Tip:
Highlight text to annotate it
X
- Biraz ara verin. Bay Da Silva... - Nuno.
Nuno'nun dolaba ve iş tulumuna ihtiyacı var.
Sonra da yarın benimle ofiste buluşursun, tamam mı?
Bu taraftan.
Bu dolap, boş.
Nuno. Bu İspanyolca mı?
Portekizce.
Sen nerelisin?
Farolu.
Bir tane alabilir miyim?
Sigara.
Bunlar güzelmiş.
Portekiz'den.
Onları ben satıyorum. Bir dakika.
Kutusu 30 euro.
Ne düşünüyorsun?
Buyur, devam et. Çok iyi, değil mi?
FARO'DAN ARKADAŞIM
Taze acı ve ekşi sebzeler.
Priz yandı. Çok eskiydi.
Şeker yok.
Eş dördüncü tabağımız var mı?
Neden dört?
Vicky yarın geliyor.
Baba...
Ben...
Hayır, olamaz. Aç, kapa!
Kahrolası elektrik şirk etleri.
Bir yerde şekerimiz var mı?
Evet.
Burada.
Babam hep temizlikçileri korkutup kaçırıyor.
Sonuncusu beni aldatıyordu.
Doğranmış bademe ne dersin?
Hayır.
Vicky'nin taşınmasının tam zamanı.
Ne?
Sana söylemeye çalışıyordum.
Taşınmayacak.
Evleniyoruz.
Neden?
Bebek bekliyoruz.
Peki ya bu?
O bir yıl önceydi.
Ve hiçbir şey değişmeyecek gibi.
Vicky taşındığında hiçbir şey değişmeyecek mi?
- Sen gerçekten benim kardeşim olabilirdin. - Ama değilim.
Ama olabilirdin, giyinik kaldığın sürece.
Neden biraz daha denemiyorsun?
Birisini bulacağına eminim.
Belki de zaten erkek arkadaşım vardır.
Öyle mi?
Öyleyse yarın getirebilirsin onu.
Neden getireyim ki?
Çünkü aksi takdirde sana inanmayacağım.
- Ben de bir tane istiyorum. - Sonuncusuydu.
- Paylaş. - Çişimi yapmam lâzım.
Hadi ama!
Jenny, kes şunu!
Kahretsin!
Sahte kimlik mi yaptın?
- Bu çok belli! - Kimin umurunda? Hem göstermeyeceğim.
14 yaşında gibi gözüküyor muyum?
Kahretsin.
Dans etmek, içmek, öpüşmek istiyorum.
Burada tıkılıp kalmak değil.
Yolda dikileceğim.
Jenny, çok karanlık!
Jenny!
Aman Tanrım!
Bize yardım etsene.
Anlamadım?
Sen iyi misin?
Sputnikhalle'e gitmek istiyoruz.
Yanından geçeceğim.
Tamam, öyleyse.
Harika! Spor araba gibi geliyor.
Nereye sürüyorsun?
- Hastaneye gitmemiz gerekmiyor muydu? - Çok kötü değildi. İnan bana.
Sadece biraz acıklı görünmesi gerekiyordu.
Aktris olmak istiyor.
"Anne Faro"?
Dediklerini anlamıyorum.
Önemli değil.
İspanyolca mı?
Hayır, Portekizce.
- Sen Portekizli misin? - Evet.
Faro'dan.
Dur!
Biraz fren yeteneğini geliştirsen iyi olur.
Geceyi arabada mı geçireceğiz?
- Hıyar! - Normal bir şekilde inmemize izin verdi.
Malte arka kapıyı açabilir.
- Bugün çalışıyor mu? - Barda.
Bize bir iyilik yapman lâzım.
- Neredeyse eziyordun beni. - Yaptığım onca şeyden sonra mı?
Ne yapmam gerekiyor?
Maymun suratlı, prensesimi aldı.
Merhaba.
Sen Malte misin?
Kim öğrenmek istiyor?
Sana bunu vermekle yükümlüyüm.
İçerideyiz!
Buna içerim!
Kusura bakma. Araba sürmem lazım.
Sadece bir tane.
Senin adın neydi?
