Tip:
Highlight text to annotate it
X
Beni Cuma'dan önce çağırdılar. Tripoli'ye gidiyordum,
beni orada pazara götürdüler.
İtlafın sonucunu görünce,
itlafta insanlara neler olanı görünce şaşırdım.
Sonra sordum ki,
bu olaylardan kim yararlanıyor?
Filistin mi yararlanıyor?
Maruniler mi, sunniler mi yararlanıyor?
Şiiler mi yararlanıyor? Batı, ermeniler, türkler; onlar mı yararlanıyor?
Kim bundan yararlanıyor? M: İsrail. Ş: Şeytanın dışında kimse.
Şeytan diyor ki: "Üzerlerinde durarak yıktım."
İnsanlar artık düşünmüyorlar.
Hanbeliler; Suriye'lilerin kazandığını düşünmüyorum
çünkü o kadar ruh buradan ayrılsa da
ordu ve sivillerden de kaybettiler.
Bizde bir atasözü vardır, "İki dövüşen insanın
arasına giren ya yaralanır, ya ölür".
Yaralanır ya da ölür ki
araya girdiği için kendi
payını alır. Duydum böyle bir şey.
Şeyh Abdullah Dağıstani Hazretlerini dinlerdim.
Derdi ki, Peygamber Efendimiz, alaihis-salatu was-salam,
"Ahir zamanda insanlar tayfaları köy ve
şehirlerde birbiriyle savaşacaklar" dedi.
Her devlet kendi içinde savaşacak.
Başkalarıyla savaşmayacaklar.
Başkalarıyla savaşmayı bırakıp
kendi içlerinde savaşacaklar.
İşte 17 senedir savaşıyorlar.
Sadaqa RasulAllah. Bu savaş, sivil savaştır.
Aynı milletin insanları birbiriyle savaşıyor.
Elde ettikleri de kandır.
Akıl işi midir bu? Lübnan'lılar için üzgünüm.
Lübnan önceden nasıldı! Şimdi inanamıyorum,
artık inanamıyorum haline. Rüya gibi.
Bunların hepsi ne içindir? Ne için?
Bu insanlar akılsız olmuş. SubhanAllah.
Burada oluyor bunlar. Irak, kendilerini
mahvettiler. Çünkü onların başındaki
akılsız biridir. Tek kişinin yüzünden
dışarıdan zorluk geldi.
İran da aynı şekilde. Afganlar da aynı.
Türkler de birbiriyle savaşıyor. Dolayısıyla...
M: Türkler nasıl savaşıyor?
Ş: Kürtlerden dolayı.
Patlama, ateş oldu ve başladı.
İsyan olan her ülkede 2 taraf oluştu
ve birbirine karşı gelmeye başladılar.
Savaş arttı.
Artık hiçbir ülke
yoktur ki
insanlar kanaat ve
barışta yaşasınlar.
Pakistan'ı ziyaret ettim, o da öyle.
Malezya'yı ziyaret ettim, o da öyle. Sri Lanka da öyle,
birkaç ay önce gittim oraya.
M: Sri Lanka'da çok Nakşibendi var, doğru mu?
Ş: Her yerde milyonlarca Nakşibendi
olan insanlar var.
Onlar karışmazlar.
Aslında tarikatımız tabii
kavgaya, karışmaya yol vermez.
"Wa ufawwidu amri illa Llah,
In Allaha Basirun Bil-'Ibad." (dua)
Her amelimizi tüm ameller Sahibine bırakıyoruz
ve tüm ameller baştan sona Allah'adır.
Tarikat edebi şudur ki,
bir bela olduğu zaman
Allah onu ortadan kaldırana kadar sabırlı olmamız lazım.
Gökyüzü bulutludur.
İnsanlar gökyüzünü temizleyebilir mi?
Güneşi getirebilir mi? Hayır.
Ülkeyi kaygı ve savaş kaptığı zaman da
aynıdır. Wa malahum kashif ila Llah -
Allah'tan başka onu kaldıracak kimse yok
Allah ne zaman isterse, o zaman kaldırır.
Dolayısıyla, lütfedildiği vakit
mümin Rabbi'sine şükretmesi lazım.
