Tip:
Highlight text to annotate it
X
SARHOŞ ATLAR ZAMANI
- Adın ne? -Amaneh
- Kaç yaşındasın?
- Ben Madi'nin küçüğüyüm.
- Madi kim?
- Benim kardeşim. O sakattır. O sürekli hasta. Şurdaki.
Yeşil ceketli olan
Bugün onu hastaneye doktora götürdük
- Baban ne iş yapıyor? - Kaçakçı.
Katırlarla Irak'a birşeyler götürüp satar ve ordan malzeme alıp getirir.
- Annen var mı?
- Yok, kız kardeşimi doğururken öldü.
Şimdiki annemiz Rojine
O benim kız kardeşim... ablam...
Rojine burda mı?
- Hayır, evde kız kardeşime bakıyor.
Şurdaki Ayoub. Abim.
-Kaç kardeşsiniz? -Üç kız, iki erkek.
- Ne yapıyorsun?
Bardakları kırılmasınlar diye gezete kağıdına sarıyoruz
Ben ve Ayoub, ve köyün diğer çocukları...
her zaman buraya geliyoruz.
Köyünüz neresi?
Buradan çok uzakta...
...Irak sınırında.
Bardaklarınızı sarabilir miyim?
Madi, canım, yorgun musun?
İlaçlarını al.
5-6 işçiye ihtiyacım var şimdi.
- Acele! Acele!
Amaneh şunları yap. Hemen dönerim.
Ben gelebilir miyim? Ben? Ben?
Sadece 6 kişi!
6'dan fazla olmaz.
Acele edin! Bizi durmadan taşıyın.
Dikkatli olun! Kırılabilir.
Pazara taşıyın!
Eve gidecek çocuklar acele edin
5 dakika içinde gidiyorum.
Bin!
Hey, çabuk ol. Kamyonet gidiyor.
Çabuk ol. Kamyonet gidiyor.
Geliyorum!
Hayat beni yaşlandırıyor, dağlarda ve vadilerde dolaşmak...
...beni ölüme yaklaştırıyor.
Diyorlar ki; birkaç kaçakçı mayınlara basarak ölmüş.
Bizim köy sınır üzerinde.
Çoğu köylü bu yüzden öldü.
Babam şu anda orada.
Onun için endişeleniyorum.
Dün gece onu rüyamda gördüm.
Madi, ilaçları alma zamanı.
Su yok. Yutmak için tükürüğünü kullan.
Bak, böyle yut.
Rahman, ya kişi başı 150 Toman öde...
...ya da kontrol noktasını geçene kadar...
...üzerlerini kitaplarla ört.
Siz Iraklı çocuklar atlayın! Sınıra yaklaştık.
Sizi sınırın öbür tarafında bekleyeceğiz.
- Merhaba. Ne taşıyorsun? - Sadece yolcu.
- Iraklılar? - Hayır.
- Nereye gidiyorlar? - Köylerine, Sardab'a.
Çocuklar dışarı!
Sergeant onları sıraya diz.
- Bunlar ne? - Çalışma kitapları.
- Nereye götürüyorsun bunları?
- Onların kitapları.
Ne konuşuyorsun sen?
Sergeant üstlerini ara.
Herkes elbisesini yukarı sıyırsın.
Komutanım kamyonda yığınla kitap var.
Kamyona el koyun!
- Amaneh bekle.
Madi'nin ilaçlarını verelim.
Madi dağın öbür tarafına gidiyoruz.
Orada kar yok. Bu kadar üşümeyeceksin.
Yut.
Yutamıyorum, çok acı.
Biraz kar ye. Rahat yutarsın.
Babamı bir daha asla göremeyeceğiz.
Amcam Ayoub'un onun yerini alacağını söyledi.
Ayoub okulunu bırakmak zorunda kaldı.
Amcamın 8 çocuğu olduğu için artık bize bakamadı.
Ayoub okuluma devam etmem gerektiğini söyledi.
- Merhaba Doktor.
- Merhaba Ayoub, Madi'yi getir iğne yapacağım.
- Bu sabah yapman gerekiyordu.
- Çok konuşma da getir. Kasabaya gitmem lazım.
- Merhaba. Yardım et de çıkayım.
- Nereye gidiyorsun? - Eve Madi'yi almaya gidiyorum.
- Onu Doktor Rahime götüreceğim.
- O evde değil. - Nerede?
