Tip:
Highlight text to annotate it
X
.
Sanırım artık büyük resmi görebilir durumdayız, ve
ABD'deki yetkililerin niçin endişeli olduğunu anlayabiliyoruz.
.
Buraya birkaç bankanın bilançosunu çizdim.
.
Gördüğünüz gibi, bilançoları en basite indirgenmiş haliyle çizmeye çalıştım.
Her biri başka bir bankanın bilançosu,
ve hepsinin bilançosu birbirine benziyor.
.
.
.
.
Bilanço yapısını biliyorsunuz, sol tarafta aktifler yazılıyor,
pembe renkle çizdiğim bu bankanın varlıkları.
Mavi renkle işaretlediğim de bankanın borçları.
.
Örneğimizdeki bankanın 4 milyar $ borcu var.
Bilançosunun aktifinde ise iki kalem var,
2 milyar $'lık teminatlandırılmış borç yükümlülüğü yani CDO ve 3 milyar $lık diğer varlıklar.
Bence ABD'de yaşanan finansal krizin önemli sebeplerinden birisi
teminatlandırılmış borç yükümlülükleriydi, yani CDO'lar, bu videomuzda ağırlıkla bu konu üzerinde duracağız.
Biliyorsunuz bilançoda aktif toplamı ve pasif toplamı birbirine eşittir.
Bu bilançoda aktif toplamı 5 milyar $. Borçlar 4 milyar $ olduğuna göre, özkaynaklar da 1 milyar $.
.
Borçlar artı özkaynak eşittir pasif toplamı, bu da eşittir aktif toplamı.
.
.
Bilançolar birbirinin aynısı.
.
.
Bize kolaylık sağlaması için, bankacılık sistemindeki tüm
bankaların bilançolarının birbirinin aynısı olduğunu varsaydım.
Gerçek hayatta durum bu değil tabii.
Bilançoların benzer özellikleri olabilir, ama tamamen aynı bilançoya sahip olmazlar.
.
.
Her bankanın elinde bulunan CDO tutarı farklıdır.
.
Bazısı az, bazısı çok almış olabilir.
Bazı bankalar, bilançolarında yer alan CDO'ları değerlerken
diğer bankalardan daha konservatif davranıyor olabilir..
Biz gene basite indirgemeye çalışalım,
bilançolarında bulunan CDO'ların defter değeri ile muhasebeleştirilmiş olduğunu
düşünelim.
Bilançolarındaki CDO tutarı, özkaynaklarından daha yüksek,
bu şekilde yazmamın bir sebebi var.
Bilançolarında yer alan CDO'ların özkaynaklarından yüksek olması,
bizi başka bir soruya yönlendirecek: Bu bankaların problemi likidite darboğazı mı
yoksa ödeme kabiliyetlerinde mi problem var?.
Eğer bu aktiflerin 3 milyar $ değerinde olduğuna ve
bu borçların 4 milyar $ değerinde olduğuna inanıyorsanız,
problemin nakit akışı mı ödeme güçlüğü mü olduğu sorusunun cevabı
bunların değerinin 2 milyar $ olup olmadığıyla bağlantılı hale geliyor.
.
Eğer bunların değeri 2 milyar $ ise,
özkaynaklar 1 milyar $'dır.
Eğer bunların değeri 1,5 milyar $ ise, ki bu iyimser bir tahmin,
hala 0,5 milyar $ özkaynağınız vardır.
.
Yani hala ödeme gücünüz var.
Ödeme gücü var, bu durumda teorik olarak,
borçlarının vadesi geldiğinde başka bir yerden kredi
alarak geçici likidite sıkışıklığını atlatabilirler.
.
Belki gelecekte aktiflerindeki bazı varlıkları satabilirler
ve hala özkaynakları pozitif olur.
Şimdi geliyoruz bankaların bilançolarında yer alan bu
teminatlandırılmış borç yükümlülüklerinin, yani CDO'ların gerçek değerinin ne olduğuna.
