Tip:
Highlight text to annotate it
X
HAROLD AND KUMAR
ESCAPE FROM GUANTANAMO BAY(2008)
Harold & Kumar
Harold & Kumar
Guantanamo Körfezi'nden Kaçış
Çeviri ve Altyazı : ZoDiE
Dikkat! (+18)
18 yaşından küçük izleyiciler için uygun değildir.
Çeviride bol miktarda küfür bulunmaktadır.
Evet, oğluum!
Nooluyo lan? Nooluyo?
Napıyorsun?
En inanılmaz sıçma deneyimimi
yaşıyorum hacı.
Ben duştan çıkana kadar
bekleyemedin mi?
Sana daha yeni 30 hamburger
ve 4 büyük boy patates yediğimizi...
...hatırlatabilir miyim?
Hem merak etme, birazdan sende de
etki göstermeye başlarlar.
Olabilir. Ama ben sen duştan
çıkana kadar bekleyeceğim.
Çok bekleme. Bir saat içinde havalanına
doğru yola çıkmamız gerekiyor.
Oof, yandım anam.
- Bir saat mi?
- Hey, Roldy?
Evet?
Şekil etek tıraşın varmış.
Göt herif, hemen defol şurdan.
- Götünü sil ve çık. Hemen sil ve çık!
- Oğluum, çok sağlam bırakmışım!
Üzerinde hala kaşar görünüyor.
Hacı. Oo, Tanr...
Az önce bir şey fark ettim.
Ne farkettin?
Maria onu takip eden bir tür sapık olduğumu düşünecek.
Onu Amsterdam'a kadar takip ediyorum adamım.
Hacı rahat ol sen. On dakika sonra
tıp okulu için mülakatım başlıyor.
Bak bana. Ben kafayı sıyırıyor muyum?
Benim gibi sakin olacaksın
Merak etme, seni gördüğüne
çok memnun olacaktır.
Memnun mu? Gerçekten
memnun olacağını mı düşünüyorsun?
Kesinlikle, hacı.
Neden memnun olmasın ki?
Peki oraya gidince ne yapacağız?
Amsterdam'a gidip,
oradaki otellere tek tek telefon edip...
...orada Maria adında birinin
kalıp kalmadığını mı soracağız?
- Onun soyadını bile bilmiyorum.
- Hacı, rahat ol sen.
Onu kesinlikle bulacağız.
Amsterdam küçük bir yer.
Sorun olma...
Beyfendi, kenara gelin lütfen.
Sizi aramama müsade edin.
- Öttüm mü ki?
- Hayır, ötmediniz.
Sadece normal bir arama rutini.
Kenara gelebilir misiniz, lütfen?
İşte tam buraya.
- Rutin, ha?
- Evet.
Yani bunun benim etnik
kökenimle alakası yok?
Kumar, adam ne diyorsa yap gitsin.
Beyfendi, havaalanı güvenliği olarak işimiz...
...silah ve uyuşturucu bulmak için
bütün aramaları yerine getirmektir.
Yani derimin rengine bakarak üzerimde
uyuşturucu taşıdığımı varsayıyorsun, öyle mi?
- Hayır, o...
- Nesin sen, ırkçı mı?
Irkçı mı?
Dostum, ben zenciyim.
O zenci. O bir ırkçı değil.
Hadisene dostum, rengin kahverengi bile değil.
Hayır, öyle demek istemedi.
Bana bakarsan, yanımda
Matthew Perry gibi duruyorsun.
Hey, sen kime Matthew Perry diyorsun orospu?
Sana diyorum,
Matthew Perry kılıklı orospu!
Hayır, burada hiç Matthew Perry yok.
Hem de hiç kimse!
Burada neler oluyor?
Efendim, bu Matthew Perry kılıklı arkadaşımız
azınlık mensubu olduğum için üzerimde...
yasadışı uyuşturucu madde
taşıdığımı düşünüyor.
Bu davranış biçimi resmen ırkçı
yaklaşımın el kitabından çıkmış gibi...
...ve bunu memnuniyetle Amerikan Sivil
Özgürlükler Birliği'ne veya devlete...
Yok, yook. Verdiğimiz rahatsızlıktan
dolayı özür dileriz, efendim.
- Geçebilirsiniz.
- Sağolun. Teşekkürler, Matt Perry.
Hey, ne yapıyorsun?
Ne demek, ne yapıyorum?
Bana Matthew Perry dedi.
Ama sende Matthew Perry'ye benziyorsun.
- Ama o beyaz!
- Ne olmuş?
Neden her şey senin için
koca bir tartışma konusu?
Çünkü burası Amerika hacı...
ve konuşma özgürlüğüm olduğu
sürece kimse beni susturamayacak.
Kumar?
Roldy?
- Vanessa.
- Aman Tanrım!
- Seni görmek güzel.
- Seni görmek çook güzel. Be...
- Selam. Hey.
- Hey.
Hey.
Tanrım, sanki asırlardır görüşmüyoruz.
Neler yapıyorsunuz bakalım?
Aslında biz de Amsterdam'a
gitmek üzereydik.
- Amsterdam?
- Evet.
Şey, siz hiç değişmemişsiniz be.
Sen değişmişsin. Muhteşem görünüyorsun.
Saçın farkl...
- Muhteşem gözükmüyor mu?
- Evet.
Evet, harika görünüyorsun.
Müthiş görünüyorsun. Pardon.
Ben neler diyorum böyle?
Farklı görünüyorsun ve...
- Kumar Patel, çok heyecanlı görünüyorsun.
- Birazcık.
Ee, anlat bakalım.
Hala o Abercrombie giyen hıyarla mı çıkıyorsun?
Aslında, markası Brooks Brothers.
Colton! Naber, dostum?
- Seni görmek güzel.
- Seni de.
Ve artık çıkmıyoruz.
Hayır. Biz... evleniyoruz.
Tebrikler, çocuklar.
- Ne, evleniyor musunuz lan?
- Evet.
- Ne zaman?
- Önümüzdeki hafta.
Kusursuz bir gün olacak.
Tabii sipariş ettiğimiz zambak buketlerini
zamanında alabilirsek.
Çiçekçimiz tam bir kabustu.
Hayvanoğlu hayvanlar.
Colton tüm düğünü tek başına
düzenledi sayılır.
Ee, Rold, Brewster Keegan sana
kısa bir tatilimsi için izin verdi mi?
İşyeri artık benim sayılır, Colton.
İşimi ayarladığın için çok teşekkür ederim.
Hey, geçenlerde Todd'a rastladım,
Whitaker'da tabii.
Bana senin devlet için
çalışmaya başladığını söyledi.
Evet! Evet, Başkan Bush ve babam
üniversitede aynı yurtta kalmışlar.
- Oo, doğru, doğru.
- Oh, Tanrım.
Evet, evet, başkan babama Savunma
Bakanlığı'nda randevu verdikten sonra...
- Onun sağ kolu oldum.
- Hıyar.
Başkan düğünümüze de gelecekti...
- ...ama onun ne kadar
meşgul olduğunu bilirsiniz.
- Tabii ki.
Harika bir iş gibi görünüyor dostum.
Hey, senin iyi yerdeki adamlarla
sağlam bağlantıların vardır şimdi.
Bir şeye ihtiyacın olursa, adamın benim.
- Çok teşekkürler, dostum.
- Her zaman.
Bu adam çok kral adam.
- Ee, tatlım, yola koyulmalıyız.
- Evet.
- Sizi görmek güzeldi çocuklar.
- Tekrar tebrikler.
- Teşekkürler. kendinize iyi bakın.
- Bu çok güzeldi.
- Görüşürüz.
- Görüşürüz.
Hacı, evleneceklerine inanamıyorum.
Daha iki yıl oldu ayrılalı.
Ayrıca o herifte çıktığı kişiye
tecavüz edecek bir tip var.
O ne demek bilmiyorum.
Çıktığı kişiye tecavüz etme potansiyeli
olan bir tipe sahip olmak demek.
Pekâlâ. Bak...
Üzgünüm, kanka.
Ama Amsterdam'a gidiyoruz.
Hadi ama.
Doğru diyorsun. Haklısın, Roldy.
- Bu hiç benim tarzım değil.
- Evet.
Sanki yeni bir Harold yaratmışım gibi.
Daha iyi, hızlı, ve daha güçlü.
Şahane.
Bu güne kadar hastalık izni bile almadım.
İşten tam bir hafta izinliyim dostum.
Ve sekiz saatten daha az bir
süre içinde Amsterdam'da olacağız.
- Bu çok çılgınca geliyor bana. Çok çılgın.
- Farkındayım hacı.
Aynen 'Euro Trip' filmindeki gibi gezi olacak,
tek farkı o film gibi boktan olmayacak.
- Bu gezi çok müthiş olacak.
- Sen ne diyorsun!
Hacı, bu hatun bana çok fena
çadır kurdurdu. Şahane valla.
Çok sağol. Ortamın amına koydun.
Kız senindir hacı.
- Durdurayım mı?
- Tuvalete gideceğim.
Hayır, bu...
Keyfini çıkar.
Bir dakika.
Sike...
Hey, hey.
İçeri alsana.
Ne yapıyorsun?
İşiyorum, göt herif!
- Hıhıı.
- Vay!
Uçakta seninle işi pişirmeyeceğim.
Peki işi tüttürmeye ne dersin?
- Sen beyin özürlü müsün?
- Hayır.
Uçağa ot mu getirdin?
- Haa.
- Ne sikime getirdin ki?
Dur bakayım. Nutuklarınla
o güvenlik görevlisinin beynini siktin.
Heralde. Başka türlü nasıl
onu geçebilirdim ki?
Uçağa uyuşturucu getirmeyerek olabilir mi?
- Bak... Ne yapıyorsun? Bu da ne?
- Göreceksin.
Harold Lee, seni benim bir icadımla
tanıştırmama izin ver.
Karşında dumansız tüttürme aparatım "***".
- Bunu sen mi yaptın?
- Aynen öyle.
Sen iş yerinde kölelik görevini
yerine getirirken...
Ben de evde toplumun üretici
bir bireyi olmanın gururunu yaşıyordum.
- Evet, hakkaten çok üreticiymişsin.
- Sana nasıl çalıştığını göstereyim.
Bir parça ot alıyorsun...
şuradaki bölüme koyuyorsun ve sıradan bir
*** gibi yakıyorsun, tamam mı?
Şimdi gelelim işin dahiyane kısmına.
Bu mekanizmanın içine küçük,
çok küçük bir fan yerleştirdim...
ve birazda dezenfekte edici pudra, yani
bir çeşit deodorant mantığıyla işliyor...
dışarıya çıkan her şey
oda spreyi gibi kokuyor.
- Kaldır şunu.
- Hayır, dostum.
Amsterdam'a varana kadar
dayanamaz mısın?
Dünyanın ot başkentine!
- Hayır.
- Kaldırsana şunu!
- Bunu ilk kez tüttürme şerefi senindir hacı.
- İstemem!
Hadisene dostum.
- O zaman ben tüttürürüm.
- Kaldır şunu. Şu zamazingonu yok et.
Pardon. Pardon. Türbülan...
Terörist!
Roldy?
- Elindeki zamazingo da ne?
- Hayır bayan, ben terörist değilim.
- O sadece gerzeğin teki.
- Bu sadece bir *** ya.
Elimde bomba var dedi!
Hayır, millet bu sadece tütün nargilesi.
Hayır, yok, o bir bomba değil.
Sadece bir *** yaa.
Zehirli gaz!
Sadece ot! Birazcık marijuana!
Yanlış uçağı seçtiniz sikik teröristler!
Hey!
Hey, ne yapıyorsun?
Bu uçakta üç güvenlik görevlisi var.
Tam üç tane!
Biz terörist değiliz!
Efendim, bu sadece ***, bomba değil.
Kes lan!
Diğerini yakaladım!
- Roldy?
- Lütfen yapma!
Çok büyük acı içindeyim!
