Tip:
Highlight text to annotate it
X
Hoşgeldin SG-9. Geçit odasında bekleyin.
General Landry
kısaca bilgi almak için gelecek.
10 yıl ve e-postayla gönderilen
1000 dilekçeden sonra
sonunda kendi park yerim oldu.
İki gün sonra...
Komutanım.
Komutanım.
- Binbaşı Davis.
- Günaydın.
- Günaydın Albay.
- Binbaşım.
Çevrime gir Başçavuş.
Tam vaktinde geldiler.
- Bu sefer ne için imza atıyorum?
- İmzayı kendim için istedim komutanım.
Birinci imleyici kodlandı.
Gelmek istemediğinizden emin misiniz
komutanım? Bu sonuncusu olabilir.
Çok cazip bir teklif ama
siz yokken evraklarla uğraşacağım.
Size göz kulak olması için
bir general yeter de artar.
Evet, Jack'ten bahsetmişken...
Tutukluyu resmen teslim etmek için
SG-3 ile önden gitti.
Kimle uğraştığımızı biliyordur umarım.
Bu tür önlemler gereksiz.
Özgür Jaffa filosunun yarısı
Tok'ra'ların özdünyasını korumak,
Ba'al'ın plana göre infaz edilmesini
garanti etmek için nöbet tutuyor.
Senin herkesten iyi bilmen gerekir
kaslı adam, bu bir çıkarma, infaz değil.
Üçüncü imleyici kodlandı.
Ne olur ne olmaz diye getirdim.
Hayır. Benim ilk çıkarma törenime
o elindekiyle
dalamazsın havacı.
- Hey, bir dakika. İlk törenin mi?
- Evet. İlginç olmalı.
- Fena halde etkileneceksin.
- Gözlerine inanamayacaksın.
Bir Goa'uld'un konakçıdan koparılmasına
tanıklık etmek başka.
Bunu gerçekten yaşamak başka bir şey.
Beşinci imleyici kodlandı.
Her hareketini yıllarca kontrol eden
bu asalağın
sonunda vücudundan çıkarılıp
gün ışığında kıvranmasını
zihninin karanlık dehlizlerinde
çaresizce izlerken
onun duygularını hissetmek...
Altıncı imleyici kodlandı.
İşte bu inanılmaz bir şey.
Yedinci imleyici kilitlendi!
- Haydi SG-1.
- Tamam, bunu görmem lazım.
Dönüşünüzü bekleyeceğim.
Geçmişten bu güne kadar
hiç kimse
şu an sıkıldığım kadar sıkılmamıştır.
- Yapmayın komutanım, daha... Vay be.
- Neredeyse bitti.
Tek tek söyledikleri suçlar
artık yabancı gelmiyor.
Suç mu?
Üç saattir bunun için mi şarkı söylüyorlar?
Çok kötü biriymiş, değil mi?
Konakçı için hiç de adil değil.
Vala, sence hiç ümit...
Sen kısa bir süre
Qetesh'e ev sahipliği yapmıştın ya.
Ba'al 2000 yıldan uzun süredir
bu adamın içinde yaşıyor.
Tutukluyu canlandırın.
- Kaçmaya çalışacak, izle bak.
- Bunca güvenlik varken
uzağa gidebileceğini sanmam.
Vala?
Tutuklu öne çıksın.
Ba'al, Goa'uld'ların son Sistem Lordu,
milyonlarca insanın katili,
son sözünü söyle.
Konuş.
Tok'ra'lara söyleyecek sözüm yok.
SG-1 ve General Jack O'Neill.
Bak sen.
- N'aber B?
- Eskiden daha iyiydim. Sen nasılsın?
- O kadar kötü değil aslında. İyi sayılırım.
- Senin adına sevindim.
- Son sözünü söyleyecek misin?
- Nasıl istersen.
Teal'c...
Başkomutanım olmadığın için
hep pişmanlık duyacağım.
- Sevgili Qetesh'im nerede?
- Vala buraydı.
- İlginç.
- Belki de tuvalete gitmiştir,
bu arada tuvalet sırasında ben varım.
- Devam edelim mi?
- Bir şey daha var.
Hepiniz korkunç bir hata yaptınız.
- Evet, hep öyle derler.
- Cinayetlerin konusunda hiçbir şüphe yok.
Goa'uld'ların Sistem Lortları arasında
sonuncusu ben değilim demek istiyorum.
Ama klonların sonuncusu olabilirim,
bunu kabul etmeliyim.
O kadar kalabalıktık ki. Emin olmak çok zor.
Mitchell?
Hepsini izledik komutanım. Bu sonuncusu.
Emin misin?
Bunca şarkıya katlanmamızın
sebebi bu çünkü.
Son kötü adamdan kurtulup
bunu kutlayacağız.
Carter?
Ba'al, klonlarını izlemek için her birine
galaksinin her yerinden saptanabilen
birer izleme cihazı verdi.
Bir tane de kendine yerleştirdi,
böylece klon ile asıl Ba'al
ayırt edilemeyecekti.
Asıl Ba'al o olduğu için, aramızda
çıkarılabilen izleme cihazına sahip olan
sadece o vardı.
Yani Goa'uld'ların son Sistem Lordu,
sevgili kardeşlerimin sonuncusu
hala dışarıda.
Ve şu andan itibaren son Ba'al olduğunu
bildiği için
- Sizinle ilgili çok özel planları var.
- "Planlar" dedin.
Birazdan ölecek olmam gibi kötü bir olayın
gerçekleşmesi ihtimaline karşı
kusursuz bir cihaz yeni tamamlandı.
Aslında bize bu fikri veren sizdiniz.
Şu an devreye girmiş olabilir.
Yalan söylüyor.
Yalan söylediğini anlar, bilirsin.
Göreceğiz.
Vakit geldi.
Mükemmel olacak.
ATLANTİK OKYANUSU - 1939
Rotayı üç-beş-sıfıra ayarla.
Üç-beş-sıfır. Başüstüne kaptan.
Lanet Atlantik'te
zikzak çizip durmasaydık
şu an Boston'a varmış olurduk.
Alman denizaltılarına
yem olmayı mı tercih ederdin?
Henüz savaşa girmedik.
Üstelik yüzeye çok yakın gidiyoruz, denizaltı
kaptanı torpido ziyan etmek istemez.
Kargo emniyette mi, git kontrol et.
Kargonun ne olduğunu söylemeyeceksin,
değil mi?
Bilsem...
Torpido değil bu.
Ne oldu kaptan?
Bütün mürettebat acil durum yerlerine!
- Rotayı koru evlat.
- Başüstüne komutanım.
Hasar kontrolü yapacağım.
Gemiyi ele geçirin. Chappa'ai'yi hazırlayın.
Acele etme Jaffa.
Dünya kadar zamanımız var.
Çıkartma işlemine başlayın.
Gerçekten, Vala'nın nereye gittiğini
gören var mı?
Çıkartma işlemi
belki kötü anılarını geri getirmiştir.
Hey, bir piramitte tuvalet bulmayı
hiç denedin mi?
Uzağa gitmiş olamaz O'Neill. Burada...
- Carter?
- Bilmiyorum komutanım. Lşınlanmadı.
- Şimdi buradaydı, aniden...
- Yok oldu, tıpkı Vala gibi.
Buradan hemen gitsek bence iyi olur.
Hepiniz sakin olun!
Adamlarıma ne yaptın?
Komutanım!
Jack.
Geçide git.
- Seni bırakmam.
- Git.
Adamı duydun. Gidelim.
Carter!
Dur, dur, dur!
Gemi ele geçirildi komutanım.
Chappa'ai çevrimine girin.
Jackson!
Koşun!
Burası Dünya değil.
