Tip:
Highlight text to annotate it
X
'If I didn't care' adlı şarkı
kelimelerin anlatamadıklarını anlattı.
Bay Dufresne karınızın öldürüldüğü
gece aranızda geçen...
...tartışmadan bahseder misiniz?
Çok tatsızdı.
Bildiğim için memnun olduğunu
söyledi.
Gizli kaçamaklardan nefret
ediyormuş.
Reno'da boşanmak istediğini de
söyledi.
- Sizin tepkiniz ne oldu?
- Ona bunun olmayacağını söyledim.
Komşuların dediğine göre,'Reno'dan
önce cehennemde görüşürüz'...
...demişsiniz. Bu doğru mu?
- Öyle uygun görmüşler.
Gerçekten hatırlamıyorum.
Alt üst olmuştum.
- Peki tartışmanızdan sonra ne oldu?
- Bir bavul hazırladı.
Bay Quentin'de kalabilmek için
bir bavul hazırladı...
Glenn Quentin, Snowhills Şehir
Kulübünde profesyonel bir...
...golf oyuncusu. Karınızla birlikte
olduğunu ortaya çıkarmışınız.
- Onu takip ettiniz mi?
- İlk önce birkaç bara gittim.
Sonra yüzleşmek için evine
kadar gittim. Evde değillerdi.
Arabayı park ettim ve bekledim.
- Hangi amaçla?
- Emin değilim.
Kafam karışmıştı, sarhoştum.
Sanırım aslında onları korkutmak
istemiştim.
Eve geldiklerinde içeri girdiniz ve
onları öldürdünüz.
Hayır ayılmıştım. Arabaya geri
döndüm ve uyumak için eve gittim.
Yol üzerinde silahımı Royal
Nehri'ne attım. Bundan çok eminim.
Benim anlam veremediğim nokta ise
ertesi sabah temizlikçi...
...bayanın eşinizi sevgilisiyle
birlikte yatakta otuz sekiz kalibrelik...
...kurşunlarla vurulmuş olarak
bulması. Bu size de büyük bir...
...rastlantı gibi geliyor mu yoksa
sadece ben mi öyle düşünüyorum?
Evet öyle.
Silahınızı cinayetler işlenmeden
önce nehre attığınızı iddia ediyorsunuz.
- Bu biraz yanıltıcı.
- Bu gerçek.
Polisler üç gün boyunca o nehrin
dibini aradı ama silah bulunamadı.
Bu yüzden cesetlerde bulunan
mermilerle silahınız karşılaştırılamadı.
Bu da aynı şekilde yanıltıcı. Öyle
değil mi Bay Dufresne?
Bu olayla bir ilgim olmadığı için
silahın bulunamaması...
...bana hiç yanıltıcı gelmiyor.
Baylar ve bayanlar bütün kanıtları
dinlediniz, her şeyi biliyorsunuz.
Suç mahallinin yakınında sanığa
ait ayak izleri, mermiler ve...
...parmak izleri bulundu. Ayrıca
yine üzerinde parmak izleri olan...
...kırık bir viski şişesi de bulduk.
En önemlisi, birbirlerine sarılmış...
...halde yatan genç ve güzel bir
kadın ile sevgilisi de ölü bulundu.
Günah işliyorlardı. Fakat bunun
karşılığı ölüm mü olmalıydı?
Ayrıca şunu da düşünün. Bir
tabanca altı mermi alır, sekiz değil.
Bunun ani öfke sonucu işlenmiş
bir cinayet olmadığını...
...iddia ediyorum. Eğer bağışlanmazsa
en azından bunu anlayışla...
...karşılayabilirdik. Hayır. Bu,
soğukkanlı bir şekilde alınmış...
...bir intikamdı. Şunu dikkate
alın. Kurban başına dört mermi.
Altı el değil sekiz el ateş edildi.
Bu da silah boşaldıktan sonra...
...doldurulup her ikisine de tekrar
ateş edildiği anlamına geliyor.
İki sevgiliye de birer ekstra
mermi. Tam kafalarına.
Bende özellikle soğuk ve vicdansız
bir adam izlenimi...
...bıraktınız, Bay Dufresne.
Size bakınca kanım donuyor.
Maine Eyaleti'nin bana verdiği
yetkiye dayanarak, sizi...
...iki kez üst üste ömür boyu
hapse mahkum ediyorum.
Her kurban için birer kere.
Dava kapanmıştır!
Otur.
Ömür boyu hapis cezanın yirmi
senesini mi geride bıraktın?
- Evet efendim.
- Düzeldiğine inanıyor musun?
Evet efendim. Kesinlikle efendim.
Dersimi aldım.
Dürüstçe söyleyebilirim ki,
ben değiştim.
Artık toplum için zararlı değilim.
Bu tanrının gerçeği.
'Reddedildi'
- Hey Red! Nasıl gitti?
- Aynı bok. Farklı gün.
Evet nasıl hissettiğini biliyorum.
Haftaya ben de reddedileceğim.
- Geçen hafta ben de reddedilmiştim.
- Bu hep oluyor.
Hey, Red bir paket versene.
Git başımdan dostum bana zaten
beş paket borçlusun.
- Dört.
- Beş.
Amerika'daki her hapishanede
benim gibi bir mahkum olmalı.
Size istediklerinizi getirecek olan
benim. Sigara, çanta dolusu eşya...
...çocuğunuzun lise mezuniyetini
kutlamanız için bir şişe brendi.
Neredeyse her şey. Evet efendim.
Ben emsalsiz bir satıcıyım.
Andy Dufresne 1949'da içeri
girdiğinde, benden Rita Hayworth'u...
...getirmemi istedi. Ben de sorun
değil dedim.
Andy Shawshank hapishanesine
1947 yılının başında, karısını ve...
...karısının sevgilisini öldürme
suçundan gelmişti.
Dışarıda bir Portland bankasının
müdür yardımcısıymış.
Bu kadar genç bir adam için
iyi bir iş.
İngilizce konuşabiliyor musun
sersem? Bu memuru takip et.
Hayatım boyunca hiç bu kadar
zavallı görünen salağı...
...bir arada görmemiştim.
Hey balık! Buraya gelsene!
- Bugün bahis alıyor musun Red?
- Sigara mı içki mi, siz karar verin.
- Sigara. Benden iki tane.
- Pek ala. Hangi ata?
Şu küçük bok çuvalı. Sekizinci.
İlk o olacak.
Çok saçma, ben de varım.
Kaybedeceksin sana söyleyeyim...
- Daha iyisini biliyorsan sen seç.
- Şu önden beşinci olanı seçiyorum.
Çeyrek paket yaz. Ama alırım
tamam mı?
Bugün balığımız var!
Sizi içerde döndüreceğiz!
İtiraf etmem gerekirse, Andy'e
ilk baktığımda çok şey...
...düşünmemiştim. Sanki sert bir
rüzgarda uçacakmış gibi...
...duruyordu. Adamın bende bıraktığı
ilk izlenim buydu.
- Sen ne diyorsun Red?
- Şu uzun boylu zengin çocuğu.
- O mu? Bu mümkün değil.
- On tane.
- Bu sıkı bir bahis.
- Yanlış olduğunu kim kanıtlayacak?
Heywood? Jagger? Skeet? Floyd?
Dört cesur ruh.
Akşam içtiması için
hücrelerinize dönün!
Bütün mahkumlar hücrelerinize
dönün!
Sağa dönün!
Gözler ileride.
Bu Bay Hadley. Gardiyan şefi.
Ben de Warden Norton.
Hapishane müdürü. Ağır suçlu
mahkumlar olduğunuz için...
...sizi bana yolladılar. Kural bir:
Tanrı'ya küfür etmek yok.
Hapishanemde Tanrı'nın adını bu
şekilde kullandırmam.
Diğer kuralları da zamanla
öğreneceksiniz. Sorusu olan var mı?
Ne zaman yemek yiyeceğiz?
Biz ne zaman yiyeceğinizi söylersek
o zaman yiyeceksiniz.
Biz söylediğimizde yiyip biz
söylediğimizde işeyeceksin!
Bunu anladın mı piç kurusu?
Ayağa kalk.
İki şeye inanırım.
Disipline ve İncil'e.
Burada her ikisini de
öğreneceksiniz. Tanrıya güvenin.
Geri kalanı da bana ait.
Shawshank'e hoş geldiniz.
Çöz şunları.
Arkanı dön.
Yeter. Kafesin sonuna ilerle.
Dön. Bitini temizleyin.
Dön. Kafesten çık.
Giysilerinle incilini al.
Sıradaki!
Sağa. Sağa, sağa, sağa. Sol.
İlk gece en zor olanıdır.
Buna hiç şüphe yok.
Seni anadan doğma yürütürler.
Üzerine attıklar iğrenç tozdan...
...cildin yanar ve yarı kör halde
hücrene girersin.
Parmaklıklar kapandığında gerçek
olduğunu anlarsın.
Eski hayatın göz açıp kapayıncaya
kadar biter.
Düşünebileceğin kadar zamandan
başka bir şey kalmaz.
Birçok taze balık ilk gece delirme
noktasına gelir.
Bazıları sabaha kadar ağlar.
Bu hep olur.
Sorulan soru ilk kimin olacağıdır.
Bunun üzerine bahse...
...girmek en iyisi sanırım. Paramı
Andy Dufresne'ye yatırmıştım.
Işıklar sönsün!
İlk gecemi hatırlıyorum da, çok
uzun zaman önceymiş gibi geliyor.
Ne oldu balık?
Balık balık...
Ne oldu karanlıktan mı
korktun balık?
Eminim babanın anneni hiç
becermemiş olmasını diliyorsundur.
Domuzcuk! Domuz eti istiyorum!
Çocuklar her zaman birine
takılırlar.
Birini sersemletinceye kadar
vazgeçmezler.
Hey şişko. Şiko. Konuş
benimle oğlum.
