Tip:
Highlight text to annotate it
X
OYUNCAK HİKAYESİ 3
Çeviri: batigol-7
Para, para, para.
Adalet ile bir randevun var,
Tek Göz Bart!
Üzgünüm, Şerif.
Ben evli bir adamım.
Tek Göz Betty!
- Sanırım bir şey düşürdünüz, bayım.
- Jessie!
Vaz geç artık, Bart!
Yolun sonuna geldin!
Hep bir patlamayla çıkmak istemişimdir.
- Olamaz!
- Yetimler!
Erken gitmeyi sevmem,
ama bizim araç geldi.
Ya ben ya da çocuklar, Şerif.
Seçimini yap!
Rüzgar gibi koş, Bullseye.
Sıkı durun.
***, çabuk ol!
Olamaz!
- Treni yakalayabildiğime sevindim.
- Şimdi de birkaç suçlu yakalayalım!
Sonsuzluk ve ötesine.
- Ellerini kaldır!
- Bana dokunamazsın, Şerif!
Saldırı köpeğimi bir güç kalkanı içinde
buraya getirdim.
Ben de köpeğinin güç kalkanını yemesi için
dinozorumu getirdim.
Şeytani Doktor Porkchop!
Bay Şeytani Doktor Porkchop, olacaktı!
- Buzz, lazerinle rozetimi vur.
- Hayır, seni öldürebilirim.
Yap hadi.
- Hapishaneye gireceksin, Bart!
- Dikkat et!
- Anne!
- Hayır, hayır, hayır.
Oynamaya devam et.
Burada yokmuşum gibi davran.
- Molly, yapma...
- Sorun değil, Anne.
Uzaydan gelen
15 metre boyundaki bebek.
Her şeyi ezip geçiyor.
Canınızı kurtarın!
Kırmızı ışık,
çalışıyor demek mi?
Hadi, Molly'e mutlu yıllar diyelim.
- Mutlu yıllar.
- Aman ne güzel.
Mutlu yıllar.
Bak ne kadar uzuyorsun.
Buzz Işık Yılı sizi kurtarır!
İyi işti, Buzz.
Hadi, herkes yerini alsın.
Durun, diğer gözümü bulamıyorum.
- Yüzümdeki kimin ayağı?
- Benim, geri ver ayağımı.
Hayatımızı kurtardın.
Sana sonsuza dek minnettarız.
Buzz, yanına sıkışabilir miyim?
Evet, hayır. Yani...
Neden sıkışıyoruz ki?
- Burası fazla mı sıcak oldu?
- Geliyorlar!
- Çavuş, aldınız mı?
- Görev tamamlandı.
Dikkat. Dikkat!
Arkadaşlar, tek şansımız var.
- Herkes hazır mı?
- Hazırız ***, yapalım şu işi.
Hadi Buzz, aramayı yap.
- Hedef yaklaşıyor.
- Provasını yaptığımız gibi.
Alo. Alo.
Kim arıyor?
- Molly, odamdan uzak dur.
- Odanda değildim.
- Öyleyse eşyalarımı kim karıştırdı?
- Ben değildim.
- İyi gitti.
- Beni tuttu, gerçekten tuttu!
- Üzücü bir durum.
- Şakamı bu? Çocuk 17 yaşına geldi.
Bir daha kimse bizimle oynamayacak.
Arkadaşlar, durun, toplantı yapmalıyız.
Herkes toplantıya gelsin.
- Yine mi?
- Hadi, Sling, herkesi bir araya topla.
Zaten bir aradayız, ***.
Pekala, öncelikle, ''Oyun Vakti''
operasyonunun...
...başarı ihtimalinin düşük olduğunu
hepimiz biliyorduk.
- Silahın tutukluk etmesi gibi.
- Bu işin oynanmak olmadığını söylüyorduk.
- Bu iş...
- Andy'nin yanında olmak. Biliyoruz.
Tekrar deneyebiliriz, değil mi?
Paydos diyorum, arkadaşlar.
Dükkanı kapatıyoruz.
- Ne?!
- Andy çok yakında üniversiteye gidecek.
Bu bizim son şansımızdı.
Tavan arasına gidiyoruz, arkadaşlar.
Aksesuarlarınızı daima yanınızda bulundurun.
Yedek parçalar, piller... her şey.
Yeni yerimiz için ne lazımsa.
Yeni yerimiz mi? İşimiz bitti!
Atıldık, itildik, satıldık!
Hadi ama, arkadaşlar.
Bugünün geleceğini hepimiz biliyorduk.
- Ama o gün geldi işte.
- Her oyuncağın başına bunlar gelir. Kimse--
- Hey, Çavuş. Ne yapıyorsun?
- Savaş bitti, millet.
- Ben ve askerlerim gidiyoruz.
- Gidiyor musunuz?
- Askerden mi kaçıyorsunuz?
- Görevimizi tamamladık.
- Andy artık büyüdü.
- Bununla yüzleşin...
Çöp kutusu ortaya çıktığında,
ilk biz, askerler atılırız.
- Çöp kutusu mu?
- Kim şimdi size çöp kutusu dedi ki?
Sizlerle hizmet etmek bizim için bir onurdu.
İyi şanslar, arkadaşlar.
- Şansa ihtiyacınız olacak.
- Hayır, hayır, durun, durun!
- Çöpe mi atılacağız?
- Hayır, kimse çöpe atılmayacak!
- Nereden biliyorsun?
- Terk ediliyoruz!
- Her şey yoluna girecek, Jessie.
- Öyleyse çavuş neden gitti?
- Biz de ayrılmalı mıyız?
- Tavan arasına gideceğimizi sanıyorum.
- Bu belirsizlikten nefret ediyorum.
- Hey, durun bakalım! Sessiz olun!
Kimse çöpe atılmıyor, tamam mı?
Bizler hala buradayız.
Evet, birkaç arkadaşımızı kaybettik...
...Wheezy ve Etch.
- Bo Peep.
Evet, Bo'yu bile...
Tüm iyi oyuncakların yeni sahipleri olacak.
Fakat her garaj satışında,
her bahar temizliğinde...
...Andy bize sahip çıktı.
Bize önem veriyor olmalı
yoksa burada olmazdık.
Biraz bekleyin.
Andy bizi tavan arasına kaldıracak.
Sıcak, güvenli ve...
- Ve hepimiz birlikte olacağız.
- Kesinlikle!
- Yukarıda oyunlar var, kitaplar var.
- Araba yarışı pisti.
Araba yarışı pisti, sağ ol.
Ve eski bir TV.
İşte böyle, eski bir TV.
Ve yılbaşı ağacı süsleri falan.
Eğlenceliler, değil mi?
Şanslıysak, günün birinde...
...Andy'nin kendi çocukları olacak.
Sonra da bizimle oynayacak, değil mi?
- Daima onun yanında olacağız.
- Hadi ama, arkadaşlar...
Parçalarımızı toplayalım...
...hazırlanalım ve değerimizi artıralım
- Diğer gözümü bulsam iyi olur.
- Bu sefer nerede bıraktın?
Karanlık ve tozlu bir yerde.
Hadi, gidip eBay'de
kaça gidiyoruz bakalım.
Endişelenmeyin, Andy bizimle ilgilenecek,
size garanti ediyorum.
- Garanti ediyorsun ha?
- Bilemiyorum, Buzz.
Başka ne söyleyebilirdim ki?
Ne olursa olsun,
en azından birlikteyiz.
Sonsuzluk ve ötesine.
- Müzik setini alabilir miyim?
- Hayır.
Neden ama?
- Bilgisayarını alabilir miyim?
- Hayır.
- Atari oyunlarını?
- Unut gitsin, Molly.
Pekala, Andy, işe girişelim.
Üniversiteye giderken
yanında götürmeyeceklerin...
...ya tavan arasına gidecek
ya da çöpe atılacaklar bu kutuya.
- Anne, Cuma'ya kadar gitmiyorum.
- Bugün çöp günü.
Bak çok basit,
kay kay, üniversite kutusuna.
Küçükler ligi ödülü,
muhtemelen tavan arasına.
Elma çöpü, çöpe.
Gerisini kendin halledebilirsin.
Neden bu oyuncakları hala saklıyorsun?
