Tip:
Highlight text to annotate it
X
Bir baska yol, bir baska yolculuk.
Daha önce hiç bu yoldan geçmis miydim?
Bir daha bu yoldan geçecek miyim?
Peki, bu yol nereye götürür beni?
Yeni ufuklara mi? Yeni dünyalara mi? Kendimin sakli parçalarina mi?
Acimin kaynagina varabilecek miyim acaba?
Acimi birakabilecek miyim?
Göz yaslarimi silebilecek miyim? Bikkinligimdan kurtulabilecek miyim? Hayatimda nese hissedebilecek miyim?
Acaba hiç kalbimle ayni ritmi tutturabilecek...
Ve kim oldugumla barisik olabilecek miyim?
Simdi buradayim artik...
Bu mavi kanapede uzanmis yatmaktayim...
Yani basimda bir uzman, bir kolaylastirici, bir terapist...
Gözlerimi kapatip kendi özel dünyalarima bakmaktayim.
...göz kapaklarimin ardindaki karanlik.....
içime bakisla aydinlanmakta.
Heyecanliyim ama yine de yani basimdaki kisiye güvenmekteyim
...içimdeki Bilinmeyen ile yüzlesmeye istekliyim...
beni sorunlarimin nedenlerine yönlendirecegini umuyorum. // Neden Regresyon Terapisi?
Neden Regresyon Terapisi?
Sifa bulmak, tekamül etmek sansina dair bir sey ögrenmeye hevesliyim,
Arayisim; beni buraya, bu terapi odasina getirdi...
Bu terapötik yaklasimdan söz edildigini duymustum ..."Regresyon Terapisi"...
Anlatilanlarin cazip geldigini hissettim,
Içimde bir seyleri çinlatti...
...ve buna dair daha çok sey anlamak istememe yol açti.
Benim için bir yol, kisisel yolculugumda bir baska adim olabilir miydi bu?
Öyleyse, bunu ögrenmenin en iyi yolu, bu yaklasimi yillardir uygulamis ve ögretmis olanlara sormak....
... ve de bu terapiyi almis olanlarin anlattiklarini dinlemek degil miydi?
Yolculuk beni, dünyanin dört bir yanindan gelen terapistlerin Almanya'nin Kleve kentinde yaptiklari bir toplantiya götürdü.
Burada daha çok bilgi edinmeyi, bütün sorularima yanit bulmayi ümit ediyorum. // 1. BÖLÜM: Toplanti
1. Bölüm: Toplanti
Ve böylece, regresyon terapistlerinin kurdugu EARTh adli birligin yillik toplantisinin tam ortasina daldim.
Iste, ögrendiklerim:
EARTh, Avrupa'da kurulmus ama Avrupa'yla sinirli kalmamis bir pratisyen regresyon terapistleri birligi.
Regresyon terapisi ise modern bir psikoterapi biçimi;
danisanlar, sorunlarinin sebeplerini olusturan deneyimleri,
terapistin yardimi ile kendi geçmislerinde arayip buluyorlar.
Bu nedenleri kesfederken, yeniden yasarken ve anlarken derin ve kalici bir rahatlama bulabilmekteler.
"Geçmis" kelimesi iki hafta önce, yirmi yil önce,
ana rahminde geçirdigimiz dönem veya önceki bir yasamda, iki yüz yil önce anlamina bile gelebilir.
Avrupa'da çok sayida regresyon terapisti,
ve dünyanin dört bir yanindan digerleri bir araya gelip EARTh birligini kurdular.
Üyelerin tanisip görüsmelerini ve ileri egitim almalarini kolaylastirmak için,
her yil EARTh toplantisinda bir araya gelmekteler.
Yillik toplanti, bu terapistlerin sahsen tanisip görüsebilmeleri, egitici ve deneysel atölyelere katilabilmeleri,
bilgilendirici deneyim alisverisinde bulunabilmeleri veya rahat bir ortamda birbirlerini taniyabilmeleri için bir firsat.
Birbirleriyle paylasacaklari ve birbirlerinden ögrenecekleri çok sey oldugu açik.
Çok farkli karakterler barindiran bu renkli ve canli ortamda...
...bu alanda uluslararasi ün yapmis tecrübeli regresyon terapistleri olan...
...bazi seçkin EARTh üyeleri ile tanisma sansi buldum.
"Regresyon terapisi" konusu ile baglantili sorularimi yanitlayacaklar.
Marion Boon 2000'den bu yana regresyon terapisti...
...ve EARTh için uluslararasi egitim veriyor...
...ve ayrica, regresyon terapisi alaniyla ilgili uluslararasi etkinlik organizasyonlarinda aktif bir üye.
Trans zaten mevcut. Aslinda, regresyon terapisi onlari transtan çikartmak için.
Zaten sorunun transi içindeler. Dolayisiyla, yaptigimiz budur.
Trisha Caetano Içteki Çocuk, entegrasyon ve regresyon terapilerinde uluslararasi düzeyde taninan bir terapist.
Pek çok ülkede psikoterapistler ve saglik bakim profesyonelleri yetistirmis bir isim.
Bu nedenle ise, böyle bir kisi ile baslarsiniz ve sonra, çiçegin yaprak yaprak açilmasini izlersiniz.
Açilirlar ve olduklari kisi haline gelirler; iste bu nedenle, benim için sevinç kaynagidir.
Iste, Dr Morris Netherton,
Los Angeles'ta çalisan ve Geçmis Yasam Farkindaligi Enstitüsünün kurucusu olan ünlü terapist.
1960'tan bu yana, regresyon terapisi alaninda gerçek bir öncü olmus.
Alternatif Tedavi Yöntemlerinde otuz yili askin klinik deneyim sahibi.
"Geçmis Yasamlar Terapisi" adli kitabi, regresyon terapisi alaninda bir ilkti.
Insanlara sunu söylerim: Geçmis yasam terapisi, baskalarina [zorunda oldugunuz için] yapmakta oldugunuz seyleri...
...birakmanizi ve bir seyleri [yapmayi istediginiz için] baskalariyla birlikte yapmanizi saglar."
Roger Woolger geçmis yasam regresyonu, ruh serbestlestirme ve samanik sifa konularinda uzmanlasmis olan...
bir psikoterapist, uluslararasi egitimci ve yazardir.
Psikoloji, din ve felsefe dallarinda yaptigi derecelerle...
...ve Zürih'teki C.G. Jung Enstitüsünde aldigi analistlik egitimi ile...
...Roger Woolger, "Derin Hafiza Süreci" adli kendi yöntemini gelistirdi.
Simdilerde regresyon terapisi veya geçmis yasamlara regresyon dedigimiz sey...
...evrensel hafiza, büyük bellek, Akasa dedigim bu çok katmanli seyin bir katmanina dikkat kesilmektir.
Hans TenDam ise 80'li yillarin baslarindan beri uluslararasi egitimcilik ve regresyon terapistligi yapmakta.
"Tekrardogusu Kesfetmek" ve "Derin Sifa" adli kitaplarin yazari.
Hans, EARTh'ün su anki baskani.
En güzel seanslar, en derin acinin sifa buldugu seanslardir.
Ve en derin acinin sifa bulmasi sizi daima...
ancak mistik diyerek tarif edebileceginiz bir deneyime götürür. // 2. BÖLÜM: Yol
2. Bölüm: Yol
Öyleyse, dogru yerde ve dogru zamanda olduguma dair...
terapistime ve sezgime güvenecegim ve iste, basliyorum...
...rahatlayip keyfime bakmaya degil de...
...derinliklerimde...
...çözümlere ve sifaya erismek için.
Gözlerimi kapatiyorum ve derinlere daliyorum.
Öyle de olsa, regresyon terapisi tam olarak nedir?
Sorunlarinizin kökenini katarsis olusturacak sekilde dindirmek
ve katarsis olusturacak sekilde derken sunu kastediyorum,
bunlari anlayacaksiniz,
gerçekten rahatladiginizi hissedeceksiniz,
canliliginizin eski haline döndügünü hissedeceksiniz. Sorun gerçekten çözülmüstür.
Diger terapilerin çogu ve tibbi yöntemler travmanin sonuçlari veya etkileriyle ugrasirken
regresyon terapisi sebeple, travmayla ve sorunla ugrasir;
iste bu nedenle, travmanin meydana geldigi yere geri gidilir.
Travmayi islemek ve darbe almis veya bloke olmus enerjiyi parçalamak..
...ve bu duygulari ve hisleri serbest birakmak yoluyla
kisi, eski enformasyona yanit veren tepkisel kaliplari durdurabilir
çünkü artik tamamlanmis haldedir ve o zaman, eski travmanin programlarina tepki vermek yerine
kisiler artik yasamlarinda ne yapmak istediklerine dair
bilinçli tercihler yapabilirler.
Bu çalismayi, kisiyi veya danisani bir süreç sayesinde
kendi deyimimle, en derin bilinçdisi zihin diyecegim seyle temasa sokmak olarak anliyorum.
Terapist bana
su anki sorunumun çekirdegine dogru yol gösterdi
ve öncesinde konustugumuz gibi, niyeti buydu
ve süreçten anladigim kadariyla, simdiki durumumun köküne gittim sanki...
Adeta, bir film izliyordum
ve filme katilmaktaydim. Bu benim filmim, benim hikayemdi.
Tüm zihnimle, bedenimle, ruhumla ve hislerimle
izleyen bendim. Hepsi, benimdi.
Uzun zamandir terapistim; uzunca bir zaman da danisandim,
danisan olarak terapi almak istememin nedeni
ana babamin ve erkek kardeslerimin ailemize tasidiklari Japon kamplarinin yükünden kurtulmakti.
Psikoanalizle bile bunun bir yolunu bulamamistim.
Psikoanalist olarak egitilmis olmama ragmen,
En derine gitme terapisi dedikleri seyde hayli "derinlesmeme" ragmen,
Japon kamplari kurbanlarinin savastan sonra
çocuklara karsi suç isleyenler haline gelmesinin
ve ailemde bunun ilk kurbani olmamin yükünden kurtulmak için
ihtiyacim olan katarsisi
ve ihtiyacim olan anlayislari bulamamistim.
Terapi aslinda... danisan daha buraya gelmeden önce baslar.
Dolayisiyla orada, içeride olana erismeye
ve buna kulak vermeye baslarlar.
Bizlerin danisani dinliyor olmamiz gibi danisan da kendi içsel malzemesini,
deyim yerindeyse, kendi içsel seslerini dinlemektedir.
Bir danisanla ilk görüsmede,
yaklasik iki saat süren söylesiler yaparim
ve bu, geçmislerindeki anilari asama asama simdiki yasamlarina tasir.
