Tip:
Highlight text to annotate it
X
Onlar daha iyi yarınların peşinde koştular
Hiç tanımadıkları insanların hayatlarına varlıkları ve çabaları ile katkıda bulundular
Onlar, insanlara cesaret verdiler. Onlar, fırsatlar yarattılar.
Günlerini bu uğurda harcadılar.
Bunu yaparken hiç bir ödül ya da övgü beklentileri yoktu.
Sadece daha iyi yarınlara inandılar.
Umut ettiler, bu mücadeleden hiç vazgeçmediler.
Bu program, insanların hayatında fark yaratanları arıyor.
Türkiye'nin dört bir yanında iyiliğin peşine düşüyor.
Fark Yaratanlar başlıyor...
Sevgili seyirciler, yeni bir Fark Yaratanlar programına hoşgeldiniz.
İyiliğin peşine düşüyoruz.
Anadolu'nun dört bir tarafında Fark Yaratanlar'ı arıyoruz.
Programımızda bu insanlara teşekkür ediyor,
ama daha da önemlisi sizin gibi pek çok insanın bilmediği
bu Fark Yaratanlar'ın ne kadar ilham verebileceğini,
yaptıkları ufak ya da büyük işlerin
insanların hayatına nasıl katkısı olabileceğini gösteriyoruz.
CNN Türk ekranlarında, Sabancı Vakfı'nın katkılarıyla
iyiliğin peşine düşüyoruz.
Bugün sizi Diyarbakır'a götürüyoruz.
Diyarbakır'da suç oranının çok yüksek olduğu mahallelere gireceğiz.
Hep beraber, bu mahallelerde unutulmuş onlarca, binlerce insana
kucak açan bir vakfı bizzat kurucusunun ağzından dinleyeceğiz.
Naşide Buluttekin sıradan bir isim değil.
Diyarbakır'da çok yakından tanınan bir isim.
Özellikle Umut Işığı Vakfı da az buz iş yapmamış.
Diyarbakır'a gidip hiç kimsenin girmediği,
unuttuğu mahallelere girdiğinizde
okul öncesi eğitim merkezi sayısının 20'ye vardığını görüyorsunuz.
Üstelik, 2002 yılından bu yana
1000'den fazla çocuk da okul öncesi eğitimini yine bu kurumlarda almış.
Naşide Buluttekin gerçekten Diyarbakır için önemli bir isim.
Biz de Diyarbakır'da bu Fark Yaratanı o mahallelerde,
çalışma yaptığı yerlerde görüntüledik.
Karşımıza, programımıza yakışan bir Fark Yaratan çıktı.
Büyük şehirlerin caddeleri vardır.
Birçok şehir bulvarlarıyla, sonu gelmeyen geniş caddeleriyle hatırlanır.
Ama adı bu bahiste geçen büyükşehir Diyarbakır ise,
Diyarbakır'ın sokakları vardır.
Başka şehirlerin geniş caddelerine inat,
Diyarbakır bir metrelik sokaklarda kimlik bulur kendine.
Diyarbakır'ın dar sokakları,
dar sokakların eskimeyen taşları binlerce sırrı içinde saklar.
O sokaklarda yürüyen gençlerin hayalleri, işsiz bir babanın dramı,
üniversiteyi kazanan bir kızın heyecanı, sokaklara kazınır.
Sokaklar hem bir yazar hem de bir sır saklayandır.
Bazen bir adım atarsınız, sokağın boşluğunda her şey kaybolur.
Fakat o sokakların çocukları, Diyarbakır görüntüsünden hiç kaybolmaz.
Bunun için Diyarbakır demek biraz da çocuk demektir.
İyi bir eğitim alamayan, ailelerin fazla olduğu için bakamadığı çocuklar.
işte o çocuklar sokakları doldurur.
Özellikle 90'lardan sonra yaşanan köyden kente göç ile
Diyarbakır'a gelen aileler halen uyum süreci yaşıyorlar.
