Tip:
Highlight text to annotate it
X
New York Şehri.
Hakkında pek çok
söz söylendi ama...
...bir tanesi çok
hoşuma gidiyor.
''New York.
Seni ya batırır ya da çıkarır;
bu, tamamen şansa bağlı. ''
Şansı hedeflemeyen kimse
buraya gelmemeli.
Ben şanslıydım.
Dairem şehir merkezindeydi,
ama evim Belediye Binasıydı.
Herşey orada başladı.
O gün de, her zamanki gibi,
resmi bir törenle başladı.
Belediye başkanı şehrin anahtarını
Tokyo valisine veriyordu...
...kahvaltıda çorba içmeyi severdi.
Balık çorbası.
Babam bunu menüye
dahil etmeyi önerdi.
''Olmaz, olmaz,'' dedi...
...çok kibar biri olan
Mr. Hayatama.
''Hayır, bu çok
zahmetli olur.''
Babam da ona, ''Zahmete girmeyen
müşterisiz kalır'' dedi.
Belediye başkanı, ve gelmiş geçmiş en
başarılı başkan, benim patronumdu.
Ben başkan yardımcısı...
...onun sağ kolu...
...veya oğluydum...
...benden bahseden kişiye
göre bu değişirdi.
Ama Brooklyn'de...
...herşeyi değiştirecek
başka şeyler dönüyordu.
74th BÖLGE
Herşey, Eddie Santos...
...adında bir polisle başladı, Kuzey
Brooklyn'in en zorlu dedektifi.
Tino Zapatti ile buluşmaya gidiyordu,
Tino, bir uyuşturucu kaçakçısıydı...
...ama tek farkı mafya babası
Paul Zappatti'nin yeğeni olmasıydı.
James Bone.
Okuluna giden bir çocuk.
Önüne dikkat et.
Son olarak da, Vinnie Zapatti.
Tino'nun kuzeni...
...fare Dedektif Eddie Santos'un
eline düşmüştü.
-Herşey tamam mı?
-Gidelim.
Olay, Kuzey Brooklyn'de Broadway
ve Marcy'nin köşesinde oldu.
-Parka falan gitmiyorsun.
-Ne olur?
-Hayır, çok yağmur yağıyor.
-Tanrım.
İşte adamımız.
Çık arabadan.
Onu içeri atmayacağını söylemiştin.
Sadece konuşmak istiyorum.
Bana arkası dönük olsun.
Yetiş bana.
Bundan daha hızlı koşabilirsin.
Hey, Tino!
-Hey, ne haber?
-Ne oluyor?
Sana birşey getirdim.
Senin neyin var?
Hey, Tino.
Hayatlarını ailelerine
adamış iki adam...
...Asya ve güney Avrupa kıtalarının
köprü vazifeliğini yapmış...
-Bekleyemez mi?
-Hayır, şimdi. Lütfen.
İki kıtayı aşarak üçüncüsünde
buluşan bu iki kişi...
...bugün buradalar...
...Tokyo valisi ve New York
belediye başkanı.
New York Şehrine hoş geldiniz...
...dünyanın sushi merkezine.
Hoş geldiniz.
Sayonara.
Silahlı saldırı olmuş.
Çocuk ölmüş.
Kaçakçı da öyle.
Ya polis?
Durumu kötü.
Kimin kurşunu çocuğu öldürmüş?
Henüz bilmiyoruz.
Ne zaman varacağız?
10 dakika içinde, efendim.
Kaç yaşındaymış, küçük?...
Erkek miydi?
Altı yaşında.
Gece itibarıyla bütçemiz
ne kadardı?
31 .7 milyon dolar.
Çocuklarımızın caddelerde
katledilmesi bize pahalıya patlıyor.
İçeri giriyoruz.
Geri çekilin, lütfen.
Durumu nasıl?
Ameliyattan henüz çıkıyor.
-İçeri geliyoruz.
-Yol verin.
Geri çekilin. Tamamen.
Dul bayan nerede?
Henüz dul değil.
Beni tanıştır.
Yakın Mücadele,
Onur Madalyası...
...Onur Madalyaları Departmanı.
-Çocukları var mı?
-İki tane.
5 ve 3 yaşlarında.
Bir kız, bir oğlan.
Eşinin adı Elaine.
Elaine Santos.
Hangisi?
Parmakla gösterme.
Kırmızılı. Diğeri kız kardeşi.
Ben John Pappas.
-Çok üzgünüm.
-Sağolun.
Yapabileceğimiz birşey varsa...
-Hangisi ateş etmiş?
-İkisi de.
Biri ölmüş, biri de neredeyse.
Kaçakçıyı tanıyoruz.
Tino Zapatti.
Paul'un yeğeni.
Bir serseri.
-Ne olmuş?
-Henüz bilmiyoruz.
Dedektif Santos dışarı çıkmış,
bunu biliyoruz.
Telsizi yokmuş.
Çelik yelek de giymemiş.
-Eşlik eden kimse?
-Sıfır.
Departman kurallarının tam ihlali.
Ne yapıyormuş?
Bir uyuşturucu kaçakçısıyla
randevu. Ne bileyim?
Ama bir çocuk, ve...
...Zapatti ailesinin başındaki
adamın yeğeni ölüyor.
10 ile 20 yıl arası deliğe girmesi
gerekirken, şartlı tahliye yakalamış.
Şartlı tahliye mi?
İçerde hiç yatmadan mı?
New York'da şartlı tahliye,
bir hüküm olur.
2 yıl sonra
paçayı kurtarabiliyorsun.
Onu, o günden beri arıyoruz.
Belediye Başkanı, karısı için
işleri hızlandıracaktır.
Yerinde olsam bunu yapmazdım.
Siz kimsiniz?
İç İşleri.
Bak...
...Santos'u gömebiliriz.
Eğer suçlu
o çıkarsa, eh...
...iyi polis, kötü olur.
Bu, her zaman olur.
Tabii. Ona bir de tam takım
cenaze elbisesi veririz.
O kadın kim?
Dedektifler Bağış
Kurumunun avukatı.
Sanırım Eddie Santos ve
ailesini temsil edecek.
-Ne zaman soracağını merak ediyordum.
