Tip:
Highlight text to annotate it
X
THREE SEASONS
Sen Kien An olmalısın.
Evet.
Beni takip et.
Eşyalarınız burada.
Çok yüksek tavsiyeler sayesinde buradasın.
Umarım beni mahcup etmezsin.
Etmem Efendim.
Kurallarımız çok katıdır.
Onlara riayet etmen çok önemli.
Öğretmen Dao'nun affı yoktur.
Kampana her sabah erkenden çalar.
Çiçekler toplanacak ve şehirde satılmak üzere derlenecek.
Öğretmen Dao çiçekleriyle iftihar eder.
Müşteriler çiçekleriyle gurur duyar.
Thus, Sen de onun çiçekleriyle gurur duymalısın.
Evet.
Başka şeyler düşünmeye çalışma.
Tapınak dikkatini dağıtmasın.
Meşgul olman önemlidir.
Kısa bir süre sonra orayı unutursun.
Orası metruk gibi.
Orası öğretmenin evi. Yıllardır oradan ayrılmadı.
Aslında hiçbirimiz onu görmedik.
Yaşlı bir kadın senelerce evvel ruhunun onu terk ettiğini söylüyor.
Bir lotus çiçeği için en güzel yer bu göl mü?
Yeşil yapraklar, beyaz çiçekler?
Yeşil yapraklar, beyaz çiçekler, sarı orta.
Sarı orta...
...beyaz çiçekler, yeşil yapraklar.
Çamurun yakınında olan çamur kokar nihayet.
Bir kadının kaderi damdan
derin göletlere düşen...
...bir yağmur damlası gibidir.
Benim için satın alır mısınız? Chewing gum... sigara?
Hai, Bütün sabah bekledim. Yağı getirdin mi?
Evet, kolun çok mu ağrıyor, ha?
kolum değilse bile, arkam.
Aynısından ben de var.
Hai, belki bugün benimle ağız dalaşına bir son verirsin.
Şimdi ne var ki?
Oradaki oteli görüyor musun?
Ne olmuş ona?
Burada Minh'le bahse girdim...
Orada çeşit çeşit parfümlü havlular, oda spreyleri kullanılıyor.
Ee ne olmuş?
Hiç kokuya dikkat etmez misin?
Oradan aldığımız herkes güzel kokuyor.
O paranın kokusundan bahsediyor.
Para neredeyse kokusu da oradadır.
Paranın ne önemi var! Paranın ne önemi var!
İşe ihtiyacımız yok...
...şu en ucuz odaların bir aylık ücretini...
...güç bela karşılayabiliyoruz.
Dört yıldızlı, beş yıldızlı...
...onlar beni bin yıldızlı lüksüme uymaz.
Neymiş senin bin yıldızlı lüksün?
Yatağımdan, binlerce yıldız görüyorum. Dam yok, sadece binlerce yıldız.
En azından bir yatağın var.
O eski kitabı mı okuyorsun?
Kesinlikle çok inatçısın.
Onu tamir etmedin mi?
Bir gün başına iş açacak.
Buraya geri dön!
Bir bineğe ihtiyacım var! Gidelim!
Çok sıkıydı.
Ne oldu ki?
Sadece yola bak.
Soru sorma.
Marquis Hotel'de indir.
Kahretsin, rujum dağılmış.
Kimsenin beni eve bırakmayacağını bilmeliydiler.
Yüzlerindeki ifadeyi görmek harikaydı.
Çabuk getirdiğin için teşekkürler.
Bekleyeyim mi?
Hayır, biraz uzun sürer.
Ziyanı yok.
Birkaç saat sürer. Başka bir sürücü çağıracağım.
Taze beyaz lotuslar!
Taze beyaz lotuslar!
Taze beyaz lotuslar!
Bekle bir dakika...
Harika, beyaz lotuslar gelmiş.
Sen yeni olmalısın.
Daha önce seni hiç görmemiştim.