Herkes rahatlasın. Sakinleşin.
Her şey kontrol altında.
Pilota uçağı döndürmesini söyleyin.
Bu iki göt herif Amerika'ya geri dönüyorlar.
Bakan Fox. Gelebilmenize sevindim.
Bu büyüklükte bir terörist saldırıyı
kaçıracağımı düşünmedin heralde?
Siksen kaçırmam.
Bu adamlar kim?
Farklı istihbarat birimlerinin temsilcileri.
Bakan Whitmore'da gelecek değil mi?
Yok. O Glacier Körfezi'nde
buzda balık tutuyor.
O yokken yetkili benim.
Peki ona haber verilmesi gerekmiyor mu?
Bu konu buzda balık tutmaktan
daha önemli değil mi?
Sen de kimdin?
Ben Dr. John Beecher,
Ulusal Güvenlik Birimi'nde başkan yardımcısıyım.
Evet, pekâlâ, dinle, Dr... Boksurat.
Hayatında hiç buzda balık tutmaya
gitmediğin belli oluyor.
- Yok, gitmedim.
- Evet, pekâlâ, buzda balık
çok ferahlatıcı bir olay.
Turna balığı tutmaya çalışan birinin
isteyeceği en son şey bu keyfinin bölünmesidir.
Şimdi düş yakamdan...
...ve işimi yapmama müsade et.
Şu garip gözlü olanın nesi var?
Sakat falan mı?
Onun Kore kökenli olduğunu düşünüyoruz.
Tanrım.
Kuzey Kore ve El-Kaide birlikte çalışıyorlar.
Bu olay düşündüğümüzden de büyük.
Bekleyemedin mi?
Bekleyemedin mi amına koyayım?
İstediğimiz kadar yasal ota
sahip olmak üzereydik.
Biliyorsun, Amsterdam'da,
hani gitmek üzere olduğumuz yer!
Paçayı sıyıracağınızı düşünmüştünüz, ha?
9 Eylül'den sonra ulusal güvenliğimizin bir
şakadan ibaret olduğunu düşünmüştünüz, ha?
Peki...
Bilin bakalım ne oldu?
Ne oldu?
Sizin gibi sikiklerin geri geleceğini
biliyorduk.
- Hassiktir!
- Ama biz Amerikalıyız dostum.
- Amerika'ya bayılıyoruz. Amerika'yı seviyoruz!
- Hem de çok.
Bu söyledikleriniz Amerikan vatandaşı dolu...
bir uçağı havaya uçurmaya çalışan
birileri için çok münasip!
- Yok.
- Hayır, biz böyle bir şe...
Hayır, bakın, yanlış fikre sahipsiniz.
Bu gerzek arkadaşım uçağa...
...marijuana soktu.
- Evet, hey, hey, hey, hey.
Kes lan, Hello Kitty.
Bütün operasyonlarınızın...
...uyuşturucu parasıyla
finanse edildiğini biliyorum.
Hayır. Bu devletin gerzekliğinin
tipik bir örneği, efendim. Ben...
- Hey, hey, hey. Kes. Kes sesini!
- Ben...
- Hayır, açıklamaya çalışıyorum! Harold!
- Kes, kes, kes sesini! Kapa çeneni!
Telefon etme hakkımız var mı?
Evet. Tabii canım!
Üzgünüm. Haklarınızı istiyorsunuz tabii.
Özgürlük istiyorsunuz.
Zamanı geldi mi ki?
Saat özgürlüğü beş mi geçiyor?
- Bilin bakalım ne.
- Ne?
Sizin gideceğiniz yerde
hakkın H'si bile bilinmiyor.
Peki nereye gidiyoruz?
Guantánamo Körfezi, Küba
Biz masumuz!
Masumuz!
Ben suçsuz bir adamım.
Ben düzenli olarak kan bağışı yaparım.
Ve ihtiyacı olan çocuklara oyuncak bağışı.
Ve ben şimdi Guantánamo Körfezi'ndeyim.
Vergi ödemeye neden karşı
olduğumu şimdi anladın mı?
Hey! Hey.
Siktir git!
Hacı, sakinleş, tamam mı?
Bir de bu işe iyi yanından bakmaya çalış.
Lavabomuz var. Tuvaletimiz var.
Yastık da oldukça rahat görünüyor.
Pekâlâ. Bir daha benimle konuşma, asla.
- Asla.
- Peki.
- Hayır! Kes sesini!
- Peki.
Siz neden buradasınız?
Amerika'ya kendi ilacından tattırdığımız için.
- Siz harbi teröristsiniz yani?
- Bazıları bize terörist der.
Bazıları ise kahraman.
Siktir et onu. Yani siz
masum insanları öldürdüğünüz için...
... kahraman olduğunuzu mu sanıyorsunuz?
Sizin gibi göt herifler yüzünden
bugün biz de buradayız...
Korkak yavşaklar!
Belki ülkenizdeki insanlar
donut yemeyi bırakıp...
...devletinizin dünyayı ne hale soktuğunun
farkına varmaya başlasaydı...
...bizim gibi göt herifler varolmazdı.
- Hassiktir lan! Donutlar muhteşemdir!
- Süper lezizdirler.
Donut sever misiniz?
O zaman, burada size ne yedirdiklerini
görünceye kadar bekleyin.
- Öyle mi?
- Ne yediriyorlarmış burada?
Ben...
Hiç yarrak burger diye bir şey duydun mu?
Yarrak burger de ne?
Ne olduğunu öğrenmek üzeresin.
Hemen şimdi. İbnetor.
Pekâlâ, yarrak burger zamanı.
Olayımızı biliyorsunuz.
Peki ya onlar? Daha yeni geldiler!
Onlarla Koca Bob ilgilenecek.
- Koca Bob.
- Koca Bob mu?
Umarım donut seviyorsunuzdur.
Hadi işe koyulalım.
Hey, keyfini çıkarın çocuklar.
Hassiktir be.
Oh, eveet, olay budur.
- Bu iyi değil.
- Hayır Kumar, hiç iyi değil.
- Daha önce hiç kimsenin sikini yalamadım.
- Ben de.
Kesin çok siktiriboktan bir olaydır.
Hassiktir, hacı.
Gelen lütfen Koca Bob olmasın.
Gelen lütfen Koca Bob olmasın.
Gelen lütfen Koca Bob olmasın.
Hadi lütfen.
Gelen lütfen Koca Bob olmasın.
Gelen lütfen Koca Bob olmasın.
Gelen lütfen Koca Bob olmasın.
- Gelen lütfen Koca Bob olmasın.
- Ben Koca Bob.
- Hassiktir.
- Evet, kocamansın.
Yarrak burgerinizi yemeye
hazır mısınız çocuklar?
Değiliz?
Öyleyse bir an evvel acıksanız iyi olur...
...çünkü sizi bekleyen
kocaman bir burgerim var.
Hassiktir be!
- Hadi bakalım, işe koyulun.
- Bekle, dur, bekle, Koca Bob...
İşe koyulmadan sana bir soru sormam gerek.
- Guantánamo'daki bütün gardiyanlar *** mi?
- Siktir git lan, yok!
Sikini yalatmanın *** bir tarafı yoktur!
Asıl sikimi yaladığınız için *** olan sizsiniz!
- Ne?
- Aslına bakarsan...
Sizin gibi ibnelerin etrafında
olmak bile beni ürpertiyor.
- Ama...
- Pekâlâ.
- Bekle...
- Dizinizin üstüne çökün...
- ve ağzınızı kocaman açın.
- Lütfen, Koca Bob.
Onun yerine neden ağzımızı
burnumuzu kırmıyorsun?
- Diz çökün lan, siktirmeyin!
- Peki. Peki.
- Tamam, tamam, peki.
- Sen başla hacı.
Umarım ekstra mayonez seviyorsunuzdur.
Tanrım, Kumar.
Senden nefret ediyorum!
Üzgünüm. Üzgünüm.
Off..herifin siki bok kokuyor, hacı!
Ananı!
- Ne oldu lan?
- Şu terörist sikimi ısırdı!
- Hadi yürü.
- Bekle, bekle, bekle biraz!
Kaçmalı mıyız?
Ya bizi kaçarken öldürürlerse?
Kaçmazsak da siklerini yalatacaklar.
Burada öleceğiz. Hadi yürü.
- Hay sikeyim. Sikeyim.
- Ağzına sıçayım.
- Ağzına sıçayım.
- Hay sikeyim.
- Ağzına sıçayım.
- Hay sikeyim.
- Hay sıçayım! Çık dışarı!
- Ebesini!
Hay belasını.
Kapıdan, kapıdan.
Bak lan, bak.
O ne sikim yiyor lan?
Şimdi gitmeliyiz,
şimdi, şimdi, şimdi yürü!
Yanık göt herif kokusu sarmış burayı.
İnanamıyorum, amına koyayım.
Hay sikeyim be!
Bileğim şişti hacı!
- Kes ulan.
- Ormanda ölüp gideceğiz!
- Kes ulan!
- Hay sikeyim!
Çitalara dikkat et!
Buralar çitaların mekanı hacı.
- Ne?
- Tamam amına koyayım.
Okyanus kıyısına vardık.
Şimdi ne yapacağız?
Pekâlâ.
Hey, bak, bak!
Pardon.
Beyler siz Amerika'ya mı gidiyorsunuz?
Sí, vamos.
Evet, gidiyoruz.
Sağolun.
- Es mío.
- Vamos, vamos.
Sana diyorum, Jorge...
Amerika'ya varınca yapacağın ilk iş
TiVo denen cihazı satın almak...
...olmalı, tamam mı?
Eğer sıradan programlara mahkumsan
özgürlük bir anlam taşımaz.
Bundan emin ol.
Biraz da bizim duruma odaklansan?
Bizim de Amerika'ya vardığımızda
ne yapacağımıza karar vermemiz gerek.
Cüzdanımız yok. Üzerimizde hiçbir kimlik yok.
Hiçbir şeyimiz yok.
Şey, Miami yakınlarında bir yerde
kıyıya ineceğiz değil mi?
Ve orada tanıdığımız sadece bir adam var.
- Orada yaşayan kimi... Raza.
- Evet.
Raza'yı görmeye gitmeliyiz.
- Adlós.
- Hasta luego.
- Tekrar teşekkürler.
- Ne iyi insanlar.
Güney Florida işte geldik.
Peki şimdi Raza'nın evine nasıl gideceğiz?
En profesyonel yöntemle...
Yürüyerek. Hadi bakalım.
- Yürümek mi?
- Hıhıı.
Yani Raza'nın evi...
- Buluruz, buluruz.
...şuralarda. Evet.
- Vaay, Raza'nın mekanı şahaneymiş.
- Miami'ye göre biraz banliyö kaçmış.
- Selam.
- Hey.
Buraya ses için şikayet etmeye
gelmediniz, değil mi?
Yok. Yok, hayır...
şikayet etmeye gelmedik.
Biz...
Şeyi görmeye geldik...
- Adı neydi? Adını sen koy...
- Amı.
Yok, Raza'yı görmeye geldik.
Tamam. Beni takip edin.
Teşekkürler, bayan.
Seni takip... ederiz, galiba.
Hey.
- Çok vatansever gördüm seni.
- Sağol.
- Selam çocuklar.
- Selam.
- Hey, Raza!
- Ne?
Naber?
- Kumar ve Roldy?
- Baba naber?
Sizi mezuniyetten beri görmedim.
Ne arıyorsunuz burada?
Dur bakayım, bu turuncu
tulumlar da neyin nesi?
- Hey, dur, dur, asıl soru şu...
- Uzun hikâye. Ben...
...bu nasıl bir parti böyle?
- Ne demek istiyorsun?
Partidekilerin amı götü ortada.
Aa...Evet. O benim fikrimdi.
Sizi bilmem beyler ama, ben üstsüz
olayının abartılmasından bıktım.
Gerçekten mi? Ben üstsüzleri
hep sevmişimdir. Ama bu sadece...
