Tip:
Highlight text to annotate it
X
[Adobe IBC 2013]
[Hasraf Dulull] Adım Hasraf Dulull, fakat sektördeki herkes bana HaZ der.
Görsel efektler süpervizörü ve film yapımcısıyım.
Kabul etmeliyim ki, bir Final Cut kullanıcısı olarak Premiere Pro'ya biraz isteksizce geçiş yaptım.
Tamamen yeni kısayolları öğrenmeye pek gönüllü değildim.
Yepyeni bir iş akışı izlemek istemiyordum, fakat Premiere hakkında sevdiğim şey,
ya da sevdiğim pek çok özellikten biri, her türlü formattaki ortamı sürükleyip bırakabilmemize olanak tanıması.
Final Cut ile çalışırken, önbelleği aynı şekilde korumak ve performans ya da iş akışlarında
hız sağlamak için genelde ProRes ile çalışmam gerekiyordu.
Premiere'de ise bu konular hakkında kaygılanmama gerek kalmadı.
Böylece, çekimlerimi ProRes 4444'e aktarıp
görsel efekt çekimleri oluşturabiliyor, ardından SDPX veya TIFF formatındaki dosyaları tarayabiliyor
veya diğer kişilerin bana sağladığı her tür formattaki ortamı
sürükleyip bırakabiliyorum; üstelik performans kesinlikle etkilenmiyor...
Şahsen ben bir düzenlemenin uyumu ya da teknik bir konuda derin bilgi edinme gibi işlerle uğraşarak zaman harcamadım.
Yalnızca düzenlemeye odaklanmam gerekti ve hız o kadar olağanüstüydü ki
beni gerçekten etkileyen nokta işte bu oldu. Bunu ilk günden itibaren fark ettim ve kendi kendime sürekli ne kadar harika olduğunu tekrarladım.
Premiere'i kullanmaya başladığımda düzenleme dışında da pek çok şey yapabileceğimi fark ettim.
Renkleri düzeltebiliyordum. Çekimlerde denge sağlayabiliyordum.
Başvuru çizelgelerini SpeedGrade'den paylaşabiliyordum. Çekim aralarına kare ekleyebiliyor, kaydırma ve hareket yolları yapabiliyordum.
Pek çok şey yapmama olanak veren Premiere sonuçta benim için basit bir düzenleme aracı olmaktan çıktı ve bir prodüksiyon aracından daha fazlasını sunmaya başladı.
Böylece keşfettiklerim gerçekten keyifli bir hal aldı, çünkü film yapım sürecini de keyifli hale getiriyordu.
Belirtmek istediğim diğer bir nokta ise Audition, Premiere, After Effects, SpeedGrade ve Prelude arasında geçiş yaptığımda
bütün bu uygulamaların farklı programlar olması ve farklı şekillerde kullanılmasına rağmen arabirimin her zaman aynı olmasıydı.
Yaptığım işlerde farklı yollar kullansam da, efektleri birbirinden farklı şekilde uygulasam da yöntem hep aynıydı.
Gerçekten de tüm paketi, yani bütün iş akışını bırakıyormuşum gibi hissetmedim.
Sadece Premiere'de veya After Effects'te çalışıyormuş gibi değil, sanki bir Adobe iş akışında çalışıyormuşum gibi hissettim.
Bu gerçekten çok yararlı oldu, çünkü tüm yapmam gereken yalnızca yaratıcı olmaya odaklanmaktı.
Bir programdan diğerine geçiş yapmak için kaygı duymuyorum.
Kronos ile kazandığım deneyim de bu.
Kullandıkça ve güncellemeleri kontrol ettikçe hangi araçların sunulduğunu daha iyi görebiliyorum.
Kronos'u tanıtmak veya bulunduğum seviyeyi desteklemek amacıyla şu sıralar iPad uygulamaları geliştirmekle ilgileniyorum.
Başka hangi yazılım çözümü bu konuda yardımcı olabilir ki?
Bir film yapımcısı veya bir sanatçı olarak AfterEffects veya Premiere'e para yatırmıyorum.
Adobe çözümüne para yatırıyorum. Bir film yapımcısı olarak geleceğimi şekillendireceğim kilit yol bu.
[Adobe Creative Cloud]