Tip:
Highlight text to annotate it
X
- Vardığımızda bu paketi teslim et.
- Evet Dr. Vargas.
- Dr. Walter Jenning'e.
- Evet Dr.
Doktor Jennings, Takip ediliyorum. Onları
korumalısın. Güle güle dostum. -Vargas.
Polis araştırması Kayıp Bilimadamı
- Sizin için bir paket var, Bayan Parkins.
- İsim bırakmadılar. -Teşekkür ederim.
Sırada kim var biliyorum... Bu
gece 6'da buluşalım. Yalnız gel!
- Kendinizi bulaştırdığınız bu iş hoşuma gitmiyor.
-Merak etmeyin. Ne kadar dikkatli bir kız olduğumu bilirsiniz
- Ağzımı açıyorum, kelimeler
çıkıyor, sen duymuyorsun.
- Filmime geç kaldım. -Bana
güldüğün zaman hoşuma gitmiyor.
- Gülüşümü beyenmiyor musun?
- Arkasındakini hoşlanmıyorum.
- Dinle Polly, 6 bilim adamı
kayıp, Muhtemelen öldüler.
- Onların kötü işlerine biri yardım etmiş
ve seni bu işin içinde istemiyorum.
- Bu sadece bir film. Sana popcorn getiririm.
- Galiba artık kansas'ta değiliz.
Gökkuşağının üzerinde olmalıyız.
- Bana bunu sen mi yolladın?
- Kimsin sen?
- Bunların hepsi ne ile ilgili? Bay.
- Doktor. Dr. Walter Jennings.
- Kimyagerim, Nükleik asit emisyonları
konusunda uzmanlık yaptım.
- Kayıp Bilimadamı, sırada kimin
olduğunu bildiğinizi söylemiştiniz.
- Evet, ben...
- Yetişmesi gereken işim var, doktor.
- Kayıp 7 bilimadamı berlinin dışında bir tesiste
çalışmaya başladı,1. dünya savaşından önce.
- Aynı zamanda Unit Elf olarak bilinir...
- Ünite 11 hiç bir zaman neler
yapabildiğini konulmadık.
- YapıIması gereken şeyler, korkunç şeyler.
- Gelmemeliydim.
- Doktor sırada kimin olduğunu bildiğinizi
söylemiştiniz. -Evet... görmüyor musun...?
- Sadece bir tane kaldı... -Kim? Kim, doktor?
- Benim için geliyor.
- Kim? Kim geliyor?
- Totenkopf. O, Totenkopf.
Bütün vatandaşlar. New York hemen tahliye edilmelidir.
Doğu nehrindeki petrol tankerine gitsinler.
- Bütün polis teşkilatı, hemen görev
için gerekli yerlere gidiniz. Acil Durum.
- Editör, Paley. -By. Paley. Benim Poll.
- Neler oluyor Polly. Şehir merkezinden tahliye için arıyorlar.
-Dinleyin By. Paley fazla vaktim yok. Sizden Dr. Walter Jenning
- Birde Totenkopf diye bir isim, herşeyi istiyorum
ev telefonu adres bulabileceğin herşeyi... Bu önemli.
- Totenkopf. Bu kim? -Bilmiyorum, galiba
kayıp bilimadamlarıyla bir ilgisi var.
- Polly dinle beni, oradan çıkmanı istiyorum.
- Binaların üzerinden birşeylerin
geldiğini görebiliyorum.
-6. caddeyi geçtiler, 8. cadde, 100
metre ilerdeler. -Polly? Polly!
- Aman tanrım! -Polly! Polly!
- Dur, geri gel!
- Direnç hattını kırdılar. Destek kuvvet yolla. Elindeki herşeyi yolla!
-Acil durum 90206. Sky Captain'a Çağırıyor. Cevap ver,
- Tekrar ediyorum, Sky Captain'ı
çağırıyorum, Cevap ver Sky Captain.
- Bu bir acil durum 90206. Sky Captain'ı çağırıyorum
Beni duyuyor musun Sky Captain. Cevap ver Sky Captain.
- Tekrar ediyorum, Sky Captain'ı çağırıyorum, Cevap ver Sky Captain.
- Ben Sky Captain, yoldayım.
- Polly.
- Joe.
MEKANİK CANAVARLAR
DÜNYA DlŞIVARLIKLAR
- Saldırı devam etti... Şehir iletişimi radyo
sinyallerinden, elektrik kablolarına kadar kilitlendi
İngiliz, alman ve fransızlardan haber ajansları
saldırının sadece şehirle sınırlı kalmadığını onayladılar.
- Haber ajansları yerden çıkan ilginç makinelerle
sarsıIıyor,bütün petrol kaynaklarını soyuyorlar.
- Global kuvvetler birleşip karara vardılar
ve bir kez daha Sky Captain ve...
- .. ekibi bu anlaşıImaz olayların
anlamını çözmek için görevlendirildi.
