Tip:
Highlight text to annotate it
X
Bayanlar ve baylar hoş geldiniz, karşınızda...
... "The Office" ve "Extras"ın yaratıcısı...
...yazar, yönetmen, aktör,...
...yapımcı, insan sever,...
...iki Altın Küre ödüllü...
...iki Emmy ödüllü...
...İngiltere’den...
...Bay Ricky Gervais!
Merhaba.
Merhaba.
Teşekkürler. Merhaba, Şikago.
Nasılsınız?
Çok teşekkür ederim.
Çok teşekkür ederim. Teşekkürler.
Ben-- Teşekkürler. Teşekkürler.
Bu ne coşku böyle.
Şunu hemen açıklığa kavuşturayım.
Sahneye ilk çıktığım zaman, kendimi harika hissediyorum.
Parende ve perakendeler atıyorum.
Çok gösterişli oluyor.
Ama maalesef sırtımı incittim. Gerçekten incittim.
Golf oynarken omurgama zarar verdim.
Ne düşündüğünüzü biliyorum.
Eğer golf gibi aptal bir oyun oynarsan, olacağı budur.
Gerçekten acı içindeyim.
Şu anda ağrı kesici kullanıyorum. Gerçekten doğruyu söylüyorum.
Birden Paula Abdul gibi konuşmaya başlarsam, sebebini bilin yani.
Sarhoş değilim.
Doktor bana-- Gerçekten değilim.
Doktor bana ağrı kesicileri verdiğinde...
"Bunlarla beraber alkol alamazsın." dedi.
Ben de, "O zaman vermene gerek yok" dedim.
O da "Ne?" dedi.
Ben de, "Alkolle beraber kullanabileceğim bir şeyler ver" dedim.
O da, "Hiçbir ağrı kesici ile alkol kullanamazsın" dedi.
Ben de "Sen de kim oluyorsun, annem falan mısın?'' dedim.
Sadece--
Bu yüzden ben de günlerdir fil adam gibi takılıyorum,...
...kocaman penisim olmadan tabi.
Kafam kadar fil penisim olduğunu farz ediyorum.
O zaman her şey daha mantıklı olurdu, değil mi?
Bir bakıma dengeyi sağlamak gibi bir şey,...
...aynada kendime bakarak...
..."Olamaz.
Olamaz şu lanet kafaya bak ne olmuş.
Bir dakika, dur. Aşağıda neler oluyor?".
Sonra, "Hey!"
Etrafa falan sallarım.
"Haydi kutlayalım bunu. Her şey benden''
İşte bunlar benim sorunlarım.
Ama bunlara rağmen gösteriyi iptal etmedim.
Özel bir gün iptal edildiğinde, siz de bundan nefret etmez misiniz?
"Konser gırtlak ağrısı yüzünden iptal edildi" diye görürüsünüz bazen.
"Devam edemem. Moralim sıfıra indi" gibi.
Yazık sana cici şarkıcı.
Bunu bir işçinin yaptığını düşünebiliyor musunuz?
İşi bırakır, "Biraz kaşıntım var ve bundan bıktım".
Şu lanet tuğlaları götür dostum.
Gösterilerimi hiç iptal etmedim.
Bir kaç ay önce Dublin'de bir gösterim vardı.
Bilirsiniz, Dublin İrlanda'da.
Ki Dublin-- Büyük Britanya’nın dibinde.
Büyük Britanya’nın parçası değil ama, baya yakın yani.
Sanırım bir çeşit Küba gibi.
Sanki--
Amanın!
Yani-- Neyse.
Gösteri Dublin'de O2 Arena'da,...
...10,000 kadar bilet satıldı, her şey ayarlandı,...
...uçak biletleri hazırlandı, artık o günü beklemekteyim.
Gösterimden birkaç gün önce,...
...bütün uçuşları iptal ettiler...
...çünkü Britanya'nın üzerini volkanik bir kül bulutu kaplamıştı.
Kül bulutuna rağmen uçmaya çalışırsan,...
...gökyüzünde uçağın kaybolmasına sebep oluyordu.
Böyle bir olaydı işte. Bu durumda uçamazsın.
Demek istediğim, volkan İzlanda'ya gidebiliyordu ama biz gidemiyorduk.
İzlanda diyorum düşünün artık.
Demek istediğimi anlatabiliyor muyum? Neyin peşindelerse artık.
Yapmaları gereken tek şey volkanın ağzına beton dökmek.
Aslında tüm ülkeye asfalt döküp...
...Avrupa gibi araba parkına çevireceksin böylece,...
...alanı israf etmemiş olursun, değil mi?
Ben de ''Oraya gitmeliyim bunu iptal edemem''...
...diye düşündüm.
Bir sürü insan, pop yıldızları...
...herkes uçuşlarını iptal ediyordu, çünkü giriş çıkışlarını alamıyorlardı.
Ben de düşündüm ki, "Ben bunu yapamam."
Bu yüzden Dublin'e gitmek için helikopter kiraladım.
Bana 30 milyar'a patladı çünkü...
...kimseye kaba davranamadığımdan...
...ya da feribot ile gitmediğimden.
Bu çok--
Feribotlar hala çalışıyordu.
Fakat bu benim halkla bir arada bulunmama sebep olacaktı,...
...ve ben pek--
Şu anda yaptığım size en yakın olabileceğim an. Bilirsiniz.
Bu yüzden--
Siz de volkanik kül bulutundan etkilendiniz mi bilmiyorum ama,...
...dünyanın her bölgesinde, bir çok arkadaşım sıkışıp kalmıştı.
Düğünleri, cenazeleri kaçırdılar...
...ve yeterli nakitleri olmamasına rağmen...
...fazladan bir kaç gün daha otellerde oda tutmak zorunda kaldılar.
Paralarını da geri alamadılar çünkü, havayolu şirketleri şu gerekçeyi sundular;
"Size ödeme yapamayız çünkü sigorta şirketleri ödeme yapmıyorlar ve,...
...bize bu olayın Tanrı'nın işi olduğunu söylüyorlar."
Hangi şey Tanrı'nın işi değil ki?
Bakın, eğer Tanrı'ya inanıyorsanız,...
...bu bir çeşit Tanrı'nın tanımı sanki, değil mi?
Her şeyi o yapar. Haklı değil miyim?
Her şey Tanrı'nın işidir.
Her şeye gücü yeter. Her yerde aynı anda bulunabilir.
Her şeyi o icat-- Ondan önce bir şey yoktu.
Zamanı, her şeyi buldu. Tüm bu olaylar ona bağlı.
Hiç bir şeyi kaçırmaz ve dalgın birisi de değil.
Bir volkanın patlaması "Kahretsin, fırını açık unuttum." demeye benzemez.
Bilirsiniz, işte.
Ayrıca sigorta şirketleri kim oluyor da hangisinin Tanrı'nın işi,...
...veya hangisinin Tanrı'nın işi değil karar veriyorlar?
Nereden biliyorlar ki?
Tanrı'ya giden bir hatta mı sahipler?
Onu arayıp, şöyle mi yapıyorlar yoksa?
Zırr zırr. Zırr zırr.
"Alo?"
"Tanrı ile görüşebilir miyim, lütfen?"
"Görüşüyorsun zaten."
"Telefonu sizin cevaplayacağınız hiç aklıma gelmemişti."
"Ne istiyorsun?"
"Bu volkanik kül bulutu var ya. O siz miydiniz?"
"Evet aynen...
...benim işimdi."
"O zaman ödeme yapmamalıyım?"
"Hayır, bir kuruş bile verme evlat, kesinlikle verme."
"Çok güzel, zekice. Hazır sizi yakalamışken sorayım...
...Steve Baxter'ın arabasına ağacı siz mi düşürdünüz?"
"Bir sürü Steve Baxter var".
"Steve Baxter, 2 Acacia Yolu, Hounslow.
Olay Haziranın üçünde saat 14:15'de cereyan etti."
"Haziran 3, 14:15. Hayır, ben değildim.
Ben o gün Afrikalı bebeklere AIDS bulaştırıyordum."
Her şey onun işi. Her şey onun işi.
Kuralları ben koymuyorum.
Gösteriyi iptal etmediğim için çok mutluyum çünkü...
... burada olmak ve gülen yüzlerinizi görmek harika bir duygu,...
...büyük olasılıkla siz de mutlusunuzdur...
...sadece bir bilet alarak yaşayan bir efsaneyi gördünüz sonuçta.
Yanlış mıyım?
Kesin şunu.
Biliyorum, biliyorum. Sizi şanslı piçler.
Tabi ki, şaka yapıyorum. O zevk bana ait.
Buraya geldiğiniz için çok teşekkür ederim,...
...ayrıca zor kazandığınız paranızı harcadığınız için de.
Piyasalarda durgunluk olduğunu biliyorum.
Aslında bilmiyordum ama bana söylediler.
Hala var mı ki? Bilmiyorum.
Dürüst olmak gerekirse piyasalardaki durgunluk beni hiç etkilemedi.
Canlarım benim.
Bu olaya gülebiliriz artık. Hadi ama.
Bu durgunluk olayını hiç anlamıyorum.
Şunu fark ettim ki, geçen seneye kadar...
...bankaya gidip de...
"Paramı çekebilir miyim?" derseniz...
...onlar da, "Çekemezsiniz." "Neden?"
"Artık paranız bizde değil."
"150 milyar birikmişim vardı."
"Artık yok. Artık yok."
"Neden ki?" "Kaybettik."
"Kasaya baktınız mı?"
"Kasa boş." "O zaman ne işe yarıyor ki o?
Keşke bir çekmece falan kullansaydınız, seni küçük çilli dangalak."
Ama ben--
Umarım bugün eğlenirsiniz.
Eğer eğlenmezseniz haberim olsun, tamam mı?
Komik bir şey söylediğimde gülerseniz,...
...."bunu diğer gösterilerimde de yapayım" diyeceğim.
Komik olmayan bir şey söylediğimde, gülmezseniz...
"Bunları gösteriden çıkarmalıyım." diyeceğim.
Yani gösterinin bazı bölümleri size bağlı.
Yani bazıları onaylanmış boktan espriler olacak.
Haydi başlayalım artık. Şu işi halledelim.
Kimse bütün gece boyunca burada olmak istemez.
Yapacak çok önemli işleriniz var, değil mi?
Mesela eroin. Ne dedim?
Aşırı eroin ölüm demektir, bunu herkes bilir.
Böyle bir durum başınıza gelirse...
... "Siktir be, öldüm ben. Boku yedim." dersiniz.
Eroin böyle bir şeydir işte.
Her şeyi bir defa deneyin çocuklar, ama şunu bilin.
Durun durun.
"Eroin kullanacağım.
Bir defa deneyeceğim. Bana bir eroin verin.
Bana bir adet eroin verin" diye düşünürsünüz.