- Sadece benim beğenim.
- Öyle mi? Neyse, ben de yeni bir...
...altsız trendi başlattım.
Böylece, altsız parti fikri doğdu.
Ee...Güney Plajı'nda işiniz ne?
Bu soruya sen cevap versen nasıl olur?
Ben de şu partiye biraz takılayım.
- Nereye gidiyorsun?
- Çat çaat, hacı.
Dinle. Seni böyle rahatsız
ettiğimiz için üzgünüm.
- İyi misin?
- Pek değil.
Daha oraya hapsedeli bir saat
bile olmadan kaçtılar mı?
Lanet olsun. Basının bundan
haberi olmayacağından emin ol.
Halkın bizim üç kuruşluk operasyon kapasitemiz
olduğunu düşünmesini istemiyorum.
Anlaşıldı efendim.
Onları oradan kaçıran El-Kaide
veya Kuzey Kore olmalı.
Ülkede akrabaları olup olmadığını öğren.
Aslında o işi çok daha önceden yapmalıydın.
İşleri idare etme yöntemimle alakalı
bir sorunun mu var, Beecher?
Sadece diyorum ki...
Harold Lee ve Kumar Patel'in
dosyalarına göz attım.
İkiside doğma büyüme New Jersey'li.
Bir kaç trafik cezası dışında sicilleri temiz.
Tabii ya. Ondan hapishaneden kaçtılar.
Ama onlar...Onların orada olmayı
hakettikleri bile kesin değil.
Kapa çe...
Bu küçük, tatlı kızı görüyor musun Beecher?
Evet.
Onun tecavüze uğrayıp,
öldürülmesini istiyor musun?
Tabii ki hayır.
Emin misin? Çünkü bu gördüğün Amerika.
- Amerika'ya tecavüz etmek istiyor musun?
- Hayır.
Öyleyse işime çomak sokmayı bırak.
Bu iş ciddi bir iş.
Kızın çok şekermiş.
Şimdi siz harbiden kaçak
mısınız amına koyayım?
Bu sadece ve sadece Kumar'ın suçu.
Bu işten paçayı sıyırırsak...
...onunla arkadaş kalma
ihtimalimiz oldukça...
...oldukça... göğüs. Evet.
Hey, ne yaptığını sanıyorsun?
Onu tekrar giy. Ve üstünde kalsın.
- Pardon.
- Partinin olayı bu zaten amına koyayım.
Şşt! Ne konuşuyorsunuz bakayım?
Roldy bana sizin durumunuzu anlatıyordu.
- Öyle mi?
- Beni de bu işe bulaştırdığınız için teşekkürler.
Kasıklarında bitin nerden geçtiğini
eski manitana açıklarken...
...seni nasıl kolladığımızı
hatırlarsın, değil mi?
Bize borçlusun dostum.
- Evet, aynen.
- Ne?
- Peki, o iş uzun zaman önceydi.
- Bitleri severim.
Eski manitalardan söz açılmışken...
...seninki bu aralar evlenmiyor muydu?
Bunu nasıl oluyor da benim
dışımda herkes biliyor?
Dur bakayım.
Colton! Colton Graham bize yardım edebilir.
- Yok lan! Siktir et onu!
- Evet!
Tabii ya. Sizi temize çıkaracak
biri varsa o da Colton'dur.
Hayır, kusura bakmayın.
O hıyarın bize yardım etmesini istemiyorum.
Bekle biraz.
Sende onun irtibat bilgileri var mı?
Artık yok. Ama düğünleri Teksas'ın Hewitt
eyaletinde, ailelerinin evinde olacak.
Ama onları tüm bu düğün olayı sırasında
rahatsız etmek istemezsiniz...
...öyle değil mi?
Aslına bakarsan,
bu bizim tek şansımız olabilir.
Peki oraya nasıl gideceğiz amına koyayım?
Havaalanına gidemeyiz. Orada bizi arıyorlardır.
- Size arabalarımdan birini ödünç veririm.
- Harbi mi?
Ama öncelikle... siz de partinin
havasına girmelisiniz.
- Nasıl yani, havasına derken...
- Sizce ne kastetmiş olabilirim?
- Peki ya sen?
- Ben mi? Ben çoktan havaya girmiştim.
- Oo, Tanrım!
- Hacı ne yapmışın!
Ne yapmışsın böyle!
- Kıllarının şekline bayıldım, Raza.
- Sağlam su çekmiş.
- Bu ne amına koyayım?
- Osama bin Laden'in sakalı gibi olmuş kıllar.
Biliyorum hacı. Hadi bakalım.
Sıra sizde. Sallandırın bakalım.
- Yapalım gitsin.
- Hadi bakalım.
Üçe kadar sayalım mı?
Bir.
İki, üç.
Sizin ufaklıklar iyiymiş, adamım!
Hareketin hiç gereği yoktu.
- Lütfen çek...
- Çok tatlı arabaymış oğlum.
- Harbi tatlı araba...
...çünkü biz kaçağız.
Üstü açık sarı araba içinde
yavşak gibi giyinmiş kaçaklarız!
Şşt. Hoop, bak, arabada şu şeylerden var.
- Şunu kaldırır mısın?
- Hayır, bununla internette takılabiliyorsun.
Şu Mike Tyson'lı oyunu da oynayabiliyosun.
King Hippo'nun façası aşağı gidiyor.
Kaldır şunu. Kaldır.
Böyle bir zamanda nasıl oyun oynamayı
düşünebiliyorsun aklım almıyor.
Ailelerimiz bu olayı öğrendiği zaman
ne olacağının farkında mısın?
Çocuklarımızı Guantánamo Körfezi'ne mi
yolladın?
Bu bir rezalet!
Siz Araplar barışcıl toplumumuza
karışıp asla...
...farkedilmeyeceğinizi düşündünüz, ha?
Ben Arap değilim! Hintliyim!
Bak şef. Buraya seninle barış çubuğu
hakkında konuşmaya gelmedim, tamam mı?
Buraya hayat kurtarmaya geldim.
Lee'lere sor bakalım oğullarının terörist
aktiviteleri hakkında ne biliyorlarmış.
Bakın, biz 40 yılı aşkın bir süredir
Amerikan vatandaşıyız.
Şu an, bu tutumunuzu çok kırıcı buluyorum.
Daha önce hiç duymadığım
bir tür lehçe kullanıyorlar.
Ama bir yerleri kırıp dökmekle
ilgili bir şey söylediğine eminim.
Onlara oğullarının ne dolaplar
çevirdiğini bildiğimizi...
...ve bize yardımcı olmazlarsa,
oğullarının idam edilebileceğini söyle.
Söyle gitsin. Evet.
Ne dediğini anladık!
Beyfendi, Harold ve Kumar iyi çocuklardır.
Ben iyi bir tercümanım.
Ama bunlar deli saçması
şeyler söylüyorlar.
Belki de bizi oyalamaya çalışıyorlardır.
Korece bildiğinden emin misin Jack?
Korece biliyor musun?
Baba'ya kazık atmaya
çalışmıyorsun değil mi?
Sizin duygusal Kore edebiyatı alanında
yüksek lisansınız var mı?
Çünkü benim var...
...ve çok alındım.
Benim için bu yeterli.
Bakın, lütfen...
Niyetimiz oğullarınızı incitmek değil...
...sadece nerede olduklarını bilmek istiyoruz.
Florida'da birilerini tanıyıp
tanımadıklarını biliyor musunuz?
Arkadaşları Raza Syed Miami'de yaşıyor.
Ama neden orada olsunlar ki?
Oğlumun tıp okulunda olması gerek.
Onlar hapishane de olmalılar!
Teröristlerin ait olduğu yerde!
O sikikleri alaşağı edeceğiz.
Ölü. Ya da diri.
O çakma çan-çin-çon dilinde bunu tercüme et.
Kapa çeneni! Gerzeğin tekisin.
Ne dediğini anlayamıyorum dostum, ama...
Siktir git!
- Siktir git mi?
- Seninle bu şekilde konuşmasına izin mi vereceksin?
- Dinle, hayır, otur.
- Siktir git mi?
Hey, bak hacı Alabama'ya geldik.
Vay be, Güney'i kendi gözlerimizle
görebildik, ha?
Hey, bu Güney'e bir gezi değil, tamam mı?
Bu hafta hayatımın en romantik haftası
olmalıydı.
Hatırladın mı? Sen her şeyi sikip atmadan önce.
Hatırladın mı?
Rahat ol sen, tamam mı?
Bu durumdan kurtulacağız.
Kısa bir süre sonra Maria'yla
yiyişiyor olacaksın, tamam mı?
Hey. O öyle ucuz bir kız değil.
Daha önce kimse için böyle şeyler
hissetmemiştim, gerçekten.
Ne diyorum ben amına koyayım?
Neden seninle bunları konuşuyorum ki?
Sanki sen böyle bir şeyi
anlayabilecekmişsin gibi, neyse...
Pardon. Lütfen müziği kapatır mısın.
Burası bir kütüphane.
Ne yarrak kafalı adam bu böyle.
Teşekkürler, yine geliniz!
- Ne oluyor lan?!
- Oh, Tanrım.
İnsanların bu bölüme gelmelerininin nedeninin
biraz huzur ve sessizlik...
bulmak olduğunu umarım...
...biliyorsundur.
Biliyorum, üzgünüm. Bende burada
rahatsız edilmekten nefret ederim.
Sadece, şu koduğumun calculusunun
finallerine hazırlanmak beni öldürüyor.
- Bir göz atmamda sakınca var mı?
- Yok.
- Aslında sonuca yaklaşmışsın.
İzin verir misin?
- Elbette.
Pardon.
Göğsüne deydim.
- Sorun değil.
- Üzgünüm.
Yapacağın tek şey...
Vaay. Bu konuda iyisin.
Teşekkürler.
Lisede calculus dersi falan mı gördün?
Aslında, babam bana altıncı
sınıftayken öğretmişti.
Nesin sen, harika çocuk Doogie Howser mı?
Hayır. Ama olsam süper olurdu.
O benim kahramanım.
O diziyi çok severim.
Sen neyle uğraşıyorsun öyle?
Sadece yaratıcı yazım teknikleri
dersi için bir şiir.
Bu sadece...
- "Üçün Kare Kökü"?
- Hayır, hayır, kusura bakma...
- "Kumar Patel'den bir aşk şiiri."
- Buna ihtiyacım var.
- Hey, okumam izin ver.
- Hayır, olmaz.
- Neden?
- Çok gerzek bir şey de ondan.
Öyleyse sen oku.
Bunu sana okumama veya göstermeme imkan yok.
Calculus finalinde iyi şanslar.
Hadi ama, utanma. Bir çok kız
zeki erkekleri çok seksi bulur.
Bak, bunu hocaya bile göstermeyeceğim,
tamam mı?
O yüzden böyle gerginim.
Gerginsin, ha?
Benimle gel.
...gelmek?
- Hadi ama.
Ne oldu?
Kütüphanede uyuşturucu mu kullanıyorsun?
Ya biri bizi yakalarsa?
Merak etme. Senin rahatlamanı sağlayacak.
Aman.
Bu yasadışı.
Al bakalım.
Bu resmen zehir.
Sana yardım etmeme izin ver.
Adım Kumar.
Ben de Vanessa.
Yine de o şiiri okumayacaksın.
Kumar.
Kumar.
Kumar. Kumar.
- Kumar.
- Ha.
Ne oluyor? Alabama'nın Birmingham bölgesindeyiz.
Burada olmamız gerekiyor muydu?
Ne oluyor?
- Bizi neden buraya getirdin, hacı?
- Nasıl yani, ben mi getird...
Yolumuzu takip etmen gerekiyordu göt herif.
Ne demek istiyorsun sen?
Buralarda otoban falan olmalı, değil mi?
Evet, bir otoban olmalı.
Orada neler oluyor öyle?
Bu da ne böyle?