Ve sıkıntı anında sabırlı olmamız gerek.
Hiç kimsenin durumu değiştirme imkanı yoktur. "İnna
Allaha la yughayyiru ma biqawmin hatta yughayyiru ma bi'anfusihim."(13:11)
İnsanlar yollarını değiştirdiği zaman,
amellerini, yollarını düzelttiği zaman
Allah ancak o vakit durumlarını düzeltir.
Eğer insanlar aynı olarak kalırsa,
durumları değişmeyecektir.
Hindistan cevizi ağaçları vardır.
Meyvesi hazır olur ve
meyvesini topladığın zaman
ağaç tekrar meyve vermeye hazır olur.
Bir yerin sıkıntısı kaldırılıp
insanları hikmet alamadıysa,
derslerini öğrenmiyorlarsa,
talimatı kabul etmiyorlarsa,
o zaman gene sıkıntı gelir onlara,
öncekisi gibi veya daha beter.
Dolayısıyla, o ülkenin insanlarına
yaşadıkları sıkıntılardan
hikmet almak ve tevekkül etmek şarttır.
Tevekkül etmenin manası da
kan dökümüne sebep olanı bırakmaktır.
Bırakmazlarsa, aynı şey tekrar başlarına gelecektir.
Zorluklardan sayılı insan hikmet alır. İnsanlar
ne olduğunu çabuk unuturlar.
M: Lübnan'da bir gelişme gördünüz mü? İnsanların nefislerinde
savaştan önce ve sonra bir değişiklik gördünüz mü? Ş: Sen iyi bilirsin.
Ben görmedim. "Wa qalilun min 'ibadiya sh-shakuru"(34:13)
Azı şükrediyor, çoğu şikayet ediyor.
Elhamdulillah buraya geldiğimde
Rabbi'me şükrettim ki barış sağlanmış
ve hükümet tüm gücünü gösteriyor.
Yani gücü zahirde.
Baştaki gibi değil, o zaman gücü yoktu
Lübnan hükümetinin. Şimdi
Lübnan'ın ordusu ortaya çıktığı için
mutluyum ve memnunum.
Dün gece...
15 gündür buradayım ve görmedim
ama dün gece ordunun tanklarını
her kontrol noktasında gördüm. Her yere
dağıttıklarını söylediler. Lübnan'ın ordusu.
Gurur duydum ve
memnun oldum ki
ülkede sağlam bir otorite var.
Çünkü otoritenin olmaması ülkede olanlara sebep oldu.
Geçmişte, mesela yangın istasyonu varsa
yangın olduğu zaman hemen gelir ve
söndürürdü. Ama bu daha öncesinde mümkün değildi.
İlk hata otoritenin açık olmasıydı.
Her isteyen genç,
ülkenin adamları
gelip kendileri yerleşiyordu.
Şimdi artık otorite var. Otorite olduğunu hissediyorum.
Güçlü bir ordu var. Ve güçlerinin her
kontrol noktasında gösteriyorlar. Tanklar da maşaAllah,
önceden görmedim, yeniler.
Satın mı aldılar yoksa birileri mi verdi
neyse Elhamdulillah. Ümidimiz
bu sene içerisinde daha iyi olacaktır.
Lübnan halkı itlaf ve sıkıntı dönemini
atlatmıştır.
Şimdi sıra başkalarında,
diğer kalan ülkelerde.
Allah'a sığınırız. Her zaman gençlerimiz
çocuklarımızı koruması için dua ederim.
Büyüklerimiz için rahmet isterim.
Bizim zayıflığımıza ve gençlerimize rahmet eyle
sıkıntı çekmesinler. Şu aptallar,
akılsızlar neler yaptı.
Ya Rabbi, biz değil onların zorluk çekme sırası gelsin.
Üzerlerine gitsin ve kalsın. Onların olsun, bizim değil.
Bu duayı hiç bırakmam. Zalimler,
Allah onların sırasını getirsin. Tüm
zalimlerin sırası gelsin. "Zulmet devamlı olamaz
çünkü devam ederse her şeyi yıkar" Hadis-i Şerif.
Wa Min Allahi at-Tawfiq, Bi Hurmati-l Fatiha.