Sadece bir tane. "Nasıl hissettiriyor acaba?"
Çok güzelmiş be.
Daha fazla istiyorum. Daha fazla almak--."
Aynı Pringles gibi.
Bir defa başladın mı, asla duramazsın.
Bu işin uzmanı olmasam da, sanırım bu işler böyle yürüyor.
İster inanın ister inanmayın, hayatımda hiç eroin kullanmadım.
Buna bir alkış yok öyle mi?
Görüyorsunuz işte.
Hiç eroin kullanmadım diyene alkış yok.
Eğer buraya çıkıp da "Eskiden bir bağımlıydım...
...insanları soyup kapı girişlerine pislerdim" deseydim.
Gördünüz mü?. "Hemen alkışlayıp...
...artık bağımlı değilmiş bak'' dersiniz.
''Bizim hiç yapmadığımız bir şeyi...
...artık yapmıyormuş".
Neden insanları aniden normal yaşamaya...
...başladılar diye alkışlıyorsunuz ki?
Bu biraz kilo verdim demekle aynı.
Ben 10 kilo verdim mesela. Bundan bahsediyorum!
Hayır. Yapmayın.
İhtiyacım olduğu kadar yediğim için...
...beni alkışlıyorsunuz şu anda.
Hep-- Hep böyle yapıyor olmalıydım zaten.
Kilo aldım çünkü aç gözlü tembelin tekiydim.
Bunun başka açıklaması yok. İnsanların dürüst olmasına ihtiyacım--
Şimdi yanıma gelip de, "Bravo. Harika görünüyorsun." diyorlar...
...ama ben kötü görünürken onu söylemiyorlardı.
Bir zamanlar kötü görünüyordun diyorlar,...
...ama bunu kötü görünüyorken yapmıyorlar. Gerçekten bu bir tabu.
Garsonların bana gelip de, ''Yeter amına koyim! Yeterince yedin''...
...demelerine ihtiyacım var.
Geçmişte şişman insanlara gider yapıyorum diye...
...bayağı bir eleştirildim.
Ben şişman insanlara gider yapmadım.
Eğer yaktıklarından fazla kalori alırlarsa,
...şişmanlayacakları gerçeğini yüzlerine vurdum.
Bu basit bir bilimsel gerçek.
Kimseyi hayata bakış açıları ile yargılamıyorum.
Ama olay şudur ki, yaktığından fazla...
...kalori alırsan şişmanlarsın.
Bu tartışılamaz bir gerçek.
Olay şu ki insanlar gider yaptığımı düşünüyorlar.
Gider yapmıyorum çünkü onları yargılamıyorum.
Şişman bir kişi gördüğümde, onun neden şişman olduğuna dair...
...bilgelik taslamıyorum ki.
Ayrıca şu da var ki,...
...onlar-- Durun, yapmayın, bekleyin.
Ayrıca insanları şişmanlatan sadece bunlar değil.
İnsanlar kendilerini neyin şişmanlattığını bilir.
Kimse durup dururken şişmanlamaz.
Kimse sürekli tıkınıp da, "Bana neler oluyor lan?" demez.
Bu bir sürpriz değil ki. Bu bir süreç.
Bu olaydan dönebilmek için...
...bir sürü zaman var üstelik.
Ayrıca, kimse kimsenin evine gizlice girip de...
...marullarına milyonlarca kalori enjekte etmiyor ki.
Kimse böyle bir şey yapmıyor. Herkes ne yaptığını biliyor.
Etrafı kek ve pastalarla dolu bir adama gidip de...
... "Seni ne şişmanlatıyor, biliyor musun?'' dediğinizde...
..."Hep koşmaktan oluyor, değil mi?" Demez ki.
Neden şişmanladığını bilir.
Kilo almalarıyla ilgili onları yargılamıyorum ki.
Şişman birisini görüp, gidip ona,...
..."Şişmansın ama neşelisin" demem.
Şişmanların çoğu acınacak halde, değil mi?
Şişman bir kız görüp de, gidip ona,...
..."Kilo verirse eğer, bayağı hoş olur" demem.
Yani genellikle demem.
Buna fazla takılmayın.
Çoğu kaybetmeye mahkum olduklarından...
...yemeye başlamadılar mı zaten.
Dinleyin.
Bunda utanılacak bir şey yok.
İnsanlar ''şişman'' kelimesinin aşağılayıcı olduğunu...
...düşündükler için o kelimeyi kullanmak istemiyorlar.
Bu bir tabu meselesi olduğundan, örtmece yapıyorlar.
"Brenda'yı tanıyor musun?, Hani şu şişm-- koca kız" diyorlar.
"Hangisi deve gibi olan mı?" "Hayır uzun olan değil."
"Hangisi peki?" "Brenda işte...
...kışın bile sıcak olan.''
Şişman de işte. Bunda kötü bir şey yok. Kilolu olmak onların seçimi.
Şişman olmamak insanın kendisine bağlı. Ama öyle düşünmüyorlar.
"Brenda'yı tanıyorsun değil mi?
Hani şu oturduğu yerden kalktığında nefes nefese kalan."
Sadece--
Şişman olmalarının onların hatası olduğunu düşünmeme rağmen...
...ki gerçekten öyle...
...yine de onların adına, üzülüyorum.
Gerçekten üzülüyorum, özellikle de şişman kadınlar için,...
...çünkü bu olay kadınlar için daha önemli.
Erkekle kilo aldığında, "Bunlara para...
...verdim ben, sikimde olmaz." derler.
Erkekler toplum karşısında baskı altında olmazken,...
...kadınlara nasıl olmaları gerektiğine dair birçok şey dikte edilir.
Sıfır beden olmak, o diyet, bu rejim,...
...erkeğini elinden kaçırma, kendine dikkat et gibi.
Aslında şişman kızlar bayağı, çaba gösteriyorlar, değil mi?
Mesela her zaman saçları güzeldir.
Öyle değil mi? Her zaman saçları yapılmıştır.
Saçları iyi görünür. Saçları her zaman güzeldir.
Hepsinde o güzel takma tırnaklar vardır, değil mi?
Baya çaba sarf ederler yani. Koşu hariç her şeyi yaparlar, değil mi?
Uzun topuklara bayılırlar mesela, değil mi?
Bacaklarını uzun gösterdiğini düşünürler. Oysa göstermez.
Sadece--
Sadece geldiklerini duymamıza yarar.
Gösterilerimde kilolu hiç kimsenin rahatsız olmasını istemem.
Bu yüzden bir dahaki gösterime, iki bilet al.
Şaka be. Şaka yapıyorum. Şaka şaka.
Kesin şunu.
Kimseye gider yaptığım yok; Sadece olaya dikkatinizi çekiyorum.
Birkaç hafta önce İngiltere’deyken bir radyo programını dinliyordum.
Radyo 4, oldukça elit bir radyo.
Siyaseten doğru olmakla ilgili bir tartışma vardı.
Birden benim adım geçti.
Radyoya bir kadın bağlandı ve...
..."Söyledikleri hoş değil'' dedi, ve ekledi...
...''Ricky Gervais, şişman insanlarla ilgili şakalar yapıyor.
Geylerle ilgili şaka yapamıyor ama, değil mi?
Şişman olmak ile *** olmak aynı şey."
Ne? Hiç de aynı değil.
Cinsel yönelimini seçemezsin ki.
Demin de bahsettim. Ne kadar yemen gerektiğini seçebilirsin ama.
Cinsel yönelimin ile doğarsın,...
...büyürsün,...
...ve de kendini keşfedersin...
...olay bundan ibaret. Geysen geysindir.
*** olmak ile şişman olmanın aynı olması için,...
...düz şekilde doğup...
...ve bunun bilincinde olup...
...kademeli ve bilinçli bir şekilde ***'e yönelimle olur.
"16. Doğum günün kutlu olsun oğlum.
Bu Raoul.
Raoul'un penisini yala."
"Anlamadım baba?"
"Yala şunu. Artık 16 yaşındasın. Yala."
"Ben-- Ben heteroseksüelim."
"Şu yeni kelimelerden kullanıyorsun ha.
Hadi ama, yala şunu."
"Ben-- Ben penisten hoşlanmıyorum ama.
"Hoşlanmıyor musun?
Hiç denemezsen nereden bileceksin ki?
Yala şunu."
"İstemiyorum." "Bir dene. Yala"
"Öyle yalanmaz ki. Sen oyun oynuyorsun.
Şunu ağzına sok. Sok şunu-- "
"Devam et, belki hoşlanırsın."
"Fena değil, değil mi?"
"İyiymiş. Buna bayıldım!"
Eğer böyle olsaydı o zaman...
...ikisi aynı olabilirdi ancak.
Ama olaylar böyle değil, bu yüzden aynı şey değil.
Geçen sene New York'tan...
...Los Angeles'a uçuyordum.
Kız arkadaşımla beraber uçağın bir tarafında yan yanayız.
Arada koridor var.
Diğer tarafta da kocaman şişman iki kadın var.
Bayağı şişmanlar gerçekten.
İçlerinden birisi, "Kemer uzantısı alabilir miyim?" dedi.
"Tabi ki alabilirsin. Bunu hak ettin sonuçta."
Neyse. Bayağı şişman.
Aslında pilota gidip de...
..."Birisi ile yer değiştirebilir miyiz? Aksi takdirde...
...Kanada'ya varacağız'' demeyi düşündüm.
Söylemeye çalıştığımı anladınız değil mi?"
Kadınlardan birisi diğerinden daha şişmandı.
Kadın uçağa elinde bazı yerlerin verdiği...
...yemek kovaları var ya, onunla binmişti.
Kova yahu!
İşte birinci adım.
Bu ne zaman olmaya başladı ki?
Şişman insanlar ne zaman vazgeçti?
Bir dükkana girip de "Siktir edin yahu...
...bana hayvanmışım gibi davranın'' demeye başladılar.
"Gerçekten mi?" "Bana yemeğimi kovayla verin.
Ya da siz havaya fırlatın ben onu-- "
"Kova yahu? Gerçekten mi?
Yemeğinizi gerçekten kovada mı istiyorsunuz?"
"Evet."
Neyse kadın uçakta yemeğini yiyordu...
...size yemin ederim arkadaşına dönüp şöyle dedi.
"Bu tüm gün boyunca yediğim en iyi kızarmış tavuk."
Ama ben gider yapmıyorum. Gerçekten yapmıyorum.
Ciddiyim. Yapmıyorum.
Bunun onların suçu olduğunu düşünmeme rağmen...
...ki gerçekten öyle...
Şişmanlar hakkında şunu biliyor musunuz bilmem ama...
...kek yemeye bayılıyorlar yahu.
Çok seviyorlar. Bayılıyorlar, değil mi?
Bu konuda gıda şirketlerini suçluyorum,...
...çünkü markete gittiğinde...
...her şey o janjanlı şeylerle paketlenmiştir.