Tahmin edeyim.
Ricardo. Rico.
Pablo.
Ernesto.
Manuel.
Miguel.
Benim adım Miguel.
Benim adım Jenny.
Bianca.
Kaç yaşındasın?
On sekiz.
- Ben 16. - Ben de.
Miguel'e.
Miguel'e.
Hey!
Beni mi arıyorsun?
Bianca'yı gördün mü?
Normalde hiç ayrılmazdınız.
- Az önce gitti. - İkinizi de alayım.
Onu arayacağım. Belki de hastadır.
Merhaba.
Çok şanslısın.
Buna bir bak.
Sonsuza dek sürecek.
Hâlâ orada mı?
Evde yaparsın.
Karar vermek zorundaydım.
Pekâlâ, şimdi yapacağımız da bu. Hadi, beyler.
Hâlâ burada.
Benim gitmemi mi istiyor?
Hayır.
Sevdin mi burayı?
Evet.
Peki ya sen?
Bugün gerçekten de harika.
Bianca ortadan yok olmuş.
Onu bulmama yardım edecek misin?
Tabii ki.
Gitmek istiyorum.
Seni götürebilir miyim?
Bernd. Orada sorun çıkacaktır.
- Bernd kim? - Bianca'nın ağabeyi.
Dostum, bu... Anlayamıyorum.
O kız kardeşim benim, seni sapık! Hâlâ reşit değil.
Jenny de reşit değil.
Bianca!
Jenny, eve böyle gidemem.
Peki ya o?
Bırak uyusun.
Nereye gidebilirler?
Portekiz'e.
Sana bir şeyler söylemem gerek.
Benim de.
Bernd sadece Bianca'nın ağabeyi değil.
Aynı zamanda benim erkek arkadaşım.
Bu harika. Sahiden.
Sadece buraya oturmak istiyorum. Yanına.
Bunu Bernd'e yapamam.
Muhtemelen başka özellikleri vardır.
Çok konuşur, kendiyle ilgili, fikirleriyle ilgili.
Eğer fikirler iyiyse...
Değiller.
Öyleyse neden o senin...
Bilmiyorum.
Aynı yıldızları Portekiz'de de görür müsün?
Nedir o?
Jenny? Neredesin?
Ciao, Miguel.
- Eve bıraktığın için teşekkür ederim. - Rica ederim.
Jenny?
Bunu unuttun.
Orada ne işin var?
Başın derde girmedi mi?
Yoldaydım.
Ve sonra neredeyse birine çarpıyordum.
Kaza mı yaptın?
Ne oldu?
Hiçbir şey.
Diskodaydık ve çok güzeldi. Sadece...
Sahiden birisiyle mi tanıştın?
Adı ne?
Hadi, konuşsana benimle.
O, Portekizli.
Adı ne?
Miguel.
Neden onu bu geceye buraya getirmiyorsun?
Getirecek misin?
Anne, Faro aradı. Annen mi?
Sesi hayli tepesi atmış gibi geliyordu.
Sen gerçek Portekizli misin?
Niye sordun ki? Civarda sahteleri mi var?
Faro'da mı doğdun?
Evet.
Niye Almancan bu kadar iyi?
Çünkü bir Alman okuluna gittim.
Ama ailen Portekizce konuşuyor, değil mi?
Evet, dostum.
Bir şeyler de.
Peki, ne istiyorsun?
Bir anlaşma yapmak istiyorum.
Her saat sana 20 euro ödeyeceğim.
Peki, ne yapmam gerekiyor?
Bu gece...
...benim erkek arkadaşımmış numarası yap.
Erkek arkadaşın mı?
Şaka yapmıyorsun?
Hayır.
Pekâlâ. 40 euroya yaparım.
Otuz.
Otuz beş.
Adım ne?
Miguel?
Ve gerçek bir Portekizliyim?
- Evet. - Pekâlâ.
Merhaba, Melanie.
Mel.
İyi görünüyorsun.
Dışarı çıkalım mı? Baban bekliyor.
Peki ya erkek arkadaşın? Geç kaldı.
Güneyliler biz Kuzeyliler kadar dakik değiller.
