Tip:
Highlight text to annotate it
X
Çeviri: fertez
Burada olmak harika, gerçekten.
İşimi seviyorum, burada olup sizler için gösteri yapmayı.
İşimi seviyorum. Çok basit bir sebepten dolayı Dünya'nın en harika mesleği.
Güldürücü olması gibi saçmalıklardan dolayı değil.
Gerçek şu ki...
...bir patronum yok.
Düşünün...
...ve bana imrenin.
Çünkü, şimdiye kadar bir patronla çalıştığım her iş daima rahatsız ediciydi:
- Hicks! Nasıl olur da çalışmazsın!
- Yapacak bir iş yok ki.
- Çalışıyormuşsun gibi yap öyleyse!
- Sen niye ben çalışıyormuşum gibi düşünmüyorsun?
Tabi ya, benden çok kazanıyorsun, sen hayal kur.
Yerleri paspasladığımı düşün, çık git!
Müşterilerin alış-veriş yapmadıklarını düşün: iflas edebiliriz!
Şimdi patron benim, kovuldun! Nasıl fantezi ama?
Beğendiniz mi? Güzel.
Bilmiyorum.
Kötü huylarım var adamım. Hayır hayır, kötü huylarım yok.
Huylarım harika. Sadece şöyle klasik bir yüze sahibim.
Yüzümün nesi var bilmiyorum ama daha önce hiç tanımadığım insanlar,
damdan düşer gibi gelip "Neyin var?" diyorlar.
Hiçbir şeyim yok.
- İyi, somurtmak gülmekten daha çok enerji harcatır.
- Tabi. Bana bunu söylemek beni yalnız bırakmaktan daha çok enerji harcatır.
Evet gerçekten. Öyleyse niye karşımdan yıkılıp...
...beni gerçekten gülerken izlemiyorsun?
- Senden nefret ediyorum!
Buradayım, Kanada'da...
...ve Kanada soğuktur.
Hav, hav, hav! Sibirya kurtları yani.
Ve fark ettiyseniz siyah, koton, berbat bir boğazlı kazak giyiyorum!
Çünkü baylar ve bayanlar, belli ki yaz mevsimi...
...Fransız şehirlerinde bile aynı anlama geliyor.
- Nesin sen, idiot? Yaz mevsimindeyiz geri zekalı!
Parkayı kışın güzel kızlar giyer, defol!
Parka ve büyük çizmeler ve güzel kızların çorap giymesi.
Yaz aylarını sevmiyorum çünkü herkes plaja gidiyor!
Bu plaja gitme olayını anlamıyorum. Plaj, plaj, plaj!
- Hadi plaja gidelim., - Yazı seviyorum. Sonunda havalar ısındı. Hadi plaja gidelim.
Bu aptal plaj merakı da nedir anlamıyorum!
Leş gibi suların olduğu bir yer, haksız mıyım?
Çok şaşırtıcı değil mi sizce de?
Bir küvetim ve hayal gücüm var. Bu yaz evimde kalıyorum!
Böylece hoşlandığım müzikleri dinleyebilirim.
Belki de kıskanç adamın tekiyim, plajdaki herkes mükemmeldir;
Bronzlaşmışlar, dişleri bembeyaz. Benimse vücudum bembeyaz, dişlerim bronzlaşmış.
Etrafımdakiler böyle değil.
Hâlbuki beni neon ışıklı bir bara koyun, harika görünürüm.
Sorunumu biliyorsunuz çok "parlak" adamım ben. Plajda tişörtümü çıkardım ortalık aydınlandı sanki.
Plajdakiler: "Bill, tişörtünü giy! Havlularımızı bulamıyoruz!" dediler.
Tüm güveler üzerime saldırdı.
Bu güveler elektrik lambaları icat edilmeden önce neye çarpıyorlardı, bilmek istediğim bu.
Bu lambalar güveleri şapşallaştırdı, değil mi?
İlk lamba yakıldığında milyarlarca güve:
- Hey bu şey de ne; bu bir lamba, sakin ol!
Daha önce ne yapıyorlardı? Önceden güneşe uçan güveler "Hadi, bu zahmete değecek." diyorlardı.
Şimdiyse; "Siktir et! Hadi gidip Hicks'i bulalım?", "Olur." diyorlar.
Tamam, sadece uyumsuzum. Hiçbir yere uymuyorum. İşte benim sorunum.
Benim sorunumu biliyor musunuz? Çok fazla haber izliyorum.
Siz söyleyin sürekli, sürekli ve sürekli oturup bir günde...
...20 saatten fazla CNN izlediniz mi?
Buna bir son vermeliyim.
Eğer kısa bir süre için bile olsa CNN haber başlıklarını izlerseniz...
...bu yapacağınız en depresyona sokucu şey olur;
"Savaş, kıtlık, ölüm, AIDS, evsizlik, ekonomik durgunluk, ekonomik kriz...
...savaş, açlık, ölüm, AIDS…"
Sonra pencereden dışarı bakar ve:
"Tüm bu boklar nerede oluyor birader?" dersiniz.
Bu bokların hepsini Ted Turner uyduruyor!
Jane Fonda onunla yatmayınca hemen daktilosuna koştu:
- En geç 1992'ye kadar hepimiz AİDS’ten öleceğiz! Yayınlayın bunu!
Ben düzüşmezsem, hiç kimse düzüşemez!
Demek istediğim, Jane Fonda'ya söylüyorum:
Şu adama versen de birkaç güzel haber de duysak, lütfen?
Ted Turner'ın programında hoş bir haber görmek istiyorum:
- Hey, her şey yoluna girecek. Şimdi spor haberleri.
Büyük, aptal bir sırıtış:
- Hassiktir bana veriyor, yaşasın!
Ne de olsa Amerikalıyım...
...bana 'entelektüellikten tamamen uzak' diyebilirsiniz ama her şey yolunda.
Saçlarımı yağladığımdan, birazcık rezil bir şairim bu gece, tamam mı?
Küçük, karamsar bir şair! İşte bu benim.
Ve şu büyük savaş zımbırtısını yaptırdığımız zamanlar,...
...gerçi olan bitenden bir şey anladınız mı biliyorum ama.
Benim için çok stresli bir zamandı. Size nedenini söyleyeyim:
Bu savaşa taraf olarak 'orduya karşı olmak' gibi tatsız bir konumdaydım!
Bir mesele hakkında şimdiye kadar takındığım en popüler duruş bu değil, söylemeliyim değil mi?
Hiçbir zaman ben seçmedim, zorunda bırakıldım.