- O da ne?
- Bu ne ya?
- Büyük olduğunu söylemiştin,
benim olabilir mi?
- YıIbaşı için karoser yapıIdı.
- Sana birşey göstermem gerek.
- Bu sinyali ilk makine
göründükten sonra kaydetim.
- Yeniden dinleyene kadar birşey farketmedim.
- Mors alfebesimi?
-İIk başta bende öyle sandım fakat dizilim biraz daha kompleks. Daha düşük sıklıkta bir anadalga var.
- Galiba onu kontrol etmek için kullanıIıyor.
- Eğer bir daha belirirse belirleyebilir misin?
- Denerim tabiki. -İyi iş, Dex. Bu arada
bununla ne yapabiliriz bir bakalım.
- Sorun olmaz değil mi? -Hayır olmaz.
- Onun nereden geldiğini
bul Dex. Kimden geldiğini.
- NasıIsın Joe? Beni özledin mi? Git başımdan.
- Seni görmekte güzeldi. -Dex
modunda olabileceğini söylemişti.
- Dex, gelin.
-3 sene oldu Joe, hala bana kızgın değilsin, değil mi? Neden kavga ettiğimizi bile hatırlamıyorum.
- Uçağımı sabete ettin.
- Doğru. -Senin yüzünden esir
kampında altı ay geçirdim.
- Parmaklarımı keseceklerdi. -Joe. Senin
lanet uçağını ben sebote etmedim.
- Aynı zamanda Toe Joe Hedeki'nin banyodaki
fotografını çektin. Hatırlamıyor musun?
- Bu bütün sabotaj işini uydurduğunu düşünmeye başladım.
Benim gibi gizemli bir kızın peşinde koşmak için.
- Hiç olmadı sadece hayalinde.
- Adı neydi? -Bu kadar yeter.
- Ne yapacaksın? Beni vuracak mısın?
- Ooo harika... barışmışsınız.
- Benim için bir zevkti Polly. Mümkünse 10 yıI görüşmeyelim.
Bayana dışarı kadar eşlik et Dex, eğer direnirse vur onu.
- Selam Polly. -Selam Dex.
- Ben... -Önemli değil hayatım.
- Bu iyi gitseydi, bununla ilgilenmezdin heralde.
- Bunu nereden buldun? -Bunun
geldiği yerde daha çok var.
- O kopyayı istiyorum Polly.
-Ben de bir hikaye istiyorum joe. Sen bana onu bulmamda yardım edeceksin.
- Göster ona, belki yardım edebilir.
- Neyi gösterecek?
- Neyi gösterecek?
- Aman tanrım bu da nedir?
Nereden geldi bunlar?
- Monitörlimizde, Üç sene önce görünmeye
başladılar. Şimdiye kadar gizli tutmayı başardık.
- Hiç uyarmadan çıkıyorlar ve istediklerini
alıp hiç iz bırakmadan gidiyorlar.
- Üç senedir ne istediklerini veya
kimin yolladığını anlayamadık.
- Bir bilimadamı bugün beni görmeye geldi. Dehşete
düşmüştü. Birinin onun için geldiğini söyledi?
- Bu kadar korktuğu kişinin kim
söylerken bile bembeyaz oldu.
- Totenkopf. O da kim?
- O görünmez adam. Herhangi birşey bulabilmek
için her kütüphanedeki herşeye iki kez baktım.
- Paris'ten Bankok'a kadar bütün bağlantılarımı
aradım; Bu bulabildiğim tek şey.
- Birinci dünya savaşının başlangıcından önce Berlin'in dışında
gizli bir bilim unitesinin olduğunu söyledi. Adı da Ünite 11.
- Bugüne kadar 30 yıIdır
kimse ondan bahsetmedi.
- Ünite için kullandığı rütbeye bak.
- Bu işaret bütün makinelarde var.
- Bilimadamı... O şimdi nerede?
- Bu işte beraberiz değil mi Joe?
- Ben söyleyene kadar hiçbirşey yayınlanmayacak. Bana
sormadan tek bir cümle tek bir fotograf yok. AnlaşıIdı mı?
- AnlaşıIdı.
- Ne? -Seni özledim.
- Bu arada, bugün hayatımı
kurtardığın için teşekkürler.
- Aaa sen ordamıydın.
- Sende beni özlemişsin, ne güzel.
- Burası. Bu Jennings'in labratuarı.
- Dr. Jennings. -Ben, Polly Perkins.
- Dr. Jennings. -Yapma.
- Şuradaki cam.
- Belki oradan girebilirim.
- Kapı açık.
- Çok geç kaldık, birileri buraya gelmiş.
- Pekala Polly. Neler oluyor?
- Bende sen söylersin sanıyordum.
- Dr. Jennings! -Onu durdurmalısınız.
- Burada kalın.
- Dur!
- Seni incitmek istemiyorum.