Evet Efendim. Bu hafta başladım.
Bunlar öğretmeninin sattığı harika lotuslar.
Bir deste alabilir miyim?
Harika kokuyor.
Çok güzel... Ne kadar?
5,000
Teşekkür ederim.
Taze beyaz lotuslar!
Yine sen. Niye buradasın?
Taşıyıcınız olarak buradayım.
Sana beklememeni söylemiştim.
Ziyanı yok.
Çok para beklemiyorsun değil mi?
Ben kesinlikle sadece sizin sürücülüğünüzü yaptım.
Pekâlâ. Beni İkinci Bölge'ye götür.
Yarın Majestic'te çalışacağım.
Orada zengin müşteriler var.
Bir kadına nasıl davranılacağını biliyorlar.
Bu ucuz zibidiler yüzünden çok yoruldum.
Bir sigaran var mı? Bir sigaran var mı?
Hayır.
Lanet olası hava sigara içmek için çok sıcak.
İsteseydim şimdi çok hoş bir odada olabilirdim.
Geceler boyunca. Düşünemiyorum bile…
Bazen geniş bir yatakta uykuya dalmak istiyorum...
...ve ben uyanıncaya kadar klimanın çalışmasını
Onların orada bütün yaptıkları bundan ibaret.
Şimdi bir içki alabilirdim. Sanırım sen içmiyorsun.
Hayır.
Öyleyse ne yapıyorsun?
Sigara içmiyorsun, içki içmiyorsun... Güzel kızları beklemek dışında
başka ne yapıyorsun?
Lanet olsun! Bir karartma daha olmasın!
Bu hafta üçüncü defa oluyor.
Bunun gibi sıcak gecelerden nefret ediyorum.
Mesele nedir?
Kime sinirlendin?
Onu eve bırakıyorum.
Pekâlâ. O yalan söylüyor.
Bırakın gitsinler!
Bloğumuz karartmalar esnasında güvenli değildir.
Bazı sokaklar daha da berbat halde.
Sokak lambasının orada dur.
Sarı orta, beyaz çiçek, yeşil yapraklar.
Çamurun yakınında olan çamur kokar nihayet.
Bir kadının kaderi, damdan...
...derin göletlere düşen
yağmur damlası gibidir...
...kimi dipsiz göllere düşen.
Herkes bilebilir mi kaç tane sap olduğunu...
...zengin bir tarlada?
Bir nehirde kaç kıvrım vardır? kaç katman vardır bir bulutta?
Herkes süpürebilir mi bir ormanın yapraklarını?
ve söyler rüzgâr daha fazla sarsmadan ağaçları
Bir ipek böceğinin kaç yaprak yemek zorunda olduğunu...
...maziden rengârenk bir elbise yapmak için.
Ne kadar yağmur yağmalı gökten...
Seni üzmelerine izin verme
Yıllardır yaşlı kadınlar söylemiştir şarkıları.
Onlar senin tahmin ettiğinden daha uzun süredir buradalar.
Bilmiyordum.
Nasıl bilebilirdin ki?
Hadi işe gidelim.
Bay Huy işini eksik yapan Öğretmen Dao'ya fena bakıyor...
...böylece onu ağır bir şekilde cezalandırıyor.
Bunca yıl sonra olanları aklım almıyor.
Senin bu konuda hiçbir fikrin yok.
Ceviz torbasını bana atsana!
Ben köşemizin otelin yanındaki...
...yeni yerine geçeceği günü bekliyorum.
Çok kalabalık, onunla yaşamak zorundayız.
Umarım o gün geldiğinde etrafta müşteri bekleyen bir sürücü olmam.
Bana bir şeyler anlat.
Hiç oradaki Amerikalıyı gördün mü?
Ben onu izledim. Günlerdir orada öylece oturuyor.
Sadece o ve sigaraları...
Günlerdir?
Günlerdir?
O haftalardır oradaymış. Bana otelden biri söyledi.
