Tip:
Highlight text to annotate it
X
Etraflarında olup bitenlere aldırmadan, kendilerine has yöntem ve metodları var ve herşeyin de bilincindeler.
Bu insanlardan bazıları 20 yıldır 30 yıldır bu Hizmet içinde çalışıyorlar.
Belki de hedefledikleri sonuçları görebilmek için ömürleri yetmeyecek ama bu onlar için sorun değil.
Ben Margaret Johnson. Sosyolog, yazar ve işyeri sahibiyim.
Bir tercüme şirketinin yöneticiliğini yapıyorum. Aynı zamanda, Fairfax,
Virginia’da bulunan İslamî ve Türk Çalışmaları Enstitüsü’nde araştırmacı olarak çalışıyorum. Bu bağlamda da,
son bir kaç yıldır Hizmet Hareketi üzerine çalışmalarım oldu.
Singapur, Endonezya, Nijerya, Mısır, tabii ki Türkiye, ve de Amerika gibi birçok ülkede yaşayan çok sayıda
Hizmet gönüllüsünü ziyaret ettim ve röportaj yaptım. Hizmet Hareketi’ni bir sosyolog bakış açısıyla
anlamaya çalıştığım zaman, ilk etapta ona bir sosyal hareket nazarıyla bakıyorum.
Fakat onda, sosyal hareketlerde yaygın olarak görmediğimiz bazı özelliklerin de olduğunu görüyorum.
Yani, genel olarak sosyal hareketlere baktığımızda, onların muhalif hareketler olduğunu ya da bazı özel hedefler peşinde olduklarını
ya da siyaset ile ilgilendiklerini görüyoruz. Hizmet Hareketi’nde ise
çok farklı bir karakter seziliyor; Hizmet, çok daha bireysel bir yaklaşımı benimsiyor.
Şöyle diyebiliriz; toplumu iyileştirmenin yolunu siyaset yapmakta ya da kurum ve kanunları değiştirmekte değil,
kişinin kendisini iyileştirmesinde görüyor.
Bunun Hizmet Hareketi’nin çok önemli bir katkısı olduğunu görüyorum. Bu da, tabii ki,
Fethullah Gülen Hocaefendi’nin anlayışından ileri gelen bir şey. Onun felsefesine göre, kişinin kendisine odaklanmak gerekiyor.
Hizmet gönüllüleri de bunu yaparken ilk olarak kendilerinden başlıyorlar; bir insan olarak kendilerini geliştirmeye
ve arındırmaya, karakterlerini güzelleştirmeye gayret ediyorlar...
Bunu yaparken de, nihaî hedef olarak değil de sonrasında başkalarına
hizmet edebilmek için yapıyorlar. Dolayısıyla, yeryüzünde, herşeyden evvel,
ideal bir İslamî karakterin örneğini sergiliyorlar. Ben Hizmet gönüllülerini, hayatım boyunca tanıdığım
en güzel insanlar arasında sayabilirim. Bu çok önemli bir şey.
Toplum adına bunun çok önemli bir katkı olduğunu düşünüyorum.
Hizmet’i özel ve kendine has kılan bir başka nokta da,
çizmiş olduğu zaman ufkudur, çünkü kişi üzerine odaklanan bir felsefeyi benimsemiş durumdadır.
Çoğu zaman, bir eğitim hareketi olarak tanımlanıyor,
ama bir eğitim hareketi olmasının tek sebebi onlara ait okulların var olması değildir. Bu bir eğitim hareketidir
çünkü dünyayı değiştirmenin yolunun eğitimden geçtiğine inanıyorlar. İşe, o kişinin kendisiyle,
hayatının hangi evresinde bulunuyorsa o noktada onunla buluşarak, o çocuğu, o yetişkini, o insanı yetiştirmeyle başlıyorsun.
Okulları da, verilecek en güzel eğitimi vermeye odaklanıyor. Geneleksel olarak, matematik ve fen bilimleri üzerinde duruluyor;
daha çok, seküler bir eğitim sistemine sahip. Ama, aynı zamanda, öğretmenler de çoğu
insanın hemfikir olabileceği, samimiyet, nezaket, sevgi,
başkalarına hizmet etme, memleket sevgisi gibi evrensel insanî değerleri barındıran İslamî bir karakteri sergiliyorlar.
Örnek oldukları bu davranışları öğrencilerinde de geliştirmek için çaba gösteriyorlar.
