Tip:
Highlight text to annotate it
X
Çin'de Amerika nüfusundan daha çok dahi
IQ su olan insan varmýþ biliyor muydun?
- Bu doðru olamaz.
- Doðru.
- Neye göre öyleymiþ?
- Öncelikle Çin'de bir sürü kiþi yaþýyor.
Ama asýl soru þu...
SAT dan 1600 alan diðer
herkesten nasýl farklý olabilirsin?
- Çin'de SAT uyguladýklarýný bilmiyordum.
- Uygulamýyorlar.
Artýk Çin'den bahsetmiyordum,
kendimden bahsediyordum.
- 1600 mü aldýn?
- Evet.
Bir Akapella grubunda þarký
söyleyebilirim ama sesim iyi deðildir.
Bu hiç hata yapmadýn
anlamýna mý geliyor?
Kürek takýmýna katýlabilir ya da
25 dolarlýk bilgisayar yapabilirim.
Ya da bir kulübe girebilirsin.
Ya da bir kulübe girerim.
Biliyor musun bazen bir
kadýnýn bakýþ açýsýna göre...
...Akapella grubunda
olmamak iyi bir þeydir.
- Bu ciddi bir konu.
- Diðer yandan kürek takýmýndan hoþlanýrým.
Ýþte onu yapamam.
- Þaka yapýyordum.
- Evet, testte hiç yanlýþ yapmadým.
- Hiç denedin mi?
- Þu an deniyorum ya.
- Kürek takýmýna girmeyi mi?
- Bir kulübe girmeyi.
Kürek takýmýna girmek mi?
Sen hayal dünyasýnda mý yaþýyorsun?
Ayný anda o kadar çok þey söylüyorsun ki
hangisine kulak vereceðimi bilemiyorum.
Ama takýmdan olan
birilerini gördün deðil mi?
- Hayýr. - Tamam, öncelikler onlar benden
daha iri, dünya çapýnda sporcular ve...
...ikinci olarak kürek takýmýndaki
erkeklerden hoþlandýðýný söylemiþtin.
Ben de birini tanýyorsun
diye farz etmiþtim.
Ben sadece fikrin hoþuma gittiðini söyledim.
Kýzlarýn kovboylardan hoþlanmasý gibi.
Pekâlâ.
- Yiyecek bir þeyler almalý mýyýz?
- Baþka þeylerden konuþmak ister misin?
Hayýr!
Bu kulüp konuþmamýzýn baþýndan beri, birinin
doðum gününü kaçýrmýþ gibi hissediyorum.
Gerçekten de Çin'de tüm dünyadakinden
daha çok dahi IQ'lu insan mý var?
Phoenix en deðiþiði. Fly Kulübü...
...Roosevelt, Porc'u zýmbaladý geçti.
- Hangisi?
- Porcellian "Poc" iyinin de iyisi.
- Hangi Roosevelt'di?
- Theodore.
Roosevelt'in gelecek baþkanla parti
yapmak için otobüs kaldýrdýðý doðru mu?
Gördün mü? Ýþte bu yüzden
girmek bu kadar önemli.
Tamam. O zaman
hangisine girmek en kolay?
Neden böyle soruyorsun ki?
Öylesine soruyorum iþte.
Hiçbirine. Mesele de bu ya.
Arkadaþým Eduardo, bu yaz
petrol iþinden 300.000$ kazandý.
Ve girmeye yaklaþamadý bile.
Para kazanabilme yeteneði
buralarda kimseyi etkilemiyor.
Güzel bir þey olsa gerek.
Bir yazda 300.000$ mý?
- Meteorolojiyi sever.
- Petrolden kazandý demiþtin.
Eðer havayý tahmin edebilirsen,
petrolün geleceðini de tahmin edebilirsin.
Bence bana bu soruyu
girme þansýmýzýn en çok...
...olduðu kulübün girilmesi en kolay
olan olacaðýný düþünerek sordun.
Ben...
Ne?!
Bana girilmesi en kolay olan
kulübü sordun çünkü...
...girebilme þansýmýzýn en yüksek
onda olacaðýný düþündün.
Ama girilmesi en kolay olan için
herkesin þansý yüksek olur.
Bana en iyisi hangisi diye deðil
hangisine girmek en kolay diye sordun.
Ben sadece soruyordum iþte
tamam mý? Soru sormuþ olmak için.
Mark, seninle þifreli konuþmuyorum.
- Erica.
- Kulüplere kafayý takmýþsýn.
Okul kulüplerine karþý Obsesif
kompulsif bozukluðun var.
Sana ilaç yazabilecek
bir doktora görünmelisin.
Yan etkiler seni kör ederse
umurunda olmaz zaten.
Okul kulübü.
Kulüpleri deðil.
Ve takýntýlý olmakla motiveli
olmak arasýnda fark vardýr.
Evet, öyle.
Bu yaptýðýnýn altýnda bir þey vardý,
yani þifreli konuþuyorsun.
Öyle bir þey yapmak istememiþtim.
Kulüplerin dikkatini çekmek için kayda
deðer bir þey yapmam gerek onu diyorum.
- Neden?
- Çünkü herkese açýk deðiller.
Ve eðlenceliler, bir de sonunda
iyi bir geleceðin oluyor.
Theodore Roosevelt Phoenix kulübüne
üye olduðu için mi baþkan seçildi?
O Porcellian'ýn üyesiydi ve
evet, o yüzden seçildi.
Onun yerine neden olabileceðinin
en iyisi olmaya çalýþmýyorsun?
- Gerçekten öyle mi diyorsun?
- Þaka yapýyordum.
Birinin sana söylemesi onun
doðru olduðunu göstermez.
Sana karþý açýk sözlü olup, bana biraz
daha destek çýkmaný isteyebilir miyim?
Girersem seni etkinliklere,
buluþmalara götürürüm...
...ve normalde tanýþamayacaðýn
insanlarla tanýþtýrýrým.
- Harbiden yapar mýsýn ya?
- Çýkýyoruz sonuçta.
Peki.
Ben de açýk sözlü olup artýk
çýkmadýðýmýzý söylemek istiyorum.
- Ne demek istiyorsun?
- Artýk çýkmýyoruz, üzgünüm.
- Bu bir þaka mý?
- Hayýr, deðil.
- Benden ayrýlýyor musun?
- Beni normalde tanýþamayacaðým...
...insanlarla mý tanýþtýrýrsýn? Ne
diyorsun sen be?! O da ne demek?
- Sakin ol.
- Ne demek ya?
Erica, buraya oturup
bir þeyler içmemizin tek...
...nedeni senin kapýdaki
herifle yatmýþ olman.
Kapýdaki herif mi?
Onun adý Boby.
Kapýdaki herifle yatmadým ben.
Kapýdaki herif benim arkadaþým.
Ve o çok iyi bir insan.
Sen Long Island'ýn
neresindensin ya? Wimbledon mu?
- Dur. - Ben yurda
dönüyorum. - Bekle, bekle.
- Gerçekten öyle mi? - Evet.
- O zaman dur, özür dilerim. Tamam mý?
- Çalýþmam gerek.
- Erica.
- Efendim?
- Özür dilerim, cidden.
Çok sað ol ama gidip çalýþmam gerek.
Hadi çalýþmana gerek yok, çalýþmana
gerek yok. Hadi muhabbet edelim.
- Yapamam.
- Neden?
Çünkü çok yorucu. Seninle çýkmak
kondisyon aletine binmek gibi.
Demek istediðim senin...
Az önce ben...
...ailene yorum yapmýyordum. Sadece Boston
Üniversitesi'ne gittiðini belirtiyordum.
Bir gerçeði iþaret ediyordum, hepsi bu.
Eðer kabalýk ettiysem tabi özür dilerim.
- Gidip çalýþmam gerek.
- Çalýþmak zorunda deðilsin.
Neden sürekli çalýþmak zorunda
olmadýðýmý söylüyorsun?
Çünkü Boston Üniversitesi'ne gidiyorsun.
Yiyecek bir þeyler isteyelim mi?
Eðitimim sana yeterli
gelmediyse özür dilerim.
Ben de bir kayýkçý olmadýðým
için özür dilerim. Yani ödeþtik.
Bence arkadaþ olarak kalmalýyýz.
Ben arkadaþ olmak istemiyorum.
Sadece kibarlýk yapýyordum. Seninle
arkadaþ olmak gibi bir niyetim yok.
Þu an iþletim sistemleri dersim
yüzünden baský altýndayým.
Eðer bir þeyler ýsmarlarsak bence...
Muhtemelen çok baþarýlý
bir bilgisayarcý olacaksýn.
Ama hayatýn boyunca kýzlarýn seni bir inek
olduðun için sevmediðini düþüneceksin.
Ve ben bunun doðru
olmayacaðýný bilmeni isterim.
Seni sevmeyecekler
çünkü sen hýyarýn tekisin.
SOSYAL AÐ
HARVARD ÜNÝVERSÝTESÝ
GÜZ DÖNEMÝ - 2003
KIRKLAND YURDU
Erica Albright kaltaðýn teki.
Sizce ailesi soyadlarýný
Albrecht'ten çevirdikleri için midir?
Yoksa tüm Boston Üniversitesi
kýzlarýnýn kaltak olduðundan mýdýr?
Bu arada bilin diye söylüyorum
göðüs bedeni 34C gibi görünebilir.
Ama "Victoria's Secret"taki
arkadaþlarýndan yardým alýyor.
Ama aslýnda bedeni 34B,
sanki hiç yokmuþ gibi.
Kandýrmaca reklam.
21:48.
Aslýnda yüzü güzel.
Aklýmý ondan uzaklaþtýrmak
için bir þeyler yapmalýyým.
Zor bir þey deðil ama
bir fikre ihtiyacým var.
Yalan söylemeyeceðim, kafam biraz iyi.
Salý gecesiyse ve saat daha
10'a gelmediyse ne olmuþ?
Bilgisayarýmda Kirkland Yurdu'nun
öðrenci çizelgesi katalogu açýk.
Ve bazýlarýnýn fotoðraflarý çok iðrenç.
Þuradaki Billy Olsen, çiftlik hayvanlarý
resimleriyle bunlarý yan yana koyarak...
...hangisinin daha çekici olduðuna dair
bir anket açmayý düþünüyor.
Ýyi düþünce Bay Olsen.
Evet, baþlýyoruz.
Çiftlik hayvanlarýný koymayacaðým ama
iki kiþiyi kýyaslama fikri hoþuma gitti.
Ýnsanlarýn resimlere vereceði puanlar
"HotOrNot.Com"da yaptýklarý gibi...
...her kiþinin çekiciliðini temsil
eden bir resmi koymaktan...
...daha tutarlý olacaðýndan
fikir kulaða hoþ geliyor.
Ýlk olarak bir sürü
fotoðrafa ihtiyacýmýz olacak.
Maalesef Harvard herkese açýk
merkezi bir katalog tutmuyor.
Yani benim fotoðraflarý her kiþinin
kaldýðý yurtlardan tek tek çekmem gerek.
Sýzma iþlemi baþlasýn.
Ýlk baþ Kirkland var.
Her þeyi ortada ve Apache
yapýlandýrmalarýný ulaþýlabilir yapýyorlar.
Yani birazcýk Wget numarasý tüm
Kirkland katalogunu indirme iþini görür.
Çocuk oyuncaðý.
Sýrada Eliot var.
Onlarýn sitesi de eriþime açýk. Ama
Apache yapýlandýrmalarý kapalý.
Boþ bir arama sorgusu döndürürüm ve...
...bana veritabanýndaki tüm
resimleri tek sayfada gösterir.
Ben de sayfayý kayderim,
Mozilla benim için tüm resimleri alýr.
Selam Dustin.
Harika, devam ediyoruz.
Affedersiniz!
Millet, sadece Harvard'ýn deðil...
...tüm dünyanýn en eski...
...en özel kulüplerinden birindesiniz.
Hepinize Phoenix Kulübü güz döneminin
ilk partisine hoþ geldiniz diyorum.
Lowell'de biraz güvenlik var.
Siteleri kullanýcý ad, þifre
kombinasyonu istiyor.
Ana FAS veritabanýna eriþimleri
olmadýðýný farz ediyorum.
Böylece sýzdýðýmý fark
etmelerinin imkâný yok.
Adams'ta güvenlik yok.
Ama sonuçlar sayfa
baþýna 20 kiþiyle sýnýrlýyor.
Tek yapmam gereken Lowellde kullandýðým
betiði biraz düzenleyerek kullanmak...
...ve iþimiz tamamdýr.
Quincy'nin internet
üzerinde bir katalogu yok.
Ne kadar da yazýk.
Bu konuda elimden bir þey gelmez.
Dunster'de güvenlik sýký.
Halka açýk dizini geçtik
normal bir dizinleri bile yok.
Arama yapmamýz gerekiyor. Ve arama
20'den fazla eþleþme saðlarsa...
...sonuç boþ geliyor.
Ve sonucu alsan bile fotoðraflara
doðrudan köprü vermiyorlar.
Bir PHP sayfasýna gönderiyor,
oradan yönlendirme falan yapýyor.
Garip, bu biraz zor olabilir.
Ona sonra dönerim.
- Lan inek!
- Ne?
- Arka plan süper, balýk güzelmiþ.
- Sað ol.
Leverett biraz daha iyi.
Arama yapman gerekiyor
ama boþ bir arama yaparak...
...her öðrencinin fotoðraf
linklerine ulaþabiliyorsun.
Kötü kýsmý her seferinde
bir resim gösteriyor ve...
...500 sayfaya girip teker
teker resim indirecek deðilim.
Yani o bilgisayarlara sýzmam ve
Perl betiðini düzenlemem þart.
02.08
Al, iþte.
Tamamdýr.
Selam, ne yapýyorsun?
Mükemmel zamanlama.
Eduardo geldi ve
anahtar etkenimiz o olacak.
- Selam Mark.
- Wardo.
Erica'dan ayrýldýn mý?
Bunu sen nereden öðrendin?
Blogunda yazýyor.
- Doðru ya.
- Ýyi misin?
Sana ihtiyacým var.
Yanýndayým.
Satranç oyuncularýný sýralamak
için kullandýðýn algoritma lazým.
Sen iyi misin?
Kýzlarý kýyaslayacaðýz.
- Diðer öðrencileri mi demek istiyorsun?
- Evet.
Sence bu iyi bir fikir mi?
- Algoritma lazým. - Mark.
- Algoritma lazým diyorum.
Her kýza 400 üzerinden bir oran veririz.
Burada A kýzýna "R-a",
B kýzýna "R-b" dersek.
Herhangi bir kýz eþleþtiðinde
deðerlendirilmelerine...
...göre hangisinin kazanacaðý
tahmin edilebilir. Deðil mi?
Evet.
Tahminlerimiz bu þekilde oluþur.
Hadi yazalým þunu.
Soldaki.
Saðdaki.
- Yine saðdaki.
- Ýþe yarýyor.
Ýlk kime yollasak?
- Dwyer.
- Neal.
Kime yollayacaksýn?
Sadece birkaç kiþiye iþte.
Asýl soru...
...onlar kime yollayacaklar?
Millet, þuna bir bakýn.
Soldakine basýn. Soldaki.
Þu kýzlara bir bakýn.
- Saðdaki mi soldaki mi?
- Soldaki seksiymiþ. - Soldaki.
Evet, evet, evet.
Saðdaki mi soldaki mi?
Bu benim oda arkadaþým.
Aman Tanrým! Soldaki kýz.
Bu zavallýca.
- Saðdaki.
- Soldaki.
- Sol.
- Sol.
Ha siktir!
Albright?
Senin hakkýnda blog yazmýþ.
Okumak istemezsin.
Soldaki.
- Latin'e bak Latin'e.
- Erica.
Bu senin mi?
Dönmenin tekinden yürüttüm.
Def olun gidin þuradan!
- Sað.
- Sol.
Soldaki kýz.
Trafik acayip fazla olmuþ.
Sence baþýmýz belaya
girmeden kapatmalý mýyýz?
Alo?
Dur, dur, dur. Ne?
- Sabahýn 4'ünde mi? - Kirkland Yurdu'nda
normal olmayan bir trafik olmuþ.
Bu sabahýn 4'ü için
normal deðil mi diyorsun?
Hayýr, bu Super Bowl'un devre
arasý için bile normal olmazdý.
Pekâlâ.
Ben gidiyorum.
Neler oluyor?
Harvard'ýn aðý çökmek üzereymiþ.
Sence bu...
Bence öyle.
Bakalým herkeste durum ayný mý?
Baðlanamýyorum.
Að çöktü.
Eðer tesadüf deðilse bunu biz yaptýk.
Tesadüf falan deðil.
Hay anasýný!
Disiplin Kurulu'na çaðrýlmýþtýn.
Öyle olmadý.
Disiplin Kurulu'na çaðrýlmadýn mý?
Hayýr, eskiden yani Erica Albright
ile bardayken olanlarý...
