Tip:
Highlight text to annotate it
X
8. Kapı açılmıyor!
Çark zarar görmüş, efendim!
Kontrolü kaybettik!
Kapıyı açamıyoruz!
- Çıkış orada
- Gördüm, tam güç ver.
Tam güç
90 derece
Şimdi!
Dayan, bebeğim!
Vay canına!
Bu işten anlıyorsun, kadın!
Daha eve varmadık.
Kapı ne durumda?
- Nöbetçiler iskeleye girmişler.
- Tanrım!
Geç mi kaldık?
-Kaç APU çalışır durumda?
- 13, Efendim.
Bana 3. kapıya en yakın olanını bağlayın.
Yükle!
Mermi işliyor.
Koş!
Yukarı bakın! Geliyorlar!
Çabuk ol!
Sıkışmış!
- Boşver, ufaklık!
- Kaç buradan!
Oldu!
Kaptan Mifune!
Hayır.
Geliyorlar.
Geliyorlar. Hammer.
Ne?
Kapıyı açmalısın.
Kapıyı açmalısın.
Yapabilirsin.
Dikkatli olun!
Başaramayacağız!
EMP'yi şimdi kullanalım!
Hadi... biri açsın... lütfen...
Ağırlık önde.
Kuş tüyü gibi hafif, Kuş tüyü gibi hafif
Komutanım, Kaptan Mifune'nin APU'su kalkmış
ve 3. kapıya doğru gidiyormuş.
Tetiği çok sıkma.
Kaptan Mifune'nin APU'su
3. kapıya ulaştı!
-Ne kadar zaman kaldı?
-Çarpmalarına iki dakika var.
-Kaptan Mifune, duyuyor musun?
Sanırım telsizi bozulmuş, efendim.
Mifune...
Ben Lock...
Beni duyabiliyor musun,
bilmiyorum ama eğer duyuyorsan...
Hammer iki dakikalık mesafede.
O kapıyı açmak için iki dakikan var, kaptan.
Link!
Ana güverteye git!
EMP'yi hazırla!
Yap şu işi, ufaklık.
Neo, inanıyorum!
Evet!
Ulaşabilir miyiz?
Buraya kadar başaramamak için gelmedik.
Neredeyse açıldı.
Neredeyse açıldı.
Ateşle, Link!
-Başardın.
Hayır, biz başardık.
Muhteşem bir pilotsun.
Bu dünyada bazı şeyler
asla değişmez.
Ama bazı şeyler de değişir.
Neyse ki değişiyorlar.
Link!
Zee?
- Link?
- Zee!
Geri döneceğini biliyordum.
Biliyordum.
Söz verdim.
Takmışsın.
Dalga mı geçiyorsun?
Asla çıkarmayacağım.
Üç kaptan, bir gemi. sanırım diğer gemiler de
benzer anlamsız durumlarda kaybedilmiştir.
Seni görmek de çok güzel, Jason.
Konsey açıklamanızı duymak için bekliyor.
Katılamazsam beni mazur görün ama bu yıkıntıdan birşeyler kurtarmaya çalışmam gerekiyor.
Birşey mi kaçırdım, komutan?
Günü kurtardığımızı sanıyordum.
Sizin neyiniz var?
Beş dakika ilerisini göremiyorsunuz.
EMP neredeyse tüm APU'ların
bütün parçalarını bozdu.
Makinelerin yerinde olsaydım, şu anda
elimdeki tüm Nöbetçileri buraya yollardım.
Kurtarmak mı, kaptan?
Bizi onlara gümüş tepsi içinde sundunuz.
Hadi, kes artık.
Köprü temizlendi.
Sesi duyuyor musun?
O kabloyu doğru bağla!
Bu sistemin çalışmasını istiyorum.
Komutanım geliyorlarmış!
Herkese geri çekilme emri ver.
Bacayı kaptın. Hemen.
Kımıldayın!
Aman Tanrım!
-Herkes içerde.
-Yapın.
-Kımıldayın!
-Uzaklaşın!
Sıra sizde.
Demek onlara geminizi verdiniz.
Doğru, senatör. Verdim.
Yapmayı planladığı şeyi bilmenize rağmen.
Kahin bununla ilgili birşey söylemiş miydi?
Bana Neo'nun yardımıma ihtiyacı olacağını
ve vakti geldiğinde yardım edip etmemeye
karar vereceğimi söyledi.
Ama tek bir aracın onların tüm savunma
sistemlerine karşı ne şansı olabilir?
Hiç. Bu tamamen imkansız...
...ama o dinlemedi bile.
Cephane bile almadı.
Tamamen çıldırmıştı.
Hayır, çıldırmamıştı.
Neo yapması gerektiğine inandığı şeyi yapıyor.
Yaptığı şey doğru mu,bilmiyorum.
