhaba bebeğim.
Merhaba nişanlım.
Garip geliyor. Hiç söylemeyi denedin mi?
Nikki, bir dakikalığına yerime bak.
Bu taraftan.
Bekle, bunlar sizin için.
Birisinin olduklarını biliyordum.
- Sarah, nişanlım ile tanıştın mı?
- Selam Morley.
- Selam. - Söylemeyi seviyorum.
Kendimi çok büyümüş hissediyorum.
Sıradaki, lütfen!
- Bak ne unutmuşsun.
- Evet bu...
...boş bir el.
Evet.
Kızma lütfen.
Kızmak mı? Neden kızayım?
Endişelendim.
Sadece...
Eğer o yüzüğü taksaydım
bugün iş yerinde...
...neler olabileceği
hakkında bir fikrin var mı?
- İnsanlar sürekli soru soracaklardı.
- "Bu koca yüzük nereden çıktı?"
Bilirsin, "kaç tane nedimen olacak?"
ve "Nasıl teklif etti?"...
- ..."Çocuk yapacak mısınız? Kaç tane?"
- Üç.
- Ne?
- İki köpek ve belki biraz da tavuk.
- Bunları konuşabiliriz. Zorunda değiliz.
- Hayatım, düşünüyorum da...
...şu anda bunu sır olarak saklamak
bizim için daha iyi olur.
- Neredensin?
- Ruse'den.
Tamam, hadi siz çocuklar gidinde
yeni bir Bulgar köyü oluşturun.
Aman tanrım. İşte gelin. Merhaba.
En iyi arkadaşımı aradım, Tony.
Kendisi zaten tasarımcı.
Vegas'taki ünlülerin kıyafetlerini
hep o yapıyor. Cher, Celine, Carrot Top.
Bu çok eğlenceli olacak!
Aman tanrım, bu...
- Nefes al, nefes al.
- Nefes almam gerek.
Tamam.
- Ne demek istediğimi anladın mı?
- Evet, anladım.
Demek...
...aşk bir problem, öyle mi?
- Bunu hiç duymuş muydun?
- Evet.
O zamanlar kaç yaşındaydın?
Bir bakalım. Bir mimarlık
firmasında çalışmaya yeni başlamıştım...
...ve orada oyuncu olmaya çalışan
çok güzel ve genç bir kız vardı.
Kalbin şöyle oldu mu peki?
Evet, evet. Aynen öyle. Bumpada, bumpada,
bumpada, boom diye atıyordu kalbim.
Emin olabilirsin. Kalbim öyleydi.
Bir gün tanışmak için
cesaretimi topladım.
Doğruca yanına gittim,
ağzımı açtım ve...
- ...hiçbir şey söyleyemedim.
- Hiçbir şey mi?
Hiçbir şey. Çıt çıkmadı. Ama o, benim
bir şeyler söylememi bekliyordu. Donmuştum.
Sonra dedi ki,
"Tamam, saat 6:30'ta burada buluşalım."
Senin ne söyleyeceğini biliyordu.
Evet. Son 51 yılda yaptığı gibi
aklımı okudu.
O güzel kız büyükannemdi, değil mi?
O güzel kız büyükannendi, evet.
- Ne zaman varacağız, büyükbaba?
- Moorpark'a geliyoruz.
Şuradan sola döneceğiz.
Moorpark'ı tersten söylersen ne olur?
- Bilmiyorum.
- "Kraproom." / Bok odası.
- Büyükbaba.
- Sakın bu kelimeyi okulda söyleme.
Merhaba, Siena Bouquet.
- Ben senin önünden gideceğim.
- Tamamdır.
Ama acele etmemiz gerek.
Şu anda uçakta, yoldalar.
Ben her zaman acele ederim bebek.
Hayır, hayır. Yani acele derken
sallanmamak gibi, tamam mı?
Sana bir şey söyleyeyim,
ben asla sallanmam.
- Hemen yaparım.
- Tamam.
Çılgın tüccarlar.
Adam, aile kârını 30 tane
kuzenine vermek istiyor.
Bu nedir?
Neler oluyor?
Affedersiniz. Yardımcı olabilir miyim?
Okulumdaki en güzel kıza bunlardan
bir düzine göndermek istiyorum.
- Ayrıca bu müzikli kartı.
- Bunlardan bir düzine mi?
Bu... Bu...
Tamam.
- Pekala, nereye göndereyim?
- Falcon Crest İlkokulu.
Haritadan yerine bakabilirsiniz.
Aslında yerini biliyorum.
Oraya giden bir arkadaşım var.
Harika. Teneffüs arası
en iyi zaman olur.
Oraya geldiğinde çiçekleri bana ver yeter.
Gerisini ben hallederim.
- Tamam mı?
- Orada olacağım. Teşekkürler, efendim.
Dünyanın en sevimli çocuğunun
burada işi ne?
Ayrıca beni kazıkladı. 55 dolarlık
aranjman için 15 dolar verdi.
- Fişimi alabilir miyim acaba?
- Ne, geçen sene denetlemeye mi tutuldun?
Beni denetlediler.
Her zaman iyi adamlarla uğraşırlar.
Sana söylüyorum. İşte.
Teşekkürler.
Dün gece harikaydı.
Bu sabah ise hızlıca kaçtı.
Acaba şey olmuş olabilir mi, diyelim ki,
hayal kırıklığına uğratmış olabilir misin?
Hayır. Ne? Hayır, hayır.
Hiçte değil.
- Şey... Hayır, hayır. İyiydi.
- İyi, yeterince iyi değildir dostum.
İyiden daha iyiydi.
Kesin A aldım.
Eksi A. B artı. A eksi. A eksi.
Sevgililer Günü'nden nefret ediyorum.
Neden bu elemanlar kendi çiçeklerini
sevgililerine kendileri veremez ki?
- Bekle, ne?
- Az önce posta odasından yolladılar.
Yani eğer zaman harcamak istemiyorlarsa...
- Sevgililer Günü, bugün mü?
- Günaydın?
Sevgililer Günü'n kutlu olsun.
Ne? Hayır, bugün pazartesi.
Sevgililer Günü her zaman çarşamba olur.
O dediğin Şükran Günü, mankafa.
Gerçekten mi?
25 yaşındasın. Bunu
öğrenmek 25 yıl mı sürdü?
Dostum. Adam Indiana'lı. Onlar sadece,
Kuzenini Seviyorum Günü'nü kutluyorlar.
Hayır, Kentucky ile karıştırdın.
Tabii ki Liz bu sabah garip davranıyordu.
Bu gece için bir şeyler
planladın, değil mi?
Nasıl planlayabilirim ki?
Şu ana kadar haberim bile yoktu.
Yemek molasında ve
saat 05:00'ten sonra yapabilirim.
Tamam, harika.
Hayır, hayır, hayır.
Fetişleri kafaya takmam.
Hayır, hayır, yaratıcı insanlardır.
Beklemeye almam gerek, affedersin.
Günaydın.
- Sen güçlü, kendinden emin birisin.
- Günaydın. Sen kimsin?
Ben, Liz. Danışma görevlisiyim.
Monica'nın yerine bakıyorum.
Evet, Monica, çünkü bugün izinli.
Lanet olsun, bir hayatı var.
Aslında cenazesi var ama bu da
bir hayat. Sanırım.
Liz, ben Paula.
Biliyorum, bana Agresif Paula diyorlar.
Değilim. Ama şu anda
bir krizin ortasındayım.
- Tamam.
- Bundan bahsetmek istemiyorum.
- Tamam.
- Sevgililer Günü'nde yalnız olmakla...
- ...hiç alakası yok.
- Tabii ki yok.
Her şey müvekkilimin içinde
bulunduğu krizle alakalı.
- Zorlu görünüyor.
- "Zorlu" mu?
Sportif kariyerine devam edip
etmeyeceğini öğrenmemiz gerek.
Eğer etmezse, büyük problem olur.
Problemini çözmeye yardım etmek
için buradayım.
Beklettiğin kişi kim?
Annem.
Özür dilerim.
Kendi annenin yüzüne
telefonu kapatmak.
Hoş değildi.
Sanırım iyi geçineceğiz.
Merhaba, ben Hannah Storm.
Futbol sezonu resmen sona erdi...
...akıllardaki tek soru ise:
Sean Jackson ne yapacak?
Geçen hafta şampiyonluğu
kaybettiler...
...ve geleceğe dair
bir sürü soru ortaya çıktı.
Sözleşmesi askıda ve 35 yaşında...
...kendisi ligdeki en yaşlı oyun kurucu.
Takımı onu geri istiyor mu peki?
Tabii ki Sean Jackson'ı geri isterim.
Ama bu benim kararım değil.
Eğer değilse, kendi başına
bir anket mi düzenleyecek?
Ya da herkes için en kolay
yolu seçip...
...emekli mi olacak?
Hadi ama Hannah. Rahatla biraz.
Merhaba komşu!
- Selam Sean.
- Selam kızlar.
Yüzmeye ne zaman geleceksin?
Üzgünüm tatlım.
Bugün yapacak çok işim var.
- Sabretmekten sıkıldım.
- Ben de irademe hakim olmaktan sıkıldım.
Ama şimdi bir arama yapmam gerek.
Hayır.
İmdat, Heather!
Geliyorum, geliyorum!
Evet, merhaba?
Kara, ben Sean.
Merhaba. Nasılsın?
Neler oluyor?
- Medya kariyerimi bombalamaya başladı.
- Evet, biliyorum. Sen iyi misin?
Tabii ki iyiyim.
Özelime girdiler.
Ve istediğim şey, yüksek maaşlı
halkla ilişkiler uzmanımın bunu halletmesi.
Üzerinde çalışıyorum. Bir basın bildirisi
yapmak için hazırda bekleyen adamlarım var.
- Başka?
- Bugün ajansımla toplantım var.
Bir saat içinde benimle orada
buluşmanı istiyorum. Gelecek misin?
Alo? Alo? Orada mısın?
Malibu. Gitmek için servet ödersin...
...ama aptal resepsiyon
telefonları ile uğraşırsın.
Hayır, hayır. Buradayım, buradayım.
Toplantıya geleceğim.
Harika.
Bando, gözler Scotty'de olsun.
Programlama sınavı kayıtları
haftaya sona eriyor, geç kalmayın.
Merhaba Grace.
Sınıf için bir araya gelip test
çalışması yaparız diye düşünüyordum...
...ve sen de bize çalışmamızda
yardım edersin diye umuyordum...
...çünkü sen sınavı geçtin
ve ben... Geçemedim.
- Evet, tabii. Sorun değil
- Harika, okuldan sonraya ne dersin?
Biliyor musun, bugün olmaz.
Okuldan sonra bakıcılık yapıyorum.
Öğle yemeği saatine ne dersin?
Normalde bana uyardı...
...ama bugün, erkek arkadaşım
ile ilk defa seks yapacağım.
- İkimizde ilk defa seks yapacağız.
- Sizin için çok özel bir an.
Sevgililer Günü'ndeyiz,
birbirimize aşığız, 18 yaşındayız...
...özel olmasını istiyoruz ve...
Sonuç olarak ailem çalışıyor
ve bütün öğlen çalışacaklar.