Bütün gün orada oturup sigara içiyor.
Sadece onun karşısından...
...dikkatle o restorana bakıyor
Pek çok Amerikalı bu caddeyi kullanıyor.
Bahse girerim onu bilmiyorsun.
Orası bir G.I. Bar olarak kullanılıyor.
Geçen hafta kasaba etrafında onu dolaştırdım
...Bir fotoğraftaki genç bir kadını aradık. Zannımca herif keçileri kaçırmış.
Hadi gel köşemize gidip çocuklara katılalım.
Kien An
Kalk giyin.
Öğretmen Dao seni görmek istiyor.
Geldiğin için teşekkür ederim.
Korkacak bir şey yok.
Basit bir isteğim var.
Bugün öğlenden sonra söylediğin şarkıyı...
...nerede öğrendiğini bana söyler misin?
Annemden öğrendim.
Ben çocukken o bana şarkı söylerdi.
Ben şarkı söylemeni istiyorum.
Bilmiyorum.
Sen buraya niye getirildiğini anlamadın.
Bugün öğlenden sonraki şarkıyı...
Onu söylemeni istiyorum.
Kimse bilebilir mi...
zengin bir tarlada kaç tane sap olduğunu?
Kaç kıvrım olduğunu bir nehirde?
Kaç katman olduğunu bir Muson bulutunda?
Herkes süpürebilir mi...
...bir ormanın yapraklarını?
Söyleyin, rüzgâr sarsm...
Satın alın, satın alın?
Ne kadar?
Bu tarafa.
Dur! Dur!
Hey, ***!
İster misin?
Paramı ver!
Paramı ver!
İster misiniz?
Parasını verin!
Ne kadar?
Düştüğüm zaman...
Aziz Pedere başka bir Marine söyleyeceğim, Efendim...
Cehennemde cezamı çekmek zorundayım.
1/91. Marine Division, 68–69
Bu kahrolası gerçek mi?
Bu da nerden çıktı?
Sana çakmak için 50,000 *** vereceğim.
Nasıl gidiyor, Evlat?
Yüz bin *** mu? Sen benimle kafa buluyorsun. 60 vereceğim.
Sana vereceğim...
Ne olduğunu biliyor musun?
Çakmağı boş ver, hepsine ne kadar istiyorsun?
Bak ne diyeceğim? Otursana!
"Buku ***"
Ne zamandan beri sokaklardasın?
O burada, bir yerlerde.
Onu hiç görmedim.
Annesi öldüğünde ona bir mektup göndermiştim.
Onu bulduğumu sanmıştım.
Bana benziyor. Onu gördün mü?
Onu ne zaman bulacağımı biliyorum.
Belki burada kısa bir barış yaparız.
Hadi, aldırma. Burada kimse bir halt etmez. Herkes kendi dünyasını kaybetmiş.
Bu sadece seninle benim aramda.
Aferin ufaklık.
Sandığımı gördünüz mü?
Bayım sandığımı gördünüz mü?
Umarım...
...hususi fikirlerim...
...eğlenceli olmuştur.
Üzgünüm. Hemen gitmeliyim.
Çalışmalarımın ne kadarını okudun?
Yeterince.
Bu doğru mu?
Yeterince...
...Acı çekmeyi bilmek.
Sen acı çekme hakkında ne bilirsin?
Benim çok zor bir hayatım var.
Ve çok ama çok yalnızım...
Caddede yürürken çocukların seni işaret edip alay etmelerinin...
Bunun nasıl bir duygu olduğunu bilir misin?
Ya da geldiğini gördüklerinde...
...insanların kapı ve pencerelerini kapamalarının?
Bunun için mi gölgede saklanıyorsunuz?
Ben saklanmıyorum.
Tapınağı hiç terk etmediğinizi söylüyorlar.
Çok saçma!
Her sabah...
...kulaklarım kuşların şarkılarını kucaklayan bu pencerelerden kaçar...
Burnum şu duvarlara nüfuz eder...