- ...size anlattý mý? - Mark. - Ona
tüm o söylediklerimi anlattý mý?
Bunu yazýlý ifadesinden okumuþtum.
Onun ifadesini niye alýyorsunuz ki?
Ona karar vermek bize kalmýþ.
- Eðer beni aptal durumuna düþürebileceðini
bilirsem daha kolay uzlaþýrým... - Mark!
- ...diye düþündünüz deðil mi?
- Biraz bacaklarýmýzý açalým mý? Olur mu?
Neredeyse 3 saat oldu.
Ve açýkçasý uzun bir süredir
Bay Zuckerberg'ý o bardaki...
...olaylar hakkýndaki kýzýn ifadesi
ile utandýrmakla meþguldün.
Utandýðým falan yok.
Bunlarýn hepsi onun uydurmalarý.
Yemin altýnda ifade vermiþti.
Sanki biri ilk defa yemin
altýnda yalan söylüyor ya.
Site 2 saat içinde
2200 ziyaretçi mi aldý?
Bin.
Ne?
22 bin.
Vay canýna.
Bu herifler feci hýzlý.
Bunu adil hâle getirmemizin
bir yolu var mý?
Atla ve yüz.
Bence atlayýp boðulmamýz
gerek anca o zaman.
Ya da sen ileri ben
geri kürek çekebilirim.
Genetik olarak özdeþiz. Bilime
göre olduðumuz yerde kalýrdýk.
Sen çek þu küreði.
Haberi duydunuz mu?
Ne haberi?
2 gece önce ikinci sýnýf öðrencisinin teki
Kirkland'dan laptopu ile aðý çökertmiþ.
- Vallahi mi?
- 4'te.
Nasýl?
Kýz öðrencilerin çekiciliðini
oyladýðýn bir site kurmuþ.
Biz ne yapýyorduk da hiçbirimizin
bundan haberi olmadý?
Bilmem. Kahvaltýdan
önce 3 saatlik kürek.
Dersler, çalýþmalar.
Su tankýnda bir 3 saat
daha ve sonra yine ders.
Nasýl kaçýrdýk hiç anlamadým vallahi.
Sitede ne kadar hareketlilik varmýþ?
22.000 sayfa isteði.
- 22.000 mi?
- Cam, herif 7 yurdun kataloguna sýzmýþ.
Bütün siteyi bir gecede
yapmýþ. Bir de sarhoþmuþ.
22 bin mi?
- Sarhoþ olduðunu nereden biliyorsun?
- Ayný anda blog da yazýyormuþ.
Ben ne düþünüyorum biliyor musunuz?
Bir dinleyelim.
Aradýðýmýz adam bu.
Cameron Winklevoss.
W- I-N-K-L-E-V-O-S-S.
- Cameron okunduðu gibi yazýlýyor.
- Tyler Winklevoss.
Tyler okunduðu gibi yazýlýyor.
Ve soyadým kardeþiminkiyle ayný.
Bay Zuckerberg.
Disiplin Kurulu'nun karþýsýndasýnýz.
www.facemash.com adlý
siteyi kurarak bilerek...
...güvenlik ihlali yapmak...
...telif haklarýný çiðneme, kiþisel
özgürlükleri çiðneme ile suçlanýyorsunuz.
Ayný zamanda üniversitenin
dijital fotoðraflarýn daðýtýmýyla...
...ilgili ilkelerini ihlal etme
ile de suçlanýyorsunuz.
Sorgumuza baþlamadan önce...
...söz alabilirsiniz. Ýster misiniz?
Ben...
Biliyor musunuz?
Zaten Crimson'da ABHW'den...
...Fuerza Latina'dan...
...ve Harvard'daki hakarete uðramýþ
olabilecek her kadýndan özür diledim.
Güvenlik ihlali konusuna
gelince sanýrým...
...bu kuruldan bir takdiri hak ediyorum.
Affedersin?
Evet?
Anlamadým.
Hangi kýsmýný?
Senin takdiri hak etme kýsmýný.
Sistemindeki oldukça önemli açýklarý
ortaya çýkardýðýmý düþünüyorum.
Affedersiniz. Sözü ben alabilir miyim?
Buyurun.
Bay Zuckerberg.
Harvard aðýndaki her bilgisayarýn
güvenliðinden ben sorumluyum.
Ve size güvenliðin karmaþýklýðý
konusunda garanti verebilirim.
Ve bu karmaþýklýðýn içinde bile 4
saat içinde yerinizi tespit edebildik.
- 4 saat mi?
- Evet efendim.
Bu etkileyici olabilirdi. Tabii eðer
neyi aradýðýnýzý bilseydiniz...
...onun yurttaki odamýn camýnda
yazýlý olduðunu görürdünüz.
- Ee?
- 6 aylýk uzaklaþtýrma.
- Senden ibret alsýnlar diye yapýyorlar.
- Blogumu okumuþlar.
Çiftlik hayvanlarý konusuna hiç
girmemeliydim. Aptalcaydý.
Ama þaka yapýyordum Tanrý aþkýna!
Kimsenin þaka anlayýþý yok mu?
Seni durdurmaya çalýþmýþtým.
Biliyorum.
Nasýl oluyor da bütün kýzlarýn bizden
nefret etmesini saðlayabiliyorsun?
- Sana neden izin verdim ki?
- Biliyorum.
Bunu yapamam.
Wardo. Biliyorum dedim.
Pekâlâ, örnek bir soruna bakalým.
Bilgisayara 16 bitlik bir sanal
adres verdiðinizi düþünün.
Ve sayfa boyutu 256 byte olsun.
Sistem 0x0400 ile baþlayan tek
seviyeli sayfa tablosu kullanýr.
Belki de DMA isteyeceksiniz, kim bilir?
- Hýyarsýn sen. - Ýlk birkaç sayfa
donaným eriþimlerine vesaire ayrýlmýþtýr.
Sayfa tablosu giriþlerinin 8
durum bit'i içerdiðini düþünün.
Bu 8 durum bit'i...
Söyleyecek biri var mý?
Ýþte biri pes etti.
Dert etmeyin Bay Zuckerberg, sizden daha
zeki öðrenciler denedi ve bu dersten kaldý.
1 doðrulama bit'i, 1 niteleme bit'i,
1 kaynak bit'i ve 5 izin bit'i.
Doðru.
Herkes bu sonuca nasýl
ulaþtýðýmýzý anladý mý?
Mark.
- Sen Mark Zuckerberg mýsýn?
- Evet.
Cameron Winklevoss.
- Selam.
- Tyler Winklevoss.
Siz akraba mýsýnýz?
- Ýyiydi. - Komik.
- Bunu daha önce kimse dememiþti.
E, sizin için ne yapabilirim?
Kýz arkadaþlarýnýza hakaret mi etmiþim?
Hayýr. Biz...
Aslýnda bilmiyorum.
Hiç sormadýk.
Bir sormalýyýz.
Hayýr. Seninle konuþmak
istediðimiz bir fikrimiz var.
- Bir dakikan var mý?
- Siz vücut çalýþmýþ gibi görünüyorsunuz.
- Buna mecburuz.
- Neden?
Kürek takýmýndayýz.
Evet, bir dakikam var.
Harika.
Daha önce Porcellian'ýn
içine girmiþ miydin?
- Hayýr. - Sen üye olmadýðýn için seni
bisiklet odasýndan öteye geçiremeyiz.
Duymuþtum.
Sandviç falan ister misin?
- Olur.
- Mark'tý deðil mi?
- Evet. - Mark bu Divya
Narendra, ortaðýmýz. - Selam.
FaceMash'ten epey etkilendik.
Seni bir araþtýrdýk.
CourseMatch'i de sen yapmýþsýn.
Ben CourseMatch'i bilmiyorum.
Ýnternete girip arkadaþlarýn
hangi dersleri alýyor görüyorsun.
Akýllýca bir fikir.
- Mark.
- Evet?
CourseMatch'den bahsediyorduk.
Fazla zor bir þey deðildi.
Ve lisede de bir þeyler yaptýn deðil mi?
Mp3 çalar için müzik zevkini
çýkaran bir uygulama yaptým.
Biri almak istedi mi?
Microsoft.
- Ne kadara?
- Satmadým. Ýnternete bedavaya yükledim.
- Bedavaya mý?
- Evet.
Neden?
Tamam, pekâlâ. Üzerinde uzun
süredir çalýþtýðýmýz bir þey var.
Harika bir fikir olduðunu düþünüyoruz.
Adý "HarvardConnection".
Kendi sayfaný yaratýyorsun.
Ýlgilendiðin þeyleri, biyografini
yazýyorsun. Arkadaþlar, resimler...
Ve sonra insanlar internete girip
biyografini okuyabiliyorlar.
- Arkadaþlýk isteði gönderebiliyorlar.
- MySpace ya da Friendster'dan farký ne?
Harvard.edu
Harvard.edu uzantýlý olanlar ülkedeki
en prestijli e posta adresleri.
Site kýz olayý üzerine kurulacak zaten.
Fazla büyük bir þey olmayacak ama.
Kýzlar Harvard'a giden
erkeklerle takýlmak ister.
Divya ve kardeþimin iþleri
büyütmekte bir sorun görmüyorlar.
Konuþtuðumuz þeyi MySpace,
Friendster ya da...
...diðer sosyal að sitelerinden
farklý kýlan þey...
...seçkinlik.
Deðil mi?
- Evet. - Evet, bizimle
çalýþmaný çok isteriz Mark.
Bize yaratýcý olan
yetenekli bir programcý lazým.
Ve bunun üstesinden
gelebileceðini biliyoruz.
Kadýn gruplarý fetva
yayýnlamaya hazýrlar.
Ama biliyorsun, bu imajýný
yenilemene yardýmcý olabilir.
Vay.
Bu kýyaðý geçer misiniz ya?
Seninle çalýþmak istiyoruz.
Ýlk programcýmýz mezun oldu
ve Google'la çalýþmaya gitti.
Ýkincisi de ödev manyaðý oldu.
- Bize kodlarý yazmaný, siteyi kurmaný
istiyoruz. Gerekli olan her- - Varým.
Ne?
Varým.
Müthiþ!
Öyle mi dedin?
O 3 ya da 4 yýl önceydi.
Ne dedim hatýrlamýyorum.
Eduardo'yla ne zaman görüþtün?
Soruyu tam olarak anlamadým.
Ona olumlu yanýt
verdiðini hatýrlýyor musun?
Olumlu mu?
Eduardo'yla "Facebook" fikri
ile ne zaman görüþtün?
Ona o zamanlar "The Facebook" deniyordu.
Bu iþ o kadar zor olmak zorunda deðil.
Þu an 2 davayla birden uðraþýyorum.
Tyler, Cameron Winklevoss ve
Divya Narendra senden...
..."HarvardConnection"ý kurmaný
istediklerinde olumlu cevap verdin mi?
"Evet" dedin mi?
Yardým edeceðimi söyledim.
Bay Saverin'e "The Facebook"
fikriyle ne zaman yaklaþtýnýz?
Ona yaklaþtýðým pek söylenemez.
- Sy?
- Soruya cevap verebilirsin.
Alpha Epsilon Pi'deki bir partide.
O nedir?
Bir Yahudi birliði.
Karayip gecesiydi.
Genellikle benim gibi erkekler
Asyalý kýzlardan hoþlanmaz.
Genellikle Asyalý kýzlar benim
gibi erkeklerden hoþlanýr.
Yahudi erkekler ve Asyalý
kýzlar arasýndaki baðlantýyý...
...tanýmlayacak bir
algoritma geliþtiriyorum.
O kadar karmaþýk olduðunu sanmýyorum.
Çekiciler, zekiler...
...Yahudi deðiller...
...ve dans edemiyorlar.
- Mark gelmiþ.
- Mark!
Hemen dönerim.
- Sanýrým bir fikrim var. - Dur, asla
inanmayacaðýn bir þey söyleyeceðim.
Ne?
Phoenix'e davet edildim.
- Þaka mý yapýyorsun?
- Hayýr.
Yani bu koca sürecin daha baþý.
Ama bu gece davetiyeyi
kapýmýn altýndan attýlar.
Yarýn ilk davet partisi var.
Demek...
...Phoenix'e davet edildin.
Evet.
Muhtemelen sadece
farklý olduðum içindir.
Farklýlýktandýr, iþlerini görene kadar
tutarlar sonra... Sen ne konuþacaktýn?
- Mark?
- Evet.
Bir fikrim var demiþtin.
Evet, sanýrým bir fikrim var.
Dýþarý gel.
Dýþarýsý 20 derece.
Karayiplerle hiçbir alakasý olmayan Niagara
Þelalesi döngüsüne daha fazla katlanamam.
Ýnsanlar FaceMash'e
bozgun ettiler deðil mi?
- Evet. - Ama sadece seksi
kýz resmi görmek için girmediler.
Ýnternette herhangi bir yere
girip seksi kýz resmi görebilirsin.
- Evet. - Tanýdýklarý kýzlarýn
fotoðraflarýný gördükleri için girdiler.
Ýnsanlar internete girip
arkadaþlarýna bakmak istiyorlar.
Öyleyse onlara bu imkâný sunan
bir site neden kurmuyoruz?
Arkadaþlar, fotoðraflar, profiller...
...ziyaret edebileceðin her þey olacak.
Her þeye bakabileceksin, belki de
partide yeni tanýþtýðýn birini bulacaksýn.
Ama bir eþ bulma
sitesinden bahsetmiyorum.
Ben üniversitedeki sosyal
deneyimin tamamýný alýp...
...internete koymaktan bahsediyorum.
- Bacaklarýmý hissetmiyorum.
- Biliyorum.
Ben de bu iþ için çok
heyecanlandým ama Wardo.
Evet?
Þahsa özel olacak.
Kendi sayfana girebilmesi
için kiþiyi tanýman gerekecek.
Ayný...
davet edilmek gibi.
- Güzelmiþ. - Wardo, bu
kulüp gibi, tek fark baþkan biziz.
Fikrin müthiþ olduðunu söyledim.
Mükemmel bir fikirdi.
Hiçbir yere sýzýp bir þey
çalmamýz gerekmiyordu.
Ýnsanlar kendi fotoðraflarýný,
kendi bilgilerini paylaþacaktý.
Ve insanlarýn arkadaþlarýný
davet edip etmeme...
...þansý olacaktý.
Sosyal yapýnýn her þey
olduðu bir dünyada...
...olay buydu iþte.
Büyük bir projeydi.
Ve 10 binlerce satýr kod
yazmak zorunda kalacaktý.
Ben de oda arkadaþlarýna deðil de
neden bana geliyor diye düþündüm.
Dustin Moskowitz ve
Chris Hughes programcýydý.
Sunucularý kiralayýp siteyi açmak için
biraz anaparaya ihtiyacýmýz olacak.
Ýþte bu yüzdenmiþ.
Koþul belirtti mi?
Evet.
%70-%30 bölüþürüz.
70 bana, vereceðin 1.000$ ve...
...iþ sýrasýndaki harcamalar için 30
sana. Finans müdürü olacaksýn.
Ve sen ne dedin?
"Hadi yapalým!" dedim.
Peki. Baþka bir þey ekledi mi?
Evet.
Muhtemelen farklý olduðun içindir.
Büyütülecek bir þeyi yok.
Sence neden öyle dedi?
Gretchen, sözünü kestiðim için
affedersin ama bu kimin keþfi?
- Sy, eðer sorularýma devam etmeme
izin verirsen- - Neyi öne sürüyorsun?
Phoenix'e davet edildiði için
Eduardo'yu kýskandýðýmý...
...ve daha kurmadýðým þirkette onu
kazýklamayý planladýðýmý öne sürüyor.
- Yapmýþ mýydýn? - Gretchen?
- Ne? Eduardo'yu kýskanmak mý?
Þunu yazmayý geç.
Bu kýsýmlar kayýt dýþý.
Hanýmefendi araþtýrýp geldiðinizi biliyorum.
Yani paranýn hayatýmda fazla bir
önemi olmadýðýný biliyorsunuz.
Ama þu an Auburn
Caddesi'ni satýn alabilir...
...Phoenix kulübünü alýp masa
tenisi odama çevirebilirim.
Sana partinin yerini söylerim.
"Facebook"u içeren bir davada davacý,
bir diðerinde ise tanýk olduðunuzu gördük.
Evet efendim.
Önceki 3 hafta içinde her hangi bir
zaman Mark sana fikrini açýklarken...
...Tyler Winklevoss,
Cameron Winklevoss...
...Divya Narendra ya da
HarvardConnection'dan bahsetti mi?
Evet. Sitelerini yapmasýný
istediklerini söyledi.
Ama ellerindekine bakýp vaktini harcamaya
deðmeyeceðine karar verdiðini söyledi.
En zavallý arkadaþlarýnýn
bile siteyi ilgi çekici kýlma...
...konusunda bu heriflerden daha
fazla þey bileceðini söyledi.