Öğle vakti bu iş için tam uygun zaman.
Ama yarın öğlen tamamen boşum.
- Yarın öğlen kesinlikle boşum.
- O zamana kadar seks yapmanız bitecek mi?
- Seninle yarın görüşürüz. Güzel olacak.
- Tamam.
Hoşça kal.
Latte dilekçesine imza atın.
Burada çocuklar.
- Evet. Tam oraya.
- Tamam.
- Önce yemek yiyecek misiniz?
- Hayır.
Hayır mı? Belki biraz
Gatorade içmelisiniz.
Evet. Susuz kalmak istemem.
- Yemek yemeyecek misiniz?
- Hayır. Yemeyeceğiz.
- Kahvaltıda çok mu yediniz?
- Hayır.
Şınav çek. Sana söylüyorum,
ben koşmadan önce çekiyorum.
- Ne? Şınav daha hızlı koşmanı mı sağlıyor?
- Hayır. Daha iyi görünmeni sağlıyor.
Döndüğünde yemen için
sana bir sandviç alacağım.
- Tamam, teşekkürler. İyi fikir.
- Latteleri kurtarın.
Latteleri satış makinesine mi
koyacaklar? Sonunda.
- Selam.
- İngilizce dersine gidiyorum...
- ...ve sonra gidip hazırlanacağım.
- Orada görüşürüz.
Tamam.
Teşekkürler Felicia.
Bay Schwabbe, bununla
ilgilenmenize çok sevindim.
- Bir şey değil.
- Ve karamelli latteyi severim...
- ...bilginiz olsun.
- Not edildi.
Öğle yemeğinde iyi eğlenceler!
Ne düşünüyorsun?
Bekleyeceğiz.
Bence bu zamanların tadını çıkarmalıyız.
- Evet. Tamam, güzel.
- Hediyeni beğendin mi?
- Henüz açmadım.
- Açman gerek.
Bu, benim spor tişörtüm.
Evet ama uğurlu numaranı
arkasına yapıştırdım.
13.
Ama bu senin uğurlu numaran.
Beğenmedin.
- Hayır, hayır. Bayıldım. Giymek
için sabırsızlanıyorum - Tamam.
- Hemen dene o halde.
- Şimdi mi?
- Evet.
- Şey...
...ortalık yerde üstümü çıkartmak
biraz rahatsız edici.
- Ama sonra giyeceğim, tamam mı?
- Tamam.
Onu bütün gün her yere
taşıyacak mısın?
Kapa çeneni.
- Bakalım dolabıma sığacak mı.
- Tamam.
Bu onun ellinci babalık testi.
Neden bahsediyoruz hâlâ?
Yönetici ile konuştum.
Vazgeçtiler.
Vaz mı geçtiler?
Elemelere kaldık.
Bütün lig oynadım.
Başka bir yolu tercih ettiler.
Alabama'lı bir çocuğun peşindeler.
Karşılıklı sözleşme feshi için
bir anlaşma sağlayacağım.
- Şimdi ne olacak?
- Başka bir takım arayacağız.
Bilmiyorum.
Belki işim bitmiştir.
- İşin bitmedi.
- Kesinlikle hayır.
Ve bunu sayende deli gibi para
kazanan birisi olarak söylemiyorum.
Hayranın olarak söylüyorum.
Şu anda, sevdiğin işi yaparak
hâlâ çok fazla para kazanabilirsin.
Aslında sorun şu ki Paula, hayatta
yapmak istediğim tek şey bu değil.
Bir ilişki. Çocuklar.
Bunları yapabilir ve futbol
oynamaya devam edebilirsin.
Bak, sızlanmıyorum.
Şanslıydım. Ama...
Ne söylüyor bana böyle?
Ne yapacağız?
Sanırım, Sean'a ne yapmak isteğini
düşünmesi için biraz zaman tanımalıyız.
- Doğru mu?
- Doğru.
Düşünmek için vaktimiz yok.
Onların hesabına yaz.
Hadi ama!
- Tek oyunda yedi defa attın.
- İnanılmaz.
Sen... Bu kadın tam bir kumarbaz.
- Bu oyunda iyisin.
- Pek değilim aslında.
Taktiksel bir oyunda, rakibini okumaya
ve ona göre davranmaya tanıklık ediyorsun.
Ne yani? Beni okuyor musun?
Teşekkür ederim.
- Sevgililer Günü’nüz kutlu olsun.
- Teşekkür ederim.
Evet, seni okuyabilirim.
Eğitimimin bir parçası.
Herkes gizli ipuçları verir.
- İpucu mu? Ne gibi?
- İstemeden ifşa etmek.
Uçağa takım elbiseyle biniyorsun
ama evlilik yüzüğü yok.
Ciddi ama bağı olan birisi değilsin.
Bir yabancının omzunda
uyumasına izin veriyorsun.
Nazik, ama aynı zamanda ihtiyaç
duyulan olmak iyi hissettiriyor.
Kalp şeklinde şeker.
Başka bir ifşa.
Ya şeker ile problemin var
ki krep yerken üzerine...
...çikolata sosu koydun,
şeker sorunun olduğunu sanmıyorum.
Ya da kalp şeklinde şekerler
ile ilgili bir problemin var.
Ve bu da romantizmle ilgili
bir problemin olduğunu...
...ve bugüne ait özel anıların
olduğunu gösterir.
Fena değil, asker.
Tamam Edison.
Çok teşekkür ederiz.
Şimdi hepiniz o güzel Sevgililer
Günü zarflarınızı...
...nereye koyacağınızı öğrendiniz,
hadi bakalım. Harika.
Ve bunu yaparken de sessizce bir
Sevgililer Günü hikayesi anlatın.
Sevgililer Günü'nde, Chicago'da
bir katliam olmuştu, herkes vurulmuştu...
...ve Chicago Polisi lanetlenmişti.
Teşekkürler Franklin ama o başka
bir Sevgililer Günü. Şapkanı çıkart.
Tamam, Antik Roma'da...
...İmparator II. Claudius, aynı
zamanda Zalim Claudius olarakta bilinir.
Zalim Claudius, bütün evlilikleri
yasakladı...
...çünkü askerlerinin savaşa
konsantre olmalarını istiyordu.
Ama Valentine adında bir rahip vardı...
...herkesi gizlice evlendiriyordu
çünkü aşka inanıyordu.
Claudius bunu öğrendi ve Valentine'i
zindana attı...
Kızlar. Gözüm üzerinizde.
Teşekkür ederim.
Her neyse, 14 Şubat'ta
Valentine, sevgilisine bir not yazdı...
...ve şöyle imzaladı:
"Elveda, Sevgilin."
Evet. Sorusu olan var mı?
Franklin, duymak için sabırsızlanıyorum.
Söyle bakalım.
Bayan Fitzpatrick, siz kimseye
aşık mısınız?
Bugün seni televizyonda gördüm.
- Yayınlandı mı?
- Evet bu yüzden buradayım.
Evet, artık ünlüyüz!
- Evet, ünlüyüz.
- Evet.
Anladığım kadarıyla
burasının sahibisin.
Evet teknik olarak. Büyükbabam
ilk olarak İtalya'da bu işe başladı.
Sonra babam buraya taşıdı
ve şu anda ben işletiyorum.
Harika, aile işi.
Bak, bu kozu kullanmaktan nefret
ediyorum ama ben bir doktorum.
1.5 saat sonra bir ameliyatım var.
Bana yardım edebilir misin acaba?
- Başka bir şey söyleme.
- Teşekkür ederim.
Buradaki harika doktor için
bir sipariş formu alabilir miyim?
İki tane aranjman istiyorum.
Özel bir şeyler, uzun saplı güller,
benim...
...sevgililerim için.
Hoşgörüne ihtiyacım var.
Birbirimizi anlıyoruz, değil mi?
Anlıyorum.
Anlayış, çiçekçilerin şifresidir.
Harika. İşte kredi kartım.
Ve bunlar da adresler.
Çiçeklerin gideceği
bayanların adresleri.
- Harrison Copeland?
- Evet, kimlik falan ister misin?
Hayır. Bu yeterli...
Tamam, bu Julia Fitzpatrick,
sizin...
...kız arkadaşınız olmalı.
- Evet.
- Ve Pamela Copeland...
...soyadınız aynı.
Karınız oluyor sanırım?
Evet.
Aramızda bir anlayış şifresi
olduğunu sanıyordum.
Şifre, şifredir. Senin
anlayışın ile benim...
...anlayışımın aynı anlayış olduğuna
emin olmak istedim. Anladınız mı?
- Evet, kartı çekebilir misiniz lütfen?
- Tamam.
Teşekkür ederim. Cüzdanımı almam gerek.
Hemen döneceğim.
- Bana şans dile.
- Bütün bakireler olarak yanındayız!
Bir şeye ihtiyacın olursa mesaj yaz.
Pushkin.
İyi kız. Git oyna.
Pushkin, hayır.
Aşağıya in Pushkin.
Bir...
Grace, yüzünü ne
zaman görsem.
Grace…
Merhaba. Gel hadi.
Annecik bir dakikalığına evde.
Ne...? Hadi gel tatlım.
Kalbim deli gibi atıyor,
bir av hayvanı gibi koşuyor.
- Grace…
- Grace?
Aman tan...! Alex!
- Hass... Bayan Smart. Aman tanrım!
- Burada ne işin var?
Prova yapıyorum!
- Çıplak mı?
- Çıplak! Evet!
Bu... Bir deneme...
Ben... Deneysel bir program yapıyorum.
Çok kültürel ve sanatsal bir şey.
Ve... Lanet olsun!
Yani, tüh be.
Önemli değil. O kelimeyi
daha önce de duydum.
Lanet olsun demedim.
Tanrım, saate bak. Gitmem gerek.
Her şey için teşekkür ederim.
- Çok özür dilerim.
- Önemli değil.
- Siz iyi misiniz?
- Lütfen! Daha fazla yaklaşma.
Bu doğru gözükmüyor, Alex.
- Her şey için teşekkürler ve...
- Tanrım.
- Hayır, Pushkin. Pushkin, hayır.
- Pushkin. Pushkin.
Önemli değil.
Biliyor musunuz, ben sadece...
Tamam. Nefes al. Aman tanrım.
Pekala.
Görüşmek üzere Bayan Smart!
Hoşça kalın.
Alex tatlım, çubuğunu kapat!
- Grace! Grace!
- Ne yapıyorsun? Ne oldu?
- Anne.
- Ne, senin annen mi?
- Evet benim annem sizin eve gelmiş.
- Ne...?
- Benim annem. Ne söyledin?
- Prova yaptığımı.
Çıplak mı? Bunu yedi mi?
Sanırım.
Korkum, beni ikna edici birisi yaptı.
Bir şarkı yazmıştım.
Eğer bunu tekrar yaparsan Vladimir...
...seçeneğim kalmayacak,
atıma bineceğim...
- ...ve seni cezalandıracağım.
- Merhaba? Kim bir sevgili ister?
Uzun, siyah, deri çizmelerimi giyiyorum...
...kırbacım elimde.
Pantolonunu indiriyorum
ve seni öne doğru eğiyorum.
Sanırım, en çok bu katta
sevgilisi olanlar var.
