Tip:
Highlight text to annotate it
X
MIRROR MIRROR (2012)
Çeviri: [® EkinG ®]
ekin@mail.org
Bir zamanlar çok uzak
diyarlardaki bir krallıkta...
..bir kız bebek doğmuş.
Kar gibi beyaz bir teni varmış.
Saçları, gece gibi kapkaraymış.
Ona Pamuk Prenses adını
vermişler.
Zaten böyle bir çocuğa...
...başka bir isim verilmezmiş.
Pamuk Prensesin annesi
onu doğururken ölmüş...
Kaderine bak!
Babası büyütmüş onu,
yetiştirmiş.
Yapar elbette.
Adam kralmış.
Kral kızını çok
severmiş...
Herkes de kralı tabii..
Krallık, öyle güzel bir yermiş ki...
...kimsenin şarkı söyleyip
dans etmekten başka..
...bir işi yokmuş...
...üstelik, tüm gün, tüm gece...
Ama, şunu da söyleyeyim...
Kral tek başına, kızını...
...bir gün prenses olacakmış gibi
büyütmüş...
Zaman geçmiş...
Kral, kızına...
...bir şeyi öğretemediğini
fark etmiş.
Bir kraliçe aramış bu yüzden.
Bulduğu kraliçe dünyanın
en güzel kadınıymış.
Zeki ve güçlü biriymiş.
Şöyle açıklayayım,
işte o bendim.
Tabii bu da benim hikayem..
Onun değil..
Benim güzelliğimi gören kral,
benimle evlendi...
Onun için ben, her şeydim...
Yıldızlar, ay...
...ve her yeri kara büyü kapladı...
Cesur Kral Pamuk Prensese
karşı gelemiyordu...
...ona en sevdiği şeyi bıraktı.
İlginç bir hediye.
Elbette bu sonraki hikaye...
Karanlık ormanlara doğru yol aldı.
Ve bir daha onu gören olmadı...
Pamuk Prenses her yerde
aradı babasını...
Anladı ki bulamayacaktı.
Babası artık yoktu.
Çaresizdi, yıkılmıştı..
Genç kız şimdi güzel
kraliçenin gözetimine kalmıştı...
10 yıl geçti.. Ve Pamuk Prenses
hızla büyüdü, gelişti.
Ama krallık buzlar ülkesine döndü...
Çünkü...
...kraliçe tüm diyarların
en güzel kadını olmak istiyordu..
Ülke, güzel kraliçenin olmalıydı.
Yapılmak istenen buydu ama..
Pamuk Prenses de
ortadan kalkmalıydı..
Merhaba!
Bir şey yemek ister misin?
Al bakalım!
Sanırım eğlence başladı.
F, D-9'a.
Soldan sağa dedim,
Lord Waverly...
.. Biri şunlara
sağını solunu gösterebilirse...
...çok memnun olacağım.
Özür dilerim.
B, J-12'ye.
Leydim, benim görevim size
duyduklarımı söylemek...
- Duyduklarım, maalesef ki...
- Dedikodular mı?
Krallığın çaresiz kaldığını...
...yoksullaştığını söylüyorlar...
Eğer bir evlilikle
burayı şenlendirmezsek...
...sanırım krallık
bir kez daha...
...tehlike altında kalacak...
Baş vezir Brighton,
konuşabilir miyiz?
- Buyurun majesteleri.
- Gevşek dudak gemi bile batırır.
Peki majesteleri..
Kesinlikle.
Hangi gemiyi batırmak istersiniz?
Bu bir deyim Vezir!
Kraliyet Kararnamesi. Yazın bunları.
- Muhteşem
- Kimsenin...
...mırıldanmak, fısıldaşmak, düşünmek gibi
başka bir meşguliyeti olmayacak...
Böyle yapanların hepsi,
öldürülsün.
- Nasıl fikir?
- Kararlı.
Pamuk Prenses..
Yangın mı var?
Anlamadım?
Yatak odan yandı mı?
Ben burada açıklama yapıyorum...
ve sen yatak odandan çıkmış,
ayak altında geziyorsun.
Herhalde odanda yangın çıktı.
Belki ben de galaya gelirim
diye düşünmüştüm.
Bugün 18. doğum günüm ya.
Öyle mi, şimdi?
E, F-3'e, lütfen.
Belki bu sefer sorun çıkmaz. Ha?
Sonuçta, sen bana
bir şey yapmadın.
Sorun yok, ama...
...sende öyle bir şey var ki...
...çok itici.
Ne olduğunu bilmiyorum.
Düşük omuzlar..
Saçlar.. Ses... Hım!
Ama buldum.
Sanırım, saçların..
Saçlarından nefret ediyorum.
Umurumda değil...
100.doğum günün de olsa...
..sakın böyle bir eğlenceye gizlice
girmeye kalkma bir daha.
B, F-6'ya.
C, D-4'e.
Baron, son beş dakikada yine yenildin.
Farkına bile varmıyorsun.
Bravo, majesteleri.
Önemli olan,
yenilmemeyi öğrenmek. Tamam mı?
Bu ağaçların görünümünü
kesinlikle sevmedim, efendim.
Beni yanlış anlamayın da..
Ölü gibi görünüyorlar.
Ağaçlar, Renbock.
onlar yalnızca odun..
Onlar ağaç değil, korkarım efendim.
Burada insan yiyen
bir canavar varmış.
Heyecanlı kalbim
nereye gittiğini biliyor.
Peri masallarına gerek yok!
Sakıncası yoksa efendim,
artık eve dönsek..
Hiç durmadık aylardır,
doğru düzgün dinlenmedik..
Tatile gelmedik, macera arıyoruz.
- Macera, evet.
- Ve bir tane bulacağız.
Bu iyi bir fikir değil efendim.
Atınızdan inmeseniz.
Bu ormanda ne olduğunu öğreneceğim.
Etrafımızdalar.
- Devler! Renbock! Renbock!
- Devler!
Ondan sonra!
- Boşalt ceplerini.
- Ne?
Ceplerini boşalt dedi.
Ya!
Hah-ha!
- Ver şunu bana!
- Kalkma!
Kal orada!
Al şu yol arkadaşını da..
- Gördüğün gibi biz kazandık.
- Evet, ya!
Efendim.
Komik olan ne?
Dev falan değilsiniz ki!
Hiç biriniz dev değilsiniz.
Öyle mi düşünüyorsun?
Seninle dövüşmemi
beklemiyorsun herhalde?
Ha! Sonra kabul ettin.
- Evet!
- Tabii kabul ettiniz.
Sizi beklemiyorduk!
Kesinlikle bir avuç küçük insanla
dövüşmem ben.
Neden?
- Çünkü küçüksünüz
- Küçük mü?
- Minik mi?
- Cüce mi?
- Teşekkürler. Cüceler?
- Cüceler? Anladığınız bu.
- İşte o kadar.
Köyün aptalları da
bize öyle derler ama..
Biz ormanın küçük devleriyiz.
Önemli değil. Kısasınız işte!
Komik..
Komik mi? Kılıcım o kadar
komik değildir!
Sakin ol..
İstediğimiz onun altınları.
- Çantasını aldım.
- Şimdi konuşalım.
Haydi içine bakalım.
Haydi açın şunu.
- Burası sizin araziniz değil.
- E, her neyse.
