Tip:
Highlight text to annotate it
X
Entegre Eğitimi üzerine İkinci Uluslararası Konferans “Entegre Eğitimi - Yenilik, Eğilim ve İhtiyaç” Üsküp, 14-15 Aralık, 2013
14 ve 15 Aralık, 2013 yılında Nansen Diyalog Merkezi
Üsküp ve Kuzey İrlanda Entegre Eğitimi Konseyinin ortaklığı
ile “Entegre Eğitimi - yenilik, eğilim ve ihtiyaç” başlığı altında
Entegre Eğitimi hakkında ikinci uluslararası konferansını
organize ederek, Üsküp’te gerçekleştirildi. Konferans toplantısına 140 katılımcı
katılarak, ilköğretim ve lise öğretim okullarında çalışan öğretmenlere
yönelik olup öğretmen kapasitesini, yeteneklerini geliştirmek ve
güçlendirmek için olumlu deneyimler elde etmeleri konferansın
temel amaçlarındandı.
Entegre eğitimi üzerinde düzenlenen iki günlük konferans,
NDM Üsküp’e bağlı Eğitim, öğretim ve geliştirme bölümü
menajeri Bilyana Krsteska-Papik’in açılış konuşmasıyla başlayarak, konferans
katılımcılarını selamlayarak, uluslararası uzmanlar ekibini ve Kuzey İrlanda,
Norveç ve Türkiye Cumhuriyeti’nden gelen özel misafirlerini tanıttı.
NDM Üsküp İcra Müdürü, Saşo Stoykovski, Entegre eğitimi alanında
uluslararası çağta gerçekleştirilen çalışmaların paylaşımı ve bunları
örnekler ile sunularak, Entegre Eğitimi alanı üzerinde
çalışan öğretmen kadrosunun becerilerini ve yeteneklerini güçlendirmek için
konferansın iyi bir çalışma olduğunu söyleyerek, konferansın öneminden bahsetti.
Bugün, Entegre eğitimi için gerçekleştirilen ikinci uluslararası
Saşo Stoykovski NDM Üsküp İcra Müdürü
konferans ile geçen yıl Ağustos ayında eğitimlere başlayan
birinci nesil öğretmenlerin ileri düzey eğitimlerin
tamamlandığını söyleyebilriz.
Değerli Öğretmenler, Sizin, uzmansal alanda ilerlemeniz ve
entegre eğitimi alanında iki gün içerisinde gerçekleştirilmesini
düşündüğümüz Entegre eğitimi alanında konferansın ve uluslararası uzmanlar
ve sunucular tarafından sizlere sunulacak eğitimlerin
yararlı olacağını düşünmekteyim.
Entegre eğitimi hakkında düzenlenen ikinci uluslararası
konferansta sunulacak konuların tamamı yardımı ile çok
sayıda olumlu örnekler sunularak; entegre eğitimi alanında
gerçekleştirilmiş ve gerçekleştirilecek başarılı pratik çalışmalar
ve yeni bilgi örnekleri sunululacaktır; aynı zamanda
Entegre Eğitimi için Nansen Modeline göre hazırlanmış ve
gerçekleştirilen etkinliklerin esnasında entegre alanında eğitim-öğretim
esnasında gerçekleştirilmiş kaliteli becerilerin elde edilmesine neden olacaktır.
Ayrıca bütün bu konular esnasında çok sayıda soru işaretleri sizde
uyandırarak, Makedonya C.’nde entegre eğitimi alanında çalışanlar
olarak ve fikrin destekçileri olarak sizlerde büyük sayıda
tartışmalara da yol açacağını düşünmekteyim.
Bunlar sizleri daha da güçlendirerek, destekleyerek bu alanda
karşınıza çıkabilecek engelleri aşmanız için sizleri
daha da güçlü olmanızı sağlayacaktır.
Entegre eğitimi alanında karşınıza çıkabilecek sorunlar,
zorluk veya engel olarak düşünülmesi gerekmemektedir,
çünkü bütün bu sorunlar eğitim sistemimizdeki gelişim
sürecinin birer basamağı olduğunu söyleyebilirim.
Bu süreç özel, hasas olduğunu söyleyebilirim çünkü
bireysel transformasyon veya dönüşümle başlar, daha sonra
okulda devam eder ve daha geniş çapta toplumsal
çevrenin değişime uğraması iiçin ön koşul olarak yerel
çevrenin, ortamın da değişim gerçekleştirmesi gerektiğine inanıyorum.
Bunun yeni başlayan bir süreç olduğunu unutmamız gerekiyor,
öyle ki bu süreç desteklenmeli ve teşvik edilmelidir.
Bu bir süreç olarak çok sayıda olayları içine almaktadır,
ancak uzun vadeli ve çok katmanlı sürecin en önemli etkenleri
olarak ve bu fikrin tanıtıcıları olarak siz değerli ilköğretim
ve lise öğretmenleri önemli rol oynadığınızı unutmayınız.
Çağdaş eğitim-öğretim sistemin önemli ve ilk
amaçlarından ve görevlerinden biri entegre eğitimi
sürecinin inşaa edilmesindeki başlıca ve gelecekteki
basamakları geçmeniz esnasında yeni fikirler üretmede
önemli görevlerinizin olduğunu unutmamalısınız.
Değerli misafirler, baylar ve bayanlar, amaçlarımızı gerçekleştirmek
için yeni adımlar atmamız için konferansın hepimize yardımcı
olacağını düşünmekteyim.
Entegre Eğitimi alanında düzenlenen İkinci Uluslararası
Konferansın açılışını resmi olarak ilan etmek isterim.
Teşekkür ederim...
NDM Üsküp’ün ilerlemesinde ve çalışmaya başladığı
yıllarda karşılaştığı zorluklar ve çalışmaları ile bugüne
kadar onların var olması, aynı zamanda 2011 yılında hak
edilmiş olan Uluslarası Maks van der Ştul ödülüne layık
görülmesi, AGİT Milli Azınlıklar Yüksek Komiseri olan
sayın Astrid Tors’un sürdürdüğü desteğin birkaç
sebeplerinden biri olduğunu, video görüntüsü yardımıyla
sayın Stefani Marsel - Milli Azınlıklar Yüksek Komiserliği
Baş Danışmanı tarafından iletildi.
Stefani Marsel, MAYK Baş Danışmanı
Saygı değer Nansen Diyalog Merkezi Üsküp ve konferansa katılan sayın katılımcılar,
Ben Stefani Marsal, sayın Astrid Tors Milli Azınlıklar Yüksek
Komiseri baş danışmanıyım ve entegre eğitimi alanında
düzenlemiş olduğunuz konferansa konuşmacı olarak
katılmam beni çok memnun etti.
Milli Azınlıklar Yüksek Komiserliği’nin bulunduğu
Hollanda, Lahey’den sizlere sesleniyorum.