Her şeyden önce - bunun söylenilmesi gerekir - hiçbir zaman bir savaş olmadı!
"Bunu nasıl söyleyebilirsin Bill?" Pekâlâ.
Savaş, 'iki' ordu karşılıklı savaştığında olur!
İşte her şey ortada...
...hepimiz kabul edebiliriz.
Gerçekten bir savaş değildi.
Ve başkan Bush tamamen şaşırttı; bir iblise dönüştü.
Ama ilk seçildiğinde ona 'pısırık başkan' diyorlardı.
Newsweek'in manşeti buydu.
"PISIRIK" "BAŞKAN"
Görünüşe göre bu söz içine oturmuş!
Adam tam bir şeytana dönüştü:
Iraklı: "Teslim oluyoruz?" Bush: "Yetmez!"
Iraklı: "Kaçalım?" Bush: "Artık çok geç!"
"Ne güzel eğleniyoruz şurada."
Bu adamlar orada sefa sürüyorlardı, anladınız mı?
Büyük silah kataloglarını açıp:
- "Tommy, G-12 ne ahbap?"
- "Burada, 'Diş dolguları dışında her şeyi yok eder...
...savaştaki çabalarınızın karşılığını verir.' diyor." - "Güzel, kap şundan bir tane!"
"Kap bir G-12 hadi."
- "Harika, buradaki G-13 nedir?"
Silahlar. Her duruma uygun.
Ve herkes bu teknolojiden heyecan duydu...
...ve sanırım bir füzeyi havada süzülürken izlemek olağanüstüydü, oldukça inanılmaz!
İyi ama buna benzer teknolojileri...
...aç insanlara yiyecek fırlatmak için kullanamaz mıydık?
Demek istediğimi biliyorsunuz. Etiyopya üzerinden uçun: "Orada muza ihtiyacı olan biri var!"
"Teşekkürler, teşekkürler."
GİZLİ: "Muz - Önemli meyve"
Ve Irak teknolojisini izledim.
Kendimi hiç bu kadar iyi hissetmemiştim.
"O kötü adam bu olamaz!" diye neredeyse zil takıp oynayacaktım.
Satın aldıkları o teknoloji neydi, neredeler, hala kullanılabiliyorlar mı, nereye gittiler?
Onlar şimdi New York sokaklarına daha beter sıçabilirler.
Silah sisteminin önceden tanımlı bir şifresi olduğunu düşünmüyor musunuz?
Ne bileyim, nişan almayı sağlayacak bir şey?
Askerlik hakkında çok şey bilmiyorum. Ve evet bu ilginç olurdu.
Neydi bu SCUD füzesi?
Koca bir kamyoneti insanlar üzerine fırlatmaya benziyordu.
Bir otomobil gökyüzünde uçuyor...
...sürücüsü ıraklı: "Allaaaaaaaaaaaah!"
- "Bak, işte bir tane daha geliyor.
Seyret, Seyret! Ops! Denize düştü!
Bu şeyleri yönlendirmek de gerçekten zormuş, haha!"
"Allah! Allah!
Ah! Allah?"
"Allah."
"Başka bir otomobil daha gönderildi."
Sanırım bu savaş hakkında en şaşırtıcı şey de ölü sayısındaki apaçık uyumsuzluk:
Irak: 150.000 ölü, ABD:
79!
Hadi sayılara yeniden bakalım.
İlk bakışta biraz aldatıcılar.
Irak: 150.000 ölü! ABD:
79.
79!
79?
Bu, 80 kişi bile göndermiş olsak...
...bu salak şeyi kazanırdık anlamına gelmiyor mu?
Geçit töreninde sadece bir kişi: "Nasıl kazandınız, hey?"
Tekrar tekrar anlatsam bile, CNN izliyordum...
...ve tüm bu vesveseyi onlar körükledi.
Bunun nasıl başladığını hatırlıyor musunuz?
Bu sessiz atmosferde durmadan Elit Cumhuriyet Muhafızları'ndan bahsediyorlardı, hatırladınız mı?
Sanki öcüymüşler gibi anlatıyorlardı.
"Evet iyi gidiyoruz ama henüz...
...elit cumhuriyet muhafızlarıyla karşılaşmadık!"
Tabi, bu adamlar 300 metre boyunda...
...çöl savaşçıları.
"SAVAŞI ASLA KAYBETME!"
"BİZ MERMİ SIÇARIZ!"
Hoş, iki buçuk ay süren sürekli saha bombardımanı...
...ve bu öcülerin hiçbirinden tek bir karşı koyma bile yok!
Hepsi sadece cumhuriyet muhafızlarına dönüştüler.
Hükümetimizin sizi inandırmaya çalıştığı kadar 'elit' değildiler.
Ve bir ay süren sürekli bombardıman sonunda tek bir tepki bile yok!
Elit cumhuriyet muhafızından cumhuriyet muhafızına geçiş yaptılar.
Orada muhafızlar var diye bu bokun hepsini Cumhuriyetçiler yaptı.
Umarız havayi fişek gösterinizden hoşlanmışsınızdır.
İnsanlar: "Bill, Irak Dünya'nın en büyük dördüncü ordusu!" dediler.
Tabi, hoş, belki ama yani en büyük ilk üç ordudan sonra geliyor!
Bu da gerçekten büyük bir eksiklik, tamam mı?
Hare Krişna'lar Dünya'nın en büyük beşinci ordusu.
Ve havalimanlarımızın hepsine çoktan sahipler! Öyleyse...
...kim daha büyük tehdit?
Amerika'da insanlar benim canımı sıkıyorlar, diyorlar ki:
"Bu savaş bize kendimizi daha iyi hissettirdi."
Gerçekten mi?
Kendilerini iyi hissetmek için savaşa ihtiyaç duyan...
...bu özgüven yoksunu insanlar da kim?
Onları haber bülteninde bayraklarını sallarken gördüm.
Savaş dışında kendinizi daha iyi hissedeceğiniz bir yol önerebilir miyim? Belki,
egzersiz,
meyve salatası da olabilir,
Günde 6 ila 8 bardak su.
Size hayatınızı nasıl yaşayacağınızı söylemiyorum.
Sadece kendinizi daha iyi hissetmeniz için daha iyi bir yol öneriyorum.
Ve böylece felaketlerden korunabiliriz.
Sadece bir teklif.
Geçenlerde güneydeydim.
Alabama'da, Fyffe adında bir kasabada gösterideydim.
Mahrumiyet Dağı'nın tam ötesinde...
...bir referans noktası isteyenler için.
