Tip:
Highlight text to annotate it
X
Burasi Kaliforniya,
Los Angeles; da Sunset Bulvari.
Saat neredeyse sabahin besi.
Gördükleriniz cinayet masasi
ekipleri, dedektifler, gazeteciler.
10000 numarali kocaman evlerin
birinden bir cinayet ihbari geldi.
Haberi son baskida okursunuz.
Radyoda duyacak, televizyonda da
izleyeceksiniz,
çünkü cinayete eski yildizlardan,
büyük yildizlardan biri karisti.
Ama gerçekler çarpitilip
Hollywood gazetecilerinin
eline geçmeden,
belki de olaylarin gerçek yüzünü,
gerçegi ögrenmek istersiniz.
Eger öyleyse dogru adrestesiniz.
Evinin havuzunda genç bir adamin
cesedi bulundu.
Sirtindan iki, karnindan da bir kere
vurulmustu. Önemli biri degildi.
Sadece bir, iki; ; B; ; filmi yazari.
Zavalli adam!
Hep bir havuzu olmasini istemisti.
Sonunda da oldu ama
ona pahaliya mal olmustu.
Alti ay öncesine, her seyin
basladigi güne dönelim.
Franklin ve lvar caddelerinin
kösesinde bir dairede yasiyordum.
Durumlar biraz zordu.
Uzun zamandir bir stüdyoda
çalismamistim.
Oturmus haftada iki ilginç
hikâye yaziyordum.
Ancak biraz
paslanmis gibiydim.
Ya yeterince ilginç degillerdi
ya da çok ilginçlerdi.
Kesin olan tek sey satmadiklariydi.
Evet?
- Joseph C Gillis.
- Evet, buyurun.
- Araba için geldik.
- Hangi araba?
1946 model Plymouth.
Kaliforniya plakali 40 R 116.
- Anahtarlar nerede?
- Neden anahtarlari size vereyim?
Sirket yeterince bekledi,
ödemelerde üç taksit geridesiniz.
Ayrica mahkeme emrimiz var.
Anahtarlar.
- Yoksa baglayip çekmemizi mi istersin?
- Araba burada degil.
- Öyle mi?
- Arkadasim aldi.
- Palm Springs'e gitti.
- Sagligi için mi?
- Inanmazsaniz garaja bakin.
- Inaniyoruz, sen de bize inan.
Araba yarin ögleden sonraya kadar
burada olmazsa silahlar konusur.
Çok güzel konusuyorsun.
290 dolar bulmam gerekiyordu,
yoksa arabam elden gidecekti.
Palm Springs; te degildi,
garajda da degildi.
Sirketten çok öndeydim.
Geleceklerini biliyordum ve
olayi sansa birakmadim.
Caddenin karsisindaki Rudy; nin
yerine yakin bir oto parktaydi.
Rudy parayla ilgili soru sormaz,
topuklariniza bakar ve
ne mal oldugunuzu anlardi.
Paramount; a verdigim
bir hikâyem vardi.
Menajerim tutmaz demisti ama bana
sans verebilecek birini taniyordum.
Kendisini ziyaret etmenin zamani
gelmisti. Adi Sheldrake; di.
Çaliskan bir yapimciydi ve
bunu kanitlayacak ülseri vardi.
Bes dakikan var.
Hikâyenin konusu ne?
Bir beysbol oyuncusu, 347 atisi olan
bir atici ve bir oyunda sike yapmis.
Kendini toparlamaya çalissa da,
bahisçiler pesini birakmiyor.
Lig sampiyonasinda düzen
yapmasini mi istiyorlar?
Sonu biraz farkli.
Sürpriz bir son yazdim.
- Basligin var mi?
- "Ilk Vurus". Taslagi var.
Okutman bölümünü ara ve "Ilk Vurus"
hakkinda elindekileri iste.
Twentieth Century Fox'ta çok
heyecanlandilar ama Zanuck emin degil.
Hü*** oyuncusu olarak
Ty Power nasiI olur?
En iyi adam elinin altinda, Alan Ladd.
Ladd için bir degisiklik olur.
Çekmesi de kolay.
Bir çok dis çekim.
Maliyeti bir milyondan az olur.
- Özür dilerim.
- Bill Demarest için de bir rol var.
Kafasina top yiyen eski bir antrenör,
zaman zaman olaylari karistiriyor.
Merhaba Bay Sheldrake. "Ilk Vurus",
iki sayfalik bir özet yazdim.
- Tesekkür ederim.
- Ben olsam okumam.
- Neden?
- Açlik kokuyor.
Ladd'e göre degil mi?
Iyi olmayan bir sey
allanip pullanmis.
Tanistirayim, yazari Bay Gillis.
Bayan Kramer.
Schaefer, Betty Schaefer. Su anda
yerin dibine geçmek istiyorum.
- Yardimci olabilirim.
- Özür dilerim ama iyi bulmadim.
Düz ve siradan.
Ne tür konular istiyorsunuz?
James Joyce, Dostoyevski mi?
Filmler bir seyler anlatmali.
Siradan hikâye iyi degil demek.
"Rüzgar Gibi Geçti"yi de red ederdiniz.
Onu ben yaptim. Iç savas filmini
kim izlemek ister diye düsündüm.
Belki de adinizi, yeteneginizi bildigim
için "Ilk Vurus"tan nefret ettim.
Bu yiI para kazanmaya çalisiyorum.
Bunun için mi 27 A bölümünde
bu kadar sert ve...
Bunlar kötü sözler.
New York elestirmenleri gibisiniz.
- Gidebilirsiniz Bayan Kramer, Schaefer.
- Hosça kalin Bay Gillis.
Bir sonraki sefere sizin için
"Çiplak ve Ölü"yü yazarim.
Görünüse göre Zanuck
kendine beysbol filmi bulmus.
Bu filmi Oscar
kazanmasi için yazmadim.
Betty Hutton için bir sey her zaman
kabulümüz. Ona uygun mu?
- Açikçasi degil.
- Bir dakika.
Kizlar softball takimi olsa ve
içine birkaç numara koysak,
müzikal olabilir. "Isinma Sahasinda
Oldu: Bir Kadinin Hikâyesi".
Komik olmaya çalisiyorsaniz, benim
gülecek halim yok. Ise ihtiyacim var.
- Elimde bir sey yok.
- Herhangi bir is, ek senaryo.
Hiçbir sey, gerçekten.
Bay Sheldrake, bana 300 dolar
borç verebilir misiniz?
Verebilir miyim?
Geçen yiI biri çiftlik
almam için beni ikna etti,
ben de ödünç para aldim.
Bu yiI, hayat sigortami devam
ettirmek için çiftligi ipotek ettirdim.
Daha sonra merkeze gittim.
Schwab; in eczanesini
hepimiz böyle görüyorduk.
Bir tür ofis, kahvehane
ve bekleme odasi karisimiydi.
Beklemek, söhrete giden
treni beklemek.
10 tane jeton aldim ve etrafa
imdat sinyalleri yaymaya basladim.
Menajerime ulasamiyordum,
dogal olarak.
Ben de bir arkadasimi aradim,
Artie Green.
Fazlasiyla iyi bir insan,
yönetmen yardimcisi.
20 dolar verebiliyordu
ama 20 yetmiyordu.
Metro; da birkaç kafadarla
konustum. Bana hayir dediler.
Sonunda benim menajere ulastim.
Geri zekali!
Zavalli Joe Gillis için
is pesinde miydi?
Bel Air; de golf sopalariyla
ter döküyordu.
300 dolar mi? Tabii ki, 300 dolar
verebilirim ama vermeyecegim.
- Vermeyecek misin?
- Sadece menajerin degilim.
- Sadece% 10 degil, arkadasinim.
- Öyle misin?
En güzel eserler
aç karinla yazilmistir.
Yetenegin Mocambo-Romanov
düzeyine gelince basarmis sayilirsin.
Bos ver! Benim düsündügüm arabam.
Kaybedersem ayaklarim kesilir.
Olabilecek en iyi sey.
Oturup yazman anlamina gelir.
Ne yaptigimi saniyorsun?
300 dolara ihtiyacim var.
Güzel arkadasim, belki de
ihtiyacin olan yeni bir menajer.
SUNSET BULVARI.
Sehre dogru giderken
elimde olanlara baktim.
Toplamda sifir ediyorlardi.
Anlasilan gereken yetenek
bende yoktu.
Hollywood sayfasini kapatip
eve dönmenin zamani gelmisti.
Çantamdakileri emanete versem belki
Ohio biletimi denklestirebilirdim.
Biyik altindan gülen
adamlarin arasina,
hâlâ açiksa, ; ; Dayton Evening Post; ; ta
35 dolar haftalikla bir is bulurdum.
Neden Hollywood; da
siz sansinizi denemiyorsunuz?
Belki de kendiniz...
Yikik ve terk edilmis gibi görünen
bir malikânenin
garaj yoluna girmistim.
Yolun sonunda muhtesem bir yer vardi.
Kocaman bos bir garaj
orada öylece duruyordu.
Taninmasini istemedigin plakali
bir arabayi saklamak için mükemmel.
Garajin bir sahibi daha vardi.
Kocaman yabanci bir araba.