Miguel gelecek. Söz verdi.
Bu senin için.
Baba. Ben et yemiyorum.
Bugün bir istisna yap.
Hayır.
- Çok güzel yapıldı ama. - Hayır!
Erkek arkadaşın nerede?
Henüz gelmedi.
Doğru yere gelmiş olmam gerek.
Zili çaldım, ama hiç kimse duymadı. Veya bozuktu.
Beni tanıştırmak istemez misin?
Bu Miguel.
Babam, Willi.
Ağabeyim Knut.
Bu da Vicky, kız arkadaşı.
- Bira? - Tabii.
Güzel yer.
Dekor benim hatam değil.
Ben yaptım.
Evet.
Fakat güzel. Beni romantik hissettiriyor.
Mel seni ezmeden önce birbirinizi tanıyor muydunuz?
Beni ezmedi.
Eğer ezmiş olsaydı, şu anda farklı görünürdüm, değil mi?
Neredeyse çarpıyordum ona.
Arabamın önüne koştu.
- Evet. - Otostop. Gece vakti.
- Yani sana bir şey olmadı. - Tabii, başıma Mel geldi.
Daha kötüsü olabilir miydi?
Evet, birbirimizi mükemmel olarak tamamlıyoruz.
Evet.
Dinle, tatlım, beni kasıtlı mı ezecektin?
Mel'den bir sürpriz olmazdı yani.
Millet, hadi yiyelim. Yoksa soğuyacak. Ve bunu hiç kimse istemez.
- Hayır, hiç kimse bunu istemez. - Hayır, hiç kimse bunu istemez.
- Salata? - Hayır, teşekkür ederim.
Baba.
Sahi mi? İnanılmaz!
- Hayır. - Cidden, şaka yapmıyorum!
Nasıl oldu da buralara geldin?
- Gerçekten öğrenmek istiyor musun? - Evet.
Pekâlâ.
Senin şu Miguel, ilginç bir adama benziyor.
İçinde kaldığını düşünmedin mi?
Belki de biraz çoluk çocuk yaparsın.
Dans etmek ister misin?
Tercihin? Hızlı? Yavaş? Çok yavaş?
Ne duymak istediğimi biliyorsun.
Knut'la ben haftaya Dummer'a gitmek istiyoruz.
Gelmek ister misin? Yüzeriz, piknik yaparız. Çok iyi olur.
Tabii, güzel olur.
Dummer'ı biliyor musun?
Hayır ama. Belki de hoşumuza gider.
Zaman yok. Çalışmam lazım.
Başka zaman, öyleyse.
Ben?
Hadi ama.
Somurtmayı kes. Unutma, sevgiliyiz biz.
Miguel'i tekrar göreceğimi düşünüyor musun?
Jenny, uyu.
O çok yakışıklı.
Senin de Bernd'in var. O da çok yakışıklı.
Ama Miguel'le konuşabilirim, o dinler.
Benimle de konuşabilirsin.
Miguel'le ilgili ters bir şeyler var.
Bence o çok tuhaf.
Bernd'den farklı biri.
Beni öpmedi bile.
Belki de eşcinseldir.
Portekizli.
Belki de daha yavaşlardır.
Portekiz'de evlenmeden önce yapabiliyor musun?
Gerçekten de yapmalısın. Sonra sürekli onunla ilgili konuşmazsın.
Ya sen? Bayan dokunmabana.
Ben Bay Doğru'yu bekliyorum.
Devam et, bekle.
Sen iyi misin?
Bizi korkuttun. Bayıldın.
Heyecan.
İyi değilim. Yatağa gitmek istiyorum.
Knut, Miguel gitmek istiyor.
Onu kapıya kadar geçireyim.
- Yine bekleriz. - Tabii ki gelirim.
- Güle güle. - Güle güle.
Ee, ne düşünüyorsun?
Ne düşünüyorum biliyor musun? Bence aktör olmalıyım.
Vicky'i baştan çıkarmak için ne kadar istiyorsun?
Dinle, ben fahişe değilim. Tamam mı?
Delisin sen.
Gerçekten, anlamıyorum seni.
Ciao, Miguel.