Hiç kimseyi hipnotize etmedim,
hiç kimseyi kandirmadim,
yalnizca travma ve yasamlarinda ihtiyaç duyduklari degisimler hakkinda sorular sorarim
ve ben bunu yaptigim sirada,
danisanlarin transa girmelerine ...bu kadarcik kalmistir.
Genellikle, söylemem gereken tek sey sudur:
"Simdi nerede oldugunu biliyorsun, nerede olman gerektigini tam olarak biliyorsun,
yapman gereken tek sey içeri girmek ve beni de yanina almak.
Aklina gelen ilk sey ne?"
Ve ister inanin ister inanmayin; isliyor.
Bir örnek seans rica ettim ve atölye çalismasi sirasindaki
o örnek seansta buna tam anlamiyla tosladim
ve annemin Japon kamplari sirasinda
hissetmis olmasi gereken dehsete ulasmama yardim etti.
Bana hamile kaldiginda da bu dehseti bedeninde tasiyordu
bana da verilmis oldu.
Bana da geçti
ve bunu ve ayrica, hissetmeme tutumunu da hep tasidim
çünkü bütün o savas kurbanlari, bu hisleri sahiplenmeye cüret edemezler.
Annem, "endise hissedersen, öldün demektir" derdi,
bu yüzden, hissetmezsin; ve böyle yetistirildik,
hissetmeyerek... ve o seansta bu apaçikti,
Netherton ile yaptigim o örnek seansta söyle düsündüm:
hayir, artik buna hayir!.. Yeter,
yeter, annemin hayatini yasiyorum ama kendiminkini yasamiyorum,
artik yeter, bu degisecek.
"Tamam. Çok kötüyüm, güçlükle yürüyebiliyorum
ve disariya koltuk degnegi ya da tekerlekli sandalye ile çikmak istemiyorum,
Kendi bacaklarimla çikmak istiyorum
ve irade gücü, o kamplarda hayatta kalmak için ihtiyacin olan bir sey." diye düsündüm.
Hastaligimi atlatip hayatta kalmak için buna ihtiyacim vardi.
Bu bir yardimdi.
Üç hafta boyunca her gün
bir veya iki saatlik bir seans aldim ve bir de ilk görüsme yapti.
Dogumumu sorarak basladi, geçirdigim her ameliyati,
veya hayatim içinde bilincimi kaybettigim muhtemel anlari sordu.
Ve elbette ki bütün aile dizilimini
ve atmosferi de sordu,
ve bu ilk görüsme sirasinda, yaklasik üç cümle içinde her seyi söyledim:
belirli bir dönemde, dedim:
Cüzzamli gibi görünmekteyim, bir cüzzam hastasi gibi.
Bunu not aldi. Ve "bu bir geçmis yasam" dedi.
"Tamam" dedim.
Bir sonrakinde, kizimin babasi olan kocamdan bosanmamdan söz ederken,
sanki boguldugumu hissettim, dedim.
Bana bunun ikinci bir geçmis yasam oldugunu, bir digerinde ise...
gerçek bir ihanetti, öyle kizgindim ki. Bu da üçüncüydü.
Böylece, dogum, dogum öncesi dönemden geçmenin yani sira,
muhtemelen net olarak ortaya çikayim diye,
benden önce dogan ölü çocugu da deneyimledim. Bekliyordum bunu.
Dogumum, annemle bag kuramayisim,
erkek olmam gerekirdi hissine daima sahip olusum; hepsi netlesti.
Bunun nereden kaynaklandigini bilmiyordum.
Bu deneyimden geçmek, babamin hep bir erkek evlat istemis oldugunu netlestirdi
ve öyle ki o günden sonra bir daha aklima
erkek olmaliydim, oglan olmaliydim düsüncesi gelmedi.
Sessiz ve bana aktarilip içgüdü haline gelmis
bu kanilarin hepsi Netherton'la terapi sirasinda
öyle net ve birbirinden ayri hale geldi ki "bu, babamdan;
bu, cerrahtan; bu, ben bilinçsizken veya yaralanmis veya incinmisken
enerjime davetsiz her kim girdiyse ondan" diyerek ayirdim
ve bu, geçmis yasamlarda da her raydan
aynen geçen kocaman bir tren gibiydi.
Disarida olup bitenleri duyabiliyordum, evet,
kendi filminizde oynamak
aslinda pekala iyi bir histi ama ayni zamanda, oradaydim
ve hiç bir sekilde hipnotize edilmis filan degildim; orada, o anda mevcuttum,
öyle ki nasil çikacagim endisesi yoktu.
Ayni anda hem içinde hem de disindaydim.
Derken kendimi, küçücük bir evde yasar halde buldum,
büyük olasilikla öksüzdüm ama öksüz oldugumu bilmiyordum.
Yasli bir adam büyütmüstü beni,
tuhaf bir karakter, çok sert biriydi
anlasilan, bu çocugu kendi bildigince yetistirmek,
ona da aci vermekteydi.
Iste, bu çocuk bu adamla yüzlesemedi; adam hastaydi,
yasliydi, hep çok öfkeliydi ve çocuk ondan korkuyordu.
Yaptigimiz regresyon sirasinda kendimi gördüm, nasil tepki verdigimi,
adamin ses tonundan nasil korktugumu ve o siralarda olan bitenleri
ve o zamanki hikayemi gördüm; bu durumdan kaçmak veya kurtulmak için
söyle bir denge tutturmustum,
küçükken ne zaman firsatini bulsam pencereden kaçiveriyordum.
Küçük ev, sahile yakindi
ben de sahile inip oyun oynayacak insanlar ve arkadaslar bulmaya çalisiyordum.
Ama bu davranistan dolayi gerçekten korku ve dehset içinde oldugumu gördüm.
Yaptigimiz sey
kisinin travmaya erismek üzere gitmesi gereken yere gitmektir
ve meseleyi çözeriz; o belirli yer ve zamana nasil varacagimizin
çesitli yöntemleri var.
Bazi insanlara zor gelir ama
oturup agzinizi bile açmadan dinlerseniz,
danisanlar size anlatacaklardir.
Bir seansa söyle diyerek baslarim:
"Bakin, biz konusmaktayken
siz kendinizi olmaniz gereken yere getirdiniz,
sizi burada mutlu ve saglikli kilmaya baslamak için ihtiyacimiz olan yere
siz kendinizi anlattiklarinizla soktunuz.
O zaman, haydi oraya dogru devam edin ve beni de alin yaniniza."
Bunu yaptiklarinda insanlar daima saskina döner,
ama bunu onlardan samimiyetle ve dürüstçe rica edersiniz.
Kullandigim üç temel yöntemden biri olan
regresyon kisaca su anlama gelmektedir:
"Tamam, bu hissi vb., mutlulugu veya korkuyu vb.
ilk kez edindiginiz zamana geri gidin
ve sonra, ortaya çikan hikayeyi anlatin."
Ve çogu kez o hikaye ölümle sona erer
ve çogu kez bu, dramatik bir ölümdür
veya bazen, akli karisik bir halde ölümdür.
Ikinci yöntem, kisilestirme adini verdigim
bir yöntemler takimidir
ve Gestalt veya benlikler arasi sesli diyalog gibi tekniklerle ortak seyler içerir.
Dolayisiyla, temel talimat alanlari,
"Evinde oldugunu, çalisma odanda oldugunu,
yatak odanda oldugunu hayal et;
kapi açiliyor ve sorununun ana nedeni içeri giriyor," seklindedir
ve genellikle bu bir tür kisidir; ölen büyükbabaniz olabilir,
babaniz olabilir, anlayamadiginiz bir sey olabilir,
iblis olabilir, kara bir bulut olabilir;
artik her ne ise, ve onunla bir diyalog baslatirsiniz.
Ve üçüncüsü ise
genellikle enerji çalismasi dedigimiz seydir.
Kisaca su anlama gelir: Söz konusu insanlar,
veya örnegin, sorun
bedeninizin içindeki bir tür mevcudiyettir,
bir tür enerjidir veya maddedir.
"Demek suçluluk hissediyorsunuz, tamam,
bedeninizde o suçluluk hissini en güçlü biçimde bulabildiginiz yeri hissetmeye çalisin" derim
ve örnegin, gögüslerinde oldugunu,
üstünde bir agirlik oldugunu söylerler.
"Gögsünüzün üstünde gerçek bir agirlik oldugunu hayal edin.
Ne türden? Bir tas olabilir; bir kisi olabilir, ne agirlikta?
Demek ki tasi oradan kaldiracagiz."
Böylece, enerji çalismasinda, sorunu ele alir
ve sorunu imgelersiniz, danisanlarin sorunu içlerindeki aniya yakin
bir madde olarak veya bir enerji olarak hissetmelerini saglamaya çalisirsiniz
ve sonra bunu manipüle edersiniz.
Bu yalnizca bir numaradir ama...
...soyut olan sorunu somut yapan önemli bir numaradir.
Özellikle önemli olan sey ise
bedensel deneyimle; estetik deneyim,
sicak, soguk gibi beden hisleriyle,
bedendeki hislerle olan iliskidir.
Beden
özellikle bir enerji çalismasinda,
çalismayi yaptigimiz yerdir.
Içinde çalistigimiz bölgedir.
Her iyi seansta, bu üç yöntemin de unsurlari mevcuttur.
Dolayisiyla ne biri ne diger yöntem...
bu üçünün birlikte
yalnizca tibbi olmayan herhangi bir sorunu
çözmek için ihtiyaç duydugunuz en basit araç gereç oldugunu gördüm.
"Yetenegimi kullanabilir miyim? Gücümü kullanabilir miyim?"
dediginizi isittim.
"Çalismamin kiymeti bilinmiyor" dediginizi de duydum.
Bir kaç kez "Kiymetim bilinmiyor" der misiniz?
"Kiymetim bilinmiyor. Kiymetim bilinmiyor."
Bu sözleri kendi sözlerinizle degistirin. Simdi nasil hissediyorsunuz?
Bu yönteme, direkt odak adini verdim.
Sözel enformasyon ve de
danisanin buna eslik edecek sekilde edindigi his
ve somatik, yani
beden hissi yaklasimidir.
Dolayisiyla, biri "Hayatim perisanlik" diyebilir,
"Bu nasil hissetmenize yol açiyor?"
"Nasil hissetmeme mi yol açiyor? ... Ee, perisan."
"Bunu bedeninizin neresinde hissetmektesiniz?"
"Özellikle midemde. Midem rahatsiz ve bas agrilari çekiyorum."
Demek ki elimizde, iki somatik nokta
ve yasamla ilgili sözel enformasyon var;
o zaman, meseleye dogrudan odaklanmak için sözel teknikleri kullanirsiniz
ve sonra elimizde bir duygu, bir somatik ve bir zihinsel düsünce olur; ise baslayabiliriz.
