Tip:
Highlight text to annotate it
X
İyi seyirler.
PERTH, AVUSTRALYA
Ve sonunda ama en son değil,
tüm bunları düzenlediği için...
...alkışlar Susan Purtree'ye,
nam-ı diğer "Ezici Güç".
Ve şimdi, sonunda, uzun bekleyişin
ardından, sizlerin de söyleyeceği gibi...
...devrin adamı,
Perth Üniversitesi'nden...
...Profesör Edgar Solomon'u
sizlere sunmaktan...
...onur, ayrıcalık ve zevk duyarım.
Dinleyin, dinleyin!
Teşekkür ederim.
Saygılarımla.
Ayının biri gitmiş çöplüğe
sormuş tavşana:
"Bu b.k parçası, elbise
diye mi bulaşmış postuna?"
Demiş ki tavşan:
"Tabi ki hayır!"
"Bu şey olur çok nadir."
Sonra ayı tutmuş tavşanı,
ve onunla silmiş g.tünü.
Bir zamanlar varmış
bir kadın Dot adında.
Yaşarmış domuz pisliği
ve sümük parasıyla.
Yeşil renkli peyniri yemiş
tüm bunlardan kurtulduğunda...
...ve sonra birdenbire
dönüşmüş bir...
...y.rrağa.
Aman tanrım!
Her şey yolunda mı?
Sen iyi misin?
- Çok üzgünüm.
- Tamam.
Edgar? Ne yapıyorsun?
Aman Allah...
Durun!
- Eller yukarı bayım!
- Bir dakika.
Lütfen bayım, sakın ceketinize
ulaşmaya çalışmayın!
Çeviri:
Pagajakh & Jokeradam
...LBF Platin kartınızdaki
bakiyenizle ilgili...
...AMQQ borç devralma
birimi adına arıyorum.
New Orleans, Louisiana
Bu bir borç
toplama girişimidir.
Faturanızı ödemezseniz...
...elektriğiniz bu Cuma
öğlen kesilecektir. Haziran...
Alo? Merhaba, buradayım.
Ve bugün ödeme yapmam mümkün olabilir.
Bazı iyi haberler almak
üzere olduğumu düşünüyorum.
- Bence bu terfiyi alacaksın.
- Nazar değdireceksin.
- Nazar değmez. Terfi sende.
- Böyle söyleme.
- Çok kötü.
- Sadece uğurlu kravatımı bağla.
Sayın üst düzey
satış temsilcisi.
Tatlım, Kopeckny senden en son ne
zaman baş başa bir buluşma istedi?
- Hiçbir zaman.
- Demek öyle!
Bu terfiyi alırsam,
balayına gidebiliriz.
Kimin balayına ihtiyacı var ki?
Haftaya evli olacağız.
"Uzaktan kumanda
nerede?" diye soracaksın.
Tıpkı eşine "Uzaktan kumanda
nerede?" diye soran bir koca gibi.
- Teşekkür ederim.
- Hey.
- Evet?
- Peki ya çocuk?
Çocuk!
Pekala. Üst düzey satış
temsilcisi, işte geliyorum!
Efendim, ben sadece
anlamaya çalışıyorum.
Beni kovuyor musunuz?
Geçen ay her zamankinden
daha fazla satış yaptım.
Ve hâlâ üretmiyorsun.
Bu sana ne anlatıyor?
Bana dün ne olduğunu açıkla.
- Satış yaptım.
- Kadın altın planıyla ilgilendi.
Onunla bu planı konuşmadın.
Onunla altın planını konuşmadın.
Bayan Palmer'a, yaş ve gelir
durumuna uygun bir poliçe sattım.
Ondan yararlanmamız gerekir
hissini... vermedi.
Biz burada ne yaparız?
- İnsanlardan mı yararlanırız?
- Hayır.
- Hayır, hiç de değil. Kastettiğim bu değil.
- Anladım.
- Efendim...
- Hayır, anladım. Anladım, gerçekten.
Senden utanıyoruz.
Bu iş için çok safsın.
Şimdi işimi kaybedemem,
lütfen. Efendim...
Kardeşim zihinsel özürlü
ve bu işi kaybedersem...
...sigortamı kaybederim.
Ve sigortamı kaybedersem...
...onun tedavi masraflarını karşılayamam...
...ve onu tekrar hastaneye yatırırlar.
Sanki sorumluluğunda bir
sürü insan varmış gibi geliyor.
Kardeşin var.
Evleneceksin, bebeğin olacak.
Evet.
Farkındasındır ki seni böyle
berbat bir satıcı yapan şeyler...
...aynı şekilde berbat
bir baba da yapacaktır.
Ya da berbat bir
koca, bu hususta.
Demek istiyorum ki, bu kızla evleniyorsun.
Kız da, ellerini kirletmeyi reddeden,...
...kendisi ya da çocuğu için
önünde yatan şeylere...
...ihtiyaç duyan
birisiyle evleniyor.
Haksız olduğumu düşünüyorsan,
cehenneme gideceğimi söyle.
Bir erkek gibi.
Vince... At bunu dışarı.
Hayır, hayır, hayır.
Tamam, çünkü...
...beni tekrar
Bayview'e gönderecekler.
Ve ben tekrar Bayview'e gidemem.
Bayview'de kapıları
üzerine kilitliyorlar.
- Biliyorum.
- O zaman bana bir söz vermek zorundasın.
Oraya tekrar dönmek zorunda
olmayacağıma dair söz ver.
Şöyle: "Söz veriyorum,
sana söz veriyorum Michael...
...Bayview'e tekrar
dönmek zorunda değilsin."
Bunu bana söylemek zorundasın
Bana söz vermek zorundasın.
Tamam.
Tamam. Sen asansöre bin,
ben merdivenlerden çıkacağım.
Seninle beş saniye
içerisinde görüşürüz!
Bir gün kaldığını biliyorum,
ama acaba prova yemeğini...
...daha küçük bir salona
almamızın bir yolu yok mudur?
Cypress Odası zaten
en ekonomik salonumuz.
Otoban üzerinde uygun fiyatlı tam
donanımlı bir motelin numarası var.
Hayır! Sadece, işler üst üste geldi.
Bunu almam gerekiyor.
Merhaba?
Baba, neden bunu
bana göstermedin?
En azından sana bir yer bakabilirdim.
Beni ne tür bir zenci cennetine
götürmeyi düşünüyorsun?
Bantular'ın* arasında yaşamayacağım.
Sana taşınmak zorunda kalacağım.
Bunu ikimiz de biliyoruz.
- Baba.
- Biliyorum. Ben bir felâketim.
