Tip:
Highlight text to annotate it
X
gerçek bir hikayeden alınmıştır.
her zaman fılmlerde oynamak istedim.
küçük bir kızken, günün birinde büyük bir yıldız olacağımdan emindim.
ya da sadece güzel. güzel ve zengin. televizyondaki kadınlar gibi.
evet. pek çok hayalim vardı.
sanırım bana gerçek bir romantik diyebilirsiniz çünkü bir gün gerçekten...
...hayallerimin gerçekleşeceğine inanırdım. bu yüzden saatlerce hayal kurardım.
bunları paylaşmak isterdim. hayal gördüğümü söylerlerdi. o zaman hayallerime kalpten inanırdım.
bu yüzden ne zaman uykuya yatsam kafamın içindekilerden korkardım.
diğer hayatımdan. başka biri olduğum hayattan.
bu insanların kim olacağımı henüz bilmemeleri beni mutlu ederdi.
ama bir gün, hepsi görecekti.
Mariyn Manroe'nun soda dükkanında keşfedildiğini okumuştum..benim için de böyle olabileceğinden emindim.
bu yüzden beni kimin keşfedeceğini gizlice aramaya başlamıştım.
bu çocuk mu keşfedecekti?
belki de bu adam.
bunu asla bilemezsiniz.
ama Marilyn gibi beni sonuna dek götürmeseler bile, bana inanıyorlardı.
kim olabileceğimi görüyorlardı. güzel olduğumu düşünüyorlardı.
çöplükteki bir elmas gibi.
beni buradan götürebilirlerdi. yeni hayatıma. yeni dünyama.
her şeyin farklı olabileceği yere.
evet...
çok uzun zaman bu şekilde yaşadım.
bu şekilde hayal kurmak güzeldi.
bir gün hayallerim bitti.
onunla tanıştıktan sonra her şey değişti. tek istediğim bir biraydı.
çok utandım. sutyenime ne olmuştu?
seninle evde görüşürüz.
nasıl gidiyor? -iyi. -bira ister misin? -hayır.
biraz var mı dostum? -sadece yeni gelenlere servis yapıyoruz.
bana bir bira ver lanet olasıca. nasıl bir şey, bir tür oyun mu?
ne? -evet.
her neyse dostum... lanet olsun.
sana bir içki ısmarlayabilir miyim? -kendi param var.
aynısından ver. ona da ne istiyorsa ondan.
ben eşcinsel değilim tamam mı? -bunu hissetmiştim.
öyleyse burada ne arıyorsun? -kamyonetim bozuldu.
basınçlı temizleme işindeyim. -basınçlı temizleme nedir?
buharlı temizlemeyi bilirsin. halı temizleme işi.
yağmur dinene dek buradayım. -benim adım salby.
lee.
paranın üstünü vermedin.
lanet olsun.
ben gidiyorum. -emin misin?
ellerini üstümden çek. bir bira için seni becermeyeceğim.
zamanını harcamayı bırak. -seninle yatmaya çalışmıyordum.
sadece konuşmak istiyordum. sana bira ısmarlarsam belki benimle konuşursun demiştim.
sadece açık sözlü biriyle konuşmaya çalışıyorum.
ailemin evine dönmeden önce biriyle konuşmak istedim.
özür dilerim.
kalmak zorunda değilsin. -seninle kalmaya çalışmıyorum tamam mı?
gerçekten buharlı temizleyici misin? -hayır, değilim.
bu güzel. bana çok sıkıcı bir iş gibi gelmişti.
aslında gerçekten iyi bir iştir. basınçlı temizleme.
biraz ister misin?
benim için devam eder. -şanslı on tamam mı?
hadi, beni yarı yolda bırakma. hazır mısın?
bunu yapman gerekmediğini biliyorsun. seni kızdırmaya çalışıyorum.
hazır mısın? bir, iki, şimdi!
Tanrım. yine aynı şeyi yaptın.
sen bir zavallısın. -hep sen kazanıyorsun.
şunun haline bak. -onun üstüne iyi bir tükürük attın.
şu haline bak. -iki bira daha.
bu saçmalık da ne? saat kaç oldu?
bar kapandı. -sahi mi?
neden biraz beklemiyorsun. iyi zaman geçiriyorum, öyle değil mi?
şimdi bar kapandı mı diyorsun?
harikaydın. -peki bu nasıldı?
birlikte iyi vakit geçirdik.
evet. zaman nasıl geçti anlamadım. -sana sevici dediğim için üzgünüm.
aslında öyle biri değilim. -umurumda değil.
içki için teşekkür ederim. -hayır. sorun değil.
sonra görüşürüz tamam mı? -benimle kalmak ister misin?
onu kastetmedim. bir şey yapmak zorunda değilsin.
bundan eminim.
olabilir. -sahi mi? -çünkü kamyonetim bozuldu.
pekala. -tamam. -bu taraftan.
sorun değil.
tek istediğim bir biraydı. ama bugün yağmurdan sonra kendimi öldürebilirdim.
bunu anlayabilirsiniz. esnek biriydim.
yani, herkesin bir şeye inancı olmalı. bana gelince... ben sevgiye inanıyordum.
yeniden bir adamı seveceğimden emindim. bu yüzden bunu yapıyordum.
ve yapmamın tek sebebi beş dolarlık banknottu.
bazı pisliklerin bu paraya saksafon çektiklerini biliyorum.
bu parayla kendimi mahvettikten sonra, hepsinin aletini bedava da yalayabilirim.
bu yüzden önceden anlaşırım. adama önce beş dolar harcatırım.
parası yoksa ben de yokumdur.
hayatında bana verebileceğin bir şey varsa ortaya çıkarman iyi olur.
ve o bunu yapmıştı.
sadece ailemin arkadaşlarıyla birlikte kalıyorum.
duş almak ister misin?
iyi geceler: -iyi geceler.
sorun değil. burada olduğuna inanamıyorum.
ben de öyle.
yüzüne dokunabilir miyim?
tabi.
çok sevimlisin.
sabah oldu canım.
Tanrım. özür dilerim dona. bir saniye.
özür dilerim. kiliseye gitmem gerekiyordu.
bundan eminim. ne gün.
şuraya bak. saat sabahın beşi ve hala giyinmemiş.
kaseyi aldın mı?