-Artık merak etmene gerek yok.
Durun.
-Şok verin.
-Açık.
Onu kaybettik.
Bu şehir, işini kendi halleder.
12:00 için basın konferansı ayarla.
İlk sorunun Post 'dan
gelmesini sağla.
İlk sorunun ne
olacağını biliyorsun:
''Kimin kurşunuydu?''
Senatör Marquand'i ara. Herşeyin
kontrol altında olduğunu söyle.
Olayın başında kalmaya
çalışıyorum.
Abe, Tino Zapatti'nin şartlı tahliye
raporunun bir kopyasını al.
Hangi Zapatti bu?
Bir yeğen. Bir mahkumiyet,
ve şartlı tahliye. Bir serseri.
Park Drive'a gidiyoruz.
FDR binasından dolanalım mı?
Zaman kazanırız.
Nasıl istersiniz?
Çocuğun evi neredeymiş?
Evin adresini verin.
515 Güney 5. Cadde.
5. Cadde.
Marcy ve Broadway.
Oraya gidiyoruz.
Ne korumamız var,
ne de tedbirimiz.
Oraya gidiyoruz.
Ben Belediye Başkanıyım.
Yolu açın, lütfen.
Yardıma ihtiyacımız var.
-Daha çok polis gerek.
-Ne zaman yardım göndereceksiniz?
İyi ki buradasınız, Bay Başkan.
Köşede oturan, babası.
Tamamen seninim, Leslie.
Sorular ve cevaplar. Ne haber?
- Post.
-Marx mı Sadler mı?
Sadler.
O halde soru belli.
''Bu kasabada, şartlı tahliye
bir ceza hükmü mü oldu?''
Yargıç Stern'ün etkileyici
bir geçmişi vardır.
Altı yıllık hizmet hayatında,
şehirdeki en katı cezaları o verdi.
Rapor şartlı tahliyeyi gerektirmişse,
şartlı tahliye vermiştir.
Sonra, zorunlu saçmalıklar
üzerine giderler.
Günaydın.
Rahip Williams ve
Rahip Birch'e...
-Raporu buldun mu?
-Ofiste.
Hemen geliyorum.
...ve Harlem First
Kilisesi Rahibi...
...sevgili dostum Milton Parks'a...
...Rahip Chapman'a ve Rahip Murray'i
hoş geldiniz demek isterim.
Bugün burada olduğunuz için
teşekkür ederim.
Sizin için kolay
olmadığını biliyorum.
Şey, ne diyebilirim?
Nereden başlayabilirim?
Belediye başkanı olarak...
...asla unutmayacağım
birşey var ki...
...o da bir
polis memurunun ölümü.
Hayatımda asla unutmayacağım
birşey var ki...
...o da masum bir
çocuğun ölümü.
Ama bu, hiç
bitmeyecek bir hadise...
Tino Zapatti'nin tahliye raporu.
Tüm şehir...
...şehrin her bölümü...
...Bushwick, Jamaica,
Washington Heights...
...Brownsville, Harlem...
Doğru gibi görünüyor.
Fazla doğru. Ama
ortada bir suç var.
4. dereceden suç.
Dördüncü derece içinde. Bir 4-C.
Şartlı tahliye suçu.
Hafif suç.
Kevin, 4-C'lerin derecesi var.
Sanki onaysızmış gibi
şuna bakıp duruyorsun.
Et dilimleri onaylanır.
Bir balık parçası...
...uygun besinler onaylanır.
Ama şartlı tahliye raporu onaylanamaz.
Şartlı tahliye raporu
sadece bir rapordur.
Ben beş para etmez bir
Louisiana Katoliğiyim, Abe.
Bana onaydan söz etme.
Şunu açık açık söyle.
Bunda ne tuhaflık var?
Fazla dürüst.
Bana tercüme et.
Hamile kalmış bir bakire gibi.
Bak. Bunu şef imzalamış.
Yani?
Bu 4-C için fazla ağır.
Gerçek küçük...
...tahliye memuruna
ne oldu peki?
Onun imzası nerede?
Bu şefi sen tanıyor musun?
Adı Schwartz.
-Hemşerilerinden mi?
-Hemşehri...
...hemşehri.
Bu Yahudi ağızlarını bırak.
Savannah soykırımındaki
Shakespear oyuncusuna benziyorsun.
-Onu tanıyor musun?
-Elbette. Ama mahkeme 2 yıl önceydi.
Departmandan uzaklardaydım.
Merhaba, Larry.
Seni gördüğüme sevindim.
Bu Belediye Bşk. Yrd. Calhoun.
Bu kata ayak basan
ilk Belediye Bşk. Yrd.
Bir kere bir komisyon üyesi gelmişti,
ama yanlış kattaydı.
-Oturabilir miyim?
-Buyrun, lütfen.
Abe, sen evindesin zaten.
Neden geldiniz biliyorum.
Bugün 12 telefon geldi.
Tino Zapatti.
-Neden ilgilendiğim için.
-Kesinlikle.
Çünkü bazen üzerimize
fazla yük biner.
-Ekstralardan mı çıkartırsınız?
-Ekstra-spesyallerden.
Zapatti ailesi üyeleri gibi mi?
Onun gibi birşey.
-Bay Belediye Başkan Yrd...
-''Kevin'' yeterli.
Olayla bağlantılı gibi
görünen her davaya...
...özel ilgi gösteririm.
-Neden?
-Hata yapmaktan kaçınmak için.
Bunda kesinlikle yaptınız.
Birinde yanıldım, tamam mı?
Bunu kabul ediyorum.
Ama size birşey söyleyeyim.
100 davanın birinde...
...yanılmak, hak etmeyen 10 kişiyi
cezalandırmaktan iyidir.
Aydın biri gibi konuşuyorsunuz.
Siz de benimle dalga
geçiyor gibi.
Eklemek istediğin
birşey var mı, Abe?
Hayır. İyi gidiyorsun.
Herkes bu tür olayların nasıl
olduğunu bilmek istiyor.
Ne zamandır bu iştesiniz?
Üç yıldır.
Bakın, bu tür şeyler oluyor...
...çünkü bizim gibi
bir sürü insan var.