Gerçek değer nedir?
İnsanoğlu, bu sorunun cevabını vermek için
piyasaları, pazarı oluşturmuş.
Günümüzde bir şeyin gerçek değeri,
piyasadaki fiyatıyla belirleniyor.
Eğer bunların gerçek değeri 1 milyar $ veya daha azsa,
o zaman neler olur düşünelim.
Diyelim ki bunların değeri yoksa,
bu durumda 3 milyar $'lık aktifimiz, 4 milyar $'lık borcumuz olur
ve özkaynak negatiftir.
Bu şirket değersizdir.
Bu şirkete daha fazla kredi vermek,
parayı boşa harcamak olurdu.
Dipsiz kuyuya para atmak deyimini hatırladım birden.
Bu şirketten alacakları olanlar muhtemelen
paralarını geri alamayacaklar.
Özellikle de kreditörler arasında öncelikli ödeme sıralaması varsa,
ve parasını en son geri alacak olan gruptaysanız,
bu şirket iflas ettiğinde paranızı geri alma ihtimaliniz hiç yok.
.
.
Şimdi büyük resmi görmeye çalışalım.
Büyük resme bakalım, eğer bu durum sadece bir tek
banka için geçerli olsaydı bunu çok önemsemeyebilirdik.
.
.
.
Bu problem bir tek banka için geçerli olsaydı, son on yıllık dönemde CDO işlemlerinden elde ettikleri
karın bir kısmını geri veriyorlar, bırakınız biraz da zarar etsinler bile diyebilirdik.
.
Ancak konu sistematik riske geliyor,
bu videoda özellikle bu konu üzerinde durmak istiyorum.
Burada 4 milyar $ borç var,
bunun önemli kısmı diğer bankalardan kullandıkları krediler olabilir.
.
Bu bankanın bilançosunun pasifinde başka bankadan kullandığı kredi olduğuna göre,
bu kredi başka bir bankanın bilançosunun aktifinde de alacak olarak gözüküyor olmalı.
Örneğimizdeki bankalardan bunun ismi A Bankası ve bunun ismi de B bankası olsun.
Diyelim ki bunun 1 milyar $'lık kısmı,
B bankasından almış oldukları kredi olsun.
Bu durumda, krediyi veren B bankasının bilançosunun aktiflerinde
aynı rakamı A bankasından alacaklar olarak göreceğiz.
.
.
Vermiş oldukları bu kredi, B bankasının aktifleri arasında.
Borçların birisi B bankasından alınmış olan kredi.
.
.
.
Banka B'nin parası vardı, Banka A ya kredi olarak verdi,
nakit buraya geldi.
B bankasının bilançosunun aktifinde, A Bankası'na vermiş oldukları kredi alacaklar arasında gözüküyor.
Burada da B bankasından alınmış olan kredi pasifte borçlar kaleminin altında gözüküyor.
B bankasından kullandıkları krediyi, aldıkları bu parayı
başka bir bankaya kredi olarak kullandırmış olabilirler. Diyelim ki C bankasına kredi vermiş olsunlar..
Sanırım ne kadar birbirleriyle bağlantılı olabileceklerini kavramaya başladınız.
Diyelim ki A Bankası'nın bilançosunun aktifinde yer alan
bu 3 milyar $, c Bankası'na verdikleri kredi olsun.
.
Bu kredi, C Bankası'nın bilançosunun pasifinde
A Bankası'ndan kullanılmış olan kredi olarak gözükecek.
C'nin bilançosunda, A Bankası'na 1 milyar $ borç.
A'nın bilançosunda da C'den 1 milyar $ alacak.
Bir de B'ye 1 milyar $ borç var.
Bu örneği tekrarlamaya devam edebiliriz.
Birbirini tamamlayan, takip eden hareketler gibi düşünebilirsiniz.
Belki Banka B de başka bir bankadan kredi kullanmış olabilir.