- Çekin ellerinizi hemen!
- Bırakın alsınlar efendim.
Biri dersini vermeli
bu çocuklara!
Kimsenin ayrıntıları bilmesine
gerek yok, Renbock.
Anlaşıldı mı?
Söyle!
Kimsenin ayrıntıları bilmesine
gerek yok majeste.
Mutlu yıllar Pamuk!
- Hatırladınız!
- Elbette hatırlarız!
Bütün kızların 18. doğum günü,
en önemli doğum günüdür.
Doğum gününde ne dilediğimi
öğrenmek ister misin Pamuk Prenses?
Sen bir şey dileyemezsin ki,
benim için...
Yıllar yılı berbat bir kraliçe için neden
çalışmaya devam ettim dersin?
Yaptım. Çünkü, bir gün krallığın
başına sen geçeceksin...
Sen kraliçe olduğunda ben de
burada olmak istiyorum.
- Bu benim krallığım değil.
- Hayır senin.
Baban tacını sana bıraktı.
Ve o kadın..
Senin olanı alıyor...
...seni bir şatoya kapatıyor.
En kötüsü de seni hiçe sayıyor.
Bu babanın hançeriydi...
Onu temizleyip, cilaladım.
Ben bununla ne yapacağım?
Belki krallığında ne olup bittiğini
kendin görmek istersin.
İnsanlar artık şarkı söyleyip,
dans etmiyor.
Senin gerçekte kim olduğunu
görmeleri gerek.
Ve senin de inanman gerek.
- Dışarı çıkıyorum.
- İzni var mı?
- Bilmiyorum.
- Öyle mi?
- Pekala...
- Dışarı çıkıyor!
Sen bir şey demezsen
ben de demem.
- Yemin eder misin?
- Yemin ederim.
Ayna ayna, güzel ayna.
Buna inanabiliyor musun, Baron?
Yani, gerçekten onunla
evleneceğimi mi sandın?
Neden benim standartlarım...
...yüksekken birden düşüyor?
- İlginç.
- Ne?
Onun teklif etmesini istiyorsun.
- Ne demek bu?
- Seçenekleri düşün.
Çürük yumurta gibi bir seçenek yok..
Onu ölü tutamam.
Çok fazla düşünüyorsun bunları..
Parmağımı şıklatsam..
Herkes benim..
Herkes sihre sahip olabilir..
..ama senin akıllıca düşünmen
gerek.
İnan bana sonuçta,
ben senin bir yansımanım.
Ama bire bir yansıma değil.
Benim kırışıklığım yok.
Bunlar kırışıklık değil.
Yalnızca, ufak çizgiler.
Nasıl istersen.
Ne yapmamı önerirsin?
Sana önerim, zengin
biriyle evlenmendir. Hemen.
Çünkü yakında bana en güzelin
kim olduğunu soracaksın...
...ve yanıt hoşuna gitmeyecek..
Merhaba?
Orada kimse var mı?
Kapa çeneni, Renbock.
Ormanda seni kimse duyamaz.
- Belki bir şans...
- Mutlaka biri vardır...
- ...bu berbat ormanda.
- Umarım.
- Mutlaka biri duyar.
- Umarım
- Tekrar ediyorum.
- Senin yüzünden oldu.
Hayır ben bir şey yapmadım.
Daha önce de söyledim.
Bu ormanda neler olabileceği
söylenmişti ama...
...en kötü yol arkadaşını
yanıma almışım.
Hiç böyle bir şey
beklemiyordum.
Kim gülüyor bize?
Bize yardım edin, leydim.
- 7 küçük devin tuzağına düştük.
- Kana susamış devler.
- Dev mi?
- Bizim sayımız azdı.
Cesurca çarpıştık onlarla
ama sonra bizi buraya astılar.
Genç bayan. Kendim ve bu onurlu prense
yardım ederseniz çok kibarlık yaparsınız.
... Utananların Prensi.
- Aptal, ben halimden utanmıyorum,
onurumla savaştım
- Şimdi emrediyorum bizi çöz.
- Emretmek mi?
Reddedersen, sonuçlarına da
katlanırsın.
Sadece, lütfen derseniz.
Bence emir gibi
diyelim efendim lütfen.
Haklısın.. Çok kabayım.
Lütfen.
- Lütfen.
- Tek söylemeniz gereken buydu.
Çok teşekkürler.
Çok teşekkürler.
Yok yok. Hayır, öyle değil.
Ah!
İyi misiniz?
Bir şeyiniz yok değil mi?
- Evet, lütfen.
- Evet, hepsi bu!
- Oldu işte.
- Oh, teşekkürler.
Oh, oh! Oh!
İp için yardım ister misiniz?
Evet. Teşekkürler.
Bu durumda görüp bize yardım
ettiğiniz için teşekkürler.
Biz kuzeye gidiyoruz.
Ben, şey, güneye gidiyorum.
- Ne kötü.
- Evet, öyle.
Ah...
Sanırım sizi oyalıyoruz.
Hım..
Arkasını döndü.. Gördün mü?
Hayır.. Bence ilgilenmedi efendim.
- Majesteleri.
- Evet?
Affedersiniz, Majesteleri..
..ziyaretçiniz var..
Havamda değilim, Brighton.
Genç.. Yakışıklı..
...ve yarı çıplak.
Majesteleri.. Karşınızda..
Valencia Prensi Alcout.
Majesteleri.. Lütfen,
halimizi mazur görün.
Krallığınıza girdiğimizde ben ve
cüzdanım haydutlarca soyulduk.
Haydutlar mı?
Korkunç..
Kesinlikle korkunç, yumuşak ve tüylü..
- Ne?
- Ne?
- Ne oldu?
- Yok bir şey.
Acaba üzerime giyebileceğim
gömlek gibi şeyler var mıdır?
Dilerseniz?
Hım..
- Hım...
- Brighton.
- Brighton.
- Majesteleri.
Prens korkmuş ve üzülmüş.
Onu özel kıyafetlerle sarın.
- Elbette efendim.
- Ben korkak değilim.
Özel olarak beğendiğiniz
bir tarz var mı efendim?
Brighton.
Basit bir giysi.
Basit bir şeyler..
Valencia, dediniz.
Hiç böyle bir yer duymamıştım.
Minnacık köy gibi mi?
Hayır. Tam aksine.
Büyük bir eyalet.
Biz bir çok doğal kaynağı olan bir ülkeyiz.
Altın, gümüş, ipek ticareti.
Demeyin!
Davetiyeleri gönderin.
Hizmetkârları uyarın.
Daha önce krallığın görmediği
kadar büyük bir balo organize edilsin.
Her taraf süpürülüp temizlensin.
Ah.. Affedin majesteleri ama
anlayamadım.
Brighton. Prens zengin..
Vücudu güzel..
Onunla evlenince,
finansal sorunum... Çözülecek.
Hayır onu anladım da...
...anlamadığım, eğlencenin
parasını nereden ödeyeceğiz?
Üzgünüm ama
paramız yok, kraliçem.
O halde git biraz
daha vergi topla.
- Majesteleri.. Bilmiyorum.
Geçen kasabaya indiğinizde...
Halk açlıktan kırılıyordu.
Senin hayal gücün yok mu?
Git, köylülere anlat...
"Etiniz ekmeğiniz" de. Falan filan...
