Tip:
Highlight text to annotate it
X
Demek en sonunda yerleşmeye karar verdiniz.
Biraz birikim yaptınız ve emlak pazarına girmeye hazırsınız.
Haydi biraz alış veriş yapalım.
Amerikalı'ların rüya evi!
2 yatak odası, 2 banyo, 1 köpek kulubesi...
1 garaj ve 2 çöp kutusu.
Sıcak, güvenli ve zaten zorladığınız bütçenizin tam sınırında.
Size göre değil mi? Aynı fiyata..
200 bin dönümlük en iyi Sahra arazisinden alabilirsiniz.
Bir kulube inşa edin. Sadece siz ve gökyüzü.
Sanki denizi olmayan bir sahil gibi.
Ve sessiz komşularınızdan konuşun.
Çok mu uzak? Evet anlıyorum.
Sizin büyük bir şehrin heyacan ve eğlencesine ihtiyacınız var.
Aynı birikimle iyi bir evin ufak bir kısmını alabilirsiniz.
Bunu değil tabi!
Sıcacık ve uygun fiyatlı olan ama tamir gerektiren bu ev...
sizin gibi dinamik bir çift için mükemmel bir seçim.
Evde aranıp durmaya gerek yok...
Her şey yanıbaşınızda.
Sorun nedir? Biraz sıkışık mı geldi?
Sadece bir iki adım ötede...
Sadece bir köprü geçince veya bir tünel..
Büyük ve karışık şehrin az ötesinde..
çevresinde çok geniş alanlar olan bir yer var.
Dost canlısı yerliler ve ferah evler.
Ve her şey sizin bütçenize uygun.
Neredeyse gerçek olamayacak kadar güzel.
Size tam size uygun bir dairem var dediğimde...
işte bundan bahsediyordum.
Bütün Brooklyn'deki en iyi mahallelerden birinde, tarihi bir ev.
Konuştuğumuzu hatırlıyorsun değil mi? -Evet. Poker suratı!
Mutfak biraz küçükmüş.
Şu odaları ayıran duvarı yıktınız mı cennet gibi mutfağınız olur.
Ve işte burada da kütüphaneniz! -Vay canına!
Kitapların için. -Kitapları sever misiniz?
Küçük bir ilk baskı roman koleksiyonum var.
Alex bir yazar.
Salon!
Aman tanrım!
Bu merdiven, nereye çıkıyor bu?
Farkettiniz sanmıştım, bu ev bir dublex.
Yani bir kat fiyatına iki kat mı?
Peki neden kapatılmış?
Hayır, aslında yukarıda yaşlı bir hanımefendi yaşıyor.
Bir kiracı mı?
Yasalara göre onu evden çıkartamayız, değil mi?
Alex! -Bunu sormaya hakkınız var.
Hayır onu evden çıkartamazsınız, ayrılmayı kendisi istemeli...
ya da tanrı korusun, zavallıcık son zamanlarda kendini pek iyi hissetmiyor.
Tabi neredeyse yüz yaşında.
Bayan Connolly!
Biraz zaman alabilir. Kulakları ağır işitiyor.
Bayan Connolly!
Kenneth!
İşte en sevdiğim kız!
Bugün nasılsınız Bayan Connolly?
Pek iyi hissetmiyorum Kenneth.
Bunu duyduğuma üzüldüm, Bayan Connolly.
Yanımda evi almayı düşünen genç bir çift var.
Merhaba. -Merhaba Bayan Connolly.
Ben Nancy Kendricks. Bu da eşim Alex Rose.
Selam! -İçeri girip etrafa bakmamız mümkün mü?
Üzgünüm hayatım, kendimi pek iyi hissetmiyorum.
Seni tekrar gördüğüme sevindim, Kenneth.
Hemen burada bir çocuk parkı var.
Bir sokak ötede alışveriş merkezleri var.
Trafik problemi de yok. İdeal bir yer.
Eğer almayı düşünürseniz, işte kartım.
Burayı çok isteyen var, bence Pazartesi'ye kadar satılır.
Adios!
Üç şömine mi?
Kulağa inanılmaz geliyor. -Ve şaşırtıcı biçimde de ucuz.
Çok da ucuz değil, ödeyebileceğimiz tutarın üst sınırında.
Ama dubleks olduğunu da göz önünde bulundurmalısın.
Dubleks mi? -Evet.
Her şeyden önce Brooklyn'de. Biz Brooklyn'i düşünmüyorduk bile.
Şimdi hatırladım. Getirdin mi? -Evet.
Yoksa bu Don Piper gizem serisinin son kitabı mı?
Aslında öyle.
Bunu sizin için imzaladım çocuklar. -Teşekkürler Cooper.
Senin yeni kitabın kadar ilginç olmadığından eminim ama...
bir kaç tane güzel metafor kullandım.
Onlara büyük haberi vermeyi unuttuk.
Tanrım! Evet. -Neymiş o?
Hadi söylesene.
Biz hamileyiz.
Vay! -Tebrikler!
Tebrik ederim dostum. -Sağol!
Sizin için çok sevindim. Yeni öğrenmiş olmalısınız!
Yo! Hayır, dört aylık hamileyim.
Dört ay mı?
Yapma tatlım! -Merhaba!
Demek istediğim, çocuk yapmaya başlayınca burada yaşamayacağız.
Ve üst kattan harika bir çocuk odası olur.
Bayan Connolly'nin bebeğimin üstüne öksürmesini istediğimden emin değilim.
Ne demek istediğimi biliyorsun.
Ayrıca iki kat bize kalınca dubleksin değeri ne kadar olacak düşünsene.
Ben şu anki değerinin farkındayım. -O zaman bunun milyarlarca katı olacak.
Gerçekten mi? -Evet. -Milyarlarca mı? -Evet.
Bu inanılmaz bir kar olur. -Hadi Alex!
Romanını kendine ait 19. yy meşe yazar köşesinde bitirmekten...
daha iyi ne olabilir?
Neden diğer yazarlar gibi Starbucks'ta yazmıyorum?
Çünkü kendine ait bir çalışma köşesini hak ediyorsun.
Hadi alalım orayı.
Tamam, hadi alalım. -Gerçekten mi?
Evet.
Tanrım! Bu harika! Kendi evimiz olacak.
Tamam. Seni seviyorum. -Seni seviyorum.
Daha çok eşyamız olduğuna yemin edebilirdim.
Harika gözükecek.
Bayan Connolly! Biz alt kattan Nancy Kendricks ve Alex Rose.
Bir bakalım sana.
Merhaba!
Yukarı gelip bir merhaba diyelim dedik.
Ne hoş bir sürpriz!
İçeri girin! Buyurun!
Teşekkürler!
Vay!
Ne kadar güzel bir daire!
Teşekkür ederim hayatım. Otursanıza.