Çok güzel pembe bir
kıçın var.
Ve kıçını kırbaçlıyorum...
...ta ki bana boyun eğene kadar,
seni pis köylü.
Kırbaçlıyorum, kırbaçlıyorum,
kırbaçlıyorum ve kırbaçlıyorum.
Terbiyesiz Seks Düşkünleri'ni
aradığınız için teşekkür ederiz.
Adımız, kart kullanım listesinde
Belirsiz Eğlence olarak geçecektir.
Selam!
Merhaba. Sanırım bu jimnastik değil.
Şey... Evet.
Bir şairden alıntı:
"Dışarıda harika, lanet
bir dünya var...
- ...hadi gidelim."
- Edward Estlin Cummings.
Evet Edward Estlin, güzel şiir.
Evet. Gerçekten güzel.
- En sevdiğin olduğunu söyledin sanıyordum.
- Evet.
Aynen öyle söyledim.
Yazılarıyla beni benden aldı.
Sevgililer Günü'nün bugün olduğunu...
...unuttuğum için kendimi
çok aptal hissediyorum.
- Hayır. Önemli bir şey değil.
- Ama benim için öyle.
Bu yüzden, bu gece seni
dışarı çıkartabilir miyim?
Evet. Harika olur. Evet.
- O kartlar ne kadar hızlı gidiyor?
- Hadi öğrenelim.
Liz...
...telefonda bir adam bana
vazelin ve prezervatif soruyor.
Ben hallederim.
Şaka için arayan pislikler.
Ayrıca adamın Rus aksanı yok
sanırım bir ata ihtiyacın olmaz.
- Onları duydun mu?
- Paralel hat.
Paula. Çok üzgünüm.
Çok özür dilerim.
Kovuldum mu?
Sorun yok. Terbiyesiz kelimeler
kullanıyorsun. Hoşuma gitti.
Önce beni arayanlara
cevap verdiğine emin ol yeter.
Kesinlikle.
Bu konuda hiçbir şüphen...
...olmasın.
Sanırım Ayın Elamanı olamayacağım.
ESPN kanalında, "Mike ile sabah sabah"
programını dinliyorsunuz...
...America'nın bir numaralı
spor programı.
Ve Greeny, son dakika haberleri:
Sean Jackson, artık serbest.
- Ne yapması gerekiyor?
- İş İlanlarına bakar...
...ve ne iş varmış öğrenebilir.
Adamım. Dostum, şuna bak.
Bunu sen yaptın.
Parasını ödeyeceksin dostum.
Sakin ol koca adam.
Biliyorum benim hatamdı.
Eğer menajerimi ararsan,
onda bütün bilgilerim var.
Ben kendi menajerimi ararım,
o da senin menajerini arar, tamam mı?
Sean Jackson. Boynum.
Sırtım.
Ve göğsüm. Sadece şaka yapıyorum.
- Dostum, şapkamı imzalar mısın?
- Tabii ki.
35 uzaktan sayı,
3 tane direk gol.
Seni ellerinde tutmalılar.
Sana minnettar olmalılar.
Teşekkürler dostum.
Bu kapı kötü dağılmış.
Başka bir aracın var mı?
Evet ama onun arkasından
gidiyordum zaten.
Sevgililer Günü çiçekçiler
için büyük bir gün.
İnsanlar niye çiçek yollarlar bilmiyorum.
Kendin de verebilirsin.
Bazı insanlar iş yerine çiçek
yollamayı seviyor.
Bazılarına göre, başkalarının önünde
kanıtlamadığın sürece aşk gerçek değildir.
Sen süper yıldızsın, Sean.
Daha iyi kullan.
Evet Kara, benim.
Dinle, ne yapmak istediğimi biliyorum.
Sanırım.
Hayır adamım, bugün olmaz.
Peki şimdi ne yapayım?
Ona söyleyip kalbini mi kırayım
yoksa bunu sır olarak saklayıp, susayım mı?
- Beni ilgilendirmez sonuçta.
- Fikrimi ister misin?
Evet.
Hayır.
Değişir... Neymiş fikrin?
Kendine şunu sor,
durum tam tersi olsaydı...
...onun ne yapmasını isterdin?
- Neden bu kadar duyarlı olmak zorundasın?
- Çünkü sen çok kırılgansın.
Tamam, nötr klor atomunda
17 proton ve 17 elektron vardır.
Ve bu iki atom bir araya...
- Merhaba.
- Bu sipariş sizin için.
- Kendim teslim edebileceğimi düşündüm.
- Çocuklar, bu arkadaşım Reed.
- "Merhaba" deyin.
- Merhaba Reed.
Bölüm 10, konu 2’ye bir bakın.
Sessizce okuyun.
Harrison yollamış.
Çiçekçiye mi geldi? Vay canına.
Onunla tanıştın mı?
Seninle konuşmam gerekiyor.
Bir saniyen var mı?
Evet, tabii ki.
Edison, yetkili sensin.
- Mola. Hadi parti yapalım.
- Otur ve sessiz ol. Anladın mı?
Onları görmene çok sevindim.
Çok tatlılar.
- Evet. Harikalar.
- Tahmin et ne oldu.
Uçak biletimi aldım. 5:30'ta gidiyorum.
Akşam yemeğinde orada olacağım.
Biliyor musun, aslında bunun
iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum.
- Neden? Bu senin fikrindi.
- Bazen kötü fikirlerim oluyor.
Bu harika bir fikirdi.
- Bay Bouquet, benim çiçeklerim ne oldu?
- Her şey yolunda mı?
- Size 13 Dolar verdim.
- Doğru, hatırladım.
Evet, muhtemelen minibüstedirler.
Merak etme dostum. Yakında gelirler.
Edison, Bay Bouquet'i çok ama çok
uzun zamandır tanıyorum.
Eğer çiçeklerinin geleceğini
söylüyorsa, geleceklerdir.
Bana sadece 30 saniye ver.
Sınıfı kontrol et. Hemen geleceğim.
O uçağa binme.
Neden?
Çok tatlısın.
Harrison çiçekçiye geldiği
için, değil mi?
Bu sana aramızdaki bazı şeylerin
değişeceğini fark ettirdi.
Hayır, benimle alakalı değil.
Çünkü şimdiye kadar, bütün o yıllar
boyunca her zaman senin yanındaydım.
Ve Morley geç saatlere
kadar çalışırsa...
...sen kötü bir film izlemek
istersin, o istemez...
...ya da sen abur cubur yemek
istersin ama o yemez...
- ...kesinlikle senin iyi arkadaşınım.
- En iyisisin.
Ama şimdi, artık bir adam var.
Ve öylesine bir adam değil...
...hayalimdeki erkek.
- Beni çalacağından mı korkuyorsun?
- Hayır. Çiçekçiye geldiği zaman...
Bak, dinle, ben...
- Ben dostunum. Merak etme.
- Biliyorum.
Hiçbir yere gitmeyeceğim.
Ama geldiğin için teşekkürler.
Seni sonra ararım.
Burada neler oluyor?
Sıranıza geri dönün!
Bu da ne... Kes şunu.
Geri dön.
Bu kadar yeter.
Aklınızı mı kaçırdınız.
Sırana! Buraya kadar. Bu kadar.
Şu anda konuşamam!
Seni sonra aramam gerek!
Ayrılın. Hadi ama.
Kes şunu. Bana öyle bakmayı kes.
Ona söylemeye çalıştım.
Yeterince değil, Reed.
- Sen bilmiyorsun.
- Bilmiyor muyum?
Hayır, onun üzgün halini hiç görmedin.
Ağladığı zaman terk edilmiş
yavru bir köpeğe benziyor.
Bunu ona yapmayacağım.
Özellikle de bugün olmaz.
Sevgililer Günü'nü mahvetmeyeceğim.
Bugünün ne olduğunu
biliyorum. Bir minibüs...
...dolusu çiçeğimiz var. Acele
et. Programın gerisindeyiz.
Aşkı aceleye getiremezsin.
Morley eve dönmeden önce bunu yatak
odasına koyacağım. Hemen dönerim.
Acele etmeyecek.
Balık tutacağım.
- Günün nasıldı?
- Git, git.
- Ne...?
- Bas gaza!
Hayır, bekle.
- Buradan gitmek istiyorum.
- Tamam, nefes al. Sana öğrettiğim gibi.
Tamam, şimdi bana sorunu söyle.
Onu sevdiğimi bilmiyor.
Çiçeklerini alamadı.
Onu sevdiğimi bilmiyor.
Bu işi düzgün yapmak istiyorum.
Bana yardım eder misin Grace? Lütfen?
Tabii ki. Ama önce futbol.
Bekle.
Tamam, şimdi seni duyabiliyorum.
Tamam. Kendi partimde sadece
ben olacağım.
Kimse yalnız gözükmek
istemez. Burası Los Angeles.
Herkes bir hayatı
olduğunun düşünülmesini ister.
- Aşık olmandan nefret ediyorum.
- Biliyorum, teşekkürler.
Lâfı geçmişken, San Francisco'ya
gidiyorum. Üzgünüm, gelemeyeceğim.
Kalbi benim için de parçala bebeğim.
Gitmem gerek. Hoşça kal.
Carmine, sakin ol. Benim.
Reed.
Burada ne yapıyorsun? İyi misin?
Bu...?
Özür dilerim.
Seni seviyorum.
Ama bu çeşit bir sorumluluğa
hazır değilim.
Ve bunu, bu sabah bilmiyordum.
Hayır, sorun değil.
Acele ettirmemem gerekiyordu.
Bekleyebiliriz.
Sen yanlış bir şey yapmadın.
Sorduğun zaman şaşırmamam
gerekiyordu.
Geleceğimizi düşünmem gerekiyordu.
Ama ben hâlâ kendi geleceğime
odaklanmış durumdayım.
Dinle, hâlâ bir kariyer
yapabilirsin bebeğim.
Biz evleniyoruz.
Keşiş falan olmuyoruz.
Ve ayrıca, ailemin yaşadığı
bütün o berbat şeyler...
Ailen mi? Bekle bir saniye. Sırf
ailen kötü bir boşanma yaşadılar diye...
...bu, bizim de kötü bir boşanma
yaşayacağımız anlamına gelmiyor.
Bu kalıtsal bir sorun değil.
Bulaşıcı falan da değil, tamam mı?
Anlamıyorsun.
Teklif ettikten sonra yaptığım ilk
telefon konuşması, ofisimeydi.
Saat 10:00'daki iş görüşmesini
onaylamak için.
Bu çok güzel.
Bir başkası için.
Merak etme. Ben...
Ben ve Carmine iyi olacağız, değil mi?
Değil mi, Carmine?
Değil mi, bebeğim?
Carmine, gel. Buraya gel.
Tamam, pekala. Evet.
Benimle evlenmeyi,
en azından hiç düşündün mü?
Tabii ki düşündüm.
Bir kıza evlenme teklif ettiğinde,
onun düşünmesini mi istersin?
Yoksa cevabı hemen vermesini mi?
Ben Romeo Midnight, tekrar birlikteyiz.
Eğer bütün o karmaşık duygular sizi...
...tepetaklak edip, içinizi
dışınıza çıkartıyorsa...