Her neyse. Fyffe'deyim.
Benden raşitizmle ilgili yıllık TV programlarını sunmamı istediler.
Neyse işte.
Bir şeylerin karşılığını verebilmek harika.
Bu kasaba hakkında CNN'de ve...
...belgelerde anlatılanlar kesinlikle doğru.
Görünüşe göre bu kasabadaki herkes...
...UFO'ları görmüş.
Bu kasabadaki herkes UFO'ları görmüş.
Bleachee, belediye başkanı, hepsi bu UFO'ları görmüşler.
Ve meraklanıp neye benzediklerini sordum. "Adamım inanılmaz...
...İnsanlar kilometrelerce öteden UFO'ları görmek için geldiler.
Birçoğu silahlarıyla geldi."
Affedersin?
İnsanlar UFO görmeye gelirken av tüfeği mi getiriyorlar?
Bunun silahları bırakmamızı gerektirecek bir anlamı olduğunu düşünmüyor musunuz?
Yani, ana gemi gelir: "Belki de her şeyi bilmiyoruz."
Galaksiler arası atıcılık diskleri gibiler.
UFO görmeye gelirken av tüfeği getirmek...
...şu deyime tamamen yeni bir anlam kazandırıyor:
- "Sen buralı değilsin, değil mi evlat?"
"Evet, onlar küçük yeşil insanlar. Biz onlara sümük diyoruz."
Bu kişiye "Niye hepiniz UFO görmeye av tüfeği ile geliyorsunuz?" dedim.
Dedi ki: "UFO'lar tarafından kaçırılmak istemiyoruz."
Düşünüyorum: Tabi tüm bunları bırakmayı da...
Dostum ben bu kasabada yaşıyor olsam, diz çöker kaçırılmak için her gün dua ederdim, tamam mı?
Ve çok düşünmezdim, tazı gibi kaçardım.
Kaçır beni!
"Kaçırılınca ne oluyor?" dedim.
"İnsanları kaçırıp üzerlerinde bilimsel ve tıbbi deneyler yapıyorlar." dedi.
"Güzel, belki şansımız yaver gider ve belki de uyguladıkları bir çeşit diş temizleme programıdır.
"Belki aşağı inip seni hadım edecek, dişlerine ve kukuna dolgu yapacaklar.
Bir çeşit evreni temizleme paketi."
Dedi ki: "Ha?"
Size UFO'lar hakkında beni kızdırmaya başlayan bir şey daha söyleyeyim:
"Bizi ziyaret etmek için galaksiler ve evrenler aşıp geliyorlar.
Ve her zaman Fyffe gibi siktirik bir kasabayı yok edebilirler."
Belki süper akıllı değiller?
Belki de Fyffeliler gibi görgüsüz yaratıklardırlar.
Galaksiler arası Jode ailesi ya da öyle bir şey yani.
- "New York veya Los Angeles'a inmek istemez misiniz?"
- "Yok! Uzun yoldan yeni geldik, bir kaç arkadaş toplanıp biraz ot tüttüreceğiz."
Aman Tanrım, geri zekalılar!
"Traktör kepçesinin içindeki uzay gemimize gireceğiz."
Görmek istediğim son şey, römork kepçesinin önündeki kasaların üzerindeki bir uçan daire!
Üzerinde *** çıkartması: "18 parmaklı, duygusuz, acımasız elimi ondan çekmeye çalışan, ışın tabancamın tadına bakar!"
Aman Tanrım kırolar tarafından istila ediliyoruz!
Bir de bunu dinleyin, başka bir hikaye. Bu sizi korkutacak çünkü tamamen gerçek.
Fyffe'de, gösteriden sonra bir Waffle House'a gittim.
Bununla övünmüyorum, sadece açtım.
Waffle yiyorum, yalnızım ve kitap okuyorum. Garson kız tepeme dikilip,
"Hey, okuduğun ne içindir?" diye sordu.
Şimdiye kadarki en tuhaf soru değil mi?
Daha önce hiç böyle bir soruyla karşılaşmamıştım.
Demek istediğim "Ne okuyorsun?" değil,
"Ne için okuyorsun?"
Kahretsin, beni afallattın!
Niye okuyorum? Hm. Bilmiyorum.
Sanırım birçok sebebi var.
Bunlardan biri Waffle House'ta çalışan salak bir garson kız olmamak için, anlaşıldı mı?
Sonra, satış kabininin yanındaki kamyon şoförü kalkıp, tepeme dikilerek;
"Güzel, görünüşe göre bir okuyucumuz oldu." dedi.
Burada neler oluyor?
Boy George grubunun ilkeller toplantısına düşmüş gibiyim!
Boktan bir kitap, okudum, işte söyledim.
Garson kız "Televizyonda izlemek varken niye okuyorsun?" dedi.
Çünkü aynı şey değil.
Niye okuduğumu zannediyorsun?
"Ha?" dedi.
Daha önce Waffle House'a gitmişseniz fark etmişsinizdir;
Menülerin üzerinde yiyeceklerin resimleri vardır, evet.
Şunu bilmek çok müthiş;
Dünya'mızın birçok yerinde şu anda insanlar bağırıyorlar: "Devrim, Devrim!"
Diğerleri ise "Evrim!" diye bağırıyorlar.
"Tercih hakkımızı istiyoruz!"
Delice bir dünya ve ben bunun bir parçası olmaktan gurur duyuyorum.
Sigara içiyorum ve eğer bu birinin sinirini bozuyorsa...
...içinde yaşadığımız dünyaya bir göz atmasını...
...ve o aptal çenesini kapatmasını öneririm, haha!
Hiç sanmam.
Bu gece burada sigara içmeyen kaç kişi var? İçmeyenler? Alkışlarla.
Haydi alkışları duyalım sigara içmeyenler?
İyi.
Çünkü, size söylemek istediğim bir şey var ve burada kümelendiğiniz için çok memnunum.
Bana ayrılmış olan biraz nefes, gerçekten oldukça kısa olan.
Hemen şimdi siz sigara içmeyenlere hakikat bildiğim bir şeyi söyleyeceğim.
Bilmiyorsunuz ve siz kardeşlerime bilmediğiniz şeyleri söylemekten zevk alırım.
Özellikle de hakikat olduklarında, şimdiki gibi. Hazır mısınız?
Sigara içmeyenler, hazır mısınız? Drum-Roll!
Sigara içmeyenler...
...her gün ölüyor, haha.
Tatlı rüyalar.
Biliyorum ki ölümsüz hayat "fantezi”leri ile eğlenirsiniz.