Her ailenin ortalama 4 ile 6 çocuk sahibi olduğu mahallelerde,
çocukların bir günleri neredeyse sokakta geçiyor.
Annelerin gerekli eğitimlerden yoksun kalması da bu duruma eklenince
çocuklar sokakların zor şartlarında adeta kendi kendilerine büyüyorlar.
Fakat bir girift bilmeceye dönüşen bu sorun
son yıllarda özverili bir proje ile çözülmeye çalışılıyor.
Her şeyi devletten beklemeyen bir grup gönüllü kadın,
ev ev dolaşıp aileleri ziyaret ediyor
ve hem çocuk hem de anne sağlığı konusunda eğitimler veriyor.
Bu cesur oluşumun ardında ise Fark Yaratan bir isim bulunuyor.
Naşide Bulutttekin,
yıllarca Halk Eğitim Müdürlüğü'nde öğretmen olarak görev yaptı.
Güneydoğu'da birçok ilde aktif olarak çalışırken,
yetişkinlerin ne kadar zor eğitilebildiğini,
değişimin ne kadar zor olduğunu anladı.
Yaşadığı hayata daha fazla faydalı olabilmek için,
bugünü değiştiremese de yarınları değiştirmeye karar verdi.
- Yıllarca yetişkinlerle çalıştım.
Yetişkinlerde davranış değişikliği yaratmak o kadar zor ki.
Bir sürü emek veriyorsunuz, çalışıyorsunuz.
Bir kere bir şey kalıplaşmışsa değiştiremezsiniz demiyorum
ama soru işaretleri oluşturuyorsunuz.
Ancak çok zor, bu değişimi hemen gözlemleyemiyorsunuz.
Ama çocuklarla tanıştıktan sonra,
onlarda bu davranış değişikliklerini hemen gözlemleyebiliyorsunuz.
Naşide Buluttekin, Güneydoğu'da birçok sivil toplum kuruluşunda
aktivist olarak çalıştıktan sonra,
Diyarbakır'daki çocuklara yönelik bir proje yürütebilmek için
öncelikle Halk Eğitim Müdürlüğü'ndeki görevinden ayrıldı.
Kendisi gibi gönüllü isimlerle yola çıkıp,
Diyarbakır'daki mahalleri tek tek dolaşmaya başladı.
Amacı kadınların hangi sorunlarla yaşadıkları
ve bu sorunları nasıl aşabileceklerini tespit etmekti.
- Kadınlarla birçok sorun tespit ettik.
Kadınların sorunlarını kendilerinin tarif etmesini istedik.
Bu sorunların başında kadınların yeterince sokağa çıkamaması,
yeterince kendilerini ifade edememesi, sosyalleşememesi vardı.
Bunun önünde feodal ve geleneksel yapıların getirdiği engeller,
eş engeli gibi bir çok engeller vardı.
Onlardan biri de 0-6 yaş arası çocuğu olan kadınların
kendilerini geliştirebilecekleri, üretime katabilecekleri,
sosyalleşebilecekleri yerlere gittiklerinde çocuklarını bırakabilecekleri bir yer yoktu.
Ondan yola çıkarak iki tane kadın-çocuk eğitim merkezi açtık.
Buluttekin ve arkadaşlarının ilk adımı,
sivil toplum kuruluşlarının desteği ile ücretsiz bir kreş açmak oldu.
Çocukları sokakta oynamak yerine kreşe davet ederken
ilk hedefi hem çocuklara biraz eğitim vermek
hem de anneleri biraz olsun hayata dahil etmekti.
2004 yılında kurduğu Umut Işığı Kadın Kooperatifi ile
çocuklar için ilk kreşlerini, nüfusun kalabalık olduğu mahallelerde açtı.
- Burada günleriniz nasıl geçiyor? - Çok güzel.
- Neler yapıyorsunuz? - Şarkılar söylüyoruz, çalışıyoruz, arbane çalıyoruz, sonra oynuyoruz.
- Benim ailem buraya gelmemi istedi.
Burada vakit geçiriyorum, kitaplar okuyoruz...