Miguel bana Portekiz'e birlikte gitmek istediğinizi söyledi.
Her şeyin nasıl olup bittiğine bak.
Peki...
Bununla ilgili iyi hislerim var.
Bugün rol yapmak için vaktim yok, üzgünüm.
Bekle.
Portekizce bir şiir biliyor musun?
Aşk hakkında yazılmış.
Hayır.
Ne kadar?
20. Günlük özel.
Ee?
Fernando Pessoa.
Bu adamdan öğreneceğin çok şey var.
Miguel.
Şimdi ne yapıyoruz?
Gidip bir şeyler içmek ister misin?
Güzel gece için teşekkür ederim.
Sana nasıl yardımcı olabilirim?
Ne zamandır burada kalıyorsun? Bir mi, iki mi?
Yeniden Berlin'deki polisinle görüşüyorsun, değil mi?
Jenny, bir anlığına birlikte olmanın keyfini çıkaralım.
Alo?
Hayır, aramak için iyi bir zaman.
Evet, ne zaman? Meşgul değilim.
Elbette.
Nereyi çalıyorum?
İyi.
Adeusinho, ate breve.
Hoşça kal, görüşürüz
Hayır, yapamam. Bibi hasta.
Daha sonra gelebilirsin, olur mu?
Sonra söyleyebilirsin, tamam mı?
Olmaz.
Hayır, aslına bakarsan pek iyi olmayacak.
Bana sonra anlatabilirsin.
Tamam.
Daha sonra ararım.
Selam.
Bom dia.
Gündüz çok farlı görünüyorsun.
Farklı mı? Nasıl?
Daha güzel. Daha hoş.
Bana biraz duman üfle.
Ne tür müzikten hoşlanırsın?
Ben mi? Umursamam.
Genelde evde müzik dinlemem.
Ben de severim sessizliği.
Mektup ne diyor?
Bakıyorum.
Hayır, bekle.
Sürpriz! Uzay gemisi sahneleri hazır.
Selam, Jenny.
Bibi'nin hasta olduğunu düşünmüştüm.
Hasta, yatakta.
O kaçığın burada ne işi var?
O arkadaş Sputnikhalle'dan.
Tuvalet filozofu.
Burada ne işi var?
Cüzdanımı arabasında unutmuşum.
Adresim içindeydi.
Bu yüzden uğramış.
Kız arkadaşıma mı asılıyor?
Ne oldu, konuşamıyor mu?
Dostum, burada sigara içilmez, anlıyor musun?
Sana çok iyi bir sahne yazdım.
Ben yoldaydım.
Mutlu ve üzgündüm, çünkü hayal ettiğimi kaybediyordum.
Ve hayal ettiğim neredeyse, ben o hakikatte olabilirim.
Hislerimle ne yapmam gerektiğini...
...bilmiyorum.
Bilemiyorum.
Ondan bana bir şeyler söylemesini istedim. Böylece uyanabileyim.
Aşk seven kişiden kişiye göre değişir.
Onlar aynı kişiler...
...kimse olmadan.
Bu başını ağrıtacak.
Ben de bir tane aldım.
Sanırım sevgilin şans eseri değildi.
Ne sevgilisi?
Bana biraz rekabet varmış gibi geldi.
Merak etme, sen bir tanesin.
Seni eve götüreyim, olur mu?
Kaldır kıçını!
Gördün mü? Bu çok kötü, dostum.
İki taraftan da yapacağız.
Lanet olsun.
Masallar kafanı toplayamaz.
Daha önce tanıştık mı, yoksa sizi biriyle mi karıştırıyorum?
- Hayır, ama tanışmıştık. - Gidelim buradan.
Edepsiz, dostum. Ayıp sana! Ayıp!
Bu gerzekler de kimdi?
Rahat ol, dostum.
- Onlardan biri sevgilin miydi? - Seni ilgilendirmez.
Beni ilgilendirmez, iyi.
Bu benim fotoğrafım.
Cüzdanından düştü.
Özür dilerim.
Ne diyeceğim? Hediyem olsun.
Sağ ol.
Eve nasıl gideceksin?
Yürüyerek.
Sana yarın para versem?
Merak etme, bedava.