Şimdi işleri iyice karıştıracak bir kredi daha ekleyelim örneğimize,
.
B Bankası da C Bankası'ndan kredi kullanmış olsun.
.
C Bankası'nın bilançosunun aktifinde
B Bankası'na kullandırmış olduğu kredi yer alacak.
.
.
Evet, şimdi durum enteresan.
Diyelim, Banka B'nin Banka A'ya verdiği
kredinin vadesi geldi.
.
.
Diyelim ki bu bankanın verdiği kredilerin henüz vadesi gelmemiş.
.
.
Bu kredilerin vadesi henüz gelmediği için,
Banka A bu kredilerden nakit girişi sağlayamıyor.
Diyelim bu 4 milyar $'lık kredinin vadesi geldi.
Buradakilerin hiç birisini satamıyorlar.
Banka A'nın bir şekilde 1 milyar $ bulup, Banka B'deki kredi borcunu kapatması gerekiyor.
Durum böyle.
Örneğimizde burada yer alan varlıklarını likide edemediklerini
söylemiştik.
Burada da CDO'ları var.
Burada birkaç tane farklı konu var.
Eğer konunun likidite sıkışıklığı olduğunu düşünüyorsanız,
bilançoda 2 milyar $ değerle gösterilen bu varlıkların
gerçek değerinin de 2 milyar $ olduğunu, sadece bunların likide edilemediğini yani satılamadığını düşünüyor olmalısınız.
Satılamıyorlar, zira kimse onları satın almak istemiyor.
.
Gerçek değer nedir sorusunu hatırlayalım, eğer hiç kimse satın almak istemiyorsa yani piyasada
alıcı yoksa bunların değersiz olduğunu söyleyebilir miyim?
A Bankası da hiç kimse satın almak istemediği için satamadım ve likidite sıkıntısı çekiyorum,
ama bunların değeri 2 milyar $ diyor.
Yapabilecekleri şu, birisinden kredi alacaklar.
Belki de bu varlıkları teminat olarak FED'e verirler ve
karşılığında FED'den 1 milyar $ kredi kullanırlar.
Burada durup şunu da belirteyim, anlattıklarımız ABD piyasalarındaki uygulamalar. Aslında bu finansal uygulamaların çoğu uluslararası geçerli, ancak gene de kanunlar, mevzuat, düzenleyici kurumların öngördüğü uygulamalar, kısacası kurallar diyelim,.. bazen bir ülkeden diğerine değişiklik gösterebiliyor.
Fed'den 1 milyar $ kredi kullanırlar ve B Bankası'na olan borçlarını öderler.
Ancak bunu yapma şansları yok.
Sanırım FED bu CDO'ların teminat olarak yeterince sağlam olduğunu
düşünmüyor olmalı ki,
bunları teminat olarak kabul edip kredi açmıyor.
.
Diğer bir çıkış yolu, yeni sermaye bulmak olabilir, yani
özkaynaklarını artırabilmek için, diğer devletlerin yatırım fonları ile görüşüyor olabilrler.
Bu konuya başka videolarımızda değimiştik.
Başka bir devletin yatırım fonu gelecek, nakit yatırarak
ortak olacak.
Diyelim ki bu şirketin eskiden 500 milyon adet hisse senedi vardı,
2 milyar adet hisse senedi daha ihraç edecekler ve bu yeni hisse senetlerini nakit karşılığı satacaklar.
Yatırım fonu yeni ihraç edilen 2 milyar adet hisse senedini satın aldığında, bu şirketin %80'ine sahip olacak.
.
.
Diyelim ki şirketin %80'lik kısmı için 2 milyar $ ödemiş olsunlar,
bu yeni kaynak sayesinde kredi borçlarını ödeyebilecekler.
Diyelim ki yabancı devlet fonlarına da satamıyor olsunlar,
bu fonların eskiden bankalardan ağzı yanmış
ve artık bu sektörde yatırım yapmak istemiyorlar diye düşünelim örneğimizde.