Paketlenmiş her şey şişmanlatıcı,...
...yüksek kalorili, şekerli...
...tereyağlı ve buna benzer şeylerdir.
Ve herkes-- Herkes buna bayılır.
Ayrıca her zaman süpermarkete açılan büyük bir kapı vardır.
Her zaman süpermarkete dörtlü bir kapı açılır, değil mi?
Hiç kimse süpermarketin kapısından geçemeyecek kadar şişman değildir, değil mi?
Ayrıca kapılar otomatiktir, böylece kimse kapıyı iterek...
...kalori harcamak zorunda kalmaz.
Sadece-- Ayrıca kapının otomatik olması iyidir...
...çünkü bu kapılar genelde camdan yapılır, böylece yoldan bakanlar...
...içerideki kekleri görebilirler.
Otlamak gibi, değil mi?
Tamam bence büyük kapılar kalsın. Büyük kapılar kalsın.
Büyük kapılar kalsın. Hadi şişman insanlar. Hadi girin içeri.
İçeriye girdiklerinde ise, taze meyve ve sebzelerle karşılaşıyorlar.
Hepsi lifli şeyler.
Hepsi insanlar için faydalı şeyler.
Tabi başta kafaları karışmıyor değil.
Sonra da, "Ne bu be?" Diyorlar. Bunlar onlar için gerçek yiyecek değil.
Brüksel lahanasının filizlerini kaplama sanıyorlar.
Etrafa bakıyorlar...
..."Kekler nerede? Kekler Nerede?" diyorlar.
Kekler bu tarafta.
Kekler başka bir kapının diğer tarafında,...
...ama bu kapı normal insan boyutunda.
''Kekler burada'' diye bağırıyorlar.
"Siktir be, içeri giremiyorum.
Lanet kapıdan içeriye giremiyorum.''
Açlıktan ölecek hale geliyorlar. "Tanrım, bunu yemeliyim.
Bu ne yahu? Bunu yemeliyim.
Bu ne ki? Muz."
Tamam mı? Sonra geri dönüyorlar.
"Kahretsin hala-- " Sonra geri dönüp bir havuç alıyorlar.
Günlerce böyle yapıyorlar ve bu sayede kilo veriyorlar.
Sonra kapıdan içeri girip kek yiyorlar.
Sonra da dışarıya çıkamıyorlar. Demek istediğim--
Bu duruma bir şeyler yapmalıyız. Olaya müdahale etmeliyiz.
İnsanlar, "Bu seni ilgilendirmez...
...kendileri bilir. Kendi vücutları, kendi hayatları." diyorlar.
Kendi hayatları ama, motora bindiklerinde kask takmadıklarında öyle demiyoruz.
Ya da ailemizde bir eroin bağımlısı varsa,...
..."Eroini seviyor. Kendisi bilir." demeyiz.
Ona gidip "Bunu bırakmalısın...
...ölmeni istemiyorum." deriz.
Onu tutup da üç haftalığına...
...dolaba falan atarız.
Şişman bir insanı dolaba atamazsın tabi.
Yoksa benim gibi belinizi incitirsiniz.
Ama eroin bağımlıları öyle mi? Onlar çok hafif olurlar.
Onları sağdan sola top gibi fırlatabilirsiniz, değil mi?
Aslında onlar yerde kolunda iğne ile uzanıyorken,...
...iğneye bir fiske atarsanız,...
...şu şekilde dolaba doğru yol alırlar.
Şişman insanları ise bir dizi çikolata ile...
...kandırabilirsiniz.
Böylece istediğiniz yere yönlendirebilirsiniz.
Bir şeyler yapmalıyız çünkü,...
...dünyanın üçte biri obez...
... üçte biri ise açlıktan ölüyor.
Yani şişman olanlar zayıfların hakkını yiyor.
Zayıf insanların birçoğu Afrika’da yaşıyor,...
göz görmeyince, gönülden uzak oluyorlar.
Hayır. Dinleyin dinleyin.
Ben Afrika hakkında böyle konuşabilirim...
...çünkü ben İngiliz’im ve eskiden Afrika bizimdi.
İmparatorluğumuz vardı ve dünyaya hükmediyorduk.
Siz bizden almadan-- Afrika bizimdi.
50'li 60'lı yıllarda ise...
Afrika kendi kendini yönetmek istedi.
Bağımsızlık istediler ve dediler ki...
..."Biz kendi kendimize yeteceğiz." Biz de, "Tamam" dedik.
Biz de yavaş yavaş Afrika'yı Afrikalılara bıraktık.
70'li yıllarda kendi kendilerine yettiler.
80'li yıllarda ise, bizi telefonla aradılar.
"Alo" "Alo"
"Kimsiniz?" "Afrika."
"Ne istiyorsunuz?"
"Açlıktan ölüyoruz."
"Bunu önceden düşünecektiniz...
...bağımsızlık istemeden önce."
"Kuraklık olacağını bilemezdik, değil mi?"
"Kuraklık mı? Dinle de anlatayım."
Bu gerçek. Ben çocukken 10 yaşımda falanken...
...çok sıcak bir yaz geçirmiştik...
...hortum kullanmamız yasaklanmıştı.
Çiçeklerimizi sulayamıyorduk.
Gerçekten çok acı çekmiştik.
Bu nedenle-- Aslında doğru söylüyorum.
Uzun bir yaz boyunca, susuz kalmıştık.
Ne yapacağımızı bilememiştik. "Ne yapabiliriz?" diye düşünüyorduk.
İnsanlar evlerimize gelip nasıl su tasarrufu,...
...yapacağımızı anlatıyorlardı.
"Dişinizi fırçalarken musluğu kapalı tutun...
...bardak kullanın." gibi şeyler söylüyorlardı.
Su tasarrufu için tuvaletlerin sifonlarına...
...tuğla falan koyuyorlardı.
Televizyonda bilgilendirici videolar çıkıyordu.
Bir tane reklam vardı. Animasyon gibi bir şeydi.
Banyoda iki insan,...
..."Tasarruf edin:
Arkadaşınızla beraber yıkanın." diyordu.
Ki ben yaptım da.
Arkadaş dediysem, daha çok dedemin arkadaşıydı.
Şey. Durun.
20 lira o zamanlar bir çocuk için iyi paraydı.
Ne var ki?
Ondan çok şey öğrendim. Bana çok şey öğretti.
Mesela, "O öyle yıkanmaz.
Ver bakayım onu." derdi.
Yaşlı şeker bir adamdı.
Ben ona Charlie dede derdim.
Aslında benim gerçek dedem değildi. Bizim evimizin...
...karşısında otururdu ve bizimkiler ne zaman evden gitse...
...hemen bizim eve gelirdi.
Bizim eve gelip "Annen ve baban gitti mi?" "Evet?"
"Tamamdır, sana sihirbazlık yapayım mı?" "Yap."
Tüm perdeleri kapatıp gözlerimi kapattırırdı,...
...ve oturup kucağına bir şapka koyardı.
Sihirli şapka, tamam mı?
"Gözlerini kapat ve sihirli tavşanı hisset." derdi.
Elimi içeri atar--
Elimi atıp--
Küçük garip bir şeydi.
Tüyleri ve kulağı yoktu.
Ayrıca çok...
...korkak bir şeydi.
Çok korkmuştu.
Onu okşamamı söylerdi...
...bir defa çok okşamıştım...
...hastalandı elime bir--
Kesin şunu. Kapayın çenenizi.
Canlarım benim.
Neden bahsediyorduk, kıtlık.
Kıtlık önemli bir sorundur,...
...ki bu da bizi el atmamız gereken...
...başka bir tuhaflığa götürüyor.
Olay bir önceki yılbaşında oldu.
Hali vakti yerinde olan, bayağı iyi arkadaşlarımızla,...
...birbirimize karşılıklı hediyeler alacaktık.
Ben onlara Harrods'dan kahve makinesi aldım.
En iyisinden ama. Bayıldılar.
Onlar ise bana hediye olarak bir zarf verdiler.
"Ne ki bu? Kupon mu acaba?" diye düşündüm.
Açtığımda kupon olmadığını gördüm.
Üzerinde keçi olan bir karttı sadece.
"Bu ne ki?" dedim.
Onlar da "Bu bizim sana hediyemiz,...
...bu keçiyi Afrikalı bir aileye verdik'' dediler.
"Ne?"
Bu arada kahve makinesini kesiyorum,...
...''Geri almak için çok mu geç acaba'' diye.
"Bir daha söyler-- " "Afrikalı bir aileye keçi verdik."
"Öyle mi?"
Yani ben bir bok almadım o zaman.
Çünkü daha bu Afrikalı aileyi bile tanımıyorum yahu.
Neden onlara keçi vereyim ki?
Bu pek mantıklı-- Olayın amacı ne yani.
Bu işin kimseye faydası yok.
Onlar 250 lira harcamışlar, benim ise elimde bir şey yok.
Afrikalı aileye de beslenecek bir boğaz daha.
Haksız mıyım?
Keçi de "Ben neredeyim ulan?'' Durumlarında.
''Bu-- Bu ne sikim-- Bu ne boktan iş.
Bir hafta önce Cotswolds'da hoplayıp zıplıyordum ne güzel.
Ne güzel çimenler, turistler ve cevizler vardı.
Burası toz yığını."
O keçi hiçbir şekilde Afrika'ya gitmek istememiştir.
Demek istediğim. Hayvan resmen kaçırılmış.
Bir çuvalda Afrika'ya giden bir bota koymuşlar.
Başka açıklaması-- Başka bir şey olamaz.
"Afrika'ya gitmek istiyor musun?''
"Kesinlikle hayır. Hayır."
"Hadi ama. Neden istemiyorsun?"
"Aslanlar."
"Hadi ama. Gerçekten neden istemiyorsun?"
"AIDS."
"Bu seni korkutmamalı."
"Evet korkutmamalıydı."
Bu hayır işi olaylarına dikkat edilmeli,...
...özellikle de yılbaşında.
Sana birisi gelip de...
...suçluluk duygusu verip gidiyor.
Yılbaşında her yer hayır işi reklamları ile doludur.
Evinde oturmuş,...
...yılbaşı yemeğini yiyorsundur...
...her yer yemektir, çok fazla yemek vardır.
Büyük ihtimalle çoğu atılacaktır, değil mi?
Birden televizyonda şöyle bir şey çıkar...
...ve bu İngiltere’de her yıl yaşanır.
"Üşümüş ve yalnız bir kadın komşun...
...var mı bu yılbaşında?"
Evet var. Ondan ölesiye nefret ediyorum.
Yıl boyunca küfümsü kokusunu ben çekiyorum...
...soğuk havayı beklememe gerek kalmıyor.
Bu sene yaşlı komşum yok.
Geçen sene hipertermi yüzünden vefat etti.
Sonuç. Mükemmel.