Halk iyi benzetmeleri sever.
Sen satmaya bak!
"Ekmek ettir"..
- Haydi, git.
- Affedersiniz.
Yiyecek bir şeyiniz var mı?
Ne oldu buraya?
Babam giderken burası
harika bir yerdi.
İnsanlar şarkı söyler, dans ederdi.
Bu uzun yıllar önceydi.
Ya.. Ya..
Vay!
- Daha çok vergi mi?
- Evet okuman ne güzel.
Para toplama moda oldu.
Toplanan para ne oluyor?
- Sizi koruyor.
- Neyden?
Size hatırlatayım.
Ya biri ülkemize saldırırsa?
- Konuşuyor...
- Yaratık mesela!
Bunu aklınıza bile getirmeyin...
...hayal bile edemeyeceğiniz bir şey o.
Bu yüzden sizi koruyor.
Vergileriniz sıkı çalışma sağlar…
…yarın para için döneceğim.
Mümkün olduğunca çabuk gelin..
Silahlı adamlarımızı da getirin.
Kraliçe bakın beni nasıl giydirdi?
Pembe profiterol gibi..
Evet altın, elbise ve askeri de hatırlattı.
Giysi? Niye? Kraliçenin tadına baktığı
erkek modasından hoşlanmazsın sen.
Söylediklerimi duymadın mı sen?
Evet. Askerler, altın ve giysiler.
- Evet.
- Evet.
- İyi.
- Yalnız lütfen derseniz eğer.
Lütfen, Renbock.
Efendim. Ben gelene kadar
burada kalın.. Bu kraliçe...Çıldırmış.
Çevresinde Prens varken Kraliçe
her zaman çıldırmıştı zaten.
Hayır ilgisi yok.
Siz bana güvenin prensim.
Eski moda giyinen
bir tür psikopat olabilir.
Onun ölüsünden bile korkarım.
İyi yolculuklar, Renbock..
Kısa zamanda dön.
Size dua edeceğim efendim.
Pastacı Margaret!
Pastacı Margaret!
Bu şekilde olacağını bilmiyordum.
- Kasabayı gördün mü?
- Evet. Korkunçtu..
Kraliçe, babamın
inandığı her şeyi yok etmiş.
Bu şekilde olmamalı.
Sanki hiçbir şey yok.
Biz konuşurken bile o vergi topluyor.
Evet.. Sürekli eğlence yapıp,
her şeyi tüketti.
Bu gece bir eğlence daha yapılacak.
Prens için…
- Prens burada mı?
- Evet, Pamuk.
Prensin ordusu varmış.
Belki bize o yardım eder.
Eğer gerçek bir ordusu varsa,
belki krallığımızı kurtarabilir.
Kraliçem.
Herkes kendi havasında.
Sana güzel bir şeyler verelim
de bir kendine gel bakalım.
Onun oyuncağını kıracaksın.
Muhteşem görünüyorsunuz,
majesteleri.
"Muhteşem" mi Brighton?
Ben henüz hazır bile değilim.
Yine de eminim ki harika olursunuz.
- Kapa çeneni, Brighton.
- Zevkle.
- Tedavi hazır.
- Tedavi mi?
- Sizin için mi?
Öyle bir şey yok.
Bunun tadını çıkarmamaya
çalış pastacı.
Elimden geleni yapacağım.
Sıkma, parlatma.
Sıkma, parlatma.
Ah.
Mutlu yer. Mutlu yer.
Hep bunu istemiştim.
Hım.
Güldüğünü hissedebiliyorum..
Majesteleri Kraliçe!
Majesteleri Prens!
Valencia Prensi!
Dansta tavşanlara fazla tevazu
gösterilmez.
Sanki konuklarınız kontrolden çıkmış...
Rahat değiller gibi.
Yakışıklı ve akıllı.
Ne kadar kafa karıştırıcı.
Hey evlat. Toz ol!
- Sen?
- Sen?
- Sen buradasın.
- Evet buradayım ama..
Ama.. Prens sen misin?
Kusura bakmayın.. Siz bu giysilerin içinde...
Ne diyeceğimi bilemiyorum.
Bu elimde olmayan bir şey.
Sizinle ilk tanıştığımda olanları
hatırlıyorum da..
Evet..
En azından şimdi..
..giyiniksiniz.
- ..Bir tavşan gibi…
- Affedersiniz.
Tavşan gibi görünüyorsunuz.
Ben düşmanlarımı kandıran
bir tavşanım.
Tamam, tamam.
- Aptala benziyorum.
- Evet biraz.
- Peki siz burada...
- Ne mi yapıyorum?
Sarayda yaşıyorum..
Bir süredir buradayım.
- Prensesim ben.
- Ne? Bunu söylememiştiniz.
Sen de prens olduğunu söylememiştin.
Demek prenses sensin.
Tavşan şapkalı prens söylüyor.
- Eş değiştirmemiz gerekmiyor mu?
- Evet.. Haydi.
Kusura bakmayın!
- Özür dilerim.
- Hayır, hayır. Olsun.
- Affedin.
- Hayır, siz affedin.
Buraya dans etmeye gelmedim
aslında..
- Yardımınız gerekli.
- Ne gerekiyorsa hazırım.
Babam öldüğünden beri Kraliçe...
...halkıma çok kötü davranıyor.
Onları korkutuyor, mahvediyor.
Ve sizin gibi prens onlara
iyi kalpli bir umut olacak.
Gitmem gerek.
- Brighton.
- Gidiyorum.
Efendim..
Sinsice prensimle ne
konuşuyordun sen?
- Prensiniz mi?
- O elbiseyi nereden buldun?
Elbisemi mi yoksa köye ne
yaptığından mı söz etmek istersin?
Çok güzel Pamuk Prenses!
Birileri bunu fark etmiş demek.
Hım..?
Haydi bir daha söyle.
Haydi söyle.
Demek eğlenmedin, Brighton!
Ne yapıyorsun?
Elbisemden mi yoksa köye ne
yaptığından mı söz etmek istersin?
Bunun nasıl bir korku olduğunu
anlat ona.
Daha sinir bozucu,
daha rahatsız edici ol. Hımm?
Elbisemden mi yoksa köye ne
yaptığından mı söz etmek istersin?
Aslında ikisinden de.
Oraya gittim.
Onlara ne yaptığını gördüm.
Şatodan çıktın yani?
Vay, Pamuk Prenses bugün tüm
kuralları çiğnemiş. Hım?
- Bunun cezası ne olmalı?
- Ne hakla!?
Bunu yapmaya hakkın yok.
- Hım.
- Ve teknik olarak...
Bu kralıktaki lider benim
normalde.
Mımm.
Muhtemelen değilsin. Ve bunu
söylemen iyi oldu.
Yok et onu.
Yok etmek mi? Majesteleri..
Bu acele bir karar.
O.. Her şeye karışacak.
Onu ormana götür
ve yaratığı besle.
Bu elbiseyle mi ilgili?
- Hemen götürün.
- Bırakın beni.
Yemin ederim,
bir daha beni görmeyeceksin.
Burada olmayı ben istiyor muyum
sanıyorsun? Bunu sen kendin yaptın.
O kıyafeti giymemeliydin.
Şimdi cezayı ikimiz ödüyoruz.
Dur.
- Brighton. Lütfen.
- Dön arkanı.