Orada olduğunu biliyorum
nefesinin sesini duyuyorum.
Bu salakları dinleme beni
duyuyor musun?
Burası o kadar da kötü değildir.
Bak ne diyeceğim.
Sana etrafı gezdirip evindeymiş
gibi hissetmeni sağlarım.
Seninle tanışmak isteyen birkaç
yaşlı boğa tanıyorum.
Senden hoşlanacaklardır. Özellikle
büyük beyaz kıçından.
Tanrım! Buraya ait değilim!
- Kazanan var!
- Eve gitmek istiyorum!
Burun farkıyla şişko birinci!
Taze balık! Taze balık!
Taze balık!
Eve gitmek istiyorum. Eve gitmek
istiyorum. Annemi istiyorum.
Ben denedim, o kadar da iyi değil.
Bu Allahın cezası yerde neoluyor böyle?
Tanrıya küfrettin. Warden'a
söyleyeceğim.
Kıçında coplumla birlikte
söylersin.
- Buradan gitmek istiyorum.
- Derdin ne senin koca kıçlı sersem?
Lütfen. Benim burada olmamam
gerekiyor. Ben değil.
Üçe kadar saymayacağım.
Bire kadar bile saymayacağım.
Kes sesini yoksa sana ninni
söylerim.
- Lütfen. Lütfen.
- Kes sesini dostum.
Anlamıyorsunuz. Burada
olmamam gerek!
Hücreyi açın.
Benim de olmamam gerekiyor.
Burası hapishane sersem!
- Piç kurusu!
- Kaptan sakin ol.
Eğer burada bir fareden daha çok
ses çıkarsa size yemin ederim...
...hepiniz reviri ziyaret edersiniz!
Buradaki her piç kurusu!
Bakıcıları çağırın, bu bok
çuvalını revire götürsünler.
İlk gece Andy Dufresne bana iki
paket sigaraya mal olmuştu.
Tek bir ses bile çıkarmadı.
Hücreden çıkın. Kuzey üçüncü sıra temiz!
- Kuzey ikinci sıra temiz!
- Güney ikinci sıra temiz!
Yürümeye hazırlanın! Yürüyün!
- Onu yiyecek misin?
- Planlamamıştım.
Alabilir miyim?
Bu güzel ve olgun.
Jake teşekkür ediyor. Kaporta
dükkanındaki yuvasından yere...
...düşmüştü. Uçabilecek kadar
büyüyene kadar ona ben bakacağım.
Olamaz, işte geliyor.
Günaydın millet.
Güzel bir sabah değil mi?
Neden güzel olduğunu bilmiyorsunuz.
Pek ala hepsini yollayın bakalım.
Hepsinin koro sırası gibi
dizilmesini istiyorum.
Şunlara bakın. Evet.
Richmond, Virginia.
- Kıçımı kokla.
- Benimkini kokladıktan sonra.
Biliyor musun Red, atının sonuncu
gelmesi utanç verici.
Fakat ben kazanan atımı seviyorum.
Onu gördüğümde kocaman bir
öpücük vereceğim.
Onun yerine bir sigara versen daha
iyi olur. Şanslı sersem.
Hey Tyrell? Bu hafta revire sen
bakıyorsun değil mi?
- Benim şanslı atım nasıl?
- Ölü. Hadley onu iyi dağıtmış.
Doktor gece evine gitmişti. Zavallı
sabaha kadar öylece yattı.
Yapabileceğimiz bir şey yoktu.
- Adı neydi?
- Ne dedin?
Adını bilen birinin olup olmadığını
merak ettim.
Neden umursuyorsun ki taze balık?
Adının ne önemi var.
Adam öldü.
Hey. Sana henüz kimse gelmedi mi?
Seni henüz kimse almadı mı?
Burada hepimizin dosta ihtiyacı
vardır. Senin dostun olabilirim.
Hey.
Elde etmesi zor.
Bu hoşuma gitti.
Andy ilk başlarda fazla
konuşmuyordu. Sanırım kafasında...
...çok şey vardı. İçerideki hayata
ayak uydurmaya çalışıyordu.
Ağzını açıp birine bir iki
kelimeden fazlasını söylemesi...
...iki aydan uzun sürmüştü. O an
geldiğinde o biri bendim.
- Ben Andy Dufresne.
- Karısını öldüren bankacı.
- Neden yaptın?
- Aslını sorarsan yapmadım.
Buna alışacaksın. Buradaki
herkes masumdur.
- Sen neden içeri girdin?
- Ben yapmadım. Avukat beni becerdi.
Söylentilere göre gerçekten soğuk
bir balıkmışsın.
Bokunun hepimizinkinden iyi
koktuğunu düşünüyormuşsun.
- Bu doğru mu?
- Sen ne düşünüyorsun?
Aslına bakarsan hiç düşünmemiştim.
Anladığım kadarıyla içeri bir
şeyler sokabilen adam sensin.
Zaman zaman bir şeyleri getirmemle
bilinirim.
Bana bir taş çekici
getirebilir misin?
- Ne dedin?
- Taş çekici.
- O da ne ve neden?
- Senin neden umurunda?
Diş fırçası olsaydı sormazdım.
Fiyat belirleyeceğim.
Pek ala. Taş çekici altı yedi inç
uzunluğundadır.
- Minyatür bir kazmaya benzer.
- Kazma mı?
- Taşlar için.
- Taşlar mı?
Kuvars, yumuşak kaya ve kireç taşı.
- Yani?
- Yani ben bir taş izcisiyim.
Eski hayatımda öyleydim.
Yine olmak istiyorum.
Belki de oyuncağını birinin
kafasına sokmak istersin.
Hayır.
Burada hiç düşmanım yok.
Öyle mi? Biraz bekle.
Duyduğuma göre kız kardeşler senden
bayağı hoşlanıyormuş.
Özellikle de Bogs.
Onlara eşcinsel olmadığımı söylemenin
işe yarayacağını sanmıyorum.
Onlar da değil. İlk önce insan
olmalısın. Gerisini önemsemiyorlar.
Bu tipler kuvvetten anlarlar. Tüm
istedikleri ve anladıkları bu.
Senin yerinde olsam kafamın
arkasına gözler koyardım.
- Tavsiyen için teşekkürler.
- Bu ücretsiz. Kaygımı anladın.
Eğer bir sorun çıkarsa taş çekicimi
kullanmayacağım. Tamam mı?
Sanırım kaçmak istiyorsun. Belki
duvardan bir tünel kazarsın.
- Komik bir şey mi kaçırdım?
- Taş çekicini gördüğünde anlarsın.
Böyle bir alet genelde ne kadara
satılır?
Taş ve mücevher mağazalarında
yedi dolara.
Benim normal yüzdem yirmi.
Ama bu özel bir parça.
Risk artarsa fiyat da artar.
On yapalım.
- Tamam on olsun.
- Bana sorarsan para israfı.
Neden?
Bu batakhanedeki millet sürpriz
aramaya yapmaya bayılır.
Onu bulurlarsa kaybedersin. Seni
yakalarlarsa beni tanımıyorsun.
Adımı verirsen bir daha seninle
iş yapmam.
Ayakkabı boyası ve sakız bile.
Anladın mı?
- Anladım. Teşekkürler. Bay...
- Red. Adım Red.
- Red. Neden sana böyle diyorlar?
- Belki İrlandalı olduğum içindir.
Bazılarının ona neden züppe
dediğini anlayabiliyordum.
Sakin bir kişiliği vardı. Yürüyüşü
ve konuşması burada pek...
...alışılmış değildi. Gezinirdi.
Dünyayı umursamayan bir adamın...
...parkta yürümesi gibi. Sanki
üzerinde onu koruyan görünmez...
...bir ceket varmış gibi. Sanırım
bunu söylemem gerek...
...Andy'i başından beri sevmiştim.
Çabuk olun bazılarımızın sıkışık
bir programı var!
Haydi çabuk olun!
Çabuk olun dedim!
Hey nasılsın?
Karın nasıl?
Red.
Andy haklıydı. Neden komik olduğunu
anlamıştım.
Bir adamın çekiçle tünel kazarak
hapisten kaçması 600 yıl sürerdi.
Kitap?
- Kitap?
- Hayır.
Hey Brooks.
Dufresneye teslimat.
Kitap? Kitap?
- İşte kitabın.
- Teşekkürler.
Dufresne! Deterjanımız bitmek
üzere! Arkaya git de biraz getir.
- Seni kör eder.
- Tatlım. Sus.
İşte böyle. Direnmen daha iyi.
Keşke Andy'nin dövüştüğünü ve kız
kardeşlerin onu bıraktığını...
...söyleyebilseydim. Keşke bunu
söyleyebilseydim.
Maalesef hapishane bir masal
dünyası değildir. Kimin yaptığını hiç...
...söylemedi. Ama hepimiz biliyorduk.
Her şey bir süre böyle devam etti.
Hapis hayatı monotondur. Sonra
daha da monotonlaşır. Daha sonra...
...Andy ortaya daha çok çürükle
çıkmaya başladı. Kız kardeşler...
...onu sıkıştırıyordu. Bazen onlara
karşı koyabiliyordu. Bazen de...
...olmuyordu. Andy için işler böyle
devam etti. Onun rutini böyleydi.
İlk iki yılın onun için en kötüsü
olduğuna inanıyorum. İşler böyle...
...devam etseydi onun en iyi yanını
alırdı diye düşünüyorum.
Fakat sonra 1949 yılının baharında
şuna karar verildi:
Plaka fabrikasının çatısının
yenilenmesi gerekiyor.
Birkaç haftalık iş için bir düzine
gönüllüye ihtiyacım var.
Bildiğiniz gibi özel işçilerin
bazı ayrıcalıkları vardır.
Açık havada çalışacaktık.
Mayıs da dışarıda çalışmak için
lanet güzel bir aydı.
- Sırayı bozmayın.
- Yüzden fazla gönüllü iş için başvurdu.