Bu yüzden daha fazla
para kazanmak zorundasın.
Liberal Sanatlar'da* direttiğin
zaman tüm kaderimizi mühürledin.
Mitoloji ve Folklor.
Ne düşünüyordun ki?
- Daha fazla zamanım olsaydı...
- Benim hesaplarıma göre 15 yılın vardı.
İyi olduğun konuyu bulmak için 15 yıl.
Bu arada ben senin yaşındayken,
büyük bir gelecek biriktiriyordum.
Kendini harap edilmeye
adanmış onlarca yıl aldı.
Baba, biliyorsun Michael
zaten bizimle yaşıyor.
- Beni yalnız bırak.
- Ve bebek de yolda.
Bağırsaklarım nihayet çalışıyor.
Bırak da bu küçük zaferin tadını çıkarayım.
Baban beni hor görüyor, Elliot.
Shelby, bunun herkes için
ne kadar zor olduğunu biliyorum.
O zaman neden ona evet dedin?
Ellie, hatırlıyor musun?
Babam her zaman...
...her zaman yetimhaneden bir
adamın gelip bizi alacağını söylerdi.
Ve biz ondan uzakta yaşamanın
neden bir ceza olduğunu...
...hiç anlamazdık.
Hatırlıyor musun?
- Evet, hatırlıyorum.
- Eh, bu artık bir seçenek bile değil.
Deborah'ı hatırlıyor musun, Ellie?
Hani sokağın karşısında otururdu?
Hâlâ hayatta mı acaba merak ediyorum.
Muhtemelen hâlâ hayattadır, Ellie.
O kadar da yaşlı değildi. Şimdi 57
yaşındadır muhtemelen. Çok da yaşlı değil.
Ellie, beni Joe Burger'a
bırakabilir misin? İlaçlarımı aldım.
Tamam mı? Ben sadece...
İlaçlarımı aldım zaten.
Pekâlâ, şu anda Hot Dog
Castle'a geri gidemem.
Çünkü orada tatsız bir durum oluştu.
Tamam mı? Şey...
- Daha hızlı sürme, Ellie.
- Sürmeyeceğim.
- Sadece yapma bunu.
- Yapmayacağım.
Sadece orada kal.
Evet, çünkü o adam da biliyor ki
Marisol benden hoşlanıyor...
...ve o tezgahtayken
biz şey...
...şey...
Biz göz göze geliyoruz.
İnsanlar böyle mi diyor?
"Göz göze gelmek" mi diyorlar?
- Evet.
- Evet, göz göze gelmek.
Bence Sehlby annemin hayatta
olduğu zamanki hâline benziyor.
Fakir olduğu zamanlar.
Bunu düşünmezsin, ama öylelerdi.
Babam para kazanmazdı,
sonrasına kadar.
Hiç kazanma uğraşına da
girmedi. Öyle, evet.
Hoşça kal.
Bu ne lan?
- Alo?
- Bay Elliot Brindle?
- Evet.
- Tebrikler!
Bir çeşit oyun gösterisine
seçilme ayrıcalığına ulaştınız.
- Ah, bakın...
- Finansal ihtiyaçları olan...
...adayların oluşturduğu uzun bir listeden
büyük bir nakit ödülü için seçildiniz.
Sanırım yanlış numarayı aradınız.
Elliot Brindle,
yaş 32.
Sen dokuz yaşındayken annen
bir araba kazasında öldü.
O günden sonra, kardeşinin
sorumluluğunu üstlendin...
...ve tedavi masrafları
aylık $1,200 tutuyor.
Ayrıca buna $90,000'lık öğrenim
kredisi ve kredi kartı borçlarını eklersek...
- ...uyumakta güçlük çektiğin çok açık.
- Kimsiniz?
Her zaman iyiydiniz, ancak bunlara
bakarsak sık sık sorunlarınız olmuş.
Mesela bugünlerde yanına
taşınacağınız nişanlınızı...
...kindar ırkçı hareketlerden
koruyamıyorsunuz.
- Ne istiyorsun?
- Dürüst olmak gerekirse...
...bununla savaşabileceğinizi
söyleyemezsiniz, değil mi Bay Brindle?
Tamam, şimdi
telefonu kapatıyorum.
Tam şu anda, bir sinek
tarafından mağlup edildiniz.
Endişe etmeyin,
Bay Brindle.
Tüm bunlar size önceden
hazırladığım yarışmanın bir parçası.
Sineği ezin.
Eğer sineği öldürürseniz,
$1,000 anında...
...5366286 numaralı Nola
Bank hesabınıza aktarılacak.
"1. yarışma tamamlandı.
$1000 banka hesabınıza yatırıldı."
Has.ktir!
Eğer devam etmek isterseniz, sizin
için başka bir yarışmamız daha var.
İlkinden daha karmaşık değil.
Hazır mısınız?
- Öldürdüğünüz sineği yutun.
- Ne?
Sineği yerseniz, $3,622
hesabınıza yatırılacaktır.
Tam olarak Shelby'nin
MasterCard'ına olan borcu.
Onun için güzel bir düğün
hediyesi olurdu, değil mi?
"Elliot Brindle için
son mevduatlar"
"Mevduat: +$1,000"
"2. yarışma tamamlandı.
$3,622 eklendi."
Aferin.
İkinci yarışmayı tamamladınız.
$3,622 Nola Bank
hesabınıza aktarılmıştır.
"Mevduat: +$3,622"
Yüce İsa.
Beni mi izliyorsunuz şu an?
İsterseniz mahremiyetinizi
hemen şimdi geri alabilirsiniz.
Ama şunu söylemem gerekir ki
büyük servet avuçlarınızın içinde.
Şu andan itibaren 36 saat
içerisinde çok zengin olabilirsiniz.
Tek yapmanız gereken
13 yarışmayı da tamamlamak.
Zaten 2 yarışmayı tamamladınız,
yani geriye 11 tane kaldı.
Lütfen yalnız olduğunuzdan
emin olun, tamamen yalnız.
Size kuralları anlatayım.
11 yarışma daha var.
Tamamladığınız her birisi için,
para ödülünüz katlanarak artacak.
Eğer 13. yarışmayı tamamlarsanız,
hayatınızı tamamen değişmiş olacak.
Son şampiyonumuz eve
6.2 milyon götürdü.
6.2 milyon dolar mı?
Eğer yarışmayı tamamlamayı
başaramazsanız, Oyun sona erer...
...ve her şeyi
kaybedersiniz...
...o ana kadar
kazandığınız para da dahil.
Oyun'u sona erdiren
iki sebep daha var.
