Tip:
Highlight text to annotate it
X
Çeviri: Ozge Demirci-Richardson Gözden geçirme: Figen Ergürbüz
Afrika'nın hikâyesinin nasıl anlatıldığından
ve kimin anlattığından bahsedelim.
Afrika ve diasporasından çağdaş sanatçıların
seçilmiş eserlerini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bu sanata bayılıyorum.
Onu güzel, ilham ve heyecan verici buluyorum
ve umarım sizin de ilginizi çeker.
Hakkımda bir şeyi ve sanatın benim için niye önemli olduğunu paylaşmak istiyorum.
Bir sanatçının kızıyım, yani çocukluğumda,
babamı, stüdyosunda sanat çalışması yaparken görme şansım oldu.
Evim sanatla çevriliydi
ve erken yaşta sanat eğitimim oldu,
yaz tatillerinde müzelere, sergilere götürülürdüm zorla.
O zamanlar bir şeyin farkında değildim:
o müze ve sergiler, bana erken yaşta,
sanatın neden önemli olduğunu,
sanata nasıl bakacağımı
onu nasıl anlayacağımı ve ona nasıl aşık olacağımı öğretti.
Yani sanat, benim için kişisel hayatımda önemli
ve bu yalnızca onun güzel, ilham ve heyecan verici olduğundan değil,
aynı zamanda güçlü hikâyeler anlattığı için.
Tüm bu sanatçıların, Afrikalı olmanın ne demek olduğuna dair anlatacağı,
Afrikalı kimliğimizi anlatan ve bize dokunan hikâyeleri var;
Afrikalılar olarak bizlerin kim olduğunu,
karmaşık tarihimizi anlatan hikâyeler.
Peki, sanat nasıl güçlü hikâyeler anlatır?
Senegalli sanatçı Omar Victor Diop'tan,
bu seriyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bu bir otoportre serisi
ve sanatçı bu seride, özellikle,
Afrikalıların, 15. ve 19. yüzyıllar arasındaki
sanat tarihindeki sunumuna odaklanıyor.
Sizlere, Diop'un bir resim ile,
Afrikalı kimliğimize,
temsiliyet politikasına ve sosyal değer sistemimize,
nasıl değindiğini göstermek istiyorum.
Bu otoportrede Diop,
aslında Anne-Louis Girodet'in başka bir portresine atıfta bulunuyor.
Bu resim, Jean-Baptiste Balley'in bir portresini taklit ediyor.
Jean-Baptiste Balley, Senegal yerlisi
ve eskiden Haiti'de bir köleydi.
Ama hayattayken, koloniyi
Fransız Devrimi'nin üçüncü hükümetinde temsil etmek için de seçildi
ve köleliğin kaldırılmasını şiddetle savundu.
Diop'un buradaki zekiliği ve keskinliği,
onun tarihe geri gitmesi.
Bu güzel, asil üniformayı,
yeniden kullanıp,
pozu da aynı şekilde bırakıp bu figürü geri getiriyor
ve aslında bunu, beyaz tenli olmayanları
hâlâ etkileyen meselelerin altını çıkmek için yapıyor.
O dönemin bu tipik,
politik portresinin özel hiçbir yanı yoktu;
ilk kez, beyaz tenli olmayan birinin,
bu durumda Jean-Baptiste Balley'nin isminin,
tabloda yer verilmesi ve tanınması dışında.
Diop'un bu tabloya eklediği çok önemli unsur,
kolunun altındaki futbol topu
ve bunu yaparak,
Diop, aslında Afrikalı futbol yıldızlarına olan tapınmaya
değiniyor, fakat maalesef,
tanınmışlıklarına rağmen,
harika yeteneklerine ve şöhretlerine rağmen,
bu yıldızlar hâlâ görünmezler.
Diop bizden, daha derine inmemizi,
tarihin ve yazılanların ötesine gitmemizi
ve kısaca bunların günümüzde bizi hâlâ nasıl etkilediğini görmemizi istiyor.
Başka bir güzel seriyi sizinle paylaşmak istiyorum,
serinin ismi "Kesh Angels", sanatçısı Hassan Hajjaj.
Bu seride sanatçı,
kalıp yargı ve klişelerin
sınırlarını zorluyor.
Hassan Hajjaj arkadaşım
ve ona inanılmaz hayranlık duyuyorum,
ama bu seri, Müslüman bir kadın olarak bana doğrudan hitap ediyor.
