Tip:
Highlight text to annotate it
X
Ürün yerleştirmesi kullanılmıştır.
Gizli reklam içerir.
Çeviri: Fraghera
fraghera@turkcealtyazi.org
İyi seyirler...
Pekâlâ, tekrar hoş geldiniz.
Ben, Fresno Ayıları'nın sesi
Artie Decker...
...ve karşımızda da iyi bir
rakip var dostlarım.
9. sıradayız ve burada Chukchansi
Stadında güzel bir akşam.
Baharın geldiğini gerçekten de
hissedebiliyoruz.
Değişken olsa da sıcaklık 41 derece
ama kuru bir hava var.
Fresno Ayılarını desteklemek için
Churros'a dolup taşmış 15000...
...terli taraftarımız var.
Brad, ikinci lig beysbolunu sunmayı
neden seviyorum biliyor musun?
Çünkü River Cats veya Rancho
Cucamonga Quakes gibi...
...isimler telaffuz ediyorum.
Tigers, Red Sox veya Cubs gibi sıkıcı
isimlerden bahsetmek zorunda değilim.
Pekâlâ oyunda kısa bir ara veriyoruz çünkü
oyuncularımız kısa bir toplantı yapıyorlar.
Artie, neyin zamanı geldi biliyor musun?
Aynen, Brad. Artie'nin Öpücük
Kamerası zamanı!
Teşekkürler, Gwen.
Bakalım bu gece statta ne tip
genç aşıklarımız varmış.
Pekâlâ, işte bir öpücük.
Biliyor musunuz, böyle bir öpücük görünce,
anında bunlar evlidir diyorsunuz.
Bir evlenme teklifi varmış.
Clara, benimle evlenir misin?
Sevgiler, Nate.
İşte genç Romeo'muz ve...
Çoktan golünü atmış bile.
Brad, siz gençlerin çıtır dedikleri,
böyle bir şey olsa gerek.
Britney Spears'ı yanına almış
ve yüzüğü vermek üzere...
...ama diğer tarafa dönüyor!
Gördüklerime inanamıyorum...
Tamam, eminim ki harika
bir kişiliği vardır ama...
Sanırım Jerry Garcia ölmüş.
Tribünlerde evlenme teklif ediyor,
neler oluyor böyle?
Chukchansi Stadında aşkın gözü kör
ve görünen o ki Nate'in de öyle.
Pekâlâ, oyuna geri dönelim...
...toplantı sona eriyor.
Durum, üçe bir. İki de kaçırılmış sayı var.
İşte orta saha.
Dönüyor ve kaybetti. Diaz üçlüğü ateşliyor.
Üçlüğü koparıyorlar!
- Dışarıdasın!
- Oyun sona erdi!
Myers'ın ne yapacağı belli
olmamaya başladı...
...ve annemin de söylediği gibi,
salaklığın ilacı yoktur.
Gwen! Kazandık.
Böylece sezonun son maçı da
tamamlanmış oldu.
Ayılar, Sacramento River Cats karşısında
üç birlik bir skor ile maçı alıyorlar.
Maçın geniş özetiyle geri döneceğiz.
Bu, oyunu bitirmek için kötü bir yol.
Artie. Bay Decker.
Bu harika sömestr için teşekkür
etmek istiyorum.
Yani, bana çok şey öğrettiniz.
Bunu size aldım.
Ne yaptın, Brad?
Bana anlattığınız bütün ünlüler var içinde.
Harwell, Kızıl Barber, Scully, Russ Hodges.
Biliyor musun, bu çok harika Brad.
Çok teşekkürler.
Harika Yogi Berra'nın da söylediği gibi,
bitinceye kadar, bitmiş sayılmaz.
Fresno Ayıları, sezonu tamamladı.
Ben, Fresno Ayıları'nın sesi Artie Decker.
Brad Zolick ve orgun başındaki
Gwen Foster adına...
...herkese iyi geceler diliyorum.
Dinlediğiniz için teşekkürler.
Söndür ışıkları Alice.
Bu işi seviyorum.
Kovuldum mu?
Üzgünüm, Artie. Her şeyi değiştiriyorum.
Yeni logo, yeni üniformalar, yeni müzikler.
Kuru ağaçlar, kereste fabrikasını boylar.
Kurumuş ağaç mıyım?
Eski kafalısın. Eski günlerden konuşup
hikâyeler anlatıyorsun.
Sponsorlarımız, işitme cihazı takıp
ayarlanabilir yatakta yatan...
...ve tekerlekli sandalyeye binen kişiler.
Bunlar iyi tür değil, kötü bir tür.
- Bize dört elle sarılmış birileri lazım.
- Neye?
Facebook'a.
- Listende kaç arkadaşın var?
- Hiç arkadaşım yok.
- Hiç durum güncellemesi yaptın mı?
- Hayır.
- Son durum mesajın neydi?
- Neyim?
- Hiç birini dürttün mü?
- Dürtmedim.
- Seni dürten birileri oldu mu?
- Hayır.
Olay şu ki Artie, sosyal ağa
bağlı olsan bile...
...senin tarafından dürtülmek
ister miydim bilemiyorum.
- Kaç tane uygulaman var?
- Hiç yok.
- Uygulaman yok mu?
- Evet.
- Herkesin uygulamaları vardır.
- Benim yok.
- Angry Birds oynar mısın?
- Angry Birds mü?
Favori kuşun hangisi?
Favori kuşum yok!
Herkesin bir favori kuşu vardır.
Benim favori kuşum yok!
Etiket.
En son ne zaman etiketledin?
Kafayı mı yedin? Ne cehennemden
bahsediyorsun sen?
Cikcikleyen spikerlere ihtiyacımız var.
Cikciklerim. İstediğin her türlü
sesi çıkartabilirim.
Üzgünüm Artie, kafadan attığım şeyler işte.
Cinsel hazzı hissetsin herkes.
Bir, iki, üç, dört.
Tamam, tamam.
Nasılız, Diane?
Siyatiğim.
Diğer siyatiğim.
Bacak gösterisine 10 dakika kaldı hanımlar.
Başardık. İyi işti.
Selam, Artie.
Merhaba hanımlar.
Maçın sonuna yetiştim.
Salaklığın ilacı yoktur. Komikti.
- Evet.
- Komikti.
Sakın düşme tatlım.
Anladım.
Pekâlâ millet, herkes göbeğini
içine çeksin.
Göbeğim yok benim.
Karın kaslarınızı çalıştırın.
Biliyorsun Artie, bu iyi bir şeye
dönüşebilir.
Bize daha fazla yan yana olma
fırsatı verebilir.
Bir tane kapan şapkası takıp markette
yanında mı dolaşayım?
Emekli olmak istemiyor musun? Peki.
Fresno'da yayıncılık dersi vermen için
teklif yapmışlardı.
Gençleri eğitebilirsin.
Yapabilirim ama neden benim
bildiklerimi bilsinler ki?
Hiç birini eğittin mi?
Öğretmek değil, yapmak istiyorum.
Hayallerim var hala.
Devler mi?
Evet, Devler. 35 yıldır bu işin
peşinde koşuyorum.
Hayalinden vaz geçer miydin?
Bırakmıyorum.
Olduğumdan 10 yaş daha genç hissediyorum.
Hissettiğinden de 10 yaş daha
küçük görünüyorum.
Sonuç olarak, 38 yaşında birinden
emekli olmasını istiyorsun.
38 misin? Evi boya o zaman.
Artie, bana göre dünyanın
en iyi spikeri sensin.
Devler'in maçlarını sen sunmalıydın...
...ama onca yıldan sonra tatlım...
...bir şey bana, seni hızlı arama
listelerine kaydetmeyeceklerini söylüyor.
- Düzelecek.
- Üzgünüm.
R-life uyandı .
Garaj açıldı. Araba şarj ediliyor.
Güneş panelleri açıldı.
Harper, Turner ve Barker, günaydın.
Gözlemeler hazır.
Kahve hazır.
Kahvaltı zamanı.
- Tamam o zaman...
- Ama anne...
Bir saniye bekle tatlım.
Üç saate içinde senin için
hazırlamış olurum.
Evet, bir saate demek istemiştim bende.
Elbette bekleyebilirim.
Salak!
- Ne oldu tatlım?
- Notanın birini kaçırdım.
Gel ve kahvaltını yap. Öğreneceksin.
Her zaman yaptığını biliyorum.
Evet, buradayım.
Doğru. Ne zamana hazır olmalı?
Süre çok kısaymış. Dalga geçiyor olmalısın.
Baba! Baba.
Vejetaryen olan benim,
Wheatie-O'yu Turner yiyor.
Tamam. Burayı devralabilir misin bebeğim?
- Telefondayım.
- Telefondayım.
Teşekkürler.
Ama anne! Diğer çocukların hepsi izleyecek.
Tatlım, Testere filminden keyif
alabileceğini sanmıyorum.
Seni Avatar izlemeye götürdüğümüz
zamanı hatırlasana.
Filmin son iki saatini, kafan
çantamın içinde izlemiştin.
Sakız arıyordum.
Buradayım.
İnanamıyorum. Bilgisayarım hata verdi.
Hemen ararım.
Barker, bugünkü kıyafet seçimin
konusunda...
...pantolonları da içeren farklı
alternatifleri tartışabilir miyiz?
Tatlım, seninle bir saniye dışarıda
konuşabilir miyiz?
Tabii. Zamandan bol neyim var?
Baba? Testere filmini izleyebilir miyim?
Olur.
Evet!
Bekle. Bu senin için hiç de uygun değil.
Ne oldu?
Bu güzeldi. Küçük bir kaçamak gibi.
Çılgınca bir seneydi değil mi?
Yani, işim için Atlanta'ya
taşınmak, her şey.
Evet, kendine ait zorlukları vardı.
Şey, bil bakalım. Telefondaki patronumdu...
...ve R-life, yılın en iyi ürünü için
aday gösterilmiş.
Bu inanılmaz!
Biliyorum! İkimizi de önümüzdeki
hafta tatile gönderiyorlar.
Konferanslar, ağ iletişimi
ve aşkla dolu beş gün.
Cumartesi Harper'ın seçmeleri var.
Evet ama o gece olacak.
Erkenden geri gelir, yetişiriz.
Ayrıca, Turner'ın da konuşma terapisi var.
Harper'a seçmeler için kıyafet almam lazım.
Çocukları senfoniye götürüp...
Tatlım, Barker doğduğundan beri
hiç tatile çıkmadık.
Beş yıl oldu.
Bu konuşma, aylardır yaptıklarımız
içinde en uzun olanıydı.
Harika. Ailemi arıyorum
ve buraya geliyorlar.
Biz yokken çocuklara bakmaktan
memnun olurlar.
Gemi yolculuğu mu? Ne gemisi?
40. yıl dönümleri için aldığımız
gemi biletleri vardı ya?
Onlara uygun birer eşofman takımı
alalım demiştim.
Bak, bir yolunu buluruz.
Bir yolunu buluruz tamam mı?
Her zaman aileni arayabiliriz.
Sen ciddisin.
Evet. Kaç zamandır çocukları görmüyorlar.
Bir yıl mı oldu?
On ay, bir yıl sayılmaz.
Ara onları.
- Gelmiyorlar.
- Önce onlarla konuşman gerekmez mi?
Gelemeyiz diyeceklerini sen de biliyorsun.
Ne oldu?
- Ne?
- Kaşıntı.
Dalga geçiyorsun. Şu Artie ile Diane
Rash'ınkilerden mi geçiriyorsun?
Çocukları yetiştirme tarzımıza nasıl
muhalefet ettiklerini unuttun mu?
Babam söz dinlemez. Annem,
dudak parlatıcılı bir kasırgadır.
Alice, bu tatile ihtiyacımız var.
Bildiğin gibi...
...Hilton Head'de, yanında kim olacak?
Nigel mı?
Doğru.
Yeni şarkımı duydun mu?
# Polisler gelinceye kadar
seveceğim seni... #
Senin için her şeyi yaparım, Nigel.
Carl, yastığımı tuvalete attı.
Tuvalet taşıyor.
Banyoyu su bastı.
Tamam, ailemi arayacağım.
Artie, telefona bak!
Ne yapıyorsun?
Seni duyamıyorum, telefon çalıyor.