Aynı şehirde iki yıl önce, 24 Ekim 2011 yılında, Lahey’de
Nansen Diyalog Merkezi Üsküp’ün entegre eğitimi alanında
göstermiş oldukları özel başarılardan dolayı Maks van der Ştul
ödülüne layık görüldüler. Saşo ve Veton’un da bu
özel günü çok iyi hatırladıklarına inanıyorum.
Onlara, entegre eğitimin tanıtılmasına ve etnikler arası işbirliğin
sağlanmasında göstermiş oldukları özel çalışmalarından dolayı,
Milli Azınlıklar Yüksek Komiserliği tarafından seçilerek,
Maks van der Ştul ödülüne layık görüldüler. Hollanda Lahey’de
bulunan MAYK tarafından önemli mesajlar iletme
fırsatı buldu.
Bu Nansen Diyalog Merkezi Üsküp’ün iyi ve başarılı
bir şekilde hak edilmiş bir ödüldü. Merkez, 2000 yılında
büyük zorluklar karşısında çalışmalarına başlayarak ve bugüne
kadar taşıyabilmek büyük bir başarının elde edilmiş sonucudur.
Bugün ise başarılarını 10 belediye de devam ederek,
farklı siyasetlere ait olmalarına bağlı kalarak bu belediyelerde
başarıların devamı sürdürülmüştür.
Önemli olan bir diğer çalışma da Eğitim Merkezinin kurulmasıdır.
Bu şekilde başarmış olduğunuz çalışmaların neticesi
olarak entegre eğitimine göstermiş olduğunuz ilgi ve diyalog
yardımıyla entegre eğitimin nasıl sağlanabileceğini
göstermiş oldunuz. Karşınızda büyük sorunlar ve engeller
olduğunu biliyoruz ancak sizin iyi geliştirilmiş tecrübeleriniz iyi
korunmuş olması gerektiğini de unutmayın. Ayrıca,
bundan dolayı üç yıl önce Üsküp Hükümeti Entegre eğitimi
Stratejisini destekleme esnasında sizin çalışmalarınızı
dikkate alarak, stratejinin gerçekleştirilmesi için maddi
desteğin de sunulması gerekmektedir.
Bugün, Yüksek Komiser sizlerle birlikte olmadığından
dolayı, onun adına ben sizlere üç mesaj ileteceğim:
Birincisi, Nansen Diyalog Merkezi Üsküp ve bölgede
bulunan bütün Nansen Diyalog Merkezlerine.
İnanıyorum ki sizler yeni nesiller için umut teşkil etmektesiniz.
Sizler toplumunuzda dil öğrenmenin ayırımcılığa gidileceğine
bir neden olmamalıdır. Bu çalışmalar çocukların bölünmesine
neden olamaz. Bundan dolayı Nansen Diyalog Merkezleri
her gün yaptıkları çalışmalar ile kişiliğin nasıl
korunacağını ve birlikte, yan yana eğitim
görebileceklerini en iyi şekilde göstermektesiniz.
İkinci mesajı ise salonda bulunan ve okullarda çalışan
bütün öğretmen ve okul müdürlerine iletmek isterim.
Bizler, siz olmadan entegre eğitimi hakkında hiçbir
şey konuşamayız ve bu esnada entegre eğitimi alanında
göstermiş olduğunuz çalışmalar ve entegre eğitimi
alanında verilen eğitimler toplumlardaki çok etnikli gerçeğin kabul
edilmediği takdirde hiçbir işlevliği kalmayacağını bildirmek isterim.
Aynı zamanda başarılı çalışmalar elde etmeniz için önemli
desteklere ihtiyacınızın olduğuna farkındayız-yerel temsilcilerin
desteğinin çok önemli olduğunu buradan iletiyorum, bunu
söylememdeki amaç salonda belediye temsilcilerinin bulunduğundandır.
Benim sonuç olarak üçüncü ve son mesajım, konferansa
katılan bütün katılımcılara, salonda bulunan bütün misafirlere ve
entegre eğitimine inanan ve destekleyen herkese, iki günlük
konferansınızda iyi çalışmalar diler ve entegre eğitimi
alanında kendi görüş ve tecrübelerinizi paylaşabileceğiniz
bir ortamın olması için iki günlük konferansınızın
başarılı geçmesini dilerim. Teşekkür ederim!
Norveç, Lilehamer’de bulunan Nansen Akademisi’nden
katılan Prof. İnge Aydsvag, konferansın açılışını
kendisi tarafından yapılarak, “Toplumdaki öğretmenleri rolü ve
entegre okullarının gelişiminde öğretmenlerin
oynadığı roller” konusu ile başladı.
Hazırlanan sunum yardımıyla öğretmenlerebir temel oluşturarak,
yeni nesillerin eğitimi esnasında, çocukların eğitilmesi v
e terbiye açısından geliştirilmesi için önemli rol oynayarak
karmaşık toplumlarda birlikte yaşamayı öğretmektedir.
Aytsvag kendi konuşmasında şu açıklamada bulundu,
bizlerin öğretme esnasında öğretiğimiz ve çocuklara neyin
üzerine eğitim verdiğimiz aslında nasıl bir dünyada yaşayacağımıza
karar vermektedir. yeni zaman ve küresel değişmelerde
bulunduğumuzda-öğretmen kadrosunun iyileştirilmesi için çok etnikli
ve çok dinli toplumun oluşturulmasında büyük etkisi vardır.
Sunumu gerçekleştiren profesör, eğitim sisteminde
reformun oluşturulması gerektiğini söyleyerek, yeni öğretim derslerin
eklenmesi, zorunlu derslerin zaman açısından süresinin
değişimi, genel eğitim programının öğrencinin bireysel
ihtiyaçlarına göre hazırlanması gerektiğini ifade etti.
İnge Aydsvag Lilehamer, Nansen Akademisi Profesörü
Bugün, sizlere on yönerge ( kılavız) hazırladım.
Daha iyi öğretmen olmak için on emir değil, on yönergeyi
sizlere açıklayacağım. Bunları kabul edip
Birincisi, kendi ders verdiğiniz öğretim dersini
iyi bilmeniz ve tanımanız gerekir.
Öğretiğiniz her bilgi kaliteli eğitimin temelini
oluşturmaktadır.
Eğer öğretmen kendi ders verdiği öğretim dersini
sevmedi ise o zaman öğrencilerin de bu derse
karşı ilgilerinin yüksek olmasını bekleyemeyiz.
Çocuklar dersi benim yardımımla, öğretmenin desteği
ile tanıyabilir ve çocuğun bu derse yönelik ilgisi yok
ise o zaman bu derste başarı elde
etmesi beklenemez.
İkinci yönerge, öğrencilerini sevmek zorundasınız.