Size küçük bir hediye getirdik. -Çok incesiniz. Teşekkürler.
Sizin için açayım. Ben içmiyorum, günah.
Katolik İrlandalılar içmez mi?
Ne yapıyorsun?
Araştırma için birkaç resim çekiyordum.
Geleceğinizi bilseydim ortalığı toplardım.
Hey Nancy! -Evet?
Ne dediniz? -İyi misin? -Evet.
Tanrım! -Geliyorum.
Yavaş ama emin adımlarla...
Şu müziği kapatayım.
Otur hayatım, otur.
Size atıştıracak bir şeyler de getirdim.
Çerezler!
Bu türünü hala ürettiklerini bilmiyordum.
Al bakalım!
Harika bir papağan. -O papağan değil hayatım.
O bir macau!
Ona rahmetli kocamın adını verdim; Richard!
Küçük *** 40 yıldır benimle.
Gel bakalım tatlım, çekinme Fransız soğan sosu.
Bayan Connolly, nasılsınız?
Neden soruyorsun tatlım?
Çünkü sizi son gördüğümüzde oldukça hastaydınız.
Biraz üşütmüştüm ama şimdi turp gibiyim.
Bana kendinizden bahsedin.
Ne iş yapıyorsun Alan?
Alex! -Alex bir yazar.
Demek yazar!
Ben bunun hep gerçek bir işten ziyade bir hobi olduğunu düşünmüşümdür.
Sanırım Joyce'u unutuyorum.
Joyce! James Joyce! Elbette! Harika bir yazardı.
Öldüğünde sarhoştu ve beş kuruşsuzdu.
Alex'in ilk romanı ciltli olarak basıldı.
Ve ikincisini bitirmek üzere.
Ne hakkında?
Ben buna şehir destanı demeyi seçtim.
Yazılı basın sahibi New York'lu bir ailenin üç kuşağı hakkında.
Hikayeyi özellikle... -Çok hoş!
Kadehlerinizi tazeleyeyim.
Koca *** de şarap severdi.
O bir denizciydi.
İçki 1963'te onu benden aldı.
O zaman 58 yıllık evliydik.
Peki siz ne zaman çocuk yapmayı düşünüyorsunuz?
Yakında. -Bir kaç yıl daha değil.
Tam Bay Connolly gibi konuştun.
Biz çocuk sahibi olmadık.
Benim için artık çok geç.
Saate bakın! Bu kadar geç olduğunun farkında değildim.
Öyle mi? -Zaman akıp gitmiş.
Daireye bakma fırsatı bulamadık.
Tatlım korkarım şimdi buna vakit yok.
Gerçekten mi? -İyi geceler deme vakti geldi.
Pekala.
Yo! Hayır! Ben değildim! Sanırım kanepedendi.
Sanırım oturma yeri... -Alex!
Hayır, ben... -Böyle gelin lütfen.
Böyle gelin. -Nasıl yaparsın?
Macau: Uzun kuyruklu, renkli bir papağan türü. Macau bir papağan.
Bunu biliyordum.
Sence ev sahipleri olarak bazı yasal haklarımız yok mudur?
Eğer istiyorsak evimizin arka tarafına bakamaz mıyız?
İnternetten araştırıp öğreneceğim bunu.
Kaç yaşında olduğunu merak ediyorum.
Benim tahminim...
95 ile 105 arasında bir yaşta.
Bu gece çok iyi gözüküyordu. -Evet öyle.
Oldukça sağlıklı gözüküyordu.
Evet.
Bu iyi. -Evet.
Selam!
Selam Bay Bezelye.
Bayan Connolly!
Bayan Connolly!
Evet. Kimsiniz?
Benim Alex. Acaba televizyonunuzu biraz kısabilir misiniz?
Aşağıda onu duyabiliyoruz.
Uyuyakalmışım. Üzgünüm. -Sorun değil.
Kısıyorum. -Tamam, teşekkürler.
Gitmeliyim. Sana iyi günler. Sonra görüşürüz.
O bölümü bitir. -Bitireceğim.
Günaydın Alex. -Günaydın Bayan Connolly.
Bunu geri vermek istedim. Ben içmeyeceğim, belki siz istersiniz dedim.
Teşekkürler. Çok naziksiniz.
Sizin için yapabileceğim bir şey varsa haber verin, olur mu?
Aslında bir şey var.
Üzgünüm hiçbir şey duymuyorum.
Çok belirgin bir sesti.
Borulardan pat-pat-patata-pat-pat diye bir ses geldi.
PAT! PAT!
Artık bu ses çıkmıyor, durmuş.
Ne diyeceğim, tekrar duyarsanız beni çağırın, gelir dinlerim.
Tamam o zaman, anlaştık.
Alan, sevgili oğlum, düşünüyordum da...
Alex! -Pardon?
Alex! İsmim Alex. -Biliyorum.
Hayır, sanırım Alan dediniz ama...
Hayır, hiç sanmam. Ben isimleri unutmam.
Çöpü çıkartmama yardım eder misin?
Fareleri beslemek istemeyiz.
İç çamaşırımla ne yaptığını sanıyorsun sen?
Ben olsam, metni sığdırmak için başlık altını biraz yukarı çekerdim.
Sen sıkıştırma işinde çok iyisin Nancy!
Çünkü düne kadar evim ufak bir çocuk büyüklüğündeydi.
Ama yeni evime bir bak!
Aman tanrım! -Harika değil mi?
Evin bir alanı hem oturma odası hem de salon.
Nancy! Şöhret Mührü sayfası bitti mi?
Cepte say! -Bu da ne demek?
Yakında bitiririm demek. -Yakında bitiririm demek istiyorsan...
neden yakında bitiririm demiyorsun? Yani cepte say...
kafa karıştırıcı, hem de herkes için.
Bay Bezelye mi? Bu da nereden çıktı?
Alex!
Alex! -Hey!
Selam! -Selam!
İş nasıldı? -Herman her zamanki gibi çıldırdı.
Sen kestiriyor muydun? -Hayır, ben...
Kitap koleksiyonumu yeniden düzenliyordum.
Karanlıkta mı?
Sonra bir kaç saniyeliğine gözlerimi kapattım, sadece düşünmek için.
Bu akşam yemeği mi? -Evet.
Çalışman nasıl gitti? Beş altı milyon sayfa yazdın mı?
Daha çok beş altı kelime... -Ne oldu?
Üst kat komşumuz bütün gün beni kendi işlerine koşturdu.
Gerçekten mi? -Evet.
Sınırlarını çizmen gerek.
Ona çalıştığını söyle. Bunu anlayacaktır.
Ne o? -Eve dönerken birkaç şey aldım.
Bu bir taban halısı. Beğendin mi? -Evet. Ne kadara aldın?
Tabanı pek kaplamadı galiba.
