Tip:
Highlight text to annotate it
X
Biz insanlar sosyal varlıklarız.
ve birbirimizle sağlıklı iletişim kurmak, temas halinde olmak ihtiyacı hissediyoruz
bu görmezden gelinemez bir gerçektir.
Lise de bile bizlere bu bilgi verilmiştir.
Bilirsiniz ki insanlar ilk intibaya önem gösterirler
hatta bu artık bilinen ve kabul gören bir gerçeklik halini almıştır bile.
Bu gerçekler ışığında anlıyoruz ki temiz olmak,sosyal bir hayvan olan insanlar
yani bizler için son derece önem kazanır.
Şimdi insanı kısa bir süreliğine sosyal olmayan bir varlık olarak hayal edelim.
Dağlarda, ormanlarda ve bozkırlarda kendi kendine yetebilen ve yalnız üremek için kendi türünden bir varlıkla bir araya gelen bir canlı gibi..
İnsanı bu haliyle düşünmek biraz zor ve aşalayıcı gelmiş olabilir
ancak eskiden böyleydik.
Yerleşik hayata geçmeden önceleri insanlar bu şekildeydi
ve yine sosyal olmak mecburiyetindeydiler,
şuanda olduğu gibiydi ancak bu kavramlar tam oturmamıştı.
Hatta belki kna kokmak, havyn pilsği kokmak
o insanın sosyal konumunu üstlere taşıyor olma ihtimali var diye düşünüyorum.
Zira o dönemlerde avcılık ve toplayıcılık yaptığından,
avcılık meselesiyle uğraşan insanlar sevilirdi.
Kna, hayvan pilsgi veya hayvan lşei kokusu yla gezmek
gezmek bu yüzden önemli ve tercih edilen bir şey olabilir. Diye düşünüyorum.
Neyse,biz konumuza dönelim..
dediğim gibi bir an için banyo yapmadan toplum içinde yaşayabileceğimizi düşünelim,
aslında bunu halihazırda yapan birisi var. Gerçi toplum içinde değil, çöplükte yaşıyor.
İsmi : " Kailash Singh "
Hindistan da yaşıyor, yaşı 65
ve evlendiğinden beri yani 35 yıldır yıkanmıyor.
Temizlenmemesinin erkek çocuk sahibi olmak konusunda onun işine yarayacağını düşünüyor.
Bu arada 7 tane kız çocuğu var.
İnsan biraz aklını kullansa bu batıl inançları aşabilir aslında.
Bilimsel olarak ise durum tabii ki apayrı şeyler söylüyor.
Bizim su içmeye ve tenimizin suya değmesine ihtiyacımız var.
Bu bizim tabiatımızda olan birşeydir hatta sadece bizim değil hayvanlarda öyle yaparlar.
İnsan vücudunun %65-70 ini su oluşturuyor,
suyun bizim için önemini buradan anlamak zaten mümkün.
Hiç yıkanmadan yaşayabiliriz ancak hayat kalitemiz epey düşük olur.
Sık sık hastalanırız ve devrimiz de yeni salgılar
laboratuvar ortamında üretiliyor.
Zaten sık sık temizlendiğimizde dahi bu hastalıklara yakalanma riskimiz varken,
hiç temizlenmediğimizde sonucun hayatımızı etkileceğini rahatlıkla söyleyebilirim.
Eminim ki sizde bana hak veriyorsunuzdur.
Vücudumuzda bin den fazla yararlı bakteri ve mantar türü yaşamaktadır.
Bunlar yararlı bakterilerdir bizim işimizi kolaylaştırırlar.
Vücudumuzun doğal yoldan nemlenmesini sağlayan işler yaparlar.
Bunları bir köşeye bırakalım ...
Ve Şimdi, Türkiye de İstanbul da yaşadığınızı
ve hiç yıkanmadan kaç gün yaşabileceğinizin bir varsayımını yapalım.
Diyelim ki siz bir büro çalışanısınız
ve her gün sabah saat 9 da büro da olmalısınız
akşam saat 5 de mesainiz bitiyor.
Yıkanmadığınız ilk gün vücudunuzda pek bir değişiklik olmaz.