Bu herifler dediðin
benim müvekkillerim oluyor.
Evet, o... Mark müvekkilleriniz
FaceMash'ten sonra onun
...imajýný düzeltmesi gerektiðini
düþündükleri için gücenmiþ.
Mark FaceMash ile ilgili hiçbir
þeyi düzeltmek istemiyordu.
Harvard bilgisayarlarýna sýzdý, burnunu
yönetim kurulunun iþine soktu...
...herkesin dikkatini çekti.
FaceMash tam da istediði þeyi yaptý.
Bay Zuckerberg'ün Facebook'u
kurarken ayný zamanda...
...davacýlarla da görüþtüðünü
biliyor muydunuz?
O an için bilmiyordum. Ama...
Winklevoss'larýn eþ bulma
sitesiyle pek ilgilenmiyordu.
- Nereden bileceksin ki?
Orada bile deðildin. - Sessiz ol!
Bay Zuckerberg Facebook'u
kurarken davacýlara...
...HarvardConnection'ý kurduðunu
söylediðinden haberiniz var mýydý?
Kanýtýn olmadan yargýya varýyorsun.
Þimdi kanýtlara geliyoruz.
Mark Zuckerberg'den Tyler Winklevoss'a.
30 Kasým 2003.
HarvardConnection hakkýnda
yolladýklarýnýn hepsini okudum.
Ve uygulamasý fazla
sürmeyecek gibi gözüküyor.
Yani yarýn geceye kadar bütün...
...temel iþlevsellikleri oturttuktan
sonra konuþabiliriz.
Mark Zuckerberg'den Cameron Winklevoss'a.
1 Aralýk 2003.
Bu gece bana ulaþamadýðýnýz
için kusura bakmayýn.
Ýþletim sistemleri dersimdeki
bir sorunla meþguldüm.
Mark Zuckerberg'den Tyler ve
Cameron Winklevoss'a. 10 Aralýk 2003.
Dersler ve site yüzünden bu
hafta epey yoðun geçecek.
Bu yüzden en iyisi
toplantýyý erteleyelim.
Yarýn da çok meþgul olacaðým.
Pekâlâ, benden baþka bu herifin bir
iþ çevirdiðini düþünen var mý?
Ona sorun olmadýðýný söyle.
Ama tatil girmeden önce
buluþacaðýmýzdan emin olalým.
Biliyorum.
Biliyorum.
Tamam görüþürüz.
- Selam Mark.
- mySQL desteði ve Apache ile...
...çalýþan bir Linux sunucu kiralamam
gerek. Bize biraz daha para gerekecek.
- Ne kadar daha?
- 200 kadar.
Gerçekten lazým mý?
Trafiði kaldýrmasý lazým.
- Al gitsin.
- Aldým bile.
Bil bakalým ne oldu?
Ýkinci aþamaya geçtim.
Çok güzel.
Buraya geldiðin için gurur duymalýsýn.
Daha ileri gidemezsen dert etme.
Ben gidiyorum.
Mark Zuckerberg'den Tyler, Cameron
Winklevoss ve Divya Narendra'ya.
15 Aralýk 2003.
Düzeltmem gereken ciddi bir problem var.
Daha yeni baþlýyorum ve 15
saatlik bir kodlama olacak.
Yani yarýn gece meþgul olacaðým.
Haftaya Çarþamba'ya kadar
buluþmaya vaktim olmayacak.
Çarþamba gününü iptal etmem gerek.
Bu kadar zaman
boyunca laboratuardaydým.
- Ayrýca...
- Cumartesi de buluþamayacaðým.
Çünkü ailemle buluþmam gerek.
Levhada da yazdýðý gibi...
...bu 1638 yýlýnda Harvard Üniversitesi'ni
kuran kiþi John Harvard.
Ayrýca "3 Yalan Heykeli" de denir.
Bu 3 yalan nedir?
Bay Dowd?
3 yalan.
Ýlki...
- Siktir!
- Pantolonunu indir.
Tamam be.
Bay Saverin?
Ýlki 1636'da kurulmuþtu, 1638'de deðil.
Ýki Harvard John Harvard tarafýndan
kurulmadý. Üç, bu kiþi John Harvard deðil.
Kim?
Heykeltýraþýn arkadaþý Daniel Chester.
Ceketin kalsýn.
Bay Zuckerberg'ün müvekkillerimle ilk
buluþmasýnýn üzerinden 39 gün geçmiþti.
Ve hâlâ HarvardConnection üzerindeki
çalýþmasýný tamamlamamýþtý.
Ama 11 Ocak 2004'te...
...Bay Zuckerberg "TheFacebook" domain
adýný "Network Solutions"dan kayýt ettirdi.
Sizin de haberdar olduðunuz gibi...
...HarvardConnection üzerinde
çalýþmaya baþlamamýþtý bile.
Haberdar deðildim, hayýr.
Bu da ne?
"Cameron, siteyi ilgi çekici
kýlmak ve üye toplamak için...
...yeterli iþlevselliðe ulaþtýrdýðým
konusunda biraz þüpheliyim." mi?
"Yakýnda konuþuruz" mu?
- Bu bir sorundan ilk defa bahsediþi miydi?
- Evet, öyleydi.
Bay Zuckerberg'a 36 e-posta gönderdiniz.
Ve cevap olarak 16 e-posta aldýnýz.
Ve bu mutlu olmadýðýný
belirttiði ilk posta mýydý?
Evet, doðru. Sistemimizi çalýþmak ve
önümüze geçmek için 42 günü vardý.
Facebook'ta kodlarýnýzdan
herhangi birini görebiliyor musun?
- Sy, lütfen-
- Mark!
Kodlarýnýzdan hiçbirini kullandým mý?
- Bizim tüm fikrimizi çaldýn.
- Beyler!
- Harvard erkekleri için "Match.com" mu?
- Sorularýma dönebilir miyim?
Bu iþi kavramak için
bunlarýn hiçbirine gerek yok.
Siz Facebook'un yaratýcýlarý olsaydýnýz...
...Facebook'u yaratmýþ olurdunuz.
Kenarýnda durup bize çek yazarken seni
izleyeceðim aný dört gözle bekliyorum.
Yapma ya.
Hadi devam edelim.
4 Þubat 2004.
Mark?
Mark.
Senin Sanat Tarihi dersinde bir kýz var.
Adý Stephanie Attis.
Erkek arkadaþý var mý biliyor musun?
Onu hiç birisiyle gördün mü?
- Ve biriyle çýkmayý düþünüyor
mu biliyor musun? - Dustin.
Ýnsanlar üzerinde bunu yazan
bir tabelayla gezmez.
Mark?
9'da buluþacaktýk güya.
- Uyumadýn mý sen?
- Bir þey eklemeliyim.
Ne?
Hay anasýný. Güzel duruyor.
Çok güzel duruyor.
Temiz ve basit.
Disneyland gibi de deðil,
"Banu oturumu açtý." yazmýyor.
Ýzle þimdi.
Ne yazdýn?
Ýliþki durumu.
Ýlgileniyor.
Üniversitede hayatý bu yönlendiriyor.
Seks yapýyor musun yapmýyor musun?
Ýnsanlar bu yüzden
bazý dersleri alýyorlar.
Bu yüzden oturacaklarý yeri seçiyorlar,
yaptýklarý þeyleri yapýyorlar.
Bu her þeyin merkezi.
Ýþte Facebook böyle olacak.
- Girecekler çünkü her þeye raðmen...
- ...mala vurma þanslarý olacak.
...bir kýzla tanýþacaklar.
Evet.
Bu gerçekten iyi fikir.
Hepsi bu kadardý.
- Ne demek istiyorsun?
- Hazýr.
- Hazýr mý?
- Evet.
- Þu an hazýr mý?
- Hepsi bu kadardý.
Ve iþte yönetici sayfasý.
- Yönetici sayfasý mý yaptýn?
- Evet.
- Eduardo Saverin. Yardýmcý kurucu
ve finans müdürü. - Evet.
Bunun babam için ne kadar
önemli olacaðýný bilemezsin.
Tabii ki bilirim.
Peki ne zaman açýlacak?
Þimdi.
Dizüstü bilgisayarýný çýkar.
Ne? Benim dizüstüme
neden ihtiyacýn var ki?
Çünkü sende Phoenix'teki
herkesin e-posta adresi var.
Evet de onlara spam yollamanýn iyi
bir fikir olacaðýný sanmýyorum.
- Bu spam deðil.
- Hayýr, spam olmadýðýný biliyorum.
Eðer arkadaþlarýmýza yollarsak
sadece yurt içinde dolanýr kalýr.
Daha tam olarak giremedim.
Bu adamlarýn tanýdýklarý var.
Ve bana onlarýn e-posta adresleri lazým.
- Tamam.
- Güzel.
Þu heriflere bak. Adamlar dahi ya,
dünyadaki en bariz Lewis Carroll benzetmesi.
- O kadar da kötü deðiller.
- Diyorum ben.
Evet, haklýsýn.
Site açýk.
Hadi içki alýp kutlayalým.
Bendensin.
Mark.
Mark, sen dua mý ediyorsun?
Cole Porter ve Irving Berline'e ne oldu?
Bu sevgililer günü temasý,
aþk þarkýlarý söylüyorlar.
Ýyi noktaya deðindin. Çünkü Cole Porter
ve Irving Berline hiç aþk þarkýsý yazmadý.
Tatlým, bilgisayarýný kaldýrmalýsýn.
7 kiþi birden ayný baðlantýyý yollamýþ.
- Görebilir miyim?
- Neymiþ?
Bilmiyorum. Ama umarým Hitler kýlýðýndaki
kediler falandýr. Çünkü ondan iyisi yok.
Hayýr, deðilmiþ.
Div!
Ne oldu?
Bu... Bu benim deðildi.
Sorun ne?
Sorun yok.
Þimdi olmaz.
20 dakika daha lazým.
Tamam.
Sadece Zuckerberg'ün sitemizi
çaldýðýný söylemeye gelmiþtim.
Hani Mark Zuckerberg var ya.
Web sitemizi çalmýþ.
36 saatten fazla süredir açýk.
Bay Hotchkiss?
Ty, avukat babamla beraber telefonda.
Evet, burada kardeþim ve
iþ ortaðýmýz Divya ileyim.
"The Facebook"a hoþ geldiniz.
"The Facebook" sizi çeþitli sosyal
aðlara baðlayan bir çevrimiçi dizindir.
Kayýt olmak için "Harvard.edu" posta
adresinizin olmasý gerekmektedir.
- Öyle, evet efendim.
- Evet, önceden aramýþtým.
Mark Zuckerberg'ý arýyordum.
Evet efendim, birkaç kere
bahsi geçmiþ. Size okuyayým.
"Herkes Harvard'daki bir
evrensel katalogdan konuþuyor.
O böyle diyor." O derken
Mark'ý kast ediyor.
Üniversitenin bunun gibi bir þeyi yapmasý
bir iki yýl sürer, bence bu çok saçma.
Ben onlardan daha iyi iþ çýkarabilirim
ve bunu 1 haftada yaptým.
- Ona Divya Narendra aradý der misiniz?
- Böyle konuþtuðunu sanmýyorum. - Sað olun.
Dün gece Zuckerberg...
...650'den fazla öðrencinin
"TheFacebook.com"a kaydolduðunu belirtti."
"Bu sabaha kadar 900 öðrencinin
katýlmýþ olacaðýný umduðunu söyledi."
Evet, Divya da tam sitenin ilk gününde
650 üye topladýðýný okuyordu.
Ben uyuþturucu satýcýsý olsam. 650 kiþiye
bir günde bedava uyuþturucu daðýtamazdým be.
- Bu adamýn 3 tane arkadaþý bile yok.
- Millet, millet. Sessiz olun, hadi.
Pekâlâ, tamam. Öyle yaparýz Bay Hotchkiss.
Bunlarýn hepsini toplar size e-posta atarýz.
Siz kendiniz siteye giremezsiniz.
Çünkü sizde Harvard...
Aslýnda size e-posta atsak daha kolay olur.
Eminim haklýsýnýzdýr.
Ýyi bir çocuk ve...
- ...çok zeki ve eminim öyle yapmak...
- Vay anasýný!
...istememiþtir. Peki, çok teþekkürler.
Ve baba, ben de seni seviyorum.
Bu mu iyi çocuk?
Kötü biri olduðunu bilmiyoruz.
Fikrimizi çaldýðýný ve 1 buçuk aydýr
yüzümüze yalan söylediðini biliyoruz.
Hayýr, hiç yüzümüze yalan söylemedi.
Tamam, yüzlerimizi hiç görmedi iyi.
E- posta adreslerimize yalan söyledi.
Böylece kendine öne
geçmek için 42 gün kazandýrdý.
Çünkü görünüþe göre senin
bilmediðin þeyler biliyor.
Zaten her þey ilk olmakta bitiyor.
Ben rekabete alýþýk bir yarýþçýyým Div.
Bana ilk gelmenin önemi konusunda
ders vermen gerektiðini sanmýyorum.
- Sað ol.
- Tamam.
- O babanýn avukatý mýydý?
- Adam okul avukatý.
Her þeyi inceleyecek. Eðer uygun
görürse kapatma belgesi yollayacak.
O ne iþe yarayacak?
Sen ne istiyorsun? Özel fikri mülkiyet
avukatý tutup dava mý açalým?
Hayýr. Sopranos'u tutup çekiçle
ölesiye dövdürtmek istiyorum.
Bunu yapmamýza gerek yok.
- Evet, öyle.
- Bunu kendimiz de yapabiliriz.
Ölçülerim 6-5 ve 90 kiloyum.
Ayrýca benden 2 tane var.
- Bir de bu herif var.
- Ýyi, her neyse.
Ben ne olup bittiðini anlayana
dek sakin olalým diyorum.
Daha neyi bekliyorsun?
Mark'la 3 kere buluþtuk.
52 kere e-posta ile yazýþtýk.
Kodlarýmýza baktýðýný kanýtlayabiliriz.
Sayfanýn altýndaki de ne öyle?
"Bu bir Mark Zuckerberg
yapýmýdýr." yazýyor.
- Ana sayfada mý?
- Her sayfada.
Hay anasýný! Þu þýklýðýn etkisinin
geçmesi için biraz beklemem gerek.
- Tamam, bakýn.
- Cam.
"Zuckerberg gizlilik seçeneklerinin
FaceMash.com'daki hakaretinden sonra...
...imajýný düzeltmesine yardým edeceðini
umduðunu söyledi." yazmýþlar.
Bu tam da ona söylediklerimiz.
Bize Crimson'dan hareket çekiyor.
Babamýn avukatýnýn bunlarý
araþtýrmasýný beklerken...
- ...en azýndan gazetelere bir
þeyler yazabiliriz. - Hayýr!
- Böylece insanlar...
- Ne?
...bir tartýþma olduðunu bilir.
Crimson'da kavgaya tutuþmayacaðýz.
Ve kimseye dava açmayacaðýz.
Neden ki?
Anlamýyorum, anlamýyorum.
Neden ki?
Aptalca olduðunu söyleyecek.
Ben mi?
Cevap ver. Neden?
Çünkü biz Harvard beyefendileriyiz.
Burasý Harvard. Burada
hikâye uydurmazsýn...
...ve insanlara dava açmazsýn.
Sen bunun aptalca olduðunu düþünen
bir o olacak mý sanýyordun?
Bu fikrin olduðunu
söylediðin vakitlerde...
...Tyler ve Cameron'un varlýklý bir
aileden geldiðini biliyor muydun?
Varlýklý bir aile mi?
Babalarýnýn zengin
olduðunu biliyor muydun?
Bunun neden sorduðunuzu bilmiyorum.
Neden sorduðumu bilmen
o kadar önemli deðil.
Sizin için önemli deðil.
Sy.
Paralý olduklarýný biliyor muydun?
Zengin olup olmadýklarýný bilmiyordum.
Bay Narendra'ya attýðýnýz
e- postalardan birinde Howard...
- ...Winklevoss'un danýþmanlýk þirketine
danýþmýþsýnýz. - Öyle diyorsanýz öyledir.
Howard Winklevoss yüz milyonlarca dolar
deðerindeki bir þirketin kurucusuydu.
Ayrýca Tyler ve Cameron'un...
...Harvard'ýn Porcellian adlý kulübüne
de üye olduklarýný biliyordun.
Bunu iyice belirtmiþlerdi.
Seni davet ettiðimiz için
kusurumuza bakma.
- Bisiklet odasýna.
- Kýzlar.
Yani müvekkillerimin parasýnýn
olduðunu biliyordunuz diyebiliriz.
- Evet.
- Sana neden sordum söyleyeyim.
Eðer internet maceran için
1.000$'a ihtiyacýn varmýþsa...
...neden benim müvekkillerimden istemedin?
O þey için ilgilendiklerini
açýkça belli etmiþlerdi.
Para için arkadaþlarýma gittim çünkü
onlarla ortak olmak istiyordum.
