Tip:
Highlight text to annotate it
X
penkala
1930'lu yılların başlarında...
...Adolf Hitler ve danışman heyeti,
dünyayı ele geçirmek amacıyla...
...doğaüstü güçlere ve kara büyü tarzında
hurafelere kafayı takmışlardı.
Nazi ajanları dünyanın dört bir yanını
gezerek, "Antik Rünik...
...Kayaları" olarak da bilinen İskandinav
harabelerini araştırmaya koyuldular.
Bu kayaları ele geçirdikleri takdirde,
elde ettikleri güç sayesinde...
...büyük bir zafere
imza atacaklarını zannediyorlardı.
Yazıtlara göre, ölümsüzlüğe giden yol...
...bu kayalara sahip olmaktan geçiyordu.
Morgan Kasabası, Batı Virjinya, 1936.
Otto! Mektup gelmiş! Berlin'den!
Değerli Bay Wollner...
...bu mektubu size,
Kuzey Amerika bölgesinde bulunan...
...antik çağa ait Alman harabelerini
araştıran bir dernek adına yazıyorum.
Uzun süren uğraşlar sonucu sizin
ailenizi seçmeye karar verdik, Bay Wollner.
Herr Richard Wirth'in, yörenizde
çalışmalara başlayabilmesi için...
...konaklama konusunda
yardımınızı talep ediyoruz.
Sizlerden ricamız, sıradan bir oda ve...
...kalabileceği mütevazi bir ev.
Emeklerinizin karşılığı olarak
sizlere aylık ödenek bağlanacaktır.
Ekte gelen çeki, avans olarak
kabul etmenizi rica ederim.
150 Dolar.
Sanırım buna birlikte karar vermeliyiz.
150 Dolar, anne.
Liese!
Kim var orada?
İyi akşamlar!
Wollner!
Bay Wirth!
Ulu Tanrım! Kusura bakmayın...
Geldiğinizden haberimiz yoktu.
Şimdi öğrendiniz işte.
Liese, hadi masayı toparlayalım.
Kızınızla İngilizce mi konuşuyorsunuz?
İngilizce.
Evet.
Yaşının gerektirdiği gibi okula gidiyor.
Hep beraber pratik yapıyoruz.
Kasabaya mal satmaya gittiğimizde,
bize de gerekli oluyor zaten.
Ama, Almanca da biliyor değil mi?
Tabii ki.
Kusuruma bakmayın.
Biraz geri kafalıyım da.
Bana soracak olursanız,
ikisine birden gerek yok.
Elbet bir gün, bütün dünya
Almanca konuşmaya başlayacak.
Öğrendiğimize göre tarihçiymişsiniz.
Evet.
Bu kıtayı asıl keşfedenlerin...
...aslında bizim atalarımız olan...
...Vikingler olduğunu biliyor muydunuz?
Kristof Kolomb aslında üçkağıtçının tekidir.
Finlandiyalı dostlarımız,
İspanyollardan tam 300 yıl önce...
...buradaki nehirleri keşfe gelmişti.
Kızılderililer, onları geri
püskürtmüşlerdi fakat...
...giderlerken "Rünik Kayaları"nı
burada bıraktılar.
Tıpkı bu çiftliği inşa ederken
topraktan çıkardığınız antik kayalar gibi.
Bunu da nereden biliyorsunuz ki?
O taşları ne yaptınız?
Ahırı inşa ederken onların çoğunu kullandık.
Zemine temel olarak kullanmıştık.
Zemine yerleştirmiştik.
Hatta, halen görünüyor.
Sohbetimiz bir anda
nasıl da renklendi, değil mi?
Ona sormamız gereken bazı şeyler var.
Sabah sorarız.
Yani, haftalar önce sormamız
gerekirdi diyorum.
Ne var orada, küçük kız?
Kuşum Elsie.
Ölmüş.
Bana taşları göstersene.
