Tip:
Highlight text to annotate it
X
Benim Hizmet Hareketi’nin öğretilerinden ve siz mensuplarının ideallerinden anladığım şu ki;
sizler sadece Müslümanlara değil, bütün insanlara değer veriyorsunuz;
bununla birlikte bütün dünyaya yönelik bir misyonunuz var.
Nerede acı çeken birileri varsa, nerede bir kriz varsa,
oraya yardım elinizi uzatmak sizin doğanız haline gelmiş.
Adım Joyce Davis, Amerikan Ulusal Dünya Çalışmaları Konseyi’nin
Harrisburg şubesi başkanlığını yürütmekteyim.
Hizmet Hareketi ile ilgili olumlu bir genel kanaate sahibim.
Bu hareket vesilesiyle çok hoş insanlarla tanışma fırsatım oldu,
hepsi de şehrimizde ve bölgemizde aktif insanlar ve ayrıca çalıştığım kuruma da destek oluyorlar.
Benim Hizmet Hareketi ile ilk karşılaşmam, kurumum aracılığıyla oldu.
Türkiye ile ilgili bir program yapmak istiyorduk
ve ben de çevremizde Türk olan birileri var mıdır diye araştırıyordum.
Derken “Kırmızı Gül” isimli bir kurumun varlığından haberdar oldum
ve onlarla irtibata geçtim; daha sonra ise çalışanlarının
Türkiye’deki Hizmet Hareketi’ne mensup insanlar olduklarını öğrendim.
Bugüne dek kurum olarak pek çok faaliyet yaptık.
Türkiye hakkında forumlar düzenledik.,
Türkiye’nin
Avrupa’nın, ve Orta Doğu’nun meselelerini daha iyi anlamaları için
Türkiye’ye gidecek öğretmenlere seminerler verdik.
Bizim eğitim programlarımıza yardımcı olabilir ve belki Türk kültüründen enstantaneler de sunabilirler düşüncesiyle
Kırmızı Gül derneği ile irtibata geçtik. Bizim toplantılarımıza ve seminerlerimize geldiler, ve türlü türlü tatlılar,
Türk halıları, porselen ve el sanatları örnekleri getirdiler, inanılmaz bir şeydi.
Ayrıca sevecen, samimi, ve dostane tutumları da gerçekten çok etkileyiciydi.
Kanaatimce en belirgin özellikleri, dostane tutumları ve birine yardım edebilmek için
ellerinden geleni yapma azminde olmaları.
Mesela bizim aktivitelerimizin başarılı olması adına yapabilecekleri ne varsa yaptılar.
Tecrübelerini, fikirlerini bizimle paylaştılar; kısacası benim gördüğüm, dostluktu, işbirliği ruhuydu,
toplumu ilgilendiren konularda insanları duyarlı hale getirme arzusuydu.
Fethullah Gülen’le şahsen tanışmadım, ancak inanıyorum ki o kendisini
dünyayı daha yaşanır bir hale getirmek için çabalamaya adamış biri.
Onun etrafında ve yolunda barışa adanmış insanlar var,
ki bu benim için çok önemli.
Zaten ben Dünya Çalışmaları Konseyi ile tam da bu sebeple ilişkiliyim.
Uluslararası bir gazeteci olarak da çalıştım ve birkaç kitap da yazdım.
Barış, konu ve amaç olarak olağanüstü bir öneme sahiptir ve bence Fethullah Gülen
bu bağlamda dünya liderlerinden biri…
Bence Hizmet Hareketi’nin en önemli katkısı, insanların, özellikle
Amerika’dakilerin, İslam ve Müslümanlar hakkında
ve onları bilgilendirmesi,
ve eğitmesidir.
İnsanlar dünyanın geri kalanı hakkında bilgi sahibi olmadan hoşgörüyü öğrenemezler.
Bu yüzden, insanların dikkatini bu yöne çekebilme, diğer ülkeler hakkında ve İslam dünyası hakkında
daha bilgili olmalarını sağlama adına eğitim, dünyanın en önemli meselelerinden biridir,
ve belki de barışın olmazsa olmazlarındandır.
İslamı anlamayan Batı insanı, Orta Doğu’yu da, Türkiye ve onun gibi ülkeleri de anlayamaz,
ve bu çok vahim bir durumdur.
Çünkü korkuyorlar, oysa bilinmeyenden korkmak, gerginliklere, hatta savaşa yol açar.
Kanaatimce Türkleri ve Hizmet Harketi mensuplarını tanıyan pek çok insan,
kendi kafasındaki İslam düşüncesinin ne kadar farklı olduğunu anlamıştır.
Militan, her an saldırmaya hazır insanlar değil, arkadaş canlısı ve uysal insanlar görmüşlerdir.
