Tip:
Highlight text to annotate it
X
UHF
Altyazı: Kuban
Senyor... Daha fazla ilerlememeliyiz!
Bakın!
Bu kutsal antik bir Hovitos sembolü.
Giren kişiye kesin ölüm getirir.
Geri dönmeliyiz... şimdi!
POLİS HATTI - GEÇMEYİN
GİRİLMEZ
UZAK DUR - TEHLİKELİ ALAN
KİMSE GİREMEZ
TERS YÖN - DUR
TEKERLEK KAPANI
DÜŞEN KAYALARA DİKKAT
George. Merhaba... Dünyadan George'a...
George!
Yine mi hayal kuruyorsun?
Hayır, hayır, ben, uh.. Bu ızgaranın ne
kadar temiz ve parlak olduğuna hayranlıkla...
Haydi George, işimiz var.
Sorunun ne olduğunu biliyor musun?
Burada kimse iyi hayal gücü olan
birisini takdir etmiyor.
Ya da kereste deposundakiler
ya da minyatür golf kursundakiler
veya Floyd'un Balık Pazarındakiler...
ya da geçen ay çalıştığın
tüm diğer yerler, değil mi?
Evet, ama bir gün...
Bir gün hepsi pişman olacak.
Kahvaltı veya başka bir şey
yapıyor olacaklar ve birden hepsi, 'Hey...!'
Çuvalladık! Aslında
George Newman'ı kovmamalıydık
çünkü onun hayal gücü var!' diyecekler.
Eee.. Sanırım kızartmalar oldu.
Ohh. En iyisi Büyük Edna
bunu görmesin. Deli olur.
Büyük Edna, Büyük Edna...
Bozuk plak gibisin.
Neden o acınası yağ tulumundan
bu kadar korkuyorsun?
KUNI'NİN KARETE OKULU
Bunu bana nasıl yaparsın.
Bunun olacağını biliyordum.
Haklısın Bob. Üzgünüm.
Ne söyleyebilirim ki?
Ben sefil, değersiz koca bir pisliğim.
İşte, bu levyeyi almanı ve...
kafamı patlatmanı istiyorum.
Ciddiyim, haydi, lütfen, hadi patlat.
Ah George, biliyorsun bunu yapamam...
bana hala beş dolar borcun var.
Hey, Kuni!
Hiya, George!
Yeni başlayanlar, ha?
Evet! Çok aptallar!
Aptal!!
Mmm.. Bak burada ne var. Bob...
tütsülenmiş etli sandviç... En sevdiğinden.
Hadi Bob, neşelensene biraz.
Hayatımı mahvettin.
Biliyor musun Bob-o, bence sen
kötü bir tutum sergiliyorsun.
Bence Bob daha büyük bir
pencereden bakmalısın.
Hayatı dudaklarından yakalamalısın ve
tüm gücünle bağırmalısın!
İlanlarda bir şey var mı?
Evet, ama hiçbiri
Burger Dünyası'ndaki kadar prestijli değil.
Peki sence Teri senin
yine kovulduğunu duyunca ne diyecek?
Teri! Oh hayır... saat kaç?
Yedi buçuk mu? Oh, gitmeliyim.
Sonra görüşürüz Bob.
- Aptal!
Eee, bu seferki bahanen ne?
Ehh, Bob'la ciddi bir tartışmamız vardı..
Çeşitli kariyer seçeneklerimiz hakkında.
Tanrım, saçına yaptığın şeyi
gerçekten sevdim. Cidden...
George... Yine mi kovuldun?
Evet! Evet! Evet doğru!
Sorunumun ne olduğunu bilmiyorum!
Eee, yemekte ne var?
Patates püresi mi? En sevdiğim!
Teri, uğraşmasaydın!
George, ne zaman bazı şeyleri
ciddiye almaya başlayacaksın?
Demek istediğim, seni tanıdığımdan beri
boş boş işten işe geziyorsun.
Belki gelişmiş hayal gücünü
kendine karşı değil de
kendin için kullanabilirsin.
Belki böylece...
Ne yapıyorsun?
Bunun bir anlamı var... bu önemli.
Oh, George, bu çok üzücü,
ama sen üzülme.
Sen iyi bir gençsin. Eminim kısa zamanda
yeni bir iş bulacaksın.
Güzel bir yüzün var...
Şu yüze bak. Şu yüze bakar mısınız?
Bu yüz için ölünmez mi?
Ee, Harvey Amca nerde? Onu gece
boyunca görmedim.
Oh, daha önceden çıktı.
Sanırım son dakika iş toplantısı
gibi bir şeyi var.
İki çift. Aslar.
Evet, ne? Hey, Louie!
Sizi kutlamak istedim Bay Bilchik.
Bu öğlen pistte çok iyiydin.
Oh öyle mi? Yine mi kazandım?
Evet doğru. Sağ ol Louie. Görüşürüz.
Şimdi, ne yapıyoruz?
Sıra sende Harvey.
Oh! Selam tatlım!
Toplantını bitirdin mi?
Evet, ve bu gece işler muhteşemdi!
- Harvey! Yine mi kumar oynadın?
- Hey, niye şikayet ediyorsun?
Bu Rodeo Yarışları'na gittiğinde
alışveriş yapman için.
Bu nedir?
Oh, o Kanal 62'nin devir senedi.
Bir çift yedili ile kazandım. Blöf yapıyordum.
Kanal 62'mi? Hiç duymadım.
Şaşırmadım. Leo'nun Pet Dükkanı'ndaki
akvaryum daha fazla izleniyor.
Şehrin kenarında küçük bir UHF istasyonu...
yıllardır iflasın eşiğinde.
Ucuza satacak olmam çok üzücü.
Oh, cidden mi? Kendi TV kanalımız
olması düşüncesi çok güzel.
Unut bunu. Orayı yönetecek
birisini bile bulamıyorlar.
Harvey... Bu işe uygun
mükemmel birisini tanıyorum.
Öyle mi? Kimmiş?
George, George tatlım. Bir saniyeliğine
buraya gelir misin?
Oh hayır. O olamaz.
Unut bunu. İmkansız.
Amcanın TV istasyonunu çalıştırman
için izin verdiğine inanamıyorum.
Hey! O bana inanıyor. Ayrıca Kaliforniya'ya
gidiyor, bununla uğraşmak istemiyor.
Evet... işte geldik!
Bu mu?
Vay, düşündüğümden de iyiymiş.
Hadi, gidip bakalım.
Bilmiyorum George. Emin değilim.
Gördün mü? Kapısı açıkmış.
Sevecen bir yer!
Hey, bayım! Bozuğunuz var mı?
Bozuğunuz?
Oh... uh... evet.
... seksen beş... doksan beş... bir dolar.
Teşekkürler bayım.
#Merhaba, ben Bay Ed.
#Bir at, attır, tabii ki, tabii ki.
#Kimse bir atla konuşamaz, tabii ki.
#Tabii böyle ancak at
ünlü Bay Ed değilse.
#Kaynağına gidin ve ata sorun
#Onaylayacağınız cevabı verecektir.
#Her zaman geçerli yöndedir.
- Bay Ed'le konuşun.
Yardım edebilir miyim?
Kimsiniz?
Ben Philo, baş mühendis.
Eee... çalışmanız için geç bir saat değil mi?
Demek istediğim, normalde
saat kaçta eve gidiyorsunuz?
Burası benim evim. Burada yaşıyorum.
Şunları tutun.
Hayır, hayır, hayır... Şu şekilde.