Molly, odamdan dışarı çık.
Üç gün sonra hepsi benim olacak.
Molly, sen de paçayı sıyırmış sayılmazsın.
Senin de oynamadığın bir sürü oyuncağın var.
Bazıları, başka çocukları
çok mutlu ederdi.
- Hangi çocuklar?
- Kreşteki çocuklar.
- Daima bağış beklerler.
- Kreş de nedir?
Aması falan yok,
işine yaramayanları seç...
...ben de gidip Sunnyside'a
bağış yapayım.
- Zavallı, Barbi.
- Ben Korvet'i alırım.
Andy, hadi ama,
karar vermeye başlamalısın.
- Ne gibi?
- Bu oyuncaklarla ne yapacağın gibi.
- Sunnyside'a mı bağışlayalım?
- Hayır.
Belki de internetten satmalıyız?
Anne, kimse bu oyuncakları istemez.
- İşe yaramazlar.
- Tamam, Cuma'ya kadar vaktin var.
Üniversiteye götürmediğin ve tavan arasına
kaldırmadığın her şey...
...çöpe atılacak.
- Tamam, Anne.
- Neler oluyor?
- Çöpe atılıyoruz, aptal. Olan budur!
- Yardım ister misin?
- Halettim.
Al bakalım.
Peki, gittiğimde beni özleyecek misin?
Hayır dersem,
yine de odanı alabilir miyim?
- Hayır.
- Öyleyse evet diyorum.
- Nefes alamıyorum.
- Bu yaşanıyor olamaz.
Susun.
O ses de neydi?
Andy!
Onlar çöp değil.
Onlar çöp değil!
Düşün, düşün, ***.
Düşün, düşün!
Buster, gel buraya oğlum,
gel buraya.
Hadi, oğlum.
Kaldırıma!
Hayır, Buster, hayır.
Kalk. Buster.
- Kaldırımdayız!
- Böyle olacağını biliyordum!
İtin arkadaşlar!
İtin!
- Yırtılmayacak!
- Anlayın artık, işimiz bitti!
- Polietilen'den yapılmış!
- Bir çıkış yolu olmalı.
Andy bizi istemiyor.
Niye uğraşalım ki?
Uğraş, uğraş, uğraş!
- İtin, itin!
- Çöp kamyonunu duyabiliyorum!
Gittikçe yaklaşıyor.
Buzz! Jessie!
- Andy bizi çöpe attı!
- Resmen çöpteydik!
- Bize işe yaramaz dedi!
- Bunu bize nasıl yapabilir?
Bu hiç mantıklı değil.
Bunun olacağını anlamalıydım.
Emily kabusu yine başlıyor!
- Çavuş haklıydı.
- Evet. *** hatalıydı.
Durun bakalım.
Şimdi çıldırmanın sırası değil.
- Asıl şimdi çıldırmanın tam sırası.
- Çıldırmalı mıyız?
- Hayır. - Evet.
- Belki. Ama şimdi değil.
Arkadaşlar,
ne yapacağımızı biliyorum.
Neler oluyor?
- Bunu yıllar önce yapmalıydık.
- Bekleyin. Peki ya ***?
O iyi, Buzz.
Andy onu üniversiteye götürüyor.
Gitmeliyiz.
Haklısın, hadi!
- Buzz?
- ***.
Neler oluyor? Bu kutunun
bağışlanacağını bilmiyor musunuz?
Her şey kontrol altında, ***.
Bir plan yaptık.
- Kreşe gidiyoruz!
- Kreş mi? Aklınızı mı kaçırdınız?
Görmedin mi?
Andy bizi çöpe attı.
Hayır, hayır, hayır!
Sizi tavan arasına kaldırıyordu.
Tavan arası mı?
Peki nasıl oldu da kaldırıma gittik?
Bir hata oldu.
Andy'nin annesi sizi çöp sandı.
- Bizi çöp kutusuna attı.
- Ve bize işe yaramaz dedi!
Biliyorum, kötü görünüyor.
Ama bana inanmalısınız.
Tabii ya, üniversiteli çocuk.
Andy hayatına devam ediyor, ***.
Bizim de aynısını yapmamızın vakti geldi.
Pekala, şimdi herkes
kutunun dışına çıksın!
- Hadi, Buzz. Yardım et. Şu kutuyu...
- ***, dur.
Herkes için neyin en iyi olduğunu
bulmalıyız.
Aman ne güzel. Bir daha asla
buraya dönemeyeceğiz.
Yok bir şey, Barbi.
İyi olacaksın.
Molly ve ben yıllardır beraberdik.
Beni çöpe attığına inanamıyorum!
- Kulübe hoş gelsin, süslü.
- Pekala, beni dinleyin...
Andy'e geri dönebiliriz ama
hızlı hareket etmeliyiz.
Eve dönene kadar
koltukların altına saklanabiliriz.
Şunu kafan sok artık, ***.
Andy artık bizi istemiyor.
Sizi tavan arasına kaldıracaktı!
- Bizi kaldırıma bıraktı!
- Pekala, ikiniz de sakin olun.
Tamam, tamam. Kreşlerin nasıl bir yer
olduğunu bekleyip kendiniz görün.
- Neden, nasıl bir yer ki?
- Kreşler, sahibi olmayan...
...işi bitmiş oyuncaklar için
hüzünlü ve yalnız bir yerdir.
- Çok çekici oldu değil mi?
- Göreceksiniz, kreşe gittiğimiz gibi...
...eve dönmek için yalvaracaksınız.
SUNNYSIDE
ÇOCUK KREŞİ
- Aranızda bir şey görebilen var mı?
- Bir oyun bahçesi var.
- Turnayı gözünden vurduk, Bullseye.
- O kadar da üzücü ve yalnız bir yer değil.
- Arkadaşlar, bakış açınızı geniş tutun.
- Bakış açımızı mı?
- Burası harika bir yer.
- ***, burası çok güzel.
Bak, kapının üzerinde gökkuşağı var.
Merhaba, şekerim.
Uzun zamandır görüşemedik.
- Şu oyuncakları bırakmak için uğradım.
- Yoksa bu Bonnie mi?
- Ne kadar da büyümüşsün.
- Merhaba desene, tatlım.
- Merhaba.
- Senin çocuklar nasıl? Molly ve Andy...
Artık çocuk değiller.
Andy Cuma günü üniversiteye başlıyor.
- Ne? - İnanabiliyor musun?
- Oyuncaklarını özlemez mi?
Hayır, zaten hiç oynamıyordu ki.
- Hiç çocuk gören var mı?
- Bizi nereye götürüyor?
- Bak!
- Ne? Ne var?
Göremiyorum.
Hadi çocuklar, teneffüs vakti.
- Şimdi ne yapıyoruz?
- Andy'e dönüyoruz.
- Çıkışı gören oldu mu?
- Çıkış mıkış yok.
- Gidelim de çocuklar bizimle oynasın.
- Dikkat, buradaki oyuncaklar kıskanç olabilir.
- Ben de görmek istiyorum.
- Benim sıram.
Yeni oyuncaklar!
- Merhaba, tanıştığıma memnun oldum.
- Buzz Işık Yılı, hizmetinizdeyim.
Teşekkürler.
Dokunabilir miyim?
Kıskaç.
Herkese merhaba.
Yeni sesler duyduğumda anladım.
Sunnyside'a hoş geldiniz, arkadaşlar.
Ben kucaklayan ayı Lotso.
Siz bana kısaca Lotso deyin.
Buzz Işık Yılı, sizleri...
Benim hakkımda bilmeniz gereken ilk şey,
kucaklamayı çok severim.
Şu halinize bir bakın.
Çok zor şeyler atlattınız değil mi?
- Çok kötüydü.
- Artık güvendesiniz.
Hepimiz buraya terk edildik.
Atıldık, bağışlandık...
...garaj satışları, ikinci el yapıldık
veya öylesine çöpe atıldık.
Bekleyin ve bağışlanmış olmanın
başınıza gelen en iyi şey olduğunu görün.
Bay Lotso, buradaki oyuncaklarla
her gün oynanıyor mu?
Haftada beş gün.
Gün boyunca.
- Peki ya çocuklar büyüyünce ne oluyor?
- Dur sana anlatayım.