özür dilerim. -hayır, sorun değil.
beni çılgın biri gibi görme. -biliyorum. -güzel bir geceydi.
ne zaman gidiyorsun? -salı günü.
ama akşam beşten sonra yine moonlight'da olacağım.
buradan iki blok ötede. -evet, evet.
belki geçerken uğrarım. -pekala.
pekala.
komik bir kiliseniz var. -teşekkür ederim.
o kadın kimdi? -yeni tanıştığım bir arkadaş.
hayaım. bence tuhaf bir insan.
içeriyi kontrol ettin mi? çünkü bir şeyler çalmış olabilir.
hayır, kontrol ettim. hiçbir şey almamış.
dinle canım. bu tür insanlarla birlikte takılamazsın.
özür dilerim. -öyle bir insan...
...hayır canım. öyle insanlarla bir işin olamaz.
sadece birkaç şey alıyorum. -aldıklarının parasını ödemelisin.
tamam. -sandviç ister misin?
tadı gerçekten güzel. -teşekkür ederim.
istersen bunları bırakabilirim. -sorun değil.
şu sıralar durumun nasıl? -iyi sayılır.
bir arkadaş edindim. -sahi mi? senin adına sevindim.
umarım seni neredeyse öldürmeye kalkan şu son adam gibi değildir.
hayır. gerçekten iyi biri.
teşekkür ederim dostum.
içerde biri var mı? -bir dakika.
kapıyı aç. -patlamadın ya.
lanet olasıca.
iyi görünüyorsun. evet.
teşekkür ederim.
içeri giremezsin. -içeri gireceğim. burada bir arkadaşım var.
içeri giremezsin dedim. -merhaba.
merhaba. -ben hallederim.
pekala. -hadi gel.
demek geldin. -evet, buralardaydım. geçerken uğrayayım dedim.
arkadaşların nerede?
bilmiyorum. bana gülme. -hayır dostum.
benim de fazla arkadaşım yok.
sana bir şey sorabilir miyim? -tabi.
sen fahişe misin?
evet. neden dostum?
bilmiyorum. insanlar seninle olmak için para ödüyor. bu tuhaf.
erkeklerin senin gibi bir kızla yatması. -sanırım. gerçekten bilmiyorum.
sorun değil. peki ne yapıyorsun?
her tür şeyi. bilirsin. ne isterlerse onu.
ne istediklerini nereden biliyorsun. -bunu hemen anlarım canım. -sahi mi?
erkekleri okuması çok kolaydır. -şu adama ne dersin?
parmak pozisyonu. muhtemelen kendisinin de becerilmesini istiyordur.
hayır. şuna ne dersin? -o bir eşcinsel.
olamaz. -evet dostum. şuna baksana, fazla zorluyor.
şuradaki küçük haylazı görüyor musun? arkadan becermeyi sevenlerden.
o birlikte kaldığım ailenin oğlu.
özür dilerim. -aslında umurumda değil.
sadece burada görünmememiz daha doğru.
hayatın nasıl? -berbat.
kilisede bir kız vardı. aileme onu öpmeye çalıştığımı söyledi. ailem bana ceza verdi.
ben de bazı şeyleri düşünmek için buraya gelmeye karar verdim.
burada biraz düşünme zamanı buldum ve...bunun gibi şeyler.
ne zamandır buradasın? -uzun zaman olmadı.
babam tıp dünyasında tanınmıştır. geri dönmek konusunda onunla anlaşma yaptım.
büyük olasılıkla en iyisi bu. belki işe yarar.
belki, o da bazı şeyleri benim gördüğüm gibi görmeye başlar.
şimdi seninle biraz yarışmaya ne dersin? -hayır.
evet. hadi piste çıkalım. -hayır olmaz. ciddiyim.
ben paten kayamam.
bana yardım etmelisin. -biliyorum. elini tutacağım.
işte böyle. -diğer kolumu da sen kırmasan iyi olur.
bunu yapabilirsin. çok iyi gidiyorsun dostum.
tek başına yapmak ister misin? -tamam. -çok iyi.
şimdi müziği hisset. müziği hisset.
hadi müziği hisset.
aman Tanrım.
eğleniyor musun? -evet. -güzel.
işte böyle. hadi dön.
bu şarkıyı çok severim. -ben de öyle.
neden köşeye gitmiyoruz. -şuna ne dersin? -bunu yapamam.
evet, yapabilirsin. -hayır. -hadi.
ama trevor burada. -trevor kimin umurunda?
hadi. hazır mıısn?
bana bak. -tamam. -dengeni bozma tamam mı?
daha fazla devam etmemiz gerekmiyor. -tamam.
iyi misin? -evet.
lütfen. bunu daha fazla yapamam.
başka bir yere gitmek ister misin? -evet.
burada, ayakta yapamam. -tamam.
şuradaki odaya ne dersin?
aslında pek umurumda değil. -tamam.
kızlardan hoşlanacağım aklıma gelmezdi.
buna artık ben de inanamıyorum.
umurumda değil.
ama senin umurunda değil mi? -evet. -pekala.
belki... belki başka bir yere gidebiliriz.
tamam. -belki bir oda bulabiliriz.
tamam. ama benim hiç param yok.
benim de yok.
belki başka zaman, tamam mı? -tamam.
pekala, gitmeliyim. -yarın görüşürüz.
tamam canım. babanla konuştum. ve tahmin et.
ne? -bir iş buldun küçük hanım. buna ne diyorsun?
sahi mi? -evet. babanın yanında çalışacaksın.
anladığım kadarıyla çok da yakışıklı bir yardımcısı var.
bir şeyler olabilir.
bir şeye ihtiyacın olursa bana bildir, tamam mı?
tamam. teşekkür ederim.
hey bebeğim. götüreyim mi?
saat kaç oldu? -altıya çeyrek var.
neden olmasın? -hadi atla.
biraz fazla uzağa gittik. -enselenmek istemiyorum.
ben de öyle.
teşekkür ederim.
şerefe. -pekala.
20 dolara işi çabucak bitirmeye ne dersin?
hayır. seni becermek istiyorum. -düz ilişki 30 dolar dostum.
anlaştık.
işte otuz dolar. bir dakika kızım.
beni heyecanlandırmanı istiyorum. -hadi dostum.
pekala. -bir dakika. bırak içkimi bitireyim.
biraz daha ister misin? -hayır, gerek yok.
demek bugünlerde fahişelik yapıyorsun ha?
siz kızlar... biliyor musun ben...
kızlardan hoşlanırım. biliyor musun? onları severim.
ve nefret ederim. onları hem severim hem de nefret ederim.
her zaman öyledir. -yine de...