Sevgi aranan bir şey olmadığını biliyoruz, ancak
sevginin kaynağı içerden olmalıdır.
Neden önemlidir?
Önemi çok büyüktür, çünkü çocuklarımıza karşı sevgiyi
gösterdiğimizde, onları en iyi şekilde görebiliyoruz.
Onların zayıflıklarını değil gücünü görebiliyoruz, onların
engellerini değil imkanlarını görebiliyoruz.
Üç, her öğrencininyaptıklarını görmelisiniz.
Her öğrenci kendi ilgisini, ışığını göstermesi için fırsatlar verin.
Bu çalışma benim için entegre eğitimin temelini
oluşturduğunu söylemek isterim.
Yönerge no. 4, i
nandırıcı olmalısınız ve kendi “ses” şeklinizi bulmanız gerekir.
İyi ve başarılı öğretmen olabilmek için çok sayıda neden
ler ve biçimler vardır. Benim öğrencilerim çoğu kez şu soruyu soruyorlar:
Bizler nasıl olmalıyız? ve bu soruya benim cevabım, keni
“ses”inizi bulmaya çalışın, diye cevap veririm. Sizin şekliniz
veya biçiminiz ile çalışmayı deneyin.
Bu sanatta, iyi öğretmen olabilmek için binden fazla biçim vardır.
Ben, iyi bir öğretmen olabilmek için öğretim serbestiği
olması, temel anahtarı oluşturduğunu düşünüyorum.
Amerikan yazarı Con Staynbek, 1962 yılında Edebiyat
için Nobel ödülünü alarak, şu açıklamada bulundu:
“Okul kolay değildir, çoğu zaman eğlenceli değildir,
ancak şansınız varsa iyi öğretmeni bulma imkanınız vardır.
Üç iyi öğretmene ulaşmak, hayatınız boyunca en iyi
şansı elde etmiş olduğunuzun isaptıdır.
İyi öğretmenin, iyi bir sanatçı olduğuna inanıyorum.
Eğitmek bir sanattır çünkü insan aklı ve
ruhu ile çalışıyorsunuz.”
Bugün sunum esnasında seyirci olarak bulunan
öğretmenlerden çok iyi birer sanatçı olduğuna inanıyorum.
Yönerge beş, kendinize ve öğrencilerinize karşı
yüksek beklentilerinizin olması gerekiyor.
Sizler öğrencilerden yapabilecekleri hakkında
beklentileriniz olmalı, bu küçük ayıda olmamalı, aynı zamanda
öğrencilerin yapamayacağı büyük beklentilerden de kaçınmalıdır.
En iyisini elde etmeye çalışınız. Bizlerden beklenti
olduğu zaman, daha çok çalıştığımızı biliyorum.
Beklentilerin olmaması, çoğu zaman ilgisizliğin
göstergesi olduğunu söyleyebilirim. Öğretmen
için bu iyi bir çalışma örneği değildir.
Altı, öğrenci ilgisini ve öğrenme isteğini
desteklemeniz gerekir.
Öğrenme isteği, daha fazla olduğu zaman ve günden
güne arttığı zaman istek d aha çok artmaktadır.
Bizler, öğrencilerimizin hayatta n erede bulunduklarını
bilmemiz gerekir, böylece bilmedikleri bir şeyleri nasıl
öğreneceklerini göstererek, ihtiyaçlarının giderilmesi gerekir.
Öğrencilerin kalplerinde ve ruhlarında daha fazla
öğrenebilmek için ilgi ve istek uyandırdığımızda,
görünmeyen makine yapamayacağı işler yoktur.
Konuşmalarımda sürekli üç seyin kardeşliğinden bahsediyoru.
Öğrenmenin üçlüsü bana göre motivasyon, konsentrasyon
ve tekrarlama olduğunu söyleyebilirim.
Bu sütunlardan biri eksildiğinde, öğrenmenin
tehdit altında olduğunu söyleyebilirim.
Yedi, sınıf ortamında sürekli bir şekilde yeni bir şeyleri yapmanız gerekir.
Geçen yıl içinde yaptığınız çalışmaları tekrarlamadan
kaçının. Her iyi öğretim önceden iyi bir şekilde
hazırlanmış çalışma ile başlar. Öğretmeye çalıştığımız
bilgiler, benim için sürekli “yeni” olmaları gerektiğini düşünüyorum.
Öğretmeye çalıştığımız bilgilere yakın olmamız
gerekir, aksi takdirde çalışmaların üzerine toz kapladığını
söyleyebilirim, bunu aynı şekilde öğrencilerinizin
gözlerinde de takip edebilirsiniz.
Sekiz, girişimciliğe ve iyi rituallerin oluşturulması ile ilgilenmeniz gerekir.
Bir okul için hazırlanan ritualler çok önemlidir.
Onlar, haftanın başlaması, günün başlaması, doğum günleri kutlama,
festivallere katılım, 24 Ekim Birleşmiş Milletler
günün kutlanması, iyi bir çalışmanın sona ermesi ve iyi
ritualleri oluşturmanız için var olan kutlamaları
bulmaya çalışınız. Neden önemlidir?
Önemli olduğunun birkaç nedeni vardır, birici neden
o yere ait olduğunuzu gösterir. Öğretmenlerde olduğu
gibi, öğrencilerde de ait olma duygusunu geliştirir, sorumluluk
ve empati oluşturma gibi bağlılıkları kurmaya neden olmaktadır.
Katılım için hazırlanan programlar, öğrencilere iyi olmaları
ve diğerlerine karşı sorumlu hissetmelerini geliştirmektedir.
Dokuzuncu numarada ise, öğretmen ekiplerinin
oluşturulmasında ve geliştirilmesinde olumlu
ortamın yaratılması gerektiğidir.
Her iyi öğretim, öğretmenler odasında başlar.
Biz öğretmenler kendi aramızda nasıl davranıyoruz
ve bu şekilde kendi öğrencilerimizin de davranmasını bekliyoruz,
ilgi, empati, destek, hosgörü ile olmalıdır.
Bunlara göre ve konulan aynı standartların öğretmenler
odasının dışında, öğrenciler ve öğrenci
sınıflarında da konulması gerektiği önemlidir.
Son yönerge veya onuncu numara olarak, sizler öğretmen
olarak, toplumun içinde bulunan okulun toplumsal, kültürel ve
siyasi rollerinin ortaya çıkarılması için sürekli olarak
tartışma ortamları yarattın.
Bu ortamlarda soru sormak için cesaretlerinizin olması gerekir,
sorulara cevap bulmak için şu sorular sorulabilir:
Çevremizde herkes okulumuzun çalışmalarına katılmış mıdır?
Eğitim programımızda görülen ve bu çerçeve içerisinde
eksik olan öğretim dersleri ve konuları hangileridir?