Buradaydılar...
...İskandinav Tanrıları...
...atalarımız.
Ağlama.
Onu bana getirsene.
Okula gidiyormuşsun.
O halde, bir şeyler öğrenmeyi seviyorsundur.
Yeni şeyler keşfetmeyi.
Kalıpların dışına çıkmayı.
İyi bak şimdi.
Bak bakalım kuşuna.
Gördün mü? Sana göz kırpıyor.
Biraz daha pratik yaparsam...
...çok daha uzun süre
yaşamasını sağlayabilirim.
Şimdilik elimden gelen bu.
Ama, elimde kitaplarım var.
Zamanım var.
Taşlar da bende.
İşte bu, hayata hükmetmektir.
Eğer hayata hükmedebilirsen,
ölüm diye bir şey kalmaz.
Aileni seviyorsun, doğru mu?
Onlar için bir şeyler yapabilirsin.
Küçük kuşun gibi
ölsünler istemezsin, değil mi?
İyi bir evlat olabilirsin.
Yapman gereken tek şey,
bunun karşılığında başkalarına eziyet etmek.
Nefes borusu açık!
Oksijen tüpünü getirin!
- Beni duyabiliyor musun?
- Herkes uzaklaşsın!
Bayım, beni duyabiliyor musunuz?
Bayım, bana bakın!
- İndir silahını!
- Bayan, bunu yapmak zorunda değilsiniz!
Bayım, beni duyabiliyor musunuz?
Beni duyabiliyor musunuz, beyefendi?
Pes etmeyin.
Benimle kalın, bayım.
- Sakin olun!
- Yapmayın, hanımefendi!
Silahınızı bırakın.
Silahınızı bırakın, hanımefendi!
- Koroner tıkanmaya başlıyor!
- Buraya! Bana bakın, bayan!
Silahınızı bırakın!
- Larry, şurayı açar mısın?
- Geri çekilin.
Larry! Hadi ama, aç artık!
Larry, üzerine bastır.
Silahınızı bırakın!
Bayım, bana bakın.
Onu kaybediyoruz.
Bana bakın, hanımefendi.
Size zarar vermeyeceğiz. Bana bakın.
Larry, onu kaybettik.
İndirin şu silahı artık!
İndirin!
Hanımefendi, bana bakın!
Kimyasal var! Patlamak üzere! Geri çekilin!
Herkes iyi mi?
Tüp kapalı mı yine?
Kim olduğunu biliyorum.
Bahçede birisi mi var?
Bir şeyler duydum.
Çocukları ikna edebildin mi?
Çocuklar evde Barbara ile birlikte.
Ne yapıyorsun?
Sana yardım etmeye çalışıyorum, baba.
Yardım edeceksen, git bahçe ile uğraş.
Bahçeyi bok götürüyor.
15 saatlik mesaiden daha yeni çıktım, baba.
Takma kafana.
Kardeşin halleder. Yanında değil mi?
Baba! Hayatını kaybedeli iki sene oldu.
Irak'tan döndü. Onu görmüştüm.
İşi hiç de kolay değil.
Biliyorum, baba.
Ne biliyorsun ki?
Orada bile değildin.
Kardeşinin oraya gidip,
orospu çocuklarını haklaması lazımdı.
Sen Irak'a gitmedin bile, yalan mı?
Evine bir kahraman gibi geri dönüyor...
...sen de onu, Town Creek'e
balığa diye götürüyorsun...
...ve bir anda ortadan kayboluyor.
Neden kardeşini kurtarmadın?
- Sana yemek hazırlayacağım.
- Mezarlığa ziyaretine...
...gidiyorsun da, ne diye
bana haber vermiyorsun?
- Söylemiştim, baba.
- Lanet olası gazeteden öğrendim.
Benim de ziyaretine gitmem lazımdı.
Hepimiz birlikte gitmeliydik.
Biz burada eşek başı mıyız?