- Amaneh'le birlikte mezarlığa gitti.
- Bunları buraya bırakabilir miyim? - Bırak.
- Allahım Madi'ye yardım et. Onu iyileştir.
- Amaneh sana kim izin verdi buraya gelmen için?
- Niye onu buraya getirdin? - Madi iyi değil.
- Onun ilaçlarını alması ve iğne olması gerekiyor.
- Çok hastaydı. - Kalk! Gidelim!
- Doktor!
- Ayoub sen misin?
- Bir kaç günlüğüne kasabaya gitmem lazım.
Madi neresi ağırıyor?
- Burası mı?
Başka? Her tarafın mı?
- İğne yapacağım.
- İlaçlarını veriyor musun?
- Veriyorum, ama dün gece ağrılar içindeydi.
- Adın ne? - Madi.
- Kaç yaşındasın?
- İki... Üç...
- Yo, 15.
- Tamam, şimdi şöyle uzan
- Pantolonu aşağı indir.
- Hadi.
- Büyük adamlar ağlamaz, değil mi?
- Tamam, bitti.
- Ayoub biraz gelsene.
- Dün akşam sana söylediklerimi amcana da söyledim.
- Ona sürekli iğne yapamayız.
Gittikçe kötüleşiyor.
4 hafta içinde ameliyat olması lazım ...
...yoksa ölecek.
Dr. Rezayi sana bunu hastanede söylemişti zaten.
- Buna gücümüz yok. Biliyorsun.
- Acilen ameliyat olması lazım.
Ameliyat olsa bile...
... ancak 7-8 ay yaşar.
Hastalığının tedavisi yok.
- Amaneh bana dargın mısın? - Evet.
- Niye? - Bana vurdun.
- Ama sen mezarlığa gittin.
- Madi çok sıkılmıştı.
- Niye onu dinledin? - Ama sıkılmıştı.
- Barıştık mı?
- Hayır. - Niye?
- Çünkü bana vurdun.
- Bir daha yapmam. Barıştık mı?
- Tamam. - Çak bi beşlik.
- Alıştırma kitabım doldu.
- Aynısından mı istiyorsun? - Evet.
- İki defa en yüksek notu aldım.
- Yarın sana bir tane alırım.
- Yemek yiyeyim, sonra matematikten sana test yapacağım.
- Nasılsın?
- İyiyim, sağol
- İyi misin?
- Yasin'i gördün mü?
- Onu bulamadım.
- Doktorun söylediklerini duydum.
- Madi hergün daha da kötüye gidiyor.
- Ayoub, Madi'nin ameliyatı için gereken parayı bulacağını söyledi.
- Ayoub yine Yasin'i görmeye gitti.
- Belki amcam, Ayoub'a iş bulması için...
... Yasin'i ikna edebilir.
Eğer bir katırın yoksa buralarda iş bulamazsın.
Pazarda malları Irak'a götürmek için yüklüyor, ordan da başka mallar getiriyorlar.
Sevgili Yasim, Ayoub'a bir iş verebilir misin?
Şu anda çok zor durumda.
- Şunları yükleyelim.
- Yasin, Ayoub'a iş bulman lazım.
- Yük taşıyabilir mi?
- Niye taşımasın?
- Nerede? Onu buraya getir.
- Hoşgeldin
- Yük taşıyabilir misin? - Tabi.
- Tamam, her sabah buraya gel ve yükü al.
Raouf, Ayoub'a yükünü ver, tamam mı? - Tamam.
- Bugün çok soğuk değil.
Katırlara sadece bir şişe verin.
- Yoruldun mu? - Evet, çok zor.
- Biliyorum. - Nerdensin?
- Tchampara.
- Bir katır almadın mı?
- Yok, babam ve katırı mayınla havaya uçtular.
- Kendin için mi çalışıyorsun? - Evet.
- Adın ne?
- Riboire.
- Toprağın var mı?
- Evet, çok.
- Öyleyse niye onu işlemiyorsun?
- Heryerde mayın var.
- Onları temizleyemez misin? - Çok fazla var.
- Sınır çok uzak değil.
- Sınır? Nerede?
- Şurayı görüyor musun? Ordan sonrası Irak.
- Kavga mı var? Hadi gidelim.
- Taşıdığım son iki yük için para vermeyecek misin?
- İmkanı yok. Yükün sahibi ödemeli.
- Sen tuttun bizi. Ödememeye hakkın yok.