Öğrencilerinizi eğitebiliyor musunuz, insan hakları ve
demokratik değerleri okulunuz doğru şekilde tanıtmaktamıdır?
Öğrencilerinizi neyi ve niçin eğitiğiniz arasında
bir bağ var mıdır?
Eğer Demokrasi için otoriterliğinizi kullanarak dersin
sunumunu gerçekleştirirseniz o zaman “saklı” eğitim
programından söze edebiliriz. Bu sadece demokrasi
için eğitim vermek olur, demokrasinin ne olduğu hakkında bilgi
verilmemektedir. Eğitimin en son amacı, öğretmenlerin
kendi öğrencilerini destekleyerek kendi potansiyellerine göre
kendilerini geliştirmeyi sağlamaktır.
Bu şekilde kendi öğrencilerimizin düşüncelerine belirli
tutumları yerleştirmeye çalışmalıyız. Bunun üzerine
en iyi çalışmayı Corc Bernard Şav şöyle açıklamıştı:
Sen dünyayı olduğu gibi görüyorsun, ve hemen ardında
soru soruyorsun-Neden?
Ben dünyayı olması gerektiği gibi görüyorum, ve ardında
şu soruyu soruyorum-Neden olmasın?
İşte bu ilişkili çalışmayı öğrenciler ile aramızda kullanmamız
gerekir. Bana göre eğitimin son amacı, bireylerin var olması gereken
potansiyellerini ortaya çıkarmak ve onları en iyi şekilde
kullanmayı öğretmektir.
Bu aynı zamanda size söyleyeceğim bir
mesajdır, unutmayın bir çocuk, bir öğretmen, bir
kalem, bir kitap-gerçekten dünyayı değiştirebilirler.
Aytsvag, entegre eğitimi için saydığı ve açıkladığı yönergelerin
veya kılavuzların yanı sıra, bir pedagog, bir öğretmen olarak
uzun süreli kariyerindeki yapmış olduğu çalışmalar esnasında
elde ettiği becerileri, Norveç’te öğretmenlerin karşı
karşıya kaldıkları zorluklar ve azınlıkların entegrasyonu üzerine
örnekleri aktarmaya çalışarak, öğretmenlere çok iyi örnekler vermiş oldu.
Bilgi için okuma, olmak için okuma, başarı için okuma ve
birlikte yaşam için okuma - bu kurallar bir okulun iyi şekilde ilerlemesi ve
başarması için gereken ve eğitim programında olması
gereken en önemli kurallar olduğu unutulmamalıdır.
Sunum esnasında, Prof. Aystvag’ın sunmuş olduğu fikirler ve
iyi öğretmen olmanın kuralları ve iyi öğretmen ne demek
olduğunu anlamak için tartışma ortamı yaratılarak, okul
ortamında bunun nasıl kullanılacağı hakkında konuşma yürütüldü.
Toplantıya katılanların huzurunda konuşan Makedonya C. Eğitim ve
Bilim bakan yardımcısı Safet Neziri, Makedonya toplumunda entegre
eğitimin büyük önem taşıdığını vurgulayarak, ülkenin çok milliyetli ve
çok kültürlü özelliklerinin gelişim gereği ve önyargı ve
stereotiplerini aşmak ile bütün eğitim kurumlarında öğretim
unsurunun uygulanmasının önemine dikkat çekti.
Safet Neziri Makedonya C. Eğitim ve Bilim bakan yardımcısı
Bir ülkenin, bir topluluğun veya okulun çok milliyetli özelliği, ortaklaşa
korumamız gerekli olan bir zenginliği teşkil ediyor, farklı
değer ve geleneklerden istifade edelim, birbirimizden karşılıklı
öğrenelim, gençlerimizi beraber ve yapıcı iyi geçim için hazırlayalım.
Sayın öğretmenler, Siz çok önemli ve kutsal mesleğinizle öğrencileri
bilinçlendiriyorsunuz veönyargı ve stereotipleri aşmak konusunda
birnevi katalizatör olarak işlev görüyorsunuz, ülkemizin çok milliyetli
yapısını sınıflarda yansıtmaya yönelik çalışmalarda bulunmalısınız.
Entegre eğitim bizim eğitim sistemimizin gereğidir, farklı ülkelerin
olumlu uygulamalarını izleyerek, misal Kuzey İrlanda’da entegre
eğitim 30 yıldan çok uygulanmaktadır, Eğitim ve Bilim Bakanlığı bu eğilimi
desteklemeye cabalıyor ve bu süreçte etkin ortak
konumunda olmaya özen gösteriyor.
Haziran 2012 yılında Nansen Diyalog Merkezi Üsküp Eğitim
ve Bilim Bakanlığıyla işbirliğinde, ilk Entegre Eğitim Merkezinin
açılış törenini belirledi. Bugün burada sizinle beraberim
ve Makedonya C. Farklı ilk ve orta okullarından 90
öğretmeninbu merkezde eğitim almasının gururunu yaşıyorum.
Bu ise başlattığımız işe ortaklaşa devam etmenin en iyi
göstergesidir ve gayemiz labildiğince daha büyük
osayıda kadroyu entegre eğitim konusunda yetiştirmektir.
Kuzey İrlanda’dan temsilcilerin bizimle burada bulunması tesadüf değildir.
Onlar, otuz yıl öncesinde farklı türden sorunlarl yüzleştiler,
onların tecrübesi hepinize faydalıdır, hepimize yardımcı oluyor
hepimiz derken, icra iktidarı, Makedonya C. Hükümetini, Makedonya C.
Eğitim ve Bilim bakanlığını düşünüyorum.
İyi deneyimleri burada hazır bulunan bütün öğretmenlerin izlemesi faydalıdır.
Bu projeler durmamalıdır. Bizim dostlarımız var, ancak bu projelere
karşı çıkabilecek düşmanlar da çıkabilir.
Biz gençlerimizin iyiliği için elde mevcut tüm gereçlerle, ilk ve orta
okul öğrencilerşnin iyiliği için bu işlere ara vermemeye gayret
sarfedeceğiz, devam etmeye uğraşacağız, çünkü bu
ülkenin geleceği sağlıklı gençlere bağlıdır, bunu özellikle
vurgulamak istiyorum, sağlıklı gençler geleceğimizdir.
Burda bulunmam tesadüf değil. İlk önce bende bu projenin bir parçası olarak
kendimi hissediyorum. Ben entegre eğitimin başarıya ulaşması için
savaş vermekteyim. Ben bunu desteklediğimi söylediğimde M.C. Eğitim
ve Bilim Bakanlığı adına ve M.C. Hükümet adına konuşmaktayım. Makedonya
Cumhuriyeti’nde bizler hergün büyük sorunlarla karşı karşıya kaldığımızı söyleyebilirim.