Görüşürüz.
Görüşürüz.
- Hey. - Hey.
Yatıya kalabilirsin.
Değil mi?
Belki de başka bir zaman. Hoşça kal.
Sen iyi misin?
Evet.
Dinle, doğum kontrol hapı kullandın mı?
Sonra pişman olmanı istemem.
Sen mi diyorsun bunu bana?
Bu çok tuhaf.
Jenny'nin ne düşünmesi gerek?
Selam.
Dün için üzgünüm.
Boş ver.
Jenny!
Öğleden sonra boş musun?
Doğa parkında mı?
Üçte mi?
Orada görüşürüz.
Bibi, Jenny'nin nerede olduğunu biliyor musun?
Hadi.
Vur!
İsabet aldık! Çabuk, yan pencere.
Uzay gemisi iki arıyor, isabet aldık. Nesne yaklaşıyor.
İşi bilene sormalıyız.
Kes! Sisi yine unuttun. Malte.
Yeniden başla.
Neden gelmedin?
Beni kızdırıyorsun.
Kayıt yapıyoruz. Kaybol.
İki saat bekledim.
Bitirdik diye düşünmüştüm.
Bu ne? Çek git şimdi.
Keyfin bilir. Yoluna devam et.
Gitmesine izin mi vereceksin?
Sahiden de o Portekizli ibneyle buluşacak mıydın?
Yeniden başlayacağız.
Miguel, Bernd'in yarışma için son teslim tarihi varmış.
Yardım edeceğime söz verdim. İki saat dedi.
Bilmem gerekiyordu. Düşünmüyordum.
- Parti mi yapıyorsun? - Hayır. Hepsi benim içim.
Kalp ağrısı çektiğin zamanlar böyle yaparsın. Bir filmde görmüştüm.
Jenny, Bernd'i benim gibi birisi için terk edemem.
Ama ben ederim.
Ben seni istiyorum.
Pekâlâ, pekâlâ, pekâlâ.
Ne kadar güzel.
İşte bu yüzden. Şimdi anlıyorum.
- Miguel, o kim? - Miguel?
Ah, Miguel. Ben mi kimim?
Affedersiniz?
Başka bir Portekizli mi? Onu tanıyor muydun?
Benim kardeşimdi.
İyi iş yapmıyor.
Bu çok açık.
Jenny!
İçmek için bir şeyler alman gerek.
Hadi be!
Hadi, bir yerlere gidelim.
Kahretsin! Anahtarlarım gitmiş.
Yazık.
Şuraya saklanalım.
Bekle. Sana çarptığım zamanki gibi yat.
Selam?
Jenny?
Neler oluyor?
Şu senin araban mı?
Evet.
Bu Miguel. Faro'dan arkadaşım.
Annem.
Akşam.
Farolu musun?
Okula gidiyor musun?
Hayır, çalışıyorum.
- Ne yapıyorsun? - Anne!
Sadece merak ettim de.
Saatin kaç olduğunu biliyor musun?
Evde olmadan nereden bilebilirim?
Arsız olma, Jenny.
Seni ararım.
- Hoşça kal. - Ciao, Miguel.
Arabanın sesini duymadım.
Onu Miguel'e ödünç verdim.
Aşk bu olmalı.
Araban çok önemli.
Baba?
Miguel'le.
Sana kötü mü davranıyor?
- Ben aşığım. - Biliyorum.
İlk defa.
Biliyorum.
Hiçbir şey bilmiyorsun.
Yemek yediniz mi baba?
Leziz.
Gerçekten leziz.
Ben pişirmedim.
Yine de leziz.
Baba, hazır o.
Aç.
Bana mı?
Şimdi onun gibi bir şey kullanabilirsin.
Hoşuna gidecektir.
Hediyen.
İyi geceler baba.
Hangimiz Miguel?
Miguel ikimizin birleşmesinden bile daha iyi.
Ee ne olmuş? Öyle biri yok.
- Öyle oldu gibi. - Öyle olmuş gibiymiş..
Acilen bir şeyler yapmazsan, Miguel ikimizin de başını derde sokacak.
Ne demem gerekiyor?