- Burada arbane çalıyoruz, satranç oynuyoruz.
Bizim burada oynadığımız değişik oyunlar var.
Çok eğleniyoruz burada...
Naşide Buluttekin ve arkadaşları sadece çocukları değil
anneleri de kreşe çağırmaya başladılar.
Ama birçok annenin aile yapılarından dolayı kreşe gelemediğini görünce,
onlar annelere gitmeye karar verdiler ve yollara düştüler.
Bugün Umut Işığı Kadın Kooperatifinde gönüllü olarak çalışan 15 kadın,
her gün eğitim broşürlerini yanlarına alıyor ve evleri dolaşıyorlar.
Amaçları kadınları anne ve çocuk sağlığı konusunda eğitmek.
- Bir çocuğun büyümesi için akşam 9 ile 11 saatleri arasında büyüme hormonları çalışıyor.
O yüzden çocuğun saat 9'da muhakkak uyuması lazım.
- Benim çocuğum geç yatıyor biraz.
- Öğlen uykusu için de 12 ile 1 saatleri arasında çalışıyor bu hormon.
Yani o saatlerde uyumaları lazım.
- Daha önce böyle bir eğitim aldınız mı?
- Hayır, daha önce kendi çabalarımla yapıyordum.
- Peki neler öğrendiniz? - Çok şey öğrendim.
Özellikle çocuğumun düzgün kalkıp oturmayı öğrenmesini çok isterim.
Kendi çabalarımla öğrendiklerimi uygularım bundan sonra.
Bu ziyaretler esnasında anneler, hem çocuk bakımıyla,
hem de kadın sağlığı ile ilgili basit ama önemli konularda bilgilendiriliyor.
Ziyaret edilen evlerde ailenin reisi de evdeyse,
o da bu eğitime dahil ediliyor.
- Kaç çocuğunuz var? - 10 tane var.
- Çok değil mi 10 tane çocuk? - Çok. Ama bu yörenin bir özelliği bu.
İstemeden oluyor çoğu çocuk. Bunu eğitimsizliğe bağlayabiliriz.
- Bakabiliyor musunuz peki? - Bakamıyoruz, zar zor oluyor.
İstediğimiz gibi besleyemiyoruz, eğitemiyoruz.
- Siz ne iş yapıyorsunuz? - Şu anda boştayım, işsizim.
- Bir şeyler öğrendiniz mi bu eğitimden?
Mesela bir anneye çocuğu nasıl yetiştirmesi gerektiği öğretildi.
Sizin aklınızda neler kaldı?
- Çocukların eğitimi için,
bir öğretmenden de öte, ana-babanın vereceği eğitim çok önemlidir.
Umut Işığı Kadın Kooperatifi'nin bir diğer amacı da,
ziyaret edilen evlerdeki annelerden durumu müsait olanları
gönüllü olarak mahalle annesi haline getirmek.
Fatma Altunç yıllar önce evi Umut Işığı Kadın Kooperatifi gönüllüleri tarafından ziyaret edilen bir anne.
Aldığı eğitim ile hayata bakışı değişince
bugün mahallenin gönüllü annesi olarak kooperatife katılmış durumda.
Ve son bir yıldır da kendi mahallesindeki kadınları hem eğitiyor
hem de her konuda onlara rehber olmaya çalışıyor.
- Özellikle kız çocuklarında yanlış taharet alınması sonucu,
tuvalet kağıdı kullanmama sonucu
idrar yolu enfeksiyonu ve bronşit sık rastlanılan hastalıklardandır.
- Bu eğitimlerden sonra ne tür değişiklikler görüyorsunuz ailelerde?
- Sağlık konusunda daha dikkatliler,
çocuklarındaki davranış bozuklukları konusunda daha dikkatli davranmaya başlıyorlar.
Annelerin çocuğa yaklaşımı değişiyor.
Daha iyi bakıyorlar çocuklarına, daha çok zaman ayırıyorlar.