En büyük gruplar, bizim bu çok etnikli ortamımızı rahatsız ederek aralarda
çatışmaların meydana gelmesine sebep olmaktadır. Ayrıca üzülerek söyleyebilirim
ki bu gruplar eğitim sistemini kullanarak amaçlarına ulaşmaktadırlar.
Uluslararası enstütülerin ve Avrupa Birliği ve daha geniş bölgelerde
bulunan dostlarımızın yardımıyla ve farklı biçimlerde, farklı projeler ile genç
nesillerimize projeler yardımıyla birbiri ile tanışmalarına yardımcı olmaktayız.
Birlikte yaşam sürdürmelerine rağmen birbirleriyle tanışmamaya karşıyız.
Genç nesillerede baş gösteren sorunlar ve meydana gelen olaylar hakkında
sizler ve bizler bunlara şahidiz. Biz bu alanda yeterince çalışıyor muyuz,
sadece bugün burada bulunanlar hakkında konuşmuyorum, direkt olarak bu
süreç içinde bulunan herkese sesleniyorum. İki dili veya üç dilde eğitim sürdüren
okullara sahipiz, bu çocuklar okula geliyor ancak birbirleri ile selamlaşıp
selamlaşmadığını bilmiyoruz. Ancak bu projelerin sayesinde, özellikle
Nansen Diyalog Merkezi Üsküp’ün göstermiş olduğu başarılar ve bu başarıların farklı
bölgelerdeki okullarda bulunması ve sayesinde elde edilen sonuçlar kendini bir bir
göstermektedir. Buna göre bu sistem ve süreç hiç bir türlü kesilmemeli
ve devam etmelidir. Bizler çalışmalarımıza devam ediyoruz ve Makedonya,
Nansen Diyalog Merkezi Üsküp’ün bu başarılı çalışmalarını kutlar, başarılarının
devamını dilerim. Ayrıca başarının elde edilmesinde Norveç’ten
gelen dostlarımızın bizlere her türlü yardımlarda bulundukları
için kendilerine teşekkürlerimi sunarım. Konferansa katılan
ve burada bulunan bütün misafirlere bir tekrar selamlarımı iletmek isterim.
Entegre eğitim konusunda birçok yabancı uzman kendi görüşünü
sergiledi, nitekim Norveç’in Lilehamer Nansen Barış ve Diyalog
Merkezi uzmanı prof. Steiner Brin bu tür eğiimde ki trend,
eğilim ve gerekleri vurguladı. Barış süreciyle ilgili Balkanlarda
elde ettiği uzun yıllık tecrübesi, eğitim ve toplumsal sistemin
bütünleşmesi konusunda kazandığı deneyimler, dünyaya karşı
tutum olarak diyaloğu kabul etmeyi ve iletişim şekli olarak algılamayı,
alınabilecek en iyi ders olduğunu ve bu şekilde topluluklar
arası önyargı ve stereotipleri aşmak mümkün olacağini savundu.
Profesör Brin, vatandaşlara kaynak ve olanaklara
eşit erişimi sağlayacak entegreli toplumların tesis
edilmesinin önemini vurguladı, bu arada entegre eğitim olmadan
bunları elde etmenin mümkün olmadığının altını çizdi.
Brin, entegre eğitimin karşılıkl ı tanışmaya yardımcı
olduğunu ve farklı milli toplulukların hak ettiği saygının
oturtulması için başlangıç noktayı teşkil ettiğini açıkladı.
Steinar Brin Nansen Diyalog Ağının Kurucusu
Son geldiğim ziyaretten bu yana dramatik değişimler fark ettim,
diyalog konusunda yaptığım çalışma ziyaretlerimde 1996 yılından
2013 yılına kadar kapsayan dönemde büyük değişimler olmuş,
1996 yılında geldiğimde ülkelerimiz arasında büyük farkın olduğunu,
büyük düğümün mevcut olduğunu hissediyordum. O anda hissetiklerim
bu konularda sizinle paylaşabileceğimiz çok şeylerin bulunduğunu düşünmekti.
Ülkemizde bizim de aynı teşfiklerimiz var.
Norveç çok milliyetli ve çok kültürlü ülke oldu ve Biz bu
konuyla nasıl yüzleşeceğimizi bilmiyoruz, Sizin burda
Makedonya’da daha çok tecrübeniz var ve Sizden öğrenebileceğimiz
durumlar var, bu bağlantımızı çok ilginç kılıyor, çünkü farkında
olmadığımız çok ortak yanlarımız var.
Entegre eğitime gereği vurgulayan çok ilginç şeyler duyduk,
Ben de toplantının konusundan hareketle entegre eğitimin
gereğini açıklamaya çalışacağım, dün birine espiri olarak başka
seçeneğimiz yok demiştim, ortaklaşa beraber yaşamayı
bilmiyorsak iklim değişikliğiyle başa çıkmanın ne anlamı olabilir.
Aslında olağan dışı olan şu ki Uluslararası camia
doksanlı yılları savaşları ardından bu yanlışını tekrar ediyor,
ekonomiyi teşfik eder ve insanlara istihdam sağlarsak
barış okadar önemli değil demekle yanlış yapıyor.
Bu belkide uyuşturucu ve kumar sanayisi için doğrudur,
oysa sıralı vatandaşlar için fonksionel değildir.
Uluslararası camiya Tito’nun yanlışını tekrar ediyordu
ve günümüzde durumlar iyi değildir.
Benim dostum Suzana Vukovar’dan geliyor, O yemek arasından
sonra size hitap edecek, Vukovar’da şimdiki durum 10-15 yıl öncesinden
çok daha bileşiktir, nedenlerden biri kiril alfabesini red etmektir.
Bu Sırplara karşı çıkmak deği, dile karşı çıkmaktır.
Ben birkaç ay öncesinde Dubrovnik cıvarında Hırvatistan’ın güney
kesiminde aracımla geçiyordum ve otoyollarda mevcut yazıları gördüm,
köprülerde “hiçbir zaman, hiçbir zaman kiril alfabesi’ yazıları vardı.
Bosna Hersekte ülkenin üç bölüme ayrıldığını görüyoruz, onlar
tamamıyla bölünmüştür, bir sistem mevcuttur, “aynı çatı altında iki
okul” olarak adlandırılıyor, bazen Hırvatlar okulu ilk vardiyede ziyaret ediyor,
Boşnaklar ise ikinci vardiyede okula gidiyorlar. Kosovada da ona keza
bölünmüş sistem var, Bence bu duruma uygun bir söz var
o da apartayd’dır.
Zorunlu olduğu söylenemez, kendi ülkeme de baktığımda Norveçte
bölünmelerde artışın mevcut olduğu gözlenmektedir, bunun tanığıyız.