Kilometrede onlarca galon
benzin yakiyor olmaliydi.
Plakasi 1932;ydi. Sahipleri
o tarihte tasinmis diye düsündüm.
Kelle avcilari pesimde oldugu
sürece daireye geri dönemezdim.
Ohio otobüsüne binene kadar
Artie Green; de kalirim diye düsündüm.
Dayton; a varir varmaz
elemanlara kart atar,
arabanin nerede oldugunu bildirirdim.
Büyük ve ihtisamli bir yerdi.
Çilgin filmcilerin, çilgin
20;li yillarda yaptirdigi yerlerdendi.
Bakimsiz bir evi hüzün kaplar.
Önümdekinde hüzün çoktu.
; ; Büyük Umutlar; ; daki yasli kadin,
Bayan Haversham gibiydi.
Yipranmis gelinligi
ve duvagi olan kadin,
unutuldugu için dünyaya küsüyordu.
Sen, neden bu kadar geciktin?
Neden beni bu kadar çok beklettin?
Bu taraftan.
Arabami garaja koydum.
Tekerlegim patladi ve ben...
- Içeri girin.
- Belki de arabami alip...
Ayaklarinizi silin.
Içeri girin.
Tören için uygun giyinmemissiniz.
- Ne töreni?
- Yukari gönder Max.
- Merdivenden yukari.
- Bir saniye dinlerseniz...
- Hanimefendi sizi bekliyor.
- Beni mi?
Tamam.
Tabutta yardima ihtiyaciniz
olursa, beni çagirin.
Bu taraftan.
Burada.
Ocagin yanindaki
masaj yatagina koydum.
Atesi ve sopayla onu
körüklemeyi hep severdi.
Onu bahçeye gömecegiz.
Bunu engelleyen bir yasa var mi?
- Bilemiyorum.
- Umurumda degil zaten.
Tabutun disi beyaz ve içi
satenle kapli olmali
beyaz veya pembe.
Belki de kirmizi, ates kirmizisi.
Biraz neseli olsun.
Ne kadar? Zengin oldugum için
abartili bir fiyat verme sakin.
Yanlis adamla konusuyorsunuz.
Arabamin lâstigi patladi.
Yedegini getirene kadar buraya
park ettim. Evin bos oldugunu sandim.
- Degil. Çik disari.
- Özür dilerim.
Arkadasiniz için üzgünüm ve kirmizinin
dogru renk oldugunu sanmiyorum.
- Sizi daha önce bir yerde görmüstüm.
- Çik yoksa hizmetçimi çagiririm.
Siz Norma Desmond'siniz.
Büyük sessiz film yildiziydiniz.
Hâlâ öyleyim. Sadece filmler küçüldü.
Bir sorunlari oldugunu biliyordum.
Ölüler, bittiler.
Bu iste bir zamanlar dünyanin
gözlerine sahiptiler.
Ama bu yeterli degildi.
Kulak da istediler.
Kocaman agizlarini açip sadece
konustular, konustular ve konustular!
Patlamis misirin isi orada baslar.
Kulaklarini tikamak için alirsin.
Yapim isindekilere bakin,
fikir babalarina!
Ilahlari parçaladilar!
Fairbanks'lar,
Gilbert'ler, Valentino'lar!
Simdi kim var? Hiç kimse.
Beni suçlamayin.
Ben siradan bir yazarim.
Öyle mi? Kelimeler yaziyorsun,
kelimeler.
Kelimelerden bir ip yapip
bu isi bogdunuz.
Ama son çagiltilari
duyacak bir mikrofon var,
yutulan dilin fotografini
çekecek Technicolor var.
- Maymunu uyandiracaksiniz.
- Defol!
Bir dahakine imza defterimi getiririm.
Veya ayak izinizi almak için
biraz betonla.
Tamam, tamam. Gidiyorum.
Bir dakika.
Yazar oldugunu mu söyledin?
- Neden?
- Öyle misin, degil mi?
- Meslek hanesinde öyle yaziyor.
- Hiç film yazdin mi?
Evet yazdim, listesini ister misiniz?
Sana bir sey sormak istiyorum.
Içeri gel.
En son yazdigimin konusu
ekonomik krizdi.
Ama siz anlayamazsiniz,
çünkü ekranda sadece
bir savas gemisi vardi.
Ilginç degil mi?
Rüzgâr orgun borularini üflüyor.
Çikartmayi düsünüyorum.
Ben olsam daha iyi bir
sarki ögretirdim.
Söylesene genç adam.
Bu günlerde film senaryosunun
uzunlugu ne? Kaç sayfa?
"Donald Duck" mi,
"Joan of Arc" mi?
Bu çok önemli bir film.
Ben yazdim. Yillarimi aldi.
Alti tane filme yeter gibi.
Salome'nin hikâyesi.
DeMille yönetecek.
- DeMille mi?
- Onunla birçok film yaptik.
- Salome'yi de siz oynayacaksiniz.
- Baska kim olabilir ki?
Geri dönmeyi planladiginizi
bilmiyordum.
Bu sözden nefret ediyorum.
Bir yere gitmedim!
Sinemayi terk ettigim için beni
affetmeyen milyonlar için dönüyorum.
- Olabilir.
- Salome. Ne kadin ama!
Ne rol! Kutsal bir adama asik
bir prenses.
Yedi tül dansini yapiyor.
Adam onu reddediyor ve o da
altin tepside kellesini istiyor.
Soguk ölü dudaklarini öpüyor.
- Pomona'da çok severler.
- Her yerde çok severler.
Onu öldürtmeden önceki sahneyi oku.
Baska bir yazar malzemenizi çalabilir.
Korkmuyorum. Oku.
Içecek bir seyler getir.
Otur. Yeterli isik var mi?
- Görüsüm tamdir.
- Otur dedim.
Yapacak bir isim yoktu.
Sirketten gelen çocuklar hariç.
Içecek bir seylerden söz etmisti.
Neden olmasindi?
Kötü senaryolarin ne kadar kötü
oldugunu görmek eglenceli olabiliyor.
Önümdeki bu tanima
uymak için gayret ediyordu.
El yazisi inceleyen bir uzman, çocuksu
karalamalardan neler çikarirdi?
Max, sampanya ve havyar getirdi.
Daha sonra bu kasvetli sarayda
sadece ikisinin yasadigini ögrendim.
Hakkinda birkaç sey daha ögrendim.
Kadina gelince, orada
oturup dikkatlice beni izliyordu,
sigarasini o garip tutacakla içerek.
Gözlügünün arkasindan, okudugumu
begenmemi istemeyerek
veya kendi gururlu havasiyla
begenmem için yalvararak,
beni izleyen gözlerini hissediyordum.
Onun için çok önemliydi.
Garip bir durumdu.
Gergin sinirler, Max,
üst kattaki ölü maymun
ve zaman zaman sesi duyulan org.
Biraz sonra komik bir sekilde,
bebek tabutuyla birlikte
dogru adam geldi.
Her sey büyük bir saygiyla yapildi.
Çok önemli bir maymun olmaliydi.
Belki de, King Kong; un torununun
torunu.
Saat 11 olmustu
ve midem bulaniyordu.
Sebebi tatli sampanya
ve okudugum saçmalikti,
acikli sahneler karmasasi.
Ama o zamana kadar kendi
senaryomu olusturmaya baslamistim.
- Ne düsünüyorsun?
- Ilginç.
Tabii ki ilginç.
Biraz uzun ve tekrarlarla dolu ama
siz profesyonel bir yazar degilsiniz.
- Bunu kalbimden yazdim.
- Eminim öyledir.
Muhtesem olmasi da bu yüzden.
- Ama biraz daha diyalog gerekiyor.
- Ne için?
- Gözlerimle her seyi anlatabilirim.
- Biraz kisaltilabilir.
- Kirpilmasina izin vermem.
- Tabii ki.
Biraz düzenlenmeli, redakte edilmeli.
Birini bulabilirsiniz.
Kimi? Güvenebilecegim biri olmali.
Ne zaman dogdun?
Burcun ne?
- Bilmiyorum.
- Hangi tarihte?
21 Aralik.
Yay. Yaylari severim,
güvenilirdirler.
- Tesekkür ederim.
- Bu isi senin yapmani istiyorum.
Benim mi? Bir senaryoyu yeni bitirdim
ve yeni bir projeye basliyorum.
Beni ilgilendirmiyor.
Sey, biraz pahaliya çalisirim.
Haftada 500 dolar.
Parayi dert etme.
Zahmetini öderim.
- Geri kalanini evde okurum.
- Evden çikmasina izin veremem.
- Burada bitirmeniz gerekiyor.
- Biraz geç oldu.
- Evli misiniz Bay?
- Gillis. Hayir bekârim.
- Nerede yasiyorsunuz?
- Hollywood. Alto Nido apartmani.
- Arabanizda bir sorun mu var?
- Evet.
- Neden burada kalmiyorsunuz?
- Yarin sabah erkenden gelirim.
Saçmalamayin.
Garajin üzerinde bos oda var.
Max sizi oraya götürür.
Durumu idare etme seklim
beni mutlu etmisti.
Oltaya yemi takmistim,
o da yemisti.
