Tip:
Highlight text to annotate it
X
Öğrenciyken, Cambridge'de
kimyacı Alfie Maddock'tan eğitim aldım.
2. Dünya Savaşı devam ediyorken, Kanada'da
plütonyumun kimyası üzerine çalışıyordu. Bir gece
Birleşik Krallığın sahip olduğu bütün plütonyumu, sadece 10 miligram,
laboratuarın tezgahına döktü,
ve ardından şunları söyledi: "Aman Tanrım, onu döktüm"
neyse, gitti, bir testere aldı ve tahta tezgahı büyük parçalar halinde
böldü, tahtaları yaktı, döktüğü 10 mg'lık maddenin 9.5 mg’sini
geri aldı. Bunu kimse bilmiyordu,
tezgahı tamir ederken çok yoruldu.
Sabah olduğunda tezgahta
ne yaptığını gösteren büyük bir delik vardı.
Evet, sanırım plütonyumun çok tanınması, belirli bazı nükleer
bomba türlerinde kullanılıyor olmasından kaynaklanıyor.
Oldukça ilginç bir element ve inanılmaz ağır.
Elinizde tutacağınız bir golf topu büyüklüğündeki plütonyum,
yarım kilogramdan daha fazla ağırlığa sahiptir.
Ağır bir golf topu kadar. Onu elinize alacaksanız,
bir kaç kat eldiven giymeniz
ve içlerinden en az birinin kurşun kaplı olması gerekmektedir.
Plütonyumu tutmak, elinizde çok çok sıcak bir kupa çay tutmak gibidir.
Bu durum ortaya çıkan radyoaktiflikten kaynaklanmaktadır.
Hissedeceğiniz şey yalnızca radyoaktifliğin kesilme ısısı.
Aslında ilginç bir deneyime sahibim,
bir konferansta, bir bayanla oturuyordum, ona kim olduğunu ve
konferansta niçin bulunduğunu sormuştum,
süper akışkan sıvılarla ilgileniyordu. Yüksek basınçlı gazlar ve çözücüler.
Ve ona neden bununla ilgilendiğini sordum. Çalışmalarının
plütonyum silahlarıyla ilgili olduğunu söyledi. Atom bombasının
yapımında kullanılan maddeler yani. Klorlu çözücüler
kullanmanın çevrede yaratacağı etkiden dolayı kaygı duyduğunu belirtti.
Karbon ve klor alaşımları atom
bombası yapımında kullanılabilen plütonyumu ayrıştırabiliyor.
Neyse, hanımefendi konferansta, yüksek basınçlı karbon dioksit kullanıp
kullanamayabileceğini ve bunun, çevreye zarar vermeden atom bombası
üretmenin alternatif bir yolu olup olmadığını görmek için bulunuyordu.
Bu biraz ürkütücüydü. Çevre hakkında kaygı verici.
Bunu sevdim, daha çevre dostu bombalar yapmaya çalışmak.
Bunu hiç görmedim çünkü bu durumla başa çıkabilmeniz için gerekli olan
imkanlar, normal bir üniversitede bulabileceğinizin ötesinde şeyler.
Plütonyum hakkında birkaç etkileyici olay biliyorum,
inanılmaz derecede ağır şeyler. Atom Silahları Ajansından birkaç kişi
bu maddenin birazını kesmek istedi.
Bu kişilerden üçü, bir demir testere ve demir testere bıçaklarının
yardımıyla saatlerce uğraştılar, çok küçük parçalara ayırmadan
önce. Bu inanılmaz zordu. Boyutuna göre çok yüksek
bir ağırlık.
Plütonyum çok zehirli bir elementtir ve bununla ilgili
birçok olay yaşanmıştır. Özellikle en bilineni Amerika'da yaşayan
Karen Silkwood'un zehirlenmesi, plütonyum zehrinin belirtilerine
buzdolabında ve evinin tamamında rastlanmasıydı.
Bu olay, kardeşimin 1970’li yıllarda yazdığı "Stronger Then The Sun"
adlı filmin ilham kaynağıydı. Bu, onun çektiği ilk televizyon filmleri
arasında en başarılı olanlarındandı. Belki de plütonyum hakkında
bilinen küçük bir şey daha var. Bu madde nükleer silahlarda
kullanıldığından ve 1960’lı ve 1970’li yıllarda
aya çıkan astronotlar için güç kaynağı olduğundan dolayı
kötü bir imaja sahiptir.
Altyazılar: Arş.Gör.Mehmet Kokoç & Arş.Gör.Ayşenur Özlü / Karadeniz Teknik Üniversitesi