Ne yapıyorsunuz?
Oh, sadece intercoterlerimin
ani bir altmış bin volt yüklenmesine
dayanıp dayanmayacaklarını
merak ediyorum. - Ne-?
Evet, çalışıyor.
Bilemiyorum, George.
Demek istediğim bir TV stüdyosunda
ilk ne gereklidir bilmiyorum.
Dert etme Bob.
Balıkçıda çalışmak gibi,
tek farkı bütün gün balık bağırsağı
temizlemek zorunda olmamak.
Evet, nasıl yardımcı olabilirim?
Merhaba, ben George Newman.
İstasyonun yeni müdürüyüm.
Biliyor musunuz, işi ilk girdiğim zaman
bana bu pozisyonun geçici
olduğu söylenmişti,
ve sonunda zamanı geldiğinde
haberleri sunacaktım,
ki bu benim uzmanlığımdır.
Burada ne kadardır çalıştığımı biliyor musunuz?
İki yıl! Haftada bir patronun değiştiği
zaman terfi almak çok zor.
Bu iş gerçekten sıkıcı.
Ve bu da arkadaşım Bob.
Merhaba. Memnun oldum.
Merhaba dostlar, Ben "Çılgın Ernie'nin
Kullanılmış Araba Deposu"ndan Çılgın Ernie!
Burası dev bir araba marketi.
O kadar çok arabam var ki,
millet bana gelip,
"Hey, Çılgın Ernie! Tüm bu arabaları nereden
aldın?!" diyorlar. Şuraya bakın.
Kırmızı arabalarım var, yeşil arabalarım var,
bir deveyi boğacak kadar arabam var!
Bakın ne diyeceğim dostlar.
Eğer bir saat içerisinde birileri gelip araba satın almazlarsa, bu bebek foku döverek öldüreceğim.
Evet doğru, iyi bir teklif için
bu foku döveceğim.
Ve biliyorsunuz ki yaparım...
çünkü ben çılgınım!
Ehh, tüm şu tekrar
gösterimlere baksana.
Daha fazla canlı şov yapmamız gerekir.
Bilmiyorum, sanki...
- Oh hayır.
- İyi misin Pam?
Evet. Eğer bu diğeri değilse.
Biliyor musun bu postacının
cidden tahtası eksik.
R.J. Fletcher'a gitmesi gereken
paketi bize getirmiş.
- Kim?
- R.J. Fletcher. Kanal 8'i yönetiyor.
Merkezdeki yayın şebekesi. Oh neyse,
bunu yarın ona yollamak zorundayım.
Hayır, sorun değil.
Ben kendim götürürüm.
Rakibimizle tanışmak için
iyi bir şans olur.
Biliyor musun George, bunun iyi bir
fikir olduğunu zannetmiyorum.
Dünyadaki en kibar adam olmadığını duymuştum.
Oh, hadi, o kadar da kötü olamaz.
Böyle adamlarla nasıl
konuşacağını bilmen gerekir.
Seni aptal! Sana söylediğim hiç bir işi
yapamaz mısın?
Bu iki numaralı kalem gibi mi gözüküyor?
- Hayır, ben düşündüm ki... - Düşündün mü?!
Sana düşünmen için para vermiyorum!
- Ama baba,
- Kes!! Hadi toplantıya dönelim.
Tamam, araştırma raporu kimde?
Raporu masanıza bıraktım, efendim.
- Göremiyorum. Ne zaman bıraktın?
- Dün, çıkmadan önce efendim.
Hademe. Hademe almış olmalı.
Herhalde burayı temizlerken
atmış olmalı.
Hademeyi yollayın!
Bu meselenin dibine ineceğim!
Kanal 8'de bu tip davranışlara
göz yummam.
Burası iş yeri, sorumsuz cerahat beyinliler
için ev değil!
Beni istemişsiniz efendim?
Evet. Sanırım neden seni
çağırttığımı biliyorsun.
Yalnız olduğunuz için mi?
Hayır, seni salak!
Şimdi dikkatli bak.
Masamda eksik bir şey görebiliyor musun?
- Uh... Tel zımba mı?
- Hayır!
Şimdi... Dinle beni!
Bu masa üzerinde
çok önemli bir dosya vardı.
İki aylık yoğun bir çalışmayı
içeren bir dosya.
Benim tahminim onu senin attığın.
- Niye, hayır, efendim, hayır um.
- Dün gece burayı sen mi temizledin?
- Evet efendim, evet efendim ben.
- Şimdi masamın üzerinde dosyayı
görüyor musun? -Eee, bilmiyorum...
Sanırım savımı ispatladım.
Siz işe yaramaz bir insansınız, Bay...
Spadowski. Stanley Spadowski.
Sana Stanley diyebilir miyim?
- Tamam
- Stanley...
- Kovuldun!
- Ama.. Ben.. Ben...
- Defol!!
- Ama ben...
Millet...
Buradaki beceriksizliği anlayamıyorum!
Bunun gibi adamlar uyutulmalı.
Eee, şuna bakın? Araştırma dosyası!
İşte burada! Bunca zaman
üstüne oturmuşum!
- Betty, telefon bağlama.
Evet Bay Fletcher.
Hey! R.J.!
Merhaba, ben George Newman, U62.
Yerin güzelmiş.
Biliyor musun, diyordum ki,
madem ikimiz de aynı işteyiz...
Bunu nereden buldun? Posta çalmanın
federal bir suç olduğunu bilmiyor musun?
Dur biraz, anlamıyorsun...
Hayır, bunun ne kadar ciddi bir suç
olduğunu sen anlamıyorsun!
Bence masanı toparlayıp
buradan defolman en iyisi!
- Gidin bayım!
- Ama burada çalışmıyorum.
İzinsiz girdiniz, ha? Polis çağırmadan
önce size 10 saniye veriyorum.
- Bakın, düşündüm ki biz....
- ...beş... dört...
Ohh, saate bakın.
Neyse gitmeliyim. Görüşürüz.
Hayır... Hayır.. Hayır lütfen.
Tek varlığım bu...
- Bırak şunu! Bu istasyonun malı!
- HAYIR! O benim paspasım!
Bırak, bırak şunu aptal
- Bu benim paspasım!
- Artık değil ahbap!
- Hey, iyi misin?
- Bu adil değil...
Hadi gel, boş ver. Sadece paspas.
Sadece paspas mı? Sadece paspas mı?!
Oh, anlamıyorsun.
O paspas bana sekizinci
yaş günümde armağan edildi.
Asla ayrılmadık!
Ve şimdi... artık bir işim yok!
15 yılın sonunda beni küflü bir
mandalina çuvalı gibi atıyorlar!
Ne yapacağım? Ne yapacağım?
Eee... belki benim için çalışabilirsin....
Gerçekten mi? Ciddi misin?
Ahh... tabii, sanırım bir müstahdem alabiliriz.
Stanley Spadowski.
George Newman.
Seninle tanıştığıma çok memnunum George.
Çok muhteşem bir iş çıkartacağım,
pişman olmayacaksınız.
Sizin için çok güzel çalışacağım.
Ben iyi bir hademeyim, çok iyi bir hademeyim.
Gözlüklerinizi temizlememi ister misiniz?
- Hayır, ben...
Parlatırım, temiz ve parlak.
Çünkü biz arkadaşız, değil mi George.
Hayır!
- Bu mu...?
- Hayır!
- Bu mu...?
- Hayır!
- Bu mu...?