Ne diye buradayım sanıyorsun?
Nedense, hiçbir boktan haberim olmuyor.
Seni törene ben götürdüm ya.
- Efendim?
- Şeker toplamaya gidelim.
Evan Amca, unuttun mu?
Bizi şeker toplamaya götürecektin.
Hava kararmak üzere.
Söz vermiştin.
Demek unuttum sandınız, öyle mi?
Peki, geliyorum.
Bayram şekerleri!
Sağ olun!
Çocuklar, hadi!
Birden öyle oldu, Barb.
Yolumuz oraya düştü.
İçimden geçeni sen de biliyorsun.
Çocukları biraz gezdirsem iyi olur dedim.
Ama orada değil. Kayboldu.
Neden hala uğraşıyorsun ki?
Anlam veremiyorum.
Böyle bir şeye karar vermek için
zaman gerekiyordu.
Bunu düşünmek sana kalmadı.
Özür dilerim.
Bu çocukların ümitlerini elinden alma.
Başka teselli edinecekleri bir şey yok.
Acımasızlık etme, olur mu?
Tüm hayatımız umut ve inanç üzerine kurulu.
Eğer geri dönüp, onun için
kendimi feda etme imkanım olsaydı...
...bir dakika bile düşünmezdim.
Bunu bilmeni isterim.
Biliyorum.
İyi geceler.
...ve Jefferson Kasabası...
...ilçede sıcaklığın giderek
düşüşe geçmesi bekleniyor.
Pazar sabahından itibaren sıcaklık
mevsim normalleri altına gerileyerek...
...yerini kapalı ve yağışlı
bir havaya bırakacak.
Batı Virjinya halkı,
yarın gece saatlerinde...
...yıllar sonra ilk kez,
bir ay tutulmasına tanıklık edecek.
Yarın gece kendinizi dışarı atın ve...
...eğer yolunuz düşerse,
rasathaneye uğrayın.
Belki de bu bahane ile,
gökyüzündeki cümbüşe daha yakından...
...tanıklık etme fırsatı bulabilirsiniz.
Evan, uyan!
Evan!
Evan, uyan.
Evan!
Evan, uyan!
Evan, uyan hadi!
Evan!
Yardım edin!
Vic, neredesin?
Evan!
Kahramanlar gibi evine dönüyor.
Town Creek'e balığa diye götürüyorsun...
...ve bir anda ortadan kayboluyor.
Neden kardeşini kurtarmadın?
Evan, yardım et!
Vic!
Victor, seni bulamıyorum!
Yardım et, Evan!
Evan!
Evan, uyan.
Uyan!
Evan, uyan!
Benim. Uyan hadi.
Evan, uyan.
Benim, Victor.
Benim! Ben! Victor!
Benim. Benim.
Kimsin?
Bu gece yardımına ihtiyacım var.
Yardım etmen lazım. Soru sorma.
Botu kamyonete yükleyip getir...
...ve iki gün yetecek
kadar da ekipman ayarla.
Silahları al. Bolca mühimmat getir.
- Neden?
- Babama bir şey anlatma.
Bu iş bitene kadar
kimseye döndüğümden bahsetme.
- Barbara ve çocuklar...
- Hiç kimse...
...hiç kimseye dedim.
Hadi, acele et!
Bekle. Olmaz.
Sana bir bakayım.
- Yürü.
- Yaralandın mı?
Git hadi.
Buraya geldiğimi biliyorlar.
Kim? Vic, kimin haberi var?
Git.
Acele et işte.
Evan? Ne haber, dostum?
Buraya gelip, babama göz kulak olman lazım.
Elbette.
Ne kadar süreliğine?
Hadi gidelim.
Town Creek'e ilerle.
Oradan döneceğiz.
Birilerini mi kovalıyoruz?
Öldürmek için mi?
Eğer bu işe bulaşmak istemiyorsan...
...yol yakınken vazgeç.