Hey, Jenny, üzgünüm, ben Portekizli değilim. Ben bir erkek bile değilim.
Biraz cilaya ihtiyacı var, ama genel olarak evet.
Alo, Jenny.
Neredesin?
Norddeich Limanı mı?
Seninle orada buluşabilirim.
Tabii, olur.
Ne zaman?
Yarın görüşürüz.
Adeus.
Miguel demek...
Miguel!
Hiç kimse görmedi beni.
Senin yüzünden başım dertte.
Benimle sahile geliyor musun?
On beş dakika.
Como esta?
Muito bem. Obrigado.
Obrigada. Sen bir kızsın.
Bana Portekizce öğretir misin?
Ne öğrenmek istiyorsun?
Denize ne diyorsunuz?
Yüzmeyi severim.
Şimdi marinaya gideceğim.
Gerçekten de seninle Portekize'e gitmek isterim.
Gidelim ve hiç geri gelmeyelim.
Ya annen?
Bana ihtiyacı yok.
Peki ya kız kardeşin?
Bibi ben yokken daha mutlu.
Bianca?
Bianca her şeyin aynı kalmasını istiyor.
Bu mümkün değil. Sıkıcı.
Gerçekten de seninle Portekiz'e gelmek isterim.
Beni öpmen lazım.
Islak kıyafetlerini çıkar.
Saat kaç?
Hemen hemen 5.
Kahretsin.
Annem deliye dönecek.
Hele şükür! Nerelerdeydin?
Bir saattir bekliyoruz. Çok merak ettim.
- Başın derde girmedi ya? - Tabii.
Belki de orgazm oluyordun.
Bana nasıl olduğunu söylesene. Olağanüstü müydü?
Delip geçiyor. Sanki bir dalga üstüne göçüyor gibi.
Kesinlikle harikaydı.
- Biraz kal. - Gitmem gerek.
Ama her şeyi hazırladım.
Hazırladığını biliyorum ama...
Biraz kal.
Gitmem gerek.
Jenny'le konuşmam lazım.
Yalnız.
Sadece bilmek istiyorum...
Miguel'le yattın mı?
Hayır!
Ben sürüyorum. Benim kayağım.
- Onu ben tamir ettim. - Hayır, senin garip kardeşin tamir etti.
Kız kardeşim garip değil!
- Kesinlikle öyle! - Hayır, değil.
Şu adam korkutuyor beni, Jenny.
Aileyle ilgili olmadığını biliyorum, işi, yaşadığı yer...
Ne olmuş?
Önemli mi bu?
Gidip uyumak istiyorum.
Dinle yiğidim, yardımına ihtiyacım var. Benim için bir adres bulabilir misin?
Plakası ST-G 655.
Bugün bir kadın uğradı.
Karla Schmidt.
Senin Miguel onun 14 yaşındaki kızını rahatsız etmiş.
Senin arabanda!
On dört mü?
Onunla ilgili ters giden bir şeyler olduğunu biliyordum.
Ayrıca senin tipin de değil.
O ahlaksızın teki. Adresini istiyorum.
Ne? Olmaz, Miguel'le konuşacağım.
Muhtemelen bir açıklaması vardır.
Tabii ki! Muhtemelen sadece hayal ediyordur!
O on dört yaşında, tamam mı?
Ona arabayı ödünç verdi, sonra da bana adresi vermek istemiyor.
Evet ama şu anda çok sarsılmış durumda.
Elbette öyle. Pislik herifin tekiyle çıkıyor.
Jenny.
Merhaba...
Bu en güzel şeydi...
Fakat Jenny, ayrılmamız gerek.
Hayır, Portekiz'e gitmem gerek.
Hayır, bu doğru değil Jenny.
Yanılıyorum. Hayır.
Seni sevmiyorum.
Beni sevmediğini söylüyor.
Çok şükür.
Miguel onu terk etti.
Her şey yolunda mı?
Hayır, hiçbir şey yolunda değil.
Tüm bunlar Portekizli çocuk yüzünden mi? The paedo?
Bayan Wandel, niye vaktinizi boşa harcıyorsunuz?
Kusura bakmayın, moralim biraz bozuk bugün.