Wallace E. Unger, Ellis Redding.
Bilmiyor muydunuz? Ben ve bazı
dostlarım okunan isimlerin...
...arasındaydık.
- Andrew Dufresne.
Adam başı birer paket sigaraya
patlamıştı.
Her zamanki yüzde yirmimi
aldım elbette.
Bu avukat beni uzun bir yoldan
aradı.'Evet' dedim.
Bunu söylediğim için üzgünüm
ama kardeşiniz vefat etti dedi.
- Bunu duyduğuma üzüldüm.
- Ben üzülmedim. Piçin tekiydi.
Yıllar önce gitmişti. Ölü olarak
kabul ediyordum zaten.
Sonra avukat kardeşiniz zengin
bir adam olarak öldü.
Petrol kuyuları ve ıvır zıvırla
birlikte bir milyona yakın.
- Bir milyon mu?
- Evet.
Bazılarının ne kadar şanslı
olduğunu görüyorsunuz işte.
- Sana bir şey bırakmış mı?
- Otuz beş bin bırakmış.
- Dolar mı?
- Evet.
Lanet olsun bu harika. Piyangodan
para çıkması gibi bir şey, değil mi?
Aptal herif devletin bana ne
yapacağını sanıyorsun?
Kıçımdan koca bir diş olacaklar.
Zavallı Byron. Lanet olası şanslı,
değil mi? Ağlatan şanssızlık.
Bazıları gerçekten bunun korkunç
olduğunu düşünüyor.
Andy delirdin mi sen?
Gözlerini yerden ayırma dostum.
Biraz vergi ödeyeceksin ama büyük
kısmı sana kalır.
Evet, belki yeni bir araba
alırım ne olmuş yani?
Sonra arabanın vergilerini
öderim. Tamirat, bakım...
...çocuklar devamlı gezdirmem
için başımın etini yiyecek.
Sene sonunda cebinden çıkacak olan
vergi oranını düşünebiliyor musun?
Ben sana söyleyeyim. Sam amca
gömleğinin içine elini...
...sokup meme ucun morarıncaya
kadar sıkar.
Andy?
Andy!
- Kendini öldürtecek.
- Katranlamaya devam edin.
Kardeş başa beladır.
Bay Hadley. Karınıza
güvenir misiniz?
Bu çok komik. Dişlerin olmadığı
zaman daha da komik olacak.
- Yani arkanızdan oyun oynar mı?
- Çekil Mert, bu adam bir...
...kazaya uğrasın.
- Onu çatıdan aşağıya itecek.
Eğer ona güveniyorsanız otuz beş
bini koruyabilirsiniz.
- Ne dedin sen?
- Otuz beş bin.
- Otuz beş bin. Hepsini mi?
- Anlatmaya başlarsan iyi edersin.
Paranı korumak istiyorsan onu
karına ver.
IRS 60 bine kadar hediye vermene
izin veriyor.
- Saçmalık. Vergisiz mi?
- Vergisiz. IRS ona dokunamaz.
Sen karısını öldüren zeki
bankacısın değil mi?
Neden sana inanıp işini burada
bitirmeyeyim?
Bu yasal, gidip IRS'e sorun.
Aynı şeyi söyleyecekler.
Aslında bunu size söylediğim için
aptal gibi hissediyorum.
Bana ne yapmam gerektiğini
söylemene ihtiyacım yok!
Kesinlikle yok. Fakat birisinin
sizin için ayarlamasına ihtiyacınız var.
- Size en fazla bir avukata patlar.
- Tabak yalayan bir grup sersem.
Bunu sizin için yapabileceğime
inanıyorum.
Bu size biraz para kazandırır.
Siz formları alırsınız, ben de...
...onları hazırlarım.
Neredeyse ücretsiz.
Sadece iş arkadaşlarım için
üçer bira isteyeceğim.
İş arkadaşlarım demek.
Bu çok komik.
Açık havada çalışan bir erkeğe
köpüklü bira kendini daha...
...erkek gibi hissettirir diye
düşünüyorum efendim.
Ne bakıyorsunuz? İşinize dönün!
İşe dönün!
İşin ilk gününden son gününe
kadar böyle sürdü.
1949 yılının baharında fabrika
çatısını ziftleyen mahkum tayfası...
...sabahın onunda sıraya dizilerek
buz gibi soğuk bira içiyor.
Shawshank Eyalet Hapishanesi'nin
katı gardiyanının nezaketi.
Hala soğukken için bayanlar.
En büyük işkenceci neredeyse
bağışlayıcı gibiydi.
Tepemizde güneş varken biralarımızı
içip özgür insanlar gibi hissettik.
Sanki kendi evimizin çatılarını
tamir ediyor gibiydik.
Tüm evrenin sahibiydik. Andy
ise molayı yüzünde garip bir...
...tebessümle gölgede geçiriyordu.
Bizi içerken izliyordu.
- Hey, soğuk bir tane ister misin?
- Hayır teşekkürler. İçkiyi bıraktım.
Bunu gardiyanlarla iyi geçinmek
için ya da arkadaş edinmek...
...için yaptığını düşünebilirsiniz.
Ben mi? Bence sadece kendini
yeniden normal hissetmek istedi.
Kısa bir süre için bile olsa.
Dama.
- Satranç kralların oyunudur.
- Ne?
- Uygar, stratejik.
- Tamamen gizemli. Nefret ederim.
- Bırak da sana öğreteyim.
- Elbette.
Birlikte bir oyun tahtası
yapmalıyız.
Doğru adamla konuşuyorsun. Bir
şeyler alabilen adam benim değil mi?
Bir şeyler yapabiliriz. Parçaları
kendim yontabilirim.
Bir taraf toprak bir taraf sabun
taşı. Ne diyorsun...
- Bence yıllar sürer.
- Yıllarım var ama taş yok.
Avludakiler çok ince.
Genelde çakıl taşı var.
- Andy, biz dost oluyoruz değil mi?
- Evet, sanırım.
Sana bir şey sorabilir miyim?
Bunu neden yaptın?
Ben masumum Red. Buradaki herkes
gibi. Sen neden içerdesin?
- Cinayet. Senin gibi.
- Masum musun?
Shawshank'teki tek suçluyum.
- Kanarya nerede?
- Nereden bildin?
- Neyi nereden bildim?
- Yani bilmiyorsun.
Gel. İşte kanarya burada.
Evimde bir kadının şarkı söylemesi
ne büyük sürpriz değil mi?
Bu gerçekten sürpriz.
- Red?
- Dur biraz. İşte geliyor.
Saçını şöyle savurmasına
bayılıyorum.
Biliyorum bunu bu ay
üç kere izledim.
- Gilda, müsait misin?
- Ben mi?
Tanrım, harika.
İçeriye bir şeyler sokabilen adamın
sen olduğunu duydum.
Evet, zaman zaman içeri bir şeyler
sokmamla bilinirim. Ne istiyorsun?
- Rita Hayworth'ı.
- Efendim?
Onu getirebilir misin?
Demek Johny Farrel sizsiniz.
Hakkınızda çok şey duydum.
- Birkaç hafta sürer.
- Hafta mı?
Üzgünüm dostum onu cebimde
taşımıyorum. Ama onu getiririm.
- Rahatla.
- Teşekkürler.
- Git biraz yürüyüş yap.
- Makaraları değiştirmem lazım.
Git dedim!
- Çığlık atmayacak mısın?
- Hemen bitirelim.
Burnumu kırdı!
Şimdi. Fermuarımı açacağım sen de,
sana ne verirsem onu emeceksin.
Sonra da Rooster'ınkini.
Burnunu kırdığın için.
Ağzıma koyacağın her şeyi
kaybedersin.
Hayır. Yaparsan sekiz inçlik
bu şeyi kulağından sokarım.
Pek ala. Umarım ani beyin hasarının
şiddetli ısırığa sebep...
...olduğunu biliyorsundur. Hatta
ısırma güdüsü o kadar...
...kuvvetliymiş ki adamın ağzını
levyeyle açmayı denemişler.
- Bunu nereden biliyorsun?
- Okudum.
Okuma biliyor musun seni
cahil sersem?
Tatlım. Bunu yapmamalısın.
Bogs Andy'nin ağzına bir şey
sokmadı. Arkadaşları da.
Yaptıkları şey onu öldüresiye dövmekti.
Andy bir ayını revirde geçirdi.
Bogs da bir hafta sonu boyunca
hücredeydi...
- Süre doldu Bogs.
- Siz bilirsiniz patron.
Akşam sayımı için
hücrelerinize dönün.
Ne var?
- Nereye gidiyor bu?
- Bileklerinden tut.
Hayır. Hayır. Yardım edin!
Bu olaydan sonra iki şey
hiç tekrarlanmadı.
Kız kardeşler Andy'e bir daha
dokunmadılar.
Ve Bogs bir daha yürüyemedi.
Onu bir hastaneye transfer ettiler.
Duyduklarıma göre hayatının geri
kalanında yemeğini pipetten içmiş.
Revirden çıktığında Andy güzel
bir hoş geldin partisini hak ediyor.
Kulağa hoş geliyor. Ona biralar
için çok şey borçluyuz.
Satranç oynamaktan hoşlanıyor.
Ona biraz taş bulalım.
Millet bir tane buldum.
Şuna bakın.
O sabun taşı değil.
Çakıl bile değil.
- Nesin sen jeolog falan mı?
- Haklı. O bir işe yaramaz.
- Bu ne peki?
- At elması.
- Saçmalamayın.
- Hayır at pisliği. Taşlaşmış.
Tanrım, lanet olsun.
İlk başlarda bira zorlansalar da
sonunda doğru taşları bulabildiler.
O geri dönene kadar bütün ömrü
boyunca yetecek kadar taş bulmuştuk.
Hatta o haftaki nakliye de
büyüktü.
Sigaralar, sakızlar, viski,
üzerinde çıplak kadın resimleri olan...