Çocuklar büyüdüğünde, yenileri geliyor.
Onlar büyüdüklerinde,
yerlerine yenileri geliyor.
Asla eskimiyor, unutulmuyor,
ihmal edilmiyor veya terk edilmiyorsunuz.
Sahibin olmaması demek,
kalp kırıklığı yaşamamaktır.
- Bu bir mucize.
- Bir de sen Andy'le kalmayı istiyordunuz.
- Çünkü biz Andy'nin oyuncaklarıyız.
- Demek sizi buraya Andy bağışladı ha?
Onun kaybı olmuş, Şerif.
Artık sizi daha fazla incitemez.
Hadi sizi yerleştirelim. Ken!
Nerede bu çocuk. Ken!
- Yeni oyuncaklar var!
- Hemen iniyorum, Lotso!
Evet, kim Ken'in rüya turuna
hazır bakalım?
Hadi, yeni arkadaşlarımıza
kalacakları yeri gösterelim.
Arkadaşlar, bu tarafa gelirseniz...
- Selam, Ben Ken.
- Ben Barbi.
- Daha önce tanıştık mı?
- Hayır. Tanışsak unutmazdım.
- Tozluklarına bayıldım.
- Harika bir fular.
- Hadi, Ken. Teneffüs sonsuza dek sürmez.
- Haklısın, Lotso. Bu taraftan, millet.
Sabırsızlıkla bekleyin, arkadaşlar.
Küçükler, yeni oyuncaklara bayılır.
- Çok nazik bir ayı.
- Ayrıca da çilek gibi kokuyor.
Arkadaşlar, Sunnyside'da bir oyuncağın
isteyebileceği her şeyimiz vardır.
Yedek parçalar, süper yapıştırıcı...
...ve en büyük canavara bile
yetecek kadar taze piller.
Eskidiğiniz düşünüyorsanız,
endişelenmeye gerek yok.
Onarım bölümümüz var,
sizleri taptaze ve yepyeni tutuyoruz.
Burası da benim yaşadığım yer.
Ken'in rüya evi.
Bir diskosu, bir *** arabası ve
sadece kıyafetlere ayrılmış bir odası var.
- Her şeyin var.
- Bunları paylaşacak biri dışında.
Bir şeye ihtiyacınız olursa,
gelip benimle konuşabilirsiniz.
İşte geldik.
Teşekkürler, Koca Bebek.
Neden gelip yeni dostlarımızla tanışmıyorsun?
Zavallı bebek, benimle birlikte gönderildi.
Aynı sahip tarafından terk edildik.
Ama Sunyyside'da sahiplere ihtiyacımız yok.
Kendi kendimize yaşıyoruz.
Kendi kaderimizin sahibiyiz.
Kendi kaderimizi kontrol ediyoruz.
Su birikintilerine dikkat edin.
Burası da sizin kalacağınız yer.
Tırtıl Odası.
Harika bir yer!
Tanrım ne güzel bir yer!
Çok şanslıyız, bebeğim!
- Merhaba.
- Merhaba.
Burası çok güzel.
Bu da ne?
Selam, küçük adam.
Ne kadar zamandır sizinle oynanmıyor?
- Neredeyse bir yıldır.
- Sadece bekleyin...
...birkaç dakika sonra
şuradaki zil çalacak...
...oyun vakti başlayacak ve
rüyanızdaki kadar oynanacaksınız.
Oyun, gerçek oyun.
Sabırsızlanıyorum.
Şimdi izin verirseniz,
yerimize dönsek iyi olur.
Sunnyside'a hoş geldiniz, arkadaşlar.
- Teşekkürler, görüşürüz.
- Çok teşekkür ederiz.
- Seni tekrar görecek miyim?
- Bu gece görüşeceğiz.
Rüyamda.
Ken, hadi gidiyoruz.
Barbi, benimle gel ve
rüya evimde birlikte yaşayalım.
Çılgınca olduğunu biliyorum.
Daha yeni tanıştığımızın da farkındayım.
Beni GI Joe'dan tanımıyorsun.
Ama sana baktığım zaman hissettiğim şey...
- Birbirimiz için yaratılmışız mı?
- Birbirimiz için yaratılmışız.
- Evet. - Evet. - Ken?
- Geliyorum, Lotso.
Çok heyecanlıyım.
- Bana çocukların sesiymiş gibi geldi.
- Yeter artık, oynanmak istiyorum.
Neden zaman daha hızlı geçmiyor ki?
- Dışarıda kaç çocuk var acaba?
- Sesleri kulağa çok hoş geliyor.
Bakın arkadaşlar, burası güzel bir yer.
Kabul ediyorum.
- Ama eve dönmeliyiz.
- Burada yeni bir hayat kurabiliriz, ***.
Çocukları tekrardan
mutlu etmek için bir şans.
Sen neden kalmıyorsun?
- Evet, ***. Bizimle kal.
- Hadi ama, ***. Bizimle kal.
- Çocuklar seninle de oynarlar.
- Hayır, arkadaşlar.
- Çocukları mutlu edersin.
- Hayır, olmaz, hayır!
Benim bir sahibim var.
Sizin de bir sahibiniz var. Andy.
Ve bizi üniversitede veya
tavan arasında istiyorsa...
...bizim işimiz onun için orada olmak.
Ben eve gidiyorum.
Gelmek isteyen buyursun.
Hadi, Buzz.
Buzz?
Andy ile olan görevimiz
tamamlandı, ***.
Ne?
Artık önemli olan, bir arada kalmamız.
Andy olmasaydı
bir araya bile gelemeyecektik!
Çizmemin altına bak, Buzz. Sen de Jessie.
Altında kimin ismi yazılı?
Belki de Andy artık bizi umursamıyordur.
Tabii ki umursuyor.
Hepinizi umursuyor.
Sizi tavan arasına kaldıracaktı.
Kendim gördüm.
Şimdi ona arkanızı dönmezsiniz!
***, gerçeklerin farkına var!
Bu iş bitti! Andy artık büyüdü.
Pekala, tamam, öyle olsun.
Bu kadar bencil olmanıza inanamıyorum.
Yani buraya kadar mı?
Atlattığımız onca şeyden sonra?
Hayır, Bullseye.
Sen burada kalmalısın.
Hayır, Bullseye.
Sana burada kal dedim.
Tavan arasında terk edilmeni
istemiyorum, tamam mı?
Burada kal.
Bonnie?
Gitmeliyim.
Bonnie, burada mısın?
Hadi, hadi.
Hayır, hayır.
Bu da ne?
Böyle daha iyi.
Bonnie!
Demek buradasın.
Hadi, tatlım.
Eve gitme vakti geldi.
Hayır, hayır, hayır.
Ellerini kaldır!
O piti piti, karamela sepeti...
Sen benim en sevdiğim yardımcımsın.
- Bonnie!
- Geliyorum!
Aman ne güzel.
Her şey yoluna girecek, Bullseye.
***, Andy'le birlikte
üniversiteye gidecek.
- Hep bunu isterdi.
- O delini teki.
- Üniversitede oyuncaklar için yer yoktur.
- Oyuncaklar oyun zamanı içindir.
Oyun zamanından bahsetmişken,
dışarıda sıraya girmişler!
- Kaç tane?
- Onlarca olmalı.
- Sabırsızlanıyorum.
- Herkes yerini alsın.
İlk benim, çocuklar benimle oynayacak.
- Rex.
- Babanıza gelin.
Çizmemde bir yılan var!
Aranıza katılmak isterim çocuklar,
ama önce bir şarkı söyleyeceğim.
Bir Şerif!
Şu tarafa geç, Bay Prickle Pants.
Bir misafirimiz var.
Kahve içmek ister misiniz?
Sana iyi gelir,
ama çok fazla içme, yoksa...
Yoksa...
Birazdan dönerim.
Merhaba, pardon.
- Nerede olduğumu söyler misiniz?
- Adam sadece bir soru sordu.
Pardon ama karakterimde
kalmaya çalışıyorum.
Benim adım Buttercup.
Baron Van Şşş ile tanıştın.
Merhaba, ben Trixie.
Arkadaşlar, nerede olduğumu bilmiyorum.
Ya Paris ya da
New Jersey'deki bir kafedeyiz.