İki yüz dolar gibi bir şeydi. Hatırlamıyorum.
Gerçekten mi? Bu iki yüz dolar mıydı?
Evet. Ama bu iki oda arasında onları birbirine bağlayan parça.
Şuna baksana! Bak! Bak!
Bu orjinal bir pablo oyması.
Gerçekten mi? Harika! Nedir bu bir tür...
Maya Guacomele kasesi falan mı?
Bu bir tabure.
İşte! Bir dene!
Neyiz biz, Hobit mi?
Su lekesi!
Borulardaki problemi bu sabah Bay Rhodes'a anlattım.
Pat-pat-patapata-pat-pat, PAT! PAT! diye ses çıkartıyorlardı.
Bütün banyo patlayabilirmiş.
471 dolar mı?
Saat kaç? Üç saattir mi buradasınız?
Evet. -Tatlım bunlar orjinal karolar.
Sesi nasıl duymazsın?
Uyuyordum tatlım. -Kestiriyordu.
Gündüzün ortasında! Utanç verici!
Tamam! Yetkim alınmadan yapılan tamiratın ücretini ödemeyeceğim.
Kendin yap istersen. Boruları duvardan sökebilirim.
Ne?
Anlamıyorum. Ne dediğini anlamıyorum.
Yap! Sen yap!
Sen yap! Sen yap! Duvarı mı yıkmak istiyorsun?
Alex! -Ne?
Tamam, unut gitsin. Yap hadi!
Bay Rose'a bir şey yapması için yalvardım, çok korkmuştum Nancy.
Tamam! Gelecek sefere bir şey olduğunda beni arayın Bayan Connolly.
Size kartımı vermiştim. -Alan!
Unutmadan vereyim, bugün ayın ilk günü.
Seksen sekiz dolar.
Saymak ister misin?
Unutma, seni rahatsız ederse sınırlarını belli et.
Nazik davran ama katı ol. İki olumlu adıma bir olumsuz...
Bu da nedir? -Psikoloji!
Dinle! Beni bekleme çünkü geç saatlere kadar çalışacağım.
Seni seviyorum. -Seni seviyorum.
Günaydın Alex. -Günaydın Bayan Connolly.
Acaba sana kısa bir soru sorabilir miyim?
Tabi. Bakın ne diyeceğim.
Size bir şey söylemek istiyorum.
Bir kitap üstünde çalıştığımı biliyorsunuz.
Ve bu kitabı bitirmek için üç haftam kaldı.
Ve editörüm tam tarihinde masasında olmasını bekliyor.
Bu anlaşmayla belirlenmiş tarihi. -Anlıyorum.
Benim de bütün vaktimi kitap üstünde çalışarak geçirmem gerek.
Bu daire aynı zamanda benim ofisim.
Burası benim ofisim gibi. Bir avukat olsaydım...
ve her gün işe gitseydim gelip kapımı çalamazdınız değil mi?
Çünkü orada olmazdınız, değil mi?
Bu yüzden lütfen ben bir avukatmışım burası da ofisimmiş gibi yapalım.
Ve gerçekten ama gerçekten son derece önemli bir aciliyet olmadıkça...
saat 09:00 ile 18:00 arasında ben burada değilim, tamam mı?
Çok uzaklara, ofisime gitmişim, anladınız mı?
Ve saat 18:00'dan sonra buradayım.
Tamam mı? -Seni tamamen anladım.
Seni rahatsız ettiğim için özür dilerim.
Hiç etmediniz. Tamam. İyi günler.
Sadece...
Ne? Sadece olan ne? Nedir?
Dün kitabının bir kopyasını satın almıştım.
Acaba imzalar mısın diyecektim.
Tabi eğer çok meşgulsen iş saatlerinden sonra gelebilirim.
Hayır, hayır!
Bu çok hoş. Satın almanıza gerek yoktu, ben de binlerce var.
İyi yere harcanan bir para bu.
Sadece yıllarca kıymet vereceğim bir şey yaz.
Tamam.
Şuna ne dersin? En sevdiğim üst kat komşuma...
İmza Alex Rose. İşte buyrun.
Umarım beğenirsizniz. -Beğeneceğimi biliyorum.
Pekala, iyi günler.
Alex! -Evet.
Biraz önce bu konuyu tartışmıştk ama...
acaba Rose ve Rose şirketi eczaneye kadar...
yaşlı kadına eşlik edebilir mi diye merak ediyordum.
Dışarısı hiç de güvenli değil ve..
aylık ilaçlarımı yenilemem gerek.
Çok az zaman alır.
30, 31, 32
33, 34, 35...
36... -Nicorette ne kadar abaca?
43,97$.
Kafamı karıştırmayın lütfen.
1, 2, 3...
8, 9, 10...
1, 2, 3...
22, 23...
24... -25, 26, 27...
28, 29, 30. Tamam, işte oldu.
Böğürtlen!
1, 2, 3...
Onunla konuşacağını sanıyordum. -Konuştum tatlım, konuştum.
Onunla çok açık konuştum. O sadece...
bir şekilde beni kullanmayı becerdi.
Seni kullandı mı?
O çok kurnaz biri.
O kurnaz bir yaşlı...
kadın!
Bak ne diyeceğim...
Yarın daha iyi olacak neden biliyor musun?
Çünkü yarın Cumartesi ve biz çalışmıyoruz, bütün gün evde uyuyabiliriz.
Söz veriyorum yarın her şey daha güzel olacak tamam mı?
Günaydın Nancy.
Bu Nancy Kendricks.
Onlar müzik aletleri mi? -Evet!!
Biz nefesli çalgılar müzik grubuyuz.
Cuma günü St. Augustus'ta konserimiz var.
Haydi gidip alışveriş yapalım.
Tatlım bak!
Ne aldın? -Remmings Royale. 50 dolar.
En başta ne istediler? -50 dolar.
Bak bir tavuskuşu aldım.
Harika değil mi? -Süper.
Ne işe yarıyor?
Süs olarak duruyor, güzel görünsün ve estetik açıdan zevk versin diye.
Gündüz yatağına neden ihtiyacımız var?
Kestirmelerin için.
Tatlım sadece iki dakikalığına bir kez kestirmiştim, gözlerimi dinlendirmek için.
Kese kağıdında ne var?
Dualarımızın cevabı!
Şunu yanında deneyelim.
Neyi unuttuğumuzu hatırladım biliyor musun?
Daireyi vaftiz etmeyi unuttuk.
Ben de düşünüyordum ki...
Evimizi seviyorum.
Aman tanrım! -Ne yapıyor o?
Bilmiyorum. Sence her şeyi gördü mü?
Hey nereye gidiyorsun?
İşte bu benim şansım, oraya gitmeliyim.
Ne yapacaksın?