...karımı becermekten daha iyi.
biliyor musun sanırım bu hepimiz için geçerli.
pekala. pekala. seni neşelendirmek istiyorum.
hadi dostum. ben de.
pekala. pantolonunu çıkar.
acelen olmadığını sanıyordum.
hadi. paran orada duruyor. bir dakika.
önce yala. hadi önce yala. -hayır dostum. anlaşmada bu yoktu.
hadi. 1 0 dolar daha vereceğim. -hayır.
1 0 dolar daha vereceğim lanet olasıca sürtük!
kendine geldin mi?
hayır! bunu biliyordum. şimdi kendine geldin mi?
hadi cevap ver. hadi bağır aşağılık sürtük!
hadi. şimdi kendine geldin mi?
ölmek istiyorsun değil mi? ölmek istiyor musun?
ölmek istiyor musun? ölmek istiyor musun?
hadi. buraya gel. seni temizlemek istiyorum.
seni temizlemek istiyorum çünkü yapacak bir işimiz var.
hayır! aşağılık pislik!
canın cehenneme. lanet olasıca pezevenk! geber!
aşağılık pislik.
burada neler oluyor? -affedersiniz. yataktan düştüm.
bir şey duymadın mı? -hayır. sadece bendim. yataktan düştüm.
eğer o kadınsa Tanrı yardımcın olsun.
evet. trevor'la konuştum. ve onu burada görmeyi gerçekten istemiyorum.
bunu babanın istediğini de sanmıyorum.
eğer buradaysa hemen gitmesini istiyorum.
yoksa charlie onun beynini dağıtır.
merhaba.
burada ne işin var? -özür dilerim.
para istemeye mi geldin? -hayır. seni görmek istedim. -bir şey mi oldu?
özür dilerim tamam mı? biriyle kavga ettim.
çok uzun bir kavga olmalı. -pisliğin tekiyle kavga ettim tamam mı?
ben sadece...
benim hatam değildi.
başka seçeneğim yoktu.
sen iyi misin? -evet.
ben sadece...
neler olduğunu ben de bilmiyorum. ama şimdi sorun kalmadı.
sorun kalmadı. ama düşünüyordum...
neden biraz daha kalmıyorsun? -çünkü kalamam.
ama neden? -çünkü babama söz verdim.
o senin baban değil mi? seni anlaması lazım.
şu an çok güçsüz olduğunu anlayacağına eminim.
hayır. kalsam bile bu şekilde yapamam.
bak ne göstereceğim. bak. sana söylemiştim.
problem yok tamam mı?
bir gece için düşünmüştüm ama bir haftalık oda kiralayacak kadar var.
parti veririz. birlikte takılırız. ne istersen yaparız.
tamam mı? -bak... belki geri gelebilirim.
hayır. geri gelemezsin.
çünkü gitmiş olacağım.
lanet olsun.
beni dinle. buraya gel.
bu hayatım boyunca beklediğim bir fırsat.
bana bir hafta ver. sonra gidip lanet olasıca biletini alırız tamam mı?
seni kendim götürürüm. sadece bir hafta ver.
bir daha benim gibi biriyle asla tanışmayacaksın.
tamam. -pekala.
hadi gidelim. -eşyalarım ne olacak? -eşyalarını boş ver.
yeni şeyler alırız. -ne?
bu arabayı nereden buldun? -ödünç aldım.
şimdi ne yapacağız?
ne istersen.
şerefe. -şerefe.
yolu açın beyler. -tamam.
bugün şanslı günümüzdeyiz.
nasılsın dostum? -iyiyim. -kız arkadaşımla tanış.
nasılsın canım? -arka tarafa geçelim.
teşekkür ederim.
biraz acele et. kız arkadaşım burada bekliyor.
şimdi nasılsın? -iyiyim.
lanet olasıca kadın.
geç oldu.
aman Tanrım. öldüğünü düşünmüştük.
hayır. eşyalarımı almaya geldim. -hayır canım. babanla konuşacaksın.
bizi ne kadar endişelendirdin bilemezsin. olduğun yerde kal.
evet john. geri döndü. -orada mı? -evet burada.
tamam. bir dakika.
babanla konuş.
alo?
bir oda arkadaşı buldum ve...
bunu yapamam baba. artık burada bile kalmıyorum.
sadece birkaç eşyamı almaya geldim. artık burada kalmıyorum bile.
sen gerçekten çok saf bir kızsın. ne yaptığını sanıyorsun ha?
aşağılık bir fahişe ile birlikte kendinize oda mı tuttunuz?
tamam. artık yetişkin bir insanım ve burada kalmayacağım tamam mı?
ve şimdi gitmeliyim. -ne yapıyorsun?
ne yapıyorsun? o kadın bir eşcinsel bile değil.
aşağılık bir sokak fahişesi. sadece seni kullanıyor.
bıraktım. -ne?
bunlar burada ne arıyor? -kalıyorum.
işte bu harika. bugün beni mutlu ettin.
onları nasıl getirdin? -taksi tuttum.
ama bana senin bakman gerekecek çünkü bütün paramı harcadım.
bunu kafana takma. hiç önemli değil.
ne dedin? bıraktın mı? -işi bıraktım.
neden? -neden mi? çünkü zaten nefret ediyordum dostum.
ama o kadar kötü sayılmaz demiştin. -evet. her zaman kötü sayılmaz.
ama artık gerek yok. şimdi sen varsın. istediğim her şey var.
bu sefer bu işi tamamen bırakacağım.
buna ne diyorsun? -tamam ama ne iş yapacaksın?
çok doğru. bir işim var. temizleme işine döneceğim.
bu işte kariyer yapacağım dostum.
araç temizleme işi de olabilir. buna ne diyorsun?
nasıl bir iş yapacaksın? -bunu düşünüyorum.
belki hayvan yetiştiriciliği yaparım. saf kan hayvanlar olabilir.
evet. hayvan doktoru olmak için diploma alman gerekiyor.
belli olmaz dostum.
belki bir iş adamı olurum. buna benzer bir şey. Tanrım, buldum.
her zaman ne olmak isterdim biliyor musun? -ne?
amerika birleşik devletleri başkanı.
pekala sayın başkan.
son günlerde kendimi pek iyi hissetmiyorum.
ama bir şey bulacağım dostum. kendimi şimdi harika hissediyorum.
baksana, başkan bile olmak istiyorum.
bence bunu kutlamanın zamanı geldi.
evet. bu büyük bir olay.
her zaman benimle kalmasını söylemek istemiştim.