- Bayan Perkins. -Buradayım doktor size
yardım getireceğim. -Söz vermelisin...
- Eğer Totenkopf onları bulursa geri sayım
başlayacak, dünyanın sonu gelecek.
- Anlamıyorum Totenkopf,
neyi bulursa? -Söz ver...
- ÖIdü.
- Galiba birşey buldum.
- Bu, bu sabah sinemada
Dr. Jennings'in yanındaydı.
- Merkeze dönmeliyim. -Seninle geliyorum.
- Tabii ki geliyorsun...
- Tanıklar bize yaklaşan alışıImadık birşey görmüşler, onları ezip geçmişler.
- Bize ulaşmalarına ne kadar var?
- Uçağımı hazırlara. Çıkıyorum.
- Ne yapıyorsun? -Seninle geliyorum. - Ne!
delirdin mi? Son sefer olanlari haala hatırlıyorum.
- Bir anlaşmamız vardı Joe. -Bu bir oyun değil, insanlar ölecek. -Bu
sefer beni bırakıp gidemezsin, bu benim hikayem bir anlaşm
- Buraya gel.
- İşte buradasın.
- Kaptan ben dex, beni duyuyor
musun? -Bekle Dex, biraz meşgulüm.
- Söyle, Dex.
- Kaptan ne yaparsan yap, Ateş etme.
- Tamam. -Vurdun onu değil mi?
- Sinyal o makinelerden birinden geliyor
onları tek parça halinde tutmalısın.
- Hangi makine, Dex?
- Bulmanın bir yolu yok, herhangi biri olabilir.
- Onu buldum, Dex.
- Kaptan, sinyali kaybediyorum.
- Şehre ilerliyor.
- Gitmesine izin verme. O sinyali bana yansıtman
lazım, şimdi kaybedersek bir daha asla bulamayabiliriz.
- Birşey bulursan haber
verirsin,Dex. -Haber veririm.
- Bütün sinyalleri takip edin,
verileri toplayıp bana getirin.
- Yaratıcıları için geri geldiler. -Kim bu adam.
- İyi misin? -Harika. -Eğer ihtiyacın olursa
koltuğun altında bir şişe süt var. -Ben iyiyim.
- Pek iyi gözükmüyorsun. -Bak!
- Joe. -Görüyorum.
- Uzaklaşıyor.
- Sinyali kaybediyorum kaptan.
- Onu bulacağım Dex, bekle...
- Sola git. -Arkana yaslan Polly.
- Şurada kestirme var, onu 46.
sokaktan yakalayabilirsin.
- Bu sokakları avcumun
için gibi bilirim, sola dön.
- Tamam şimdi düz git, hayır! hayır! hayır!
- Orada...
- Bir dahaki sefere biraz daha
uyarı işime yarar. -Sola git.
- Bana birşey bulduğunu söyle Dex.
- Burada saldırıya uğruyoruz. -Burada da piknik
yapmıyoruz kaptan Dayan neredeyse tamam.
- Joe!
- Dex, daha fazla dayanamayız.
- Neredeyse oluyor.
- Hemen burayı boşaltmalıyız.
- Git bekle, hemen arkandayım.
- Hoş. -Eczaneden sola dön.
- Yine sola dön. -Etrafımızda daireler
çiziyoruz. -Güven bana, şimdi sola dön.
- Burası çıkmaz. -Orada olması
gerekiyordu. -Ama yok.
- Çıkış yok.
- Ana gemi orada. -Kestirme demek,
ha. -Buraya ben getirdim, değil mi?
- Dex! Dex! -Otuz saniye kaptan, tek
ihtiyacım olan bu. -30 saniye mi?
- Aşağı yukarı. -Onu suya çekeye
çalışacağım bize zaman kazandırır.
- Geldiğine sevindim.
- Joe buldum, Joe!
- Dex, söyle. Nerede.
- Dex, orada mısın? Dex!
- Dex, beni duyuyor musun?
- Dex, orada mısın?
- Onları daha fazla tutanamayacağım.
- Dayan!
- Joe, ne yapıyorsun, direk aşağı gidiyorsun. Bizi öldüreceksin. -Ne
yaptığımı biliyorum sadece dayan. - Çok hızlı gidiyosun, y
- Joe, yükselmelisin.
- Yüksel!
- Aaa... suyun içine girdik. -Bu yüzden
daldık, çizgi romanlardaki gibi.
- Bunu biliyordun ve düşüyoruz
zannetmeme izin verdin.
- Öleceğimizi sandım nasıI bir şey söylemezsin.
- Bak, Polly. Yolu gözteren sendin. Buna
dayanamıyorsan bu benim suçum değil.
- Dayanabilirim... Yapacağın herşeye
dayanabilrim... -Güzel, çünkü bu hiç birşeydi.
- Dex, cevap ver. Beni duyuyor musun?