- Dünya'ya ayarlamıştım.
- Biliyorum,
daha önce çevirdiğini yüzlerce defa gördüm,
ama keskin profesyonel gözlerim, burası ile
Stargate Komutanlığı arasında
bazı farklar görüyor.
Örneğin bu ve... Stargate bir kutuda.
Carter, neler oluyor?
Sam?
Bilmiyorum.
Bak, orada olanları biliyorum,
ama sana burada ihtiyacımız var, hemen.
Nerede ya da hangi zamanda olduğumuz
önemli değil.
Tamam.
Peki.
Aktif geçit burayı biraz ısıtmışa benziyor.
Isıtmış mı?
Evet, çünkü sıcaklık tekrar düşüyor.
Şu an eksi 20'nin altına düştü.
Evet, biraz soğuk.
Ayakta dikilmeyi bırakalım.
Çevrim aracına benzer bir şey görmüyorum.
Tok'ra'ların özdünyasında olanlarla
bunun bir ilgisi olmalı.
Pekala, Vala ve Teal'c
gözümüzün önünde buharlaştı,
çevrimde birinin buzdolabına çıktık.
Bulmacanın parçalarını bir araya getirirsek...
Hiçbir fikrim yok. Senin?
Yerimizi saptamak için
gerekli elektromanyetik ölçümler
hemen hemen hiçbir yönde yok.
Mayday. Mayday.
Ben Yarbay Cameron Mitchell.
Beni duyuyor musunuz? Lütfen cevap verin.
Mayday. Mayday.
Sizi kimsenin duyacağını sanmam.
- Bir geminin kargo ambarındayız.
- Ne?
Herhangi bir gemi değil.
- Bu gemi Achilles.
- Hiç yabancı gelmedi.
Evet, II. Dünya Savaşı çıkmadan önce
stargate'i Afrika'dan Amerika'ya
getiren gemi.
Hayır, nedeni bu değil.
O dönem, stargate'in
bir tür silah olduğunu düşündüler.
Bu yüzden
nazilerin eline geçsin istemediler.
Bu ne demek anlıyor musun?
Çocuklar, sözünüzü kesmek istemem ama
sıcaklık hala düşüyor.
Şu an eksi 40'ın altına düştük.
- Santigrat mı, fahrenhayt mı?
- Bu sıcaklıkta ikisi de bir.
Sahi mi? Bunu bilmiyordum.
Parmaklarımız donmadan önce
yaklaşık üç dakikamız var.
Beş dakika daha geçince
vücut ısısı aşırı düşecek.
Parmaklarımda his kaybı başladı bile.
Pekala, acil durum çantasından
kamp sobasını çıkarın.
Teal'c'ın yanındaki çantayı mı diyorsun?
Burada ateş yakamayız.
Havalandırma yapacak yer yok.
Kulaklarınızı tıkayın.
Pek işe yaramayacağını gördün.
Daha bitirmedim.
Bununla buzda bir delik açmazsan,
patlama bu bölümü olduğu gibi uçurur.
Ya da daha kötüsü
ya bu buz deniz suyuna engel oluyorsa?
Bu fikrin birkaç sakat yönü olduğunu
kabul ediyorum.
Carter, sıcaklık kaça düştü?
Eksi 43.
Ateşleme başladı.
Burası daha sıcak.
Evet, yıldızları görüyorum. Ateş yakalım.
Neydi bu?
Patlama sırasında
gemi yerinden oynamış olmalı.
Dur ben tahmin edeyim. Batıyoruz.
- Eninde sonunda buradan ayrılacaktık.
- Kötü hava teçhizatı.
Buralarda teçhizat olmalı.
Hey, su bu tarafa geliyor!
Hey, bir şey buldum!
Jackson, bak bakalım üstüne olacak mı?
Carter!
Hey, gitmek zorundayız!
Jackson!
Jackson!
Gemi daha sıcaktı.
- Geri dönmek ister misin?
- Hayır, ben iyiyim.
Pekala. Ne tarafa?
Kuzey Kutbu Dairesinin üstündeyiz,
ne fark eder ki?
- Güneye gidiyoruz.
- Daniel!
Biliyorum.
Ayağım, gemide suyun geldiği yerde
güverteye girmişti.
Botlarımın bağcıkları dondu. Çıkaramadım.
Jackson, bunu neden yaptın ki?
Yürümene yardım edeceğiz.
Hayır, dizimden aşağı
hiçbir şey hissetmiyorum.
Hiçbir yere gideceğimi sanmam.
Bakın, bencillik ediyorum.
Telsiz kapsamına girip yardım isteyin,
tek şansımız bu.
Ne kadar çabuk giderseniz
o kadar çabuk yardım gönderebilirsiniz.
Gidin, vakit kaybetmeyin!
Güneş doğunca hava ısınır.
Jackson.
Daniel.
Güle güle.
Lanet olsun!
Daniel ne diyecekti, merak ediyorum.
- Ne zaman?
- Gemide "Bu ne demek anlıyor musun?"
Derken çok heyecanlıydı.
Ba'al'in zamanda geri giderek,
stargate'i taşıyan geminin
Birleşik Devletler'e
gitmesini engellediği çok açık.
- Gemiyi Kuzey Kutbuna yolladı.
- Öyle görünüyor.
Carter, korkunç bir plan bu.
Evet, ama zamanda geri gittiğini
kabul ediyorsunuz, değil mi?
İyi ama o gemiyi neden batırmadı?
Burada önemli olan,
Ba'al'in tarihi yeniden yazmış olması.
Teal'c ve Vala,
SG-1'e hiç katılmadıkları için kayboldular.
Stargate programı hiç gerçekleşmedi.
Bu durumda F-302 uçağım hiç düşmeyecek,
yani şu an beni ağrıdan öldüren
bacağımdaki şu titanyum pim
- Hiç olmayacaktı.
- Haklısın.
- Haklısın, bu bir paradoks.
- Teşekkür ederim.
Ya da zaman çizgisi değiştiği anda
biz stargate'den
geçtiğimiz için etkilenmedik.
Ba'al, o geçidin okyanusun dibi
dışında bir yere açılmasını
istemiş olamaz. Dünya'ya sağ olarak
dönmememiz gerekiyordu
ama bir şeyler ters gitti.
Bu onun ilk hatası.
Belki de gezegeni çoktan ele geçirmiştir.
Kim bilir, insanlık esir alınmış bile olabilir.
Pes eder gibi konuşma.
Yapmamız gereken tek şey,
sen olanları geri almanın yolunu
bulana kadar hayatta kalmak.
- Olanları geri almak mı?
- Aynen öyle.
Mayday. Mayday.
Ben Yarbay Cameron Mitchell. Mayday!
Mayday!
Sam, devam etmeliyiz.
Neden?
Donarak öleceksek
nerede öleceğimiz önemli mi?
Burayı beğenmedim.
Yapma Cam. Neye yarar ki?
Yüzlerce kilometre mesafede hiç kimse...
Nedir bu?
Hey!
- Hanginiz Mitchell?
- O ben oluyorum.
- Ben Jack O'Neill, Özel Harekat'tan.
- Tanrım!
Öldüğünüzü sanıyorduk.
Biz de sizin öldüğünüzü sanıyorduk.
- Onu tanıdın mı?
- Elbette.
Daniel'ı almak için dönmeliyiz komutanım.
Sizi bu buzdan çıkarmamız lazım.
- Binbaşı Wood!
- Emredin komutanım!
Şamandırayla işaret koydum.
Birazdan gelir komutanım.
Mitchell, ölü bir astronotla birlikte
Kuzey Kutbunda ne aradığını bilmiyorum
ama bana açıklama yapmalısın.