Eduardo Harvard Yatýrýmcýlar
Derneði'nin baþkanýydý...
...ve ayrýca benim en iyi arkadaþýmdý.
En iyi arkadaþýn sana 600 milyon
dolarlýk tazminat davasý açýyor.
Hiç bilmiyorum yahu, az daha anlatsana.
Eduardo siteyi açýþýnýzdan
sonra neler oldu?
Affedersin, Sy ona Bay
Saverin diye hitap eder misin?
- Gretchen bunlar dostlar.
- Artýk deðiller.
Bunlarý konuþmuþtuk.
Aman, her neyse.
Bay Saverin...
...siteyi açtýktan sonra neler oldu?
- Çýðýr açtý.
- Kampüsteki herkes sitedeydi.
"Beni Feys'te ekle."
2 hafta sonra herkes
böyle demeye baþlamýþtý.
Ve Mark?
Ve Mark 19 Nobel sahibi...
...2 Olimpiyatçý ve bir film yýldýzý...
...arasýndan kampüsteki
en önemli þahýstý.
Film yýldýzý kimdi?
Fark eder mi?
Hayýr.
O gün hava açýktý. Ve ben
Radcliffe yurdundaki odamdaydým.
Bana o dergiyi getirdi
ve bana gösterip...
..."Bak, biz olmadan
gerçekleþecek." dedi.
Hemen baþlamalýyýz.
Ben de dedim ki "Tamam...
...hadi Basic'i halledelim."
Çoðunuz hikâyenin geri kalanýný
bildiðinizi düþünüyorsunuzdur...
...ama bilmiyor olabilirsiniz.
Bu endüstrinin baþlangýcý çok sýradandý.
O derginin kapaðýndaki bilgisayarda...
...Intel 8080 iþlemci vardý.
1K'lýk bellek kartý
olduðunu düþünürsek...
...256 byte olur.
BASIC'i yazdýðýmda karþýlaþtýðým zorluk
sadece 4 kilobaytý çalýþtýrmak deðildi.
Ayrýca 4 kilo byte ile insanlarýn program
çalýþtýrmasý gerektiðini düþündüm.
Arkadaþýn...
O Mark Zuckerberg mý?
Evet.
Facebook'u o mu kurdu?
Evet. Yani o ikimizin.
Biz...
Evet. Biz...
Evet.
Harika.
Ben Christy, bu Alice.
Selam.
Sizinle tanýþtýðýma çok memnun oldum.
Beni Feys'te ekle. Belki sonra hep
beraber bir þeyler içmeye gideriz.
Tabii ki.
Kesinlikle yapalým.
"Beni Feys'te ekle.
Sonra hep beraber bir
þeyler içeriz." dedi.
Bu 2 nedenden dolayý çok süper.
Ýlki "Beni Feys'te ekle." dedi deðil mi?
Ve sonra diðeri...
- Bir þeyler içmek istemesi.
- Evet.
Daha önce hiç bir cümle
içinde bu kadar farklý...
...harika kelimeyi bir
arada görmüþ müydün?
Affedersin, Mark?
Evet.
Ben Stuart Singer, iþletim sistemleri
laboratuarýnda beraberiz.
Tabii.
"The Facebook"ta harika iþ çýkarmýþsýn.
Harika iþ!
- Sað olun.
- Ben Bob.
Nasýlsýn?
Yemin edebilirim ki "Gelecekteki Bill Gates
bu odada olabilir." derken sana bakýyordu.
Pek sanmam.
Biraz geç geldim,
konuþmacýnýn kim olduðunu bile bilmiyorum.
Bill Gates'di.
Siktir, çok mantýklý.
Tamam, sað olun beyler.
- Sen geri zekâlý mýsýn?
- Sen zihinsel engelli misin?
Bir saat önünde durunca
Bill Gates'i tanýyamýyor musun?
Þimdi Mark Harvard'a engelli
kontenjaný ile girdiðimizi düþünecek.
Bir Glock alýp seni öldüreceðim.
Artýk para kazanma vakti.
Adlarý neydi?
Az önce dediðimi duydun mu?
- Ne zaman?
- Siteden para kazanma vakti geldi dedim.
O da ne demek?
Siteden gelir elde etmenin
zamaný geldi demek.
Hayýr, kelime anlamýný biliyorum.
Ben nasýl yapmak istediðini sormuþtum.
- Reklam.
- Olmaz.
Sonuçta...
- ...4000 üyemiz var.
- "TheFacebook"un havalý olmasý sayesinde.
Ama oraya buraya açýlýr...
- ...pencere reklam koyarsak havasý kaçar.
- Ben öyle düþünmüyordum.
Ama vakti gelince koyacaðýz. Ve þirketin
iþ ayaðý adýna konuþuyorum. Site-
Daha tam olarak ne
olduðunu bile bilmiyoruz.
Ne olduðunu bilmiyoruz.
Ne olabileceðini bilmiyoruz.
Ne olacaðýný bilmiyoruz.
Sadece havalý olduðunu biliyoruz.
Bu paha biçilemez bir özellik,
ondan vazgeçmeyeceðim.
Peki ne zaman bitecek?
Hiç bitmeyecek, mesele de bu zaten.
Modanýn hiç bitmemesi gibi.
- Ne?
- Moda diyorum, moda hiç bitmez.
Modadan mý bahsediyorsun?
Gerçekten mi, sen mi?
Moda olgusundan bahsediyorum.
Modanýn hiç bitmemesinden.
Tamam, pantolon satarak
para kazanabiliyorlar.
Mark, nedir bu?
- Hangisi?
- Bu.
Ona kapatma mektubu deniyor.
- Adlarý neydi?
- Kimlerin?
- Kýzlarýn.
- Bu ne zaman geldi?
Yaklaþýk 10 gün önce.
Siteyi açtýktan hemen sonra.
- Tanrý aþkýna.
- Kýzlar diyorum.
- Adlarý neydi? - Winklevoss ikizleri
senin fikirlerini çaldýðýný söylemiþler.
Bana göre biraz can sýkýcý bir þey.
Onlara göre fikir hýrsýzlýðýymýþ.
- Bak.
- Bunu bana neden göstermedin?
Bana gönderilmiþti.
"TheFacebook"u Divya Narendra ve
Winklevoss'lardan çaldýðýmýz yazýyor.
- Ne yazdýðýný biliyorum.
- Öyle mi?
- Ne öyle mi?
- Bana laga luga yapma þimdi.
Bana bak.
Mektupta hukuki iþlemle
karþýlaþabileceðimiz yazýyor.
Hayýr, orada benim hukuki iþlemle
karþýlaþabileceðim yazýyor.
Bu avukatýn tekinden geliyor Mark.
Bir dayanaklarý olmalý.
Avukat babalarýnýn
danýþmanlýk þirketinden.
- Dayanaklarý var mý?
- Dayanaklarý bizimkinin...
...havalý ve popüler olmasý. Ve
HarvardConnection dandik bir þey.
Wardo, onlarýn kodlarýnýn
hiçbirini kullanmadým. Yemin ederim.
Hiçbir þeylerini kullanmadým. Bak.
Güzel bir sandalye yapan adam, daha önce
sandalye yapmýþ herkese borçlu deðildir.
Tamam mý? Bana bir fikir sundular.
Bende daha iyisi vardý.
- Bana bu mektubu neden göstermedin?
- Önemli bir þey olduðunu düþünmedim.
Pekâlâ.
Eðer bir sorun olursa...
...herhangi bir þekilde
bir sorun çýkarsa...
...bana anlatabilirsin.
Ben yardým etmek isteyen biriyim.
Bu bizim iþimiz.
Þimdi bana söylemek...
...istediðin herhangi bir þey var mý?
Hayýr.
Bu konuyu ne yapacaðýz?
3. sýnýf bir hukuk öðrencisine
gittim ve bana cevap yazmamý söyledi.
Peki ya sen ne yazdýn?
Ocak'ta buluþtuðumuzda site
hakkýndaki þüphelerimi söylemiþtim.
Görselliðinin yetersizliði, kalan
hiç ummadýðým kadar programlama...
...halletmemiz gereken donaným eksikliði...
...siteyi düzgünce açabilmemiz
için gerekli reklam eksikliði.
Bu o endiþelerinizden herhangi
birini belirttiðiniz ilk andý.
- Deðil mi?
- Daha öncesinden de belirtmiþtim.
- Hadi oradan.
- Bize belirtmedin.
Beyler... Bu mektubun belirttiði
Ocak'taki buluþmayý kast ediyorum.
- Evet.
- Þunu tekrardan sorayým.
Müvekkillerime 16 e-posta attýnýz ve ilk
15'inde hiçbir endiþeni belirtmediniz.
Bu bir soru mu?
16. postada sitenin iþlevselliði
hakkýndaki endiþelerini belirttiniz.
6 hafta boyunca onlarý
oyalýyor muydunuz?
- Hayýr! - Öyleyse bu endiþelerinizi
daha önceden neden belirtmediniz?
- Yaðmur yaðýyor.
- Af buyur?
Az önce yaðmur baþladý.
Bay Zuckerberg dikkatinizin
tamamý bende mi?
Hayýr.
Sizce bunu hak ediyor muyum?
- Neyi?
- Dikkatinizin tamamýný hak ediyor muyum?
Ýfadeye baþlamadan önce yemin
etmek zorunda kalmýþtým.
Ve yalandan yemin etmek istemem yani
yasal olarak "hayýr" demek zorundayým.
Pekâlâ, "hayýr" mý?
Sizce dikkatinizin tamamýný
hak etmiyor muyum?
Bence eðer müvekkilleriniz
omuzlarýma çýkýp...
...kendilerine uzun demek istiyorlarsa,
istedikleri gibi deneyebilirler.
Ama burada oturup herkesin yalanlarýna
katlanmak gibi bir zorunluluðum yok.
Dikkatimin sadece bir kýsmý sizde.
En küçük kýsmý.
Dikkatimin geri kalaný Facebook ofisinde.
Ýþ arkadaþlarýmla beraber
bu odadaki herkesin...
...özellikle de
müvekkillerinizin zekâ ya da...
...yaratýcýlýk olarak kapasitesini
aþan þeyler yaptýðýmýz yerde.
Küçümseyici sorunuzu
layýðýyla cevapladým mý?
Benim saatime göre þu an 12:45.
Bir öðle arasý versek nasýl olur?
14:30'da görüþmek üzere.
Peki, adlarýn neydi?
Adlarý Christy ve Alice'di.
Ve bu gece bir þeyler içmek istiyorlar.
Vay anasýný.
Benim umurumda deðil.
Dostum, kusura bakma.
Birkaç kýz içeride makyaj tazeliyorlar.
Ýyiymiþ.
Hayranlarýmýz var.
Hemen dönerim.
Mark, nereye gidiyorsun?
Mark!
Erica?
- Selam. - Seni oradan gördüm.
Bu kulübe sýk geldiðini bilmiyordum.
- Ýlk defa geliyorum.
- Ben de.
Seninle biraz yalnýz konuþabilir miyim?
Sanýrým böyle iyiyim.
Bir yerlere gidebilirsek sanýrým
seninle yalnýz konuþmak istiyorum.
Burada söyle.
Yeni açtýðým siteyi duydun mu?
Hayýr.
- "The Facebook"?
- Bana internetten kaltak dedin Mark.
Bende ondan konuþmak istiyordum.
- Biraz dýþarý-
- Ýnternetten!
Ben de o yüzden yanýna gelmiþtim.
Çiftlik hayvanlarýyla kadýnlarý kýyasladýn.
Sonrasýnda öyle bir þey yapmadým ama.
Yine de yazdýn.
Sanki aklýna dank eden her
fikir o kadar zekice ki...
...paylaþmaman bir suç olurdu.
Ýnternete kurþun kalemle yazýlmýyor
Mark, mürekkeple yazýlýyor.
Ve sen internete "Erica Albright
bir kaltak" diye yazý yayýnladýn.
Tam da sen soyadýmla...
...sutyen bedenimle ilgili...
...eþek þakalarý yapýp, kadýnlara
seksiliðine göre puan verdikten sonra.
Erica, bir sorun mu var?
Hayýr, sorun yok.
Saçmalýklarýný karanlýk bir
odadan yazýyorsun...
...çünkü bu günlerde kýzgýn
olanlar böyle yapýyor.
Sana karþý naziktim.
Bunun için bana iþkence etme.
Eðer bir dakikalýðýna
bir yere gidersek...
Arkadaþlarýma kabalýk etmek istemem.
Tamam.
Peki.
Bilgisayar oyununda iyi þanslar.
Bu harikaydý. En doðru þeyi yaptýn.
Ondan özür diledin deðil mi?
- Geniþletmeliyiz.
- Ne? Mark?
Bir þeye mi sinirlendi?
Pekâlâ, Yale ve Columbia'ya geniþletiyoruz.
Dustin, kodlama iþini benimle
paylaþmaný istiyorum.
Chris, sen reklam ve
tanýtýmdan sorumlu olacaksýn.
Ve buna Boston okul gazetesinde
bir yazý yayýnlatarak baþlayabilirsin.
- Orasý bizim köprümüz. - Harvard
hakkýnda yazý yazmaktan nefret ediyorlar.
Gazeteden biri Bilgisayar
Bilimleri okuyordur...
...onlara Mark Zuckerberg 10 saatlik
bedava programlama yapacak de.
Neden Boston Üniversitesi okul
gazetesinde bir yazý çýksýn istiyorsun?
Ýstiyorum iþte.
Ýþte daðýlým þöyle olacak.
Eduardo finans müdürümüz.
Ve þirketin %30'u onun.
Dustin yönetici yardýmcýsý ve
programlama sorumlusu.
Ve þirketteki %5 hissesi
benim payýmdan ayrýlacak.
Chris Halkla Ýliþkiler uzmanýmýz olacak.
Ve onun payý yaptýðý iþe göre belli olacak.
- Sorusu olan var mý?
- Kýzlar kim?
Affedersiniz.
Onlar Christy ve Alice.
- Selam. - Merhaba.
- Selam. - Selam.
Bizim yapabileceðimiz bir þey var mý?
Hayýr, hepsi bu kadar.
Yale ve Columbia, biz geliyoruz.
Ve Stanford.
- Ne?
- Stanford.
Bunu Palo Alto'da görmelerinin zamaný geldi.
Yemek yemek istemiyor musun?
Hayýr.
Ýstersen salata alabilirsin.
Hayýr, sað ol.
Bu senin için zor olmalý.
Sen kimdin?
Ben Marylin Delpy. Bu sabah tanýþmýþtýk.
Yani ne iþ yaparsýn?
2 senedir þirkette asistaným.
Patronum ifade
aþamasýna katýlmamý söyledi.
- Sen ne yapýyorsun?
- Bosna'da iþler nasýl bakýyorum.
Bosna demek.
Yollarý yok ama Facebook'larý var.
Winklevoss'lardan acayip
nefret ediyorsundur.
Ben kimseden nefret etmem.
Winklevi beni fikir
hýrsýzlýðý için dava etmiyor.
Beni hayatlarýnda ilk defa
bir iþleri olmasý...
...gerektiði gibi gitmediði
için dava ediyorlar.
Geniþletiyor.
- Ne? - Yale, Columbia ve Stanford'a
geniþletiyor. Yarýn Crimson'da yazar.
- Gerçekten mi?
- Evet.
Ýyi, görünüþe göre kapatma
mektubu ödünü bokuna karýþtýrmýþ.
Yasaklama kararý için davaya
bir avukat tutmak istiyorum.
- Ve o siteyi hemen yerle bir edelim!
- Bak.
Sitenin açýk olduðu her dakika...
...HarvardConnection'ýn deðeri düþüyor.
Kapatýlmasýný istiyorum,
hasar almasýný istiyorum.
Cezai karar alýnmasýný
istiyorum ve ölmesini istiyorum.
- Evet, onlarý ben de istiyorum.
- O zaman neden bir þey yapmýyoruz?
Harvard Centilmenleriyiz diye mi?
Hayýr, sen nasýl
görüneceðini düþünmediðinden.
Nasýl görünecekmiþ?
Lise salonunda kardeþimle iskelet kýyafeti
giymiþ, Karate Kid'i kovalýyormuþuz gibi.
Cam.
Massachusetts eyalet
kanunlarýný çiðnedi.
Connecticut, New York ve California'ya
geçerse federal kanunlarý çiðnemiþ olacak.
Ve bu arada Harvard
kanunlarýný da çiðniyor.
- Harvard kanunlarý diye bir þey yok.
- Durun.
Evet, var.
Harvard Öðrenci El Kitabý.
Her birinci sýnýfa bundan verilir.
Ve bu kitapta bir yerlerde...
"Baþka bir öðrenciden
çalamazsýn." yazýyor.
Ýhtiyacýmýz olan þey buydu.
Summers'e gidiyoruz.
Larry Summers'den randevu alamazsýn.
Kardeþimle bu okula harcýmýzý ödüyoruz.