Bir seansi baslatmak için bu yeterlidir.
"Gücümü kullanmama izin yok."
Bu en güçlüsü mü? Öyleyse, bunu söylemeye devam edin lütfen.
"Gücümü kullanmama izin yok.
Gücümü kullanmama izin yok."
Bu size nasil bir duygu veriyor?
"Aglamaya basladim."
Evet, birakin aksin.
Gücümü kullanmama izin yok. / "Gücümü kullanmama izin yok"
Bu üzüntüyü nerede en güçlü sekilde hissetmektesiniz?
Birakin gelsin, bedeniniz bilir.
Bunu nerede en güçlü sekilde hissetmektesiniz?
Karninizda. Elinizi karniniza koyun lütfen.
Demek ki yükleri saklayan yer, karin.
"Gücümü kullanmama izin yok".
Evet, hissedin bunu. -Bunu zaten yogun olarak hissediyor oldugundan-
5'ten 1'e dek sayacagim
ve 1 dedigimde, karninizin guruldadigini hissetmis
ve "Hissetmem; gücümü kullanmama izin yok"
düsüncesini edinmis oldugunuz
o ilk durumun imgeleri gelecek.
Zamanda geriye gidin: 5,4,3... gücünüzü kullanmaniza
izin verilmedigi yere ve zamana... 3,2,1
birakin imgeler gelsin.
Üzüntüyü ve bedeninizin gurultusunu hissedin.
Neredesiniz ve neler oluyor?
Genelde bir fiziksel gösterge,
bir duygusal gösterge ve bir zihinsel gösterge vardir
ve aslinda, yalnizca biri gereklidir çünkü biri varsa ve bunu abartip yogunlastirirsaniz,
digerleri de ortaya çikacaktir.
Iste bu nedenle buna, direkt odak adini verdim.
Ve tabi ki enerji çalismasi ve imgeleme ile de baslayabilirdiniz
ama bu daha çok gruplar içindir.
Birebir seansta...
"Bu yabanci bir beden gibi ama dünyadayim.
Bundan eminim ve çok önemli biriyim."
Erkek misiniz yoksa kadin mi?
"Erkek."
Yasiniz kaç?
"O dönem için yasliyim, belki 40.
Seyahat etmekte olduguma dair bir hissim var,
insanlar beni görmeye geliyorlar,
sifa bulmak istiyorlar ve sorulari var
ve benim de
hiç kimsenin beni bulamayacagi bu yerim var."
Peki, nerede burasi?
"Bir dagda, bir göl bölgesinde ve..."
Burasi yasadiginiz yer mi?
"Evet, enerjimi yeniden yüklemek için zaman zaman oraya gidiyorum."
Hindistan'da çalisirken,
"Çekirdek mesele" adini verdigim bir yöntemi anlatiyordum.
Sahip oldugunuz en derin aciya gidersiniz,
ve gidebildiginizce derine gider ve bunu, yapabildiginizce bütünüyle hissedersiniz,
ve olabildigince derine ve derine ve daha derine gidersiniz,
ve bu daha korkunç, daha karanlik, daha yalniz ve daha soguk olabilir.
Deneyim her ne ise
ve bazi anlarda, tam bir kendiliginden tersine dönme vardir
ve insanlar mutlak bir sükunet durumuna
veya sakinlik veya mutluluk vb. duruma girerler,
demem üzerine Hintli danisanlar ve ögrenciler,
"Yarim saatte Satoriye mi sokacaksiniz," dediler;
"bir guruya gitsek bu, yillar sürer."
Dolayisiyla, "Evet," dedim, "Guru size yukari çikmayi ögretiyor...
bense size asagi inmeyi ögretiyorum."
En derin pislikte,
bir çözüm bulabilirsiniz.
Bütün bunlari uydurmadigimi,
bir hayal veya düs olmadigini nasil anlayacagim?
Bu çok karmasik bir sorudur
ve terapistlerin danisanlarda anilar baslatabilip baslatamadiklari
bir danisana, onun gerçek olduguna inanacagi bir ani nakledip edemediginiz
tartismasinin konusudur.
Buna "sahte ani sendromu" deniliyor
ve buna girersek, uzun bir söylesi yapmamiz gerekecektir
ama bir kisiyi hayli zengin bir trans durumuna sokmussaniz
ortaya çikacak anilarin sahici olacagina inaniyorum.
Fantezi olmayacaklardir.
Fantezi daha ziyade bilinçli egoya aittir;
ama en derin benlige veya cana ait olan bir hatirlama türü vardir ki
bunu üretemezsiniz. Bunu taklit edemezsiniz.
Dolayisiyla bu, kisinin içinde oldugu bilinç durumuna baglidir.
Bir diger sey ise pek çok insanin bedenlerinde anilar tasiyor oldugudur
ve o bölgeye odaklandiginizda, örnegin, bir boyun agrisina odaklanirsaniz,
aniden, bir kilicin boynunuzu ikiye ayirdigi imgesi gelebilir,
veya gögüs agriniz varsa, sizi ezen bir kayanin görüntüsü gelir.
Bu imgeler öyle hizli ve kendiligindendir ki
kisinin bunlari uydurmasi pek muhtemel degildir.
Aslinda, çok benzer boyun agrilari olan üç kiside
tamamen farkli üç imge ortaya çikacaktir
çünkü anilar, acilar belirli geçmis yasamlara özgüdür;
sahsen, kendi deneyimlerimden hareketle, bedenin asla yalan söylemedigine inanmaktayim.
Beden uydurup icat etmez.
Bedenlerimizde acilar, agrilar uydurmayiz. Bunlar gerçekten hissedilirler.
Bazen bir geçmis yasamda, kisi korkunç bir durumu hatirliyor olacaktir.
Aklima gelen iyi bir örnek var: bir kadin, bir hapisanede
bir duvara zincirlenmis, idam edilmeyi bekleyen bir asker oldugunu hatirladi
ve ertesi gün asilacakti;
daha sonra neler oldugunu görmek için anilarinda ilerlemesini istedim
ve kadin, regresyonda bir tür rüya görme durumuna girip anlatmaya basladi:
"Ah. Ellerimi bu zincirlerden kurtariyorum.
Ah, hücrede küçük bir pencere var
ve sanki içinden geçebilecegim bir açiklik gibi.
Ah, simdi daglarda kosuyorum
ve bir kulübe buldum ve yasli adam beni içeri alip yaralarimi iyilestiriyor."
Hikayeyi dinledim ve sonra kendime
"Bu hiç de kulaga gerçekmis gibi gelmiyor. Fanteziye benziyor." dedim
ve böylece, tekrar basa dönüp dikkatle ilerledim.
Zincirleri çikartma psikodramasi yaptim:
"Peki, zincirlerinden nasil kurtuldugunu bana tekrar göster."
Kadin o ana geri gitti ve yeniden yasadi; ardindan
"Çikmiyor, kurtulamiyorum. Ölecegim." dedi.
Iste o zaman, hikayi takip ettik: "Bedenine neler oldugunu izle."
Ertesi gün bu adami çikartip astilar.
Geçmis yasam anisinda olmus olan suydu:
zincire vurulmus mahkum bilincini kaybetmis ve sayiklamaya baslamisti.
Ve bu sayiklama halinde, kaçip kurtuldugu fantezisini hayal etti.
Dolayisiyla, bedeni hikayeye soktugumuzda farki anlayabiliriz
çünkü beden yalan söylemez.
Bu bir beden disi fantezisiydi.
Insanlar bilinçlerini kaybettiklerinde,
derinden travma yasadiklarinda
(sayiklama da baska bir durumdur) bedenlerini terk edeceklerdir.
Gerçek psisik olaylar, rüya olaylari olan
hayali yolculuklara çikacaklardir
ama bunlar gerçek geçmis yasamlar degildir.
Dolayisiyla, bu geçmis yasamin içinde çok ince bir ayrim vardir.
Bir geçmis yasam anisinda bile, bunlar farkli bilinç durumlardir
ve bunu daha yakindan inceledikçe ani nedir, fantezi nedir,
hayalgücü nedir seklinde çok daha ince ayrimlar bulabiliriz.
Fantezilerin sifa verdigini düsünmüyorum.
Elbette bir seansta bir tür süper dedektif gibi davranamaz
ve hep "Bu gerçek mi?" vb. diye muhakeme yapamazsiniz
çünkü gerçek bile olsa, cilalanmis olabilir.
Magdur modunda isem, istiraplarimi süsleyebilirim
ve eger çok olumlu veya narsistik isem
hikayeye cilalanmis ve daha romantik olabilen baska parçalar ekleyebilirim
ama bunlar temelde yine de gerçektir ve tabi ki
meslegimiz, hikayeyi olabildigince dogru kilmakla ilgilidir.
Ama az çok sembolik olan bir hikaye duydugumda,
ya da hikaye uydurma veya imkansiz oldugunda, bunu kabul etmem.
Yapabilecek zaman varsa, gerçek deneyim seviyesine giderim
ve oraya gidemezsem ya yanlis bir sey yapmisimdir
veya danisan hazir degildir.
Fantezileri hiç umursamam.
Onlar çocuklar içindir, yetiskinler için degil.
Bizler gerçek seye gitmeye çalisiriz
ve elbette, çogu kez bunu bilmezsiniz, test edemezsiniz.
Hikaye uymalidir, hikaye makul olmalidir,
iyi bir açiklama saglamalidir.
Evet! Önce gerçeklik ve sadece gerçeklik.
Evet, bu mucizevi bir sey degil.
Yüzeyin öylesine hemen altinda ki egitimini almissaniz buna kolayca erisebilirsiniz.
Dolayisiyla bir terapist bizim gibi egitildiginde, ve Netherton ve Hans TenDam gibi
anlattiklarinizi duyar ve üstünde bir baska yük oldugunu anlar
ve buna dokunurlar ve siz oraya gidersiniz.
Ciddiye alinmazsa
ve kendinizi ciddiye almamissaniz,
o zaman bundan kolayca kaçinabilirsiniz
ama bir baska dünyada olmakla ilgili bir sey degil bu;
Degil ve ayni zamanda, burada bu odadayim
ve ayni zamanda, sizinleyim veya Netherton'la veya Hans'layim
ve belki de bu yasamdan olmayan; belki baska bir inançta
ve belki baska bir ahlakta olan bir aniya gidiyorum.
Ama beden bana bunun ne zaman dogru oldugunu ne zaman olmadigini anlatir
ve ayni öfkeyi veya ayni üzüntüyü
veya bu yasamda da hissedebildiginiz ayni insani hisleri hissettiginizde
hakli oldugunuzu, dogru noktada oldugunuzu bilirsiniz.