Ben de aynı şeyi isteyeceğim.
Ne bekliyoruz?
İşte! Sizi götürecek araç!
Albay O'Neill!
- Gemiye çıkmak için izin istiyoruz!
- İzin verildi komutanım.
Kumandan çabuk olmanızı istiyor.
Sonarda etrafı gözetleyen
bir Rus denizaltı tespit edildi.
Gidelim.
- Periskopu indirin.
- Başüstüne komutanım.
- Albay, Alexandria'ya hoşgeldiniz.
- Kaptan, bizi aldığınız için teşekkür ederiz.
Hava kuvvetlerine her zaman
severek yardım ederiz.
Gemi amiri,
konuklarımızı yemekhaneye götürün.
Konuklarımızı yemekhaneye götüreceğim.
Başüstüne kaptan.
- Albay, bu...
- O değilse ikiz kardeşidir.
İkisini bilgilendirmek için
bana birkaç dakika lazım.
Üçü demek istediniz herhalde.
Ne?
Güverte subayı, sabit dalışa hazırlanın.
- Gemiyi hemen aşağı indirmek istiyorum.
- Hemen hazırlanıyoruz. Başüstüne kaptan.
Sabit dalış, sabit dalış.
- Jackson!
- Selam!
- Daniel.
- Merhaba!
Hayatta kalacağınızı sanmıyordum.
Bizim mi? Sana ne demeli?
Denizaltı siz gittikten yarım saat sonra geldi.
Achilles'in aşağı indiğini duymuş olmalı.
Ödümü patlattı. Hayal gördüğümü sandım.
Hatta hala hayal görüyor
olmaktan korkuyorum.
Beni ayağa kaldıracak bir ilaç verdiler ve...
Hayır, bu...
- Hepsi gerçek.
- Ah.
- Bacağın çok mu kötü?
- Bacağımı kaybedebilirmişim.
Öldüğümü sanmıştım.
Bunca önemli şey olup biterken
halimden pek şikayet edemem.
İzninizle.
Jack?
Sizin ekipte bilmem gereken
başkaları da var mı?
Hayır. Bakın,
çok garip olduğunun farkındayım...
Yaklaşık dört saat önce, uydularımızdan biri
şimdiye kadar görülen
en garip fotoğrafı çekti.
Buraya bu kadar çabuk nasıl geldiniz?
Buzda bir eğitim çalışmasını denetlemek için
buraya geliyordum.
Sonra bunun sebebini anlamak için
eğitimi bırakmam söylendi.
Bunun ne olduğunu bilmiyorum
ama artık yok.
- Ne olduğu hakkında fikriniz yok mu?
- Astronot sensin, sen anlat.
Resimde gördüğünüz şeye sebep olan cihaz,
istikrarlı bir solucan deliği
oluşmadan önce meydana gelen
bir enerji girdabıdır. Buna stargate deniyor.
Bunu genellikle başka gezegenlere
yolculuk için kullanıyoruz.
Ama bu kez geçitten
başka bir zaman çizgisiyle geçtik.
Sandıklarınızın aksine,
o zaman çizgisinde ben astronot değilim.
Ben de öyle düşünmüştüm.
Doğruyu söylüyor.
Sen kimsin?
Daniel Jackson.
Geldiğimiz zaman çizgisinde,
seninle yüzlerce gezegene gittik.
- Yani sen ve ben mi...
- Evet, bizim zaman çizgimizde
senin en iyi arkadaşın sayılırım.
Tabii. Tabii, ben de inandım.
- Pekala, Minnesota'lısın.
- Evet.
Oğlun on bir yıl önce, dolabında bulduğu
9 mm'lik dolu bir tabancayla
kazayla kendini vurdu...
Yeter artık. Oğlum iyi.
Oğlum evde ve iyi! Sizin neyiniz var?
Bu zaman çizgisinde
birçok şeyin farklı olduğu belli,
- Ama şunu anlamanız gerekiyor...
- Hayır, gerekmiyor!
Hiçbir şey anlamam gerekmiyor!
Daha da önemlisi anlamak istemiyorum.
Anladığım kadarıyla siz sadece
yakında dosyası açılacak insanlarsınız.
- Jack, lütfen...
- Bana Jack demeyi bırak.
Vay be.
En azından bu gezegenin büyük tehdit
altında olduğunu amirlerinize bildirin.
Hemen bildireceğim.
Yemek ve su alabilirler,
ihtiyaç duydukları tıbbi yardımı alabilirler
ama tuvalete gitmek dışında
bu kapıdan çıkamazlar.
Suyun üstüne çıkıp
bu kaçıklarla ilgilenene kadar
- Kimse bu odaya girip çıkmayacak.
- Başüstüne komutanım.
- Samantha Carter?
- Evet.
Dört yıl önce,
bir bilgisayar arızası yüzünden
uzay mekiği Intrepid'in
emniyetli bir yörüngeye ya da ikinci bir
iniş alanına ulaşmadan önce,
ana motorlarını
kapatmaya zorlandığını herkes bilir.
Otomatik pilot da arızalanınca,
Görev Komutanı Samantha Carter
mekiği uçurmak için içeride kalırken
ekibi kaçış kapağından
emniyetli şekilde kaçtı.
Mekik Atlantik okyanusuna düştü
ve komutanın cesedi hiç bulunamadı.
- O ben değildim.
- Adını daha şimdi söyledin...
- Eleman olarak Stargate'e...
- Stargate Komutanlığı bir bölüm olarak...
...NASA değil.
...Birleşik Devletler Hava Kuvvetleri.
1990'lı yıllarda kuruldu.
Tam yılını hatırlamıyorum.
Amacı araştırma ve...
Aslında bu bir tür çoklu evren yerine
değiştirilmiş zaman çizgisi...
Çalışmalarını gizlice bir tesisten yürütüyor...
- Ne düşündüğünüzü biliyorum...
- Stargate'e enerji verdik...
...deli olduğumu düşünüyorsunuz.
...çalışır durumdaydı ama
denediğimiz rast gele adreslerden hiçbiri...
Liste mi?
Gittiğimiz her gezegenin listesini mi...
...işte o zaman fark ettim.
- Böylece...
Semboller aslında birer takımyıldızdı
- Ve bu 39 sembolden hangisinin...
- Evet. Dünya.
...başlangıç noktası olduğunu saptamak...
- İlkler unutulmaz.
...yetecekti.
- Yedili kombinasyon oluşturan sembollerin
bir geçit adresini temsil ettiğini keşfettik.
...Kassa diye biliniyor, bir tür uzay mısırı,
ama bunu başka zaman anlatsam iyi olur.
- Size neden komik geldi?
- Bu sadece...
- Aklıma gelen her şeyi size anlattım.
- Çünkü komik
ve birçok şeyin komik
ama gerçek olabileceğini öğrenmelisiniz.
Ben Dünya'nın büyük tehlike altında
olduğunu anlatırken
- Siz kulağınızı tıkıyorsunuz!
- Gerçekten, böyle bir şeyi neden uyduralım?
Tamam, güzel! O'Neill bizimle işbirliği
yapmak istemiyor diyorsun. Ya Landry?
Sorunun cevabını duymak istiyorsan
- Neden gidip
- Onu tanıyorum...
- Bandı tekrar dinlemiyorsun?
- Tanrım,
- Kaç oldu söylüyorum...
- Mola vereceğim.
Başka biriyle konuşmak istiyorum.
Çok huzursuzum, işlerin bu hale
gelmemesi gerekiyordu.
- Albay, ne yazık ki işler böyle.
- Geldiğiniz için teşekkür ederim general.
Vietnam'da F-4 kullandınız.
Kızınızın adı Caroline.