Görüştüğüm annelere çocuklarıyla 1 saat bile olsa oturmalarını,
ilgilenmelerini, konuşmalarını, onları birey olarak kabul etmelerini söylüyordum.
Eğitimden sonra birçok annenin değiştiğinin farkına varıyorum.
Umut Işığı Kadın Kooperatifi'nin ev ziyaretlerindeki ana eğitim maddesini
üreme sağlığı ve çocuk bakımı oluşturuyor.
Çok çocuklu kadınlar doğum konusunda da
çocuklarını yetiştirme konusunda da bilgisiz oldukları için
ilk olarak bu konuya eğiliniliyor.
Annelere neden bakabilecekleri kadar çocuk yapmaları gerektiği örneklerle açı***ıyor.
- Çocuklarımızı daha iyi besliyoruz,
çocuklarımıza gereken ilgiyi verebiliyoruz.
Nasıl davranacağımızı, bize soru sorduklarında daha mütevazi,
bağırmadan, bilgilendirme yoluyla yanıtlamayı öğrettiler.
Biz çocuklar soru sorduğu zaman:
"Sus! Ne kadar yaramazsın, ne kadar çok soru soruyorsun" derdik.
Meğer ne kadar yanlışmışız.
Her sordukları soru onların gelişimini, zekasını,
sağlıklı karar vermelerini etkiliyor. Bu da bizden başlıyor.
Bunları daha önceleri bilmiyorduk.
Bu tür eğitimlere katıldığımızda bunları öğrendik.
Başka faydalarını da görüyoruz, çocuklarımız daha iyi yetişiyor.
Sofrada oturduğu zaman, yemek yediği zaman
"Elinize sağlık" ve "Afiyet olsun" demeyi, kendi yatağını düzeltmeyi,
eşyalarını düzgün kullanmayı, arkadaşlarıyla paylaşımcı olmayı öğrendiler.
Çocuklarımızda bayağı değişiklikler görüyoruz.
Çocuk doğurmak önemli değil, önemli olan onu büyütebilmek.
Bakabileceğimiz kadar çocuk doğurmalıyız.
Annelerin eğitimleri evlerde tek tek devam ederken,
Umut Işığı Kadın Kooperatifinin
ücretsiz kreşinde de çocukların eğitimi sürdürülüyor.
Müzikten, dramaya, satrançtan sinemaya kadar birçok konuda
ders gören çocuklar, hem sokakta oynamaktan kurtulmuş oluyor,
hem de ailelerin bildiği güvenli bir yerde günlerini geçiriyor.
- En çok nelere ilgi gösteriyor çocuklar?
- En çok müzik, drama gibi faaliyetlere ilgi gösteriyorlar.
Sokakta oynamaktansa burada oynamalarını
ve istedikleri şeyleri yapmalarını teşvik ediyoruz.
Onlara ne tür faaliyetleri istediklerini soruyoruz.
Onların isteklerine göre faaliyetleri düzenliyoruz.
En çok ritim, drama, folklor ve satranca ilgi gösterdiler.
Ama özellikle, okulda yeterince imkan verilmediği için satranca çok ilgi gösterdiler.
Bilgisayara çok ilgi gösteriyorlar.
Naşide Buluttekin ve arkadaşları
bugüne kadar 1600 evi tek tek ziyaret ettiler.
Annelere, doğru anne olmayı,
çocuklara hayata güzel bakmayı öğretmeye çalıştılar.
Belki bugünü çok değiştiremeseler de geleceğin annelerine,
geleceğin babalarına şimdiden bir vizyon sundular.
- Biz aynı zamanda sahada yoğunluklu olarak
üreme sağlığı eğitimi de veriyoruz. 10 yıldır bu işi yapıyoruz.
Ben bu kadınların başka hiçbir üretim faaliyetinde bulunamadıkları için
kendilerini çocuk doğurarak ifade ettiklerine inanıyorum.
Neredeyse 8-9 yıldır çalışıyoruz.
Daha çok merkezimize gelen çocukları okullarında takip etmeye çalışıyoruz.