Ben senaryoyu adam ederken
arabam güvende olacakti.
Bu isten para da kazanacaktim.
Oda uzun süredir kullanilmiyor.
"Evim güzel evim" olmaz,
ama bir aksamlik idare eder.
- Yataginizi ögleden sonra hazirladim.
- Kalacagimi nereden biliyordun?
Banyo bu tarafta. Havlu,
sabun ve dis firçasi koydum.
Su Norma Desmond ilginç bir kadin.
Aralarinda en iyisiydi.
Bilemezsin, çok gençsin.
Bir haftada hayranlarindan
17.000 tane mektup aliyordu.
Erkekler bir tutam saç için
kuaförüne para veriyordu.
Çorabinin teki için Hindistan'dan
gelen bir mihrace vardi.
Daha sonra kendini onunla bogdu.
Ilginç bir yola sapmisim.
Evet, efendim. Iyi aksamlar, efendim.
Onun da biraz uçuk
oldugunu düsündüm.
Belki de felç olmustu.
Gerçi, her yer ürkütücü
bir sekilde felç olmus gibiydi,
dünyanin geri kalanindan kopmus,
agir çekimde dagiliyordu.
Bir tenis kortu vardi, daha dogrusu
bir tenis kortunun hayaleti,
çizgileri silinmis
ve filesi parçalanmisti.
Dogal olarak bir tane de havuz vardi.
Kimin yoktu ki?
Mabel Normand ve John Gilbert 10.000
gece önce bu havuzda yüzmüslerdi.
Vilma Banky ve Rod La Rocque.
Bostu. Yoksa degil miydi?
Bir seyler daha oluyordu;
killi maymunun cenaze töreni,
büyük bir ciddiyetle
yerine getiriliyordu,
kendi çocugunun
cenaze töreni gibiymisçesine.
Hayati gerçekten bu kadar bos muydu?
Her sey çok tuhafti ama
daha da tuhaf olaylar yasanacakti.
O gece karmasik bir rüya gördüm.
Laterna çalan biri vardi.
Adamin yüzünü göremiyordum
ama laterna tümüyle siyah kapliydi.
Bir maymun para karsiligi
dans ediyordu.
Gözlerimi açtigimda müzigi
hâlâ duyabiliyordum.
Neredeydim?
A, evet, garajin üzerindeki bos odada.
Ama artik bos degildi.
Bir ziyaretçim olmustu.
Biri her seyimi, kitaplarimi,
daktilomu ve kiyafetlerimi getirmisti.
Neler oluyordu?
Sen! Max miydin, neydin,
esyalarim neden burada?
Sana diyorum.
Kiyafetlerim, her seyim odada.
Çok dogal. Onlari ben getirdim.
- Öyle mi?
- Sorun ne? Eksik bir sey mi var?
- Kim izin verdi, kim söyledi?
- Ben söyledim.
Neden bu kadar çok kizdigini
anlamiyorum. Çalmayi kes Max.
Beraber çalisacagimiza göre
iyi bir fikir oldugunu düsündüm.
Senaryonu düzeltecegim.
Burada kalmam söz konusu degildi.
- Burayi seveceksin.
- Kendi dairem var.
Üç aylik kira borcun olan dairen mi?
- Icabina bakarim.
- Bakildi, hepsi ödendi.
Maasimdan keseriz.
Böylesi konulari dert etmeyelim.
Defter tutacak halimiz yok.
- Bay Gillis'in esyalarini yerlestir.
- Bas üstüne, efendim.
- Tekrar paketle. Kalmiyorum!
- Karar verseniz fena olmaz.
Bu isi istiyor musunuz,
istemiyor musunuz?
Isi, mangiri ve oradan
hemen gitmeyi istiyordum.
Ise dört elle sarilirsam birkaç hafta
içinde bitiririm diye düsündüm.
Ama çilgin rüyalari arasindan
tutarli bir seyler çikarmak zordu.
Onun, biricik çocuguna
zarar vermemden korkarcasina
basimin üzerinde dikilmesi
isi daha da zorlastiriyordu.
Bu ne?
- Çikardigim bir sahne.
- Hangisi?
Köle pazari.
Bastan kesmek daha...
Kesmek mi, beni mi?
Senden çok fazla var. Her
sahnede seni görmek istemiyorlar.
O zaman nasiI oluyor da, hâlâ mektup
aliyorum ve imza dagitiyorum?
Çünkü beni, Norma Desmond'i
görmek istiyorlar.
Geri koy.
Tamam.
Onunla tartismiyordum.
Uyur gezere bagirmazsin.
Düsüp boynunu kirabilir.
Evet. Yok olmus kariyerin pesinden,
hâlâ uyur gezer gibi kosuyordu.
Bir konu hakkinda çilgindi:
Filmlerdeki kendisi.
Büyük Norma Desmond.
Norma Desmond; larla dolup tasan
o evde nasiI nefes alabiliyordu?
Her yerde Norma Desmond,
her yerde.
Sürekli çalismiyorduk.
Haftada üç gün Max duvarda
duran Nevada ticaret odasindan
hediye edilen tabloyu kaldirirdi.
Oturma odasinda film izlerdik.
Disari çikmaktan çok daha iyi derdi.
Gerçekte disaridaki
dünyadan korkuyordu,
geçen zamani
hatirlatacagindan korkuyordu.
Hepsi sessiz filmlerdi ve
projeksiyonu Max çalistirirdi.
Isabetli bir karar.
Orgda çaldigi müzikle
bize eslik etmesini engelliyordu.
Bana çok yakin otururdu
ve sümbül kokardi.
Hoslandigim bir koku degildi,
kesinlikle.
Bazen filmi izlerken,
kolumu veya elimi tutardi,
is verenim oldugunu unutarak,
ekranda izledigi oyuncudan
heyecanlanmis bir izleyici gibi.
Yildizin kim oldugunu
söylememe gerek yok sanirim.
Hep onun filmleriydi.
Görmek istedigi tek sey.
...KALBIMI SARAN BU
MELUN RÜYAYI DURDUR...
Hâlâ çok güzel degil mi?
Hiç diyalog yok.
Diyaloga ihtiyacimiz yoktu.
Yüzlerimiz vardi.
Artik böyle yüzler yok.
Belki bir tane, Garbo.
Aptal yapimcilar, embesiller!
Gözleri kör mü?
Bir yildizin neye benzedigini
unuttular mi?
Yeniden gelecegim, bekleyin beni!
Bazen briç oynanirdi.
Puan basina 20 sentine.
Kazandiklarinin yarisini ben alirdim.
Bir kez 70 sente kadar yükseldiler
ve elime geçen tek nakit bu oldu.
Öteki oyuncular aktör arkadaslariydi,
sessiz filmlerden
hatirlayacaginiz solmus yüzler.
Onlara mumya diyordum.
- Bir karo.
- Bir kupa.
- Bir maça.
- Çift.
- Üç, koz yok.
- Pas.
- Pas.
- Küllügü bosalt, tatlim.
- Disarida seni soran birileri var.
- Burada degilim.
- Ben de öyle söyledim.
- Güzel.
Ama arabani buldular ve çekecekler.
Küllük nerede?
Joe, küllügü verir misin?
- Seninle konusmam lazim.
- Simdi olmaz üç, kozsuz oynuyorum.
Arabami almak için gelmisler.
Kaç tane maça çiktigini unuttum!
- Para lazim, simdi.
- Dummy olana kadar bekleyemez misin?
- Hayir.
- Lütfen.
- Evet, sorun ne? Yangin nerede?
- Arabami kaybettim.
Ben de ölüm kalim meselesi sandim.
Benim için öyle. Bu eve gelmemin ve
isi, hayalet yazarligi almamin sebebi.
Saçmalama. Iki tane arabaya
ihtiyacimiz yok, bir tane var.
Tenekeden yapilmis ucuz
bir sey degil. Bir Isotta Fraschini.
Isotta Fraschini'leri duydun mu?
El yapimi. 28.000 dolar ödemistim.
Böylece Max hurdayi
kutusundan çikarip, parlatti.
Sunset Bulvari; nin üst tarafindaki
tepelerde gezintiye çikardik.
Içi tümüyle
leopar derisi kaplanmisti
ve tamami altin kaplamali
telefonlardan vardi.
- Bu korkunç bir gömlek.
- Nesi var?
Benzincide çalisan birine göre.
Ceket ve pantolondan da sikildim.
Max, sehirde erkek kiyafetleri
satan en iyi magaza hangisi?
Yeni kiyafete ihtiyacim yok
ve senin almani da istemiyorum.
Neden biraz eglenceyi bana fazla
görüyorsun? Sik görünmeni istiyorum.
Sakiz çignemen çok mu önemli?
Erkege mavi flanelden baska
hiçbir sey bu kadar yakismaz.
Bu, tek dügmeli.
Bir de manto lazim.
Deve tüyü olanlari gösterin.
- Gece kiyafetine ne dersin?
- Smokine gerek yok.
Tabii ki var. Smokin, kuyruk ve
dikkatli olmazsan onlari keserim.
- Kuyruk mu, saçma!
- Parti ve yiI basi gecesi için.
- Gece kiyafetleriniz ne tarafta?
- Bu tarafta efendim.