Kahverengi ıslıkçı ördeklere bayılırsınız.
Tamam evlat. Sana inanıyorum.
Sahi mi?
Üçünüzü uzun süredir dinliyorum.
Ne öykü ama. Gerçek şu ki...
Diğer ikisi hangarda mı?
İyi, hemen geliyoruz.
Kendimi tekrarlamaktan nefret ediyorum.
Beni takip et.
Evet, onu da biliyorum.
- Selam millet. Eğleniyor musunuz?
- Ne demezsin.
Beş gündür ifade veriyorsunuz.
Bir şeyler yiyin.
Bizi aç bırakmadınız.
Güzel, tek başıma yemeyi sevmiyorum.
Bilmen gerekir.
Komutanım, bizimle görüşmek için
bunca yolu
kat etmenizi
neden istediğimi merak etmişsinizdir.
Aslında hepiniz aynı şeyi yaptınız.
Hepiniz anlayışlı biri olduğumu
düşündünüz.
Affına sığınarak söylüyorum.
Beyaz Sarayın ön bahçesinde
anma törenine katılmıştım.
Hangi zaman çizgisinde olursan ol,
olağanüstü biri olduğunu düşünüyorum.
- Komutanım, izninizle bir soru...
- Siz yoksunuz.
Yani Birleşik Devletler Hava Kuvvetlerinde
Yarbay Cameron Mitchell ile ilgili
hiçbir kayıt yok.
Başka bir yerde de yok.
Size gelince Dr. Jackson,
en son uzaylıların Dünya'ya geldiğini
ve piramitlerin onların uzay gemilerine ait
iniş noktaları olduğunu gösteren
kanıtlar ararken Mısır'da görülmüşsünüz.
Kendi zaman diliminizde,
sizi toplumun dışında yaşayan
- Bir deli olarak gördüklerini sanmıyorum.
- Kime sorduğunuza bağlı.
General, hep kendimden bahsetmek
istemem ama
...30'lu yılların sonunda
Deniz Ticaret Akademisinde çalışan
bir Mitchell vardı.
Okyanus şilebi Achilles'in kaptanı.
Büyük annemde bir fotoğrafı vardı.
Boston Limanında gemisinin yanında
dururken çekilmiş, oradan biliyorum.
Şu an dolabımda duruyor.
Ba'al geçitten gemiye geldiğinde
mürettebatı öldürmüş olmalı.
Vay canına.
Sen gerçekten
zamanda yolculuk paradoksusun.
Dr. Lee öyle diyor.
Komutanım, stargate'i
Kuzey Buz Denizi'nden çıkarmak
imkansız olmasa da çok zor olabilir,
bunun farkındayım.
- Ama bir tane daha...
- Antarktika'dakini söylüyorsun, değil mi?
Kontrol etmek için
bir ekip gönderileceği söylendi.
Kontrol etmek yetmez komutanım.
Kullanmamız gerekir.
Olanları düzeltmeliyiz.
- Ama nasıl?
- Bu konuyu düşündüm.
Ba'al bir tür geçici cihaz hazırlamış olmalı.
- Zaman makinesi.
- Evet.
Müttefiklerimizle bağlantı kurmak için
stargate'i kullanabilirsek...
Böyle bir şeye izin verilmez.
Komutanım, her şeyi eski haline
döndüremezsek
ne kaybedileceğini anladığınızı sanmıyorum.
"Eski" göreceli bir kavramdır Dr. Jackson.
Karşılaştığımız müttefikler,
elimizdeki teknolojiler,
ziyaret ettiğimiz yüzlerce gezegen...
Hepsini yapabiliriz,
tabii Antarktika'da stargate'i bulursak
ve tabii stargate sizin dediklerinizi yaparsa.
Dışarı çıkıp galaksiyi keşfetmek için
o şeyi mutlaka kullanırız.
Burada çok sayıda heyecanlı insan var.
Saygısızlık etmek istemem ama
önemli bir şeyi atlıyorsunuz.
Düşmanlarımız zaman çizgisini değiştirdi.
Sistem Lordu Ba'al. Ondan çok bahsettiniz.
Çünkü gerçekten tehlikeli.
Sizin öykünüze göre,
zaman çizgisi değişeli 70 yıl oldu.
Bütün bunlar planın bir parçasıysa
Ba'al nerede?
İyi bir soru.
Dünya'yı ele geçirmeyi planladıysa,
diğer Sistem Lortlarıyla
yeni bir kuvvet üssü oluşturması gerekirdi.
Bu da kolay iş değil.
Planı onunla birlikte yok olduysa...
Ya da hala yeniden güç toplamaya çalışıyor
ve her an toplayabilir.
Teklifimiz şu.
Gizlilik anlaşması imzalarsanız
size kimlik verilecek,
tahmin edeceğiniz sebeplerden dolayı
ülkenin farklı yerlerinde
yaşamak için yeriniz olacak.
Toplum içinde davranışlarınıza
dikkat etseniz iyi olur,
yoksa boyalı basına malzeme olursunuz.
Komutanım, lütfen yapmayın.
Kararı en yüksek makam aldı.
Zamanı gelince size mutlaka danışılacaktır.
Donanma günün birinde
stargate'i çalışır hale getirirse
projede danışman olabilirsiniz.
Ama geçitten geçmenize
asla izin verilmeyecek.
Zaman çizgisini
düzeltmeye çalışmamızdan korkuyorsunuz.
Bu konudaki niyetinizi çok net belirttiniz...
- Çünkü sorumluluklarımız var.
- Ama hakkınız yok!
Başarılı olsaydınız
binlerce, belki de milyonlarca insanın
hayatı değişmeyecekti!
Tanrım, işe bak,
bizden böyle bir yardım istemeniz
büyük küstahlık!
Gecenin bir yarısı uyandırılıp
Alaska'ya uçarak gelmeseydim
sizin beklediğiniz gibi daha sevecen,
daha anlayışlı olan
o eski komutan olabilirdim, ama
bu zaman çizgisinde yaşasaydınız inanın...
Böyle kalsın isterdik.
Şimdi izninizle karımın yanına dönüp
güzel güzel emekli olmak istiyorum.
Hepiniz yeni bir hayata başlayacaksınız.
Uçağa binmeye hazırlar!
Sizlerle tanıştığıma sevindim.
Elbette.
Tanıştığımız gerçekten iyi oldu.
Önceden izin almadan
Bay Jackson ya da Bayan Carter'la
kesinlikle irtibat kurmayacaksınız.
Böyle bir şeye kalkışırsanız
anlaşmayı ihlal etmiş olur ve
gözetim altına alınırsınız...
Size uygun bir ev, araba
ve geçimizin için para verilecek.
Şimdi belirteceğim alanlar dışında
bir işe girerek
gelirinizi artırabilirsiniz:
- Astrofizik, havacılık ve uzay, mühendislik...
- Bu anlaşmada belirtilen konuları
ya da olayları hiçbir şekilde tartışamaz,
yazıya dökemez
ve bu konuları
sizinle irtibat kuran yetkililer dışında
kimseyle konuşamazsınız.
Anlaşıldı mı Dr. Jackson?
Dr. Jackson?
Özür dilerim.
Geldik.
Sanırım öyle.
- Dışarı çıkmanıza yardım edeyim mi?
- Hayır, halledebilirim sanırım.
Üstü kalsın.
BİR YIL SONRA
Nasıl gidiyor Cam?
Selam Bayan... Heather.
Bu kez isminle hitap ettim.
- Nihayet.
- Evet. Evet bayan.
Arabayla ne zaman gezeceğiz?
Arabayı yolda test edeceğim,
döndüğümde olabilir.
Ben hatırlatırım. Haydi.
Başım dertte.
