Tip:
Highlight text to annotate it
X
Destiny'nin, yıldız sistemine
girdiği andan itibaren, amacı buydu.
Hayatta kalacağız.
Eve döneceğiz.
Size söylüyorum,
bu gemi buraya bir amaç için geldi!
Destiny yıldızların
kendisinden güç alıyor.
O ve Young birbirlerini yiyorlar, evet.
Hangi cephenin
daha iyi bir seçim olduğuna emin değilim.
Ne yapacağımı bilmiyorum.
Burada olması gereken son kişi benim.
Bu iş için uygun değilsin, Albay.
Göreve inanmıyorsun.
Sinirsel arayüz mü?
Birinin zihnine kelimesi kelimesine indirilebilecek bir bilgi deposu.
Buna benzer bir cihazın
General O'Neill'a ne yaptığını biliyor musun?
Bütün o bilgi onu mahvetti, evet.
Onu neredeyse öldürüyordu.
Young söz dinlemeyecek.
Dr. Rush'ın ise...
...söylediğin gibi
eve dönmeye acelesi yok.
Kasılmalar durdu, ama tamamen tepkisiz.
Bekleyemedin, değil mi?
O odaya erişimi olan herkese
o koltuğa oturmaması söylendi.
Biliyordun.
Oraya birinin oturmasını istedin,
çünkü kendin oturmaya cesaretin yok!
Bu belli ki Albay'ın otoritesini yıkmaya çalışan biri.
Bunun olmasına izin veremeyiz.
Birisi bana komplo kurmaya çalışıyor, Eli.
- Rush nerede?
- Yetişemedi.
Baş ağrısı yok mu?
- Görüşte bulanıklık var mı?
- Ben iyiyim.
- İyi uyuyabiliyor musunuz?
- T.J. Ben iyiyim.
Gitmem gerekiyor.
Efendim!
Emriniz altındaki birini kaybettiniz.
Yakın zamanda üç kişi kaybettik.
Gorman, Spencer ve Rush.
Olur böyle şeyler.
Sizi ne kadar çok etkilediğini biliyorum.
Onları farklı şekillerde yüzüstü bıraktım.
Bu yüzden, konuşmak isterseniz, ben buradayım.
- İstemiyorum.
- İstemelisiniz.
Anlamadım?
Çavuş Spencer'ı yüzüstü
bıraktığınızı düşünüyorsunuz.
Hepimiz öyle düşünüyoruz.
Ve Rush'la aranızda
olup biten çok fazla şey vardı.
Ne demeye çalışıyorsun?
Yani duygusal olarak,
çözümlenmemiş çok fazla şey var.
Başka bir zaman.
Albay!
Dünya'ya raporunuzu
vermeye mi gidiyorsunuz?
Evet.
Dr. Rush'a olanlar hakkında...
...vereceğiniz detayları merak ediyorum.
Olanları tam olarak anlatacağım.
Ben de Dünya'ya olanlar hakkında
kendi raporumu bugün daha sonra vereceğim...
...ve sizin hikâyenizle
ilgili şüphe uyandırabilir.
O gezegende sadece iki kişi vardı.
Ben ve Rush.
İkiniz arasındaki belli
meselelerden bahsediyorum.
O hiçbir şeyi değiştirmez.
Dinle, beni suçlamak istiyorsan,
doğrudan beni suçlamaya cesaretin olmalı.
Hiçbir şey için kanıtım yok.
- Bence sadece tekrar başa geçmek istiyorsun.
- Dediğim şu ki, bir sürü sebebin vardı.
Gerçekten mi?
Sence bu gemideki insanların
katil olduğumdan şüphelenmesini mi istiyorum?
Belki o yük, gerçekten Rush ile uğraşmaktan daha hafiftir.
Kabul ediyorum...
...herifi özlemiyorum.
Ben derim ki, onsuz daha iyi.
Bu çok güven verici.
Yani istenildiği gibi
davranmazsan ölüme terk ediliyorsun.