Eğer bana yardım edersen,
işler tamamen değişecek.
Asla eskisi gibi olamazsın.
Bunu bilesin.
Baştan söyleyeyim ki,
sonradan kabak bana patlamasın.
Seçim senin.
Hadi gidelim.
Buraya en son...
...Paw Paw şerifi ile gelmiştim.
Burası kaybolduğun yer değil mi?
O gece, başka bir şey gördün mü?
Arkamda mı kaldın, önümde mi
gidiyordun hatırlamıyorum.
Sana seslenmiştim.
Mühim değil.
Hayır. En azından uğraştığımı bil.
Creek Vadisine varmak için
bir ya da iki saatimiz var.
Yirmi kilometreye kadar her yeri
karış karış aradık.
Her neyse, bulamamışsınız işte.
Pekala. Sessizce ilerle.
Bir köpek var.
Babası ayrılıyor.
Günbatımına kadar dönmeyecek.
İşe koyulmaya hazır mısın?
Aile meselesi olduğundan hiç bahsetmemiştin.
Derdin aile ise...
...düşünmeye önce bizimkinden başla.
Madem öyle, bana bir gerekçe göster.
O sebep bizzat ben oluyorum.
İyi misin?
Pekala, ben içeri giriyorum.
Beni gördükleri anda,
ortalık mahşer yerine dönecek.
Veranda tarafını kollamanı istiyorum.
Tamam mı? Anladın mı?
Pekala. Haydi.
KUDUZ AŞISI
Nereye gitti?
Evan, vur onu!
- Vic!
- İçerideyim.
Gözünü ondan ayırma.
Yukarıda bir kız var.
Liese, kaç!
Kaç, Liese!
Liese, kaç!
Tamamdır. Korkmana gerek yok.
Saklan.
Onu sakinleştireceğim.
Nerede?
Siktir! Vic, indir silahını!
Nerede?
Ön tarafa git!
Kaç, Liese! Kaç!
Liese! Sal şunu!
Sal dedim!
Onu içeri götür.
Nereye gitti?
- Karl!
- Oraya bakma.
Madem öldüreceksiniz, öldürün işte.
Sesini çıkartma.
Siktir git!
Niye buraya geldin ki?
Al işte, hepimiz cezasını çekeceğiz.
Her şeyi gördün ama,
hiçbir şekilde karışmadın.
Ona elini sürme!
Sustur şunu!
Her seferinde o pisliği görmezden geldin...
...her seferinde, o siyah konteynırı
izledin durdun...
...farkındaydın ve hiçbir şey yapmadın!
- Hem de hiçbir şey!
- Anlayamıyorum.
Bu insanlar neden seni
buraya kapatmış olabilirler ki?
Yemek saati geldi mi, Liese...
...neden kimsenin gelmediğini merak edecek.
Nerede o?
Tanrım! Vic! Kes şunu!
İşte benim ailem.
Kardeşim.
Neye bulaştığın hakkında en ufak fikrin yok.
Bu akşam onun da zırlayışına şahit olacağız.
Bağla şunları.
Konteynırda ne var?
Bağla şunları dedim!
Emirler yağdırıp durmayı kes
ve bana ne sikim döndüğünü açıkla!
Bu insanlar hayatımdan iki seneyi çaldı.
Benim hayatımdan.
Sempati toplamak mı istiyorsun, Evan?
Bir daha kimseyi karnından vurma.
Hayvanlar gibi acı çektirir, ve ölene kadar
sürüm sürüm süründürür.
Hadi bağla şunları!
O siyah konteynırın içinde ne var?
Bakın, size zarar vermek niyetinde değilim.
Bu işi çözeceğim.
Eylül 1940.
Bu onun işi.
Zaman bizi hiç etkilemedi.
Yalan söylüyorsun.
Sen doğdun doğalı, ben 17 yaşındayım.
Konteynırın içinde ne var?