Çünkü siz sigara içmemeyi seçtiniz.
Bu belki ilk 'ateş' olabilir…
…şu balonu patlatmak…
…ve sizi gerçekliğe geri getirmek için.
Siz de öleceksiniz.
Ve doktorlar ne der bilirsiniz:
"Kahretsin, sadece sen sigara içsen, sana yardım edecek teknolojimiz olurdu."
Siz sigara içmeyenler 'hiçbir şey yüzünden' ölüyorsunuz. Bu bir çeşit kazıklanma.
Benim için bekleyen her çeşit temiz şeyim var.
Oksijen tüpüm, oksijen çadırım; öldüğümde daha şık görünmemi sağlayacak her şey.
İnsanlar size en aptalca şeyleri söyler: "Sigarayı bırak, koku alma duyun geri gelecek."
Ben New York'ta yaşıyorum, ve koku alma duyumu istemiyorum.
Şu sidik kokusu mu?
Sanırım bir ceset kokluyorum.
Şunu hatırlayan var mı? Bu oldukça tuhaf.
Yul Brynner öldükten sonra yayınladıkları şu reklamı kimse hatırlıyor mu:
"Ben Yul Brynner ve şu an ölüyüm."
- "Ne diyor lan bu adam?"
"Ben Yul Brynner ve şu an ölüyüm, çünkü sigara içtim."
Oldukça korkutucu, ama bunu başka biriyle de yapabilirlerdi.
Amerikalı biri. Bu adam Jim Ficks! Tam bir sağlık manyağıydı. Atlet, koşucu, koşu hakkında kitaplar yazmış biri! Kalp krizi geçirdi…
…koşarken, ve öldü! Hahaha!
O reklamı bu adamla çekmeliydiler.
- "Ben Jim Ficks ve şu an ölüyüm…
…ve ne boktan dolayı öldüğümü de bilmiyorum!
Her gün koştum, tofu dışında bir şey yemedim, öldüm.
Yul Brynner sigara içti, içki içti ve hayatının her gecesi düzüştü, öldü.
Kahretsin!"
Yul Brynner tiryaki, alkolik, kızlar her gece kucağında zıplıyordu.
Ama siz sigara içmeyenlerin şu an ne düşündüğünüzü biliyorum:
"Çok hoş Bill, gerçekten çok hoş!
Demin yaptığın sevimli, kısa sigara içme gösterisi.
Ve bunu yapmaya devam etmeni istiyoruz.
HALA BUNU YAPACAK NEFESİN VARKEN!"
Hayattaki büyük korkum bu. Sahnede sigara şakaları yapmak ve 5 yıl sonra birden ortaya çıkıp:
Herkese iyi akşamlar.
Beni hatırladınız mı?
Ben yanlıştım.
Sigara içmek gerçekten size çok zararlı.
Şaka yapmıyorum!
Bunu yapan insanlar gördüm, siz gördünüz mü? Şimdiye kadar gördüğünüz en korkunç şey değil mi?
Böyle bir şey görmek, inanılmaz değil mi?
Eğer boğazınızdaki bir delikten sigara içiyorsanız...
...bırakmayı düşünürdüm.
Bu duruma geldiğinizde sakız çiğneyebilirsiniz.
Size nasıl yaşayacağınızı söylemiyorum. Tavsiye ediyorum; seçeneklerinizi kullanın.
Sizi buna yönlendirmenin sorumluluğunu taşıyamam.
Demek istediğim, hayaller âleminde yaşamıyoruz. Sanırım biliyorsunuz.
Tanrım! Bu adamın daha neresini delecekler acaba?
Kendime engel olamıyorum.
Her geçen yıl daha da kötü oluyor.
Sana söylüyorum, bırakamıyorum!
Sigarayı bırakamıyorum!
Bok gibi olmaya başlıyorlar!
- “Ahbap, kıçında sigara var!
Nikotin sakızı önerebilir miyim?”
Ben Bill Hicks ve şu an ölüyüm.
Çünkü sigara içtim.
Beni sigara öldürmedi. Sigara içmeyen bir grup insan bir gece beni kovaladı.
Kaçmaya çalıştım ama benden daha enerjiktiler.
Saklanmayı denedim, hırıltılarımı duydular.
Ama şimdi cennetteyim.
Yul Brynner'ın cigarasını çekiyorum.
"Oh, eğlence zamanı."
Cennette Yul Brynner ile birlikte olmayı hayal etmek...
Jim Ficks de orada ve biz hayatlarımızı karşılaştırıyoruz:
- "Hey Yul, iyice dağıtıp kızların hepsini düzdüğümüz geceyi hatırlıyor musun?"
- "Evet harikaydı."
- "Jim senden n’aber?"
- "Bir gece ben çok fazla Tofu yedim ve sonra yürüyüşe çıktım."
- "Evet harika, hım, her neyse.."
Sadece, kötü olduğunu biliyorum ama bağımlıyım tamam mı?
Ve tatları da çok güzel.
Sigara dumanının bu kadar berbat kokması çok kötü.
Çünkü nefes çektiğimiz şu zımbırtı oldukça harika.
Biftek ve patates...
...ıstakoz...
...Yul Brynner'ın cigarası.
Sigara tiryakisiyim ve bir günde iki çakmak bitiyorum.
Çok mu?
Her sigara paketinin üzerinde farklı uyarılar gördüğümde...
...nasıl heyecanlandığımı bilemezsiniz - tiryakiler anlar -
Benimkinde: "Uyarı; Sigara içmek bebeğe zarar verebilir veya erken doğuma neden olabilir." yazıyor.
Siktir et!
Markamı buldum ben.
Sadece, üzerinde akciğer kanseri yazanlardan almayın.
Dükkân dükkân dolaşın. Bu sizin vücudunuz.
"Bana oradan bir karton erken doğum ver."
Pornografinin ne olduğunu kimse bilmiyor. İşte problem.
ABD Anayasa Mahkemesi: "Pornografi, sanatsal değeri olmayan ve...
...cinsel düşüncelere neden olan herhangi bir eylemdir." Onların tanımı böyle.
"Sanatsal değeri olmayan, cinsel düşüncelere neden olan."
Hoş, televizyondaki tüm reklamlar bana bunu çağrıştırıyor.
Yani şu naneli sakız reklamındaki ikiz kızları görünce...
...aklımdan geçenlerin tamamını söylemeye adeta utanıyorum...
...sakızı düşünmüyorum.
"Zevkini ikiye katla."
Evet canım nerede Wrigley sakızlar?
Aklımdan çıkaramıyorum.