Deve tüyünden olanlar ama
buna bir dokunun, kase.
- Biraz daha pahali.
- Deve tüyü iyi.
Bayan ödedigine göre neden
kase olanini almiyorsunuz?
Araligin son haftasinda
yagmurlar basladi.
Çok yagmur. Kaliforniya; daki
her sey gibi asiri.
Garajin üzerindeki
odamin çatisindan içeri girdi.
Max; ten esyalarimi
eve tasimasini istedi.
Fikir pek hosuma gitmedi.
Sadece o odada tek
basima kalabiliyordum.
Ama yagmurluk ve çamurlukla
uyumaktan daha iyiydi.
- Bu oda kimindi?
- Kocasinin odasiydi.
Kocalarinin desem daha iyi.
Hanimefendi üç kere evlendi.
Sanirim oradan Catalina
görünüyor ama bugün degil.
Kapinin nesi var?
Kilidi yok.
Evdeki hiçbir kapida
kilit yoktur efendim.
Neden? Bir nedeni olmali.
- Doktorun tavsiyesi.
- Hangi doktor?
Hanimefendinin doktoru.
Hanimefendi melânkoli hastasi.
Birkaç kez
intihar girisiminde bulundu.
Çok dikkatli olmamiz lazim.
Uyku hapi veya jilet yasak.
Hanimefendinin odasinda gazi kapattik.
Neden? Kariyeri mi?
Yeterince yasamis. Unutulmamis.
- Hâlâ bir sürü mektup aliyor.
- Ben olsam pullara bakmam.
Sen gönderiyorsun. Degil mi, Max?
Gece kiyafetlerinizi
ütülemem gerekiyor.
Bay Gillis hanimefendinin yilbasi
partisini unutmadi umarim.
Hayir, unutmadim. Sanirim
bütün mumyalar gelecek, ha?
Bilemiyorum efendim.
Hanimefendi hazirladi.
Yine karsimda duruyordu.
Odasi.
Saten ve tülle dolu.
Yatagi süslü sandal biçimindeydi.
Sessiz filmler kraliçesine uygun.
Zavalli.
Önünden uzun zaman önce geçen
bir resmi geçide el salliyordu.
Yilbasi gecesi bana karsi olan
gerçek duygularini ögrendim.
Belki de daha önce
anlamadigim için aptaldim.
O zavalli, utanç verici açiklama.
Çok asil görünüyorsun.
Dön bakayim.
- Lütfen!
- Hadi.
Mükemmel! Harika omuzlar
ve bu çizgiyi çok sevdim.
- Hepsi sisirmece, aldanma.
- AI.
Giyinmek benim için sadece
takim elbise demekti.
Gönderdikleri igneyi begenmedim.
Inciden bir sey olmali.
Küpe takmam ama.
- Bir seyler içelim.
- Ötekileri de beklesek.
Max, sampanya.
Dikkat et kayma, cilalattim.
Ikimize! Yer eskiden
parkeydi ama degistirdim.
Valentino, "Tango için mermer
zeminden daha iyisi yoktur." demisti.
- Valentino ile ayni yerde olmaz.
- Beni izle.
- Öyle arkaya egilme.
- Bu sey, rahatsiz ediyor.
Öyle mi?
- Saat onu çeyrek geçiyor, geciktiler.
- Kimler?
- Öteki misafirler.
- Misafir yok.
Bu geceyi baskalariyla paylasmak
istemedim. Sadece sen ve ben.
- Öyle mi?
- Bana daha siki sariI.
Tamam.
Gece yarisi, Max'in kafasinda
sise kirmaya ne dersin?
- Komik oldugunu mu düsünüyorsun?
- Biraz.
Bir saat geçmisti.
Kendimi, parmagina taktigi o yüzüge
sikisan sigarasi gibi hissettim.
Önümüzdeki yiI muhtesem olacak.
Çok eglenecegiz.
Senin için havuzu doldurturum veya
Malibu'ya gideriz, okyanus senin olur.
Film bittikten sonra sana bir tekne
alirim ve Hawaii'ye yelken açariz.
Bana baska bir sey almayacaksin.
Saçmalama. Al.
Gece yarisinda verecektim.
Alamam.
Yeterince sey aldin.
Kapa çeneni! Zenginim, yeni
Hollywood soytarilarindan daha zengin.
Bir milyon dolarim var.
Sehirde üç apartmanim,
Bakersfield'te petrolüm...
Istedigimiz her seyi alabiliriz.
- "Biz" olayini da kes.
- Senin derdin ne?
Beni hangi hakla sahipleniyorsun?
Hangi hak mi? Sana
söylememi mi istiyorsun?
Bir hayatimin oldugu, bir kiza
asik oldugum aklindan geçmedi mi?
Kiz mi? Bir sokak fahisesi mi?
Ben sana uygun degilim.
Sen bir Valentino istiyorsun,
polo oynayan, gösterisli birini.
Söylemeye çalistigin benim seni
sevmemi istemedigin. Degil mi?
Nereye gittigimi bilmiyordum.
Sadece oradan çikmak istedim.
Kendi yasimda insanlarla olmaliydim.
Birinin güldügünü duymaliydim.
Aklima Artie Green geldi.
Dairesinde yilbasi partisi olmaliydi.
Issiz yazarlar,
yayimcisi olmayan bestekârlar,
hâlâ cast ajansindaki adamlara
inanacak kadar genç olan aktrisler.
Dalga geçmenin disinda hiçbir
seyi iplemeyen bir grup genç.
Hollywood bize göre degil
Havuz önemli degil
Çok az kiyafetimiz var
Üç bes kurusa çalisiyoruz
- Merhaba Joe.
- Tom.
- Nasilsin?
- Selam Joe.
- Gelene bakin, Joe Gillis!
- Selam Artie.
Güzel yüzünü nerede gizliyordun?
Kayboldun diye polise gidecektim.
Hepiniz Joe Gillis'i taniyorsunuz.
Ünlü yazar, uranyum hirsizi
ve Siyah Dalya sanigi.
- Mantonu ver.
- Birak kurusun.
- Kaliyorsun degil mi?
- Evet.
Ver o zaman. Bu ne mink mi?
Kutsal Isa adina, bunu kimden
ödünç aldin? Adolphe Menjou?
- Iyi tahmin ama degil.
- Hirsizliga baslamadin ya?
- Bar ne tarafta?
- Bu taraftan.
- Güzel parti.
- En iyisi.
Yönetmen yardimcilarinin
Elsa Maxwell'iyim.
Punch'i idareli için. Bütçeye
göre sadece üç içki var.
- Geri kalanini saklayin.
- Bir süreligine kalabilir miyim?
- Tabii. Bütün gece buradayiz.
- Hayir, birkaç hafta.
- Koltukta bos yerimiz var.
- Aldim gitti.
Kapiciya esyalarini aldirtirim.
Buraya kayit ol.
- Merhaba Bay Gillis.
- Merhaba.
- Tanisiyor musunuz?
- Betty Schaefer, Sheldrake'in bürosu.
- Evet, "Ilk Vurus".
- Dur bakalim.
Bu benim sevdigim kadin.
Neler oluyor?
Edebi ürünlerimin hayrani.
- Kalp kiran bölümü.
- Telefon ne tarafta?
Gökkusagi odasinin yaninda.
Isiniz bitince
ben de kullanabilir miyim?
- Bunu unuttun.
- Sag ol.
- Seninle karsilasmayi umuyordum.
- Sirtimdaki biçagi almak için mi?
Kendimi kötü hissettim ve
yazdigin hikâyelere baktim.
- Sirin kiz.
- Pencereli bir tane vardi.
- "Karanlik Pencere". NasiI buldun?
- Begenmedim, alti sayfasi hariç.
Geri dönüs var...
Konusabilecegimiz bir yer var mi?
Gökkusagi odasina ne dersin?
Joe, koltugumu verdim, kizimi degil.
Bu is konusmasi.
Yazdiklarimda dikkatine deger
buldugun bir yer var sanirim?
Ögretmen oldugunu söyledigi
bir geri dönüs sahnesi var.
- Onun gibi bir ögretmenim vardi.
- Belki de bu yüzden iyi.
- Gerçek ve etkileyici. Neden?
- Gerçek ve etkileyici olani kim ister?
Böyle konusma.
Elinde güzel bir sey var.
- Simdi yazmami ister misin?
- Ciddiyim. Harika fikirlerim var.
Benim de var.
Yilbasi gecesi ve eglenelim.
Kagittan gemiler yapip
küvette yüzdürebiliriz meselâ.
- Veya dusu sonuna kadar açalim.
- Veya mutfagi istila edelim.
- Aç misin?
- Aç mi?
Burma ormaninda 12 yiI kaldiktan
sonra, açim Lady Agatha,
...çiplak bir omuz için açim.
- Phillip, çildirmissin sen.
Dudaklarinin serinligine susamis.
Telefonu kullanabilirsin.
Hayir, Phillip. Güçlü olmaliyiz.
Üzerinde hâlâ Coldstream
muhafizlarinin üniformasi var,
üstelik telefonu kullanabilirsin.
Tamam.
Bir anda içimi seni
kaybetme korkusu sardi.
