Tip:
Highlight text to annotate it
X
Intel ve i-D işbirliğiyle
bir stilistin hayatı Erika Kurihara Bölüm 1: Başlangıçlar
Küçükken modaya bu kadar ilgili değildim aslında.
Sadece çok tuhaf giyiniyordum ve benimle dalga geçiyorlardı, ama yine de buna çok
takmıyordum, normal kızlar gibi değildim
Japonya'dayken Rei Kawakubo'nun Commes Des Garcons çalışmasını gördüğümü hatırlıyorum
Gerçekten ilgimi çekmişti, bence Rei Kawakubo bir sanatçıydı.
Bu sanat moda olabilirdi.
Sonra İsveç'e geri döndüm, kadın giysileri eğitimi almaya başladım.
Londra'ya taşındığımda ise stil tasarımı değil de kadın giysileri üzerine eğitim almayı düşünüyordum.
Stil tasarımı kendiniz için düşündüğünüz meslek olmayabilir.
Londra'da moda hakkında en çok sevdiğim şey, gerçek anlamda daha özgür olması
Sanırım burada yaşadığım için pek tarafsız bakamıyorum, ama farklı sanat türleri arasında da sıkı bir ilişki olduğunu düşünüyorum.
Burada sanat, film ve moda dünyasından insanlar diğer şehirlerdekinden daha çok iç içeler.
Çalışmanın bir çok yolu var ve size uygun bir şey bulabiliyorsunuz,
çünkü birçok stilist sektörün tamamıyla ilgilenmiyor.
İşin en sevdiğim kısmı, tüm fikirlerin tartışıldığı ve araştırıldığı,
iş arkadaşları, çalıştığınız fotoğrafçı ya da film yapımcısı ile ilişkilerin kurulduğu ön çalışma kısmı.
Bence bu ilişkiler çok önemli.
Hareket halinde olduğum zaman çok mutluyum ve seyahat ederken her yer ofisim olabiliyor.
Çok fazla şeye ihtiyacım yok. Tempoma uyum sağlayacak bir tablet yeterli.