Suçlularda, sınırlı haklara
sahip toplum çalışanlarında...
...işlemeyen bir şehirde,
iyiyi kötüden...
...ayıramayan bir dünyada.
-Bay Schwartz?
-Larry.
Size bir özür borçluyum.
Özüre gerek yok.
Buraya kendi
gayretimle geldim.
Belki de uygun değildi.
Bakın, bu departmanda...
...ilerlemek üç
yıldan fazla sürer.
Sadece biri iyi bir şartlı tahliye
memuru olabilirdi. Kafka.
Ve o da müsait değildi.
Teşekkürler, Larry.
Büyük binada bir iş
açılırsa beni ara.
Bilirsin, aklında olsun.
Sizinle hemen görüşecek.
Güney Brooklyn Demokratlar Klubü.
Birşey fark edeceğini
hiç sanmıyorum.
Oğluna söyle, bana uğrasın.
Seve seve hallederim.
Gussie, içeri gel.
Merhaba, Bay Anselmo.
Benimle görüştüğünüz...
-...için teşekkürler.
-Çok güzel görünüyorsun.
-Çok teşekkürler.
-Bana bırak.
Memnuniyetle.
Senin için ne yapabilirim?
-Beni dışarı atacaklar.
-Kimler?
-Morty Brill.
-Kimse seni dışarı atmayacak.
Çalışamayacak durumdaymışım.
Kızımın taşınmasına karışamam.
Kendi hayatını yaşamaya hakkı yok mu?
Elbette. Helene nasıl?
-Hala tersanede mi çalışıyor?
-Sayenizde.
Benim için ne yapabilirsiniz,
Bay Anselmo?
Pekala, çok basit.
Bay Brill kanunlara
karşı gelmesin.
Orada yaşlanacaksın.
Kabul etmezse, beni ara.
Morty Brill gibi bir ev sahibi,
kirayı yükseltmek için yollar arar.
Kanunların bizim gibi çalışan ölüler
için yapıldığını nereden bilebilir?
Teşekkürler, Bay Anselmo.
Çok teşekkürler.
Bay Schwartz hemen dışarıda.
Teşekkürler, Clara.
-Özür dilerim.
-Kulübüme gelip konuşma yapar mısın?
Hangi kulüp?
Berbat Şapkalı Kadınlar Klubü.
Kaç Şapka var?
1 12.
Pekala, tatlım.
-Zamanını söyle yeter.
-Harika!
Daha önce yemeğe gelin.
-Döş pişireceğim.
-Döşe bayılırım. Dikkatli git.
Taksiye bineceğim zaten.
Tekrar teşekkürler.
Merhaba, Larry.
-Seni görmem lazım, Frank.
-Pekala, buradayım.
Bir fincan kahve?
Hayır, teşekkürler.
Konuşmalıyız.
Burada işin bitti mi?
Devlet işleri...
...hiç bitmez.
Haydi, biraz yürüyelim.
Bay A!
Nasılsın, Milton?
Ağustosta Kansas gibi sıkıcıyım
Üzümlü kek gibi normalim
Artık küçük zeki kız değilim
Kalpsiz
Kendime harika bir adam buldum
Üzümlü kekten bahsetmişken...
...iki tane getirsene, Milton.
Aynısından mı?
Hayır, teşekkürler.
Kek istemiyorum.
Ona elmalı.
Ve kahve, Milt.
-Sorun nedir?
-Biliyorsun, Frank.
Berbat görünüyorsun.
Tatile çıkmalısın.
Tatil istemiyorum.
18 yıl çalıştım, biliyor musun?
Vaktimi saklıyorum.
Saatlerimi veriyorum.
6 ay sonra emekli olacağım.
Tatil istemiyorum!
Ne peki o zaman?
Bşk. Yrd.'nı yakamdan sıyır.
''Şu çelimsizi mi''?
Evet.
Başa çıkamadın mı?
Kolay oldu.
Söylemek istediğim de bu.
Fazla kolay oldu.
Bana çok fazla çiçek gönderme
Ailemi çok fazla memnun etme
Şakalarıma çok fazla gülme
İnsanlar aşık olduğumuzu sanacaklar
O neydi?
Milton ve ben, ikimizde
Rodgers ve Hammerstein hayranıyız.
''Fırtınada yürürken,
başını dik tut.''
Şartlı tahliye raporundaki
senin imzan değil.
Ağzını sıkı tut o halde.
Oldukça büyük bir risk almışsın.
Adam yanıldı.
Hayır, başkan.
New York'lu olması umurumda değil.
Bakanlardan birini
böyle haşlarsan...
...sana hayat boyu düşman kesilir.
Şehir Geliştirme Bakanlığı...
...işte şehri besleyen el o.
Senatörüm, bir kişinin
itibarı düşmanlarıyla...
...ölçülürmüş, dostlarıyla değil.
Time 'ın kapağında da
yakalamış sizi.
Ülke çapında ünlü oldunuz...
...Başkan Pappas.
Sıradaki People dergisi.
Şu ''itibar'' konusu.
Bunu kim söyledi?
Sanırım ben, bir dakika önce.
Kişisel itibarıma saldırılıyordu...
...ama buna bir son
vermemiz gerekecek çünkü...
...işte beni en iyi
tanıyan kişi.
Kevin, seni özledik.
Özür dilerim, beyler.
Sözünüzü kesmek istemezdim.
Eminim Kevin bugün çok meşguldü.
Bu Bn. Marquand olmalı.
Zor bir gün geçirdiniz.
Madison Square Garden çevresinde
serseri kurşunlar istemiyoruz.
Senatöre aldırma.
İşleri zorlaştırmaya
çalışıyor.
Hepimiz öyle yapmaz mıyız?
Günün en önemli
konusuna gelsek?
Kongre?
Şehrin altını üstüne çevireceğiz.
Uygun olan kongreyi toplayacağız.
-Ne tür bir kongre bu?
-Başkanı yine seçtirecek olan kongre.
Chicago gibi 2.
şehirlere mi gideceksiniz?
'68'deki Hubert'in hatırasına mı?
California'ya mı?
Hala Mondale'i aday gösteren
Jerry Brown ve Tom Hayden'in ülkesi.