Bugün ne getirdiniz bakalım, Bay Wollner?
Beş kasa var.
Evet, elbette işimizi görür.
Nakit mi, takas mı?
Takas.
Sizi bilmiyorum ama,
ona hayret ediyorum.
Kaç yıllık, 1929 filan mı?
Belki de 1930?
Evan! Evan!
Oraya bakmanın hiç gereği yok.
Hani sebep bizzat sendin?
Yapma!
Sorun yok. Ben onlardan biri değilim.
Seni buradan kurtaracağım.
Hepsi geçti.
Benim adım Evan Marsh.
Cankurtaranım.
Bak, adamım...
...bir hafta filan önce,
beni ormandan kaçırdılar.
Yanlış hatırlamıyorsam,
eşin ve çocukların seni arıyordu.
Tamamdır. Seni çıkarıyorum.
Hadi çıkar!
Bak, bu elle halledilecek iş değil.
- Geri döneceğim.
- Hayır!
Çabuk ol.
Çabuk ol!
Onu ırmağın aşağısındaki yoldan
Paw Paw'a götüreceğim.
Oraya bir ambulans çağırırım.
İşimiz bitince
onu yanımıza alıp götürebiliriz.
- Şimdi gidiyoruz.
- Daha işimiz bitmedi!
Onu orada zincirlenmiş
vaziyette bırakamayız.
Halledebiliriz.
Pusu kurarız.
Sen içeri geçersin,
ben de bahçede beklerim.
Onu bu işe karıştırmak zorunda değiliz.
Onun da bir ailesi var.
Hani bana savaşta ne yaptığımı
sorup duruyordun ya...
...savaşın nasıl bir şey olduğunu...
Lanet olası savaşı da
benim üzerime yıkma yine.
Gitmek isteyen bendim. Arkamdan
iş çevirip giden sen oldun ama.
Burada kalıp, babama
her gün bakmak mecburiyetine katlandım.
Ve her gün, senin
kahraman olduğunu zırvalayıp duruyor.
Savaştan sağ dönemezsin diye,
o görevi ben üstlendim!
Ben yapamazdım, öyle mi?
Al işte, burada kadınları
ve çocukları öldüren sensin!
Bak sen, öyle mi?
Seni büyük savaş kahramanı, seni!
Artık bunlara kafanı yormayı
bıraksan, olmaz mı?
Başka bir şey düşünemiyorum ki!
İşte bu yüzden buraya geldim ya!
Şimdi gidip o sefil adamı
dışarı çıkartacağız...
...sağ salim kurtulmasını sağlayıp
evine göndereceğiz...
...ondan sonra da işimize bakacağız!
Sonra da, seni
oğullarına teslim edeceğim.
Çocuklarını asla unutayım deme, Vic.
Siktir!
Biri geliyor!
Acele et. Acele etmemiz lazım.
- Geliyor.
- Elini sabit tutmaya çalış.
Onu içeri götür.
Ayağa kalk!
Hangi cehenneme kayboldu?
Nerede o?
Nerede?
Oğluma ne yaptın böyle?
Ailem nerede?
Hangi cehenneme kayboldu?
Ne yaptığınızın farkında değilsiniz.
Gitmeniz gerek!
Hemen gidin, vaktiniz varken kaçın!
Kurşunlarınız hiçbir işe yaramaz!
Kaçın!
Evin içine gelemez!
Girmesi yasak!
Dışarı çıktı!
Hangi cehenneme kayboldu?
İçeri giremez!
Onu bağlı tutacağım...
Eve giremez.
Yasaklı.
Ne demek, yasaklı?
İçeri gelemez.
Kapılardaki ve camlardaki boyalar
onu evden uzak tutuyor.
Dışarıdaki şey de ne öyle?
Wirth, Richard Wirth.
Kapı! Kapıyı kapatın!
Ne halt ediyorsun?
Pencere.