Birincisi, herhangi birine
Oyun'u oynadığınızı söylemek.
İkincisi, bağlantı kurmayı denemek
ya da Oyun'a müdahale etmek.
- Neden ben?
- Uygun zamanda size her şey açıklanacak.
Kuralları anladıysanız ve
devam etmek istiyorsanız...
...girişinizi onaylamak
için lütfen 1'e basın.
Aksi takdirde, Oyun'u
bitirmek için 2'ye basın.
Bay Brindle?
Az önce kapıyı
suratıma mı kapattın?
Hayır.
Tebrikler, Elliot Brindle.
Artık kayıtlı bir yarışmacısınız.
Şimdi, lütfen ileriye
doğru bakın ve...
..."Altın kurbağa ile
dans edeceğim." diyin.
- Altın kurbağa ile dans edeceğim.
- Mükemmel!
Gece iyi uyuyun,
ve sabah kalktığınızda...
...rahat bir çift yürüyüş ayakkabısı
giydiğinizden emin olun.
Kimdi o?
- Bu bir sürpriz.
Uygun zamanda size
her şey açıklanacak.
Tamam.
Şimdi, tekrar yatağa.
- Bilirsin, Shelby küçükken...
- Anne!
Her zaman ileride yapacağı
düğünden konuşup dururdu...
...ve her zaman daha büyüktü.
Daha 12 yaşındayken,
altı hadımın katıldığı...
...bir filler geçidinin...
...başını sürüyordu.
- O günden sonra değiştim ama.
Bana bir saniye
müsaade edin.
- Alo?
- Günaydın, Bay Brindle.
13 yarışmadan üçüncüsü,
$5,000 için bir çocuğu ağlatın.
- Ne?
- Beş dakikanız var.
- Ne?
- Size iyi şanslar diliyoruz.
Elliot?
- Her şey yolunda mı?
- Evet.
- Çişe gitmem lazım.
- Peki. Bunu Facebook'ta yazarım.
Daha sonra uygun bir
basın açıklaması yapabiliriz.
- Merhaba.
- Annen seni sevmiyor.
- Hayır, seviyor.
Onlar senin bilmeni istemiyorlar,
ama yetimhaneden bir adam...
...seni götürmek için geliyor.
- Bu doğru değil.
- Hayır, doğru.
Şu an ne hakkında
konuşuyorlar sanıyorsun.
Yaptıkların yüzünden.
Anne! Anne!
"3. yarışma tamamlandı.
$5,000 eklendi."
Ben çok üzgünüm!
- Sorun ne?
- Sorun ne tatlım?
Tamam, gidiyor muyuz?
Ben bunu alayım.
- Tamam.
- Teşekkür ederim.
- Tamam, bende.
- Hoşçakal, baba!
İstersen seni eve bırakayım,
babamı almaya kendim gideyim.
- Benden kurtulmaya mı çalışıyorsun?
- Hayır.
Daha evli bile değiliz ve
hemen başladın mı?
Kadınlar, değil mi?
Buna nasıl cüret edersin!
Ne tür bir sapıksın?
Arabayı durdur!
Arabayı durdur!
- Bebeğim, dur, dur!
- Derdin ne senin!
Seni s.kerim!
- Yeni zil sesini sevmiyorum.
- Özür dilerim.
Sıradaki yarışma $10,000 değerinde!
13 yarışmadan dördüncüsü.
Bir doğum sahnesine
dikkatinizi çekmek istiyoruz.
Chabert Görme Engelliler Evi'nin çocukları
tarafından karanlıkta yapılmış el işi.
- Hey, Bill, hazır mısın?
- Evet, s.kim gibi hazırım.
Ne sanıyorsun?
Yarış atı gibi çişim var.
- Tamam.
- İyi şanslar diliyoruz.
Ciddi olamazsınız.
Bebek tam bir hataydı.
Elliot zaten bunun
altından kalkamıyor.
Ona destek olmaktan
yorgun düşeceksin.
Yıllar geçecek...
...ve acın k.çına orantılı
olarak büyüyecektir.
Buraya gel ve bir el at şuna.
Fermuarıma, lütfen.
Bende artrit* var.
"4. yarışma tamamlandı.
$10,000 eklendi."
Has.ktir!
Elliot'ın annesi hakkında sana
ne dediğini merak ediyorum.
Arabayı benim
sürdüğümü mü söyledi?
- En azından bunu söylemiştir.
- Hı hı.
- Onun benim içtiğimi düşündüğünü biliyorum.
- İçiyor muydun?
Acelem vardı. O günlerde
yoğun bir adamdım.
Yapılacak şeyler vardı,
inşa edilecek bir imparatorluk.
Hiç bir şey için
yavaşlayamazdım.
Bir telefon direği için de.
S.keyim!
Duymuyor musunuz?
Yangın alarmı?
Hayır, duymadım.
Üzgünüm.
- Alo?
- Bay Brindle!
Üzgünüm, tamamen kazaydı.
Ben yapma-
Derin bir nefes alın ve 13 yarışmadan
beşincisine hazır olduğunuzda...
...sokağın karşısındaki mevsime uygun
giyinmemiş evsiz kişiyi takip edin.
Neler oluyor?
Hâlâ sürpriz
üzerinde çalışıyorum.
- Birkaç saatliğine gitmem gerekiyor.
- S.kerim seni!
- Şaka yapmıyorum, gitmeliyim.
- Eğer paranoyak bir bridezilla* olsaydım...
...düğünden caymaya başladığını düşünürdüm.
- Ayakta s.kseler vazgeçmem.
Sadece söylüyorum, davranışların
son derece garipleşti...
- ...kabul et, son derece garip.
- Evet, kesinlikle.
Peki ya, varsayalım ki
tüm bunlardan hoşlanmadım...
...ve cidden nereye
kaçtığını bilmek istedim!
Sadece bu gece için hevesini
kaçırmak istedim. Seni seviyorum!
Harika gidiyorsun. Bu biraz zaman alıyor
biliyorum, ama neredeyse bitti.
Sakalını da hallettik.
Gözlerine geçelim.
Gözlerini düşünün...
...bundan daha büyük veya daha küçük müydü?
Sen ne düşünüyorsun?
Katie? Katie?
Tatlım, adamın gözleri?
Bu o! Bu o adam!
- Kim?
- Beni yetimhaneye...
...götüreceklerini söyleyen adam.
"Aranıyor" diyor.
- Bu nedir?
- Bu çok garip ama ne garip.
Bu adam, sokaktaki
"güzele" gelmiş ve...
...ona giysilerine ve alışveriş sepetine
karşılık devekuşu vermeyi sunmuş.