Bütün gün!
Tüm şirketler ürünlerini satabilmek için cinselliği bariz bir şekilde kullanmıyorlar mı? Çoğunun bunu yaptığına inanıyorum.
İşte onların yapmak isteyeceği türden bir reklam, size garanti ediyorum.
Günün birinde bunu görebiliriz ama bu yapmak isteyecekleri en üst düzey televizyon reklamıdır:
Bir kadın yüzü - güzel.
Kamera uzaklaşıyor - göğüsler çıplak.
Kamera uzaklaşıyor - kadın tamamen çıplak.
Bacakları açık.
İki parmak tam burada.
Ve sadece "kola iç" diyor.
Şimdi, buradaki bağlantıyı bilmiyorum,
ama kola bu hafta benim alışveriş listemde.
Snickers.
Doctor pepper.
Hayır, alakasını bilmiyorum. Evet, bu ürünleri satın alıyorum.
Dişlerim çürüyüp dökülüyor, televizyona yapışmışım:
"Daha fazla Snickers, daha fazla kola!"
"Daha fazla Snickers, daha fazla kola!"
"Bu ürünleri seviyorum."
Ama görüyorsunuz, bir kere daha, bu ses, benim sesim duyulmadı.
Sorulduğunu görmek istediğim sorulmamış sorular. Yine bu konu kontrol dışına çıktı.
"Pornografi cinsel düşüncelere neden olur."
Hiç kimse şu dört soruyu sormadı:
- İyi? - Ama? - Ne Olmuş? - Yani?
Seks ne zaman kötü bir şey haline geldi?
Bir 'grup toplantısını' mı kaçırdım?
"Bill, büyük bir oylama yaptık: seksi kovduk, sen uykudayken."
"Hala oy kullanabilir miyim?"
Playboy, pornografi! Cinsel düşüncelere neden olur. Penthouse, pornografi! Cinsel düşüncelere neden olur.
Madonna videoları, pornografi! Cinsel düşüncelere neden olur.
Cinsel düşüncelere neyin neden olduğunu biliyor musunuz? Bu gece sizin için bu karmaşaya son vereceğim.
Bu tartışmayı bitireceğim. Umarım bir kez ve bu gezegen üzerindeki herkes için.
Çünkü uzay, bizim huzura ermemizi bekliyor ve biz bundan daha iyi ve...
...benzersiz yaratıklarız ve tüm sonsuzluk bizim oyun alanımız.
Öyleyse izin verin çıkıp hepimiz için şu konuyu tamamen açıklığa kavuşturayım ve daha gerçek konularla ilgilenelim, yapalım mı? Harika.
İşte cinsel düşüncelere ne neden olur? Hazır mısınız? Drum-roll!
Bir penise sahip olmak.
Veya kadınsanız, işte... ama her neyse, bu gece kendim için konuşuyorum.
Ve bu gece burada olan her erkek adına da konuşabilirim!
Erkekler için gün boyunca 'herhangi bir şey' cinsel düşüncelere neden olabilir:
Otobüste olabilirsiniz, tramvayda olabilirsiniz.
Pantolonunuz biraz darsa eğer, zor bir durumdur.
Aman Tanrım, sertleşiyorum!
Otobüste sertleşiyorum!
Ne yapacağız, toplu taşımadan men mi edileceğiz?
Playboy'dan önce, Penthouse'tan önce, *** filmlerden önce veya Madonna videolarından önce bile...
...insanlar cinsel düşüncelere sahiptiler, tamam mı?
"Bunu nereden biliyorsun?"
Buradayız.
Birileri düzüşmüş.
Aile ağacını geriye doğru takip et ve onun her bir dalı…
…Seks.
Kesinlikle. Peki bu gerilemeye ne neden oldu öyleyse?
Belki de, Batı'ya giden bir at arabasında:
"Eteğinin altında ne var bilmiyorum bebek ama su içmek için durduğumuzda düzüşüyoruz."
"Patika yolda sertleşiyorum, Patika yolda sertleşiyorum."
Görüyorsunuz, bu pornografi konusunda arabayı atın önüne bağlıyorlar:
Playboy cinsel düşüncelere neden olmaz.
Cinsel düşünceler 'zaten vardır' ve 'bundan dolayı' Playboy vardır.
Anlamıyor musunuz?
Biliyorum, kulağa felsefi geliyor. Hangisi önce oldu; sertleşme mi yoksa Madonna videosu mu?
Ve eğer ormanda sertleşirseniz ve çevrede kimse de olmazsa...
...anlamamakta ısrar eder misiniz, bilmiyorum.
Bir ateist boşaldığında nasıl orgazm çığlığı atar? Başka bir tane daha.
"Kimyasal genler, kimyasal genler!"
Siz ateistin yerinde olsanız, nasıl bağırırdınız?
"Kaza ve kader, kaza ve kader!"
"Kimyasal genler, kimyasal genler."
Büyük patlama!
Gittikçe cehenneme yaklaşıyorum şu anda, biraz sıcak olmaya başladı.
Cinsel düşüncelere neden olan şeylere karşı olan insanların...
...ki genellikle muhafazakar hıristiyanlardır...
...aynı zamanda çok çocuk sahibi olmak gerektiğine inanmalarını ironik buluyorum.
Tuhaf değil mi? Bu insanların cinsel düşüncelere neden olan şeylerden yana olmaları gerektiğini sanmıyor musunuz?
Belki İncil'in ortasında bir yerde bahsedilmiştir.
Bilmiyorum: 'hatalı-tesniye'
Helak etmeler, tufanlar, çekirgeler ve sigara içenler.
Azdırmalar, mür.
Mür nedir bilmiyorum, ondan kızlar anlar.
Cici bir kız olursam biraz mürüm olur.
Bu espriyi Alabama'da yaptım: 3 kıro gösteriden sonra karşıma çıktı:
"Şişt! Birader buraya gel!"
"Hey, bay komedyen gel bakayım!"
Evet, bu hareketi seviyorum: "Buraya gel!"
Güç isteyen bir şey değil.
Risksiz.
"Bay komik adam, buraya gel!"
Birader, bizler hıristiyanız ve söylediklerinden hoşlanmıyoruz."
- "Öyleyse beni bağışlayın."
Sonra, ben ağaca asılmış sallanıyorken...
...şu küçük, yeşil, uzaylı yaratıklar da hemen yanı başımda sallanıyordu.
Öldüren hıristiyanlar!
Bu gezegende olan bitenden uzağız, değil mi?
Muhtemelen George Bush gibi biri veya Pat Robertson,
Amerikan televizyonunda hıristiyan programları yapan kişi.