- Geri dönüyorum.
- Yok lan, aradan geç işte.
Hacı ben bu basketbol oynayan
heriflerin arasından geçemem.
Roldy, senin daha delikanlı bir
adam olduğunu düşünmüştüm.
Hacı, korkum zenci olmalarından değil.
Korkum korkunç olmalarından.
Bu herifler Gregory Hines kalıbında değil ki.
O kadar korkunç değiller be.
Top benim!
Dön geri.
- Hassiktir! Kımıldamıyor!
- Boku yedik hacı.
- BU hiç iyiye işaret değil.
- Şimdi müzikte gitti.
Sıçtık hacı.
- Anasını siktiğim!
- Jordanlarım battı lan!
- Siktir be, bu hiç iyi değil.
- Hiç değil. Hem de hiç.
Hayır. Hayır.
Buraya geliyorlar.
- Ağzına sıçayım senin. Neden yaptın ki?
- Evet, yangın musluğuna bilerek çarptım.
Silah çekiyorlar oğlum.
Pekâlâ, ne yapıyoruz?
Ne yapıyoruz?
Koş lan. Koş, koş!
Hey. Heey.
- Nereye gidiyorsunuz be? Lanet olsun!
- Sadece yardım etmeye çalışıyorduk.
Oğlum biri polisi arasın.
Bunu polise bildirmeliyiz.
- Ne baktın, araba hoşuna mı gitti?
- Siktir lan.
Dün gece buraya terk etmişler.
Araba Raza Syed adına kayıtlı.
Görgü tanıklarının arabadakileri tanımı..
...Lee ve Patel ile uyuyor.
Dün gece Syed'i sorguya almak istedik,
ama çoktan ülkeyi terk etmişti.
Onları ele geçirmek üzere olduğumuzu
biliyorlar da ondan.
Tamam. Hayır, Ben seni ararım. Peki.
Hayır, hayır, dur!
- Anasını!
- Sakin ol, sakin!
- Sakin.
- Sakin ol!
O bizim görgü tanığımız.
İndir silağını! Hey, indir!
Bende de silah var!
Bende de var!
Sen kaçakları gördün, ha?
Evet. Aynen şerife söylediğim gibi...
Ha, ha. Evet. Evet.
Doğruyu söylediğini nereden bileyim?
Sana yalan söylemek için
bir nedenim yok dostum.
Öyle mi?
Göreceğiz.
Nereye gidiyor?
Neler oluyor?
Sakın ha!
Şimdi neden bana gerçekte
ne olduğunu söylemiyorsun?
O üzüm gazozu mu?
Ne oluyor lan, hey?
- Pekâlâ.
- Bekle, bekle, dur!
Bu çok cahilce bir davranış.
- Öyle mi?
- Evet.
Bu mu cahilce?
Hey, ırkçı bir hareket bu, adamım.
Bu resmen ırkçılık.
Hey, Jon, bunu yapmasına izin mi vereceksin?
Sor bakalım Kool-Aid'i var mıymış.
Neredeyse bitti, tanık.
Bana söyleyecek bir şeyin
olmadığına emin misin?
Sen çözülene kadar durmayacağım!
Sana koşa koşa kaçtıklarını
söyledim ya!
Tamam. Pekâlâ.
Pekâlâ.
Bu çok gereksiz!
Bay White doğruyu söylüyor!
Öyle mi, nasıl bu kadar
emin olabiliyorsun, Beecher?
Çünkü hiç adli kaydı yok.
Tanrı aşkına, o bir ortodontist.
Tamam, öyleyse Beech. Teröristleri
nasıl bulmamızı öneriyorsun, ha?
Arabadan alınmış bir Nokia 7710 telefon var.
Elimizde takip numaraları var.
Uydularımız biz şu an konuşurken
o telefonun yerini tespit etmeye çalışıyorlar.
Kool-Aid konusunda ciddiyim.
Neler oluyor? Neredesiniz?
Hacı çok uzun hikaye.
Şu an Alabama'dayız,
Teksas'a doğru gidiyoruz.
O ses de ne? Yine asılıyor musun?
Ne yapıyorsun öyle?
Zafer işememi gerçekleştiriyorum.
Hey, dinle, inanmayacaksın ama...
...geçen gece o Asyalılar partisine gittim...
...ve Cindy Kim'e çaktım.
Yazma lan. Ciddi misin?
Evet oğlum, hatta bana sıçarkso bile çekti.
Sıçarkso ne lan?
Sen sıçarken bir hatunun sana sakso çekmesi.
Harbi mi?
- Alo?
- Hey. Hey! Ne yapıyorsun?
Alo? Sesim geliyor mu?
Bitti mi?
Haa, bitti.
Bana kılıçları çarpıştıracağımıza
söz vermiştin. Unutma.
Üzgünüm, tatlım.
Devlet peşimizdeyken cep
telefonuyla mı konuşuyorsun?
Hacı sadece Goldstein'la konuşuyordum.
Ona söylemem gereken önemli bir şey vardı.
Aaa...Önemli bir şey söylemen
gerektiyse tamam. Sorun değil.
Hiçbir şey Teksas'a gidecek yol
bulmamızdan daha önemli değil.
- Anladın mı?
- Evet.
Sabahtan beri yürüyoruz,
bir tane bile tabela görmedik.
Anladın mı?
- Bir şey söy...
- Yine. Bu... Yapamıyorum.
Hacı hakkaten...
...bu şeyler hakkında daha
pozitif olmalısın, tamam mı?
- Öyle mi?
- Ne hakkında pozitif olmalıyım? Ben anla...
Öncelikle, şu güzel Alabama manzarasına
bakar mısın?
New Jersey'de böyle bir şey göremezsin.
Tanrım, sen...
Hey, hacı bak.
Bir yavru geyik.
- Vay be.
- Vay anasını.
Hey. Hey.
Şu geyiğin tatlılığına bak hacı.
New Jersey'deki yarrak kafalı
geyiklere hiç benzemiyor.
Farkındayım.
- Hey, dostum.
- Baba, Alabama şahaneymiş.
Seni sevdi.
- Oh, Tanrım!
- Hayır!
Kusura bakmayın.
Burası benim bölgem.
Bu yavşak kıyafetleri içinde
burada ne yapıyorsunuz böyle?
Teksas'a gidiyorduk da, yolumuzu kaybettik.
Teksas mı?
Teksas'tan bayağı uzaktasınız be.
Hayır!
2004'te doğmuş bu.
Gir şuraya.
Ha haa. Güneş batmak üzere.
- Kalacak bir yere ihtiyacınız var mı be?
Aç mısınız ha?
- Evet, olur.
Beni takip eder misiniz?
Hadi bakalım.
Belki de peşinden gitmemeliyiz.
Zaten öldü hayvan.
Yardım edelim mi hacı?
Büyükbüyük babam bu araziyi 1902'de almış.
Çok güzel, efendim.
Ev çok boktanmış lan.
Tatlım, ben geldim.
Buradayım.
Keşke eve misafir getireceğini
bana önceden haber verseydin.
Ortalığı toplardım.
Beyler, bu eşim Raylene.
Raylene, Harold ve Kumar'la tanış.
Merhaba.
Elinizi sıkamıyorum.
Her yerime... geyik kafası bulaştı.
- Tanıştığımıza memnun oldum.
- Memnun oldum çocuklar.
- Kendinizi evinizde hissedin.
- Teşekkürler.
Tatlım, ADSL'de bir sorun var.
Ne zaman online olsam, "Sunucu Aranıyor" diyor.
Modemin kablosunu sökemeyi denedin mi?
Hıhı, denedim ama işe yaramadı.
Ne diye internete giriyorsun kü sen?
Şu yeni taşınabilir uydu
radyolarından satın alacaktım.
O uydu radyosu ne sikime
yarayacak ki?
Misafirlerimizin yanında küfretme.
- Beyler.
- Bizi merak etmeyin.
Biz paso küfrederiz.
Sen kimsin ki be, bana vuruyorsun?
Bu Prada çantayı sana kim aldı sanıyorsun?
Sana Gucci marka istediğimi söylemiştim.
Gucci çantalar daha pahalı!
Peki ama, Jan Sapperstein'in kocasının
Gucci almaya gücü yetiyor.
Başladın gene Jan Sapperstein'e.
O orospunun ne aldığı sikimde bile değil.
Sen elindekinden memnun olmayı öğren.
Elimde olan beş para etmez bir koca!
Şimdi sıra bana bok atmaya mı geldi?
- Aynen öyle!
- Almana izin verdiğim onca şeyden sonra!
Kredi kartı ekstrelerinden
haberin var mı senin?
...Ne?! Daha fazla golf topuna
ihtiyacımız olduğunu mu sanıyorsun?
- En beteri kredi kartından gelen miller.
- Seni kokuşmuş, anasını...
Hey, biz iyisi mi gidelim. Hadi kaçtık.
Saçmalama. Gülünç olmayın.
Siz bizim misafirimizsiniz.
En azından bir çorbamızı içmeniz lazım.
- Yok, kalamayız. Bu...
- Hayır, sağolun. Gerçekten kala...
Tabii ki, önce kafamız güzel olmalı.
Yaklaştık.
Bu benim için yeni bir olay.
Çiftçilerin ot içtiğini bilmezdim.
Kafan güzel değilken çiftçilik yapmayı hiç denedin mi?
Çok sıkıcı ve boktan oluyor.
Biliyor musunuz, şu anımız süper çocuklar.
Ben hep içten içe,
varsayımlara da dayanarak...
...siz güneylilerin biraz şey olduğunu düşü...
Bir sürü beyinsiz kıro mu?
- Hayır.
- Hayır, Hayır, Hayır. Biz böyle düşü...
Akraba içi ilişkiden doğan oğlumuzu
evde misafir varken bodrumda saklıyoruz.
Çocuklar, ben öyle demek istemedim.
Ben sadece...
Yüzlerine baksana!
Hay sikeyim be!
Hassiktir, bizi buldular.
Buldular be. Buldular.
- Ne demek sizi buldular?
- Dinle beni, üzgünüm. Çok üzgünüm.
Çocuklar sizin başınız bir tür belada mı?
Pekâlâ. Bu size biraz çılgınca gelebilir,
ama, ilk olarak...
...Amsterdam'a giden uçağa binmiştik...
...ve sonra bizi terörist sanıp,
Guantánamo Körfezi'ne yolladılar...
...oradan kaçıp, bir kaç Kübalıyla
Amerika'ya kaçak giriş yaptık...
...ve şimdi de Teksas'a gitmeye çalışıyoruz...
...çünkü bize yardımcı olabilecek
tek adam orada...
...ve o da Kumar'ın eski kız arkadaşı
ile evlenmek üzere.
Evet.
Tamamdır. Sorun yok.
- Sizi anlayabiliyorum.
- Ciddi misin?
Sanki devlet daha önce bizim ırzımıza geçmedi.
Bakın size ne diyeceğim.
Siz buraya gelin ve bodrumda saklanın.
Gerisini biz hallederiz.
Teşekkürler. Sağolun.
İkinize de teşekkür ederiz.
Teşekkürler. Sağolun.
Tamam. Bu hiç ürpertici olmadı.
O ne lan öyle?
Ürpertici müziğe doğru mu yürüyorsun?
Ge...
Şarkı iyiymiş hacı.
Kumar.
Hey, hacı burada üstünde palyaço
resmi olan bir çakmak var.
Ananı! Burada harbi canavar var lan!
Tanrım!
Şşt, yanında 'Baby Ruth' çikolata var mı?
Hayır. 'Baby Ruth' ne işine yaracak ki?
The Goonies filminde Chunk, Sloth
denen canavarı öyle yeniyordu.
Bu canavar Sloth'a mı benziyor?
Tek gördüğüm o yaratığın eliydi.
Eli mi Sloth'a benziyordu?
Şeytani bir canavarın elleri gibiydi hacı.
Pençeler mençeler, tam takım yani.
Hassiktir.