- Hayır, George, yayını bekletemem,
çünkü belediye başkanı her an gelebilir.
Nerede...? Her tarafa baktım.
- "Ufaklık" Maclntire filan göremiyorum.
- Macintosh! Hizmetinizdeyim!
Evet, George, boş ver. Sanırım
onu buldum. Hadi, hadi.
Canlı bağlantı için Belediye Binasının merdivenlerinden Pamela Finklestein'a bağlanıyoruz.
Teşekkürler! Merhaba!
Ben Pamela Finklestein.
Belediye Binasının ön merdivenlerinde
ne manzara ama.
Yıllık şehir bütçesini açıklaması için
Başkan Thompson'ı bekliyoruz...
Ve sanırım... evet başkan geliyor...
haydi yanına gidelim ve
belki bir iki kelime kaparız.
Ahh, ben mi yaptım? Pardon!
Hey, ufaklık, bu aletler çok hassastır.
Daha dikkatli olmalısın.
İşte geliyor...
Sanırım konuşmaya fırsatımız...
Hey tatlım, sözümü dinle...
Yayın işi eksik eteklere göre değil.
Sayın Başkan! Sayın Başkan! Kanal 8
haberlerinden Richard Fletcher, nasılsınız?
Evet ama, ama... 'Yayın işi
eksik eteklere göre değil ' mi?!
Haber departmanınıza öğrettiğiniz
profesyonel nezaket bu mu?
Niçin, bu çok korkunç.
Bu adamlara kaç kez söylediğimi bilmiyorum...
Yavrulara "Eksik etek' dememeleri gerektiğini.
Seni pislik
Merhaba, 'Şehir Sohbetleri'ne
hoş geldiniz.
Ben George Newman ve bugünkü
konuğumuz
yerel bir lisede
meslek öğretmeni olan Joe Earley.
Joe katıldığın için teşekkürler
Sağ ol dostum.
Bugün yanında bazı aletler
getirdiğini görüyorum.
Bize küçük bir gösteri yapar mısın?
Tabii ki.
Bunun gibi nadir makinelerle
çalışmaya başlamadan önce
akılda tutulması gereken
bazı basit kurallar var...
Testere.
Biliyor musun, çoğu zaman,
öğrencilerimin ilk öğrendiği...
Ne? Ah, buna inanabiliyor musun?
Şuna baksana.
Bana Bay Sakar diyebilirsin.
Ah, sanırım yerde bir yerde...
Yüzüm kızardı mı?
Tatlım, spatula nerede?
Tamam çocuklar, hadi gidelim!
Tüm spatula ihtiyaçlarınız
için tek bir yer var
Spatula Şehri
Tüm spatula ihtiyaçlarınız için
dev bir spatula deposu
Her boy, şekil ve renkte
binlerce seçenek.
Her boy, şekil ve renkte
binlerce seçenek.
Her boy, şekil ve renkte
binlerce seçenek.
Ve aracıları ortadan kaldırdığımız için,
tüm spatulaları fabrikadan
direkt size satabiliyoruz.
Özel bir markaya ait spatulayı
perakende fiyata
satın almak istiyorsanız
nereye gitmeniz gerekir?
Spatula Şehri
Ve sadece bu hafta sonuna özel
tasfiye satışımızdan yararlanın.
Dokuz spatula alana,
onuncusu sadece bir peniye.
Unutmayın,
çok güzel Noel hediyesi olurlar.
Ve bir spatuladan daha iyi
"Seni Seviyorum" deme şekli olur mu?
Spatula Şehri
Merhaba, ben Sy Greenblum,
Spatula Şehrinin Başkanı.
Spatulalarını o kadar çok sevdim ki,
şirketi satın aldım.
Spatula Şehri - yedi yerde;
Sarı sayfalarda "Spatula" başlığı altındayız.
Tanrım, bu güzel spatulayı nerden aldın?
Spatula Şehri Sadece spatula satarız.
Hey çocuklar, nereye gitmek istersiniz?
Nutzy Amca'nın Kulübüne.
Doğru! Ben sizin Nutzy Amcanızım çocuklar,
ve bugün çok eğleneceğiz,
değil mi çocuklar?
Evet şimdi gidelim ve Çocuk Köşemizde
kimin oturduğuna bakalım...
- Merhaba, ismin ne?
- Billy.
Billy ne?
Peki...
Ah bunun kim olduğunu biliyor musunuz?
Evet doğru, bu dostumuz Palyaço Bobo! Hey!
Hey Bobo, bir oyun oynamak ister misin?
Tamam... yukarı bak!
Aşağı bak!
Şimdi Bay Tava'ya bak!
Ahh, Oh Bobo yere yığıldı!
Aman. Söylesene Bobo, sorun ne?
Bahse girerim biliyorum.
Karnın aç, değil mi?
Evet, ne istediğini biliyorum.
Palyaçoların ve çocukların
dayanamadığı, ağız sulandıran,
dudak yalatan tadıyla
Bayan Hockenburger'in yağlı kurabiyeleri.
Değil mi Bobo?
Doğru! Ve annecim!
Hem de besleyiciler!
Bakın Bobo ne kadar beğendi.
Mmm, çok güzel. Ve unutmayın çocuklar,
her kutuda Bayan Hockenburger'in
güzel bir sürprizi...
Uh oh! Ha ha ha... Bobo meğer
Yappi'nin Köpek Eğitim Bisküvisinden yiyormuş.
Doğru! Yappi'nin Köpek Eğitimi,
köpeğiniz bu tada bayılacak
ciğer ve balık tadında...
ve birazcık kaşar.
Merhaba ben Pamela Finklestein.
Bay Earl Ramsey ile konuşuyoruz.
Bay Ramsey Amerika Silah Birliğinin
Yerel Başkanı.
Bay Ramsey, organizasyonunuzun silah
kontrolüne karşı olduğunu söylemek doğru mu?
Silah kontrolü korkaklar
ve kızıllar için.
Bakın, bir konuda anlaşalım.
Silahlar öldürmez... Ben öldürürüm!
Ben öldürürüm!
Evet. Tamam.
Özel Haber
U62 Haber Odasından
özel bir haberle karşınızdayız.
Selam Teri, ben George. Mutlu Yıllar!
Seni ve aileni yemeğe çıkartmama ne dersin?
Seninle yedi buçukta Café Francais'de
buluşalım, tamam mı? Seni seviyorum...
Baştan savma, indirimli
cenazelerden bıktınız mı?
Hepsini denediniz,
şimdi en iyisini deneyin...
'Plots R Us' Cenaze Hizmetleri.
Unutmayın, daima
boş park yeri vardır
ve yeni salata barımıza
uğramayı unutmayın.
'Plots R Us.' Cüzi fiyata... Sonsuz huzur.
#Beverly
#Beverly Hillbillies
#Huh, now lookie here people
#Listen to my story
#A little story 'bout a man named Jed
#You know something?
That poor mountaineer
#They say he barely kept his family fed
#Now, let me tell you
One day he was shootin'
#Old Jed was shootin' at some food
#When all of a sudden right up from the ground, there
#Well, there came a bubblin' crude
#Oil that is Well, maybe you call it black gold or Texas tea
#He gonna move next to Mr. Drysdale And be a Beverly hillbilly...
#Before you know it, all the kinfolk are-a-sayin'
#Yeah, buddie, move away from there
#That little Clampet got his own cement pond
That little Clampet, he's a millionaire
#Now, everyone said Californie
Is the place that you oughta be
#We got to load up this here truck now
#We got to move to Beverly
#Hills, that is
#Swimming pools
#Move-a-move-a-movie stars
#Lookit that, lookit that
#Beverly Beverly Beverly hillbillies
#Y'all come back now, y'hear?