Kalabilmek için gerekli kıstaslar neler, peki?
Sen de katılıyor musun?
Pekâlâ.
Haydi yapalım.
Her şey tamam?
Her şey tamam.
Merhaba, Eli.
Fırsat bulursan duş sistemini
kontrol edebilir misin? Basınç biraz düşük.
Elbette, buradaki işim bitince.
Dr. Caine oldukça yakışıklı, değil mi?
Dul bir erkekten daha çekici bir şey yok.
Bağlanmadan korkmadığı kanıtlanmış...
...ve kendi hatası olmadan
bekâr kalmış bir erkek.
Yani, daha ne isteyebilirsin ki?
Sizi duyabiliyorum.
Ben, ben çok üzgünüm!
En iyisi,
hiçbir şey olmamış gibi davranalım.
Tamam.
Teşekkür ederim.
Tanrım, beni şimdi öldür.
Pekâlâ, sanırım hazırız.
Destiny'e hoş geldiniz.
Ben Teğmen Matthew Scott.
İyi misiniz?
Affedersiniz?
Merhaba, siz kimsiniz?
- Çavuş, neler oldu?
- Kesinlikle hiçbir fikrim yok, efendim.
Sen ne düşünüyorsun?
Ben bir IT teknisyeniyim. Dünya bilgisayarlarını
tamir ederim, Eskilerin haberleşme cihazlarını değil.
- Bağlantıda bozukluk olabilir mi?
- Oldukça büyük bir bozukluk.
Daha kötülerini görmüştüm.
Bu taşların tam olarak
nasıl çalıştıklarını bilmiyoruz, değil mi?
Ben, şahsen bilmiyorum.
Taşlarla ilgilenme görevine
Riley daha ayağa kalkamadığı için getirildim.
Efendim, biliyorsunuz,
büyük bir stres altındasınız.
Olanları hayal ettiğimi
söylemiyorsundur umarım.
Hayır.
Bedeninizi kontrol eden
kimse biraz garip davranıyordu.
O gemiyi ya da uzaylıyı...
...hayal etmem mümkün değil.
Hayal gücüm o kadar iyi değil.
Bir gemideydim...
...ve bir uzaylı gördüm.
Şimdi...
...tam olarak ne olduğunu,
neyin ters gittiğini ve nedenini bilmek istiyorum.
O zamana kadar haberleşme odası
ve o cihaz yasak bölgedir.
Anlaşıldı mı?
Bir dakikan var mı?
Lütfen otur.
Sınırlı kaynaklar yüzünden her günün...
...hayatta kalma mücadelesi
olacağını fark etmiştim...
...ama işin bu noktaya geleceğini hiç düşünmemiştim.
- Bu bir çeşit ipucu falan mı?
- Evet, bir ipucu.
Bana Noel'de ne hediye alacağını
düşünüyorsan, çoraba ihtiyacım var.
Bugünkü hadiseyi duydum.
Üzerinde çalışıyorlar.
Cihazın bu sabahki konuşmamızdan...
...saniyeler sonra bozulmasını ilginç buluyorum.
Sanırım biraz tesadüfen oldu.
O kelimeyle de açıklayabiliriz.
Diğer kelime ise "elverişli".
Bir diğeri ise "şaşırtıcı".
Tamam, sıra sende.
Gerçekten bunun...
...benim Dünya'ya
rapor vermemi engelleyeceğini sanıyorsun.
Aslında, evet.
Engelleyeceğinden eminim.
Zamanı geldiğinde...
...umalım ki senin hakkında
karar verecek olan kişiler...
...senin Dr. Rush'tan esirgediğin
merhameti sana bağışlarlar.
Sözde esirgediğim
merhamet demek istiyorsun sanırım.
Dünya'yla iletişimimiz,
ben bir dahaki denememizin...
...başka bir tesadüfle
veya elverişlilikle veya sürprizle...
...sonuçlanmayacağından tamamen emin olduğumda devam edecek.
Teşekkür ederim.
Domatesimiz var!