Bunlar nükleer silahlanmayı savunan hıristiyanlar.
Ah, ne büyük bir inanç!
Çünkü biliyorum ki İsa geri gelseydi muhtemelen üzerinde makineli tüfeği olurdu.
Olmayacağını mı düşünüyorsunuz? Evet olurdu;
- "Barış prensi İsa geri geldi.
Ama sinirleri tepesinde*. (*veya barış dışında.)
Siktir git rehber!"
- "Geri geldim.
Nasıl bir ruh haliyle geldiğimi söylemedim...
...değil mi aşağılık herifler?"
- "Herkes duysun, İsa geri döndü...
...ama kızgın.
Haçla ilgili bir şeyleri bağırıyor ama anlamadım."
"İsa!"
Biliyorsunuz, neye inandığınızı bilmiyorum ve gerçekten umursamıyorum.
Ama kabul etmelisiniz: inançlar, tuhaftır.
Birçok hıristiyan boyunlarına haç takıyor.
İsa geri gelse bir daha haç görmek ister mi sanıyorsunuz?
Bu bir Sniper ile Jackie Onasis'in* yanına gitmek gibi: (*John Kennedy'nin eşi)
- "Nasılsın Jackie, biz de tam John'u düşünüyorduk.
Hastasıyız onun.
Onu sevdik.
Evet, büyük adamdı."
Pekala şimdi bir sniperın.. ah, bir sorunun tam zamanı.
Size soracağım bu soru oldukça kaba.
Dünya'da oral seks yapmaktan hoşlanmayan kadınlar var mı sahiden?
Bu gece burada bunun olması için dua eden bir çok adam görüyorsunuz:
- "Cevap ver ona tatlım, hadi.
Bunla ilgili neler hissettiğini hemen söyle.
Hadi konuş, hepsi bu kadarcık."
Bunu sorma nedenim, pekala.. Bir keresinde böyle bir kadınla çıkıyordum..
Aşağıya eğildi ve üç saniye sonra doğruldu.
Dedim ki: "ı-ıh...
Ağzındaki bakla ıslanmadan olmaz."
Her neyse, canlandırmaya gerek yok.
Bana "Bence bu kadarı yeter." dedi.
- "Ha?"
- "Bence bu kadar yeter."
- "Öyle mi?
Sanırım...
...birazdan ne kadarının yeterli olduğunu öğreneceksin."
Şüphesiz çok kötü bir ayrılıktı.
Daha fazla belirsizlik yok.
Dürüst olmak gerekirse tartışılamaz bile.
Her neyse aklımı karıştırdı*, bu yüzden seyircilere danışıyorum: (*aklıma oral seks yaptı.)
Niye insanlar - kadınlara sormuyorum - genellikle sevdikleri ile her şeyi yapmazlar?
Bu tuhaf standartları aklım almıyor? İki taraftan da şikayetler duyuyorum.
Ama neden - hadi açık olalım - siz kadınlar yapmıyorsunuz, yanaşmıyorsunuz,
Tamam hepiniz değil ama neden erkeğinize bunu yapmaya yanaşmıyorsunuz?
BU GEZEGENDE VAR OLUŞUNUZUN ESAS AMACINI?
Demek istediğimi biliyorsunuz. Söylemek istediğim;
UYANIK OLDUĞUNUZ HER DAKİKA, bunu yapmaya neden yanaşmıyorsunuz?
Yani eh kem küm...
...biliyorsunuz işte, neden...
Anlamıyorum niye siz sadece?
Aslında bir gösteride kadının biri seslendi:
"Bunu yapmayı hiç denedin mi?"
Evet, dedim.
Neredeyse belimi kırıyordum.
Sadece bir omur kaldı, yeminle.
Bu kadar yaklaştım.
Sanırım bir sonraki evrim basamağımızda...
...ilk bu omur yok olacak.
Sadece bir teori ve içten bir dua!
Şimdi tüm erkekler diyor ki:
- "Aşkım bu adamın neden bahsettiği hakkında en ufak bir fikrim bile yok.
Sanırım şeytanın oğlu bu!"
Doğru olabilir ama beyler...
...sizler, neyden bahsettiğimi bal gibi de biliyorsunuz.
Bu gece burada olan her erkek adına konuşabilirim.
Beyler, eğer kendinize oral yapabilseydiniz...
...bayanlar, şu an burada yalnız olurdunuz!
Boş bir sahne seyrediyor olurdunuz.
Yakınlarım benimle gurur duyuyor!
- "Bill tatlım hala kendikini emme oyunu mu oynuyorsun?"
- "Evet anne." - "İyi bebeğim, ne kadar da hoş.
Kendikini emme oyununu bulman ne kadar zekice balım.
Bu oyunu bulacak kadar zeki olduğun için annen seninle gurur duyuyor.
Biliyor ki oğlu soyadıyla dünyayı dolaşıyor...
...hiç tanımadığı insanların karşısına çıkıyor...
...ve kendikini emme oynuyor."
- "Teşekkürler anne" - "Bir şey değil."
Bana bunu yapmayı hiç denedin mi diyen kadına sordum:
- "Sevgiline bunu yapmaktan niye hoşlanmıyorsun?"
- "Çünkü çok iğrenç."
İğrenç?
Bu biraz kırıcı oldu.
Ve ayrıca çifte standartlı. Nedenini biliyor musunuz?
- Çünkü siz kadınlardan aynı şeyi hiç duymadım.
Biz sizin bacaklarınız arasındayken...
...asla.
- "Bu çok iğrenç!
Kusacağım!
Of, parmağını sokma, terbiyesiz!"
Bunu asla duymadım.
Belki de bacaklarınız arasında sıkıştığımdan duyamamışımdır:
- "Umarım bundan hoşlanıyordur.
Burada gitgide başım ağrıyor!
Evet, ben de kola içiyormuş gibi hissediyorum burada."
- "Bill tatlım hala şu...
...'kuku yeme' oyununu mu oynuyorsun?"
- "Evet anne." - "Harika...
Biliyorsun oğlum, Kilise okulundaki birçok insan...
...bana bu gösterileri ne zaman sahneleyeceğini soruyor.
Bill, herkes şu an oynadığın oyunu görmek için sabırsızlanıyor...
...ve hepsi bunu görmek istediklerinden emin.
Kendikini emme oyunu...
...ve peşinden kuku yeme skeci.
Bill, keşke büyükannen ve büyükbaban hala yaşıyor olsalardı.