Her zaman ki gibi saçlarınız ve teniniz hava da ki toz yoğunluğuna ve zararlı gazlara maruz kalacak,
ve bu hadise saç diplerinize kadar etki edecek,
bu olay ileride sizin saçlarınızın sağlığı konusunda epey sorun çıkartacaktır.
Büro çalışanı olduğunuz için kaslarınızı eforlu bir şekilde kullanmanız gerekmeyecek
ve terleyip kirlenmeniz bir kaç gün sürecektir.
En nihayetinde kalbiniz atmaya devam ettiği ve
vücudunuz hala sıcak kaldığı için terlemeye başladığınız ve yıkanmıyorsunuz,
bu sizin toplum içinizde ki statünüzü zedelediği için
psikolojik olarak çöküntü içerisindesiniz.
Depresyona girdiniz,
depresyon uzun süreli kaygı ve stres yarattığından
bu sizi insanlardan uzaklaşmaya itiyor.
Kimse sizi kabul etmiyor ve sizde reddedildiğiniz için,onları reddediyorsunuz.
Artık çok kirlisiniz ve işinize gitmeyi bırakın
kendi kokunuza kendiniz dahi katlanamaz hale geliyorsunuz..
Ayrıca bu süreç yalnız 1,5 hafta sürüyor.
Çevreniz de dostunuz dahi kalmayacaktır
ve bu büyük insanlık ailesinde yapayalnız olarak hayatınıza devam etmek zorundasınız.
Şehirden uzaklaştınız çünkü artık yaşam biçiminiz değişti,
kırsala yerleştiniz.
Burada yaşamak daha meşekkatlidir,
yiyecek temininde zorlanacaksınız ve belki de yetersiz besleneceksiniz,
bu da sizin yaşam kalitenizi önemli derecede etkileyip ömrünüze olumsuz bir etki yapacaktır,
kaslarınızı daha eforlu bir şekilde çalıştırmanız gerekecek
Bu sayede daha çok terleyecek
ve en nihayetinde artık derinizin üzeri tamamen"kahverengi pislik tabakasıyla" kaplanmış olacak.
Bu şekilde ocleksiniz
Zaman geçtikçe olacak olanlar sırasıyla şöyledir,
önce yağlanmalar ve
pis bir koku başlar
Her insanın kokusu kendine has tır,bu sebeple orjinal bir berbatlıkta kokuyor olacaksınız,
bunun garantisini verebilirim.
ardından yağlanmaya bağlı olarak kaşıntılar başgösterir
zaman içerisinde ise kendi vücut yağınızın ve hava da ki zararlı gazların maruz kalmadığı tek bir yeriniz dahi kalmaz
böylelikle vücudunuzdaki yararlı bakteriler de yaşamını yitirmiş olur.
Bu da "cilt enfeksiyonuna" sebep olacak,
cildinizin kabuk tutmasına neden olacaktır.
Tıp dilinde bu hastalığa "dermatosis neglecta" deniyor.
Sebum, keratin, ter ve kir cildin üst yüzeyinde birikerek kalın, kahverengi plaklar oluşturuyor.
Hayat standartları insan ömrüne epeyce etki etmektedir,
dünya üzerinde refah seviyesine bağlı olarak standartları yüksek olan insanların 90 yılı aşkın yaşadığı oluyor.
hatta belki de daha fazla
ancak siz bu durumda değilsiniz..
dünya yaşamınızın sonu
deri hastalığı sebebiyle olmasa bile
hayat standartlarınız yüzünden, dünya yaşam ortalmaasından dahi kısa olacaktır.
stres,kaygı
depresyonun ömrünüze etkisini hesaba katmadan sölüyorum.
Bu süre ise 52 yıla tekabul ediyor
yani onsekiz bin
dokuzyüz seksen gün
Bu araştırmalar ve kafamda kurduğum varsayımlar
bana suyun bizler için ne kadar önemli
olduğunu net bir biçimde
tekrar gösterdi
bizler doğaya ihtiyaç duyuyoruz
doğa ise su ile var oluyor
Peki biz?
Onun devamlılığı için ne yapıyoruz??