Ve hiç bir sey hissetmezsem ve zihinsel sey devam ediyorsa, o zaman orada olmadigimi hissederim
farkli bir hissi var ve yapmasi zor bir sey degil.
Görünen o ki travmanin çözümlenmesi için çok etkili bir yöntem mevcut.
Travmadan söz ediyorduz
ama bu, terapinin sonuçlarindan yalnizca biri.
Ve çalisma tarzim böyle oldugu için ne yaptim dersiniz?
Terapiste basvurmadan önce konuyu arastirdim,
dolayisiyla süpheleriniz varsa, enformasyon mevcut, her sey internette mevcut.
Herkese sunu öneririm: uygun bir egitim almis,
sertifikali bir terapiste basvurun ve bu nokta çok önemli,
konuya çok açik bir zihinle yaklasin ve neler olacagini görün. // 3. BÖLÜM: Sis
3. Bölüm: Sis
Paramparçayim
Esimle, bedenimle, hayatimla ters düsmüs haldeyim
Yasam engin bir labirentten ibaret
Kendimi anlamiyorum
Ötekiler ise kendi yasamlarinin boslugunda amaçsiz bir gezintide gibiler
veya açiklamasi olmayan bedensel dertlerle cebellesmekte...
veya güçlü baglarla ve bir türlü geçmeyen "geçmisten kalmalik"la tutulup engellenmekte...
korkular veya endise tarafindan baglanmis
veya ötekilerle baglantisi kopuk hissetmekte...
Yalniz ve dayanaksiz;
çözülmeyi bekleyen o kadar çok sorun var ki.
Peki, regresyon terapisi için uygun danisan kimdir?
Burada, bu koltukta yatan ben uygun bir danisan miyim?
Fobiler, endise nöbetleri, panik sendromu,
iliskilerde yasanan zorluklar,
tiryakilik sorunlari; alkol, uyusturucu:
genellikle psikoterapiye sunulan insan sorunlarinin bütün siralamasi.
Insanlar gerçekten iyilesmek istiyorlar ve bunun gerçekten önemli oldugunu düsünüyorum.
Iyilesmek istedikleri için mi oradalar,
yoksa bu tuhaf seyden söz edildigini duyduklari
ve sorunlarina bir tür sihirli çözüm istedikleri için mi?
"Ah, geçmis yasamima gidecegim ve kocam beni tekrar sevecek"
Demem o ki yasam böyle islemiyor.
Baslica neden, süregiden depresyondur,
degismeyen seyler, fazla uzun süren seyler,
kronik hastaliklar,
hatta yasamda kendilerini tekrarlayan sorunlar,
bu yasamdaki kaliplar, örüntüler.
Ve bu, regresyon terapisine basvurmak için iyi bir neden.
Evet,
Hans TenDam ile çalismaya basladigimda, bir defasinda bana
"Mantikli degilse regresyon terapisine uygundur
çünkü tibbi bir sebebi yoktur," demisti.
Mantikli degil ama bunu yapmaktasiniz ve bundan hoslanmiyorsunuz.
Tahrip edici, bunu yapmak istemiyorsunuz ama yine de yapiyorsunuz.
Böyle kaliplar....
"Burada ne isim var?" veya "Yabancilasmis hissediyorum" gibi seyler
veya "Kendimi evimde hissetmiyorum" gibi
"Yasamdaki amacim ne" türünden seyler.
Mantiksizca ve baglam disi davranislar var
ama bu ömürde herhangi belirgin bir kökenleri mi yok?
Doktorlarin herhangi bir sebebini bulamadigi
tibbi seyler mi olmakta?
Kollarinin tamaminda ve sirtinda çok can yakan, çok kasinan
korkunç bir egzemasi olan bir kadin tanidim. Her doktora gitmis,
her türlü ilaci, sifali bitkiyi, akupunkturu ve akliniza gelebilecek her seyi denemisti.
Hiç bir sey ise yaramamisti. "Son ümidim sizsiniz." dedi.
Ben de "Pekala, yapacagimi yapacagiz ve ne olursa olacak" dedim.
Böylece, bir Amerikan yerlisi oldugu bir yasama gerilendi
ve kabilesi
beyazlarin isgalindeydi
ve bebegi ölmek üzereydi; bebegi kucagindaydi ve çiçek hastasiydi.
Çiçek hastaligi bütün bedenini sarmisti ve
hissettigi sey suydu: "Bebegim ölüyor ve onu koruyamam,
yapabilecegim hiç bir sey yok".
Ve muazzam bir çaresizlik duygusu
ve sahip oldugu her seyi; kabilesini, kocasini
ve hepsinin ötesinde, bebegini kaybettigi duygusu vardi.
Dolayisiyla, simdiki yasantisinda
kocasi baska bir kadinla bir macera yasamaya basladiginda
bu durum, kadinin bedeninde bu yangin ve yanma seklindeki
tepkisel yaniti tetiklemisti,
geçmis yasam terapisinin ardindan kabartilar yok oldu ve bir daha hiç çikmadilar,
çok etkili oldu.
Insanlar bu tip terapiye,
diger terapiler ise yaramadigi için basvurmaktalar.
Doktorlara gitmisler, psikologlara gitmisler,
psikiyatrlara gitmisler ama ise yaramamis;
bu çok yaygin nedenden dolayi bize geliyorlar.
Bir de bu terapiden fayda görmüs danisanlardan duyduklari üzerine...
Bir travma geçirdim,
sonucu ise tedavisi çok zor olan
travma sonrasi stres bozuklugu oldu.
Dolayisiyla, ihtiyaç olunca bu yöntemi denedim.
Ailemizdeki Japon kamplari kurbanlari
savastan sonra çocuklara karsi suçlar islediler
ve bu çocuklarin ilki bendim.
Böylece fiziksel, cinsel, zihinsel ve duygusal açidan taciz gördüm,
ve bunu...
...yirmi yasimdan beri bunu yapmaktayim,
Sagligimi ve akil sagligimi geri kazanmak istedim.
O siralarda kanser oldugumu bilmiyordum
ama yine de bu sefil hislerin hepsinden;
hissettigim öfkeden, hissettigim üzüntüden,
hissedebildigim endiseden kurtulmak istemekteydim
ve durumum o kadar kötüledi ki kansere yakalandim
bana ölecegim, belki alti ayim kaldigi söylendiginde
tarih, 2001 yili Haziran ayiydi.
Dahiliye uzmani bana, "Onkologa gitmeniz gerek" dedi.
Ben ise "Hayir, gitmeyecegim" dedim. "Ama neden? Tedaviye ihtiyaciniz var." dedi.
"Kemoterapi ve radyasyon ve ameliyat tedavi degildir." diye yanitladim,
"semptomlara yönelik ve çok tahrip edici bir tedavi,
tedavi degildir." dedim.
Böylece, ne yapacagimi bilmedigimi ama bunu yapmayacagimi bildigimi söyledim.
Ve bildigim tek sey "Yasamak istiyorum" idi.
Ne diye bilmem çünkü çok ama çok hastaydim.
Yaklasik kirk kilo,
bir deri bir kemiktim, güçlükle yürüyordum,
kaslarim
eriyip gitmisti; neredeyse hiç yoktular.
Peki ya yardim arayan ancak regresyon terapistine
basvurmamasi gereken insanlar var midir?
Daha özel geçmis yasamlar edinerek "özgeçmislerini"
parlatip cilalamak isteyen bir tür New Age danisani tipi var;
bunlar hep... Misirli bir bas rahibe...
veya muhtesem bir sey olmak istiyorlar.
Onlarla çalismiyorum.
Bence bu, spiritüel narsistlik.
Bazi insanlar, bazi borderline vakalar var ki
dogrudan geçmis yasamlara gitmek onlar için ters etki yaratabilir
çünkü sizofreni dedigimiz seyin belirli tiplerinde
muhtemelen geçmis yasamlardan
muhtemelen psisenin diger seviyelerinden akip gelmekte olan,
çok fazla miktarda enformasyona zaten sahiplerdir
ve onlarin sinirlar olusturmaya ve bir benlik duygusu gelistirmeye ihtiyaci vardir.
Ve onlari daha çok sayida hikayeye götürmeye baslarsaniz
daha çok miktarda enformasyonun baskisi altinda kalacaklardir
ve böylece ters yönde çalisiyor olacaksinizdir.
Dolayisiyla ben nadiren...
Özel vakalarda, özellikle bir geçmis yasamla baglantili
olabilecek bir sey görmüssem sizofrenlerle çalisabilirim;
ama genelde onlarla çalismaktan kaçinirim.
Zorlu danisanlar; sakinlestirici, yani
bilince tesir eden ilaçlar kullananlardir
çünkü sembolizme girersiniz.
Beden hislerinin derinliklerine temas edemezler.
Açikça söyleyeyim. Zihniniz karmakarisik iken
yapmayin, daha da karmakarisik hale gelebilir.
Öncelikle, baska bir seye ihtiyaciniz vardir.
Önermeyecegim diger danisan tipi ise:
zihniniz kapaliysa,
sabit, dogmatik veya sinirlanmis ise
yapmayin.
Biraz açik fikirlilige, biraz sagduyuya gerek duyarsiniz.
Yalnizca objektif bilimin hakikatine
inandiginiza kesinkes kararliysaniz
ve bedeninizi dinlemiyorsaniz,
bu durumda, sizinle zaman harcamam.
Daha önceleri harcadim.
Böyle danisanlarin baskalarindan yardim almasini diliyorum. // 4. BÖLÜM: Etkiler
4. Bölüm: Etkiler
Acaba, sorunlarimin nedenine dogru geriye gitmenin yardimi olacak mi olmayacak mi?
Neden olsun ki?
Belki daha çok rahatsiz edecek...
...belki de her sey daha beter olacak.
Ise yaradigi bazi seyleri biliyorum;
bedende organik bir temizleme yaptigini,
duygusal temizlik yaptigini,
zihinsel temizlik yaptigini.
Sizi yolunuza ve huzura döndürecekse, o zaman yapin.
Ben yaptim.
Ve her gün, burada ve simdide daha çok olabilmekteyim,
açik bir yürekle ve tikanik degil de açik bir zihinle.
Beni öylesine açti ki.
Yasiyorum ve yasam bir macera... önemi yok.
Artik 62 yasindayim ve Kanada'ya tasinacagim.
Evet. Yapacagim bunu. Daha çok firsatlar var...
Ömürlere
gidersiniz ve sonra,
bu ömürdekinden çok daha farkinda
olmus oldugunuz; sizi açan ve esneten
ömürlere gidersiniz.
