Tip:
Highlight text to annotate it
X
comrang91
Çeviri: oberst
Bak! Bu erkek!
- İstemiyor musun? Biraz ye. - İstemiyorum.
- Hadi, dene şunu! - İstemiyorum. - Çok lezzetli! - Ye bitir, sonra.
Bu Cefalo!
Soyun!
Yakala onu!
- Buraya gel... - Seni piç!
Nereye gidiyorsun?
Defolun! Sizi küçük serseriler!
Piçler!
Git ve yıkan.
Kes şunu!
- Beni rahat bırak! - Yapma!
Canımı yakıyorsun!
- Seni öldüreceğim! - Pasquale, beni rahat bırak!
Rahat bırak!
Kapat şunu, çok fazla güneş geliyor.
Rahat bırak beni.
- Anlamıyor musun? - Git.
Bu zıkkımın adı ne?
Kapa çeneni ve ye.
- Sen neye bakıyorsun? - Bakamaz mıyım?
Bu kalkış da ne?
- Nereye gidiyorsun? - Paris'e.
Bu doğru değil, Roma'ya gidiyor.
Biz de oraya gidiyoruz.
Bu Alessandra değil mi?
- Gidelim mi? - Hadi.
- Alessandra? - Teresa?
- Saçını mı kestirdin? - Evet. - Yakışmış.
Yürüyelim mi?
- Resim çizebilir misin? - Evet. - Martı çizebilir misin?
- Benim için bir tane çizer misin? - Nereye? - Buraya, göğsüme.
- Büyük mü olsun? - Evet.
- Ya ben! - Bana da!
Ben beyaz bir tane istiyorum.
Güzel bir dövme yap bana.
- Hey! Martıların hepsi kel! - Kes sesini! Git buradan!
- Bu saçmalıklardan sıkıldık. - Kapa çeneni!
Bir yerlere gidelim mi?
- Çok güzelsin. - Teşekkürler.
- Beni öpmek ister misin? - Hayır.
Seni öpmek mi? Sen hiç yıkanmazsın!
Seni asla öpmez!
- Alessandra! Teresa! - Geliyoruz!
Gidiyor musun?
Giovanna!
Onları güzelce yıka!
Günaydın millet!
- Ne istiyorsun? - Sen yaptın mı? - Hayır. Çantada ne var?
Kaledeki köpekler için yiyecek.
Benimle plaja geliyor musun?
- Onu da alabilir miyim? - Tabii.
Sadece bu kerelik. Ama gece çalışmalıyız.
Plaja gitmek ister misin?
Sen git. Onları görmek istemiyorum.
Filippo, burada kal.
- Bana şarap mı getirdin? - Hayır.
- Sigaran var mı? - Hayır.
- Annen burada mı kalıyor? - O burada mutlu.
- Neden bu köpekler burada? - Yani onları öldürebiliriz.
Ne yapıyorsun?
Yakala!
- Anne, geri gel! - Geri gel, dedim!
- En azından bunu giy! - Buraya gel hemen!
Hadi, geri gel!
- Hadi! - Çabuk! Çık hemen!
Etrafta kimde yok!
Hadi, hayatım.
Hadi yüzelim.
Kes şunu!
Yüz.
Hadi!
Sütyenimi al!
Köpekler ne olacak?
- İşte! - Yakala!
- Ne istiyorsun? - Top. - Kaç tane balık? - Üç.
Üç balık, yeterli değil.
- Bir bilet çekebilirsin. - Ödül ne?
- Elektrikli bir tren. - Tamam, hadi!
Balığı bana ver.
Bayan, bu hiç adil değil! Hiçbir şey kazanamayacağız!
Balık hırsızı!
Hadi, Kımılda!
Üç, dört...
Merhaba.
Bu kadar yeter. Buza bak!
Hadi, uyuma! Tamam, tekneyi yıka!
Bu annenin plajda yaptığı gösteri için.
Onu eve götür.
Onu görmek istemiyorum.
Hadi, bin!
- Hadi eve gidelim. - Niye? - Bizi plajda gördü. Hadi.
Neden ben de diğerleriyle tekneyle gidemiyorum?
Grazia!
Bak...
Ne yapmaya çalışıyorsun? Kes şunu.
Birşey yakaladın mı?
- Niye? - Pasquale, hadi!
Yardım edin!