Kitap
PİRAMİTLER HAKKINDAKİ GERÇEK
Yardım edebilir miyim evlat?
Davetsiz geldiğim için özür dilerim.
Çocukluğumun bir kısmı burada geçti.
Adın ne?
Mitchell. Cam Mitchell.
35 yıldan fazladır buradayım.
- Sahi mi? Burada sizden önce kim vardı?
- Henderson'lar.
Harry ve Lorna.
Harry'yi tanıyor musun?
Evet.
Küçüktüm. İyi insanlardı.
Size garip gelecek ama
içeri girmemde sakınca var mı?
Burayı unutamıyorum.
Neden olmasın, işim gücüm yok.
Gel.
Alo, Dr. Jackson?
Bu saatte aradığım için özür dilerim.
Birleşik Devletler'den arıyorum...
O otelde ben de birkaç kez kaldım,
düşündüm de siz...
Size bir şey söylemek için aradım.
Siz haklısınız.
Her konuda, piramitler konusunda,
uzaylıların Dünya'ya geldiğini söyleyen
semboller konusunda.
Her konuda.
Kim olduğum önemli değil.
Sizin çalışmalarınıza inanan biriyim diyelim,
siz de kendinize inanmalısınız.
Hayır, hayır, inanıyorum.
Gerçekten inanıyorum. Ben...
Kendinize daha çok inanmalısınız
Dr. Jackson.
Alo?
Alo?
Beni komutanına bağla.
Yarbay Carter'ın aradığını söyle.
Hemen konuşmam lazım.
Bay Mitchell?
Bu çarpıcı görüntüler,
üye bir istasyondan yeni geldi...
Evlat, bunu izlesen iyi olur.
... Hava Kuvvetlerine ait F-16'nın
takip ettiği söylenen uzaylı gemisi,
takipteki avcı uçağının
menzili dışına çıkmadan önce
uzaylıların Beyaz Saray'a ve çok sayıda
kıymetli anıta
ne kadar yaklaştığını gösteriyor.
Tüm Avrupa ve Asya'dan,
doğrulanan gözlem haberleri geliyor.
TANIĞIN CEP TELEFONUYLA
KAYDETTİĞİ GÖRÜNTÜLER
Beyaz Saray kaynaklarına göre
bu gemiler hiçbir iletişim kurmamış
ama belirgin
düşmanca tavırları da görülmemiş.
Başkan herkesi sükunete davet ediyor
ancak silahlı güçlerin
yüksek alarmda olduğu söylendi.
Alo?
Sam!
Ne güzel. Ben de sizleri düşünüyordum.
Artık birbirimizi görmemize
izin verirler diyordum,
ama ne zaman... Hayır, televizyonum yok.
Ne oldu?
Tutukluyu getirin.
İyi iş çıkardın Teal'c.
Lord Ba'al'a hizmet etmek
benim için şereftir.
Öyledir. Ama nesiller sonra sana
Chulak'ın Efendisi Teal'c,
Ba'al'ın Baş Komutanı,
özgür Jaffa ulusunun ilk lideri denilecek.
Shol'va.
Apophis,
bana karşı gelen
Sistem Lortlarının sonuncusu.
Yeni hükümdarına ne diyeceksin?
İktidarın birkaç gün,
ölümün yıllar sürsün.
Oldukça iyiydi, değil mi?
Bunları söylemeyi
içeri girerken mi planladın?
Yoksa bir anda mı aklına geldi?
Lordum, Cronus bizi selamlıyor.
Temizleyin şunu.
Lord Ba'al,
Tau'ri'lere gönderilmelerini emrettiğiniz
Al'kesh filosundan haber geldi.
Vaat ettiğiniz gibi.
Sayıları milyarları buluyor ve savunmasızlar.
Mükemmel.
Koordinatları filonun
geri kalanına bildirebilirsin.
Emrim üzerine yola çıkacağız.
Nasıl isterseniz.
Burada ıslak elleriyle bekleyen bir Tanrı var.
Teal'c, özgürlük hayallerine
bir adım daha yaklaştıklarını
savaşçılarına söyleyebilirsin.
Söyleyeceğim lordum.
- Evet?
- Başarın beni dehşete düşürdü.
Düşmanlarının her adımını tahmin ettin
ve müttefiklerine verdiğin her sözü
yerine getirdin.
Ra, Nirrti, Cronus, Zipacna,
bir zamanların güçlü Sistem Lortları,
şimdi hepsi sana hizmet ediyor.
Bize hizmet ediyorlar kraliçem.
- Gerçekten ayrıcalıklıyım.
- Biliyorum.
Elimde değil.
Dünyamızı savunma konusunda kararlıyız
HABER BAŞLIKLARI
BAŞKAN HENRY HAYES
ve dünyadaki herkes
bu konuda bize katılıyor.
Onlara başka bir haber vermezsek
sonsuza kadar bu konuşmayı yayınlarlar.
Ruslar ya da Çinlilerden haber var mı?
Bir şey duymuşlar mı?
Uzaylıların gemisinden
hiçbir yanıt gelmedi efendim.
Mevcut her frekansı denedik.
Hangi cehennemden geldilerse,
onca yolu neden gelip
kuyruklarında bir sürü F-16 ile
yarım gün dolandıktan sonra
orada öylece bekliyorlar?
Bunlar öncü gemiler Sayın Başkan.
Buraya gelir gelmez komutanlık sığınağına
getirilmelerini istemiştiniz.
Tamam Alex, sağol.
Ben Henry Hayes. Geldiğiniz için teşekkür
ederim. Ne diyordunuz Bay Mitchell?
Yörüngedeki gemilere Al'kesh deniyor.
Hem öncü hem de yerden destek
bombacı olarak görevliler.
Arkadan gelecek olanlara kıyasla
hiç sayılırlar.
Sahi mi?
- Ne gelecek peki?
- Ölüm.
Esaret.
Daha fazla esaret, daha fazla ölüm.
"Ben söylemiştim" demek istiyorsanız
içinizde kalmasın, söyleyin.
Sonra da ikisinden birini yapın.
Ya yardım edin ya da gidin.
- Tamam, hoşçakalın.
- Jackson.
Doğru, "Ben söylemiştim" demeyi unuttum.
Yardım etmeye niyetiniz var mı?
Stargate'i buldunuz mu?
Sizinkinin yerini tespit edemedik
ama diğerini Antarktika'da saptadık.
Hala orada duruyor.
Neden getirmediniz?
Donanma önerdi, ben de kabul ettim.
Test programını tam bir gizlilik içinde
yürütmek için McMurdo üssünden
daha iyi bir yer olabilir miydi?
Bizim neden haberimiz yok?
Size sormadan yaptığımız
bazı şeyleri söylesek
şaşırırsınız.
Henüz çalışmıyor, değil mi?
Hayır ama en iyi bilim adamlarımız
üzerinde çalışıyor.
Bizi oraya en çabuk
ne zaman götürebilirsiniz?
Unutmayın, sizin o şeyden
uzak durmanız için
emir veren benim.
Zaman çizgisini silmek söz konusu olamaz.
O zaman neden buradayız?
Üçünüz hakkında bana ilk kez bilgi verilirken
Genel Kurmay Başkanı
benimle dalga geçiyor sandım.
İkinci kez anlattığında da inanmadım.
Dalga geçmediğine
beni inandırmak için, sonunda
Ulusal Güvenlik Danışmanı'nı getirdi.
Bilgi verilen belgelerin 2000 bilmem kaçıncı
sayfasında, sizden biri,
hanginiz bilmiyorum, buna benzer bir işgali
sizin zaman diliminizde
nasıl idare ettiğimi anlatıyor.
Kullanıma hazır Stargate Programından
yaklaşık yedi sene yararlandınız.