Kaybetmeyeceksin. Bu korkunç
içkiden biraz daha alacagim.
- Beni bekleyecek misin?
- Deli gibi atan kalbimle.
Hayat güzel olabilir.
Alo Max. Bir ricam olacak.
Özür dilerim. Su anda konusamam.
Evet, konusursun. Eski kiyafetlerimi
ve daktilomu bavuluma koy.
- Yarin sabah aldirtacagim.
- Zamanim yok. Doktor burada.
Ne doktoru? Neler oluyor?
Hanimefendi odandan
jileti alip bileklerini kesti.
Ne? Max!
Tarifi ögrendim.
Iki paket öksürük tozunu biraz
üzüm suyuyla karistirdiktan...
Mutlu yillar!
- NasiI?
- Odasinda.
Dikkatli ol, merdivenlerde kosma.
Müzisyenler bilmemeli.
Git buradan.
Bunun gibi aptalca bir sey
yapmak da ne?
Sana asik olmak en büyük aptallikti.
Iyi baslik olacagi kesin.
"Taninmayan yazar için
intihar eden yildiz."
Büyük yildizlarin,
büyük gururlari olur.
Git. Kizinin yanina git.
Dinle, bütün bunlari uydurdum,
çünkü bütün bu olanlarin
bir hata oldugunu sandim.
Seni kirmak istemedim.
Bana iyi davrandin.
Bu kokusmus sehirde
iyi davranan tek kisi sendin.
Tesekkür edip git.
Git, git!
Mantikli bir insan gibi davranacagina
söz vermeden olmaz.
Yine yapacagim. Yine yapacagim!
Yine yapacagim.
Mutlu yillar Norma.
Mutlu yillar hayatim.
- Buyurun?
- Orasi 51733 Crest View mu?
Sizi yeniden rahatsiz ediyorum, özür
dilerim ama Bay Gillis'le konusmaliyim.
- Burada degil.
- Ona nasiI ulasabilirim?
- Belki evden baska biri söyleyebilir.
- Kimse size bir sey söyleyemez.
Lütfen bir daha aramayin.
Arayan kimdi Max? Olay ne?
Hiçbir sey hanimefendi. Kaybolan
bir köpek hakkinda bilgi isteyen biri.
Telefon numaramiz köpek barinaginin
numarasina benziyor olmali.
Bekle. Arabayla senaryoyu
Paramount'a götürmeni istiyorum.
- Bay DeMille'in kendisine ver.
- Bas üstüne.
- Gerçekten DeMille'e gönderecek misin?
- Evet. Beklenen gün bugün.
Astrologum, hem DeMille'in,
hem de benim yildiz falima bakti.
- Senaryoyu okudu mu?
- DeMille aslan, ben akrep.
Mars haftalardir,
Jüpiter'in etkisinde.
Bugün, en etkili kesisim.
Bana arkani dön hayatim.
Sirtini kurulayayim.
Senaryolarin astrolojik tahminlerle
satilmadiginin farkindasindir.
Senaryoyu degil, kendimi satiyorum.
DeMille hep en büyük yildizi
oldugunu söylerdi.
Ne zaman Norma?
Tamam, birkaç yiI önceydi.
Ama hiç bu kadar güzel olmadim.
Neden biliyor musun? Çünkü
hayatimda hiç bu kadar mutlu olmadim.
Birkaç gün sonra briç için mumyalardan
birinin evine gidiyorduk.
Briç oynamayi ögretmisti.
Gösterisli tango adimlarini
ve hangi sarabin hangi balikla
gittigini ögrettigi gibi.
Salak adam! Tabakami
doldurmayi unutmus.
- Benimkinden iç.
- Korkunçlar ve öksürtüyorlar.
Eczaneye çek Max.
Alirim.
Muhtesemsin.
SCHWAB'IN ECZANESI
Türk sigaralarindan bir paket,
Abdulla.
Eller yukari Gillis, yoksa vururum.
Artie.
Iyi aksamlar Bayan Schaefer.
- Seni gördügüme çok sevindim.
- Mafyaya mi karistin?
Yilbasi için özür dilerim. Hasta bir
arkadasimla birlikteydim desem?
Kibar takimindan
on ayarlik böbrek tasi olan mi?
Sus. Nerede saklaniyordun?
- Sana harika haberlerim var.
- Saklanmiyordum.
Menajerini,
yazarlar sendikasini aradim.
Eski dairenden
bir villa numarasi verdiler.
Garip bir aksanla homurdanan
biri vardi, orada degildin,
adini bile duymamislardi.
Öyle mi?
Güzel haber ne?
- Sheldrake ögretmen olayini sevdi.
- Ne ögretmeni?
"Karanlik Pencere". Iyi bir seyler
çikabilecegini düsünüyor.
- Para nerede?
- Hikâye nerede?
Kendi fikirlerimle biraz doldurdum.
- Çalismak lazim.
- Bundan korkuyordum.
Senaryonun 20 sayfasini ve
erkek için iyi bir rol yazdim.
Yönetmen yardimcisi için
arka plan çekimleri de yazar misiniz?
Kapa çeneni.
Hikâye çikarsa...
Film yazmayi biraktim.
- Ama bu satilmis sayilir.
- Hatta artik hiç yazmiyorum.
- Bay Gillis, izninizle.
- Hemen geliyorum.
Aksan! Bu adam yabanci
bir ülke için çalisiyor.
- Igneye ve kol dügmelerine bak.
- Gitmeliyim.
- Kariyerimle ilgilendigin için sag ol.
- Senin kariyerin degil, benim.
Bu ise dahil olmayi umuyordum.
Sadece bir okutman olmak
istemiyorum. Yazmak istiyorum.
- Beklentilerini bozduysam affet.
- Evet, bozdun.
Hosça kalin.
- Neden bu kadar uzun sürdü?
- Tanidiklara rastladim.
- Sigaralarim nerede?
- Nelerin nerede?
Norma, çok içiyorsun.
Ne zaman canimin sikildigindan
kuskulansa,
benim için numaralar yapardi.
Norma Desmond Revüsü.
Ilk numarasi her zaman
Mack Sennet Banyo Güzeli olurdu.
Kendimi hâlâ onlarla görüyorum:
Marie Prevost, Mabel Normand.
Mabel hep ayagima basiyordu.
Sorun ne?
Neden böyle miskinsin?
Hiçbir sorun yok. Harika vakit
geçiriyorum. Biraz daha yap.
Tamam. Bunu ver. Biyik için lâzim.
Gözlerini kapa.
Evet, bir sorun vardi.
Artie; nin kizini,
bayan Schaefer; i düsünüyordum.
Hollywood; a ilk geldigimiz
zamanki halimize benziyordu,
tutkuyla kavruluyor, adimizi bir
yerlere yazdirmaya çalisiyorduk:
; ; Senaryo; Hikâye yazari;; .
Seyirciler filmleri birinin
oturup yazdigini bilmiyor.
Aktörlerin oynarken
uydurduklarini düsünüyorlar.
Gözlerini aç.
- Hanimefendi için telefon.
- Beni bölme.
- Arayan Paramount.
- Kim?
Paramount Stüdyolari.
Simdi bana inaniyor musun?
DeMille'in atlayacagini söyledim.
Arayan Bay DeMille'in kendisi degil,
Gordon Cole adinda biri.
- Önemli oldugunu söyledi.
- Eminim öyledir.
Kendisi aramayacak kadar önemli.
Bir yardimcinin beni aramasi!
Mesgul oldugumu söyle ve kapat.
Bas üstüne efendim.
Buna ne dersin?
Birlikte 12 tane film yaptik.
En büyük basarilari!
- Belki de film çekiyor.
- Bu numarayi iyi bilirim.
Beni küçümsüyor,
fiyatimi düsürmeye çalisiyor.
Bunun için 20 yiI bekledim. DeMille
ben hazir ve iyi olana kadar beklesin.
Üç gün sonra hazir ve iyiydi.
Ilginç bir sekilde, Paramount; tan
birkaç acil telefon
daha gelmisti.
Yüzüne yarim kilo makyaj
sürdü, bir tülle gizledi
ve DeMille; i görmek için yola çikti.
Hanimefendi izin verirse,
sol gözünün üzerindeki far olmamis.
Tesekkür ederim Max.
Bu ses de ne?
Bay DeMille'i görmek için geldik.
Film çekiyor. Randevunuz var mi?
Randevuya gerek yok.
- Norma Desmond'u getiriyorum.
- Norma ne?
- Norma Desmond.
- Jonesy, hey, Jonesy.
Evet? Ama bu Bayan Desmond!
- Nasilsiniz Bayan Desmond?
- Kapiyi aç.
- Tabii ki, gelin.
- Izinsiz giremezler.
Bayan Desmond girer. Gelin.
- Bay DeMille nerede çekim yapiyor?
- 18. set.
Tesekkür ederim Jonesy.
Arkadasina da nezaket ögret.
Ben olmasaydim isi olmazdi,
çünkü bensiz Paramount olmazdi.
- Haklisiniz Bayan Desmond.
- Gidelim Max.
18. set.
Tamam, Henry Wilcoxon'a söyle.
Görebilmem için, açilin.
Sessiz olun!