Makinelerin şehrine ulaşabilecek mi,bilmiyorum.
Ve eğer ulaşırsa,
bizi kurtarmak için ne yapabilir,bilmiyorum.
Ama biliyorum ki,vücudunda
tek bir nefes bile kaldığı sürece...
pes etmeyecektir.
Ve biz de pes edemeyiz.
Sıcaklık düşüyor.
işte başlıyoruz.
Tarlaların üstündeyiz, değil mi?
Bunu nasıl anladın?
Hissedebiliyorum.
Şu tarafa.
İşte izleyeceğimiz yol,
görebiliyor musun?
Üç hat var.Enerji hatları.
Onları takip et.
Ne yapıyorlar?
Bilmiyorum.
Teğmen!
Kahretsin!
Şimdi ne yapacağız, komutanım?
Artık sadece an meselesi.
Makineler bu şehrin duvarlarını aşacaklar.
Konseyin tapınaktaki diğer sivillere
katılmasını öneririm.
Ne kadar varktimiz kaldı?
İki saat. Belki de daha az
Adamlarım son savunmamızı yapmak için
girişe silah yığmaya başladı.
Bunun ötesinde yapabileceğim
başka birşey yok.
Sizce hayatta kalma şansımız var mı?
Yerinizde olsam bu soruyu bana sormazdım.
Ona sorardım.
Neden?
Çünkü mucizelere inanan o.
Şurası. Şu yuvarlak bina.
İşte orası.
Sence şansımız var mı?
- Evet
Eğer başaracağımızı söylersen inanırım.
Başaracağız.
Mecburuz.
Nöbetçiler!
Sayıları çok fazla!
Tuttum!
Hadi, Neo yardım et!
Onları yenemem.
-Ne yapacağız?
-Yüksel!
- Oraya.
- Ne?
Gökyüzüne.
Tek yolu bu.
O zaman yükseliyoruz.
Çok güzel.
Ateşleyicileri çalıştır!
Bir daha dene!
Daha yavaşça.
Şimdi!
Trin?
Trinity?
Trinity?!
- Buradayım.
- Neredesin?
Burada.
Başardık.
Başaracağımızı söylemiştin.
İnanılmaz, Trin.
Her yerde ışık var.
Her şey ışıktan yapılmış.
Keşke benim gördüklerimi görebilseydin.
Bana o kadar çok şey gösterdin ki.
Ne oldu, Trinity?
Ne var?
Seninle gidemem, Neo.
Gidebileceğim yere kadar gittim.
Ne?
Oh, hayır!
Hayır, hayır, hayır, hayır!
Önemli değil.
Vakit geldi.
Ben yapabileceğim kadarını yaptım.
Artık gerisini sen yapmalısın.
Bitirmelisin.
Zion'u kurtarmalısın.
Yapamam.
Sen olmadan yapamam.
Evet, yapabilirsin.
Yapacaksın.
İnanıyordum. Hep inandım.
Trinity.
Trinity. Ölemezsin!
Ölemezsin..
Ölemezsin..
Evet, ölebilirim.
Beni bir kere geri getirdin.
Ama bu sefer yapamazsın.
Hatırlıyor musun?
sana söylediğim son şey...
Özür dilerim demiştin.
Keşke demeseydim.
Aklımdan geçen son düşünce şuydu...
...keşke bir şansım daha olsaydı...
...gerçekten önemi olan
tek şeyi söyleyebilmek için...
...Seni ne kadar sevdiğimi
söyleyebilmek için bir şans.
Seninle geçirdiğim her an için
ne kadar minnettar olduğumu söyleyebilmek için...
Ama söylemek istediğim şeyi
nasıl söyleyeceğimi öğrendiğimde...
...çok geçti.
Ama sen beni geri getirdin.
Dileğimi gerçekleştirdin.
En çok söylemek istediğim şeyi
söyleyebilmem için bir şans daha...
Öp beni...
...bir kez daha...
Öp beni.
Silahları doldurun,
tek şansımız var!
Şu kahrolası şeyi yerine monte edin.
- Acele et.
Gidelim! Gidelim! Gidelim!
Neo...
...eğer birşeyler yapacaksan,
çabuk olsan iyi olur.
Sadece söylemeye geldiğim şeyi
söylemek istiyorum.
Söyledikten sonra bana ne istiyorsanız yapın.
Sizi durdurmaya çalışmayacağım.
Konuş!
Smith adındaki program kontrolünüzden çıktı.
Yakında Matrix'e yayıldığı gibi
şehrinize de yayılacak.
Onu durduramazsınız.
Ama ben durdurabilirim.
Sana ihtiyacımız yok!
Hiçbir şeye ihtiyacımız yok!
Bu doğruysa,
o zaman hata etmişim.
Beni hemen öldürmelisiniz.
Ne istiyorsun?