- Beni duyuyor musun, Dec?
- Dex!
- Heryerdeler.
- Joe! dikkat et!
- Neden Totenkopf böyle birşey yapsın?
- Ama, Dex... Hiç bir anlamı yok.
- Birşey arıyordu.
- Burası gönderimin geldiği
yer. Çok yaklaşmışız.
- Bize birşey anlatmaya çalışıyordu. -Joe.
- İyi fikir, Dex.
- Bu günlükler Dr. Vargas'a ait, kaybolmadan
önce bunları Dr. Jennings'e vermiş olmalı
- Aman tanrım! -Ne? -Dr. Totenkopf
ilk ödülünü 12 iki yaşında almış.
-17 yaşındayken 2 doktorası vardı,
zamnının en kuvvetli medenini kurmuş.
- Kayboluşundan bir yıI sonra bütün dedikodular dolaşmaya başlamış.
Dr. Totenkopf Kainat günü makinesi demen şey üzerinde çalış
- Onu belirleme çalışmaları hep sonuçsuz
kaldı, o günden beri bir gizem olarak kaldı.
- Dex'i alan oydu.
- Başka.
- Bunlar ünite onbirin kayıtları.
- Son üç yıIdır bu makineleri hep toplamak için
kullandı. Şehirdeki jeneratörlrde buna dahil.
- Bütün dünyadan insanlar alış-veriş listesi gibi.
- Neyin peşindesin doktor.
- O iyidir Joe. Dex kendine bakabilir.
- Onu bulacağız.
- Eski dostum, Joe.
- Seni tekrar gördüğüme sevindim.
- Seni görmekte güzel, Kaji.
- Bu Polly Perkins, O da bizimle gelecek.
- Tanıştığımıza memnun oldum.
- Kaji, gerekli haritaları buldun mu? -Evet,
içerideler. Benim için küçük bir şeyiniz var mı?
- Tabiki, üç kasa, istediğin gibi.
- Vienna sosisleri, tanrım çok zaman oldu.
- Soğuk meme uçlarını sertleştiriyor.
- Gel sana harikaları göstereyim.
- Onu ne kadar iyi tanıyorsun?
- Kaji? O bir efsanedir. biz arkadaşız.
- Neden? -Ona güvenmiyorum.
- Komik, oda senin için aynı şeyi söyledi.
- Al, üstünü değiştir. Giyisilerin kalsın,
gideceğimiz yerde yüksek topuklara ihtiyacın olmayacak.
- Burası. Burası nedir?
- Eğer bizi bulurlarsa, öldüreceklerdir.
- Neden? Burası neden bu kadar özel.
- Fırtına geliyor, hala gitmek
istiyorsanız şimdi gitmeliyiz.
- Bir mesaj yollamam gerekiyor.
- Bu benden alacağın son mesaj olabilir.
- Bir radyo sinyalini taradık ve Napala
ulaştık. Ve Dr. Totenkopf aradık.
- Hikaye her adımda daha da ilginçleşiyor.
- Bir geri sayımın ipuçları var
ama neye olduğunu bilmiyorum.
- Zamanın dolduğunu hissediyorum.
- Şansım iyi giderse Dex ve
hikaye ile birlikte döneceğim.
- Polly Perkins.
25.000
- Burası medeniyetin bittiği yer.
- Haritada bir boşluk.
- Buradan sonra dikkatli olmalıyız.
- Bu da nedir?
- Bir maden çıkarma alanına benziyor.
- Burada kötü birşey olmuş.
- Terk edilmiş gibi. Adamlarına
aşağa indiğimizi söyle.
- Yakından bakmak istiyorum.
- O nedir, Joe? -Uranyum,
bütün maden kirlenmiş.
- Burada kalamayız. -Hadi gidelim.
- Polly nerede?
- Polly!
- AyrıImak zorundayız.
- Polly.
- Bırak gitsin.
- Tübleri ver ve kız yaşar. -Ne
tüpü, neden bahsediyorsun.
- İkinci kez sormayacağım.
- Silahını bırak.
- Sana söylediğim gibi neden bahsettiğini bilmioyorum bizi öldürmek zorundasın.
-Dilediğin gibi.
- Bekle! Bekle...
- Üzgünüm Joe. -Güle güle
dostlarım. Yolculuk burada bitiyor.
- Sana söyleyecektim joe bana inanmalısın.
- O tüplerin içerisinde ne vardı? -Bilmiyorum
- Buna inanmamı mı bekliyorsun?
- Doğruyu söylüyorum Joe.
- Onları ölmeden önce Jennings bana verdi, Eğer Totenkopf onları ele
geçirirse, geri sayımın başIıyacağını ve dünyanın sonunun
- En başından beri bana yalan söylüyorsun.
- Peki, ben bir yalancıyım, ama abartmıyorum bunlar bana söyledikleri.
- Bu Totenkopf'un aradığı şey idi.