Bunun bir başka çeşidi ise "Bir köpek edinin, yılbaşı için değil ömürlük."
Bunu kesinlikle destekliyorum. Bu konularda yardımsever birisiyim.
Genellikle çocuklar ailelerine,...
"Yavru köpek istiyorum? Yavru köpek istiyorum?" der.
Aileleri de, "Olmaz" der. "Yavru köpek istiyorum? Yavru köpek-- "
Aileleri de çocuklarını susturmak için alır, değil mi?
Çocuklar köpek tatlı iken onunla ilgilenir. Sonra köpek büyür.
Köpek büyüyünce ilgilerini kaybeder, köpekten sıkılırlar.
Köpeğin sorumluluklarını ailelerine bırakırlar.
Sonra aileleri de köpekten sıkılır ve onu terk ederler.
Geçen sene İngiltere'de 11000 hayvan terkedilmiş, bu çok kötü.
Bence çocuklar evcil hayvan edinmeli.
Böylece bazı şeyleri öğrenebiliyorlar.
Benim çocuğum yok ama bir sürü yeğenim var.
Yeğenlerimin de çocukları var.
Onlara karşı havalı bir amca olmak için istediklerini hep yapıyorum,...
...ama ayrıca başıboş hayvanlara karşı da...
...sorumlu davranmaya çalışıyorum.
Bu olayı da şu şekilde çözüyorum.
Birinci adım ki ben hep öyle yapıyorum.
Yılbaşı arifesine kadar beklemelisiniz.
Ben her zaman hayvan barınaklarına giderim, satılan yere gitmem.
Yılbaşı arifesi oldu mu hayvan barınakları,...
...bakım bölümüne giderim.
Her zaman ellerinde yaşama şansı kalmamış,...
...cılız bir şekilde doğmuş...
...uyuşturularak acısı dindirilecek bir hayvan olur.
Ben de, "Hayır onu öldürmeyin lütfen.
Onu ben alırım." derim.
Onlar da, "Ama sadece bir gün yaşayacak" der.
Süper. Harika.
Eve koşarak giderim.
Giderken yolda "Ölme.
Lütfen ölme. Biraz daha dayan."
Biraz daha dayan. Biraz daha dayan.
Hemen yeğenimi çağırırım. Koşarak gelir.
"Ricky amcan sana yavru köpek aldı"
"Amcam bana, yavru köpek almış!"
"Aynen, amcacığın sana yavru köpek aldı.
Hadi git hemen oynamaya başla onunla.
Git hadi, oyna."
Yılbaşı arifesinde köpek ile beraber uyurlar.
Yılbaşı sabahı uyandığında,...
...köpek ölmüştür, soğumuş, ölü, gitmiştir artık.
Sonuç. Problem çözüldü.
Ertesi gün olduğunda ise...
..."Köpeğim öldü. Köpeğim öldü." diye ağlarlar.
Onlar da "Ne Amcanın sana aldığı köpek mi?
Amcan elinden geleni yaptı, bu artık onun sorunu değil." derler.
"Evet öyle."
Ben de "Belki de uyurken aşağıya yuvarladın." derim.
"Öyle mi ki? Olamaz! Olamaz!"
Sonra da "Köpeğimi öldürdüm" diye başlarlar.
"Köpeğimi öldürdüm."
''Hayır, köpeğini sen öldürmedin.
İsa öldürdü...
...hem de doğum gününde...
...çünkü amcanın hediyesi konusunda...
...yeteri kadar para harcamadın."
Artık fikirlerini gelecek sene kadar ötelerler.
Yılbaşlarının bir başka büyük kampanyası da:
Alkol ile araç kullanmayın.
Bunun yanında bu olay...
...günümüzde daha dikkat edilir hale gelmiştir.
Ben ailemle yaşarken, bu olay yakalanıp yakalanmamakla ilgiliydi.
Ama şu anda insanlar biliyor-- Bu olay hayatları mahvedebiliyor.
Ailem ile yaşarken ben de onların arabasına biniyordum.
"Hayır, sen sürmemelisin. Çok fazla içtin."
"Sorun değil. Yakalanmayacağım."
Şu anda bunun yanlış olduğunu insanlar biliyor.
Bunu bir defa ben de yapmıştım ve gurur duymuyorum..
Hatta yaptığımdan utanıyorum. Bir yılbaşıydı.
Sarhoş değildim, ama yasal limiti aşmıştım.
Biliyorum yapmamalıydım ama arabayı aldım.
Arabayı almamam gerektiğini biliyordum.
Bu bana ders oldu, çünkü neredeyse yaşlı bir kadını öldürüyordum.
Sonuçta öldürmedim.
Sadece taciz ettim.
Ama olaydan bir şey çıkmadı.
Şansıma, binde bir olan ihtimal gerçekleşti,...
...kadın Alzheimer çıktı.
Yani iyi bir şahit değildi.
Örümceklere geçelim.
Her zaman hazır durumdadırlar, değil mi?
Her zaman--
Bir örümcek her zaman için hazır durumdadır.
Her zaman şu şekilde durarak hazır durumda beklerler.
Her zaman hazırdırlar, sürekli.
Demek istediğim, çoğu hayvan arada hazır duruma geçer.
Kediyi ürküttüğünde şöyle yapar...
...birkaç saniyeliğine tabi.
Sonra eski haline döner.
Çoğunlukla kediler yerde yatıyor olurlar, değil mi?
Bacaklarını bir noktaya doğrultarak...
...yerde yatıyor olurlar.
Bir örümceği asla o halde göremezsin.
Bir örümceği halının üzerine yatmış şekilde,...
...kafasını eğmiş ve ayaklarını şöylece salmış...
...şekilde asla göremezsin.
Her zaman--. Her zaman hazırdırlar, değil mi?
Ayrıca her yöne karşı ''Sanki matrix gibi''...
...hazır durumda beklerler.
Dönmelerine gerek yoktur. 10 adet gözleri vardır...
...sekiz bacak 10 göz. Aşmışlar yani.
Hazır olmağını düşündüğünüz zamanlarda bile hazırdırlar.
Boş bir örümcek ağı görüp de,...
"Bu örümcek hazır değil." dersin.
"Ağa dokunsana." "Neden?"
"Sen dokun bir kere." Aynen şu şekilde çıkarlar.
Lanet hayvanlardan nefret ediyorum.
37,000 farklı örümcek türü mevcut.
37,000 farklı tür.
Her türün altında milyonlarca,...
..hatta milyarlarca örümcek var.
Ki bu sadece arthropoda şubesinin,...
...arachnid sınıfı sayıları.
Şu anda en iyi tahminle...
...yeryüzünde 5 milyon...
...hayvan türü mevcut.
Bu 5 milyon türün yüzde biri...
...hala yaşamaktalar.
Yüzde doksan dokuzu ise daha önce...
...yaşadılar ama şu anda soyları tükendi,...
...ki bu kalan yüzde birlik kısım 5 milyondan fazla tür ediyor.
Bu türlerden birisi olan termitleri ele alalım.
Şu anda yaşayan bütün termitlerin ağırlığı,...
...dünya üzerinde yaşamakta olan...
... tüm insanların yaklaşık 10 katı ediyor.
Bu istatistikleri ele aldığımızda...
...bu kitap pek de doğruları söylemiyor.
NUH
Bu Nuh'un kitabı,...
...çocuklar için olanı.
Pazar Okuluna her hafta katıldığımdan...
...bunu bana ödül olarak vermişlerdi.
Tüm bunlara inanıyordum 8 yaşında iken tabii.
"St. Agnes Pazar Okulu.
Sahibi: Rikki Gervais."
R- I-K-K-I.
Firavun faresi gibi, değil mi?
"Düzenli geldiğinden verilmiştir."
Bir konuda başarılı olmakla alakası yok yani.
"Her zaman buraya geliyor. Bunu verelim. Gelmeye devam edecek."
"Çok teşekkürler. Teşekkür ederim."
Bize kanıt olarak sunulan şeye bir göz gezdirelim.
"Çok uzun zaman önce, Tanrı dünyayı yeni yarattığında-- "
Buraları geçelim.
O kadar zamanımız yok.
Bu arada "Çok uzun zaman önce" diyor,...
...İncil'e göre 5,000 yıl.
Eski Ahit'e göre ise...,
...5,000 yıldan daha az, tamam mı?
Gerçekte ise dünya 4.6 milyar yaşında.
Hadi bunu kitaba koyalım.
"4.6 Milyar yıl önce,...
...Tanrı dünya ve gökyüzünü yarattığında-- "
Buna pek takılmayın ama.
Bu bize paket olarak geldi, değil mi?
Demek-- Demek istediğimi anlatabildim mi?
Gökyüzü asla opsiyonel değildi.
Bu şuna benziyor. "Sana gezegen yaptım." "Nefes alamıyorum ama."
"Atmosfer olsun ister misin?"
"Tabi ki Hem de nasıl."
Aferin ama--
"Her şey güzeldi, her yer huzurluydu...
...Tanrı insanları yarattı,...
...ve onlardan kendisi gibi iyi olmasını istedi."
Kibirli, değil mi?
"Ama kısa sürede, insanlar kendi yolunu seçti.
Tanrıyı dinlemediler.
Kötüleşmeye başladılar, ve kötü şeyler yaptılar."
Bakın şu kötü şeyler yapanlara.
Bundan daha kötü hale gelemezsin, değil mi?
"Siktir, Siktir kötü şey!"
"Siktir git, kötü şey!"
Tanrı onlara bakarak "Devam edin bakalım.
Yakında görüşeceğiz. Yakında görüşeceğiz.
Yakında göreceksiniz gününüzü. Yakında görürsünüz."
Elinde bir çanta ile koşan herifçioğluna bakın.
Onu sakın bankaya yatırma, seni amık.
Tamam.
"Tanrı insanlara bakarak kendi kendine,...
...''çok kötüleştiler, Onların...
...dünyadan kökünü kazıyacağım." diye düşündü.
Gerçekten mi? Gerçekten mi?
Soykırıma teşebbüs.
Sözlü ve yazılmış uyarılara ne oldu peki?
Tüm insan--
Tüm insan ırkını direkt soykırıma teşebbüs,...
...sebebi de sarı pantolonlu şişko...
...diğerinin burnunu sıktı diye.
Gerçekten mi?
Bu ne yahu.
Öfke kontrolü diye bir şey var. Biraz sakin ol yahu.
Sakinleş yahu.
Hadi bunu konuşalım.
Bu kitabı Karl Pilkington'a anlattım, tamam mı?
O da--
Evet.
Kafası aynı patates gibi, biliyorum.
Bu kitabı ona anlattım.
"Hepsi çok kötüleştiler, hepsini dünyanın üzerinden sileceğim."
Karl da "Çok geyimsi." dedi.
Ben de, "Ne demeye çalışıyorsun?"dedim.