Beni dinle, ne olursa olsun, yaratık ucube...
...bir görünüşe sahip olduğunu
öğrenmesin, tamam mı?
İhtiyacımız olan son şey onu farklı hissettirmek
veya görünüşünü değerlendirmek...
Tek suçu iğrenç deformasyon ile
doğmuş birine böyle hissettirmemeliyiz.
Merak edilecek bir şey yok. Onlardan kurtuldum.
Sadece komşularımız gelmiş.
- Burada ucube bir tepegöz var...
- Hayır, senin sanki...
...bodrumunda, dostum!
...koduğumun ucubesi, hacı!
Bakıyorum da Cyrus'la tanışmışsınız.
- Cyrus.
- Ona bir de isim mi verdin?
O bizim oğlumuz.
Onu uyandırmış olmalısınız.
Uyuyor olmalıydı. Üzgünüm.
Ben akraba arası ilişkiden doğan çocuğunuzu...
...bodrumda sakladığınızı söylediğinde
şaka yapıyorsun sandım.
Şey, o şaka değildi.
Raylene benim kardeşim ve biz öyle takılıyoruz.
Ama bu yargılanmamızı gerektirmez.
Tüm bu başınızdan geçenlerden
sonra yorgun olmalısınız çocuklar.
Benimle gelin, size yatağınızı göstereyim.
Uyumaya devam etsen iyi olur çocuk!
Beni aşağıya gelip senin tepegöz poponu
tekmelemek zorunda bırakma!
Hem severim, hem döverim.
En güzeli.
O hıyar Colton'la çıkarken
aklım neredeydi bilmiyorum.
Bir bir hıyar.
Ne düşünüyordun ki?
Ama asıl acı o cılız, küçücük penisi beni
tatmin ediyormuş gibi davranmaktı.
Kesin. Eminim benim yıldırım-yarrağı da
özlemişsindir, değil mi bebeğim?
- Evet.
- Evet mi?
Evet, onu özlemişmiydin?
Ne kadar özledin?
- Çok.
- Kesin.
Şeey...
- Benim bir tür fantazim var.
- Nedir o?
Bizimle yatağa birini getirmenin
güzel olacağını düşündüm.
Kimi?
Hey, bebeğim.
- Evet!
- Evet mi?
- Evet.
- Çok ateşli hatun, değil mi?
Yapalım şu işi.
Daha hızlı, Otşan Okşar.
Dişin. Dişine dikkat Otşan, diş.
- Otşan!
- Evet?
- Evet!
- Bu hoşuna gitti mi?
Şimdi de götüne koyuyorum Otşan.
Evet, buna ne demeli?
Vay be.
Hacı.
Az önce hayatımın en boktan
kabusunu gördüm.
Hadi be oğlum.
Ben çok ateşli bir rüya görüyordum.
Lütfen yatağına dön hacı, lütfen.
Niye gitmek zorundayız ki?
Goonies filminden kaçma çocukları şirin gibiydi.
Sikimde değil. Beni ısırmaya çalıştı.
Tanrım, ikimiz ne zaman bir
yere ulaşmaya çalışsak...
bela üstüne, bela bizi
buluyor amına koyayım.
Yapma böyle hacı.
Al, şundan bir nefes çekmeye ihtiyacın var.
Nefes mefes istemez lan!
Her şeye çözümün ondan
bir nefes, değil mi ama?
Düşünsene.
Şu an Colton'ların evine varmış olmalıydık.
Hey, rahat ol, düğünün amına koymamız
için iki günümüz daha var.
- Ne?
- Ne?
- Ne?
- Ne?
Bütün yaptıklarının nedeni buydu, değil mi?
Düğünün amına koymak istiyorsun.
Bu hiç komik değil, Kumar.
Hem de hiç!
Colton bu noktada bize yardım
edebilecek tek adam.
İnanamıyorum... Tek şansımızı
sikip atmaya gönüllü olduğuna inanamıyorum!
Sadece o göt heriften
nefret ediyorum, tamam mı?
Öyle mi? Şu an onu, seni sevdiğimden
daha fazla seviyorum.
- Gerçekten mi?
- Evet.
O bana ne buldu biliyor musun? Bir iş.
Peki sen bana ne buldun?
Guantánamo Körfezi'ne tek yönlü bilet.
- İşin çok boktan bir iş.
- İtiraf et.
Vanessa senden daha iyi birini
bulduğu için kıskançlık yapıyorsun.
O ne demek lan öyle?
Daha iyi biri! Biraz düşüneyim.
Geleceğin başkanı potansiyeli olan biri mi
yoksa işsiz ot beyinlinin teki mi?
Zor. Çok zor karar.
Onun için çok zor bir seçim olmalı, değil mi?
En azından Vanessa
Amsterdam'da değil ve...
...bir grup Avrupalı erkek
tarafından pompalanmıyor.
- Ne?
- Maria'nın kendini sana sakladığına...
...cidden inanıyor musun hacı?
Şu an büyük ihtimalle boğazından içeri
iki tane sünnetsiz yarrak...
...almanın mutluluğunu yaşıyordur.
O ikisiyle ne yapacağını biliyor musun?
Bademciğine değdirebiliyor mudur sence?
Yarrak kafalı.
- O benim şapkamdı.
- Bu da benim şapkamdı oğlum.
Maria, Maria, Maria, Maria.
Göt herif!
Bir daha benim meleğim hakkında
tek kelime bile etme!
O da neydi lan öyle?
Kalk. Ayağa kalk!
Siktir git.
Hassiktir.
Şu bir Ku Klux *** ateşi değil mi?
Evet.
Evet, sanırım öyle.
Belki de buradan siktirip gitmeliyiz.
Evet. Evet, hacı.
Aynen öyle yapalım.
Geçen gün televizyonda Becker
Şov'un tekrarını yakaladım.
O programı biliyor musun?
Hee...şu yahudi Ted Danson'ın
sunduğu program.
O programdaki sarışın zenci beni
gülmekten öldürüyor.
O hakkaten komik bir adam.
Gerçekten mi?
Öyle mi düşünüyorsun?
Onu linç etmem demiyorum, ama...
...zamanlaması paha biçilmez.
Bekle biraz.
Turşunun suyunu sıkmam gerek.
Sana diyorum Travis...
...konu iyi hissetmek olduğunda...
...işemeyi de attırmakla,
sıçmanın yanında sayarım.
Üçünü de yapmayı severim.
Seni çok iyi anlıyorum kardeşim.
Kenny, hadi be oğlum.
Acele et, siktirtme belanı.
Bana o üçüncü birayı içirten sensin lan.
Dur lan öküzoğlu öküz.
Çok iğrenç lan!
Üstüme işedin amına koyayım!
- Seni ırkçı yarrak kafa!
- Neler oluyor be?
O ne zencisiydi lan öyle?
Bu çok boktan. Boku yedik.
Kenny. Travis.
Ne yapıyorsunuz lan orda?
İyi bari biramızı getirmişsiniz.
Buraya sürüyün bakayım onu.
- Gidelim! Haydi!
- Haydi!
Gidelim, yürü!
Evet, sonra soğan parçalarını da atıyorsun,
buharda pişiriyorsun, müthiş oluyor.
Roldy hacı, milyon yıl geçse bunu
söyleyeceğimi düşünmezdim...
...ama *** hakketen nasıl
parti yapılacağını biliyor.
Şu sosislileri denemelisin.
- Gerçekten mi?
- Oh, evet.
Nasıl parti verileceğini...
*** iyi biliyor demek?
- Hacı buradan hemen çıkmalıyız!
- Hoop, rahat ol hacı.
Pekâlâ, herkes buraya gelsin,
kamp ateşi etrafında toplanalım.
- Siktir, şimdi ne yapacağız?
- Gidip oturalım işte.
Rufus. Şekerlemelerin yanına...
- ...ve çerezlerin yanına çöm.
- Herkes otursun.
Son zamanlarda yapılan en iyi şekerleme...
işte olay budur, budur.
Şimdi her birinizin bana bir
şeyler söylemenizi istiyorum...
...yahudileri ve zencileri aşağılayıcı şeyler!
...bu hafta, bir azınlık mensubuna
yaptığınız şeyler. Evet.
Ben geçen gün Wal-Mart'ta
merdivenden inerken...
...Meksikalının tekine çelme taktım.
Herif bir sürü şarap şişesine çarptı.
Kırılan şişelerin parasını ona ödettiler! Evet!
Pekâlâ, pekâlâ, sakinleşelim.
Beyaz güç burada, beyaz güç burada!
O hakettiğini bulmuş.
Adi Yahudiler!
Tamamdır, aranıza geri döndüm. Sıradaki.
Umarım iyi bir şeydir. Anlat bakalım.
Hadi hacı, bir şeyler söyle.
Ben ne yaptım biliyor musunuz?
Hintli herifin birinin
taşşaklarına dizimi geçirdim.
Komikmiş lan!
Evet, o Hintlileri Afrika'ya gönderelim!
Pekâlâ, benim yaptığım siktiri boktan
ve müthiş şeyi duymaya hazır mısınız?
Ben Koreli herifin birinin diş fırçasını aldım
ve onunla sikimi kaşıdım.
- Harbi yaptın mı lan?
- Bu düpedüz iğrenç.
- Ama hoşuma gitti!
- Evet!
Evet! Beyaz olmayı seviyorum.
- Ne oluyo...
- Bakın ne bulduk, kardeşlerim.
Meksikalılar!
Linç edin!
Hadi, hadi!
Haydi çocuklar,
onları sınıra kadar kovalayalım!
Osuruğu yaktım lan!
Hassiktir!
Ateşi söndürmeli miyiz?
Hala arkamızdalar mı?
Sanmıyorum.
Hacı *** çok yavaşmış lan.
Hey, şu arabayı durduralım.
İmdat! İmdat! Dur!
- Teşekkürler.
- Teşekkürler.
Durduğun için sağol.
Sorun değil.
Neil?
Gary ve Kumar!
- Evet.
- Evet.
Harold. Harold.
Üzgünüm dostum. Unutmuşum.
Burada ne işin var dostum?
Tanrı beni buraya getirdi.
Siz burada ne arıyorsunuz?
Aslında, biz Teksas'a ulaşmaya çalışıyoruz.
Ben de oraya gidiyordum!
Şansa bak be!
Hadi buradan gidelim.
- Tamamdır.
- Teşekkürler.
Kafa yapan mantar isteyen?
- Yok sağol.
- Hayır, teşekkürler.
Keyfinize bakın.
Beyler, motorları çalıştırın.
Çok sikici ve sarsıntılı bir yolculuk olacak.
Telefonlarını bulduk.
Lee ve Patel sizi aramış.
Şimdi bize onların terörist planları ile
ilgili tüm bildiklerinizi anlatın.
Terörist planları mı? Rold ve Kumar mı?
Bu çok saçma.
Tamam, peki. Peki.
Bay Rosenberg.
Bay Gold-stein.
Sizin yönteminizi kullanalım.
Bu da nesi? Burada ne varmış böyle?
Yoksa burada yedi dolar mı var?
Bizi aşağılamayı kes, tamam mı?
Burada ne dolaplar dönüyor
bilmiyorum ama...
...avukatımla görüşene kadar beşinci
yasa değişikliğindeki hakkımı kullanacağım.
Demek beşinci yasa hakkını kullanacaksın, ha?
Beecher, şu yasa taslağından
getirsene bana.
Yasa taslağı mı? Neden ki?
Sorma, getir şunu!
Özür dilerim.
Beşti, değil mi?
- Beş tabii.
- Tabii.
Tamam. Tamam, İyi.
Beşinci yasa hakkında ne düşündüğümü
bilmek istiyor musunuz?
İşte burada.
İşte beşinci yasa hakkında
bunu düşünüyorum.
Neden götün o kadar pis be?
Kıçını silmiyor musun?
Cevabını bilmek istemeyeceğin
soruları sorma dostum.
Elinde ne var?