...kartlar. Adını siz koyun. Ve
elbette en önemlisi Rita Hayworth.
'Ücretsiz. Yeniden hoş geldin.'
Ayağa kalkın, hücreleri arıyorlar.
Ayağa kalkın, hücreleri arıyorlar.
116/119
Ayağa kalk.
Yüzünü duvara dön.
Yüzünü Warden'a dön.
Seni bunu okurken görmek güzel.
Favori bölümün var mı?
'İzleyin, yoksa evin efendisi
geldiğinde siz bilemeyeceksiniz.'
Alamet 13:35. Bunu ben de
severim.
Ama benim tercihim,'Ben
dünyanın ışığıyım.
Beni kim takip ederse hayat
ışığına sahip olacaktır.'
John, bölüm 8, ayet 12.
Sayılarla aranın iyi olduğunu
duydum. Güzel.
İnsanın bir yeteneği olmalı.
- Bunu nasıl açıklayacaksın?
- Zımpara. Taşları şekillendirmek için.
Küçük bir hobi.
Oldukça temiz. Birkaç kaçak eşya
dışında endişelenecek bir şey yok.
Bunu onayladığımı söyleyemem.
Ama istisnalar olabilir. Şimdilik.
Kapatın!
Az daha unutuyordum.
Alıkoymak istemem.
Kurtuluş içinde yatıyor.
Evet, efendim.
Hücreleri basmak bahaneydi. Norton
aslında Andy'e bakmak istemişti.
- Eşim onu kilise grubuyla yaptı.
- Çok güzel efendim.
Çamaşırhanede çalışmaktan
hoşlanıyor musun?
Hayır, efendim pek değil.
Belki senin eğitimine sahip biri
için uygun bir şey bulabiliriz.
- Selam Jake, Brooks nerede?
- Andy, seni duydum.
- Beni senin yanına verdiler.
- Biliyorum.
Baş ağrıtıcı değil mi?
- Gel, sana etrafı göstereyim. Haydi.
İşte burası. Shawshank
Hapishanesi Kütüphanesi.
National Geographic, Reader's
Digest, biraz da Louis L'Amour var.
Bunlar dergiler,
Erle Stanley Gardners.
Her akşam arabayı doldurur
turumu atarım.
Şu listeye isimleri yazarım.
İşte böyle. Sorun var mı?
Brooks, ne zamandır
kütüphanecisin?
Buraya 1905'te geldim ve 1912'de
beni kütüphaneci yaptılar.
Bu kadar zamandır hiç yardımcın
olmadı mı?
- Hayır. Hayır olmadı.
- Neden ben? Neden şimdi?
Bilmiyorum. Birinin burada olması
iyi bir değişiklik olacak.
Dufresne!
İşte o. Buradaki.
Ben Dekins. Çocuklarımın eğitimi
için güvenilir bir...
...fon oluşturmak istiyorum.
Anlıyorum. Neden oturup
konuşmuyoruz?
Brooks bir kağıt ve kalem
var mı?
Teşekkürler. Evet, Bay Dekins.
Sonra'Bay Dekins oğlunuzun
Harvard'a mı, Yale'a mı...
...gitmesini istersiniz?'
Diye sordu.
- Bunu demiş olamaz.
- Buna şahit oldum.
Dekins bir an öylece kaldı.
Sonra güldü ve elini sıktı.
- Kıçıma anlat.
- Evet elini sıktı.
Size söylüyorum neredeyse
taş kesildim.
Tek ihtiyacı bir kravat ve masa.
Hemen Bay Dufresne oldu.
Yeni arkadaşlar ediniyorsun,
ne dersin Andy?
Ben arkadaş demezdim. Sadece
karısını öldüren bir katilden...
...finansal plan desteği alıyorlar.
Güzel bir ev hayvanı.
- Seni çamaşırhaneden aldılar.
- Daha fazlasını yapabiliriz.
Kütüphaneyi yenileyip yeni
kitaplar almaya ne dersiniz?
Bir şey isteyeceksen bilardo
masası iste.
Doğru.
Bunu nasıl yapmayı düşünüyorsun?
Yani buraya nasıl yeni kitaplar
alacaksın, Bay Dufresne?
Warden'dan fon isterim.
Evlat buraya geldiğimden beri altı
Warden'la tanıştım.
Ve bir tek şey öğrendim.
Fon istediğinde kimsenin kıçı...
...onlarınki kadar büzüşemez.
- Bütçe çok sınırlı.
- Anlıyorum.
Belki şehir senatosuna yazıp
onlardan yardım isteyebilirim.
Onlar sadece üç şey için
hapishaneye para harcar; daha çok...
...duvar, parmaklık ve
gardiyan için.
Eğer izin verirseniz denemek
istiyorum.
Haftada bir mektup yazarım.
Beni sürekli reddedemezler.
Elbette ederler. Eğer seni mutlu
edecekse mektup yazabilirsin.
Senin için ben bile postalarım.
Buna ne dersin?
Andy söylediği gibi haftada bir
mektup yazmaya başladı.
Tıpkı Norton'un söylediği gibi
hiç cevap alamadı. Sonraki...
...nisan ayında Shawshank'teki
gardiyanların çoğunun vergi...
...iadesini yapıyordu. Bir sonraki
sene hepsini yapmaya başladı.
Warden da dahil olmak üzere. Ondan
sonraki yıl transfer sezonunun...
...tarihini vergi sezonuyla aynı
tarihe getirebilmek için değiştirdiler.
Rakip takımın gardiyanları hiç
W2'lerini getirmeyi unutmuyordu.
Moresby hapishanesi size bir silah
tahsis etmiş ve para ödemişsiniz.
- Evet ödedim.
- Bunu vergiden düşebilirsiniz.
Evet, efendim Andy gerçekten sıkı
çalışıyordu. Aslında o aralar...
...çok yoğun olduğundan yardımcı
almasına bile.
Bana 10-40'lardan biraz
verebilir misin?
Marangozhaneden beni yılda bir
aylığına çıkarıyordu ve...
...bu benim için çok iyiydi.
Bu arada mektupları göndermeye
devam etti.
Red., Andy! Brooks'a
bir şeyler oldu!
- Kapıyı gözle.
- Lütfen Brooks sakin ol.
- Geri çekilin! Geri çekilin.
- Neler oluyor?
Anlamadım, birden bire
bıçağa sarıldı.
Brooks bunu konuşabiliriz,
değil mi?
Konuşacak bir şey yok onun
gırtlağını keseceğim!
Ne diyorsun sen?
O sana ne yaptı ki?
Yapacağını yaptı.
Başka seçeneğim yok.
Brooks, Haywood'a zarar
vermeyeceğini hepimiz biliyoruz.
Hatta o da biliyor. Biliyorsun,
değil mi Haywood?
- Elbette biliyorum.
- Neden öldürmeyecek?
Çünkü bir sebebi yok.
Brooks mantıklı biridir.
- Evet doğru. Değil mi?
- Evet.
Haydi bıçağı indir. Brooks bana bak.
Bıçağı indir.
Brooks, boynuna bak Tanrı aşkına.
Brooks, boynu kanıyor.
Kalmama izin vermelerinin
tek yolu buydu.
Pek ala bunu yapmak istemiyorsun,
haydi. İndir şunu.
Hey, tamam sakin ol.
İyi olacaksın.
Peki ya ben? Manyak bunak az daha
gırtlağımı kesiyordu.
Tıraş olurken bile daha kötü
kesiyorsundur.
Onu sinirlendirecek ne yaptın?
Hiçbir şey. Buraya veda etmek
için gelmiştim.
Duymadınız mı çıkış tarihi
yaklaşıyor.
Orada ne olduğunu hala
anlayamadım.
Anlaşılacak bir şey yok
herif çıldırmış.
- Artık bundan bahsetmesen iyi olur.
- Az daha donuna işiyordun.
- Lanet olsun.
- Şunu keser misiniz?
Çıldırdığı falan yok. O sadece
kurumsallaşmıştı.
Bunu benim kıçıma anlat.
Adam elli yıldır burada Heywood.
Elli yıldır.
Bildiği tek şey bu. Burası için
önemli bir adam. Eğitimli biri.
Dışarıda ise bir hiç. Sadece iki
eli kireçlenmiş bir mahkum.
Bir kütüphane kartı bile alamaz.
Ne demek istediğimi anlıyor musun?
Red, kıçından uydurduğunu
düşünüyorum.
Neye istiyorsan ona inan Floyd.
Ama bu duvarlar tuhaftır.
İlk önce nefret edersin.
Sonra alışırsın.
Zaman geçtikte dayandığın
tek şey olurlar.
Kurumsallaşmak budur.
- Saçmalık. Asla böyle olmayacağım.
- Öyle mi?
Eminim Brooks da böyle diyordu.
Haklı. Burada bir hayat yaşadı.
Aldıkları şey bu işte.
Hayatını alıyorlar.
Artık sana bakamam Jake.
Şimdi gidiyorsun.
Özgürsün.
Özgürsün.
Hoşça kal Brooks.
- Hoşçakalın.
Dışarıda her şeyin ne kadar hızlı
olduğunu anlatamam...
...mümkün değil çocuklar.
Dikkat etsene!
Ölmek mi istiyorsun?
Küçükken bir otomobil görmüştüm,
ama artık her yerdeler.
Dünya gerçekten aceleyle
hareket ediyor.
Şartlı tahliye memurları beni bu
eve soktu. Bir de markette...
...iş verdiler. Zor bir iş değil ama
çoğu zaman ellerim acıyor.
İki torbaya koyduğunuzdan emin
olun. Yoksa torbaların altı patlıyor.
Bayanın dediği gibi iki torbaya
koy, anladın mı?
Evet efendim.
Mağaza müdürünün benden
hoşlandığını sanmıyorum.
İşten sonra bazen parka gidip
kuşlara yem veriyorum.
Belki Jake gelip beni bulur diye
düşünüyorum, ama gelmiyor.