- Alo?
- Selam baba.
- Alice, nasılsın?
- Annem oralarda mı?
Evet bekle, vereyim.
Kızın.
Sesi dışarı ver.
Ona kovulduğumu söyleme.
- Tanrım.
- Hallediyorum.
- Onu beklet.
- Biliyorum.
- Onu beklemeye al.
- Deniyorum.
- Beklemeye al.
- Olmuyor.
- Beklemeye al.
- Beni geriyorsun.
Şimdi, onu beklemeye al.
Olacak.
Şimdi burada yangın çıkaracağım.
Merhaba Alice, nasıl gidiyor?
Şimdi, madem sordun...
Phil önümüzdeki hafta seyahate çıkıyor
ve bende onunla gitmek istiyorum.
Çocuklara bakacak birilerine
ihtiyacımız var.
Merak ettim de, siz ister misiniz?
Hayır.
Çok isteriz!
Dinle, yemek yapıyorum.
Kısa süre sonra detaylar
için tekrar ararım.
Evet dedi.
Evet dedin.
Artie, torunlarımızı neredeyse
hiç görmüyoruz.
Yeni evlerini hiç görmedik.
Hiç Fresno'ya gelmiyorlar.
Daha yeni kovuldum. Yaralarımı sarıyorum.
Ben sararım onları. Hadi!
Çocuklarına bakacak birilerine
ihtiyaçları var.
Ev baksa olmaz mı?
Bir tane çocuğumuz var.
Bu üç çocuk, sahip olabileceğimiz
tek torunlar.
Bu çocuklar etraftayken bir garip oluyorum.
Beni seveceklerini sanmam.
Tatlım, seni yeterince görmediler.
Seni sevmeden önce, yeterince
tanımaları lazım.
Hayır, bu bir gerçek Di.
Hepsi de Alice yüzünden.
Sonuncusunda olduğu gibi,
küçük olan bornozu...
...ve terlikleriyle evi terk etti.
Sonra bende bir şaka yaptım. Bunun
normal olabilme şansı var mı dedim.
Sonra da hiç utanmıyor musun
dercesine bakışlarla baktılar.
Aynen şu anda senin bana baktığın gibi.
Her şeyden önce...
...şu küçük olanın ismini
öğrenmen iyi olur.
Adı, Barker.
Di.
Dinle beni, şu an çok kırılganım.
İşe ihtiyacım var.
Alice'in kınamalarına ihtiyacım yok.
Gelmiyorum.
- Gidiyorsun.
- Ben de öyle demek istemiştim.
Çocuklarını büyütmek için kullandıkları
yöntemlerin hepsi bana... geliyor.
Bu onların nesli. Yöntemleri böyle.
Ne arıyorsun asker?
Eğer hala bulamadıysan, orada değildir.
Sana yardım edeyim.
- Hadi!
- Okşamayı bitirmedi daha.
En azından, evlenmek için benden daha
kötü durumda birini bulsa olmaz mıydı?
Senin Phil ile sorunun ne? Çok tatlı biri.
Tatlı mı? Sanırım çocukları da o emzirdi.
Harika, yağmur başladı.
Aralıklı yağmur geçişi tatlım.
20 dakikaya diner.
Bu bir alamet.
- Neyin alameti?
- Yaklaşan bir felaketin.
- Aklıma bir şey geldi.
- Neymiş o?
Kapa çeneni!
Düşüneceğim bunu.
- Torun sahibi olmak nedir biliyor musun?
- Nedir?
İkinci bir şans.
Bu oldukça iyi.
- Alice bana ne dedi biliyor musun?
- Ne?
Çocuklar geleceğimizi duyunca
sevinçten havaya uçmuşlar.
Neden ki?
Çünkü onlar senin torunların
ve seni seviyorlar.
Bunları giymek zorunda mıyız?
Bunları yapan büyük anneniz ve
onları sevdiğinizi düşünüyor.
Neden böyle düşünüyor ki?
Çünkü sizin sevdiğinizi söyledim.
Bakın, her şey yolunda gidecek.
Söz veriyorum.
Biliyorsunuz, çok komiktirler.
Büyük babanız, anlamayacağınız
bir sürü espri yapar.
Sadece gülün işte.
Gülüp geçin. Söz veriyorum
bu haftayı atlatacağız.
Unutmayın, annenizin sizi çok seviyor.
Geldiler!
Olamaz.
Selam!
Selam!
Ev değil şato mübarek.
Selam, geldiğiniz için sağ olun.
Selam, Phil.
Aman Tanrım! Bizim verdiklerimizi
giyiyorlar.
Sevdiklerini söylemiştim!
Birer öpücük verin.
Çok hoşuma gitti.
Büyük annesinden daha da güzel olacak bu.
- Harper.
- Biliyorum.
Keman çalışın nasıl? Hala çalıyor musun?
Selam beyler, hala bekar mısınız?
Yiyecek mi aldın anne?
Babanı bilirsin.
Kendi yiyebileceği şeylin var olduğundan
emin olmak istedi işte.
Peki, ya tuvalet kâğıdı?
Neyi sevdiğimden eminim. Aloe.
Bunlar bize mi?
Kesinlikle size!
Evet, her birinize birer tane.
Al bakalım, sana da.
Süper su tabancaları! Harika!
Onlara silah almışsın.
Evet.
Baba. Biz silah kullanmayız.
Sadece bu kadar olduğunu sanıyorsanız,
bunu görene kadar bekleyin.
Klasik Artie işte.
Artie Decker sallanan kafaları.
Al bakalım. Baksana şuna!
Nasıl?
Tüyler ürpertici! Durdur!
Teşekkürler büyük baba.
Teşekkürler, büyük baba.
Bakın ne diyeceğim. Madem dost olduk...
...neden bana büyük baba yerine,
Artie demiyorsunuz?
Şimdi de, büyük anne ile Artie mi olduk?
Nesin sen, erkek arkadaşım mı?
Hayır, dinleyin. Bütün bu isim,
soy isim olaylarını aşalım.
Bana, Map Map, Bap Bap
veya Bup Bup demeyin.
Bunlar kukla ismi.
Benim adım Artie. Hep Artie'ydi.
Artie deyin bana.
Osuruklu desek?
İsim değil o, mal.
Bu küçümseyici bir laftı. Üç tane
yüceltici laf borçlusun bana.
Ayakkabılarını beğendim. Kıyafetini
beğendim. Saçını beğendim.
İçeri geçelim.
Hepinizin üzerini değiştirmesi lazım
çünkü dışarıda yiyeceğiz. Hadi.
Çantaları al osuruklu.
Giriş kapısı kapatıldı
Çok güzel bir ev, Alice.
Teşekkür ederim.
- Bu bir prototip.
- Prototip mi?
Alice, Phil, Harper, Turner, Barker
ve tanımlanamayan iki misafir...
...hoş geldiniz.
Garip değil.
Bu, R-life.
Phil'in icadı. Hep bunun üzerinde çalıştı.
Burası, tamamen otomatik,
ses etkileşimli, prototip...
...akıllı evimizin kontrol ünitesi.
Hemen, siz ikinizi sisteme tanıtıyorum.
Pekâlâ.
Işınla beni.
Bu kumandaları alın...
...eğer bir sorun çıkarsa, Turner
tüm sistemi ayarlayacaktır.
Turner mı?
Eğer Turner yapabiliyorsa,
ben kesin yapamam.
Alice, çok güzel.
İşler nasıl baba? Sezon nasıldı?
Çok iyi. Güzel bir sezon geçirdik.
Evet, bir sürü iyi oyuncu var.
Biliyor musun? Baban hala her yayınını...
...söndür ışıkları Alice diyerek bitiriyor.
- Gerçekten mi?
- Evet.
Eskiden, Alice küçükken...
...onu yatırmak için yanında olamazdım.
Bu nedenle, bende radyodan...
...söndür ışıkları Alice derdim
ve öyle de kaldı, bilirsin.
Çok hoşmuş.
Öyle.
Bence de.
Bular nedir?
Bazı fotoğraflar işte.
Pipi ile Papi harika görünüyor.
Öyle.
Buyurun.
Evet.
Ben çekmiştim.
Evet, çok harika bir gündü.
Osuruklu altına işemişti!
Barker, sesini alçalt.
Osuruklu donuna işemiş!
Silahlar.
Silahlar.
Çok sıcak! Ne yapıyorsun? Yandım!
Al, kendin yap.
Neyin var?
- Ne olduğumuzu fark ettin mi?
- Neymiş?
Diğer büyükbaba veya büyükanneyiz.
Dördü birden olamayız.
Ciddiyim.
Gerçek büyükbaba veya büyükanneleri...
...var ve onların fotoğraflarını asıyorlar.
Sonra da biz varız.
Onları oraya koyan kim?
Bizim kızımız. Demek ki bize bağlı değil.
Çocukların, işimin ne olduğunu veya eskiden
ne olduğunu bildiklerini bile sanmıyorum.
Bak Artie, işinden kovulduğun için...
...üzgün olduğunun farkındayım...
...ama odaklanmamız lazım kanka.
Torunlarımız beni sevecek.
- Ya beni?
- O senin sorunun.
Sağlıklı Aslan
Hoş geldiniz!
- Yeni birileri.
- Merhaba.
Bunlar ailem. Bu hafta çocuklara
göz kulak olacaklar.
Sağlıklı Aslan'a hoş geldiniz.
Tamamı sağlıklı Asya yemekleri.
O da ne demek?
Mono sodyum glutamat, glüten
ve sodyumsuz gıdalar.
Sadece sağlıklı yiyecekler.
Şimdiden ağzım sulandı.
Aynı benim gibi, tamamen Asyalı!
Annem Japon, Babam Çinli...
...çocuklarım Koreli ve Musevi
okuluna gidiyorlar.
Hadi gelin bakalım!
Çin yemeğini nasıl mahvedersin?
Tamam.
Boş bir sandalyemiz var gibi.
Hayır, o sandalye Carl için.
- Carl da kim?
- Barker'ın arkadaşı.
Ne kadar güzel. Ne zaman gelecek?
Burada zaten.
Selam Carl. Harika görünüyorsun.
Saçını mı kestirdin?
Anlat ona.
Carl, Barker'ın hayali arkadaşı.
O bir kanguru.
Şehir dışında yemeliydik belki de.
Gidip ellerinizi yıkayın çocuklar.
Hadi Carl.
Görüşürüz osuruklu.
Gerçekten de sınırları zorladığı
bir aşamada.
Artı, biraz da kabızlığı var.
İşte şimdi benim dilimden
konuşmaya başladınız.
Onun aklını alacak şeyler var bende.
Benim tüneli dışarı patlatmak
için kullanmışlardı.
Teşekkürler, Lord Arthur.
Bizim için özel önerileriniz var mı?
Ne yapmayı sevdikleri veya
ne yemeyi sevdikleri gibi.
Evet anne, harika. Teşekkürler.
Her şeyden önce, asla şeker kullanmazlar.
Dondurma da mı yok?
Bu hayatımda duyduğum en acı şey.
Onları birazcık şekerle
tanıştırmayı denedik...
...ve sanki çılgın bir trenin
raylardan gidişi gibiydi.
Tanrım!
Konuşmak istediğim başka bir şey daha var.
Olur, ne isterseniz.
Kullandığınız dil.
Küfretmeyecek, yoksa kafasını kırarım.
Harika ama kastettiğim bu değildi.
Gördüğünüz gibi, çocuklarımızla anlaşmak
için kullandığımız bir yol var.
Örneğin, hayır demek yerine...
...sonuçlarını düşün deriz.
Yapma demek yerine...
...belki de şunu denemelisin deriz.
Siz olsanız...
...sızlanmayı bırak, başımı
ağrıtıyorsun dersiniz...
...biz ise, kelimeleri kullan deriz.
Gördüğünüz gibi, bu şekilde çocuk...
...değerli olduğunu hisseder.
Sesinin duyulduğunu hisseder.
Bu da bir yol.
Hadi sipariş verelim.
Harika.
Çok güzel olmuş ama çizgilerin dışına
taşırmazsan daha iyi görünür.
Bak, benimkini gördün mü?
Baba, biz çizgileri pek kafaya takmayız.
Hayal gücüne göre istediğin
şekilde çiz tatlım.