Lütfen. Brighton, korkuyorum.
Babam gibi ölmek istemiyorum.
Baban iyi biriydi.
Bana hep iyilik yaptı..
Bu yüzden sana
küçük bir önerim var.
Kaç.. Elinden geldiğince
buradan uzaklara git.
Kaç işte.
Aynen böyle. Koş!
- Brighton!
- Kaç!
Ne yapacağım?
Bir yol bulmalıyım.
- Yoksa bana hiç inanmaz.
- Brighton.
- Brighton!
- Geliyorum, geliyorum..
- Majesteleri..
- Bitti mi?
Tam söylediğiniz gibi.
Ciğeri, böbrekleri, dalağı...
- İğrenç.
- Ve diğer istedikleriniz.
Bitti yani?
Etkilendim.
Sen sandığım kadar
ödlek değilmişsin.
İşte bu bana söylediğiniz
en güzel şey.
Vay! Kendimi harika hissediyorum.
Sizi böyle görmek
beni çok mutlu ediyor.
Evet.. Trajik haberi herkese
söylemeliyiz değil mi?
Her zamanki şey.. Genç ve kendini
kaybetmiş bir kızın dramı. "Acıklı kayıp."
Bayrakları yarıya indirelim.
Bütün krallıktaki bayrakları mı
yoksa sadece saraydakileri mi?
Bu çok dehşet verici.
Bayrakları unut gitsin.
Ondan geri kalanları da al.. Göm.
- İyi geceler
- İyi geceler.
Tahtakurularına izin vermeyin.
Zafer!
Uyandı.
Kimsiniz siz?
Burada soruları biz sorarız.
Sen kimsin?
Adım... Pamuk Prenses.
Pamuk Prenses mi?
- Bu mümkün değil.
- Pamuk Prenses başka bir yaratıktır.
Evet. Onu kuleye kapattılar.
Belki de başka bir pamuk
prensestir bu.
- Hah?
- Böyle bir isim bir çok kişide vardır.
Pamuk Prensessin madem...
- ...baban kim?
- Kral.
Bu o, bakın.
Ben onu almayalım demiştim.
Evet. Onu ormana götürüp,
görmemiş gibi yapalım.
Hayır. Seni ödlek!
O bir prenses.
- Yani değerli.
- Onu, fidye almak için tutarız.
- Belki de onun için bize altın verirler.
- Belki ilk biz bilmeliyiz.
Benim için altın vermezler.
Zaten ölmemi istiyorlar..
Kraliçe beni öldürmek için
canavara gönderdi.
Kraliçe niye ölmeni istesin ki?
Çünkü o kötü biri.
O bir şeytan.
- Kötü bir cadı.
- O zamanı hatırlıyor musun?
Üzgünüm, ama toplanmamız gerek.
Kızı buradan atalım derim.
Durun.. Beni öldüremezsiniz.
Gidecek bir yerim de yok!
Bak! Kraliçe burada olduğunu
öğrenirse bizi de öldürür.
Mım-hımm.
Tek istediğim
bir gece kalmak. Lütfen?
Toplanın!
Tamam, baylar.
Şimdi duymak istiyorum.
Kız kalsın diyenler, "Evet" desin.
Evet.
- Karşı olanlar?
- Hayır.
Kötü kader. Ekselansları.
Üzgünüm Pamuk Prenses.
Oylamalar oybirliği gerektirir.
- Bir gece.
- Teşekkürler.
Haydi çocuklar. İşimiz var.
Bekleyin. Hiçbirinizin
adını bilmiyorum.
Ben Huysuz.
Meraklı.
Pasaklı.
Saygılı.
Obur.
Dövüşçü.
Ona dövülen de diyebilirsin.
Odaklanın ve daha fazla
savunmayın.
Belki onunla kalmam gerekir. Onun
rahatsız olabileceğini sanıyorum.
- Hayır.
- Ve ben de Kurt.
Çocuklar..
- Kızı sevdim.
- Evet, ben de.
Çok güzel bir kız.
Bana sorarsanız...
... sadece kraliçenin
muhafızlarını getirecek.
- Sevgilisi var mıdır?
- Evet ben.
Pamuk Prenses öldü.
Tanrı'nın gizemine
akıl sır ermez.
Ve bunun için hepimiz üzgünüz.
Hızlandır şunu.
Pamuk Prenses artık yok.
Tanrı, ruhunu dinlendirsin. Amin.
Saat ikide onun adına
yemek verilecek.
Yargıç.
Vergileri almaya geldim.
İnsanlar artık buna
daha fazla dayanamıyor.
Gerçekten bu kederli günde
benimle tartışacak mısınız?
Çok çirkin.
Bakın burada ne varmış?
Kraliyetten biri gibi geldi bana.
Kraliyetten misin sen?
Hayır, hayır. Bakın ben yalnızca
kraliyette bir hizmetliyim.
Bindiğin atlar öyle demiyor.
Hayır. Onlar kiralık.
Ama kıyafetin de öyle demiyor?
Bunlar eski püskü şeyler...
Siz çocuklar, ormandan
daha sık çıkmalısınız.
Ne var orada?
Öğle yemeğim.
İyi, ben de çok acıkmıştım.
Ne yiyoruz?
Baylar!
Anne ilgisi!
Ver onu bana onlar kraliçenin.
Hepsini bir yerde
harcamayın.
Çalışmak gibisi yok!
Aşağıda madende çalışmak..
Eve hoş geldiniz.
Et. Havuç.. Yer elması..
- Bize bakar demiştim.
- Evet öyle elbette.
Harika!
- Teşekkürler.
- Rica ederim.
Niye saray üniformanız var?
- İşimizde onu kullanırız.
- Ne iş yapıyorsunuz?
- Biz... Kaçaklarız.
- Soyguncuyuz.
- Hırsızız.
Gerçekten.
Kraliçenin altınlarını çaldık!
Saraya mı girdiniz?
- Hayır... Saraya değil arabadan..
Yani halkın altınlarını çaldınız.
- Pek sayılmaz.
- Öyle sayılır!
Bunlar halkın paraları.
Onlara ihtiyaçları var.
- Bunları geri götürmelisiniz.
- Onlar için çok çalıştık, onlar bizim.
Çalmak bir iş değil ki.
- İştir tabi.
- Zor iş.
Gömleğimi yırttım, dikmek
zorunda kaldım. İşte iş.
Affedersiniz ama..
..bu para insanların parası.
Onlar bizden nefret ediyor.
- Bu doğru değil
- Kimse bizi sevmiyor.
Yıllar önce... Kraliçe büyü yaptı...
Bizi, "istenmeyenler" deyip kovdu...
... Kimse bizim yanımızda
olmadı.
Kraliçe dedi ki...
"Bütün cüceler çirkindir".
Kraliçe sizi yanlış yönlendirmiş.
Kimse sizi benden iyi anlayamaz.
Bu adil değil... Ama masum
insanlardan çalınmaz ki.
Ama biz hep hırsızdık.
- İşimiz de bu.
- Gerçek esnaf ile.
- Ben öğretmendim.
- Ben de kasap.
Bara giderdim. İyi, dürüst bir işti.
- Dürüst mü?
- Hemen hemen dürüst.
- Biraz çalardım.
- Biraz mı?
- Sıradan bir iş
- Senin işin de bu.