...Ve lotuslarımın güzel kokusunda uykuya dalar...
Her günün doğuşu ve güneşin yükselişiyle...
...Gözlerim gökyüzüne kanatlanır...
Ve kalbim...
Kalbimde insanoğlunun köleliğinin üstünde...
...kendinden geçmiştir.
Uzaklara gittiğinde
Buraya geri dönme!
Suyun üzerinde bir taraftan diğer tarafa
Dolaşan tembel bulutları kovalayarak
Akşamın meltemi düzlükler ve çayırlar üzerinde
Kanat çırpmaya ayarlanmış yelkenimi ziyaret eder denizde.
Gece kardeş Marlings'le birlikte
Ay'ın tepelerdeki akislerini seyrederiz.
Yükselen gelgitler üstünde âşıkane ilhamlarımı seslendiririm.
Ah yükselen, nahif güneş, sana erişmek
ve örmek, sevgili ay, senin gümüş ipliklerini.
Üzerime örtülen karanlık örtüyü açar...
Göğümdeki kasvetli örtü üzerine, Sıkıntılarım...
Bir zamanlar, bir lotus çiçeğiyken
Günün şiir ve güzel kokularıyla nefes alırdım.
Rüzgârda eski ruhuma ait izler arıyorum...
Bugüne yansıyışımın keşfi
Parmaklarımı kaybetmeden önce...
yazdığım son şiiri
görebilir miyim?
Şimdi ayrılabilirsin.
Parmaklarımı sana ödünç vereceğim
Istırap çeken bir adamın düşünceleriyle bunalmak istemezsin.
Zahmetli olsaydı burada olmazdım.
Başka üzüntüler...
...başlamadan çekip gidebilirdin.
Bekle.
Belki...
...Yarın başlayabiliriz.
yarın başlayalım.
Parlak ayakkabılı, tahta sandıklı bir Amerikalı gördünüz mü?
Bu yağmurda öyle ayakkabısı olan kimseyi görmedim.
Beni takip etme, tamam mı?
sana yarın burada çalışmaya başlayacağını söyledim.
Evet, Ne olmuş?
Bu senin burada olacağın anlamına gelmiyor.
Niye bütün gece karşıda bekliyorsun?
Bir sürücü isteyeceğinizi düşünmüştüm.
Orası bu saatlerde pek de güvenli değildir.
Evet, Onlardan biri olduğunu nasıl bilebilirim?
Burada sağa çek.
Bu sizin için.
Lütfen, onu alamam.
Alın.
ben sıradan biriyim, çok cömert değilim.
Ne yapıyorsun?
Uyumak için çok sıcak.
Sen aklını kaçırmışsın!
Sizinle her zaman ticari münasebetim oldu.
mehtap ne kadar da solgun...
...gölün üzerindeki solgun bir leke misali.
Artık keyfim yerine geldi...
...acıların kucağında yanıp kavrulurken.
ve bir bulutun arkasına saklanmış gökkuşağını gördüm.
Bu sözleri yazmak...
...bir çalgının tellerine dokunmak gibi.
Bir enstrümanı çalmak...
...bir ışık nehrinin kımıltısı.
Melodi benim ümitsiz kalbimden yankılanıyor.
Bunların hepsini yaptın mı?
Evet, hepsini.
İyi.
Bunlar sana kâfi gelecektir.
Çok çok uzaklara gidebilirdim.
Maalesef yapamam.
Artık sözün bittiği yerdeyim.
Hiç burayı terk etmeyi planlamadın mı?
Bazen bunu hayal ederim...
Parmaklarımın düzeldiğini hayal ederim.
...ve yüzümdeki öfkenin kabardığını.
Sepetimde beyaz lotuslarımın en güzelinden...
...bir demetle sevdiğim adamın yüzen marketine
...gitmeyi hayal ederim.
Kadınlara yanaşıp...
Suyun içindeki bütün lotuslarımın serbest olduğunu söylemek isterdim.