Çizgilere aldırmayacaksak, bunu
boyamanın ne anlamı...
Artie.
Çok güzel olmuş. Kesinlikle çok güzel.
Çok yenilikçi.
- Picasso.
- Aynen.
Yemeğini bitirmedin. Biliyor musun?
Çin yemeğinin...
Asya yemeği demek istedim yani.
Eğer hepsini karıştırırsan...
Ne oldu?
- Ne yaptın?
- Bilmem.
Yemeğine dokunulmasını istemez.
Bilmiyordum! Eski haline getiriyorum, bak.
Al sana, çok güzel karıştırılmamış
bir Asya yemeği.
- Ne?
- Barker, kelimeleri kullan.
Kelimeleri kullan.
Osuruklu yemeği mahvetti! Osuruklu şeytan.
Ne yaptın osuruklu şeytan?
Anneciğim! Babacığım!
Gitme!
Gitmek zorundayım.
Gitme!
İzin verir misin? Gitmeye çalışıyorum!
Gitme!
Gitme!
Gitme!
Bırak gitsin.
Çok güçlü.
Bırak gitsin bebeğim.
- Bin arabaya.
- Deniyorum.
Barker, tatlım...
- Arabaya bin.
- Seni seviyorum.
Arabaya binmeye çalışıyorum!
Arabaya bin.
Hoşça kal.
Hayır!
Sür.
Hoşça kal canım.
Hoşça kal.
Tatlım dur!
Hoşça kal.
Yürü.
Çok kısa süre sonra evde olacağım.
Hayır!
Barker aşırı heyecanlandı.
Lütfen arabayı durdurun.
Yürü, yürü!
Bana olabilecek en kötü şeyi söyle.
Herkes ölür.
Bu tarz herhangi bir şey, bize
mutlu bir sürpriz daha olur.
İlerle.
- Şimdi gerçekten gidin.
- Hayır!
Ulu tanrım.
Kahvaltı zamanı. Hadi,
okula gitmemiz lazım.
Tamam. Parti başlasın!
Harika olacak! Süper olacak!
Çok eğleneceğiz.
Hayatınızın en iyi haftası olacak!
- Değil mi Artie?
- Aynen usta.
Pekâlâ. Hadi bakalım. Hadi, hadi.
Aman Tanrım.
İşte bu kadar, değil mi?
Evet. Diğer tarafta buluşuruz.
Bunlar hazır.
Sıcak tava! Üzgünüm.
Pekâlâ. Sosisler hazır.
Sosis.
Sosis mi? Ne o, Bronx'lu musun?
Annem, yumurtasız yumurta
salatımı bırakmış mı?
Yumurtasız yumurta salatası mı?
Nasıl tanıyabilirim?
Kızarmış ekmekler hazır.
- Öğle yemeklerini de hazırlamamız lazım!
- Biliyorum, her şey tezgâhın üzerinde.
- Sen sandviçleri yap. Tanrım!
- Tamam. Gözlemelerim, gözlemelerim.
Yakaladım.
Beş saniye kuralı. Yakaladım.
Mısır gevreğinde çok fazla badem
sütü olmasın, yumuşuyor.
Bu kadar yeterli mi?
Çabuk ye.
Tamam, alın bakalım.
Çilekleri, tahıllı gözlemenin her bölmesine
birer tane gelecek şekilde kesmelisin.
Bu yemeğe dokunulabilir mi?
Yumurtasız yumurta salatası geliyor.
Tamam, marul koy, marulla kapat.
Sorun değil, asla bilmeyecekler.
Kabuksuz, kabuksuz.
Sandviç mahvoldu. Bak ne yaptın.
Bunları severim, Carl da sever.
Değil mi Carl?
Fikrinin önemi var ve... diğeri neydi?
Değer.
Kendi deneyimlerimden biliyorum
topuklu giymek zor olabilir.
Özellikle de teneffüslerde.
Carl ve sen, spor ayakkabılarla
daha rahat etmez misiniz?
Hayır.
Neler oluyor? Geç kalacağız.
Moda yarışması varmış.
Alice'in dediği gibi halletmeye
çalıştım ama işe yaramıyor.
Pekâlâ, sen diğer ikisini arabaya bindir,
bunu ben hallederim.
Artie.
Her şey yolunda. Bırak deneyeyim.
O ayakkabıları çıkarırsan,
sana bir dolar veririm.
- Beş.
- İki buçuk.
Anlaştık.
Okula git yaz.
Nasıl gideceğimizi siz söyleseniz
daha kolay olmaz mı?
- Bunu duydum.
- Vay be! Oha!
Orada mı?
Bu babam ve bir ses kaydı.
Küçük bir aile şakası sadece.
Evet, bu ilginç. Çünkü, genellikle
şakalar komik olur ama neden...
...zamanımızı gülerek harcayalım ki?
Tamam, al bakalım.
- Teşekkür ederim.
- Ne?
- Garaj açıl.
- Garaj açıl.
Güçle söyle.
Garaj açıl.
Alice, tekrar hoş geldin.
Anne!
Alice, ne oldu? Phil nerede?
O havaalanına devam ediyor.
Birkaç saat içinde onunla buluşacağız.
Bu akşam sekiz uçağı var.
Ama...
Müşterilerimden biri aradı.
Acilen web sitelerini güncellemem
gerekiyormuş.
Siz dönene kadar bekleyemez miydi?
Hayır, ESPN bunlar. X Games
ile ilgili bir sorun var.
ESPN için mi çalışıyorsun?
Evet, web tasarımcılarından biriyim.
Arka koltuğa geç tatlım.
Gerçekten mi? Bunu bilmiyordum.
- İlginç. ESPN ha? - Evet.
- Gerçekten mi?
Güzel okul.
Ne zamandır ESPN'de çalışıyorsun?
Yaklaşık beş yıldır.
Gerçekten mi?
Turner...
Artie, okuldan sonra seni alıp...
...bugünkü konuşma terapine götürecek.
Sen nerede olacaksın?
Büyük annenle Harper'a elbise
almaya gideceğiz.
Harika.
İkinize de iyi günler.
Görüşürüz.
Geç kalma uyarısı alacağım, inanamıyorum.
Altı tane uyarıda atılırım.
Bu kaçıncı oldu?
İlk.
Fazla önemsiyor gibi görünmüyor mu?
Onda YBS var. Yüksek Başarı Sendromu.
Bunu sen mi uydurdun?
Evet.
Acele et, uyarı almamam lazım.
Biraz önemsediğini biliyorum,
ama üzerinde çalışıyoruz.
Patlamadan önce halletmeye çalışın.
Geçtiğin yere dikkat et Turner.
Özür dilerim.
Bunu gördün mü?
Baba, hayır. Hayır.
Turner'ın terapisti arkadaşlarıyla olan
sorunlarını kendisi çözmeli dedi.
Terapisti mi var?
Vardı, artık yeni bir tane var. Dr. Jimmy.
O da mı çocuk?
Hayır.
Yine ESPN. Kablosuz ağa
bağlanmam gerekiyor.
Buradakini kullanabilirim belki.
Sen git, Barker'ı ben bırakırım.
Emin misin?
Elbette. Sorun nedir?
Tamam.
R-life var.
Sonra buraya geri gel.
Beni yolda bırakma.
Seni hiç yolda bıraktım mı?
Ben çocukken dört kez.
Her şeyi hatırlamanı seviyorum.
Tamam Barker, atla bakalım.
Yapamam. Hala bağlıyım.
Carl, çöz onu.
Merhaba? Onun doktorla randevusu var.
Ne aptalım. Tamam.
Evlat, bunu açmak babaannenin
sutyenlerinden daha zor.
Geç kalacağım.
Deneyece...
Çalışıyor tamam mı? Kornanız çalışıyor.
İşini bitirdiğinde buna
ihtiyacım olmayacak.
Al bakalım. Buyur.
Dikkat et, kaçar.
Güle güle osuruklu.
Bir saniye.
- Selam Ash.
- Selam Cody.
- E-davetiyeni aldın mı?
- Evet, geliyorum.
Güzel.
Bu arkadaşım, Harper. Bu da Cody.
- Selam.
- Merhaba.
Cuma gecesi olacak doğum günü
şeyini yaşıyorum.
Ailem ve bir DJ olacak.
Utandıracak şeyler yapmayacaklarına
söz verdiler.
Doğru. Aileler.
Sen de uğramak istersen eğer,
bu çok güzel olur.
Yapamam.
Ertesi gün şu şey var.
- Bir şeyi var.
- Bir şeyim var.
Tamam. Sorun değil.
Hayır, çok süper.
Peki, eğer fikrini değiştirirsen,
bilirsin...
Evet. Aynen, ben...
Güzel.
Hoşça kal.
Kes şunu.
Mikrodalga açıldı.
Çöp öğütücüsü açıldı.
Elektrik süpürgesi açıldı.
Lütfen, bari bırak da
bulaşıkları yıkayayım.
Hoş geldin Artie Decker.
Ne sabah ama.
Sabahın dokuzu, bir martiniye
ihtiyacım var.
Söylesene.
O hikâyeye inanıyor musun?
Kesinlikle hayır. Ne hikâyesi?
Alice'in acil işinin çıkması.
Sence yalan mı söylüyordu?
O iş neden Hilton Head'de yapılmadı?
Sanki çocukları konusunda
bize güvenmiyor gibi.
Sanki salak olduğumuzu sanıyor gibi.
Bu arada, o nerede?
Nerelerdeydin?
Biliyorum.
Biliyor musun Harper?
Ben senin yaşındayken...
...bu, okuldan sonra günümün
en sevdiğim zamanıydı.
Neden, ne yapardın?
Arkadaşım Heidi'nin evine giderdik...
...annesinin elbiselerini giyer,
müziği açıp içerdik.
Anne!
Sigara içmeyin. Sigara içmeyin.
Lulu, bu harikaydı.
Tatlım, gerçekten de kontrolü
eline almaya başardın.
Dizginleri gerçekten de tutuyor gibiydin.
Tamam, Turner...
Paylaşmak ister misin?
İyi iş, Turner.
Harika.
Harikaydın Lulu. Haftaya görüşürüz.
Teşekkür ederim.
Gerçekten de harikaydı.
Siz Turner'ın büyük babasısınız.
Merhaba.
Ben Artie Decker.
- Cassandra.
- Merhaba.
Programımızı benimsemekte bazı sorunlar
yaşıyor gibi görünüyorsunuz, haksız mıyım?
Öncelikle şunu söyleyeyim...
...bu alanda mesleki deneyime sahibim.
Harika. Nereden mezunsunuz?
Mezun değilim. Hayır.
Ben para kazanmak için konuşurum.
Beysbol spikeriyim.
Yale'da konuşma terapisi doktorası
yapmaktan birazcık farklı değil mi?
Evet. Doğru.
Çok doğru bir noktaya değindiniz.
Ancak, diğer yandan, neredeyse
bir saat burada oturdum...
...ve gördüm ki bu çocuklar konuşmak
dışında her şeyi yapıyorlar.
Onlara pandomim eğitimi mi veriyorsunuz?
Çünkü bu tarz işlerin çoğu
yurt dışına yollandı.
Yürüyorum, rüzgâr çıktı...
...ama rüzgâr yok. Bilirsin?
Houghton yöntemini uyguluyorum.
Bu çocuklar, çok fazla konuşma
baskısı altındalar.
Bu yüzden biz de onlara, burada konuşmak
zorunda olmadıklarını hissettiriyoruz.
Şu an hareket aşamasındalar.
Evet, bunu gördüm.
Dudakları dışında her şeylerini
oynatıyorlar.
Her zaman kulaklık takıyorlar.
Bu niye?
Sorun yaşadıkları kelimeleri dinliyorlar.
Sonra da, kendini rahat hissettiğinde
tekrar ediyor.
Bunun ona çok yardımı dokunuyor.
Bunu nasıl söyleyebiliyorsunuz?
Dinle, neredeyse bir sene boyunca
bu çocuğu hiç görmedim...
...ve açıkçası, ben hiç bir gelişme
görmüyorum.
Gördüğüm, torunumun Salt Lake'den
kalkan 38 nolu uçak olduğu.
Selam Turner!