Böylece bu muvazeneyi yakalayan öğrenciler yetişebilsin; hem zihinsel olarak güzel bir donanımı yakalasınlar, hem de samimi
ve adanmış birer insan olabilsinler. Düşünsenize, bu çok geniş bir zaman ufku demektir.
Etraflarında olup bitenlere aldırmadan, kendilerine has yöntem ve metodları var ve her şeyin de bilincindeler.
Bu insanlardan bazıları 20 yıldır 30 yıldır bu Hizmet içinde çalışıyorlar.
Belki de hedefledikleri sonuçları görebilmek için ömürleri yetmeyecek ama bu onlar için sorun değil.
Onların hedefledikleri yenilenme uzun bir zaman gerektirecek ama bu tabandan gelişen bir yenilenme olacak.
Onların yaklaşımları aynen böyle. Bir başka önemli nokta da, onların,
Müslümanlara—ki bu Hocaefendi’nin yazılarında sıkça geçen bir konudur—
yaşadığımız çağdaş dünyada birer Müslüman olarak yaşamanın modelini sunmasıdır. Hocaefendi,
yaşadığı zamana uygun şartlarda yazan bir alim. ‘İslamî kanunlarımız olmalı,
Şeriatı geri getirmeliyiz, bunu empoze etmeliyiz’ diye haykırma gibi
bir durum söz konusu değil. Hizmet hiç bir şekilde böyle bir yaklaşıma girmiyor.
Hizmet de, Hocaefendi de Müslümanlara şunu söylüyor; karakterin de, değerlerin de,
yaşam biçiminin de Müslümancasını seçebilirsin, ve, yaşadığın yerdeki hükümet yapısı ne olursa olsun,
bunu şu anda yapabilirsin. Dolayısıyla, bu açıdan da özgün olduğunu söyleyebiliriz.
Bu bir siyasî hareket değil ve, bir manada, bu özellik, onu diğer sosyal hareketlerden ayırıyor.
Bu, Hizmet’in reformasyon, ya da yenilenme ilkelerini gözetmediği anlamına gelmiyor, yalnızca
farklı bir vizyona sahip olduğunu gösteriyor. Bu da oldukça önemli bir nokta. Bireyler açısından önemli bir husus.
Hem Müslümanlar için önem arz ediyor, hem de halkayı genişleterek buna Müslüman olmayanları da dahil edebiliyoruz.
İnançlarını dolu dolu yaşayıp, aynı zamanda da etraflarındaki diğer insanlarla ahenk içinde yaşayan Müslümanların
canlı bir örneğini temsil ediyor Hizmet Hareketi; barış dolu bir birliktelik anlayışı var. Bunu bizzat yaşıyorlar, 58 00:06:24,930 --> 00:06:31,580 örnek oluyorlar, yol gösteriyorlar. Batı Dünyası açısından bir panzehir hükmünde olmaları
oldukça önemli. Yapılan anket ve araştırma sonuçlarına baktığımızda, çoğu Batılı’nın
ve Amerikalı’nın Müslümanlara karşı bir korku beslediğini, İslamiyet hakkında olumsuz fikirleri olduğunu biliyoruz.
Hizmet ise, bu olumsuz fikirler karşısında birer pozitif örnek sunarak,
güçlü bir denge unsuru sağlıyor. Dünyanın dört bir köşesindeki Hizmet okulları bir çok açıdan
büyük önem taşıyor. Özellikle bir noktaya değinecek olursam...
Az önce, barış dolu bir birliktelik anlayışının ve örnek alınası bir Müslümanca yaşayışın
taşıdığı önemden bahsetmiştim. Söz konusu okullara baktığınızda, onların sadece birer eğitim yuvası…
…olmadığını göreceksiniz. Hizmet okullarında, bilinçli bir şekilde,
farklı etnik ya da dinî kökenlerden gelen çocukların aynı okul binasında toplandıklarını göreceksiniz.
Örneğin Nijerya’da, hepimiz biliyoruz ki, Müslüman
ve Hristiyanlar arasında çatışmalar devam ediyor, sıradan ayaklanmalar ve ölümler gerçekleşiyor; çok zorlu bir durum var ortada.
Fakat, Nijerya’daki Hizmet okullarına baktığınızda, Hristiyan ve Müslüman çocukların okulda
bir arada olduklarını, yan yana eğitim aldıklarını, arkadaş olduklarını göreceksiniz.