Ben de üzgünüm, ama sizin de her gün moraliniz bozuk.
Miguel?
Alo? Miguel yok mu?
Miguel!
Jenny?
Neler olup bitiyor bilmiyorum.
Ama ya işine geri dönersin, ya da kovulursun.
İşi bırakıyorum ve kız arkadaşımı terk ediyorum.
Gidelim.
Neden beni sevmediğini söylüyorsun.
Bu acı veriyor.
Farkındayım. Üzgünüm.
Bir fabrikada çalışıyorsan, umurumda değil!
Çok genç miyim?
Miguel!
Sahilde seninle olmak hoşuma gidiyor.
Jenny, ben düşündüğün kişi değilim.
Ne yaptığın umurumda değil.
Öğrenmek istemiyorum.
Jenny, senin Miguel gerçek bir Miguel değil. Ben... Ben...
Bilmiyorum. Miguel diye biri yok. Miguel değilim ben.
Seni seviyorum.
Ben farklıyım.
Ben de farklıyım.
Jenny? İzin ver. Benim.
Ne yapıyorsun?
Sakin ol.
Ne bekliyordun?
Zıplayıp sevinmesini mi?
Rapariga, que estas a fazer?
Hadi ama? Ne oldu?
Kimseye söylemeyeceğine yemin eder misin?
Miguel Portekizli değil.
Ee İspanyalı mı?
Bir erkek bile değilmiş.
O bir kız.
O mu dedi? Gördün mü?
Anlamadım.
Şimdi lezbiyen miyim?
Hayır. Onun öyle olduğunu...
Yani o...
Çok güzel.
Ne düşünüyordun, Miguel? Neler oluyor?
- Buraya geldin, cüret ettin... - O Miguel değil.
...buralara geldin. - Benim, Miguel benim.
Ne?
Jenny benim Portekizli olduğumu düşünüyor. Miguel.
O da bugüne kadar inanıyordu buna.
O?
İşten arkadaş.
Benim erkek arkadaşımmış gibi rol yapması için ona para ödedim.
Neden?
Şimdi nereye gitti?
Kim?
Miguel.
Miguel diye biri yok baba.
Ne istiyorsun?
Yalan söyledin.
Daha fazla yalan mı?
Tamam. Saat 3'te doğa parkurunda.
- Ne oldu? - Bianca'ya hiçbir şey söylememen gerek.
Sana ne dedi?
Hiçbir şey. Ama yine de biliyorum.
Senin adını bile bilmiyorum.
Mel. Melanie.
Sahiden de 18 misin?
Yirmi iki.
Emin misin?
Tabii.
Neden Porteklizliyim dedin?
Sendin. Bunu soran sendin.
Hayır diyebilirdin.
Benim Porteklizli olmamı istedin, benim de hoşuma gitti.
Sen şu ana kadar tanıştığım en güzel şeysin.
Bir çocuğa aşık oldum.
- Burada ne işin var? - Endişelendik.
Yemin ettin.
- Yapamam. Ben senin arkadaşınım. - ***.
Bu ne anlama geliyor?
Başarılı oldun. Benimle alay etmek istedin.
Kim kiminle alay ediyormuş? Arkadaşına bak istersen.
Sanırım sahte Portekizli bir ders istiyor.
Senin Malte çok kötü. Sıkıldığı için Bianca'yı becermiş.
Kes sesini, duyuyor musun?
- Bunun icabına ben bakarım. - Jenny'i seviyorum.
Orada kal!
Bırak onu.
Kız. Bu kız lan! Ve o bunu hak ediyor.
Dur.
Kim sıçtı beynine?
Soyalım onu.
Bak, altında bir şeyler var.
Pantolon!
Kahretsin. Gözüm.
Hey, hadi ama.
Kaçıyor.
- Hassiktir! - Lanet olsun.
Çok üzgünüm.
Eve gitmen gerek.
Ya sen?
Şimdi ne olacak?
Gidiyorum. Portekiz'e.
Faro'ya.
Bana yazacak mısın?
Seni asla unutmayacağım.
***
Beni özleyeceksin.
Melanie.
Kendine iyi bak, baba.