Miami'ye gidebilirdiniz,
ama orası Casablanca.
Burada kazanmanızı sağlayacağız.
New York'lu değilsin, değil mi?
Ferriday, Louisiana.
Huey Long hükümeti.
''Herkes kral,''
ama taç giyen yok.
Bu çocuğu sevdim.
Çok teşekkürler.
Keyifli akşamlar.
Kevin, sabah beni ara.
The New York Times
için bazı şeyler gerekli.
Şehir kongre seçimimizle
ilgili övgü dolu bir makale.
Başkan, iyi bir Times
makalesine bayılır.
-Pekala senatör...
-Oylar geldi. Aldık.
Bırak otobüse yetişsinler.
Eminim geç kalmışlardır.
-Teşekkür ederim.
-Çok teşekkür ederim.
MacNeil/Lehrer, Cuma gecesine.
Çocuğu, Zapatti'nin
kurşunu öldürmüş.
Polisinki değilmiş.
İşte!
İyi haber diye buna denir.
Pekala.
Tino Zapatti'nin
tahliye raporunu gördüm.
Kusursuz ama garip.
Önceden doldurulmuş.
-Kim doldurmuş?
-Teftiş personeli.
Ama dürüst bir yargıç
tarafından imzalanmış.
-Yargıç Walter Stern mi?
-Evet.
Tanrıya şükür.
Kahvaltıda Frank Anselmo
ile buluşacağım.
-Oh, iyi. Nerede?
-Woerner'da.
Woerner mı?
-Borough Hall'daki sık gidilen yer mi?
-Evet.
Brooklyn'de, Frank Anselmo'nun
misafiri olursun. Onu sakın kızdırma.
Sadece şu altyapı
meselesini kapatsın.
Sakıncası yok...
...sadece şu an buna paramız yok.
Bu gece çok iyiydin.
Bn. Marquand Time' ın
kapağından söz edip durdu.
Onları biriktiriyordur.
Ulusal kalemimiz,
politika yapmanın keyfi.
Doğru mu duydum,
kongreyi aldık mı?
İmzalanıp onaylanmadı...
...ama gönderildi.
En yakın aday sendin.
Şu 2. şehir sözüyle
onu elde ettim sandım.
Tabii ki ettin.
Neden biliyor musun?
O buraya ait.
New York Şehrine.
Mekan burası.
Özür dilerim.
Pekala, konu 22:00 haberlerinde.
Biraz yavaş.
...polis eylemi sırasında...
...6 yaşındaki masum
bir çocuk hayatını kaybetti.
Ucuz elbiseler gibi
her taraftalar.
Üzerimize aynen öyle
yapışıp kalacaklar.
...6 yaşındaki James Bone...
...okuluna gitmekteydi.
Polisin balistik
raporuna göre...
...çocuğa isabet eden kurşun
Zapatti'nin silahından çıkmış...
Buyrun, Bay Zapatti.
ZAPATTl'NİN AKRABASl KAHRAMAN
POLİSİ PUSUYA DÜŞÜRDÜ
Michael.
Vinnie'yi bul.
Onunla biraz
konuşmak istiyorum.
Dün, Broadway ve Marcy cad.
köşesinde patlayan silahlar...
...6 yaşındaki James Bone'un,
şartlı tahliye cezası almış olan...
...21 yaşındaki Tino Zapatti'nin...
...ve 32 yaşındaki dedektifpolis
Eddie Santos'un ölümüne neden oldu.
Polis şube müdürü...
...Santos'un faaliyetleriyle ilgili
araştırma yapıldığını belirtti.
Soru: Santos, şartlı tahliye
kurallarını ihlal etmekten aranan...
...bir uyuşturucu
kaçakçısıyla ne yapıyordu?
Günaydın.
Bu, mahkemede, rüşvetle ilgili
ciddi sorulara hedef olacak.
Stern, uyuşturucu
kaçakçısı Tino Zappati'yi...
...hapse göndermek yerine,
şartlı tahliye verdi.
Bu olağandışı karardan...
...ötürü herkesin
sorduğu soru şu:...
...yargıç bunu neden yaptı?
STUTZMANN CENAZE EVİ
Günaydın, Bn. Santos.
Ben Marybeth Cogan.
Hastanede tanışmıştık.
Bunlar Randy ve Maria mı?
Bunlar çocuklarım.
-Otur, lütfen.
-Teşekkürler.
-Üzgünüm, burada konuşmalıyız.
-Önemli değil.
Bugün departmandan
arayan oldu mu?
Birkaç kişi.
Ne söylediler?
İş yerinden eşyalarını
almak için aramıştım.
Dolabının mühürlendiğini söylediler.
Polis şefi beni görmeye geldi.
Çok nazikti.
Ne şefi?
Güney Cinayet Masası.
Eddie'nin şefi.
Dul kalanı araması gerekirdi.
Bir sorun mu var?
Benim onayım olmadan kimseyle
konuşma. Tamam mı?
Yanlış iş yapıyoruz.
Kayıp mı oldun?
Eminim, Brooklyn merkezine kestirme
yol vardır, ama ben bilemedim.
Murray, Lenny, Kevin'i tanıyorsunuz.
Kevin, bu Dan.
Kevin, nasılsın?
Texas'lı, otur. Rahatla.
Louisiana, Murray,
yüzüncü kere söyledim.
Şaka kaldıramaz mısın?
Jimmy! Ne yiyeceksin?
Yağsız sütle yulaf ezmesi,
muz, kara şeker.
Ne haber?
Manşetleri söyleyeyim.
S & P şehrin kredi
oranlarını düşürüyor.
İki itfaiye binasını kapatacağız.
Sonuç: Şehir Binasında
150 gösterici.
Park müdürü işi bıraktı...
...San Francisco Balesini yönetecek.
Borsa şehri terk etmekte
direniyor.
Ve daha milyonlarca
küçük küflenmiş haber.
Bir çocuk vuruldu.
-Ve bir uyuşturucu kaçakçısı.
-Ve bir polis.
Onun için Belediye
Bşk. Yrd. Brooklyn'de.
Ama, yine de...
...çok hoş gelmiş.
Borsa nereye
yöneliyor, evlat?