Norma Desmond,
Bay DeMille'i görmeye geliyor.
Biri suna isik tutsun ki,
seklini göreyim.
Geri çekil biraz. Çik aradan!
Sen, arkadaki!
Norma Desmond,
Bay DeMille'i görmeye geliyor.
Norma Desmond mu?
- Bir dakika.
- Harry Wilcoxon.
Kilicini çek ve kumasi kaldir.
Samson orada yatiyor.
Norma Desmond, sizi
görmeye geliyor Bay DeMille.
- Norma Desmond mu?
- Yüz yasinda olmali.
O zaman ben kaç yasinda oluyorum?
Babasi yasindayim.
- Özür dilerim Bay DeMille.
- O korkunç senaryo için olmali.
Ona ne söyleyebilirim?
Montaj odasinda oldugunuzu
söyler, onu atlatabilirim.
30 milyon seyirci atlatti. Yetmez mi?
- Sey demek...
- Biliyorum.
Norma Desmond
17 yasinda genç bir kizken,
günümüz gençlerinden çok daha
yürekli, akilli ve iyimserdi.
- Onunla çalismak çok zormus.
- Sadece son dönemde.
Fazla mesai yapan bir düzine gazeteci,
insan ruhuna korkunç seyler yapabilir.
Durun.
- Gelmek istemiyor musun?
- Senin senaryon, senin günün.
- Iyi sanslar.
- Tesekkür ederim hayatim.
Merhaba genç arkadas.
- Merhaba Bay DeMille.
- Seni görmek çok güzel.
En son görüstügümüzde
eglenceli bir yerdeydin.
Masanin üzerinde dans ettigimi
hatirliyorum.
Birçok insan gibi. Lindbergh,
Paris'e girmisti. Içeri gel.
Seni aramadigim için özür dilerim.
Dilemelisin, çok kizginim.
- Gördügün gibi çok isim var.
- Bu bir bahane olamaz.
- Senaryoyu okudun.
- Evet.
Yardimcin yerine kendin arayabilirdin.
- Hangi yardimci?
- Bilmiyormus gibi yapma. Gordon Cole.
Gordon Cole mu?
Senaryoyla ilgilenmeseydin,
beni telefonla on kere aratmazdin.
Provanin ortasindayim.
Neden benim sandalyeme oturup
rahatina bakmiyorsun?
- Tesekkür ederim.
- Aferin. Uzun sürmez.
Bana bir telefon bul
ve Gordon Cole'u ara.
Bayan Desmond.
- Bayan Desmond, benim Hog-eye.
- Merhaba Hog-eye.
Sana yakindan bakalim.
Bakin, Norma Desmond.
Öldügünü saniyordum.
- Sizi görmek ne kadar güzel!
- Eve hos geldiniz. Hatirladiniz mi?
Tabii ki, merhaba Patsy.
- Bayan Desmond'la tanistiniz mi?
- Memnun oldum.
Gordon, ben C B DeMille.
Norma Desmond'u mu aradin?
Evet, Bay DeMille. Arabasi için,
eski Isotta Fraschini.
Soförü geçen gün buraya gelmis.
Crosby filmi için uygun.
- Iki haftaligina kiralamak istiyoruz.
- Anliyorum.
Tesekkür ederim.
Hog-eye isigi yerine çevir.
Gordon Cole'la konustum.
NasiI geldiklerini gördün mü?
Iste çilgin seyler oldu Norma.
Espri anlayisini kaybetmedin umarim.
- Sorun ne?
- Hiçbir sey.
Stüdyo'ya geri dönmenin
böyle olacagini düsünmemistim.
- Bu kadar özledigimi bilmiyordum.
- Biz de seni özledik.
Yeniden birlikte çalisacagiz.
En iyi filmimizi yapacagiz.
- Seninle bunu konusmak istiyordum.
- Senaryo iyi, degil mi?
Güzel bölümleri var evet,
ama çok pahali bir film olacak.
Umurumda degil.
Tekrar çalismak istiyorum. Beni
istedigini bilmek nasiI, bilemezsin.
Mümkün olsaydi, baska
hiçbir sey beni mutlu etmezdi.
Unutma, sabah ondan önce ve öglen
dört buçuktan sonra çalismam.
- Haziriz Bay DeMille.
- Tamam.
Neden burada oturup izlemiyorsun?
Film isi biraz degisti.
Tamam, baslayalim.
Baslayin.
Sar. Hiz.
Oradaki ofisleri
görüyor musunuz Bay Gillis?
Hanimefendinin soyunma odalariydi.
Bütün sira.
Wallace Reid için fazla yer yokmus.
Tekerlekli, kocaman bir
karavani vardi.
Üst kati benimdi. "Okutman Odalari"
yazan yeri görüyor musun?
Duvarlarimin siyah deriyle
kapli oldugunu hatirliyorum.
Birazdan dönerim.
Cole'un sözünü ettigi komik araba.
Bakabilir miyiz?
Komik olan ne?
"Karanlik Pencere"de kullanmak
istedigin bir sey varsa, senin olsun.
Nihayet!
Içeri gel, otur.
- Gerçekten. Alabilirsin.
- Neden bana veresin ki?
100.000 dolar kazanirsan çikolata,
Oscar alirsan sol bacagini verirsin.
Olabilir ama tek basima
yapacak kadar iyi degilim.
- Bana söylediklerin neydi?
- Güzeller mi bakalim.
Bir, psikolojik karmasayi çikariyoruz,
katilin beynini incelemeyi.
Psikopatlar yavan ekmek gibi satar.
Bu ögretmenlerin hikâyesi,
zorlu yasamlarinin hikâyesi.
Kadin gündüz ögretmenlik
yaparken, erkek geceleri yapiyor.
Ilk görüstükleri zaman...
- Dinleyecek zamanim yok.
- Kisa kesecegim.
- Artik senin bebegin.
- Aksamlari çalisamaz miyiz?
Sabah altida. Bu ay tamamen seninim.
- Artie sehir disinda.
- Bununla Artie'nin ne ilgisi var?
- Nisanlandik.
- Tebrik ederim.
- Ondan iyisini bulamazdin.
- Katiliyorum.
Bir Western'in
dis çekimleri için Arizona'dalar.
Her aksam ve her hafta sonu bosum.
Senin evinde çalisiriz.
Yapamam. Korkak olma ve hikâyeyi yaz.
- Senden nefret ediyorum.
- Çok acikli da olmasin.
Bu nasiI olur? Kadin gündüz,
erkek de gece ögretmenlik yapiyor.
Birbirlerini tanimiyorlar ama
ayni odayi paylasiyorlar. Daha ucuz.
Ayni yatakta yatiyorlar. Nöbetlese.
Dalga mi geçiyorsun?
Bu harika bir fikir.
- Bence de.
- Nereye girdigini göstereyim.
- Hosça kal.
- Seni...
Sorun ne?
Paramount'tan gelen
telefonlarin nedenini ögrendim.
Istedikleri hanimefendi degilmis.
Arabasini kiralamak istiyorlarmis.
Ne?
Hosça kal Norma.
Bir seyler ayarlariz.
Endiselenmiyorum. Eski takim
yeniden bir arada. Kimse durduramaz.
Eski takim mi? Evet.
- Hosça kal tatlim.
- Hosça kalin Bay DeMille.
- NasiI geçti?
- Daha iyi geçemezdi.
Yaptigi filmi bitirmesi gerekiyor.
Benimkine sonra baslayacak.
Gordon Cole'u ara.
Arabayi unutsun.
Baska bir araba bulsun.
Gerekirse ona bes tane
eski araba alirim.
Bundan sonra, güzellik
uzmanlarindan bir ordu,
Sunset Bulvari; ndaki evini
istila etti.
Bir dizi acimasiz bakimdan geçti.
Olimpiyatlar için hazirlanan
bir sporcu gibi, her kaloriyi sayiyor,
gece saat dokuzda yatiyordu.
Hiçbir zaman dönmeyecek
kameralar için,
hazir olmaya kararliydi.
- Hayatim, orada misin?
- Evet.
Sakin dönme.
Gözlerini kitaptan ayirma.
Iyi geceler demeye geldim.
Beni görmemelisin.
- Pek güzel sayilmam.
- Iyi geceler.
- Çeyrek kilo verdim.
- Iyi.
Çenemin altindaki çizgiler korkunçtu.
Kadin mucizeler yaratti.
- Iyi.
- Sen de yatsan fena olmaz.
- Biraz daha okuyacagim.
- Dün aksam disari mi çiktin?
- Bu da nereden çikti?
- Biliyorum.
Kâbus gördüm ve seni çagirdim.
Neredeydin?
- Yürüyüse çiktim.
- Hayir. Arabayi aldin.
Sahile gittim. Kendimi hapiste gibi
hissetmemi istemiyorsun, degil mi?
Tabii ki, hayir.
Sadece yalniz kalmak istemiyorum.
Böylesi bir baski altindayken.
Sinirlerim harap oldu.
Senden tek istedigim
biraz sabir, biraz anlayis.
- Bir sey yapmadim.
- Tabii ki, yapmadin.
Izin vermezdim zaten.
Iyi geceler, hayatim.
Evet, her gece evden
hirsiz gibi kaçiyordum.