3.9 sene ortalamamýz var.
Bu okul için ödül aldýk.
Ve okul için olimpiyatlarda
kürek çekeceðiz.
Bu okulun soktuðumun rektörü
ile görüþmek istiyorum.
Neden Stanford?
Sence neden?
Affedersin.
Biyokimya dersime geç kalýyorum.
Peki.
Adýmý bilmiyorsun deðil mi?
Stanford mu?
Kýçýna tekmeyi basmalýyým.
- Partiye gidip biriyle tanýþýrsýnda sonra-
- Amelia Ritter.
Ama sen Amy'i tercih ediyorsun.
Olindalýsýn. Baban
gayrimenkul tanýtýmlarý yapýyor.
Ve annen 10 senedir
aðzýna alkol koymuyor.
Hangi bölümdeyim?
- Trombon.
- Vallahi mi?
Trombonla ilgili bir
þeyler hatýrlýyorum.
- Fransýzca.
- Evet.
- Bölümün Fransýzca.
- Peki ya seninki?
Benimki mi?
- Benim yok.
- Henüz karar vermedin mi?
Ben okula gitmiyorum.
- Þaka mý yapýyorsun?
- Hayýr.
Okula nereye gitmiþtin?
Bir süre William Taft
Ýlkokulu'na gittim.
Ciddi misin?
15 yaþýnda falan deðilsin deðil mi?
Hayýr.
- Ama sen 15 falan deðilsin deðil mi?
- Hayýr.
Peki ne iþ yapýyorsun?
Bir giriþimciyim.
- Sen iþsizsin.
- Ben öyle demezdim.
Peki ya sen ne derdin?
Bir giriþimci olduðumu.
Öyleyse son giriþimin neydi?
Kolejli çocuklarýn bedava müzik indirmesini
saðlayan bir internet þirketi kurdum.
Napster gibi mi?
Aynen Napster gibi.
Ne demek istiyorsun?
Napster'ý ben kurdum.
Napster'ý Sean Parker kurdu.
Tanýþtýðýmýza memnun oldum.
Sen Sean Parker mýsýn?
- Gördün mü ayakkabý diðer...
- Ayakta mý?
...masada. Ýþler deðiþti.
- Þimdi ben Sean Parker'la mý yattým?
- Sen Sean Parker'ýn üzerinde yattýn.
Sen zilyonersin be.
- Teknik olarak deðilim.
- Peki nesin?
Beþ kuruþsuzum. Bedava
müzik iþinde pek para yok.
Özellikle de Grammy'e davet edilen
herkes sana dava açtýysa.
Bu aklýmý alýyor.
- Çok sað ol.
- Duþa girip okula hazýrlanmam gerek.
Bölümü Fransýzca olmasýna raðmen
Biyokimya okuyan Amy.
Geçtin.
Sýký çalýþýrým.
Meyve suyu falan vardýr.
Keyfine bak.
E- postalarýma baksam sorun olur mu?
Olmaz, bak.
Amy!
Amy!
- Efendim?
- Buraya gelebilir misin?
Biraz bekle.
- Burada bir yýlan var Amy.
- Ne?!
- Nerede? - Bak, yýlan yok ama
sana bir þey sormam gerek.
Þaka mý yapýyorsun ya?
Ölebilirdim.
- Neden?
- Hýzlý koþmaktan.
Ve perdeye dolanarak ölebilirdim.
E- postalarýma bakacaktým ve
bilgisayarýnda açýk bir site vardý.
Evet, sen akþam sýzdýktan sonra
bir süre Facebook'ta takýldým.
- O da ne?
- "TheFacebook" mu?
Stanford'da 2 haftadýr falan var.
Çok feci derecede baðýmlýlýk...
...yapýcý olmasý dýþýnda
harika bir þey. Cidden...
...günde 5 kez falan giriyorum.
Kendime bir e-posta
göndersem sorun olur mu?
Yok, her þey yolunda mý?
Her þey mükemmel.
Benim sadece...
...seni bulmam gerekiyordu,
"Mark Zuckerberg".
Daha önce bu binaya hiç gelmemiþtim.
Bu bina içinde bulunduðu
ülkeden 100 yýl daha yaþlý.
O yüzden dikkatli olun.
Sandalyede oturuyoruz yahu.
Efendim?
Çok güzel.
Artýk girebilirsiniz.
Karanlýk ýþýðýn yokluðundandýr.
Ve aptallýk da benim yokluðumdandýr.
Katherine, þimdi ofisimde öðrenciler var.
Öðrenciler, mezun
olmamýþ öðrenciler.
Bilmiyorum.
Görünüþlerine bakýlýrsa, bana Brooks
Brothers bayiliði vermek istiyorlar.
Tamam, görüþürüz.
- Günaydýn.
- Günaydýn efendim.
Ben Cameron Winklevoss
ve bu kardeþim Tyler.
Ve ne için geldiniz?
- Biriniz cevap verebilir. - Affedersiniz,
mektubu okuyorsunuz sanmýþtým.
Mektubu okudum.
HarvardConnection adlý
site için bir fikir bulduk.
Sonrasýnda adýný
ConnectU þeklinde deðiþtirdik.
- Ve Mark Zuckerberg o fikri çaldý.
- Anladým.
Bu konuda ne yapmamý
istiyorsunuz onu soruyorum.
Peki efendim.
Her birinci sýnýf öðrencisine daðýtýlan
Harvard Öðrenci El Kitabý'nda...
..."Harvard Toplumundaki Davranýþ
Standartlarý" baþlýðý altýnda...
...kolej tüm öðrencilerin bu
toplumdaki bireylere karþý...
...dürüst ve dostça davranmalarýný
bekler þeklinde yazýyor.
Bütün öðrencilerin kamu
mülkiyetlerine ve hususi...
...mülkiyetlere saygýlý olmasý
gereklidir. Ve hýrsýzlýk hâlinde...
- ...zimmete geçirme-
- Anne?
- Evet efendim?
- Suratýma bir tane yapýþtýr.
Sen devam et.
Ya da izinsiz kullaným
disiplin cezasý ile sonuçlanacaktýr.
Kolejden ayrýlma zorunluluðu da dâhil.
Bunu ne yapman gerekirken
ezberleyip geliyorsun?
- Bugün kardeþimle size sormaya
geldiðimiz þey- - Efendim?
Bir baþka öðrenciden çalmak üniversite
kurallarýna aykýrýdýr. Bu kadar basit.
Yurt müdürünüzle konuþtunuz mu?
Evet efendim. Ve müdür
yönetim kuruluna gidin dedi.
Ama yönetim kurulu bizimle
görüþmeyi kabul etmiyor.
Diðer öðrenciyle doðrudan
sorunu çözmeyi denediniz mi?
Bay Zuckerberg 2 haftadýr telefonlarýmýza
ve e-postalarýmýza cevap vermiyor.
Kirkland'da kapýsýný
çaldýðýmýzda açmýyor.
Ve ona yüz yüze en
yakýn olduðum zaman...
...onu avluda görüp Harvard Meydaný'na
kadar kovaladýðým zamanlar oluyor.
- Bir de kovaladýn mý?
- Onu, onu gördüm.
Ve onun da beni gördüðünü biliyorum.
Peþine düþtüm ve o kayboldu.
Bunu bir üniversite
meselesi olarak görmüyorum.
Tabii ki bu bir üniversite meselesi.
Ahlak ve þeref kanunlarý diye
bir þey var ve o ikisini de iþledi.
Üniversitenin karþýsýnda ahlak
kanunlarýna tabiisiniz.
Birbirinize karþý deðil.
Affedersiniz Baþkan Summers ama...
...az önce dediklerinize
bir anlam veremiyorum.
Anlata anlata bir hal oldum.
Durun, kardeþim demek istiyor ki...
...eðer Mark Zuckerberg yurdumuza
girip bilgisayarýmýzý çalmýþ olsaydý...
...bu bir üniversite meselesi olurdu.
Orasýný bilmem. Benim ofisim
küçük hýrsýzlýklara bakmýyor.
Bu küçük bir hýrsýzlýk deðil.
Bu fikir potansiyel olarak
milyon dolarlar ediyor.
- Milyon mu?
- Evet.
Hayal gücünüze fazla
kapýlmýþsýnýz bence.
Efendim.
Bence siz o deðeri anlayacak
pozisyonda deðilsiniz.
Ben ABD Hazine Bakanýydým.
O deðeri anlayacak pozisyondayým.
Ýlk sýnýftaki hitabýnýzda tam olarak...
...hayal gücümüze
kapýlmamýzý söylemiþtiniz.
- Hayal gücünüze yeni bir projede
kapýlýn derdim o zaman. - Öyle mi?
Evet. Harvard'da herkes
bir þeyler icat ediyor.
Harvard öðrencileri kendi iþini kurmanýn
bir iþ bulmaktan daha iyi olduðuna inanýr.
Yani yine ikinizin yepyeni bir proje
bulmanýzý tavsiye ediyorum.
Affedersiniz efendim
ama mesele bu deðil.
Lütfen, meseleye gel.
Doðruyla yanlýþý ayýrt edebilmeniz için
fikri mülkiyet uzmaný olmanýza gerek yok.
Ve benim ayýrt edemediðimi mi söylüyorsun?
Tabii ki öyle demiyorum efendim.
Ben diyorum.
- Gerçekten mi?
- Efendim.
Anne, bunlar randevuyu nasýl aldý?
Babanýzýn iþ arkadaþlarý aracýlýðýyla.
Madem doðruyla yanlýþý
ayýrt edebilecek pozisyondasýnýz...
...size bir þey söyleyeyim Bay
Winklevoss, Bay Winklevoss.
Bu eylem, bu randevu,
ikinizin burada olmasý yanlýþ!
Bu Harvard'a layýk bir davranýþ deðil.
Harvard'ýn sizde gördükleri bunlar deðil.
Burada özel muamele görmezsiniz.
Öyle bir þey istemedik ki.
Yeni bir projeye mi baþlayalým?
- Eðer- - Sanki bilim fuarý için tablo
yapýyoruz da. - ...bununla ilgili...
- ...bir sorununuz varsa Bay Winklevoss...
- Biz özel muamele istemedik.
Baþvurmak isterseniz mahkemeler var.
Sizin için yapabileceðim
baþka bir þey var mý?
- Harvard Öðrenci El Kitabý'ný alýp...
- Ty!
Vakit ayýrdýðýnýz için çok
teþekkür ederiz efendim.
335 yýllýk kapý kolunuzu kýrdým.
Eduardo, bahar tatilinde Bay
Zuckerberg'la New York'a gittiniz.
- Evet.
- Yolculuðun amacý neydi?
Finans müdürü olarak...
...potansiyel reklam verecekler
ile görüþme ayarlamýþtým.
- Yolculuðu kim karþýladý?
- Birkaç ay önce açtýðým...
...banka hesabýndaki
1000$'dan karþýlandý.
Öyleyse senin ortaya koyduðun
1000$ þirkete konulan tek paraydý.
- Evet.
- Görüþmeler nasýl gitti?
- Berbat geçti.
- Neden?
Mark uyuyakalmýþtý.
Uyuyakalmamýþtým.
Cevabýmý tekrar ifade edebilir miyim?
Keþke uyuyakalmýþ olsaydý.
Þu an 29 okuldayýz.
75.000'in üzerinde de üyemiz var.
Ýnsanlar "TheFacebook"a
girip diðer sitelerde...
...geçirdikleri zamandan
daha çoðunu geçiriyorlar.
Ýþte þimdi en etkileyici veri geliyor.
Bir kere deneyen
kiþilerin %91'i geri geliyor.
- Þimdi izin verirseniz-
- Bir dakika, affedersiniz.
O ne sesi çýkarýyor öyle?
Diþ gýcýrtýsý falan mý?
Diþ gýcýrtýsý deðildi.
O...
...gýrtlak sesi gibiydi.
Aðýz refleksi gibi bir þey.
Beyler nedir bu?
New York yolculuðunuz için
ayarlanmýþ bir görüþme daha vardý.
Evet, bir yemekti.
O zaman bunu kýz arkadaþým
aracýlýðýyla ayarlamýþtým.
Mark'ýn bu görüþme için heyecanlý
olduðunu söyleyebilir miydin?
Evet.
- Hem de çok.
- Bak.
- Fiþi bize kesmezler.
- Kesebilirler.
- Etrafýna bir bak.
- Utanç verici olacak.
Ona fiþi bize kesmeyeceklerini söyle.
- Fiþi bize kesmeyecekler.
- Mark.
Yine reklamdan mý bahsedeceksin?
Hartford'un bale tiyatrosunda deðilsen
yaptýðýn iþin amacý kâr etmektir.
Bizimki henüz bir iþ deðil.
Bu benim için zor, çünkü mesleðim...
Her neyse.
25 dakika geç kaldý.
19 yaþýndayken Napster'ý kurmuþ.
- Geç kalabilir..
- Adam Tanrý deðil sonuçta.
Ne peki?
25 dakika geç.
Galiba Wardo kýskandý.
Açýkçasý kýskanmýyordum.
Sinirliydim.
Neden?
Onu tam olarak tanýmýyordum ama...
...bir araþtýrma yapmýþtým, etrafa
sorup soruþturmuþtum ve...
...bana sanki biraz...
...serserinin teki gibi geldi.
- Neden? - 2 büyük internet þirketin
olaðanüstü bir þekilde çökertti.
- Uyuþturucuyla ünü var.
- Þirketleri de o kurmuþtu.
Ona ihtiyacýmýz yok.
Geldi.
Hayýr, hayýr, acele etme ya.
Ve saati de varmýþ.
- Ben Sean Parker.
- Nasýlsýnýz?
Siz Christy, Eduardo
ve Mark olmalýsýnýz.
- Tanýþtýðýmýza memnun oldum.
- Tanýþtýðýmýza memnun oldum.
Hiçbir þey sipariþ etmemiþsiniz.
- Hayýr.
- Tori.
- Seni bekliyorduk.
- Selam bebeðim.
Bir þeyler getirebilir misin?
Zencefil þekerlemesi
yanýnda soslu domuz eti...
...tuna tortusu ve ýstakoz
kýskacý baþlangýç için yeter.
Christy, içecek olarak ne istersin?
Elmalý martini.
Müthiþ.
4 tane ondan.
O andan itibaren
Sean'ýn devri baþlamýþtý.
Soru "ne hakkýnda konuþtunuz" idi.
Bize Napster maceralarýný anlattý.
20'lerimi mahkemede kendimi
savunarak geçirmek istemedim.
Müzik endüstrisinin espri anlayýþýnýn
olmadýðýný kim bilebilirdi ki?
Telif hakký yüzünden 35
milyonluk tazminatý...
...ödemek için þirketi satmaya
çalýþtýlar. Ama ben bunun biraz...
...çalýntý benzini ödemek için çalýntý
arabayý satmak gibi olduðunu düþündüm.
Biz de "Siktir et.
Ýflas bayraðýný çekelim." dedik.
- Kendine isim yaptýn.
- Ve senin de...
- ...içkin bitmiþ.
- Tori.
Hayýr, böyle iyiyim.
Ve sonra ikinci iþ giriþimine geçti.
O da daha sonradan atýldýðý internet
üzerinde kartvizit arþivi þirketiymiþ.
Ve bu sefer düzgünce yapmak istiyordum.
Kravatýmý takýp
ayakkabýlarýmý parlattým.
Ama kimse bir çocuktan
emir almak istemiyor.
Ýnternet âleminin tepesindeki 20 yaþýndaki
çocuða sonra ne oldu size anlatayým.
Ben bir psikiyatrist deðilim ama...
Bunu kayda geçtik.
"Bir psikiyatrist deðilsin ama" ne?
Bir psikiyatrist onun
paranoyak olduðunu söylerdi.
Sizi gece gündüz takip edecek
özel dedektifler tutarlar.
Yüksek ücretli takipçilerin
hedefinde olursunuz.
Kanýtlayamam ama telefonlarýmý
dinlediklerini biliyorum.
Her ne ise yapmýþ olduðunuz
þeye köstek olacak.
Saygýlý davranýþlar
zamanla oluþur ama...
...eðer bir þekilde, hayatýný Dalai
Lama gibi yaþamayý baþarabilirsen...
...onun da içine ederler.
Çünkü seni istemiyorlar,
fikrini istiyorlar.
Çünkü affedersin ama aðzýnýn
suyunu silip giderken...
...onlara "teþekkür ederim"
demeni istiyorlar.
Sana böyle mi oldu?
Ve saplantýlý.
Evet.
Ama bunun karþýlýðýnda...
...Napster ile müzik
þirketlerini batýrdým ve...
...onlar da günahlarýnýn
acýsýný çekecekler.
Affedersin, sen müzik
þirketlerini batýrmadýn.
Onlar kazandý.
- Mahkemede.
- Evet.
"Tower Records"u satýn
almak ister misin Eduardo?