Pencereden içeri dalabilir.
Hadi!
Rünik olmasaydı hepimizi çoktan öldürürdü!
Hadi!
- Tamam mı?
- Evet.
Siktir!
Önüne geçebiliriz.
Belli bir seviyeye kadar.
Bir şeyler biliyoruz.
Sanırım yeteri kadarını.
Onu Naziler gönderdi.
1936 senesiydi.
Wirth'in bir araştırmacı
olduğunu sanıyorduk...
...ama buraya asıl geliş amacı,
doğaüstü güçlerini geliştirmekmiş.
Rünik kayalar...
...ayinler...
Bilmiyorduk.
Sonra da savaş çıktı.
Ve onu geri çağırmadılar.
Biz de onu hapsettik.
Liese yaptı.
Bahçenin etrafına rünik kayaları döşedi.
Çitlerdeki semboller...
...onu çiftlikten ve evin içinden
uzak tutmak içindi.
O zamanlar 12 yaşındaydı.
Aradan beş yıl daha geçti.
İşte o günden sonra da,
biz onun esirleri olduk.
Onu nasıl öldüreceğimi tarif et yeter.
Kardeşini de al ve git.
Çitlerden dışarı çıkabilirseniz,
kurtuldunuz demektir.
Sizi de yanımızda götüreceğiz.
Olmaz. Biz kalmak zorundayız.
Onu buraya biz aldık.
Burada tek başına bırakamayız.
Öldüğünü sanmıştım.
Evan!
Hayır!
Babam nerede? Karl nerede?
Öldüler.
Şanslılarmış.
Artık özgürler.
Zar zor nefes alıyor.
Kalp ilacı falan kullanıyor mu?
- Aspirininiz var mı?
- Yok.
- Ne halt ediyorsun sen?
- Çantamı almam lazım.
- Kadının yardıma ihtiyacı var.
- Bunlar güvenilmez insanlardır.
Koş!
Al, bunlardan çiğne. İyi gelir.
Jeneratörü patlattı.
Silahlar!
- Onu nasıl öldürebilirim?
- Victor, yeter.
- Hayatımızı kurtarmaya çalışıyorum.
- Ben de öyle.
Fark etmez, artık hepimiz öldük sayılır.
Bu işten canı yanan tek kişi sen değilsin.
İlk olarak benimle başladı.
Çiftliğe geldiğinde, 12 yaşındaydım.
Böylece, ilk olarak benimle
beslenmeye başlamış oldu.
Kardeşim bana yaptıklarını görünce...
...dayanamadı ve Wirth'i öldürmeye çalıştı.
Fakat, artık çok geçti.
Zaten gücünü kuvvetini toplamıştı.
Elinden gelen tek şey,
benim yerime geçmek oldu.
Bir süreliğine kanını feda etti.
Wirth, neredeyse bizi öldürüyordu...
...fakat bize ihtiyacı vardı.
Bu yüzden de,
bizim için zamanı durdurdu.
Sanırım, beşinci yılı filandı...
...iş arayan aylağın biri çıkageldi.
Biz de onu konteynıra zincirledik.
İlk kurbanınız, öyle mi?
Bizler de onun kurbanıydık.
Yıllar sonra, kitaplarını ve
rehberlerini çalmaya başladım.
Ne öğrendiysem, burada
yazılanlardan okuduklarım.
Babam, önceleri zararsız
bir hurafe olduğunu düşünüyordu.
Ama ben, neler yapabildiğine
bizzat tanık oldum.
Ufak tefek şeylerle başladı.
Kuşum, domuzlar, köpekler...
...onları öldürüp, tekrardan
hayata döndürüyordu.
Ama ayinleri için de kana ihtiyacı vardı.
İnsan kanı.
Yaşamak için öldürüyordu.
Konteynırda ölen
onlarca sefilin başına neler geldi?
Onlara ne oldu peki?
Evet, birkaçı öldü.