Günümüzde Oslo’yu ziyaret ederseniz, şok yaşayacaksınız çünkü Oslo’da
sadece Norveçlilere ait okullara rastlayacaksınız, sadece göçmenlerin
okuduğu okula da rastlayacaksınız, bu velilerin de karşılaşmadıkları
demektir, bu insanların bölünmelerinin bir şeklidir.
Avrupa’yı analiz edersek, iyi olmadığını göreceiz, Belçika 500 günden ç
ok Hükümete sahip değildi ve Ben bunun bölünmüş eğitim
sistemine sahip olduklarıyla bağlantılı olduğunu düşünüyorum.
Büyüme dönemimde, çok hoşgörülü ve liberal olan iki ülke görüyordum,
oraya gitmeyi arzu ediyordum, o iki ülke Danimarka ve Holanda’ydı.
Günümüzde DanimarkaNorveç’ten daha kısıtlı bir ülke konumundadır,
Holanda’da ABD derin güneyinde olduğu gibi
siyah ve beyaz okullar geliştiriyorlar,
bütün bunlar Avrupa’da 2013 yılında olan şeyler.
Ve diğer hikaye, ülkem Norveç’insadece
Norveç ülkesi olduğunu anladığım öyküdür.
Bununla bağdaşmıyorum, oysa etnik Norveçli olmayan 700 bin vatandaş mevcutturç
600 bin kayıtlıdır ve yüzbinlerce kişi bildirim yapmıştır.
Bu vatandaşlardan yüzlerce kişi Norveçte doğmuştur- milli mensubiyeti
Norveçli olmayanlar. Durum nedir?
Entegre eğitimden bahsettiğimizde, bu yüzleştiğimiz sorunlardan biridir.
Entegreli toplum tüm vatandaşların kaynak ve
olanaklara eşit erişebildiği toplumdur.
Vukovar’ı anmıştım, yaklaşık 2000 Sırplı çocuk sırp okullarında eğitim
görüyor ve Sırp diplomasına sahip çıkıyorlar.
Ebeveyinler bunu tercih ediyorlar çünkü Sırbistan’da hayatını sürdürebilirler.
Hırvatistan’da nasıl olsa şansları yoktur ,
çünkü Hırvatlar başka milliyetlerin ülkelerinde hakkı
olmadıklarına sahip olduklarını düşünüyorlar.
Norveçte de durum aynı, Norveçliler Norveç’te başkalarının
sahip olamayacağı haklara sahip olduklarını düşünüyorlar.
Bu “ Kuzey denizden nefti çıkarmak için Biz çok çalışıyoruz ve
şimdi herkes pastanın kremasını almaya geliyor” demek gibidir.
Kuzey Denizden nefti çıkarmak için Ben ne yaptım?
Gerçekten hiçbirşey. Gerçekten hiçbirşey.
Çocukluğumdan çıkardıklarım bunlardır, insanların kendi ülkelerinde
yaşaması daha iyidir, büyük ihtimal Norveçte ahalinin %25,
Danimarka’da ahalinin %25, Austurya, Fransa da da nüfusun çoğunluğu
sadeve Fransızların, Austurya’da sadece Austuryalıların, Norveçte sadece
Norveçlilerin yaşamasının daha iyi olduğunu beyan edecekleri
olasıldır, şansına farklı düşünen %75kesimde mevcuttur.
Entegreli toplumların fonksiyonel olması gerekiyorsa, belki de
hoşumuza gitmeyen insanlarla beraber yaşamamız gerektiği
yeni gerçekle yüzleşmemiz gerekecek.
Bu hepimizin herhangi bir Vudstok festivaline beraber katılacağız
anlamını taşımıyor, bu her vatandaşın toplumda kaynak ve olanaklara
eşit ulaşma hakkı var demektir, adına fark yapmadan.
Hepimiz için bir entegreli toplum ne demek olduğunu düşünmek
bazen kaygı vericidir, oysa ben başka bir
seçenek görmüyorum.
Asimilasyon yerli kültür koşullarınca entegrasyondur,
ABD’de uzun bir dönem “erime kabı” modeli uygulanıyordu.
Yeni göçmenler Amerika yaşam biçiminde “erimelidir”, iyi Amerikalı
olabilmeleri için de Amerikanlaşma sürecinden geçmelidirler.
“Erime kabı” modeline 1960 yıllarında inanmayı terk ettiler ve sembolü
“salata kabı” sembölüyle değiştirdiler çünkü insanlar
sistemde “erimeyi” istemiyorlardı, gösterdiğim modelde
gibi köklerini korumayı istiyorlardı. Öyle ki bizde yarı
Amerikalı, Norveçli-Amerikalı, Afrikalı-Amerikalı,
Latin-Amerikalı, doğuştan-Amerikalı var.
Bu bana en sevdiğim bölümü anlatmaya fırsat veriyor, ellerime bakın,
entegrasyon şudur, farklı ve ayrı durmak otsa saygı ve eşit olarak durmak,
diyalog ile birbirinize yaklaşmak ve karşılıklı olarak birbirinizi
görebilmektir, oysa yine de farklılığınızı koruyabilmektir ve bu normal bir durumdur.
Asimilasyon benzer olmayı başarmaktır, oysa biz bu konuda
mücadele vermiyoruz ve ilerlemenin en iyi şeklini teşkil etmiyor.
Entegrasyon çözümdür, asimilasyon değil.
Ben düşündüğümü söyledim, ben samimice inaniyorum ki Makedonya’da
yaşayan insanlar üç dil okuyor Türkçe, Makedonca, Arnavutça,
bu ülke çok daha elverişli olabilir, bu ülke daha iyi yaşanabilir
ülke olabilir, bugün yüzleştiğiniz sorunları daha iyi şekilde çözme
olanağına sahip olabilirsiniz, öğrenmek de daha kolay olabilir,
ben burada bazı sorun görmüyorum, Makedonya’da Makedon ve
Arnavut bölgelerini sınırlarsak farzedelim, bu yeterli olabilir, herkez
makedonca ve rnavutça okumalıdır, diğer yerlerde belki başka
bişey okumalılar, Biz entegrasyonun imkansız olduğuna inanıyoruz,
azınlığın bir bölümü oluşturması ve açıkladığım şekilde entegre olamsı zordur,
oysa bizim güzel bir örneğimiz var , o da Obama’dr, insanlar ABD’de
beyazlarda bir zencininbaşkan olması mümkün değildir derler.
Yüzyılların geçmesi gerekliydi oysa siyah başkan seçildi.
Hiçbirşey imkansız değildir, imkansız olana sadece fazla zaman gereklidir.
Benim bugünkü mesajım şu, entegre eğitimi kabul etmezsek alternativimiz
nedir ve beraber yaşayabileceğimiz bir Avrupa’yı inşa etmeye çalışalımdı.
Alternativimiz nedir? Teşekür ederim.