- Hayır. Hakkın yok.
- Merhaba. - Hoşgeldiniz.
- Yasin'in selamı var, yük için para vermenizi istedi.
- Ödemek istiyor musun?
- Ona daha önce söyledik...
...taşıyıcılara para veremeyiz.
- Eee ne yapayım ben bu yüklerle?
Benim yapacağım bir şey yok.
- Onların ödemesi lazım.
- Ne?... - Benim problemim değil.
- Onların ödemesi lazım.
- Peki ne yapalım.
- Ya buraya bırakın, ya da İran' geri götürün.
Merhaba
- Bir çay ver.
- Hoşgeldin.
- Bu fotoğraflar satılık mı? - Evet.
- Kaç para? - 2, 3 ve 4 dinar.
- Küçük olan? - 2 dinar.
- Kaç toman eder?
- 100. Dinarın yok mu? - Yok.
- Önemli değil. Dinar alınca ödersin.
- Sağol. - Getireyim
- Sağol.
- Sardab'dan mısın?
- Evet.
- Yük için para aldın mı?
- Hayır.
- Neden?
- Yükün sahibi parayı Iran'da alacağımı söyledi, burada değil.
- Sen yeni misin?
- Evet.
- Dinle. Sana paranı verene kadar
... çalışmaya başlamamalısın. Onlara güvenmemelisin.
Hergün başka bir yerdeler.
- Onları bulamazsın.
- Ayoub hadi kalk. Çocuklar geri geldi.
- Hoşçakal.
- Selam Rojine. - Hoşgeldin.
- Parayı aldın mı?
- Hayır, yarın ödeyecekler.
- Madi, uyanık mısın?
- Nasılsın? Bak sana ne getirdim.
"İlk uçak hazır olduğunda...
...bütün arkadaşlarını davet ettiler...
...bu olaya tanıklık etmeleri için.
Motor çalışmaya başladığında...
iki kardeş çok heyecanlıydı.
En sonunda uçak havalandı ve havada ilerledi.
Bu, insanlığın gökyüzünü...
fethetmesinin kanıtıdır.
Bu ilk uçma girişimi 90 yıl önceydi.
Bugün dev uçaklar birkaç saat içinde
dünyanın bir ucundan diğerine
insan taşıyacak kapasitedeler."
...
- Gel
- Merhaba
- Amaneh'le konuşabilir miyim?
- Niye?
- Kitap getirdim.
- Amaneh dışarı çık.
- Sana alıştırma kitabı getirdim.
- Sağol Ayoub.
- Hoşçakal.
- Ayoub iki ay durmadan çalıştı...
...ama Madi'nin ameliyatı için gereken parayı kazanamadı.
- Bizim için herşeyi feda etti.
- Ayağını kırdığı kavgadan sonra...
...amcam beraber çalışmaları için ona katırını verdi.
- Durun. Sessiz. Kıpırdamayın.
- Bakhtiar! Ne oldu? Pusu mu?
- Kaçın.
- Bu bir pusu.
- Hangisi?
- Taher, dinle...
...sen cesur bir adamsın...
...oğlun da öyle.
Eğer oğlanla kız anlaşırsa
...ben de kabul ederim.
Eğer oğlumu damadın olarak...
kabul edersen...
bundan şeref duyarım.
- Hayırlı iş ne kadar erken olursa o kadar iyi.
Size kızımı verdim.
Bu işi ne kadar çabuk yaparsak...
hepimiz için daha iyi olacak.
Madi için kaygılanma.
Bu akşam, ameliyat için...
onu nasıl Irak'a götüreceğimizi konuşacağız.
Sana ne yapacağımızı söyleyeceğim.
- Merhaba.
- Merhaba. Bunlar kimin ayakkabıları.
- Taher'le onun oğlunun.
- Amcam burda mı?
- Evet burda.
- Niye buraya gelmişler?
- Bilmiyorum.
- Amcamı çağır
- Niye kendin çağırmıyorsun?
- Sana çağır dedim.
- Amca, gel.
- Merhaba. - Niye içeri gelmiyorsun?
- Niye burdalar?
- Hayırlı bir iş için.
- Ne?
- Rojin'i istemek için.
- Ne? Niye bana söylemedin?
- Ben senin amcanım. Ben burdayken bu iş sana düşmez.
Beni duydun mu?
- Ben onun kardeşiyim.