- Adamda devekuşu mu varmış?
- Varmış.
Evsiz bir adam, neden
devekuşu ister ki?
Devekuşunu istememiş, bu yüzden
adam bin dolar ile anlaşmayı tatlıya bağlamış.
- Ve ona inanmış.
- Adamda bir devekuşu var.
Bin doları da olabilir.
- Ne var?
- Yine Devekuşu Oğlan.
Bu robot resim, bugün erken saatlerde
meydana gelen kilise kundaklamadan.
Güvenlik görüntüleri de var.
Sadece Richardson ve Dobbs ilgileniyor.
- Ben kendim giderim.
- Onlar az önce gitti.
- Onları geri ara. Kendim giderim.
- Tamam.
$50,000'lık altıncı yarışma
değişiklik için iyi bir iş.
Yukarıda 6-B'de Bay Shaw
yalnız başına yaşıyor.
- Kahve içmek için onu çıkar.
- Ve?
Ve bulunduğunuz yerden iki blok ötede
Taylor diye bir restoran var.
Onunla birlikte saat dörtte
orada kahve içiyor ol.
Bay Shaw?
Bay Shaw?
Bay Shaw?
Aman Allah'ım.
Bu adam ölmüş.
Yani adam gerçekten ölmüş.
Onu öldürdün mü?
Bay Brindle, bu adam
kendi canına kıydı.
Büyük ikramiyenin aslında küvetin
içinde olduğunu görüyorsun.
Hayır, hayır, yapamam.
Bunu yapmıyorum.
Bu artık sinekleri
ezmeye benzemiyor.
Bu bir suç.
Bu cesede saygısızlık.
Cesedi sokaklarda sürüklemek.
Sen deli misin? Kimsin sen?
Önünde iki yol var.
Birincisi biraz cesaret istiyor...
...ve borçlarınızı ödemeye
yetecek kadar parayı...
...Michael'ın güvenliğini
ve çocuğunuzun iyi bir...
...üniversitede okumasını
sağlayacak herşeyi içeriyor.
Diğer yol sevgiden
mahrum bir yoksulluk için.
Bütün bunlar sadece seni
sen yapmaya devam eder.
- Beni tanımıyorsun.
- Pekâlâ...
Hayır, beni tanımıyorsun.
Hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun!
Belki araştırma yaptınız, belki gerçekleri öğrendiniz,
fakat bu beni tanıdığınız anlamına gelmez!
Saat dörde kadar vaktin var.
Bay Shaw kahveyi sade içer.
- Selam. Hepimiz nasılız bugün?
- Harika.
- Benim adım Jeanette...
- O sadece bir fincan kahve alacak.
- Sade, lütfen.
- Tamam.
- Ya siz?
- Ben bir şey almayacağım.
Eğer masada oturacaksanız,
bir şeyler sipariş etmek zorundasınız.
Pekala, o zaman ben
gidiyorum, yani...
- Bir çizburger alabilirim.
- Bernars Burger?
Evet, kulağa harika geliyor.
Tamam. Ve yanında
ne olsun?
Seçenekleriniz fırında
patates, kuru fasulye...
Fasulye.
Kuru fasulye.
Tamam. Benim
adım Jeanette...
...ve sizinle ben
ilgileneceğim.
Sadece benimle ilgilenir misiniz?
Prosedür ya da herhangi bir şey
açıklamak zorunda değilsiniz.
Onun gerçekten bir fincan
kahveye ihtiyacı var.
Teşekkürler.
...o bir tayin koyar,
erken emeklilik alır.
- Masaya sığmayacağız gibi...
- Doğru.
Üç normal ve bir kafeinsiz.
Evet, ben de bundan
bahsediyordum.
Köpek saçlı.
Probleminiz mi var bayım?
Hayır. Hiç yok.
Ben... ben sizden önce
bekliyordum. Özür dilerim.
Nasıl yani?
Ben...
Neden hızlıca dışarı çıkıp,
bu konu hakkında konuşmuyoruz?
- O bir cep şişesi mi?
- Ne?
Masanın üzerindeki
bir cep şişesi mi?
Derhal dışarı çıkmanızı
öneriyorum bayım.
Bunun sadece bir kural
ihlali olmadığını biliyorum.
Resmi olarak, bu bir 306 durumu.
Tahminimce daha önce bir saptırma
programına dahil olmamışsın.
Haftada üç gün bir psikiyatristle
buluşur, grup seanslarına katılırsın.
Seni gaza getirecek filmler izletirler.
Bir de okunacak şeyler falan.
Kahvenizi ister
misiniz? Lütfen.
Hayır mı?
Tamam.
Kahveni iç, dostum.
Onu oraya nasıl
götürdüğümü gördünüz mü?
Helal olsun! Altıncı
yarışma boyunca...
...tutuklanmaktan kurtulmak için
yaptıkların bizi çok etkiledi ve...
...yedinci yarışmayı da
tamamlanmış saydık.
- Çok teşekkür ederim!
- Duyacakların seni daha az memnun edecek.
Kardeşinin doktoruna,
kimliği belirsiz biri tarafından...
Sigortasının bittiğine dair
bir uyarı telefonu geldi.
- Ne?
- Dosyaları incelenmek üzere işaretlendi.
Ama kazanırsan bunların
hiçbir önemi yok tabi ki.
ADIMINIZA DİKKAT EDİN
- Kimdi o?
- Gazeteci olduğunu söyledi.
Sana ne sordu?
Adamın yaptığı diğer şeyler hakkında
bir şeyler söyleyip söylemediğinizi sordu...
...kutsal bir yerin tahrip
edilmesi hakkında.
Sana bir şey mi verdi?
- Evet.
- Sonraki yarışmaya başlamadan önce...
...lütfen New Orleans Parish
Kütüphane kartını çıkar.
Kütüphane kartım mı?
- Bende değil.
- Hayır, değil.
Şu anda bulunduğu yer olan
Taylor Restoran'da düşürdün.
Numaranı bulmaları fazla uzun
sürmeyecektir, hâlâ bulmamışlarsa tabi.
Kundakçılık, suikast ve
cesede saygısızlıktan...
...en az on yıl
hapisle yüz yüzesin.
Ama iyi haberlerim var.
Eğer bu 13 yarışmayı
da başarıyla tamamlarsan...
...tüm bu suçlamaları örtbas edeceğiz.
Kazananlar için
yaptığımız şey tam da bu.
Kaybedenler, kendi başlarının
çaresine bakarlar.
Bunu kafana silah
dayanmış hâldeyken...