Bosna Hersek ve Hırvatistan’da entegre ve kültürlerarası eğitim alanında
en iyi uygulamalar, Saraybosna, Mostar ve Osiyek Nansen
Diyalog merkezlerinin temsilcilerinin sunduğu bilgilerle tanıtıldı.
Saraybosna Nansen Diyalog merkezinden Lulyeta Gorantsi-Bırkiç,
entegre eğitim alanında, Saraybosna NDM etkinlikleri,
caba ve edinimlerini tanıttı. Bosna Hersek genelinde değişik
bölgelerde mevcut, Farklı türlerde Bölünen eğitim sistemlerine
sunduğu bakışla, güncel eğitim sisteminin konumuna ve belirgin
milliyetler arası bölünmüşlüğün genç nesile nasıl etki yaptığı
konusuna değindi.
Lulyeta Gorantsi-Bırkiç Saraybosna Nansen Diyalog merkezi
Ben derin bölünmüş bir ülkeden geliyorum, ülkemde her konuda milli mensubiyet
kilit önemdendir ve bu durumun eğitime de etkili olduğunu ve bundan
tüm ahalinin de sıkıntı yaşadığını söyleyebilirim.
Bizim birkaç bölünmüş eğitim modelimiz var, bilinen modellerden
biri “aynı çatı altında iki okul” modelidir ve bu model Merkez
Bosna ve Hersek’te Boşnyak ve Hırvatlıların yaşadığı bölge için özgündür,
bu okulların tamamıyla bölündüğü demektir,okul idaresi tamamıyla ayrıdır,
Hırvatlı öğrenciler için bir idare ve Boşnyak öğrencileri için de bir idare mevcuttur.
Onlar aynı okul binasını kullanıyorlar, aynı sınıflarda okuyorlar
oysa farklı zamanlarda okula gidiyorlar ve iletişim ve entegrasiyonu
olanaksız kılan büyük tenefüzleri vardır.
Kırsal kesimlerde mevcut ikinci model bir merkezi okul ve bölgesel
okullar ile aynı okul idaresidir oysa Boşnyak öğrenciler bir okul
binasında, Sırp öğrenciler ise başka bir okul binasında
öğrenimini görüyorlar, bizde bir öretmenin sabah Sırp sınıflarına
derse girdiği, öğleden sonra Boşnyak öğrencilerin sınıfına
girdiği ve ders verdiği olayları da var.
Görebildiğiniz gibi, Bosna Hersek ve Makedonya’yı kıyasladığımızda
bu çok farklı bir durumdur, Bosna Hersekte biz bir dil
kullanıyoruz ve o dil aynı adla adlandırılıyor, şimdi aynı dili
kullanıyoruz oysa farklı adlarla adlandırıyoruz ve bu gerçek bir
sorun teşkil ediyor.
Ortak etkinliklerin eksikliğinden ve okul müdürleri arasnda
işbirliğin yokluğundan,farklı etnik topluluklarından öğretim kadrosu
ve öğrenciler, bölünmüş eğitim sisteminden kaynaklanan sorun ve teşfiklere
çözüm üretme amacıyla, Saraybosna NDM Srebrenitsa, Bratunats,
Zvornik, Yaytse, Priedor ve Sanski Most yerlerinde bir çok etkinlik düzenledi.
Bizim hedef gruplarımız okul idareleri, öğretim kadro, öğrenci ve ebeveyinlerdir
ve şimdiye kadar elde ettiğimiz neticeleri sergilemeye çalışacağım.
Saraybosna NDM doğrudan elde ettiği neticeler şunlardır:
barışı tesis eden gençlere ait beş Nansen Forumumuz var,
eğitimli öğretmenler için dört nansen Grup ve altı Nansen sınıfımız var.
Nansen okullardan söz ederken, burada öğrencilerin beraber çalışabileceği
yerlerdir, Onların ortak etkinlikleri nedir konusuna bakmadan Bizim
için önemli olan Onların beraber olmasıdır. Örnek Srebrenitsada,
Barışı tesis eden Nansen gençlik forumunda 24 üye var, görebildiğiniz
gibi”Argentariya”olarak adlandırılan bağımsız okul dergisinin
edütörler timini oluşturuyorlar. Nansen Dram Bölümü, genç fotoğrafçılar
Grubu da mevcutttur, ayrıca Srebrenitsa orta okulu ile
Lilehamer’de bulunan “Mesna” orta okuluyla işbirliği var.
Bu bölümlerin Barışı tesis eden Gençlik Nansen Forumundan
kaynaklandığını söyleyebilirim. Önceleri farklı kafelerde
kahfelerini içmeye giden farklı milli mensubiyete ait bu
çocukların bazen sadece sınıfta oturdukları ve kendi bakış
açısından hergünlük yaşam için sohbet ettiklerini, gitar
çaldıklarını, eski Yugoslavya ve bütün dünya şairlerinden şiir
okuduklarını söyleyebilirim.
Mostar Nansen Diyalog merkezi müdürü Elvir Culiman,
“Herkez için eğitim-Stolats’ta farklılıkları aşmak” projesini tanıttı. M
ostar NDM tarafınca uygulanan proje, öğretim kadrosu, ebeveyin
ve yerel yönetimin etkin katılımıyla Stolets’te entegre ve
kapsamalı sektörün gelişimini amaçlıyordu.
Elvir Culiman Mostar Nansen Diyalog merkezi müdürü
Bu, Mutsuz bölünmüş bir toplumun tipik öyküsüdür, Stolets
Hırvat ve Boşnyakların yaşadığı küçük kasabadır, savaş
esnasında korkunç şeylerin yaşadığı bir kenttir. Somut
bölünme çizgisinin bulunmadığı bölünmüş bir kentir, bölünmeler
bütün alanlarda belirgindir, dükanlarda, kafelerde, sokakta,
evlerde, en belirgin bölünmüşlük çizgisi okullarda mevcuttur,
Okullar bölünmenin sembolüdür, bir aynı okulda iki vardiye çalışıyor,
başlangıçta izah edildiği gibi “ bir çatı altında iki okul”, şimdi durumlar
biraz daha iyidir, bu belirti “ iki okul aynı çatı altında” olarak
biliniyor ve br binada hem Boşnyak hem de Hırvat okulun
varlığı demektir, oysa iki idare, iki eğitim programı, iki vardiye mevcuttur.
Bu 2009 yılından bir araştırmadır, bütün eğitim sistemi
bölünmüştür ve üç eğitim sistemi mevcuttur, bu savaşın ve anayasanın
savaş sonrası yapılan tüm değişmelerinin neticesidir, bu
durum bölünmüş ve çok milliyetli ortamlarda daha belirgindir.
Mostar NDM etkinlikleri okullarda kurumsal ve idaresel
bölünmüş milliyetlerarası entegrasyon düzeyinin
kalkınmasında önemli bir esası oluşturuyorlar.