- Ben olduğum sürece sen karar veremexsin. Sus.
- O Benim kardeşim. Bana söylemedin. Onların gitmesi lazım.
- Defol. Ben dururken sana düşmez.
- Niye böyle davranıyorsun?
- Bırak beni. Niye bana söylemedin?
- Ne?
- Taher'in oğlunu.
- Ben de bilmiyordum.
- Niye yalan söylüyorsun? Bana bir daha yalan söyleme.
- Ben senin kardeşinim.
- Sana söylediğini düşündüm.
- Bana birşey söylemedi.
- Niye bu kadar kızgınsın?
- Niye kızgın olmayayım? Ben bu ailenin çocuğu değil miyim?
- Bunu Madi için yaptım. Eğer evlenirsem onlar Madi'yi ameliyat ettirecek.
- Sen ameliyat için gerekli parayı kazanamadın.
- Kesin mi? - Bilmiyorum.
- Ayoub! Hey, Ayoub!
- Merhaba Doktor Rahim.
- Dur. Sen erkek adamsın artık.
- Erkekler ağlamaz.
- Perşembe günü son iğneyi...
yapmak için geri geleceğim.
- Mahboubeh çocuklara göz kulak ol, senden rica ediyorum.
- Onu ne için getirdin?
- Ona ihtiyacım yok.
- Gelin için gönderdim. Onu istemiyorum. Geri al.
- Amca.
Annesi Madi'nin gelmesine izin vermiyormuş.
- Söz verdiniz. Taher'le anlaşmıştık.
- Taher de kim oluyor?
Onu istemiyorum. Ona katlanamam.
Zaten on tane çocuğum var.
Normal olarak verilen çeyizi almadık.
Anlaşmaya göre Madi gelinle gidecekti.
Buna katlanamam.
Kız ayrılmak istiyor.
- Biz kabul etmiyoruz.
Çeyiz yerine size bir katır verelim, tamam mı?
Katır, ama çocuğun eve geri gitmesi lazım.
- Madi eve gittiğinde çok kötüye gitti.
Ona iğne yapacak kimse yoktu.
Doktor bir hafta köye gelmedi.
Ayoub amcama söylemeden Madi ve katırı pazara götürdü.
Irak'ta katırı satacağını söyledi.
Orada daha iyi fiyata satılabilirmiş.
Madi'yi ameliyat ettirip geri döneceğini söyledi.
Evde beklememi ve çok yakında döneceğini söyledi.
-Merhaba - Hoşgeldin.
- Hayırdır, ne yapıyorsun?
- Irak'a gitmek istiyorum.
- Niye?
- Katırımı satmak istiyorum.
- Sadece bunun için mi?
Kardeşimin ameliyat olması lazım.
- Çocuklar sınırdan geçemez
Yol mayın ve pusu dolu. Çocuklara göre değil.
- Büyükler için.
- Ben çocuk değilim. - Ya o, o çocuk.
- Yo, o çocuk değil. İzin ver gidelim.
- Ya bir şey olursa?
- Ben bütün sorumluluğu alıyorum.
- Tamam, madem kararlısın...
-Hadi, ama bütün sorumluluk senin.
- Katırı yükle, ama bunun için para vermeyeceğiz.
- Emin misin?
- Peki. Şu çocuğa lastikleri verin!
- Bugün çok soğuk. Katırlara 4 şişe alkol verin.
-Ayoub, kardeş! Beni bekle.
- Niye burdasın?
- Yolculuk için biraz ekmek getirdim.
- Sağol
- Dikkatli ol ve Kolsoum'a iyi bak.
- Hey, kardeş.
-Bekle.
- Bana yeni bir alıştırma kitabı getirir misin?
- Tamam, yeni bir tane alırım Şimdi eve git.
- Seni çok seviyorum Madi.
- Sınırın yakınındayız şimdi.
- Geri dönün. Burda pusu var.
Bu yolda da pusu var. Geri dönün.
Herkes vadiye...
Çok fazla alkol almışlar yürüyemiyorlar.
Yükleri indirin. Belk, kalkarlar.
- Kalk! Lütfen kalk!
- Yaklaşıyorlar!
- Yaklaşıyorlar!
- Rahim, ne olur katırı kurtarmam için yardım et.
- Rahim lütfen beni yalnız bırakma.
- Rahim Madi'yi Irak'a götürmem lazım. Lütfen bana yardım et.
- Yürü! Hadi!