Açık söylemek gerekirse, bizi Antarktika'daki
Tarihi silahlar platformu kurtarmıştı.
Kesinlikle.
- Hala orada olması gerekmez mi?
- Bir buçuk kilometre buzun altında duruyor.
Ordu Mühendis Sınıfı,
bize verdiğiniz koordinatlarda
son üç aydır sondaj yapıyor.
- Henüz varmadık ama yaklaştık.
- Öyle bile olsa güç kaynağı zayıflamıştır.
Bize tamamen yüklü bir
Sıfır Noktası Modülü lazım.
Taonas.
Hala orada olmaması için bir sebep yok.
Bir yük gemisi çalmamız gerekir.
Hiç yapmadığımız şey değil ki.
SNM'yi bulduktan sonra
çevrimde Dünya'ya geri gidebiliriz,
çünkü stargate zaten Antarktika'da.
- Tek ihtiyacımız...
- Kumanda koltuğunu
çalıştıracak genlere sahip biri.
Hala vakit varsa işe yarayabilir efendim.
Yazılarda anlatılan SG-1 işte böyle olmalı.
Kontrol kristali hasar görmemişse
ve güç rölesi yerindeyse
birkaç saat içinde çevrimden çıkabilirim.
General Hammond?
Sizi gördüğüme sevindim efendim.
Öyle mi?
Andews'ta asfalt yolda dört adet F-15 var.
Her birinde az miktarda silah ve
yedek yakıt deposu var.
Stargate çalışır hale gelir gelmez
dört denizcinin olduğu ekip
size eşlik edecek.
Bu konuda pazarlık yok.
Görevden sapmamamız için.
Gerek yoktu efendim ama bu desteği alalım.
Her şey plana göre yürüse bile
biz geri dönene kadar
en az birkaç gün geçer.
Ba'al daha önce gelirse ne yapacaksınız?
Yapabileceğimiz bir şey var mı Dr. Jackson?
- Ben olsam bizden bahsetmezdim.
- Onu ben de düşündüm.
Bol şans.
Hepimize bol şans efendim.
İşte burada dostlarım.
Bir hiçlikte bulunan bu küçük dünya
şu ana kadar kayıptı ve unutulmuştu.
Lord Ba'al'ımız sayesinde
onu artık esir alıp
istediğimiz gibi talan edebiliriz.
Bu kadar çok sayıda üremelerine
izin verilmiş olması iğrenç.
Onların yıldız geçidi asırlardır gömülüydü
ve daha sonra
talihsiz bir gemi kazası geçirdi.
Bu yüzden bizden tamamen koptular.
Goa'uld'lar hakkında hiçbir şey bilmiyorlar.
Ama yine de
sayıları kontrol edilemeyecek kadar çok.
Onların neslini
yok olmanın eşiğine getirebiliriz.
Gerekmez.
- Ama eğlenceli olurdu.
- Katılıyorum.
Kendi yöntemlerinizden şaşmıyorsunuz.
Milyarlarcasını yok edecek olursak
hayatta kalanlar bizden sonsuza kadar
nefret eder.
Bu insanlar hakkında bildiklerim var.
Onları bir süre inceledim.
Onlara savaşmak için bir sebep verirsek
sonuna kadar savaşırlar.
Ama büyük bir gelecek vaat edersek,
sevgi dolu şefkatimizi sunarsak
sizi temin ederim dostlarım,
avucumuza düşerler.
Jaffa'lar için yaptığın gibi mi?
Özgürlük vaadi verildiği için
Sistem Lortlarının
birleşik ordularını yenmeyi başaran
Jaffa'ları kastediyorsan,
evet.
Bu vaat yerine getirilecek.
Bundan eminim.
Aslında...
- Teal'c.
- Evet lordum.
Camulus, kendi bölgesi Avustralya'yı
özgür Jaffa ulusuna
cömertçe veriyor.
- Ben öyle bir şey...
- Cömertliğiniz tanrının gözlerini yaşartıyor.
Açık olalım dostlarım.
Size verilen Tau'ri'lerin toprakları
ve o topraklarda yaşayan milyonlarca insan
hediyedir.
Şükredin
ya da sesinizi çıkarmayın.
Gemilerinize dönün.
Tau'ri'lerle kendim irtibat kuracağım.
- Emredersiniz lordum.
- Emredersiniz lordum.
- Teal'c.
- Evet lordum.
Araştırmanı istediğim bir konu var.
Onlarca gemi var efendim.
Birkaç dakika önce yokken
birden ortaya çıktılar.
Hiperuzay.
Bilgilendirme dosyalarını okudum.
SG-1 ne durumda?
Birkaç dakika sonra havalanmış olurlar.
Sayın Başkan, şu an için tavsiyem
kuvvetlerimizi 2. savunma
seviyesine geçirmektir.
Yapın o zaman.
- Geldiklerini SG1'e bildirmeliyiz.
- Emredersiniz efendim.
Jackson, arkada kemerini bağlayıp uyusan
iyi olur. Uzun ve sıkıcı bir yolculuk olabilir.
Evet, umarım öyle olur.
Yarbay Mitchell!
Washington'dan şimdi bir mesaj aldık.
Mesajı anlayacağınızı söylediler.
"Geldiler."
O nedir?
Günün birinde
bu konuşmayı yapabilmek için
uzun süre kullanmadan sakladığım bir şey.
Ne demek telefonda?
Beyaz Saray santralından
doğrudan bağlandı.
- Uzay gemisinden mi? Ba'al mi?
- Lord Ba'al.
O öyle söylüyor, ben değil.
Tamam.
Teşekkür ederim Alex. Alo?
Sayın Başkan.
Emrinizdekilere dert anlatmaktan,
size ulaşamayacağımı sanmaya başlamıştım.
Kimsiniz? Kimle konuşuyorum?
Ben Ba'al.
Gezegeninizin yörüngesindeki filomu
şu ana kadar
saptamışsınızdır sanırım.
İşin doğrusu, sizi izliyoruz.
Bu ilkel iletişim aracıyla aradığım için
özür dilerim
ama gemimi gül bahçenize indirseydim
ya da ofisinizde
hologram olarak belirseydim
ırkımız hakkında ne düşünürdünüz?
Barış için geldiğimize
sizi şahsen temin ederim,
dostluktan başka bir şey istemiyoruz.
Bunu duyduğumuza sevindik.
Endişelerinizi gidermek için,
Oval Ofis'inizde yüz yüze görüşelim.
Eminim çok geçmeden görüşebiliriz.
Öğleden sonra görüşelim.
Böyle bir toplantı için
planımda yer açabilirim.
Mükemmel. O zaman belki...
Telefonu kapat.
Sayın Başkan,
korkarım sizi daha sonra arayacağım.
Telefonu suratıma kapadı.
Shikra bıçağının kenarları,
bir atom kadar ince bilenmiştir.
Elimi kıpırdatmamam gerekir,
elim bir kayarsa ikiye bölünürsün.
Bu dünya hakkında bu kadar çok şeyi
nasıl biliyorsun?
- Sana söyledim hayatım.
- Gizli gizli inceliyordun.
Ne zaman yaptın?
50 yıldır yanından ayrılmama izin vermedin.
Düşmanlarını her yendiğinde
onlardan bir adım öndeydin.
Ama şimdi, onların dünyasını
orada yaşamış gibi tanıyorsun.
Hatta elinde onların iletişim aracı var.
Nasıl olur?
İtiraf ediyorum,
kısa bir süre onların arasında yaşadım.
- Ne zaman?
- Başka bir hayatta, başka bir zamanda.
Bu dünya sayısız zevk sunuyor Qetesh.
Seninle paylaşmak istediğim zevkler.