O da, "Bazı geyler bu şekilde davranır." dedi.
Tanrı'nın kapris yaptığını düşündüğünü söyledi.
Yani şöyle düşünüyor, "Onlar bana çok kötü davrandılar,...
...ben de onlara aynı şekilde--
Onlara günlerini göstereceğim. Hepsinin soyunu kazıyacağım"
Ben de "Karl, Tanrı *** değil, tamam mı?
İncili okusana onlardan nefret ediyor." dedim.
"İnsanlar çok kötüleştiler, hepsini yeryüzünden kazıyacağım,...
...onlarla yaşayan tüm canlıları da."
Kalamar'ın suçu ne yahu?
Gerçek-- Tanrı çılgına dönmüştü. Nedense?
Ama Tanrı *** değil. Tanrı *** değil.
"Ama hala çok iyi bir adam vardı.
Nuh. Nuh Tanrının arkadaşıydı."
Sadece arkadaş, sakın yanlış--
Sadece arkadaşlardı.
Büyük halkalı küpeleri olan bir arkadaş.
Allık sürmüş.
Neyin-- Neyin peşindeyse artık. Sen mağarada yaşıyorsun.
Bunlarla ne işi varsa artık.
"Sen- Sen ne yapıyorsun?"
"Tanrıyla görüşeceğiz de.
Asla ne olacağını bilemezsin. Asla bilemezsin."
Gidon bıyığıyla...
...Tanrı'nın elini tutuyor,...
...bluz giyen bir Tanrı'nın.
Tanrı *** değil.
Tanrı Nuh'a...
''Erkeklere çok kızgınım-- "
"İnsanlara demek istedin herhalde?"
"Her neyse işte.
Her neyse."
"'Erkeklere çok kızgınım...
...bu nedenle hepsini yok etmeyi düşünüyorum.
Kuşağımı gökyüzüne gerdim. Bu bir gökkuşağı.".
Bu tarihte kullanılan ilk kafiye herhalde, değil mi?
"Bunun sayesinde yeryüzüne çok fazla yağmur yağacak...
...ve her şeyin boğulmasına sebep olacak ama sen boğulmayacaksın.
Bir gemi inşa etmeni istiyorum.
Büyük bir bot gibi, üç güverteli olsun ve üzerinde çatısı olsun."
"Botun nasıl yapılacağını biliyorum, dostum."
"Yanına da kapı yapmayı sakın unutma."
"Sen beni aptal mı sanıyorsun? Anladık-- "
"Nuh Tanrı'nın tüm söylediklerini yaptı...
...ve Tanrı Nuh'a şöyle buyurdu."
Şimdi-- Tamam anladık...
...bu kitap çocuklar için ama,...
...sonuçta içindeki hikaye Eski Ahit'ten alıntı.
Ama kesinlikle bu kitabın yazarı...
...bir zoolog değil.
Demin de söylediğimiz gibi, Yaklaşık 5 milyon hayvan türü var.
Sanmıyorum ki yazar bunları biliyor olsun,...
...bir sonraki cümlemde ne demek istediğimi anlayacaksınız.
"Gemine her hayvan türünden bir çift almanı istiyorum...
...iki aslan, iki kaplan, iki fil vb.'"
"Aslan, kaplan, fil başka'' ''Vb.''
''Hadi işine bak artık."
Tanrı "Hayvanların hepsine iyi bak, onları canlı tut.'' dedi...
...ve Nuh da öyle yaptı.
Hadi bu olayı gözümüzde canlandıralım.
Tanrı insanoğluna çok kızgın...
...insanların yaptıklarından bıkmış, İnsanların kötü olduğunu düşünüyor.
Her şeyi yok edip, Nuh ve karısı ile...
...yeniden kuracak.
Tanrı nedense hayvanlara da baya kızgın.
Neden bilmiyorum. Her şeye tekrar...
...baştan başlayacak.
Gemi tamamlandı. Tanrı tufanı başlatır.
Nuh "Hadi her türden iki tane...
...sadece iki tane, ilk gelenler kazanır." Der.
Her yer karmaşa içindedir.
İki fil koşarak geçer.
İki tukan yürümekle meşguller.
Aceleye gerek yok.
Geziniyoruz bebek.
Aslında bu daha endişeli duruyor...
...buna nazaran.
Bu diyor ki, "Sence uçmalı mıyız?"
"Yok be."
"Yok mu?"
"Yok yahu."
Bunu tüm gece boyunca sürdürebilirim.
"Hayır mı?"
"Aynen."
"Emin misin?"
"Aynen."
"Yani sonuçta kanatlarımız var."
"Ama ayaklarımız da var."
"Neden hızlıca gitmek istemiyorsun?"
"Şu fil bana manalı bakıyor da ondan."
"Evet bakıyorum, var mı diyeceğin?.
Eğer acele etmeye kalkarsan, üzerine basacağım...
...seni koca burunlu dallama."
"Bir dakika. Sen kime koca burunlu diyorsun?"
"Ne demeye çalışıyorsun?"
"Tencere dibin kara, seninki benden kara."
"Sen ne demeye çalışıyorsun? Tencereyle ne alaka-- '"
"Hani bilirsin Atasözü var-- Aman be unut gitsin."
"Ben unutamam ben bir filim seni moron."
İki deve, iki aslan, iki devekuşu,...
...iki leopar, iki kaplan, iki zebra.
Anlatmaya çalıştığım şey şu.
Şu anda gemide tek bir tür mevcut: İki tane zürafa var.
Gemiye ilk onlar gelmiş. Uzun bacakların faydası, değil mi?
Beş milyon türün daha binmesi gerekiyor.
Sadece iki tane-- Şu anda gemide iki tane hayvan var.
Daha binecek 10 milyon hayvan var.
10 milyon daha, tamam mı?
Neredeyse 10 milyon...
...kadar daha hayvan binecek.
Şu anda gemide sadece iki tanesi var.
Bakın şimdiden ne kadar yer kaplamışlar.
Geminin üçte biri dolmuş.
Peki şu koca götlüler bindiğinde...
...neler olacak acaba?
Aynen!
"Tanrı kızgınlıkla yağmuru başlattı...
...yağmur daha sonra tufana dönüştü,...
...ve yeryüzü su ile kaplandı.
Kırk gün kırk gece yağmur yağdı.
Tufan ile beraber su en yüksek dağları,...
...kaplayıncaya kadar yükseldi.
Bütün canlılar boğuldu,...
Nuh ve gemidekiler hariç.
Bir de balıklar tabi.
Balıklar için sorun yoktu, değil mi? Onlar iyiydi.
Aslında hoşlarına bile gitmişti. Daha iyi durumdaydılar.
Aslında, tüm deniz canlıları sevinmiştir.
Sonuçta dağlar su altında kaldı.
Suda yaşayan canlıların alanları on katına çıktı.
Baya güzel bir şey.
Bir yengeç çıkıp da, "Bir dağın üzerindeyim!
Bu harika yahu! Bu tufanı ben isteme--
Daha önce buraya hiç çıkmamıştım." demiştir.
Sanırım haberlerde hepiniz görmüşsünüzdür,...
...Gloucester'da bir köyü sel basmıştı.
Gerçekten çök üzücü bir durumdu.
İnsanlar-- İnsanlar evlerini kaybetmiş...
...çoğu sandallarla hayvanlarını taşıyorlardı.
Ve bir sürü yan yana dizilmiş antika dükkanları...
...sular altında kalmıştı.
Aniden gözümde hayatında ilk defa bir...
...Antika Dükkanı görmüş bir balık canlandı.
"Yani bu bir chaise longue."
"150 gün boyunca dünya su altında kaldı.
Sonra Nuh geminin kapısını açıp dışarıya baktı.
Su giderek alçalıyor gibiydi ama nasıl emin olabilirdi ki?"
Tanrıya sorsana. Şimdiye kadar sürekli onunla konuşup duruyordun.
Neden aniden--
Neden aniden gizem yaratmaya başlıyorsun ki?
"Nuh dışarıya bir kuzgun yolladı, ama kuzgun hemen döndü.
Kuzgun duracak bir yer bulamadı.
Nuh bir hafta daha bekleyip bu sefer dışarıya bir güvercin yolladı."
Neden kuzgunun işine son veriliyor yahu?
"Ama güvercin de geri döndü."
Gördün mü? Kuzgun haklıydı. Bu çok--
"Hala dünya üzerinde kuru alan yoktu.
"Ama bir gün güvercin tekrar gitti ve-- "
Neden güvercin iki kere gidiyor da...
...kuzgun gitmiyor?
Irkçı.
"Ama bir gün güvercin gitti...
...ve bir zeytin dalı ile geri döndü.
Nuh da Tanrı'nın artık sinirli olmadığını anladı.
Sonra Tanrı Nuh'a hayvanları gemiden çıkarmasını söyledi.
'Dünyayı tekrar canlılarla dolduruyorlardı.'
Nuh'un ilk işi bir altar inşa etmek oldu.
Nuh Tanrı onları kurtardığı için ona kurban kesti...
...ve "Sana çok iyi bir kul olacağım" dedi.
Tanrı da ''Bir daha dünya'ya asla tufan yollamayacağım.'' dedi.
Gökyüzüne koyduğum gökkuşağı,...
...artık sinirimin değil barışın simgesi olacak.
Bu benim erkeklerle aramdaki arkadaşlığın işareti olacak'" dedi.
Bu--
Bu şimdi--
Bu şimdi nasıl kullanılıyor herkes bilir.
Bunu aynen kullanıyorlar.
"'Bu benim erkeklerle bugün başlayacak arkadaşlığımdır,...
...ve bir gün oğlum İsa sizin için...
...kanını dökerek bunu kanıtlayacak.'"
"Kim?" "Göreceksiniz."
Böyle bir-- Böyle bir kampanya Eski Ahit'te...
...yoktu ki.
Yakında: Devamı geliyor.
"Yanlış bir şeyler yaptığında...
...ve yaptıkların için kötü hissettiğinde,...
...bu gökkuşağını ve Tanrı'nın...
...kalbinde olmasını istediği barışı düşün.
Arkadaşı olacağına söz verdi. Ona söz verdi."
Tabi Güvercin kitap serilerindeki diğer 12 kişiye.
Bende sadece birisi var: Dokuz numara "Nuh."
Başlığından anlayacağınız üzere, benim favorim...
...şu olurdu. 8 numara "İsa ve Kötürüm."
Teşekkürler. Şerefe.
Canlarım benim.
Kitabı--
Kitabın tamamını Karl'a okudum ve...
...hepsine inandı. Neden inanmasın ki? Sonuçta hepsi yazılmış.
Dedim ki "Karl iyi düşün.
10 milyon hayvan bir gemiye nasıl sığayacak?"
Karl da, "Büyük bir gemi olduğunu söylediler ya." dedi.
