Tip:
Highlight text to annotate it
X
Agnes Gereb, Budapeşte Arnavutluk Mayıs 2012
18 ay önce One World Birth (Tek Dünya Doğum) için bir film çekmeye başladık.
Fransa’da Strazburg’daydık ve bir ebeden bahsedildiğini duyduk
Arnavutluk’ta tutuklanıp hapsedilen bir ebe.
Bu ebenin adı Agnes Gereb’di.
Agnes Gereb’i sevgi ile anıyorum.
Agi’nin benim kahramanım olduğunu söyleyebilirim.
Agnes Gereb tanıdığım en harika insandır.
O kesinlikle bir öncüdür.
Onun yaptığı şey gerçekten çok önemli.
Benim adıma mücadele verdiğini hissediyorum.
Benim çocuğum için mücadele veriyor.
O hepimiz için mücadele veriyor.
O Jean D’arc gibi.
O büyük bir savaşçı.
Çok şey yaptı.
Bu 22 yıl boyunca bizim için
anneler için yaptıkları
çok güzel şeyler ve
beni duygulandırıyor.
Agnes'in ev hapsi ve tutukluluğunun 500 üncü günü.
Agnes Arnavutluk’ta, Budapeşte’de yaşayan bir ebe’dir.
Şimdiye kadar evde 3,000 doğum gerçekleştirmiş
ve yıllarca Arnavut kadınlara nerede ve nasıl
doğum yapacaklarını seçme özgürlüklerini kullanmalarında yardımcı olmuştur.
Ve bu yüzden de yıllar önce
evde doğumu yasaklayan ve kadınların haklarını göz ardı edip, inatla evde doğumu yasallaştırmayan Arnavutluk kurumları tarafından zulüm görmüştür.
Bunun sonucu olarak da Agnes, evde doğum yapan kadınlara yardımcı olmaktan dolayı yasal olarak yargılanmıştır.
Bütün ülkeler, evde doğum yapmayı seçen anne ve ebeveynleri
ve bu insanlara evde doğum için yardım etmeye meyilli
ebe ve doktorları rahat bırakmalılar.
Dünyanın her yerinde kurban edilen, hapse atılan, cezalandırılan ebeler var.
Evet, genel olarak ebelere karşı yürütülen bir cadı avı var.
Agi Konyve – bu kitabın benim için olduğu anlamına geliyor.
Bu hapisanede elime geçti.
Ve çok duygulandım çünkü...
bunlar benimle doğum yapmış kadınlardan gelen mektuplar
ve resimler...
Agnes ile tanışmış ve Budapeşte Temyiz Mahkemesinin kararını dinlemiş, Britanya’lı bir avukat olarak
Avrupa Birliği üyesi bir ülkenin kendi vatandaşlarından birine
bu kadar adaletsizce ve kötü bir şekilde davranmasından dolayı şok oldum ve dehşete düştüm.
Ona bu şekilde davrandıkları için çok kızgınım.
Ona bu şekilde davrandıkları için çok üzgünüm.
Ama önünde sonunda, Arnavutluk’ta adalete kavuşacağı konusunda da çok ümitliyim.
Sadece bunun insana yakışır bir şekilde biran önce olmasını bekliyorum.
Agnes’ın hikayesinde bizi cezbeden şey ve bu filmin şimdi yapılmak zorunda olmasının sebebi
onun yaşadıklarının bugün, doğumla ilgili yaşanan en kötü şeylerin somut bir örneği olmasıdır.
Biz günüzmüzde doğum yapmakla ilgili belgesel bir film yapıyoruz.
Bu belgesel doğumun, korkunun ortaya çıkardığı, güçlü kurumsallaşmış bir sistem tarafından nasıl çalındığı hakkında bir film.
Doğası gereği doğum yapmanın tehlikeli olduğu ve bu yüzden modern teknoloji tarafından kontrol edilmesi gerektiğine inanan bir sistem.
Bir çocuk doğurmanın ritminin,şu anda etrafımızda bulunan hastane ortamı ve hastane yoğunluğu ile uyuşan hiç bir tarafı yoktur.
Fakat buna rağmen biz ne yapıyoruz? Bütün kadınlara hastanede doğum yapmalarını tavsiye ediyoruz.
Konunun güvenlikle hiçbir alakası yok.
Konu tamamen güçle ilgili birşey.
Hastaneler gibi büyük kurumların gücü ve bütün tıp sistemi devreye giriyor
ve işte bu yüzden bu insan hakları ile ilgili bir konudur.
Doğumu, kar getiren bir endüstri haline getirdik.
Ve ortada ne kadar fazla korku varsa, o kadar fazla aç gözlülük ve cehalet de büyütülüyor.
Ve, korku, aç gözlülük ve cehalati bir araya getirdiğinizde ortaya çok tehilkeli bir kombinasyon çıkıyor.
Bu korku, konuşmaların içine dahil ediliyor
ve bunu yapan kişi belkide başka bir sebepten dolayı bu şekilde davranıyor;
ya kendi hakkında dava açılmasından ya da başka sonuçlardan korkuyor
ya meslektaşlarının söyleyeceği şeylerden çekiniyor ya da buna benzer şeylerden.
Fakat onlar ilgiyi hastalarına yönelttiklerinde, hastalarının belkide yapılmasını istemediği şeyleri yapmalarına sebep oluyor.
Büyük çoğunluk, benim ‘teknokratik’ tıp modeli adını verdiğim modeli uyguluyor.
Burada yapılan, insan bedenine bir makineymiş gibi yaklaşılması ve doğumun da işlevsiz mekanik bir süreç olarak görülmesidir.
ve sadece bebeği dışarı çıkarmak için kitapta yazılan her müdaheleyi kullanırsınız çünkü doğumun normal fizyolojisine güvenmezsiniz.