#Beverly Beverly Beverly hillbillies
George... hey, George...
Tüm kapı kollarını cilaladım.
- Yapmamı istediğin başka bir şey var mı?
- Uh, hayır Stanley... tamamdır.
Oldukça geç oldu.
Artık istirahat etsen?
- Ah... Mecbur muyum?
- Evet. Hadi. Sabaha görüşürüz.
Tamam. Görüşürüz.
Hey, George. Merak ediyorum da...
Eğer uzayda seyahat edebiliyor olsaydın.
Yani ışık hızında gibi
hızlı gidiyor olsaydın,
ve birden çığlık atmaya başlasaydın...
Beynin patlar mıydı acaba?
Hey beyler, burada çalışmaya çabalıyorum,
umurunuzda mı?
Hayır.. hayır, ben umursamam, devam et.
Sen umursar mısın George?
Sipariş vermeye hazır mısınız?
- Oh, evet ben...
- Hayır, teşekkürler. Bekleyeceğiz.
Bizim hangi lokantada olduğumuzu
bildiğinden emin misin?
Eee.. İyi ve kötü haberlerim var.
Tamam... Önce kötü haber.
Evet, şu anki mali durumumuza,
sabit giderlerimize
ve ödenmemiş borçlarımıza bakarak
şunu söyleyebilirim, kanalımız
haftanın sonuna kadar batacak.
İyi haber ne?
Yalan söyledim. İyi haber yok.
Bu işe hiç girmemeliydim.
Bütün diğerleri gibi bunu da
batıracağımı bilmem gerekirdi.
Biliyor musun, kısa bir an olsa bile
farklı olacağını düşünmüştüm.
Artık bilemiyorum.
Neyse, en azından hala Teri var.
Bob, saat kaç?
Dokuz buçuk.
Oh hayır...
Merhaba?
George Newman... Sen bencil,
düşüncesiz bir yaratıksın.
Ve bundan sonra benim bütün
doğum günlerimi unutabilirsin... Çünkü bitti.
Hey çocuklar...
nereye gitmek istersiniz?
Doğru. Nutzy Amca'nın Kulübüne.
Ve çocuklar, bugün çok eğleneceğiz.
O kadar çok eğleneceğiz ki...
ne kadar sefil olduğumuzu
ve hayatın ne kadar sıkıcı olduğunu
bir gün yaşlanıp
öleceğimizi unutacağız.
Eve gitmek istiyorum.
Kes sesini, seni çakal.
Tamam, şimdi size en sevdiğim
çizgi filmlerden birini izleteceğim.
Hayatının tüm anını kendisiyle
dalga geçen ve gülen,
kendisini sakat bırakıp yaralayan
*** bir kuşu anlamsızca
bir takiple geçiren
acınası bir çakalın, üzücü,depresif hikayesi.
Umarım beğenirsiniz.
Hey, nereye gidiyorsun?
- Bir içkiye ihtiyacım var.
- Sen içmezsin ki.
- Evet, biliyorum, başlamam lazım.
Peki, bir dakika,
ya şovun kalanı?
Dikkat et Bay Çakal!
Oh hayır... bu çok fena...
Hey, Stanley.
Evet, George?
Kendi TV şovun olsun ister misin?
- Tamam.
- Yayındasın.
Ne halt ediyorsun?
Delirdin mi?
- George, peki bu?
- Bob.. Artık önemli değil. Bitti.
Evet, izliyoruz... evet, hiç böyle bir şey
görmemiştim... Tamam sonra konuşuruz.
Beyler! Ne istersiniz?
- Bira.
- Üzüm Likörü.
Bak ne diyeceğim George, baştan
başlayalım. Yeni bir işe başlayalım.
Belki Harvey Amcandan
biraz borç alabiliriz.
Tabii doğru. TV istasyonunu
tuvalete atıp üstüne henüz sifonu çektik.
Eminim ki bize para vermekten mutlu olur.
Eee.. Sanırım Teri bir daha
seninle konuşmayacak, hı?
Hey, bana şemsiye vermemişler.
Bakın millet, geri geliyor!
Hey!! 'Stanley Spadowski'nin Kulübü' ne
tekrar hoş geldiniz!
- Eğleniyor musunuz çocuklar?
- Eveeeet!
Hey, çizgi filme ne dersiniz!
Garip bir filmdi, değil mi!
Bu film bana geçen hafta gördüğüm
bir rüyayı anımsattı. Kafası...
çikolata kalıbı olan bir kuşa dönmüştüm.
Ve başka kuşlar da vardı, kafamı...
yemeye çalışıyorlardı. Ama kaçtım.
Sonra bir ağaç vardı,
ve tuhaf bir kertenkele
S..Size bir şey göstermek istiyorum!
Bir şey göstermek istiyorum.
Bu yeni paspasım. Dostum George
bunu bana verdi.
Oldukça güzel bir paspas.
İlk paspasım gibi değil tabii. İlk paspasımı
özlüyorum, ama bu da güzel.
Bazen hayatın size sunduğunu
kabullenmek gerekir. Çünkü hayat
paspas gibidir ve bazen ağzına kadar
pislik, böcek ve saç topakları
ve artıklarla dolar, temizlemeniz gerekir,
buraya sokup sıkmanız ve baştan
başlamanız gerekir. Ve bazen, bazen hayat
yere öyle bir yapışır ki paspas yetmez...
Yetmez. Dizlerinizin üstüne çöküp
bir diş fırçası gibi, onu onu bir güzel
kazımalısınızdır! Çıkartmalısınızdır! Çıkartmaya
çalışmalısınızdır. Eğer işe yaramazsa,
yaramazsa pes edemezsiniz...
Ayağa kalkmalısınız ve pencereye koşup
bağırmalısınız, 'Hey
bu yerler acayip pis, ve daha fazla
kaldıramayacağım!!'
Evet hanımefendi! Evet doğru,
Stanley Spadowski, hı hı.
Evli olduğunu zannetmiyorum.
Sanırım Harvard'a gitmişti.
Sizinle sonra görüşürüz çocuklar.
Selam George.
Şovu yaptım,
şimdi ne yapmamı istersin?
- Orada iyi vakit geçirdin mi Stanley?
- Evet, Tanrım çok eğlenceliydi!
Güzel. Her gün yapmak ister misin?
Evet! Bu çok... Bir dakika...
hala hademelik yapabilecek miyim?
- Tabii ki.
- Oh. Tamam... Anlaştık.
Şimdi gidip tuvaleti temizleyeyim.
- Tamam çocuklar, nereye gitmek istersiniz?
- Stanley Spadowski'nin Kulübüne!!
Müthiş. Tamam. Anlaştık.
Teşekkürler. Tamam.
George, şunu dinle.
Üç aylık 'Stanley Spadowski'nin Kulübü'
biletleri tükenmiş.
Sponsorlar bayılıyor!
Bunun gibi bir iki şovumuz daha olsa
işin içine girebiliyoruz.
Evet, ben de bunu düşünüyordum.
Bazı yeni fikirler üzerinde çalışıyorum.
Ne düşündüğünü söyle
Bugün... bir şanslı yarışmacımız
kendi ağırlığınca balık kazanacak...
İşte burada, 'Çark-ı Balık' ta!