Sonunda domatesimiz var!
Aşağı yukarı.
Vay canına, bu acayip.
Dr. Inman ile konuşuyordum...
...ve hidrofonik takımı
bir ay içinde çilek yetiştirmiş olacakmış.
Ya da çileğe benzer bir şey.
Dr. Inman sonunda
et yetiştirmeye başlayacak.
Aslında soya tabanlı
bir protein üzerinde çalıştıklarını duydum.
Şükran gününüz kutlu olsun!
Vejeteryan hindinizin tadını çıkarın!
Aksiliğin üstünde.
- Sorun ne?
- Fazla uyumadım.
Albay Young benim gece gündüz
Rush'ın uğraştığı her şeyi anlamaya çalışmamı istiyor.
Ciddi olamazsın.
Albay Young,
gemi yıldıza doğru giderken...
...içimizden birinin mekiğe
binme şansı olsun diye hayatını feda etmeye razıydı.
Onun soğukkanlı bir katil
olduğunu mu düşünüyorsun?
Öyle bir şey demedim.
İnanabiliyor musunuz? Domatesler.
Ne var?
Bu gemiye geldiğimizden beri kararları onlar veriyor.
Ne yiyeceğimize, nerede yatacağımıza,
ne yapacağımıza ve ne zaman olacağına.
Biz de arkamıza
yaslanıp onlara izin verdik.
Evet, silahları olanlar onlar.
Evet, korkmak hakkımız.
Ona son karşı gelen kişiye ne olduğuna bakın.
Peki...
...sizce ne yapmalıyız?
Bilmiyorum.
Mor gezegen.
Dalga mı geçiyorsun?
Mor klorofil kırmızı
ve kızıl ötesi ışığı kullanır.
Gezegen muhtemelen
bir kırmızı cücenin yörüngesinde.
Kino, solumaya uygun hava,
su ve oksijen ölçümü alıyor.
Ben yıldız parlamalarından endişeleniyorum.
Noktasal ışıma.
Pekâlâ, o zaman.
Giyinelim.
Efendim! Bunu görmelisiniz.
Az önce ortaya çıktı.
- Eli!
- Hazırlıyorum.
Şimdi.
Ne yapıyor?
Şimdilik hiçbir şey.
Sadece orada duruyor.
Belki onunla iletişime geçmeye çalışmalıyız?
Nasıl?
Yayın yapma yeteneğimiz var.
Tabii ki, bizi anlamaları mümkün değil.
Eli.
Ama sanırım öğrenmenin bir yolu var.
Bir günde iki kez uzaylılarla
karşı karşıya gelmek. Bunun ihtimali nedir?
Bence ihtimal sıfır.
Tamam, şimdi gönderiyorum.
Umalım da Eskilerin dilini biliyor olsunlar.
Bunun rastlantı olması mümkün değil.
Eminim bu sabah bu gemideydim.
Sizce onlarda merak uyandırdığınız için
bize göz atmaya mı geldiler?
Bence bizi uzun bir zamandır
takip ediyorlardır.
Başka türlü bizi
bu kadar çabuk bulamazlardı.
Cevap verdiler.
Bu bir çeviri değil.
"TESLİM OLUN"
Bu İngilizce yazılmış.
Bu nasıl mümkün olabiliyor?
Sen ne yolladın?
Merhaba...
...biz Dünya gezegeninden barışçıl insanlarız.
Size zarar vermek istemiyoruz,
sizinle tanışmak istiyoruz.
Ne yapmalıyım?
Ne cevap vermeliyim?
Hiçbir şey.
- Hiçbir şey mi?
- Hiçbir şey.
Silahlarımızı aktif hale getir.
Ben Albay Young, bütün personel
belirlenmiş bölgelerinizde hazır bulunun.
Teğmen, sen ve Greer'ı o mekikte istiyorum.
Evet, efendim.
Bir şeyler oluyor.
Sanırım daha küçük gemiler gönderiyorlar.
Aman Tanrım.