...en olumlu, güçlendirici
yol olarak düşün.
Bay Vogler?
Bay Vogler!
Bay Vogler!
Polisle birlikte çalışıyorum.
Burada sizi tutuklamak
için bulunmuyorum.
Bugün restorandaydınız.
Aradığım adam hakkında bir şeyler
biliyormuşsunuz gibi duruyorsunuz.
- Sana güvenemem.
- Rozetimi gördün.
Bu bir şey ifade etmez! Eminim
onlar için çalışan polisler de vardır.
Onlar mı?
Tamam. Sana şu kadarını söyleyeceğim,
bu durumda dediğin kişi oluyorsun.
Eğer bu adamı görüş alanın
içinde görürsen, tereddüt etme...
...beynini havaya uçur.
"Veraset nasıl çalışır?"
"Kilise dahil mi?"
"Oyun Roma'da başladı."
"Nasıl izliyorlar?"
Merhaba.
Merhaba.
Ee... Burada
oturuyorum...
...ve parmaklarımla tekrar
tekrar 10'a kadar sayıyorum.
Bir uğraş bulman
gerekir, bilirsin.
Tamam.
- Sakız?
- Hayır, teşekkürler.
Bilirsin, şey...
...bu şey hep kafandadır ve...
...ama sonra aslında seni alır.
Biliyor musun?
Bu senin fantezin mi?
Daha önce hiç böyle
bir şey yaptın mı?
Neyi yaptım mı?
Holmes'a gitmedin değil mi?
Holmes Ortaokulu mu?
Evet, gittim.
Fishman'dan Metal Laboratuvarı
dersi aldın mı?
Evet.
- Ben Elliot Brindle.
- Doğru ya.
Ben John Witter.
Uzun süredir
emlak işindeydim.
İyi para kazandım.
Ama, sonra işler biraz ters gitti.
Ne oluyor burada?
Bu buluşmayı ayarlamak
için çok uğraştık.
Bay Fishman'ın sınıfından
Johnny Witter'ı hatırlamıyor musun?
O ve kardeşinin sana her gün
nasıl eziyet ettiklerini?
Seni ayak bileklerinden tutup bilgisayar
laboratuvarının camından nasıl sallandırdıklarını?
Sekizinci yarışma
$100,000 değerinde.
Bileğinin hemen üstünden
onun sağ elini keseceksin.
- Olmaz, hayır.
- Reddetme hakkın da var tabi ki.
Ama bütün 13 yarışmayı
da tamamlamazsan...
...şu ana kadar kazandıkların da
dahil büyük ödülü kaybedeceksin.
Bay Witter'ın bu prosedüre
tamamen razı olduğunu bilmen gerekir.
Ona sor.
Kolunun kesilmesini mi istiyorsun?
Evet.
- Evet mi?
- Sadece kes.
Sana ödeme yapıyorlar.
- Hâlâ uyanık.
- Ona lokal anestezi verdim.
Bundan geri dönme hakkın yok.
Tırsacağını biliyordum!
Biliyordum!
Bak, biliyorum-
Bana karşı sempati mi besliyorsun?
Gerçekten mi?
Midemi bulandırıyorsun.
Niye hep sana sataşırdık biliyor musun?
Çünkü bunu sen istiyordun!
O aptal bakışlı s.kik suratınla
etrafta dolaşırdın ve...
..."Birisi şu s.kik boğazıma
yumruk atsın lütfen." derdin.
Seni çöplüğe attığımız günden bir gün sonra
avluda yanımdan geçtin ve bana gülümsedin.
Bana gülümsedin ya la!
Kardeşim, kardeşinin suratına işedi.
Bunu hatırlıyor musun?
Hatırlamadığını söyleyemezsin.
Ben hatırlıyorum. Bunu her
düşündüğümde bağırsaklarım bozuluyor.
Şimdi yap şunu!
Hadi, yap!
Hadi.
Hadi, hadi, hadi!
Araban nerede?
Kardeşimi aradın mı?
Ona kim olduğunu söyledin mi?
Bu hiçbir şeyi değiştirmez. Hâlâ bir eziksin.
Sen her zaman bir ezik olacaksın.
Evet, belli ki kendin için
her şeyi çok iyi yapmışsın.
Güzel bir deri ceket,
pahalı bir araba.
İşleri tekrar rayına koymak
senin için biraz zor olacak gibi.
Sanırım böyle bir şey olacağını
gerçekten düşünmemiştin.
Teşekkür ederim.
- Bir rapora ihtiyacımız olacak.
- Tabii ki.
Beyefendi?
Beyefendi!
Doktor Anderson, Kadın
Doğum Bölümü'ne lütfen.
Doktor Anderson...
Lanet olasıca sisteminiz umurumda değil!
Witter.
W-I-T-T-E-R.
- Ağabeyimin arkada bir yerde olduğunu biliyorum.
- Bir dakika.
O koca s.kik g.tünü kaldır da
ağabeyimin nerede olduğunu bul.
Hey. Ağabeyine ne olduğunu sana
anlatayım. Kap bi sandalye!
Ne oluyor lan?
Güvenlik!
Güvenlik!
Elliot Brindle.
"9. yarışma tamamlandı.
$250,000 eklendi."
Sen bir yarışmaydın.
Sen bir yarışmaydın.
Sergio'nun bize büyük balo salonunu verdiğine
inanamıyorum. Bütün gece kullanabilirmişiz.
- Elliot mucize bir işçi.
- İyi adam lafın üstüne.
Bak, bak, bak.
Issız adamım benim.
- Oldukça şık görünüyorsun.
- Sen de.
Nereden buldun bunu?
- Jessica Teyze. Muhteşem görünüyorsun.
- Teşekkür ederim.
Ona Alaska gemi seyahati hikayeni anlattın mı?
Bunu dinlemen lâzım, harika.
İyi geceler.
- Gelmen iyi olmuş.
- Evet.
- İyi görünüyorsun. - Bunu yapmak
zorunda değilsin. Kendim yapabilirim.
- Pekâlâ, iyi görünüyorsun.
- Teşekkür ederim.
Bir şey buldum patron.
Şehirdeki bir kulüpte
düğün prova yemeğine...
...katılıyorlar gibi görünüyor.
- Patron?
- Gidelim.
Tebrik ederim.
Onuncu yarışma yarım
milyon dolar değerinde.
Kadeh kaldırmak için
çağrılacağın zamana kadar bekle.
Ve ardından "The Internationale" şarkısını
söylerken nikah salonunu parçala.
- Ne? - Hasar miktarını şu
şekilde belirledik...