White Plain'e, diyorlar.
Bunu yıllardır söylüyorlar.
Bir gün söylenmeyi
bırakıp, gidecekler.
BankExchange için bu yüzden
belediye arazisi istiyoruz.
-Tartışma yok, Lenny.
-Ve bir metro durağı.
Ve otoyoldan bir kavşak.
Şehrin 25 milyon $ borcu var.
Kavşak kuracak durumda değiliz.
3000 işçi, metro durağı
kurmak istemiyor musunuz?
Bundan senin çıkarın ne?
Şehir dahilinde
yatırımlar mı yaptın?
Tabii ki yaptı.
Kentteki her girişimci bunu yaptı.
Bay Bşk. Yrd,
çalışanlarının...
...ulaşımını sağlayamadığınız
takdirde...
...BankExchange anlaşmayı
bozacaktır...
...ve New York'u unutup...
...60 katlı binasını
New Jersey'e kuracaktır.
Öyle olsun.
Başkan BankExchange'i seviyor
ama altyapı için parası yok.
Gerçek politikayı hiçe sayıyorsunuz.
Metrolar insanları işlerine taşırlar.
İşler, oylar demektir.
John Pappas'ın oyları
sevdiğini sanırdım.
Oyları sever, Frank.
Ama altyapı olmaz.
Her ne kadar metro istasyonu
ve kavşağı onaylasa da...
...belediye bunu ödeyemez.
-Nereye gidiyorsun?
-Manhattan'da randevum var.
Toplantı bitti mi?
Hayır dediğini duydum.
Seni götürebilir miyim?
Hayır, teşekkürler.
Trenle daha çabuk giderim.
İşte geliyor. Yargıç Stern!
Neden Tino Zapatti'ye şartlı tahliye
verdiniz, sayın yargıç?
Uyuşturucu davasında
neden yumuşak davrandınız?
Bu şehirde, şartlı tahliye
hüküm mü sayılıyor?
Küçük James Bone'u defnediyorlar.
Cenazeye gidecek misiniz?
Tino Zapatti'nin dosyasını getir.
Bay Başkan Yardımcısı...
...ben Marybeth Cogan.
''Dedektifler Bağış Derneği,
Yasal İşler, Ortak avukat.''
Çok güzel bir kart.
Santos'u temsil ediyorum.
Müşterimin adını lekeliyorsunuz.
-Danışma Kuruluyla halledin.
-Gömülüp, gitsin mi?
Başkana birinin onu yanlış yola
saptırdığını söyleyin.
Belki bunu daha detaylı
araştırabiliriz.
Belki birer kahve içerek.
Kahraman bir polis ile dul eşinin
emekli aylığından söz ediyorum.
Ofisimde bekleyin.
Hayır, sanmıyorum.
Sabah sizden haber
bekliyor olacağım.
Hayır, hayır, bu yanlış.
Birşeyler yapılmazsa
halledilemez.
Bu bizi raydan
çıkartabilecek bir kriz.
Willie Horton'un Dukakis'i
batırdığı gibi...
...Tino Zapatti bizi batırabilir.
İyi günler.
Nerelerdeydin?
Brooklyn toplantım.
Nasıl gitti?
Sanırım Frank Anselmo'yu
çok kızdırdım.
Ve?
İyi geldi.
Tamam, Leslie.
Yarınki Times, Post ve News , bütün
gazeteler, vurulma olayını baş...
...sayfada tutuyorlar.
Ne bekliyordun?
Üçlü cinayetle ilgili hiçbir
sert tabir yazılmasın.
Basını beslemeye devam,
sabah ve akşam.
Şiddete ödün vermeyen
tutumumuz vurgulansın.
Cinayet ve sokak suçlarında
geçen seneden %%%20 düşüş.
Ayrıca, Stern'in sicili.
Katı.
Güzel, Kevin.
Danışma Kurulu?
Bu şehrin, ülkedeki
en katı şartlı tahliye...
...ana hatlarına sahip olduğunu
kanıtlayan bir taslak hazırladık.
Harika.
Kamu İşlerini devreye sok.
Parklar, oyun alanlarını
temizlesinler.
Dolaşın, itekleyin,
ilgimizi gösterin.
İşte o zaman somut bir
şey yapmış olacağız.
Büyük birşey, önemli birşey.
İş anlamına gelen birşey.
Bu BankExchange'i kurmak demek.
Bu saldırıların belediye faaliyetlerimi
engellemesine izin vermeyeceğim.
Çocuğun cenazesinde konuşacağım.
James Bone'un cenazesi.
Bu sakıncalı olur.
Umurumda değil.
Bunu uygun görüyorum.
Hoş karşılanacağınızı
sanmıyorum.
Yine de gideceğim.
İşimize dönelim.
Kevin, seni istiyorum.
Neler oldu?
Olan olay, Frank Anselmo
ve oralı dostları.
Topraklarının değerini artırmak
için metro durağı istiyorlar.
BankExchange çevresindeki
topraklar mı?
Ve?
Anselmo dedi ki,
''Metro durağı yoksa...
-...BankExchange'de yok.''
-Peki sen?
Anselmo'yu şimdilik
askıya alabilirdik...
...ama BankExchange'i istiyoruz.
İş gerek. O paranın müşterek
tasarrufa gitmesi gerek.
Broadway ve Marcy'deki duruma
bakarsak bu politik olarak elverişli.
Politik elverişliliğin
canı cehenneme.
Ben, 3000 işçiyi barındıracak olan,
60 katlı bir binadan söz ediyorum.
Karnımızı doyuracak.
Önemli olan bu. Bunu yapmaya
çalışıyoruz. Bu BankExchange.
İşte bu kadar.
Metro durağını
karşılayamayız demiştin.
Politika yapmak gerekecek.
Her zaman başka yollar vardır.
Yap bunu.
Kadroyu harekete geçir.
Patron sensin.
Bu gece ne yapacaksın?
Düşünmedim.
Carousel 'i hiç gördün mü?
Müzikali mi? Ciddi misin?
Pek bana göre değil.
Bayılacaksın.
Frank Anselmo orada olacak.
Müsaidim.
George...
...Frank Anselmo içeride.