Peki, bu kaç tanesini
kurtardı biliyor musun?
Neler yapabildiğini gördünüz işte.
Peki ya kaçıp gitseydi neler olurdu?
Siz buraya gelene kadar,
onu kontrol altında tutuyorduk.
Bir dahaki cinayetinin sorumlusu
sizler olacaksınız, ben değil.
Eve giremiyor. Beklemeye devam
ederiz, o da acıkınca çekip gider.
Bizi yemeden önce, onu iyice azdırıyoruz.
İnine çekiliyor. Hadi gidelim!
Bekleyin. Kayalara geri dönüyor.
Gücünü toplayacak.
Onu kontrol altında tutuyoruz
demiştin. Peki nasıl?
Rünik taşlar. Camlar gibi düşün.
Etrafımızı rünik motiflerle boyayarak,
bir nevi güvenlik çemberi oluşturduk.
Peki, tamam, rünik ne anlama geliyor?
Antik İskandinav alfabesi.
Vikinglerin soyundan geldiğine inanıyor.
Ona kan verdik ama,
ayinini bitirebileceği kadar değil.
Eğer ayinini tamamlarsa,
bir daha asla kimse onu durduramaz.
- Nasıl bitiyormuş?
- Tüm öğrenebildiğim...
...bu kitaptaki birkaç çizim işte.
Ama bildiğim kadarı ile,
en büyük hedefi de oradaki.
İşte. İşte, şuradaki çizim.
- İşte sonradan bunun gibi olacak.
- Bu da ne sikim böyle?
Üçüncü göz.
Hitler'in heyetindekiler,
bu olayın kendilerini...
...zamanın ötesine götüreceğine
inandıkları için, onu buraya göndermiş.
Ay tutulması sırasında
ortaya çıkan enerji...
...onu azami kuvvete ulaştırıyormuş.
Ne zaman olacak tam bilmiyorum ama...
...bildiğim kadarı ile, o sırada
kana ihtiyacı olacak. Hem de çok.
Sadece kendi kanı yetmez.
Yoksa, zehirlenip kalır.
Eğer, üçüncü gözü ortaya çıkarsa,
işte o zaman çizgiyi aşar.
Onu hiçbir şey engelleyemez...
...rünik taşlar bile.
Çizgiyi aşmasına nasıl engel olacağız?
Bir yolu olmalı.
Kemikler.
Kemikler.
Belki olabilir.
Ama birilerinin dışarı çıkması gerek.
Almanya'dan buraya
atalarının kemiklerini getirmiş...
...ve onları, bir nevi
kalkan olarak kullanıyor.
Ben çalmadan önce,
ayinlerde üzerine giyiyordu.
Evet, ben de görmüştüm.
Ahırın arka tarafında duruyordu.
O kemikler, ailesinin kanını temsil ediyor.
Onları alırsanız, sizi
takip edemez ya da avlayamaz.
Peki ya aldıktan sonra?
Kafasıyla kalbi arasındaki
bağı koparmanız lazım.
Belki onu daha fazla kandan alıkoyarsanız...
...çizgiyi aşmasını da
engellemiş olursunuz.
Hadi şunu ön bahçeye çekelim.
Hey, Wirth! Al kitaplarını!
Hadisene puşt herif!
Koş!
- Vur onu!
- Mermiler işe yaramıyor.
Wirth'i değil. Öbürünü.
Ölmüşün kanıyla beslenemez.
Ateş et, yoksa ben edeceğim!
Artık sen de bizden birisin.
Başladı.
Luke?
Yardımına ihtiyacım var.
Bunu yapabilir misin?
Beni, size zarar veremeyeceğim...
...bir yere kapatman lazım.
Dediğimi yap.
Ailem, çocuklarım...
Ailem, gelip beni alsınlar,
evime götürsünler, oldu mu?
Olur mu?
Evan, kapıyı aç!