30 yaşlarındaydım ve bir bebek evlat edinmek istemiştim.
benim daha önceki kayıtlarıma baktılar çünkü bu işle ilgilenen adam...
...bu işin başarılı olması için ön bilgi gerektiğini söylemişti.
deneyimim olduğunu söyleyemem ama gerçekten çok çalışırım.
gerçekten çok heyecanlıydım. çünkü bugüne dek gördüğüm ilk yıldızdı.
onun ayak izinden gitmek için bu tür şeyleri öğrenmem gerekiyordu.
iş burada bitiyor. hayatım boyunca insanlarla çalıştığımı bilmelisiniz.
bu yüzden insanlarla gerçekten çok iyi anlaşırım ve...
...masa başı çalışmasını da bilirim.
dinleyin. yeni bir başlangıç herkes için zor olur.
kafama takılan bir şey olduğu kesindi. bu hayatınız boyunca ihtiyaç duyduğunuz bir şey.
bu, aşk ve kendinize inanmanız. o zaman yapamayacağğınız hiçbir şey yok.
temelde bir üniversite diplomanız, referansınız ya da iş deneyiminiz yok.
ve bir avukat olmak istiyorsunuz.
hayır, özür dilerim. ilanınızı okuduğumda sekreter aradığınızı sanmıştım.
tamam. ama daktilo bilmeniz gerekiyor. bilgisayar kullanmayı da bilmelisiniz.
sekreterleriğimizin çoğunun üniversite diploması vardır. pek çoğu hukuk konusunda uzmanlaşmıştır.
bunu hakaret olarak algılamanızı istemiyorum.
başka işlerde daha harika olabilirsiniz. ama bir şey söyleyeyim mi...
...sahil partisi ona erdiğinde söyleyecek şunu söylemeniz gerekmez.
''biliyor musunuz, sanırım herkesin çalışmasını sevdim''. bu işe yaramaz.
canın cehenneme dostum. canın cehenneme!
beni tanımıyorsun bile. -tamam. bu harika.
sizi daha önceden tanımadığım için özür dilerim.
leslie, hanımefendiye eşlik eder misin? ismini bile bilmiyorum çünkü...
...bunu bana söylemedi. -eskorta ihtiyacım yok pis serseri.
beni pis bir fahişe mi sanıyorsun. boktan işini al da...
canın cehenneme leslie.
ihtiyacınız olan tek şey sevgi ve kendinize inanmak.
güzel fıkir.
işler bu şekilde yürümüyor. ama 13'ünde gerçeği öğrenene dek bu hayalle yaşamak güzel oluyor.
hadi dostum. -lanet olasıca pis serseri.
sonra kapının önünde göğüslerimi öpmeye kalktı.
tıpkı bu şekilde dostum. -sen ne yaptın?
hiçbir şey yapmadım. hiçbir şey yapmadım dostum.
aşağılık serseri. hayatı boyunca o şekilde konuşmadığına eminim.
işinin canı cehenneme. öyle bir işi kim ister ki?
ölmekten farkı yok. küçük bir telefon. küçük bir kağıt parçası.
kalemi alıp saçmalıkları not edersin. bunu bir maymun bile yapabilir.
lanet olsun. -öyle bir iş istediğini sanıyordum.
biliyor musun... hayır. iki tane daha.
biraz hoş zaman geçirelim mi? -ne zamandır böyle müşterileri içeri alıyorsun?
gözümün önünden kaybolur musun? iki içki daha ver.
lanet olasıca serseri. o kadar önemli değil dostum.
bu şehirde her zaman bana göre bir iş vardır. sadece ne olduğunu bilmiyorum.
ne yapacaksın? -kendimi kontrol etmeliyim.
benim karnım acıktı.
onu araman mümkün değil mi? babanı arayamaz mısın?
hayır. -evet, bunu biliyorum.
ben sadece senin için söylemiştim.
unut gitsin. kontrolümü kaybettim.
dinle. o kadar önemli değil.
sizinle açık konuşabilir miiym?
gerçek şu ki ben bir hafışeyim. ve temiz bir hayata başlamaya çalışıyorum.
bu konuda bana yardımcı olmanız mümkün mü?
demek hayat kurbanısınız. -evet ama şimdi yeni bir...
bu önemli değil. çünkü bu işe uygun değilsiniz.
ona verebileceğimiz bir iş var mı? -lanet olsun!
özür dilerim. onunla konuşsanız olmaz mı?
aman Tanrım, ne yapıyorsun?
ne yapıyorsun? bu da ne?
lanet olasıca şey. -şunları bırak. seni doktora götüreceğim tamam mı?
sadece kes şunu. -yardım et.
ama umurunda değil. -neden söz ediyorsun?
bırak artık lee. -neyi bırakayım?
kendini kandırmayı bırak. -dışarıda elimden geleni yapıyorum.
neden eski işini bıraktın? -çünkü...
çünkü bırakmam gerekiyordu. -beni buna inanacak kadar aptal mı sandın?
hayır. -artık benimle sevişmiyorsun bile çünkü benden sıkıldın.
hayır. sebebi bu değil. -burada partiler vereceğimizi söylemiştin.
böyle söylediğimi biliyorum. -ama hiçbir şey yapamıyoruz.
acıktığımı söyleyince bir şey yapmadın! -biliyorum ama... -çünkü beni kullanıyorsun.
hayır. -beni kullanıyorsun!
çünkü birini öldürdüm tamam mı?
tamam mı?
son müşterimi. son müşterimi öldürdüm tamam mı?
bana tecavüz edip öldürecekti. seni kaybetmek istemiyordum.
bunu yapmak zorundaydım başka bir nedeni yoktu.
ve orada olmayı da hiç istememiştim.
ölmek de istemiyordum belki.. belki beni bırakıp gidecekti.
bu yüzden onu öldürdüm. onu vurdum tamam mı?
onu vurdum.
lanet olsun! eşyalarının canı cehenneme!
şimdi buradan defol tamam mı? -hayır. -şimdi beni tanıyorsun.
şimdi beni tanıyorsun tamam mı? şimdi benden uzak dur tamam mı?
lütfen. kalmak istiyorum. -hadi git dostum.
hayır. gitmek istemiyorum. -evet, gitmek istiyorsun.
lütfen. -beni rahat bırak.
beni dert etme. babanın yanına dönmeni istiyorum.