Ve Sikilon Vadisi'ndeki hayat,
Stanford'daki partiler...
...Los Angeles, milyarder
olan arkadaþlarý...
...hakkýnda hikayeler anlattý durdu.
Ama en çok Mark'ýn California'ya gelmesinin
ne kadar önemli olduðundan bahsetti.
Ve sonra "TheFacebook" meselesine geldi.
Peki, bana geliþmelerden haber ver.
Þu an 29 okuldayýz.
- 75.000 üyeyi geçtik.
- Bana kullandýðýnýz stratejiyi anlatýn.
Pekâlâ, mesela Teksas'ta
Baylor'u istedik.
Ama Baylor'un kampüste
zaten bir sosyal aðý varmýþ.
Yani direk üzerlerine gitmek yerine...
...160 kilometredeki bütün
okullarýn listesini çýkardýk.
Ve önce o kampüslere
"TheFacebook" koydunuz.
Çok yakýnda Baylor'daki çocuklar
arkadaþlarýnýn sitede olduklarýný...
- ...gördüler ve iþ tamamdý.
- Küçük yem olayý, zekice Mark.
Sað ol, benim fikrimdi.
- Sakin ol.
- Bizim için bir anlaþmazlýðý çöz.
Ben "TheFacebook"tan para
kazanmanýn vakti geldi diyorum.
Ama Mark reklam olsun istemiyor.
- Kim haklý?
- Bence...
...þimdilik ikiniz de haklý deðilsiniz.
TheFacebook havalý bir site,
onu o yapan da o zaten.
- Evet.
- Bunu reklamlarla mahvetmek istemezsiniz.
- Çünkü reklamlar havalý deðildir.
- Aynen.
Bu kampüsteki en iyi partiyi
yaparken birinin gelip...
...partinin 11'de bitmesi gerektiðini
söylemesi gibi bir þey.
- Ben de aynen öyle dedim.
- Daha ne olduðunu bile bilmiyorsunuz.
- Aynen.
- Ne kadar büyüyebileceðini...
...nereye kadar gidebileceðini. Bu
bahislerinizi düþürmenizin zamaný deðil.
Bir milyon dolar havalý deðil.
- Neyin havalý olduðunu biliyor musunuz?
- Sen mi?
Bir milyar dolar.
Ve bu herkesi susturdu.
Hedefiniz iþte bu olacak.
Bir milyar dolarlýk deðer.
Siz kötü tavsiyeler almadýkça...
Bu durumda çok baþarýlý yoðurt
dükkan zinciri de kurabilirsiniz.
Balýða çýktýðýnda bir sürü
balýk yakalayabilirsin...
...ya da büyük bir
balýk yakalayabilirsin.
Siz hiç bir adamýn odasýna
girdiðinizde duvarda...
...14 tane alabalýkla çekilmiþ
bir resmini görüyor musunuz?
Hayýr, 1600 kiloluk
kýlýçbalýðýyla çekilmiþ resmi olur.
- Evet. - Bu iyiydi.
- Peki.
Ama hepimiz kýlýç balýklarýnýn 1600
kilo olmadýðýný biliyoruz deðil mi?
Ben büyük olanlarýn o kadara
yakýn olduðunu gördüm.
Hayýr ben hiç görmedim. Ama adamýn
Range Rover büyüklüðünde bir...
...balýk tutacaðýný sanmam. Buna
acayip büyük bir balýk ve...
...çok güçlü bir adam gerekirdi.
Sence de asýl konudan biraz
uzaklaþmýyor musun?
Bu iþten bir çýkarým yok. Ben sadece
merhaba demeye gelen bir dostum.
O yemekten sonra
Mark'ýn kafasýna girmiþti.
Hesabý ödedi, Mark'a yakýnda
görüþeceklerini söyledi ve gitti.
Ama gitmeden hemen önce þirkete
en büyük katkýsýný yaptý.
"The"yý atýn. Sadece "Facebook" kalsýn.
Temiz olur.
Hay anasýný.
Konuþma konusunda
hýz rekoru falan olmalý.
- Partiyi 11'de bitirmeye çalýþýyorsun.
- Partiyi ödemeye çalýþýyorum.
Havalý olmazsa parti de olmaz.
Peki ne düþünüyorsun?
Evet, tabii olur. Hadi "The"yý atalým.
Ben 14 alabalýk yerine kýlýçbalýðýný
yakalamaktan bahsediyorum.
- Ýyi fikir deðil mi?
- Eðer alabalýk sensen evet.
Bunlarý kayda geçeceðim.
Facebook'un ortaklýk belgeleri.
Ve þirket Florida'ya kayýtlý.
- Neden Florida?
- Ailem orada yaþýyor.
Ve davalýdan sayacaðým ortalýklarý
onaylamasýný istiyorum.
%65 Mark Zuckerberg,
%30 Eduardo Saverin...
- ...ve Dustin Moskowitz için %5.
- Onaylýyoruz.
- Ve bu 13 Nisan 2004'teymiþ.
- Kayda geçebilirsiniz.
- Baþka bir þey var mý?
- Evet, teþekkürler.
Bay Saverin, yasal bir sorun oluþturabilecek
herhangi bir davranýþta bulundunuz mu?
Hayýr.
Þirketi küçük düþürebilecek ya da...
...ciddi bir tehlikeye
düþürecek þeyler yapmadýnýz mý?
- Hayýr.
- Hayýr mý?
- Hayýr.
- Hayvanlara zorbalýktan suçlanmýþsýnýz.
- Bir dakika.
- Suçlanmamýþ mýydýnýz?
- Bu gerçek olamaz.
- Elimde Crimson'dan bir makale var.
Tanrý aþkýna!
- Bunu kaldýramam Wardo.
- Hadi be dostum, bu zýrva.
O kulübün muziplikleri içindi.
Phoenix'e girmiþtim.
Kabul edilmiþtim. Ve kabulümün
son aþamasý olarak...
...bir tavuðu sürekli yanýmda
tutup ilgilenmek zorundaydým.
Seni Facebook'un kurucularýndan
biri olarak belirtmiþler.
Junior Eduardo Saverin...
Bu iþlerin uzmaný deðilim ama
hayvan iþkencesiyle iliþkinin olmasý...
...iþ için muhtemelen kötü olacaktýr.
Tavuða iþkence etmedim.
Ben tavuklara iþkence etmem.
- Siz deli misiniz?
- Hayýr, ve sakin ol lütfen.
Elimde Crimson'dan bir makale var.
- Bu çok sert.
- 956.
Mark ile Kirkland Yemek
Salonu'nda yemek yiyordum.
Ve tavuk yanýmdaydý. Çünkü tavuðu
sürekli yanýmda taþýmak zorundaydým.
- Burasý üniversite sonuçta.
- Biri bunun cezasýný çekmek zorunda.
969.
Yemekhane akþam yemeði için tavuk veriyordu.
Benim de tavuðumu beslemem gerekiyordu.
Ben de tavuk yemeðinden birkaç
parça kopardým ve tavuða verdim.
Biri beni görmüþ olacak ki ertesi gün bir
baktým yamyamlýkla suçlanýyorum.
Böyle bir þeyin
yapýlamayacaðýný bilmiyordum.
Çeþitli hayvan haklarý
dernekleriyle anlaþmýþtým.
Okul dekanýyla anlaþmýþtým.
Bu konular çözülmüþtü.
- 988. - Fly'dan ya da Porc'dan
birileri rapor etmiþ olmalý.
- Bence Winklevoss'larýn iþidir.
- Pekâlâ, boþ verelim gitsin.
Bu çok saçma!
Hayvan zorbalýðýyla suçlanýyorum.
Ölülere tecavüzle suçlansam daha iyi be.
Bence de ölülere
tecavüzle suçlansan daha iyi.
Babama bunu açýklamam gerekecek.
Herkese açýklamam gerekecek.
Sen ne yapýyorsun öyle?
"Savaþ Sonrasý ve Çaðdaþ Sanat"
finalim geliyor. Ve derslere girmedim.
- Bu dört tabloyla ilgili yazý yazýlacaktý.
- O bir Facebook sayfasý mý bu?
Evet. Sahte bir isimle açtým.
Tablolarýn resimlerini ekledim
ve yorum yazmalarýný istedim.
Arada bir tartýþma devam etsin diye
muhabbete dalýp konuyu canlandýrýyorum.
Bay Zuckerberg final
sýnavýnda hile mi yapýyordu?
Bu soruya cevap vermemeyi tercih ederim.
Peki neden?
Çünkü onu finalinde hile yaptýðý için dava
etmiyorum. Arkadaþlar öyle yapmaz.
Ama az önce hile yaptýðýný söylediniz.
Avukatlarýna hayvanlara
iþkence ediyor mu dedin?
Hayýr, bundan hiç bahsetmedi.
Araþtýrmacýlarýmýz bir Crimson
makalesini bulabilme kabiliyetine sahipler.
Aslýnda bu konuyu
açtýðýmda seni savundu.
993. Çok az kaldý.
Tamam, þimdi aklýma geldi.
Daha çok para lazým Wardo.
Evet, katýlýyorum.
Daha çok sunucu, daha çok uygulama.
Bu yaz için Palo Altyo'ya gelmeleri
için iki stajyerle görüþüyorum.
Ve onlara biraz ödeme
yapmak zorunda kalacaðýz.
- Affedersin ne?
- Stanford'un kampüsünün...
...iki sokak ötesinde kiralýk
bir ev buldum bile.
Mükemmel ve havuzu var.
Yaz için California'ya gitmeye
ne zaman karar verdin?
- Tam olarak vaktini mi soruyorsun?
- Sean Parker anlarýnýn...
...ortasýnda bir vakitte miydi?
Haklýydý. Olmamýz gereken yer California.
- Nesin sen Jed Clampett mi? - Bilmem, siz
Brezilya'dan Beverly Hillbillies'i aldýnýz.
- Evet, Brezilya'daki gösteri, dahice.
- Sean ile ne alýp veremediðin var?
Masaya hiçbir þey koymuyor. Parasý
yok ve Dustin daha iyi bir programcý.
- Rektörlerle baðlantýlarý var.
- Bize rektör lazým deðil.
Bize reklam verecek adam lazým.
- Ayrýca rektörlerle benim de baðlantým var.
- Bunlar iþin ustalarý.
- Ve þirkete kötü bir etki yapmayacak...
- Winklevosslar yaptý, Mark.
Winklevoss'larýn iþiydi Mark.
Dur bakalým. Yenile.
- 150,004 kiþi.
-150,000 üyemiz var, Eduardo.
- Tebrikler.
- Tebrikler.
Sence özel dedektiflerin onu
takip etmesi biraz garip deðil mi?
- Hiçbir þey bulamadýlar.
- Þirketten atmaya yetti ama.
Uyuþturucu, karýlar...
Bunlarýn herhangi birinin
doðru olduðunu bilmiyoruz.
Gazetelerde öyle yazýyor.
Ben de gazetede kuþlara iþkence ettiðini
okudum. Ne zamandan beri gazeteler...
Balýklar diðer balýklarý yemez mi?
Kýlýçbalýðý alabalýðý yemez mi?
Neden bahsediyor bu?
Yarýn akþam 10'da bilgisayar bilimleri
laboratuarýnda stajyerler seçeceðim.
Kabullen bunu dostum.
Baþka ne diyeceðim bilmiyorum.
- Eduardo!
- Mark!
Neler oluyor?
10 dakika içinde bir Python web
sunucusuna girip SSL güvenliðini kýrmalý...
...ve güvenli portundaki
trafiði durdurmalýlar.
Bunlar Hack yapýyorlar.
Hepsi PIX Güvenlik duvarý emülatörünün
arkasýnda ama iþin güzel yaný þu.
Az önce dediðin hiçbir þeyi
anlamadým biliyorsun deðil mi?
- Biliyorum.
- Peki iþin güzel yaný ne?
Her 10 satýr kodda bir tek
atmalýlar. Ve hack iþlemi gizli olmalý.
Yani sunucu bir sýzmayý fark ettiðinde
bunun sorumlusu içmek zorunda.
Ayrýca 5 bilgisayarda ayný anda açýlýr
pencere þeklinde çýkan bir program yazdým.
Pencereyi son kapatan
aday içmek zorunda.
Ayrýca her üç dakikada bir hepsinin
yine içmesi gerekiyor.
3 dakika!
Stajyerlerin iþin hangi kýsmýnda sarhoþ
olmalarý gerektiðini sorabilir miyim?
Haklýsýn. Tavuðu bir hafta yaþatabilecekler
mi diye denesek daha iyi bir test olurdu.
- Biraz kaba oldu.
- Al.
- Nedir bu?
- Bir hesap açtým ve 18 bin dolar aktardým.
Bu yazý atlatýr mý?
Facebook'a hoþ geldin.
-18 bin dolar mý?
- Evet.
Önceden ortaya koyduðunuz
1.000$ da vardý.
- Evet.
- Toplamda 19.000$ ediyor.
- Evet.
- Durun bir.
Saðlamasýný yapýyorum... Evet.
Bende de ayný sonuç çýktý.
Devam edebilir miyim?
Bay Zuckerberg'ýn yaz için þirketi alýp
California'ya taþýmasý hakkýndaki...
...endiþelerinizi belirttikten
sonra neden...
...kullanmasý için hesaba
18.000$ yatýrdýnýz?
Ortak olduðumuzu düþündüm.
Biraz yardýmcý olayým dedim.
Ben New York'ta reklam veren
ararken Mark, Dustin ve stajyerlerin...
...site üzerinde
çalýþabileceklerini düþündüm.
Ama en çok 3 ayda iþler ne kadar kötüye
gidebilir ki diye düþündüðümden öyle yaptým.
Yürü, yürü, yürü.
- Ölmedim. - Biliyorum.
- Baþardým. - Baþardýn.
- Tamam, hazýr mýsýn?
- 10 üzerinden 8 alýrdý.
- 2 anca alýrdý.
- O bundan daha iyisini yapar.
Evet.
- Ben iyiyim.
- Emin misin? - Evet.
- Kapý zili çalýyor.
- Kapý zilimiz olduðunu bilmiyordum.
- Andrew, kapýyý aç.
- Hayýr, o odaklanmýþ hâlde.
Bu depozitoya yansýyacak.
- Andrew. - Þimdi olmaz.
- Aferin.
- Sean?
- Mark. Burada mý oturuyorsun?
- Evet. Sen?
- Tam karþýda oturuyoruz. Bacayý gördük.
- Yaralanan var mý?
- Yok. Karþýda mý oturuyorsun?
- Ben Sharon.
- Bu benim... Sharon.
Karþýda oturuyor. Taþýnmasýna yardým
ediyordum bacayý fark ettik.
- Evet. Havuzun orada bir kaza oldu.
- California'ya geldin demek.
- Evet.
- Doðru kararý verdin.
Tut bakalým.
Sharon?
- Çok affedersin. - Sorun deðil.
- Fýrlatacaðýný...
- Al bakalým.
- Dur, dur, dur bekle!
Bu ev ve bu takým, müthiþ.
Tam olmasý gerektiði gibi.
- Ben Sean Parker.
- O odaklanmýþ hâlde.
Ýþte bundan bahsediyorum.
- Eduardo nerede?
- New York'ta stajyerlik aldý.
Demek Eduardo gelmedi.
Bir süre orada kalýyordum.
Bazý iþlerimi hallediyordum ama...
...yaz geldiði için iþi bitti. O yüzden
ailesinin yanýna dönecek.
- Evsiz rock yýldýzýmýz Paulo Alto.
- Tabii tabii.
Yazýn ne yapmayý planlýyorsun?
Mark?
- Affedersin, mimariye bakýyordum.
- Yaz için planýný sordum.
- Yaz bitene kadar 100 okul.
- Tuvalete gideceðim.
- Tamam.
- Ben de geleyim.
- Yanýndaki bana tanýdýk geliyor.
- Pek çok kiþiye tanýdýk gelir.
Ne demek istiyorsun?
Stanford'dan Roy Ramon diye bir adam,
karýsýna iç çamaþýrý almak ister...
Ama bir maðazadan almaya utanýr.
Ýnsanýn kendisini sapýk gibi
hissetmeyeceði bir yol bulur.
Bankadan 40.000$ alýr ve bir
40.000$ daha da akrabalardan alýr.
Bir dükkan açar ve adýný
Victoria's Secret koyar.
Ýlk yýlýnda yarým milyon dolar kazanýr.
Katalog yapar, 3 þube daha açar.
Ve 5 yýl sonra þirketi 4 milyon
dolara Leslie Wexner'a satar.
Mutlu son gibi deðil mi?
Ama 2 yýlýn sonunda þirketin
deðeri 500 milyon dolara çýkar.
Ve Roy Ramon, Golden
Gate Köprüsü'nden atlar.
Zavallý adam eþine sadece
birkaç don almak istemiþti.
Ýbret al mý diyorsun?
Yanýmdaki bir Victoria's Secret mankeni.