...salondaki seramik ve kristal objelerin
en az %75'inin parçalanmış olması gerekiyor.
- P.ç herif!
- Ve muhteşem çiçeklerden...
...en az bir tanesine
işenmiş olması gerekiyor.
Internationale Komünist Marşı'nın
sözlerine aşina değilsen eğer...
...şarkı sözlerini ceketinin
sol cebinde bulacaksın.
Bunu onun için yaptığımı biliyorsun.
Ve onun için yılmadan çalışmalısın.
Altı tane suç işledin.
Shelby ile bir gelecek, daha doğrusu, Shelby ile
'oğlancılık' etrafında planlanmamış bir gelecek...
...şimdi tüm 13 yarışmayı
tamamlamana bağlı.
Elliot ile ilk kez iki
sene önce tanıştım...
...ve biliyorum ki onun hakkında
ihtiyacım olan her şeyi biliyorum...
...ve kızımı mutlu ettiğini de.
Seni şimdiden evladım
gibi görüyorum.
Evlat?
Konuş! Konuş!
Konuş!
Hadi ama!
Shelby, hak ettiğin bir hayat var...
...ve sana yemin ederim ki bunu
gerçekleştirmek için her şeyi yapacağım.
Oradaki beyefendi.
Onunla konuşmamız ve
ona birkaç soru sormamız lazım.
Özür dilerim.
- Pekâlâ. Bana bir dakika verin.
- Evet, efendim.
Evlat.
Park güvenliği,
Michael'ı istiyorlar.
Tenis kortunda kendini bir kıza
çıplak gösterdiğini söylüyorlar.
Onlara, senin onlarla
konuşacağını söyledim.
- Herkes...
- Michael?
...yemeği beklerken hadi
dışarıda bir şeyler içelim.
Gidelim mi?
Teşekkür ederim.
- Ne oldu?
- Kıza ya da hiçbir şeye dokunmadım.
Ben sadece ona
şeyi göstermek istedim.
- Tamam mı? Ben sadece ona
göstermek istedim. - Tamam.
Bir fincana işememi istiyorlar.
Ve üç gündür ilaçlarımı
almadım. Üç gündür.
- Tamam, sorun yok.
- Hayır. Horowitz eğer ona güvenemezse...
...onu hastaneye yerleştirecek.
Beni tekrar Bayview'e
gönderecekler.
Bayview'e geri gitmek
istemiyorum, tamam mı?
Bir fincana
işememi istiyorlar.
Michael, koşmaya
hazır ol. Bir fikrim var.
- Koşmaya hazır olayım...
- Kalkın, ey işçiler, pinekliğinizden!
- Eve git ve ilaçlarını al.
- Beyefendi, bu kadar yeter.
- Elliot!
- Ona zaman kazandırıyorum.
Ne yapıyorsun?
Geri çekil! Kimsenin
incinmesini istemeyiz!
- Hadi evlat, bırak o elindekini.
- Orada kal.
O tarafa bak.
O tarafa bak dedim...
Şimdi o tarafa bak!
Şaka yapıyor olmalısın.
- Sakin olun.
- Hiçbir yere gidemezsin.
- Sakin.
- Bu çocuğu bana bırakın.
Sakin!
- Dur orada!
- Dur, or.spunun dölü!
Ne halt ediyorsun?
Aç kapıyı.
Bay Brindle, son
yarışmayı tamamladınız...
...ama söylememiz gerekir ki insanların
hakkınızda ne düşüneceğini umursamıyorsunuz.
Hâlâ eski hâlinize tutunarak
geçmişte duruyorsunuz.
- Ama yaptım.
- Evet, yaptınız.
Şimdi, 13 yarışmadan 11.'si...
...bu kapıyı açman ve güvenlik
görevlilerine teslim olman.
- Ne?
- Altın kurbağa der ki...
..."Cesur bir kol küçük bir kılıçtır."
Ne yapmam gerekiyor? Bu bir ceza mı
yoksa biz hâlâ oyunda mıyız?
Durun beyler.
Geri geliyor.
Şaka yapıyor olmalısın.
İbine seni!
Yani... yaptığın
şu şeyler?
Nasıl olduğunu anlıyorum.
Her şey üst üste gelir.
B.k herifin biri
bütün gün üzerine gelir.
Bütün o küçük aşağılamalar.
Şikayetim yok.
Siyasi mi?
Hükûmet hakkında
düşüncelerin var mı?
Bunları yapman için biri
sana emir mi verdi?
Öyle bir şey söylemedim.
Bana sesten bahset.
Ne?
Ben ses hakkında
hiçbir şey söylemedim.
Bunları yapmanı bugün mü
söylemeye başladı?
Sesi nereden biliyorsun?
Kayıtlara geçmesini istiyorum.
Ses hakkında hiçbir şey söylemedim.
Muhtemelen yıllardır orada.
Küçük bir fısıltı, ve bugün
bir kükremeye dönüştü.
- Deli olduğumu düşünüyorsun.
- Bir tesadüf mü?
Bütün bu karanlık, gizli küçük
şeyleri yapman için...
...ses seni yönetiyordu.
Yaşlı kadını şu merdivenden
aşağı ittiğinde tatmin oldun mu?
- Ben yapmadım.
- Ve Hindu tapınağını da sen yakmadın!
Hayır, bunu ben yapmadım.
Bunların hiçbirini ben yapmadım.
Yani bir başkası da mı kötü bir gün geçiriyordu?
Senden iki tane mi var yani?
Ben... ben...
Benim buradan çıkmam gerek.
Avukat istiyorum.
İyi cevap.
- Oradaydım.
- Öyle mi?
Komiserim, onunla biraz
yalnız kalsam iyi olurdu?
- Öyle mi?
- Öyle.
- Bay Brindle, bunu yapmak istemezsiniz.
- Üzgünüm, ama yapıyorum.
- Cep telefonuma ihtiyacım var.
- Silahı bırak.
Sakin olun, Memur Bey. Sakin.
Burada aptalca bir şey yapma.
- Sakin.
- Teşekkür ederim.
Bir saniye lütfen.
Ateş etmeyin.
İzleyin onu.
İzleyin onu.
Onu diğer tarafa götürüyor.
- Kendini kelepçele.
- Bay Brindle.
Kulaklarını tıka ve
"Star Spangled Banner"ı mırıldan.
Konuş bizimle!
Yani başka bir oyuncu mu var?
Başka biri daha mı oyunu oynuyor?
Bir oyuncu daha var, evet.
Küçük bir kurnazlıktan
sonra seni tahliye edecektik.
- Kuralları değiştirdiniz!
- Zaman sınırı olduğunu biliyordun.