Problemlerimizin çözümü. -El çırpma aleti.
Ne işe yarıyor?
O uykuya dalınca televizyonu odamızdan kontrol edebileceğiz.
Sen gözcü ol. Geldiğini duyarsan bir yerlere vur, gürültü falan yap.
Tamam, tamam.
Kapat çeneni! -Kapat çeneni!
Merhaba. -Merhaba küçük Dicky.
İşte döndüm değil mi? -Evet.
Tahmin et bakalım torbada ne var?
Sosisli sandviç. Sosisli sandviç.
Seni Dicky'cik. Ve sana ne yapacağımı söyleyeyim.
Önce ben çiğneyeceğim.
Çok güzelmiş Dicky.
Çok güzel.
Bak ne diyeceğim. Biraz müzik dinleyelim mi?
Biraz müzik, biraz da dans.
Senin en sevdiğini koyacağım.
En sevdiğin parça. Büyük ***'in de en sevdiği parça.
Dans et.
Lanet olsun!
Bayan Connolly!
Bayan Connolly!
Bayan Connolly! -Nancy!
Sen misin? -Bayan Connolly!
Bir saniye...
Bayan Connolly!
Nancy! Ne güzel bir süpriz.
Sana çay yapayım.
Seni burada görmek çok güzel.
Beraber çay içelim.
Ve bisküvi.
Tatlım!
Çok üzgünüm. Sen iyi misin?
Sana ne oldu? Hesapta gözcülük yapacaktın.
Biliyorum, biliyorum.
Pekala, işte başlıyoruz.
Hazır mısın? -Evet.
Sen bir dahisin!
Bu çok tuhaf.
Bunu nasıl biliyor? Nasıl kullanacağını nasıl bilebilir?
Kutuları falan yukarıda bırakmadın değil mi?
Nancy Kendricks. -Nancy ben bayan Connolly...
Acil durum!
Acil durum! Acele edin!
Koşun!
Bayan Connolly, bugün baskıya giriyoruz...
ve her şey çok karışık Alex'e sorar mısınız?
Nancy, Nancy bu şeyi baskıya göndermek için 27 dakikamız var.
Telefonu kapar mısın lütfen. -Teşekkürler bayan Connolly...
Yeni listem nerede kızlar, nerede? -Neredeyse bitti.
5 saniye! -Tamam, tamam.
Tamam. -İşte.
Bu mu? -Evet.
Aldın mı? -Evet.
Hiçbir şeyi cebimde bilmek istemiyorum, derhal elimde olmasını istiyorum.
Çok güzel, çok hoş... -Ben de beğendim.
70, 75 metre kare falan mı?
170 metre kare kadar.
Ama oldukça sıcak bir yer gibi görünüyor şöminelerden dolayı. Üç tane var.
İşte burada, üçüncü şömine. -Vay canına!
Bu daire harika.
Beğendiğine çok sevindim.
Gerçekten...
Harika bir koleksiyon. -Teşekkür ederim.
Alex Rose'un ilk baskıları için yer ayırmayı unutma sakın.
Eee? -Eee evet.
Son nasıl olacak? -Son mu? Harika olacak.
Biraz dolambaçlı bir hale geliyor, çünkü daha kötü olsun...
Sadece çarşamba günü teslim et yeter.
Yönetim orta seviye yazarlarla ilgili oldukça sert.
Ben sadece orta seviye miyim? -Şimdilik.
Ama şaheserini teslim ettikten sonra olmayacaksın.
Elimizdeki mobilyaların çoğunu yeniliyoruz.
Ve Miller/Eimslack almak istiyoruz. Herman sen Eimslack severdin.
Nancy daha yeni bir parça aldım.
Leopar desenli şey giyen kızla gelen adamı sen mi getirdin?
O Chick. Don Piper serisinde bana danışmanlık yapıyır.
Dedektif falan mı yani?
Hayır.
O bir kiralık katil.
Hayatını adam öldürerek kazanıyor.
Peki partide ne işi var?
Sakin ol. O dikkatli biri, normalde koruma olarak çalışıyor.
Sen ne iş yapıyorsun Chick?
Ben pornocuyum!
Size kartımı vereyim. Belki lazım olur.
Bayan Connolly adında yaşlı bir İrlandalı kadın.
Ve bu akşam kilisede nefesli çalgılar topluluğunda çalıyor.
Her tür inanılmaz detaylarla dolu. Görmeniz için sabırsızlanıyorum.
Çünkü çok güzel. Herman gel bak...
Herman!
Ev sahibi olmanız kiracınızın evine istediğiniz an girme hakkı varmez.
Sadece arkadaşlarıma göstermek istedim.
Sizin kilisede konserde olmanız gerekiyordu.
Hayır. O haftaya cuma.
Önümüzde çalışacağımız koca bir hafta var.
Zavallıyı korkutmuşsunuz.
Bayan Connolly isterseniz davacı olabilirsiniz.
Hayır bunu yapmak istemiyorum. Onlar çok iyi bir çifttir.
İyi geceler. -İyi geceler bayan Connolly.
Gözüm ikinizin de üstünde olacak.
Hem de sürekli!
Alex'di değil mi? -Selam Chick.
Size ufak bir ev hediyesi getirdim.
Bu çok hoş. -Bakın.
Bunlar çok zevkli şeyler.
Çiftler için yani. -Çok düşüncelisin.
Teşekkürler.
Belki daha fazlasına ihtiyacınız olur diye kartımı "Kıç Polisi" nin içine koydum.
Kendinize iyi bakın. -Parti için teşekkürler.
Ben şununla ödül almıştım.
Onun kilisede olması gerekiyordu.
Yüzünüze sprey sıkıldı diye beni işten kovamazsınız.
İnan bana, keşke böyle olsaydı, keşke seni bu yüzden kovsaydım.
En iyi restoranlar sayfasını gördün mü acaba?
Aman tanrım!
"Sırtımı Ovala! Alex banyoda."
"Bay Bezelye"
Bay Bezelye nasıl?
Alex!
Yo! Yo! Yo! Olmaz!
Şimdi uyayamazsın, kitabını bitirmelisin çünkü paraya ihtiyacımız var.
İşten kovuldum.
Evet, biliyorum. Gördüm.
Demek gördün! -Evet, korkunç.
Ailem bu dergiyi okuyor, artık penisime bezelye dendiğini biliyorlar.
Benim hatam değildi.
Sen kestirirken beni arayıp duruyordu.
Bininci kere söylüyorum, ben kestirmiyordum.
Tamam, belki bir ara kestirdim. Kestirmek ne zaman suç oldu?
Tatlım burada çalışamıyorum, imkansız. Denedim ama olmuyor.
Son altı haftada sadece üç sayfa yazabildim.
Sadece üç sayfa. Kitabı gelecek Çarşamba teslim etmeliyim.