Az önce hayat değiştiren haberlerle
doktordan geldiğime çok eminim.
Burada devamlı doğaçlama oynuyoruz.
Sal gitsin. Eğlenmene bak. İyi olacaksın.
Hayır, hayır, hayır. Ben...
Kim yemek ister?
İçinde gizli bir malzemem var.
Şekerlemeler!
- Birisi su kuyumuza zehir atmış.
- Zehir mi?
Kim böyle acımasızca bir şey yapar ki?
Korkunç, cadı!
Dikkat edin!
Büyülü güçlerini kullanacak!
Saklanacak bir yer biliyorum.
Bizi burada asla bulamaz.
Sorun ne?
Bizi buldu! Kaçmak için
uzay gemisine ihtiyacımız var!
- Çok iyi gidiyorsun.
- Eğitim mi aldın?
Bakın, buradan nasıl
çıkacağımı öğrenmeliyim!
Buradan çıkış yok!
Şurada bir kapı var o kadar.
Vay be, Kovboy!
Doğrudan olaya girdin.
- Ben Dolly.
- Ben ***.
***. Gerçekten mi?
Bu isimle devam edeceksin.
Al sana değiştirme şansı.
Hazır yeni oda varken.
Dolly ismi doll yani oyuncaktan geliyor.
- Kim bu yeni çocuk?
- Sen gerçek bir kovboy musun?
- Aslında ben...
- Tabii değil, bezelye beyinli.
- Şapkası bile yok.
- Şapkam var...
- Şapkam!
- Söylemiştim.
- Bir uzay mekiği buldum.
- Gösteri vakti.
Çabuk, binin.
Kemerlerinizi bağlayın.
Çay tepsilerinizi kapatın.
Sıkı tutunun,
biraz sarsıntı geçirebiliriz.
Üç, iki, bir, fırlat!
Hayatımız kurtardın kovboy,
sen bizim kahramanımızsın.
İçim dışıma çıktı sanki.
Kuyruğum!
Kuyruğum nerede?
Ele ihtiyacı olan var mı?
- Burnum nerede?
- Burada.
- Al kolunu. - Ver şunu.
- Tatlım, bıyığım.
Hiç böyle yorucu bir oyun vakti
geçirdiğimi hatırlamıyorum.
Andy bizimle asla böyle oynamazdı.
Elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız.
- Emekleyenler bizimle oynamadı bile.
- Onlar daha çok küçük.
- Ve de yapışkanlar.
- Kelebek odasına geçmeliyiz.
- Büyük çocukların yanına.
- Haklı. - Aynen öyle!
Bu işi düzeltmeliyiz. Ben gidip Lotso ile
diğer odaya taşınma işini konuşayım.
Patlat, şunu dene.
- Kilitli.
- Bu da aynı.
- Pencereleri deneyin.
- Olumsuz.
Son model pencere sistemi.
Dünyadaki en gelişmiş
çocuk güvenliğine sahip.
Kapana kısıldık!
Bekle, yukarıdaki pencereyi
fark eden oldu mu?
Çok güzel.
Peki oraya nasıl çıkacağız?
Pekala, arkadaşlar.
Üçe deyince...
- Bir, iki...
- Üç!
Bırakın!
Hadi!
Başardı!
Harikasın, Buzz.
- Eğlenceli bir oyun vakti olacak sandılar.
- Sessiz ol. Seni duyacaklar.
- Sen başla.
- Ben...
- Seni...
- Seviyorum.
Oldu. Bu sefer
ben başlamak istiyorum.
- Ben...
- Seni...
Seviyorum.
Bak her seferinde değişiyor.
- Çok zekisin.
- Hadi, Romeo. Geç kaldın.
- Seni özleyeceğim.
- Ben de seni.
Hadi, beyler bahisleri görelim.
İşte böyle.
Hadi, beyler. Hadi bakalım.
Bu kadar. Bahisler kapandı.
Ördekte dur! Ördekte dur!
- Ördekte durdu!
- Kazandım!
- Ahtapot kazandı.
- Sen kaybettin!
En düşük bahis, 5 lira.
Vahşi çakal.
Bahisler ikiye katlandı.
Beyler, şu yeni oyuncaklara
ne diyorsunuz? Muhafızları var mı?
- Boş verese, işe yaramazlar.
- Kovboy kız?
- Dinozor?
- Emekleyenler için.
Peki ya Uzay Adamı?
İşimize yarayabilir.
Ellerinde tuttukları en etkili adam değil.
Sen de öyle değilsin, Chunk.
Kendine birini kaptın değil mi, Ken?
Dur bakalım, Twitch.
- Barbi farklı.
- Bay Yumuşak aramızda.
- Kız oyuncağından ne bekliyorsun ki?
- Ben kız oyuncağı değilim! Değilim!
- Ne diye aynı şeyi söyleyip duruyorsunuz ki?
- Tüm oyuncaklar kullanılıp atılır.
Bir hafta dayanırlarsa şanslıyız demektir.
Bakın kim buradaymış?
- Bırakın beni.
- Bunu kütüphaneye götürün.
Hayır!
1225 Sycamore.
***, ne yapıyorsun?
- Buradan çıkmalıyım.
- Gidiyor musun?
- Bugün hiç eğlenmedin mi?
- Tabii ki eğlendim.
Hem de yıllardır olmadığı kadar.
Ama bakın, ben başkasına aitim.
- Ydna da kim?
- Bence Ydne diye okunuyor.
Beyler, orada Andy yazıyor.
O benim Bonnie'm.
Yakında evden ayrılacak.
- Eve dönmeliyim.
- Evin nerede?
Elm Sokağı, 234 Elm.
- Sizde harita var mı?
- Hallederiz kovboy. Trixie?
Bilgisayardan bulurum.
Çözün beni, korkaklar!
Lotso ile görüşmeyi talep ediyorum.
Kapa çeneni, Buck Rogers.
Biz diyene kadar Lotso ile konuşamazsın.
Ken, orada neler oluyor?
Bu oyuncak neden bağlanmış?
- Gidiyordu, Lotso.
- Gidiyor muydu?
Hayır, hayır, hayır.
Biz misafirlerimize böyle davranmayız.
Böyle bir şeyi hiç olmamış sayalım.
Çözdüm, çok üzgünüm.
- Lotso, ortada bir yanlışlık var.
- Yanlışlık mı?
Tırtıl Odasına gelen çocuklar ben ve
arkadaşlarım için uygun yaşta değiller.
Saygılı bir biçimde Kelebek Odasına
naklimizi talep ediyoruz.
- Talebiniz kabul edildi.
- Ama Lotso...
Sus bakalım, Ken.
Bu oyuncak bir girişim gösterdi.
Liderlik.
Kendimize bir muhafız
bulduğumuzu söyleyebilirim.
Herkes duydu mu?
Bir mufazımız var!
Seni büyükler ligine alıyoruz, evlat.
Şu andan itibaren
istediğin her şeyi alacaksın.
- Harika, gidip arkadaşlarımı getireyim.
- Dur bakalım, Patron.
Tırtıl Odasındaki çocukların da
oyuncaklarla oynamaya ihtiyacı var.
- Arkadaşlarım oraya ait değil.
- Hiçbirimiz değiliz.
Aynı fikirdeyim, bu yüzdendir ki
topluluğumuz için en iyisi...
...yeni gelen güçlü oyuncakları
yaramaz çocuklara gönderip...
...eskilerin biraz olsun
rahat etmesini sağlamaktır.
Sanırım bu mantıklı bir fikir.
Ama kabul edemem.
Biz bir aileyiz, bir arada kalmalıyız.
Aile babası ha?
Anlıyorum.
Şunu sandalyeye geri bağlayın!
Bırak beni!
Kitap kurdunu çağırın.
İşte burada.
''Işıkyılı'' diye dosyalamışlar.
Bakalım...
Aksesuarlar, onarım...
İşte buldum!
Pile ulaşım kapağındaki
vidayı çıkarın.
Ne yapıyorsunuz?
Çekilin üzerimden!
Buzz Işık Yılı oyuncağını, orijinal
fabrika ayarlarına geri döndürmek için...
...arkasındaki düğmeyi
oyundan demoya kaydırın.
Durun!