Cassandra da bana yaptığının ne kadar
harika olduğunu anlatıyordu.
Çok fazla gelişme olduğunu görmüş.
Bu harika bir şey.
Dudaklarımı hareket ettirmem
lazım bazen. Üzgünüm.
O kadar da kötü değil.
Fena değil mi? 12 yaşındaki bir dul
gibi görünüyor.
- Öyle mi?
- Öyle.
Bu bir klasik müzik programı için harika.
Peki, buna ne dersin?
Küçük sevimli popolu biri için harika.
Beğendim.
Anne, bu konser için, asker filosunu
karşılamak için değil.
Bu bir seçme ve tüm seçmeler
birbirine benzer.
Onların dikkatini çek!
Bifteği değil, cızırtısını satacaksın.
Bütün o hava durumu sunma
işlerini böyle kaptım ben.
Yani sen, eğitimli bir meteorolog musun?
Eğitimli mi?
Tatlım, dar bir elbisem ve
bir de işaretçim vardı.
Tahminleri şarkı söyler gibi şakırdık.
Aslına bakarsan, bazen annen de TV'de
benimle beraber şakırdı.
Anne, bana bundan hiç bahsetmedin!
Sözünü etmiştim.
Bizim kış şarkısını hatırlıyor musun?
En iyilerimizden biriydi.
Hayır, onu hatırlamıyorum.
Eminim öyledir. 1.000 kez söylemişizdir.
Hadi, seni seviyorum. Lütfen.
Kimse bakmıyor.
Sadece senin için.
Hazır mısın?
# Kış esintisinde paltonuzun
düğmesini kapatın. #
# Kendinize iyi bakın çünkü -12 derece! #
İyi iş, anne.
Dönüşü yap.
Pekâlâ. Bir daha buraya alışverişe
gelmeyeceğim.
Hala iş var sende evlat.
Harikaydı.
Tamam, şimdi...
...bunu denemen lazım. Üzerinde
görmeye can atıyorum.
- Tamam.
- Tamam.
Anne. Seçmelerde kokteyl elbisesi giyemez.
Beni dinlediğini hissetmek istiyorum.
Özür dilerim, tatlım.
Bir şey mi dedin?
Hayır, hayır.
Şuna bak. Bu küçük ateşli
bir şey değil mi?
Onun için değil. Benim için.
Gruba işareti çak.
Selam. Ne yapıyorsun?
Kapıyı koruyorum.
İçeri girebilir miyim?
Bugün değil, efendim.
Ağlıyor mu?
Ağlamaz, surat yapar.
Onu üzmek istememiştim.
Çıkış ayakkabılarını kullanmalıydın.
Neyimi?
Çıkış ayakkabıları, geride bırakmak
ve kızıl ses kullanmamak demek.
Kızıl ses de...?
Süper deli bir ses. Bunu asla
kullanmamalıydın.
Güzel bir alet çantasına sahip
olmanın nedeni budur.
İçinde mavi sesini, çıkış ayakkabılarını
ve onarım karelerini bulundurursun.
Bütün bunları nereden öğrendin?
Anaokulundan.
Yani, senin gibi başka çocuklar da var mı?
Lanetlenmişim. Pekâlâ, içeri gidiyorum.
Bana yararı ne?
Teşekkür ederim.
Küçük kapitalist.
Merhaba.
Pekâlâ, mavi sesimle üzgünüm
diyebilmek için...
...alet çantamdan bir onarım
karesi alıyorum.
Peki, şimdi aramız iyi mi?
Hayır.
- Beş dolar ister misin?
- Hayır.
Açılmamış bir paket 34 beden
erkek iç çamaşırı?
Hayır.
Bunu düzeltmek için yapabileceğim
bir şey var mı?
Tek bir şey var.
Bundan altı tane mi yaptılar?
Oy.
Şimdi, bu Artie'nin eğlence fikridir.
Şuna bak.
Dondurmadan pasta yapılabileceğini
kim bilebilirdi ki?
Evet. Pekâlâ, işte anlaşma.
Sadece küçük dilimlerde...
...ve annenize filmden bahsetmek yok...
...ben de ona pastadan bahsetmeyeceğim.
Tamam mı? Anlaştık mı?
Yeniden arkadaş mıyız?
Çak bir beşlik! Pekâlâ.
Mesaj var. ESPN'den acil e-posta.
ESPN...
Pam Rosen.
Siz iyi misiniz?
Birazdan döneceğim.
Bayan Pam Rosen, lütfen.
İsmim Cal R. Life.
Evet. L-Y-P-Y-E-T.
T, yazıldığı halde okunmaz.
Ne güzel bir gün.
Erken gelen bir doğum gibi.
Harika bir gündü.
Haftanın geri kalanı için
beklentimiz ise...
...güneşli.
Sendeyiz Herb.
Baban arıyor, hemen geliyorum.
Merhaba!
Bugün senin şanslı günün, Bayan Rosen.
Yayın balığı sizin kızartma tavasının
içine doğru sıçradı.
Evet, Artie Decker, namı diğer Ses
buralarda.
Sizin X Games'i duydu ve
seçmelere katılmak ister.
İçeri daha yeni girdim. 2 dakikaya
görüntülü arama yaparız tamam mı?
Merhaba, Artie, biz geldik!
Çocuklar ile eğlendiniz mi?
Şuraya bak! Federal Acil Durum Yönetim
Dairesi'ni aramaya gidiyoruz!
Pasta.
- Artie nerede?
- Gitti!
Gitti mi?
Anneniz bunu görürse...
Neler oluyor?
Merhaba.
Ne yaptın?
Bende daha yeni geldim!
Onlara pasta mı verdin?
İncecik dilimlerden birer tane verdim.
Neden? Neden, Artie?
Çünkü o konuşma sınıfında Turner'ı üzdü.
- Ne?
- Hiçbir şey olmadı.
Sadece bir soru sordum.
Neden kimse konuşuyor? dedim hepsi bu.
Merhaba, aşkım!
Buraya gelmen için sabırsızlanıyorum
benim küçük tavşanım.
Şimdi değil! Tanrım.
O'nun dövmesi mi var?
Harper?
Anne! Bana yalan söyledin!
Yoğurt dondurma gibi değil!
Hayır tatlım.
Bebeğim...
- Benim favorim!
- Harper!
Bu bütün ebeveynlik yaklaşımınızı
mükemmel özetliyor.
Bizim bir yaklaşımımız mı vardı?
Bilmiyorum.
Artie ve Turner, Testere'yi izlemeye
devam etmek ister misiniz?
Yanılmış olmalısın.
18 yaş ve üzeri izleyici kitlesi içindir.
Şiddet ve korku unsurları içerir
Hayır.
Neden onlara pasta verdin?
Çünkü babam istediğini yapar ve
annem de onu savunur!
Şimdi çocuklar nerede?
Onları sakinleşinceye kadar
koşu bandına bıraktım.
Ailemin idare edemeyeceğini
söylemiştim sana.
Belki de ilk gün, en kötü gündür
durumudur sadece.
Acele etsen iyi olur.
Uçağını kaçıracaksın.
Tatlım, bugün gelebileceğim sanmıyorum.
Yarın sabah gitsem iyi olur belki de.
Tamam. Evet.
Hala birlikte dört günümüz olacak.
Tamam.
Pastayla iyi görünüyorsun.
Dünyada ile arandaki sorun ne?
Ne dedim ben sana?
Sana ne söyledim?
Normal konuş benimle. Bağırma.
Artie, bu bizim için ikinci bir şans dedim.
Artie, lütfen terbiyeli davran dedim.
Artie, ben gerçekten bu çocukların bizi
sevmelerini istiyorum dedim.
Yoksa daha dün söylenenleri bile
hatırlayamıyor musun?
Tamam, öyle yaptım ben de.
Pasta ağızlarına girdiği andan itibaren
beni sevmeye başladılar.
Evet, ve şimdi Alice bizi onlarla
yalnız bırakmak istemiyor.
Bize güvenmiyor!
Öyle mi dedi?
Telefonda Phil'e dedi.
Yanlışlıkla kapıyı dinlerken
kulak misafiri oldum.
Bir çift salak olduğumuzu düşünüyor.
Özellikle de senin!
Oyun kötüye gidiyor Artie.
Kaybetmek üzereyiz.
Hizaya gel.
Harika.
Bravo.
Vay canına! Harper, harikaydın!
Berbattım.
Kesinlikle değildin!
Harika değil miydi?
Hayır.
Bu, seçmelerin için yeterince iyi değil!
Daha çok çalışmalısın!
Kızım yetersiz kaldığında,
ondan uzak dururum.
Bu kızdan uzak durulması gerekir!
Alıştırma, alıştırma!
Vay be.
Son James Bond filmindeki
cani kadın değil miydi o?
Tatlım, dinleme onu.
Amarillo'da, o zamanlar
Artie de orada sunucuydu...
Yerel hava durumunu sunmak için
yapılan seçmeleri kazanmıştım.
Çok gergindim.
Artie, seçmelerden önce beni dışarı
çıkardı ve ikimiz de kafaları çektik!
Ertesi gün de işi aldım.
Yani, içmem gerektiğini mi söylüyorsun?
Hayır, hayır. Öyle demiyorum.
Belki de biraz rahatlaman
gerektiğini söylüyorum.
Arkadaşlarınla dışarı çıkabilirsin.
Bilirsin işte, biraz cuma gecesi
eğlencesi yapabilirsin.
Cuma, bir yere davet edil...
Hayır.
Hayır, hayır!
Daha üç günüm var! Alıştırma
yapmak zorundayım! Alıştırma...
Her saniyemi alıştırma yaparak
geçirmek zorundayım!
Doktor Schveer?
Evet?
Belki de yanlış bir şekilde tanıştık
ama bilmeni isterim ki...
...eğer torunumla bir daha
böyle konuşacak olursan...
...senden geriye biraz aksan ve kızıl
saçtan başka bir şey kalmaz.
Anlaşıldı mı, yoldaş?
Teşekkür ederim. Buyurun.
Karsinojenler.
İlki sadece ön hazırlıktı.
Bu gerçeği. Beysbol sahasındayım.
Demek beysbolu seviyor ha?
Evet, çok fazla şeyi seviyor.
Sporu sever. Bilimi sever, filmleri sever.
Pastayı sever.
Tam üstüne bastın!
O kekeme çocuğun arkasında gizli...
Bilirsin, çocukların böyle şeyleri aşmak
için kendi yöntemleri vardır.
Hayır, onların yok, baba.
Hapishaneler bu yüzden var.
Pekâlâ çocuklar, gelin bakalım!
Gelin bakalım! Verin ellerinizi.
Hadi.
Üç deyince. Bir, iki, üç...
Hadi eğlenelim!
Çok heyecanlıyım.
Haydi oynayalım!
Atıcıymış!
Evet.
İyi bir kolu var.
Oğlu da annesi gibi.
Evet, doğru.
Hayır, hortum gibiydin.
Sonra ergenliğe girdin ve kız gibi
davranmaya başladın.
Aman baba, ergenliğe girdiğim için üzgünüm.
O zamanlar seninle gurur duyardım.
Genellikle oradaki tek kız sen olurdun.
O kokmuş çocuklara günlerini gösterirdin.
Skorları tutmak ve istatistikler için bana
yardım ettiğin o yazı hatırlıyor musun?
Üzerini ezdiğin küçük kaleminle
orada otururken çok şirindin.
O topun geldiğini hiç görmedin değil mi?
Geliyor diye bağırabilirdin.
Yayındaydım. Telaş yapmak istemedim.
O işi severdin.
- Evet.
- Evet.
Evet, öyle.
Vurucu!
Bu o, kabadayı çocuk.
Evet, Ivan.
Turner'ın onu hakladığını öyle
çok görmek istiyorum ki.
Sayı!
Birinci sayı! Gerçekten iyi.
Gerçekten iyi.
Aferin, Turner!
Bir tarafta umuduz, salıyla Küba'dan
kaçmış Turner Simmons...
...diğer tarafta ise herkes tarafından
hor görülen ve nefret edilen...
- ...Ivan adında sefil bir çocuk.
- Baba!
Salladı ve kaybetti! İkinci sayı!
Bir sayı daha, sonrasında bu 8 yaşındaki
öküz kurbağasını bekleme kulübesine...