- Bu yüzden Dex'i aldı. -Üzgünüm...
- Bunların hiç birinin olmasını istemedim.
- Bunu duydun mu?
- Dinamit.
- Yine o ses.
- Çabuk.
- Ne yapıyorsun?
- Hadi!
- Ah harika.
- Güvendeyiz.
- Bu seninle son dakikamız olabilir
sana sormam gereken birşey var.
- Evet, Joe.
- Yakıt devremi kestin mi?
- Lanet olsun!
- Senin uçağını sabote etmedim. Bu dünya üzerindeki son dakikalarımız ve söylemek istediğin şey bu mu?
-Bir kere şu dalaşma olm
- Buradasınız. Neden kapıyı kitlediniz. -Koş!
- Filmlerim.
- Bırak, zaman yok.
- Polly.
- Elbiselerim!
- Ne yapıyorsun burada, çık dışarı, çık.
- İç çamaşırım oradamı. -Bende yok...
- Çıplağım... Söyleyebilirsin?
- Bu komik değil Joe.
- Neredeyiz biz? bize ne
oldu? kıyafetlerimiz nerede?
- Bana öyle bakmayı kes.
- Arkanı dön Joe.
- Ciddiyim, arkanı dön.
- Selam, Joe.
- Kıyafetlerimize ne kaptığını sor.
- Kıyafetleriniz yanmış. -Yanmış, neden?
- Madenin zehirli olduğunu ve bizim
kıyafetlerimize bulaştığını söylüyor.
- Biz giyinince bizi dağın aşağısına
indirecek bir adam ayarladığınısöylüyor,
- Buna minnetar oluruz ama biz
buraya bir adamı bulmaya geldik.
- Karanlık olmadan gitmeliyiz. Bizim için yapabileceği birşey yokmuş.
- Bu adam bizim için çok önemli.
- Adı Totenkopf!
- Bu adamdan ne istiyorsunuz diyor.
- Onu öldürmek için geldim.
Ve arkadaşımı bulmak için.
- Size yardım edeceğini söylüyor.
- Ne düşünüyorsun?
- Bence yanlış gezegen seçtiler.
- Başka birşey getiremeyeceğimi söylemiştin.
- Bizi bekliyorlar.
- Totenkopf halkını esir aldı ve madende çalıştırdı. Maden
zehirliydi ve hemen ölmeyenler buraya eğitim için getirildi.
- Şu anda Totenkopf nerede?
- Bilmiyor. Sadece
Totenkopf'un yıllar önce gittiği.
- Bunun olduğuna inanamıyorum.
- Geriye sadece iki fotografım kalmış.
- Shenrela ve sadece iki fotografım var. Herşeyim
o çantada idi benim gitmeme izin vermedin.
- Haklısın, yapmalıydım.
- Bizi nereye götürüyor? -Deneylerin tek
kurtulanlarının olduğu yere tanışmaya.
- Ne deneyleri?
- Totenkopf nerede olduğunu
sor? Onu bulmamız önemli.
- Neden Totenkopf'ı arıyorsun.
- Yaptığını ödetmek için.
- Aletleri, aletlerini istiyor.
- Rana'yı takip edin diyor, bu aletler
sizi Totenkopf'a ulaştıracak.
- Rana. Burası bir yer mi?
- Diyorki o sana yardım etmiş
şimdi sen ona yardım etmelisin.
- Tabiki, ne isterse.
- Ne istiyorsun?
- Beni öldür.
- Buna baktın mı, üzerinde
işaretler var cetvel gibi.
- Bir ay ve yıIdız var.
- Tek istediğim bir gemi ve bir yıIdız.
- Ve bir yıIdız, onun yanında bakabileceğim.
- Bir yıIdız. Bir yerden değil
bir yıIdızdan bahsediyordu.
- Rana, bir yıIdız. Heralde eskiler bunu yön
bulma ile yapıyorlardı geceleri gök yüzüne bakarak.
- Ayın ve yıIdızların pozisyonlarından.
- Vikingler belirli bir gökyüzünün
haritasını çıkarmak ile ünlüdürler.
- Bunun için bir anahtar gerekiyor
altın bir anahtar. Jacob Sky.
- Bu o anahtar olmalı. -Bu
gerçekten işe yarayabilirmi?
- Totenkopf gerçekten bu şeyle bulabilir misin?
- Bu günlerde bazı şeyleri biraz farklı yapıyoruz.
Tek yapmamız gereken nereye bakcağını bilmek.
- Tarih ne? -2 mart. -2 mart.
- Rana tam olarak...
- Orada hiçbirşey yok. Doğru
yaptığına emin misin?
- YaşIı adam haklıydı. Burası
Totenkopf'un şimdi olduğu yer.
- Hiçbiryerin ortasındaki ölü nokta.
- Oradaki nokta ne? -Yakıtımızın
bittiği nokta. -Doğru.