Yetmez.
Lordum, izinsiz girdiğim için affedin.
Önemli değil Teal'c.
En güneydeki kıtayla ilgili araştırmanın
sonuçlarını aldım.
Önceden söylediğiniz gibi bir Chappa'ai var.
Teşekkür ederim Teal'c. Gidebilirsin.
Ancak lordum, Chappa'ai
buzdaki bir yarık içinde gömülü değil.
İnsanlar onu çıkarıp
küçük bir yerleşim yerine götürmüşler.
- Ancak henüz çalışmıyor.
- Ne?
Ayrıca kıtanın başka bir yerinde,
buzda derin bir boşluk açmışlar.
Mümkün değil.
Nasıl bilebilirler?
Filoya talimat ver, her iki konumu da
uzaydan derhal bombalasınlar.
İsteğiniz bu mu lordum?
Talimat ver
ve bitince bana haber ver.
Şimdi söyle
hayatım.
Planın beklediğin gibi gidiyor mu?
Biz daha McMurdo'nun
1600 kilometre yakınına gelmeden
Ba'al nereye gittiğimizi anlar,
bunun farkındasınız değil mi?
- Öldüğümüzü sanıyor, unuttun mu?
- Artık elimizde.
Filoyu ara.
Ben Teal'c. Hükümdar'ın
amiral gemisinden sesleniyorum.
Lord Ba'al, gezegenin
Güney Kutbu yakınındaki şu koordinatları
bombalama emri verdi.
Görevi uygun gördüğünüz gemilere verin.
Hazır olduğunuzda ateş açın.
Ba'al'la doğrudan konuştum.
Verdiği teminatlara rağmen
ona güvenmemek için nedenlerim var.
Yeterli nedenler.
Yuri, Antarktika'da yaptığımız bir çalışmayı
sana anlatmak zorundayım.
Bu çalışma, onlarla uğraşırken
bize yardımcı olabilir.
Çalışma, birkaç ay önce bulduğumuz
eski bir kalıntı...
Sayın Başkan?
Bir dakika.
- George, kimle konuştuğumu biliyor musun?
- Evet efendim.
Birkaç dakika önce
McMurdo'yla bağlantıyı kaybettik.
İlk haber,
gökyüzündeki parlak ışıklarla ilgiliydi.
Sonra bölgenin her yerinde
patlamalar olmuş.
Hemen hemen aynı anda,
Tarihi silahlar platformunun yukarısındaki
kazı alanıyla da bağlantıyı kaybettik.
Doğrulamak için
uydu görüntülerini bekliyoruz.
Gül bahçesinde çay partisi iptal desene.
Yuri, Antarktika'daki projeden
bahsediyordum ya,
o iş iptal oldu.
- Lordum.
- Geri çekil Teal'c.
Lordum, son talimatlarınızı
yerine getireyim mi?
Hayır salak, beni kurtar.
- Denemeye kalkarsan onu öldürürüm.
- Her şeye rağmen onu öldüreceksin.
- Hayır! Bir anlaşma yolu olmalı.
- Sevgilim, adam haklı.
Jaffa'lar, ihanet!
Sierra Golf Bir, şifreli bir mesaj alıyoruz.
Beklemede kalın.
Mesaj şöyle, "McMurdo tahrip edildi.
"Önceki konumunuza dönüp
yeni talimatları bekleyin. "
- Anlaşıldı.
- Buraya kadarmış.
"Ölümü bekleyin" dışında
başka ne talimat olabilir?
Gidip öğrenelim.
- Efendi Teal'c.
- Amiral gemisine bir görevle geldim.
Gemiyi derhal gizleyip
yeni emirleri bekleyeceğiz.
Cronus'u arayın.
Kraliçem.
Lord Ba'al'ımız sonunda gerçeği gördü.
Tau'ri'nin havaya uçurularak
yok edilmesini istiyor.
Siz çok ikna edicisiniz.
Üç gün içinde döneriz.
Ne kadar çok gezegen ortadan kaldırırsanız
o kadar cömert ödüllendirilirsiniz.
Teal'c'ı görürseniz, öldürün onu.
Hükümdarım nasıl isterse.
Jaffa, rotayı Praxyon'a çevir.
Hipermotoru maksimum hızda çalıştırın.
Başüstüne kraliçem.
Bu dünya yetmez.
Hükümdarın amiral gemisi filodan ayrılıyor.
Hükümdar öldü, Qetesh ona ihanet etti.
Onun intikamını almak için tek çare
Praxyon gezegenine
kraliçeden önce varmak.
Bunu sadece Chappa'ai ile yapabiliriz.
Ama imha emrini sen verdin.
Bir tane daha var.
Yakıt ikmali için teşekkür ederim çocuklar.
Sierra Golf lideri,
başladığımız yere dönüyoruz...
Piç kurusu! Carter, sağa dön! Sağa dön!
Burası neresi?
Washington.
Beni dinle,
ikimizin de fazla zamanı kalmadı sanırım.
Elinde herhangi bir şey,
işe yarayacak bir bilgi varsa...
Yuri, seni duyamıyorum! Ne?
Sen de mi eski bir kalıntı buldun?
Nerede peki?
Yeni uçuş talimatlarını veren
şifreli bir mesaj daha geliyor.
Mesaj şöyle, "Diğeri de Ruslarda."
- Vay vay.
- "Ne gerekiyorsa yapın."
Anlaşıldı.
Koordinatlar alındı. Yakıt almak için
duracağız. Tahmini varış saati UTC 19.30.
Gerekeni yapalım.
Acil durum gücünü kullanıyoruz efendim.
Asansör boşlukları yıkıldı.
Buradan kolay kolay çıkamayız.
Mesaj SG-1'e ulaşmış mı?
Evet efendim.
Şu an Kuzey Atlantik'in üzerinde olmalılar.
Son KC-135 yakıt ikmal pilotu
biraz pintiymiş.
Yakıt azalıyor.
Bize doğru 3.5 Mach hızında yaklaşan
birden fazla bağlantım var.
- Planör mü?
- Evet, iyi bildin.
2400 metreden geliyorlar.
Sierra Golf eskortu,
görevimizi yerine getirmeliyiz.
- Anlaşıldı mı?
- Pozitif.
Sierra Golf Bir ve İki, hedefe devam edin.
Çarpışacağız.
Geliyorlar.
Evet! Sen git arkada uyu Jackson.
Uzun, sıkıcı bir yolculuk olacak.
Üzgünüm. Arkamızda kaç tane var?
Çok fazla!
Yüksekte onları atlatamayız.
Alçalmak zorundayız.
Tamam, arkandayız.
Başka bir bağlantım var, altı tehdit,
tam önümüzde, bize doğru geliyorlar.
Üzgünüm Sam, şimdi işimiz var.
Bence planör değil. Bunlar MiG!
Jackson, telsize geç!
Ne dedin?
"Biz Amerikalıyız.
Lütfen bizi takip edenleri vurun!"
Sizi bekliyorduk! Bol şans!
Size de.
Sahili görüyorum.
Sierra, birleşin, aşağı iniyoruz.
Anlaşıldı.
Hiç iç açıcı değil.
Kimse yok mu?
Herkes evinde, ailesinin yanında.
Ben de gitmeliydim.
Bu projeden sorumlu
bilim adamıyla konuşmalıyım.
Burada değil.
Hiçbiri haftalardır burada değil.
- Sahi mi?
- Bu eski kalıntı ne için, bilmiyoruz.
Adını Çapa koyduk,
çünkü okyanusun dibinde bulundu.
Konuşabileceğimiz sorumlu biri yok mu?
Enerjiye ihtiyacımız var.
Bu gördüğünüz acil durum bataryaları.