Yani, kitabı teslim etmezsek ne yapacağımızı bilemiyorum.
Hiçbir şeyin parasını ödeyemeyiz. Halıların, taburelerin parasını ödeyemeyiz.
Sevdiğin Tenchillo kasesinin parasını ödeyemeyiz.
O komik fincanın parasını ödeyemeyiz.
Bir süreliğine evden çıksan...
ve Starbucks'ta falan yazsan nasıl olur?
Peki sonra ne olacak? Burada kalıp iş mi arayacaksın?
O da seni sağa sola koşturup kendi işlerini yaptırtacak.
Senden istediği her türlü ıvır zıvır işi yapacak mısın?
Bence buna dayanamazsın.
Bak seni seviyorum. Ama dürüst olmak gerekirse...
ben bunları yaşadım ve buna katlanabileceğini sanmıyorum.
Dayanabilirim. Bir şey olmaz.
Nancy!
Nancy tatlım. -Merhaba, Bayan Connolly.
Bu sabah Alex'in evden çıktığını fark ettim...
ve sen de burada kaldın.
Beni işten çıkarttılar.
Üzüldüm.
Ama bence bu daha iyi oldu. Bırak Bay Rose dışarı çıkıp...
evin ekmeğini kazansın.
Bana sen dışarıda para kazanırken kocanın evde kalması...
hep tuhaf gelmişti zaten.
O bir yazar. -Yazar mı?
Adam yeni doğmuş köpek yavrusundan fazla uyuyor.
Ne hakkında yazıyor, koyunlar mı?
Bir şey mi vardı, Bayan Connolly?
Sanırım bir şey var diyebiliriz.
Mutfağımda sergilenen bir şey var.
Bu fare pisliği değil, kuru üzüm.
Bu bir fare pisliği.
Kuru üzüm!
Üstüne lizol sıkmıştım.
Bir yandan sevimli bir ifade takınıp, masumu oynuyor...
"Nancy! Bana yardım edebilir misin?"
Fare pisliği buldum.
Onun kuru üzüm olduğunu biliyordu.
Özellikle broşür tasarlamışlığım yok ama...
Saat birde mi? Harika rabbi, çok teşekkür ederim.
Nancy! -Tamam.
Nancy!
Nancy! Aşağıda mısın?
Ne oldu Bayan Connolly?
Küçük Dicky, güvercinlerin olduğu bacaya sıkıştı.
Oraya nasıl girdi?
Ona zarar verme!
Dicky oğlum!
Dikkatli ol!
Kendinden utanmalısın!
Çaresiz, küçük bir Macau'yu böyle korkuttuğun için.
İşler hiç iyi gitmiyor.
Sana söyledim, o kötü kalpli, numaracı bir ihtiyar.
Bu hızla giderse kitabı asla vaktinde bitiremem.
Lanet olası kiracı yasaları. Keşke onu evden atabilseydik.
Ona iyi davranmayı denesek...
Belki de ona bir hediye alabiliriz.
Hediye mi? -Evet. Ve ona ayrılmayı düşünür mü diye sorarız.
Ona soralım mı? -Evet.
Sadece soracağız. -Tamam, belki biraz yalvarmak gerekir.
Ama güzelce...
Belki yalvarmamız onu etkileyebilir.
Her çikolatanın içinde ne olduğunu gösteren bir kağıt var.
Bu sizin fikriniz.
Bayan Connolly, doğruca konuya gelmek istiyorum.
Alex ve ben bir çocuk sahibi olmaya çalışıyoruz.
Gördüm, oturma odasında...
Evet.
Mesele şu. Çocuğumuz olduğunda üst kat bize lazım olacak.
Anlamadım hayatım.
Size ödemeye hazırız...
Bir miktar...
Buradan gitmemi mi istiyorsunuz?
Sizce de daha rahat olmaz mısınız?
Sizin yaş grubunuzda insanlarla...
Güneşli Miami plajlarında.
Ben İrlandalıyım. Orada sosis gibi kavrulurum.
Ayrıca burası benim evim.
Ev!
Zümrüt Ada!
Eski çimenlere geri dönüş!
Bak! İşte bu düşünülebilir.
Elli yıldır vatanıma gitmedim.
Karamelli!
Peki ya İrlanda?
Ve oraya taşınmanız...
Muhtemelen orada da artık televizyon vardır, değil mi?
Elbette var. -Tabi, hem de renkli.
Kararımı verdim.
Yapacağım şey...
Bayan Connolly!
Boğuluyor! Boğuluyor! -Bir şey yap!
Aman tanrım! Alex! Alex! -Haydi!
Haydi!
Haydi!
Aman tanrım!
Çekil!
Alex! N'apıyorsun?
Kalp masajı. -Dur! Kes şunu!
Tanrım! Bir, iki, üç, dört, beş...
Tamam, ona suni tenefüs yap.
Hayır. Gerçekten mi? -Evet, evet. Suni tenefüs yap.
Tamam.
Hayır, ağzının içine üfleyeceksin. Hadi!
Bir daha! Bir, iki, üç, dört, beş, hadi, bir daha!
Tek nefes, tamam. Bir, iki, üç, dört, beş.
Tekrar.
Ne yapıyorsun?
Çikolata yüzünden boğuluyordunuz.
Çikolata boğazınıza kaçtı!
Devam edin Bayan Connolly.
Hatırladığım son şey, çikolatalarından bir tane yediğim.
Ayıldığımda...
O beni taciz ediyordu...
ve karısı da beni tutuyordu.
Hayır. Hayatını kurtarmaya çalışıyordum. -Bir keresinde iç çamaşırımı çalmıştı.
Koklamak için.
Bu çok saçma. Çikolata yüzünden boğuluyordu, ben de doğru...
Kapa çeneni!
Burada senin gibi tiplerin bir listesini tutuyoruz.
Cinsi sapık listesi.
Cinsi sapık mı?
Bir de çocuk yapmak istiyorlar!
Keşke bıraksaydık da boğulsaydı.
Biliyorum.
Ne alırsınız?
Dinle! Bu kitabı bitirmek için 12 saatim var.
Acaba bütün gün burada oturup yazabilir miyim?
Hiç sorun değil. -Sağol.
Nancy!
Ben de seni arayacaktım.
Korkarım burada bir sorun var.
Bir iş görüşmesine gitmem gerek, sonra ilgilenirim.
Sorun değil, ben de halıcıyı ararım.
Sıkıca vur! İyice yerine otursun.
Düşüp boynumu kırmak istemem.
Bunu istemeyiz.
İşte sorunlu kısım burası.
Dublin'li fahişeler kadar gevşek.
Hadi, iyice çak onu!
Evet!
Hadi, çak şunu!
Melbu yağını kullan! -Tamam, olur!
Onu merdivenlerden aşağı mı ittin?