Tamam. Yarışmaya başlayalım!
Dünün kazananıyla başlıyoruz...
Bayan Phyllis Weaver. Hazır mısın, Weaver?
Tabii ki, Kuni!
Tamam, şöyle geç ve Balık Çarkını çevir!
Hadi, büyük bir tur...
Hadi, hadi.
Bir kırmızı turna!
Mmm, çok lezzetli!
Tamam Weaver, dikkatli dinle.
Balığı alabilirsin,
ya da Hiro-san'ın şu anda
getirdiği kutuyu açabilirsin!
Bakalım ne olacak?
- Balığı al!
- Kutuyu aç!
Ben... kutuyu alacağım!
Kutuyu aldın!
Bakalım kutuda ne var.
Hiç!
Tamamen boş!
Aptal...!
Çok aptalsın...!!
Merhaba, ben Philo,
programımıza hoş geldiniz...
'Evrenin Sırları'
Bugün evde bulunan eşyalarla
Plütonyum yapmayı öğreneceğiz.
Hey, Ben Raul Hernandez ve
evimden yaptığım yayınla
'Raul'un Vahşi Dünyası'na
hoş geldiniz!
Ne dersiniz? Bugün ilk konumuz
kaplumbağaların muhteşem dünyası.
Bu arkadaşım Tommy.
Tommy bu güzel insanlara merhaba de.
'Merhaba' Ahaha, müthiş değil mi?
Kaplumbağalar sürüngendir ve
ve güçlü, koruyucu kabukları vardır....
Bu avcıları
uzak tutar ve uyurken ona bir ev sağlar.
Ve bu küçük,
minik ayakları vardır, yavaşça yürümesini
sağlayan. Çoğu insan kaplumbağaların
doğal bir vantuz olduğunu bilmezler!
İzleyin...
Bunu gördünüz mü?
Yapıştı!
Tamam, bakalım başka ne var?
Evet şuna bakın.
Bu benim karınca çiftliğim.
Karıncalar inanılmazdır.
Kendi ağırlıklarını elli katını taşırlar,
ve bu karışık tünelleri açmak için
haftalar boyunca çalışırlar ve...
evet bunun yapılmasından nefret ederler.
Oh, bakın, çıldırdılar!
Bu herifi nereden buldun?
Ben senin bulduğunu sanıyordum.
Bize yeni katılanlar için gösteriyorum,
bugün kanişlere uçmayı öğretiyoruz!
Tamam Fifi, hazır mısın?
Tamam gidiyoruz... hazır ol... ve...
UÇ!!
uç
Of be...
Biliyor musunuz, bazen öğrenmeleri
uzun sürüyor.
Tamam... hadi... hadi... Neşelen, neşelen.
Sırada kim var? Ah Gigi.
Oh adamım.
Merhaba, ben Teri. Şu anda evde değilim,
mesaj bırakın ve
en kısa zamanda size ulaşayım.
Ter-eeee! Üzgünüm! Hadi,
bana bir şans daha ver!
Lüüütfeen! Hadi Teri. Teri. AH AH,
Cehennemdeyim.
CEHENNEMDEYİM! Teri! Telefonu aç. Telefonu aç.
Telefonu aç! Oh Teri. LÜTFEEN. Oh Teri.
Oh, Richard... Gerek yoktu...
Babalar Günün kutlu olsun baba.
Bu pislik de ne?
Sana Rolex istediğimi söylemiştim. Bir Rolex!
Ne var?!
- Oh.. efendim?
- Ne istiyorsun?
Herkes Kanal 62 hakkında konuşuyor,
efendim, bilmek istersiniz diye düşündüm.
Güçlü bir izleyici kitlesi elde ediyorlar...
- Pardon, 'Kanal 62' mi dedin.
- Ah hah.
Hatırlatmama gerek var mı...
biz bir yayın ağıyız?! Ve diğer yayın ağlarıyla
rekabetteyiz, dolaptan yayın yapan
bir avuç serseriyle değil!
Ama, ef...
Zamanımı boşa harcamayı seviyor musun?
Defol ofisimden...
ve çıkart şu saçma şeyi!
Bu ne demek? Bu ne demek?
Kazananımız var!
Kazananımız var!
Joel Miller, yulaf ezmesinin
içinden bir bilye buldun!
Sen şanslı, şanslı, şanslı bir çocuksun,
neden biliyor musun?
Yangın hortumundan
su içme hakkı kazandın!
Tamam... Hazır mısın?
EVEET!
İyice aç!
Joel Miller. Hadi alkışlayalım onu.
- Raul Hernandez mi?
- Evet...
- Gelecek şovunuz için malzeme getirdik.
- Oh, muhteşem, neler var?
Bakalım... Bir ardvork, bir flamingo,
dört oklu kirpi, iki armadillo,
üç porsuk...
Porsuk mu?! Porsuk mu?!
Kokuşmuş porsuğunuza
ihtiyacımız yok!!!
SENSİZ HAYAT BİR HİÇ
SENİ SEVİYORUM
"Şimdiye kadar sinema tarihinde
hiç bu kadar etkili...
...bu kadar güçlü
... bu kadar öldürücü bir film olmadı.
...O, KÜTÜPHANECİ CONAN!"
Astronomi kitapları
ne tarafta acaba?
Kütüphanedeki...
DEWEY ONDALIK SİSTEMİNİ
BİLMİYOR MUSUN?
KÜTÜPHANECİ CONAN...
Üzgünüm, bu kitaplar biraz gecikti...
Kütüphaneci Conan
Bu gece, sadece U62'de.
Bu çok güzel bir karpuz.
Tadı kakaya benziyor.
Biraz, biraz mısır gevreği yiyeceğim.
Bunlar çok güzel... OH!
İçinde, içinde oyuncak var.
Hadi bulalım.
Anneniz bunu yaptığınızı görmesin,
ama oyuncağı bulmak istiyorum.
PİSLİĞİ ADLANDIR - GENÇ VE DİSLEKSİ
BALGAMIN MÜTHİŞ DÜNYASI - İĞRENÇ
Oh bakın, oyuncak adam. Gezmek mi istiyor?
'Oh çok eğlenceli'. Şunu beline dolayalım.
"Hayır bir dakika", hayır hayır, göreceksin.
"Hayır, gitmek istemiyorum"
AHHHHHHHHHH! Dur! Dur! AHHHHH!
'Eğlenmiyor musun?' Hayır! Dur! Başım...
dönüyor.' Hadi, bir tur daha. 'AHHHHH'
Tamam, cuma günkü
yeni yayın akışımız nasıl...
Saat sekizde 'Gezideki Duruidler', sonra
'Volkana Tapanlar Saati'
ardından 'Gençler İçin
Su Altında Tombala' ve... 'Pislikle Eğlence'
Neden olmasın.
Bir de şuna bak... Bu sabah birisinden
telefon geldi,
kendi yüzünü yutabilen bir adamdan!
İnanabiliyor musun? Bob...? O nedir?
- Reytingler.
- Listeye girdiğimizi söyleme...
Birinciyiz.
Ne dedin?
Yayıncıları geçmişiz. İnanılmaz.
Şu rakamlara bak.
İlk beşte üç programımız var.
"Stanley Spadowski'nin Kulübü" en tepede!
Yüzde altmış payı var! Bunun
anlamını biliyor musun?
Gerçek para kazanacağız!
George... şehirdeki bir numaralı kanalız!
Bu hafta sonu U62
size eğlence sunuyor.