...Şair Rumi'nin 800 yıl
önce söylediği şu sözü düşünün:
"Aşktan istediğimiz
tek şey, şaşırtıcı olması."
Amin, kardeşim.
Evdeydi, değil mi?
Hepsi bu mu?
Bu kadar, inandığın oldu.
Bana evet dediğinde
buna inanmadın...
...ama beni terk ettiğinde...
...bunu hemen anladın.
Hislerim vardı.
- Affedersin?
- Bu doğru değildi, Reed.
- Bilirsin dostum, sezgilerim vardı.
- Sezgi mi?
Sezgilerin vardı
ve onları kendine mi sakladın?
Sezgilerin varsa onları saklamazsın.
Paylaşırsın. Bu şey gibi:
"N'aber dostum, bir sezgim var...
...bence işin burada bitecek."
Arkadaşlar böyle yapar.
Bu herkes tarafından bilinen bir şey.
El kitabında bile geçiyor.
Üzgünüm, Reed.
Haklısın.
Julia'yı durdurmalıyım, değil mi?
Eğer bunlar el kitabında bile
geçiyorsa, durdursan iyi olur.
Gidelim.
Sıradaki.
Erkek arkadaşımı ziyaret edeceğim.
Ona sürpriz yapacağım.
- Evet. Erkekler sürprize bayılır.
- Bu bir alay mıydı?
Kocama bir kere sürpriz yapmıştım.
Artık eski kocam.
Bu berbat...
Evet. Güvenliğe sakın
dokunmayın hanımefendi.
- Evet, hanımefendi. Anlaşıldı.
- Tamam.
- Sıradaki.
- İyi günler.
Size de hanımefendi.
Daha önce hiç sezgim olmamıştı.
Onunla ne yapacağımı bilemedim.
Havaalanına gitmemiz lazım.
- Kahretsin. Çiçekler?
- Ben teslim ederim. Sen git.
Arabam yok.
Sadece bu minibüs var.
Kuzenim Flaco yakınlarda yaşıyor.
Arabası var, ödünç alabilirsin. Bir Chevy.
Öyle mi?
Karışık.
O tarafta.
Dedim ki, "köpeği alamayız."
Bana dedi ki, "biliyorsun hemen geri..."
Merhaba, elinizdeki G terminalinden...
...San Francisco'ya
giden ilk bileti istiyorum.
Bu bölüm, büyük boy eşyalar içindir.
Tamam. Ama bilet satıyorsunuz.
- Bu bölüm, büyük boy eşyalar içindir.
- Ama bilet satıyorsunuz, değil mi?
O bölüm, insanlar için.
Bu bölüm, büyük boy eşyalar için, tamam mı?
Tamam, işte bagajım.
Şimdi ancak standartlara denk oldu.
Bak dostum, 52 yaşındayım ve çalışmak
için parlak, mavi bir tişört giyiyorum.
- Lütfen, beni daha fazla sinirlendirme.
- Özür dilerim.
- Bir kız var.
- Sakın anlatma...
...tahmin etmenin eğlencesi kaçacak.
Pek zor olmasa gerek.
Güzel bir kız var ve büyük bir
uçağa binmek üzere.
Ve onu hemen durdurmazsan, ona
karşı olan hislerini asla öğrenemeyecek.
- Tam olarak değil.
- Neyi atladım?
Eğer uçağa binerse,
sevdiğini sandığı adamın...
...metanetsiz ve yalancı
pisliğin teki olduğunu...
- ...zor yoldan öğrenecek.
- Bu iyi değil.
Hayır, iyi değil.
Ve ben bunun olmasına izin veremem.
Çünkü bu kız harika birisi.
O sanki...
...gün ışığı gibi.
Onun olduğu her yer daha güzel.
Ve pisliğin tekinin onu üzmesi fikrini
kaldıramıyorum. Kaldıramam. Yapamam.
Lütfen sessiz olabilir misin...
...böylece bu nazik beyin bana
bilet satmasını sağlayabilirim. Lütfen?
Sakin ol.
Bu şey seni buradaki
bütün kapılardan geçirecek.
- Gün ışığı gibi, öyle mi?
- Evet.
Bu durumda bendensin.
Devam et, git hadi.
Teşekkür ederim.
Teşekkür ederim.
Bu taraftan. Gelin.
Verin bakayım.
Pekala.
Bayım. Bayım.
- Bir dakika bekleyin, efendim.
- Lütfen dikkat.
464 numaralı, San Francisco
uçuşu için...
...G terminali, 13 numaralı
kapıya lütfen.
Adam ayakkabılarını bıraktı.
Bayım, adam ayakkabılarını unuttu.
Bir Foxtrot durumu söz konusu.
- Affedersiniz. Affedersiniz!
- Foxtrot durumu söz konusu.
Mount Tam de mi?
Öyle mi diyorsunuz? Çünkü orada
küçük restaurantlar olduğunu...
Benim bir arkadaşım. Sorun yok.
Ne yapıyorsun?
- Sadece...
- Ayakkabıların nerede? Sen iyi misin?
O evli.
- Ne?
- Harrison. Evli.
Evliydi ve şimdi boşandı.
Hayır. Hâlâ evli. Adı Pamela.
Brentwood'ta yaşıyorlar.
Biliyorum, çünkü ona
çiçek teslimatı yaptım.
Sana okulda söylemeye çalıştım.
Karısına yolladığını söyledi mi?
"Çiçekleri karıma yolluyorum" dedi mi?
Gerekmiyordu. Anlayabilirim.
Eski erkek arkadaşım Eddie'nin
*** olduğunu anladığın gibi değil mi?
- Eddie geydi.
- Eddie'nin iki tane çok güzel çocuğu var.
Ama Eddie'nin Babs
adında bir kedisi var.
Tanıştığımızdan beri
bütün erkek arkadaşlarım...
- ...hakkında benimle konuşmak istedin.
- Doğruyu söylüyorum. Ciddiyim.
Gidiyorum.
Hayır bekle, bekle.
Buraya gel. Buraya gel.
Merhaba. Ben güvenlik ekibindenim.
Morley ve benim birbirimize
ait olduğumuzu düşünüyor musun?
- Bunun ne alakası var?
- Sadece söyle. Düşünüyor musun?
Bilmiyorum. Eğer onu seviyorsan
ve o da seni seviyorsa...
- Soruma cevap ver.
- Peki.
Hayır.
- Şahsen, düşünmüyorum.
- İşte bu yüzden buradayım.
Çünkü görünüşe göre herkes
ve onun annesi bu şekilde düşünmüş...
...ama kimse bana söylemeye
cesaret edemedi.
Şimdi aptal bir yüzük, boş
bir dolap ve midemde...
...Teksas büyüklüğünde bir acıyla...
...tek başıma kaldım. Çünkü
kimse bana söylemedi.
- Seni terk etti.
- Bugün.
Çok üzüldüm.
Bu, 464 numaralı San Francisco
uçuşu için son çağrıdır.
- Bunun sana da olmasını istemiyorum.
- Morley konusunda üzgünüm...
...ama ben erkek arkadaşımı
görmeye gidiyorum.
Doğruyu söylediğimi biliyorsun.
Bayım, ayakkabılarınız hâlâ güvenlikte.
Onlara dokunacak değiliz.
Bayım, ne çeşit bir adam ayakkabılarını
çıkartır ve onları halk içinde bırakır?
Zeminde bazı zararlı şeyler
olabilir, biliyorsunuz bayım.
Affedersiniz.
Bayanlar ve baylar, fark etmiş
olacağınız üzere şu anda türbülansa girdik.
Endişelenecek bir şey yok
ancak kaptanımız güvenliğiniz için...
...kemerlerinizi takmanızı
işaret etti.
Lütfen, türbülanstan çıkana
kadar yerlerinize dönün...
...sadece birkaç dakika sürecektir.
- Evet.
- Evet.
- Şuraya koyayım.
Ellerine dikkat et.
Çok güzel görünüyorsun.
Teşekkür ederim.
- Gergin misin?
- Evet.
Hiç gereği yok. O kapıya
yürüdüğün an, başka hiçbir şeyin...
...önemi yok.
Teşekkür ederim.
İşte Franklin!
Edison, birlikte ısınmak ister misin?
Evet Edison.
Git kız arkadaşınla birlikte ısın.
Büyü biraz Franklin.
Bu gece Discovery Channel izleyecek misin?
- Zürafalar belgeseli var.
- Hayır, izleyemem.
Annemin restaurantında çalışmam gerek.
- Şu sivri kuleleri olan mı?
- Evet.
Doğum günü partin için
oraya gelmiştim.
Bizim için meşgul bir gece. Bir
düğün var ve bir parti...
...Sevgililer Günü'nden nefret
eden insanların partisi.
- Neden nefret ediyorlar?
- Bilmiyorum.
Her yıl yapıyorlar ve hepsi
Bayan Fitzpatrick'in arkadaşı.
Gerçekten mi?
Franklin'in mekanında olmaz!
Hadi, oyun başlıyor!
- Edison, sorunun ne?
- Aşığım.
Ben de öyle ama ayaklarımı
hareket ettirebiliyorum.
Gördün mü?
Havaya nasıl zıpladım.
Topa kafamla vurdum!
Gördün mü?
Gördüm tatlım.
Annen seninle çok gurur duyuyor.
Hadi gidip babanı bulalım.
Ben, Kelvin Moore, Kanal 13.
Mutlu Sevgililer Günü dilerim.
Ünlü Hollywood Yıldızları
turuna hoş geldiniz...
Benim kim olduğumu bilmiyor musun?
- Seni burada bulamayacağımı mı düşündün?
- Ne yapıyorsun?
- Burada çalışıyorum.
- Herkes buraya baksın!
Bu fotoğraflık bir şey değil.
Bayan. Neler oluyor?
Neden böyle...?
"Cisco Martinez, aldatan bir faredir."
Kadın deli.
Neden bahsettiğini bilmiyorum.
- Öyle mi, fare. Seni pis fare!
- Cisco! Cisco!
- Ne yapıyorsun? Bu...
- Toplarını tekmeledi.
Aman tanrım, senin için üzülüyorum.
Vurgunu patlattı.
- Ben iyiyim. Sorun yok.
- Onlarla da yatıyor musun?
Her neyse, ben Kelvin Moore.
Sevgililer Günü’nüz kutlu olsun.
KVLA, Kanal 13.
Kestik mi?
Mesaj geldi. Sean Jackson’ın
basın toplantısı için çağırıyorlar.
Bomba bir şey olabilir, tamam mı?
Dinle, çekmeye devam et.
Kafana göre takıl, bir şeyler
yap işte, tamam mı?
Merak etme patron.
Bu, benim günüm.
Dinle, Kara ile iki saniye
konuşmak istiyorum.
Sean Jackson'ın basın toplantısıyla
ilgili her şeyi yolladım zaten. Sorun yok.
Özel bir şey yapmaya çalışıyorum.
Bana yandan bak. KVLA'dan geliyorum.
- İki numaralı spor muhabiri.
- Bir numara olmak üzereyim.
Ona Sean Jackson hakkında
tek bir soru sormak istiyorum.
Ona kamera önünde, Sean Jackson
hakkında bir soru sormam gerek.