Okulların entegrasyonu vasıtasıyla, biz toplumun netegrasyonu
için çaışıyoruz ve bu daha yüksek ve uzun vadeli amacımızı oluşturuyor,
Projenin amacı Stoletste entegre ve içermeli eğitim
sistemini geliştirmektir ve hedef gruplarımız lulyeta’nın da söz
ettiği gibi aynılarıdır, dahası öğretmenler, öğrenciler, ebeveyinler
ve yerel iktidardır, bu hikayenin kilit bölümünü öğretmenler
oluşturuyor,zira bu etkinlikler öğrencilere adalıdır ve onlar kullanıcılardır.
Aynı öyle, siyasi etkenler de mevcuttur, genellikle onlar karşı
tarafta etkilidir, entegrasyon üzerinde etkileri oluyor oysa bu
etki karşı taraftadır, onlar bakanlıklar ve BH eğitim bakanlıı,
belediyeler, siyasi partilerdir, hepsinin de entegrasyon
sürecinde etkisi var. Biz entegrasyonun bu siyasi düzeyini gözardı etmiyoruz,
oysa siyasiler, bakanlar vb.ile birlikte çalışıyoruz.
Entegre eğitim konusuna adalı Uluslararası iki günlük toplantının
ilk çalışma günü, Osiek Nansen Diyalog merkezi temsilcisi Suzana Agotiçin
sunumuyla tamamlandı, O entegre ve kültürlerarası eğitime odaklı
Merkezin etkinlik ve eğilimlerini tanıttı. Ayrıca barış eğitimi ve geçmişle
yüzleşme süreci deetkinlikler arasındadır. Hırvatistan’da milli azınlıklara
ait eğitimin üç modelini tanıttı ve Vukovar eğitim sektör bünyesi
ve koşullarına da değindi.
Suzana Agotiç Osiek Nansen Diyalog Merkezi
Farklı etnik gruplardan söz ederken, Sırp ve Hırvatları
kastediyorum, bizim karşılıklı ilişkileri inşa etme sürecimiz çok yavaştır
ve bu durumun neticesi olarak savaş sonrasında bölünmüş eğitimimiz var.
Bölünmüş eğitim okul öncesi dönemden başlıyor, farklı milli
mensubiyete sahip ebeveyinler, Sırp veya Hırvat çocuk yuvasına
yazdırma konusunda karar almalıdırlar, genelde Bosna Hersek
olaylarına benzer, bir yapı içerisinde eğitim yapılmaktador, genelde
okula giriş iki taraflıdır ve okula girişler arası mesafe bir metredir ve her
çocuk hangi kapıdan geçmesi gerektiğini biliyor, çünkü kapı
milli mensubiyeti ifade ediyor. Vukovarda çalıştığımız yuvalardan
birinde birkaç yıl öncesine kadar tellerle bölünmüş bir oyun
sahası mevcuttu, sahanın ortasında tel bağlanmıştı ve Hırvat ve Sırp
çocuklarını fiziki olarak bölüyordu, çocuklar telin ortasında buluşuyorlardı,
birbirlerini tanıyan çocuklar orada sohbet ediyorlardı. Şimdi
bu teller kaldırılmıştır ve yerine daha iyi görünebilmesi için
çiçekli saksılar yerleştirilmiştir, oysa bölünme çizgisi nettir.
Bütün eğitim sisteminin Sırp ve Hırvat eğitim sistemine bölündüğü için,
diğer azınlıkların da bundan kaynaklanan sorunları var, çünkü
konkre durumda Vukovarda taraf seçilmelidir ve bunu yaparken
kendi kimliğin bir bölümünü gözardı etmelidirler ve Sırp veya
Hırvat tarafına dahil edilecekleri konusunda da karar almalıdırlar.
Hırvatistan’da eğitim konusunda üç ana model mevcuttur, Milli
azınlıklar için Anayasa yasasına dayalı, A model Hırvatistan azınlığının
eğitim gördüğü dil ve alfabeye dayalı eğitimdir, B model iki dilde
yapılan eğitimdir, burada belirli dersler resmi dil ve alfabesi
üzerinde yapılıyor
ve C modeli Hırvatça dilinde ve alfabesiyle eğitimi görmektir ve
ilaveli etknlikler ana dilinde yapılıyor, haftada 5 ders.
Vukovar’da entegre ve kültürlerarası ilk okulun kurulması
için Osiyek NDM “Yeni okul” konseptini geliştirdi, bunu Vukovar’da
yaşayan ve çalışan öğretmen ve ebeveyinlerin gereksinimleri uyarınca yaptılar.
Osiyek NDM tarafınca uygulanan araştırma neticeleri, Vukovar ebeveyinlerinin
etnik açıdan karma sınıflarda çocuklarını yazdırma konusunda %81,25
oranı olumlu tutum sergilediğini gösteriyor.
“Yeni okul” konseptinin ana özelliğini, “bölgenin kültürel ve manevi mirası”
konulu dersin okutulmasıdır, bu ders öğretmen ve ebeveyinlerin , çocuklarınn
öğrenmesi gerekli buldukları değerlere güçlü vurgu yapmaktadır
“Yeni Okul” ile elde etmek istediklerimiz, entegre eğitim cabası
yanında ebeveyinlere “üçüncü seçeneği” sunmaktı, ebeveyinlere çocuklarına
ne tür eğitim vermek sitedikleri konusunda olanak sunmaktı, seçenekleri
güncel eğitim sistemi veya”üçüncü seçenek” mi, bu seçenek entegre
eğitim isteyenler için öngörülmelidir.
2005 ve 2006 yıllarında ebeveyin ve öğretmenlerle birlikte okula
ait genel program geliştirdik, programa ebeveyinler için
önemli olan bütün değerler kapsandı. Onlarda: başkalarına karşı saygı,
farklılıkları kabul etmek, içermeci, dayanışma, herkeze eşit olanaklar,
şiddete hayır ve barış içinde birarada yaşamak. Genel programa
rağmen, öğretmen ve ebeveyinlerle birlikte “ bölgede kültürel
ve manevi miras” olarak adlandırılan kültürlerarası program geliştirdik,
esas amaç- farklı milli mensubiyete ait öğrencilerin birbirleri hakkıında
fazla bilgi edinmek, gelenek, kültür, diller vd. Hakkında birbirlerini öğrenip, tanımaktı.
Agotiç “ bölgede kültürel ve manevi miras” programını uygulamaya adalı
“Öğretmenlere Kılavuz”u tanıttı, bahis konusu el kitabı, ilk
okullarda kültürlerarası içeriğin uygulanmasında ders kaynağı olarak,
Öğretmenlere Eğitim ve Öğretim Acentası tarafınca onaylanmıştır.