12 yasinda gangster filmi izlemek için
evden kaçtigim zamani hatirlatiyordu.
Bu sefer, film izlemek için degil,
bir tane yazmak için kaçiyordum.
Betty Schaefer; in buldugu hikâye
kafamin içini kurcalayip duruyordu.
Ofis yerine geçen
fare deliginde, stüdyo bos iken,
birlikte üzerinde çalismaya basladik.
Artie'den çok komik bir mektup aldim.
Oraya gittikleri ilk günden
beri yagmur yagmis.
Filmi yagmur için
bastan yazip, yarisini çekmisler.
Hava açmis. Ne zaman
döneceklerini kimse bilmiyor.
- Iyi.
- Iyi olan ne? Onu çok özledim.
- Bu diyalog iyi dedim.
- Öyle mi?
Evet, müzikle desteklenirse.
- Bazen kendinden nefret etmiyor musun?
- Sürekli.
Çok ciddiyim, bu iyi olmus.
- Seninle yazmak çok eglenceli.
- Tesekkür ederim.
ÇOCUGU SEVIYORUM
NORMA
- Norma kim?
- Kim, kim?
Özür dilerim, genelde sigara
tabakalarindaki yazilari okumam.
O mu? Arkadasimdan hediye.
Orta yasli, saf ve cömert bir kadin.
Vay be, gerçek altin.
Aptal bir senaryosuna yardim ettim.
Eski hikâye. Kaybolmus bir ruha,
köprüyü geçmek için yardim ediyorsun.
Kadin milyarder çikiyor ve ölünce
bütün parasini sana birakiyor.
Okutmanlarin sorunu bu.
Bütün hikâyeleri biliyorsunuz.
Hazir isinmisken onuncu sayfayi
gözden geçirsene?
Olur.
Bazen hikâyede takilinca,
bos stüdyoda gezintiye çikardik.
Çok konusmazdik,
setler arasindaki sokaklarda,
veya bir sonraki gün için
hazirlanan dekorlarda dolasirdik.
Hatta o gezintilerden bir tanesinde
bana burun hikâyesini anlatti.
Bu sokaga bak.
Hepsi karton, bos,
sahte aynalarla yapilmis.
Dünyadaki her sokaktan çok seviyorum.
Belki de çocukken
burada oynadigim içindir.
Çocuk oyunculardan miydin?
Hayir, stüdyoya çok yakin
Lemon Grove Sokagi'nda dogdum.
Babam bas elektrikçiydi. Annem
kostüm departmaninda çalisiyor.
- Ikinci nesil demek?
- Üçüncü.
Babaannem, Pearl White için dublörlük
yapmis. Sinemaci bir ailem var.
Benim bir yildiz olmami beklediler.
Ben de on yiI, drama,
diksiyon ve dans dersleri aldim.
Sonra stüdyo bir sinav yapti.
Burnumu begenmediler.
Bu yöne dogru yamuktu.
Ben de düzelttim.
Sonra burnumu sevdiler ama
oyunculugumu begenmediler.
- Iyi is.
- Olsa iyi olur, 300 dolar verdim.
- Bu çok kötü.
- Degil.
Bana hirs verdi. Posta departmanindan,
okutmanliga kadar yükseldim.
Yakin çekimler ve kaçirdigin
galalar için hâlâ agliyorsundur.
Hiç de. Kameranin öteki
tarafinda olmanin nesi kötü?
- Gerçekten daha eglenceli.
- Betty Schaefer'i tebrik ederiz.
- Simdi de o burnunu öpecegim.
- Zahmet olmazsa.
Çok güzel koktugunu
söyleyebilir miyim?
- Yeni sampuanim olmali.
- Sampuan kokusu degil.
Yeni yikanmis mendil gibi,
yepyeni bir araba gibi.
- Kaç yasindasin?
- 22.
Akilli kiz.
22 yasinda olmak çok güzel.
Filmi bitirmek istiyorsak birbirimizden
60 santim uzak dursak fena olmaz.
Yakinlastigimi görürsen,
ayakkabini çikarip
kafama vur.
Daktilonun basina,
Washington Square'dan gidelim.
Ne oldu Max?
Arabayi mi yikayacaksin?
Bos zamanlarinda
ajanlik mi yapiyorsun?
Bahçeden geçerken dikkatli ol.
Hanimefendi izliyor olabilir.
Mutfak merdivenlerinden girip
karanlikta soyunmama ne dersin?
Bay Gillis'in her aksam
nereye gittigini sormuyorum.
Neden sormuyorsun? Bir senaryo
yaziyorum ve bitirecegim.
Hanimefendiyle ilgili
endise içindeyim.
Eminim öylesin.
Biz de ona hiç yardim etmiyoruz.
Yalanlarina yalan ekliyor ve
onu filme hazirliyoruz.
- Ögrenince ne olacak?
- Ögrenmeyecek.
Bu benim isim ve hep böyle oldu.
Anlamalisin, onu 16 yasinda
kesfettim. Onu yildiz yaptim.
Mahvolmasina izin veremem.
- Onu yildiz mi yaptin?
- Evet, ilk filmlerini ben yönettim.
O günlerde gelecek
vaat eden üç yönetmen vardi.
D W Griffith, Cecil B DeMille
ve Max Von Mayerling.
Simdi de hizmetçisi yapti seni.
Ne kadar asagilayici görünse de
olmayi ben istedim.
Kariyerime devam edebilirdim,
ama beni terk ettikten sonra
her sey anlamini kaybetti.
Aslinda onun ilk kocasiyim.
Buradasin.
Ne zaman geldin?
Neredeydin?
Bir kadin mi var?
Baska bir kadin var, biliyorum.
Neden sana soramiyorum?
Bilmeliyim.
ADI OLMAYAN ASK HIKAYESI
YAZAN: JOSEPH C GILLIS
BETTY SCHAEFER
Sorun ne?
Betty, uyan.
Neden bana öyle bakiyorsun?
Bakiyor muydum? Özür dilerim.
Bu aksam neyin var?
- Sorun ne?
- Bir sey oldu.
- Konusmak istemiyorum.
- Neden?
Istemiyorum.
Ne duydun?
Hadi, söyle.
Benimle mi ilgili?
Betty, bundan kaçmak anlamsiz.
Hadi, her neyse söyle.
- Artie'den telgraf aldim.
- Artie'den mi? Sorun ne?
Arizona'ya gitmemi istiyor.
Orada iki dolara evlenebilirmisiz.
Balayi için para kalir.
Neden gitmiyorsun? Persembeye
kadar senaryoyu bitiririz.
Aglama. Evleniyorsun.
Istedigin buydu.
Artik istemiyorum.
- Neden, Artie'yi sevmiyor musun?
- Tabii ki, seviyorum. Hep sevecegim.
Artik ona asik degilim, hepsi bu.
Ne oldu?
Sen oldun.
Garip hücreme döndükten sonra
gerçekten olanlari anlamaya basladim.
Tam oradaydi. Betty Schaefer; in
gelecegi avucumun içindeydi.
Bu güne kadar yasayan en iyi adam
Artie Green; le nisanli Betty Schaefer,
bana asikti, bana.
Söylediklerimde sahte bir seylerin
oldugunu anlamamasi aptallik olurdu.
Ona söylemedigim için aptaldim.
Ama çildirdigin birine
bunlari söyleyemezsin.
Belki de bundan kurtulabilirdim,
Norma; dan kurtulabilirdim.
Belki de bütün bu pisligi
hayatimdan temizleyebilirdim.
Alo, orasi Gladstone 9281 mi?
Bayan Betty Schaefer ile
görüsebilir miyim? Eve dönmüs olmali.
Betty, yine o garip sesli
kadin ariyor.
Bütün bunlar da ne?
Evet, Betty Schaefer.
Bu kadar geç saatte aradigim için
özür dilerim ama kendime görev bildim.
Bay Gillis'le ilgili.
Bay Gillis'i taniyorsunuz degil mi?
Onun hakkinda tam olarak
ne biliyorsunuz?
Nerede yasadigini, nasiI yasadigini,
neyle yasadigini?
Siz kimsiniz? Ne istiyorsunuz?
Sizi neden ilgilendiriyor?
Bayan Schaefer, size iyilik yapiyorum.
Sizi olasi acilardan kurtariyorum.
Onun gibi erkekler oldugunu
bilemeyecek kadar gençsiniz.
Size ne söyledigini bilmiyorum
ama ne akrabalariyla,
ne de bilinen türde
arkadaslariyla yasiyor.
Ona sor. Yeniden sor.
Evet, Betty, bana sor.
Joe, neredesin?
Bütün bunlar da ne?
En iyisi, neden kendin gelip
görmüyorsun?
Adres, 10086 Sunset Bulvari.
Benden nefret etme.
Sana ihtiyacim oldugu için yaptim.
Daha önce ihtiyacim
olmadigi kadar, sana ihtiyacim var.
Ellerime bak, yüzüme,
gözlerimin altina.
Bu iskence içindeyken
nasiI çalisabilirim?
Bu son hafta yasadiklarimi
tahmin edemezsin.
Bir silah aldim. Aynanin
karsisina geçtim ama yapamadim.