İlki, Mine ve Spike'la, vuruşarak sağlık için,
'Formda Kalın!'
Ardından herkesin favorisi. Şef Bernie
sizi 'Burger Bowlingi' ne davet ediyor.
Pazar günü.. Sizi yeni oyunumuzun
bir parçası
olmaya çağırıyoruz,
'Çıplak Fal!'
Ardından yeni şakalarımıza
ve gürültülerimize katılın.
Ve 'Ünlüler Çamur Güreşinde' bu haftaki
özel konuğumuzu kaçırmak istemezsiniz,
Mikail Gorbaçov.
U62'de yepyeni bir hafta sonu.
TV'nin icat edilme sebebi.
Bekliyoruz. Evet.
Bu Kanal 8 için gerçekten üzücü bir gün.
Geçtiğimiz on yıl boyunca bu şehirde
hep bir numaraydık ve şimdi
sponsorlarımız ayrılıyorlar...
Değerli reklam
gelirlerimizi kaybediyoruz...
Pazar güvenilirliğimizi yitiriyoruz...
Peki niçin?
Güvenilmez bir UHF istasyonu yüzünden.
Bir UHF İstasyonu!
Utanç verici! Rezalet!
Sizce Büyük R.J. Fletcher bugün
yaşıyor olsaydı ne derdi?
İmdat! Çıkartın beni bu kutudan,
nefes alamıyorum! İmdat! Çıkartın...
Bir şeyler yapmalıyız. Hızlı olmalıyız.
Bu istasyonun sahibi kim?
- Alo!.. Hey Büyük Louie! Nasıl gidiyor?
- Kötü haber Bay Bilchik.
- Hiçbir atınız kazanamadı.
- Oh, çok kötü.
Peki zarar nedir?
Yetmiş beş bin dolar.
Oh... pardon, Louie. Sanırım telefona
biraz su kaçtı.
Ne kadar demiştin?
Yetmiş beş bin dolar. Ödemeyi iki
gün içerisinde bekliyorum.
İki gün mü?! Dinle Louie...
Biraz daha zamana ihtiyacım var...
Cuma gecesi. Saat onda.
Yetmiş beş bin dolar. Nakit.
Ben ölü bir insanım.
- Evet, efendim?...
- Bay Bilchick mi? Ben R.J. Fletcher.
- Yardım edebilir miyim?
- Yok sağ ol. Sadece ölçü alıyoruz.
Bir dakika. Sanırım bir şeyleri kaçırdım.
Oh, söylemedim mi?
Buranın sahibi artık benim.
- Sen nesin?
- Sorun ne evlat,
kulaklarında pamuk mu var?
- Ama Harvey Amcam...
Harvey Bilchik anlaşmayı tamamlamak
üzere bu gece geliyor.
Buna inanmıyorum.
Tut şunu evlat.
- George, bir şeyler yap.
- Hey, bir dakika,
sen zaten Kanal 8'in
sahibi değil misin.
Dediğim, aynı şehirde iki TV kanalı
sahibi olmak yasa dışı.
Oh, cidden mi? Tüh
Sanırım burayı
otoparka çevireceğim.
Toodle Lo
Harvey
- Bunun ne anlama geldiğini
hala anlamadım? - Sana söyledim
küçük bir iş anlaşmasını bitirip
bir iki güne kadar döneceğim.
- ve sonra olan biteni anlatacağım.
- Kendine dikkat et, duydun mu?
- Bay bay
- Güle güle
Alo? Selam George, sesini duymak
ne güzel. Nasıl gidiyor?
NE YAPTI?!
Harvey Bilchick!
Buraya dön!
Harvey Amca, en azından teklifini
karşılamam için bir şans ver.
Evet bırak da parayla nereye
geleceğime ben üzüleyim.
Evet, yetmiş beş bin dolar,
nakit, cuma gecesi.
Saat 10'da, evet anladım.
Tamam. Görüşürüz.
George, böyle bir parayla
nereye gideceksin?
Evet. Ve Fletcher işini
ne yapacaksın?
Evet, onu atlatmadan bir şey yapamam.
Keşke onu gözetleme şansımız olsaydı.
Harvey... Harvey Bilchik değil mi?
Sizi görmek güzel, ben R.J. Fletcher.
- Uçuşunuz iyi miydi?
- Evet... fıstık ister misin?
Hayır, sağ olun Bay Bilchik,
burada şehrimizdeyken,
sizi çok rahat ettirmek istiyorum. İstediğiniz
özel bir şey olursa haberim olsun.
Şimdi, biraz iş konuşmaya ne dersiniz?
Hepsi yanımda nakit olarak...
bulunuyor ve imzaladığınız anda
kutlamaya başlayabiliriz.
Evet, peki...Dinle, seninle
bu konuda konuşmalıyım.
- Ne? Sorun nedir?
- Aslında konu...
George'a Cuma gecesine kadar
parayı getirmesi için
- bir şans vereceğime söz verdim.
- Sen ne diyorsun? Anlaşmıştık!
Evet, biliyorum, ama bu yapmam gereken
bir şey. Dert etmeyin. Çocuğun iki gün...
... içerisinde yetmiş beş bin dolar
getirmesine imkan yok.
GEORGE'LA ŞEHİR SOHBETLERİ
George Newman. O diğerlerinin
durduğu yerde başlıyor.
Mobilyalarla seks, ne diyorsunuz?
Tüm dünya
Al Caponio'nun gizemli
torpido gözünü açmasını
hayretle izledi. AH HA!
Yol haritaları!
Satanizmin mumunu söndürdü.
- Bakın, söylemek istediğim...
- Oh kes sesini iğne kafa! Beni hasta ediyorsun!
Bazen şok edici, daima çekişmeli.
Diğer talk şovların korktuğu
konulara değindi. Gözetledi, kurcaladı,
derinlere indi. Cevapları aldı
olgulara erişti
ve reytingleri topladı.
Lezbiyenler, Nazi fahişeler,
UFO tarafından kaçırılanlar
ve diyete zorlananlar, hepsi bu hafta
'Şehir Sohbetleri'nde.
- George, sorun nedir?
- Stanley, bilmek istemezsin.
Oh... o zaman neden sordum?
Yardım edebileceğim bir şey mi?
Yetmiş beş bin doların yoksa hayır.
Hayır... Üzgünüm.
Çok saçma. Yapabileceğim
bir şey olmalı...
U62 yardım kampanyası yayında!
Hey. baba, Kanal 62'yi açsana.
Tuhaf şeyler oluyor.
Hayır yardım istemiyoruz.
Yaptığımız şey bu şehirdeki herkese
benzersiz bir iş teklifi sunmak.
Bu Kanal 62'nin bir hisse senedi,
hedefimiz bir buçuk gün içerisinde
bundan yedi bin beş yüz tanesini,
parça başı on dolara satmak.
Eğer başarırsak, istasyon hepimizin olacak.
Bir S.O.S çağrısında bulunuyorum.
İstasyonumuzu kurtarın!
Şurada gönüllülerimiz var,
onlar paranızı alacaklar ve iki gün boyunca
tüm hisseler satılana kadar
burada olacaklar!
Ne dersiniz çocuklar?
Başarabilir miyiz?
Bence senin çocuklar Bay Spadowski'ye
küçük bir ziyarette bulunmalı.
Eee, ben istasyonumuz
adına arıyorum
ve bu yayın maratonunda
Kanal 62'nin parasını artırmaya
çalışıyoruz ve yardımcı olursanız çok seviniriz.