Silahların sadece
yüzde 30'u aktif hale geliyor.
Rush, aynı anda kaç tanesinin
aktif hale getirileceğine limit koydu.
Doğru, doğru. Riley'e olanlardan sonra.
Hâlâ bütün silahların
işlevselliklerini kontrol ediyoruz.
Limiti aşmanın yolunu bul, Eli.
Serbest bırakıyorum.
Eli, çabuk ol!
Hey, bu ilk gerçek uzay savaşım!
Yok ettin mi?
Şimdi yok ettim.
- Eli, ön bataryaları ateşle.
- Ben de ona uğraşıyorum.
- Geri çekilin.
- Gidelim.
Ağır ateş altındayız.
Kalkanlara giden gücü artırabilir misin?
İlgileniyorum.
Kalkan gücü silahlar yüzünden azalıyor.
Geride durun!
Bütün gemide elektrik dalgalanmaları oluyor.
Silah sistemleri buna hazır değildi.
- Eli, gemideki herkes sana güveniyor.
- Onu duymam gerekmiyor.
Bunu yapabilirsin.
- Hayır. Hayır yapamam.
- Evet, yapabilirsin.
Bu neden benim başıma kalıyor?
Peki ya o?
Umurumda değil.
İkinize de söylüyorum.
Bu geminin çalışır durumda olmasını istiyorum.
Onu Rush'tan
kurtulmadan önce düşünecektin.
Sadece tamir et.
Siz iyi misiniz?
Evet.
Onu kontrol edin.
Tamam.
Geri çekiliyorlar.
Albay Young, ben Er Dunning,
lütfen cevap verin.
Geri çekiliyorlar.
Kaçmalarını sağladık.
Bizi unutmamalarını sağlayalım.
Teğmen, takibi bırakıp Destiny'e geri dönün.
Efendim?
Çatışmaya girmeyin.
Tekrar ediyorum. Çatışmaya girmeyin.
Chloe o gemilerden birinde olabilir.
- Nasıl oldu?
- Sakin ol, Teğmen. Kimsenin hatası değildi.
Buna hazır değildik.
- Çok çabuk vazgeçtiler.
O saldırı, yaklaşıp esir almak amacıyla
dikkat dağıtmak için yapılmış olabilir.
İstihbarat toplamaya çalışıyorlar.
Biz neden düşmanlarıyız?
Bilmiyorum.
Efendim, o gemi hâlâ
mekikle gidilebilecek uzaklıkta.
İzninizle oraya...
- İzin talebin reddedildi.
- Albay!
- Galip gelmen mümkün değil.
Benimle gelin.
Ne yapacağız?
Ben onun peşinden gideceğim.
- Nasıl?
- Haberleşme cihazıyla.
Efendim, siz önceden
içinde bulunduğunuz gemiyle aynı olduğunu...
Oraya gidince anlarım.
Bunu kaldıralım.
Oraya otur.
İşim bitince yanına gelirim. Tamam mı?
Çok teşekkürler.
Yapabileceğim bir şey var mı?
Seç birini.
Gazlı bez al.
Chloe kaçırıldı.
Ne? Nasıl?
Gemilerden biri kenetlenip delik açtı.
Burada nabız alamıyorum!
Keseyi al!
Bastırmaya devam et, lütfen.
Caine, Caine sana ihtiyacımız var.
Tamam.
Tamam, iyi.
Daha sıkı.
Efendim.
Efendim!
Bırakın ben yapayım.
Teğmen, öyle bir şey olmayacak.
Kayıtlara geçsin,
bence bu kötü bir fikir.
Evet,
ama bu kötü fikirlerin en iyisi.
Başla.
Sanırım,
silahların çoğunu aktif hale getirdim.
Ne kadar süreliğine girecek?
20 dakikalığına girecek.
Sonra onu dışarı çıkartacağız.
Tamam.
Albay, onu bulamazsanız,
unutmayın, yeniden girebilirsiniz.
Tamam mı?
Sizin düşmanınız değiliz.