Bay Goldstein'in telefonunun bir süredir
FBI tarafından dinlendiği ortaya çıktı.
- İstediğimizi elde ettik.
- Bekle biraz.
Benim telefonumu mu dinliyordunuz?
Dinlemek ister misin?
Hayır. Bu çapulcuyu dinlemekten sıkıldım.
Özet olarak neler konuşulmuş?
Lee ve Patel Teksas'a doğru yola koyulmuşlar.
Bir yere doğru yola çıkacaklarını
tahmin etmiştim.
Uçağı hazırlat.
O sikikleri alaşağı etme vakti geldi.
Neil, arabayı sürmeye odaklanabilir misin?
Sen biraz... Yola odaklan.
Bir kaç düzine mantar yedin dostum.
Hacı ben 14 yaşında apandisit
ameliyatı yapıyordum.
Sanırım bir kaç mantarla başa çıkabilirim.
- O dediğini bir dizi bölümünde yapmıyor muydun?
- Ananı!
Şu tek boynuzlu atı gördünüz mü?
Boynuzu çok parlaktı.
Ee, siz neden Teksas'a gidiyordunuz çocuklar?
Sadece eski kız arkadaşım evleniyor diyelim.
Elinden kaçırdığın kız değil mi, ha?
Aynen.
Bana içkiye ihtiyacın varmış gibi geldi.
Yol. Neil, lütfen dikkat eder misin...
Hacı, rahat ol!
- Evet, ama...
- O iyi bir sürücü. Dur.
Sağol dostum. Şerefe hacı.
Gerçekten mi? Arabada içki içmek?
Benim de bir kayıp aşk hikayem var.
Harbi mi?
Clara'nın Kalbi filminin setinde gerçekleşti.
Evet, evet. Kesin.
Onu asla unutmayacağım.
Adı Tashonda'ydı.
Whoopi Goldberg'in dublörüydü.
Cildi o kadar yumuşak,
dudakları o kadar tatlıydı ki.
Çokomel kadar, küçücük
göğüs uçları vardı...
...bütün gece emmek
isteyeceğin türdendi.
Herneyse, çekimlerin son gününde,
ona...
"Minik kuşum, ayrılmamız gerek." dedim.
Neden böyle birşey yaptın?
O tarz bir sorumluluğu
kaldıramam sanmıştım.
Çok büyük bir hataydı.
Neden ki? Minik kuşundan
ayrıldıktan sonra...
...istediğin insanla yatıp kalkma
ayrıcalığını da elde etmiş olmadın mı?
Seninle açık konuşayım.
Bu gezegen üzerinde ateşli,...
taze bir amcıktan daha fazla
sevdiğim bir şey yoktur.
- Tabii ki.
- Hiçbir şey.
Adımın baş harflerinden P.H.'nin
açılımı ne biliyor musunuz?
Patrick Harris.
Hayır, sık yapılan bir yanlış.
Parmaklayan Herif.
Diyeceğim o ki, çocuklar...
...her ne kadar bir sürü hatuna
çakmayı sevsem de...
...Tashonda'yı düşünmeden geçirdiğim
bir günüm bile olmadı.
Ne zaman bir Çokomel paketi görsem,
taşaklarıma ter basar.
Şerefine içiyorum, Tashonda.
- Umarım bebeği doğurmuşsundur.
- Vay.
Hey, tatlım.
N'aber?
Çantanda bir şey buldum.
Neden çantamı kurcalayasın ki?
Politik kariyerimi yok edeceğini bile bile...
...neden çantanda cigara taşıyasın ki?
Üzgünüm.
Bütün bu düğün planları nedeniyle
biraz stresliydim.
O da gevşememe yardımcı oluyor.
Marijuana yasal değil, Vanessa.
Hayatının o bölümü geçmişte kaldı sanmıştım.
- Öyle zaten.
- İyi.
Tüm duymak istediğim buydu.
Hey, bebeğim.
Bak, düğün nedeniyle telaşa
kapılabilirsin, bu normal.
Eğer yine stres altına girersen,
benim yaptığımı yap.
At ağzına bir Zoloft gitsin, tamam mı?
O ne amına koyayım?
Siktir be.
Hacı yola barikat kurmuşlar!
Bizi bulacaklar.
- Siz neden bahsediyorsunuz?
- Neil...
Bunu başka nasıl söylerim
bilmiyorum, ama biz kaçağız dostum.
İyiymiş.
Tamam, pekâlâ, bundan kurtulmak
için bir yol bulmalıyız.
- Evet, evet.
- Lütfen ama.
Sanki daha önce bir kaçağı eyalet sınırından
geçirmemişim gibi konuşuyorsunuz.
Al. Şunun içinde saklanın.
Kusura bakmayın.
Biraz yapış yapış.
Siktir.
Evet.
Ne sik... Bunları bana ne zaman
göstermeyi planlıyordun?
Pardon.
Bekle, memur bey!
- Hassiktir.
- Durdurun o arabayı!
Neil Patrick Harris.
Vay.
Sizinle tanışmak benim için bir onur, efendim.
Evet. Tahmin edebilirim.
Eminim bunu size hep söylüyorlardır...
...ama Yıldız Gemisi Askerleri filmindeki
rolünüz hayatımı değiştirdi.
Gerçekten mi?
Nasıl oldu o iş?
Herkes Klendathu eklembacaklılarına karşı
savaşın kazanılamayacağını düşünüyordu.
- Ama siz yıldız gemisi askerlerine...
- Neil!
...o böceklerin yok edilebileceğini
gösterdiniz.
Bir çok insan teröre karşı
savaşın kazanılamayacak...
...bir savaş olduğunu düşünüyor,
değil mi?
İşte bu nedenle İç Güvenlik
Bakanlığı'na katıldım.
Dostum, sadece iki kelime.
Sikici 'yıldız gemisi'.
Eğer varoluşun sırlarını öğrenmek
istiyorsan, bizimle gel.
Lütfen. Gerçekten gitmem gerekiyor.
Evet, tabii. Sizi rahatsız ettiğim için
özür dilerim. Geçebilirsiniz.
Hoşçakal.
Seni seviyorum.
Ben de sizi seviyorum, Bay Patrick Harris.
Ne siki...
Vay amına koyayım, süperdin.
Mantarlı kafayla benim gibi konuşmayı dene.
Deminki performansımla
Oscar'ı hakediyorum.
- Harbi ediyorsun!
- Beyler...
Rotamızdan ufak bir sapma
yapacağım, tamam mı?
- Hayır.
- Neil, hayır.
Ama varmak üzereydik dostum.
- Ama mama yok!
- Ne yapacaks...
Kerhaneye gideceğim ve sikiş
moduna geçeceğim.
Eğer siz ikiniz sikinizi ıslatmak
istemiyorsanız, sorun değil.
Ben ıslatırım.
Sevgili amcıklar, babanız eve geldi!
Kimse yok mu?
Bak sen. Seni bir daha buralarda
görmem sanıyordum.
Sorun ne Sally? Senin en iyi müşterilerinden
biri olduğumu sanıyordum.
En son buraya geldiğinde
ne olduğunu unuttun mu?
Senin yüzünden,
elimdeki en iyi kız çekti gitti.
Hey, ona iyi para ödemiştim.
Kayganlaştırıcı kullanmaması
benim suçum değildi.
Ayrıca, sana yeni müşteriler getirdim.
- Yeni müşteri mi?
- Yok, Neil, yeterli.
Teşekkürler.
Sağol. Sağol.
Sally. Kızları getir.
Dizilin bakalım kızlar.
Sağlam adamlar var karşınızda.
Neil.
Daha büyük. Daha büyük.
Merhaba, ba...
- Adınız ne bayan?
- Göğüs Hemingway.
Nereden buldun bu ismi?
Şey, devasa göğüslerim var.
Ve en sevdiğim kitap Hemingway'in
'Paris Bir Şenliktir' kitabı.
Bu biraz anlam ifade ediyor gibi.
Umarım benim için hazırsındır, Göğüs...
...çünkü sana fena takacağım.
...ve sende domalıp kalacaksın.
Büyülü bir olay olacak.
- Orospular benden beyler.
- Hayır, Neil...
- Teşekkürler ama biz... bu...
- Sağol hacı.
Siktir et, Roldy.
Seni bilmem ama...
siz diğer bayanlarda alınmasın ama,
ben ikinizi götürüyorum.
Hayır, Kumar. Kumar!
Roldy, çok şey kaçırıyorsun kardeşim.
Hey, yola devam etmemiz gerek dostum.
Hemen yola...
Şey, biz ayrıca odalarımıza dergi...
...ve film de sağlayabiliyoruz.
Eğer kendini tatmin etmek istersen...
...bizde ayrıca...
...elektronik aletler de var.
Sadece kahve istiyorum. Olur mu?
Neden yatağa uzanmıyorsun?
Ve bize ne yapmamızı istiyorsan söyle.
Tamam.
Pekâlâ...
...şuna ne dersiniz...
Soyunup, yiyişseniz nasıl olur?
- Daha önce yapmıştık.
- Yapabiliriz tabii.
- Olur mu?
- Olur.
Dilini kullanabilir misin?
Göğsünü onun göğsüne çarp.
Çadırı kurdum!
Harika. Şimdi şu kıyafetlerden kurtulalım.
Tamam.
- Çok hayırsever insanlarsınız.
- Evet, biliyorum.
- Evet mi?
- Bize hep öyle derler.
Öyle mi? Hayırsever ne demek
biliyor musunuz?
Evet, biliyorum.
Ne peki?
Öyle bir sikişeceğiz ki...
...iki hafta boyunca tahrişten
sikini kullanamayacaksın demek.
Hayırsever aynen bu anlama geliyor.
Beni en çok rahatsız eden ne, biliyor musun?
Beni tüm bu belanın içine soktuğu
için bir kere bile özür dilemedi.
Şu an Maria'mla birlikte Amsterdam'da
olmalıydım, tamam mı?
Ama sorun o değil.
Nasıl "Üzgünüm" deneceğini bilmiyor.
Sence neden öyle?
Çünkü her şey onun istekleri ile âlâkalı.
Hep onun istekleri, hep, hep.
Umrumda bile değil aslında...Biliyorsun...
...o bana iyi bir dost olmazsa,
ben de ona iyi bir dost olmam.
- Karar verdim.
- Öyle deme.
İyi dosta zor rastlanır.
Venus, hadisene.
Doğru diyorsun ama gerçek bir dost olsaydı,
nasıl "Üzgünüm" diyeceğini bilirdi.
Doğru.
Teşekkürler, Agnes.
Tam on ikiden vurdun.
Her zaman şimdiki gibi...
...son bir kaç gündür yaşadığımız
boktan şeylerden sonra...
...içeride gününü gün ediyor, seks yapıyor.
Onu asla terk etmemeliydim.
O zaman ne düşünd...
O zaman ne düşündüğümü bilemiyorum.
Onu çok sevdim.
O benim küçük bebeğimdi.
O benim küçük bebeğimdi.
Neden küçük bebeğimi terk ettim?
Neden bıraktım?
Başka birini bulursun.
Hayır, bulamam.
Vanessa gibisini bulamam.
Bir gün aşkı yeniden bulursun.
Evet, kesin.
Siz bulabildiniz mi peki?
Yok, biz orospuyuz.
- Hatırladın mı?
- Aa...Evet.
Oh, Tanrım. İyi misin?
Burada ne oluyor böyle?
Bu öküz beni damgaladı!
- Kes şunu.
- Seni uyarmıştım, Neil.
Neyse ne.
- Neil! Neil!
- Senin sikini gömme vakti geldi.
- Ne... Neil! Ne yapıyorsun?
- Hadi. Hadi.
- Ama...
- Hayır, Neil.
Neil!
- Neil ne olacak peki?
- Koyayım Neil'e. Daha demin bizi sikti.
- Neil! Neil!
- Hadi, hadi!
- Hadi! Hadi!