Keşke onları şu Chuck Norris filmine sokmasaydın bebeğim.
Keşke büyükannen ve büyükbaban...
...kendi soyadlarını taşıyan torunlarını sahnede görebilseydiler...
...kendikini emme oyununu...
...ve kuku yeme oyununu sahnelerken."
- "Belki cennette duyuyorlardır anne."
- "Oğlum, kendikini emme oyununu...
...kağıda dökmeni isteyebilir miyim?
Böylece oyununu büyükannenin mezar taşına asabilirim."
Sadece televizyondan duydum diye hiçbir şeyi kabul etmiyorum.
Bazen, olanlar hakkında ben ne hissediyorum diye kendime soruyorum.
Böylece doğruyu anlamaya yaklaşabiliyorum.
Haplar bize güzel şeyler yapar, ben böyle inanıyorum;
...haplar bizi güzel etkiler.
Bunu söylüyor olduğuma inanmak güç: haplar bizi güzel yapar.
- "Ne demek istiyorsun Bill?"
Hapların bizi güzelleştirdiğine inanmıyorsanız eğer, bana bir iyilik yapın.
Bu gece eve gidin. Tüm albümlerinizi, videolarınızı ve CD'lerinizi alın...
...ve onları yakın.
Niye biliyor musunuz? Bu mükemmel müzikleri yaparak...
...yıllardır hayatınızı zenginleştiren bu müzisyenlerin hepsi...
...gerçekten uçmuştu, tamam mı?
Gerçek bu.
The Beatles uçmuştu;
Ringo'yu bir çift akordan çıkardılar.
Hadi bana uçmadıklarını söyleyin?
"Sarı bir denizaltıda yaşıyoruz...
...sarı bir denizaltıda."
Biz, biz ne? Biz hepimiz sarı bir denizal...!
Ne kadar uçtuklarını görüyorsunuz?
Bu şarkıyı söylemek için...
...Ringo'yu tavandan tırmıkla çekmek zorunda kaldılar.
"Tom, Ringo'yu getir. Köşede! Onu aşağı çek.
Çekmeye bak. Tut onu.
Çekmeye çalış.
Ringo, aşağı gel. Yoko gitti yine kafayı bulabiliriz."
Gerçekten uçmuşlardı, harika müzikler yazdılar.
Haplar olumlu etkiye sahipti, yaptılar.
Bu müzikleri inkar edemezsiniz. İnkar edemezsiniz, inkar edemezsiniz!
Tamam, başka bir açıdan bakın öyleyse:
Bugün...
...hap kullanmayan ve...
...aleyhinde konuşan müzisyenler:
- "Biz haplara karşıyız!"
Yalaka ibneler.
Taşaksız, ruhsuz, hissiz küçük kukla toplulukları!
Bunların her biri şeytan siki emicileri!
- "Biz haplara karşıyız. Çünkü George Bush da bunu isterdi."
- "Bizler Pepsi Cola satan rock yıldızlarıyız."
- "Bizler Taco Bell satan rock yıldızlarıyız."
Şimdi size bir şey söyleyeceğim...
...bunu taşa kazıyabilirsiniz ve asla unutmazsınız:
Bir ürünü televizyonda satan bir sanatçı...
...şimdi ve sonsuza kadar...
...sanat dünyasından uzaktır.
Mona Lisa'yı kıçınızla yapacak kadar yetenekli olsanız bile umurumda değil!
Tercihinizi siz yaptınız!
"Ah yapma, bu sadece güzel bir ürün ve sadece..."
Şeytanın kabuklu koca sikini emmeyi kes!
Kes!
Bu benim görüşüm ve bir görüşüm daha vardı.
Bu gece görüş görüş üstüne, ne iştir anlamadım.
İnsanların nasıl düşündükleri ve bunlardan nasıl kurtuldukları tuhaf. Geçen yıl Amerika'da...
...bilmiyorum bu hikayeyi hiç duydunuz mu? Harika bir hikaye, bunu seviyorum, beni öldürüyor.
Judas Priest grubunun büyük hayranı olan...
...iki çocuğun hikâyesini bilirsiniz.
İntihar ettiler...
Ve bu iki çocuğun aileleri...
...dava açtılar...
...Judas Priest'a!
Tamam, her şeyden önce...
...Judas Priest'ın büyük hayranı, iki çocuk, intihar etti.
Vay be!
Dünya'dan iki benzin pompacısı eksildi.
Ne? Merhametsiz görünmek istemem ama...
...kanser tedavisini kaybettiğimizi sanmıyorum.
Bu ikisi öldü diye uzaya çıkışımızda gecikme olmayacak, anladınız mı?
Basittiler. - "Bill, çok acımasızsın!"
Siktir edin onları, geri zekalıydılar. Anladınız mı? İyi.
Ama asıl mesele şu ki çocukların aileleri bu albümde...
...kendinizi öldürmenizi söyleyen...
...bilinçaltı mesajları olduğunu ispata çalıştılar.
Yeri gelmişken...
...mahkeme sırasında sorulmamış...
...küçük bir soru sorayım:
"HANGİ SANATÇI KENDİ HAYRANLARININ ÖLMESİNİ İSTER?"
Uzun vadede bundan ne elde edecekler anlamıyorum.
Grup elemanları ne düşünüyorlar ki acaba?
- "Bıktım usandım bundan, canıma tak etti!
Gına geldi, usandım!"
- "Neyden bıktın?" - "Tüm bu siktiğim şeylerinden!
Gezmekten...
...bir gecede 40.000 dolar kazanmaktan...
...bedava haplardan, bedava içki âlemlerinden...
...limuzinlerden...
...lüks otel odalarından...
...sabahtan akşama kadar bana oral seks yapan kadın hayranlarımdan.
Çok tekdüze yaşıyorum ve kurtulmak istiyorum.
- "Yakında küçük bir gösterimiz var." - "Biliyorum, sıkıcı...
...ancak?
Ian, Nijo, içeri gelin.
Lanet olsun Nijo gelsene.
Ian, aşağı gel.
Bir fikrim var. Hadi seyircileri öldürelim.
Nijo, gidip bir futbol topu getir. Ian, buraya gel...
Hepsini öldüreceğiz ve sonra eski mesleğimize geri dönebiliriz.
Yeniden ayakkabı satabiliriz."
Niye böyle bir şey yapsınlar? Niye bu grup bunu yapsın, niye?
- "Çünkü bu bir grup değil Bill, bay siyah giyinmiş adam.
Ağzından çıkanı kulağın duysun!
Seni alaycı hümanist seni!
Bu grup şeytanın ta kendisi!"
