Tip:
Highlight text to annotate it
X
Sahnede yaşları 8 ile 17 arasında değişen 12 çocuk,
yanlarında Kardeş Türküler.
Hep beraber Türkçe, Kürtçe,
Ermenice, Lazca, Gürcüce türküler söylüyorlar.
Çocukların hepsi Bitlis'in Tatvan ilçesinden geldi.
Tümü ilk kez sahneye çıkıyor
ve birçoğu hayatında ilk kez İstanbul'u görüyor.
Özyeğin Üniversitesi'nde verilen bu eşsiz konserin hikayesi
Tatvan'ın köylerine kadar uzanıyor.
Tatvan'ın Kavar havzasının köylerinde,
okulların küçük sınıflarında konser hazırlıkları haftalardır sürüyor.
Çocuklar eğitmenler eşliğinde 5 dilde söyleyecekleri türkülerin provalarını yapıyorlar.
Eğitmenlerin yanında ise hayatını fark yaratmaya adamış bir isim, Nurcan Baysal var.
Nurcan Baysal Bilkent Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra
üniversitede asistan olarak görev almaya başladı.
Ardından herkes onun akademik kariyerine devam etmesini beklerken
o 90'lı yılların zor günlerinde
sivil toplum alanında çalışmak için memleketi Diyarbakır'a geldi.
Hayatını sivil toplum alanındaki çalışmalara adadı.
- Biz birlikte bir şarkı söylüyoruz. Koro, değil mi, birlikte olmak demek.
1997 yılında Ankara Bilkent Üniversitesi'nde asistanken,
asistanlığı bırakarak Diyarbakır'a döndüm.
BM Kalkınma Programı'nın bir programında çalışmaya başladım.
Öncelikle kadın hareketinde çeşitli çalışmalar yaptım.
Hem yereldeki kadın kuruluşlarının güçlenmesi için çeşitli çalışmalar yaptık.
Hem de aynı zamanda kadın girişimcilik konusunda bölgede
bir hassasiyet gelişmesi için bir takım çalışmalar yaptık.
2000'li yıllarda Güneydoğu Anadolu Kadın Girişimcilik Danışma Kurulu'nu kurduk.
Yine o dönem Dicle Üniversitesi'nde bir Girişimcilik Merkezi kurarak
bu merkez üzerinden genç kızlara bir anlamda kadın girişimcilik eğitimi verdik.
Yine 2005 yılında bir grup arkadaşımla beraber Kalkınma Merkezi Derneği'ni kurduk.
Kalkınma Merkezi Derneği'nde birkaç alana yoğunlaştık.
Bunlardan bir tanesi zorunlu göç idi,
bir başka alan yine kırsal kalkınma ve yine aynı zamanda şehrin merkezinde
yoksullukla ilgili bir takım çalışmalar yaptık.
2009 yılında DİSA adında Diyarbakır
Siyasal ve Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü'nü Diyarbakır'da kurduk.
Birçok farklı sivil toplum kuruluşunun ya kurucusu oldum,
ya yönetim kurulu başkanı ya da üyesi oldum.
Biraz bunu şuna bağlıyorum,
çok fazla gördüğünüz sorunlara es geçip gidemiyorsunuz zaten.
Nurcan Baysal son olarak Bitlis'in Tatvan ilçesinde
Hüsnü M. Özyeğin Vakfı ile çalışmalar yürütüyor.
Hüsnü M. Özyeğin Vakfı'nın Kavar havzasının köylerinde yürüttüğü
Kırsal Kalkınma Programı'nın koordinatörlüğünü yapan Baysal,
Özyeğin Vakfı ile birlikte Kavar havzasının bereketli topraklarına
daha iyi bir gelecek ekiyor.
- 2008 yılında Özyeğin Vakfı'nın Kavar havzasındaki Kalkınma Programı başladı.
Bu kalkınma programındaki asıl amacımız bu havzadaki yaşam kalitesini artırmak.
Ne yapıyoruz, örneğin bir yandan ceviz bahçeleri dikiyoruz.
Böylece Kavar'ın en azından çocuklarının geleceği,
çünkü on binlerce ceviz ağacı diktik.
O bahçeler düzenli bakılıyor. Bir yandan sütleri topluyoruz.
Bugüne kadar sütten para kazanmıyorlardı,
ilk defa çiğ süt para ediyor artık buralarda.
Süt toplama merkezimiz var.
Bir yandan kadınların iş yükü çok fazlaydı.
O yüzden tandırdan ölmeler vardı. O yüzden fırını kurduk.
Bir yandan kadınların güçlenmesi için kadınlar seralarda çiçek üretiyorlar,
kadınlar arıcılık faaliyeti yapıyorlar, bal üretiyorlar.
Kadınlar mesela Bolalan köyümüzde ürünler yapıp,
bunlar Marks & Spencer mağazalarında, GAP mağazalarında satılıyor.
Nurcan Baysal, kendi kariyerini değil, bu toprakların yarınlarını düşündü.
Sorunların değil, çözümlerin parçası oldu.
Hayatı boyunca sivil toplum alanında çalışıp
başka bir yaşamın mümkün olduğunu herkese göstererek fark yarattı...