Bu yüzden sana tanýdýk geliyor.
- Tanrým...
- O kadar etkilenme. Blogunu okudum.
- Onlarýn hepsi internet saçmalýklarýydý.
- Napster'ý neden açtýðýmý biliyor musun?
Lisede âþýk olduðum kýz, üniversite lakros
takýmýnýn yardýmcý kaptanýyla çýkýyordu.
Onu heriften çalmak istedim. Bu yüzden
yapýlabilecek en iyi þeyi buldum.
- Bunu bilmiyordum.
- Napster baþarýsýzlýkla sonuçlanmadý.
Müzik piyasasýný daha iyiye götürdüm.
Ýyi para getirmiþ olmayabilir ama
birçok kiþiyi sinirlendirdi.
Ve senin Facemash'in amacý
da bu deðil miydi?
Benden korkuyorlardý dostum
ve senden de korkacaklar.
Bu adamlar sana "iyi fikir evlat, büyükler
buradan sonrasýný halleder." diyecek.
Ama bu sefer deðil.
Devir bizim devrimiz.
Bu sefer onlara iþ kartýný vereceksin ve
üzerinde "CEO benim kaltak" yazacak.
Senin için iþte bunu istiyorum.
Þimdi söyle Eduardo hangi cehennemde?
- New York'ta.
- Reklamcýlarýn kýçýný öpüyor desene.
- Staj...
- Stajyerlik aldý.
Þirket burada. Milyar dolarlýk bir þirket
burada. Facebook'la mý yatýp kalkýyorsun?
- Evet.
- Biliyorum öylesin.
Eduardo bir iþ adamý olmak
istiyor ve bence...
...iyi bir iþ adamý da olacak ama New
York'ta Madison Avenue'nun kýçýný öpmemeli.
Bu nesil boyunca bir kere
gelebilecek deli bir fikir.
Ve Golden Gate Köprüsü'nün
altýndaki su buz gibi.
Yüzüme bak ve bir þey bilmediðimi söyle.
- Hiç o kýzý düþünüyor musun?
- Hangi kýzý?
- Lisedeki kýz. Lakrosçu olan.
- Hayýr!
Eðer siz sürekli iþten
konuþacaksanýz bize içki lazým.
- Yaz sonuna kadar 100 okul mu?
- Evet. - Bak sana ne diyeceðim.
Sana bir kýyak, sen 100 okula çýk,
ben de seni iki kýtaya taþýyayým.
Ýki kýta mý?
Kalacak yerin yoksa bence
kesinlikle bizim yanýmýza taþýnmalýsýn.
Hadi içkileri sýralayalým.
Bakar mýsýnýz?
Evet efendim?
- Bunu götürüp bize 1942'yi getirebilirsin.
- Derhal, Bay Parker.
- Bay Winklevoss.
- Tyler.
- Þahane bir yarýþtý.
- Teþekkürler. Ve bu kardeþim, Cameron.
Harika.
Majesteleri Prens Albert. Majesteleri,
bunlar Cameron ve Tyler Winklevoss.
Elbette. Harika bir yarýþtý. Bu kadar
çekiþmeli bir yarýþ daha görmemiþtim.
- Evet, efendim.
- Büyükbabam Jack Kelly...
...döneminin ünlü kürekçilerindendi.
30 yýldýr Henley'e gelirim ve hiç
bu kadar çekiþmelisini görmedim.
- Siz hiç gördünüz mü?
- Hayýr, majesteleri.
Genelde 2.5 kilometrelik yarýþlar
1 ya da 2 bot farkla biter.
- Evet, çok haklýsýn. Acayip yakýndý.
- Durun da takým arkadaþlarýmý tanýtayým.
- Bu... - Affedersiniz. Kusurumuza
bakmayýn. - Hollandalýlara geçelim.
- O kadar yolu bunu görmek için mi geldik?
- Kaçýramazdým, kardeþim. Kraliyet nasýl?
Sadece bize yarýþýn ne kadar
çekiþmeli olduðunu söylemeye gelmiþ.
"Acayip, acayip çekiþmeliydi.
Acayip fena."
- Cam
- Tanrým!
Adam Nantucket büyüklüðünde bir
ülkenin prensi. Sakin ol, sorun deðil.
- Çocuklar. - Baba.
- Baba. - Bay Winklevoss.
Kötü yenildiniz.
- Annemle sýrf bunu görmek için ta buraya
geldiðiniz için özür dilerim. - Hayýr.
Öyle bir yarýþý kaybettiðin
için benden özür dileme.
Böyle bir yarýþý kaybettiðin
için kimseden özür dileme.
- Beyler.
- Bay Kenwright.
Baba bu Bay Kenwright, bu
haftaki ev sahibi ailenin reisi.
- Memnun oldum.
- Memnun oldum.
Az önce kýzýmla muhabbet ettim.
Þimdiden bütün arkadaþlarýyla
yarýþtan konuþtuklarýný söyledi.
Daha demin bilgisayardan izlemiþler.
"Facebook" adýndaki yeni bir siteden.
Sizin Amerika'da da var mý?
Ben annenizi bulayým.
- Yanlýþ bir þey mi söyledim?
- Kýzýnýz Amerika'da okumuyor mu?
Hayýr, hayýr, Cambridge.
Fransýz Edebiyatý okuyor.
Böyle bir þeyin olduðunu bilmiyordum.
Cambridge'de Facebook'larý mý var?
Ve görünüþe göre Oxford ve Londra
Ekonomi Üniversitesi'nde de varmýþ.
Arkadaþlarý oralarda okuyorlar.
Harikaymýþ.
Ýyi yarýþtý beyler.
Önünüzdeki yarýþlara bakýn.
Gidip yarýþý izleyeceðim.
- Eðer internetteyse görmek istiyorum.
- Dur. Yapma Cam.
Kes artýk.
Hollandalýlara bir saniyeden daha az
farklý yenilmemiz umurumda deðil.
Ýyi bir yarýþtý. Ve adil bir yarýþtý.
Ve tekrar yarýþacaðýz.
Benim umurumda olan ve senin de
umurunda olmasý gereken þey...
...Pazar günü olan yarýþa
Pazartesi günü gitmemiz.
Onunla bizzat konuþmayý denedik,
mektup yazmayý denedik.
Yönetim kurulunu denedik ve üniversite
rektörüyle konuþmayý denedik.
Sana son kez söylüyorum.
Hatýrý sayýlýr kaynaklarýmýzý kullanalým ve
onu federal mahkemeye çýkaralým.
Hadi ama.
Bana saðlam bir içki lazým.
Siktir et.
Hadi þu ineði haklayalým.
Ýþte böyle!
Bak, onu bugün gördüm.
Manningham, Mitchel Manningham.
Yerini buldum. Bekle.
Siz diken mi yoksa hayalet
füze mi kullanýyorsunuz?
Bilmiyoruz, birbirimize ateþ ediyoruz iþte.
- Þirin Kamikaze'yi unutmayýn.
- Sanki ne olduðunu biliyoruz da.
Onu Turbo Carrera'sýna binerken
gördüm ve o da beni gördü.
Gördüðünden eminim.
Sen uðraþma. O iþi hallediyorum.
- *** vuruþu!
- Kapýyý duyan var mý?
Sen hiçbir þey duymuyorsun,
sen kod yazýyorsun.
- Ahbap, kapýda biri var.
- Evet.
O en iyi soðuk sunulan bir yemek deðil...
...en iyisi soðuk ve bir þeyin
yanýnda sunulan bir yemek.
Ben seni sonra ararým.
- N'aber?
- "N'aber" mi?
Güya Mark beni 1 saat önce hava
alanýndan alacaktý. Telefonunu aradým.
36 saatlik kod yazma maratonundaydý,
o yüzden birkaç saatliðine kestirdi.
- Burada neler oldu?
- "Oldu" deðil. Oluyor.
- Sonraki büyük þey.
- Wardo!
Selam dostum.
Ýþinin baþýna.
Tamam.
Gittikçe daha fazla tükeniyorum.
- Yani daha da tüken...
- Anladýk.
- Kaç yaþýndalar, Sean?
- Sormak kabalýk olur.
- Sean, kaç yaþýndalar?
- Beni tanýdýðýný sanýyorsun deðil mi?
Yeterince okudum.
Benim de senin hakkýnda ne kadar
þey okuduðumu biliyor musun?
- Wardo. - Merhaba dostum.
Hava alanýnda seni 1 saat bekledim.
Saat kaç?
Gece yarýsý, geldiðimde
New York'a göre 3'tü.
Yaptýðýmýz yeni eklemeleri görmelisin.
Dustin, ona Duvar'ý göster.
Adýný Duvar koyuyorum.
Duvar'ý boþ ver.
Ayarladýðým toplantýyý anlat.
Peter Thiel'i biliyor musun?
- Hayýr.
- Tanýmasana gerek yok.
Sadece Clarium Capital adýnda 2
milyar dolarlýk yatýrým fonu iþletiyor.
O neden toplantý ayarlýyor?
Thiel sponsorluk
yatýrýmý yapmak istedi.
Sponsor olup olmamasý umurumda deðil.
O neden iþ görüþmeleri ayarlýyor?
- Uzun bir yolculuk geçirdin.
- Hayýr, JFK deki pistte...
...sonra SFO'daki yolcu indirme bindirme
alanýnda uzun bir zaman geçirdim.
Ve onlarýn arasýnda uzun
bir yolculuk vardý.
Bu þirketin ortaðý benim.
O da Eduardo Saverin Kuruluþu'nun
cömert baðýþlarýyla geçinip...
...kira vermeden evde
oturan bir misafir.
Senin yaptýðýn görüþmeleri duydum.
"Gary'nin Smokinleri",
"Harvard Barmenlik Kursu".
Snookies Kurabiyeleri satmaktan sadece bir
adým uzaktasýn. Bunu anlayabiliyorum.
- Bir saniye yalnýz konuþmak ister misin?
- Olur.
- *** vuruþu!
- Kafam çok güzel.
Nasýl gidiyor? Staj nasýl?
Christy nasýl?
- Staj mý nasýl?
- Evet.
Mark Tanrý aþkýna! Stajdan çýktým. Telefonda
konuþmuþtuk. Daha ilk günden býraktým.
Söylediðini hatýrlýyorum.
Peki Christy nasýl?
- Christy kaçýðýn teki.
- Eðlenceli mi?
Hayýr, delirmiþ.
Kýskanç ve saçma þeyler yapýyor.
Ve ben ondan korkuyorum.
Yine de sevgilin olmasý güzel bir þey.
O adamýn kendini bu þirketin bir
parçasý olarak tanýtmasýný istemiyorum.
Buraya taþýnmalýsýn Wardo.
Her þey burada.
- Az önce söylediðimi duydun mu?
- Baðlantýlar, enerji...
Mark, Mark!
Korkarým buraya taþýnmazsan
geride kalacaksýn.
- Seni, sana burada ihtiyacým var.
- Ne dedin sen?
Sen az önce ne dedin?
Hepimizin düþündüðünden
çok daha hýzlý ilerliyor.
Çok hýzlý ilerliyor.
Çok hýzlý ilerliyor ve...
- ...Sean düþünüyor ki...
- Sean bu þirketin bir parçasý deðil.
-300.000'den fazla üyemiz ve 160
okulumuz var. - Bunun farkýndayým.
- Buna 5 tane Avrupa Okulu da dâhil.
- Farkýndayým, Mark.
Ben finans müdürüyüm!
Daha çok programcý ve daha
çok paraya ihtiyacýmýz vardý.
Ve o da Thiel görüþmesini ayarladý.
Þehirdeki bütün görüþmelerimizi o ayarladý.
- Baþka görüþme de mi ayarladý?
- Evet.
- Benim hiçbir haberim olmadan.
- Sen New York'taydýn.
New York'ta günün
14 saatini metroyla...
...oraya buraya gidip reklamcý
arayarak geçiriyorum!
Öyle mi? Peki þimdiye kadar nasýl gitti?
Geride kalacaðýmý söylerken
ne demek istedin?
- Yardýmcý olabilir miyim?
- Bu hesabý dondurmak...
...ve hesaba baðlý bütün
çekleri iptal etmek istiyorum.
- Kimlik görebilir miyim, lütfen?
- Evet, elbette.
- Sean. Birazdan sizi çaðýracak.
- Sorun deðil.
"The Towering Inferno"yu burada
çektiklerini biliyor muydun?
Çok rahatladým.
Merhaba beyler. Arkaya gelin.
- Size su teklif etti mi?
- Evet ama biz böyle iyiyiz.
- Sean, içeri geç. Sen Mark olmalýsýn.
- Selam.
Her þeyi gözden geçirdik. Ve...
...tebrikler. 500.000$'lýk bir
yatýrýmla baþlayacaðýz.
Maurice sizinle ortaklýk
yapýlanmasý konusunda konuþacaktýr.
Þirketi Deleware'de göstereceðiz.
Yatýrým yapmamýzý saðlayacak
bir ortaklýk yapýsý bulduk.
Þimdi bir sorum var.
Eduardo Saverin kim?
Tanrý aþkýna!
- Ne zaman döndün?
- Beni korkuttun. Kapýyý çalman gerek.
- Ne zaman döndün?
- Bu öðlen döndüm.
- Peki beni ne zaman arayacaktýn?
- Chris, yorucu bir yolculuk geçirdim.
Ve yorulmuþtum.
Peki 47 mesajýmdan birine ne
zaman cevap verecektin?
Sana 47 tane mesaj
attýðýmý biliyor muydun?
Biliyorum ve bunun çok normal
bir davranýþ olduðunu düþündüm.
- Benimle kafa mý buluyorsun?
- Sana hediye getirdim.
Neden Facebook'taki iliþki
durumunda "Ýliþkisi Yok" yazýyor?
Ne?
"Neden Facebook'taki iliþki
durumunda Ýliþkisi Yok yazýyor?" dedim.
Profilimi düzenlediðimde yoktu.
Ve deðiþtirmeye zahmet
etmedin mi? Ne var?
- Nasýl yapacaðýmý bilmiyorum.
- Sana aptal gibi mi görünüyorum?
Hayýr, sakin ol.
Bana Facebook'un finans
yöneticisinin iliþki durumunu...
...deðiþtirmeyi bilmediðine
inanmamý mý söylüyorsun?
Bu biraz utanç verici. Yani söylediðim
için bunu güvenimin kanýtý olarak gör.
- Cehenneme git.
- Sakin ol!
Mark'ýn yanýna her
gittiðinde o Silikon Vadisi...
...fahiþelerini becerebilmek
için deðiþtirmedin.
Alakasý bile yok. Ve seni temin ederim ki...
...kimsenin Facebook'taki iliþki durumu o
Silikon Vadisi fahiþelerinin umurunda deðil.
- Lütfen, hediyeni aç.
- Telefonun çalýþýyormuþ.
- Mark arýyor.
- Tamam, bu fena olacak.
Hediyeni aç. Ýpek eþarp.
- Sen benim hiç eþarp taktýðýmý gördün mü?
- Bu ilk seferin olur.
Efendim?
- Hesabýmýzý mý dondurdun?
- Dondurdum.
- Hesabý dondurdun.
- Dikkatini çekmeliydim Mark.
Tüm þirketi riske attýðýnýn
farkýnda mýsýn?
Hareketinin bugüne kadar üzerinde çalýþtýðým
her þeyi mahvedebileceðinin farkýnda mýsýn?
- Birlikte çalýþtýðýmýz.
- Para olmadan site çalýþmaz.
Pekâlâ, sana Facebook ile diðerlerinin
farkýný söyleyeyim. Biz asla çökmeyiz!
Sunucular bir günlüðüne bile çökse, tüm
ünümüz geri alýnamaz þekilde yerlere iner.
- Bak! - Kullanýcýlar gider.
Friendster bunun kanýtý.
Bir kiþinin bile gitmesi
tüm veritabanýna yansýr.
Kullanýcýlar birbiriyle baðlantýlý,
mesele de bu.
Kolejli çocuklar sitede
çünkü arkadaþlarý da sitede.
Ve eðer bir domino düþerse, diðer
domino da düþer. Anlamýyor musun?
Ben AE Pi'deki Karayip
gecesine dönmeyeceðim!
Hay anasýný!
- Senin sorunun ne be?
- Bir hiç olmayý seviyor musun?
Seninle dalga geçilmesini seviyor musun?
- O zamanlara dönmek ister misin?
- Bekle, bekle, bekle, bekle.
Bugün yaptýðýn bir iþ adamýnýn
deðil bir çocuðun yapacaðý iþti.
Ve kesinlikle bir arkadaþýn
yapacaðý iþ deðildi.
Bugün çek bozdurmaya çalýþýrken ne
kadar utanç içinde kaldým biliyor musun?
O hayata geri dönmeyeceðim!
- Belki hayal kýrýklýðýna uðramýþsýndýr.
- Evet. - Belki kýzmýþsýndýr.
- Öyleydim.