çıldırmak üzereyim.
üzgünüm, üzgünüm.
bunu yapmak zorundaydım.
biliyorum.
yoksa seni öldürecekti. şimdi ne olacak?
dinle...
sen artık bırak. ben iş bulurum. -hayır dostum. eski işime döneceğim.
hayır. artık fahişelik yapmak istemiyorsan seni anlarım.
bu artık umurumda bile değil.
korkutucu bir yere gitmeden önce arabadan inmek yeterli olur.
bu işe başladığımda 13 yaşındaydım. kimi kandırıyorum ki?
ben bir fahişeyim.
amın ıslak mı?
evet, tabi. -düzüşmeyi sever misin?
evet.
Tanrı aşkına. daha önce ayıp sözcükler kullanmadın mı?
bilmiyorum. belki de önce kendimi hazırlamam gerekiyor.
seni becerirken bana ''baba'' der misin?
bunu denerim. neden, çocuklarını becermeyi seviyor musun?
ne?
kendimden utanıyorum. sadece şaka yapıyordum.
sadece seninle kafa buluyordum. sana ''babacığım'' diyeceğim.
''babacığım'', tamam mı? sana ''babacığım'' diyeceğim.
sonuna dek ''babacığım'' diyeceğim.
40 dolar ha? -evet.
büyük para. iyi bir düzüşme olacak.
hadi. benimkini yalar mısın?
hadi bebeğim, buraya gel ve şunu yala tamam mı?
kendin yala. -hadi bebeğim.
aşağılık canavar.
hayat ilginç.
zor...
ama aynı zamanda tuhaf. işler sandığınızdan farklı olabiliyor.
four age kulüpte o dev ve güzel direksiyonun başına oturduğum günü hatırlıyorum.
yanımda yakışıklı bir çocuk vardı. ona ''canavar'' diyordu.
biraz para ister misin?
aman Tanrım. sen ciddi misin?
çocukken, gördüğüm en güzel şey olduğunu düşünmüştüm. sürmek için can atıyordum.
sonunda binme şansım olduğunda o kadar korkmuştum ki tek bir tur bile atmadan inmiştim.
bir duşa gireceğim tamam mı?
biraz beklemen gerekecek bebek, tamam mı? -tamam.
arabayı nereden buldun?
arkadaşım thomas'tan aldım.
buradan taşınana dek bana ödünç verdi.
taşınmak mı? -evet. buradan sıkıldım tamam mı?
benim kızıma göre bir yer değil.
gerçek bir daireye mi taşınacağız?
evet, şimdi mutlu musun? -evet, mutluyum.
biliyorum bebeğim, biliyorum.
şimdi işlerimiz yolunda. söylemiştim. ve ciddiydim.
hayatım boyunca her zaman incinen ben olmuştum.
öyle korkunç şeyler yaşadım ki hayal bile edemezsiniz.
genelde düşünmemek daha kolaydır.
orada durana dek bunu asla bilemezsiniz.
teşekkür ederim.
problem değil.
kolun nasıl? -iyi.
biraz tuhaf görünüyor. -tahmin edemezsin.
o şekilde yaşamak hiç kolay değildi.
sen iyi misin?
evet, iyiyim. -tamam.
eve, senin yanına dönmek güzel.
sahi mi?
seni seviyorum.
ben de seni.
garson. şu şişeden bir tane daha alalım.
bu şey çok güzel. beni böyle bir yere getirdiğin için teşekkür ederim.
sorun değil. hiç sorun değil tamam mı?
burası oldukça güzel. ama bir gün seni gerçekten lüks bir yere götüreceğim.
keys gibi gerçek bir restorana. -keys'e mi? -evet.
her zaman keys'e gitmek istemişimdir.
her zaman beach'e gitmek istemişimdir. ama seninle olduğumdan beri oraya hiç gitmedim.
sana orada bir yemek ısmarlarım. ne diyorsun?
orada binlerce dolar hesap gelir. -ne olmuş?
sana orada yemek ısmarlayamam mı sanıyorsun?
başka ne istiyorsun? küçük pembe bir porsche ister misin?
üstüne bineceğin küçük bir midilli ister misin?
burası sigara içilen kısım değil. onu söndürmek zorundasınız.
ne yapıyorsun dostum? şarkı mı söylüyorsun? -şunu bana ver.
elini ondan çek bok parçası.
sigara içmek istiyorsa sigara içer. tamam mı? bizler müşteriyiz.
ne yapacaksın? şansını denemek ister miisin?
yemeklerinize dikkat edin. benimkinden şu büyüklükte hamam böceği çıktı.
burası insan sağlığına uygun bir işletme değil.
hey... -hey şekerim.
benimle bira içmek ister misin? lanet olsun.
neden yatağa gelmiyorsun?
birazdan gelirim.
hayır!!
uyan.
hadi uyan. dışarı çıkmak istiyorum.
sakıncası yoksa kül tablasını uzatır mısın?
pisliğin tekiydi tamam mı? hiçbir şeyden anlamazdı. sürekli konuşurdu.
lanet olasıca ofıs işleri. bütün gün oturur, telefonla konuşursun.
gevezelik edersin. saçma. -bence eğleniyor gibisin.
ben kağıt işindeyim. -eğlenceli olmalı.
pek eğlenceli sayılmaz. bu gördüğün hadi gidip eğlenelim der sonra da ilk önce o sıkılır.
hemen içeri gir! hangi cehennemdeydin?
dışarı çıkmıştım. -o arabayla mı?
ne olmuş? ne yapıyorsun? -sadece etrafı temizliyorum, hepsi bu.
hangi cehennemdeydin? -dışarı çıktım. bir şeylere ihtiyacımız vardı.
bu saçma sapan şeylere ihtiyacımız yok selby!
arabayı alabileceğini sana kim söyledi?
ne fark eder? -ne mi fark eder?
o arabayı bir arkadaşımdan ödünç aldım. ve bu benim işim tamam mı?
istediğim zaman istediğim her yere giderim tamam mı?
benim arabamla gidemezsin tamam mı? -tamam. öyleyse yürürüm.
burada tek başına oturmaktan bıktım. çıkıp insanlarla tanışmak istiyorum.
insanları korkutmadan onlarla birlikte olmak istiyorum.
pekala. nereye gitmek istiyorsun?
bilmiyorum. bir gezi olabilir. farklı yerler.
fun world'e gidebiliriz. -fun world'e mi gitmek istiyorsun?