Üç saat önce tesiste ana enerji kesildi.
Anlıyoruz, ama biz bu cihazı kullanmak için
çok uzaktan geldik.
Olmayan bir şeyi size nasıl vereyim?
- Neydi bu?
- Gemiye benziyor. Al'kesh mi?
Çatıya iniyor. Harika.
- Buradan çıkmalıyız.
- Hey, silahını ver.
- Eller yukarı.
- Sakın ha.
Teal'c?
Adımı nereden biliyorsun?
Çok şey biliyorum. Chulak'tansın.
En iyi arkadaşının adı Bra'tac,
Baş Komutan olarak...
Jackson, bu kimin işareti?
Ba'al'ın.
Sizi elde etmek için ne vaat etti?
Halkımın özgürlüğünü.
Herkesin zayıf yanını biliyor doğrusu.
Ba'al öldü. Kraliçesi onu katletti.
Qetesh yaptı, değil mi?
Doğru.
Neden?
Bu seni ilgilendirmez.
Chappa'ai'den geçmemize izin verirsen
hayatta kalabilirsiniz.
Ya da sen niyetini söyle, siz hayatta kalın.
Ben sadece görevimi düşünüyorum.
Yani?
Ba'al'in intikamını almak istiyorsun.
Baş Komutanın son görevi.
- Doğru.
- Harika.
- Ona yardım edelim mi çocuklar?
- Neden olmasın?
- Başka işim yok.
- Yardım edelim.
Desteğinize ihtiyacım yok.
Gemimin yerini saptadılar.
Bu binayı ve Chappa'ai'ı korumak için
kalkanları genişletildi
- Ama uzun süre dayanmaz.
- Buradan birlikte çıkmaya ne dersin?
Kalkan işe yaramadığında ya birlikte ölürüz
ya da geçitten birlikte geçip
tartışmaya diğer tarafta devam edebiliriz.
Bu sana bağlı.
Bu cihaz Chappa'ai'a güç sağlar.
Hoşuma gitti. Tereddüt etmiyorsun.
Gidelim! Haydi!
Seni şuracıkta öldürmemem için
bana bir sebep söyle.
Çünkü sen iyi birisin.
Çünkü
içinde bir yerde,
aynı tarafta olduğumuzu hissediyorsun.
Çünkü halkının özgürlüğünü
sana verebiliriz.
Sahi mi?
Ba'al'ın güvence sağlayan cihazı bu.
Öyle olmalı.
Burası bence onun zaman makinesi.
Teal'c, anlaman gerekir.
Geldiğimiz zaman çizgisinde
Goa'uld'lar yenildi ve Jaffa'lar özgür.
Ba'al geçmişe dönüp durumu
değiştirmek için bir makine kullandı.
Sizi yönlendirebilmek için Qetesh'i kraliçe,
seni de Baş Komutanı yaptı.
Ba'al bu sır yüzünden öldürüldü.
Qetesh'in bu yüzden mi
buraya geleceğini düşünüyorsun?
Bu cihazı kendisi için kullanmak istiyor.
- Buna izin verilemez.
- Gördün mü? Her konuda anlaşıyoruz.
Teal'c, cihazı kullanmamıza izin verirsen
geçmişi olması gerektiği hale getirebiliriz.
Goa'uld'lar gidecek mi?
- Halkım özgür olacak mı?
- Söz veriyoruz.
Haydi o zaman.
Nasıl çalıştığını çözmem birkaç dakika sürer.
Daha fazla zamanımız olmayabilir.
Qetesh bence her an buraya gelebilir.
Teşekkür ederim.
Adamı duydun.
Bu yıldızların her birinin etrafında dönen
uydular olmalı.
Uzaktan topladığı
gerçek zamanlı bilgileri altuzaydan
bilgisayara gönderen yüzlerce uydu var.
Bunun zaman makinesiyle ne ilgisi var?
Özel bir şey arıyorlar.
- Güneş patlamaları.
- Kesinlikle.
Zamanda ileri ve geri yolculuk için
Eski teknoloji dışında
şu ana kadar bildiğimiz tek yol,
güneş patlamasının yol açtığı
manyetik alanla kesişen
bir solucandeliğinden geçmekti.
Ama şimdi,
yeterli uydu ve yeterli hesaplamayla...
Tamam, çok akıllıca.
Hangi düğmeye basıyoruz?
Sanırım biraz daha karmaşık.
Çok karmaşık değil.
Sadece Ba'al'ın planını henüz uygulamadığı
bir zaman ve yer seçmeliyiz.
Geldiler.
Sam.
Cretaceous devrine dönmek istersen
hemen gidelim, ya da daha iyi bir zamana
ve yere gitmek için
bir güneş patlaması beklemek zorundayız.
Sam!
Bir tane buldum ama hoşunuza gitmeyecek!
- Neden?
- Bizi 1929'a geri gönderecek.
10 yıl çok erken!
Gitmek zorundayız, yoksa ben...
Stargate'i çevrime soktuğumda
geçmek için
20 saniyeden az vaktimiz olacak!
Çevrime sok, çekip gidelim buradan!
Carter!
Teal'c!
Jaffa!
Teal'c.
Şimdiye kadar tanıdığım
en inatçı Jaffa sensin.
Belki de
her şeye rağmen seni
Baş Komutanım yapmalıyım.
Ben...
Hiç düşünme Qetesh,
ben ölürken...
Özgürüm.
ATLANTİK OKYANUSU - 1939
Rotayı üç-beş-sıfıra ayarla.
Üç-beş-sıfır. Başüstüne kaptan.
Lanet Atlantik'te
zikzak çizip durmasaydık
şu an Boston'a varmış olurduk.
Alman denizaltılarına
yem olmayı mı tercih ederdin?
Henüz savaşa girmedik.
Kargo emniyette mi, git kontrol et.
Kargonun ne olduğunu söylemeyeceksin,
değil mi?
Bilsem...
Kaptan.
Gemiye çıkacaklar.
- Gemiye mi çıkacaklar?
- Şu tarafa geç.
- Nasıl?
- Ben ateş edene kadar ateş etme.
Geride dur.
Kimsin sen?
Bir aile dostu diyebilirsin.
Burada ne oldu?
Açıklamak zaman alabilir.
Çıkartma işlemine başlayın.
İzleyin!
Sistem Lortlarının sonuncusu.
- Bence izlemeye değdi.
- Ne?
Bütün söyleyeceğin bu mu?
Büyük bir şeymiş gibi anlattınız.
- Daha görkemli bir şey bekliyordum.
- Hayır.
Çıkarma töreni aynen böyle bir şey.
Evet. Doğru.
Yemek yemek isteyen?
- Ben ısmarlıyorum.
- Ben varım.
Yeni ay üssü ile ilgili planlar hakkında
- Görüşebiliriz diye düşünmüştüm efendim.
- Hangi ay üssü?
Bir süre burada kalıp ona yardım edebilirim.
- Olabilir. Keyfine bak.
- Sağol.
İlginç bir gün geçirecek.
Doğru.
CHEYENNE DAĞ KOMPLEKSİ
"Hepiniz korkunç bir hata yaptınız" derken
Ba'al ne demek istiyordu sence?
- Asla bilemeyiz.
- Ben hiç kafamı buna takmayacağım.
Düşündüm de, ya sonuncusu değilse?
- Sonuncuydu.
- Bildiğimiz kadarıyla sonuncu.
Evet, bildiğimiz kadarıyla.
Ama bu konuyu takıntı haline getirme.
- Doğru, galiba haklısın.
- Haklı olduğumu biliyorum. Gidelim.
General O'Neill en son
ne zaman yemek ısmarlamıştı?
Doğru söyledin.