Şu anda konferans görüşmesinde,
çok meşgul.
- Yapabilir miyim, bilmiyor...
- Aman tanrım, mesanem.
Tuvalete gitmem gerek. Tuvalet var mı?
Notlarımı düşürdüm.
- Hayır. İçeriye öylece dalamazsın... Kara.
- Kara.
- Lanet olsun.
- Kara. Sen iyi misin?
- İyi gibi mi duruyorum?
- Doktor çağıralım mı?
Hayır, şu gün krizi.
Noel, Yeni yıl, 14 Şubat, o iyi.
- Sevgililer Günü güzel değil.
- Bu akşam ne yapıyorsun Kelvin?
Aslında Sean Jackson röportajı için
gelmiştim ama konuşabiliriz.
Sakin ol, sana çıkma teklifi etmiyorum.
Sadece merak ettim.
Günlerin en mutlusunu
sen nasıl geçiriyorsun?
- Bırak...
- Kimseyi aramamız gerekmediğine emin misin?
Bilmek istiyorum, gerçekten...
...bütün bu lanet gezegende,
tamamen ve...
...%100 olarak, Sevgililer Günü'nde
yalnız olan tek kişi ben miyim?
Bir soru sordum.
Evet. Ben çalışıyorum.
Üç tane yayın yaptım:
Saat 9:10 ve 11:00'de.
Normalde iki tane
yapacaktım ama insanları...
...bugün televizyonda
yayınlamak beni mutlu ediyor.
Sevgililer Günü'nde dışarıya
çıkmayı sevmiyor musun?
- Nefret ediyorum.
- Ben de öyle.
Benim hatam, yalnızım.
Son sınıftan beri nörotiğim.
Kendime ayıracak zamanım yok...
...çünkü başka herkesin işlerini
düzenlemekle çok meşgulüm.
- Doğru.
- En yakın ilişkimi...
...cep telefonumla yaşıyorum.
- Doğru.
- Tanrı vibratörleri kutsasın.
- Hayır.
- Ama biliyor musun...
- ...her zaman yanımda olan kim?
- Kim o?
- En iyi arkadaşım: Candy / Şeker.
- İşte birisi var.
Asla doymuyorum.
Biliyorum, zararlı...
- Kara.
- ...ama ihtiyacım var.
İhtiyacım var. Böylece Sevgililer
Günü'nde birisine ihtiyacım olmaz.
Ama bu benim kaderim.
Çürümüş dişleriyle yaşlı
ve yalnız bir kadın olacağım.
- Hayır, hayır. Olmayacaksın.
- Ve çikolatadan bıyıkları olan.
Tamam, belki biraz diyet peynir
falan yemelisin.
Tamam. Duygularını dengeleyecektir.
Bıyık istemiyorum.
Bıyıkla çok ateşli görünürdün.
Ya da bıyıksız. Önemli değil.
- Artık beni bırakabilirsin.
- Evet, tabii ki.
- Sanırım işimiz bitti.
- Evet.
Heather'la konuşabilirsin.
- Girişini onaylayacak.
- Mutlu günler dilerim.
İşaretinizle.
Hazır.
Ben Greg Gilkins, eski okulum
Henderson Lisesindeyim...
...ve bugünün konusu: genç aşıklar.
Yanımda Felicia var, erkek arkadaşı
Willy de az sonra bize katılacak.
- Felicia, eğer o yıldız bir atletse
sen de? - Amigo değilim.
- Dans takımındayım.
- Belki bize bir şeyler gösterirsin.
Beş, altı, yedi, sekiz.
Kendini incitme.
- Evet.
- 1994 Northridge'ten beri...
...böyle hareketler görmemiştim.
Siz çocuklar...
Bu Sevgililer Günü'nde birbiriniz
için neler hissediyorsunuz?
- Tanrım. Ona tamamen aşığım.
- Onun için deliriyorum.
Willy, seni bu kadar mutlu
eden yanları neler acaba?
Çok güzel,
beni güldürüyor...
- ...ve geometri ödevimi yapıyor.
- Bonus.
- Evet.
- Ve Felicia...
...Willy'i bu kadar havalı
yapan şeyler sence neler?
Çok ateşli olması gerçeği dışında mı?
İnanılmaz bir atlet.
Göster onlara bebeğim.
Hadi göster. Göster onlara.
Çok iyidir.
Şuna ne dersiniz? Ona yemek yaparım
sonra da şöminenin önüne geçeriz.
- Romantizm kokuyor
- Ucuzluk kokuyor.
Tamam, sorun değil.
Hollywood Mezarlığı'ndaki filme bilet
alır ve onu oraya götürürüm.
Tabii, evet. Hatunlar
Sevgililer Günü'nde...
- ...mezarlığa bayılırlar.
- Hediye alman gerektiğini düşünmüyor musun?
Hediye mi? Araba almam falan mı gerekiyor?
Sadece iki haftadır çıkıyoruz.
İki haftalık çıkanlar için
hediye var mı ki?
Eğer üçüncü haftaya geçmek
istiyorsan, var.
- Peki nasıl tanıştınız?
- Çok ilginçti aslında.
Başlarda ondan hiç hoşlanmıyordum.
İspanyolca sınıfında sürekli
kafama kağıt tükürüyordu...
...ki bu çok çocukça.
Sonra bir gece, evde saçlarımı
tarıyordum...
...ve o kağıtlardan birini buldum
ama aslında bir nottu.
Ve üzerinde "N'aber" yazıyordu.
Bunun çok tatlı olduğunu düşündüm.
Ve ondan hoşlandım.
Aman tanrım, bebeğim, iyi misin?
Önemli değil bebeğim. Önemli değil.
Hâlâ çok ateşlisin bebeğim.
Çok ateşlisin.
- Ninja gibi hareket etti.
- Bu şeylerde genelde çok iyidir.
Tam bir atlet ve sen de tam
bir dansçısın, ha?
- Beş, altı, yedi, sekiz!
- Hayır...Gerek yoktu.
Bunu daha önce görmemiştik.
- Tebrikler. Kağıt tükürme hikayesini
anlattı mı? - Evet, anlattı.
- Çok duygusaldır.
- Bunu seviyorsun.
- Biliyorum.
- Liseyi özlüyorum.
Gördüğünüz gibi, genç aşıklar.
Gelecek dolu, umut dolu...
...gerçeklerden habersiz.
Henderson Lisesi'nden...
...Sevgililer Günü. Ben
Greg Gilkins. Kanal 13.
Tamam.
Üzgünüm Bay Edison. Ama çiçeklerini
bugün teslim edemeyeceklermiş...
- ...ancak yarın bir çaresine bakacaklarmış.
- Hayır, bugün olmak zorunda. Bugün!
Yalnız bırak onu.
Rahat bırak. Rahat bırak.
Bugün herkes için çok sıkıntılı
bir gün. Çocuğu yalnız bırak. Hadi.
Bir de bana sorun. Ben de kendi
adıma en iyi günümü yaşayamadım.
Alex ile her şey yolunda mı?
- Pek değil.
- Ne oldu?
Alex ve ben, bugün...
...seks yapacaktık.
İlk defa.
İkimiz için de.
Büyüleyici olmasını istemiştim
ama fark ettim ki...
...bir şeyin büyüleyici olmasını
planlamak çok zor, değil mi?
- Evet öyle.
- Aşk planlanamaz.
Aşktan bahsetmiyor, Edgar.
Seksten bahsediyor.
O, Stanford'a gidecek.
Ben, Yale'e gideceğim.
Ve son günlerde fark ettim ki...
...bu durumda birlikte kalmamız
çok zor olacak.
Düşündüm ki, bizi birleştirecek
bu inanılmaz şeyi yaparsak...
...her şey bir şekilde daha
kolay olur, bilmiyorum...
...kendimi yüksek sesle dinlediğimde
bile hepsi aptalca geliyor.
Ayrıca, sonuçta hayatım boyunca
tek bir insanla yatmayacağım, değil mi?
Yani, bu delice.
Bunu kim yapar ki?
- Bizim gibi deli insanlar. Biz yaptık.
- Hayır.
- Bu inanılmaz.
- Sanırım o zamanlar farklıydı...
...ve insanlar şimdiki gibi
önlerine gelenle yatmıyordu.
Ve çok uzun zamanları ayrı
geçiriyorduk. Ama idare ettik.
Kolay olduğunu ya da sana
önerdiğimi söylemiyorum.
Ama mümkün.
Aslında, bu bahar da yeminimizi
tazeleyeceğiz, değil mi?
- Bize izin verir misin?
- Evet, telefonuma bakacağım.
Hayır, Edgar ve Estelle'le birlikteyim.
Ne yapıyorsun?
Alex, sana bir şey söylemem gerek.
Bugünün, o gün olduğunu sanmıyorum.
Ben özel olmasını istiyorum,
sen özel olmasını istiyorsun...
...ve biliyorsun ki özel olması
için uğraştık ama bilirsin...
Bugün olanlardan sonra tekrar
gelip annemi görmek ister misin?
Hiç sanmıyorum.
Pekala, tamam.
Biliyor musun Alex, özür dilerim.
Seni sonra aramam gerek.
Kapatmak zorundayım.
Sonra arayacağım. Hoşça kal.
Edison!
Florida'ya bir apartman yapmak
için gittiğin zamanı hatırlıyor musun?
Hatırlıyorsun.
Çok uzun süreliğine gitmiştin.
Evet.
Çok uzun süredir yoktun.
Çok yalnızdım.
Ve...
Joey gelmişti. Doğum günümdü
ve çiçek getirmişti, ve...
- Ben de çiçek yollamıştım tatlım.
- Evet öyle.
Ve şampanya vardı.
Joey? Bekle bir dakika.
- Joey Keenan mı?
- Evet.
- İş ortağım.
- Doğru.
Oturduk, konuştuk, yemek yedik
ve biz...
Sonra...
Başta bir şey yoktu. Ama...
- Seks yaptınız.
- Evet. Ama uzun sürmedi Edgar.
Uzun sürmedi
ve sonra çok pişman olduk.
Çok üzgünüm.
- Hayatım boyunca sevdiğim tek erkek sensin.
- O zaman niye bunu şimdi söylüyorsun?
Beni rahatsız ediyordu.
Yemin etmiştik ve diğer her şey.
Sana gerçeği söylemek istedim.
Gerçek mi?
Ne yazık ki Estelle...
...gerçek, her şeyin yalan olduğuymuş.
Özür dilerim.
Neden kalp şeklindeki
şekerlerden nefret ediyorsun?
Sanırım, bana bugünün Sevgililer Günü...
...olduğunu hatırlattığı
için. Ve şu aralar yalnızım.
- Aynı kafaya sahip değildik.
- Üzgünüm.
- Sorun değil. Bitti.
- Hiç umut yok mu?
Hayır, hayır. Düşmanımı gördüm
ve düşmanım, benim.
Hostese asılabilirsin.
Senden hoşlanıyor gibi duruyor.
Bence herkesten hoşlanıyor,
bu onun işi.
Her beş saniyede bir buraya bakıyor.
- Hayır.
- Hazır mısın?
- Beş, dört, üç...
- İddiaya var mısın?