Diger sey ise,
yasamlar arasi ve dogum öncesi döneme gidersiniz
ve yasamlar arasina gittiginizde,
o yasamin hemen üstünde kalirsaniz; o ömrün duygularini,
hislerini ve bakis açilarini sürdüren astralde kalirsiniz.
Ama astralin ötesine geçerseniz,
yasamlar arasina geçersiniz ve
orada hayret verici bir farkindalik oldugunu görmüsümdür.
Eskiden dogrusal regresyon yapmak, yani
olayin oldugu ilk zamana geri gitmek gerektigine inanirdim;
dolayisiyla bir danisanla bu yöntemi kullanirken
ona söyle diyordum:
"Simdi bu yalnizligi hissettigin daha eski bir deneyime git."
Neyse, daha eski ve daha da eski bir ömüre gittik,
beden öncesine gittik ve ben
"Daha da geriye git ve ayaklarina bak" dedim.
Sessizlik!
"Neler oluyor?" dedim.
"Ayaklarim yok" dedi.
... "Korkun yüzünden onlari kestin" dedim. Çok biliyorum ya!?
"Peki, ellerine bak."
Sessizlik!
"Ellerim yok."
Bedende misin? "Hayir"
Yasamlar arasinda misin? "Hayir"
Baska bir boyutta misin? "Hayir"
En sonunda aklim basima geldi ve çenemi kapatip sordum: "Neler oluyor?"
Danisanim "Bilmem. Sadece var oldugumu biiyorum" dedi.
Bir keresinde, bogazinda bir tümor
büyümekte olan genç bir adamla çalismistim
ve ondan büyük bir ders aldim.
Seansa basladim ve sordum: "Boynunda ne var?"
"Bilmem, bir tür yumru."
Bakalim, nasil bir his veriyor, diye sordum
"Bilmiyorum." dedi.
"Peki, dogrulup otur bakalim" dedim
ve danisan kalkip sirtini duvara vererek oturdu.
"Basina, boynundaki bu seye neden olabilecek,
böyle bir yumru olusturacak bir sey gelse,
ne olurdu bu? Aklina ilk gelen seyi söyle." dedim
ve o, "Eh, beni astilar." dedi. "Tamam, gel seni asalim." dedim.
Yapmakta oldugum seyle ilgili en ufak bir korkusu veya çekincesi yoktu.
Homurdandi ve ayaga kalkti.
"Sonra ne oluyor?"
Ve yaklasik bir veya bir buçuk dakika
boyunca asilarak idamla ilgili olabilecek
onlarca ses çikardi
ve "Iyi is çikardin" dedim.
Ameliyat ne zaman? "Yarin" dedi.
"Iyi sanslar. Döndügümde seni görürüm." dedim.
Eve gittim ve iki gün sonra
ise gittigimde onu odamda bekler halde buldum.
"Ameliyat nasil geçti?" "Olmadim" dedi.
"Ne demek 'olmadim'?"
"Ameliyathaneye gittim
ve yasli doktor gelip boynumu elledi
ve sonra 'Tümorun nereye gitti?' diye sordu."
Oglan da ona, "Ben bilmem, sen bileceksin." demis.
Doktor da "Bulamiyorum" demis.
Ve bir doktor daha çagirmislar.
O doktor gelince, röntgen filmi çekilmis ve tümor artik yerinde degilmis.
Tuhaf ama doktor, "Gene de ameliyati yapacagiz" demis.
Oglan da bunun üstüne son derece net bir biçimde
"Hayir, yapmayacaksin. Ben gidiyorum." demis.
Kalkip giyinmis,
dört blok yürümüs
ve hastanenin çocuk hastaliklari bölümünün kapisini çalip
"Beni içeri alin! Disarida delirmis insanlar var." demis.
"Peki boynun nasil?" dedim.
"Bogazim gayet iyi." dedi.
Sunu ögrendim ki
bazi insanlarla uzun uzun islem yapmak zorunda degilsiniz.
Hop hop suraya, hop gitti.
Bunun hayli sasirtici oldugunu düsünmüsümdür.
Fobilerde gayet faydali.
Pek çok seye de faydali ama
fobiler genellikle bir seansliktir. Evet.
Tedavi edemedigimiz tek fobi, geçmis yasam terapistlerine duyulan korku.
Bu biraz daha karmasik, bunun için iki seansa ihtiyaciniz olacaktir.
Çok etkiliydi.
Bu yasaminda çözümlenemeyen bir travma geçirmis
herkes bilir; olayi tetikleyen herhangi bir sey,
fiziksel bedende, sanki olay simdi olmaktaymis gibi
duyumsamalar üretir
ve bu, o olayla ilgisiz de olabilir.
Benim için, televizyonda haberleri dinlemek bile...
(çünkü sorunum savasla ilgiliydi).
Dolayisiyla, olayla ilintili her sey, üstümde
bu olayi ilk kez deneyimliyormusum etkisi yaratiyordu.
Dolayisiyla, beynim bunun geçip gittigini,
hepimizin iyi oldugunu, burada oldugumuzu, her seyin yolunda oldugunu
söylese de acimin oldugu yer, duygusal düzeyde degildi.
Yaptigimiz regresyondan sonra, o parça gitti.
Bu nedenle ise, böyle bir kisi ile baslarsiniz
ve sonra, çiçegin yaprak yaprak açilmasini izlersiniz.
Açilirlar ve olduklari kisi haline gelirler.
Ani degisimler öyle hizli ve sasirtici olabilmekte ki.
Muhtesem bir sesle dogmus
New York City'de büyümüs bir kadin danisanim vardi
ama kalabaliklar önünde sarki söylemekten çok korkuyordu.
Ailesine ve küçük arkadas gruplarina sarki söylemekteydi.
Ailesi de müzikle çok ilgili kisilerdi
ve bir gün bu kadini dinlemesi için Leonard Bernstein'i davet ettiler.
Bernstein partiye katildi, kadini dinledi ve
"Bu kadinin harikulade bir sesi var.
Neden Metropolitan Operasi'nda sarki söylemiyor?" diye sordu.
Ailesi de açikladi:
Kalabaliklara sarki söyleme fikri onu dehsete düsürüyor.
Önünde rahatça sarki söyleyebildigi,
en büyük grup yirmi kisi kadar olabiliyordu,
ve Bernstein, "Çok saçma. Sahneye çikmali." dedi.
Ailesi, kadini zorladi ve benden söz edildigini duyunca kadini bana getirdiler.
Bir seansta, bir erken dönem New England püriten cemaatinde
zina yaparken yakalanan ve kalabalik önünde korkunç bir biçimde
cezalandirilan bir kadin oldugu hikayesi ortaya çikti.
Öncelikle dövülmüs ve aglamisti;
ve sonra anlasilan o ki çiftçiler gizlice gelip ona tecavüz etmisler
ve sonra, cemaatten atilmisti.
Bu geçmis yasamdan bu yasamina
halk önünde asagilanma damgasini tasimisti.
Halk önüne neden çikamadigi, bir seansta apaçik hale geldi.
Böylece, birlikte yol alip ona gücünü geri kazandirmak ve o pis Püritenleri
aklindan çikarip atmasini saglamak için meslegimizde yaptigimiz türden seyler yaptik.
Alti ay sonra, Viyana Operasi elemelerine katildi
ve iki yil içinde, Metropolitan Operasinda söylemeye basladi.
Bir seansta, büyük bir degisim geçirdi.
Çalismamiz bu kadar hizli olabiliyor.
Etkindir, odaklanmistir ve etkilidir,
ve o neden her nerede olursa olsun;
ister bes bin yil önce Roma'da veya bes dakika önce
arabanizdan çiktiginiz anda olsun;
nedene ve de nedeni degistirecek süreçlere gider.
Bu süreç o nedene hitap edecek ve onu çözümleyecektir.
Regresyon terapisini özel yapan da bu;
sanirim, özellikle de böyle hizli iyilestiriyor olusu.
Yirmi yildir migren agrilari çeken,
yirmi bes yasinda depresyona girmis bir danisanim vardi.
Bu adam daha kirk yasinda bile degildi,
dolayisiyla depresyonu delikanliliginda baslamisti.
Pek çok yere basvurmus, psikiyatrik yardim almis, ilaç kullanmisti
ve kendini depresyondan çikartmaktaydi.
Beni de kendi bulmustu.
Sekiz veya on seans yaptik ki bu büyük bir sayidir...
...çogu insan daha önce iyilesir...
ama halledecek çok sey vardi ve sonra bir gün beni aradi;
terapiyi kesiyordu çünkü yeni kiz arkadasiyla tatile çikacakti
ve kendini neseli, keyifli ve çok iyi hissetmekteydi.
"Parayi artik tatillere harcamak istiyorum" dedi.
Harikaydi bu, yasamaya basliyordu.
Iste, regresyon terapisini özel yapan nedir sorusuna yanitim.
En çok sevdigim sey, kisiyi kendi basina geçemedigi bir noktanin
ötesine geçirdiginizde olusan sonuçlardir.
Geri kalanini kendi yapabilir.
Danisan kendi yasaminda yürür.
Ama yasaminda yalnizca bu tümsegi
arariz ve onu esikten veya çamurdan
artik her ne ise bu engelden asiririz ve yola devam edebilir.
Bir keresinde bir Japon ögrencim vardi
ve geçmis yasam regresyonu yapiyorduk;
büyük bir egitim programina katilmisti; bu ise özel bir seansti.
Beden ölümünden geçti ve ben "Tamam. Sonra ne oluyor?" dedim
ve aniden, bütün bedeniyle yerinden dogruldu
yüzü aydinlandi ve ben tek kelime etmedim. / Ah, aglayacagim anlatirken.
Çevirmenim de oradaydi; birbirimize baktik
ve o genç adam, tam o anda
enerjisini genisletti ve bütün oda isikla doldu;
ve adeta, bana ve çevirmenime aslinda kim oldugumuza dair ayna oldu;
o genç adam tam o anda aydinlanmaya ermisti.
Demek ki, "haleluya" hissine pek de inanan yok,
ama bir yasam degisimi mevcut.
Sana neler yapiyor? Bedenine? Zihnine?
"Zihine."
Bununla nasil hissetmektesin kendini?
"Yeni."
Yeni ve tam mi?
"Daha yumusak yapmaya basliyor..."
Sallanan, çinlayan veya göz kirpan çanlar; böyle bir sey mi?
...evet, bu sey çok... çok tiz sesli küçücük çanlar...
ve ayrica... sey gibi...
nasil tarif etmeli?
Evrendeki müzik ve yildizlar.
Renkli lekeler. Enerji."
Bu, senin içindeki birlik.
"Ve su da."