...Ve onları beyaz bir nehir gibi pazara doğru yüzerken seyretmeyi hayal ederim.
Bunlar olup bittikten sona da evime dönerdim...
...Hür ve masum.
Ondan sonra karanlık bir gecenin koynunda uyanmak
...ve basit bir rüyanın gerçekleşmiş olduğunu görmek isterdim...
...Asla gerçekleşmeyecek olanlardan sadece birinin.
Çok geç sayılmaz.
Çok geç.
gerçekleşmeleri için çok geç.
Onu bulmadan geri dönme.
Duydun mu? Daire başladığı yerde biter.
Bu yıl bana meydan okuyan kim?
oradakinin Khoi olduğunu biliyor musunuz?
O mu kazanacak?
tek o değil, ama sizi mağlup edeceğine bahse giriyor.
Ya sen, sen de girdin mi?
Ben öyle düşünmüyorum.
Benim delirdiğimi düşüneceksin...
Sen ne dedin?
Bu öfkeden hakikaten zevk aldığımı söyledim.
İnsanların çoğu çekilmez.
Beyaz "Ao Dai" giyip okula gittiğim günleri hatırlıyorum.
...ve okulumuzun yanındaki Phuong Vi ağaçlarını...
...Yaz aylarında kıpkırmızı çiçekler açarlardı.
Uzunca bir süre düşmelerini bekledikten sonra
Bütün kızlar onları alıp saçlarına takardı...
Bir oğlan onlardan birini bize vermişse kendimizi çok şanslı sayardık.
Sonra onu kurutur kitaplarımızın arasına koyardık.
Ve o oğlanı asla unutmazdık.
Çokça lotus çiçeğin olmalı.
Hanımefendi... Ne kadar ödeyeceksiniz?
Ne ödemesi?
Harcama...
...Sizinle bir gece.
50 $
senin de bildiğin gibi bütün gece olmaz.
Niye? Benim için yeni müşterileriniz mi var?
Hayır. Tuhaf, hepsi bu.
Hey, gidip her zaman bunu yapacağımı düşünme.
Bilirsin, planlarım var.
Para kazanmanın başka yolları da var?
Evet, ne gibi?
Ailesi için, geçmişinden kurtulmaya çalışan...
...Annem gibi.
Ona ne oldu?
Bu bana olmayacak.
Bu otellerden birinde hiç bulundun mu?
Hayır.
Orada çok farklı bir dünya var.
Oradakiler bize hiç benzemiyor.
Farklı insanlar, farklı konuşmalar.
Güneş onlar için doğuyor. Bizim için değil.
Biz onların gölgesinde yaşıyoruz...
...Ve her geçen gün daha büyük ve yeni oteller inşa ediliyor.
Yakında şu cam kapının önüne gelenlere...
...çok daha yakın ilgi gösterecekler.
kendin gibi kaç kişiyi gördün?
Ben de bir gün, evlenmek zorunda kalsam bile,
onlardan biri olmak için,
...bu dünyaya katılacağım.
Bunun bir çözüm yolu olduğundan emin değilim.
Bir Çekici sürücüsüyle evlenmeyi düşünür müsün?
Burada, seni seven...
5,000, Hanımefendi.
Teşekkür ederim.
Biraz çiçeğim olabilir miydi?
Sen satıyorsun, değil mi?
Evet, istediğin plastik...
lotusları çizdim?
Ben onun bir parçasını istemiyorum.
Çok popülerler. Bütün gün çiçeklerimi satmak için uğraşıp durdum.
Artık hiç olmazsa bir tanesini satmalıyım.
İnsanlar onların içinde zevkusefa sürüyor.
Sizinkiler gibi geniş ve beyazlar.
ve solup gitmeyecekler.
Onlar hiçbir zaman güzel kokular saçmayacak...
Bu günler...
...her şeye meyilli gibi görünüyor.
Bana bir demet ver.
Ne kadar?