Hayır, hayır, hayır!
- O da neydi?
- Ses sanki koridordan geldi.
Bakayım neymiş.
Ne görüyorsun?
Bir şey var mı?
Hayır, sadece karanlık bir koridor.
Durun, durun!
Andy'i görüyorum!
- Ne?
- Bu imkansız.
Hayır, gerçekten onu görüyorum.
Kendi odasında.
Diğer gözüm!
Orada unutmuşum.
Bu çok garip.
Andy toplanıyor.
Buster geliyor.
Çekil önümden! Defol git!
Pekala, Andy koridorda.
Tavan arasına bakıyor.
Annesi geldi.
Neden bu kadar kızgın?
Olamaz!
Korkunç bir şey!
Bizi arıyor ve bizi arıyor.
Andy bizi arıyor!
Bizi mi arıyor?
Andy bizi istiyor. Biliyordum.
Biliyordum!
Sanırım bizi tavan arasına kaldıracaktı.
- Öyleyse *** doğruyu söylüyordu.
- Tanrım!
- Ve sen ona inanmadın.
- İlk sen inanmadın.
Arkadaşlar, eve dönmeliyiz.
- Lotso.
- Selam herkese.
Bu akşam nasılsınız bakalım?
- Çok şükür, Buzz'ı gördün mü?
- Ortada bir hata var, gitmeliyiz!
Gitmek mi?
Tam zamanında geldiniz.
Son zamanlarda küçükler için
pek fazla gönüllümüz yok.
Yeni oyuncakları çok severler.
Sevmek mi? Isırıldık, tekmelendik,
üzerimizden geçildi.
Cep kitabıma bak!
İşin aslı şöyle, sevimli patates,
Sunnyside'ı terk edemezsiniz.
Sevimli patates mi?
Sen kiminle konuştuğunu sanıyorsun?
Otuzdan fazla aksesuarım var
ve daha fazla saygıyı hak ediyorum.
Böyle daha iyi.
Benim dışımda hiç kimse
karımın ağzını alamaz.
Geri ver şunu,
seni tüylü hava temizleyici.
Hadi arkadaşlar, eve dönüyoruz.
Dur bakalım Bayan.
Hiçbir yere gitmiyorsunuz.
Öyle mi?
Bizi kim durduracak?
Buzz! Dönmüşsün!
Buzz?
Dikkat edin!
Tutuklular etkisiz hale getirildi,
Kumandan Lotso.
- Buzz, ne yapıyorsun?
- Sessiz ol, Zurg kölesi.
- Galaktik ittifak tarafından tutuklandın.
- Zurg mü? Galaktik İttifak mı?
İyi iş, Işık Yılı.
Hapse tık şunları!
Emredersiniz efendim!
Nereye gittiğini sanıyorsun?
- Buzz, biz senin arkadaşınız.
- Yalanlarını kendine sakla, baştan çıkarıcı!
İmparatorluğunuz mağlup oldu ve
şeytani güzelliğinize karşı bağışıklığım var.
Hey Koca Bebek, çek ellerini karımdan.
Bırak beni salyalı salak.
Onu bırak. Sanırım bu patatesin
biraz terbiyeye ihtiyacı var.
- Onu kutuya götür.
- Beni yere indir, aptal!
Beni nereye götürüyorsun?
Kötü çocuk, kaka çocuk!
- Ken, neler oluyor?
- Barbi, Rüya evde bekle demiştim.
- Arkadaşlarıma ne yapıyorsunuz?
- Gir içeri.
- Barbi, dur.
- Sakın bana dokunma!
- Bu iş bitti!
- Barbi, ben sadece...
Fularımı geri ver!
Işık Yılı, gece konaklama
şartlarımızı açıkla.
Emredersiniz, Efendim.
Tutuklular hücrelerinde uyuyacaklar.
Hücresinin dışında yakalanan olursa
geceyi kutuda geçirecek.
Güneş doğarken ve batarken
yoklama yapılacak.
Yoklamada sayılmayan bir tutuklu olursa...
...geceyi kutuda geçirecek.
Tutuklular, onunla konuşan olmadıkça
konuşmayacak.
Cevap veren tutuklu olursa
geceyi geçireceği yer...
Kutu olur! Anladık!
Sakin ol, asker.
Zararsız durumdalar.
Unutma, seni şüphelendirecek
şeyler söyleyeceklerdir.
Merak etmeyin, Kumandanım.
En ufak bir şüphe duyarsam...
...Akademide öğrendiğim şekilde
güç kullanmaktan çekinmem.
Dinleyin beni, millet.
Sunnyside'da işleri
kendi yöntemlerimizle yürütürüz.
Dipten başlar,
üzerinize düşeni yaparsanız...
...burada rüyalarınızdaki hayatı
yaşayabilirsiniz.
Ama kurallarımızı çiğnerseniz,
çizgiyi aşarsanız...
...erkenden kaçmaya çalışırsanız...
...sadece kendinize zarar verirsiniz.
***!
Ona ne yaptın?
Hepinize iyi geceler.
Yarın bütün günü
oyun vaktiyle geçireceksiniz.
1225 Syca...
Kim bu Velocistar237?
Aşağı mahalleden bir dinozor işte.
Önemsiz bir şey. Ben hallederim.
- Dinozorun teki işte.
- Pekala.
Sycamore. Tamam, Enter'a bas!
Lütfen uzakta olmasın.
Lütfen. Lütfen.
Köşeyi dönünce mi?
Köşeyi dönünce!
Bana bakın, kampüsteki kocaman bir
oyuncağım. Merhaba...
- Hey, Sock Hop'da görüşürüz.
- Tamam, avanak.
Hey, dinleyin. Aranızdan
Sunnyside Kreşine giden olursa...
...onlara ***'nin eve döndüğünü söyleyin.
- Sunnyside'dan mı geldin?
- Oradan nasıl kaçtın?
- Hiç kolay olmadı...
Kaçmak derken?
Sunnyside, mahvolmuş
ve umutsuz bir yerdir.
Çilek gibi kokan
şeytani bir ayı tarafından yönetilir.
Lotso mu?
Dışarıdan yumuşak tüylü, peluş,
sarılmayı seven biri gibi görünür...
...ama içeriden, tam bir canavardır.
- Peki siz nereden biliyorsunuz?
Chuckles sana anlatır.
Evet, Lotso'yu tanıyorum.
İyi bir oyuncaktı, bir arkadaştı.
O ve ben, Daisy isminde bir çocuğa aittik.
Lotso paketinden çıktığında
ben oradaydım.
Daisy hepimizi severdi.
Ama Lotso...
Ama Lotso özeldi.
Her şeyi birlikte yaparlardı.
Bir çocuğun bir oyuncağı bu kadar
çok sevdiğini hiç görmedim.
Bir gün, bir yolculuğa çıktık.
Mola verdik ve oyun oynadık.
Yemekten sonra, Daisy uyuya kaldı.
Bir daha asla geri dönmedi.
Lotso vazgeçmiyordu.
Çok uzun sürdü, ama sonunda
Daisy'lere geri döndük.
Ama çok geç olmuştu.
Lotso'nun içinde bir şeyler değişti.
Kayışı kopardı.
Bizim yerimize oyuncak almış.
Hadi.
Hayır, senin yerine almış
Hepimizin yerine almış.
Görmedin mi?
Artık seni sevmiyor.
Hadi!
Kaybolmuştuk. Dışarıda kalmıştık.
Sevilmiyorduk. İstenmiyorduk.
Sonra Sunnyside'ı bulduk.
Ama Lotso artık benim arkadaşım değildi.
Hiç kimsenin arkadaşı değildi.
Sunnyside'da kontrolü ele geçirdi
ve kendince yönetmeye başladı.
- Peki sen nasıl kaçtın?
- Yırtıldım.
Bonnie beni bulup eve getirdi.
Diğer oyuncaklar pek şanslı değildi.
Lotso'nun yönetimi doğru değil.
Yeni oyuncakların hiçbir şansı yok.
- Fakat arkadaşlarım orada.
- Geri dönemezsin.
Geri dönüşün intihar olur.
Peki ya Andy?
Üniversiteye gitmeyecek miydi?
Kes şu müziği, domuz.
Yeter artık!