- Ne? Görülecek bir şey yok! - Bekle!
Pasquale, buraya gel, tamam.
Bekle!
- Gelmek istiyorum... - İç hadi. Sorun ne?
Bekle!
Her şey yolunda.
Şarap, Filippo.
- Sırada ne var? - Makarna güzel.
İyi akşamlar! Hadi, konuşmalıyız.
Bak Pasquale Vito'nun gözüne ne yaptı.
- O mu yaptı? - Üçe karşı on. - Üçe karşı on mu?
Bu böyle devam edemez!
Bir şeyler yapmalısın! Bak, neredeyse gözünü kaybedecekti!
- Üzgünüm. - Hayır, Üzgün olan benim!
- Sakin ol. - Niye sakin olayım?
Bir saniye, bu işi halledeceğiz. Burada bekle.
Sen, gel buraya.
Ne yaptığına bak!
Devam et, intikam al!
- Onu cezalandırmalısın. - Ben mi? - Evet. Oğlunu cezalandırmalısın.
Sorun değil.
Zor değil. Sen yap!
- Yeter, Vito! - Sen de ona vumak mı istiyorsun?
- Bu kadar yeter. - Emin misin? - Artık ödeştik.
- Hadi bir kahve içelim. - Unut gitsin. - Hayır, hadi. - Buna gerek yok.
- Grazia, Kahve nerede? - Ne serseri ama, ona...
Marinella! İğnesini getir!
Sakin ol!
Üzgünüm.
Tut onu!
Dışarı çıkın, çocuklar.
Dışarı.
- Filippo, devam et. - Hayır. - Filippo, hadi! - Hayır.
Filippo, dışarı çık!
Buradayım. Şimdi herşey bitecek.
Antonietta!
Ne var?
Kayınbiraderinin Milano'da çalıştığı enstitü nasıl?
Hepsi uzman... Grazia için mi? Sorun ne?
Biliyorsun... Ya çok mutlu oluyor ya da çok üzgün.
Ona nasıl yardım edeceğimizi bilmiyoruz.
- Herhangi bir sebepten ya agresifleşiyor ya da sevecen oluyor. - Bizi delirtecek.
- Her zaman böyleydi. - Kötüye gidiyor.
- Ne diyorsun? - Hiçbir şey. Ne söylememi bekliyorsun?
- Şimdi gidebilir miyim? - Evet, git.
- Çok iyi-görünüyorsun! - Tabii!
Çok güçlüsün!
Bu kollarla ne yapacaksın?
Sana deniz kenarında bir ev yapacağım.
Pasquale, köpeği dışarı çıkar.
Kapı!
Bir hediye?
Beğendin mi?
Merhaba, genç bayan. Kimliğiniz, lütfen.
Evde kalmış.
İki yabancıyla birliktesiniz ve belgeleriniz yanınızda değil?
- Burada yeni misiniz? - Dün ilk günümdü.
- Hoşgeldiniz! - Teşekkürler.
Bu seferlik... Görmezlikten geliyorum.
Ama biriniz inmek zorunda. Başka türlü nasıl görünür?
- İn, Filippo. - Niye ben?
Silahınla beni korkutamazsın! Lanet polis!
İn dedik sana! Üzgünüm.
- Sorun yok. - Teşekkürler. - Tamam, gidebilirsiniz.
Milano'ya mı gidiyorsun?
- Bana mı dedin? - Evet.
Yolculuğa çıkacakmışsın, şanslı kız!
- Ben mi? Bunu sana kim söyledi? - Antonietta, eczacı.
- Evet, bana da söyledi. - Hiçbir yere gitmiyorum.
Enstitü de onun kayınbiraderini göreceksin.
Kes şunu. Sana bir yere gitmediğini söyledi!
Sorun olmazdı birinin benimle ilgilenmesi.
- Neden bahsediyorsun, ahmak? - Ahmak? Ben mi?
Ben, ahmak ha? Kendini yıldız falan mı sanıyorsun sen?
Kes artık, kaltak!
- Bizimle kasabaya geliyor musun? - Leş gibiyim. Önce bir duş almalıyım.
Hadi gidelim.
- Dur! - Hayır, Çok kirliyim.
Sireni çalıştır! Çalıştır, tamam mı?
Sakin ol.
- Yeter artık! - Yavaşla!