- ...gönderecek.
- Baba...
Ivan için yıllıkta, muhtemelen kendini
tekrar edecek yazacaklar.
Simmons ona bakıyor.
Silkeliyor.
İşte atış.
Üçüncü sayı! Orada işin bitti!
Söndür ışıkları Alice!
Aferin, Turner! İşte bu!
Hey, hey. İşi bitti! Üç sayı oldu!
Bir, iki, üç! Sonra dışarı!
Ara!
Sorun değil!
Bu babam ve burada yeni!
Tamam. Burada oyun dışı kalmak yoktur.
Yok mu? Bu nasıl olur?
Sayı yapıncaya kadar vurmaya
devam ederler.
- Cidden mi?
- Cidden.
Baba, neden oturmuyoruz?
Pekâlâ.
Biliyorsun ki bu aptalca!
Çünkü şarkıya bakarsan...
...bir, iki, üç ve dışarıdasın der.
Sayı yapıncaya kadar oyunda...
...kalacaksın demez.
Haklı! Bu oyundan nefret ediyorum!
Ne anlamı var ki?
Çocuklar, rekabet olmadan oyunun
keyfini çıkarıyor. Olay bu.
Evet ama bu bir rekabet oyunu.
Bilirsin, hayat gibidir.
Sana bir şey sorayım.
Yani, kimin kazandığını
nereden biliyorsun?
Biz bu ligde skor tutmayız.
Her oyun berabere biter.
Olamaz.
Yenilgi acısı yok mu? Berabere kalmanın
heyecanı mı var sadece?
Skor tutmaları iyi bir şey!
Evet, senin çocuğun kötü de ondan.
Mahvedeceğim seni!
Yaşlı adam haklı. Sıkıcı bu.
Bak?
Sıkıcı değil!
Onlar çocuk ve eğleniyorlar!
Hayatlarında skor tutmak için
bolca zamanları olacak!
- Sen dışarı!
- Hayır, değil.
Evet. Turner, senin işini bitirdi.
- Hayır, yapmadım.
- Evet, yaptın.
- Oyun dışısın.
- Hayır, değilim!
- Üç defa ıskaladın, dışarıdasın!
- Hayır, değilim!
Barker, neler oluyor?
Osuruklu çıldırdı.
Yine mi?
- Dışarıdasın!
- Hayır, sen dışarıdasın!
Ivan, vurmak yok!
Kelimeleri kullan!
Tamam anne.
Dışarıda olduğumu söylediğin için
sinirlendim.
En azından, artık sıkıcı değil.
Bu nasıl Artie'nin suçu olabilir ki?
Tüm gördüğüm, o küçük canavarın
beysbol sopasını alıp...
...babanın özel yerlerine vurduğu.
Buna neyin yol açtığını görmedin.
- Benim hatamdı.
- Tatlım.
Keman öğretmenini tehdit mi ettin?
Tehdit edildim mi diyor? Ben ise,
torunumu savundum diyorum.
- Phil?
- Selam.
Selam, biz kazandık. Ben kazandım!
Kazandım! İnanabiliyor musun?
Aman tanrım!
Bu harika! Bu harika!
- Babanız kazanmış!
- Tebrikler, baba!
Yarın gece, bana ödül verecekler.
Ne zaman buraya geliyorsun?
Burada neler oluyor bilmiyorsun.
Çılgınlık bu.
Çocuklarımızı aileme bırakamayız.
Peki bu, gelemeyeceğim mi demek oluyor?
Phil, lütfen beni dinle.
Anlamaya çalış.
Özür dilerim.
Evet. Çok iyi anlıyorum.
Tamam.
Döndüğümde görüşürüz.
Tamam. Biz eve gidiyoruz.
Hayır.
Hayır mı?
Artie ve çocuklar eve gidiyor.
Bende seni havaalanına bırakıyorum.
Ne?
Alice, babanla sizin yönteminizi
deneyip, her şeyi halledeceğiz.
Hiç denemediniz ama.
Ben denedim. İnan bana öğrendim.
Bak şimdi. Buraya gelip çocuklara
bakmamızı istedin...
...ama bize bunu yapma şansı tanımadın.
Buraya geldiğimizden beri takipteydin.
Özellikle de babanın.
Tamam, onun tarafını tut,
hep böyleydin zaten.
İyi bir nedenden ötürü.
Çünkü çocuklar büyüyüp gittikten sonra,
geriye kalan kocandır.
Alice, biliyorum mükemmel bir ebeveyn
olmaya çalışıyorsun...
...ama tatlım, böyle bir şey yok.
Açıkçası, Phil'e sadece onların
babası değil...
...ayrıca senin de kocan olduğunu
göstermen gerekir.
Alice, ben senin annenim. Şunu anla bak,
bana çok yararı oldu.
Hayallerini sev, adamını sev.
Kocanın rüyası gerçeğe dönüşüyor...
...ve senin de o rüyanın bir parçası
olarak, orada olman gerekir!
Nasıl olur da gidemezsin?
Tatlım, gitmek zorundasın.
Gidiyorsun!
Elbiselerim ne olacak?
Seni giyinik istediğini sanmıyorum.
Ayrıca, bavulun zaten orada.
Çocuklar, anneniz nihayet gidiyor.
Seçmelerim ne olacak?
Ben ilgilenirim! Harika olacak!
Evde görüşürüz.
Hayır. Güle güle!
Bu çok mutlu bir gün.
# Mutlu bir gün. #
Sen sürebilir misin? Kendimi
iyi hissetmiyorum.
Öyle bön bön bakacak mısın?
İçeri almayacak mısın?
Maçın ortasındayız ve kaçırılan
iki atış dışında sayı yok.
Devler ile Atlanta Braves, atış
düellosu için kilitlendiler.
Lincecum ile Hudson. İkisi de her daim
harika oynamışlardır.
Buster Posey, iç köşeden bir sayı
koparmayı başarıyor.
Bakın ne diyeceğim dostlar, bu gece...
...22 derece sıcaklık, 45.000 taraftar,
patlamış mısır kokusu, sosisliler...
...tüm şu klişe şeyler, ama
size bir şey söyleyeyim...
...şu an başka hiçbir yerde
olmak istemezdim.
Posey üçlüğü bulmak için atışını
yapıyor ve başarıyor.
İşte bu, yediye sıfır.
Birazdan geri döneceğiz. Ben
Devlerin Sesi, Artie Decker.
Hatırlatma: Bugün okul yok.
Senfoni için biletleriniz var.
Yüzüne ne oldu?
Sen bir de sabahları kendine bak.
Bu hoşuna gitmeyecek.
Barker!
Geçiyor mu?
Şey, tam olarak değil.
Üzgünüm, osuruklu.
Gidelim!
İki numaraya gitmem lazım!
Hayır, zaten geç kaldık!
Artie, sen onu al.
Tamam. Tamam, gelin hadi! Gidelim.
Hayır, hayır, o tutabilir.
Gayet iyi, o tutabilir!
Senfoni ikide başlıyor!
Çeyreklik?
Bugün olmaz, teşekkür ederim.
Tamam.
- Hey, dostum.
- Özür dilerim!
Çok üzgünüm.
Bu insan olamaz.
- Acele et!
- Tamam.
Tamam. İşte başlıyoruz.
Evet.
Tamam, işte oldu.
Bunun üzerine oturamam.
10 dolar veririm.
Babam bana hep şarkı söylerdi.
# Çık artık, çık artık Bay Kaka... #
# ...yüzme havuzunda yüzmeye başla. #
# Saklandığın yerin karanlık
olduğunu biliyorum... #
# ...ama burası çok güzel. #
# Haydi, haydi, Bay Kaka... #
# ...çünkü yapacak bir şeyimiz var. #
# Eğer acele edersen... #
# ...kanguru Carl ile buluşacağız. #
Evet!
Hey ahbap, şarkıya devam edebilir misin?
# Çık artık, çık artık Bay... #
Haydi.
Hala orada! Sorun yok! Sorun yok!
Hiçbir sorun yok.
Çok teşekkür ederim.
Bu taraftan. Hadi, tatlım.
Başardık.
Büyük bir kalabalık. Kask gecesi olmalı.
O kadar da komik değildi.
Carl ve ben gitmek istiyoruz.
Koltuğunuzdan kalkmayın.
Olmaz dedin.
Sonuçlarını düşünün bayım.
Ben değil, bu o.
Üzgünüm. Çocuklar işte.
Barker? Barker?
Hey, buraya gel!
Gitme. Hayır. Evet! Gel.
Kim Çaykovski'ye bir çocuk getirir ki?
Ben. Büyücü adam. Ha!
Carl, hadi!
- Büyükanne?
- Evet, tatlım?
Artie, Barker'ı kovalıyor.
Bu çok güzel canım.
Ne?
Pardon. Affedersiniz!
Pardon. Barker! Buraya gel!
- Kes şunu!
- Barker!
Aman...!
Nerede o?
- Orada!
- Barker!
Barker!
Carl!
Buraya gel!
Bakalım.
- Artie?
- Özür dilerim!
Artık buna dayanamıyorum!
Bütün bu öğretilebilir anlar ve
benlik saygısı korunması...
...sonucunda kimse ceza almıyor!
Bütün oyunlar berabere bitiyor!
Tek duyduğum, kelimeleri kullan,
kelimeleri kullan.
Çocuklara karşı kullanmadıkları
tek kelime ise, hayır!
Haydi Bay Decker.
Güzel sanatlardaki diğer hastalar da
sizi bekliyor.
Bir saniye.
Burada olanlar için çok üzgünüm.
Onunla paylaşın.
Teşekkür ederim.
Vahşiler.
Orada olacak.
Evet, Artie Decker. Onu seveceksin.
Profesyonellerin profesyonelidir.
Yarın sabah 11:00'de, Piedmont Parkında.
Görüşürüz... görüşürsünüz.
Tamam, güle güle.
Piedmont Park, harita.
Akşam yemeği!
Kimdi o?
Pazar araştırması. Hep de akşam yemeğinde
ararlar. Nasıl biliyorlar acaba?
Çocuklar, oturur musunuz?
Beni rahatsız eden bir şey var. Bunu
açıklığa kavuşturmak istiyorum.
Şunu söylemek istiyorum...
Asla ve asla Barker'a şaplak atmayacaktım.
- Onu şaplakla tehdit ettin.
- Ama asla bunu yapmayacaktım.
- Ama o bunu bilmiyordu.
- O nedenle işe yaradı.
- İşte başlıyoruz!
- Harika görünüyor!
Tatlım teşekkür ederim.
Biz bunu istememiştik.
Evet, biliyorum. E-postalarınızı
aldım. Ama...
Aileler böyle yer.
Birlikte masaya oturur ve
hepimiz aynı şeyi yeriz.
Biz böyle yemeyiz.
Biliyorsun Barker...
...büyükanneniz, annenizin tarifini
yapmak için çok uğraştı...
...ve sırf bu nedenle olsa bile...
...bu yemekten zevk alma nezaketini
göstermek zorundayız.
Teşekkürler tatlım. Bu çok hoştu.
Ben pizza söyleyeceğim. Kim benimle?
Dört saattir burada oturuyorsun.
Oyun mu oynuyorsun?
Eğlenceli gibi görünüyor.
Sadece buraya mı basıyorsun?
Hayır, hayır!
Kaybettiniz.
Özür dilerim.
Turner, bir şey soracağım.
Hiç X Games veya onun gibi
şeylerden izler misin?
Bazen.
Evet. Bu işin dilini biliyor musun?
Havada takla, yandan dönüş,
kalkık burun gibi mi?
Evet, bu tür şeyler.
Dinle, ileride seni içeri soksam ve
bunlardan konuşsak?
Gizlice içeri sokmak dışında olur.
Sekiz yaşındayım.
Tamam, anladım.
Dinle, dün eğer seni utandırdıysam
özür dilerim.
Hangi gündü o?
Tam üstüne bastın!
Bir şey daha.
Şu Ivan denen çocuk serserinin teki.
Ona karşı dik dur.
Onun başladığı her şeyi sen bitirebilirsin.
Kendine güven.
Bir kere kendine inandın mı,
istediğin her şeyi yapabilirsin.
Belanın gözlerinin içine bakıp,
sonrada ona göz kırparsın.