Evet söylediler. Doğru.
Ben de, "Ama besin zincirindeki tüm hayvanları aynı yere koydular.
Hayatta kalmaları için birisi diğerini yemeli.
Aslan neden antilop'u yemesin ki?
Ya da örümcek böcekleri neden yemesin?" dedim.
Karl da, "Çünkü zor anlarda iş birliği yaparsın." dedi.
Hayret yahu.
Onun sözlerinden bir alıntı kitabı yapmayı isterim.
Alıntı Kitaplarına bayılırım.
Alıntı kitaplarını okurken keyif duyarım.
Birkaç tane derlemem var.
En sevdiklerimden birisi Winston Churchill.
"Siz malzemeleri gönderin, yeter; gerisini biz hallederiz''i okuduğumda...
"Ne kadar ilham verici." diye düşündüm.
Savaş tarihinde hiç bir vakit bu kadar çok kişi...
...bu kadar az kişiye bu kadar şey borçlu olmamıştır'''ı okuduğumda...
..."Ne kadar vatansever." diye düşündüm.
''Eğitimsiz bir insan için, söylenmiş sözler kitapları okumak...
...iyi bir şeydir'' lafını okuduğumda ise...
..."Seni gidi küstah şişman." diye düşündüm.
İnsanlar sürekli bana Oscar Wilde için...
...gelmiş geçmiş en büyük deha diyorlar.
Hadi bunun sebeplerine bir bakalım, tamam mı?
İşte size bir tanesi.
''Bütün kadınlar annelerine benzer, bu onların trajedisidir.
Hiçbir erkek annesine benzeyemez...
...erkeklerin trajedisi de budur.''
Sanki birazcık geyimsi gibi.
Sizce de öyle değil mi? Ben-- Hayır sadece--
Bir tane daha. Başka bir sözü.
"Yapacak bir şey yok. Her şeye karşı koyabilirim ama ayartılmaya asla."
Bu da geyimsi. Sanırım--
Başına bir de "Oh" eklemeli.
"Oh, yapacak bir şey yok." Demek istiyorum.
Anladınız değil mi?
Sonuna şu eklenmeli "Her şeye karşı koyabilirim ama ayartılmaya asla.
Nerede bizde o şans." Anladınız değil mi?
Oscar wilde yıllar önce gümrükten geçerken...
...gümrük memuru Oscar wilde'a...
"Bildirmek istediğinizi bir eşyanız var mı?'' der.
Oscar Wilde da şu meşhur lafını eder. "Dehamdan başka hiçbir şeyim yok."
Bence pek hazırcevap değilmiş. Bence planlanmış bir şeydi.
Bence Oscar Wilde gümrükten başka ülkelere...
...ilk geçtiği zamanlarda "Buyurun bayım".
"Bildirmek istediğiniz bir eşya var mı?" "Yok.". "Teşekkürler. Devam edin lütfen".
"Buralardan geçerken çok zekice...
...bir şeyler söylemeliyim.
Hep aynı şeyi yapıyorum.
Affedersiniz, acaba tekrar geçebilir miyim?''
İngiltere’ye geri dönüş için haftalarca beklemek zorunda,...
...zihninde o anı canlandırarak. "Bir daha o soruyu--
'Bildirmek istediğiniz bir şey var mı?' 'Deham hariç hiç bir şeyim yok.'
Alıntılar kitabına gireceğim."
Haftalar sonra tekrar oraya gider,...
...aynı adamı bulur, ve yanına gider.
Adam da, "Devam edin." der.
"Bu sefer de sormadı amına koyim.
Sikeyim böyle işi.
Affedersiniz, bu sefer de--
Serbest, geçiş serbest amına koyim."
Tekrar gemiye biner.
Üç hafta sonra, tekrar döner.
Yine aynı yere gelir, aynı adamı bulur.
Adam o soruyu sorsun diye kurnazca bakışlar atar.
"Bir şeyler satın aldın mı?"
"Soru bu değil ki yahu.
'Bildirmek istediğin bir şey var mı?'" diye sor.
"Tamam. Bildirmek istediğiniz bir eşya var mı?"
"Deham hariç hiç bir şeyim yok." "Bu popo tıkaçları kimin peki?"
"Benim. Benim.
Hepsi benim."
Önceden eşcinsellik hakkında bir şeyler okumak bile ceza sebebiydi.
Bu konuda baya gelişmeler oldu.
Tabi ki olması gereken de bu.
İngiltere'de bu konuda yasal yaş limiti 16.
*** evlilikler için de öyle.
Buna rağmen, ironik bir şekilde...
...bu konularda baya yol kat etmiş bir yer...
...son seçimlerde baya bir geriledi. Kaliforniya.
Bir referandum yapıldı. *** evliliği...
...için oylama yapıldı ve sonuç hayır çıktı.
İnsanlar ''Bizim buraya...
...taşınma sebebimiz bu yahu'' diyorlar.
Yani bu öyle bir bağnazlık ki...
...senin yaşamına etki etmediği halde...
...başkasının yaşamına karışıyorsun.
Olaylar bir adama sordukları şu soru gibi olmuyor.
"Bakar mısınız?, sizce bu iki adamın evlenmesinin bir mahsuru var mı?"
"Hayır yok." "Tamamdır, onlara muamele yap bakayım."
"Ne? Bunun böyle olacağını-- "
Bu olmuyor, değil mi?
Bu olmuyor.
Bu öyle bir bağnazlık ki...
... *** evliliklere itiraz edenler...
...ile onların önüne gelenle yattığını ve ahlaksız olduğunu iddia edenler...
...ile genellikle aynı kişiler.
Ama insanlar geylerin Tanrı huzurunda tek eşli...
...ve şükreder şekilde olmasını istemiyorlar.
Kaliforniya'da yaşayan *** birisi için her şey,...
...çok kafa karıştırıcı geliyordur.
''Her şeyi yapabiliyoruz ama evlenemiyoruz." diye düşünüyorlardır.
Kafaları çok karışık olmalı.
Hakimlere gidip şunu yapmalılar.
"Affedersiniz, kuralları öğrenebilir miyim?"
"Neyi öğrenmek istiyorsun?"
"Ne yapıp yapamayacağımızı bilmiyorum da."
"Bana sorabilirsin." "Bir adamla evlenebilir miyim?" "Hayır."
"Ona arkadan çakıp...
...muamele çekebilir miyim?"
"Tabi ki."
"Yani--
Onunla evlenemem yani, hayır.
Ama ona--
Şöyle--
Peki-- Peki dağdan bir adam kaldırıp...
...sabaha kadar her yerine attırdıktan sonra...
...sabaha karşı onu tıkırdamış halde sokağa atabilir miyim?"
"Tabii ki yapabilirsin."
"Ama onunla evlenemem.''
"Evlenemezsin."
"Evlenemezsin, bunu sorup durma, tamam mı?"
"15 tane adamı sıraya dizip-- "
Lak lak oluyor işte.
"15 tane adamı sıraya dizip...
...zevk olsun diye hepsine muamele çekebilir miyim?"
"İstiyorsan, tabi ki."
Bu baya zor olurdu, değil mi?
15 adama birden muamele çekmek.
Aynı tabak çevirmece gibi, değil mi?
Çünkü--
Çünkü bir kerede en fazla iki kişiyi yapabilirsin.
Elindeki iki tanesi patlamaya hazırken,...
...diğerleri söner.
"Lanet olsun.
İşte budur. Lanet şey.
Tamamdır, tamamdır, tamamdır."
15 adama muamele çekmek, yıkmacılık ile aynı şey değil mi?
Bunu söyleyeceğimi hiç düşünmemiştim.
Tekrardan yani.
Bazı insanlar ''*** olmak hiç doğal değil." diyorlar.
Gayet doğal, ve bunu kanıtlamak için size bir kitap getirdim.
Homoseksüellik insanlarda olduğu gibi...
...hayvanlarda da aynı oranda meydana gelir.
Bu gerçek bir kitap.
Kitabın adı "Biyolojik coşkunluk:
Hayvanlar arası eşcinsellik ve doğal çeşitlilik"
Bruce Bagemihl tarafından yazılmış, tamam mı?
"Kanıtlar bize gösteriyor ki,...
...aslında içlerinde eşcinsel bir topluluk bulundurmayan...
...hiçbir hayvan türü yok."
Bu şempanzelerin bir caddede toplanıp...
...deri kıyafetler giyeceği anlamına gelmez.
Bu sadece--
Onlarda olay biraz daha basit.
Bu gerçek bir kitap.
İlk slayt’ı açabilir misiniz, lütfen?
İşte.
Tamam.
Bu kitap gerçek, tamam mı?
Kesinlikle gerçek, tamam mı?
"İki erkek makak yalanıyorlar."
Ortakça-- Paylaşıyorlar.
Paylaşarak takılıyorlar.
Sıradaki slayt.
Tamamdır.
"Bir erkek maymun,...
...diğer bir erkek maymuna üreme organı gösterisi düzenliyor."
Ben--
"Sence nasıl?" diye soruyor.
Diğeri de "Ne?" diyor.
"Yala şunu."
Şu küçük ele bakın.
"Neden ki?" "Çünkü biz geyiz."
"Ben *** değilim." "Kesinlikle geysin."
Onu nasıl tuttuğuna bir bakın.
Daha etkili olsun diye bacağını kaldırıyor bir de.
"Daha fazla yaklaş.
Daha fazla. Daha fazla." der gibi.
Şuna baksanıza yahu.
Bu kitabı keşfettiğimdeki yüz ifademi düşünebiliyor musunuz?
Aman tanrım.
Sıradaki slayt, lütfen.
İşte tamamdır.
"Dişi bir dağ sıçanı diğer dişinin üzerine biniyor."
Bunu neden yapıyorlar bilmiyorum...
...çünkü ikisi için de pek mantıklı değil.
Tabi yukarıdaki beline bir *** bağladıysa başka.
Sıradaki slayt.
Bu biraz daha ilginç.
"Erkek yunuslar arasında iki çeşit ilişki türü:
Yukarıdaki, arkadan girme;...
...aşağıdaki ise nefes deliğinden girme."
Aynen öyle. İşte bu.
Aslında--
Bu bunu...
...kafadan beceriyor!
Kafasından yahu.
Biri diğerini kafasından beceriyor, bayanlar--
Bunu daha önce hiçbir belgeselde görmemiştim.
Bunu daha-- Bunu daha önce neden görmedim ki?
Bunu neden yapıyorlar ki?
Bu belki doğada olmuyor.
Belki de denizde, bir hapishanede yaşıyorlar.
Şöyle-- Şöyle düşünüyorlar herhalde...
"Sikerim yahu, iki erkeği bir yere koydular.
Bazı insanlar balık olduğumuzu düşünebilir...
...ama sonuçta o işi biz de yapıyoruz."
Şunun yüzüne bakın yahu.