Yeni kredi bulamadılar. Özkaynaklarını artıracak yeni ortak alamadılar. Bu durumda ne olacak?
Bu durumda neler olabileceğini daha önce öğrenmiştik.
.
.
.
Bu durumda şirket iflasa doğru gider.
Lehman Brothers firmasında yaşananlar bu örneğimize benziyordu,
ve sonunda iflas etti.
.
Firmayı satın alacak kimseyi bulamadılar,
yeni kredi bulamadılar,.
ve iflas ettiler.
.
.
.
.
.
.
Eğer sistemdeki bankalardan birisi iflas ederse,
ilginç gelişmeler yaşanıyor.
B Bankası da bilançosundaki CDO'lar dolayısıyla endişeli.
.
C Bankası'ndan kullandıkları kredinin vadesi geldiğinde
olacaklardan da endişeliler.
Zira şimdi kendilerinin A Bankası'na yaptıklarını,
kredilerini ödemeleri gerektiği gün diğer bankalar B Bankası'na yapacak.
.
Burada yeni bir problem daha var.
Bu kredi A Bankası'na geri ödenmiyor.
.
Kim bilebilirdi ki?
A Bankası iflas ediyor.
İflas edince, bunların hiçbir değerinin olmadığını anlıyoruz.
Bunların değeri olmayınca, hiçbir şey alamıyoruz,
veya çok az bir şey geri alabiliyoruz.
.
.
Bunun değerinin 1 milyar $ olduğunu düşünüyordum,
belki bunu 0,5 milyar $'a indirmem gerekecek.
Artık iki problemim var.
Bu kredi geri ödenmiyor.
Banka A iflas etti.
Eğer bu kredimin bir kısmını olsun geri alabilmek istiyorsam,
A Bankası'nın varlıklarının likide edilmesini beklemem gerekecek.
.
Yani buradaki varlık, aslında donuk kredi.
.
A Bankası'na verdiğim bu kredi, benim olduğunu düşündüğüm değerde değil.
.
Bir de bilançomda bu CDO'lar var.
D Bankası'na verdiğim kredi vardı,
diyelim ki D Bankası da battı,
orada da donuk bir kredim var..
.
.
Kredi geri ödemelerinde de problemler yaşandı,
ancak işin özündeki problemin teminatlandırılmış kredi yükümlülüklerinden kaynakladığını düşünüyorum.
Eğer A bankası bilançosundaki CDO'ları
2 milyar $'a satabilseydi, bu zincirleme etki oluşmayacaktı.
Lehman Brothers firmasında yaşananlar,
bu zincirleme etkiyi tetikledi.
C Bankası'nın da ne kadar endişelenmeye başladığını tahmin edebilirsiniz,
CDO'lar var, ayrıca Banka B'deki donuk alacaklar.
.
.
.
.
.
Sistemdeki bütün bankalar korkmaya ve daha tedbirli olmaya başlıyorlar.
Diğer bankalara kredi vermemeye başlıyorlar.
.
Topladıkları nakitin üstünde oturuyorlar,
ve kredi kullandırmaktan imtina ediyorlar.
Olası sıkıntılardan korunmak için, ellerinde nakit olmasını
tercih ediyorlar.
Bankalar arasındaki kredi işlemleri duruyor.
Herkes verdiği kredileri geri almaya çalışıyor,
ve hiç kimse yeni kredi vermek istemiyor. FED'in çözmeye çalıştığı temel sıkıntılardan birisi işte tam da bu durum.
ABD'deki finansal sistemde yaşanan durumu oldukça basite indirgeyerek anlatmaya çalıştık.
Umarım bu anlattıklarımız, finansal krizi biraz daha detaylı anlayabilmek için yararlı olmuştur.
Bir sonraki videoda görüşmek üzere hoşça kalın.
.
.
.