Sonuç olarak doktorlar kadınları kendi bedenlerine güvenmeleri veya bebeklerine güvenmeleri veya doğum sürecine güvenmeleri konusunda cesaretlendirmezler.
Çünkü doktorlar kendileri bunlara güvenmezler.
Bütün bu müdaheleler aslında, daha yüksek sezeryan ya da forsep ve vakum kullanımı gibi yüksek müdaheleli vajinal doğumların
oranlarının artmasına katkıda bulunuyor.
Bunlar sadece, bedenlerinin yapmaları gereken şeyi yapmalarına izin vermediğimiz için oluyor.
Hiç bir sorunu olamayan sağlıklı bir kadın hastaneye geliyor
ve sadece doğumun fizyolojisine saygı duyulmadığı için
ard arda bir sürü sorun ortaya çıkıyor
ve bu kadın hiç gerekmediği halde sezeryan oluyor.
Kadınlar yaşamak istedileri doğum tecrübesini aramalılar.
Eğer bu araştırmayı yapmazlarsa genellikle, Obstetrik ve Jinekolojik işlerin
onlara dayatacağı doğum tecrübesini yaşarlar.
Toplumumuz kadınların yaşadığı bu inanılmayacak kadar gülünç olaydan neredeyse bihaber.
Bu kadınlara acı çektirmektir.
Bu kadınları taciz etmekten beter bir şeydir.
Bu film aynı zamanda dünyanın dört bir köşesinde yükselen bir hareket hakkında yapılan bir filmdir.
Doğumu geri almaya kararlı bir hareket.
"Biz kimiz?"
"Benim ebem nerede?"
"Ve biz ne istiyoruz?"
"Herkese ayrıcalık"
"Haydi!"
"Benim Ebem nerede? Herkese ayrıcalık"
" Benim Ebem nerede? Herkese ayrıcalık "
" Benim Ebem nerede? Herkese ayrıcalık "
Kesinlikle çıkarmaya çalıştığımız gürültüyü çıkardık ve mesajımızı ilettik.
Şehrimizde yaşayanlara neler olduğunu anlatıyoruz ve
bütün bu kadınlar ve çocuklar şu anda hastanelerde olup bitenlerden dolayı üzüntü duyuyorlar.
Bence bu inanılmaz. Aldığımız tepkiler,
kalabalıktan, yanımızdan geçen arabalardan. Bu harika.
Umut var.
Bu durumu sorgulayan daha fazla kadın var.
Sanırım bir geriye dönüş olacak.
Kadınların kendi seslerini bulmaları lazım.
Ve bu, dünyanın dört bir yanında olabilir.
Sesimizi duyurmanın zamanı geldi.
Şimdi harekete geçmenin tam zamanı.
İşte dikkat çekmek için ve o sesi büyük,
güçlü bir ses haline getirebilmek için yapmanız gereken şey bu
Artan bu aktivite ve kadınların gitikçe yükselen bağlılığı ile,
doğum yapma hakkını geri alacaklarına dair
kanıtlar çıkıyor sürekli karşıma.
Aslında bunun için savaşmamız gerekmemeli.
Bu, bizim hakkımız olan birşey olmalı.
İşte bu kadar basit!
Hepimiz kadınların çocuk doğurma hakkı için bir araya gelip çabalamalıyız
çünkü bu hak gereğinden çok uzun zamandan beri elimizden alınmış bulunuyor.
Ve tam da şu anda harekete geçmemiz
ve doğal doğumu savunup mücadele vermemiz ve gereken yerde mücadeleye başlamamız şart.
Bu anı yakalayıp doğum tecrübesini ve doğumla ilgili herşeyi iyileştirmek için
herkesi bu olaya dahil edelim .
Doğum yapmak bize acı çektiren bir olay değil,
bizim aktif olarak yaşadığımız ve sevindiğimiz bir şeydir.
Bir sonraki adımımız
Yardımıza iki şekilde ihtiyacımız var.
Öncelikle, bu filmi tamamlayabilmek için gerekli parayı biraraya getirmemiz gerekiyor
ve ikinci olarak da, bu filmi dağıtmak için yardımınıza ihtiyacımız var.
Dünyanın dört bir yanına şok dalgaları yayacak bir film yapmamız gerekiyor.
Fakat en güçlü etkiyi elde edebilmemiz için bu filmin ücretsiz olması gerekiyor.
İşte bu yüzden hemen yardımınıza ihtiyacımız var.
Bu filmin mümkün olan en fazla seyirciye ulaşabilmesi için sizin yardımınıza ihtiyacımız var.
İşte bu yüzden sizin de dahil olduğunuz bir planımız var.
Bu yaz, dünyanın dört bir yanında aynı anda 1000 prömiyer izlenmesini hedefliyoruz ve sizin de bunların arasında olmanızı istiyoruz.
Biz bu filmi yapmak için çok istekliyiz.
Doğum hakkında yaptığımız ve belkide yapacağımız en önemli film bu
Ve bizi bitiş çizgisine ulasştırması için sadece son bir yardıma ihtiyacımız var.
Böylece, beraberce doğum hakkımızı geri alacağız.
One World Birth'ün bu çok önemli filmi insanları ateşleyecek,
onları doğum hakkında hırslı yapacak, doğum üzerine ve
kadınların bedenleri üzerindeki kontrolü geri almaları hakkında konuşmalarını sağlayacak
Bu konu, şu anda insan hakları konusunda en önemli meseledir
ve One World Birth tam da bu konuya parmak basıyor.
Lütfen oneworldbirth.net adresinde kampanyamıza destek verin.
Doğum’u kurtarın, dünyayı değiştirin