- Neil!
Hadi!
- N.P.H.!
- Hayır!
Dur! Dur!
Bekle, bekle!
Neil'i de almalıyız.
- Sebep?
- Onun arabasını çalıyoruz!
- Onu burada bırakamayız.
- O senin arabanı geçen hafta çaldı!
O da neydi?
- Acele et.
- Neil!
- Acele et. Hadi dostum.
- Beyler.
- Pekâlâ. Acele et, acele.
- Neil, Neil, hadi! Hadisene dostum!
- Beyler!
- Çabuk ol! Acele et!
Bu komik bile değil.
Çabuk ol hacı, çabuk.
Başarabilirsin hacı.
Oh, Tanrım!
Hassiktir!
- Oh, Tanrım! Tanrım!
- Ananı!
- Neil öldü! Öldü!
- Hayır!
- Aman Tanrım!
- Siktir olup gidelim! Yürü! Yürü!
Yeni bir gün doğuyor.
Ve Neil Patrick Harris
onu göremeyecek.
Hacı sana söyledim.
Şunu söylemeyi keser misin?
Tanrım.
O öldü.
Belki burada ailesinin
irtibat bilgileri vardır.
Hacı ben Neil'ın ailesini falan aramam.
Çantada ne var?
- Hasiktir.
- Ürpertici bir maske.
Bir kavanoz saç.
Ve 12 kutu kadar biber gazı.
- Hacı bak.
- Hasiktir.
Hasiktir, harbi gelmeyi başardık.
Colton burada mı büyümüş?
Kokuyu aldın mı? Hıyar kokuyor.
Hayır, sen arabada kalacaksın.
İçeri yalnız gireceğim ve eğer şanslıysak,
Colton bize yardım edecek.
- Neden ben sadece...
- Hayır. Sana şöyle anlatayım.
Bu arabadan çıkarsan dostluğumuz sona erer.
- Ama Roldy, ben sadece...
- Kumar.
Kapıyı bile açarsan taşşaklarını keserim.
Tanrım. Tamam.
- Taşşak diyorum.
- Yürü.
Selam, ben Colton'un bir dostuyum.
Teşekkür ederim.
Lanet olsun.
Vanessa? İyi misin?
- Kumar? Burada ne arıyorsun?
- Dur, kalkmana yardım edeyim.
Amsterdam'a gittiğini sanıyordum.
Evet ben de öyle sanıyordum.
Olmadı o iş.
İyi misin?
- Ben dokununca acıyor mu?
- Evet.
- Acıyor mu?
- Evet.
Tam da ihtiyacım olan buydu.
Düğün boyunca topallamak.
Dairesel şekilde hareket ettirebilir misin?
Tam düşündüğüm gibi. Sadece ayağın
burkulmuş. Kırıldığını sanmıyorum.
Biraz buz ve masaj yeterli olacaktır.
Çabucak iyileşirisin.
Bana neden burada olduğunu
söylecek misin?
Roldy ile başımızı belaya soktuk...
...ve senin Colton'unun bize
yardım edebileceğini düşündük.
- Hala başını derde sokuyorsun, ha?
- Birazcık.
Bir hayvan laboratuvarına kaçak girip,
oradan çaldığın maymunu...
...Andy Rosenberg'in odasına koyduğun
zamanları hatırlıyor musun?
Pekâlâ, öncelikle o fikir
Goldstein'dan çıkmıştı...
ve ikinci olarak...
...o maymunun AIDSli olduğunu bilseydim,
asla öyle bir şey yapmazdım.
Ya sana ne demeli?
O iğrenç kullanılmış pedleri
Profesör Konop'un çantasına atmıştın.
- Hatırladın mı?
- Hadi ama.
Hatırlarsan o kaltağın tekiydi.
Burada neler oluyor?
Hey, burada düştü ve topuğunu kırdı.
Evet, bileğimi burktum.
Kumar sadece ona bakıyordu.
- Neden arabada değilsin, Kumar?
- Hacı, onun bağırmasını duydum.
Sana arabada kalman gerektiğini
söylemiştim sanırım dostum.
Sorun değil dostum.
Dert etmeyin.
Roldy bana sizin durumunuzdan bahsetti.
Ama merak etmeyin. Babamın her şeyin
icabına bakacağından emin olacağım.
Teşekkürler dostum.
Sen de bu arada doktora gidiyorsun.
Ramón!
Ramón. Lütfen Vanessa'yı
hemen Dr. Harris'e götür.
Görüşürüz, Vanessa.
Umarım daha iyi olursun.
- Görüşürüz.
- Görüşürüz.
Beyler.
Pekâlâ.
Pekâlâ beyler, jetin yakıtı tamam.
Çok geçmeden evde olursunuz.
Harika.
Hey, Colton, düğününden
bir gün önce bizim için...
...böyle bir iyilik yaptığına inanamıyorum.
- Gerçekten çok makbule geçti. Teşekkürler.
- Lütfen söylemenize gerek yok.
Ben sadece her şeyin sıkıntısız
biteceğinden emin olmak istiyorum.
Tüm bu uçaklar senin mi?
Hayır. Peki.
Rold hadisene, tabii ki hepsi benim.
Bu adam çok komik. Çok komiksin.
- Öyle mi?
- Hey, Colton dostum.
Senin hakkında yanılmışım hacı.
Sen hıyarın teki değilmişsin.
Yapma hacı.
Ne demek istediğimi biliyorsun.
Yani iyi bir elemansın.
Senin ve Vanessa'nın adına çok mutluyum.
Bu çok büyük bir incelik Kumar.
- Çok takdir ettim.
- Her zaman.
Geri dönmek için sabırsızlanıyorum dostum.
Yaa geri dönüyorsunuz, ne demezsin.
Bu kez kaçamayacaksınız.
Şimdi!
Haydi! Yürüyün, yürüyün!
Hıyarın tekiymişsin...
- Hayır.
...amına koduğumun hıyarı, siktir!
Evet. En son yapacağım şey siz ikinizin
düğünümü mahvetmenize izin vermekti.
- Bunu sen mi yaptın?
- Tabii ki o yaptı.
Dostuz sanmıştım.
Bana nasıl böyle ihanet edebildin?
Hadisene Rold. Sen ve ben mi?
Senden sadece 'İleri Düzey Muhasebe'
dersinde kopya çektim.
Onun dışında sikimde bile değilsin.
Götürün şunları çocuklar.
Tüm bunlar bittiğinde senin ağzını
burnunu kıracağım, göt lalesi.
Oğlum, beni korkutuyorsun.
Hadisene, sen o kung-fu bilen
Asyalılardan değilsin...
...sen sadece am beyinli bir bankacısın.
- Siktir! Siksinler seni!
- Seni parçalayacağım orospu!
- Sen iyisimi arkanı kolla orospu!
- Götüne koyayım senin hacı!
- Siksinler seni!
- Götüne koyayım senin!
Ben bir harikayım.
Görünüşe bakılırsa yanlış tarafı
seçmişsiniz ha, çocuklar?
Şimdi Kur'an'ınız nerede?
Biz Müslüman bile değiliz seni moron...
...ve Müslüman olsak bile,
bu bizi terörist yapmaz.
Hey! Sana konuşuyorum.
Buraya gel!
Dostum, geri döneceğimize inanamıyorum.
Şimdi Colton Graham'dan neden
nefret ettiğimi anladın mı?
Peki sen, senden neden
nefret ettiğimi anladın mı?
Sana özellikle arabada kalman
gerektiğini söylemiştim.
Sana dostluğumuzun mevzu
bahis olduğunu söylemiştim.
Vanessa yere düştü.
Ve ben de ona yardım ediyordum.
- Bahanelerini duymak istemiyorum!
- Bu bahane değil ki!
Bahanelerini duymak istemiyorum!
- Onun bağırdığını duydum!
- Duymak istemiyorum.
Üzgünüm.
Tamam mı?
Şuna bak. Şu hale bak.
Sıçtım batırdım, tamam mı?
Sıçtım batırdım ve her zaman sıçıp batırırım.
Ben buyum işte.
Öyle mi?
Harold...
...sen benim en iyi arkadaşımsın hacı.
Benim için çok değerlisin dostum.
Seni seviyorum.
İbneler.
Ve sana söz veriyorum, buradan çıkmak için...
...bir yol bulabilirsek,
değişeceğim, tamam mı?
Bundan sonra hep
kendimi düşünmeyeceğim.
Bundan sonra her şey
Kumar ve Harold'la ilgili olacak.
Harold ve Kumar.
İlk halini daha çok sevmiştim.
Tamam, tamam. Harold ve Kumar.
Harold ve Kumar.
Her şey senin yüzünden olmadı.
Evet, oldu. Uçağa ot soktum.
- Otunuz mu var?
- Hayır. Diğer uçağa soktum.
Keşke Neil Patrick Harris
hayatta olsaydı, şu herif ona bayılıyor.
Kesin bizi bu durumdan kurtarırdı.
Az önce bana bir fikir verdin dostum.
- Neymiş o?
- Bana bırak.
Hey, Burl...
- Aslında biraz otum var.
- Var mı?
- Harbi mi?
- Evet. Pantalonumun içinde.
- Bekleyin.
- Şimdi tüttürmek mi istiyorsun?
İzin ver de...
- Harold, bu kesinlikle...
- ...alayım.
...tüttürme vakti değil.
Hacı, Neil'in biber gazını mı aldın?
Başımızdan o kadar boktan olay geçti ki,
ihtiyacımız olabileceğini düşündüm.
İyi düşünmüşsün.
Derek, bir su daha alabilir miyim?
Ne oluyor amına koyayım?
- Eller yukarı.
- Lütfen bizi vurma.
- Tanrım, tamam.
- Lütfen ateş etme.
Sizin bu uçağı da kaçırmanıza izin vermem için
cehennemin buz kesmesi gerekir.
Beecher, ne yapıyorsun?
Kimin tarafındasın sen?
Sana kokpitte kalmanı söylemiştim!
Yeter Fox!
Bu saçmalıklarından bıktım usandım!
Zeki olduğum için, beni beden dersindeki...
...inek öğrencinin tekiymişim gibi itip
kakacağını mı düşündün?
Bu çocukların masum oldukları apaçık ortada.
Ama bunu anlamak için fazla angutsun.
Senin gibi insanlar yüzünden...
...tüm dünya Amerikalıların
aptal olduğunu düşünüyor!
Biz aptal değiliz! Ve bu saçmalıklara
daha fazla katlanmayacağız!
Sorun yok, çocuklar.
Her şey sona erdi.
Her şey düzelecek.
Tanrım!
Ananı!
Ölmek istemiyorum!
Kumar!
- Ne?
- Paraşütüm var!
Buraya gel.
O işi nasıl yapacağım ulan?
Yüz!
Vay babanın kemiği.
İşe yarıyor lan!
Evet!
Seni seviyorum hacı.
Hassiktir!
Onu dert etme. Bir fikrim var.
- Ne?
- Sıkı tutun.
Sikeyim sizi ulaaan!
Dostum bu çok kral bir hareketti.
Gerçekten öyleydi.
- Kumar?
- Evet.
Bizim ufaklıklar birbirine değiyorlar,
değil mi?
Evet, sanırım öyle.
- Evet.
- Tamam, ben sadece kontrol ediyordum.
Roldy, bizi yoldan çıkarabilir misin?
Aşağıda bir ev var.
Ne yaptığım hakkında en ufak fikrim yok.
Hacı!
Cam sikimi acıttı.
Cam sikimi acıttı.
İyiyim sanırım. Evet.
- Hacı, hacııı.
- Oh, Tanrım.
- Siktir be. Hacı iyi misin?
- Anasını! Sanırım iyiyim.
Burada yaşayan insanlar bizi bulmadan
buradan çıkıp gitmeliyiz.
Biliyorum. Onlar çok...
Hacı?
Nooldu lan?
- Hayır.
- Vay amına koyayım!
Ofisimde ne yapıyorsunuz ulan?