Ve su? Harika, öyleyse bunun tadini çikart Marsha,
ve iki dilde tarif ettiklerinin tadini çikartiken, bütün bunlari
hisset.
Ama tabi ki ertesi hafta kursa geldi.
Regresyonlar yapan, çalisan bir ögrenciydi ve aglama ihtiyaci içindeydi
sonra seanstan çikti ve ona sordum:
O aydinlanma anina erismek ve simdi bedeninde olup
hisleri hissetmek ve aglamak nasil bir sey?
"Hala bedendeyim. Hala hislerim var."
dedi ama ekledi:
"Yasama bir daha asla ayni gözle bakmayacagim."
Duygusal bir temizlenmeye çok ama çok yardimci oldu.
Çok titizlikle ve dikkatle yapilmis bir temizlikti
ve baska bir kadin olarak döndüm.
Farkli hissediyordum. Farkliydim. // 5. BÖLÜM: Kolaylastirici
5. Bölüm: Kolaylastirici
Peki, istirabimin kökenine geri götür beni
ve korkularimin, çeliskilerimin ve bedensel acilarimin kaynagini
görmemi saglayip bütün o kopuk parçalarimi bir araya getir
Nasil yapacaksin bunu, ey sevgili terapist?
Sürece büyük güvenim var.
Yanit gelmese bile, danisan "Ne görecegim?" diye düsünüyorken,
can, isi zaten halletmistir; beden bununla çinlamaktadir,
zaten oraya gitmektedir ve ben bunu artik görebilirim.
Demek ki oradasin ve sifa vermek için yolculuk ediyorsun.
Simdi, üzgünsün.
Öyleyse, o andan bir sonraki ana geç.
Orada neler oluyor?
"Daglarda...biniyordum."
Neye biniyordun?
"Esege. Bir yere geldim.
Neyse, önemli degil ve orada benim gibi baskalari vardi,
zaman zaman bulusuyorduk."
Peki sonra? Elini hisset. Elin bir seyi gösteriyor.
Elini hareket ettiriyorsun. Neler oluyor? Devam et.
"Bilmem. Biri mideme bir sey yapti.
Onlar mi, baskasi mi bilmiyorum. Bilmiyorum."
"Biri mideme bir sey yapti" derken ne demek istiyorsun?
Disaridan mi yoksa içeriden mi?
"Evet, ilk basta bunun tahtadan yapilma bir silah veya
kiliç gibi bir sey oldugunu düsündüm; karnim kaniyordu."
Sürece büyük güven duymaktayim ve danisanim da bunu hissediyor.
Böylece, uzaniyorlar; bir keresinde bir adam "Simdiden iyilestigimi hissediyorum" dedi.
Ama bunun nedeni, bu kolaylastirici güven.
Seansa baslamadan önce olusturulmus bir güven mevcuttu.
Terapistle tanistim ve konusup tartistik.
Durumun detaylarini degil tabi çünkü terapist,
simdiki yasamda o noktaya simdilik gitmek istemiyordu
ama biz baslamadan önce güven tesis edilmisti
ve süreç boyunca devam etti.
En sevdigim sorulardan biri sudur:
"Tamam, bunu çözmek üzere ne yapmaliyiz ki özgür ve temiz olsun?"
diye sorun; danisanlar size anlatir.
Altin kural sudur: eger bir terapistseniz, kendinizin gitmemis oldugu
bir yere hiç kimseyi götüremezsiniz.
Sifayi, danisana havale ederim.
Burada durup sihirli degnegini sallayarak sizi
iyilestirecek bir ilahe degilim.
Araç gerecim ve yöntemlerim; ve ayrica, mekaninizi koruyacak enerjim var.
Siz gelir ve bu mekanda yapmaniz gereken her ne ise onlari yaparsiniz.
Bu, bilimsel bir tutum...
Bir seansta daima hipotezler hakkinda düsünürüm.
Su olabilir veya bu olabilir; peki ama bunu nasil test edebilirim?
Dolayisiyla, hipotezimin dogru olup olmadigini anlamak için
daima sorular sorarim ve hep, birden çok hipotezim vardir.
Dolayisiyla, "Ah! Su migrenlerden mustaripler, öyleyse
su veya budur" demem. Peki ama bunlari nasil ayirt edeceksiniz?
Baska bir sey de olabilir, pekala.
Hipotezin test edilmesi, zihin yapinizin bir tür parçasidir,
ve çalisma tarzim açisindan çok önemlidir;
bu nedenle, egitim programlarimda buna "çalismamizin dedektiflik kismi" diyorum.
Bana herhangi bir his veya durum dayattigini asla hissetmedim;
Oraya kendi basima gittigimi hissettim hep
ve her ne deneyimliyor idiysem, bu bendim.
Terapistin tesiri ise durum net olmadigi için sorular sorarak
durumu netlestiren bir kilavuz gibi çalismasindaydi.
Temel sifa için gereken kaynaklarin hepsi, danisanin içindedir.
Okumalar, elle sifa veya tani veya uzun anketler ve benzeri
kaynaklari disaridan alan herhangi bir terapiyi, her hangi bir regresyon terapistini
kiniyor degilim ama her sey, aslinda içeridedir.
Danisana birlikte yardim etmemiz gerekir.
Belki, içinde olani ciddiye almasi için ona yardim etmemiz gerekecektir
ve bunu yapmanin en basit yolu, anlatmakta olduklarini dinlemektir.
Insanlar bu gezegenle, bu günes sistemiyle, bu evrenle sinirli degiller
ve bu, canin ortaya çiktigi yerdir
ve de maddenin ve zamanin çok çok ötesindedir;
dolayisiyla olasiliklari sinirlamayin
ve danisaninizla kalip yapmaniz gerekenleri yapin.
Bir grup regresyonu deneyimi yasadik.
Herkese bir geçmis yasam imgesine geri gitmesi söylendi
ve bir adam, "Bir tasim" dedi.
Dolayisiyla, bu tasla konusmayi denedim.
Tahmin edersiniz ki bir tastan pek hareket çikaramazdim.
Bu nedenle, tamam, bir kaç bin yil ileriye gidelim, dedim.
"Bir sey degismedi" dedi.
Çalismaya yeni basladigim zamanlarda oldu bu; daha sonra fark ettim,
adamin saklanmakta oldugunu daha sonralari anladim.
Gerçek hikayaye girmek istememisti
ve yine de bir parçasi, bedenini terk edip o tasa girip saklanmisti.
Bir yerlerde gerçek bir hikaye vardi
ama o siralarda buna nasil ulasacagimi bilmiyordum.
Iste bu nedenle, melekler katina çikan veya tas veya agaç olan
insanlardan daha çok kuskulaniyorum.
Genellikle bir seyden kaçiyorlar.
Bazilari buna katilmayacaktir; özellikle de
dünya disi varlik ve uzay gemisi anilarina giden insanlar.
Bu yasamda kendileri üstünde veya somut olan baska geçmis yasamlar
üstünde zaten çokça çalismislarsa, hikayeyi kabul ederim.
Ama daha ilk seanslarda Mars'a gitmek isterlerse
veya Alfa Centuri'ye veya baska gezegen sistemlerine gitmek isterlerse
çok kuskulanirim. Buna olasi bir kaçis muamelesi yaparim ve
"Bedenine inmeni ve neler oldugunu görmeni istiyorum" derim.
Ve genellikle, bedende, kaçmaya çalistiklari bir travma vardir.
Dolayisiyla, bu türden vakalar mücadele gerektirebilir.
Tek bir yöntem ise yaramaz
ve bunu söyleyen biri varsa, belki de baska bir terapist aramaniz daha iyi olabilir.
Çünkü bizler... içinde var oldugumuz pek çok seviye var.
Yapmamiz gereken çok sey var.
Bu nedenle, beden-zihin ve can ile birlestirmekteyim.
Fiziksel hareketle, bunun gestaltini birlestirmekteyim.
Sesli diyalogla birlestirmekteyim.
Terapist, regresyon terapisinde bir araçtir.
Ilaç kullanmayiz; dis araçlari kullanmayiz.
Sorular sorarken, akilli davranip danisan için dogru olan
soruyu sorarken, kendi varligimizi kullaniriz.
Dolayisiyla, danisani rahatsiz etmeyen bir mevcudiyet olmaniz gerekir
ve mevcudiyetimin, bana özgü pek çok meselesi varsa
danisan bunu hissedecektir.
Sanirim bazilarimiz bilir; çok basit görünen ve çok basit olan,
ve enerjiyle dolu bir deyisimiz var:
"Seansta bir seye odaklanirsaniz,
bir sey olacak ve bir sonraki adimi olusturacaktir."
Bu iyi hisler olabilir; bu kötü hisler olabilir,
gergin bir düsünce olabilir; ne oldugu hiç önemli degil.
Ortaya çikacak olan bir sonraki sey, enerjileri tasimaktadir.
Bu bazen çok tuhaf bir akintidir
ama sonrasinda mantigi ve güzelligi görürsünüz.
Bu çalismaya ilk basladigim siralarda
daha en basindan harika seanslar yapmaktaydim; insanlar agliyordu,
duygularini hissediyorlardi; bedensel göstergeler netlesiyordu
ve sifa ortaya çikiyordu.
Ancak iki yil sonra farkettim ki
danisanlarim hiç öfkelenmiyorlardi.
Oturup düsündüm: böyle seyler olurken,
burada neler olduguna bakmaliydim. Danisanlarimin hiç biri öfkelenmiyordu.
Benim öfkeden korktugum açikti; kisisel meselemdi ve bir terapiste basvurup
ve "tamam, bu mesele üstünde çalismam gerekiyor" demek zorunda kaldim;
ilginçtir ki öfke üstünde kendi çalismami yaptiktan sonra
hep öfkeli danisanlar gelmeye basladi.
Ve bir danisani hatirliyorum;
"Öyle öfkeliyim ki" deyince, "Tamam, öfkeni hisset." dedim
ve kucagina bir yastik koyup "Tamam, simdi hisset" dedigimde bana
"Trisha, bu öfkeyi disari salacak olursam ofisini darmadagin edecegim"
dedi ve ben, "Basla" dedim.
Tabi ki asla dagitmadi ortaligi çünkü sinirlar belirlemistim.
Ama mesele, öfkesini açiga çikartacagi mekani koruyabilmis olmamdi.
Sanirim, aklima gelen en zorlu vaka su:
Atölye çalismasina gelen bir kadin, gösterilen bir videoyu izledi
ve söyle dedi:
"Sanirim, atölyede çiftler halinde çalisiyorsunuz; birisi sorulari soruyor
ve birisi de yolculuga çikiyor." Evet, dedim, bu dogru.
"Bu çalismayi yapabilecegimi sanmam." dedi.