Yukarı gelmesini söyle.
Onunla lobide görüşmek istiyorum.
Sadece liste çıkar.
O kadar.
Seni sonra ararım.
En güzel bölümünü kaçırıyoruz.
Ezbere biliyorsun.
Beraber söylediğini gördüm.
Evet, iyi ki biliyorum.
Kelimeleri iyi duyamadım.
Yaşlı kulaklarımdan mı, yoksa
metro sesinden mi bilmiyorum.
-Billy Bigelow'u beğendin mi?
-Gayet iyi.
Sesi güzel.
-Julie Jordan'a ne dersin?
-Sahnesi iyi, sesi yok.
Nettie'ciğim daha güzel söyler.
25 yıl önce tanıştık, Westbury...
Bunu duymuştum.
Gösterilerden bahsetmişken, Frank.
Bir daha, bu sabahki gibi
bir gösteri duymak istemiyorum.
Senin çocuk beni utandırdı.
Bunu hazmetmen gerekecek.
-Neden?
-Çünkü o benim adamım.
O boş arsanın
altında petrol var, Frank.
İşler.
Bana politika yapmana gerek yok.
Kings County'yi ben yönetiyorum.
Bu şehrin halkı için işler.
Lenny, Murray ve açgözlü dostların
için kira sözleşmeleri değil.
Sırf bu çocuk seni Başkan seçtirecek
diye, seni buraya kimin...
...getirdiğini unutuyor musun?
Hiçbir şey unutmuyorum.
Hafızan zayıflamış.
Ya da seçici olmuş.
Senin için tazelememi
ister misin?
Özür dilerim, John.
İşte.
Kavşak bana 5 milyona mal olur.
Metro durağı 35 milyon dolara.
Bir kısmını benden alıp, kalanını
Albany'den dilenmem gerekecek.
Albany'den dilenmekten başka
yapacak daha iyi işlerim var.
Bir çözüm buldum.
Canarsie Line çıkışına...
-...rampa hattı koymaya ne dersin?
-Delirdin mi?
Rampa hattı 120 milyon
dolara mal olur.
BankExchange fakirlere gerekli.
İşsizlere gerekli.
Tüm şehre gerekli.
Metro durağına, altyapıya,
rampa hattına gelince...
...buna paramız yok.
O halde anlaşmayı
unutmalısın.
İkinci bölümü çok seviyorum.
O halde kaçırmak istemezsin.
''Harika bir toplantıydı.''
Albany ile borçları
geliştiriyorum.
Valinin, metro durağını
hızlandırması gerekiyor...
...yoksa yeni seçimlerde
onu desteklemeyeceğim.
Ya kavşak?
Önümüzdeki sene.
-Bütçeye dahil ettim bile.
-Bir sene uzun bir zaman.
Sen bir yöneticisin, Frank.
Belediye başkanı olan benim.
Belediye başkanları başı çeker.
BankExchange.
Ya benim dediğim olur,
ya da hiç olmaz.
Neden büyük lokmayı senin
yediğin hissine kapılıyorum?
Sana birşey sorayım.
Sana daha azını önerseydim...
...kabul etme nezaketini
gösterir miydin?
Tabii ki.
O halde kabul.
Güzelleri öpmeye bayılırım.
İşte bir güzel daha.
BankExchange'i almışşın.
-Nereden bildin?
-Öpücüğünü gördüm.
Gülüşünü gördüm.
Nasıl aldın?
Hayır demeyerek.
Ama o kira kontratlarıyla
kaybı olacak.
Daha uzun zaman gerekecek.
-İkimizin de çıkarı var.
-Seninki daha mı fazla?
Hayır, hayır.
En çıkarlı belediye.
Hey. Puro.
Sydney'e içki mi kaçırıyorsun?
Öyleydim.
Artık ikisi de benim.
Frank Anselmo'yu batırmama
yardımcı oluyor.
Kavşak ve metro durağı
zaten bütçedeymiş.
Ama iş benim başıma kaldı.
Neden şikayet ediyorsun ki?
İşin içinde bol para var.
Eksi bir yıl.
Bir yılı atlatabilirsin.
100 yılı bile atlatabilirsin sen.
Ortaklarım var.
Sizler benim ortaklarımsınız!
Elinde o kadar çok
arazi yatırımı var ki...
-...Brooklyn'i satın alabilirsin.
-Hatta Staten lsland'ı bile.
Bize izin verir misin?
Elbette.
Zaten bir randevum vardı.
İyi.
İsabet oldu.
BankExchange'in hallolduğuna
emin misin?
İstediğimiz herşeyi aldık.
Şimdi benim için birşey
daha alabilirsin.
-Ne?
-Gazetelerden ismimi.
Nasıl?
40,000 dolarla.
Ne yapacağım 40,000 dolarla?
Sana bir soru sorayım.
Hiç 40,000 doları olan
bir polis duydun mu?
Üçkağıt yapmayan?
40,000 doları olan bir polis
gazetelere iyi manşet olur.
Nettie'ye selam söyle.
Olur.
-Hoşçakal.
-Pekala.
Bu, ölü polis için.
Rahip Chapman beni sunacak mı?
Bir cümleyle.
Ve sonra?
Buradan çıkacağız.
-Hangi taraftan?
-Yan kapıdan.
Hayır. Önden çıkılacak.
Bu iyi bir fikir mi?
Kafamızı kullanalım, insanların
memnun olmadığı söyleniyor.
Kız kardeşlerim...
...kardeşlerim...
New York Belediye Başkanı...
...Sayın John Pappas.
Teşekkürler, sayın rahip.
Buraya gelmemek üzere uyarıldım.
Uyarıldım.
Beni uyardılar:
''O tabutun arkasında durma.''
Ama bu uyarıyı neden
dikkate alayım ki...
...bu kalp atışı sessizse...
...ve çocuk burada ölü
olarak yatıyorsa?
''O tabutun arkasında...
...durma.''
Bu çocuk, saf, tertemiz...
...ve masum bir çocuktu.
Ama burada durmalıyım...
...çünkü sizlere vermem gereken
şeyi henüz vermedim.
Ortalarda rahatça dolaşmanın
keyfine varana kadar...