Onlar benim!
Seni geberteceğim!
Hayır.
Beni besleyeceksin.
Hayatım boyunca senin gibi
birçok adam gördüm.
Ufak hesaplar peşinde koşan ufak insanlar.
Düşmanı öldür!
Düşmanı öldür!
Hep aynı hikaye...
...kendi ellerinizle cana kıyarsınız,
sonra da başkalarına canavar dersiniz.
Parçala onu!
Evan, kemikleri getir!
Wirth kendi kanıyla beslenemez
demiştin, değil mi?
Evet.
Eşarbını ver.
Her gece onu nasıl beslediniz, anlatsana.
Hava kararınca,
konteynırda her kim varsa...
...önce onu deşiyorduk...
...sonra da, gelmesi için zili çalıyorduk.
Babam kemikten ceketi giyerdi...
...sonra da, kapısını açıp
onu ininden dışarı salardı.
Kesip biçme işini kim yapıyordu?
Bıçakla farklı farklı yerleri keserdik.
Sen yapıyordun.
Aynı şeyi bugün bana yapacaksın.
Lütfen, olmaz. Yapamam.
Evet, yapabilirsin.
Birlikte yapacağız.
Onu kendi kanıyla zehirleyeceğiz.
Hadi. Gidelim.
Gitmeyin.
Seni seviyorum.
Nasıl oldu da kaçmayı başardın,
hiç merak etmedin mi?
Bunca yıldır, bunu başarabilen tek kişisin.
Çok basit.
Sana izin verdim de, o yüzden.
İçindeki nefreti hissedebiliyordum.
Geri döneceğini tahmin etmiştim.
Bu gece emellerimize ulaşacağız.
Beni ailemden çekip kurtaracaksın.
Madem kan istedin, al sana kan.
Bu da, onun ailesinin kanı.
Hallet şunu.
Bitir artık.
Zili çal ve evine geri dön.
Bitmedi.
Bu seni koruyacak.
Aksi takdirde, kanını kurutur
ve vakit kalmaz.
Git.
Git!
Wirth!
Bana olan yardımlarından ötürü...
...kardeşinin ölümünü izlemene
izin vereceğim.
Seni bekliyorum, Wirth!
Evan.
Evan.
Evan! Evan!
Beni zehirledin!
Sıra bize geldi.
Geç bile kaldı.
Bayan Wirth ne zaman geliyor?
Wirth!
Wirth!
Liese!
Liese!
Liese?
Himmler, rünik taşların bulunduğu...
...başka çiftliklere, başka ailelere de...
...Wirth gibi sekiz kişiyi daha göndermişti.
Bunu bekliyordum.
Bunca yıldır...
...böyle bir anda olmasını,
tıpkı bir heyelan gibi.
Ne yapabilirim?
Sona erene kadar yanımda kal.
Bize nefretle bakma.
Peki, alın bakalım biraz daha.
Buyurun size hardal.
Hardal mı?
Hey, bebeğim!
İyi misin?
Evet.
Geliyorum.
Himmler, rünik taşların bulunduğu...
...başka çiftliklere, başka ailelere de...
...Wirth gibi sekiz kişiyi daha göndermişti.
1930'lu yılların başlarında...
...Adolf Hitler ve danışman heyeti,
dünyayı ele geçirmek amacıyla...
...doğaüstü güçlere ve kara büyü tarzında
hurafelere kafayı takmışlardı.
Nazi ajanları dünyanın dört bir yanını
gezerek, "Antik Rünik...
...Kayaları" olarak da bilinen İskandinav
harabelerini araştırmaya koyuldular.
Bu kayaları ele geçirdikleri takdirde,
elde ettikleri güç sayesinde...
...büyük bir zafere
imza atacaklarını zannediyorlardı.
Yazıtlara göre, ölümsüzlüğe giden yol...
...bu kayalara sahip olmaktan geçiyordu.
penkala