Hayır! Ama bunu hayal ettim.
Ve bu hoşuma gitti.
Ben kötüyüm. Korkunç bir insanım.
Teşekkürler.
Yapma! Hayatlarımızı mahvetti.
Böyle şeyler düşünmen çok normal.
Gerçekten mi? -Evet.
Ben de bir kaç kere düşündüm.
Ne mesela?
Bilirsin işte, boynunu kırmak...
elektrik vermek...
öldürene dek dövmek...
kafasını kemek...
boğmak, çekiçle vurmak...
ama insani bir biçimde...
onu minik parçalara ayırmak...
ama bir şey hissetmemesi için önce onu öldürmek.
Bunu açıklığa kavuşturmana sevindim.
Sen de kötüsün!
Bitirdim.
İşte ben buyum.
İnanılmazdı. Son altmış sayfa sanki aktı gitti.
O gerçekten iyi şampanyayı açıp kutlayalım mı?
Alex! Alex! Nancy!
Çabuk gelin! Koca bir sıçan!
Dolaplarımın altına kaçtı.
Gelin! Hadi çabuk gelin!
Çabuk ol Alex! -Ben şişeyi açayım.
Hemen dönerim.
Bir sıçan olduğundan, emin misiniz Bayan Connolly?
Yüzünü gördüm.
Yüzünü mü gördünüz?
Tamam. Bakalım bu koca, kötü fareyi bulabilecek miyiz?
Başka bir şey olmadığından emin misiniz? İnsan karıştırabiliyor.
Sıçan? -Nerede? -Orada!
O mu? O bir sıçan değil. O bir tarla faresi...
Alan! Çantan ateşe düştü!
Olamaz! -Alan!
Kitabım!
Alan!
Kendini yakacaksın!
Kapı! Nancy! Kapı! Kapıyı aç!
Nancy! Kapı!
O kitabın mı?
Kapıyı aç! -Tamam! Aman tanrım!
Hayır!
Hayır! -Yapma Alex!
Hayır! Dur! Dur!
Hayır! Hayır!
Bunu kasten yaptığına yemin edebilirim.
"Öldürücü bir virüs New York şehrini vurdu."
"Doktorlar bu türün 5 yaş altı çocuklar ve özellikle de...
yaşlılar için çok tehlikeli olduğu uyarısında bulunuyorlar."
"Belirtileri arasında yüksek ateş, bulantı ve şiddetli ishal yer almakta."
Bay Rose!
Basamaklara biraz tuz döker misiniz? Çok feci buz tutmuşlar.
Öyleyse dışarı çıkmayın.
Dev gibi bir römork kamyonu...
onuz ezdi, arkasında da çektiği bir kamyonet vardı.
Alex! Bu korkunç bir şey! -Biliyorum, biliyorum.
Biliyorum, inanabiliyor musun?
Hayır, inanamıyorum.
Seni uyarmaya çalıştım Alex. Bütün kontratlarını iptal edeceğiz.
İhlal etmedim ki? Dizüstü bilgisayarım parçalandı.
Üzgünüm hayatım.
Bahaneler bulduğun enerjiyi çalışmana yansıtsaydın...
belki vaktinde teslim edebilirdin. Afedersiniz!
Köpekbalığı var mı?
Evet, efendim. -Harika. Kemiksiz olsun.
Merhaba!
Kendini nasıl hissediyorsun?
Bir ayıyı yatağa düşürebilirim.
Kimler gelmiş? İçeri buyurun!
Merhaba Bayan Connolly. -Şükran Gününüz kutlu olsun.
Teşekkürler. -Nasılsınız?
Harikayım!
Ama siz ikiniz nasılsınız?
Biraz soluk gözüküyorsunuz.
Hayır, hayır, biz iyiyiz.
Size patlamış mısır getirdik.
Ne güzel! Patlamış mısıra bayılırım, Küçük *** de öyle.
Güzel bir şükran günü yemeği yediniz mi?
Evet tatlım. Postanedeki o tatlı İtalyan kadın...
bana güzel bir yemek getirdi.
Tek sorun, artıkların bir kısmı çöp öğütücüden geçmedi.
Çünkü sizin çöp öğütücünüz yok.
Yok mu?
Feci tıkanmış.
Tamamdır!
Bana kalırsa size bir virüs bulaşmış.
Tanrıya şükür, memur Dan beni geçen hafta aşı olmaya götürdü.
Böyle bir şok Küçük *** için lezzetli bir yiyecek gibi.
O çok dayanıklıdır.
Ne kadar alabiliriz Kenneth?
Bu fiyatı ne kadar düşürmek istediğinize bağlı.
Her şeyden önce çok fazla para ödediniz.
Bir de kiracınız var.
Bize tatlı bir yaşlı hanım olduğunu söylemiştin.
O kelimelerin ağzımdan çıktığını düşünemiyorum bile.
Bize bu cehennem çukurunda tıkılı kaldığımızı mı söylüyorsun?
Evet. Tabi çok büyük bir kredi almayı düşünmüyorsanız.
Ne kadar büyük? -Çok büyük!
Hayatımız kaydı değil mi?
Evet, böyle de söylenebilir.
Sence Jane sana ikinci bir şans tanır mı?
Hayır. O iş bitti.
Zaten hem romanı baştan yazıp...
hem de onun küçük hizmetkarı olarak vazifelerimi nasıl yaparım ki?
Onun küçük ayakçısı olarak... Benim bir sürü sorumluluğum var, tatlım.
Onunla gidip üzümleri saymama ihtiyacı olabilir.
Ya da ısıtıcısını tamir etmeme, ya da onunla şeye gitmeme...
çamaşırhaneye gitmeme, ya da gidip muz kabuklarını ayıklamama...
Gidip çöplerini atmalıyım, aylık reçetelerini almalıyım.
Ya da gidip kıçını silmeliyim.
Tanrı korusun, ya kıçından bok sarkarsa...
Alex! -Hayır ciddiyim.
Küçük bir tavşan gibi iki kat hızla oraya koşmalıyım...
elimdeki küçük tuvalet kağıdıyla kıçını silmem gerek.
Sonra da, "Ne güzel Bn. Connolly" demeliyim, "küçük kakanız ne güzel."
Bu da ne? Bezinizde biraz kaka mı kaldı?
Gidip onu temizleyeyeim. Hem de dilimle...
Afedersiniz efendim. -Artık yeter!
Afedersiniz!
Gidiyoruz, Dicky oğlum.
Tamam. Hadi gel, fazla vaktimiz yok.
Bazı işleri halledecek, bu da bize 12 saat verir.
Şeker kavonozuna biraz tuz!
Hey! Gel şuna bak!
Tamam!
Alex! -Halıya takıldım, iyiyim.
Ne yaptığını biliyor musun?