Nerede olursa olsun umarım iyidir
ve yeni arkadaşlar ediniyordur.
Geceleri uyumakta güçlük çekiyorum.
Sanki düşüyormuşum...
...gibi kötü rüyalar görüyorum.
Korkuyla uyanıyorum.
Bazen nerede olduğumu hatırlamam
bir süre alıyor. Belki bir...
...silah alıp birini vurmalıyım. O
zaman beni eve gönderebilirler.
Müdürü vurabilirim. Bir tür kazanç
olur. Sanırım bu saçmalıklar...
...için biraz fazla yaşlıyım. Burayı
sevmiyorum. Sürekli korkmaktan...
...yoruldum. Kalmamaya karar verdim.
Sanırım benim gibi yaşlı bir
hırsız için çok üzülmezler.
Sanırım benim gibi yaşlı bir hırsız
için çok üzülmezler.
Not: Heywood'a gırtlağına bıçak
dayadığım için üzgün olduğumu...
...söyle. Hiç gücüm kalmadı. Brooks.
Burada ölmeliydi.
Bu da ne böyle dağınıklıktan
başka bir şey değil!
- Bunlar da ne?
- Sen söyle. Sana gelmiş.
Al şunu.
Sevgili Bay Dufresne. İsteğiniz
üzerine kütüphane projeniz...
...için size bir miktar fon verildi.
İki yüz dolar. Ek olarak...
...kütüphane için bir sürü
kullanılmış kitap ve çeşitli bağışlar...
...yapıldı. Bunlar ihtiyacınızı
karşılar. Konunun kapandığına...
...inanıyoruz. Lütfen bize mektup
yollamayı bırakın.
Warden geri dönmeden bunları
buradan kaldır.
Evet, efendim.
- Senin adına sevindim Andy.
- Sadece altı senemi aldı.
Artık haftada bir yerine iki
mektup yazacağım.
Yeterince deli olduğuna
inanıyorum.
Şef görmeden buraları temizlesen
iyi olur.
Tuvalete gidiyorum. Geldiğimde
hepsi gitmiş olsun tamam mı?
Vay canına.
Andy bunu duyuyor musun?
Dufresne!
Andy çıkar beni buradan! Andy!
O gün o iki İtalyan bayan ne hakkında
şarkı söylüyorlardı bilmiyorum.
Aslında bilmek de istemiyorum.
Bazı şeyler çok araştırılmamalıdır.
Kelimelerle anlatılamayacak kadar
güzel bir şeyle ilgili şarkı...
...söylediklerini düşünmüştüm. Bu
yüzden kalbiniz acıyabilir.
Bu sesler kimsenin hayal kurmaya
cesaret edemeyeceği kadar...
...güzel yerlerden geliyordu. Bir
kafese koyulmuş güzel sesli...
...bir kuşun şarkı söyleyerek kafesi
açması gibiydi.
O kısa süre için Shawshank'teki
her adam kendini özgür hissetmişti.
Bu iş Warden'ı deliye döndürmüştü.
Aç kapıyı.
Aç şunu! Defresne aç şu kapıyı!
Kapat şu şeyi!
Seni uyarıyorum Defresne.
Kapat şunu!
Defresne, artık benimsin.
Andy bu küçük yaramazlık için
iki hafta hücrede kaldı.
Ayağa kalk.
- Hey bakın kim geldi.
- Güzel dostum.
Hank Williams gibi bir şey
çalabilirdin.
İstek parçalarını alamadan
kapıyı kırdılar.
Hücrede iki haftaya değdi mi?
Gözümü açıp kapayıncaya
kadar geçti.
Saçmalama. Hücrede zaman öyle
geçmez.
- Hücrede bir gün bir yıl gibidir.
- Kesinlikle.
Bay Mozart bana eşlik etti.
O pikabı aşağı indirmene izin
verdiler yani?
Buradaydı. Ve burada.
Müziğin güzelliği budur.
Kimse onu sizden alamaz.
Daha önce müzik için böyle
hissetmediniz mi?
Gençken mızıka çalardım.
Zamanla ilgimi kaybettim.
- Burada bana çok anlamlı gelmedi.
- Bana en çok burada anlamlı geldi.
- Bir tane alsan unutmazsın.
- Neyi unutmam?
Dünyada taştan olmayan ve kimsenin
senden alamayacağı şeyler var.
İçinden alamayacakları ve
dokunamayacakları şeyler.
- Ne hakkındalar?
- Umut.
Umut.
Sana bir şey söyleyeyim dostum.
Umut tehlikelidir.
Umut bir insanı deli edebilir.
İçerde bu iyi değildir.
- Bu fikre alışsan iyi olur.
- Brooks gibi mi?
Oturun.
Müebbet hapis cezanızın otuz
senesini doldurmuşunuz.
Düzeldiğinize inanıyor musunuz?
Evet efendim. Kesinlikle efendim.
Dersimi aldım.
Dürüstçe söyleyebilirim ki
ben değiştim.
Artık toplum için zararlı değilim.
Bu tanrının gerçeği.
'Reddedildi'
Otuz yıl. Tanrım böyle
söylediğinde...
Nereye gittiğini mi
merak ediyorsun?
Ben kendi on yılım için
böyle düşünüyorum.
İşte. Küçük bir reddedilme
armağanı. Aç haydi.
Sürpriz olmasını istediğim için
yardımcılarından biriyle hallettim.
Çok güzel. Teşekkür ederim.
- Çalacak mısın?
- Hayır. Henüz değil.
'Onuncu yıl dönümün için yeni
bir kız. Red.'
Işıklar kapansın!
Andy sözünün eriydi. Bir yerine iki
mektup yazmaya devam etti.
1959 yılında sonunda işin
ciddiyetini anladılar. Ondan iki yüz...
...dolarlık çekle kurtulamayacaklardı.
Ona beş yüz dolarlık...
...bir ödeme yapıldı. Sadece onu
susturmak için. Andy'nin neler...
...yapabildiğini görseniz
şaşırırdınız. Kitap kulüpleriyle anlaştı.
Basımevlerinden arta kalan
kitaplar aldı.
Hazine adası. Robert Louis...
...Stevenson. Bilimkurgu macera.
Sıradaki nedir?
Burada araba tamiri ve sabun yapımı
var. Kaynak kitaplar ve hobi.
Yani eğitimin altında.
Arkanda duruyor.
- Monte Krisko Kontu.
- Kristo, aptal.
Aleksandre, Dumas. Sersem.
Sersem mi? Dumas.
Konusunu biliyor musun?
Beğenirsin. Kaçış hikayesi.
Onu da eğitim bölümüne koymalıyız
değil mi?
Geri kalanımız elimizden geleni
yapıp yardımcı olmaya çalıştık.
Kenndy'nin vurulduğu sene, fare
kaynayan o küçük oda...
...New England'ın en iyi hapishane
kütüphanesi olmuştu.
Hank Williams'ın bütün
serisi de vardı.
Bu sene aynı zamanda Warden
Norton'un içten dışa programını...
...yayınladığı zamandı. Belki
hatırlarsınız, gazetelerde çıkmıştı.
Bu boş yere kürek çekmek yerine,
gerçek anlamda bir düzenleme...
...ve ıslah etmekte büyük bir
adımdır. İçerdeki arkadaşlarımız...
...nezaret altında tutularak bu
duvarların ardında topluma hizmet...
...vermek için çalışacaklardır. Bu
adamlar namuslu bir iş gününün...
...sonunda minimum bir giderle
vergi ödeyen için halka hizmet...
...etmenin nasıl bir duygu olduğunu
anlayabilir.
Warden tabii ki minimum gider
derken açıklama yapmamıştı.
O toplama ulaşmanın yüz farklı
yolu vardı.
Adam, malzeme, ne isterseniz.
Para nasıl aktı bir bilseniz.
- Beni sektörden atacaksınız.
- Ned.
Bu işçilerle kasabadaki her işi
alırsın.
Biz burada değerli bir toplum
hizmeti yapıyoruz.
Bu gazetecileri idare eder ama
benim bakmam gereken bir ailem var.
Uzun bir yol kat ettik. Bu anayol
anlaşmasına ihtiyacım var.
Alamazsam batarım. Durum bu.
Bu güzel turtadan almalısın.
Karım senin için yaptı.
Bunu biraz düşün.
Ned bu anlaşma için çok
kaygılanmana gerek yok.
Adamlarımı çoktan başka bir
yere aldım zaten.
Bu harika, tart için teşekkür
ettiğimi söylemeyi unutma.
Her anlaşmanın ve her doların
hesabını Andy tutuyordu.
İki depozito var. Maine National
ve New England öncelikli.
Her zamanki gibi akşam
oldu efendim.
Çamaşırhaneye takım elbiselerimi
götürüp temizletir misin?
Gömlekleri yine fazla kolalarlarsa
karşılarında beni bulurlar.
- Peki efendim.
- Nasıl görünüyorum?
- Gayet iyi efendim.
- Portland'da bir hayırseverler...
...gecesi var. Vali de orada olacak.
Kalanını ister misin?
- Daha kötüsü olamaz.
- Teşekkürler efendim.
Duyduğuma göre parmaklarını
birçok turtaya batırmış.
Hayal edemeyeceğin kadar rüşvet
var. Bir nehir...
...dolusu kara para akıyor.
Er ya da geç bu paranın nereden
geldiğini açıklamak zorunda kalacak.
Orada devreye ben giriyorum.
Onu yönlendirdim, süzdüm.
Huniden geçirdim. Stoklar,
güvenlikler vergisiz belediyeler.
Onu gerçek dünyaya yolluyorum ve
döndüğünde ise...
Bozulmamış bir bal çömleği
kadar temiz.
Daha da temiz. Emekli olduğunda
onu bir milyoner...
...yapmış olacağım.
Eğer onu yakalarlarsa burada
kendine bir numara...
...vermek zorunda kalır.