0-2 yaş arasında aldığımız çocuklardan bugüne kadar suça karışma istisna dahi olmadan görmedik.
Onları elimizden geldiğince takip etmeye çalışıyoruz.
Okul başarılarıyla ilgili çok ciddi yükselmeler var.
Bu başarıları takip ediyoruz ve karşılaştırmalar yapıyoruz.
Naşide Buluttekin,
Diyarbakır'ın kalabalık mahallelerinde her şeyi devletten beklemedi.
Eğitim şart dedi, ikna edebildiği arkadaşları ile yollara düştü.
Sorunlar karşısında akıl vermedi, çözümler üretti.
Yıllar içinde binlerce anneye haklarını,
binlerce çocuğa geleceklerini anlattı.
Karanlığa kızmak yerine bir ışık yaktı.
Diyarbakır'ın dar sokaklarında yıllarca sürecek,
nesilden nesile geçecek kocaman bir Fark Yarattı...
Sevgili seyirciler, Naşide Buluttekin'in hikayesini izledik.
O da bir Fark Yaratan.
Aranızda onlarcası, yüzlercesi olanlardan yalnız bir tanesi.
Fark Yaratanlar programında birkaç konuyu ön plana çıkartmaya çalışıyoruz.
Sağlık, eğitim, ekonomi ve sosyal hizmetler alanında
Türkiye'nin dört bir yanında çalışan ve Fark Yaratan insanları bu programa taşıyoruz.
Bir anlamda onlara teşekkür etmeye,
aynı zamanda da bu insanlardan haberdar olmayan,
böyle şeylerin yapılabileceğine inanmayan sizlere ilham vermeye,
iyiyi anlatmaya, göstermeye çalışıyoruz.
Siz de bir Fark Yaratan olduğunuzu düşünüyorsanız,
ya da etrafınızda bir Fark Yaratan olduğunu düşünüyorsanız,
çok kısa bir aradan sonra programımızda vereceğimiz adreslere başvurun lütfen.
Sevgili seyirciler, Fark Yaratanlar
bildiğiniz gibi Sabancı Vakfı'nın katkılarıyla hazırlanan,
CNN Türk'te 32 hafta boyunca yayınlanması planlanan bir proje.
Ve bu projeye hepiniz başvurabilirsiniz.
Kendinizi ya da yakınlarınızı aday adayı olarak gösterebilirsiniz.
Sizin önerdiğiniz bu isimler Sabancı Vakfı'ndaki Danışma Kurulu tarafından
tek tek ele alınıyor ve eleniyorlar.
Sonra da sıra bize geliyor,
gidip bu Fark Yaratanları nerede olurlarsa olsunlar buluyoruz.
İyiliğin peşindeyiz.
Türkiye'ye katkısı olan, sıradan vatandaşların o güzel hikayelerini sizlere anlatmak istiyoruz.
Eğer siz de bir Fark Yaratan iseniz ya da bir Fark Yaratan tanıyorsanız,
www.farkyaratanlar.org‘daki başvuru formunu doldurun.
Ya da bize telefonla ulaşın, biz sizi yönlendirelim: +90-212-249-23-14.
Yeni bir Fark Yaratanlar'da buluşuncaya kadar, ben Cüneyt Özdemir,
tüm ekip arkadaşlarım adına hepinize iyi günler, iyi akşamlar diliyorum.
Onlar daha iyi yarınların peşinde koştular
Hiç tanımadıkları insanların hayatlarına varlıkları ve çabaları ile katkıda bulundular
Onlar, insanlara cesaret verdiler. Onlar, fırsatlar yarattılar.
Günlerini bu uğurda harcadılar.
Bunu yaparken hiç bir ödül ya da övgü beklentileri yoktu.
Sadece daha iyi yarınlara inandılar.
Umut ettiler, bu mücadeleden hiç vazgeçmediler.
Bu program, insanların hayatında fark yaratanları arıyor.
Türkiye'nin dört bir yanında iyiliğin peşine düşüyor.