...sokaklarda geniş caddelerde
yürürmüşçesine gezinene kadar...
...parklarda korkusuzca,
ailemizle bir arada...
...vakit geçirene kadar...
...gülen çocuklarımızla,
kalplerimiz bir arada...
O güne kadar,
bizim şehrimiz yoktur.
O güne kadar bana başarısız
damgasını vurabilirsiniz.
İlk, belki de tek mükemmel belediye
başkanı, Yunanlıydı.
O Atina'lı Pericles idi...
...ve 2500 yıl önce yaşadı...
...ve dedi ki:
''Dünyadaki her güzel şeyin...
...şehre akıyor olması...
...şehrin güzelliğindendir.''
Bir zamanlar...
...biz de harikaydık.
Tekrar olamaz mıyız?
Bu soruyu...
...James Bone'a soruyorum...
...ama cevabı gelemiyor.
Yine de...
...bu tatlı genç ruhdan...
...bana birşeyler geçemez mi?
Beni, bu zor görevin...
...üstesinden gelebilmek için...
...cesaretimi nasıl toplamam...
...gerektiği konusunda...
...yönlendiremez mi?
Bu şehri...
...yaşanabilir hale getirebilmem için?
Sadece yaşanabilir.
Bir saray vardı...
...şehir bir saraydı.
O bir saraydı!
O bir saraydı, ve
yine saray olabilir!
Öyle bir saray ki, içinde ne kral,
ne kraliçe, ne dükler, ne kontlar...
...ne de prensler vardı, hepsi birer
vatandaştı. Yaşadıkları yeri daha...
...da güzelleştirmek için
birbirlerine...
...kenetlenmiş vatandaşlar.
Bunu istemek çok mu?
Sizlerden çok şey mi istiyoruz?
Erişilemez bir istek mi?
Çünkü eğer öyleyse...
...o zaman hepimiz...
...kurbanlık koyunlarız.
Ben o yoldan gitmeyeceğim!
Savaşacağım!
Yükselmeyi seçiyorum,
düşmeyi değil!
Yaşamayı seçiyorum,
ölmeyi değil!
Ve biliyorum ki...
...benim bu duygularımı...
...sizlerde paylaşıyorsunuz!
O yüzden...
...şimdi bana...
...katılmanızı istiyorum.
Katılın bana.
Benimle yükselin.
Bu ölü meleğin...
...kanatlarıyla yükselin.
Bu küçük savaşçının ruhunda...
...tekrardan doğacağız.
Onun değerlerini alıp...
...göklere çıkartacağız.
İleriye taşıyacağız...
...ta ki bu şehir...
...sizin şehriniz...
...bizim şehrimiz...
...onun şehri...
...yeniden saray olana kadar!
Yine saray olana kadar!
Seninleyim, küçük James.
Ben, senim.
Çok teşekkürler.
Bir çocuğu defnetmek feci birşey.
Washington seyahatin.
Kongre Heyeti için
gerekli evrakların.
Senatör Marquand için
New York tarihi.
Rezervasyonun Willard Hotel'de.
Bu arada, Lincoln da orada kalmıştı.
Hep ben.
Hep ben.
Bu gece, ben gidince
sen ne yapacaksın?
Bilmiyorum.
Düşünmedim.
Kendine güzel bir
yemek alacaksın.
Şu hep yediğin, Roy Rogers
çizburgerlerinden almayacaksın.
Dominic'e gidecek, evinde yemek üzere
sipariş vereceksin, benden.
Doğru dürüst bir yemek al.
Dominic'e gitmeden önce,
Macy's'e git...
...bir sandalye al...
...kolları ve bacakları olsun.
Şu senin dairen var ya...
...evsizlerin dosyaları
kadar boş.
Sonra Crate & Barrel'a
gidip, bir bıçak...
...bir çatal, bir kaşık ve...
...gitmişken bir de bardak al.
Bulaşık makinesi gerekecek.
Yemen bittikten sonra
çöpe atarsın.
Benden.
Kendi hayatını yaşa biraz.
Seninki var ya. Bu bana yetiyor.
Bunu okudun mu?
Bugünkü Times makalesini?
''Yargıç mı yargılanacak mı''?
''Yargıç Stern'in
seçkin siciline rağmen...
...sorulmalı,
'Belediye Başkanının...
...eski avukat ortağı olmasaydı
bu mevkiye gelebilir miydi?'''
Onu ben tayin etmedim.
Herkes gibi aday gösterilmişti.
Yargıç adaylıklarını partinin
ayarladığını herkes bilir.
Sen kimden yanasın?
Senden. Her zaman da olacağım. Ama,
ipe giden bir parti kokusu alıyorum.
Watern Stern ile aramıza...
-...mesafe koymalıyız.
-Mesafeymiş.
Mesafe!
Mesafe düşmanlara konulur.
Dostları terk etmek 90'lı yılların
modası. Mesafeli olmak...
... menschkeit 'dan yoksun olmaktır.
Tercüme etsene şunu.
Menschkeit ne demek
bilmiyor musun?
Bilmiyorum.
Menschkeit.
Bilirsin, erkekler
arasında olan birşey.
Şeref gibi, karakter gibi...
Tercüme edilemez.
Bu yüzden Yahudice.
Lisanı kaptığını bilmiyordum.
Abe üzerime yükledi.
Abe iyi biri.
Sen iyi birisin, Pappy.
Şu Louisianalının altında...
...saklanmış çok tatlı...
...ve asil birisin.
Benim geldiğim yer olan, Astoria
asfaltlarından farklı değilsin.
Sen ve ben...
...Yargıç Walter Stern'e
bağlı kalacağız.
İnsanoğlu, sen toprak ol...
...ve toprak da...
...sana dönüşsün.
Yapabileceğim birşey varsa...
...lütfen beni arayın.
-Teşekkürler.
-En azından bunu yapabiliriz.
Günaydın.
Başkan nerede?
Toplantı için Washington'a
gitmesi gerekti.
Bu, belediye başkanının da
katılması gereken bir cenazeydi.
Başkanın yokluğu, Bn. Santos
ve çocuklarının acısını...
...paylaşmıyor anlamına gelmez.