Bana cevap vermeye
başlasanız iyi edersiniz!
George?
Düğüne geç kalacağız.
Siktir. Cheney geldi. Hadi çocuklar.
Sessiz olun. Beni takip edin.
Herif ödümü patlatıyor.
Misafir evinde saklanalım.
- Hadisenize amına koyayım.
- Geliyorum.
- Şekil odaymış.
- Evet.
Evet. İşten uzaklaşmak için buraya gelirim.
- Buraya mı?
- Evet tabii.
- Ee...Siz de kimsiniz böyle?
- Pekâlâ.
Benim adım Harold Lee, efendim...
ve bu da Kumar Patel.
Her neyse, biz paraşütle atlamıştık...
...ve sizin çiftliğinize
iniş yapmak zorunda kaldık.
Hacı bu ot.
Bu en kalitelisinden Alabama otu.
En iyisi.
Yani sen hem tüttürüyorsun, hem de diğer
tüttüren insanları hapse atıyorsun, öyle mi?
- Bu resmen ikiyüzlülük.
- Hacı, bak...
Öyle mi? O zaman sana bir
şey sorayım Kumar.
- Birine otuz bir çekmek hoşuna gider mi?
- Hayır efendim.
- Peki biri sana çekse?
- Evet tabii.
Pekâlâ. İşte bu da seni
ikiyüzlü bir göt yapar.
Yani kapa çeneni ve otumu tüttür.
Hey, aşkım.
Burada ne arıyorsun? Bu kötü şans getirir.
Tören bir saat içinde başlıyor.
Sadece bilmeni isterim ki...
Yemek şirketine ekstradan bir kasa
Coors Light bira getirttim...
...başkanın gelme ihtimaline karşı.
Onun en sevdiği bira.
- Sence yeterli olur mu?
- Bilmem ki.
Kim takar?
Baksana, Kumar ve Harold'un
sorunlarını halledebildin mi?
Merak etme, kestanem.
Onların icabına baktım.
Sizi terörist sandılar haa.
Bu hiç komik değil dostum.
Bizi Guantánamo Körfezi'ne gönderdiler.
Hassiktir! G Körfezi mi?
Bana o yarrak burgeri
yemeğinizi söyleyin.
Hayır, hayır, yarrak burger yemedik.
Tanrıya şükür, kaçabildik.
O yarrak burger olayı.
Benim favorim.
Oh, Tanrım.
- Sağlam otmuş.
- Bilmem mi. Bilmem mi.
- Kokainle harmanladım.
- Anasını.
Adamın amına koyuyor fakat aynı zamanda
çakı gibi ayakta tutuyor.
Madem otu bu kadar seviyorsunuz,
neden yasal hale getirmiyorsunuz?
Kafa mı buluyorsun, amına koyayım?
Eğer öyle bir şey yaparsam, babamın
ne kadar kızacağını biliyor musun?
Hassiktir, hacı.
Benim babamda yaptığım
her boka karışır, tüm bu...
- ...tıp okulu olayı nedeniyle tepemde, tamam mı?
- Bilmem mi.
Ve doktor olmayı istemediğimden değil ama...
...amına koyayım...bazen merak
ediyorum acaba beni...
...doktor olmak mutlu edeceği
için mi cesaretlendiriyor...
...yoksa onun mirasını sürdürmemi
istediği için mi, anlıyor musun?
Sik kadar aklım vardı,
onu da az önce uçurdun.
- Merhaba.
- Selam. İyi görünüyorsun.
Baba.
Evet, benim W.
Artık arkadaşlarının ne yapacağımı
söylemelerine ihtiyacım yok.
- Hayır, saygısızca davranmıyorum
- Ben de bunu diyorum.
Sadece artık kendi işimi halledebileceğimi
söylüyorum, tamam mı?
Yani, onların bana yapacaklarımı nasıl yapmam
gerektiğini söylemelerine gerek kalmadı.
Yürü be hacı!
Biliyor musun?
Evet, siktir git baba.
Siktir git!
- Hacı muhteşemdin.
- Muhteşem olan sizsiniz beyler.
- Hayır. Hayır.
- Sen muhteşemsin!
- Sen muhteşem ötesisin.
- Bayım, siz muhteşemsiniz.
Cidden ama.
Durumumuz hakkında...
Siktir et onu. Dinleyin beyler, beyler.
Başkan ben değil miyim amına koyayım?
Yani kimi istersem affedebilirim.
Beyler sizi aklıyorum.
Merak etmeyin.
- Hassiktir. Ciddi misin? Teşekkürler.
- Oh, Tanrım. Teşekkürler, sayın başkan.
Evet.
- Teşekkürler. Sağolun.
- Lafı bile olmaz.
Ama açıkçası, dürüst olmak gerekirse,
tüm bu başımıza gelenlerden sonra...
...devlete bir daha güvenebilir miyiz
bilmiyorum.
- Devlete güvenmek mi?
- Evet.
Lan oğlum...Devlet benim
ve ben bile devlete güvenmiyorum.
İyi bir Amerikalı olmak için
devlete inanmanız gerekmez.
Sadece ülkenize inanmanız gerekir.
Kesinlikle.
- Kesinlikle.
- Doğru valla.
Bu mal iyiymiş, değil mi?
Harbi iyiymiş.
Başka bir şeye ihtiyacınız olursa
bana haber verin beyler, tamam mı?
Aslında, sayın başkan,
bir şey var.
- Çok iyi iş çıktı ortaya.
- Evet öyle, dostum.
Şu mumlardan çok yaktım.
Harika.
- Sorun yok.
- Güvenle ilerleyin.
O burada!
Geleceğini biliyordum.
Pekâlâ, onları içeri alın.
- Ne oluy...
- O da kim?
- Harold?
- Kumar?
Beyler ve bayanlar, bu güzel töreni
böldüğümüz için özür dileriz.
Ama sevdiğim kadının...
...bu bok herifle evlenmesine
izin vermeme imkan yok.
Güvenlik onları dışarı atın, lütfen.
Bu çocuklar mı?
Hayır, onlar bizimle.
Görünüşe bakılırsa benim başkanla
aram senden daha iyi, orospu evladı.
- Neler oluyor?
- Ne olduğunu anlatayım.
Nişanlın bizi beladan
kurtaracağına söz verdi.
Ama onun yerine bizim Koca Bob'un koca ve kalın
sikini yalamak zorunda bırakılacağımız...
...Guantánamo Körfezi'ne geri
gönderilmemiz için anlaşma yapmıştı.
- Bu doğru mu?
- Evet doğru.
Bunun icabına ben bakarım.
- Tamam, bekle.
- Hayır...
Orospunun evladı seni.
Seni sevmiştim dostum.
- Buna inanamıyorum.
- Vanessa, açıklamama izin ver...
Açıklamak mı?
Neden bana hayatımın en utanç verici...
...anını yaşattığını mı açıklayacaksın?
Peki ya ben, çok utanç verici bir şey yapsam?
Bu seni daha iyi hissettirir miydi?
Yapacağın bir şey
bu kadar utanç verici olamaz.
En büyük korkum kök üç gibi yalnız kalmak
Sadece üç olsam iyi ve hoş olurdu
O kök işaretinin gölgesinde
Neden benim üçüm gözden ırak dururdu?
Dokuz olsam iyi olurdu
Bir kaç hızlı aritmetik hamlesi ile,
Dokuz bu şeytani oyunu bozar dururdu.
1.7321 olarak bir daha gün yüzü
...göremem, zaman durdu.
Vay ezik vay.
Sessiz ol lan, göt deliği.
Tüm gerçeklerim gibi
İrrasyonel bir hüzün
Birdenbire karşımda ne göreyim?
Başka bir kök üç diyeyim
O ağır adımlarla yaklaşır
İki kök üç birbirine çarpılır
Arzu ettiğimiz sayı
Coşku doğuran tam sayı
Bizi kök bağlarımızdan kurtarır
Ve sihirli eldivenlerin dokunuşuyla
Kök işaretimiz duman olur
Ve aşkımız yeniden tazelenir
Haklıymışsın.
- Hakkaten çok gerzek bir şiirmiş.
- Sana söylemiştim.
Bak, sana Colton'un sağladığı yaşam
tarzını sağlamaya söz veremem.
Ve bir gecede bir yetişkin gibi davranmaya
başlayacağıma söz veremem.
Ama sana söz verebileceğim tek şey...
Özür dilerim, başkanla ot tüttürdüm de.
Bir an ne diyeceğimi tamamen unuttum.
Seni sonsuza kadar seveceğime
dair söz verebilirim.
Ve seni olmadığın biri haline dönüştürmeye
çalışmayacağıma dair söz veririm.
Ee...Ne diyosun, beni geri
alabilecek misin?
Sadece beni bu nahoş durumdan
bir an önce kurtarmaya...
...söz verebilirsen.
Gel buraya.
Evet!
İşte benim adamım!
Ku!
Haydi. Jersey'e bir an önce geri dönelim.
Pekâlâ, bekle. Önce kankam için
bir şeyler yapmamız gerek.
- Bir yere gitmeliyiz.
- Nereye?
- Hey.
- Hey.
- Hiç şansın yok, ha?
- Yok.
Şehirdeki bütün hotelleri aradım.
Her yeri gezdim.
Onu hiçbir yerde bulamıyorum.
- Onu bulacağız.
- Onu bulacağız hacı.
Ne oldu?
Oh Tanrım, işte orada
- Roldy, ateşli hatunmuş.
- Hacı git ve kızı kap!
Tanrım, üzgünüm dostum.
- Siktir et. Unut onu gitsin.
- Evet.
Muhtemelen bu sadece öylesine
bir Amsterdam dalgasıdır, değil mi?
Bir kaç gün içinde Jersey'ye...
- ...döneriz, değil mi?
- Hayır.
Hayır, siktir et.
Çok uzak yoldan geldim.
Buraya gelene kadar başımızdan
bir sürü boktan şey geçti...
Onunla konuşacağım.
Hayır, hayır hacı. Oraya girme.
- Hadi ama.
- Dur, bekle.
Hadi ama dostum.
Jersey'e dönene kadar sabret.
Ne sikim yiyorsun?
- C'est quoi ton putain de problème, toi?
- Harold!
Ne dediğini anlamadım.
- Ne sikim yiyorsun lan?
- Sen ne bok yiyorsun böyle dostum?
- Çekimimi berbat ediyorsun.
- Neyini?
Setimden çık!
Kafam karıştı. Neler olu...
- Neler oluyor?
- Harold, şu an bir fotoğraf çekimindeyim.
'Kafa 1500' dergisi için.
Tabii ki, sen bir modelsin.
Çok seksisin. Bir modelsin.
Doğru ya. Ben de her zaman
ne iş yaptığını merak ederdim.
Özür dilerim. Yani bekle biraz.
Yani sen bu herifle birlikte değilsin, değil mi?
Şaka mı yapıyorsun? Ben mi?
- Evet.
- Hayır.
Anton %100 ***.
Harold, burada ne arıyorsun?
Seni görmek için on gün
boyunca beklemek istemedim...
...ve buraya gelip sana
sürpriz yapayım dedim.
Çok tatlısın.
Evet. Biraz öyleyim.
Tüm bu süre zarfında ben de
seni düşünüyordum.
- Gerçekten mi?
- Gerçekten.
- Seni çok özledim.
- Ben de seni.
Yürü be hacı.
Çat çaat Roldy.
Selam Maria. Benim adım Kumar.
- Hakkında çok şey duydum.
- Selam.
Bu Vanessa. Vanessa, Maria.
- Hey.
- Hey. Naber?
Bayanlar ve Roldy, Amsterdam'da
olduğumuza göre...
...taşşak gibi olmaya ne dersiniz?
- Evet.
- Gidelim mi?
- Sağlam bir plan gibi gözüküyor.
-Hadi yapalım.
Çeviri ve Altyazı : ZoDiE
Anasını sikeyim!