Her şey yoluna girer. Tamamen
duruşunla alakalı.
Şimdi, bunu nasıl açıyoruz?
Bu sadece bir masa.
Hadi.
Güle güle Harper, Turner, Barker,
Diane ve Osuruklu Decker.
Bilerek yaptı.
Unutma, Barker'ı oyuna götüreceksin.
Tamam.
Alice, bunun çok önemli olduğunu söyledi.
Buralarda hala yeniler...
...ve Barker'ın da yeni arkadaşlar
edinme şansı olmamış tamam mı?
Anladım.
Hoşça kal Barker.
Hoşça kal.
Bir şey soracağım.
Bu oynayacağı çocuk da hayali mi?
- Hayır.
- Oraya nasıl gideceğim?
R-life'ı kullan. Turner adresi girdi zaten.
Tamam. Di, oyundan sonra
Barker'ı sen alsan olur mu?
Almak mı? Oyun süresince
orada olman gerekiyordu.
Ne? Onun oyun arkadaşı ne zamandan
beri benim oyun arkadaşım oldu?
Bir şey yapamam! Gitmem lazım tatlım.
Hayır ama...
Tamam.
- Hoşça kal.
- İyi eğlenceler!
Tamam.
Pekâlâ. İyi eğlenceler.
Oyunda harika zaman geçireceğiz!
Şu oyun arkadaşını ekmeye ne dersin?
Oyunlardan nefret ediyorum,
kimse Carl ile konuşmuyor.
Ne kadar da kaba insanlarmış öyle.
Benimle birlikte eğlenceli bir şeyler
yapmak ister misin?
Harika. Pekâlâ. Hadi gidelim.
R- life, bana bir alışveriş merkezi bul.
Okuldan sonra kaykay sahasına gidelim mi?
Ivan!
Ne istiyorsun Turner?
Dinle serseri!
Senin başladığın her şeyi...
...ben bitiririm!
Soyunma dolabının oradaydık
ve o çıkageldi...
...çok acayip bir sessizlik oldu.
Ne söyleyeceğimi bilemedim.
Partime geliyor musun?
Selam. Gelebileceğimi sanmıyorum.
Gitmem lazım. Umarım akşama görüşürüz.
Lütfen gitme.
Senden çok hoşlanıyor.
Tony, bugün bir 900'lük
basacak mısın kanka?
Yoksa aklımızı başımızdan alacak
başka şeyler mi göstereceksin?
Daha önce hiç görmediğimiz
şeyler gibi mesela.
Bilemiyorum. Bir 900'lük denerim...
...ve tam ortasında bir dövme
hareketi çakarım.
Hadi! Geç kaldık!
Ama çişe gitmem lazım!
Bunun için bir şarkım yok.
Üzgünüm.
O 900'e vurduğun özel geceden
bahsetsene biraz.
Planlanmış bir şey değildi.
Elimden gelenin en iyisini
yapmaya çalıştım...
Çişe gitmem lazım!
Atlanta'ya geri dönmek nasıl bir duygu?
İşte geldim. Kusura bakmayın geciktim,
motosiklet sorun çıkardı.
Ben Artie Decker, Deli Köpek!
Ne haber kanka?
Sen Artie Decker mısın?
Görev icabı buradayım.
Aynı iş için mi buradayız?
Umarım değildir.
Bekle bir saniye. Bu adamı tanımıyor musun?
Elbette tanıyorum.
Adamım bu Tony Hawk!
Evet Tony Hawkman. Nasılsın?
Pekâlâ.
- Bu çocuk kim?
- Temsilcim.
Çok fazla estetik geçirdi.
Eğer bir kere daha yaptırırsa
zamanda geri gidecek.
Ben gidip ekipmanlarımı alayım.
Pekâlâ, nasıl kayıyoruz?
Nasıl kayıyor muyuz?
Şey, biz şöyle kayarız.
Sporcular hazırlık yapıyor...
...bu yüzden, doğaçlama yap.
Gördüğüm gibi mi anlatayım?
- Aynen.
- Tamam, harika.
Burada çocuk olmaz adamım.
Hayır, hayır. Çocuk benimle. Sorun yok.
Biz de şuraya gidiyorduk.
Söz veriyorum, her şey yolunda gidecek.
Sen burada otur tamam mı?
Carl ve benim çişimiz geldi.
Bana bir dakika daha verin...
...sonra söz veriyorum istediğiniz
kadar işeyebilirsiniz.
Ama biz gerçekten...
Osuruklu konuştu.
- Hazır mısın?
- Evet, evet geliyorum.
- Tamam.
- Başla! Başla!
Oradaki herkese selamlar!
Harika bir gün ve geldiğiniz
için teşekkürler!
- İşte ilk...
- Kestik!
- Ne?
- Bitirdi. Tur sona erdi.
Pekâlâ. Şey...
Bir şans daha verin. Isınıyorum sadece.
Sinatra bile boğazını temizler.
Pekâlâ moruklar, hadi.
Devam etmeyi deneyin.
Hazır? Üç, iki...
Destansı bir şekilde üzerinde.
540'lık bir topuktan çevirme
görmeyi umuyoruz...
990'lık vücut dönüşü ile
7'lik karpuz çalışı.
Karpuz çalışı, kuzenim metroda...
...karpuz çaldığı için tutuklanmıştı.
Tony çok küçükken başladı.
Aslında anne karnındayken bile kayıyordu.
Bir şey sorabilir miyim?
Merak ettiğim bir şey var.
- Kesinlikle.
- Üzerinde uzmanlaşmadan önce...
...bu numaraları nasıl çalışıyorsun?
Şimdi şunu yapacağım, birileri
yerleri silsin mi diyorsun?
Bekle. Yarım borunun üzerindeki
bir çocuk mu?
Barker!
Barker!
Barker, ne yapıyorsun?
Çişim geldi demiştim.
Hepsi de senden mi geliyor?
- Tuttum.
- Ne zamandan beri? Doğduğundan beri mi?
Orada yaptığın şey çok tehlikeliydi.
Bunu biliyor muydun?
Bunu yapmamı Carl istedi.
Carl'ın senin için iyi bir arkadaş
olduğunu sanmıyorum.
Heyecan arayan bir kanguru o.
Sanırım senin Carl'a ne yapacağını
söyleme zamanın geldi.
Bir şey daha var.
Bugün sana göz kulak olmam...
...gerekiyordu ve iyi bir iş çıkaramadım.
Üzgünüm.
Eğer eve gittiğimizde bu olanları...
...kimseye anlatmazsan...
...osuruklu sana minnettar olur tamam mı?
Yirmi papel.
Anlaştık.
Hadi eve gidelim.
Hadi Carl.
- Nasıl yaparsın?
- Neyi?
Öğrenemeyeceğimi mi sandın?
20 papelimi geri isterim.
O daha küçük bir çocuk!
Bir şeyi yok.
Yok mu? Bir bak bakalım.
O değil. Turner.
Sen neden bahsediyorsun?
Turner'dan ve ona verdiğin zekice
tavsiyeden bahsediyorum.
Sormak zorundayım, sen de ona vurdun mu?
- Hayır.
- Neden?
Çünkü ilk ben vurdum.
Sonrada o...
...bağırmaya başladı ve benimle
dövüşürken yanında biri daha vardı.
İkiye karşı tek mi? Yanındaki ne kadardı?
Küçük kardeşiydi.
Bunu o yaptı.
Hepsi benim hatam Turner.
Karşısında dur dediğimde, ona
vurmanı kast etmemiştim.
Pekâlâ, dinle.
Büyüdükçe yerler alçalır.
Turner, seninle bir şey paylaşabilir miyim?
Sadece senin ve benim aramda.
Başka kimse bilmeyecek.
Bu iki erkeğin konuşması.
Senin yaşındayken çok utangaçtım
çünkü boyum çok kısaydı.
Kimseyle konuşmazdım.
Kendime olan saygım...
Kendim hakkında nasıl hissettiğimi
tahmin edebilirsin, çok kötüydü.
Hiç böyle hissettin mi sende?
Öyle mi? Biliyor musun?
Öyle hissetmemelisin.
Çünkü harika bir çocuksun.
Pekâlâ, sana bir şey dinletmek istiyorum.
Hey ev, bir şey dinletmek istiyorum.
Tamam.
Tamam.
Şimdi, bunu ilk duyduğum zaman...
...kimi dinleyeceğimi anında anlamıştım.
Bir beysbol sunucusu olmam
gerektiğini biliyordum.
Ve bunu hissettiğim...
...andan itibaren, başkalarının ne dediği
veya düşündüğü önemli değildi.
Tüm dünyanın duyduğu atış mı?
Doğru. Tüm dünyanın duyduğu atış.
Anlatayım bak.
Sene 1951. Uzun zaman önce.
İki takım: Brooklyn Dodgers,
New York Devler.
Birbirlerinden nefret ederlerdi.
Luke Skywalker ile Darth Vader gibi.
Daha da kötü.
Beysbol sezonu bitmek üzereydi
ve düğümlenmişlerdi.
Bu maç, Dünya Kupasında
New York Yankileri’nin karşında...
...oynayacak tarafı belirleyecekti.
New York tarihindeki en büyük oyundu.
Son anda iki sayı kaybedildi...
...devler, dörde iki kaybediyordu...
...Bobby Thomson isimli vurucu
eşitliği sağladı.
Bobby Thomson vuruşlarına devam ediyor.
Üç vuruşundan ikisi başarılı.
Bir teklik ve bir çiftlik.
Gözlerini kapa. Hadi gözlerini kapa.
Gözlerini kapadığında görebileceksin.
Bobby, 292'den vuruyor.
Lockman, bir saniyeden daha az
bir sürede kurşun gibi atıyor...
...ama Thomson bir kere daha
vurabilirse rüzgâr gibi koşacak.
Branca fırlattı.
Bir long drive! İnanıyorum, olacak...
Devler şampiyonluğu kazanıyor!
Bobby Thomson, sol alanın içerisine
isabet ettiriyor.
Devler şampiyonluğu kazanıyorlar...
...ve çılgına dönüyorlar,
çılgına dönüyorlar.
İşte ev sahibi takım!
İnanamıyorum!
Beşe dörtlük bir skorla Devler kazanıyor.
Bobby Thomson'ı havaya kaldırıyorlar
ve saha boyunca taşıyorlar!
Bana hayalimi veren bu oldu.
Şimdiki büyük hayalim, Devler için
sunuculuk yapmak elbette.
Yaptın mı?
Hayır. Ama...
Hala yapabilir misin?
Asla bilemezsin.
Tekrar dinleyebilir miyim?
Elbette.
Bobby Thomson vuruşlarına devam ediyor.
Üç vuruşundan ikisi başarılı.
Bir teklik ve bir çiftlik.
Billy ***...
Bir oyun oynayacağız tatlım.
Katılmak ister misin?
- Olmaz büyük anne.
- Neden?
Çünkü yarın iyi çalamazsam Atlanta
Gençlik Orkestrasına giremem.
Juilliar da, oranın mezunlarını alır.
Orada da Sarah Chang'ten...
...ders alırlar ve ondan ders alanlar,
Berlin Filarmoni’ye girmeyi...
...neredeyse garantilemiş gibidirler ve
orası da çalmayı en çok istediğim yer.
- Tatlım. - Evet.
- Berlin bir yere gitmiyor.
Çalışmazsam, ben de bir yere gidemem.
Tamam, çocuklara öyle derim.
Emin misin?
Evet.
Tamam.
Beyler bu oyuna, tekmele kutuyu derler.
Onu geri dönüştürecek misin?
Burası çok kirli.
Ve rüzgârlı!
Biliyorum. Buraya dışarısı denir.
Geliyor mu?
Çok yazık.
Pekâlâ çocuklar, oyunun amacı...
...yakalanmadan kutuya vurmak!
Tamam, hadi başlıyoruz!
Hadi!
Vur... hadi.
Sıkıcı gibi.
Sıkıcı?
Öyle mi?
Kim yaşlı Artie'yi pataklama şansı
yakalamak ister?
Doğru.
Özür dilemek zorunda kalsın!
Kutuya öyle bir vurun ki, kulağının
birinden girsin, diğerinden çıksın!
Ben isterim!