Size zarar vermek istemiyoruz.
Seni anladığını sanmıyorum.
İngilizce konuştular.
İki kelimelik bir mesaj yolladılar.
Belki de gemilerinde bir tercüme cihazı falan vardır.
Bize gönderdiğiniz mesaj.
Bize neden saldırdınız?
Neden insanlarımızdan
birini esir aldınız?
Bunu neden yaptın?
Bana yardım etmek mi istiyorsun?
Bununla düşüncelerimi okuyorsunuz.
Anlıyor musun?
Bu iletiyor.
Bu alıyor.
Bu şekilde, burdan. Bu şekilde.
Evet, evet.
Çatışmaya girmeyin!
Chloe o gemilerden birinde olabilir.
Albay Young!
Ne oldu?
Geri geldi.
Az önce ne oldu?
Uzaylı gemisi bize yaklaşıyor.
Beni geri gönder.
Beni geri gönder, hemen!
Tamam. Gitmeye hazırsınız.
Hazırım.
İşe yaramıyor.
Neden işe yaramıyor?
Çöz beni.
Cihazda bir sorun yok gibi görünüyor.
Chloe'yi buldunuz mu?
Beyler, bize tekrar saldırdıklarını
fark etmişsinizdir herhalde.
Eli...
Kalkanlarımız daha fazla dayanamayacak.
Ana silahı aktif hale getir!
Büyük gemiye ateş aç!
Chloe hâlâ o gemide!
Hemen yap, Eli,
elimizdeki her şeyle karşılık ver!
Buna devam edemeyiz.
Bütün silah sistemi aşırı yükleniyor.
- Kalkanlar neredeyse yüzde 50'ye düştü.
- Biliyorum.
- Nereye gidiyorsun?
- Chloe'yi kurtarmaya.
Her şey yolunda.
Sorun yok.
Gitmeliyiz.
Kalk.
- Nereye gidiyoruz?
- Bu taraftan.
- Rapor verin.
- Kötü ve daha fazla kötü.
Silahlara çok fazla güç harcıyoruz.
Kalkanlarımız tükenecek.
Kalkanları güçlendir.
Kalan bütün gücümüzü ana silaha verin,
büyük gemiye ateş etmeye devam edin.
İzin almadan mekiği alman hoşuma gitti.
Hayır diyecek,
ben de bir emre karşı gelmek istemiyorum.
Bununla bir sorunun var mı?
Onu kurtarmak istiyorsun.
Yap o zaman.
Ben gidiyorum.
Sen de gitmek zorunda değilsin.
Zaten buradayım.
- Geri çekiliyorlar.
- Ateş etmeye devam edin.
Bir daha ateş edersek,
kendimizi patlatma ihtimalimiz var.
Başka bir seçeneğim yok. Yap.
Onlar, geri çekiliyorlar.
Bu hariç hepsi.
Bekle!
Gittiler.
Matt!
- Albay Young öldüğünü söyledi.
- Öyle mi?
- Nasıl olduğunu söyledi mi?
- Kaya kayması.
Belli ki yine yanıldı.
Albay Young, ben Greer, cevap verin.
Devam et.
Buna inanmayacaksınız.
Gezegendeki geminin sistemlerini...
...çalıştırmayı başardım.
Bir veritabanı buldum.
İncelemeye yeni başlamışken...
...bir uzaylı geldi.
Sanırım kazara bir çeşit
imdat sinyali göndermeye başlamış olmalı.
Her neyse,
gönderdiğine memnunum. Orada ölecektim.
Burada birkaç kişi Albay Young'ın
seni orada ölüme terk ettiğini düşünüyordu.
Öyle olacağını tahmin etmiştim.
Hayır, hayır, haklı olarak
benim kaya kaymasında öldüğümü düşünmüş.
Peki, uzaylılar seni gemilerine
götürdükten sonra ne oldu?
Dürüst olmak gerekirse...
...fazla hatırlamıyorum.
Bilincimin açık olduğu birkaç sefer...
