Tip:
Highlight text to annotate it
X
1950'li yılların başında sanayi atağına kalkan
genç Türkiye Cumhuriyeti'nin işsiz bireyleri için, iki umut kapısı vardı.
İlki, Türkiye'den işçi isteyen acı vatan Almanya,
ikincisi ise, taşı toprağı altın, İstanbul.
Almanya'ya işçi yazılamayanlar, kendilerini İstanbul'un tam ortasında buldular.
O yıllarda İstanbul'un fabrika bölgesi ise
bugün, boğaz semti olarak geçen Beykoz'du.
Başta Paşabahçe olmak üzere birçok fabrikayı barındıran Beykoz, bir işçi semti olarak kuruldu.
Fabrikaların çevresinde gecekondular, gecekonduların içindeyse
hayallerini yakıp, evini ısıtan işçilerle Beykoz bir umut semti oldu.
Fakat, gel zaman git zaman, yıllar içinde Beykoz,
şehir merkezinde kalıp, fabrikalar da kapanınca, bu umut semti
şehir bölge planlamacıların tarifiyle, çöküntü semtine dönüştü.
Boğaz hattının değer kazanmasıyla da, gecekonduların bacaları,
lüks konakların gölgesinde tütmeye başladı.
Beykoz'da bugün kapanan fabrikalar yüzünden işsiz kalan aileler,
hayata tutunmaya çalışıyor. Kendileri için yeni bir çıkış yolu,
çocukları için güvenli bir gelecek arıyorlar.
Büyük bir travma yaşayan semtin hayata yeni başlayan gençleri ise,
tehlikeli bir yolda yürümeye çalışıyor.
Neyse ki gençler bu riskli yollarında yalnız değiller.
Beykozluların kurduğu Beykoz Vakfı,
gençlere rehberlik etmeye çalışıyor.
Beykozlu işçi ailelerin kurduğu
ve Beykoz'da yaşayan işadamlarının desteklediği Beykoz Vakfı,
çocukları sanat ile değiştirmeyi amaçlıyor.
Vakfın bünyesinde açtıkları keman ve tiyatro kurslarında
çocuklar çok cüzi bir aylık ücret ödeyerek
bambaşka bir dünya ile tanışıyorlar.
- Keman, gitardan daha kolay bir enstrüman
ve çocukların daha fazla ilgisini çekiyor ve anket yaptık
"hangi müzik enstrümanı ile çalışmak istersiniz?" dedik,
yüzde 99 keman çıktı. Onun için keman.
Beykoz küçük kemancılar grubu 25 kişilik.
Bunlar 4 tane konser verdi.
Ayriyeten şimdi tiyatroda yüze yakın öğrencimiz var;
hem küçükler hem büyükler. Ve 2 oyun sahnelediler.
Biz tiyatro ile ilgili, okullardaki yaklaşık 15 bin çocuğumuza
ücretsiz tiyatro gösteriminde bulunuyoruz.
Yani, İstanbul'da bütün ilçelerde
15 ile 30 yaş arası anket yapsanız,
Beykoz kadar tiyatro izleyicisi çıkmaz.
Beykoz'daki bütün çocuklarımıza tiyatroyu sevdirdik.
Onun için, biz çok önemsiyoruz burayı...
Ayriyeten gitar çalan 25 öğrencimiz var.
Bunun yanında, şimdi yaylı sazlar grubunda yeni bir eğitime başlıyoruz.
Halk dansları topluluğumuz var, halk dansları ile ilgili
Beykoz Vakfı bünyesinde yetemedik biz bu çalışmalara ve 2 tane dernek kurduk.
Dernek ile bu çalışmalar yürüyor
ve bütün okullarda da halk dansları ekipleri kuruldu.
Bunların hepsinin öncülüğünü Beykoz Vakfı olarak biz yaptık.
Onun için çocuklara çok değer veriyoruz.
Onların sanatsal yönlerini güçlendiriyoruz ki sokaktan kurtaralım.
Şaban Tören ve Beykoz Vakfı çalışanları
örnek bir sosyal sorumluluk projesiyle
semtlerinin geleceğine sahip çıktılar.
Çocukların sanat ile değişebileceğini gösterip,
yeni bir yazgıya imza atmaya çalıştılar.
Eli keman tutan, tiyatro sahnesinde
kendi geleceğini arayan çocukların küçük dünyasında,
büyük bir fark yarattılar.
İstanbul'un ortasında unutulmaya mahkûm çocukları hatırlayıp
o çocukların hayatında koskocaman bir fark yarattılar.