- Bir tane Pretzel krakerine iddiaya varım.
- Tamam.
Beş, dört, üç, iki...
- İşte baktı.
- Tamam. Bu bir tesadüftü.
- Beş, dört, üç...
- Kes şunu. Dur.
- Üçte baktı. Buraya geliyor.
- Affedersiniz.
- Bir şey ister miydiniz?
- Bir tane Pretzel krakeri, lütfen.
İki tane olsun.
Çiçekler için teşekkür ederim, Bay Troken.
Süngerle banyo yapmaya hazır mısınız?
Evet, lütfen.
Merhaba, affedersiniz.
Bir soru sorabilir miyim?
Dr. Copeland'ı arıyordum.
Bu gece burada mı?
- Bu gece değil, hayır.
- Affedersiniz, Dr. Harrison Copeland.
Bu gece yok.
Nerede bulabileceğimi
söyleyebilir misiniz?
Hastası mısınız? Bir problem mi var?
Size kadın kadına bir soru
sorabilir miyim?
Tamam.
Dr. Copeland evli mi?
Boşanmış ya da ayrılmış değil...
...Pamela adına bir kadınla
tamamen evli mi?
15. yıldönümlerini yeni kutladılar.
Kardiyoloji Merkezi.
Los Angeles Hastanesi,
yardımcı olabilir miyim?
Bistro Garden, restaurant kısmı.
Kara, ben hâlâ Los Angeles'tayım.
Anlatacak çok şeyim var.
Beni ara.
Dikkatinizi verir misiniz, lütfen?
Ben, Sean'ın halkla ilişkiler uzmanıyım...
...ve son zamanlarda kendisinin geleceği
hakkında çok fazla spekülasyon yapıldı.
Hepinizin aklında bir çok soru oluştu,
bu yüzden kısa ve öz bir konuşma yapacak.
- Selam patron. Üzgünüm, asansör
çıkmak bilmedi. - Temizlendin mi?
- Senin gibi olmaya çalışıyorum.
- Tamam.
Öncelikle hepinize geldiğiniz için
teşekkür etmek istiyorum.
Biliyorum bugün
Sevgililer Günü ve hepinizin...
...başka planları olmalı.
O yüzden çabuk olacağım.
Klişe şudur ki...
...emekli olmak istemeyen birisi
emekli olduğunda...
...her zaman, ailesiyle birlikte daha çok
zaman geçirmek istediği söylenir.
Benim bir ailem yok, futbolun
bana verdiği her şey...
...hayatımdaki en büyük
şeyi benden alıyordu.
Olduğum kişi yüzünden...
...işim yüzünden...
...yaşamak istediğim hayatı
yaşayamıyordum.
Buraya söylemek için geldiğim şey.
Ben geyim.
Biliyordum!
- Sorusu olan?
- Şaka mı yapıyorsun?
Ve sakin olun, kimsenin
kıçına bir şey yapmayacağım.
Sean, doğru mu söylüyorsun?
İlk soru.
Sean, hadi, aydınlat bizi.
Kelvin Moore, KVLA.
Sean, kafam karıştı.
Emekli olduğunu mu söylüyorsun?
Evet, şu konu.
Hayır Kelvin. Hayır.
Emekli olmuyorum.
Geyim ve oynayacağım.
Estelle, Edgar, telefonu açın.
- Sodalı Rosato martini, masa altı.
- Tamamdır.
Aslında ben garson değilim, oyuncuyum.
Days of Our Lives'ta yeni oynadım.
- Sevgililer Günü’n kutlu olsun.
- Senin de Sevgililer Günü’n kutlu olsun.
- Çok güzel görünüyorsun.
- Teşekkür ederim.
- Teşekkür ederim.
- Olivia'nın diş teline ihtiyacı olacak.
Şaşırtıcı değil.
- Ben kullandım, sen de kullandın.
- Biliyorum.
Bistro Gardens restaurantı.
İyi akşamlar.
- Merhaba.
- Harrison?
- Sen iyi misin?
- Affedersin. Affeder...
- İyi misiniz, efendim?
- İyi misin?
Harika. Benim adım Julia,
ve bu gece size ben hizmet edeceğim.
Neden birkaç spesiyal ile
başlamıyorsunuz?
Evet, lütfen.
Bu gece şef özel bir yemek hazırlıyor
ve adına da yalancı, pislik domuz diyor.
- Şaka yapıyorsun. Nasıl pişiriyor?
- Domuzun toplarını keserek başlıyor...
...ve onları küçük parçalar halinde
ince ince doğruyor.
Sonra topları alıyor ve
onları iyice eziyor...
...ve biraz roka ekliyor,
biraz adaçayı...
...Yunan peyniri ve sonra da
karışımı...
...domuzun arkasına sokuyor.
Daha iyi anlamanız için
söylüyorum, kıçına.
- Gerçekten mi?
- Evet. Sonra kalbini söküyor...
...soğuk, işe yaramaz, küçük kalbini...
...ona bir kurdele takıyor
ve işte size güzel bir ara sıcak.
- Ben somon balığı alayım.
- İyi tercih.
Siz ne alırsınız, efendim?
Ben... Ben... Bilmiyorum.
Bu arada bilin diye söylüyorum,
domuzun kalbi...
...aynen böyle bir şey.
Biz oyuncak aldık mı?
Belki size kararınızı vermeniz
için biraz zaman vermeliyim, efendim.
İyi iş çıkardınız.
Bayan Fitzpatrick, oğlum Franklin
sınıfınızı gerçekten çok seviyor.
- İnanılmaz bir hayal gücü var.
- Evet.
Peki bu cezalandırma...
- Ceza, şuradaki arkadaşım içindi.
- Evet, anlamıştım.
Peynirli kekine biraz
ıstakoz kuyruğu koyacağım.
Teşekkürler Amos.
Şunları da tutar mısın?
Bileti şeye koy...
Tam baktığın yere. Evet.
Evet. Harika. Teşekkürler.
Onları alayım ben.
Çok teşekkür ederim.
Minnettarım.
Kahretsin, git hadi.
Golden Kadahi, Los Angeles'ın en iyi
Hint restaurantı. Nasıl yardımcı olabilirim?
Merhaba. Ben Rehka.
- Liz.
- Selam.
- Merhaba.
- Merhaba.
Geldim.
Buna inanamıyorum.
- Affedersin.
- Özür dilerim.
- Merhaba.
- Özür dilerim.
Liz, çok güzel görünüyorsun.
Teşekkür ederim. Paula'nın, ofis dışında
süresi belli olmayan bir festivale...
...beni de alarak gitmesi
gerekiyordu, bu yüzden...
Harika görünüyorsun.
Selam.
- Şey...
- Düşünüyordum da...
- Ne? Önce sen...?
- Hayır. Devam et. Önce sen.
Lütfen, sen söyle.
Tamam.
Sekreter olmak istemiyorsun değil mi?
Hayır ama bir sekretere
ihtiyacım olabilir...
...bu yüzden ben de sekreter olduğum
sürece işi öğrenirim diye düşündüm.
İyi akşamlar efendim, hanımefendi.
Blvd'e hoş geldiniz.
Dördüncü derece olan "Tatlım Menüsü"
almak ister misiniz...
- ...ya da sekizinci derece "Ölümsüz Aşk"?
- Ağır ol.
Acaba birinci derece, "Sadece
İki Haftadır Çıkıyoruz...
...Ama Gelecek İçin Umut Veriyor"
seçeneği var mı?
Çünkü...
Şaka yapıyorum.
Fark ettim, efendim. Ciddi
olduğunuzda tekrar gelirim.
En büyük hayranın.
Merhaba? O benim suyum.
Ben kendi suyumu içmedim,
neden bunu almıyorsunuz?
Sevgililer Günü’nüz kutlu olsun.
Sizin de.
- Charlie!
- Ne var?
Sevgililer Günü’mü kutladı.
- Bak...
- Şu anda konuşamıyorum.
Üzgünüm burası çok kalabalık.
Önemli değil. Yani, onlar kavga ediyor...
...onlar sevişiyor. Ben de
kalabalığın içindeyim.
Tanrım.
Jason, senden gerçekten hoşlanıyorum...
...ve ben... Ben...
Sadece merak ediyorum, acaba...
...şu fikrime ne dersin...
Tanrım. Buna...
Dışarıda konuşacağım.
- Tabii, tabii. Evet, git. Tamam.
- Özür dilerim. Teşekkür ederim.
Devam et.
- Hemen döneceğim.
- Tamam.
Pekala Stanley, beni dinle.
Bunu sert ve hızlı yapacağız.
Evet, size yan yana iki
oda verebiliriz.
Evet. Odalar birleşik bile olsa
ikisinin de parasını ödemeniz gerek.
Tamam. Şimdilik hoşça kalın.
Merhaba.
- Merhaba.
- Beverly Wilshire Oteli'ne hoş geldiniz.
- Kaç kişi kalacaksınız?
- İki.
- İki kişi mi?
- Yani bir.
Teknik olarak iki.
Bir insan ve Carmine, köpeğim.
Bir insan ve bir köpek.
Pekala, bizim için zevk olacak.
Tamam.
Bu arada, Sevgililer Günü’nüz kutlu olsun.
Sizin de.
Julia, o adamı sevmiyor bile.
Bunu nereden biliyorsun?
Her konuda, her zaman çok sakindi.
Yani, hep kontrol altındaydı.
Dinle:
"Aşk, basit bir tartışma
yolu değildir.
Yıkım kapısıdır."
Efendiden.
Yani, Rumi'ye göre
aşk, tahrip edici mi olmalı?
Dinle. Aşka adım atmazsın arkadaşım.
İçine düşersin. Tepeden tırnağa.
Gerçekten tepeden tırnağa aşık
olmuş birisini hiç gördün mü, Reed?
Çirkin bir şey kardeşim.
Zehirli, mikroplu.
Hadi ama patron.
Hâlâ birkaç saatin var.
Birileriyle, bir yerlerde
bir şeyler yap.
- Bisküvi?
- Ben iyiyim.
Gün sona ermedi adamım.
Ver bir kucak.
Bana şunu söyle. Sen ve karın
nasıl böyle iyi anlaşıyorsunuz?
Kolay. En iyi arkadaşımla evlendim.
En iyi arkadaşının
ben olduğumu sanıyordum.
Evet, sen adamımsın.
O ise kadınım.
- İyi geceler.
- İyi geceler.
- O bisküvileri karına vereceksin, öyle mi?
- En iyisi için en iyileri.
Evet. En iyisi için en iyileri.
- Kate. İyi eğlenceler dilerim.
- Teşekkürler. Tanıştığımıza memnun oldum.
Evet.
- Bu benim taksim!
- Hayır, hayır, ben bekliyordum.
- Ben 45 dakikadır bekliyorum.
- Sabırlı olun arkadaşlar.
- Merhaba Redmond.
- Hoş geldiniz Bay Wilson.
- Çok beklettim mi?
- Hiçte değil.
- Çantanız var mı?
- Hayır.
Hemen o taraftalar.
Yardım edebilir miyim, yüzbaşı?
Teşekkür ederim.
Sen iyi misin?
Evet, iyiyim. Sadece havaalanı servisi
evime gitmek için dokuz durak geçecek.
