Tip:
Highlight text to annotate it
X
Sizi, bizim katımıza ne mallarınız yakınlaştırabilir, ne evladınız, ancak kim inanır ve iyi işlerde
bulunursa o, yaklaşır bize ve işte onlar,
öyle kişilerdir ki onlaradır yaptıklarına karşılık katkat mükafat ve onlardır yüce
derecelerde emniyet içinde olanlar.
Ve onlar ki delillerimizi boşa çıkarmaya uğraşırlar, onlardır, azapta
hazır bulundurulanlar.
De ki: Şüphe yok ki Rabbim, kullarından dilediğinin rızkını bollaştırır, dilediğininse
daraltır ve hayır
için herhangi bir şey harcarsanız derhal onun karşılığını verir ve odur rızık verenlerin
en hayırlısı.
Ve o gün, hepinizi toplar da sonra meleklere,
bunlar mı der, size tapıyorlardı?
Melekler, tenzih ederiz seni derler,
sensin bizim sahibimiz ve yardımcımız,
onlar değil. Hayır, onlar, cinlere kulluk ediyorlardı, çoğu, onlara inanıyordu.
İşte bugün birbirinize ne bir faydanız dokunabilir,
ne bir zararınız ve zulmedenlere, tadın yalanladığınız ateşin azabını deriz.
Onlara, apaçık ayetlerimizi okuduğun zaman bu adam derler,
sizi atalarınızın kulluk ettiği şeylerden vazgeçirmek isteyen birisi ancak ve bu derler,
uydurulmuş düzme bir şey ancak ve kafir olanlar,
onlara gerçeğe ait bir şey geldi mi, bu derler, apaçık bir büyü ancak.
Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı ve bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile nail
olamadılar, öyle olduğu halde yalanladılar da ceza ve azabım, nasıl gelip çattı,
helak etti onları.
De ki: Ben size tek bir öğüt vermedeyim ancak: İkişerikişer, tekerteker kalkın da sonra bir
düşünün ki sizinle konuşanda deliliğe ait bir emare bile yok; o, ancak ve ancak, şiddetli
bir azaptan önce sizi korkutan biri.
De ki: Sizden bir ücret, bir mükafat da istemiyorum, sizin olsun o.
Benim ecrim, ancak Tanrı'a ait ve o, her şeye tanık.
De ki: Şüphe yok ki Rabbim, gerçeği yerine getirir, gizli şeyleri de
en iyi ve adamakıllı bilir.
De ki: Gerçek geldi ve boş şey gitti, ne bir daha zuhur eder, ne de yeniden ve tekrar gelir.
Ve dehşetli bir korkuya kapıldıkları ve hiçbirinin kurtulamayıp en yakın bir yerde azaba uğratıldıkları gün,
bir görsen onları.
Ve diyecekler ki: İnandık ona,
fakat bu uzak bir yerde nereden imana kavuşacaklar, ondan faydalanacaklar?
Ve gerçekten de önce ona kafir olmuşlardı ve uzak bir yerdeyken gizli şeye dair dillerine geleni
söylüyorlardı.
Onlarla dileyip arzuladıkları şeylerin arasına bir engeldir çekildi artık,
nitekim daha önce onların yolunu tutanlara da böyle olmuştu;
şüphe yok ki onlar, tereddüt içindeydiler, şüpheye düşmüşlerdi.