- O zaman orada nasıI gideceğiz.
- Franky. -Kim?
- Franky Cook, eski bir arkadaşım. Deniz
kuvvetleri için bir mobil şirket işletiyor.
- Eğer onlara mesaj ulaştırabilirsem. Bu
koordinatlarda bir buluşma ayarlayabilirim.
- Ya mesajı almazlarsa. -Franky beni hiç
yüz üstü bırakmadır, orada olacaktır.
- Orada olacaklar.
Benzin basıncı uyarısı
- O ışığın açık olması mı gerekiyordu?
- Evet Polly herşey yolunda.
- Benzinimiz bitti değil mi? -BağIan.
- Merkez istasyon beni duyuyor musun?
- Neredesin Franky?
- Ne yapıyorsun? Bizi hiçbiryerin
ortasına indiremezsin.
- İndirmiyorum. Onun üzerine iniyorum.
- Bu da nedir? -O bir mobil uçak pisti.
Dex dizayn edilmesine yardım etmişti.
- Bir sır gibi, bir sırrı saklayamazsın değil
mi Polly? -Evet, ben sır saklayabilirim.
- İki çekim.
- Platfor 327 şu andaki hızınızı koruyun.
- AnlaşıIdı 327. -Aramıza hoşgeldiniz, kaptan.
- Joe Sullivan, şimdiye kadar
öldüğünden emindim.
- Senide görmek güzel, Franky. -bu önemli olsa iyi
olur yoksa birimizin başı belada demektir. -Önemli.
- Bu da nedir?
- İyi davran.
- Kumandan Cook, Polly Perkins ile tanış. -Polly
Perkins? sizin hakkınızda çok şey duydum.
- Sonunda yarışmaya katıImanız bir zevk.
- Franky, Üç numaralı makine ile soru yaşadığını
duydum en azından son sefer öyleydi.
- Kumandan, kuzeybatıdan 30 derece açıyla 8 düşman geliyor.
-Seni bu sefer kim öldürmek istiyor.
- Beni izleyin.
- Bizi 10.000 feet derinliğe
indir. -Evet, kumandan.
- Adalar şu anda bulunduğumuz
yerden 3 kilometre kuzeybatımızda.
- Her nasıIsa, hiç bir haritamızda
yok. -Bu o olmalı. -Kim olmalı?
- Bu sefer beni neye bulaştırdın Joe?
- Halledemeyeceğin birşey değil Franky.
- Hiç birşeye dokunmamaya çalış.
- Düşman savaş gemileri hızla yaklaşıyorlar.
- Görüntüye verin. -Radyo
tarayıcısını yolluyorum.
- Bir sinyal alıyorum, şu anda ekranda.
- Totenkopf.
- Kumandan ön taraftan hasar
alıyoruz, kuvvet kaybediyoruz.
- Bütün motorlar tam yol geri.
- Francesca beni o adaya götürmelisin.
- Adamlarımın hayatlarını senin aptalca maskaralıkların yüzünden tehlikeye atmıyacağım.
- Dex, elinde. - Francesca beni o adaya götürmelisin. - Adamlarımın
hayatlarını senin aptalca maskaralıkların yüzünden tehlikey
- Dex, elinde.
- Buradan başaramayız başka bir yol bulacağım.
- Adanın doğu tarafından girsek
- Çok derin. 300 metreyi geçmeye hazır değiliz.
- Ama...
- Burası, bu alan. Giriş noktası
var ve bütün adayı dolaşıyor.
- Bu senin tek girişin.
- Diğer herşey kaya ve su.
- Peki ya makineleri onları nasıI
geçecek. -Onu bana bırak.
- Bütün ekibi alarm konumuna.
- Ne? -Nen Jin?
- Seni duyamıyorum Polly.
Yüksek sesle konuşmalısın.
- Burnunu yukarıda tut joe,
her zaman kalkışta kötüydün.
- Dikkatli ol Franky senin için
geri gelmek istemiyorum.
- Bence kalkışın gayet iyiydi.
- Sağol, Polly. -Demek bunu duydun, değil mi?
- Kumandandan takıma, karşılaşma 10
saniye içerisinde. Çarpışma moduna geçin.
- Çarpışma, 4, 3, 2, 1.
- Franky, Shungay üzerindeki süt
kaçışımızı hatırlıyorsun değil mi?
- Onu al aşa ettik ve çırpınıp duruyordu.
- Vurulduğunu sanıyordu ve.. -Bğırmaya başladı.
-Tavşanları koruyun, Tavşanları koruyun.
- Düşman sağdan iki noktadalar.
Derinlik 1600, dikkatli bakın.
- Joe, dikkat et.
- Joe, işte giriş. -Görüyorum.
- Gitmek için hazırlan.
- Yolunu açmak üzereyiz.
- Sıkı tutun şimdi Polly, Sıkkı tutun!