...zihnimi araştırıyorlardı.
Gerçekten fazla düşünmek
istemediğim bir şey.
Hayal kırıklığına uğradıklarını biliyorum.
Onlara istedikleri bilgileri
vermeye direnmişim gibi görünüyor.
Kendi sinirsel arayüzünü
birkaçı üzerinde kullandı.
Kaçmamız için ihtiyacı olanları aldı.
Savaş uçaklarının bulunduğu bölümün yeri...
...temel işletim sistemleri.
Başka bir şey?
Mesela bizi neden yok etmek istedikleri?
Bizi yok etmek istediklerini sanmıyorum.
Gerçekten istedikleri...
...Destiny.
Muhtemelen bizimle ilgileniyorlar...
...çünkü yakın zamanda bu gemiye geldik.
Hayır, istedikleri şey
geminin savunmasını aşmanın yollarını bularak...
...geminin barındırdığı gizemleri öğrenmek.
Maalesef, daha fazlasını öğrenmek için zamanım yoktu.
Önceliğim Chloe'yle
beraber o gemiden kurtulmaktı.
Geri geldiğine sevindik.
İkinizin de.
- Peki.
- Peki.
Sanırım...
...neden herkese gerçeği
söylemediğimi merak ediyorsundur.
Ben varken sana kim inanır?
Spencer'ın ölümünü benim üzerime
atmandan kimseye bahsetmedim.
O doğru.
Hayır, ben sadece eline geçen ilk fırsatta...
...yine beni öldürmeye
çalışmayacağından emin olmak istedim.
Seni o uzaylılardan kurtardım.
Ben hâlâ oradayken uzaylı gemisine ateş açtın.
Chloe de oradaydı.
Geri kalanları korumak için verilmiş bir savaş kararıydı.
Evet, gerçekten.
Bak...
...seni kışkırttığımın farkındayım.
Bir önemi varsa...
...Seni o gezegende bıraktığım için pişmanım.
Beni yanlış anlama, bence hak etmiştin,
ama kontrolümü kaybettiğim için...
...ve artık saygı duymadığım
bir insana dönüştüğüm için pişmanım.
Sen buradasın, ben buradayım,
kabullenmek zorundayız, değil mi?
Herkes aynı fikirde olduğu sürece.
Dikkatlerinin dağılmaması gerekiyor.
Liderlerinden şüphe duymamaları gerekiyor...
...geminin bir sonraki
çarpışmaya hazır olması gerekiyor.
O zamana kadar eve dönmenin
yolunu bulamazsak, tabii ki.
Tabii ki.
Yani...
...nedir?
Hiçbir şey olmamış gibi mi davranacağız?
Önceden de arkadaş sayılmazdık.
- Mürettebatın hatrına.
- Mürettebatın hatrına.
- Merhaba.
- Merhaba!
- Oturmamın sakıncası var mı?
- Yok, sorun değil.
- Biraz içmek ister misin?
- O nedir?
Dr. Inman'in üzerinde uğraştığı bir şey.
Tadının cin gibi olduğunu iddia ediyor...
...bence tuvalet ispirtosuna yakın bir şey.
İyi satış konuşması,
ama hayır sağol.
Pekâlâ.
Peki, ne düşünüyorsun,
sen ve James?
Aranızda bir şey olabilir mi?
Garip olabilir.
İşler yolunda gitmezse...
...yani kötü bir ilişki yaşadığın biriyle
aynı gemide mahsur kalmak mı?
Yok almayayım.
İşleri elimizden geldiğince
profesyonel tutmak en iyisi.
Yani, göreceğiz.
Burada daha fazla kalırsak,
sözümü tamamen değiştirme hakkımı...
...saklı tutuyorum.
- Albay tehlikeli.
- Bu konuda bir şey yapmalıyız.
- Ben denedim.
- Biliyorum.
- Neredeyse beni öldürecekti.
- Bir dahaki sefere farklı olacak.
SG-TÜRK
Dinleyerek Çeviri: Shizof