Bana daha fazla güvendiğini
sanıyordum.
İyi olduğunu biliyorum ama bu
evraklar iz bırakır.
Herkes meraklanır. FBI, IRS her
ne haltsa. Birisine yönlenirler.
Kesinlikle. Ama bana değil.
Warden'a da değil.
- Kime?
- Randall Stevens'a.
- Kime?
- Sessiz ortak.
Suçlu olan o. Banka hesapları olan
suçlu biri.
İşte burada süzme aşaması başlıyor.
Neyin izini sürerlerse sürsünler
ona giderler.
- Peki, kim o?
- Bir hayalet. Bir ruh.
Tavşan Harvey'in ikinci kuzeni.
İçi hava dolu.
Öyle biri yok. Sadece kağıt
üzerinde gerçek.
Kafana göre bir insan
yaratamazsın!
Elbette yaratırsın. Eğer sistemin
nasıl işlediğini biliyorsan tabii.
Mektupla başaracağın şeylere
inanamazsın.
Bay Steven'ın doğum belgesi, sürücü
belgesi, sosyal güvenlik numarası var.
Dalga geçiyorsun.
Bir iz bulurlarsa tamamen benim
hayalim olan birinin peşine düşecekler.
Lanet olsun.
İyi olduğunu söylemiş miydim?
Sen gerçekten dahisin.
Asıl garip olan dışarıdayken çok
dürüst biriydim.
Sahtekar olmak için hapse girdim.
Seni rahatsız etmiyor mu?
Rüşveti ben almıyorum ki. Sadece
aşamalarını izliyorum.
Belki kötü bir şey ama bu sayede o
kütüphaneyi kurdum.
Lise diploması olmayanlara yardım
ediyorum.
Bunları yapmama neden izin
veriyor sanıyorsun?
Kirli çamaşırlarını sana
temizlettiği için. Çarşaf yerine paralar.
Ucuza çalışıyorum.
Anlaşma bu.
Tommy Williams Shawshank'e
1965'te geldi.
K ve Y'den iki yıl yemişti.
Bunun anlamı kırıp içeri...
...girmektir. Polisler onu
JC Penney'nin arka kapısından...
...televizyon seti çalarken
yakalamış. Genç punk.
Bay RocknRoll.
Ukalanın teki.
Haydi ama yaşlı çocuklar.
Hareket edin!
Beni yaşlı gösteriyorsunuz.
Onu hemen sevmiştik.
Kapının arkasında duruyordu
tamam mı? Televizyonu böyle...
...tutuyordum. O kocaman şey
yüzünden bir şey göremiyordum.
Sonra biri dur evlat eller havaya
dedi. Orada durup televizyonu...
...tutmaya devam ettim. O ses,
'Ne dediğimi duymadın mı evlat?'...
...dedi.'Evet, duydum efendim ama
bunu bırakırsam mala zarar...
...vermekten de beni
cezalandıracaksınız' dedim.
Sen Cashman'de de yattın
değil mi?
Evet, güzel zaman geçirmiştim
durun anlatayım.
Hafta sonu izinleri, çalışma
programları daha birçok...
...şey vardı. Burası gibi değil.
New England'da yatmadığın yer
kalmamış gibi.
Evet, on üçümden beri girip çıktım.
Şansım hiç yolunda gitmedi.
Belki de başka bir alan
denemelisin.
Demek istediğim iyi bir hırsız
olmadığın ortada.
Belki başka bir şey denemelisin.
Evet tabii sen ne anlarsın Capone?
Sen neden içerdesin?
Ben mi? Beni avukat becerdi.
Burada herkes masumdur.
Bunu biliyor muydun?
Daha sonra Tommy'nin bir karısı ve
yeni doğmuş bir bebeğinin...
...olduğunu öğrendik. Belki çocuğunun
babasını tanımadan...
...büyüyeceğini düşünmüştü. Her ne
düşündüyse bir şeyler onu ateşlemişti.
Düşündüm de lise diplomamı
alabilirim. Burada birkaç kişiye...
...yardımcı olduğunu duydum.
Ben kaybedenlerle vakit harcamam
Tommy.
- Ben bir kaybeden değilim.
- Ciddi misin?
- Evet.
- Gerçekten ciddi misin?
- Evet efendim. Ciddiyim.
- İyi.
Çünkü bunu yaparsak tamamını
yapacağız.
- Sorun şu ki, çok iyi okuyamıyorum.
- Pekala. Çok iyi. Bunu öğreneceğiz.
- R.
- R.
- S.
- S.
- T.
- T.
Andy Tommy'i kanatlarının altına
aldı. Alfabeden çalışmaya başladılar.
Tommy gittikçe öğreniyordu.
Varlığının farkında olmadığı...
...beyni çalışmaya başlamıştı. Bir
süre sonra Andy kurs ihtiyaçlarını...
...vermeye başlamıştı. Çocuğu
sevmişti. Bu gence yardımcı...
...olmak onu heyecanlandırmıştı.
Ama bu tek sebep değildi.
Hapiste zaman kolay geçmez. O
yüzden yapabildiğiniz her şeyi...
...yaparsınız. Bazıları pul
biriktirir bazıları kibritten ev yapar.
Andy ise bir kütüphane kurmuştu.
Şimdi yeni bir projeye ihtiyacı...
...vardı. Bu proje Tommy'di. Senelerce
o taşları yontup cilalamasıyla...
...aynı sebebe sahipti. Hayalindeki
kızı duvarına asmasıyla aynı...
...sebep. Hapisteki bir adam aklını
meşgul edebilecek her şeyle uğraşır.
Tommy'nin sınavlarını vereceği sene
olan 1966'da yeni kızın adı Raquel'di.
Zaman doldu.
- Pek ala.
- Pek ala.
İğrençti. Zamanla ilgili
sorunum var.
Muhtemelen düşündüğün kadar
kötü değildir.
Evet, belki de daha kötüdür.
Zamana karşı yarışırken...
...bir Çinli gibi oluyorum.
- Bakalım kaçta kaç yapmışsın.
- Sana kaçta kaç yaptığımı göstereyim.
İki puan! Orada lanet olası
iki puan var sadece!
Lanet kediler ağaçlara tırmanıyor.
Beş kere beş yirmi beş.
Lanet olsun buraya!
Lanet olsun!
Kendimi kötü hissediyorum.
- Onu hayal kırıklığın...
Saçmalama evlat. O
seninle gurur duyuyor.
Biz eski dostuz onu herkes
gibi iyi tanıyorum.
- Zeki adam değil mi?
- Oldukça zeki.
Dışarıdayken bankacıymış.
- Ne işi var burada?
- Cinayet.
- Ne diyorsun sen?
- Yüzüne baktığında aklına bile gelmez.
Karısını golfçünün biriyle yatakta
yakalamış.
İkisinin de işini bitirmiş.
Ne oldu?
Dört yıl önce iki üç yıllığına
Thomaston Hapishanesindeydim.
Araba çalmıştım. Çok aptalca bir
işti. Tahliye olmama altı ay kala...
...yeni bir hücre arkadaşı vermişlerdi.
Elmo Blatch. Büyük kıpırtılı...
...bir piçti. Alamayacağın bir şey
için dua etmek gibi.
Ne demek istediğimi anladınız mı?
Altıyla on iki arası silahlı soygun.
Yüzlerce iş bitirdiğini söylemişti.
Çok güçlüydü. Gaz çıkarsa üç fit...
...havaya sıçrardı. Devamlı konuşurdu
hiç susmazdı.
Gittiği yerleri yaptığı işleri
becerdiği kadınları anlatıp dururdu.
Öldürdüğü insanları bile. Ona iş
veren adamları. Hep böyleydi.
Bir gece öylesine şaka olsun diye
'Elmo kimi öldürdün?' dedim.
O da bana'Bir gece bir şehir
kulübünde masaları silme işi...
...almıştım, içeri giren zengin
ahmakları inceledim. Aralarından...
...birini seçtim. Bir gece onun evine
gittim. Uyandı ve beni kızdırdı.
Ben de onu ve yanındaki tatlı
sürtüğü öldürdüm. İşin en güzel...
...yanı da kadın onunla yatıyormuş
ama bir bankacıyla evliymiş.
Cezayı da o aldı.' dedi.
Bu duyduğum en etkileyici
hikayelerden biri. Beni en çok...
...şaşırtan şey ise bu hikayeye
senin inanmış olman.
Ama efendim.
Bu Williams denen çocuğun senden
etkilemiş olduğu aşikar.
Seni üzgün gördüğü için
neşelendirmek istemiş olmalı.
Genç ve çok zeki değil. Seni nasıl
bir durum içine soktuğunu...
...bilmiyor olması beni şaşırtmaz.
Efendim o doğruyu söylüyor.
Diyelim ki bu Blatch denen kişi
gerçekten var.
'Evet, doğru söylüyorum. İtiraf
ediyorum. Cezamı...
...müebbet hapse çevirin' der mi
sence?
Tommy'nin tanıklığıyla yeni bir
dava açabilirim.
O adam gerçekten varsa bile şimdiye
kadar şartlı tahliyeyle çoktan çıkmıştır.
Son adresini biliyorlardır. Akrabalarının
adreslerini de biliyorlardır.
Bu bir şans değil mi?
Nasıl bu kadar kalın kafalı
olabilirsin?
Ne? Sen bana az önce ne dedin?
Kalın kafalı. Bunu kasıtlı mı
yapıyorsun?
Kendini unutmaya başladın.
Şehir kulübünün işçi kayıtları
vardır. Arşivliyor olmalılar.
Bir yerde adı geçiyordur.
Eğer bu saçmalığa inanmak
istiyorsan bu senin bileceğin şey.
Beni karıştırma. Bu toplantı
bitmiştir.
Dışarı çıkarsam burada olanlardan
kimseye bahsetmem.
O parayı aklamakla en az senin
kadar suçluyum.