şimdi olabilir. -hayır. şimdi o arabayı geri götürmeliyim.
ve her zamanki gibi hiç paramız yok selby.
sonra görüşürüz.
şunları al selby. -işte arkadaşlarım.
beni hatırladınız mı? burada olacağınızı düşünmüştüm.
onu seviyordum.
bugüne dek kimse beni fark etmemişti ya da ben buna inanmıştım.
kendimi her konuda eğitebilirdim.
insanlar fahişelere her zaman tepeden bakar.
sana asla şans vermezler sanırım böylesi kolaylarına geliyor.
bizim neler yapabileceğimiz kimsenin aklına gelmez.
her gece sokaklarda dolaşırız.
işimizi yapar ve sonra geri çekiliriz.
-yeniden yapalım. -ama ben işimi yaptığımda hepsi ortadan kayboluyor.
kendimi nasıl disipline edebildiğimi bilemezsiniz.
bir şeylere inanmıştım. ve ona inanmıştım.
oturmam gerekiyor. -benim de öyle.
onunla konuşmalıyım. -dönme dolaba binmek ister misin?
hayır. -tamam.
biz gidip oturacağız.
iyi misin?
çocukken kardeşlerim beni dönme dolaba bindirmişti.
babam kendisini öldürdükten sonra kendimizi sokaklarda bulduk.
komşular bize sahip çıktı ama ben fazla dayanamadım.
yanlarından ayrıldım. ama para kazanmam gerektiğini biliyordum.
zaten fahişelik yapıyordum, sadece yeni giysiler ve sigarayla bunu dışa yansıttım.
ama sonra hayatıma o çocuk girdi. kendinden emin biri gibiydi.
çok utanıyordum. köşede durup ona bakardım.
sonra beni oradan attılar. sen de bilirsin.
bir fahişeydim. bundan utanıyorlardı. benden nefret ediyorlardı.
oraya kadardı. yanlarından ayrıldım ve bir daha dönmedim.
bu gerçekten üzücü. senin ve ailenin yaşadıkları.
o insanlar böyledir selby. -evet, biliyorum.
canları cehenneme. onlara kimin ihtiyacı var ki?
sağa. -evet. canları cehenneme. -hayır selby. sağa.
dikkat et selby!
arabadan in. hadi arabadan in!
aman Tanrım. -biz iyiyiz tamam mı?
biz iyiyiz. merak etmeyin. -ambulans çağırayım.
hayır gerek yok. sigortamız yok. bilirsiniz.
emin misiniz? -evet. bizi dert etmeyin.
aslında dikkatli kullanırım ama anlayamadım...
hadi, lanet olasıca!
durumu iyi. size iyi günler, tamam mı?
hadi gidelim bebeğim! -hayır! kullanmak istiyorum.
selby. o araba ölü birinindi canım. hadi gidelim.
hayır! -hadi dedim!
o adamı kim öldürdü?
sen ne dersin? -Tanrım.
peşimizden gelecekler. -hayır, gelmeyecekler.
neden söz ediyorsun? insanları öldürüyorsun!
sesini alçalt. şimdi beni dinle.
sen gelmiyorsun, tamam mı?
seni en başta bu işe bulaştırmamalıydım. ama ne yaptığımı biliyorum.
ve bunu asla anlayamazsın. bana güvenmelisin.
pekala. şunlara bak.
hiçbir şey bilmiyorlar. ellerinde hiçbir kanıt yok.
aradıkları kişi bir kadın bile değil. bir fahişe aramak akıllarına gelmiyor.
arabanın orada kaza yapmasını istemezdim ama oldu tamam mı?
bu yüzden polisi arayacaklar. şu ana dek aramışlardır.
nasıl yapabildin?
bunu biliyordun. -hayır.
hayır. sadece bir kişiyi öldürdüğünü biliyordum.
hayır selby. hayır.
buraya gel.
içkimizi içip bunları unutacağız tamam mı? şerefe.
bu hiç komik değil. -neler olduğunu bilmiyorsun.
ben biliyorum. tüm dünyaya gözlerini kapamak istiyorsan...
...en azından beni dinleyebilirsin.
düşündüğün gibi değil. -nasıl olduğunu biliyorum.
hayır, benim hayatımı bilmiyorsun selby.
kendi hayatını da.
tüm bunları, hiçbir zaman öğrenmeyeceğini umarak yaptım.
dışarı çıktığında insanların iyi kalpli, kibar olduklarını düşünmen için.
çünkü dünyayı böyle görmeni istiyorum ama ben göremem.
hayır. bunu duymak istemiyorum.
ama duymak zorundasın. -hepimiz farklı olabiliriz ama insanları öldüremezsin.
kim demiş?
Tanrı beni biliyor. onun gözünde iyi biriyim.
nasıl yetiştirildiğini biliyorum. dışarıdaki insanların nasıl düşündüğünü biliyorum.
sana kimseyi öldüremeyeceğini söyleyeceklerdir.
ama dışarıda işler böyle yürümüyor selby. çünkü her gün dışarıda bunu yaşıyorum.
Tanrı'nın ne istediğini kim bilebilir?
insanlar her gün birbirini öldürüyor. ne uğruna?
politika için. din için. peki onlar kahraman mı? hayır.
hayır. artık tahammül edemediğim pek çok pislik var.
ama adam öldürmek onlardan biri değil. dışarıda birilerine tecavüz eden pislikler var.
hayır. tek kişiyi öldürmeni anlayabilirim. ama hepsi kötü olamaz.
beni tanıyorsun. öbür türlü olsa bunu yapabilir miydim?
ben kötü biri değilim. gerçek ve iyi biriyim.
tamam mı?
bu yüzden kendini kötü hissetme. hayatın kendisi böyle.
seninle benim gibi insanlar her gün harcanıyor.
ama her zaman değil, tamam mı?
hey, neredeyse bitmek üzere. şunlara bak.
bunu gördün mü? bu senin istediğin her şey demek.
sadece biraz daha topladıktan sonra buradan gideceğiz.
gerçek hayatı vuracağız selby. bu hayatı değil.
gerçek olanı.
ne yapacağını biliyorsun değil mi? ona ihtiyacımız yok tamam mı?
sonra görüşürüz. -tamam.
her şey yoluna girdi. şimdi mutluyuz.
ama bunu aileme söyleyebilir misin diyecektim.