Herkes memnun.
Değil mi?
- Ben değilim.
- Ben hiç değilim.
Sen istedin diye başladık.
- Ben hayır demiştim.
- Sen de! Pokerde hile yaparsın.
- Ben pokerde kazanırım.
- Ben pokerde hile yaparım.
Altın nerede?
- Vay!
- Gidiyor.
- Uzun ayakları takın!
- Bırak uzun ayakları, haydi.
Onu yakalamamız gerek.
Arkadaşlar, paramız geri geldi.
Onu bize getiren ise..
Gel yukarıya genç bayan ve
adını söyle.
- Ben..
- O bize ait.
Durun, durun.
- Bu adamlar getirdi onu.
- Alın!
Bu adamlar...
Altını onlar geri getirdi.
Onlara "istenmeyenler" demişti,
Kraliçe ama yalan söylemiş.
Hah?
Bu insanlar gerçek
kahramanlar.
Kraliçenin arabasına saldırıp...
...altınlarınızı kurtardılar.
Artık onların her birine
teşekkür borçlusunuz.
Evet!
Evet!
Evet.
Beğendin mi?
Çok güzel. Majeste.
Teşekkürler.
Biraz yakından seni
daha iyi duyarım.
Senden dün akşamki kadar harika
bir dans beklemiyordum.
Sağ olun Majesteleri.
Dün akşam için bir sorum var size.
Dansta bir kızla tanıştım.
Siyah saçlı.. Güzel bir kızdı...
Güzel mi?
Evet! Gördüğüm en güzel kız oydu.
Çok güzel bir kızdı..
Öyle mi?
Hayır, hayır.
Bunu kalbim söylüyor.
Dünyanın en güzel kızı
o olmalı.
Demek öyle.
Onu tanıyorsunuzdur.
Beyaz tenli, siyah saçlı...
Saçları siyah değil, kuzguni...
ve 18 yaşında ...
Teni güneş görmemiş,
tabii çok iyi..
Söylemeye çalıştığın kızın adı...
Pamuk Prenses.
Pamuk Prenses.
Gerçekten ona çok uymuş.
Şey...
Yazık olmuş gerçekten..
Çocuk...
...orada değildi.
Anlamadım Majesteleri..
Neye yazık olmuş?
Ah! Ben..
Ne kötü.. O öldü.
- Öldü mü?
- Hımm.
- Nasıl?
- Dün gece, ormanda.
Hain ormanın bir yerinde.
- Korkunç...
- Bir saniyeniz var mı?
Evet, teşekkürler.
Tam da ilerliyorduk.
Prens... Size bir önerim var.
İkimiz de bekar ve yetişkiniz.
- Aynı olduğumuzu sanmıyorum.
- Ben kabaca diyordum.
İkimiz için de iyi olacak bir karar.
Biz insanlar anlamında...
Onurlu kalmam için yapacaksın...
Bir dakika, lütfen!
Ne?
Affedersiniz majesteleri ama..
Bir hırsızlık olayı..
- Kraliyet vergileri çalındı.
- Kim çaldı?
- Çete çaldı.
- Çete çaldı.
Ah-ha... Çete..
- Çok korkutucu.
- Üzgünüm. Artık yeter.
Bu ödlek soyguncular yeter!
Adalet yerini bulacak.
Bekle, bekle!
Sağ ol sen de Brighton.
Konu kapandı.
- Toplanın!
- Anlaşma bitti. O paramızı çaldı.
Kalabilirsin.
Bir kaç şartımız var..
Bizimle yaşayacaksan,
bizden biri olursun.
Cüce mi olacağım?
Hayır, hırsız olacaksın.
Biz yapacağız,
ama dediklerime uyacaksınız.
Ya Kraliçeden çaldıklarımız?
Onun kötü biri olduğunu
sen kendin söyledin.
- Onu biri durdurmalı.
- Neden sen durdurmuyorsun?
Neden biz durdurmuyoruz?
Biz?
Bu sefer benim şartlarım var.
İnsanlara yardım edeceğiz.
- Küçük bir komisyon.
- Huysuz!
Tamam. Ama hırsızlığın
ilk şartını bilmiyor.
Biz sana öğreteceğiz.
İnanmayı öğreneceksin.
İnsanlar, sen kısaysan
uzayamazsın diye düşünür.
Yeterince güçlü olmalısın.
Bu yolda zayıflık kaybetmektir.
Ne olursa olsun
asla pes etme.
Şunda mı?
Kılıcını bırakma..
Kazanmak için kendini zorla.
Baktığın zaman her şeye
dikkat et.
Bu sana savaşın
yarısını kazandırır.
İnsanlar seni şirin sanmalı.
Ama neler yaptığını bilmemeli.
- Bunun avantajını kullan.
- Vay! Evet!
Konsantre ol.
- Silahın senin tek arkadaşındır.
- Özür dilerim.
Onu kesinlikle kullan.
Savaş alanında
ne yapacağını bil.
Sinirlenince daha da tatlısın.
Zafer ve savunma arasında
büyük fark vardır bunu bil.
- Ah!
- Oh!
Of..
Üzgünüm. Ama bunu hak ettin.
Geçen sefer burada
tuzağa düşmüştük.
Gözünüzü dört açın.
Ah, bayan!
Ben.. Üzgünüm efendim..
Bir anda oldu.
Ben!
Bayan, yardım edebilir miyim?
Hayır, efendim.
Her şey tamam. Ben..
- Sen?
- Sen?
- Öldün sandım.
- Neredeyse.
- Değerli şeylerinizi verin bakalım!
- Arkamda kalın. Güvende olursunuz.
Ver bakalım!
- Çeteden yana mısın?
- Kraliçeden yana mısın?
- Sen hainin birisin.
- Sen de pisliğin birisin.
Tamam buna bir son ver.
- Seninle dövüşemem.
- Neden o?
Çünkü sen bir kızsın.
Kızlarla dövüşmem
Bunu bir daha düşündüm de..
Kraliçe çıldırdığını söylemişti.
O benim öldüğümü de söylemişti.
Al sana bir ağaç.
Kraliçe seni kullanıyor.
Bu dalavereyi görmüyor musun?
Saçmalık.
Sen ve arkadaşların onu soymadığı
sürece daha iyi olacak.
Haydi gidelim!
Off...
Hım.. Diz çöktün!
- Yardım edelim mi ona?
- Sen gelince sevindim.
Ama.. Gayet iyi gidiyor.
Of!
Beni bıçaklamaya çalışmasaydın
seni öpmeye çalışırdım.
Bence bunu deneme bile.
- Bunu hatırladın mı?
- Evet.. Ya sen bunu?
- Lütfen, affet beni.
- Hayır, sen affet.
Yenildin, diz çök!
At onu yere. Oyun oynamıyoruz.
Ya da yeterince şaplak yememişsin?
Artık kız gibi davranmayı öğren...
Niye böyle tatlı olmak
zorundasın ki?
Ne?
Prens Alcout... Bu şekilde karşıma
gelmeye bir son verin.
Tuzağa düşürüldük.
Çete beni şaşırttı.
Siz çeteyi bulmak için
ormana gitmiştiniz...
...ama sanırım onlar sizi buldu.
İtiraf etmeliyim ki,
bu saçma bir hareketti.
Liderleri son derece kurnaz.