Teşekkürler
Bu sen misin, ***?
Takip ediyorum.
Çabuk, bin.
Yine kötü bir şey mi oldu?
Sandığın nerede?
Çalındı.
Benimkine benzer sandığı olan bir Amerikalı taşıdınız mı?
Seninki gibi sandığı olan kimseyi görmedim.
Bu yağmurda birini görmek çok zor.
Dışarıda durman doğru değil, ***
Onu görürsem seni bulacağım. Git.
Motosikletlere dikkat et.
Bir daha lokantamı rahatsız etme!
Üzgünüm!
Öğretmen Dao onunla görüşmene bugünden itibaren son verdi.
Bay. Hyu, Bir sorun mu var?
Öğretmen Dao'nun senin için yazdığı
...daha uzun şiirler vardı.
Bu nasıl olur?
Biz hemen bugün yazmaya başladık. O şiir dışında bir şey yapamaz.
O benim için değil, öğretmene soracağım.
Onunla konuşabilir miyim?
Bu mümkün değil.
Sadece onunla konuşmama izin verin...
üzgünüm ama her şey ortada.
Yeter. Sana yatakhaneye gitmeni söyledim.
Her şey yolunda mı?
iyi misin?
Lütfen, hemen gitmem gerek.
Hey. sen burada ne yapıyorsun?
Ne oldu çocuk? Bana hayalet ya da ona benzer bir şey görmüş gibi bakıyorsun.
Sandığım nerede? onu sen aldın.
Patakla şunu! Müşterileri rahatsız ediyor!
Sandığını aldığını söylüyor.
Ne sandığı?
Barda.
sana şaka yapmışlar.
Ne oldu?
Ona bir teklifte bulunduğunu ve sonra da çantayla oradan ayrıldığını söylüyor.
Dışarıya koşarak çıkan biri vardı Geri döndüğümde çantayla gitmiştin.
Herhangi bir sandık hakkında bir şey bilmiyorum.
Görüyorsun. Sandık hakkında bir şey bilmediğini söylüyor...
sandığın için üzgünüm ufaklık ama bu benim buradaki son gecem.
Şimdi içmeye gideceğim. Bu yeri unutmam lazım.
Ben de gitmeni istiyorum... Ve bir daha geri dönme!
Bunu yapabildiğin için memnunum.
Son sene Binh ona vururken...
...haklı olduğumu söylemişti.
Sürücüler, hazır mısınız?
Oturun gidiyoruz!
Bak, seninkinden daha geniş bir çekiciye ihtiyacım yokmuş.
Bu ikimiz için de daha iyi.
Ters giden bir şeyler mi var?
Artık başka bir sürücüye...
...ihtiyacım olmayacak tamam mı?
Bugün benim yarıştığımı gördünüz mü?
Hayır.
Kazandım.
Tebrikler.
Sizi evinize kadar takip edeceğim.
50 $ param var.
Şimdi başlamalı mıydık?
Bekle! Senin için bir şeyim var.
Bütün bunlar da neyin nesi?
Aç onu.
Bekle...
Makyaj malzemelerini ona koymanı istiyorum.
Bak, ne yapıyorsun sen?
Lütfen, zaten bunu senin için getirdim.
Benim için geri dön.
Uyumanı istiyorum.
Sadece seni uyurken seyretmek istiyorum.
Biraz çiçeğim olabilir mi?
Ne kadar?
5,000 ***
Teşekkür ederim.
Lütfen otur.
Geldiğin için teşekkürler.
İçki?
Hayır, teşekkürler.
Bunun ne kadar zor olduğunu biliyorum...
...ama bu son görüşmemiz olacak.
Hayatım boyunca çok yanlış şeyler yaptım.
Büyük bir kısmı yaşamak içindi.
Onları düzeltme imkânım olmasını çok isterdim.
Ama bu tamamen imkânsız.
Bugün seni tanıdıktan sonra yine yanlış bir şey yapacağım.