Kulağımdan mı?
Çekil yolumdan osuruklu.
Buraya!
İyi vuruş.
Bende Turner!
Aldım, aldım!
Süper Artie'yim ben, bana dikkat edin!
Dikkat et, dikkat et!
Kutuyu bana gönder!
Buraya.
Osuruklu!
Pekâlâ. Oyun başlasın!
Hadi!
İyi misin?
İyiyim.
Sen bir de diğer çocuğu görecektin!
- Biraz daha buz getirdim.
- Teşekkür ederim tatlım.
Yakında durur.
Yemeği hazırlamalıyım.
Büyük anne?
Evet canım?
Yarın seçmelerim olduğunu biliyorum
ama tüm gün çalıştım.
Öncesinde rahatlamam gerektiğini
söylemiştin ve bu gece bir parti var.
Taşındığımızdan beri davet edildiğim
ilk parti. Bir saatliğine gitsem...
...sonra hemen eve gelsem?
Uykudan önce iyi gelirdi.
Nasıl bir parti?
Çocuğun biri veriyor.
Benden hoşlanıyor sanırım.
Makyajını ben yaparım!
Keşke kalabilseydik.
Evet, bunu daha çok yapmalıyız. Mesela...
Evet, mesela...
- Her hafta?
- Evet.
Olaya karışan çocuk yaralanmadı.
Bir bakın ve şunu dinleyin.
Korkutucuydu. Tam 900'lüğü
çakmak üzereydim ki...
...orada vızır vızır konuşan
bir çocuk vardı.
Onun nehrine denk geldim ve kaydım.
Sonra bu You Tube'a düştü.
Tek boynuzlu at Charlie'den
daha fazla tıklandı.
Orada ne yaptığını sorduğumda
ne dedi biliyor musunuz?
Kangurum Carl'ı takip ediyordum.
Küçük kıvırcık bir elemandı.
Bu görüntüler Tony Hawk'ın
X Games'deki antrenmanından.
Bilirsiniz, hemen akla şu soru geliyor...
Ne tür bir ebeveyn çocuğunun bu şekilde
yarım boruda olmasına izin verir ki?
Alice'in en çok çaldığı şarkılar.
#1 Aşkın Kitabı.
Selam!
Nasıl bağlamışlar?
Onlara tıraş olmayı öğrettim.
Evet. Ona bacaklarınızı gösterin.
Harika!
Bilin bakalım akşama ne ısmarladım?
Çin yemeği... tam Asyalı yani.
Erişte!
Pekâlâ, yukarı çıkın ve
üzerinizi değiştirin.
Geri geldiğinizde, büyük annenizle
bilek güreşi yapacağız.
Nasıl oldu da bir tane yapmışız?
Çok geç sayılmaz.
Çok çok geç. Gel buraya, sana
bir şey göstereceğim.
- Ne?
- Şuna bak.
- Bu Alice'in şarkısı.
- Evet.
Daha ya üç ya da dört yaşındaydı,
nasıl da hatırlamış?
Bilmiyorum ama çalma listesinin
en başında.
Arabada ona bu şarkıyı
bin kez söylemişizdir.
- Söylemek istediğini biliyorsun.
- Söylemek istemiyorum.
# Merak ediyorum, ediyorum,
kim, kim, kim... #
# Aşkın kitabını kim yazmış? #
# Söyle, söyle, söyle aşkın
kitabını kim yazmış? #
# Bilmem lazım cevap,
yukarıdan birisi mi? #
# Merak ediyorum, ediyorum,
kim, kim, kim... #
# Aşkın kitabını kim yazmış? #
Bu da ne?
# Birinci bölüm der ki,
ona aşık olursun... #
# Ona tüm kalbinle aşık olursun... #
# İkinci bölüm der ki,
bunu ona söylersin... #
# Asla ama asla bir parçası
olamayacaksın... #
# Üçüncü bölüm, romantizmin
anlamını hatırla... #
# Dördüncü bölüm, ve ayrılırsınız... #
# Ama ona bir şans daha verirsin... #
# Merak ediyorum, ediyorum,
kim, kim, kim... #
# Aşkın kitabını kim yazmış? #
# Merak ediyorum kim... #
Evet.
# Aşkın kitabını kim yazmış? #
Teşekkürler.
Büyük anne?
Hazırım.
Vay canına!
Harper. Bu harika.
Bekle, kameram.
Tamam.
Tatlım, harika görünüyorsun!
Teşekkürler.
Çok güzel görünüyorsun.
Artie, şimdi torunun hakkında
ne düşünüyorsun?
Aynı annesi gibi görünmüyor mu?
Aynı annesi gibi.
Yağmur durdu.
Carl diyor ki, dışarı çıkıp
tekrar oynamalıyız!
Hayır, Barker, o çok anlaşılmaz.
İstiyor ama.
Barker, konuştuklarımızı hatırladın mı?
Carl'ın patronu sensin. Ne yapacağını
ona sen söylüyorsun.
Carl, şu an çıkamayız.
Hayır Carl!
- Dur!
- Sorun ne?
Kaçtı. Asla geri gelmeyeceğini söyledi.
Mektuplarını almak için geri gelecek.
Evet, mektuplar.
Mantıklı.
- Barker!
- Carl!
Artie, getir onu.
Barker yetişkinlerin izni
olmadan evi terk etti.
Carl, gitme!
Barker!
Güle güle, Artie Decker.
Barker!
Bana kaç tane daha kalp krizi yaşatacaksın?
Hayır, hayır!
- Barker, iyi misin?
- Yok bir şey.
Ne, canın mı yandı?
Bak, görmüyor musun?
Öldü, ona araba çarptı! Carl öldü!
Ne? Hayır! Carl'ı ben mi öldürdüm?
Tatlım o iyi. Biraz sersemlemiş sadece.
Evet, evet. Carl, iyisin değil mi?
Evet, yok bir şeyim adamım. Gayet iyiyim!
- Konuşan Carl değildi, sendin!
- Kes sesini!
Hayır, iyi değil!
Öldü! Parçaları yola saçıldı.
Kafası şurada, vücudu da orada!
Senin suçun! Beni onunla kavga ettirdin!
Manyak acayibiz.
Carl'ı seviyorum!
Pakete onun için ekstradan şans
kurabiyesi bile ekledim!
Affedersin, Çince akıl hastalığı
nasıl söylenir?
Merhaba?
Devriyedeydik ve alarmı duyduk.
Herkes iyi mi?
Evet.
Hayır, o öldü! Ona araba çarptı!
Aniden önüme çıktı!
Memur bey, zamanınızı boşa harcıyorsunuz.
Ne oldu? Neden burada polisler var?
Alarm niye açık?
- Selam!
- Anneciğim!
- Hırsız mı girmiş?
- Yok bir şey.
Kesinlikle bir şey yok.
Burada ne işiniz var?
Carl'ı öldürdüm!
- Ne?
- Carl'ı mı öldürdün? Nasıl?
Carl kim? Aileden biri mi?
- Evet!
- Hayır!
O bir kanguru!
Ne?
Turner, gözün!
Nasıl oldu bu?
Artie yaptı?
Hayır, hayır. Ben değil. Ivan'ın kardeşi
yaptı. Bunu ben yaptım.
Anneme mi vurdun?
Kazaydı!
Şikâyette bulunmak ister misiniz
hanım efendi?
Hayır!
Oyun oynuyorduk.
Elbiseye bak.
Makyaj mı yapmış?
Hırlama bize.
Bu inanılmaz.
Onu 12 yaşında bırakıyoruz ve
geri geldiğimizde 16 olmuş.
Eve girin çocuklar.
Turner, alarmı kapat lütfen.
Yarına kadar gelmemeniz gerekiyordu.
Nasıl Barker, X Games'de neredeyse
ölüyordu çok merak ettik.
Şok cihazını hazırla!
Bu doğru değil.
Barker bu sabah Artie ile
beraber oyundaydı.
Öyle mi?
Biraz sıkışmıştım...
...ve bende onu bir iş meselesi için
giderken yanımda götürdüm.
X Games'de ne işin olabilir ki?
Evet Artie, ne işi?
Ben...
Şey...
Buradaki en önemli meseleyi
unutmuyor muyuz?
Ne meselesi?
Hayali bir kangurunun ölümü.
Hayali mi?
Evet!
Gidebilirsin.
Lütfen birisi Carl'a ne olduğunu
açıklayabilir mi?
Kutu tekmelemece oynuyorduk...
...sonra yağmur başladı ve içeri girdik...
...ben de parti elbisesi için Harper'a
yardım ediyordum.
Parti mi? Parti mi vereceksiniz?
Hayır baba, partiye gideceğim.
Ondan hoşlanan bir çocuk için.
Çocuk mu? Ne çocuğu?
Seçmelerinden önceki gece mi?
Dalga mı geçiyorsun?
Ben izin verdim.
Bu çok saçma. Bu söz konusu bile olamaz.
Belki de saçma olan,
başka hiçbir şey...
...yapmadan, hayatımın geri kalanı boyunca
başka da hiçbir şey yapmayacağım...
...bir okulun, yarınki seçmelerine
hazırlanmak için...
...tüm zamanımı keman çalışarak
geçirmemdir.
Kendi cümlelerini kullanıyor en azından.
Harper. Harper! Çok fazla zaman
ve emek harcadığın...
...sana verilmiş bir yeteneği, bir
kabiliyeti geçici bir heves için...
...ziyan etmene izin veremem.
Senden nefret ediyorum ve keşke benim
annem senin dışında herhangi biri olsaymış!
Belki de bu sözler değildir.
Anne, baba teşekkürler.
Siz olmasınız bu haftayı atlatamazdım.
Ben derim ki, hemen hava alanına gidelim.
Kıyafetlerimizi bile almadan sıvışalım.
35 senedir seni takip ettim, Artie.
Her ihtiyacın olduğunda ben oradaydım.
Şikâyet etmiyorum.
Şey biraz...
Ama bu hafta...
Bu hafta biz ve torunlarımızla
ilgili olmalıydı...
...seninle değil.
Seninle değil.
O seçmeye gitmek zorunda mıydın?
En iyi anlarımdan biri değildi.
Bir saatlik harika bir zaman dilimi için...
...biz diğer büyük anne ve baba değildik.
İşte buradasın.
İyi misin?
Daha iyi anne olduğum günler oldu.
Bilirsin, o partiye gitmesine izin vermek
o kadar da korkunç sayılmaz.
Biliyorum.
Öylece olayın içine dalınca,
aşırı heyecanlandım.
Ailemin Carl'ı öldürdüğüne inanamıyorum.
Ben de bunu düşünüyordum.
Bilirsin, Carl'ı ailen öldürmedi.
Bunu sadece Barker yapabilirdi.
Bir şekilde, burada olmamamız
bunu yapmasına neden oldu.
Nasıl yani?
Belki de çok fazla üzerine düştük.
Belki de hayali arkadaşını
bırakması için...
...birazcık hoşgörüsüz sevgiye
ihtiyacı vardı.
Ama Phil, bu babamı haklı çıkarır.
Evet. Başka seçeneğimiz yok.
Harper?
Geri gidebilirim.
Hayır, hayır, sorun değil.
Gidip bir Barker'a bakayım.
Teşekkürler Phil.
Üzgünüm.
Neden?
Biraz daha sınırlandırabilir misin baba?
Bu hafta için.
Bugün neredeyse Barker'ın
incinmesine yol açtığım için.
Bunun için çok üzülüyorum.
Orada ne işin vardı ki?
Seçmelere katılmıştım.
Çünkü Ayılar beni kovdu.
Ne?
Bize niye anlatmadın?
Küçük düşürücüydü çünkü.
Bunu neden yaptılar ki?
Bu işte çok iyisin.
Yeterince iyi değilimdir belki.
Alice...
...annen, gerçekten de bu ziyaretin...
...torunlarıyla yakınlaşmasını
sağlayacağını umuyor.
O, Harper'la bir anlamda...
...harika bir bağ kurdu...
...ve sırf ben işleri berbat ettiğim
için bunun bitmesini istemiyorum.
Ya sen?
Torunlarınla bir bağın olsun
istemez misin?
Elbette isterim.
Yani...
...siz eve gelmeden bir saat
öncesi çok güzeldi.