- Kumandandan, takıma, torpidoları
hazılayın ve düşmana yakın olun.
- Ateş!
- Joe, yüksel.
- Joe, hala canlı, AyrıI.
- Beni duyuyor musun? AyrıI!
- Beni duyuyor musun? Ne oldu?
Beni duyuyor musun? Yüksel!
- Kol sıkıştı yön veremiyorum. -Joe!
- AyrıI.
- Bu çok yakındı Franky, -Gitmeye hazırlan, bu senin tek
şansın. -Franky ne yapıyorsun, bu gösteriş zamanı değil.
- Direkt ona doğru gidiyor. -İşaretimle
- Ona geri çevirecek. -Bu
intahar. -Franky, yüksel.
- Üç... -Yüksel, Franky. -İki... Bir!
- Temizsiniz.
- İyi şanslar Joe.
- Sağol Franky. -Bundan sonrasını hallederiz.
- O bir tür kız.
- Evet biliyorum.
- Bizi yukarı çıkarıyorum.
- Ne?
- Bu ne? -Totenkopf'un yaratıklarından biri.
- Bunun fotografını çekmeyecek misin?
- Sadece iki fotografım kaldı.Bizi orada
neyin beklediğini kim bilir. -Keyfine bak.
- Önümüz açıIıyor, Totenkopf
fazla uzakta olamaz.
- Koş!
- Orada...
- Harika!
- Hadi!
- Sen deli misin?
- Aklını mı kaçırdın? Ölebilirdin.
- Önemli değil. -Hayır önemli.
- Ben... -Yeri çektim.
- Ne? -Biz koşarken... Yeri çektim.
- Hiç komik değil.
- Yalnızca tek çekim kaldı. Tek çekim.
- Bu arada sen ve o aptal
kamera arasında ne var?
- Onu bana sen verdin.
- Hatırlamıyorsun bile değil mi?
- Sen amerikan gönüllü makine askerleriyle uçuyordun, ben de
Shanghai'ın güvenli bir yere götürülmesinin üstünü örtüyordum.
- Hatırlıyorum. -Joe, sana birşey soracağım
ve gerçeği söylemeni istiyorum.
- Ne olduğu farketmez, yalnızca bilmeliyim.
- Makinedeki kız Franky'ydi değil mi? -Polly...
- Ne zamandır onunla görüşüyorsun?
- Gözlerime bak.
- Seni asla kandırmadım. Asla!
- Senin uçağına sabotaj yaptım.
- Üç ay.
- Biliyordum. Sana güvendiğime
inanamıyorum, seni...
- O burada.
- İyi misin?
- Şu aradan.
- Şu aradan.
- Aman Tanrım... Joe.
- Bu bir gemi.
- Bir gemi inşaa ediyor.
- Ne yapıyorsun?
Birşey görmek istiyordun. Tüm hayvanların ikişer ikişer dev
bir uzay gemisine konması gibi daha önemli birşey bulacaksın.
- Olabilir.
- Ne gibi? -Gördüğümde anlarım.
- Geri sayımı başlattı. -Totenkopf'ı bulmalıyız.
- Çabuk! İçeri girin!
İyi misin? Bizi nasıI buldun? Gerisayım
başladığında tünelden kaçtım.
Bilimadamları yakalandılar, başaramadılar.
- Makineler adadaki herşeyi gemiye yüklüyorlar. O
şey patlamadan onu durdurmak için 10 dakikamız var.
- Dex! Bizi buradan çıkar.
- İyi çocuk Dex.
- Teşekkürler Kaptan.
- Onlar da kim?
- Onlar Ünite 11
-30 yıI önce başladıkları işi
bitirmeleri için buraya getirildiler.
- Neyi bitirmek için?
- Anlat onlara.
- Totenkopf, insan ırkının yok olmaya mahkum olduğunu düşünüyordu.
- Anlat onlara.
- Totenkopf, insan ırkının yok olmaya
mahkum olduğunu düşünüyordu.
- O da hiç düşünülemeyecek birşeyi amaç edindi... Yeni
medeniyetin bloklarını uzaya taşıyacak bir kanal inşaa etmek.
- Bu dünyadaki yaşamı temsil eden herşeyi
toplamak için makineler kullanıyor.
- Totenkopf buna yarının dünyası adını verdi.
- Peki Dr. Jennings'in bana verdiği şeyler neydi?
- Annimanive. Totenkopf'un en büyük eseri.
- Teknolojik bir ütopyanın tohumları.
- Totenkopf asla onlarsız gitmezdi, ama şu an
onlara sahip ve onu burada tutabilcek birşey yok.
- Bırakın gitsin. Bırakın kimseye zarar veremeyeceği bir yere gitsin.
-Hayır hayır hayır...
- Gemi bu dünyayı asla terketmemeli. -Neden?
- Neden terkedemez?
-Roket uzayın kıyısında 100 km'ye ulaştığında, dünya tamamen yanacak.