Karşılarında güçsüz kaldık. Kız mı o?
Kız mı? Çete lideri kız mı?
Çete lideri Pamuk Prenses.
İmkansız efendim.
Pamuk Prenses öldü.
Galiba ona benzeyen biriydi.
- Kesinlikle oydu.
- Ormandaydınız, karanlıktı.
Sanırım bu mümkün değil.
Bu Pamuk Prensese
çok benzeyen biri olmalı.
- Ne komik bir sürpriz.
- O öldü sanıyordum.
- Öldü demiştiniz bana.
- O öyle demişti.
- Keşke ben ölseydim.
- Ve çıldırdı demiştiniz.
Deli ama benim kadar değil.
Hem ölmemiş,
hem de çıldırmamış?
Cücelerden oluşan
bir de haydut çetesi var.
"Cüce" mi? Dev demiştiniz?
Onlar.. Dev cücelerdi.
Bazan dev, bazan cüce.
Sanırım kafam karıştı.
- Hayır, benim kafam karıştı.
- Kibar olun.
Oh aşk tanrısı. Biri şu adama bir gömlek
versin de konsantre olabileyim.
Sen değil. Brighton.
Sen değil.
Sizinle Pamuk Prenses
hakkında konuşmalıyız...
...çünkü kafam çok karışık.
Bu durum için söylenecek
en iyi söz "karışık".
Yıllar sonra da insanların
kafaları "karışık" olabilir.
Bu noktada yapılması gereken...
...ölü bir kızın nasıl yaşadığını
insanların öğrenmesi.
Hem de dev gibi cücelerden oluşan
bir haydut çetesinin içinde!
Ve ben burada çok güzel bir gün
geçiriyordum.
Ayna ayna güzel ayna.
- Gerçekten yaşıyor mu o?
- Söyleyecektim...
...ama sizin bulmanız daha
eğlenceli olacak dedim...
Anlamıyorum... Brighton,
onu yaratık yedi demişti.
Brighton da diğerleri gibi
onun güzelliğine yenildi.
- Sihrin gerekli.
- Sihrin bir bedeli var ama.
Sürekli "bedel" diyorsun.
Nedir bu böyle!
Gizli olmak zorunda mı?
Ben sadece ölmesini istiyorum!
Çok dar bir görüş.
Prensle ilgili bir şey yapmam gerek.
Prens... Sizinle mi olsun?
Belki Baron size daha uygun!
Hayır, ben prensle evlenmek istiyorum.
Ama onun kalbi
Pamuk Prenses için çarpıyor.
Önce aşk iksiri kullanırız.
Babasına verdiğim gibi..
Daha önce kullandın.
Daha önce çok kullanmıştın.
- Ve Brighton'ın da ölüsünü istiyorum.
- Karşı çıkma!
Veziri öldür de
seçkin bir dalkavuktan ol.
Güzel bir nokta. Ama bana
yalan söyleyen cezasını çekmeli.
Ona korkunç bir şey yap.
Sihrini kullan.
- Bedelini öderseniz...
- Anladım... Bedelini ödeyeceğim.
Şimdi onu cezalandır.
Giriniz!
Beni istemişsiniz Majesteleri.
Buyurun prens.
Teşekkürler ama içmek istemiyorum.
Çünkü... Siz aşık birisiniz.
O kadar belli mi?
Haydi dök içini bana!
Ben... Gerçekten
anlamıyorum majesteleri.
Ormanda rastladım ona.
Kibar görünüyordu...
Ve sonra dans ettik...
Çok şirin ve etkileyiciydi...
Muhteşemdi gerçekten..
Ama bugün...
...gerçek yüzü göründü?
Pamuk Prenses..
..o sorunlu bir kız.
Bazıları ona..
Yalancı bile diyor.
Aşk öyle zor ki...
Aşk hep öyledir.
Ve bir çok şeyi o yaptı belki de...
...bu yüzden hep yenildik...
- Haklısınız.. Eski kralı unutmamalıyım.
- Unutmamalıyız.
- Düşen kahraman unutulmamalı.
- Unutulmamalı.
Hayır, benim rengim altın rengidir.
Elbette.
Hım..
Ne yapıyorsun?
Efendim!
Çekil çekil... Otur!
Aşk.. Köpek mi?
Köpek aşkı.
Köpekle ne yapacağım şimdi ben?
Çok seviyorum..
O kadar çok ki...
...yerlerde tepinmek...
...yuvarlanmak istiyorum!
İstersen karnımı sev!
Üzgünüm. Tek yapman gereken
benimle evlenmen.
Evet... Olur, elbette.
Evlenelim. Çünkü,
seni seviyorum.
Dünyanın her yerinde,
seni seviyorum.
Yedi denizin kıyısında,
seni seviyorum.
- Gerçekten mi?
- Evet evet sen efendimsin!
Vay-vay-vay!
Yapma!
Yerine!
Yerine.
Gel buraya!
Artıları, eksileri var ama.
Ne oluyor öyle.
Hey!
- Kim koydu o ağacı oraya?
- Ah, çocuk.
Hey, dinleyin!
Baylar! Şimdi duyduklarınıza
inanmayacaksınız.
- Neye?
- Ne oldu yine?
Şıhhh!
Kraliçe evleniyormuş.
- Ne?
- Yine mi?
- İyi değil.
- Menü de ne varmış?
Baron'la mı evleniyormuş?
Hayır! Prensle evleniyormuş.
- Neden yaptı ki bunu?
- Sana ne bundan?
Biri patatesi uzatabilir mi, lütfen?
Düğün ne zamanmış?
Yarın. Aşağıdaki gölde..
Patates, lütfen?
Ne?
Biraz özel iş oldu sanırım.
Bu çok üzücü.
Aptal... Çocuğu sevdiğini
anlamadın mı?
Seviyor mu?
Ama bugün onu öldürecekti.
Aynen. Sence aşk nedir?
Aşk, patatesi uzatan kişidir.
Seni seviyorum, Obur.
- Bu onun için yapılmıştı.
- Amaç iyi.
Daha patates isteyen?
Biri onun peşinden gitmek zorunda.
Bak! O bir kız.
Kızlar ağlar. Hiç önemli değil.
- Meraklanma, karısı onu terk etmişti.
- İzlemen daha iyi ...
Pamuk Prensesin
ölmesini istiyorum.
Sihrin gerek.
Neyin varsa ver.
Yalnızca ölmesini istiyorum.
- Bu da ne?
- Kara büyü.
Baylar.
Baylar!
Ayaklar!
Vayy...
Obur! Haydi. Anladım.
Arkanda!
İçeriye! Koş, koş!
- Kazanı niye getirdin?
- Dikkat et!
Ağaç!
Haydi! Haydi!
- Hayır, Huysuz!
- Ha-ha!
Huysuz!
Koş, koş, koş.
Ona karşı koymalıyız.
- Huysuz!
- İyi misin?
İyiyim, iyiyim.
- Yatakların altına kaçın!
- Saklanın!
Bu da ne?
Ayrılın!
Çabuk! Çabuk binin.
Tam üstünde.
Burada! Orada!
Hah? Hımm?
At gitsin.
At gitsin.
Hım?
Kurt! Dönüp dövüşelim.
Demek sensin.
Hah!
Hah, ha!
Kurt, yapma. Bırak gitsin!
Kukla bunlar.