Aldıkları eğitim onlara bu şekilde farklı tecrübeler de kazandırıyor.... Bu ne anlama geliyor? Çocuklar birbirlerini tanıyor,
ve böylelikle, karşısındaki insan ‘öteki’ olmaktan çıkıyor. Birbiri ile geçinmeyi öğreniyorlar;
barış dolu bir birliktelik fikri ile tanışmış oluyorlar.
Hizmet’i diğer tasavvufî hareketlerle mukayese edecek olursak, diğer tasavvuf kollarında da olduğu gibi,
onlarda da insan-ı kâmil anlayışına uzanan bir gelişim üzerine güçlü bir vurgu var.
Yalnız, asıl kilit nokta, bunun hangi amaçla yapılıyor olduğudur. Amaç, bunun neticesinde, gidip hizmet edebilmektir.
Hizmet’i özgün kılan nokta, onlarda her daim var olan şu anlayıştır; ‘Yaşatmak için yaşıyorsun.’ Hizmet etme anlayışı,
işin başından itibaren var olan güçlü bir bileşendir. Daha önce de değindiğim bir başka nokta,
onların siyasî bir hareket olmayışıdır. Siyasî bir parti kurma ya da belli başlı siyasetçileri öne çıkarma gibi
bir arayış içinde değiller. Bir sivil toplum örgütü olarak, Türkiye’deki siyasî arenada
güçlü bir ses getirmesinin sebebi, Hizmet’in taşıdığı değerler içinde demokrasi anlayışı,
azınlık haklarının korunması, adalet, özgürlük, dinî özgürlük, basın özgürlüğü ve bir demokratik toplumun…
…gerektirdiği diğer bütün değerlerin de var olmasıdır.
Anayasa Referandumlarında Hizmet Hareketi’nin göstermiş olduğu destek buna bir örnektir.
Ama, aynı zamanda, Hizmet
herhangi bir adaya, herhangi bir siyasîye sonsuz bir sadakatla bağlanma eğilimi göstermez;
taşımış oldukları değerleri destekleyen kim varsa onu destekler. Sonuç itibariyle,
Hizmet bir siyasî hareket değildir ve siyasî bir güç arayışında da değildir.
Hatta, Hocaefendi, kendisini takip edenleri, çok açık bir şekilde, bundan kaçınmaları gerektikleri konusunda uyarıyor.
Bu açıdan da özgün bir hareket olduğunu söyleyebilirim. Bunların dışında, Hizmet, dünyanın farklı yerlerinde,
bir çok insanî yardım çalışmalarında da bulunuyor. Bu son derece önemli bir gayret. Önemli çünkü, tabii ki,
yardımı alan insanlar bunun büyük faydasını görmüş oluyor. Aynı zamanda, diyaloğun yolunu da açmış oluyor.
Bir manada, ‘Bizler Müslümanız ve yaptığımız şey budur,’ denilmiş oluyor. Bazı Müslümanlar buna itiraz edip,
say, Why you are giving charity to non-Muslims when Muslims are suffering so much in the
‘Dünya sıkıntı çeken bunca Müslüman varken niye bu gayri-Müslimlere yardım ediyorsunuz ki,’ diyebilirler.
Aslında, ne yazık ki, İslam dünyasında da çekilen sıkıntıların haddi hesabı yok. Fakat, Hizmet, aynı zamanda,
dünyanın her yerindeki Müslümanlara da yardım ediyor ki. Ve bu, diğer insanlara yardım etmemeliyiz…
…anlamına gelmiyor ki. Tabii ki etmeliyiz. Bu bizim vazifemiz ve üzerimizde bir sorumluluktur.
Örneğin, Amerika’da Red Cross isminde, ilk başta Hristiyan bir kurum olarak başlayan,
şimdilerde seküler bir kurum olan bir insanî yardım kuruluşu var. Dünyanın her yerine gidiyorlar. Müslümanlar da gitmeli.
Her yere gitmeliyiz, oralarda olmalıyız, insanlar İslamiyet’in bu yüzünü görmeliler. Bu büyük bir güzellik olur.
Örneğin Türk insanlar, Hizmet adına gittikleri zaman, gittikleri yerlerdeki insanlar,
‘Türkiye buraya geldi ve bize yardım etti,’ diyorlar. Türkiye’nin güzelliğini yansıtması açısından da
faydalı bir şey bu.