Bunu sürekli yaşıyorum,
hani insanların bir sürü beklentilerinin olması,
dini ve kültürel beklentiler,
ama bu sanatçıda sevdiğim şey onun, tüm bunları tamamen değiştirmesi.
Müslüman ve Arap kadınlarının mevcut temsiline,
sahiden de meydan okuyor.
Hassan Hajjaj, diasporanın çocuğu.
Fas'ta parlak logolu ürünlerin arasında büyümüş,
hani pazar yerinde orijinalerinin taklidinin satıldığı ürünler.
Yani, eserlerinde, küresel kültürü,
küresel kent kültürünün eleştirmenini temsil eden bu sembolleri görmek,
pek de şaşırtıcı değil.
Eserinin en önemli noktası onun, ince ayrıntılarla temsil etme arzusu.
Bizden, kendimizin,
bir kültür ya da çevre üzerindeki
tüm algılarımızın önüne geçmemizi istiyor.
Mesela,
özellikle bu resimde, yaygın olarak ilk akla gelen,
Batılı bir tüketici için üretilmiş belirli bir markadır.
O bunu ezip geçiyor,
Chanel ve Louis Vuitton'un ihramı, Nike'nin babuş terliklerini tasarladığı,
bir kadın bisikletçi kültürünü hayal etme cesaretini gösteriyor
ve bu kıyafetler aslında,
bu kadınların standart üniforması.
"Kesh Angels"taki kadınlarda sevdiğim şey,
gözlerinizi onlardan ayıramamanız.
Resme tamamen dâhil oluyoruz,
ama bizi resme davet eden onlar, kendi koşulları var.
Hassan Hijjaj'in "Kesh Angels"i veya Omar Victor Diop'un "Project Diaspora"sı,
bana sanatın neden etkili olduğuna dair iki güçlü örnek sunuyor.
Etkili çünkü bizi gerçekten soru sormaya itiyor,
aynı zamanda da değişimi ateşliyor.
Çağdaş sanatta, ırk ve etnik kökendeki çeşitliliği görmek,
sanat endüstrisinde değişiklikleri görmenin
ve ayrıca Afrika ve Batı arasındaki ilişkilerin tek yolu.
Bütün bunlarda nasıl rol oynayacağımız bize bağlı.
Katedilmesi gereken çok yol var
ve hâlâ güçlü sesleri desteklememiz gerekiyor,
çünkü değişiklik yapanlar ve yeni bakış açıları getirenler onlar.
Yeni, daha genç sanatçı Kudzanai-Violet Hwami'nin
bu güzel, eski tablusunu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bana göre onun eserleri, özgürlüğü temsil ediyor.
Hwami'nin, Afrikalı olmanın ne demek olduğunu ve Afrikalı yaşamına dair,
müthiş fikirleri var.
Üç farklı ülkede yaşamış:
Zimbabve, Güney Afrika ve Birleşik Krallık.
Böylece çok sayıda topluluk
ve kültür tabakalarından etkilenmiş--
LGBT'den çevreciliğe, Xhosa'dan, emo ve Britanya kültürlerine.
Kendisinin de söylediği gibi, diasporanın çocuğu olmanın güzelliği,
kendimizi ve Afrikalı olmanın ne demek olduğunu,
yeniden keşfedebilmek.
Ayrılmadan önce sizlere, Güney Afrikalı sanatçı,
Lawrence Lemaona'nın bu güçlü eserini göstermek istiyorum.
Lawrence Lemaoana,
medyanın ahlaki bilincimiz üzerindeki etkisini de eleştiriyor
ve bunu, siyasi gösterilerdeki pankartlar gibi kumaşları kullanarak yapıyor
ve sesimizi geri kazanmamızı istiyor.
Sanatın, dönüştürücü gücüne inanıyorum,
Afrika'nın ince ayrıntılı resmini çizmemizin tek yolu bu
ve diasporasının da.
Kendi sanatçıları ve kültürel üreticileri tarafından ortaya konmuş,
hem radikal hem de dünyayı ve dünyadaki yerlerini görmedeki
eşsiz fikirleriyle üretilmiş sanat...
Gerçekten de, kontrol ve yetkilendirme gücümüzü
yeniden elde etmenin tek yolu sanattan geçiyor.
Kendi hikâyemizi, sanat yoluyla anlatabiliriz.
Yani Lawrence Lemaoana'nın da dediği gibi, güç bize ait.
Teşekkür ederim.
(Alkış)