yani bu yolu seçtin. -hayır, bu seçim değil. hiçbir şeyi seçmedim.
sadece, ben böyleyim. ve bu yüzden kendimi artık kötü hissetmiyorum.
bunu ona da söyleyebilirsin.
o kadınla romantik bir ilişki yaşadığını biliyorum.
iyi biri olsa bile fark etmez. o bir fahişe.
burada bir zenciden söz etmiyorum, bir fahişeden söz ediyorum.
zenci lafını kullanma. -neden? onun hatası olmadığını söylüyorum.
ona ne isim verirsen ver. ama bu doğru değil.
insanlar kötü seçimler yapabilir.
ve bunun bedelini öderler. sokaklar sefıl insanlarla dolu sen de onlardan biri olamazsın.
onun kolay bir hayatı bile olmamış. -hayır. çok zor bir hayatı olmuş.
zor bir hayatı olup da doğru seçim yapan insanlar da var.
aksi halde hepimiz birer fahişe ya da ayyaş olurduk canım.
bunu dinlemek istemiyorum. konu bu değil.
dünyadan korkma canım. dışarıda sevecek pek çok şey var.
bir gün, bir erkekle yattığın zaman tüm bunları unutacaksın.
bu senin seçimin değil. -evet. bu benim seçimim.
erkekleri sevmiyorum.
hiking mi yapacağız?
hayır dostum. burası güzel. -bence araba daha iyiydi.
içnde silah varken pek güzel sayılmaz.
pek çok insanın silahı var.
evet? soyunmayacak mısın?
önce sen soyun. bana güvenmiyor musun?
adın barry idi değil mi? anlamadığım bir şey var.
karını becermek yerine yabancı bir kadınla buraya geliyorsun.
neden dostum? ona tecavüz edemiyor musun?
hayır. Tanrı aşkına. -lanet olasıca erkekler.
onlardan nefret ediyorum. -öyleyse neden fahişelik yapıyorsun?
ben erkekleri becermiyorum. eskiden yapardım.
8 yaşında birinin tecavüzüne uğramıştım. babamın iyi arkadaşıydı.
babama gidip olanları anlatmış, bana inanmıyor musun demiştim.
arkadaşı yıllarca bana tecavüz etti. babam bunu umursamadı bile.
babam için, beni dövmesinden farkı yoktu.
anlıyor musun? nereye gittiğini sanıyorsun?
bunu yapmayacağım. senin için üzgünüm.
seni bırakmamı istiyorsan gelsen iyi olur. -beni bırakmana gerek yok.
beni bırakmana gerek yok.
çünkü arabanı alacağım. seninle arabana dönecek kadar aptal olduğumu mu sandın?
lütfen.
victor waren. ismi buydu. babamın arkadaşı.
ne arkadaş ama.
yıllar sonra bir araba kazasında öldüğünü öğrenince buna çok sevinmiştim.
şeytanın yok olup gittiğini hissetmiştim.
bundan hoşlanmıştım. ama pislikten sonsuza dek kaçamazsınız.
er ya da geç... sizi yakalar.
piç kurusu.
araba nerede?
işimiz bitti.
her şey hazır mı? -evet. sanırım gitsek iyi olacak.
nasıl? -otobüsle gideriz.
yeterince paramız var değil mi? -var mı?
bilmiyorum. her neyse. buradan gitmemiz gerekiyor.
hayır. bunca şeyi otobüsle götüremeyiz.
şu an aklıma başka bir şey gelmiyor tamam mı?
ne oldu? -lanet olasıca polis.
lanet olasıca adamın silahı vardı. meğer adam polismiş.
başka biri sanmıştım. arabasını alamadım.
içinde izleme cihazı vardı. -lanet olsun. -lanet olasıca adamın silahı vardı.
sakin ol.
tamam. buradan gitmemiz gerekiyor.
hayır. fıkrimi değiştiremezsin.
lütfen selby. -bu benim planım değildi.
bu senin planındı. sahilde bir ev.
kendi işin. tıpkı dediğin gibi.
senin planın. bu yüzden gidip başka bir araba bulmalısın. hemen gidiyoruz.
ayağa kalk.
pekala.
bu beni hasta ediyor.
hafta sonuna dek buradan gitmeye çalışacağız.
seninle gurur duyuyorum. -seninle vedalaşmak istedim tom.
bana gerçekten iyi davrandın.
iyi misin? -evet. bir şey yok.
sadece bazen herkesin beni kötü biri gibi gördüğünü düşünüyorum.
tek yapmaya çalıştığım hayatta kalkmak.
bunu çok iyi biliyorum. -evet.
yaşamak için ne yaptığını biliyorum. seni suçlamıyorum.
lanet olasıca telefonu çevirmediğini biliyorum.
aslında yapman gereken buydu. ama şimdi kendini suçlu hissediyorsun.
bazı şeyleri kesinlikle kontrol edemiyorsun.
savaştan kaçımızın döndüğünü biliyor musun?
neredeyse kendimizi öldürtecektik. çünkü kendimizi senin bulduğun ortamda bulmuştuk.
sahi mi? -evet.
bunu asla anlamayacaklar. hiç anlamadılar, hiç anlamayacaklar.
şartları asla anlamayacaklar. -haklısın. lanet olasıca şartlar.
gerçekten öyle. sanki hiç seçeneğin olmamış gibi bir duygu.
asla olmadı. ama yaşamak zorundasın.
yaşamak zorundasın. -evet.
seri bir katil. bu cinayetlerle ilgili bilgisi olanlar en yakın polis merkezine başvursun.
sizce bir kadın olabilir mi? -şu an için emin olamıyoruz.
yine de elimizdeki deliller cinayetlerin cinsellikle ilgisi olabileceğini gösteriyor.
bir fahişe olabilir mi? -şu aşamada bir şey söyleyemem.
evet. ta kendisi.
buradan defol! buradan defol!
hadi atla.
bu benim çocuğum. miami'ye onun yanına gidebilmek için birkaç dolar kazanmalıyım.
onun yanına gidebilmek için. -sen iyi misin?
ben iyiyim. anladın mı, biraz para kazanmalıyım.
bana yardım edecek misin?
belki ben de sana yardım edebilirim.
yardıma ihtiyacın varsa çocuğunun yanına dönmen için elimden geleni yaparım.
belki bir odaya ihtiyacın vardır. duş almaya, temiz giysilere.
oğlumuzun odası boş. istersen kalabilirsin. karımın da hoş karşılayacağına eminim.
kenara çek. -özür dilerim.
arabayı kenara çek. -burada inemezsiniz madam.
arabayı durdur. -dışarıda göz gözü görmüyor.
başınız belada mı?
arabayı sür.
burada dur.
bakın. halledemeyeceğimiz hiçbir şey yok.
arabadan in.
bak. işte arabanın anahtarları.
cüzdanım da orada. sadece...
hayır madam. -arkanı dön.
hayır madam. bunu yapmak zorunda değilsiniz.
yere yat. -bunu yapmanız gerekmiyor.
gerçekten yapmanız gerekmiyor.
yapmak zorundayım. -yapmak zorunda değilsiniz.
sadece zor bir gün geçirmişsiniz. -hayır. seni öldürmek zorundayım.