Elbette. Çalışma odandaki lambayı ben bağlamıştım.
Çünkü eğer şaft onu haklamazsa birazcık gaz zehirlenmesi haklar.
Bir numaralı pilot söndü.
İki numaralı pilot da söndü.
370 derece yeter herhalde.
Fırının pilot ateşini söndürmeyi unutmadın değil mi?
Sevgilim!
Alex!
Tavandan üstümüze su damlıyor. -Farkındayım.
Rahatlatıcı değil mi?
Alex! -Merhaba.
Aşağıda büyük bir su lekesi var, gidip borulara bakacağım.
Yüzüne de ne oldu öyle?
Solaryum makinalarından birinde uyuya kaldım, iyiyim.
Kızarmış koyuna benziyorsun.
Nasıl gidiyor koyun kafa?
Neredeyse bitti.
Gecede ortalama 90 kez kanalı değiştirmeye kalkıyor.
Ve bu 80 santimlik mesafeyi yürüyor.
Gelecek hafta Hawai 50 maratonunun sonuna vardığında...
asit zemin kaplamalarını eritmiş olur.
Ve biz de sonunda mutlu oluruz.
Bizim suçumuz değil, memur Dan.
Belki de tesisatçıyı bulmalısınız, boruları o tamir etmişti.
Öyle değil mi? -Evet.
Her ihtimale karşı bu haftasonu bir otelde kalalım.
Tatlım, artık tavanda bir delik olduğuna göre...
belki de burası yeni bir merdiven için kullanılabilir.
Evet. İyi fikir.
Nereye gidiyorsun? -İşi garantilemeye.
Alex, olmaz. Bay Tavuskuşu olmaz.
Tatlım, Bay Tavuskuşu takım çalışmasına katılmak zorunda.
İşte bu!
Dans seyrediyor.
Onun yaşındakiler bunu seyretmez.
İşte seksi dansçınız!
Kutsal Meryem ve Yahya, aşağı düşebilirdim.
Buradaki döşemeler tamamen çürümüş.
Aylar önce boruları tamir etmesi için bir Rus tutmuştu.
Ve işini nasıl yaptıysa, bütün bu bölgeye su zarar vermiş.
Bay Dan'e saygısılık etmek istemem Alex ama...
sen kendin burada borularımla uğraştın...
birkaç gün önce.
Demek borularla uğraştın ha?
İşte bir ceza daha!
Ne için? -New York'ta izinsiz tesisatçılık yapamazsın.
Tesisatçılık mı? Tesisatçılık yapamaz mıyım?
Benimle alay mı ediyorsunuz, Bay Rose?
Sizinle alay etmiyor. -Hayır, sizinle alay etmiyorum.
Etmiyorum. -Ben de öyle düşünmüştüm.
Çünkü belediye müfettişlerinin...
sizin gibi gecekonducuları yemek niyetine yiyeceğini biliyorum.
Anladınız mı?
Anladım... Ben gecekonducu...
Ve bayan Connolly'e yeni bir televizyon alacaksınız.
Hatta, Bayan Connolly...
televizyonu ben seçeceğim.
Bana şu el çırpınca kapanan şeylerden alır mısın?
Seyretmesi çok daha kolay oluyor.
Ot var. Ot var. Hey bayım!
Silah var mı? -Ne?
Silah var mı?
Silah! -Silah mı?
Demek sonunda buraya vardık.
Sanırım öyle.
Daha önce elime hiç silah almadım.
Burada ihtiyacım olan her şey var.
Ruhsatsız silahla ateş etmişsiniz, soruşturmaya kadar...
Bu bir kazaydı.
Deneyimlerime göre karılar kocalarını kazayla penislerinden vurmaz.
Ve söz konusu olan kişi bunu çok hakediyor olsa da...
Eşin diğerini suistimali...
bu eyalette çok ciddi bir suçtur.
Şimdi size iyi geceler.
Beni kullandığını düşünüyor.
Beni neden vurdun?
Çok şanslısınız!
Eliniz, kurşunu organınızın dokularından uzak tutmuş...
ve dip kısmını sıyırmış.
Peki ya, şey işte... Üzümleri ne durumda?
Bunu hissettin mi?
Evet. -Bu iyi!
Tamam. Bir kaç test daha yapacağım ama bence yarın çıkarsınız.
Zavallı Bay Bezelye!
Bunu takımımız için yaptı.
Biliyorum. Bence bu cinayet işi büyük bir hata.
Öyle mi düşünüyorsun?
Belki de daha kolay bir biçimde halletmeliyiz.
Bu hiç de kolay değil.
Ama geceleri ön kapıya üç kilit vurduğunu biliyorsun.
Biraz daha, biraz daha!
Nerede?
Belki koltuktadır.
Beni yakaladınız.
Her mavi ayda bir sigara içerim.
Üşümüş olabileceğinizi düşündük ve size bir yastık daha getirdik.
Ne kadar düşüncelisiniz.
Diğer ev sahiplerine hiç benzemiyorsunuz.
Alt kattan çok ev sahibi geçti.
Ama siz ikinizin kalıcı olduğunu biliyorum.
Memur Dan, yeni televizyonumu getirdi.
140 sm genişliğinde.
Ve bana bu hoparlörleri verdi.
Orada ve koltuğumun yanında.
Sanki bir sinemada gibiyim.
Burası harika olacak.
Siz iki sevgili çocuk!
Ben... Memur Dan...
büyük, mutlu bir aile olacağız.
İrlandalılar şöyle derler:
Bir kapıdan girip, diğerinden çıkmak şanssızlık getirir.
Bu ölüleri çağrıştıran bir harekettir.
Kötü ruhları ve benzer şeyleri...
İyi geceler.
Biliyor musunuz canlarım?
Bence yeterince sıcağım...
sahip olduklarımla...
İyi geceler.
Bu kesinlikle hayatımın en tuhaf yedi dakikasıydı.
Kaptan Connolly bunun iki katı büyüklüğünde...
dalgalarla boğuşurdu.
Öyle değil mi Küçük ***?
Büyük, mutlu bir aile olacağız.
Hata bizde mi? Onu öldürmeyi beceremiyor muyuz?
Suç bizde değil. O bir hilkat garibesi.
Hey! Bunları atacağını sanıyordum.
Atmıştım. Çok tuhaf, oraya nasıl geldiklerini anlamıyorum.
Ya! Tabi! -Kıç Polisi!
Kıç Polisi'ni bana ver.
Ruh haline bağlı olarak ya burada televizyon seyrediyordur...
ya da burada bir sigara içiyordur.
Şu an çok kalabalık göründüğünü biliyorum ama oraya girdiğimizde...
çok daha sade bir hale sokacağız. -Nancy!
Ne? -Şimdi...
Afedersin!
Buraya girmenin en kolay yolu nedir?