Taksi tutabilirim diye düşündüm
ama taksi sırası çok uzun.
- Araba kiralama yerine gideceğim.
- Ki, bu da bir saatini alır.
- Ben halledeceğim.
- Gerçekten mi?
Evet arabam var.
Valley’de yaşıyorum.
Gitmeni istiyorum. Birkaç saat için
çok uzun bir yol teptin.
Her saniyeni o adamla birlikte
geçirmelisin.
Ayrıca parası çoktan ödendi.
Redmond, seni gitmen
gereken yere götürecek.
Adresi ver yeter.
Teşekkür ederim. Teşekkür ederim.
O, şanslı bir adam.
- Teşekkür ederim.
- Hoşça kal.
Rani, hayatım neden üzgünsün?
Sevgililer Günü'nde bir
erkek arkadaşın olmadığı için mi?
Bir sürü mektup almadın mı?
Hayatım, üzülme.
Zamanı geldiğinde baban ve ben...
...sana hoş bir Hint'li
erkek bulacağız.
Neşelen Rani.
Ben senin erkek arkadaşın olurum.
Alex, lütfen en azından şimdilik
yetişkin gibi davran.
Bir Hint düğünüm ve özel
bir partim var.
Harika.
Beverly Wilshire, ben Michelle.
Evet, sizi beklemeye almak zorundayım.
Pekala, teşekkürler. Hoşça kalın.
Affedersiniz.
Burada gerçekten güzel ve mavi
elbiseli bir kız gördünüz mü?
- Otel müşterisi misiniz, yoksa?
- Hayır, restauranttayız.
Tamam, telefonuyla konuşuyordu
ve şu tarafa doğru gitti.
- Tamam, teşekkür ederim.
- Rica ederim.
Şimdi gözlerini bağlıyorum Stanley.
Neler olacağını biliyorsun.
Tatlı, küçük kedin...
...seni baştan aşağı yalayacak.
Küçük, yaramaz dili baştan
aşağı seni...
Stanley, sakinleşmek için
bir içkiye ihtiyacım var.
Bir dahaki sefere konuşuruz.
Teşekkür ederim.
Tanrım.
Patronunla konuşmak için
oldukça sıradışı bir yol.
- Düşündüğün gibi değil.
- Öyle mi? Harika.
Çünkü düşündüğüm şey,
erkek arkadaşın Stanley ile...
...edepsizce konuşmak için beni
yalnız bıraktığındı. Yani...
- Hayır, hayır, hayır.
- Milletin orasını burasını...
...yaramaz diliyle yalayan birisi
olmadığını öğrendiğim için çok rahatladım.
Ben, yetişkinlere yönelik
telefon görüşmeleri yapıyorum.
- Telefon seksi gibi mi?
- Evet.
Bu telefon seksinde yılın
en meşgul günü.
Sürpriz.
Neden bana söylemedin?
Tamam.
Beş parasızım. Öğrencilik borçlarım var
ve nasıl ödeyeceğimi hiç bilmiyorum.
Sağlık sigortam yok.
Yani, eğer Şiir Okulunun parasını
kıyafetlerim üzerimde kalacak şekilde...
...ödemem için, saati 40 Dolardan fazla para
kazandıran bir iş biliyorsan, dinliyorum.
Tamam.
- Gidiyorum.
- Beni arayacak mısın?
Biliyor musun, evet demek isterdim...
...ama paramın yeteceğini sanmıyorum.
Özür dilerim. Özür dilerim.
Hadi ama, onu demek istemedim.
Ben sadece... Bu...
Bu benim için çok fazla, tamam mı?
Ben, Muncie, Indiana'lıyım.
Yaptığım bütün o çılgın şeyleri...
...arkamda bıraktığım
Muncie, Indiana.
- Bu benimle alakalı, seninle değil.
- Evet.
Sadece...
Üzgünüm Liz.
Hollywood Sonsuzluk
Mezarlığı'na hoş geldiniz.
Romantik gecenizin tadını çıkartın.
Lütfen, herkes tek sıra olsun.
Benimle gösteriden önce burada
buluşacağını söyledi...
...ama hâlâ gelmedi ve...
Özür dilemek için ona
bu çiçekleri aldım.
Sadece küçük bir yangındı
ve küçük bir köpek. Her şey iyiydi...
Satışlarımız bitmiştir.
Üzgünüm efendim. Ama satışlarımız
bitti. Sadece özel biletler.
Anlamıyorsun. Bu gece bir
bilete ihtiyacım var.
Yani koca bir sepet yaptırdım.
Onun en sevdiğinden.
- Domuz budu, kalamar ve...
- Aslında...
...bakar mısınız, bayım?
Benim fazladan bir biletim var.
- Bu, sizin biletiniz mi?
- Benim biletim.
Şanslı gecenizdesiniz. İyi eğlenceler.
Pekala millet, satışlarımız bitmiştir.
- Teşekkür edeceğim insan kim?
- Jason, Indiana'dan.
Edgar, New York.
Karım ve ben eskiden her Sevgililer
Günü'nde buraya gelirdik ama...
...bu gece hariç.
Benim de fazladan bir biletim
vardı, biliyorsun...
Sevgililer Günü'nde hem de.
Bir hikayesi olmalı.
Evet, güzel olmayan bir tane.
Aslında, herhalde gelmiş geçmiş
en kötü Sevgililer Günü hikayesidir.
İddiaya var mısın?
Teşekkürler memur beyler.
- Teşekkürler, Nikki. Çok güzeller.
- Teşekkürler.
Siena Bouquet.
Evet, bir saat daha açığız.
Bayım?
Bana çiçek borçlusunuz.
Nereye götürelim?
Tamam, ben artık gideyim.
Mutluluklar dilerim.
Geldin.
Ne oldu?
Evliymiş.
İşte buna açık kalp
ameliyatı denir.
- Nane şekerli tatlı?
- Evet.
İnsanların üzerine basmayın,
çimlerin üzerine basın.
Çimlerin üzerine basın.
Şu telefoncu kız,
ondan hoşlanıyorsun, öyle mi?
Onun üçü bir arada
olabileceğini düşünmüştüm.
Üçü bir arada mı?
O da ne?
Bilirsin işte, üç önemli şey.
Zeki, duyarlı, seksi.
İşte benim üçü bir aradam.
O mu?
Yani, gerçekten o mu?
- Gerçekten. O.
- Ateşliymiş.
Hâlâ öyle.
- Geldiniz!
- Buradasınız!
Yeni erkek arkadaşınla birlikte
dışarı çıkacaksın sanıyordum.
Eski erkek arkadaşınla
randevun var sanıyordum.
Aynı erkek.
- Hayır.
- Hiç şaşırmadım.
Aynı restauranttan yer ayırtmış ve
fark etmeyeceğimizi düşünmüş.
- Ne?
- Lütfen, bana alkolü gösterin.
- Hemen burada. Otur.
- Size iyi bakacağız.
Şeker kutusuna ne oldu böyle?
- Hak ettiğini aldı.
- Daha çok üzgün ve yalnız insan.
- Selam çocuklar.
- Selam Elise.
Etrafta gezip, her yere bakıyorum
muhtemelen buralarda bir yerde ama...
Her neyse, söylediğim gibi, ara beni.
Önemli bir şey değil, her şey kontrolüm
altında, onu bulacağım.
Buldum! Onu buldum.
Tanrım, bir minibüste. Lanet olsun!
Bir minibüste ne işin var?
Edison!
Yan, bebeğim, yan!
Justin Levy.
Doğum günümün sabahı benden
ayrıldı...
...ama yine de partime geldi.
Yan, bebeğim, yan!
Ivonne Quinteros.
Beni Beverly Wilshire'da bir
piyanist için terk etti.
- İki saat önce.
- Charlie.
- Yan, bebeğim, yan!
- İtfaiyenin bu yanan şeyden haberi var mı?
- Merhaba Kelvin.
- Merhaba.
Şarap içmeye devam edin.
- Burada ne yapıyorsun?
- Saat 10:00'daki yayınımdan önce...
...biraz vaktim vardı, halkım adına
bir parti düzenlendiği öğrendim.
- Bizi nasıl buldun?
- Heather.
Doğru. Doğru.
Hoş geldin.
- Selam. Ben Julia.
- Kelvin.
- Merhaba. Siz, birbirinizi tanıyor musunuz?
- Evet.
Ne çeşit bir kalp acısı
seni buraya getirdi?
Aslında, ben Kara'nın randevusuyum.
- Büyüleyici.
- Evet.
- Edison!
- Pekala dostum.
- Kıpırdama!
- Çok ama çok üzgünüm.
Bunu bana yapamazsın.
Anlıyor musun?
Biliyorum, biliyorum.
Ama bu çok önemliydi.
- Çiçekleri almak zorunda.
- Her şey yolunda mı?
- Evet, ben bakıcısıyım.
- Ben de çiçekçisiyim.
Bak, iyi olmana sevindim.
Seninle birlikte gelmemi ister misin?
Hayır. Sanırım bu, o tek başıma
yapmam gereken şeylerden bir tanesi.
Uzun zamandır Bay Holden
için şoförlük yapıyorum.
Arabasını daha önce kimseye vermemişti.
Oldukça özel birisi olmalısınız.
Bitti mi?
Neden sürekli bittiğini söylüyorsun?
Seni seviyorum.
Edgar!
- Yoldan çekil!
- Her zaman seveceğim.
- Edgar!
- Affedersiniz.
Aşağı eğil!
Edgar, neredesin?
Burada olduğunu biliyorum.
- Edgar da kim yahu?
- Kocam ve kapa çeneni.
- Edgar, cevap ver.
- Cevap ver ona Edgar.
- Bayan, göremiyorum.
- Edgar, neredesin?
- Estelle!
- Edgar, ses ver.
- Estelle!
- Bu Edgar olmalı.
Buradayım!
Geliyorum.
Affedersiniz.
- Gördüm.
- Koşan aşıklar!
Beni dinle. Biliyorum, seni
hayal kırıklığına uğrattım.
Belki affedilmeyi hak etmediğimi
düşünüyorsun...
...ama ben her şekilde affedeceksin.
Çünkü birisini gerçekten sevdiğinde...
- ...onu her şeyiyle seversin.
- Biliyorum.
Çok üzgünüm.
Lütfen, benim hakkımdaki
her şeyi sevmen gerek.
Sadece iyi şeyleri ya da
kötü şeyleri değil.
Sevilir bulduğun şeyleri
ve bulamadığın şeyleri.
Anlıyorum.
Seni asla bırakmayacağım.
Başlarda korkmuştum,
kanım donmuştu.
Sürekli sensiz nasıl
yaşarım diye düşünüyordum.
Sonra bana nasıl yanlış
yaptığını geceler boyu düşündüm.
Güçlendim,
yalnız kalmayı öğrendim.
Bu yüzden seni, hayatımın
dışına yolladım.
Julia, Rani'nin bu küçük arkadaşını
buldum ve sanırım seni arıyor.
Ben küçük değilim.
Edison sen iyi misin?
Burada olduğunu bilen kimse var mı?
Evet, bakıcım dışarıda.
Tamam.
- Git artık.
- Git.
- Kapıdan çık.