İyi vakit geçiren, hayatı ve toplumu seven, zor bile olsa herkese el uzatıp
kendine düşeni yapmaya hazır olan insanlar görmüşlerdir.
Bu çok iyi bir imaj,
ama maalesef birçok Batılı insanın gözündeki
Müslüman imajı bu değil.
Batı ve Müslüman dünyası arasında bir gerginlik olduğu
hepimizin malumu...
Sanırım birçok anlaşmazlığın temelinde de bu gerginlik yatıyor.
Bence önemli olan, bu gerginlikleri azaltma ve bu farklı dünyaları bir araya getirip
birbirlerini daha iyi anlamaları için kimin elinden ne geliyorsa yapmasıdır.
Bunun için kim gayret gösteriyorsa, dünyaya büyük bir hizmette bulunuyor demektir.
Bugün karşı karşıya kaldığımız problemlerin düğüm noktası,
iki dünyanın birbirini yanlış anlamasıdır.
İslamın temsilcilerini Batıya getirip onların Batı dünyasının bir parçası olmalarına, İslam’a farklı bir bakış açısı,
doğru bir bakış açısı demek istemiyorum ama, İslam’ın ne olduğu ile ilgili doğru bir bakış açısı getirmelerine
fırsat verdiğimiz takdirde, bu, Amerikalıların İslamdan korkmamalarına, aksine Müslümanları
barışa giden yolda yol arkadaşı olarak görebilmelerine vesile olacaktır.
30 yılı aşkın bir süre Amerika’nın önde gelen kuruluşlarında
yurtdışı muhabirliği ve gazetecilik yaptım.
Deniz aşırı ülkelerde de bulundum; Özgür Avrupa Radyosu, Özgürlük Radyosu’nun Prag merkez ofisinde,
Müslüman dünyaya yönelik servisleri yönettim.
Gazeteciliğin doğasını iyi anlamak lazım,
Gazeteciler ilgi ilgi çeken hikayeler bulmaya çalışırlar.
muhabirler insanların okumak isteyeceği hikayeler bulmaya çalışırlar.
Tartışmalı konuları, provakatif mevzuları bulmaya çalışırlar.
Bundan dolayı da çoğu kez iyi haber yerine kötü haber
peşinde koşarlar.
Bunu inkar edemeyiz tabi ki ama
insanların ve dahi barış yanlılarının çoğunun kaçırdığı önemli bir nokta var:
gazeteciler çok önemlidir, ve onların da eğitilmeleri,
bilgilendirilmeleri, beslenmeleri gerekir.
Yurtdışı muhabirliği yaptığım dönemde kendimi aniden hakkında hiçbir şey bilmediğim bir yerde bulduğum çok olmuştur.
Kendi çabamla o yer hakkında bilgi edinmişimdir.
Halbuki bu kuruluşlar dikkatlerini gazetecileri eğitmeye yoğunlaştırsalardı ve
gazetecilerin doğru mesajlar vermelerini sağlayabilselerdi çok daha iyi olurdu.
Her şeyden önce, Amerika’da insanlar, belki diğer ülkelerden bile daha fazla,
kendilerini dini bağları olan kişiler olarak görürler.
Özellikle bizim yaşadığımız bölgede mutlaka bir dini gruba bağlı olan
çok sayıda insan vardır.
Bu, şu anlama gelir; insanlar, dini liderlerin de kendilerine yol göstermelerini istiyor.
Eğer bağlı oldukları dini lider önyargılı, bağnaz, daha önce hiç farklı inançlardan birileriyle bir araya gelmemiş bir insansa
onlara bir şeyler anlatma konusunda işi zor demektir.
Zira o vaiz, belki farkında bile olmadan kürsüden yobazlık aşılamaktadır.
Halbuki o dini liderlerle bir araya gelseniz ve yavaş yavaş da olsa farklı fikirlerinizin olduğunu ama toplum için
bir tehdit oluşturmadığınızı görmelerine fırsat verseniz, barış içinde yaşamak istediğinizi ifade edebilseniz,
o zaman onların sizi cemaatlerine doğru anlatabilmelerine vesile olmuş ve bu sayede cemaatleriyle de yakınlaşma imkanı bulmuş olursunuz.
Bizim buralarda dinlerarası diyalog hayati önem taşır.
Dinlerarası diyalog olmazsa, sesinizi duyurma hakkınızı siyasi alanda bile kaybedebilirsiniz.
Zaten siyasiler de dini liderlerin ne kadar önemli kişiler olduklarının bilincindedirler.
Bir yerde sizin veya kurumunuzun adınıza konuşacak, fikir beyan edecek kişiler,
İslam’ın öğretilerini iyi anlamış kişiler olmalıdırlar.
İslam hakkında bilgisi olmayanlara
İslam’ı anlatmak için,
dini bütün, iyi eğitimli insanlara ihtiyaç vardır.