Peşimizdeler! Daha hızlı!
- Kızı izle! - Gördüm onu. Sakin ol!
Kımılda!
Bu lanet de?
Herşeyi yıkıyorum.
Hadi.
Beni burada bekle.
Evde kimse var mı?
İçeri gel!
- Yine ben... - Yardım edebilir miyim?
İşte buradasın. İyi akşamlar.
- Niye kaçtınız? - Nedenini söyleyemem.
Sorun ne?
Her şey yolunda mı?
Ne istiyorsun?
Bir kahveye ne dersin?
Zahmet etmeyin. Teşekkürler.
Kusura bakma. Güle güle.
Neredeyse hazır.
Bu akşam, deniz kestanesi soslu makarnamız var.
Cefalo!
Piçler!
Pasquale!
Yağ burada. Birazdan çıkaracağız.
Göreceksin.
- Sür üstüne... - Yavaşça.
- Patates de koyacak mıyız? - Evet, patates!
Ve salatalık!
Mükemmel!
- İşte bu güzel oldu. - Mucize karışım!
Benim biraz uykum var...
Benim de.
- Uyku mu? Kimi kandırıyor bunlar! - Kendi işine bak!
Kımıldama.
Tamam, korktunuz mu?
Sigaranız var mı?
Ya ateş?
Teşekkürler.
Bir şey değil.
Peki?
- Bana sigara verdi. - Hepsi bu mu? - Evet.
Kalk, Filippo. Hadi.
Nereye gidiyoruz?
Kalamar...
Barbun...
Sardalya...
Ahtapot...
Çipura...
İskorpit...
Mercan...
İşte balık geliyor! Bak!
Hepsi benim, bu balıkların hepsi!
Bayan, Hepsini istiyorum! Hepsini!
- Size beş hak vereceğim bu balıklara karşılık. - Tamam.
Beşini al.
Peki... Bakalım...
Üç...
Dört...Bak!
- Hangisini istiyorsun? - Şunu! - Hadi, al onu.
Çok güzel!
Kıracaksın!
- Bir saniye! - Bırak oynasın.
Birleştiriyorum böylece oynayabilecek.
Treni görmek istiyorsan, dışarıda bekle!
Dışarı çık. Seni bir ara çağırırım.
- Bak! Çok güzel! - Rayları bana bırak!
Yoldan çekilin!
Virajlar... Bekle!
Bir bakayım!
Çok güzel!
- O benim. - Benim de. - Hayır, o benim. - Ve benim.
- Niye? - Çünkü!
Hadi, tren hazır.
- Şenlik zamanı mı ne? - Evet, öyle.
Şuna bakın!
Uzaklaş ondan!
Biraz makyaj yapmak ister misin? Biraz allıkla çok tatlı görünürsün.
Oğlumu rahat bırak! Git ve yıkan!
Bir zabbaro!
Burada ne halt yapıyorsunuz? Kaldırın kıçınızı!
Olabildiğince çabuk!
Marinella!
Yine o polisle!
Hadi, takip edelim onları!
Güzel, ha?
- Kim bu? - Erkek kardeşim.
Ne yapıyorsun?
- Bana öyle bakma! - Kaybol. - Niye?
- Yalnız kalmak istiyorum. - Burada kalamazsın.
- Hayır, kalmak istiyorum! - Benimle geliyorsun, tamam.
- Gelmek istemiyor. - Sana ne oluyor?
Kim olduğunu sanıyorsun? Kim oluyorsun sen?
- O benim kız karedşim! - Aksanını anlamıyorum.
- Ne dedi? - Kes şunu!
- Filippo! Götür onu! - Eğer inersem, ölürsün!
Polis ne istiyor? Hala burada mısın?
- Hadi gidelim. - Git buradan! - Benimle geliyorsun. Hemen.
- Ne yaptığının farkında mısın? - Eve git, sana söyledim.
- Bırak onu! - Senin derdin ne?
Bela mı istiyorsun? Geberteceğim seni!
Çekil yolumdan! Eve git, dedim!
- Mutlu musun şimdi? - Kapa çeneni yoksa...
Çekil yolumdan!
- Seni şaklaban! Kendini Rambo mu sanıyorsun? - Neden gitmiyorsun?
- Bekliyorlar. Git. - Kimse beklemiyor beni.
- Kaybol... - Ne dedi? Aşağılık herif!