- Kapıdan dışarı.
Arkanı dön artık.
Bu sizin için.
- Benim için mi?
- Siz benim sevgilimsiniz.
Teşekkür ederim.
Bu çok güzel.
Bunu vermek istediğin kişinin
ben olduğuma emin misin?
Evet. Yani, sanırım.
Neden?
Çünkü, kendine bir eş seçtiğinde
onun doğru kişi olduğuna emin olmalısın.
Eğer emin olmazsan, sana daha uygun
olan birisini kaçırmış olabilirsin.
Rani mi? Ama onu sevmiyorum.
Sizi seviyorum.
Yaş farkımız olsa da,
kalbim böyle atıyor.
Evet, sanırım.
Boyum yüzünden mi?
Çünkü büyüyeceğim.
Hayır, boyun yüzünden değil.
Bu doğru olmazdı çünkü Rani'nin
senden hoşlandığını biliyorum.
Gerçekten mi?
Ben de ondan çok hoşlanıyorum.
IPod'unda, Frank Zappa olan diğer
tek beşinci sınıf öğrencisi o.
- Gördün mü?
- Ayrıca zürafaları seviyor.
İşte, zürafalar, ortak
yönleriniz var.
İşte, hoşlandığın bir arkadaşın...
...böyle şeylerle sevdiğin birisi oluyor.
Bu hiç size oldu mu, Bayan Fitzpatrick?
Merhaba?
Çikolata yemeye!
Ben çikolatayım.
Evet öylesin.
Geldiğin için çok teşekkür ederim.
Sen benim sahip olduğum en
özel sevgilisin.
- Bu harikaydı. Hoşça kal.
- Güle güle.
- Nasıl yapıldığını bilmiyorum.
- Öğreteceğim.
- İşte öyle. Üstüne koy.
İşte oldu. Yaklaştın. - Tamam.
Biliyorum, işe gitmen gerek.
İşte. Sevgililer Günü’n kutlu olsun.
Genelde kendi yaşımdaki kızlarla
işim olmaz ama sen oldukça güzelsin.
Vay canına, teşekkür ederim.
Başka ne söylenir gerçekten
hiç bilmiyorum.
Edison'ı gördüm.
Uşağa, ona göz kulak olması
için bahşiş verdim.
Şurada bir servis aracım var.
Mulholland'a bir yolculuk yapabiliriz.
Gel de bak hadi.
- Alex, sana karşı dürüst olabilir miyim?
- Dürüst olduğun zamanları seviyorum.
Buna hazır olduğumu sanmıyorum.
- Bana yalan söyle.
- Hayır, ciddiyim.
Artık gitmem gerek.
Hoşça kalın.
Bu özel bağı yapabileceğimizi
düşündüm...
...ama şimdi fark ediyorum ki
böyle şeyleri planlayamazsın, değil mi?
O an gelmek zorunda.
Ama yapmak için şansımız var.
Ne dediğini duyuyor musun, "yapmak"?
Bunu öylece yapmamalıyız.
Bak, otur.
Bu çok tatlı ve...
Alex, seni seviyorum. Sadece...
Gerçekten beklememiz gerek
diye düşünüyorum.
Üzgünüm.
Sorun değil.
Ben de seni seviyorum.
Ve...
...hâlâ öpüşebiliriz.
Hoşça kal.
Sevgililer Günü’n kutlu olsun.
Seni daima seveceğim.
Paula Thomas. Kim olursan ol, bu saatte
aradığın için iyi bir nedenin olsa iyi olur.
Ne yapmamı istiyorsun?
Kiminle konuştuğunu biliyor musun sen?
Vladimir.
Sana bir şey söyleyeyim, Vladimir.
Gerçek bir Afrika Kraliçesi'yle
uğraşmadığın sürece sertliği tadamazsın.
Dur kırbacımı alayım.
Kraliçe'ne diz çök!
Dikkat dikkat, ben eve gidiyorum.
Dünyanın en iyi patronuna
iyi geceler dilemek...
...ve hepimizin onu sevdiğini
söylemek istiyorum.
İyi geceler Nikki.
İzlemişsin.
Evet.
Önce, bugün olan bir olayla
ilgili yorum yapmak istiyorum.
Oyun kurucu Sean Jackson...
...her şeyi bir kenara bıraktı
ve bugün ortaya çıktı.
Bunun anlamı neydi? Soyunma odasında
müzik dinlemeye devam mı edecek?
Bu soru bir yana, Bay Jackson'ın adı...
...Jackie Robinson, Muhammad Ali,
ve Billie Jean King gibi...
...hakkında kötü şeyler söylenmiş
insanlarla birlikte anılacak.
Ama bırakalım da Sean Jackson'ın
tarihteki yerini gelecek nesil koysun.
Açık olursak:
Bu meydan okumakla alakalı değil...
...bu, bir adamın aşk için
neler yapacağıyla alakalı.
Arkandayım Sean.
Mecazi olarak.
- Tanrım.
- Teşekkür ederim.
İyi geceler.
Bugünün haberlerinin
bu gecelik sonuna geldik.
Hepinizin Sevgililer Günü Kutlu olsun.
Ben Sherry Donaldson, KVLA, Kanal 13.
- İyi iş adamım.
- Harikaydı.
- Tebrikler kardeşim.
- Müzik ve logo girsin.
Seni küçük sinsi aşk tanrısı.
Olanlardan sonra romantikleştin, değil mi?
Bunun için birkaç ihtar alabilirim.
Ama arkanı kollayacağım.
- Teşekkür ederim.
- Sevgililer Günü’n kutlu olsun Kelvin.
Senin de.
O merdivenler hiçbir zaman
güzel gözükmemişlerdi.
Sean Jackson'a ilginç bir bakış açısı.
Bir saniye.
Kim o?
Fotoğraf makineni unutmuşsun.
İçeri gelebilir miyim?
Tabii ki.
Jason, işimi o şekilde
öğrendiğin için üzgünüm.
Çok uygunsuz oldu ve özür dilerim.
Ama özür dileyeceğim tek şey bu.
Hayır, özür dileyen kişi ben olmalıyım.
Eğer yetişkinlere yönelik
telefon konuşmacısı olmak istiyorsan...
...tamam.
Bilemiyorum Jason.
Bunu öğrendiğinde hoşuna gitmedi.
Beni yargıladın ve gittin.
Bunun umut verici bir ilişkinin
temel yapısı olduğunu sanmıyorum.
Biliyor musun? Haklısın.
Bütün gece boyunca mezarlıktaydım.
Ve aslında bir şey öğrendim.
Bir ilişkide...
...diğer tarafın bütün her şeyini...
...kabul edersin, sadece kabul
edilecek yanlarını değil.
Ve eğer bu kadar önemli bir şeye
sırtını dönüyorsan aptalsındır.
Şey gibi.
Aşk.
Bunu senin için aldım.
Mağazadan.
Ve bu da buraya...
Şeker şu anda telefona
cevap veremez.
Sevgililer Günü'nde erkek
arkadaşıyla sevişecek.
Ve kayıtlar için, böylesini seviyorum.
Sade.
Evet.
Hadi şunu çok sade yapalım.
- Ayrıca barışma seksini de seviyorum.
- Ne tesadüf.
- Sen de mi?
- Ben de.
Evet!
Selam.
- Üzgünüm.
- Evet.
Çiçeklere ne yapıyorsun?
Bunlar kimsenin istemediği çiçekler.
Sen de onlara ikinci bir
hayat mı veriyorsun?
Evet, pek çok dükkan
onları çöpe atıyor.
Ama ben, yarın birisinin onları
yüzerken göreceği fikrini seviyorum...
Evet.
...nereden geldiklerini merak
etmelerini. Ve bütün gizemleri.
Eskiden onları bir araya getirir...
...yeni dizaynlar denerdim...
...sonra üzerinde bir notla birlikte
rastgele kapıların altından atardım.
"Dışarıda birisi seni seviyor." yazardı.
Sonra düşündüm ki...
...ya o kişinin ben olduğumu
öğrenirlerse?
Benim gibi birisinin onları
sevmelerini isterler miydi?
Ben isterdim...
...bunu isterdim.
En iyi arkadaşımı öpmek üzere miyim?
Umarım.
- İyi değil.
- Garipti. Garip.
- İyi değildi.
- Evet.
- Burası benim... İşe başladığım yer.
- Yani senin bölgen.
Bana çok yardımcı oldun.
Ve Susan, bana...
- ...bir numara olmak için şans verecek.
- Tebrikler.
- Tekrar teşekkürler.
- Teşekkür ederim.
- Bunu sana öğretmem gerek.
- Bu...
- Hayır öğreteceğim.
- Bu normal değil.
- Yumruk yap... Küçük bir tane...
- Teşekkürler, tamam.
- Hayır, hayır, aç...
- Açık mı?
- Biliyor musun, daha iyi bir fikrim var.
- Bu olmuyor.
Tamam.
Bu güzeldi.
Ama sen, yani.
Ağzını tamamen açmadın.
Kabul etmen gerek ki
bunu hiç denememiştik.
- Belki de pratik yapmalıyız.
- Tamam.
Anne!
Çok büyümüşsün.
Çok büyümüşsün.
Daha iyi ya da kötü
olarak hayal ettin mi hiç?
Ettim.
- İyi olarak mı hayal ettin?
- Daha çok şans veriyordum.
- Gerçekten mi?
- Evet.
Yeterli seviyeye
ulaşamamaktan nefret ediyorum.
Bilmiyorum.
Ben Romeo Midnight,
son defa birlikteyiz.
Yeni güne girmemize
sadece 30 saniye kaldı.
O yüzden benimle birlikte
geriye sayın aşıklar.
Kadehlerinizi kaldırın ve duymak
istediğimiz o üç kelimeyi söyleyin:
"Hadi kıyafetlerimizi çıkartalım."
İzlemeye Devam Edin.
Daha önce hiç sezgim olmamıştı.
Onunla ne yapacağımı bilemedim.
Havaalanına gitmem gerek.
Aptal şey...!
Vladimir! Dur da kırbacımı alayım.
Biliyorsun her zaman ilk
aradığında cevap...
Bekle... Tekrar...
Daha önce hiç sezgim olmamıştı.
Onunla ne yapacağımı bilemedim.
Bizim, gitmemiz gerek...
Aptal. Aptal emniyet kemeri!
Bekle, orada bir parmak görüyorum.
Facebook hesabın var mı?
Bu kulağım duymuyor.
Facebook hesabınız var mı?
Daha önce hiç sezgim olmamıştı.
Onunla ne yapacağımı bilemedim.
Pekala. Havaalanına gitmem gerek.
Muhtemelen şu anda kapıdadır.
Sen nasıl takıyorsun?
- Merhaba ben Taylor.
- Ve ben de Taylor.
Evet. Kafa karıştırıcı.
Biliyoruz.
Kayıt.
Eğer dışarıya bakarsanız hanımefendi...
...ünlü Rodeo Drive'ın yanından geçiyoruz.
- Hiç oradan alışveriş yaptınız mı?
- Bir kere yaptım aslında.
Büyük bir hataydı. Büyük. Kocaman.
Çeviri: HaDeS88
nazgul-mage@hotmail.com