Üzgünüm. Bunlar senin için.
Seni burada daha önce görmüştüm.
Ama uzun zaman önceydi.
Ben o zamanki adam değilim.
O günden itibaren geçen günler.
genç bir denizciydim. Burası anneni tanıdığım yer.
Merhaba!
Burada ne yapıyorsun?
Ben... ben otelde bekledim ama sen etrafta görünmüyordun.
Sana söylemedim...
Seninkinden daha geniş bir çekiciye ihtiyacım yok.
Ayrıca artık orada çalışmıyorum... Gidin lütfen.
Benden ne yapmamı istiyorsun?
ne yapacağını söyledim. Niye beni yalnız bırakmıyorsun?
seninle başka bir gece geçirmek isterim.
Seni yine kiralayacağım.
Burada bekle.
Burada, Al onu. Paranı istemiyorum.
Onu hak etmedim.
Biz aşk yapmadık.
bana hiçbir borcun yok.
Hayır, onu hak ettin.
bana tanıdığından daha fazlasını verdin.
Neden bana bunu yapmaya çalışıyorsun?
Neden ben?
benim pek çok kişiyle yattığımı...
...unuttun mu?
seninle hiçbir yolu yok.
Aç gözlerini, Hai
Senden öncekini göremez misin?
Ben bir fahişeyim...
...ve sen sadece bir çekici sahibisin.
Hepsi bundan ibaret.
Daha fazlası yok.
Pekâlâ. onu bırak.
Niçin?
Burada sana ihtiyaç olmadığını biliyorsun?
Niçin şimdi, uzun zamandır kavga edip duruyorsun?
Sözlerin hiçbir şey ifade etmiyor?
uzun zaman ölümden saklanmak zorundayım.
...Son ziyaretçim olarak...
...hoş geldin.
Buraya geldiğin ilk gece
sana şarkı söyletmiştim
...niye biliyor musun?
O gün öğlenden sonra söylediğin şarkıyı...
...çocukluk yıllarımda
...yüzen marketteki bir kadından duymuştum.
Delikanlılık çağımda...
...unutmuşum.
Sadece zaman...
...çok saf ve cahildim...
...Senin şarkın.
Son zamanda o şarkıyı söylemen...
...çok hoşuma gitti.
Herkes bilebilir mi
Bir nehirde kaç kıvrım vardır?
Kaç katman vardır bir bulutta?
Herkes süpürebilir mi bir ormanın yapraklarını?
...rüzgâr misali sarsmadan ağaçları?
Bir ipek böceğinin kaç yaprak yemek zorunda olduğunu...
...maziden rengârenk bir elbise yapmak için.
Ne kadar yağmur yağmalı gökten...
...Okyanus gözyaşlarıyla taşmadan önce?
Nice yıllar ay...
gecenin ortasında bekler durur yakında...
O kalbimi çalabilendir...
her zaman neşeli şarkılar söyleyeceğim...
Hey ***!
hadi gel bize katıl!
Sen içeride misin? - Evet, içerideyim.
***! Aldığın nedir?
Şimdi seni görecek.
Geldiğin için teşekkürler.
Lütfen bir sandalye çek.
Teşekkür ederim, Efendim.
Bunun sizin olmasını istedi.
Öğretmen oldukça yakışıklı bir adamdı.
Cüzam yüzünü tanınmaz hale getirdiğinde...
...onu harap etti.
kendini suçladı...
...ve hayatı boyunca kendini cezalandırarak yaşadı.
Bu resim onun 23. yaş gününde çekilmiş.
Altı ay sonra içinde binalar bulunan araziye gönderildi.
Bu fotoğraf şimdiye kadar saklandı.
Onun sözleri hala şu sağır kulaklarımda yankılanır:
Eğer senin için yapabileceğim bir şey varsa...
...ihtiyaç duyduğun şeyi çekinmeden söyle.
Bir şey var:
Daha fazla rol yapmayın.