Ah, iyi bu farklı.
Şeytan?
Bu hala konsept dahilinde mi? Gerçekten var mı yani şeytan?
Şeytan gerçekten var öyle mi?
Peki öyleyse bana söyleyin: Tanrının iradesine kim karşı gelebilirdi?
Hiçbir şey karşı gelemezdi. İşte bilinçlenme ampulü yandı.
HİÇBİR ŞEY TANRININ İRADESİNE KARŞI GELEMEZ!! HİÇ, HİÇBİR ŞEY!!
- "Peki ya benim iradem?"
HAYIR!
Hatırlarsanız bundan birkaç yıl önce...
...albümleri geriye doğru dinlediğinizde...
...satanik mesajlar vardı.
Şimdi bunlar bilinçaltı mesajları oldular.
Şeytanın yeni teknolojileri bu kadar yakından takip etmesi...
...ve uyum sağlaması sizce de hoş değil mi?
O ne küçük meşgul köftehordur o.
Onu elektronik mağazasında düşünüyorum. Her pazartesi sabahı:
- "Bugün benim için yeni neleriniz var?"
Hatırlayın, bir kaç yıl öncesine kadar satanik mesajlar içeren albümleri tersten dinlediniz.
İzin verin size bir şey söyleyeyim, eğer oturup albümleri tersten dinlemişseniz...
...asıl siz şeytansınız.
Uzakta aramayın...
...ve sakın bunu ispatlamak için benim stereo sistemimi mahvetmeyin!
- "Buraya gel, dinle, dinle.
Duyabiliyor musun?
Şeytan tanrıdır, şeytan tanrıdır.
- "Evet, apaçık duyuluyor, şuna bak!
Sanki bu odanın içinde gibi.
Aa, sen şeytansın!"
Şeytan, pikap iğnelerinin yok edicisi, stereo sistemlerin mahvedicisi!
- "Ben şeytan ve buraya hi-fi müziği yok etmek için geldim!..
Hepiniz kasetin A yüzünü dinleyin."
- "Aa, şeytan!"
Size haberlerim var. Amerika'da yaşıyorum...
...çok gerici bir yer, batıl inançlarla dolu.
Antik dinler bu gezegen üzerindeki işlevlerini yitirdiler.
Çünkü sevgi yerine korkuya dayanıyorlardı.
Rock'n Roll şeytanın müziği diyorlar.
İyi, hadi öyle diyelim.
Hadi Rock'n Roll şeytanın müziğidir diyelim...
...ve buna kesin, su götürmez bir gerçekmiş gibi inanalım!
En azından müzikten iyi anlıyor.
Tamam, iyi duyabiliyor musunuz?
Eğer sonsuz cehennem ile iyi müzikler arasında bir seçimse bu...
...veya sonsuz cennet ve New Kids On The Block grubu arasında...
...ben ateş gölü üzerinde sörf yapıyor olacağım, çılgınca.
Bu konuda şeytanı her zaman desteklerim.
Çünkü eğer New Kids On The Block albümlerini tersten çalarsanız...
...kulağa daha hoş gelir.
- "Ah, yapma Bill! Onlar New Kids...
...onlara sataşma, çok iyiler...
...çok fiyakalılar ve çocuklara iyi örnek oluyorlar."
Siktir et!
Ne zamandan beri sıradanlık ve banallık çocuklara iyi örnek haline geldi?
Ben çocuklarımın rock dinlemesini istiyorum!
Kendi kusmuklarında boğulmalarını umursamıyorum.
Ben gerçekten yürekten müzik yapan birini istiyorum!
- "Anne, anne...
...bana dinlettiğin adamın burnunda...
...kandan bir baloncuk var."
- "Kapa çeneni ve ne çalıyorsa dinle!"
- "Biz New Kids'iz, çok iyi ve çok şıkız!
O kadar şıkız ki.
İyi temiz bir ülke.
Siktir et! Ben rock starlarımı ölü istiyorum!
Bir eliyle müzik çalarken...
...diğeriyle kafalarına silah dayayıp:
- "Umarım bu gösteriden hoşlanırsınız!" demelerini istiyorum.
Evet!
Evet!
Yürekten çal!
Çocukların partileri için müsaitim.
Pekala!
Bırak Bill.
Harika bir seyirciydiniz ve sizleri sevdim...
...burada olmayı sevdim, mükemmeldiniz, hepiniz...
...kesinle şimdiye kadarki en iyisiydiniz.
Benim tüm hareket noktam...
Dünya'ya bakmanın birçok yolu olduğudur.
Dünya'ya nasıl bakacağınızı neden televizyondan öğreniyorsunuz? Çünkü genelde yanlış olurlar.
Haberlerde şimdiye kadar hiç iyi bir hap hikayesi gördünüz mü? Asla!
Haberlerin tarafsız olması umulur, değil mi?
Haberler!
Ama her hap hikayesi olumsuzdur.
Dur bakalım.
Haplar hakkında anlatılan saçma şeylerle biraz zaman harcadım!
Hadi tüm hikâyeyi dinleyelim.
Her zaman aynı LSD hikâyesi, hepimizin duyduğu:
"Uyuşturucu kullanmış bir genç, uçabileceğini zannederek...
...binadan aşağıya atladı."
Ne trajedi!
Ne sik kafalı!
Uçabileceğini düşünmüşse, neden önce yerden havalanıp bunu kontrol etmemiş?
Güneye uçmak için asansör bekleyen ördek gördünüz mü hiç?
O bir geri zekalıydı ve öldü.
İyi!
Yani dünyadan bir geri zekalı eksildi.
Vay be, ne trajedi ama değil mi?
Sanırım yarın bir araba eksilmiş bir trafiğe çıkacağım.
Olumlu bir LSD hikâyesinden ne haber? Bunun haber değeri olurdu.
Hatırlamıyor musunuz?
Hiç kimse sadece bir kez bile olsa olumlu bir LSD hikayesi duyacağını ummuyor mu?
"Bugün, uyuşturucu kullanan genç bir adam...
...farkına vardı ki her şey...
...yalnızca enerjinin yavaş titreşime yoğunlaşmasından ibarettir.
Hepimiz...
...kendisini...
...öznel olarak tecrübe eden...
...tek bir bilinciz.
Ölüm diye bir şey yok.
Hayat sadece bir rüya...
...ve bizler birbirimizin hayal ürünüyüz.
Şimdi hava durumuyla Tom karşınızda."
Hepiniz harikasınız, çok teşekkür ederim, iyi geceler.
Çeviren: fertez