Köpeklerinizi buraya getirin
sizin için yıkarım.
Evet millet, şu ana kadar
verdiğiniz yanıtlar inanılmaz oldu
ama daha çok yolumuz var...Unutmayın
U62'nin hisselerini aldığınızda,
sadece kendinize ve topluma
yardım etmiş olmuyorsunuz...
Çok iyi gidiyorsun Stanley.
Tempolu olmayı unutma.
Yarın geceye kadar çok yolun var.
- Başarabilirim George... Başarabilirim.
Tamam, şimdi sakin ol...
İstediğin bir şey var mı?
- Biraz oyun hamuru.
- Tamam.
Hayır hayır, biraz balon,
gerçek büyük balonlar.
Bakalım ne yapabileceğim.
- Kim o?
- Bay Stanley Spadowski için pizza.
Pizza mı? Benim için mi?
Oh!
Biber severim, ama ançüez daha güzel,
daha balıksı.
Bazen sadece ançüezli pizza isterim.
Bibersiz, soğansız,
sadece ançüezli çünkü güzeldir.
- Peki... onu öldürecek miyiz?
- Hayır hayır.
Patron onu biraz ortamdan
uzak tutmak istiyor. Yavaş yavaş.
Hey... bir dakika...
siz pizzacıdan değilsiniz!
YAYINDA
George, George,
bir şeyler yapmalıyız.
Stanley'nin yayında olmadığı
her dakika para kaybediyoruz.
Evet... Dinle, mümkün olduğunca oyala.
Eminim dönecektir.
- Tamam.
- Polis ne dedi?
Ellerinden geleni yapıyorlar. Söylüyorum George,
bence bunu arkasında Fletcher var. Biliyorum.
Tamam, bir şeyler tutuyorum..
Portakal renginde.
Portakal renkli... portakal... Pes mi?
Cevap Portakal!
Anladınız mı? Komik değil mi, hı? Tamam
şimdi mavi bir şey düşünüyorum... mavi...
Bırakın öldüreyim. Lütfen bırakın öldüreyim.
Ne? Oyunu sevmediniz mi!?
Tamam Philo,
reklama gir.
HEMEN DÖNECEĞİZ...
Haftaya U62'de...
Geri döndü
Ve bu kez
Çıldırmış
Artık pasif direniş yok
Sopa atmaya geldi
Bulaşmak istemeyeceğiniz bir bela
Kıpırdama pislik
Tek kişilik imha ekibi
Ama eğlenmesini de biliyor
- Bir biftek veri orta pişmiş olsun
- Hey, keltoş!
Tek bir kanun var
Onun kanunu
- Hey bayım! Bozuk var mı? Bozuğunuz
var mı? Bakar mısınız? - Çekil.
Hey, hadi, yardım edemez misin?
Hiç mi...
Hepsini bir yere harcama.
Vay! İnanamıyorum. Teşekkürler bayım!
Çok teşekkürler!
Eee, Bay Fletcher, bir dakika
konuşabilir miyiz?
Personel orada genç bayan.
Hayır, iş için gelmedim.
Kanal 62 için konuşmaya geldim.
Kanal 62 mi? Evet,
yıkım ekibim cumartesi sabahı
moloz yığını haline getirmek için
gün sayıyor.
Bir dakika.
Lütfen dinler misiniz.
George Newman bu küçük istasyonu
toplumun umursadığı
bir şeye çevirdi.
- George Newman burnunu ait olmayan
yerler sokan
küçük bir serseri ve
seni buraya gönderip
bir anlaşmaya varmaya çalışıyorsa...
George burada olduğumu bilmiyor.
Bakın, bence bu şehirde ikinize de
yetecek kadar boş yer var.
Ayrıca, küçük bir rekabet daima
toplum için yararlıdır.
Toplum mu?
Sana bir şey söyleyeyim.
Bu toplum beni, irinli bir köpek sümüğü
topağının ilgilendirdiği kadar ilgilendiriyor!
Beyler...? Hey, beyler...?
Göz bağım düştü!
Gelip düzeltin.
Düşürmek istememiştim...
HEY... TİŞÖRTÜM KARANLIKTA PARLIYOR!
VAYY!!
Şunu susturur musun?
Kaşınıyorum kaşınıyorum kaşınıyorum
kaşınıyorum kaşınıyorum...
Kaşınıyorum kaşınıyorum
Stanley, tekrar söylemek istemiyorum.
Kes sesini. Bizi çıldırtıyorsun.
Bak orada üç adamım var
ve senin dilini kesmek istiyorlar.
ama bunu yapmalarını istenmiyorum.
Bu konudan bahsetmemelerini istedim...
... Stanley, kibar ol.
PASPASIM!!
Kımıldama!
Sadece bir paspas
¿¿??
Evet.
Stanley!
Kımıldama Spadowski.
Nefes bile alma.
Şimdi ne yapacağız?
Ben hallederim.
HELİKPOTER TURU - 20$
Kim bu herif?
Ben en kötü kabusunum
Dinle, gördüğüm kadarıyla oldukça meşgulsünüz...
Daha sonra uğramama ne dersiniz.
Boş versene ahbap.
Ufak bir geziye çıkacağız.
O zaman senin arabanı alalım...
Benimki iki kişilik.
Kes sesini evlat. Biliyor musun,
işleri berbat ettin.
Eğer burnunu işimize sokmamış olsaydın,
yakında hepimiz evimize
gidiyor olacaktık.
Ama şimdi seni ve arkadaşını çalışamaz duruma
getirmek zorundayım... iyiliğiniz için.
Kızıl rom! Kızıl rom!
Bu neydi?
- Bekle. Sanırım bir şey duydum?
- Ne?
Bilmiyorum...
MALLAR
Mallar !!!
Hey millet! Döndüler!
Dostlar, her insanın hayatında
haksızlığın patatesinin
tam gözünün içine bakmasını
gerektiren zamanlar vardır.
Evrende güçlü şeytani bir kuvvet var
ve bu Kanal 8'de yaşıyor.
Onu gördüm. Ve onun çirkin, yağlı kafasını
buraya sokmasını istemiyorum. Ya siz?
Hayır!
Duyamıyorum!
Hayır!
Duyamıyorum!
Hayır!!!
Bir dakika, bir dakika.
Tamam, tekrar söyleyin!
- Hayır!!!
- Tamam!
Şimdi, Kanal 8'in sahibi ve genel müdürü
R.J. Fletcher'dan özel bir açıklama.
İyi akşamlar bayanlar baylar.
Bu akşam hepimizi üzen bir konuda
konuşmak üzere karşınıza geldim.
Size küçük bir TV İstasyonunun
nasıl tek başına koca bir toplumun
ahlaki yapısını rahatsız edip
çökertebileceğini göstermek istiyorum.
SİNYAL İLETİLİYOR
BEKLEYİN
Bu sizi üzebilir.
Hatta şaşırtabilir.
Ama düşünceli bir yurttaş olarak bu önemli
mesajı size iletmeyi görevim addediyorum.
Bu toplum beni, irinli bir köpek sümüğü
topağının ilgilendirdiği kadar ilgilendiriyor.
Bu beyinsiz taşralı hödükleri
umursadığımı mı düşünüyorsun?
Hepsinin zekasını toplayıp
yüzle çarpsan bile,
ancak ayakkabını bağlayacak kadar
zekaya sahip olursun, onda da
üstünü başını salya sümük etmezlerse.
Bu sümüklü larvalara katlanamıyorum.