Son zaman sınırın diğer oyuncu.
Eğer 13 yarışmayı senden
önce tamamlarsa, ödülü o alır.
Ve sen de şu an sergilediğin
muhteşem hünerin için 20 yıl alırsın.
- Mırıldanmaya devam et!
- Brindle, konuş bizimle.
Şunu bilmelisin ki rakibin de
11. yarışmada. Tıpkı senin gibi.
Ne? Ben şu an 12'deyim!
Bu bir yarışma değil.
Bu 12. yarışma değil.
Ama sandalyeye
bir şey yaptınız!
Seni temin ederiz ki
onunla hiçbir ilgimiz yok.
Bunu kendin yapıyorsun.
Fazla zamanın yok, Brindle.
Tamam, kendim yapıyorum.
Bütün gün kendi başımaydım.
Tüm hayatım boyunca kendi başımaydım!
Diğer adam, o da bir
polis merkezini bastı mı?
Hayır, yapmadı. Yapmadı.
Ama ben bunu yapacağım.
Bana ne verdiğini önemli değil,
çiğnerim ve tükürürüm!
Kahretsin!
Sadece ayağından vuruldu!
- Ateş edebilirim!
- Bekleyin dedim!
- Gidin. Getirin onu.
- Koş, koş, koş!
Brindle sana "Dur!"
demek zorundayım.
Ne yapıyorsun?
Bunun bir oyun
olduğunu mu sanıyorsun?
Vurulursun, eğlence
çok çabuk biter.
Kıpırdama!
Hayır, bilmiyorum.
Evet, sokağın aşağısında
bir şeyler oluyor.
Hayır, gidip bir bakacağım-
Hey!
- Orada mısın? İzliyor musun?
- Ne oluyor?
- Ver şu telefonu bana!..
- Yürü git, dostum.
Yürü git.
İzlediğini biliyorum!
Elimde bir telefon var!
Beni bu telefondan arayabilirsin!
Senin henüz
gerçekleşmediğini biliyorum.
Seni onlar gönderdi, değil mi?
Sonraki yarışmanın
sen olduğunu biliyorum.
Söyle bana,
ne yapmam gerekiyor?
Sadece eve gitmek istiyorsun.
Tamam, evin nerede?
Tamam, hadi, hadi!
Bulunmak istemiyorsan,
telefonunu kapatman yetmez.
Bataryayı da çıkarman lâzım.
Bize bir dakika müsaade et.
Yani, eğer bu komplonun
bir parçası olsaydım...
...neden sana
sorular sorayım ki?
Eğer onlar için çalışıyor olsaydın,
seni muhtemelen gizli tutarlardı.
Muhtemelen bildiklerimin
onda birini biliyorsundur.
Yeterince adil, ama bu senaryoda,
sen zaten ölüsün.
Peki, neden konuşmuyorsun?
Ancak, diğer taraftan...
...diyelim ki yüzde bir şansla
ben gerçek bir polisim.
Dışarıda manyağın biri iyice
çıldırırken sen bilgileri saklıyorsun.
Ki bu seni suç ortağı yapar...
Bilmiyorum. Suçlamaları
konuşmaya başlayalım mı?
Bir gün işten eve geldim.
Karım beni terk etmiş ve...
...ve köpeğimizi öldürmüştü.
Ve kısmen onu yemiş.
Şimdi, sana sadece
şunu söyleyebilirim...
...bu tamamen sıradışı.
Gördüğün gibi, oyunun
gerçek nesnesi bu...
...dönüşüm oyununun.
Bu gösteriyor ki herkes
canavara dönüşebilir.
Oyun hakkında hiçbir şey
bilmiyorsun, değil mi?
Sadece yaşlı bir kadınsın, değil mi?
Bitti. Ben çok üzgünüm.
Yardıma mı ihtiyacın var?
Bunu asmamı mı istiyorsun?
"12. yarışma tamamlandı.
$1,000,000 eklendi."
Bu kadar mı?
Hayır.
Kahretsin.
Durun!
Durun!
Bekleyin!
Durun!
Bu şimdiye kadar kazandığım en kolay yüzlük oldu.
Senin için yapabileceğimiz başka bir şey var mı?
Bekle! Durun!
Durun!
Bekleyin!
Durun!
Durun!
Durun!
Durun!
Geri döndük!
Ve çok özel bir duyurumuz var!
Elliot Brindle, dört dakika önce,
bir milyoner oldunuz!
Tebrikler. Şimdi de Oyun'un, izleyicilerimizin
yarışmacılara soru sorma fırsatını...
...bulduğu bölümüne geçiyoruz.
Hazır mısın?
SaintInna57 diyor ki:
"Son birkaç saat içerisinde...
...olgunlaşmanızı izlerken
çok etkilendim-"
Ben artık oynamıyorum!
Birinin eğlencesi için düzenlenmiş
bir oyundu, doğru mu?
Kimin? Bilmiyorum.
Ama bazen düşünüyorum da nasıl...
...birkaç kişi gerçekten
her şeye karar veriyor.
Yüzde birinin yüzde biri.
Onlar Tanrılar'ın işlevsel eşdeğerleridir.
Sadece... sıkılmış olmalılar.
Bu nasıl sona erer... Oyun?
On üçüncüsü son.
On üç asla değişmez.
Bazı yarışmacılar çıkıp gidebileceklerini
düşünürler, ama fitilin ucu yanmıştır.
Bunların bitmesi için tek bir yol var.
- Affedersiniz.
- Çek ellerini üzerimden.
Özür dilerim.
Özür dilerim.
Duydun mu?
Telefonun var mı?
Dikkat et.
- Kimin telefonu var?
- Cep telefonu mu?
Sen deli misin?
Bunu yapmak zorunda değilsin.
Onlar insanları öldürüyorlar.
Dinle beni. Ben çıktım.
Sen de çıkabilirsin.
Nesin sen?
Biliyorsun, rakibinin
ilerlemesini engellemek...
...Oyun'a müdahale
olarak yorumlanabilir.
Öyle mi?
Ne yapacak o?
Yolun aşağısında
yaptığını mı yapacak?
Uçak kazası mı yapacak?
Bir okulu havaya mı uçuracak?
On üç bundan biraz daha kişisel.
Ve sen de dahil tüm oyuncular için aynı.
Sana artık oynamıyorum dedim.
Son yarışmanın değeri tam 4.-
Baba. Baba!
Sen iyi misin?
Ne oldu sana?
Hareketli bir gün geçirdim.
B.ka bulaşmış gibi
görünüyorsun.
- Öyle mi?
- Evet.