Orada durup benden nefret etme.
Bana kiz, bagir ama nefret etme.
Nefret etmedigini söyle Joe.
Burasi 10079, Connie.
Karsisi olmali.
- Betty, seninle geleyim.
- Hayir, gerek yok.
Seni seviyorum, Joe.
Seni seviyorum.
Ne yapacaksin Joe?
Ne yapacaksin?
Tamam Max, ben açarim.
Merhaba Betty.
Çok korktum.
Kötü bir sey mi oldu?
Içeri gel.
Daha önce hiç eski Hollywood
saraylarinda bulundun mu?
Haftada vergisiz 18.000 dolar
kazandiklari dönemden.
Mermerlere dikkat et, kayganlar.
Valentino burada dans edermis.
- Burada mi yasiyorsun?
- Evet.
- Burasi kimin evi?
- Onun.
- Kimin?
- Etrafina bak, ondan bir sürü var.
Yüzü hatirlamiyorsan adini
hatirlarsin. Norma Desmond.
- Telefondaki o muydu?
- Içki?
Her zaman sampanya
ve bolca havyar vardir.
- Neden beni aradi?
- Kiskançlik.
Bu kadar hurdayi hiç bir arada gördün
mü? Tavani Portekiz'den getirtmis.
Buna bak.
Kendi sinema salonu.
Ev görmeye gelmedim.
Norma Desmond'a ne olmus?
Sana anlatmaya çalistigim bu.
Burasi büyük bir yer.
Sekiz tane yatak odasi.
Her odada gömme banyo.
Mahzende bowling salonu.
Burasi çok yalniz bir yer,
o da kendine bir arkadas buldu.
Çok basit bir hikâye.
Zengin yasli kadin.
Zengin olmayan genç adam.
- Çikarabiliyor musun?
- Hayir.
- Birkaç ipucu vereyim.
- Bunu daha önce duymadim.
Daha önce hiç böyle telefonlar
almadim ve bu eve hiç gelmedim.
Esyalarini al ve gidelim.
Esyalarimi mi?
18 tane takim elbiseyi, ayakkabilari
ve alti düzine gömlegi,
kol dügmelerini, platin anahtarligi
ve sigara tabakalarini mi?
- Gidelim Joe.
- Nereye gidelim?
Parasini bile ödeyemedigim
tek odali daireye mi?
Satacagi bile belli
olmayan bir hikâyeye mi?
- Beni seviyorsan.
- Bak tatlim, pratik düsünelim.
Burada iyi bir firsatim var.
Kosulsuz uzun vadeli bir anlasma.
Böyle olmasini seviyorum.
Belki de hos degil.
Ama, sen ve Artie olabilirsiniz.
Artik sana bakamam.
Çikis kapisina baksan?
Bu taraftan Betty.
Iyi sanslar. Senaryoyu
Arizona yolunda bitirirsin.
Sen ve Artie
dönünce yüzmek isterseniz...
...havuz emrinizde.
Tesekkür ederim hayatim.
Tesekkür ederim Joe.
Gelebilir miyim Joe?
Aglamiyorum artik.
Iyiyim.
Kizgin olmadigini söyle.
Her seyin eskisi gibi oldugunu söyle.
Ne yapiyorsun?
- Ne yapiyorsun?
- Toplaniyorum.
- Gidiyor musun?
- Evet, Norma, gidiyorum.
Hayir, gidemezsin. Max!
Güzel giysiler ve mücevherler
için tesekkür ederim.
- Gerisi çekmecede.
- Onlar senin.
Alirdim ama Dayton, Ohio'da
masa basi isi için çok gösterisliler.
Bunlar degersiz. Her seyi alabilirsin.
Ne istiyorsun?
Para mi?
Sokaga atmis olursun.
Is için yeterli degilim artik.
Gidemezsin, Max!
Sen olmadan hayata dayanamam.
- Ölmekten korkmadigimi biliyorsun.
- Bu sen ve kendinle ilgili.
Silahi uydurdugumu mu saniyorsun?
Tamam.
Görüyor musun? Bana inanmadin.
Cesaretim yok mu saniyorsun?
- Var, gerçekten yaparsan.
- Umurunda degil.
Milyonlarin umurunda!
Kendini bos sahnede öldüreceksin.
Seyirciler yillar önce gitti.
- Yalan. Hâlâ beni istiyorlar.
- Istemiyorlar.
- DeMille'e ne dersin?
- Duygularini kirmak istemedi.
- Stüdyo arabani istiyordu.
- Ne?
DeMille söyleme cesaretini gösteremedi.
Hiç birimiz gösteremedik.
Yalan. Beni istiyorlar.
Her gün mektup aliyorum.
Sen söyle Max. Ona bu iyiligi yap.
Film olmayacagini söyle.
Gelen mektuplar senin yazdiklarin.
Bu dogru degil.
Hanimefendi aralarinda en iyisi.
Bay Gillis'in çantalarini
arabaya götürüyorum.
Onu duydun. Ben yildizim.
50 yasinda bir kadinsin. Büyü artik.
50 yasinda olmak kötü degil,
25 yasinda gibi davranmiyorsan.
Yildizlarin yildizi.
Hosça kal Norma.
Kimse bir yildizi terk edemez.
Yildizi, yildiz yapan bu.
Yildizlar ölümsüzdür, degil mi?
Hikâyeye buradan basladik.
Yeniden havuzdayiz.
Her zaman istedigim havuzda.
Safak söktü ve büyük olasilikla
bin tane fotografimi çektiler.
Sonra da birkaç tane kanca alip
beni balik gibi avladilar,
nazikçe.
Insanlar öldükten sonra onlara
ne kadar nazik davraniyorlar.
Zipkinlanmis yavru balina gibi
kaldirdilar beni.
Kayitlar için
hasara bakmaya basladilar.
Bütün takim, polis, gazeteci,
komsular, gelip geçenler oradaydi.
Süpermarket açilisinda yasanan
kargasaya benziyordu.
Haber kameralari bile oradaydi.
Herkesin eglenebilecegi
bir olay olmustu.
Kalbi olmayan herkes.
Norma; ya ne olacakti?
Mahkemede, ask cinayeti,
anlik cinnet diyerek kurtulsa bile,
gazete basliklari onu öldürürdü.
; ; Unutulan Yildiz Katil Oldu. ; ;
; ; Yasli Aktris. ; ;
; ; Dünün Parlak Yildizi. ; ;
Adli Tip. Adli tabiple
görüsmek istiyorum.
- Telefondaki kim?
- Benim. Kapat!
Bu daha önemli.
"Times" sehir masasi mi?
Hedda Hoper.
Norma Desmond'un
yatak odasindan ariyorum.
Yeniden yazmaya zahmet etme.
Simdi yaz. Hazir misin?
Cinayetin islendigi evde
gün dogarken
dünün ünlü yildizi, Norma Desmond
tam bir sok durumunda.
Sunset Bulvari'nda,
evinin yatak odasinda
kendisi bir sessizlik içinde.
Anlik bir tartisma miydi?
Daha önce bir sorun var miydi?
NasiI oluyor da silah buradaydi?
Bu adamla nerede tanistiniz?
Nereden geldi?
Bunun gibi bir seyi daha önce
yapmayi düsündünüz mü?
Hirsizlik mi? Bir sey
çalarken mi yakaladiniz?
- Haber kameralari burada.
- Gitmelerini söyle.
Kameralarin zamani degil.
Bize söylemek istediginiz
bir sey var mi?
Kamera mi? Neler oluyor, Max?
- Kameralar geldi.
- Öyle mi?
- Bay DeMille'e geldigimi söyle.
- Bu da ne?
Onu asagiya götürmenin bir yolu.
Arabayi asagida bekletelim. Tamam.
- Her sey hazir olacak, hanimefendi.
- Tesekkür ederim Max.
Izninizle beyler,
hazirlanmam gerekiyor.
- Neler oluyor?
- Açiklama olacak mi?
Itiraf etti mi?
- Her sey hazir mi?
- Neredeyse.
- lsiklar hazir mi?
- Evet.
Tamam çocuklar, sakin olun!
Herkes sussun!
lsik.
Hazir misin Norma?
Hangi sahne? Ben neredeyim?
Sarayin merdivenleri.
Evet.
Asagida prensesi bekliyorlar.
Hazirim.
Tamam. Kamera, motor!
En sonunda kameralar
dönmeye basladi.
Garip bir sekilde acimasiz olan
hayat, Norma Desmond; a acimisti.
Böylesine etkisinde kaldigi
rüya onu sarmisti.
Bu sahneyi çekemeyecek
kadar mutluyum.
Bay DeMille, birkaç söz
söyleyebilir miyim? Tesekkür ederim.
Yeniden stüdyoda film yaptigim için
çok mutlu oldugumu söylemeliyim.
Sizi o kadar çok özledim ki.
Bir daha sizi asla terk etmeyecegim.
"Salome"den sonra baska bir film,
ve baska bir film yapacagiz.
Bu benim hayatim ve hep
öyle olacak. Baska bir sey yok.
Sadece biz ve kameralar
ve karanliktaki o muhtesem insanlar.
Tamam Bay DeMille,
yakin çekim için hazirim.