- Derinde balık tutmalıyız. - Derin mi? - Yakalayacak bir şey kalmadı.
- Balıkçı gemileri memnun değil! - Kendin söyledin.
Deniz yatağına zarar veriyorlar.
Çocuk kazandı bu dört balıkla...
Trenleriyle oynuyorlar.
Ne?
Benimle geliyor musun?
Konuştuğumu görmüyor musun?
- Belki fenerin yakınında... - Hayır, aklına bile...
Şerefe!
Hadi içelim!
Ne istiyorsun?
Şey...?
Bu gece yine çıkıyoruz.
Yapacak işin var mı?
Şunu benim için tut.
Bana bir iyilik yap.
Arkadaşlarımla içki içmeme izin ver.
İşte, unut gitsin...
Yani, balık... Ne diyordum ben?
- Çocuklara verdiğin balık... - Filippo bir tren kazandı.
Hadi, daha hızlı!
Pasquale!
Hadi.
Köpek yine yatağın üstünde. Al onu. İndir onu!
Yatmıyor musun?
- Önce onu bağlamalıyım. - Gerek yok.
Dışarıda bekleyeceğim.
- Bağla onu. - Ne için?
- Bir sürü vahşi köpek var! - Ne yapacaksın?
Hırıldamayı kesmeyecek.
Birini ısırırsa susar.
Bağla onu, tamam! Hadi gidelim!
Pastora?
Merhaba!
- Gidiyor musun? - Gezmeye çıkıyoruz.
- Tekneyle mi? - Evet, tekneyle!
- Nerelisin? - Fransa!
- Paris mi? - Hayır, Paris değil.
Gelebilir miyim?
Konuğumuz ol.
- Geç mi döneriz? - Bir kaç saat içinde.
- Bu Gerard. Ben Olivier. - Grazia, memnun oldum.
- Nereye gidiyorsunuz? - Deniz gezisine!
- Bela mı arıyorsunuz? - Defol!
- Ben de geliyorum! - Yapma!
- Sen de mi geliyorsun! - Ne? Siz mi?
- Nereye gidiyorsunuz? - Deniz gezisine.
Hayır, anne, burada kalamazsın!
Filippo... Pasquale.
Neyiniz var? Hadi!
Gidiyoruz!
Gidelim.
Neler oluyor? İn ordan!
İn!
Kımılda! Hadi!
- Lanet tekneden inin! - Pietro!
- İnin şu lanet tekneden! - Tamam.
Gel buraya!
İniyorum!
Hemen!
Göstereceğim ona!
Nereden geldin sen? Bahsettiği yerden!
Köpeğimi öldürdün!
Yüzünü dağıtacağım senin! Boynuzlu!
Karım nerede? Nerede o?
Ne yapıyorsun?
Defol!
Hadi, serbestsiniz!
Gidebilirsiniz!
Bak onlara koş!
O açık bir tehdit.
Polisler onu götürmeli kelepçelenmeli.
Milano'ya gitme zamanı geldi.
Onun gibi bir kadın olmamalı buralarda.
- İşe yaramaz bir baş belası. - Kafayı yemiş.
- Ne bekliyordun? O bir utanç kaynağı. - Ve bunun acısını bizden çıkarıyor.
Grazia, buraya gel. Konuşmalıyız.
- Ne hakkında? - Otur.
Eğer ona söylemezsen, ben söylerim.
Milano'da sana yardım edebilecek bir doktor var.
Zaten onu aramıştık.
Ne konuda bana yardım edecek?
Böyle yaşayamayız. Gitmelsin. Mantıklı ol.
Buradan hiç bir yere gitmiyorum.
Milano'ya gidiyorsun o kadar!
- Kendimi öldürürüm. - Sakin ol.
Bana sakin ol deme! Gitmesi gereken biri varsa o da sensin!
- Defol evimden! - Marinella, İğnesini yap!
- Defol! - İğneyi yap! Yap dedim!
Ben ilgileneceğim. Git artık!
- Her zaman aynı. - Anne! Lütfen gider misin?
Benimle yat.
Annen nerede?
Git ve bul onu.
Nereye gidiyorsun?
Pasquale, git!
- Beni gördüğünü kimseye söyleme! - Nereye gidiyorsun?
Milano'ya gitmeyeceğim!