Huysuz!
Ah, hayır!
İyi misiniz?
Ne yapıyor bu?
Valencia'da romantizm bu mu?
Öff!
Biraz daha...
...muhteşem...
...olmalıyım.
Bu her kadının özel gecesidir.
Daha ne kadar özel olacak.
Beş kez evlendin.
Sus!
Mutlu yer! Mutlu yer!
Mutlu yer!
Ahhhh!
Ben, ben... Ben...
Ben.. Bir karafatmaydım.
Kabus gibiydi.
Bütün gece gözüme uyku girmedi.
Neredeyse herkes üzerime
basacaktı.
Sonra çok tuhaf şeyler oldu.
Bir çekirge önüme geçti.
Çok etkilendim..
Bugün düğünüm var.
Maceraların bizi ilgilendirmez.
Sen ihanet ettin.
- Ama ben...
- Kaybol.
Yolumdan çekil, Pastacı bayan.
Ah!
Bedenimin değişmediğini biliyordum.
Şimdi zengin olma vakti.
"Evlendik" anlamında.
Şimdi bağlayın.
Uyanın çocuklar.
Çocuklar uyanın!
- Pamuk gitmiş.
- Ne?
Mutfağa baktın mı?
Biz uyurken gitmiş olmalı.
İmkansız.. Bizi böyle terk etmez.
Kahvaltıyı hazırlamış mı?
Hayır... Ama bir not bırakmış..
Ver bakayım.
"Sevgili 7 cüceler; Huysuz, Meraklı, Pasaklı,
Saygılı, Obur, Dövüşçü ve Kurt!
Üzgünüm. Gitmem gerekti..
Hepinizi çok seviyorum..."
Hepimiz mi?
Hepimizi mi seviyor?
Okumana bak!
"Hepinizi çok seviyorum...
...ama anladım ki..
... varlığım size zarar veriyor.
Bunu yapacak kadar güçlüyüm
sanıyordum ama değilmişim.
Babamın mirasına sahip bile
çıkamadım.
Ben lider değilim.
Kraliçeden kurtulmak için
çok uzaklara gidiyorum.
...ama sizlerle harika günler yaşadım.
Sevgiler, Pamuk.
Obur, fırında sana pasta yapıp,
bıraktım."
Pasta istemiyorum.
Pamuk Prensesi istiyorum.
Pekala.
Bir konuda anlaşmamız gerek.
Hayır.
Oylamaya gerek yok.
Onu bırakamayız.
Peşinden gideceğiz.
Haydi çocuklar,
çok uzağa gidemez.
Kurt, sen izini takip et.
Pamuk?
Pamuk!
Lütfen, gitmeme izin verin.
Hayır. Seni bırakmak istemiyoruz.
Şu an pes edemeyiz ki.
Prens ne olacak?
O başka birini seviyor.
Haklı aslında. Evet öyle.
Bu imkansız.
Başka şansım yok prensle de...
... elbette Kraliçe ile de..
Pamuk, sen insanların
bize ihtiyacı var demiştin.
O fakirleri gördükten sonra
artık onlara yardım ediyoruz.
- Kız bunu demiyor..
- Ben örnek veriyordum.
Pamuk, biz burada bir takımız.
Ne olursa olsun
başka şansımız yok.
Kimse bunun aksini söyleyemez.
Bunun için güçlü olman gerek.
Ama sana bakınca
küçük bir kız görüyoruz.
- Biz bir prenses istiyoruz.
- Ve bir lider.
- Bizim liderimiz.
- Krallığının sana ihtiyacı var.
Benim de var..
Yani... Bizim de.
O halde biraz düğünü dağıtalım.
Evet!
Evet, ha!
Merhaba, sizi gördüğüme sevindim.
Ay!
Sadece bir şey soracaktım.
Şu karşıdaki kuzeniniz miydi?
Of!
Şey..
Hah?
Affedersiniz.
Bu bir soygundur!
- Paralarınız lütfen.
- Kıyafetlerinizi de.
- Hayır!
- Elbiseler mi dedi?
Bunu bana bir daha
yapamazsınız.
Bunu daha kaç kez yapacağım
fark etmez...
... Düğün günümde hala heyecanlıyım.
Ay!
Ay!
Ne oluyor bu krallıkta?
Büyük bir kabalık.
- Sıra dışı.
- Majesteleri.
Bir kaç haydutla baş edemezseniz,
kimse arkanızda durmaz.
Hepimizin görevi elinden alındı!
Affedersin, ne demiştiniz Baron?
Görevden alındık.
İşten atıldık.
Pekala. Biri prensi
getirebilir mi lütfen?
Majesteleri, korkarım o gitti.
- Affedersiniz.
- Prens kaçırıldı.
Kim tarafından?
Pamuk Prenses.
Hah!
Birinin ölmesi gerekiyorsa
bunu kendin yapmalısın.
Beni kraliçeme
geri götürün lütfen!
- Yeter artık!
- Anlamıyorsunuz!
Onun kokusunu özlüyorum.
"Teninin kokusu" mu?
Bunu kim der?
Bu adam büyü altında olmalı.
Büyü mü?
Kraliçe yapmış olmalı.
Büyü bozmayı bilen var mı?
Of!
Ben kraliçemi istiyorum.
İster misin, dostum?
Başka fikri olan?
Buldum. daha önce inanmamıştım ama..
Bir öpücük.
Anlamadım?
Gerçek aşkın öpücüğü onu
kendine getirir.
Aptalca.
Hiç böyle bir şey duymamıştım.
Bence bu iyi bir fikir.
Pamuk kimseyi öpemez.
Kim dudaklarına yapışacak?
Bu son sözüm.
Baylar!
Her kız ilk öpücüğünü merak eder.
... ama...
..prens için denemeye değer.
Dur.
İlk öpücüğün mü?
Biz bundan daha iyisini
yapabiliriz.
Napolyon!
Bu onun ilk öpücüğü!
Mahvetmeyin.
Mım-hımm.
Lütfen bunu yapma.
Hayır, hayır, hayır!
Hayır, hayır, hayır!
Hayır, hayır, hayır!
Oturma, oturma!
Gözlerini kapat.
Mım-mım! Mım-mım! Mım-mım!
Bunu yapamam.
Yalnız kalmalıyız.
Lütfen?
- Bana geri dön.
- Mım, mım!
Lütfen?
Keyfini çıkarıyor kesin.
Evet, kesin.
- Çok mu?
- Evet.
Kraliçe.
Demiştim olmayacak diye.
Doğru, her şeyi bilen ben..
...seninle kıyaslanamaz bile.
Pamuk Prenses,
çilek tadı harika.
Nasıl yaptın bunu?
Kraliçenin hayat boyu prensle
evli kaldığını düşünebilir misin?
Dur dur. Ne demek bu?
Kraliçe ile evlenip yaşamak.
Ben kraliçeyi sevmedim ki...
Bu doğru.
Büyü altındaydın sen...
...onun tenine bile aşıktın.
Hayır, hayır! "Anlamıyorsun"..
"...kraliçenin kokusunu özlüyorum."
İnanamıyorum.
Beni kurtardığınız için sağ olun.
Sanırım, tanıştığımızda
daha çocukmuşum ben...
Adım zalim olmasa bile...
Gerçekten kötüymüşüm.
Özür dilerim.