Evet, Bullseye.
Ben de ***'i özledim.
Fakat geri dönmeyecek.
- Uyanın artık, kampçılar.
- Kumandan, Lotso!
- Sessizlik hakimdi, bir sorun çıkmadı.
- Harika, Işık Yılı.
Atla, Yıldız Komuta'da
sana ihtiyacımız var.
Durun!
Kocama ne yaptınız?
Koca bebek.
Tatlım?
Soğuk ve karanlıktı. *** ve birkaç parça
legodan başka bir şey yoktu.
Onların lego olduğunu hiç sanmıyorum.
Hepiniz hazırlanın.
Kaderle bir oyun randevunuz var.
Geri dönmemeliydin, Kovboy.
Sen gittikten sonra sıkı önlemler aldılar.
Daha çok güvenlik, daha çok devriye.
Sen ve arkadaşların
buradan asla çıkamazsınız.
- Daha önce başardım.
- O sefer şanslıydın.
Sana tavsiyem,
aklını başına topla.
- Hayatta kalmaya bak.
- Tabii, ne kadar süre?
Yıllardır buradayım.
Beni asla bırakmayacaklar.
Oyuncakların buradan çıkışının
tek yolu vardır.
Zavallı dostum.
Çöp kamyonu sabah erkenden gelir.
Ve atılanlar çöpe gider.
Bak, endişeni anlıyorum, telefon kardeş.
Bizi bekleyen bir sahibimiz var,
buradan gidiyoruz.
Bir oyuncaktan diğerine,
bize yardım edersen çok minnettar olurum.
Kaçmak istiyorsanız,
önce kapıları halletmelisiniz.
Her gece kilitlenir.
Hem içeriden hem dışarıdan.
- Anahtarlar ofisteki duvara asılır.
- Anladım, başka ne var?
Lotso'nun kamyonu
bütün gece devriye gezer.
- Koridorda, lobide, oyun bahçesinde...
- Tamam ama, peki ya duvar?
2.5 metre yüksekliğinde.
Tek parça.
Ortadan geçiş yok.
Ya üstünden ya altından.
- O kadar mı? Çok zor görünmüyor.
- Zor değil.
Asıl sorununuz, maymun!
Maymun gökyüzünden izler.
Her şeyi görür.
Sınıfları...
Koridorları...
Hatta oyun bahçesini bile.
Kapıları açabilir, muhafızları atlatabilir...
...hatta duvardan bile tırmanabilirsiniz,
ama o maymunun icabına bakmazsanız...
...hiçbir yere gidemezsin.
Dışarı çıkmak istiyor musun?
O maymundan kurtul!
Teneffüs vakti.
Hadi, çocuklar.
- Hey, arkadaşlar!
- ***?
- ***?
- ***!
- Hayattasın!
- Tabii ki hayattayım.
Şapkam!
Buzz nerede?
Lotso ona bir şey yaptı.
Yine gerçek bir
Uzay Polisi olduğunu sanıyor.
- Olamaz!
- Evet, astro manyağa dönüştü.
***, Andy'i terk etmekte hatalıydık.
Ben yanılmışım.
Jessie haklı, ***.
Hatalıydı.
Hayır, hayır. Sizi burada
bırakıp gitmek benim hatamdı, arkadaşlar.
Şu andan itibaren,
bir arada kalıyoruz.
Ama Andy üniversiteye gidecek.
Üniversite mi?
Postacıya işareti verin!
Andy yarın ayrılmadan önce
eve dönmeliyiz.
- Yarın mı? Yani bu..
- Yani buradan kaçıyoruz!
- Bu gece.
- Ne? İmkansız.
- Buradan çıkış yok ki.
- Hayır. Bir yol var.
Tek yol.
Hadi, yanıma yaklaşın.
- Slinky Köpek.
- Mevcut.
Yeşil Çocuklar?
- Kovboy Kız?
- Burada.
At?
- Domuz Kumbara?
- Evet.
- Tyrannosaurus?
- Burada.
- Barbi.
- Burada.
Patates Kafa?
Patates Kafa?
Hey, süper asker, uyan!
İmkansız!
Hey!
Yürüyüşe çıkmak için
biraz geç değil mi, Patates Kafa?
Sen bana Bay Patates Kafa diyeceksin,
yumuşak çocuk!
Senin yerinde olsam çenemi kapatırdım.
Seni fular takan pembe burunlu.
Sen oyuncak falan değilsin!
Sen bir aksesuarsın!
Fazla şişirilmiş top gibisin!
- Şunu kutuya geri koy!
- Hayır, hayır. Kutu olmaz.
Özür dilerim. Öyle demek istemedim.
Fularları severim.
Hayır. Hayır.
Hayır!
- Tamam, oldu.
- İyi işti, Işık Yılı.
İşine devam et, Uzay Adamı.
Emredersiniz, efendim, damat bey.
Ken?
- Ne istiyorsun?
- Dayanamıyorum, Ken.
Seninle birlikte Kelebek Odasına
gitmek istiyorum.
- Bunu dün düşünecektin.
- Hatalıydım.
Seninle birlikte Rüya Evinde
kalmak istiyorum, Ken.
Lütfen beni buradan çıkart.
Lütfen beni götür.
Kahretsin, Barbi.
Pekala, işler burada biraz karışık.
- Ne söylersem yapmalısın.
- Yapacağım, Ken. Söz veriyorum.
Dur, senin için her şeyi yaparım.
Bezini değiştiririm.
Bandı getir!
Ve burası da
büyünün yaşandığı yer.
Şu kıyafetlere bak! Beni daha önce
buraya getirmediğine inanamıyorum!
- Tenis kıyafeti. Mars Yolculuğu.
- Biliyorum. Şuna bir bak.
Kung Fu dövüş kıyafeti, sporcu armalı
Kanvas Kahraman ceketi.
Barışçı hippilerin kıyafeti.
Ken...
Burada elbiseleri kimse
takdir etmiyor, Barbi.
- Kimse.
- Ken...
Benim için bu kıyafetleri giyip
modellik yapar mısın?
Sadece birkaçını.
Anahtarı getir.
Nerede bu? Nerede?
Anahtar nerede?
Buldum!
Hey, ne yaptığını sanıyorsun?
Sana söylemiştim,
eşyalarımdan uzak dur!
Hamleni yap, Porky!
Kavga yok, ayrılın!
Birbirinize vuramazsınız.
Vurmak benim işim.
Hapishanede isyan var!
Pizzayı getir.
- Hazır mısın?
- Hazırım.
Barbi?
Artık oyun yok, Ken!
Lotso, Buzz'a ne yaptı?
- Ve onu nasıl geri düzeltebiliriz?
- Beni konuşturamazsın. Yapamazsın!
Ama denemeni görmek isterdim.
Bakalım.
Hawaii şortun.
Barbi, onlar klasiklerim.
Tamam, devam et. Umurumda değil.
Bende daha bir sürü var.
Vay!
Parıltılı smokin.
Umursamıyorum.
Onlardan daha çok var.
- Vay! Bir Arap ceketi.
- Barbi, Arap ceketi olmaz.
Ne zamandan kalma?
1976?
- Groovy koleksiyonundan, evet!
- Ne yazık!
Hayır, hayır, hayır.
Hayır!
Bir kullanma kılavuzu var.
Lotso, Buzz'ı demo moduna çevirdi.
Nerede bu kullanma kılavuzu?
Bu neden yarın sabaha kadar bekleyemedi
bilemiyorum Ken, ama buyur.
Neden bu kadar uzun sürdü?
Peki, Buzz'ı nasıl düzelteceğiz?
Sen neye bakıyorsun öyle, tüylü?
Uçarak kaç bakalım, korkak!
Aman ne güzel.
- Çıkarın beni buradan!
- Vazgeç artık.
Kimse seni duyamaz.
- Ne?
- Kimse seni duyamaz dedim.
- Ne?
- Dedi ki, kimse seni--
- Sessiz ol!
- ***, döndün!
- Dururun şunu!
- Kaçmasın!
Yıldız, Komuta:
Kendi tutsaklarım tarafından esir alınmıştım.
- Çabuk ol, arka paneli aç, bir düğme var.