Ne bu ofiste ne de başka bir yerde
bana bir daha o paradan...
...sakın bahsetme seni zavallı
sersem!
İçeri gelin. Hemen!
Sadece seni rahatlatmak istemiştim
hepsi bu.
- Hücre evi. Bir ay.
- Senin derdin ne?
Çıkarın onu dışarı.
Bu benim dışarı çıkabilmek için son
şansım anlamıyor musun?
Bu benim hayatım!
Anlıyor musun?
Çıkarın onu. Hemen!
Delikte bir ay. Bu duyduğum
en uzun süre.
- Bu benim suçum.
- Saçmalama.
Tetiği sen çekmedin ve onu
mahkum etmedin.
Sence Andy masum mu?
Yani gerçekten masum mu?
- Öyle görünüyor.
- Tanrım. Ne kadardır burada?
1947'den beri. Ne kadar oluyor?
On dokuz sene.
- Williams Thomas.
- Evet bu taraftayım.
- Ne gelmiş? Eğitim bakanlığı.
- Aşağılık herif onu postalamış.
Onu açacak mısın yoksa böyle
dikilecek misin?
Dikilmek kulağa daha hoş geliyor.
Skeet ver şunu bana!
Haydi versenize!
- Red, şunu açabilir miyiz lütfen?
- Pekala.
Çocuk geçmiş. C+ ortalamayla.
Bilmek istersin diye düşündüm.
Warden seninle konuşmak istiyor.
- Burada mı konuşacağız?
- Adam böyle dedi.
- Warden?
- Tommy.
Tommy bu konuşmayı ikimizin
arasında tutmanı istiyorum.
Yeterince tuhaf hissediyorum.
Bir sorunumuz var. Sanırım
tahmin edersin.
Evet, efendim.
Kesinlikle.
Evlat, bu olay gerçekten nefes
alamamama sebep oldu.
Uykularımdan uyanıyorum. Gerçek bu.
Yapılması gereken...
...doğru şeyin ne olduğunu bazen
anlamak zordur. Anlıyor musun?
Yardımına ihtiyacım var evlat.
Eğer bu olayın peşinden...
...gideceksem en ufak bir şüphe
olmamalı.
Dufresne'ye gerçeği anlatıp
anlatmadığını bilmeliyim.
Evet efendim. Kesinlikle doğru.
Tanıklık edeceğine yemin
eder misin?
Sağ elini kitabın üzerine koyup
konuşabilir misin?
- Keşke o şansı verseler.
- Ben de öyle düşünmüştüm.
Bu berbat şeyi duydun mu
bilmiyorum. Genç adam...
...kaçmaya çalıştığı için öldürüldü.
Gerçekten öldü.
Bunu arkada bırakmalıyız.
Hayatımıza devam etmeliyiz.
Herşeyi unutalım.
- Benim işim bitti. Her şey bitti.
Rüşvetlerinle ilgilenmesi için
başkalarını bul.
Bir şey bitmiş değil. Hiçbir şey.
Yoksa buradaki en zor...
...zamanlarını yaşamaya başlarsın.
Gardiyanlar seni asla...
...korumaz. Seni homoseksüellerle
bir ton ranza altında bırakırım.
Trenler tarafından becerildiğini
zannedersin.
Peki ya kütüphane? Biter.
Mühürlenir. Her tuğlası mahvolur.
Bahçede kitaplardan barbekü
yaparız. Alevleri miller öteden...
...görürler. Etrafında dans ederiz.
Beni anlıyor musun?
Demek istediği mi? Yoksa kalın
kafalı mı oluyorum?
Ona düşünmesi için bir ay
daha verin.
Karım sürekli beni tanımanın
zor olduğunu söylerdi.
Kapalı bir kitap gibisin derdi.
Hep bundan şikayet ederdi.
Çok güzeldi. Tanrım onu
gerçekten sevmiştim.
Sadece nasıl göstereceğimi
bilmiyordum hepsi bu.
Onu öldürdüm Red. Tetiği
ben çekmedim.
Onu uzaklaştırdım ve benim
yüzümden öldü.
Davranışım yüzünden.
Bu seni bir katil yapmaz. Sadece
kötü bir koca olurdun belki.
İstiyorsan kendini bu konuda kötü
hisset ama tetiği sen çekmedin.
Hayır çekmedim. Başka biri yaptı.
Beni de buraya gönderdiler.
Şanssızlık denebilir sanırım.
- Belki de doğru.
- Kötü şans hep etraftadır.
Birinin üzerine konmak ister.
Sıra bendeydi hepsi bu.
Kasırganın ortasındaydım. Bu kadar
süreceğini tahmin etmemiştim.
Buradan hiç çıkabileceğini
düşünüyor musun?
Ben mi?
Evet. Uzun beyaz sakallarımın
olduğu bir gün.
Sana nereye gideceğimi söyleyeyim.
- Zihuatanejo.
- Ne dedin?
Zihuatanejo. Meksika'da Pasifik'in
üzerinde bir yerlerde.
Meksikalılar Pasifik içine der
biliyor musun?
Hayır.
Hafızasının olmadığını söylerler.
Hayatımın geri kalanını geçirmek
istediğim yer orası.
Hafızası olmayan sıcak bir yer.
Sahilde küçük bir motel açıp...
...eski değersiz bir tekne alıp
onu yeniymiş gibi onarmak.
Misafirlerimi balığa çıkarmak.
Zihuatanejo.
Böyle bir yerde bana istediğimi
bulacak biri işime yarar.
Dışarıdaki hayatı başarabileceğimden
emin değilim Andy.
Ben buranın oldum artık.
Aynı Brooks gibi. Buranın malı oldum.
- Kendini küçümsüyorsun.
- Sanmıyorum.
Yani burada içeri bir şeyler sokan
benim ama dışarıda sadece...
...sarı sayfalara ihtiyaç duyarsın.
Nereden başlarım bilmiyorum.
Pasifik okyanusu mu?
Saçmalık.
Beni ölesiye korkutacak
kadar büyük bir şey.
Benim için değil. Karımı ve
sevgilisini vurmadım.
Ne suç işlediysem fazlasıyla
ödedim.
Bir motel ve bir tekne.
Fazla şey istediğimi sanmıyorum.
Andy bence bunları düşünmemelisin.
Bunlar sadece hayal.
Meksika uzakta ve sen buradasın.
İşte gerçek bu.
Evet doğru. O orada.
Ben ise buradayım.
Sanırım basit bir seçim yapmalıyım.
Hızlı yaşamak mı hızlı ölmek mi?
- Andy.
- Red.
Eğer bir gün buradan çıkarsan
benim için bir iyilik yap.
Elbette Andy ne olursa.
Buxton yakınlarında samanlıklı bir
bölge var.
- Buxton nerede biliyor musun?
- Orada da bir sürü samanlık var.
Bir tanesi daha farklı. Kuzey
sonunda meşe ağacı olan...
...uzun bir mermer duvar var.
Sanki Robert Frost'un şiirlerinden...
...çıkmış gibi. Karıma orada
evlenme teklif etmiştim.
Oraya piknik yapmaya gittik ve
o meşenin altında seviştik.
Ona sordum o da'Evet' dedi.
Söz ver Red. Eğer dışarı çıkarsan
orayı bul.
Duvarın gibinde buraya ait olmayan
bir taş var. Siyah, volkanik...
...bir cam. Asıl istediğim şey onun
altında gömülü.
Ne var orada?
Gömülü olan nedir?
Görmek için zorlamalısın.
Hayır, size söylüyorum.
Çok garip konuşuyordu.
Onun için gerçekten
endişeleniyorum.
Ona göz kulak oluruz.
Sabah yanında biz varız ama
akşamları yalnız kalıyor.
- Aman Tanrım.
- Ne oldu?
Andy bugün çamaşırhaneye gelip
uzun bir ip istediğini söyledi.
- İp mi?
- 2 metre uzunluğunda.
- Sen de bunu ona verdin öyle mi?
- Verdim tabii, neden vermeyeyim ki?
- Tanrım, Heywood.
- Nereden bilebilirdim?
- Brooks Hatlen'ı hatırlıyor musun?
- Hayır.
- Andy asla bunu yapmaz. Asla.
- Bilmiyorum.
Herkesin bir kırılma noktası
vardır.
- Toparlan. Eve gitmek istiyorum.
- Bitirmek üzereyim efendim.
Bu gece üç depozit.
Eşyalarımı çamaşırhaneye götür.
Ve ayakkabılarımı parlat. Ayna
gibi olmalarını istiyorum.
Elbette efendim.
Geri döndüğünü görmek güzel, Andy.
Sen burada yokken işler çok
aksıyordu.
Işıklar kapansın!
Hücremde uzun gecelerim oldu.
Düşünceler dışında hiçbir şey...
...yoktu. Bıçak gibi keskin.
O gece hayatımın en uzun
gecesiydi.
- Sayım yapın.
- Güney üçüncü sıra temiz!
Sıra iki, hücre 245'te
adam eksik.
Dufresne! Acele et seni bekleyemeyiz!
Oraya gelirsem kafanı kırarım.
Beni çok kızdırdın Dufresne.
Bunu rapor edeceğim.
Hasta ya da ölü olsan çok iyi
edersin. Beni duydun mu?
Aman Tanrım.
Bu hücre bloğundaki herkesin
sorgulanmasını istiyorum.
- Arkadaşından başlayın.
- Kimden?
Bundan. 237'yi açın.
Orada yoktu derken ne
demek istiyorsun?
Bana bunu söyleme.
Bana tekrar bunu söyleme.
Ama yoktu efendim.
Bunu anlayabiliyorum!
Sence ben kör müyüm?
Demek istediğin bu mu?
Ben kör müyüm?
- Hayır efendim.
- Peki ya sen? Sen kör müsün?
- Bana bunun ne olduğunu söyle.
- Dün akşamın sayımı.
Dufresne'nin adını görüyor musun?