- Ama geçmiþi geçmiþte býrakabilirim.
Çünkü Eduardo, iyi haberlerim var.
Özür dilerim. Kýzgýndým ve
belki yaptýðým þey çocukçaydý...
...ama dikkatini çekmem gerekiyordu.
- Wardo, iyi haberim var dedim.
- Nedir?
Peter Thiel, az önce bize yarým
milyon dolarlýk sponsorluk yatýrýmý yaptý.
Ne?
Yarým milyon.
Ve bize bir ofis ayarlayacak.
Þirketi yeniden yapýlandýrmak istiyorlar.
Seninle tanýþmak istiyorlar.
Bazý belgeler için imzan gerekiyormuþ.
Yani kýçýný ilk San Francisco
uçaðýna sokman gerek.
Finans Yönetici'me ihtiyacým var.
- Yola çýkýyorum.
- Wardo? - Evet.
Baþardýk.
Wardo?
- Hemen dönüyor musun?
- Evet.
Ayrýca senden de ayrýlýyorum.
4 belge. Ýlk ikisi eski paylarýnýz
yerine yeni yapýlanmýþ...
...Facebook hisseleriniz için
alým ve satým izni için.
Eskilerinin artýk bir deðeri yok.
3.sü takas anlaþmasý. Eski paylarýnýzý
yenileriyle deðiþtirebilmeniz için.
Ve son olarak bir
seçmen tutma sözleþmesi.
Ne kadar hissem olacak?
- 1,328,334.
- Vay anasýný.
Bu %34.4'lük bir ortaklýk
payýna denk geliyor.
%30'luk paydan neden
mi yükseldi diyorsun?
Çünkü yeni yatýrýmcýlar
gelince payýmý kesebilirsiniz.
- Ticaret okuyanlarla çalýþmayý seviyorum.
- Ekonomi. - Doðru.
Mark'ýn hisselerinin þimdiden
%60'dan %51'e indiðini bilmelisiniz.
Mark parayý dert etmez ve
korunmasý gerekiyor.
Dustin Moskovitz'in %6.81,
Sean Parker'in %6.47'lik hissesi var.
- O kadardan bir þey olmaz.
- Ve Peter Thiel, %7.
Kalemimi kullanmak ister misin?
Eduardo?
Eduardo.
Lütfen soruyu tekrarlayabilir misiniz?
Hayýr, ilk defa söylemesi bile kötüydü.
Þimdi ikinci kez mi söylememi istiyorsun?
- Evet, tekrar okuyabilir misiniz lütfen?
- Oku hadi.
Bu belgeleri imzalarken, ölüm fermanýnýzý
imzaladýðýnýzý biliyor muydunuz?
Hayýr.
Onlarý incelemesi için avukat
getirtmemem aþýrý aptalcaydý.
Ve dürüst olmak gerekirse,
onlar benim avukatlarým sanmýþtým.
Tek arkadaþýn bendim.
Sadece bir arkadaþýn vardý.
- Babam suratýma bile bakmýyor.
- Pekâlâ Eduardo.
Bay Zuckerberg, siz belgeleri
imzaladýktan sonra bir þey söyledi mi?
Herkes elimi sýktý, herkes tebrik etti.
En az bir dönem daha okula
dönmeyeceðini söylemiþti.
Yani bir süreliðine veda edecektik.
Ama ben gitmeden dedi ki:
Ama geri gelmelisin. Kasým
sonunda ya da Aralýk baþýnda.
Peter, bir milyon üyeye ulaþtýðýmýzda
harika bir parti vermek istiyor.
- Çok deli olacak. Ona gelmelisin.
- Bir milyon üye mi?
Evet.
Kirkland'ýn camýndaki
algoritmayý hatýrlýyor musun?
Evet.
Evet, geleceðim.
- Bundan emin misin?
-20 dakika geciktin.
Oraya gireceksin ve uyuya kaldýðýný...
...giyinmeye vaktinin
kalmadýðýný söyleyeceksin.
Sana reklamlarýný yapacaklar. Case
Equity sana reklamýný yapacak.
Sana paralarýný alman
için yalvaracaklar.
Kafaný sallayacaksýn, kafaný sallayacaksýn.
Ve sonra "Hanginiz
Roth?" diye soracaksýn.
Hayýr, Roth deðil, Manningham.
"Hanginiz Mitchel Manningham?"
diyeceksin. Ve o benim diyecek.
Ve sen "Sean Parker, sizi
sikeyim diyor" diyeceksin.
- Sonra çýkacaksýn.
- Peki.
Kasým ayý sonunda Mark'ta e-posta aldým.
Beni 1 milyon partisine çaðýrýyordu.
E- postada baþka nelerden bahsediyordu?
Bir iþ toplantýsý yapmamýz
gerektiði yazýyordu.
Mark ile Sean'ýn Case Equity üzerinde
bir intikam oyunu oynadýklarý yazýyordu.
Ve sonra Manningham o
kadar etkilenmiþ ki...
...geri çevrilemeyecek bir
yatýrým teklifinde bulunmuþ.
Ben de California'ya gittim.
Doðrudan yeni ofislerine gittim.
Partiye göre mi, iþ toplantýsýna
göre mi giyineyim bilemedim.
Ben de ikisine de uyacak
bir þeyler giydim.
- Ama önemi yoktu.
- Neden?
Çünkü oraya ikisi
için de çaðrýlmamýþtým.
Ne için çaðrýlmýþtýnýz?
Bir tuzak için.
Bay Saverin!
Buraya gelin.
- Merhaba. Nasýlsýnýz?
- Ýyi.
- Sizi görmek güzel.
- Evet.
Baþta þaka yaptýðýný sandým.
Bana imzalanacak baþka
kontratlar da vermiþti.
Ama sonra okumaya baþladým.
Nedir bu?
- Bildiðin gibi yeni yatýrýmcýlarýmýz var...
- Nedir bu?
Bay Saverin!
Mark!
- Mark!
- O odaklanmýþ hâlde.
- Af buyur? - Odaklanmýþ hâlde.
- Öyle mi? - Evet.
Peki ya þimdi? Hala
odaklanmýþ hâlde misin?
Güvenliði çaðýr.
- 24 milyon yeni hisse daðýtýlmýþ.
- Eðer yeni yatýrýmcýlar gelirse...
Senin payýn ne kadar azaldý?
Onunki ne kadar azaldý?
Bay Zuckerberg'in payý
ne kadara düþürülmüþtü?
- Düþürülmedi. - Bay Moskovitz'in
payý ne kadara düþürülmüþtü?
- Düþürülmedi. - Sean Parker'in
payý ne kadara düþürülmüþtü?
- Düþürülmedi. - Peter Thiel'ýn
payý ne kadara düþürülmüþtü?
- Düþürülmedi. - Peki sizin
payýnýz ne kadara düþürülmüþtü?
%0.03.
- Belgeleri sen imzaladýn.
- Bana tuzak kurdun.
Þirketin finans yöneticisiyken
kendi þirketinle kötü bir...
...iþ anlaþmasý yaptýn diye
beni mi suçlayacaksýn?
Facebook'un bir parçasý
deðilmiþim gibi olacak.
Facebook'un bir parçasý gibi deðilmiþ deðil,
zaten Facebook'un bir parçasý olmayacaksýn.
- Adým yönetici listesinde yazýyor.
- Tekrar kontrol et istersen.
Hesabý dondurdum diye mi?
Aptal kýyafetlerinle
þirketi yönetiyormuþ...
...gibi etrafta dolanmana izin
vereceðimizi mi sandýn?
Affedersin, Prada'larým
temizleyicide kaldý.
Kapüþonlum ve "Seni sikeyim" terliklerimin
yanýnda. Seni numaracý pislik!
Güvenlik geldi, þimdi gideceksin.
O belgeleri imzalamayacaðým.
Ýmzaný buluruz.
Bunun Phoenix'e girmemle bir
ilgisi olmadýðýný söyle.
Sen yaptýn! Senin yaptýðýný biliyordum.
Tavuk ile ilgili o hikayeyi sen uydurdun.
- Tavuk hikâyesini ben uydurmadým.
- Neden bahsediyor bu?
- Hayvan zorbalýðýyla suçlandým.
- Cidden, tavuk olayý da ne?
Ve eminim en nefret ettiðin þey...
...beni Facebook'un ikinci
kurucusu olarak görmeleriydi.
Ki öyleyim de. Kendine bir
avukat tutsan iyi olur pezevenk.
Çünkü %30 için gelmeyeceðim.
Her þey için geleceðim.
- Götürün þunu.
- Gerek yok, gidiyorum.
Dur biraz.
Neredeyse unutuyordum.
Ýþte 19.000 dolarýn.
Ben olsam bozdurmazdým.
Çünkü dondurduðun hesaba yazdým.
Senin yanýnda durmayý seviyorum Sean.
Beni sert gösteriyor.
Hepsi bu kadar.
Bu akþamlýk þovumuz bu kadardý millet.
Herkesin parti moduna
girmesini istiyorum.
O kulübe Macy's geçidi gibi gireceðiz.
Mackey, görüntüyü büyük
ekrana aktar. Hazýr olmalýyýz.
- Ýyi misin?
- Evet.
- Üzerine fazla gittin.
- NFL'de hayat böyledir.
- O kadar sert olmana gerek yoktu.
- Bak, parti düzenliyoruz... - Sean.
- O kadar sert olmana gerek yoktu.
- Neredeyse içine ediyordu.
Çiçek gönderirim.
Çiçeklerden bahsetmiþken,
partiden sonra...
...Cappa ETA Sigma'da
bir parti daha yapacaðýz.
- Ashley'nin kýz kardeþi var.
- Ashley mi?
- Stajyer.
- Evet, kim olduðunu biliyorum.
- Siz...
- Ashley ve ben mi? Hayýr.
Belki biraz.
- Neden?
- Hayýr.
- Affedersin, Mark?
- Biz de tam senden bahsediyorduk.
- Harika iþ çýkardýðýndan.
- Teþekkürler, sað olun.
- Bunlar sana geldi.
- Masama býrak.
- Paketler ne iþ?
- Hiçbir þey.
- Mackey
- Evet efendim? - Yenile.
Harika!
Kucaklaþmaktan hoþlanmazsýn biliyorum.
Bir milyon!
Þampanya kimde?
Þampanya bende!
Fotoðraf paylaþma uygulamasý.
Sosyal hayatýnla kesiþenlerin
fotoðraflarýna bakabileceðin bir þey.
Hayatýnýn tam olarak dijitalleþtirilmesi.
- CD gibi mi?
- Bana uyar.
Partiye boþ gitmeyeceksin.
Dijital kamerayla gideceksin ve arkadaþlarýn
partiyi internetten tekrar yaþayacak.
- Ve "etiketleme" fikri.
- Sütyensiz daha mý kolay olur?
Denemeye deðer.
Müziði kapatýn!
Parti bitti! Herkes evine gitsin!
Ýnsanlar girince ne yapýyor diye
bakarak saatlerimi geçirdim.
Arkadaþlarýnýn durum
güncellemelerine bakýþlarýný falan.
Dur, müzik neden kesildi?
Hangi arkadaþlarý profil
resmini deðiþtirdi...
...kim fotoðraf ekledi görebilecekler.
Ve en iyisi...
Ciddiyim müziðe ne oldu?
Kasabalarda ve þehirlerde yaþadýk,
ve artýk internette yaþayacaðýz!
Sean, sus. Galiba alt
katta bir þeyler oluyor.
Bayanlar ve baylar.
Buraya bakar mýsýnýz?
Eve gitme vaktiniz geldi.
Parti bitti!
- Polisler geldi.
- Siktir! - Siktir!
Sizi görmek çok güzel memur bey.
Size nasýl yardýmcý olabilirim?
Burada neler oluyor?
Müziðin sesi çok mu yüksekti?
Kutlama yapýyorduk.
- Bayan, bluzunuzun düðmelerini ilikleyin.
- Müziði kapatmalarýný söyleyebilirim.
Benim deðil.
Kimliklerinize bakacaðýz. Ellerinizi
görebileceðimiz yerde tutun.
Aman Tanrým!
Cebinde bilmem gereken
baþka bir þey var mý?
Hayýr, hayýr efendim.
Hayýr.
- Aptallýk etme.
- Etmiyorum, etmiyorum.
- Nedir bu?
- Adrenalin.
- Peki bu?
- Astým ilacým.
Yaþlarýnýz kaç?
21.
- 21.
- 21. - Ben 21 yaþýndayým.
Yalan iþi sadece daha
da kötüye götürür.
Özür dilerim, yalan söylememeliydim.
Alo?
Dinle. Bir þeyler oldu.
- Siktir!
- Sorun yok, bir þey olmayacak.
Kefaleti verdim. Bir þey yapmýyordum ki.
Yani benim alerjim var.
- Stajyerler?
- Sadece bir partiydi.
Bu haberlere çýkacak, Sean.
Her an internete düþebilir.
- Biliyorum.
- Biliyorsun, stajyer de olunca...
Sorun yok, her þey kontrolüm altýnda.
Ben kontrol altýna alacaðým.
Birini arayýp yapmamýz ne yapmamýz...
...gerektiðini öðreneceðim
ama artýk haberlere çýkacaðýz.
Eduardo'nun ilgisi olduðunu
düþünmüyorsun deðil mi?
- Sence...
- Hayýr.
Ya da Manningham yapmýþtýr.
Onlardan biri, herhangi biri ben varým
diye kokaini içeri sokmuþ olmalý.
Sen bana inanýrsýn.
Her þey yoluna girecek.
Deðil mi?
Evine git, Sean.
CEO benim kaltak!
Mark?
Mark?
- Bu günlük bitirdik..
- Evet.
Evet, ben öyle oturuyordum.
- Sean'a ne oldu?
- Hala þirketin %7'si onda.
Bugün sadece o salatadan yedin.
Bir þeyler yemek ister misin?
Yiyemem.
- Ben kötü biri deðilim.
- Biliyorum.
Duygusal ifadenden bunun %85'inin
abartý olduðunu düþünüyorum.
Peki geri kalan %15?
Yalan yemin. Olay yaratma arzusu.
Her icat efsanesinin bir
kötü karakteri vardýr.
Þimdi ne olacak?
Sy ve diðerleri
üniversitede biftek yiyorlar.
Sonra ofise dönecekler ve sana sunmak için
bir uzlaþma anlaþmasý üzerinde çalýþacaklar.
- Uzlaþacaklar mý?
- Evet.
- Ve biraz fazla ödemen gerekecek.
- Neden?
Böylece adamlar gizlilik
sözleþmesi imzalayacaklar.
Eðer halk içinde 1 kötüleyici söz
söylerlerse karýn ve çocuðun olmazmýþ.
Facebook'u ben kurdum.
Ben jüriden bahsediyorum. Ben yeminli
jüri seçimi konusunda uzmanlaþtým.
Jüri bir sanýða baktýðýnda giysi, saç,
konuþma þekli, sempatiklik görüyor.
Sempatiklik mi?
20 ay boyunca avukatlýk
yapmak üzere lisans aldým.
Ve Eduardo ile tavuk hikâyesini senin
uydurduðunu jüriye inandýrabilirim.
Dahasýný ister misin? Neden o gece
Sean'ýn kulüp partisinde deðildin?
Polisi arayanýn ben
olduðumu mu düþünüyorsun?
Fark etmez. Ben soruyu sordum
ve þimdi herkes öyle düþünüyor.
Ýlk 10 dakikada jüriyi kaybettin bile.
- Çiftlik hayvanlarý.
- Evet.
- Sarhoþ, kýzgýn ve aptaldým.
- Ve blog yazýyordun.
Ve blog yazýyordum.
Ver paralarýný.
O kadar þey arasýnda bu senin
için hýz cezasý gibi kalacak.
Sy yarýn böyle diyecek.
Biraz burada kalýp bilgisayarýmý
kullansam sorun olur mu sence?
- Bir sorun olacaðýný sanmam.
- Teþekkürler.
Bugünkü yardýmlarýn için teþekkürler.
Sen bir pislik deðilsin, Mark.
Sadece öyle olmak için çok çabalýyorsun.
Erica Albright
Arkadaþ olarak ekle
Davet gönder
Cameron ve Tyler Winklevoss
65 milyon dolarlýk...
...uzlaþma ve gizlilik
sözleþmesi imzaladý.
Amerikan Olimpik Takýmý adýna
Beijing'de kürek çektiler ve 6. oldular.
Eduardo Saverin
bilinmeyen bir uzlaþma yaptý.
Adý Facebook yönetim sayfasýna
"Ýkinci Kurucu" olarak tekrar girdi.
Facebook'un 207 ülkede
500 milyon üyesi var.
Þu anki deðeri 25 milyar dolar.
Mark Zuckerberg,
dünyanýn en genç milyarderi.
Çeviri: JnRMnT (Ozan KANIK)
JnRMnT@turkcealtyazi.org - JnRMnT@yedincigemi.com