İşte Hizmet Hareketi mensuplarının, bütün bunlar üzerinde kafa yorup,
dış dünyayla nasıl iletişime geçebileceklerini, insanlarla nasıl kaynaşabileceklerini planlamaları
bence önemlidir
Bu düşünce tarzı, Amerika’da oldukça yaygın olan İslam hakkındaki klişeleri yıkmaya, yanlış anlamaları düzeltmeye vesile olacaktır.
Öncelikle, insanların birbirleriyle diyaloğa geçmelerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Bunu küçümsemeyin.
İnsanlar bir araya geldiklerinde güvensizlik kaybolur;
bu ilk aşamadır.
Daha sonra ise, bir araya gelip ortak meseleler üzerinde çalışmaya başlarlar.
Toplumumuzun en önemli meselelerinden biri de gençliğe sahip çıkma meselesidir.
Gençliği doğru yolda tutmayı nasıl başarırız, madde bağımlılığının önünü nasıl alırız,
sizin toplumunuzda bunlarla ilgili hangi metodları kullandığınızda sonuç aldınız,
Batı dünyasıyla paylaşabileceğiniz, bu sorunları çözmede bize fikir verebilecek başarı öyküleriniz neler?
Hatta kadın-erkek ilişkilerine varıncaya kadar herşeyi konuşmalıyız.
Bizim tecrübelerimiz Müslüman dünyasının işine yarayabileceği gibi,
tersi de olabilir.
haklarında haber yaptığım dönemlerde Müslüman bayan kardeşlerimden pek çok şey öğrenmiştim
ve Hristiyan bir bayan olarak bu benim için oldukça
ilginç bir tecrübeydi.
Günün birinde bununla ilgili bir kitap yazmak istiyorum, zaman bulabilirsem...
Benim Hizmet Hareketi’nin öğretilerinden ve siz mensuplarının ideallerinden anladığım,
sizler sadece Müslümanlara değil, bütün insanlara değer veriyorsunuz;
bununla birlikte bütün dünyaya yönelik bir misyonunuz var.
Nerede acı çeken birileri varsa, nerede bir kriz varsa,
oraya yardım elinizi uzatmak sizin doğanız haline gelmiş.
Yani bu hareket böyle bir hareket.
Acı çeken birisi, birilerinin kendisine yardıma koştuğunu görünce kimbilir ne kadar sevinir.
Yardıma koşanların Müslüman olduklarını gördüğünde ise,
İslama ve Müslümanlığa bakışı
tamamen değişir.
Hizmet Hareketi’nin çalışmalarının Türkiye’ye getirisi de çok büyüktür.
Bunu neden söylüyorum? Öncelikle, yaptıkları her şey, Amerika üzerinde çok olumlu bir
Türkiye imajı oluşmasına vesile oluyor.
Öyle yoğun bir şekilde Türk kültürünün, Türk sanatının tanıtımı yapılmış oluyor ki, bu,
Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkilere doğrudan tesir ediyor.
Hizmet Hareketi olmasaydı ve bu hareketin mensupları iyilikseverliklerini
ve dostane tavırlarını bu kadar yaymasalardı,
Amerikan toplumu Türkiye’ye bu kadar kucak açmaz ve onu bu kadar takdir etmezdi.
Dahası, gerek yerel ve gerekse ulusal seviyedeki Amerikalı liderler,
Türklere ve Türkiye’ye karşı bu kadar yakın davranmazlardı.
Bu, dünya barışı adına çok önemli.
Sizlerin sadece iki ülke arasındaki üst seviyeden, yüzeysel ve diplomatik ilişkilere değil,
daha derine inip, temelde insanları birleştirmeye odaklanmanızın
ne kadar önemli olduğunu anlatamam.
Amerikalılar, Türkiye’nin bir nevi temsilcileri olarak gördükleri Hizmet Hareketi mensuplarına bakınca,
bir sıcaklık, bir yakınlık duyuyorlar, Amerika’nın Türkiye’nin lehine
hem ticari hem de turistik anlamda
Türkiye’ye gitmeye
ve yatırım yapmaya sıcak bakıyorlar.
Hasılı, Hizmet Hareketi bence hem dünya barışı,
hem de Türkiye’nin dünyadaki imajı adına
çok önemli görevler ifa ediyor.
Ortak bir hayata ve başkalarının dini sorumluluklarının ne olduğunu anlamayla başlayan
ortak bir yaklaşıma sahip olmamızın önemli olduğunu düşünüyorum.
Hizmet’in gerçekten benzerine az rastlanır bir hareket olduğunu düşünüyorum.
Kökenini dinden alıyor ancak uygulamada oldukça seküler.
Bir bakıma Türkiye’de olan tüm iyi şeylerin sembolü haline gelmiş.