Tanrım. karım...
kızımın bir bebeği olacak. -kapa çeneni!
Tanrım. çok üzgünüm.
bunu yapmanız gerekmiyor madam.
arabayı buldum. buradan gidiyoruz tamam mı?
sen kullanmalısın. çok yorgunum.
artık bitti. -ne? ne bitti?
robot resimlerimizi çizmişler. benim de.
tamam.
her şeyi ayarlamışsın.
yarın orada olacaksın tamam mı?
sana otobüsle gitmemiz gerektiğini başından beri söylemiştim.
evet. gitmek istiyorum.
ölmek istiyorum. ölmek istiyorum.
belki de hata yaptım.
hata yaptığımı biliyorum. hata yaptım.
belki de onları öldürmemin bana yardımı olmadı.
belki sen bana yardım edebilirsin.
bana yardım edebilirsin çünkü...
..bunu sadece sen yapabilirsin.
çünkü kendimi bağışlayabilir miyim bilmiyorum.
tüm bu olanlar çok...
lütfen bana geri dön.
hepsi geçecek. hepsi geçecek tamam mı?
geri geleceksin. buraya geri geleceğini biliyorum.
birlikte buradan çok uzaklara gideceğiz.
bana yardım et. -hadi.
hayır. -bunu alabilirsin selby.
hayır, parayı sen al. birlikte harcayacağız tamam mı?
iki viski, iki bira.
hanımefendi için iki viski iki bira.
çok mu içersin?
hey tom. bu benim tek dostum tom.
dışarıda ateş yaktık. biraz çene çalıyoruz.
hayır. -hadi.
sen bir orospusun. -ne? - evet öylesin.
seni buralarda görmek istemiyorum. -hayır tom.
burada kalmalıyım. kız arkadaşıma telefon edeceğim.
çünkü onu aramalıyım. çünkü gitti tom.
ama geri dönecek tamam mı?
karın varken seninle gelmemi mi istiyorsun? ne yapıyorsun dostum?
seninle gelmem tom. seninle yatmayacağım tom.
canın cehenneme!
bozuk parası olan var mı? -bozuk para mı arıyorsun? -evet.
kız arkadaşımı aramalıyım. -sorun değil. arabamda bozukluk olacaktı.
istersen benimle gel. sana vereyim.
arabam şurada. -ne? -işte şurada.
gördün mü? hadi gel.
bak, bu gece sana biraz bozukluk borç verebilirim.
birkaç çeyrek için... -ne yapıyorsun dostum?
sakin olun. -sizi kutlarım.
neler oluyor? -arkanı dön.
-selby. -merhaba. -sesini duymak güzel.
evet, seninkini de. -demek geri döndün ha?
evet. neler olduğunu görmek için döndüm.
evet. bunu duyduğuma sevindim.
çünkü seni merak etmeye başlamıştım. -sahi mi?
hayır sorun yok. çünkü beni burada bir yere kapadılar.
ama...
neredesin? -bir otel odasında. -sahi mi?
evet. -keşke şimdi senin yanında olsaydım.
ailemi gördüler. pek çok soru sordular.
evet. telefonda konuşmasak daha iyi olur.
çünkü bizi dinleyip dinlemediklerini bilmiyorum.
ama bunu dert etme. yani benimki sadece bir hataydı.
bunu der etme. bizden söz edelim. -bunu yapamam. fotoğrafım gazetelerde.
arabayla kaza yaptığımız o günü hatırlıyor musun?
neden söz ediyorsun?
kırmızı arabayla kaza yapmamızdan söz ediyorum.
bunu neden söylüyorsun? -çünkü korkuyorum.
biliyorlar. ve peşimden gelecekler.
biliyorum. ben de hapse gireceğim.
hayır selby.
bunu asla yapmayacağımı biliyorsun.
tamam mı? biraz neşelen tamam mı?
bunu yapmamı nasıl beklersin? kendi suçların yüzünden beni de hapse attıracaksın.
ben bir şey yapmadım selby.
neden söz ettiğimi biliyorsun.
ne yapıyorsun?
hiçbir şey yapmıyorum.
para nerede selby?
ne dedin?
sana verdiğim para.
neden söz ediyorsun?
neden söz ettiğini bilmiyorum lee.
önemli değil. biraz değişiklik. -evet. bunu anladım.
ben sadece normal mutlu bir hayatım olsun istedim.
bunu neden yaptığını bilmiyorum.
çünkü seni seviyorum.
çünkü seni seviyorum ve seni asla kaybetmek istemiyorum.
seni bütün kalbimle, bütün ruhumla seviyorum.
seni asla hayal kırıklığına uğratmayacağım. tamam mı?
çünkü hayal kırıklığına sadece ben uğradım.
onlara bunu söyleyeceğim tamam mı? ama benim için artık bitti.
seni bir daha hiç görmeyeceğim.
keşke sana bunları unutturabilmenin bir yolu olsaydı.
ama bunu yapamam.
bu yüzden öleceğim.
seni asla unutmayacağım.
hoşça kal bebeğim.
hoşça kal bebeğim.
teşekkür ederim yargıç. sizinle cehennemde görüşürüz.
bir kadını ölüme mi gönderiyorsunuz?
hayatın kendisi böyle. her bulutun gümüş bir çevresi var.
kader dağlara taşınabilir. sevgi her zaman kaçabilir.
her şeyin bir nedeni vardır. hayat varsa umut da vardır.
size bunu söylerler.
aşleen ve selby bir daha asla konuşmadılar.
aileen wuornos 9 ekim 2002'de, florida'da 12 yıl sırasını bekledikten sonra idam edildi.