Barış.
Ne yapıyorlar?
Sen ne yapıyorsun?
Morpheus!
Ya başarısız olursan?
Olmayacağım.
Neo.
Bizim için savaşıyor.
Bay Anderson. Hoşgeldiniz.
Sizi özlemiştik.
Mekana yaptıklarımı beğendiniz mi?
Bu gece sona erecek.
Biliyorum.Gördüm.
Bu yüzden diğer benler sadece gösteriyi izleyecekler.
Çünkü sizi dövenin ben olduğumu biliyoruz.
Hissedebiliyor musunuz, Bay Anderson?
Size yaklaşıyor.
Ben hissedebiliyorum.
Aslında size teşekkür etmeliyim çünkü
sonuçta bana hayatın amacını öğreten
sizin hayatınızdı.
Hayatın amacı sona erdirilmektir.
Neden, Bay Anderson? Neden?
Neden?
Bunu neden yapıyorsunuz?
Neden kalkıyorsunuz?
Neden savaşmaya devam ediyorsunuz?
Bir amaç uğruna savaştığınıza mı inanıyorsunuz?
sadece hayatta kalmaktan daha önemli birşey için?
Bir amaç uğruna savaştığınıza mı inanıyorsunuz?
sadece hayatta kalmaktan daha önemli birşey için?
Bana ne olduğunu söyleyebilir misiniz?
Ne olduğunu siz biliyor musunuz acaba?
Özgürlük için mi? Gerçek?
Belki de barış içindir?
Aşk için olabilir mi?
Bunların hepsi ilüzyon, Bay Anderson.
Algının kaprisleri.
Anlamı ya da amacı olmayan bir varoluşu
haklı göstermeye çalışan...
Anlamı ya da amacı olmayan bir varoluşu
haklı göstermeye çalışan...
güçsüz insan aklının geçici soyutlamaları.
Ve hepsi de Matrix'in kendisi kadar yapay!
Ama aşk kadar yavan birşeyi...
...ancak insan zihni icat edebilirdi.
Bunu görebiliyor olmalısınız, Bay Anderson.
Şimdiye kadar öğrenmiş olmalısınız.
Kazanamazsınız.Savaşmaya devam etmeniz anlamsız.
Neden, Bay Anderson, neden?
Neden ısrar ediyorsunuz?
Çünkü bunu seçtim.
Bu benim dünyam!
Benim dünyam!
Dur...
Bunu gördüm!
İşte bu. Bu son.
Evet.
Siz aynı böyle orada yatıyordunuz.
Ben de... Ben..
Ben de burada duruyordum.
Bir şey söylemem gerekiyor.
Şey diyorum...
Başlangıcı olan herşeyin
bir sonu vardır, Neo.
Ne?
Ne dedim ben?
Hayır
Hayır.Bu doğru değil.Doğru olamaz.
Benden uzak dur!
Neden korkuyorsun?
Bu bir numara!
Haklıydın, Smith.
Sen hep haklıydın.
Kaçınılmazdı.
Bitti mi?
Hayır, hayır, hayır!
Hayır, Bu adil değil.
Tamam.
Bu hiç mantıklı değil.
Başardı.
Bizi kurtardı.
Bizi kurtardı.
Başardı! Başardı!
Başardı!
Başardı! Bitti!
Bitti! Başardı!
- Başardı
- Ne? Ne oldu?
Efendim,
Başardı Efendim
Neo! Başardı!
-Neyi başardı?
-Savaşı sona erdirdi!
Makineler gittiler!
Savaş bitti, efendim!
Savaş bitti.
Zion!
Zion! Bitti!
Bitti!
Savaş bitti!
Savaş bitti!
O kadar uzun zaman...
...bu anın hayalini kurdum ki...
Bu gerçek mi?
Neo, her neredeysen...
...teşekkür ederim.
Günaydın.
Bak sen,
...buna sürpriz denmez de, ne denir?
Çok tehlikeli bir oyun oynadın.
Değişim her zaman tehlikelidir.
Bu barışın ne kadar süreceğini sanıyorsun?
Mümkün olduğunca uzun.
Diğerleri ne olacak?
Hangi diğerleri?
Çıkmak isteyenler.
Elbette salıverilecekler.
Söz verdin.
Sen beni ne sanıyorsun?
İnsan mı?
Kahin!
- Seni bulamayacağız diye çok korktuk.
- Artık herşey yolunda.
- Bak! Bak!
- Şuna bakın!
- Bak! Bak!
- Şuna bakın!
Çok güzel.
- Sen mi yaptın?
- Neo için.
Çok hoş.
Eminim çok beğenirdi.
Onu bir daha görecek miyiz?
Sanırım.
Bir gün...
Başından beri biliyor muydun?
Hayır. Hayır, bilmiyordum.
Ama inandım.
İnandım.