Tip:
Highlight text to annotate it
X
Güneş, dünyanın enerji kaynağıdır.
Güneş olmadan dünya üzerinde var olan gelişmiş bir yaşam mümkün olamazdı.
Güneş'in birden yok olduğu varsayılırsa,
yani bilinmeyen bir güç Güneş'i birden alıp götürse,
ortadan kaldırsa ne olur?
Öncelikle Güneş aniden yok olursa Dünya'nın Güneş etrafında dönmesini sağlayan çekim etkisi de yok olacağı için
dairesel olan dünya yörüngesi, Güneş kaybolduğu andan itibaren hangi doğrultuda ise
o yöne doğru hareketini düz biçimde sürdürecektir.
Yani Dünya, Samanyolu içerisinde
düz doğrultuda binlerce kilometrelik bir hızla yol amaya başlayacak.
Dünya'nın doğrultusu ve hızı değişmeyeceği için
herhangi bir savrulma ya da yıkım yaşanmayacak.
Ayrıca Dünya'nın bu düz yolculuğu sırasında
herhangi bir gök cismine veya başka bir yıldıza çarpma ihtimali de çok çok düşüktür.
Bu durumda şunu belirtmek gerekir:
kütle çekim etkisinin evrendeki en yüksek hız olan ışık hızıyla yayıldığı düşünülmektedir.
Bu da şu anlama geliyor:
Güneş aniden ortadan kaybolduğunda,
Güneş'in Dünya üzerindeki kütle çekim etkisinin ortadan kalkması
8 dakika gibi bir süre alacaktır.
Sonrasında ise biraz önce belirttiğim senaryo dahilinde
yani düz bir doğrultuda Samanyolu galaksisinin derinliklerine doğru yol almaya başlayacaktır.
Işık, Güneş'ten Dünya'ya yaklaşık 8 dakikada ulaşabildiği için
Güneş'in yok olduğunu dünyadaki insanların anlaması ancak 8 dakika sonra mümkün olacak.
Dünya'nın gündüz tarafında olanlar için gökyüzü aniden kararacak.
Gece tarafında olanlar ise Ay'ın aniden kaybolduğunu görecekler.
Çünkü Dünya'nın uydusu Ay,
Dünya'ya Güneş ışığını yansıtmaktadır.
Güneş yok olduğunda bir ışık yansıtamayacağı için gözden kaybolacaktır.
Güneş yok olsa ve ortalık aniden kararsa bile
şehirlerde yaşayanlar gökyüzüne baktığında
gökyüzünün yıldızlarla kaplandığını göremeyecekler.
Çünkü dünyadaki elektrik şebekeleri hâlâ çalışıyor ve sokak lambaları
ve sokak lambaları şehirlerde ışık kirliliğine sebep oluyor.
Bu sırada eğer Jüpiter ve Satürn gibi gezegenler gökyüzünde görünür durumdaysa
insanlar bu gezegenleri görmeye devam edecek.
Çünkü bu gezegenlerden Dünya'ya ulaşan ışığın yolculuk süresi
uzaklıklarından dolayı oldukça fazla.
Fakat yaklaşık 50 dakika gibi bir süre sonra Jüpiter,
80 dakika sonra ise Satürn, gökyüzünde görünmez hale gelecek.
Dünya, ışık ve ısı kaynağından yoksun bir hale düştüğü için
yavaş yavaş soğumaya başlayacak.
Ancak bu soğuma çok ani biçimde olmayacaktır.
Çünkü sıcaklığın sürekli düştüğü, günler içerisinde yavaşça hissedilecek.
Bununla birlikte yaşayabilmek için Güneş ışığına bağımlı olan bitkiler,
fotosentez yapamayacak hale gelecekler.
Yaklaşık 7 ila 10 gün içerisinde yeryüzünde bulunan tüm yeşil bitkiler ölüp yok olacak.
Mantarlar ise foto senteze ihtiyaç duymadıkları ve yeryüzü henüz donmadığı için
bir süre daha yaşamlarına devam edebilecekler.
Ayrıca İzlanda gibi yer altındaki sıcak su kaynaklarının yoğun biçimde bulunduğu termal bölgeler,
insanoğlunun ısınma ve enerji ihtiyacını çok uzun süreler karşılayacaktır.
Tabi durum böyleyken insanlar acil tedbirler alacak.
Güneş'in yok olduğunu gören yetkililer,
çok hızlı bir şekilde, sıcak jeotermal suların çokça bulunduğu İzlanda gibi yerlere korunaklı şehirler inşa etmeye başlayacak.
Kendi elektriğini üretebilen ve ısısını sağlayabilen bu jeotermal kentler,
geçici ancak uzun yıllar insanların yaşaması için yeterli olacaktır.
Fakat insanoğlunun büyük kısmı yer ve kaynak sıkıntısından dolayı
bu yapılarda yaşama şansı bulamayacak.
İnsanlığın büyük çoğunluğu elde olan kaynaklar tükendikten sonra
soğuktan, susuzluktan ve açlıktan birkaç ay içerisinde ölecekler.
Yaklaşık 1 sene sonra dünyadaki yüzey sıcaklığı -100°C civarına düşmüş olacak.