Pekala... Artık kendindesin.
Huysuz!
O hep böyle midir?
Canavar!
Ormanın bu tarafına hiç gelmezdi..
Benim için geldi.
Beyler...
Savaşa hazırsınız biliyorum...
- Evet, evet!
- ... ama bu benim savaşım.
Ne?
Sadece dışarı çıktı...
- Kapıdan çıktı..
- Pamuk!
- Pamuk!
- Aç şunu aç haydi.
Bilirsiniz. Her zaman kalenin
kapıları kapalıdır. Hep öyle okudum.
Bir çok hikayenin sonunda prens gelir,
prensesi kurtarır.
Aç şu kapıyı.
Aç haydi. Pamuk!
Sanırım, bu sonları
değiştirmenin zamanı.
Hayır, denenmiş
gerçek bir hikaye ile karıştırmayın.
Bu grup iyi çalışıyor.
Bırak, seni kurtarayım.
Lütfen, aç şu kapıyı.
Aç haydi. Pamuk!
İlk öpücük harikaydı.
Pamuk, Pamuk!
Pamuk, Pamuk! Aç...
Pamuk, Pamuk! Pamuk!
Aç kapıyı, Pamuk...
Destek, destek! Lütfen!
Evet!
Evet!
Beni arıyorsan buradayım.
Evet.
Evet!
Sen?
Ne yapıyorsun burada?
Biraz nefes alıp kafamı topluyorum.
..duydun mu bilmem ama
prensim kaçırıldı.
Bu canavar senden korkmaz mı?
Benim istediğim kadar.
Ondan babamı öldürmesini mi istedin?
Şışşş. Değerli.
Bu..bayağı ...kolay olacak...
Sandığından kolay yapacağım..
Hoşça kal, Prenses.
Evet!
Marangoza selam söyleyin...
Durun! Anahtar yok mu?
Aptal. Ver şunu!
Git!
Sanırım, dövüşmek için
bir şeyler buldum burada.
Ya!
Kendi evimizin kapısını
neden kilitli tutuyoruz?
Pamuk! Pamuk!
Baylar.
Baylar.
Hey, çocuklar!
Biliyorsunuz,
bir tane de yedek var..
- Aah!
- Boş ver onu.
Sen!
Burada ne işin var?
Öleceksem... Aşkımla
birlikte öleyim dedim.
Git! Koş!
Yat şimdi!
Pamuk!
Pamuk!
- Buradan, buradan.
- Beyler!
- Kilitleyebilir miyim acaba?
- Hayır!
- Yardım gerekli mi?
- Hayır.
Boyuna göre birini bulsana sen!
Karanlık büyü her yeri kör
etmişti.
Krallık artık buzlanmak
üzereydi.
Kraliçe o an tüm diyarlardaki...
...en güzel varlık olduğunu fark etti.
Pamuğun yapması gereken şey...
En iyi ne yapabilir ki?
Pamuk yenilecek.
Kurt!
Bunu Pamuğa vermeliyiz.
Pamuğa ver onu...
Ver onu bana.
Al, Pamuk.
Pamuk!
Pamuk!
Pamuk!
Öldür onu!
Bu sihrin bedelini ödemeye
hazır mısın?
Kim bu taçlı adam?
Baba?
Pamuk!
Sen yaşıyorsun!
İnanamıyorum yaşıyorsun.
Olamaz! Kızım ne kadar
büyümüş.
Kraliçe sana büyü yapmıştı.
Sen daha çocuktun.
Biliyorum... Uzun hikaye.
Bu genç adamlar da kim?
Prens krallığımızı kurtarmak
için hayatını tehlikeye attı.
... ve ... beni kurtaran askerler.
Çok kibarlar. Teşekkürler...
Ama Prenses sandığınızdan
da fazlasını yaptı.
Gerçi cesaretinize de hayranım.
Bu büyük bir olay.
Söyleyin. Size borcumu
nasıl ödeyebilirim?
- Altınla?
- Yemek?
- Yatacak yer?
- Kız arkadaş.
Majesteleri...
...arzuladığım
bir tek şey var.
Krallık için doğrusu da bu.
Artık hain kalmadı.
İki insanı bir araya
getirmek en güzeli.
Prens Alcout... Bu krallığa...
...büyük bir onur getirdiniz.
... bundan böyle bizimle olacaksınız.
Krallığımız sizinle daha
iyi olacak.
Bu büyük bir üstünlük..
Pamuk Prenses... Kızım...
Ben yokken krallık kötü
günler geçirdi...
Ama sen hep inandın.
Büyüdün ve tam istediğim gibi
bir hanım oldun.
Kraliçeyle karşılaşmış
olsan da..
...onu yendin ve bu diyarlara
mutluluğu getirdin.
Bana verilen yani...
...benim verdiğim...
...yetkiyle...
...sizleri karı koca ilan ediyorum.
Gelini öpebilirsin.
Lütfen dememe gerek var mı?
Duyduk duymadık demeyin!
- Neredeyse ağlayacağım
- Ben de.
Bekar mısınız?
Hey sen!
Pamuk!
Pamuk!
- Harika görünüyorsun.
- Sağ ol!
- Tebrikler canım.
- Teşekkürler, Majesteleri.
Düğününüz için yürekten verdiğim...
...bu naçizane hediyemi kabul
ederseniz çok sevinirim.
Çok kibarsınız.
Sadece bir ısırık...
...herkes için...
... iyi bir gelecek olacak.
Güzellik çağı için.
Bir lokma almanız gerek.
Çok önemli. Evet!
Böylece Pamuk Prenses
hikayesi burada sona erdi.
Çeviri: [® EkinG ®]
ekin@mail.org
Huysuz,
hafif siklet şampiyonu oldu..
Saygılı,
saçlara yeni model getirdi.
Kurt,
çanta işine döndü.
Obur,
bol bol yemek yedi.
Dövüşçü,
Kraliyet Sirkine katıldı.
Meraklı,
Peri Masalları kitabını yazdı.
Pasaklı,
aşkı buldu.
# İnandım, İnandım, İnandım, İnandım #
# Aşka, aşka #
# Aşk, Aşk, Aşk #
# Ormanı görmediğinizde #
# Düşlerinizi izleyin #
# Arkadaşınız dönünce #
# Aşkınızı izleyin #
# Aşk! Aşk! Aşk! Aşk!
Aşk, aşk, aşk, aşk #
# İnandım, İnandım, İnandım, İnandım #
# Aşka, Aşka
Aşk! Aşk! #
# İnandım, İnandım, İnandım, İnandım #
# Aşka, Aşka
Aşk! Aşk! #
# Aşk! Aşk! Aşk! #
# Sonunda kış geçiyor #
# Kraliçe gidiyor, Kral geliyor #
# Gel benimle dansa #
# Şimdi özgür aşk var #
# Aşk! Aşk! Aşk! Aşk!
Aşk, aşk, aşk, aşk #
# İnandım, İnandım, İnandım, İnandım #
# Aşka, Aşka
Aşk! Aşk! #
# İnandım, İnandım, İnandım, İnandım #
# İnandım, İnandım, İnandım, İnandım #
# Aşka, Aşka
Aşk! Aşk! #
# Aşk! Aşk! Aşk! #
# Aşk! Aşk! Aşk! #
# Aşk! Aşk! Aşk! #