Yani bazen burada...
...pek iyi...
Ne?
...karşılanmadığımı hissediyorum.
Bize ne oldu baba?
Harper doğduğunda kaç yaşındaydın?
Yirmi altı.
Ne yaptığından haberin var mıydı?
Hayır.
Sen ortaya çıktığında 23'ümdeydim.
Dehşete kapılmıştım çünkü
kullanım kılavuzun yoktu.
Her şeyi doğru yaptığımı düşündüm.
Çünkü babam gibi sürekli, ne işe
yaramaz bir vakit kaybısın...
...deyip durmuyordum sana...
...ve inan bana, bu sansürlenmiş hali.
Gerçekten de eğlendiğimizi düşünüyordum.
Ben, hava durumu spikeri...
...ve hayatında görebileceğin en güzel
küçük kız, ülkeyi dolaşıyorduk.
Yıllar geçip gittikten ve kızın
üniversiteyi kazandıktan sonra...
...Şükran Gününde veya Noel’de
eve gelmez oluyor.
Veya yazları...
Veya hiç...
Bu ipuçlarına, bu izlere bakarak
diyorsun ki...
...belki de, tüm o yıllar boyunca
o kadar da çok eğlenmemiştir.
Belki de iyi bir iş başardığını
düşünmüyordur.
Bu gerçekten insanın canını yakar.
Değil mi?
Evet.
Bu yüzden küçük kız, sana üç
yüceltici söz söyleyeceğim.
- Hayır baba.
- Lütfen.
Sorun değil.
Harper, Turner, Barker.
Onlar harika çocuklar ve sen de
gerçekten iyi bir annesin.
Evet.
Çocuklarımın bana düşkünlüğünün
keyfini yaşamaktayım.
Harper mı? Söylediklerinin
hiçbir anlamı yok.
Yani, o 12 yaşında.
Hazırlığını yap, çok daha kötüleşecek.
Sadece, onun sana sırt çevirmesine
izin verme.
Çünkü bu kalbini kırar.
Harper?
Hayır. Şey...
Barker'ın seçmelerden önce
özel bir isteği var...
...ve bu hepimizi birden ilgilendiriyor.
Carl, en gözde iki şeyin: süt ve sosis...
...artık ikisine de sonsuza dek
sahip olabilirsin.
Büyük anne, kutuyu süslediğin
için teşekkürler.
Benim için bir zevkti tatlım.
Carl...
Artie, Carl için bir konuşma yapabilir mi?
Ben mi?
Hiç merhaba...
Üzgünüm, Carl.
Çok erken gitti.
Hiç merhaba demediğiniz birine
nasıl hoşça kal diyebilirsiniz ki?
Çok zor.
Carl'ı çok sık görmezdim...
...ama hiçbirimiz görmezdik zaten...
...elbette Barker dışında...
...ki onu da bu kadar
özel yapan şey, bu.
Carl, Barker'ın sadece bir arkadaşı değil
aynı zamanda onun bir parçasıydı.
Bu da onu, bizim bir parçamız yapar.
Carl, sonsuza dek kalplerimizde olacaksın.
Zıplamaya devam et dost.
Tamam.
Alice, sen Harper'ı kulise götür.
Biz de boş yer kapalım tamam mı?
- Tamam.
- Barker, Turner, bizimle gelin.
- İyi şanslar.
- Etkile onları.
Teşekkürler.
Bol şanslar!
Görüşürüz baba.
Alkışlama. Bu o kadın!
İyi akşamlar.
Aileler, arkadaşlar ve seçkin uzmanlar...
...Atlanta Atlanta Gösteri Sanatları
Merkezine hoş geldiniz.
Ben Doktor Schveer.
Bu prestijli konservatuvardaki
tek bir pozisyon için...
...burada bulunan 14 tane inanılmaz
derecede yetenekli müzisyenimiz var.
Lafı daha fazla uzatmadan...
...saksafonuyla Chet Halloran'ı
takdim etmek istiyorum.
Evet Chet! Hadi Chet!
Bekle bir saniye tatlım.
Seni ilk kez o müzik okuluna
götürdüğümüzde...
...henüz daha beş yaşındaydın.
Tüm diğer çocuklar bir şeyler
yapmaya çalışıyorlardı işte.
Biri diğerinin çaldığını
çalmaya çalışıyordu.
Ama senin çalmaya başladığın
ilk andan itibaren...
...gördüm ki sadece çalmıyordun...
...yüzünde muhteşem bir memnuniyet
ifadesi vardı.
Babana dedim ki, neye mal olursa olsun...
...ne yapmamız gerekiyorsa yapalım...
...ama her zaman o ifadeyi
yüzünde görmek istiyorum.
Son zamanlarda, bunu göremiyorum.
Yine okul değiştirmek istediğinden
gerçekten emin misin tatlım?
Tamam.
Ne diyorsun, seçmeleri şutladık mı?
Gerçekten mi?
Evet. Sorun değil.
Öyle demek istememiştim anneciğim.
Bebeğim.
Başka hiç kimsenin annem
olmasını istemezdim...
...ve seni seviyorum.
Bu iyi, çünkü sen benim tek kızımsın.
Bilirsin, oğlanları anlamayı
pek beceremiyorum.
Biliyorum. Ne kadar da acayipler değil mi?
Evet, evet!
Selam bebeğim.
Üzüntü duyarak, programımızda meydana gelen
küçük bir değişikliği bildirmek istiyoruz.
Harper Simmons sırasından
ve geleceğinden...
...feragat etmiştir.
Sonraki sanatçımız ısınıncaya kadar...
...10 dakikalık bir ara vereceğiz.
Neler oluyor?
Seçmelere katılmayacak.
Seni hayal kırıklığına uğratmadım değil mi?
Hayır, hayır. Böyle bir ihtimal bile yok.
Hepsi benim hatam mı? Öyle değil mi?
4800 kilometreyi, torunumun hayatını
mahvetmek için gelmişim.
Bu senin hatan değil.
- Gerçekten mi?
- Bu bizim seçimimizdi.
Seni seviyorum tatlım.
Al, bir fotoğrafımızı çek, Phil.
Gel buraya.
Turner nerede?
Sen! Çocuk!
Turner!
Bobby Thomson vuruşlarına devam ediyor.
Üç vuruşundan ikisi başarılı.
Bir teklik ve bir çiftlik...
...ve Billy *** üçüncü taban
çizgisinin sağında.
Son dokuzdayız ve biri kaçtı.
Branca fırlatıyor.
Bobby Thomson, sahanın iç köşesinden
vuruşunu yapıyor.
Bobby, 292'den vuruyor.
Bir çiftliği, bir tekliği var...
...ve Devler'i merkeze doğru çaktığı
vuruşuyla ilk yarıda öne geçiriyor.
Lockman, bir saniyeden daha az
bir sürede kurşun gibi atıyor...
...ama Thomson bir kere daha
vurabilirse rüzgâr gibi koşacak.
Branca fırlattı.
Bir long drive! İnanıyorum, olacak...
Devler şampiyonluğu kazanıyor!
Devler şampiyonluğu kazanıyor!
Devler şampiyonluğu kazanıyorlar...
...ve çılgına dönüyorlar.
Çılgına dönüyorlar!
İşte ev sahibi takım!
İnanamıyorum!
İnanamıyorum!
Bobby Thomson sert bir atışa
cevap vererek...
...topu sahanın sol alanına gönderiyor...
...ve stadı çılgına çeviriyor!
Beşe dörtlük bir skorla
Devler kazanıyor...
...Bobby Thomson'ı havaya kaldırıyorlar...
...ve saha boyunca taşıyorlar!
Evet! Evet!
Gördüm. Gördüm, Artie.
Büyükbaba de bana.
Koca oğlum benim. Sen nasıl olur da...
Büyük babam öğretti.
Baban haksızmış.
Seninki de öyle.
Al...
Seni hemen şimdi burada öpersem,
senin için ne kadar utandırıcı olur?
Sanırım çok fazla.
Eve varır varmaz o zaman.
Tamam, sabırsızlanıyorum.
Dr. Schveer, senden uzak duruyorum.
Uzak durulması gereken birisin!
Devlerin açılış maçıyla karşınızdayız
ve bu sözleri söyleyebilmek için...
...35 sene bekledim dostlarım.
Büyük bir kalabalık var.
Devler alanın dışında. Karşınızda
Charlie Naz, Naznic...
...vuruşunu yapıyor. 290, kalede
tutumunu koruyor.
Evet Art. Bakalım Naz, takımını
kurtarmayı başarabilecek mi?
Pekâlâ Turner, işte oyun.
Naz vuruyor!
Çok sıkı bir atıştı!
Barker Simmons'a doğru bir hard drive.
Bacaklarının arasından geçiyor.
Walters tutuyor. Hayır,
Walters kaybediyor.
Sherman eldivenini fırlatıyor. Hayır,
burnunu kaşımak için ara veriyor.
Şimdi Douglas yere oturdu ve
ayakkabılarını çıkarmaya başladı...
...zaten annesi de oyundan önce bana...
...bazen başka dünyalara dalıyor demişti.
Sherman burnunda kazı çalışmalarına
devam ediyor.
Belli ki adamım, oradan çıkmak istemiyor.
Aynen öyle!
Naz ikinci yuvarlakta, üçüncüye başladı.
Kurumuş sümüklü Sherman!
İnanamıyorum!
Diğer oyuncular inceleme için geliyorlar.
Buradan bile görebiliyorum!
Şu şeyin hava fotoğrafını
bile çekebilirsin!
Eminim ki soyunma odasında portakal
dilimleri ve bir sürü mendil...
...olacak.
Bu sırada Naz sayı yapıyor.
Ev sahibinin bir başarısı daha!
Devler hala 34'e 27 öndeler.
Nasıl bir ilk yarı ama?
Aynen öyle.
Umarım ikinci yarı daha kısa sürer...
...çünkü büyük babanın tuvalet
arası vermesi lazım.
Hadi Barker!
Bir sonraki vurucumuz yerine gidiyor.
Üç numaralı formasıyla Barker Simmons.
Evet Barker!
İnanılmaz güçlü bir genç. Ayakkabı
numarası 34 ve 20 kiloda.
İkinci ile üçüncü minder arasına
vuruyor ve oldu!
Barker ilk mindere yöneliyor.
Hayır, sağa dönüş yapıyor!
Sağ dönüş yapıyor.
Barker, geri gel!
Yanlış yöne gidiyor.
Burada ne işin var?
Merhaba demek istedim sadece.
Sadece merhaba demek istemiş.
Şey, daha önce hiç böyle bir şeye...
Herkes arkasını dönsün.
Fotoğrafımızı çek.
Tamam fotoğraf.
Fraghera çevirisi ile izlediniz
fb.com/Fraghera
Şunu söylemem gerekir ki,
bu o önemli günlerden biri.
25 derece sıcaklık ve stat 56 kişilik
taraftarla ağzına kadar dolu...
...patlamış mısırın kokusu,
sosisli sandviç...
...yüksek sesle bağıran ebeveynler
ve ağlayan çocuklar.
Şunu söylemem gerekir ki, şu an başka
hiçbir yerde olmak istemezdim.
Torunum Barker'ın da bu sabah
söylediği gibi...
Ayakların peynir gibi kokuyor adamım.
Ufak Devler'in Sesi, Artie Decker...
...bir sonraki maçta görüşürüz diyor!
Söndür ışıkları Alice.
# Sakin ol, her şey açıklığa kavuşacak. #
# Şeytanların sözlerini umursama... #
# ...içini korkuyla doldururlar. #
# Sorunlar başını öne eğebilir... #
# Kaybolsan da, her zaman bulunursun... #
# Yalnız olmadığını bil sadece... #
# ...çünkü burayı ikimizin evi
yapacağım. #
Ebeveynlik Rehberi
Filmin sonuna bir sürpriz eklemişler.
Ebeveynlik Rehberi
Georgia, Atlanta 2011
Bu filmin yapılması ve yasal dağıtımı
sayesinde 14.000'in üzerinde kişiye...
...iş sağlandı ve 600.000 saatin
üzerinde mesai yapıldı.
Andy? Andy, tuvalet kâğıdı kalmamış.
Bir beşliğe, beş parça kâğıt
verebilecek olan var mı?