Gazetelerde yazanlar
nereden çıktı?
Kızıma, babası için
uyuşturucu kaçakçısı diyorlar.
Basını bu konuda
acilen uyarırız.
Ya İçişleri?
O soytarılar ne yapıyorlar?
Nereye gidiyorsun?
-Şehre.
-Şehirde olduğumuzu sanıyordum.
Queens'den olmadığın sürece doğru.
Baştan başlayalım.
Nereye gidiyorsun?
Manhattan.
Atla.
Canın cehenneme.
Saygısızca davranmak istemem...
...ama Ulaşım Departmanı, 1000...
...kişiyi taşımaya hazırlıklı değildi.
999. Başkanı da bekliyorduk.
Bir saat kadar
bekledikten sonra...
...otobüse binecek,
ve ahmuk gibi metroya...
Ahmak.
''Ahmak.''
''Ahmuk'' değil. ''Ahmak.''
Şu Yahudi ağzındaki
baklayı çıkar.
L.l.E hakkında ne düşünüyorsun?
L.l.E'den nefret ediyorum.
Grand Central'dan git.
Astoria Bulvarından çık.
Haydi, sana gösteririm.
Santos iyi bir polisti.
Çok kötü birşey yapıyorsunuz.
Ölü bir polisi...
...suçlayıp, karısının
haklarını çalmak yanlış.
Bunu söyleyip duruyorsun.
Kimsenin birşey yaptığı yok.
Bütün cevaplar sende.
Henüz sorularım bile yok.
Pekala, benim sana bir sorum var.
Aç mısın?
Şuradaki restorana dön.
North Star'a.
New York'un en güzel Philly
biftekli sandviçleri buradadır.
Yoksa sen Philadelphia
biftekli sandviç mi dersin?
Orada kiminle buluşacağız?
Neden bahsediyorsun?
Mezarlıkta arabamın
önünde bitiverdin.
Durmam için yeteri
kadar bacak gösterdin.
Ve Grand Central
hiç de kestirme değil.
Kiminle buluşacağız?
Albert Holly.
İki yıl önce, Tino Zapatti'nin şartlı
tahliyesinde E. Santos'un ortağıydı.
Teşekkür ederim.
Eddie birşey bulmuştu,
peşini bırakmıyordu.
Eddie Santos bir
pitbul gibiydi.
Pitbullar çirkindir,
ama aptal değillerdir.
Koruması olmadan ne yapıyordu?
Tino'yu ilk kıstırışı değildi.
Daha önce onunla bir
problemi olmamıştı.
Tino, silahını ona
doğrultmuş olmalı.
Bu tür şeyler olur.
Oraya gittiğini neden
kimseye söylemedi?
Çünkü bu onun işiydi.
Tino'yu yargılayan oydu,
ama yargıç karar değiştirdi.
2 yıl önce, Tino Zapatti'nin bu
davadan sıyrılması imkansızdı.
Tabii, yargıç,
ilgili partiler tarafından...
...avuç içine alınmamış olsaydı.
Walter Stern çok
saygın bir hukukçu.
Oliver Wendell Holmes bile olsa
umurumda değil. Biri onu ayarttı.
Ve bu tek görüşmeye
dayanarak mı...
...ifadenizde belirttiğiniz
sonuca vardınız?
O ve V.A. raporları, evet.
Bunu yargıca
iletebilir misiniz?
...tek bir görüşmeye
dayanarak mı?
Davalı uzun zamandır hastadır,
belgeli bir hasta...
Lütfen soruyu yanıtlayın.
-Soruyu toparlar mısınız?
-Pekala.
Tek bir görüşmeye dayanarak,
hakkında?...
Bununla nereye varacaksınız?
Sayın Yargıç, şahit, davalının
V.A raporunu farklı değerlendiriyor...
...psikoloğumuz daha farklı.
Sonuna kadar farklı.
Uzman şahitler için çok fazla.
Ara verelim.
14:30 herkese uygun mudur?
Bakıyorum, hukuk sekreterim
Peter Ragan'la tanışmışsınız.
Kimi en iyi kararlarımı
yazan odur.
Yale'de mahkemeye ilk kez başkanlık
yaparken benden önce gelmişti.
Peter'la benim göbeklerimizin
bağlı olduğu söylenebilir.
Teşekkürler, Peter.
Oturun, lütfen.
Benimle görüştüğünüz için
teşekkür ederim, Yargıç Stern.
Size nasıl yardımcı olabilirim?
Tino Zapatti.
Ne olmuş?
Nasıl oldu da tahliye oldu?
Sadece suça bağlı olarak
hüküm verebilirim.
4. derece suçtan
hüküm giymişti.
Arabasında bir kilo bulundu.
Davayı tekrar mı
açmaya niyetlisiniz?
Kesinlikle hayır.
Ama suç kağıdını okudum.
Ben bu eyaletin yeminli
Yüksek Mahkeme Yargıcıyım...
...ve siz karşımda iki yıllık
bir davadan bahsediyorsunuz.
Bunu belediye başkanına
bildireceğim.
Ben başkan adına buradayım.
Son iki gecedir uyuyabildim
mi sanıyorsunuz?
Nasıl bir hata yaptığımın farkındayım.
Hepsi bu.
Mutlu oldunuz mu?
Bodrum katı gibi bir yer yok mu?
Gördünüz, oyun odası.
Bilardo masası olan mı?
Evet o, memur bey.
Sadece görevimi yapıyorum.
Çok üzgünüm...
Üzgünmüş, palavra!
Bir Nazi gibi etrafı araştırıyorsunuz.
Lütfen. Yapmak isteyeceğim
en son şey buydu, biliyorsunuz.
O halde İçişlerinden cehennem olup,
kendinize dürüst bir iş bulun.
Marybeth? Barolu herif
sabahtan beri evi arıyor.
Tepeden tırnağa heryeri aradı.
Eddie'nin emekli aylığı konusunda
birşeyler yapmalısın.
Azaltacaklar.
Ya Polis Şeref Ödülü?
Seçim bölgesi, ölenin en yakın
akrabasına gideceğini söylüyor.
Ama, buradaki yüzsüzün bana
ödül verir gibi bir hali yok.