Bende kusma isteği yaratıyorlar. Ama bu
düşüncesiz koyunlar topluluğuna
yayın yapmanın bir iyi yanı var,
onları istediğim yana sürebiliyorum.
Yetmiş üç bin dolar! Voooo!
Yetmiş üç bin dolara vardık bile!
Tamam şövalyeler, hadi!
Başarabiliriz!
Nasılsın yabancı.
Teri? Burada ne işin var. Beni bir daha
görmek istemediğini sanıyordum.
Peki bu fikre nasıl kapıldın?
Eee, en büyük ip ucum bana beni bir
daha görmek istemediğini söylemendi.
Oh. George. Bu gece ne olursa olsun
seninle gurur duyduğumu
bilmeni istiyorum.
Harvey amca! Dinle, kesinlikle
parayı toplayacağız.
Ama beklediğimizden
bir iki dakika uzun sürebilir...
Bak evlat bana kalsa, istediğiniz
kadar zaman veririm.
Ama Büyük Louie dakik bir insandır.
Onu bekletmek istemem...
Tamam, tamam, çoğunuzun son dakikaya
kadar beklemekten hoşlandığını biliyorum.
Tamam işte o an! Bu son dakika!
Ne halt ediyorsunuz? Huzuru bozuyorsunuz.
Hadi.
Neden evde yatağında değilsin? Geri dur.
Çekil yolumdan. Dikkat et.
Bu parti bitti Bay Newman.
Bir daha söylesene...
- Tamam Fletcher, sen kazandın... parayı ver.
- Sakin ol.. Zamanı gelince Bay Bilchik.
Deli misin sen?!
Parayı ver!
Lütfen! Sorun olmazsa
birleşme gerçekleşmeden önce
bu insanlara söylemek istediğim
bir kaç şey var...
Sevgili dostlar.
Eminim ki bir gün,
yıkıcı bir eylem olan
buranın kapatılmasının...
Hey, bayım...
Şimdi olmaz, tamam mı...?
Hisse almak için çok mu geç kaldım.
- Geriye kalan ne varsa alıyorum.
- Burada ne kadar var?
İki bin dolar. Üstü kalsın.
Eee.. Bay Büyük Louie? Harvey Amcam
bunu vermek istedi.
Yetmiş beş bin dolar...
Hepsi burada.
Harvey Amca...
Hey! Orada neler oluyor?
Şimdi bir dakika durun!
Ne yaptığınızı zannediyorsunuz?
Başardık!
İstasyon bizim!
Vay şuna bakın
Bunu yapamazsın! Bir antlaşmamız
vardı hatırlasana? Sözlü bir antlaşma!
Dava açarım!
Ehh, boş versene pislik çuvalı.
R.J. Fletcher mı?
- Öyle olsa ne olur?
- Ben John Vickers, FCC'den.
İstasyonunuzun bu sene lisans yenilemek
için biraz geç kaldığını fark ettim.
Normalde böyle bir ihlal
resmi bir cezaya çarptırılır
ama son zamanlarda sizi izliyorum ve
üstümde büyük bir etki yarattınız.
Evet, lisansınızı iptal ediyorum.
Derhal yayından çekiliyorsunuz.
Merhaba! Ben
Pamela Finklestein, sizlere
inanılmaz gelişmeler sunuyorum.
Bir zamanların dev yayıncısı
ezilip yenilmekle kalmadı,
şansımıza lisansları da
FCC tarafından feshedildi.
Bu konuda ne diyeceksin
seni değersiz, salyalı domuz?
Baba! Babam nerde?
Burada neler oluyor?
Ahh...
Ben mi yaptım? Pardon!
Babaaaa!
Philo... Hey, bu işte gerçekten üstün
hizmet verdin ahbap. Sağ ol.
Hizmetinde olmaktan memnunum George.
Evet, görünüşe göre
bu gezegendeki görevim sona erdi.
Şimdi Zarkon gezegenindeki
evime dönmeliyim.
Tamam, peki, iyi eğlenceler.
Hey... iyi gidiyor evlat. İçinde olduğunu
bilmiyordum. Aferin.
Sağ ol Harvey Amca.
Sahile dönerken iyi yolculuklar.
- Esther Teyze'ye selam söyle.
- Tabii ki.
- Affedersiniz, siz R.J. Fletcher değil misiniz?
- Evet...
Stanley! Tebrikler,
bizi gerçekten kurtardın.
Hey George, bilmeni isterim ki senin takımının
bir parçası olmaktan dolayı gururluyum.
Eee, ben de seninle
gurur duyuyorum Stanley.
Aslında, minnettarlığımın simgesi olarak
sana bir hediye vermek istiyorum.
Bir ödül! Bu bu ben miyim?
'Stanley... Dünyanın En İyi
Temizlikçisi ve TV Yıldızı.'
Ah, George... Daha önce kimse
bana böyle bir ödül vermemişti.
Kocaman. George, sen benim
dünyadaki en iyi arkadaşımsın!
Bunu herkese göstereceğim!! Hey millet!
Bakın George bana ne verdi!
Hey! Hey, seni tanıyorum!
Sen bana 1955 çift renkli
bozukluk verensin! sağ olun bayım!
Bir servet değerindeymiş!
Onu bozdurduktan sonra
bir deste senet alacak kadar param oldu...
ayrıca bu harika saati verdiler.
Bu Ro-lex. Gördün mü?
Um, George?
Eee...
Hani sürekli kurduğun hayaller var ya?
Evet...?
Eee, bazen bunların
bir parçası olmama ne dersin?
Tatlım... şu andan itibaren,
hepsinin içinde olacaksın.
Ahh... George...
Sevgilim... Haydi
şimdi buradan gidelim...
- Haydi şimdi gidelim.
- Hayır sevgilim lütfen...
yarına kadar bekleyelim...
Ama niye? Niye?
Çünkü yarın... başka bir gün!
Bunu söyleyeceğini biliyordum.
Altyazı: Kubaş
#Put down your remote control
Throw out your TV Guide
#Put away your jacket
There's no need to go outside
#Don't you know that we control the horizontal
#We control the verticle, too
#We gonna make a couch potato out of you
That's what we gonna do now
#Don't change the channel
Don't touch that dial
#We got it all on UHF
#Kick off your sneakers
Stick around for a while
#We got it all on UHF
#Don't worry 'bout your laundry
Forget about your job
#Just crank up the volume
And yank off the ***
#We got it all, we got it all, we got it all on UHF
#Disconnect the phone and leave the dishes in the sink
#You better put away your homework
Prime time ain't no time to think
#All you do is make yourself a TV dinner
#Press your face right up against the screen
#We gonna show you thangs you ain't ever seen
#If you know what I mean, now
#Don't change the channel
Don't touch that dial
#We got it all on UHF
#Kick off your sneakers
Stick around for a while
#We got it all on UHF
#Don't worry 'bout your laundry
Forget about your job
#Just crank up the volume
And yank off the ***
#We got it all, we got it all, we got it all on UHF
#You can watch us all day
You can watch us all night
#You can watch us any time that you please
#You can sit around and stare at the picture tube
#'Till your brain turns into cottage cheese
#Don't change the channel
Don't touch that dial
#We got it all on UHF
#Kick off your sneakers
Stick around for a while
#We got it all on UHF
#Don't worry 'bout your laundry
Forget about your job
#Just crank up the volume
And yank off the ***
#We got it all, we got it all, we got it all on UHF
This Film is Dedicated to the Memory fo Trinidad Silva