Aynen şöyle.
Aşağıdaki diğerine, "Dave."
"Ne var?"
"Biz-- Biz de yukarıdakiler gibi yapalım mı?"
"Olmaz. Ya böyle yapacağız, ya da yapmayacağız."
"D-Dave?"
"Ne var be?! Ne var?!"
"Dave, Dave.
Seni seviyorum...
...ama nefes alamıyorum yahu''.
Bu gerçek bir kitap. Bu gerçek bir kitap.
Kitabın kapağını-- Bakın.
Hayvanların ne kadar *** olabileceğine dair...
...rengarenk bir hindi...
...bulmalarına bayıldım.
Dünyanın en geyimsi hayvanı.
Umarım-- Umarım bunlarla kimsenin alınmasına...
...sebep olmamışımdır Yok gerçekten öyle. Gerçekten.
Demek istediğim bunun için uğraşmıyorum.
Eğer birileri alındıysa, ki kesin öyledir,...
...özür dilemem.
Bence siz de öyle yapmalısınız.
Siz yaptığınız şeyleri haklı göstermek zorundasınız.
Ben her zaman bir komedyenin...
...tabulaşmış, konuşulmamış şeyleri konuşması gerektiği savunurum.
Yoksa ne gereği var ki.
Dışarıda yeterince böyle komedi var.
Her zaman böyle aynı şeylerden bahsetmek...
...bir farklılık getirmiyor ki.
Çok ileri gittiği için özür dileyen...
...sürü ile komedyen var.
Bence, bilirsiniz işte, o şekilde---
"Üzgünüm, öyle demek istemedim." derler genelde.
Daha iyisini düşüneceksin, yapacaksın o zaman.
Dışarıda sanki bir cadı avı var ve insanlar,...
"Hakkında şaka yapılamayacak bir şey var mı?" diye soruyor.
Hayır, hakkında şaka yapılamayacak hiçbir şey yok.
Bu şakaya da bağlı tabi.
Komedi iyilik veya kötülükten gelir,...
...ve bunun kararı size bağlıdır.
İğrenç şakalar için birçok tartışma oluyor.
"Komedyenler çok iğrenç şaka yapıyor." diyorlar.
İğrenç şakaların olayı şu aslında.
İğrenç bir şaka yaptığımızda, bu olayı anlayıp gülmekle alakalı...
...olaya gülmek onu yapmak istediğimiz anlamına gelmez.
Pedofili bir adama gidip ona böyle şaka anlatmam ki.
Ona gidip de, "Dostum,...
...bu şakaya gerçekten bayılacaksın." demem ki.
Ne demek istediğimi--
Kariyerim boyunca söylediğim hiçbir şey için...
...sorun yaşamadım çünkü bu alanda özür dilemekten kaçınıyorum.
Ne yapabilirler ki?
Büyürken, bir şeylerle uğraşırken...
...işler biraz ters şekilde gidebilir.
Tabi yunusun yaptığı gibi değil. Anladınız siz--
23-24'lü yaşlarımda,...
...kız arkadaşımla beraberken bir çiftle tanışmıştık.
İngiltere'nin kuzeyinden Londra'ya taşınmışlardı.
Çalıştığım yere falan gelirlerdi...
...ve oturup bir şeyler içerdik.
Gayet iyi ve eğlenceli insanlardı.
Onlarla birkaç defa görüştükten sonra,...
...kız arkadaşımla beni evlerindeki bir partiye davet ettiler.
Biz de gittik.
Yemekli bir partiymiş, ziyafet yani...
...ve bize bu konudan bahsetmemişlerdi.
Bu ziyafet aslında aileleri içinmiş...
...buradaki yaşamlarını görmek için onlar da gelmişler.
Annesi, babası, amcaları, dedeleri...
...herkes-- Yaş ortalaması 85 yani, tamam mı?
Biz olaya sonradan dahil edilmişiz yani.
"Yaşıtımız kimseyi tanımıyoruz yahu.
Doğru Ricky ve Jane var." diye düşünmüşler. Biz de gittik.
Hepsini tanımaya çalıştığımız için,...
...hepsiyle gece boyu tek tek konuştuk...
...ama yaşlı olanlarla da pek kaynaşamadık.
Hep söylediğim gibi, biz komediyi ferahlamak,...
...ve rahatlamak için kullanırız,...
...ama genellikle de insanları daha iyi tanımak için.
Aradaki buzları kırmak için kullanırız.
Açık fikirli misin? Neleri ve ne kadarını anlayabilirsin gibi.
Ben her zaman insanları güldürmek adına...
...sınırları daha çok zorlarım hayal güçlerini artırmak için.
Bilirsiniz işte-- Sonra her şey düzelir diye düşünürüm.
Hafif bir şaka ile başladım ve şunu anlattım.
Küçük kız salıncaktan neden düşmüş?
Çünkü kolları yokmuş.
Evet güzel.
Buna güldüler. Hem de sizden daha fazla.
Hem de iki kişi, çok sağ olun yani.
Ben de ''Sorun yok, anlıyorlar'' diye düşündüm.
Girişi yaptık ya...
...olayı biraz da abarttım ve şunu anlattım.
Biraz daha alkol almalıyım.
Arabayı hazırla, ciddiyim.
Tamamdır.
Şunu anlattım.
Yaşlıların duymadığından emin olun.
"Baba evinde koltuğuna oturmuş,...
...gazetesini okuyor.
Küçük kızı koşarak içeri giriyor. Kız sadece altı yaşında.
'Merhaba tatlım.' 'Merhaba babacığım.'
'Oyun mu oynuyordun?' 'Evet.'
'Parkta, değil mi?' 'Evet.'
'Arkadaşlarınla oynuyordun, değil mi?' 'Evet ama bir adam gelene kadar.'
'Bir adam gelene kadar mı?'
'Evet bir adam geldi ve arkadaşlarıma gitmesini söyledi,...
...biz de adamla baş başa kaldık.'
'Tatlım, gel-- Gel bakayım.
Ne olduysa, hiçbirisi senin suçun değil.
Tamam mı tatlım? Hiçbirisi senin suçun değil.
Ama babana ne olduysa tüm detaylarıyla anlat?'
'Beni bir ağacın arkasına götürdü...
...hiç kimse ne yaptığımızı göremesin diye.'
'Tanrım, tatlım sonra ne oldu peki?'
'Kıyafetlerimi çıkardı.'
'Tanrım. Sonra ne oldu? Sonra ne oldu?'
'Sonra şeyini çıkardı.'
'Tanrım, tatlım sonra ne oldu peki?'
'Hiçbir şey olmadı. Hepsi bu kadar.'
'Aman be bir şeyler uydursana.'"
- Şerefe. - Daha fazlasını anlat, Rick.
Bunu kimseye anlatmayın. Sürprizi kaçmasın.
Bunu anlattım işte. Gece alkolle...
...ve şakalarla devam etti.
Sonunda 10'a çeyrek kala gibi yemek için oturduk.
İki masayı birleştirerek.
Ev sahipleri masanın sonuna oturdular. Beni de masanın tam göbeğine,...
...tatlı ama sağır 80 yaşındaki, adamın tam karşısına oturttular.
Muhabbet de biraz istediğim gibi değildi.
20 dakika geçtikten sonra, Ian kendisi ev sahibi oluyor,...
" Ricky, o şakayı anlatsana." Dedi.
Ben de "Ne?" dedim.
Yaşlılar da, "Biz şakalara bayılırız." dediler.
"Öyle mi?"
Ben Ian'a baktım o da, "Sorun olmaz." dedi.
Ben de "İyi bakalım." dedim. Ian tekrar kendi sohbetine döndü.
Hepsi kulaklarını açmış beni dinlemekte.
Ben de--
Baba evinde oturmuş gazetesini okuyor.
Küçük kızı koşarak-- "Hepsini anlattım.
En sonunda "Aman be bir şeyler uydursana." dedim.
Derin bir sessizlik çöktü.
Ian'a baktım o da "Bu şakayı değil!" dedi.
Çok teşekkür ederim. Harikasınız.
İyi geceler.
Teşekkürler. Çok teşekkür ederim.
Çok teşekkür ederim. Şerefe.
Teşekkürler. Harikasınız.
Çok teşekkür ederim.
Şikago'ya bayılıyorum. Süper bir yer değil mi?
Süper değil mi?
Çok güzel zaman geçirdim.
Teşekkür-- Çok teşekkür ederim.
Şunu söyleyeyim Buraya gelmek için...
...volkanik bulut arasına yine-- Her şeye değer.
Harika bir-- Terörist saldırı.
Dürüst olmak gerekirse uçmaktan hep korkmuşumdur.
9-11'den birkaç hafta sonra uçmuştum.
9-11'den sonra,...
...dünya biraz çıldırdı, bildiğiniz gibi.
Gayet anlaşılabilir bir durum. Kurallar değişti...
...sinir, korku, kafa karışıklığı...
...şüphe hepsi birbirine girdi.
Ben kendimi her zaman liberal birisi olarak...
...görmüşümdür, ve bunu 9-11'den sonra bile...
...hep böyle tutmaya çalıştım.
Barlarda arkadaşlarıma...
"Böyle konuşamazsın.
Burası koskoca medeniyet. Bu saçmalık.
Haksızlık etmeyin.
Herkesi aynı kefeye koymayın.
Uçmak hala en güvenli ulaşım yöntemi.
Kötü olasılık 60 milyonda bir-- " gibi şeyler diyordum.
Rasyonel olmaya çalışıyordum. Bu barlarda böyle tabi.
Uçacağım zaman daha çok "Şu adamı bir daha arayın.
Bir daha arar mısınız?
Üzerinde-- Benim aramamın bir sakıncası var mı?
Ben-- Ben-- "
9-11'den sonra, Tüm bu aramalar falan--
Ben hala rasyonel ve sakin kalmaya çalıştım.
"Şu anda bir uçağa bomba yerleştirmek...
çok daha zordur.'' gibi şeyler düşündüm.
Bu-- Biliyorsunuz, sınırlamalar çok daha katı artık. Daha güvenli."
Sonra fark ettim ki bir teröristin...
...bomba ile beraber uçağa binmesine bile gerek yok.
Isıya duyarlı füzeler bulundu,...
...onu bir yerlere koyarak uçağın kalkışından sonra...
...on dakika içinde uçağı patlatabilirler.
Ben de uçaklarda artık,...
"Tamamdır, menzil dışına çıktık. Bomba kimde?" gibi şeyler söylüyorum.
Demin de söylediğim gibi, 9-11'den birkaç hafta sonra...
...uçağa binmiştim.
Havalandıktan sonra yine aynı şeyi yaptım.
"Menzil dışındayız. Tamam bu iyi."
Hala biraz gerginim ve hostese--
"Okuyabileceğim dergi falan var mı?" dedim.
İyi dinleyin. Hostes gayet yüksek bir sesle...