- Bırakın beni, Zurg pislikleri
Galaktik mahkeme size
merhamet göstermeyecek!
- Çalışmıyor! Niye çalışmıyor bu?
- Kullanma kılavuzu nerede?
- Düğmenin altında küçük bir boşluk olmalı.
- Küçük delik, buldum!
Buzz Işık Yılı'nı resetlemek için,
deliğe bir ataç sokarak...
- Rex, parmağını kullan!
- Tamam, sıradaki?
Dikkat! Butona beş saniyeden
fazla basılı tutarsanız...
Benim hatam değil.
Yıldız günlüğü, hiper uykumdan uyanıp
kendimi tuhaf bir gezegende buldum.
- Ne yaptın?
- Sadece bana söylediklerini yaptım.
Niyeti bilinmeyen tuhaf yaratıklar
tarafından etrafım sarılmış.
Kimsiniz?
Dost mu düşman mı?
Dostuz, hepimiz dostuz.
Zorunlu iniş yapmış
ve hafızam silinmiş olmalı.
Uzay gemimi gören oldu mu?
Onu tekrardan düzeltmeliyiz.
- Nasıl yapacağız?
- Bilemiyorum, bu bölüm İspanyolca.
Buna vaktimiz yok.
Hadi, El Buzzo.
Uzay gemim? Yerini biliyor musun?
Harika!
İyi şanslar, Kovboy.
Geliyorlar.
Hadi, Buzz.
- Niye bu kadar uzun sürdü?
- İşler çok karıştı.
- Patates Kafa nerede?
- Hiç görmedik.
Buzz.
Çöl gülüm benim!
Hiç böyle gerçek bir güzellik görmemiştim
ta ki bu geceye kadar!
- Buzz'ı düzelttiniz mi?
- Sayılır.
Arkandan biri geliyor.
Bu gece başıma gelenlere
inanamayacaksınız.
- Aşkım, iyi misin?
- Tazelenmiş ve sağlıklı hissediyorum.
- Korkunç bir şey.
- Kilo vermişsin ve çok uzamışsın.
Ah şu çıkarılabilir gözler.
Güvenli.
Hadi, hadi.
Neredeyse geldik.
Geri çekilin.
Hadi.
Benimle gelin!
Size galaksinin harikalarını göstereyim...
...ve aşkımızla tüm kötülüleri
mağlup edelim!
***.
Hadi, neredeyse geldik.
Kovboy!
Buzz, gel buraya.
Beni yukarı kaldır.
Buzz Işık Yılı sizi kurtarmaya geldi!
- Açıldı!
- Harikasın, Buzz. Hadi.
- Güvenli mi?
- Sanırım şimdi öğreneceğim.
- ***, iyi misin?
- Evet, aşağı gelin.
- Ama hepiniz beraber inmeyin.
- Ne dedi?
- Sanırım hep birlikte inin dedi.
- Hayır. Hayır, hayır, hayır!
Teşekkürler.
Uzay gemin nerede?
Neredeyse geldik, arkadaşlar.
Slink, başarabilir misin?
Yaşlanmış olabilirim, ama
yaylarım daha o kadar eskimedi.
- Başardı.
- Harikasın, Slinky.
Tamamdır, karşıya geçin.
Kayıp mı oldun, köpekcik?
Vay, vay.
Bakın kim dönmüş?
Üzgünüm, kovboy.
Beni kırdılar.
Ne yapıyorsunuz? Sahibiniz olan
çocuğa geri mi dönüyorsunuz?
- Artık sizi istemiyor.
- Yalan söylüyorsun!
Öyle mi?
Söylesene Şerif...
...çocuk madem sizi o kadar seviyor,
neden terk ediyor?
Özel olduğunu mu sanıyorsun, kovboy?
Sen bir plastik parçasısın.
Çöpe atılmak için üretildin.
Lafının üzerine geldi.
Bizim Tırtıl Odasında
oyuncağa ihtiyacımız var.
Sizin de o kamyondan uzak durmaya.
Neden eve geri dönüp tekrar
ailemize katılmıyorsunuz?
Bu bir aile değil, hapishane!
Sen yalancı ve zorbanın tekisin!
Senin ailene katılacağıma
çöpe gitmeyi tercih ederim.
Jessie, haklı. Otorite
toplumun rızasıyla sağlanmalı...
...kaba güç tehdidiyle sağlanmaz.
İstediğiniz buysa, öyle olsun.
Barbi, dur!
Sakın yapma, Lotso.
O bir Barbi oyuncağı, Ken.
Onun gibi yüz binlercesi var.
Benim için yok.
Demek öyle!
Neden onlara katılmıyorsun?
Ken!
Millet, dinleyin.
Sunnyside, birbirimize doğru şekilde
davranırsak modern ve harika bir yer olabilir.
Bizden bir piramit yapıp
tepesine çıkan, Lotso'nun kendisidir!
Ken ile aynı fikirde olan var mı?
Sizi çöpe ben atmadım,
sizin çocuk attı.
Çocuklar oyuncakları gerçekten sevmezler.
Bu artık çöpe
düştüğünüzde düşünürsünüz.
Bekle.
Peki ya Daisy?
Neyden bahsettiğini bilmiyorum.
Daisy, eskiden onun için her şeyi yapardın.
- Evet. Sonra bizi dışarı attı.
- Hayır. Sizi kaybetti.
- Yerimize oyuncak aldı.
- Senin yerine aldı.
Sen ona sahip olamazsın,
kimse olamazdı.
Koca bebeğe yalan söyledin ve hala
söylemeye devam ediyorsun.
Onu nereden aldın?
- Seni sevmişti, Lotso.
- Beni asla sevmedi.
Bir çocuğun, bir oyuncağı
sevebileceği kadar çok sevmişti.
Anne.
Ne? Annene
geri dönmek mi istiyorsun?
Seni asla sevmedi.
Bebek gibi davranma!
Hepsini aşağı itin!
Düşünmeye çalşırsanız
siz aptalların başına bu gelir!
Hepimiz atılmayı bekleyen çöpleriz!
Bütün oyuncaklara böyle olur!
Hey, dur!
Beni aşağı indir seni aptal!
Hayır, hayır! Dur bir dakika!
Bebek, dur!
- Gitti!
- Hadi be!
Hadi, çabuk olun!
İnanamıyorum!
Kovboy, çabuk ol!
- ***!
- Amanın!
Dikkat edin, geliyor!
Hadi!
Barbi, dur!
- Jessie!
- ***!
Hayır!
Beni duyabiliyor musunuz?
Herkes iyi mi?
Tabii ki iyi değiliz, aptal!
İşimiz bitti!
Herkes Buzz'a doğru gitsin!
Hadi!
Herkes burada mı?
Slinky, Rex?
Duvara koşun.
Hadi, herkes çabuk olsun!
Bayan? Bayan?
Neredesin?
Buzz!
Bayan!
Hayır, başaramayacaklar!
Dikkat!
Buzz!
- Görebiliyor musunuz?
- Gördüm, burada!
Buzz, iyi misin?
Buzz?
Buzz!
- Koku benden gelmiyor, değil mi?
- Buzz, geri döndün!
Döndün, döndün, döndün!
- Evet, döndüm.
Neredeydim ki?
- Sonsuzluk ve ötesinde, Uzay Polisi.
- ***!
- Şu an neredeyiz?
- Çöp kamyonunda, çöplüğe doğru gidiyoruz.
Düşüyoruz!
Tüm parçaların yerinde mi?
- Bebeklerim!
- Hey, çocuklar, hayır! Durun!
Olamaz!
Sıkı tutunun!
- ***, ne yapacağız?
- Birlikte kalırsak güvende oluruz.
- ***!
- Slinky!
Mıknatıs var!
Dikkat edin!
Endişelenme, Slinky.
Seni aşağı indireceğiz!
Buna bakmak istemiyorum.
Çabuk!
Metal bir şey bul!
Adamı duydunuz!
İşe yaramıyor!
Yardım edin. Burada sıkıştım!
Yardım edin! İmdat!
***!
- Teşekkürler.
- Hemen teşekkür etme.
***!
Hadi, hadi!
- Teşekkürler, Şerif.
- Bu işte birlikteyiz.
Değil mi, arkadaşlar?
- Arkadaşlar?