Bu sıcaklıkta atmosferde bulunan tüm karbondioksit donacak
ve Dünya atmosferi saf haliyle bitki yaşamına izin vermez hale gelecektir.
Yani jeotermal kentlerde yaşayanlar
yiyecek bitki yetiştirmek için aynı zamanda karbondioksit de üretmek zorunda kalacaklar.
Güneş ışığına bağımlı olan algler öldüğü için
okyanusların besin zinciri kesintiye uğrayacak.
Alglerle beslenen canlılar da ölecek
ve bu canlılarla beslenen diğer küçük canlılar da ölecek.
O küçük canlılarla beslenen balıklar da öleceği için
daha büyük balıkların da nesli tükenecek.
Özetle, okyanusların ilk 1 kilometrelik derinliğine kadar yaşayan tüm canlılar yok olacaktır.
Okyanus diplerinde volkanik etkiler sonucunda oluşan termal bacalar,
güneş ışığının yokluğunda, çevrelerinde yaşayan canlıların ihtiyaç duyduğu ısı enerjisini sağlayabiliyorlar.
Bu şekilde okyanus derinliklerinde yaşayan canlıların ömrü milyarlarca yıl kesintiye uğramadan sürebilir.
Zaten ilk yılın sonuna kadar düşen sıcaklık sebebiyle denizler ve okyanuslar buz tutmaya başlayacak.
Gün geçtikçe daha da kalınlaşan yüzlerce metre kalınlığındaki buz tabakaları
dünyadaki tüm okyanusların üzerilerini kaplayacak.
Okyanus derinliklerindeki jeotermal bacaların çevresinde yaşayan canlılar içinse
çok bir şey ifade etmeyecek.
Zaten hiçbir zaman güneş ışığına bağımlı olmadıkları için
buralarda normal bir şekilde yaşamlarını sürdürmeye devam edecekler.
Dünya'nın çekirdeği milyarlarca yıl daha sıcak kalmaya devam edeceği için
jeotermal bacalar hep var olacaklar
ve yaşam alanları zarar görmeyecek.
Birkaç yıl sonra buz kalınlığı bir kilometrenin üzerine çıkacak.
Fakat okyanusların derin bölgeleri her zaman sıvı kalmaya devam edecek.
Bir süre sonra okyanus yaşamı ise sadece jeotermal sıcak su bacalarının çevresiyle sınırlı olacaktır.
10 yıl içinde dünyanın sıcaklığı -250°C'ye kadar düşecek.
Bu sıcaklıkta atmosferin neredeyse tamamını oluşturan
azot ve oksijen donarak yeryüzüne kar şeklinde yağmaya başlayacak.
Yani dünyanın atmosferi yok olacak.
Dünya artık kilometrelerce kalınlıkta, üstte azot, onun altında su buzuyla kaplı bir küreden ibaret bir halde.
Bu sırada tüm karalar buzla kaplanmış,
okyanuslar insanların erişemeyeceği kadar donmuş,
göl ve nehirler yok olmuş olacağından
jeotermal kaynaklar çevresindeki korunaklı yapılarda yaşamlarını sürdürmeye çalışan şanslı insanlar,
yeryüzünün derinliklerine doğru artan sıcaklıktan faydalanabilmek için
yüzlerce hatta binlerce metre derinliklerde
tünel ağlarından oluşan yeraltı şehirleri inşa edecekler.
Enerjilerini yer kabuğunun derinliklerindeki sıcak magmadan sağlayacak olan insanlar,
bu tünel şehirlerde hayatlarını binlerce hatta milyonlarca yıl boyunca sürdürebilecekler.
İnsanlar magmanın ısısı sayesinde
elektriklerini üretip aydınlanabilecek,
soluyacak hava üretebilecek,
bitki ve hayvan yetiştirebilecekler.
Bir süre sonra insanların oluşturduğu bu yeraltı tünel şehirlerindeki yaşam normal hale gelecek.
Hatta belki nesiller sonra insanlar dünya yüzeyinde yaşadığını bile unutacaklar.
Hayatına yeraltı şehirlerinde devam eden insanlar eğer başarabilirlerse,
yeraltı şehirlerinde milyonlarca, belki milyarlarca yıl hayatta kalabilirler.
Ancak bunu başarmak kolay değil.
Yer altında geçen binlerce, milyonlarca yılın sonunda eğer insanlık uzay teknolojisi alanında ilerleyebilirse
belki bir gün, Dünya'nın yakınından geçtiği bir yıldızın çevresindeki
uygun şartlara sahip bir gezegene taşınarak
bugünkü gibi normal hayatlarına dönebilecekler.
Videoda belirttiğim gibi;
Güneş'in yok olması, insanlığın ve hayatın yok olması anlamına gelmiyor.
İnsanoğlu çok zor zamanlar geçirecek olsa da birçoğunun hayatta kalabilme ihtimali var.
Okyanuslardaki jeotermal bacalarda yaşayan canlılar ise
hâlâ hiçbir şeyin farkında olmadan yaşamlarına devam edecekler.
Videoların devamı için videoyu beğenmeyi ve kanalıma abone olmayı unutmayın.
Bir sonraki videoda görüşmek üzere.
Ben Furkan Kandemir.