Tip:
Highlight text to annotate it
X
Her gün bambaşka problemlerle,
yepyeni sorunlarla karşılaşıyoruz.
Bazen de taşıdığımız yük
bedenimizden ağır oluyor.
Sinekkuşunun hikayesi de böyle işte.
Yangının yok ettiği bir ormanda geçiyor.
Ormandaki hayvanlar yangından kaçıyorlar.
Orman yanarken izlemekten başka bir şey yapmıyorlar.
Eziliyor, kendilerini güçsüz hissediyorlar.
Sinekkuşu tek başına mücadele ediyor.
Yangını durdurmalıyım diyor kendi kendine.
Aceleyle göle gidiyor.
Bir damla su alıp yangına boşaltıyor.
Aşağı yukarı çırpınıp duruyor.
Elinden ne geliyorsa yapıyor.
Bu sırada diğer hayvanlar,
daha büyük hayvanlar, fil gibi-
yangına müdahale etmeye çalışmak yerine,
çaresiz bekliyorlar bir kenarda.
Sinekkuşu'na sesleniyorlar:
Ne yapabilirsin ki sen? Çok küçüksün!
Yangın çok büyük. Ama kanatların ufacık.
Baksana ağzın da küçücük.
Her seferinde bir damlacık su ancak getiriyorsun.
Onun hevesini kırmaya çalışsalar da,
sinekkuşu vakit kaybetmeden geri gelip
''Elimden geleni yapmaya çalışıyorum'' diyor.
Bence, herkesin yapması gereken şey de bu.
Her zaman sinekkuşu gibi davranmalıyız.
Önemsiz hissedebilirim kendimi.
Ama diğer canlılar gibi olmayacağım.
Dünya elimizden kayarken boş durmayacağım.
Ben sinekkuşu olacağım.
Elimden ne gelirse yapacağım.