- ***! Aşağıdayız!
***!
***, bak, gün ışığını görebiliyorum.
Kendimizi kurtaracağız.
Bence bu gün ışığı değil.
Kaçın!
Şerif!
Düğmeye basmak için yardım et!
Hadi!
Çık, çık!
Düğmeye bas!
Çabuk ol!
- Bas düğmeye! Bas!
- Düğmeye bas!
Senin çocuk şimdi nerede, Şerif?
- Hayır!
- Lotso!
Rex!
Buzz, ne yapacağız?
Andy'nin tavan arasıyla ilgili söylediğim
kötü sözler var ya.
- Hepsini geri alıyorum.
- Ben de.
Aynen!
Aşkım, çok cesursun.
- Hayatımızı kurtardın.
- Sonsuza dek size minnettarız.
- Evlatlarım.
- Babacığım.
Nerede o tüy yumağı, Lotso?
Evet, dikişlerini sökmek istiyorum.
Boş verin, arkadaşlar.
Buna değmez.
Ne buldun?
Çocukken böyle bir oyuncağım vardı!
Çilek kokulu.
Dostum, belki ağzını
kapalı tutmak istersin.
Hadi, ***.
Seni eve geri göndermeliyiz.
Doğru, üniversiteli çocuk.
Durun. Peki ya sizler ne olacaksınız?
Yani...
Belki de tavan arası
pek de iyi bir fikir değildir.
- Biz Andy'nin oyuncaklarıyız, ***.
- Onun için orada olacağız.
Birlikte.
Umarım henüz gitmemiştir.
Durun bir dakika, durun!
Kontrol ediyorum.
Andy hala toplanıyor.
Ama neredeyse hazır gibi.
- Eve gitmek için şehrin yarısını geçmeliyiz.
- Asla vaktinde yetişemeyiz.
- Hadi gel, Buster.
- Bu kadar mı tatlım, her şeyini aldın mı?
- Evet, birkaç kutu daha kaldı, Anne.
- Tamam, hadi!
Tamamdır.
Hadi, hadi hadi.
Tamam.
Mekan temiz.
İşte buradasın.
- Al bakalım.
- Buzz?
Bu bir veda değil.
- Hey, ***, iyi eğlenceler.
- Evet, ama çok eğlenme.
- ***, Andy'e iyi bak.
- O iyi bir çocuk.
- Saçını kestirmesini söyle.
- Muhakkak.
- Jessie, tavan arasında iyi olacak mısın?
- Tabii ki olacağım.
Ayrıca, Buzz'ı İspanyolca moda
geçirmeyi biliyorum.
Neyimi?
- Tatlım, eşyalarını hazırladın mı?
- Birkaç parça kaldı.
Bizi nerede bulacağını biliyorsun, Kovboy.
- Molly ile vedalaştın mı?
- En az 10 defa.
Andy...
Anne, yapma böyle.
Biliyorum.
Ben sadece...
Keşke daima senin yanında olabilsem.
Olacaksın, Anne.
Buster ile vedalaşmayacak mısın?
Tabii ki vedalaşacağım.
Kimmiş benim köpeğim?
Kimmiş benim iyi köpeğim?
Seni çok özleyeceğim.
Üniversiteye Gidecek Eşyalar
Kalan eşyalarını getir.
Tamam, Buster. Molly'nin eşyalarıma
yaklaşmasına izin verme.
Anne? Sence gerçekten
bu oyuncakları bağışlamalı mıyım?
Sana kalmış, tatlım.
Ne istersen yap.
İçeri girme.
Fırını hayaletler basmış.
Çıldırdın mı?
Hayaletleri uyandıracaksın!
Dikkat et!
Hayaletler turta atıyorlar.
Anne?
- Andy?
- Merhaba.
Kocaman olmuşsun.
- Üniversiteye gidiyormuşsun.
- Evet. Aslında tam şu anda.
- Peki, senin için ne yapabiliriz?
- Burada bazı oyuncaklarım var.
- Duydun mu, Bonnie?
- Demek Bonnie sensin...
Ben Andy. Biri bana oyuncakları
çok sevdiğini söyledi.
Bunlar bana ait oyuncaklar,
ama artık uzaklara gidiyorum...
...yani bunlarla oynayacak
çok özel birine ihtiyacım var.
Bu Jessie. Batının en korkusuz
ve en sert kovboy kızıdır.
Hayvanları sever ama en çok sevdiği,
en yakın arkadaşı Bullseye'dır.
Al bakalım.
Bu Rex. Şimdiye kadar yaşamış
en acımasız ve en korkunç dinozordur.
Bay ve Bayan Patates Kafa.
Birbirlerine yakın tut
çünkü birbirlerine deli gibi aşıklar.
Ve burada Slinky var.
İsteyebileceğin en sadık köpektir.
Ve Hamm, para biriktirmene yardım eder.
Fakat aynı zamanda tüm zamanların
en alçak kötü adamıdır.
Şeytani Doktor Porkchop!
Bu üç küçük afacan, tuhaf bir
uzaylı gezegeninden geldiler.
Pizza Dünyası.
Ve bu...
Buzz Işık Yılı.
Bugüne kadarki en havalı oyuncaktır.
Bak, uçabiliyor ve
lazer atışı yapabiliyor.
Galaksiyi, Şeytani İmparator Zurg'dan
korumak için yemin etmiştir.
Sonsuzluk ve ötesine!
Bu oyuncaklara iyi bakacağına dair
bana söz vermelisin.
Benim için çok değerliler.
Kovboyum.
*** mi?
Bu kutuda ne işi var ki?
Çizmemde bir yılan var.
Çizmemde bir yılan var.
***, hatırlayabildiğim en eski dostum.
Kovboyların olması gerektiği gibi
cesurdur...
...ve nazik ve zekidir de.
Ama asıl onu özel yapan şey...
...senden asla vaz geçmez.
Asla!
Ne olursa olsun
senin yanında olur.
Benim için onunla ilgilenebilir misin?
Tamam öyleyse.
Olamaz! Doktor Porkchop
hayaletli fırına saldırıyor!
Hayaletler kaçıyor.
*** onları durdurur!
Buzz Işık Yılı onu kurtaracak!
Teşekkürler, çocuklar.
Bak, Anne!
Hepsi birlikte oynuyorlar.
Hadi gel, öğle yemeğimizi yiyelim.
Hoşça kal, ortak.
Buzz, henüz Bonnie'nin yeni oyuncak
arkadaşlarıyla tanışmadın!
Onlara bayılacaksın.
Buzz, bu Dolly.
Çeviri: batigol-7
(Film daha bitmedi...)
Bağışlanacaklar Kutusu
Yeni oyuncaklar!
Burunlar.
''Sanırım Sunnyside'da tekrar
güneş açtığını söyleyebilirsiniz!''
''Umarım yakında sizden haber alırız.
Yeni eviniz hakkında çok heyecanlıyız.''
''Hepinizi öpüyor ve kucaklıyorum.''
Barbi'nin el yazısı çok güzelmiş.
Buzz, bunu Barbi yazmamış.
- Kılıcı kap!
- Tamamdır!
- Tamam, şimdi de...
- Üçlü bonus!
- Dikkat et!
- Karanlıkların Pelerini'ni aldık!
- Kaç! Kaç!
- Kollarım oraya yetişmiyor.
Ben yaparım!
İşte bu! İşte bu!
- Evet!
- Başardık!
Çak bir beşlik!
Bekle!
Evet, artık resmileşti.
Duvarı kapladınız.
- Şuna bak!
- Olaya bak! Bu benim!
Hepimiz varız!
Hey, Chuckles, iyi görünüyorsun.
Evet, gülüşünü senden almış.
Neler oluyor?
Söylemiştim çocuklar!
Kıçımdan uzak durun!
Ama yumuşak!
Şu pencereden süzülen ışık da ne?
Romeo, o Romeo,
Neden Romeo'sun sen?
Gelecek sezonca
Cats müzikalini oynayacağız.
Veya Hamlet'i önerebilir miyim?
Evet. Kopmuş kanat.
Yüzeysel hasar.
Selobant ile halledilmeyecek bir şey değil.
Bana ne oldu bilmiyorum.
Akışına bırak, Buzz.