Sen buradasın.
Sen de buradasın.
Midem alt üst olmuş.
Sanırım yediğim bir şey dokundu.
- Nasıl gidiyor?
- Michael, burada ne yapıyorsun?
Eve gidip ilaçlarını alacağını söylemiştin.
Evet, bazı şeyleri yapmak zorundaydım.
- Ne gibi şeyler?
- Marisol ile birlikteydim.
- Hot Dog Castle'dan Marisol mı?
- Evet.
Onunlaydım derken ne demek
istiyorsun? Buluşma gibi mi yani?
Evet, buluşma gibi.
Diğer insanlar gibi...
...sinemaya gittik.
Tamam mı? Tamam mı?
- Hangi filmi izlediniz?
- Hatırlamıyorum.
- Hatırlamıyor musun?
- Bilim kurgu gibi değildi, Elliot.
Ben de biriyle buluşabilirim.
Tamam mı?
Çantada ne var, Michael?
Michael, 13. yarışma ne?
Bana söylemelisin.
13. yarışma ne?
Aileden birini öldürmen gerek.
Bana dedikleri bu.
Aileden birini öldür.
Eve git, Michael.
Neden? Neden?
Sen kazanasın diye mi?
Hayır, hayır,
ben kazanmak istiyorum.
Bir kez olsun bir şey
kazanmak istiyorum!
Bir kez olsun kazanmak istiyorum...
Michael, senden istediğim
her şeyi yapabileceğini biliyorum.
Çünkü ne olduğunu düşünmezsin.
Ama şimdi düşünüyorsun, değil mi?
Babamın bana karşı kullandığı
çivili kemeri hatırlıyor musun?
Evet. Başka şeyler de hatırlıyorum.
Sen küçükken nasıl üzerine
titrediğini de hatırlıyorum.
Hayır, ben küçüklüğümü hatırlamıyorum!
Ben sekiz yaşındayken tenis
raketiyle bana vurduğunu hatırlıyorum.
Yani, onu vuracak mısın?
Michael. Michael, o bana da vurdu.
Arabayı çizdiğim zaman,
hatırlıyor musun?
İkinizin de biraz girişkenlik
gösterdiğinizi görmek kalbime dokundu.
- Ona söyledin mi?
- Tabii ki hayır.
Benim zamanlarımda Oyun böyle
değildi, size bunu söyleyebilirim.
Sizin gibi salakları almazlardı.
Bunu bir ucube
gösterisine dönüştürdüler.
- Yüce İsa.
- Sen Oyun'u mu oynadın?
Kazandım.
On üçünü de yaptın mı?
On üç en zor olanıydı.
Bir sıçramaydı.
Kimi öldürdün?
Bana karşı yumuşak
davranan bir tek oydu.
- Yüce İsa!
- O ne diyor, Elliot?
Annenin hiçbir zaman emniyet
kemeri takmadığını söylüyorum.
Michael, diğer odada bekle.
- Elliot?
- Sadece diğer odada bekle.
Gerçekten mi?
Tamam.
Bu oyun beni mahvetti.
Öncesinde her şeyim vardı,
ama sonrasında hiçbir şeyim kalmadı.
Beni zehirledi.
O günden bu güne her hücremi.
Ama bildiğim şey şudur ki...
...eğer birisi bana bunların
olacağını önceden söyleseydi...
...bir önemi olmazdı çünkü
senin şu an dinlediğinden...
...daha fazla dinlemezdim.
Ama senin için
yapabileceğim bir şey var.
Evet?
- Seni kazanmaktan alıkoyabilirim.
- Bunu nasıl yapacaksın?
Şimdi ne yapacağız?
Ben... bazı şeyler yaptım.
Evet, ben de.
Bana bir şey yapmayacağını
nereden bileyim?
Neden sana bir şey yapayım?
Sen benim ailemdensin,
ben de senin.
Bu yüzden...
Eğer istersek, birimiz hâlâ kazanabilir.
Sen istiyor musun?
Hayır.
Gidelim.
- Ne yapıyorsun?
- Sadece çantamı alıyorum.
- Mike, bırak onu.
- İlaçlarımı almak zorundayım.
- Bunu neden yapıyorsun?
- Sadece onları almak zorundayım.
Kapat fermuarı.
Mike!
Yüce İsa!
İyileşeceksin.
Buraya sıkıca bastır.
Tam buraya bastır.
Bana kazanırsam size düğün
hediyesi alabileceğimi söylediler.
Eğer parayı kazansaydım...
Ben sadece kazanmak
istiyorum.
Bir kez olsun kazanmak istiyorum.
- Anlıyorum.
- Özür dilerim.
- Tamam.
- Çok üzgünüm!
Buraya gel.
Kazanmak istiyorum.
Üzgünüm.
"Elendi
$0"
"Kazanan
$5,700,000"
Evet, deliller halledildi.
Meslektaşlarımın elinde bir şey yok.
Hayır, burada daha çok
Hamlet oynanmış gibi.
Bu anlaşmanın şartlarının ihlalidir.
Oyun'a müdahale etmen ya da
kökenlerini araştırman yasak.
Bu sana izah edildi.
Her şey ayarlandı.
Peşinde kimse yok.
Şimdi, arkanı dönüp çıkarsan...
...eve hâlâ kazanan olarak gidebilirsin.
Parayı geri alırlar.
Ben sadece bir elemanım.
Ben bir hiçim.
Buradasın.
"Diskalifiye
$0"
Elliot! Tanrım! Nerdesin?
Seni serbest bıraktılar mı?
Babam hala kefaleti
beklediklerini söyledi...
...ama merkeze gittiğimde senin
hakkında ellerinde hiç bir kayıt yoktu.
- Neler oluyor?
- Yoldayım, eve geliyorum.
Her şey yoluna girdi.
Ben sadece...
...sesini duymak istedim.
Tanrım. Söyleyecek hiçbir şeyim yok.
Evet.
Tüm bunlar yeterince çılgınca
değilmiş gibi, birisi aradı...
...ve bir sinek yemem için
bana 6,000$ teklif etti.
Sen ne dedin?
Ne mi dedim?
Dalga mı geçiyorsun?
"S.ktir git!" dedim!
İğrenç
Yani, düşünebiliyor musun?
Neyse, gitsem iyi olur.
Tabi ki yapmamız gereken
başka bir şey daha var.
Amcam Louis'i durdurup
kamerasını almamız gerekiyor.
Çünkü fotoğrafçılığıyla
gurur duyan babam kamerasını düşürdü.
Gülme. Babamı biliyorsun...
Çeviri:
Pagajakh & Jokeradam