Neden olmasin, diye sordum.
"Nefret ediyorum bundan. Buna benzer bir atölye çalismasina gitmistim,
bir Grof holotropik atölyesiydi; ve insanlar yaniniza oturup sorular soruyorlardi," dedi
ve ekledi: "Hiç kimsenin bana soru sormasini istemiyorum."
Bu kadina soru soramayacaksam bu çalismayi
nasil yapacagiz, diye düsündüm
ve sonunda, çözümü buldum.
"Küçük bir deney yapmanizi istiyorum" dedim,
"Gözlerinizi kapatin; bir sey yapacagim."
"Tamam" deyip
gözlerini kapadi ve yanina yanasip ona
"Size bir sürü soru soracagim. Ilk tepkiniz nedir?"
"Sana söylemeyecegim.
Sana hiç bir sey söylemeyecegim!" dedi.
Ve sonra anladim bunun ne oldugunu.
Kadin, bir sorgulama anisinda takilip kalmisti;
inatçi bir mahkumdu ve konusmayi reddediyordu.
Dolayisiyla sorgulama, ona sorular sorulmasi; hikayenin ta kendisiydi.
Ve regresyon teknigi ile de ilgiliydi.
Bu nedenle, bir giris yolu olarak bunu kullandim.
Ve "Sana söylemeyecegim, sana hiç bir sey söylemeyecegim
istedigin kadar soru da sorsan sana bir sey bile söylemeyecegim"
cümlesini tekrarlayarak, nereye gitti dersiniz?
Stalin döneminde, Rusya'ya geri gitti;
sapkin oldugu düsünülen yeni bir hareketin -sanirim
Lysenkov dönemiydi- parçasi olan bir bilim adamiydi,
ve bu bilim adami, konusmayi reddediyordu,
iskence gördü ve en sonunda öldü ama asla konusmadi.
Iste, hikayesi buydu ama içine girmesi zor bir hikayeydi.
Ve biriyle çalismayi bitirdigimizde, hiçbirimiz isi biz yaptik diyemeyiz.
Bu konuda hepimiz çok netiz.
Çalistigimiz insanlardir isi yapan.
Bir gün bir dergiye bakmaktaydim
ve kirli, siva lekeleriyle dolu, parmak yerleri asinmis,
bir eldiven resmi gördüm.
Kenar dikisleri patlamisti ve tam ortasinda bir yumurta sarisi vardi;
hiç düsünmeden resmi kestim, çerçeveledim ve ofis duvarima astim.
Bir kaç ay duvarda kaldi ve en sonunda
bir gün bir danisan gelip söyle dedi:
"Trisha, bu kadar güzel esyalarin var,
bu çirkin seyin duvarinda isi ne?"
Ve yine hiç düsünmeden agzimdan su sözler çikti:
"o, danisanimin!" Aa, neler söylüyorum böyle, diye sasirdim.
Ama gerçek su ki gelip size bir eldiven sunuyorlar.
Yirtik, patlak ve parmak kisimlari çatlamis bir eldiven
ama kusursuzluk da hep orada mevcut
ve bir kisiyle çalisirken buna ulasabilirsiniz.
Ama erisemezseniz bile
o kisi buna bilinçalti yoldan erisebilir; orada oldugunu biliyorum.
Bunun orada oldugunu bilirim ve bununla çalisirken daima temas halindeyimdir. // 6. KISIM: Karsilastirma
6. Bölüm: Karsilastirma
Sifa arayisim sirasinda
daha iyiye dogru degisim vaat eden
genel kabul gören pek çok psikoterapik yöntemin yani sira
çok çesitli alternatif yöntemler oldugunu gördüm.
Bu genel kabul gören yöntemler ile
regresyon terapisi arasindaki farklar neler?
Simdilerde çocukluk travmasinin dar dünyasi dedigim seyin
disina çikmak, benim için hayli özgürlestiriciydi.
Psikolog olarak yetistiyseniz,
-hele de benim gibi psikoanalitik ekoldendiyseniz-
Freud'dan ve Freud sonrasi psikologlardan
her sorunu çocuklukta aramayi ögrenmissinizdir.
Dolayisiyla, geçmis yasamlardan haberdar olmamin öncesinde
çocukluga geriletme ile regresyon yapmaktaydim.
Aslinda, geçmis yasam regresyonu
"regresyon" kelimesini Freudculardan almistir.
Bunu ilk kullananlar, Freudculardi;
gerilenmis durumdan, çocukluga geriletmekten söz ederlerdi.
Tipik bir psikoanalizde
bir tür uyanik rüya durumunda serbest çagrisimla
çocukluga dönmeyi ögrenirsiniz; anilar kendiliginden gelecektir.
Freudcular size yol göstermezler. Oluruna birakirlar.
Geleneksel tekniklerle ve psikolojiyle,
örnegin bilissel tanima terapisi ile
veya psikoterapinin benzer yöntemleriyle
tedavi edilemeyen bir vakada
baska bir seye ihtiyaç duymaktaydim.
Ayrica ödüllendirici olan sey ise sudur:
-ödüllendirici olmasina ragmen bunda adeta aci bir yan da vardir-
Psikiyatrinin veya psikolojinin
o uzun koridorlarinda çok uzun zamandir dolasmis
insanlarla karsilasiriz çogu kez ve öyle etkisiz olmustur
öylesine korkunç derecede etkisiz kalmistir ki
bunu...
bunlarin hepsini bir kenara birakip dogrudan soruna gitmek ve bunu gerçekten çözmek
-insanlar bunun çözülebilecegi olasiligindan neredeyse vazgeçmis olsalar bile-
iste beni gerçekten motive eden sey budur.
Brian Weiss'in, geçmis yasamlar konusuna
giris hikayesini anlatan psikiyatrin söyledikleri ilginçtir:
kökene dek serbest çagrisim meselesini
ciddiyetle incelersek, ele alirsak görülecektir ki
bilinçdisi zihin yalnizca çocuklugu isitmez.
Brian Weiss'in hastasina söyle dedigi anlatilir:
"Sorunun kökenine dek geri gidiniz."
"Çocukluktaki" demeyi unutmustu.
Bütün sorunlarin çocuklukta basladigini
herkesin bildigini varsaymisti.
Eh, bilinçdisi bunu "baska bir ömürdeki
kökene geri git" olarak duydu ve kadin da oraya gitti.
Baska bir ömüre gittiginizde bu çok daha özgürlestiricidir
çünkü sahip oldugunuz meseleleri
çocukluk dönemi travmasi kutusuna
tikistirmayi gerçekten denemissinizdir ama o kutuya sigmazlar.
Örnegin, depresyonla ve kalabaliklardan hoslanmayarak
ve belirli tür havalardan nefret ederek büyüdüyseniz
bunun izini çocukluktaki bir olaya dek sürersiniz, diyelim ki
büyükanneniz ölmüstü ve cenaze törenine gittiniz ve yagmur yagiyordu.
Bu, çocukluk depresyonunu bir dereceye dek açiklayacaktir.
Ama gerçekten daha derine giderseniz,
-televizyonda da gösterilmisti, Carol Bowman'in arastirdigi
ünlü bir vakada oldugu gibi-
bu çocugun aslinda çok daha büyük bir trajediyi,
binlerce kisinin yagmur altinda çamur içinde
öldügü Somme muharebesini hatirladigini bulabilirsiniz.
Bu arastirmadaki söz konusu çocuk
yagmur yagdiginda hep bunalima girmekteydi;
disari çikmak ve oynamak istemiyordu.
Derken bir gün, bir savas belgeseli izledi
ve "ben o savastaydim" dedi;
ardindan, anilar geri gelmeye basladi.
Demek ki depresyonun çok daha büyük hafizaya dogru gerilemesine izin verirseniz
korkunç bir toplu travma durumuna dahil olmus oldugumuzu kesfedeceksiniz.
Veba salgininda binlerce kisi öldü,
savaslarda binlerce kisi öldü,
binlerce insan vatanlarindan kopartildi.
Bu olaylarin acisi ve istirabi muazzamdir
ve bazi insanlarin, aslinda
bazi çocuklarin sanki depresyonlu dogmus göründüklerini,
dünyaya üzgün, küçük bilge yasli ruhlar olarak geldiklerini açiklamaktadir.
Ve bunun, tuvalet egitimiyle veya
anne sütüyle beslenip beslenmedikleriyle ilgisi yoktur.
Freudcular açiklamalari ana babada ariyorlar.
Oysa biz, insan istiraplarinin kökenine dair daha büyük bir resme erismekteyiz.
Basit bir örnek, sesler duyan genç bir kizdir.
Okulda sinava girdiginde sesler onu rahatsiz etmekteydi.
Onu tedavi edecek çocuk psikiyatrinin
randevulari doluydu ve bekleme listesindeydiler;
annesi bütün bu olaydan dolayi, çocugunun
sesler duymakta olmasindan ötürü o kadar korkuya kapilmisti ki
oglu da bir yil kadar önce sesler duymus olan bir arkadasina durumu anlatti.
Böylece, bu kiz beni görmeye geldi; sadece bir kez.
Çünkü "Sesler ne diyor?" diye soran tek kisi bendim.
Dolayisiyla bunu ciddiye alir ve ugrasirsiniz.
Tek bir seansti
ve sesler sustu. Iste bu nedenle, bence, kanitlara dayanmaktadir.
Biliyorsunuz, mesele su ki bizler tanrilik meslegi yapiyoruz:
rahipler, doktorlar ve psikoterapistler.
Ve tanrilik meslegi egomla ilgilidir; her seyi ben bilirim
ve iyilesmeniz için neye ihtiyaciniz oldugunu size ben söylerim.
Su sekilde düsünecek, bu sekilde hareket edecek ve filanca ilaci alacaksinizdir.
Diyebilirim ki bizlerin yapmakta oldugu sey bunun tam tersidir.
Bizler, senin de dedigin gibi Roger, teshis etmek
analiz etmek ve ilaç vermiyoruz. Bunun yerine,
oturup arkamiza yaslaniyor ve söyle diyoruz:
"Tamam, neler oluyor?"
Ve bu, tanrilik meslegi degil.
Gezegen üstünde mucizevi hiç bir sey yoktur.
Mucize diye bir sey yoktur.
Bu...insanlar bunu, size bir sey satmaya kalktiklarinda kullanirlar.
Bu terapi isliyor.
Isledigini gördüm
ve sizinle çalisarak kanitlamaya her an hazirim.
Kendi pratisyenligimde kullanmamis ve kesinlikle dogru
oldugunu görmedigim hiç bir seyi
baskalarina ne söyledim ne de ögrettim.
Bunu kendime saklamiyorum.