..."Hayır tatlım, dergi falan yok.
Baya önemli kesintiler yapmak zorunda kaldık...
...çünkü biz de 9-11 dolayısıyla dava edilen şirketlerden biriyiz."
Kural Bir: 9-11'den bahsetme.
Bu konuda etrafta yeni kurallar kitabı var her yerde.
"Elinde kahve varken 9-11'den bahsetme."
Demek istediğimi anladınız, değil mi?
Kural iki: "Önemli kesintiler." deme.
Eğer birisi ''Önemli kesintiler'' derse...
...benim aklıma dergi gelmez.
Benim aklıma uçak bakım hangarında...
..."Sence bu perçinlere gerek var mı?'' diyen bir adam gelir.
Bu sadece-- Ne düşüncesiz bir davranış şekli.
Ben her zaman birinci sınıfta uçarım.
Biliyorum siz asla öyle yapamazsınız.
Ben sizin için uçuyorum, gerçekten öyle.
Bazı uçuşlarım için 25 milyar falan ödüyorum?
Ve bunun karşılığında en kötü senaryo gerçekleşirse...
...ben yumuşak bir şekilde...
...ıssız bir adaya falan inmeyi isterim.
Ama öyle olmuyor.
Sizin gibi zayilerin arasına ben de kaynıyorum.
Bu hiç adil değil, değil mi?
Biliyorum siz beni kurtarmak istersiniz, ama yapamazsınız.
Haberlere falan çıkarız.
Haberlerde muhtemelen ismi söylenen tek kişi ben olurum.
Sizden de "Diğer 230 kişi," diye bahsederler.
Her neyse. Tamam.
Yine bir gün New York'tan geri dönmek--
Bir cumartesi gecesi saat 9:25, J.F.K. Havalimanından London Heathrow'a,...
...uçuyorum, birinci sınıftayım.
Demek istediğim şu.
Bence korku rasyonel düşünmeyi engelliyor.
Oradayım.
Bütün hafta boyunca o uçuşu beklemişim.
Olayı hatırlıyor musunuz bilmiyorum...
...belki de bu olay birkaç defa olmuştur.
Olay olalı birkaç sene oldu.
Amerika'nın tüm haber kanallarında...
...en altta şöyle bir yazı...
...sürekli geçiyor. "Amerika kırmızı alarmda.
Büyük bir şehirde bu hafta sonu tekrar 9-11 gibi bir olay...
...olacağında dair bilgi aldık,...
...saldırı büyük ihtimalle de New York ya da Los Angeles'a düzenlenecek.
Eğer zorunda değilseniz uçmayın."
Ben uçmak zorundaydım çünkü film çekiyordum.
Neyse--
Tamam mı?
Birinci sınıf salonunda sadece ben varım,...
...ve hala mantıklı davranmaya çalışıyorum.
"Şu anda daha güvendeyiz...
...çünkü herkes terörist aramakta.
Büyük ihtimalle olayı Pazartesiye ertelemişlerdir." diye düşünüyorum.
Tamam mı?
Sonra korktuğum gerçekleşti. Korku mantıklı düşünmemin önüne geçmişti.
Azıcık-- Birazcık hayal kırıklığı yaşadım bu yüzden.
Uçuştan yarım saat kadar önce, birinci sınıf salonuna...
...bir adam geldi.
Kuzey Afrikalı mı? Orta doğulu mu?
Yoksa Asyalı mı? Bilmem ama...
...adam tam teçhizat, tamam mı?
Sakal, değişik bir çanta, tamam mı?
Alın size orta sınıf bir liberal.
Ben de--
Ben de birden görevlilerle...
... banal bir muhabbete giriyorum, "Uçuş ertelenmedi değil mi?"
"Yok ertelenmedi." "Acaba Londra'da hava nasıldır ki?"
"Biraz bulutlu ama-- İşte orada!"
Tamam mı?
Bu olmadı tabi ki. Oradan ayrıldım, tamam mı?
Adama bakarak aklımdan bir sürü şey--
Bütün hafta yaşadıklarım Gözlerimin önüne--
Haberlerde söyledikleri falan.
Kafamda iyi ile kötünün ve mantık ile mantıksızlığın...
...kavgası yaşanıyor.
Birisi diyor, "Bu bir intihar bombacısı."
Diğeri de "Salaklaşma tabi ki de değil."
"Bildiğin öyle." "Nerden biliyorsun?"
"Onların tipleri böyle olur."
"Ne diyorsun be?"
"Sakal diyorum."
"Salaklaşma, tamam mı?"
Sonra adam bir yeri aradı.
Ne dediğini anlayamıyordum ama,...
...sanki biraz sinirli gibiydi.
Bu başladı, "Telefonla görüşüyor!"
Bu da "Sen de demin görüştün ya."
"Evet ama başka dilde konuşmadım ben."
"Çeneni kapa, tamam mı? Adam güvenlikten geçti.
Hepimiz gibi, o da geçti."
"Sakalı da kontrol ettiler mi?" "Evet sakalı da kontrol ettiler.
Evet sakalı kontrol ettiler."
Bu arada ona bakmaktayım-- Aklımdan geçirdiklerim yüzünden...
...biraz dalmışım herhalde.
Ona bakarken beni yakaladı ve şöyle yaptı.
Bu da, "Adam anladı adam biliyor!" demekte. Tamam mı?
Diğeri de, "Hayır adam ona baktığını biliyor.
Bu önyargılı davranışı aylardır yaşamakta. Ona bakmayı kes."
"Ama sakal--." "Evet-- " Tamam mı?
Ama bu taraf yavaş yavaş kazanmaya başlıyor.
Korku dünyadaki tüm mantıklı düşünceleri yenmeye başlıyor.
Bu başlıyor, "Bence başımıza bu gelebilir."
"Evet ama büyük ihtimalle. Gelmeyecek."
"Ama her şey olabileceğini gösteriyor."
"Evet ama yine de olmayacak-- "
"Bizim başımıza gelmeyeceğini söyleme.
9-11'i yaşayan insanlar da öyle düşünüyorlardı."
"Doğru ama bu tüm teknolojik gelişmeler-- "
"Aynı zamanda, onlar da...
...yeni yöntemler geliştirdiler.
Biz de olayı bir sonraki seviyeye çekmeliyiz." "Evet haklısın."
Birden düşündüm ki, "Tanrım, buraya kadarmış. Buraya kadar."
Mide bulantısı falan derken, birden farkına varıyorsun ki,...
"Tanrım, bu olaya şahitlik-- "
Bu da, "Tamam hadi onu şikayet edelim." diyor.
Diğeri, "Hayır." diyor.
"Neden hayır diyorsun?"
"Çünkü birileri ırkçı olduğumuzu düşünecek."
"Hadi siktir et.
Hadi şikayet edelim de yanlış yapmış, utanmış,...
...yaşayan bir ırkçı olalım, ne olur ne olmaz."
Ben de "Hayır" dedim ve şikayet etmedim.
Uçaktakinin kesinlikle intihar bombacısı olduğu düşünüyorum.
Uçakta kalıp öleceğimi düşünüyorum,...
...ama bu konuda bir şey yapamıyorum.
Neredeyse ağlayacağım.
Ve bütün bunlar birkaç dakikada oluyor.
Daha sonra adamın karısı geldi ki onda da tüm teçhizat var...
...ayrıca iki tane küçük kızı var.
Birden ben "Tabi ki adam bir intihar bombacısı değil.
Eğer 72 Bakire'yi izlediyse...
...karısı ve çocuklarını yanında getirmezdi." diye düşündüm.
Tamam mı? Bu--
Uçağa bindim ve adam tabi ki de terörist değildi.
Biraz utanmıştım ve olayın komik tarafını gördüm.
Baya da rahatladım.
Adam bir işadamıydı ve ailesine bağlı birisiydi.
Uçakta çocukları sürekli koltuğuma çarparak...
...koşup duruyorlardı.
Adam bu konuda hiçbir şey yapmıyordu.
Hiçbir şey yapmıyordu.
Adam onları kovalıyordu kızlar ciyak ciyak bağırıyorlardı.
Yarım saat geçtikten sonra, dürüst olmak gerekirse...
...birisinin uçağı patlamasını ister hale geldim.
Bu olaylardan sonra farklı hissetmeye başladım.
Bu terörist saldırılar konusunda paranoyaklaşmaya başladım...
...ve gideceğim yerlere özel jetlerle...
...helikopterlerle falan gitmeye başladım çünkü çok zenginim.
Yok yok.
Yok değil.
Bu konuda felsefem şuydu...
...araçtaki tek insan benim...
...ve üzerimde kesinlikle bomba yok,...
...o zaman sorun da yok.
Bir gün yine helikopterle gideceğim...
...ve helikopterin ineceği yerde bekliyorum.
İki gün öncesine dönelim.
Evimdeyim, mısır gevreği, cheerios,...
...ve bir karton süt var...
...hani üzerinde kayıp insan resimleri olan sütlerden.
Bunlardan binlercesini görmüştüm daha önce.
Bu biraz daha farklıydı çünkü kaybolan bir çocuktu, daha üzücü--
Yanlış anlamayın, kim olursa olsun kötüdür tabi.
Muhtemelen yaşından dolayı,...
...ve kaçırılmasından dolayı bilirsiniz işte.
Tabi konuşmadan da olabilir biraz. Annesinin sözleri vardı.
Kızının ismini falan da...
...hatırlıyorum ama söylemeyeceğim.
Son görüldüğü günü, yeri falan da hatırlıyorum.
Annesi şöyle diyordu. "Beş yaşında,
Sarı saçlı, mavi gözlü, her zaman güler yüzlü.
Lütfen yardım edin."
Tüm bunlar aklımda kalmış.
İki gün sonra.
Yüksek bir binada, helikopter bekliyorum.
Aşağıya depo...
...gibi bir yere bakmaktayım.
Bir yere gözüm takıldı, tamam mı?
Birisi kahverengi bir battaniyeyi...
...koli bandı ile...
...perde gibi yapıştırmış.
Battaniye düştü ve ben içeriye baktım.
Bu olay gerçek.
Minder hariç odada bir şey yok.
Minderin dibinde de elleri bağlı küçük bir kız var.
Kalbim küt küt--
Beş yaşında, beş yaşında.
Sarı saçlı, sarı saçlı. Mavi gözlü, mavi gözlü.
Her zaman güler yüzlü, ağlıyor.
Ne var?
O-- O olamazdı ki.
Orada bıraktım.
Çok teşekkür ederim. Harikaydınız.
İyi geceler, Şikago. Şerefe!
Teşekkürler. Şerefe.
Teşekkür-- Çok teşekkür ederim.
Çok teşekkür ederim.
Teşekkürler. Şerefe.
Teşekkürler.
Şerefe.
Herkese iyi geceler. Teşekkürler.