Ben tam burada gördüğümden
eminim. Dufresne!
Işıklar sönerken hücresindeydi.
Sabah da orada olması gerekirdi!
Onun bulunmasını istiyorum.
Yarın ya da kahvaltıdan sonra
değil. Hemen!
- Evet efendim.
- Kımılda, çabuk ol!
- Dur.
- Evet?
- Evet ne?
- Sizi devamlı birlikte görüyorum.
Yapışık ikizler gibisiniz.
Sana bir şey söylemiş olmalı.
Hayır efendim.
Tek kelime bile etmedi.
Tanrım bu bir mucize! Rüzgardaki
bir tüy gibi yok oldu!
Penceresinin önündeki biblolardan
başka bir şey kalmadı.
Bir de duvarındaki şu kadın.
Ona soralım belki o bilir.
Sana ne dedi küçük sürtük?
Konuşacak mısın?
Sanırım konuşmayacak.
Sana daha farklı davranmalıyım.
Bu bir komplo. Büyük lanet bir
komplo! Herkes de içinde!
O bile!
1966 yılında Andy Dufresne,
Shawshank Hapishanesi'nden kaçtı.
Hakkında bulabildikleri tek şey
giysileri, bir kalıp sabun ve eski...
...bir taş çekiciydi. Oldukça
yıpranmış haldeydi.
Bir insanın bununla tünel
kazmasının altı yüz yıl süreceğini...
...düşünmüştüm. Ama yirmi yıldan
kısa sürmüştü.
Andy jeolojiye bayılırdı. Sanırım
bu onun titiz doğasında var.
'Bir buz devri bin yıllık bir dağ
oluşturmuş burada' derken...
...duyabiliyorum. Jeoloji baskı ve
zamanla ilgili bir bilimdir.
Tek ihtiyacı olan budur. Gerçekten.
Baskı ve zaman. Bunlar ve...
...lanet bir poster. Dediğim gibi bir
insan hapiste aklını meşgul...
...edecek şeylerle uğraşır. Görünüşe
bakılırsa Andy'nin büyük...
...hobisi duvarını yavaş yavaş
egzersiz alanına taşımakmış.
Sanırım Tommy öldürüldükten
sonra burada yeterince...
...uzun zaman kaldığını düşünmüştü.
- Toparlan. Eve gitmek istiyorum.
- Bitirmek üzereyim efendim...
Andy ona söyleneni yapmış ve
ayakkabıları ayna gibi parlatmıştı.
Gardiyanlar fark etmemişti. Ben de
öyle. Gerçekten, bir adamın...
...ayakkabılarına ne kadar
sık bakıyoruz ki?
Andy hayal bile edemeyeceğim
bok kokulu pislik içinde...
...özgürlüğe doğru beş yüz yarda
boyunca emeklemiş.
Beş yüz yarda. Bu tam olarak
beş futbol sahası demektir.
Yaklaşık yarım mil kadar.
Ertesi sabah, Raquel sırrını ortaya
çıkardığı sırada, daha önce...
...kimsenin görmediği bir adam
Maine Ulusal Bankası'ndan...
...içeri giriyordu. O ana kadar kağıt
dışında hiçbir yerde bulunmuyordu.
Yardımcı olabilir miyim?
Her türlü gerekli kimliği vardı.
Ehliyeti, doğum sertifikası, sosyal...
...güvenlik kartı. İmzası da tam
olarak tutuyordu.
İşinizi kaybettiğiniz için üzgün
olduğumu söylemeliyim.
Umarım yurtdışında yaşamanın
tadını çıkarırsınız.
- Teşekkürler. Eminim çıkaracağım.
- İşte çekiniz burada bayım.
- Başka bir arzunuz?
- Rica etsem şunu postalayabilir...
... misiniz?
- Memnuniyetle.
- İyi günler, bayım.
- İyi günler.
Bay Stevens o sabah Portland'da
bulunan yaklaşık bir düzine...
...bankayı ziyaret etti. Söylenene
göre Norton'un üç yüz yetmiş...
...bin dolardan fazla parasını
cebe indirmiş.
On dokuz yılın karşılığı.
İyi günler, Portland Günlük
Gazetesi.
'Shawshank'te taciz ve cinayet.'
Byron Hadley?
Sessiz kalma hakkına sahipsiniz,
söyleyeceğiniz her şey...
...aleyhinizde delil olarak
kullanılacaktır.
Gözlerimle görmedim ama
Byron Hadley'i aldıklarında...
...bir kız gibi ağladığını duydum.
Norton'un ise sessizce gitmeye
hiç niyeti yoktu.
Samuel Norton, elimizde tutuklama
emriniz var.
Kapıyı açın. Norton!
Hangi anahtar olduğundan
emin değilim.
Kendin için işleri kolaylaştırmak
istiyorsan aç şunu.
Umarım kafasından geçen son şey bir
mermi dışında Andy Dufresne'in...
...onu nasıl alt ettiği olmuştur.
Müdürün ölümünden kısa süre...
...sonra bir kart aldım. Kart boştu
ama üzerinde Fort Hancock...
...Teksas adresi vardı. Fort Hancock.
Tam sınırda.
Andy buradan geçiyordu. Ne zaman
arabasıyla güneye gittiğini...
...hayal etsem içimden
gülmek geliyor.
Andy Dufresne, bok nehrinden
sürünerek geçen ve öbür taraftan...
...temizlenerek çıkan Andy Dufresne.
Pasifik'e doğru yönelmişti.
Hadley onu boğazından yakalamıştı
değil mi?
'Bu çocuk kazaya kurban
gitmek istiyor...'
Onun hakkında sık sık
konuşuyorduk.
Yemin ederim böyle dedi.
'Dostlarım için birkaç bira.'
- Ve aldı mı?
- Evet aldı!
Bazen gitmiş olmasının beni
üzdüğü de oluyor.
Kendime diyorumki bazı kuşlar
kafeslenmemeli.
Tüyleri o kadar parlak ki,
gittiklerinde parçanız onları kafese...
...koymanın hata olduğunu biliyor.
Ama yine de gittiklerinde...
...yaşadığınız yer bomboş oluyor.
Sanırım dostumu özlüyorum.
Lütfen oturun. Ellis Boyd Redding.
Dosyanız müebbet hapis cezanızın
kırk yılını geçirdiğinizi yazıyor.
Düzeldiğinizi hissediyor musunuz?
Düzelmek mi? Bir düşüneyim. Bunun
ne olduğu konusunda bir fikrim yok.
Yani topluma katılmaya hazır...
Bunun ne demek olduğunu
biliyorum evlat. Bu benim için...
...sadece uydurulmuş bir kelime.
Politik bir kelime.
Sizin gibi iş sahibi takım elbise
ve kravatlı gençlerin bilmek...
...istediği nedir? Yaptığım için
pişman olmamı mı istiyorsunuz?
Pişman mısınız?
Pişman olmadığım tek bir gün
bile yok. Burada olduğum...
...ya da olmam gerektiğimi
düşündüğünüz için değil.
O zamanları hatırladığımda
küçük aptal bir çocuğun işlediği...
...korkunç suçu hatırlıyorum.
Onunla konuşmak istiyorum.
Denemek ve onunla konuşmak.
Ama bunu yapamam.
O çocuk geçmişte kaldı. Bu yaşlı
adam da onun artığı. Bununla...
...yaşamak zorundayım. Düzelmek mi?
Bu saçma bir söz.
Gidip formlarınızı damgalayın
evlat. Vaktimi harcamayın.
Çünkü doğruyu söylemek gerekirse
umurumda bile değil.
'Onaylandı'
Buyurun bayan.
Biraz dinlenebilir miyim patron?
Tuvalete gitmen gerektiğinde
sorma sadece git, tamam mı?
Anlıyorum efendim.
Kırk yıl boyunca tuvalete
gitmek için izin istedim.
Şimdi bir anda bu alışkanlıktan
vazgeçemiyorum.
Ortada acı bir gerçek var.
Dışarıda asla yapamayacağım.
Tek yaptığım şartlı tahliyeyi
kırma yollarını düşünmek.
Belki böylece beni geri
gönderirler. Korkuyla yaşamak iğrenç...
...bir şey. Brooks Hatlen bunu
biliyordu. Çok iyi biliyordu.
Bir şeylerin anlamlı olduğu zamana
geri dönmek istiyorum.
Sürekli korkmam gerekmeyen bir
yere. Beni tek şey durduruyor.
O da Andy'e verdiğim söz.
- İşte burası.
- Çok teşekkürler efendim.
'Sevgili Red. Bunu okuyorsan
dışarı çıktın demektir.
Bu kadar yapabildiysen daha
fazlasını da yaparsın.
Kasabanın ismini hatırlıyorsun
değil mi?'
Zihuatanejo.
'Projelerimde bana yardımcı olacak
bir adama ihtiyacım var.
Seni bekliyorum. Satranç masası da
hazır. Unutma Red...
...umut iyi bir şeydir. Belki de en
iyi şeydir. İyi bir şey de...
...asla ölmez. Bu mektubun sana
ulaşmasını umuyorum.
Ve umarım seni iyi bulur.
Dostun, Andy.'
Hızlı yaşamak ya da hızlı ölmek.
Bu gerçekten doğru.
Hayatımda ikinci kere bir suç
işledim. Şartlı tahliye ihlali.
Eminim bunun için yolları
keserlerdi. Ama benim gibi...
...yaşlı bir adam için değil.
Fort Hancock, Teksas'a lütfen.
O kadar heyecanlıydım ki yerimde
duramıyordum bile.
Sanırım bu ancak özgür birinin
hissedebileceği bir heyecandı.
Sonu belli olmayan uzun bir
yolculuğa başlamış özgür bir adam.
Umarım sınırı aşabilirim ve
arkadaşımın elini sıkabilirim.
Umarım Pasifik hayallerimdeki
kadar mavidir.
Umarım...
'Allen Greene'in anısına.'