Sokaklarda "Dünyayi kurtarabilirim!"
diye çigliklar atarak dolasmiyorum.
Sadece sunu söylüyorum: Yaptigim, budur.
Ise yarayacagini bildigim sey budur.
Isterseniz bunu size kanitlamaktan dolayi memnunluk duyarim.
Ama kanitlara kulak vermezseniz, hiç bir seyi ayiklayip kenara birakamazsiniz.
Ölümcül hastalik teshisi konulan insanlarin
regresyon terapisi ile bir süre çalistiktan sonra iyilestikleri
ve doktorlarin "anlasilan, yanlis teshis koymusuz" dedikleri vakalar biliyoruz.
Sanirim, çalismamiza devam etmeli ve isi oluruna birakmaliyiz.
Iki veya üç seansta sonuçlar alabileceginiz fikri
sanirim, geleneksel psikoterapistlere sok edici geliyor
çünkü psikoanalizin yarim yüzyili askin süresi boyunca
sorunu adeta ince ince yontarak yapilan terapinin
çok ama çok uzun zaman aldigini ve
sonuca yavas yavas varacagimizi düsünmeye kosullanmisiz.
Ancak bu çalisma, dogrudan çekirdege çok ama çok hizli gitmektedir;
ve elbette, direneceklerdir.
Psikoanalizin kendisine de uzun zaman boyunca bilimsel degil diye direnildi
ama simdi ayni insanlar, bilimi göz ardi edip kanitlara bakmayi reddediyorlar.
Bilimsel çevreler içinde
çokça dar görüslülük var.
Sör Isaac Newton'la ilgili güzel bir hikaye vardir;
18. yüzyilda bile
büyük bir fizikçi olarak kabul edilmis
ve fiziksel dünyaya bakmanin yepyeni bir yolunu ortaya çikarmistir
ama onun ayni zamanda astrolog ve simyaci
oldugu pek bilinmez.
Bu, özel alaniydi.
Genel kabul görmeyen bir konu oldugundan,
halk arasinda bundan söz etmezdi.
Ama anlasilan, kraliyet bilim akademisindeki bir toplantida
onun gizli çalismalarini duymus olan
genç bir entelektüel yanina yaklasir
-ve söyledigi sey, bence, küstahligin sahikasidir.
Neyse, yanina yaklasir ve söyle der:
"Ah profesör Newton!
Anladigima göre astroloji, simya
ve bu türden konulari inceliyorsunuz.
Böyle zeki ve entelektüel olan sizin gibi bir adam
vaktini nasil bu saçmaliklara harcar?"
Newton istifini bozmadan kisaca yanitlamis:
"Beyefendi, ben konulari inceledim ama sizin incelemediginiz çok açik!" // 7. BÖLÜM: EARTh Birligi & Regresyon Terapisinin Gelecegi
7. Bölüm: EARTH Birligi & Regresyon Terapisinin Gelecegi
Peki ya bu kadar çok insanla bu yolculuklara çikan
bu canli ve hevesli insan grubuna ne demeli?
Nasil bir araya gelip baglantiya geçmekteler?
Adina kisaca "EARTH" dedikleri bu uluslararasi
regresyon terapistleri birligi hakkinda ne düsünmeliyiz?
Ögrendim ki:
Avrupa'dan ve dünyanin dört bir yanindan
kayda deger sayida regresyon terapisti
EARTh adli birligi olusturmak üzere bir araya gelmisler.
Bu birlik, öncelikle
regresyon terapisi uygulamasi için
profesyonel standartlar gelistirmeyi hedefliyor.
Bu amacin bir parçasi olarak, bütün üyeler "mesleki ahlak kurallari" metnini imzalayip uymayi taahhüt ediyorlar.
terapistler arasindaki iletisimi saglamak ve sürdürmek amaciyla
EARTh hem terapistler hem de yasamlarindaki sorunlara yardim arayanlar için
bir internet platformu sunmakta.
Internet üzerinden, terapistler deneyimlerini paylasip
birbirleriyle mesleki meseleleri tartisarak
cografi mesafelerin üstesinden geliyorlar.
Arastirma da EARTh tarafindan üstlenilen görevlerin önemli bir parçasi;
dolayisiyla da destekleniyor.
Sanirim EARTh birligini,
2003'teki 1. Dünya Kongresinde baslattik.
Ilk toplanti 2006 yilinda, Frankfurt'ta yapildi
ve daha o zamandan, Avrupa disina tasip uluslararasi olmustuk
çünkü bazi ögretmenlerin; Roger Woolger'in Brezilya'daki
ve Hans TenDam'in Hindistan'daki ve Trisha'nin da Japonya'daki ögrencileri
ve daha pek çok ülkeden gelenler vardi.
Katilmak istiyorlar çünkü bu,
bilgi de alabildiginiz
ve neler yaptiginizi da gösterebildiginiz
ve meslektaslariniza bu konuda ne düsündüklerini de
sorabildiginiz bir forum.
EARTh mü? Size neler bildigimi anlatayim.
Geri kalani katlanip dürüldü kalkti
veya dürülüp katlanip gitme sürecinde.
Bence, bu insanlar bunu yaptiklari için çok cesurlar.
Ben bu konuda bahse bile girmezdim.
Bayiliyorum
çünkü pek çok farkli ülkeden o kadar çok insanla tanisiyoruz ki
ve bu çok heyecan verici...
çünkü bugün ögle yemeginde Atatürk'ten, Rumi'den
siirlerden ve bütün bunlarin Türkiye'deki kökeninden,
Orta Dogu'dan söz ediyorduk ve masada iki Türk vardi.
Dolayisiyla, elinizde, birlige katilmis bütün bu farkli ülkelerden
farkli kavramlar ve farkli var olma tarzlari var
...iste bu nedenle de bu içsel dünyanin bu yöntemlerle
nasil eylemde bulunduguna dair çok daha genis bir kavram mevcut.
Henüz yeterli sayida olmadiklari için
kendi ülkelerinde kendilerini yalniz hissedebilen
bu insanlari bir araya getirmek için basladik;
örnegin, Rusya'daki meslektasimiz,
yasadigi bölgede bunu yapan tek kisi.
Böylece, görüs alisverisi ve etkilesimi mümkün
kilmak için insanlari bir araya getirmeye basladik.
Alanin inter-sübjektif topluluguna ihtiyaç duyuyorsunuz;
Ben bir sey yapabilirim ve bir digeri bunu muhakeme edebilir
ve bana "Bunu niye böyle yaptin? Bunu niçin yaptin?" diye sorabilir.
Yapilarimizi, yöntemlerimizi karsilastiriyoruz
ve bu... yani EARTh aslinda, regresyon terapisi
uygulayan herkesi davet etme çabasidir;
ve ayni zamanda, birbirimizden ögreniyoruz
ve daha iyi egitimler olusturmak ve olusturdugunuz seyden
daha çok emin olmak için birbirimizi destekliyoruz
çünkü meslektaslariniz, bununla ilgili olarak neyi begenip
neyi begenmediklerini size çoktan söylemis oluyorlar.
Sanirim, EARTh'ün degeri hayli büyük ve su an tahmin
edebildigimden daha yaygin ve kapsamli olabilir.
Inanilmaz bir is çikartiyor;
ve umarim daha ve daha da büyüyecek ve daha çok insana ulasacak.
Bu konuda EARTh'ü kesinlikle destekliyorum.
Belirli bir an gelip insanlar bir terapist arayacaklar
ve meslektaslari tarafindan sinanmaya cesaret etmis
birine basvurmak isteyeceklerdir;
ve siz bir EARTh üyesi oldugunuzda,
bu en azindan, bilgilerinizin güncel oldugunu ve meselelerinizi
meslektaslarinizla paylasmaktan korkmadiginizi gösterir.
Yalnizca birbirimizi bulacagimiz bir zemin olmayip
ayrica, bir kalite isareti,
bir kalite araci da olmalidir.
Yani, EARTh çok daha fazlasinin baslangicidir.
Bu regresyon yaklasiminin geleceginin olup olmadigini merak ediyorum.
Uzmanlar bu konuda ne düsünüyorlar?
Biliyor olsalar bu yöntemi kullanacak olan
çok sayida insan var.
Aslinda, hala üç dilegim var:
arastirma, arastirma, arastirma.
Ve tabi ki iyi arastirma yapmak ve sonuçlari yayinlamak.
Evet, gerçekten ihtiyacimiz olan bu.
Olabildigince az reklamla,
böylece isimizi sakince yapabiliriz; sonuçlardan dolayi
zaten genisleyecektir.
Akademik psikologlarin
-kaba bir sey demeyeyim-
biraz olsun uyanmalarini
ve sunmak zorunda oldugumuz çok daha büyük bir dünyanin,
çok daha büyük bir resmin, bir terapinin oldugunu görmelerini dilerdim.
Sanirim, yalnizca akademik psikologlar degil,
Anglo-Sakson dünyadaki medyada da çok dar kafalilik var
ve medyaya etki edebilmek, akademik çevrelere ulasmak için
ve de bunun gezegen üstünde var olan
en etkili terapilerden biri oldugunu
ve bu dar fikirleri birakmamiz gerektigini
ve de canin, ruhun veya bilincin ne oldugunu göstermek için
gerçekten etkili halkla iliskilere ihtiyacimiz var.
Çok daha büyük bir resmi paylasmaliyiz.
Somut ve saglam bir tarzda, yavas büyümeli.
Çok hizli büyümemeli; simdi yapmakta oldugumuz gibi saglamca büyüyüp yayilmali.
Kalite. Ve ihtiyaç duyan pek çok insanin bizi,
bir regresyon terapistini nasil bulacagini bildigini umuyorum.
Dilegim budur. Öyle ihtiyaç var ki.
Bu, öyle güzel bir alan ki. Buna çok ihtiyaç var.
Evet, sanirim dilegim bu.
Öyle çok degisim olsun ki bir gün,
bildigimiz haliyle bizim terapimizin de sonu gelsin.
Bu bana eski bir sakayi hatirlatti;
birinin seks hakkinda söyledigi su sözü:
"Daha iyi bir seye kesfedilene dek yapmaya devam edecegim."
Daha iyi bir süreç kesfedilene dek ben de bunu yapmaya devam edecegim.
Kuskularim yatisti,
sorularimin pek çogu yanitlandi
öyleyse, içeriye dogru bu yolculuga basliyorum.
Cesaretimi, sorumlulugumu ve irademi yanima alip
Sorunlarimi çözmek, acilarimi dindirmek,
kendimi engellerden ve baglardan özgürlestirmek için
geçmisi sifalandirarak...
...gelecege adim atiyorum.
Çok daha iyi olacak...
...gelecege ilerleyelim.