- Peki nasıI durdururuz? -Artık onu
sadece Totenkopf durdurabilir.
- Ama yanına gitmemize izin verilmiyor,
çok iyi korunuyor. Görülebiliriz.
- Nerede o?
- Oraya doğru gidiyoruz Kaptan. -İyi çocuk Dex.
- Dikkat edin, dikkat edin.
- Çabuk, bizim için gelecekler.
- İçeri giden tek yol şurası.
- Görüyor musun? Oradan giden yol yok.
-5 dakika Joe.
- Burada bekleyin.
- ÖIdürülürüz. -Bu yanlış. -O ne yaptığını biliyor.
- Sanırım...
- Hey bu benim silahım.
- Dex? -Sallamayı dene!
- Acele etmeliyiz.
- Doktor dur!
- Beni çağırmaya kim cüret ediyor? Buraya
girmeye kim cüret ediyor? Ne başladı ve ne oldu?
- Bu dünyanın zamanı doldu.
- Totenkopf... -Merhaba Doktor.
- Bunu niye yapıyorsun? Çünkü nefretle tüketilen
ve kendi kendini yok eden bu dünyanın...
...cennet olmasını isterken,
sorumluluklarımızı yerine getiremedik.
- Artık insanoğlunun kaderi değiştirilemez.
- Güvenli mi? -Bunu öğrenmenin tek yolu var.
- Ben birşey fırlatın demek istedim.
- Burada değil.
- Çok geç kaldık.
- Bunların onun kişisel kağıtları... Onlar
olmadan bir yere gitmez. Hala burada olmalı.
- Onu bulmalıyız. -Ben onu buldum.
- Bu imkansız.
- O olamaz.
- Günlüğüne en son yazdığı tarih 11 Ekim 1918.
-20 yıIdan fazla zamandır ölü.
- Bir hayaleti kovalıyoruz.
- Kalkış için son 3 dakika.
- Programlandırdıkları işi asla sona
erdirmiyorlar. -Anlamıyor musun?...
- Bu adanın tamamı Totenkopf. Her tel, her makine...
Kendi ölümünü bile kandıracak bir yol buldu.
- Peki zaten ölmüş bir insanı nasıI öldürebiliriz?
- Bunu nasıI durdurabilirim. -Hayır
şimdi durduramazsın. -Bir yolu olmalı.
- Onun makineleri asla izin vermez. -Makineleri
bana bırak. Dex, bana ne yapılacağını göster.
- Sistem terminaline giden anterlini
kesersen, kısa devre yapacaktır.
- Motoru çalışıp, atmosferi yok etmeden
önce yakıtı boşaltmalısın. -Bu kadar mı?
- Tek yapmam gereken bu mu?
- Terminaller roketin üzerinde. Kaçmak için vaktin olmayacak.
- Adadan çıkar çıkmaz Franky ile bağlantı
kur. O tam olarak ne yapılacağını biliyor..
- Sen neden bahsediyorsun?
Ben seninle gidiyorum.
- Bu sefer değil. -Bir anlaşma yapmıştık.
- İşler ilginçleşmeye
başlamışken beni bırakamazsın.
- İzin vermeyeceğim.
- Keşke daha fazla zamanımız olsaydı.
- Belki birgün beni affedersin.
- Ona dikkat et Dex.
- İyi şanslar Kaptan.
- Tekrar karşılaştık gizemli arkadaşım.
- Bunu yapmak istiyorum.
- Kalkış için son 30 saniye.
- İyi atıştı Polly.
- Niye bu kadar geciktin?
- Bu bir makine.
-9, 8, 7, 6, 5, 4...
-3, 2, 1...
- Bu hayvanları gemiden çıkarmalıyız.
- Hiç zamanımız yok.
- Karşıya giden tek yol bu.
ACİL DURUM TAHLİYESİ
Tehlike, tehlike, tehlike...
- Şimdi ne yaptın?
- Hadi!
- Tutun!
- Lütfen! Başka birşeye dokunma!
- Hiç zaman yok. Asla başaramayacağız.
- Menda istasyonuna geliyorum,
beni duyabiliyor musun?
- Franky, ben Dex, beni duyabiliyor musun?
- İşe yaramadı.
- Joe zamanın bitiyor. Birşeyler yapmalısın.
- İnsanın günahkarlığı... -Kendini Tanrı sanıyor.
- Kes sesini!
- Sen neden ölmüyorsun?
Tehlike, tehlike, tehlike...
Sistem başarısız
Tehlike, tehlike... -Bu da ne?
- Bir çıkış olmalı.
- Onları görüyorum Kumandanım.
- Tüm takımlarınızı hazırlayın. Güverteye.
- Tek bir çekim.
- Hikayen hazır.
- Polly...
- Sen... -Önemli değil, birşey
söylemek zorunda değilsin.
- Manzara.