Saklanabileceğin bir yer biliyorum.
- Neresi? - Gel benimle.
Hadi.
Otur.
- Kimin bunlar? - Benim.
- Suyu içebilirsin. - Gerçekten mi?
Tatlı ve güzel.
- Buraya gelince ne yaparsın? - Pek fazla bir şey değil.
Olta yaparım... Sapan yaparım...
Gölgede otururum.
Uzan.
Sakin olmalısın.
Başkasını düşünme.
Ne dersem onu yap.
İşte Pasquale.
- Eee? - Ondan hiç iz yok.
Burada ne yapıyorsun?
Artık bu dedikoduları ortaya çıkaralım mı? Artık katlanamıyorum.
- Git buradan, Filippo. - Niye? - Çünkü. Cehenneme git!
Onu buldun mu? Nerelere baktın?
Point ve Sun Tree'ye baktım.
Devam et, biz oraya bakacağız.
Herkes seni arıyor. Asla başaramayacaksın.
Başaracağım. Göreceksin.
- Yemin et. - Hayatım üstüne. - Yemin ederim.
Sorun ne?
Bunu giy.
- Kirliyim ama... - Boşver takma kafana.
Teşekkürler.
Gidiyor musun?
Yarın geri geleceğim. Yemek ister misin?
Biraz balık?
- Bir öpücük ver. - Yemin ettin.
Ye, Filippo.
- Annem nerede? - Ye, soğuyacak
- Nerede o? - Milano'da. - Ne zaman geri gelecek? - Yarın. Ye.
Eve git!
Hala burada mısın?
Duvara mı konuşuyorum ben!
- İnanmıyorum! - Kes sesini ve ye.
Onu bulmana yardım edeceğiz.
Teşekkürler.
Hadi, beyler, gidelim!
Hadi, Pino.
- Baba, Nereye gidiyorsun? - Burada mağaralar var. Bir bakacağım.
Grazia!
Onu buldular!
Pasquale, eve git hemen.
Sorun ne?
- Her şey yolunda mı? - Yolunda.
İyi misin?
- Bana ne getirdin? - Balık.
Bu kokuyor!
- Evde neler oluyor? - Hiçbir şey.
- Marinella ve Filippo nasıl? - İyiler.
Kimse beni sordu mu?
Dinlendin mi?
- Yıkanmalıyım. - Denize in.
Bu akşam ne yemek istersin?
Tavuk.
Gitmeliyim.
İç, Pietro.
- İç! - İçeceğim.
Eve git şimdi.
Hadi.
- Onun sorunu ne? Uyanmayacak - Hadi onu eve götürelim.
Baban burada. Hadi! Yavaşça! Yoldan çekil!
Yardım et, Pino.
Ne dedi?
Tavuklarla konuşuyor.
Tavuklarla mı!
Uyanmayacak!
- Ne dedi? - Bir tavuktan bahsediyor.
Tavuk mu?
- Gel buraya! - Çekilin. Tavuklardan mı korkuyorsun?
İşte, ne yapmak istiyorsun?
Hadi! Tavuğu sana getirdim.
İyi misin?
Daha fazla dayanamayacağım!
Baban nerede? Beni unuttu mu? Aramıyor mu artık?
Aramayı bıraktı.
Öldüğünü düşünüyor.
Ben mi? Öldüğümü mü?
Herkes öyle düşünüyor.
- Artık sen bir azizsin. - Ne diyorsun? - Aziz!
Ne saçmalıyorsun sen? - Konuş!
Öylece yatamazsın.
Hadi avlanalım.
Tavşan avlayalım mı?
Bu akşam San Bartolo bayramı!
Aşağı.
- İpi hazırla. - Hadi Pino!
- Hayır, Ben iniyorum. - İzin ver.
Hayır, sen bekle. Gelmemi sen istedin ve ben iniyorum!
İndir!
İndir!
Çek biraz.
İndirin beni, sizi gerizekalılar! İndirin!
Biraz daha indir!
Niye beni yukarı çektiniz? Dönmek istiyorum!
- Aşağı ben inmeliyim! Grazia orada! - Grazia mı?
- Evet Grazia! Beni aşağı indirin! - Neden bahsediyorsun sen?
Karımı gördüm! Aşağıda! İzin ver!
Aşağı onun yanına inmeliyiz! İzin ver ineyim!
Pietro!