Bize kalırsa...
mutfak asansörü etkili olacaktır.
Ve tırmanmak için de fazla çekmeye gerek yok.
Senin için arka kapıyı açık bile bırakırız.
Peki Chick, bu bize ne kadara patlayacak?
25 bin.
Öyle mi? Bizim kafamızdaki rakam biraz farklıydı.
Biz daha çok şey düşünüyorduk...
beş yüz gibi.
Benim işimin alt limiti 25 bin dolardır.
Tamam.
Bunu ne zaman yapabilirsin?
Perşembe gecesi yaparım. -Noel akşamı mı?
Evet. Önce bir partiye gideceğim sonra da onu haklarım.
Parayı mutfak asansörüne koyun, tamam mı?
Tamam. -Anlaşıldı.
Bilgisayarınızı unutmayın. -Çok teşekkürler.
Tamam. Şimdi tek ihtiyacımız olan şey 25 bin dolar.
Bence bu Jack Russell'ın şehirde bulabileceği en güvenilir dedektifti.
Bu uğruna öldürmeye değecek şeylerden biri. Ne dersin Sonny?
Kısa bir aradan sonra soru cevap kısmı için tekrar toplanacağız.
Diş operasyonu için. -25 bin dolar mı?
Biliyorsun işte, Nancy işini kaybetti ve...
evin senetleri var ve benim kontratım da iptal oldu...
ve işler çığırından çıktı. Ciddi olmasa sormazdım bile.
Parayı alabildin mi? -İhtiyacım olmadığını düşündü.
Ama koleksiyonumun için imzalı bir ilk baskı aldım.
Dört günde yazmış.
Nasıl olduğunu bilmek ister misin? Şunu dinle!
İşte!
Saçları parlak sarıydı. Vitamin içtikten sonra çişinizin alacağı renkte.
Güzel bir metafor. Puşt!
Seni aptal puşt! Senden de kitaplarından da nefret ediyorum.
Ve aptal karından da ve yoldaki bebekten de...
bir türlü büyüyemiyor çünkü annesi hiçbir şey yemiyor.
Sevgilim!
Sevgilim o parayı bulacağız. -Nasıl?
İki gün içinde 25 bin doları nereden bulacağız?
Hayır!
Bay Tavuskuşu olmaz.
Mutlu Noeller!
Çok iyiydiniz çocuklar! Sesinizi komşulara saklayın, olur mu?
Memur Dan! Ne hoş bir sürpriz!
Sizin için ne yapabiliriz?
Kurabiye getirdim, Bayan Connolly'e vereceğim.
Öyle mi? Tamam. Bu çok hoş.
Hayır, ben kendim çıkartırım.
Ben sizin için veririm.
İzin verir misin?
Orada olduğunu hiç sanmıyorum. -Orada değil.
Kapıya bıraksanız iyi olur.
Hey! Kesin şunu!
Hey! Sizi sersemler! Neler oluyor?
Çocuklar burada!
Bu evde aile içi şiddet yaşandığını biliyordum.
On dakika sonra geri geleceğim.
Hadi çocuklar, gidelim.
Güvenli!
Bir profesyonel yollayacaklarını biliyordum.
Beni zıpkınladın!
Seni yakaladım pis haydut!
Silahlı çatışmaya bıçakla geliyorsun.
Seni aptal!
Ne yapıyor orada?
İşini yapıyor.
Eğer dansetmek istiyorsan önce bana bir içki ısmarlamalısın.
Duman!
Çık üstümden seni yaşlı karı!
Dur! Bekle! -Ne var? Ne?
İyi misin? -Evet.
Küçük Dicky nerede? -Dicky! Dicky! İşte!
Dicky!
Orada olmanız büyük şansmış. -İyi ki yangın söndürücüyü almışım.
Biz ona yardım etmeye çalıştık.
Ve küçük Dicky'e. -Elektrikten kaynaklandığını yazacağım.
Teşekkürler. İyi.
İster inanın ister inanmayın, iki imza daha, sonra her şey bitecek.
Size bulduğumuz yeni yer nasıl? -Çok sevimli.
Bronx gelişen bir semt.
Doğru söylemişsin Kenneth! İnanılmaz bir yer.
Size tamir edeceklerini söylemiştim, öyle değil mi?
Friedman'larla tanıştırayım, Alex ve Nancy.
Merhaba! -Ne kadar teşekkür etsek azdır.
Burası tam rüyalarımın evi. Öyle sessiz ki!
Burası senin uyku bozukluğun için mükemmel değil mi?
Şimdiden uykum geldi.
Yukarı çıkıp hoşçakal demek ister misiniz?
Yola çıksak iyi olacak. -Gitmeliyiz.
İşlerimiz... -Evet.
Saçmalamayın.
Kadını yanan binadan kurtardınız, vedalaşmazsanız kalbi kırılır.
Gelin haydi!
Bayan Connolly size bir sürprizim var.
Bayan Connolly!
Biraz zor duyuyor.
Bakın kimler geldi!
Uyuyor. Hayatım!
Taş gibi kaskatı kesilmiş.
Hayır! Sadece zor duyuyor.
Bayan Connolly!
Ölmüş!
Zavallıcık! -Hayır.
Ölmüş olamaz!
Sanırım vadesi dolmuş.
Haydi! Friedman'ları ararım.
Bunun için kalmanız gerekmez, zaten fazlasıyla yaptınız.
Hadi! Hadi! Gelin!
Yaşadığı bütün o heyecan yüzünden olmalı.
İnanamıyorum.
Öyle hayat doluydu ki!
Yani...
Bütün farkımıza rağmen, yaşlı kadın...
çok cesurdu.
Hem de çok.
Sence cennette midir?
Bak ne diyeceğim, her neredeyse...
buradan daha iyi bir yerdir.
Öldüğünü söylediğimde yüzlerini görmeliydin, bayılacaklar sandım.
Biliyor musun, keşke orada olsaydım.
İnan bana nefesimi o kadar uzun süre tutmak kolay değildi.
Gelecek sefere komisyonundan daha çok pay istiyorum Kenneth.
Ne diyorsun? Sana istediğin her şeyi veriyoruz anne.
Kalan para Danny'le Karaipler'e gitmemize ancak yeter.
Kıçını tehlikeye atan benim.
Yapma! Alex ve Nancy'le işler kolay gitti.
Tatlı bir çifttiler.
Umarım iyi olurlar.
Bir şey olmaz. O bir yazar, onlar zorluklardan beslenirler.
Umarım yeni kitabı eskisinden daha iyi olur.
Belki bu kez bildiği bir konuda yazar.
Alex ve Nancy'nin rüya evi gerçek olamayacak kadar güzel olabilirdi.
Peki sonra sonsuza dek mutlu yaşadılar mı?
Kitabı okuyun!